Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Tabiat Parklari


Misafir birce

Önerilen İletiler

Doğal hayatın zenginliği bakımından şanslı bir ülkede yaşıyoruz.

 

Her ne kadar çoğumuz kent yaşamının koşuşturması içinde pek farkına varamıyor ve beton yığınları içinde bir hayat sürüyor olsak da, küçük fırsatlar yaratmayı başaracak olursak etrafımızda gizli bir sürü yeşil kuytuyu keşfedebiliriz.

 

Tabiat Parkları, doğayı ve doğal kaynakları koruma çabalarının ürünü. Türkiye'de toplam 11 Tabiat Parkı bulunuyor ve bu parkların kiminde konaklama imkanları da var.

 

TABİAT PARKLARI

 

Ölüdeniz- Kıdrak Tabiat Parkı (Muğla)

 

Çorum-Çatak Tabiat Parkı (Çorum)

 

Abant Gölü Tabiat Parkı (Bolu)

 

Yazılı Kanyon Tabiat Parkı (Isparta)

 

Uzungöl Tabiat Parkı (Trabzon)

 

Kurşunlu Şelalesi Tabiat Parkı (Antalya)

 

Gölcük Tabiat Parkı (Isparta)

 

Bafa Gölü Tabiat Parkı (Aydın)

 

Polonezköy Tabiat Parkı (İstanbul)

 

Ayvalık Adaları Tabiat Parkı (Balıkesir)

 

Ballıkayalar Tabiat Parkı (Kocaeli)

 

Hacıosman Ormanı Tabiat Parkı (Samsun)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÖLÜDENİZ TABİAT PARKI

 

Ölüdeniz, Muğla'ya 128 km, Fethiye'ye 12 km uzaklıktadır.

 

Bölge, kıyıların olağanüstü manzara güzellikleri, doğası ve doğa sporları aktivitelerine uygun bir bölge olması sebebiyle 1983 yılında Tabiat Parkı ilan edilmiştir

 

Ölüdeniz, Türkiye'nin en güzel sahillerinden birine sahip. Deniz ve güneşten yararlanabileceğiniz gibi Ölüdeniz ve çevresinde birçok doğa sporu aktivitesine katılmanız da mümkün. Genel olarak Fethiye, doğa sporları meraklıları için ideal bir yer. Bu bölgede hem Akdeniz'de yaygın olan su sporları yapılıyor, hem de ilginç macera sporları.. Yamaç paraşütü, scuba, rafting, jeep safari, kanoculuk, binicilik, parasailing, trekking bu etkinliklerin en önemlileri.

 

 

 

 

:clover:ldenizmugla6na.jpg

 

 

ÇORUM-ÇATAK TABİAT PARKI

 

Çatak Tabiat Parkı, Çorum ili sınırları içinde.

 

Şehir merkezinden yaklaşık 22 km uzaklıkta olan Çatak bölgesi, sahip olduğu doğal güzellikler sebebiyle 1984 yılında tabiat parkı ilan edilmiş. Bölge gerek doğal güzellikleri, gerekse yüzyıllar boyunca birçok medeniyete evsahipliği yapmış olmanın bıraktığı iz olan kültürel miras zenginliğiyle mutlaka görülmesi gereken yerlerden..

 

Ayrıca genel olarak Çorum bölgesi birçok tarihi kalıntıya evsahipliği yapıyor. Anadolu'da ilk kez organize devlet kuran Hititlerin başkenti olan Boğazköy'deki (Hattusaş) Yazılıkaya Kabartmaları bu bölgede bulunuyor. Hattuşaş Ören Yeri ile Yazılıkaya Açık Hava Mabedi birer açık hava müzesi olarak Milli Park projesi kapsamına alınmış. Bu paha biçilmez kültürel mirası mutlaka ama mutlaka görmelisiniz!

 

:clover:

 

ABANT GÖLÜ TABİAT PARKI

 

Çevresindeki bitki örtüsü ve doğal yaşamın zenginliği sebebiyle Abant Gölü etrafında yeralan yaklaşık bin hektarlık bir alan 1988 yılında Tabiat Parkı ilan edilmiştir.

 

Park, günübirlik piknik ziyaretlerine uygunluğunun yanısıra, muhteşem göl manzarası ve bitki örtüsüyle göl çevresinde zevkli yürüyüşler için de birebirdir.

 

Sezonu

 

Mayıs-Eylül ayları arası parkı ziyaret için en uygun dönemdir. Bitki örtüsünün canlandığı bu dönemde göl çevresinde yürüyüşler yapabilirsiniz. Bunun dışında Abant yaz-kış gidilebilecek bir yer. Yazın piknik yapmayı sevenlerin işgaline uğrayan Abant konforlu konaklama tesisleri ve muhteşem doğasıyla kışın da birçok ziyaretçiye evsahipliği yapıyor. Özellikle sonbaharda gölün etrafında yapılacak bir yürüyüş size doğada ne inanılmaz renkler olduğunu ispatlayacak. Renkleri keşfetmek için Kasım, Aralık, Ocak, Şubat en ideal aylar. Tilkilerin, sincapların eşliğinde yapacağınız gezintinin size herşeyi unutturacağına eminiz.

 

Bitki Örtüsü ve Habitat

 

Bitki örtüsünü oluşturan başlıca ağaç ve ağaçcıklar arasında sarıçam, kayın, karaçam, sapsız meşe, kavak, dişbudak, gürgen, söğüt, ardıç, ormangülü, ılgın, fındık, muşmula, papazkülahı, alıç, çobanpüskülü, kuşburnu, eğrelti, böğürtlen, çilek, sütleğen, nane, ahududu, sarmaşık, ısırgan, atkuyruğu ve çayır otlarını sayabiliriz. Bölgede rastlanan hayvan türleri ise domuz, geyik, karaca, ayı, tilki, çakal, tavşan, yırtıcı-ötücü kuşlar ve abalantadır.

 

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

YAZILI KANYON TABİAT PARKI

 

Isparta ili sınırları içinde bulunan Yazılı Kanyon Tabiat Parkı'nın zengin ve pırıl pırıl akan suyu Göksu çayının kaynağını oluşturur. Zengin bitki örtüsü, yaban hayatı ve seyrine doyum olmayan doğal güzellikleri ile doğaseverleri çeken bölge ayrıca tarihi kalıntılar bakımından da önemli. Tarihi Kral yolunun da geçtiği kanyonda bir tapınak ve yazıtlar bulunuyor. Bölge 1989 yılında Tabiat Parkı ilan edilmiş.

 

Bölgeye günübirlik gezi ve piknik için gelebilirsiniz.

 

Yazılı Kanyon'a girdiğiniz anda büyülenecek, ve belki birkaç saniye donup kalacaksınız! Zakkum ağaçlarının altında tahta masalar, Göksu ırmağı'na dökülen sular. Tahta köprüler. Burada durup ayaklarınız suda, bir çay içmelisiniz. Acıktığınızda taptaze alabalıklar sizi bekliyor!. Daha sonra tahta köprülerden geçerek ünlü Kral Yolu'na varacaksınız. Burada bir tapınak, ve tapınağın sağ ve solunda da yazıtlar var. Yazılı Kanyon, doğasıyla olduğu kadar tarihi kalıntılarıyla da sizi etkileyecek.

 

Yine Isparta sınırları içinde ve bu bölgeye çok yakın bir başka tabiat parkı olan Gölcük Tabiat Parkı'nı da görmelisiniz. Ayrıca yine il sınırları içinde bir diğer belde olan Eğirdir ilçesi de kaçırılmaması gereken çok şey barındırıyor. Eğirdir, yamaç paraşütü sporu için çok uygun. Bu bölge yamaç paraşütçülerinin kaçırmaması gereken bir uçuş bölgesi. Eğirdir yalnızca yamaç paraşütüne değil hemen hemen tüm doğa sporlarına uygun bir doğal konuma sahip. İlçede yapılabilecek aktiviteler arasında dağcılık, doğa yürüyüşü, rüzgar sörfü, mağaracılık, kampçılık, yamaç sörfü, tırmanma, bisiklet turu, kuş gözlemciliği, amatör avcılık faaliyetleri gibi geniş seçenekler bulunuyor. Ayrıca Eğirdir'de bulunan ETUDOSD Derneği Yazılı Kanyon'a turlar düzenliyor. ETUDOSD Derneği’nden bilgi alabilirsiniz. Telefon numaraları: 0246 311 43 88

 

Bitki Örtüsü ve Habitat

 

Yazılı Kanyon Tabiat Parkı'nın başlıca bitki türleri olarak kızılçam, kızılağaç, saçlı meşe, çınar, ardıç, ceviz, keçiboynuzu, zeytin ağaçlarını ve pırnalmeşesi, akça kesme, sandal, defne, tesbih, sakız, alıç, zakkum ağaçcıklarını sayabiliriz. Bitki örtüsünü oluşturan diğer bitki türleri arasında ise mersin, karaçalı, katırtırnağı, yabangülü, laden ve sarmaşık sayılabilir.

 

Bölgede rastlanan hayvan türleri domuz, yabankeçisi, tilki, porsuk, su samuru, tavşan, sincap, kartal, kızılakbaba, doğan, güvercin, üveyik ve kekliktir.

 

 

:clover:

 

UZUNGÖL TABİAT PARKI

 

Uzungöl, içinde bulunduğu Trabzon iline 95 km, Çaykara ilçesine 19 km. uzaklıkta. Trabzon'a 100 kilometre uzaklıktaki Haldizen Deresi vadisinde heyelan sonucu oluşan doğa harikası Uzungöl, uzmanların ifadesine göre dolması için kalan 10-15 yıllık ömründe erozyona karşı direnmeye devam ederken, yerli ve yabancı konuklarına doğanın güzelliklerini yaşatıyor. Bölge zengin bitki örtüsü, yaban hayatı ve manzara güzelliklerine sahip olması nedeniyle 1989 yılında Tabiat Parkı ilan edilmiş.

 

Uzungöl, Karadeniz'in büyüleyici tonlarından nasibini almış. Etrafını saran Soğanlı dağlarının arasında yemyeşil bir alan. Gerçekte, tüm Karadeniz,adım adım görülmesi gereken bir bölge. Eğer yolunuz buralara düşerse, hele ki Trabzon'a kadar gelirseniz, Uzungöl'ü ne pahasına olursa olsun görün deriz!

 

Uzungöl, doğanın tadını çıkarmanın yollarından biri olan trekking aktivitesi için çok uygun bir bölge. Kendi başınıza, grubunuzla bölgeye gelebilir; veya yaz aylarında bölgeye düzenlenen turlardan birine katılabilirsiniz. Yürüyüş boyunca tanık olacağınız manzaraları unutamayacağınıza eminiz! Uzungöl'e yaklaşık 15 - 20 km. uzaklıklardaki dağlarda küçük göller var. Bu gölleri keşfetmek güzel olabilir. Üstelik civarda gece kalabilmek için bungalov tipi evler de bulunuyor.

 

Burayı bir zincirin halkası olarak düşünüp, gezinizi Trabzon ve çevre iller civarındaki diğer görülmesi gereken yerlere, yayla ve dağlara doğru genişletin deriz. Nerelere mi? Örneğin Trabzon'da Sümela Manastırı'na, Rize'ye, Ayder Yaylası ve Fırtına Vadisi'ne.

 

Ayrıca bölgede dağkeçisi, karaca, ayı, kurt, yaban domuzu, sansar, porsuk, vaşak, çakal, tilki, tavşan, sincap, yaban ördekleri bulunuyor. Gölde ise göl ve dere alabalığına rastlanıyor.

 

 

trabzon1uzungl3kl.jpg

 

 

KURŞUNLU TABİAT PARKI

 

Kurşunlu Tabiat Parkı, yeşil yönünden zengin bir bölge olması, ilginç su ve kaya formları ve ünlü Kurşunlu Şelalesi'nin de bölgede bulunuyor olması sebebiyle 1991 yılında Tabiat Parkı ilan edilmiş. Eğer doğayı seviyorsanız bu yeşil cennetinde yapabileceğiniz çok şey var. Bölge ve civarı doğa sporlarına çok uygun. Ayrıca göz zevkinizi okşayacak manzaralarla dolu!.

 

 

Park içinde birçok küçük gölet ve bir su değirmeni bulunuyor. Piknik yapabileceğiniz bir alan mevcut. Park girişinden orman içi yolu takip ettiğinizde alışveriş merkezine çıkarsınız. Burada yiyecek birşeyler bulabilir, dilerseniz sevdiklerinize yöreye özgü hediyelik eşyalardan alabilirsiniz. Acıktığınızda şelale yanında yemek yiyebileceğiniz bir restoran bulunuyor.

 

Piknik alanından sola ayrılan yolu takip ederek parkın su değirmenine ulaşabilirsiniz. Patika yolu izlemeye devam ettiğinizde şelaleye ulaşırsınız. Şelalenin altında bulunan mağara, ziyaretçileri büyülüyor. Eğer fotoğraf makinenizi yanınıza almamışsanız, üzülebilirsiniz. Şelalenin tadını çıkardıktan sonra patika yolda yüürmeye devam edin. Dev bir bitki tüneline gireceksiniz. İşte bu size tamamıyla başka bir dünyaya yolculuk hissi verecek. Etrafınızda yükselen bitkiler öylesine iri ki, gökyüzünü göremeyeceksiniz!. Birçok tarihi kent ve doğa sporlarına uygun bölge Kurşunlu'ya çok yakın. Perge antik şehri, parktan yürüyerek ulaşabileceğiniz bir mesafede. Genel olarak Antalya bölgesi hem tarih zenginliği bakımından, hem doğa sporlarına uygun alanlar açısından ziyaretçilere sayısız seçenek sunan bir tatil beldesi. Antalya genelinde doğa sporları ve macera aktiviteleri hakkında bilgi almak için tıklayın.

 

Bitki Örtüsü ve Habitat

 

Park bölgesinde hakim bitki türü kızılçam. Yer yer tek veya küçük gruplar halinde doğu çınarı, defne, harnup, yabani zeytin, sakız ağacı, söğüt ve incir ağaçları bulunuyor. Çevrede görebileceğiniz, yeşili oluşturan diğer bitki türleri ise mersin, alıç, zakkum, böğürtlen, yabani gül, sütleğen, ılgın, ladin, kermes meşesi, kekik, yabani nane, hayıt, eğrelti ve sarmaşık.

 

Bölgede bulunan hayvan türleri arasında yabandomuzu, tilki, tavşan, sincap, yarasa, ibibik, ağaçkakan, üveyik, sazan, su kamlumbağası, yılan ve kertenkele sayılabilir

 

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

GÖLCÜK TABİAT PARKI

 

Gölcük Tabiat Parkı, Isparta ili sınırları içinde, şehir merkezine 12 km uzaklıkta bulunuyor. Çevresi ağaçlarla kaplı bir krater gölü olan Gölcük gölünün etrafı 150-300 metreyi bulan volkanik küllü tepelerle çevrili... Göl kıyısı, piknik için çok uygun... Gölcük gölü ve çevresi 1991 yılında Tabiat Parkı ilan edilmiş.

Gölcük Tabiat Parkı'na ulaşmak için önce Isparta'ya gelmeniz gerekiyor. Isparta'ya kara veya havayoluyla ulaşmanız çok kolay... Bölgeye diğer kentlerden düzenli otobüs seferleri var. Ayrıca Süleyman Demirel Havaalanı da havayolu ile ulaşımı sağlıyor. Isparta'ya geldikten sonra Gölcük Tabiat Parkı buraya sadece 12 km uzaklıkta...

 

Gölcük Tabiat Parkı'nda görülen ağaç türleri arasında karaçam, kızılçam, akasya, meşe ve sedir sayılabilir. Diğer bitkiler arasında kermes meşesi, laden, tesbih, akçakesme ve maki türü çalılar bulunur. Burada rastlanan hayvan türleri ise porsuk, tilki, tavşan, şahin, keklik, güvercin, bıldırcın, sazan, gümüşbalığı, yılan, kamlumbağa ve kurbağadır.

 

Tabiat Parkı içinde çadır ve karavanla konaklama olanakları bulunuyor. Eğer otelde kalmayı tercih edecek olursanız buraya en yakın merkez olan Antalya'da konaklayıp, bölgeye günübirlik olarak gelebilirsiniz. Ayrıca düzenlenen turlardan birine katılıp, çevredeki diğer doğal ve tarihi değerleri keşfedebilirsiniz.

 

 

:clover:

 

 

BAFA GÖLÜ TABİAT PARKI

 

Bafa Gölü Tabiat Parkı, Aydın'a bağlı Söke sınırları içinde bulunuyor. Tam anlamıyla bir kuş cenneti sayılan bölge, gerek doğal gerekse tarihi kalıntılarının zenginliğinin etkisiyle 1994’te Tabiat Parkı ilan edilmiş. Göl çevresi ılgınlardan, zeytinliklerden ve çam ağaçlarından oluşuyor.

 

Tarihi kalıntılar arasında bir yürüyüş yapmak, akşamları göl kıyısında güneşin batışını izlemek, doğanın sessiz diline tanıklık etmek... Tüm bunlar size de büyülü sözcükler gibi geliyorsa, burası tam size göre...

Bafa Gölü Tabiat Parkı Söke İlçesine 25 km. uzaklıkta Büyük Menderes Deltası'nın hemen güney doğusunda yeralıyor. Bölgeye karayolu ile ulaşmak mümkün... Büyük kentlerden Aydın'a otobüs seferleri düzenleniyor. Aydın'a kadar otobüsle geldiğinizde, buradan Bafa Gölü çok yakın... Ayrıca Didim de Bafa Gölü'ne sadece 30 km uzaklıkta ve Didim-Bafa Gölü arasında her 20 dakikada bir olmak üzere dolmuş seferleri bulunuyor.

Bölge, gerek doğası, gerekse tarihi kalıntılarının zenginliğiyle farklı ilgi alanlarına hitabediyor. Barındırdığı kuş türlerinin çokluğuyla kuşbilim (ornitoloji) ile ilgilenen yerli ve yabancıların ilgi odağı olan bölgede, gölün batı kıyıısnda Doğal Hayatı Koruma Derneği'nin bir gözlemevi var.

 

Latmos dağının volkanik eteklerinde son derece ilginç yürüyüş rotaları bulunuyor. Beşparmak dağlarının göle dik inen güneybatı eteklerinde bulunan ünlü antik Herakleia kenti içinde Athena tapınağı, Agora, Konsey binası, hamam, tiyatro, Nymphaion (çeşme) ve Endymion tapınağı bulunuyor. Antik sehirlerin en ilginçlerinden biri olan Herakleia, Kapıkırı Köyü olarak da biliniyor. Kapıkırı'nda evler taştan yapılmış; sırtını Beşparmak dağlarına dayayan bu taş evlerin görüntüsü büyüleyici...

 

Gölü çevresi yılın her mevsiminde farklı ilgi alanlarından insanlara hitabedecek aktivitelere uygun... Kuşbilimle ilgilenenler için kış ve bahar ayları bölgeye gelinebilecek en uygun zamanlar... Bu tarihlerde kuş türleri gözlenebilir. Yine bahar ve yaz ayları yürüyüşler yapmak ve antik kalıntıları gezmek açısından elverişli zamanlar... Yaz mevsimi bölgede oldukça sıcak geçse de, denize girmek isteyenler için ideal...

 

Didim, bölgeye çok yakın... Sonbahar da, yine, göl çevresinde yürüyüşler yapmak için uygun bir mevsim...

Yerli ve yabancı kuşbilim meraklılarının ilgi duyduklari nadir yerlerden biri olan Büyük Menderes Deltası ve göl icinde bulunan Menet Adası, tepeli pelikan, cüce karabatak, angit, balıkçıl, deniz kartalı ve daha pek çok türü barındırıyor. Bölge ayrıca 300.000‘nin üzerinde değişik türden kuşlarına kışlak alanı niteliğinde... Göl içinde de birçok balık türü yaşıyor.

 

:clover:

 

POLENEZKÖY TABİAT PARKI

 

İstanbul Anadolu yakasında Beykoz sırtlarında bulunan Polonezköy, bir Polonyalı köyü... Muhteşem doğasının yanısıra ilginç de bir hikayesi olan Polonezköy 1994 yılında Tabiat Parkı ilan edilmiş. Bahçe içindeki lokantaları, çevreyle ve geleneksel mimariyle uyumlu küçük ve konforlu pansiyon ve otelleriyle, birçok aktiviteyi birarada gerçekleştirebileceğiniz bir bölge...

 

Polonezköy İstanbul'a çok yakın... Kavacık'tan gelirken, Kavacık mevkiini geçtikten 1 km. sonra sola dönüp daha sonra Acarlar sitesinden sağa dönerek veya ikinci bir seçenek olarak Beykoz üzerinden Toygar'a, oradan Mahmut Şevket Paşa'ya,oradan da Üçpınarlar mevkiinde güneye yönelerek Polonezköy'e ulaşabilirsiniz. İstanbul'dan buraya varmanız yaklaşık yarım saat-kırkbeş dakika sürer.

 

Polonezköy, İstanbul'un içinde doğanın yeşilini korumayı başardığı ender yerlerden biri... Beykoz yönünden gelirken sizi hemen girişte kilise ve katolik mezarlığı karşılıyor. Yüz metre kadar sonra köyün ufak meydanına varıyorsunuz. Köy meydanında cam eşya satan yerliler var. Polonezköy'de evlerini pansiyon olarak kiralayan birçok insan var. Evler sarmaşıklarla çevrelenmiş ve etraflarında çitler var.

 

polonezkoy5tt.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 5 ay sonra...

normal_firtinavadisigenel%20090.jpgnormal_firtinavadisigenel%20022.jpgKaçkarlar milli parkı. Rize çamlıhemşin fırtına vadisinde bulunmaktadır. Dünya tabiat varlıklarını koruma kurulu tarafından koruma altına alınıp milli park ilan edilmiştir. Yöreye ilişkin fotoları görmek için www.firtinsavadisi.net adresini ziyaret edebilirsiniz. Bir kaç resim ekleyeyim merakınız gitsin. Sevgiyle kalın

 

thumb_firtinavadisigenel%20045.jpgthumb_firtinavadisigenel%20054.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Dilek Yarımadası – Büyük Menderes Deltası Milli Parkı 27.675 hektarlık bir alana sahiptir. Bu alanın 10.985 hektarı 1966 yılında Milli Park ilan edilen Dilek Yarımadası’na aittir. Yarımadanın güneyine bitişik Büyük Menderes Deltası 1994 yılında Milli Park’a eklenmiş olup; 16.690 hektar büyüklüğündedir.

 

Samsun Dağı’nın Ege Denizi’ne doğru uzantısıyla şekillenen, 20km uzunluğunda ve ortalama 6km genişliğinde olan Dilek Yarımadası’nın jeolojik yapısı, Paleozoik şiştler, Mezozoik kalkerler ve mermerler ile Neojen tortul kütlelerden meydana gelmiştir. Yarımada kumlu, killi, yatık ve yüksek kıyı şekillerini içeren plajlarıyla ilgi çekici kıyı özelliklerine sahiptir. Morfolojik yapısı içinde bir çok tepe, vadi, kanyon ve koylar bulunmaktadır. Ortalama 650m yüksekliğe sahip yarımadanın en yüksek yeri Dilek Tepe ( Mykale ) 1237m’dir ve yarımada adını bu tepeden alır.

 

Gerek Dilek Yarımadası’nın gerekse B. Menderes Deltası’nın barındırdığı farklı ve çeşitli fiziksel özellikler bitki örtüsünün de kısa mesafeler içerisinde farklı ve çeşitli olmasına yol açmaktadır. Milli Park florasında 95 familyaya ait; tür, alttür ve varyete düzeyinde 804 adet bitki belirlenmiştir. Bu bitkilerden 6 adedi Dünya’ da sadece burada görülen (endemik) türlerdir. Bunlarla birlikte Türkiye için endemik olan 31 adet bitki türü vardır. Akdeniz Maki Florası’nın hemen hemen bütün bitki türlerinin en canlı ve sağlıklı örnekleri yer almaktadır. Dilek Yarımadası, Kuzey Anadolu ormanlık yörelerine özgü Anadolu Kestanesi (Castanea sativa)’nin en güneye indiği, Adaçayı’nın Ege Bölgesi’nde görülebildiği, ülkemizde birkaç yerde bulunan Kartopu (Viburnum tinus)’nun, Finike Ardıcı(Juniperus phoenicia)’nın, Melez Pırnal Meşesi (Quercus ilex & coccifera )’nin ve Dallı Servi (Cupressus sempervirens var. Horizontalis)’nin küçük orman toplulukları meydana getirerek yetiştiği tek yerdir. Başka deyişle, Milli Park, Akdeniz’den Karadeniz’e kadar tüm Anadolu’da varolan bitki türlerinin doğal olarak bir arada görüldüğü biricik doğa müzesi olma özelliğini taşımaktadır. Bu benzersiz çeşitlilik nedeniyle Dilek Yarımadası, Avrupa Konseyi tarafından Avrupa Biogenetik Rezervleri Şeması’nda ‘Flora Biogenetik Rezerv Alanı’ kabul edilmiştir.

 

Tarihte bilinen ilk koruma önlemi M.Ö. 252 yılında Hint Kralı Asox'un balıkların, hayvanların ve ormanların korunması için çıkardığı fermandır.

 

Avrupa'da 1858 'de Bohemia prensi, ormanlarından 2000ha. bakir orman alanını park ilan etmiştir. ABD'de 1864 yılında Yosemite Ormanları, sekoya ağaçlarını korumak amacıyla Kaliforniya Hükümeti tarafından devlet parkı olarak ayrılarak dünyaya ilk örnek olmuştur (Bayer, 1967).

 

Dünyada alansal korumanın temeli milli parklar sayılabilir. Doğal güzelliğin korunması için halkın teklifiyle ilk olarak Amerika'da 1872 yılında Yellowstone Milli Parkı ilan edilmiştir. Milli park fikri buradan dünyaya yayılmaya başlamış, 1879'da Avusturalya'da Royal, 1885'de Kanada'da Banff, 1897'de Yeni Zelanda'da Tongariro ve 1898'de Meksika'da El Chico Milli Parkları kurulmuştur. Avrupa'da ilk milli parka bilimsel amaçla 1909 yılında İsveç sahip olmuştur. Yellowstone Milli Parkını gezen Belçika Kralı Alberts 1925 yılında Belçika Kongosu'nda (Zaire, Virunga Milli Parkı) Afrika'nın ilk milli parkı olan Kral Alberts Milli Parkı'nı ilan etmiştir (Yücel, 1995).

 

Milli park düşüncesi 1933 yılında-Londra'da Afrika'nın flora ve faunasının korunması kongresinde alınan kararla kabul görmüş ve milli park; "Flora ve fauna koruması yanında, kamunun yararlanması, dinlenmesi, eğlenmesi yönünden estetik, jeolojik, prehistorik, arkeolojik ve bilimsel değer taşıyan doğal varlıkların korunması için ayrılan alandır" şeklinde tanımlanmıştır. 1958'de Atina'da Dünya Koruma Birliği'nin ilk toplantısında, Uluslar arası Milli Parklar komitesi kurulması kararı alınmış ve bu komite çalışması sonucu 1962' de ABD / Seattle' da "I. Milli Parklar Kongresi" yapılmıştır (Ekim, 1996).

19. yüzyıl başlarında çeşitli ülkelerde halkın doğa varlıklarını ve onun güzelliklerini koruma ve halkın yararına sunma istekleri doğayı koruma ve milli park olgusunu ortaya çıkarmıştır. Doğa koruma ve milli park kavramı ülkelere göre farklı yorumlar bulmuştur. Milli park, Norveç'e göre; içinde insan ve yerleşim alanı bulunmayan, günlerce gezilebilen, sessiz bir doğa arazisidir. İsveç'e göre; yalnızlık içinde, dinlenme olanağı veren, sınırsız ormanlardır. Almanya’ya göre; milyonlarca insanın ziyaret ettiği, dinlenme ve eğlenme olanağı bol doğa ve kültür arazileridir. Eski Sovyetler Birliği'ne göre; bilimsel çalışma amacıyla kurulmuş kültür arazisidir ve turizme kapalıdır. Tanımlardan anlaşıldığı gibi her ulusun kendi doğal ve sosyal yapısını uygun olarak belirledikleri milli park kavramı ve kamuya yarama nitelikleri farklıdır. Fakat ana düşünce doğal varlıkların korunması ve kamu yararına geliştirilmesi ilkelerine dayanmaktadır (Tanrıverdi, 1987).

 

Yeryüzü kara parçalarının %5 'i ve Avrupa'nın %7 'si koruma alanlarına ayrılmıştır. Yeryüzünde korunan alanların yaklaşık %2,6 'sı milli park alanıdır.

 

Dilek Yarımadası 36 tür memeli, 42 tür sürüngen ve 45 tür deniz canlısına ev sahipliği yapmaktadır. Yunusların ve deniz kaplumbağalarının özgürce dolaştığı bu ortam içinde, türlü algler, ahtapot ailesinden kafadan bacaklılar, deniz kestaneleri ve deniz yıldızları, süngerler ve pek çok balık türü yaşar. Sarpa, İskaroz, Papaz balığı, Karagöz, Melanur, Lapin, Mırmır, Sargoz, Hanoz, İskorpit, Kefal, Çipura bu balıklardan bazılarıdır. 1998 yılında Kavaklıburun koyu sahilinde karaya vuran, Akdeniz'de yaşayan bir tür olan Uzun Balina (Baleoneptera phiselus linnea)’nın 14 metre boyundaki leşi Milli Park sahillerinin enderde olsa balinalara ev sahipliği yaptığını ortaya çıkarmıştır. Ayrıca yarımada, nesli tükenmiş yada tükenmek üzere olan Anadolu Parsı ( Panthera pardus tulliana )’nın batıda yaşadığı son noktadır. Dünya’nın en nadir 10 adet deniz memelisinden biri olan Akdeniz Foku ( Monachus monachus)’da yarımada kıyılarında yaşamaktadır. Yaban domuzu (Sus scrofa), Karakulak (Caracal caracal), Vaşak (Lynx lynx), Çakal (Canis aureus), Sırtlan (Hyaena hyaena), doğaya terkedilmiş, yabanileşmiş sığırlar ve atlar ile bir çok hayvan türü yarımada faunasında bulunmaktadır.

 

Yarımadanın hemen güneyinde bulunan Büyük Menderes Deltası’nın en önemli su kaynağı, 584 km. uzunluğundaki Büyük Menderes Nehri’dir. Delta, morfolojik gelişimin hızlı olduğu ağız kısmında, bu gelişim sürecinin ürünü olan bir çok lagün ile tuzcul bataklıklar ve çamur düzlüklerini kapsayan taşkın özelliğinde sulak alandır. Bu alan içerdiği biyolojik çeşitlilikten, nesli tükenmek üzere olan canlılardan ve endemik türlerden dolayı uluslar arası öneme sahiptir ve uluslar arası Ramsar, Bern ve Rio Sözleşmeleri ile Barselona Konvansiyonu ile korunmaktadır.

 

Deltada 255 adet kuş türünün yaşadığı ve bunlardan 70 adedinin ürediği belirlenmiştir. Nesli tehdit altında olan Cüce Karabatak ( Phalacrocorax pygmeus ), dünyada toplam sayıları 3000 çift olduğu tahmin edilen Tepeli Pelikan (Pelecanus crispus), Küçük Akbalıkçıl (Egretta garzetta), Küçük Kerkenez (Falco naumanni) ve Akkuyruklu Kartal (Haliaeetus alblcilla) deltada üreyen önemli kuş türleri arasındadır.

 

MÖ 9.yy’da 12 iyon kentinin kutsal toplanma merkezi Panionion, antik Thebai kenti, Ayayorgi Manastırı, tarihi Doğanbey Köyü ( Domatia ) ile Karine, Hagios Antonios Manastırı, Melia Antik Kenti, Lade Adası ve Zeus Mağarası’da Dilek Yarımadası – Büyük Menderes Deltası Milli Parkı sınırları içerisindedir.

 

Dilek Yarımadası – Büyük Menderes Deltası Milli Parkı sahilleri, Türkiye’nin yapılaşmanın olmadığı, en temiz ve doğal kıyılarındandır. Milli Park’a gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler, düzenlenmiş alanlarda günübirlik olarak; 2004 yılı uluslar arası Mavi Bayrak ödüllü koylarında Deniz Sporları yapabilecekleri gibi, Doğa Yürüyüşü, Kaya Tırmanışı, Dağ Bisikleti, Foto Safari, Manzara İzleme, Olta Balıkçılığı, Kültürel Yürüyüşler, Kuş Gözlemciliği, At Safari, Motosiklet Safari ve Botanik Turu etkinliklerini de yapabilirler.

 

Milli Park’ın doğal ve kültürel kaynak değerleri ile kontrollü olarak koruma-kullanma dengesi kurularak gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla, milli park sınırları içerisindeki Eski Doğanbey Köyü’nde yer alan ve önce hastane sonra okul, ardından da hayvan barınağı olarak kullanılan 115 yıllık bina restore edilerek, 2004 yılı Temmuz ayında Ziyaretçi Tanıtım Merkezi olarak hizmet vermeye başlamıştır. Ziyaretçi Tanıtım Merkezi’nin içinde bulunduğu Eski Doğanbey Köyü, antik çağlardan günümüze uzanan bir geçmişe sahiptir. Yakın çevresinde, Eski Gümrük binalarının olduğu Karina, antik yerleşim Tebai ve Lade Adası bulunmaktadır. 1924 yılındaki mübadeleye kadar Rum Halkı tarafından Domatia adıyla kullanılan yerleşim daha sonra bir Türk Köyü halini almıştır.

 

Eski Doğanbey Köyü, Rum ve Türk Mimarisinin en güzel örneklerini sergileyen bir açık hava müzesi gibidir. İçerisinde orijinal tarihi yapılar ile Şapel ve Kilise bulunmaktadır. Ziyaretçi Tanıtım Merkezi de bu tarihi yapılardan bir tanesidir. Bina içersinde;

 

Milli Park'ın Doğal ve Kültürel Kaynak değerlerinin sergilendiği , teleskop eşliğinde deltadaki kuşların da gözlenebileceği Müze Odası,

 

Milli Park fauna ve florasını tanıtıcı panoların, maketlerin, hayvan ve bitki örneklerinin yer aldığı Eğitim, Kültür amaçlı Sergi Odası,

 

Kütüphane,

 

Ziyaretçilerin ihtiyaçlarına ve bilgilenmelerine yönelik Bilgisayar Odası,

 

Genç nesillerin eğitimine yönelik ve aynı zamanda atölye çalışmalarına olanak sağlayan Eğitim Odası,

 

Ziyaretçilere çeşitli konularda sunum imkanı veren Dia ve Barco Vision Gösteri Salonu,

-Toplantı Salonu,

 

-Ziyaretçilerin ihtiyaçlarını giderebilecekleri Kafeterya, tuvaletler,özürlü tuvaleti ve asansörü

-Danışma - Milli Park tanıtım Odası,

 

-Bütün bu odaların tek elden kontrolünü sağlayan İdare merkezi,

bulunmaktadır.

 

Ziyaretçi Tanıtım Merkezi Binası bünyesinde; eğitim, tanıtım, koruma, bilgilendirme ve rehberlik konularında çalışan Biyolog, Arkeolog, Doğa ve Gezi Rehberi, Danışma ve Temizlik personelleri görev yapmaktadır. Ziyaretçi Tanıtım Merkezi etkinlikleri kapsamında kuş gözlemciliği, botanik turu, doğa sporları turları, eko turizme ve eğitime yönelik bir çok programlar uygulanmaktadır.

 

Ziyaretçi ve Tanıtım Merkezi Binası haftanın 7 günü 08:30 – 18: 00 saatleri ziyarete açıktır.

 

Dilek Yarımadası – Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nın kaynak değerleri ile ilgili faaliyetleri ve uygulamaları kurumumuz çalışanları ile yerli ve yabancı kamuoyuna duyurulması amacıyla www.dilekyarimadasi.com yayın hayatına başlamıştır. Bununla beraber tanıtım amaçlı Belgesel VCD satışları da devam etmektedir. Aynı zamanda Milli Park’a gelen yerli ve yabancı ziyaretçilere, Doğa Yürüyüşü & Dağ Bisikleti Turları, Botanik Turu, Kuş Gözlemciliği ve Haritalı Tanıtım Broşürleri ücretsiz olarak verilmektedir.

 

Dilek Yarımadası - Büyük Menderes Deltası Milli Parkı, dünyada bir örneği daha olmayan; bir yanda Akdeniz’den Kafkasya’ya kadar kıyılarda yayılım gösteren neredeyse tüm bitkilerin doğal olarak bir arada görüldüğü botanik bahçesi; yırtıcı kuşları ve vahşi hayvanlarıyla bir dağlık arazi ve onu çevreleyen sualtı zenginlikleri, diğer yanda da yüzlerce kuş türünü barındıran, zengin balık çeşitleriyle bir delta ve bütün bunları çevreleyen tarihi ve kültürel zenginliklere sahiptir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 yıl sonra...

ZÜBEYDE HANIM KABRİ VE PARKI

Ulu önder M. Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın kabri Karşıyaka'dadır. İstasyondan Soğukkuyu tarafına giden

 

Zübeyde Hanım caddesi üzerindeki bir parkta her daim ziyarete açıktır.

 

Kabir, Ferik Osman Paşa Camii avlusu içindedir. Mezarın mevcut şekli bizzat Atatürk tarafından belirlenmiştir. Mezar anıt

şeklinde olup, 1940 yılında İzmir Belediyesi tarafından yaptırılmıştır.

 

Zübeyde Hanım, son günlerini Uşakizade ailesine ait olan ve günümüzde Latife Hanım Köşkü olarak bilinen köşkte

 

geçirmiştir ve 14 Ocak 1923 günü de bu köşkte vefat etmiştir.

 

1922 yılının Aralık ayı ortalarında Gazi'nin annesi Zübeyde Hanım doktorların tavsiyesi üzerine, Karşıyaka'ya tren yolu ile

 

getirilmiş ve bir hasır koltuğa yerleştirilerek kucaklarda Uşakizade ailesinin istasyon arkasındaki bu köşküne taşınmıştır.

 

Büyük ihtimamla bakılan Zübeyde Hanım Parkı, belediyemiz tarafından 2005 yılı içerisinde bakıma alınmıştır.

 

Ülkemizin kurucusu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın kabrinin bulunduğu park birinci derece

sit kapsamında olması nedeniyle gerekli yerlerden izinler alındıktan sonra çalışmalar gerçekleştirilmiştir.

 

 

 

 

 

z7qc3.jpg

 

Bitki örtüsü, aydınlatma, kabir etrafının genişletilmesi, resmi tören yerinin yeniden şekillenmesi, çocuk parkındaki

 

ünitelerin yenilenmesi, kabrin yakınında bulunan Cami'ye ait tuvaletlerin kaldırılması bu çalışma programı içerisinde

 

tamamlanmıştır.

 

 

 

Parka ailelerin daha çok gelmesini sağlamak için havuz üzerine çay bahçesi de gerçekleştirilmiştir. Parkta 24 saat

 

güvenlik söz konusudur.

z8ps0.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...
  • 1 ay sonra...
  • 1 ay sonra...

 

mehmetcigasaygi222222wi5.jpg

 

 

 

Tarihe Saygı Parkı

 

 

 

 

Yapımı yaklaşık 1,5 ay süren, yarın düzenlenecek törenle İskele Meydanı'nda, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay

 

tarafından ziyarete açılacak park, 2 bin 520 metrekarelik alanda kurulu bulunuyor.

 

2 milyon YTL'ye mal olan parkta, Çanakkale Savaşı'nı tasvir eden figürler, Gelibolu Tarihi Milli Parkı'nın maketi ve 13 metre

 

yüksekliğindeki, İstanbul'da geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden Prof. Dr. Tankut Öktem'in projesini hazırladığı

 

"Tarihe Saygı Anıtı" da yer alıyor.

 

 

Grafik sanatçısı Aydın Erkmen tarafından resmedilen Çanakkale Savaşları'na ait görüntülerin de bulunduğu parka,

 

Çanakkale Savaşları'nın Türkçe ve yabancı dillerde anlatıldığı "kiosk"lar yerleştirildi.

 

 

Maket tasarımcısı Turan Mutluay'ın hazırladığı, Türk şehitlikleri,

 

yabancılara ait mezarlar, abideler, anıtlar, heykeller,

 

yerleşim bölgeleri (köyler ve Eceabat ilçesi), yollar

 

ve bölgenin doğal dokusuna uygun özelliklerin yer aldığı

 

1/1000 ölçekli Gelibolu Yarımadası maketi de parkta sergileniyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allahım ne guzel yerler yav. sen ne yucesın yarabbı!!!

ama hıc bırını gormek nasıp olmadı :(

 

hepsıne gıtmek ısterdım gercekten :(

 

Anlasil di bursercan, sen hepsi tamamlansin öyle gitmek istiyorsun :)

 

 

 

Opet Tarafından Eceabat'a Yapılan "Tarihe Saygı Parkı" Tamamlanıyor

 

Opet Petrolcülük A.ş. Tarafından Çanakkale'nin Eceabat İlçesine Yapılan 'Tarihe Saygı Parkı'nda Sergilenecek 12 Metre

 

Yüksekliğindeki Dev Anıt, Yerine Monte Edildi.

 

OPET Petrolcülük A.Ş. tarafından Çanakkale'nin Eceabat ilçesine yapılan 'Tarihe Saygı Parkı'nda sergilenecek 12 metre

 

yüksekliğindeki dev anıt, yerine monte edildi.

 

Eceabat'ta arabalı vapur iskelesinin yan kesimindeki 2 bin 500 metrekarelik alan üzerinde yapılan Tarihe Saygı Parkı'nda

 

Çanakkale Savaşları'nın çeşitli tasvirlerle anlatıldığını belirten yetkililer, bu alanın açık hava müzesi haline getirildiğini ifade

 

ederek, "Büyük emekler harcanarak yapılan park, karadan ve denizden rahatlıkla görülebiliyor. 3 ayrı bölümün olacağı

 

Tarihe Saygı Parkı'nda , Çanakkale Savaşı'nı tasvir eden figürler, Gelibolu Tarihi Milli Parkı'nın maketi ve 12 metre

 

yüksekliğinde Tarihe Saygı anıtı bulunuyor. Grafik sanatçısı Aydın Erkmen tarafından resmedilen Çanakkale Savaşları'na

 

ait görüntülerin de yer alacağı parkta, Çanakkale Savaşları'nın Türkçe ve yabancı dillerde anlatıldığı, konuşan kiosklar da

 

bulunacak" dedi.

 

 

 

opettarafindaneceabataypj8.jpg

 

 

 

Yetkililer, parkta sergilenecek 12 metre yüksekliğinde ve 2.5 metre genişliğindeki Tarihe Saygı Anıtı'nın da yerine monte

 

edildiğini belirterek, "5 Aralık 2007 tarihinde İstanbul'da geçirdiği trafik kazasında ölen ünlü heykeltıraş Prof. Dr. Tankut

 

Öktem'in başlattığı Tarihe Saygı anıtı, öğrencileri tarafından tamamlandı. OPET'in projesi dahilinde yapılan ve 5 ayda

 

tamamlanan anıt, 12 metre yüksekliğinde ve 2.5 metre genişliğinde. İki ana heykelden oluşan anıtlardan birine Atatürk ve

 

Türk askerlerinin figürleri işlenirken, diğerinde yaralılarını ve toplarını taşıyan Anzak askerleri yer alıyor. Tankut Öktem'in

 

vefat etmeden önce başladığı Tarihe Saygı anıtı, öğrencileri Adnan Gürsoy, Veli Turan, Turhan Bir, Mustafa Dogan,

 

Selehattin Sevimli ve Ahmet Turan tarafından tamamlandı ve Çanakkale'nin Eceabat ilçesine getirilerek monte edildi.

 

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferinin 93. yıldönümünde açılışı yapılacak park, 2 milyon dolara mal oldu" ifadelerini kullandı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 yıl sonra...

Milli parklar genel müdürlüğü doğal yaşamı koruma alanı,Sülüklügöl'ün oluşumu çok eski yıllara dayanmaktadır.Yapılan jeolojik inceleme sonuçlarına göre sülüklügöl tektonik bir set gölüdür.Büyük bir deprem sonucu bölgede göçme meydana gelmiş, göçme sonucu oluşan çukur alan yeraltı suyu ve vadiden akan dere suyu ile dolmuştur. Göçmenin bugüne taşınan izi gölün yayla etekleri tarafındaki "sarı yar" diye bilinen uçurumlardan da görülmektedir. Aşağıda davlumbaz ve Göynük yaylalarından kuşbakışı çekilen fotoğraflarda göçük alanlar görülmektedir.

 

Göçme ile birlikte ağaçlar su altında kalmış ve halen günümüzde göl içerisinde dikili şekilde ağaç gövdeleri görülmekte, başka yerde bulamayacağınız bir manzara sunmaktadır. Özellikle su seviyesinin azaldığı agustos-eylül aylarında gölün yüzeyi adeta dikili ağaçlarla kaplanmaktadır. Göl yüzeyinde bu böleye ait küçük yapraklı nilüferlere de rastlanmaktadır. Bölgede Sülüklü göl dışında 1-2 kilomerelik yürüyüş mesafelerinde 2 adet daha göl bulunmaktadır.Sülüklügölden sonra bölgedeki en büyük gölün ismi Kavaklıgöl'dür. Sülüklügöl'de alabalık, kızılkanat ve gümüş balıkları doğal ortamda yetişmektedir. Sülüklügöl'e ismini veren sülüklere ise kavaklı göl civarında rastlanmaktadır. Sülüklügöl'de geçmişte çok miktarda yaşayan ve çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan sülükler göle bırakılan balıklar tarafından yenerek nesli tükenme noktasına gelmiştir. Yörede Gölün ismi Sarıgölcük olarak adlandırılır. İsmini oluşumu sırasında meydana gelen sarı topraklı göçükten almıştır. Sarıyar ve Sarıgöl birbirini tamamlayan iki doğa harikasıdır.

 

Sülüklü göl nerede:

 

Sülüklü göl, Batıkaradeniz Bölgesi’nde Bolu-Mudurnu-Tavşansuyu köyü(eski adı:Akyokuş Kuşkavağı) sınırları içindede yer alır. Sülüklügöl Doğal yaşamı koruma alanı; 809 hektarlık bir alanı kapsar

 

Kaynak:-http://www.suluklugol.com/-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.