Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

HY mantığı. Biraz gülelim


gezgin95

Önerilen İletiler

HY, kabatas devrine el atmıs, insan hiçbir zaman ilkel olmadı diyor.

 

-http://www.kabatasdevri.com/kabatas_devri_giris.php-

 

hysitesikabatas117si4.jpg

 

550 bin yıllık bu taş aletin, bu derece düzgün kesilip biçimlendirilebilmesi için demir veya çelik gibi sağlam metallerden yapılmış aletler kullanılması gerekir.

 

Adamlarda demir çelik teknolojisi varmış, demir çelik teknolojisini kullanarak aletler yapıp onlarla taş bıçaklar yapmışlar.

 

:lol: :lol: :lol: :lol: :lol: :lol: :lol: :lol:

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet arkadaşın vediği linkten bir sayfa..

Birde siz inceleyin bakalım..

Aslında doğru şeyler yapıyor arkadaşımız.. :)

Bir kez daha teşekkürler sayın gezgin95..

 

 

Eski medeniyetlerden günümüze kalan kalıntılarda taş işlemeciliği dikkat çekmektedir. Taşa bu derece detaylı ve düzgün şekil verilebilmesi için, çoğunlukla güçlü çelik aletler kullanılması gerekir. Taşı taşla yontarak, taşı taşa sürterek ince desenlerin ve şekillendirmenin yapılması mümkün değildir. Granit gibi sağlam taşların bu derece düzgün kesilmesi, üzerlerine desenler işlenmesi bunu yapabilecek teknik alt yapıyı gerektirir.

 

114.jpg

 

Yukarıdaki resimlerde görülen bileziklerden soldaki mermerden, sağdaki de bazalttan yapılmıştır. MÖ 8500-9000 yıllarına aitlerdir. Evrimciler bu dönemde, sadece taştan yapılmış aletlerin kullanıldığını iddia ederler. Bazalt ve mermer çok sert taşlardır. Bu taşların böylesine düzgün yuvarlak halkalar haline getirilmesi için, çelikten yapılmış keski ve işçilik malzemeleri kullanılmalıdır. Bileziklerin çelik aletler kullanılmadan kesilip şekillendirilmiş olması mümkün değildir. Bir kişiye bir parça taş verip, elindeki taşla, bazalt kitlesini, resimdeki gibi bir bilezik haline getirmesini istesek, bunda başarılı olabilir mi? Elbette taşı taşa sürterek, taşa taşla vurarak bileziği meydana getiremeyecektir. Ayrıca bu bulgular, o dönemde burada yaşayan insanların estetik anlayışa ve sanat zevkine sahip olan, kültürleri gelişmiş bireyler olduğunu göstermektedir.

 

115.jpg

 

Resimlerde elle yapılmış obsidyenler, kemik aletler, kancalar ve taştan yapılmış çeşitli malzemeler görülmektedir. Kemiğe taşla vurarak böyle düzgün şekillerin elde edilemeyeceği açıktır. Kaba taş darbeleri, kemiği sürekli dağıtıp parçalayacak, istenildiği gibi şekillendirilmesini engelleyecektir.

Aynı şekilde granit ve bazalt gibi en sert taşlardan yapılan bu malzemelerin de, taş darbeleriyle bu derece düzgün kesilmesinin, sivriltilip şekillendirilmesinin mümkün olmadığı açıktır. Bu taşlar, meyve keser gibi düzgün kesilmiştir. Taşların parlaklığı da evrimcilerin iddia ettiği gibi cilalanmış olmalarından değil, kesimden kaynaklanmaktadır. Bu eşyaları yapan insanlar, ellerindeki malzemeyi diledikleri gibi şekillendirebilecekleri demir veya çelikten yapılmış teknik cihazlara sahip olmalıdır. Sert taş parçaları ancak çelikle bu derece düzgün kesilebilir.

 

 

Pek çok taş kalıntıdaki parlama da, keskin ve düzgün kesimden kaynaklanmaktadır. Evrimci bilim adamlarının bu parlaklığı cila olarak nitelendirmeleri, bu dönemi de "cilalı taş devri" olarak kabul etmeleri bilim dışı bir yorumdur. Cilanın binlerce yıl boyunca muhafaza edilmesi mümkün değildir. Söz konusu taşlar iddia edildiği gibi cilalandığı için değil, düzgün kesildikleri için parlamaktadırlar. Bu, taşın kendi yapısından kaynaklanan bir parlamadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ünlü arkeolog,antropolog, biyolog, paleontolog ve bilimum bilim dallarının "tek" uzmanı olan H.Y hazretleri öyle buyurmuşlar ki, taşa taşla şekil verilemezmişmiş, kemikler taşla yontulamazmışmış...

 

Breh breh breh... Yalanın bini bir para...

 

H.Y "taş" dediğinde hedef kitlesinin ne anlamasını bekliyordu acaba; bildiğimiz çakıl taşı mı?

 

Obsidiyen, (bir başka adıyla 'Volkan Camı') taş devrinden beri avcılıkta, tarım ve ev aletlerinde kesici olarak kullanılıyordu. Bu nedenle arkeolojik alanlarda en çok rastlanan buluntuların obsidiyenden yapıldığı görülmektedir. "Taş, taşla yontulamaz, kemiğe taşla şekil verilemez" diye fetvada bulunan H.Y hazretleri ve onu takip eden şurekasına, obsidiyen'in çelikten ve hatta jiletten kat kat keskin olduğunu hatırlatmak gerekir. Üstelik alet yapmak için yalnızca obsidiyen de kullanılmıyordu. Kuvars, kuvarsit ve çakmaktaşı da kullanılan "taş" lar arasında.

 

H.Y ve şurekası, hayatları boyunca deniz kenarlarındaki çakıl taşlarından başka taş görmediklerinden bunu bilmiyorlar tabii...

 

 

Arkadaşlar ;

 

Bu gün pek çok ilimizde arkeoloji müzeleri bulunmaktadır. Bilmeyenler için İstanbul Arkeoloji Müzesi Topkapı Sarayı'nın hemen altında, İzmir Arkeoloji Müsesi de Konak Varyant çıkışının olduğu yerdedir. Bu müzeleri bir sinema bileti fiyatının çok altında bir bedel ödeyerek ziyaret edebilirsiniz. Lütfen bu müzeleri en az bir kez ziyaret edin. Bu ziyaretinizde insanların ilk çağlardan başlayarak günümüze nasıl adım adım geldiğini göreceksiniz.

 

Lütfen, insanlık tarihini bazı şarlatanların yalanlarından değil, gözlerinizle görerek öğrenin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

115.jpg

 

Resimlerde elle yapılmış obsidyenler, kemik aletler, kancalar ve taştan yapılmış çeşitli malzemeler görülmektedir. Kemiğe taşla vurarak böyle düzgün şekillerin elde edilemeyeceği açıktır.

 

Şu taştan kesici aletlere bakın.

Neden bunları taştan yapmışlar da demi-çelikten yapmamışlar.

Demir çelikten alet yapıp, taş kesip, taştan bıçak yapmışlar demek. :lol:

Bir insan nasıl bu kadar mantıksız düşünebilir?

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şu taştan kesici aletlere bakın.

Neden bunları taştan yapmışlar da demi-çelikten yapmamışlar.

Demir çelikten alet yapıp, taş kesip, taştan bıçak yapmışlar demek.

Bir insan nasıl bu kadar mantıksız düşünebilir?

 

Evet güzel bir ayrıntı yakalamışsınız ve mantıklı..

Ama şöylede olabilir..;

Örneğin taş ve kemik kesen bir alet yapmışlardır, bu aletle kemikten ve taştan kesici alet yapmışlardır..

Belki kısıtlı bir imkanları vardı ve sadece kısıtlı aletler yapabiliyorlardı..

Belki demir cevheri azdı yada elde edilmesi zordu, bu yüzden sadece taş kesen aletler yaptılar..

Örneğin günümüzdede herşey demirden değildir..

İmkan meselesi olabilir..

 

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet güzel bir ayrıntı yakalamışsınız ve mantıklı..

Ama şöylede olabilir..;

Örneğin taş ve kemik kesen bir alet yapmışlardır, bu aletle kemikten ve taştan kesici alet yapmışlardır..

Belki kısıtlı bir imkanları vardı ve sadece kısıtlı aletler yapabiliyorlardı..

Belki demir cevheri azdı yada elde edilmesi zordu, bu yüzden sadece taş kesen aletler yaptılar..

Örneğin günümüzdede herşey demirden değildir..

İmkan meselesi olabilir..

Saygılar...

Taşı taşla yontmak çok kolay.

Yukarıda görülen aletler taşa taşla vurarak yapılabiliyor.

 

Taşı kesen çelik (karbürlü) yapabilmek teknoloji ve en önemlisi bilgi gerektirir.

Eti kesen demir-çelik bıçaklar yapmak çok daha kolay.

Hatta bakır ve tunç yeterli.

İnsanlar, demirden önce bakır ve tunç silahlar yapmışlardır.

İlk demir silahlar yapabilen milletler, bakır ve tunç silah yapanları yenmiş, demir teknolojisi yayılmıştır. Bakırı insanlar MÖ4000 lerde kullanmaya başlamışlardır.

Tunç ise MÖ 2000 lerde kullanılmıştır.

Demirden ilk MÖ1500 lerde hititlerde bahsedilir.

Demirden silahların milletlere çok büyük bir avantaj verdiği açıkken, neden insanlar önce bakır, sonra tunç silahlarla savaşsın?

 

Bu gelişmenin imkanlarla ilgisi yok. Bilgi ile ilgisi var.

Demir-çelik silahlar bir kömür ocağında yapılabiliyor. Demir cevheri ise dünyada çok yaygın. Nerede pas rengi bir toprak görürsen, bil ki orada demir vardır.

İnsanlar yavaş yavaş bilgilenmiş, doğanın imkanlarını kullanmaya başlamıştır.

Bu bilgilenme sürecinde en önemli unsur ise yazıdır.

İnsanlar yazıyı bulduktan sonra teknoloji devrimini yapmışlardır.

 

Bunlar da insana bilginin en başta gelmediğini gösterir.

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunlar da insana bilginin en başta gelmediğini gösterir

 

Bunun kesin bir delili yoktur..

Demir ve alüminyum gibi maddeler doğada çok kısa sÜreden korozyona uğrar kaybolur..

Mısır piramitlerinin sırrı hala tam olarak çözülememiştir..

Pramitlerin duvarlarda neon tüpleri, uçak figürlerine rastlanmıştır..

Geçtiki milyonlarca yıl ötesini nereden bileceğiz..

Size bir örnek vereyim..

Afrikada mesela Ginenin geniş ormanlık alanlarında hala çok ilkel kabileler yaşamaktadırlar..

Elleriyle yaptıkları mızraklar, kesici aletler vardır..

Yani teknolojiyle uzaktan yakından ilgileri yoktur..

Bundan 2000 yıl sonra o bölgede bir kazı yapılsa ve o insanların bugünki aletleri 2000 yıl sonra ortaya çıkarılsa, günümüzle ilgili nasıl bir yorum yapılacaktır..

Yukarda resmedilen aletlerin nerede bulunduğunu bilmenin yanında, o devirde dünyanın diğer yerlerinde durum yine aynımıydı, buna kesin bir delili varmıdır..

Yani birde bu durum var..

 

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

...

Size bir örnek vereyim..

Afrikada mesela Ginenin geniş ormanlık alanlarında hala çok ilkel kabileler yaşamaktadırlar..

Elleriyle yaptıkları mızraklar, kesici aletler vardır..

...

Kanıt.

Bu kesici aletleri demirden mi yapıyorlar.

Demiri kendileri mi çıkarıyorlar veya modern dünyanın hurdalarından mı yapıyorlar?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aletlerin ne ile yapıldığındna ziyade diğer gelişimişlik örneklerindne bahsediyorum..

O kabile o an ilkel aletler kullanıyor ama aynı anda dünyanın bir diğer bölgesinde füzeler, uçaklar var..

Yani konuyu genel olarak ele alıyorum..

Geçmiş dönem teknolojilerinin ne seviyede olduğunu, bulunan kemikten aletlerle, topraktan kaplarla açıklamak ne kadar doğru..?

Yukardada söledim demir ve aliminyumun doğada kalma ömrü bellidir..

Kazıların kısıtlı bir alanda yapıldığını düşünün..

Dünyanın altını üstüne getirmedilerki, daha üstü açılmadık nice yerler var..

Ve size konu bağlamında çok somut örnekler verdim..

Tekrar veriyorum.

Piramitlerdeki figürler ve piramitlerin yapımındaki ve tasarımındaki olağan üstü şaşırtıcı bilgini..?

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu gün pek çok ilimizde arkeoloji müzeleri bulunmaktadır. Bilmeyenler için İstanbul Arkeoloji Müzesi Topkapı Sarayı'nın hemen altında, İzmir Arkeoloji Müsesi de Konak Varyant çıkışının olduğu yerdedir. Bu müzeleri bir sinema bileti fiyatının çok altında bir bedel ödeyerek ziyaret edebilirsiniz. Lütfen bu müzeleri en az bir kez ziyaret edin. Bu ziyaretinizde insanların ilk çağlardan başlayarak günümüze nasıl adım adım geldiğini göreceksiniz.

 

Bu açıdan haklısınız Sayın yam_yam... İzmir Arkeoloji Müzesi, İzmir'de bulunanların gitmesi gereken bir müzedir gerçekten...

 

H.Y.'nin mevzubahis yazısı için bir yazı yazmıştım ama, gördüm ki aslında bu konu ile alakalıymış aslında... O yüzden buraya alıntılamak istiyorum:

İlgili İleti...

Ben soru sormayı seviyorum, o yüzden soru soracağım:

 

Şimdi şu açıdan haklı olabilir ismi geçen şahır; hiç mermercilikle falan uğraştınız mı bilmiyorum yada granit ile ilgilendiniz mi hiç... Ama şu var bir taşı, kendisinden daha yumuşak bir taşla yontamazsınız. Yani graniti "mermer" kullanarak şekillendiremezsiniz mesela. Öyleyse bu granitler nasıl şekillendirildi? O küçük aletler nasıl üretildi?

 

Şimdi bunu sorunca aklıma da şu geliyor; ya bu adamlar madem graniti şekillendirecek bir çelik bilgisine sahiptiler, niye taşı "ok ucu" "balta" "bilezik" "keser" vs vs vs aletlerde kullandılar ki? Çelik granitten daha sağlam olduğuna ve o kadar da şekillendirilebildiğine göre, niye illa ki graniti yada taşı ok ucu yaptılar. Bilindiği gibi demir, ok ucu olarak çok daha kullanışlıdır taştan...

 

Bir heykeltraştaki aletleri görmelisiniz. İnce yapıdadırlar. Ayrıntı verebilmek için taşa... Yani demek ki o taşlara çizilen şekiller, basit bir mantıkla düşünecek olursak "İnce Yapılı" ve sert metalden yapılmış aletlerdi. E tamam, buna bişey demiyorum da, be adam madem bu kadar ince alet yapabiliyodun, bunu ok'un ucunda kullanmayı mı akıl edemedin? Bir sürü balta var o dönemlere ait bulunmuş ve taştan hepsi. Yav o kadar ince figürleri granite resmedecek ve graniti şekillendirecek aletleri yaptında, o aletleri "keser" "ok ucu" vs olarak kullanmayı niye akıl edemedin. Hadi diyelim ki öyle ince aletler yoktu, peki o sert maddeleri nasıl işledin?

 

Bence bizimle dalga geçmek için yapmış olabililer. "Ulan o kadar çelik sanayimiz gelişti, ama gelin biz taştan ok, keser, balta falan yapalım, gelecek nesillerin kafaları karışsın, oturmasınlar boş boş..." demişlerdir belki de...

 

Ben ne Hy.yi desteklemek için yazdım, ne de diğer ve karşıt arkadaşları... Sadece bu konu üzerinde konuşabilecek tek otorite Arkeolojidir demek istiyorum. Gidin bir arkeoloji müzesine, orada aletlerin nasıl işlendiğine yada yapıldıklarına dair bilgiler, edinilebildiği kadar vardır...

 

Ancak alet yapımında şunları unutmayınız:

-Bir aleti, yine başka bir alet kullanarak yaparsınız. Taşı yontmak için taş kullanırsanız, yine o alettir.

-Bir maddeyi, kendisinden daha sert bir madde ile yontabilirsiniz.

-Bir "döküm" elde etmek için mutlaka ve mutlaka kalıba ihtiyacınız vardır. Dökeceğiniz kalıp, eriteceğiniz kalıptan daha dayanıklı olmalıdır ısıya karşı.

-Bir taşa detaylı bir resim çizmek için ince yapılı aletlere ihtiyacınız vardır.

 

Neyse... Sonuçta Tarih hala bir çok bilinmezlere sahne. Ne kadar doğru bunu zaman gösterir ancak geçmişte ileri ve gelişmiş uygarlıklar yaşamışta olabilir. Atlantis, Mu vs vs vs... Belki vardılar ve belki yoklar...

 

Obsidyen hakkındaki bilgi şu:

Obsidyen (ya da obsidiyen), doğal yollarla oluşan volkanik kökenli bir cam türüdür. Lavın hızlıca soğuması ve kristalleşmeye yetecek kadar zaman geçmeden donmasıyla oluşur. Genellikle felsik lav akıntılarının, soğumanın hızlı olduğu kenar bölümlerinde bulunur. Kristal yapıda olmadığından, keskin kıyıları moleküler inceliğe ulaşabilir. Bu özelliğinden ötürü eski çağlarda ok ucu olarak kullanılmış, günümüzde ise cerrahların kullandığı neşterlerin kesici kısımlarında kullanılmaktadır.

 

Bu taşın "Sertlik" derecesini bilmiyorum ama Granit bildiğim kadarıyla en sert taştır... Ve bir taş, kendisinden daha sert bir yontma aleti ile yontulabilir ancak... Ve şu da var ki, yer yüzünde depremlerle falan açığa çıkmış olan maden cevherleri bulunuyor olabilir o zamanlar. Ateşi kullanmayı öğrenmiş olan insan, sınırlı miktardaki bu cevheri en azından bir aleti yontabilecek başka bir alet yapabilecek kadar işlemiş olabilirler. Tabi buna "Demir-Çelik Teknolojisi" diyemeyiz elbette ancak böyle bir olasılık vardır. Ve o sert taşlara nasıl şekil verdikleri önemli bir noktadır... Ancak H.Y.nin abarttığı gibi bir Teknoloji elbette yoktu... Eğer var olsaydı, o insanlar niye "ok ucu" olarak taş yerine demir falan kullanmadılar, psikolpat mı bunlar? Yada o kadar aleti işleyebilecek teknolojileri vardı da "Taş'tan Balta"ya mı kaldılar?

 

Ancak H.Y.'nin mantığı zorlama bir mantık olmuş... Ve bu çaba, nedense "Hıristiyanların"da bu yöndeki çabalarından hiç farklı değil. Zira "Dinozorlar" hakkındaki bu makaleyi okursanız HY. hakkında da biraz kafanızda bir fikir oluşturabilirsiniz belki... Bu sitede yazılanlar "Hıristiyan Çocuklara" yönelik bir yazıdır. H.Y.'de bunun İslami Kopyası bence... Bir İnanç böyle savunulmaz ve böyle ispat edilemez... Bu insanlara ve bilime zarardan başka bir şey veremez...

 

Yine de "Tarih Bilimi"nin tespitlerinin "Sorgulanması" yada "Tespitlerinin İrdelenmesi" açısından, yanlış ta olsa böyle uçuk iddialara ihtiyaç olabilir belki... Yani düşünsenize; bunu araştıran bir insan merak edip bu bilime yönelip asıl yöntemi ve gerçeklikleri öğrenebilir... Tabi bu benim iyi niyetli yaklaşımım... Aksi de olabilir, kendini kaptırıp inananlarda olabilir...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ancak H.Y.nin abarttığı gibi bir Teknoloji elbette yoktu... Eğer var olsaydı, o insanlar niye "ok ucu" olarak taş yerine demir falan kullanmadılar

 

Eritilmiş demir madenin, alet halini aldıktan sonra, doğada kaç yıl kaldığını biliyor musunuz..

Demirden yapılmış aletleri şuan için bulabilmek imkansızdır..

Çünkü hepsi çürümüştür..

O yüzden bugünden o günlerin teknolojisini tam olarak çözebilmek imkansızdır..

Piramitlerdeki uçak ve neon tüpleri figürlerine dikkatinizi çekerim..

Çözülebildimi bu sır..?

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eritilmiş demir madenin, alet halini aldıktan sonra, doğada kaç yıl kaldığını biliyor musunuz..

Demirden yapılmış aletleri şuan için bulabilmek imkansızdır..

Çünkü hepsi çürümüştür..

O yüzden bugünden o günlerin teknolojisini tam olarak çözebilmek imkansızdır..

Piramitlerdeki uçak ve neon tüpleri figürlerine dikkatinizi çekerim..

Çözülebildimi bu sır..?

 

Saygılar..

 

allah allah :) kaç yıl kalıyormuş eritilmiş madenden yapılan aletler doğada ? çürüyüp yokoluyorlar yani öyle mi?

 

gerçekten sen hayatında hiç müzeye gitmedin mi ?

 

bence bir tanesine git.

 

M.Ö 4000 yıllarına ait eritilmiş demirden yapılan aletler vardır. Mezopotamya, Mısır ve Anadoluda eritilmiş demirden yapılan araç gereçler ve sikkeler bulunur.

 

yine m.ö 4000 yıllarında ait Sümerlilerin kullandığı demir uçlu mızraklar, bıçaklar ve süs eşyaları vardır.

 

sevgili yamyam'In dediği gibi nasıl HY ve ekibinin aklına taş deyince sadece çakıl taşı geliyorsa. bu arkadaşımızında aklına demir deyince sadece pik geliyor sanırım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

M.Ö 4000 yıllarına ait eritilmiş demirden yapılan aletler vardır. Mezopotamya, Mısır ve Anadoluda eritilmiş demirden yapılan araç gereçler ve sikkeler bulunur

 

Arkadaşım MÖ 3000-4000 gibi tarihlerlerden bahsetmiyoruz..

Eğer o tarihleri baz alarak ilkelliği tatışacaksak sadece Mısır ve Piramitler cevap olarak yeter..

Sanırım anladınız..

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sadece şunu söylüyorum..

 

1- Kazı yapılan bölge o anda ilkel kalmış bir topluluk olabilir, o anda dünyanın diğer bölgelerinde gelişmiş toplumlar olabilir, bunun delili günümüzdeki afrika ormanlarındaki bazı kabillelerdir..

 

2- Üç bin yıllık beş bin yıllık bir dönemden bahsetmiyoruz..

Bahsettiğimiz dönemden bugüne ne demir kalır ne bakır..

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yada kabataş devrindeki insanların demir çelik teknolojileride olmayabilir dimi :)

 

sen neden bahsediyorsun. önce savunduğun adamın yazdıklarını bir oku.

 

bahsettiğimiz dönem dediğin M.Ö 8500-9000

 

o savunduğun yazıda HY

 

12 bin yıllık bakır tığdan bahsediyor

 

109.jpg

 

"MÖ 10 binli yıllara ait olan bakır tığ, söz konusu dönemde madenlerin ve metallerin bilinip kullanıldığının bir delilidir"

 

http://www.kabatasdevri.com/kabatas_devri_giris.php

 

2- Üç bin yıllık beş bin yıllık bir dönemden bahsetmiyoruz..

Bahsettiğimiz dönemden bugüne ne demir kalır ne bakır..

 

madem bahsettiğimiz dönemden bu güne ne demir kalır ne bakır kalır diyorsun. bir yandanda yazıyı savunuyorsun.

 

ben diyordum bunlar buraya copy paste yaptıklarını kendileri bile okumazlar diye :)

 

adamlar bakırı işleyip örgü örmek için tığ yapmışlar. ama baltalarını, bıçaklarını, ok uçlarını, mızrak uçlarını taştan yapmışlar öylemi :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

madem bahsettiğimiz dönemden bu güne ne demir kalır ne bakır kalır diyorsun. bir yandanda yazıyı savunuyorsun.

 

ben diyordum bunlar buraya copy paste yaptıklarını kendileri bile okumazlar diye

 

Karşındakine bir takım yargılar yüklemek için önce şunu anlamalısın cyrano..

Ben H.Y yi falan savunmuyorum..

Yukarda iki madde yazdım ve bu tamamen kendi yorumumdur, hiç bir kaynaktanda etkilenmiş değilim..

Ayrıca M.Ö 3-5 bin gibi, M.Ö 10 bin de çok yakın tarihtir..

 

Bakın şu iki madde çok önemlidir..

Ve bu iki yorum tamamen kendime aittir..

 

1- Kazı yapılan bölge o anda ilkel kalmış bir topluluk olabilir, o anda dünyanın diğer bölgelerinde gelişmiş toplumlar olabilir, bunun delili günümüzdeki afrika ormanlarındaki bazı kabillelerdir..

Şu an Gine gibi ülkelerde hala ilkel yaşayan kabileler vardır..

 

2- Üç bin yıllık beş bin yıllık bir dönemden bahsetmiyoruz..

Bahsettiğimiz dönemden bugüne ne demir kalır ne bakır..

Demir ve bakırın (eritimiş şekli ile) doğadaki azami ömürlerini araştırınız..

Taş devrinin teorik başlama tarihi M.Ö 600 bin dir..

Bilginize..

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Karşındakine bir takım yargılar yüklemek için önce şunu anlamalısın cyrano..

Ben H.Y yi falan savunmuyorum..

Yukarda iki madde yazdım ve bu tamamen kendi yorumumdur, hiç bir kaynaktanda etkilenmiş değilim..

Ayrıca M.Ö 3-5 bin gibi, M.Ö 10 bin de çok yakın tarihtir..

 

Bakın şu iki madde çok önemlidir..

Ve bu iki yorum tamamen kendime aittir..

 

1- Kazı yapılan bölge o anda ilkel kalmış bir topluluk olabilir, o anda dünyanın diğer bölgelerinde gelişmiş toplumlar olabilir, bunun delili günümüzdeki afrika ormanlarındaki bazı kabillelerdir..

Şu an Gine gibi ülkelerde hala ilkel yaşayan kabileler vardır..

 

2- Üç bin yıllık beş bin yıllık bir dönemden bahsetmiyoruz..

Bahsettiğimiz dönemden bugüne ne demir kalır ne bakır..

Demir ve bakırın (eritimiş şekli ile) doğadaki azami ömürlerini araştırınız..

Taş devrinin teorik başlama tarihi M.Ö 600 bin dir..

Bilginize..

 

Saygılar..

 

arkadaşım tekrar söylüyorum, önce savunduğun yazıyı bir oku. H.Y 600 bin yıl öncesi dönemden bahsetmiyor. İnsanların kabataş devrinden çıktıkları dönemden bahsediyor. O gösterdiği taşlar, araçlar bilmemnelerde M.Ö 10000-11000 dönenmlerine ait.

 

 

bana olabiliri anlatma. olabileceğini düşüneceğin ne ipucu gördün varsa onu söyle. Yoksa bende yazarım buraya, bundan 800,000 yıl önce insanlar cep telefonu kullanıyordu diye :) sonra bunun delili ne diye soranada. O günden bu güne cep telefonumu kalırdı derim.

 

ve tekrar soruyorum, H.Y insanlar Kabataş devrinin sonunda, yani M.Ö 11000 10000 yıllarında, taşlara şekil verecek maden teknolojisiine sahipti diyor yazısında. O halde bu adamlar mızraklarını, bıçaklarını niye demirden yapmadılar da o çelik teknolojisiyle taşlara şekil verdiler. yada bu taşların bulunduğu yerde neden o demir aletler bulunmadı, eridilermi 10000 yılda.

 

Yada o zevatın iddia ettiği gibi, insanlar o tarihlerde örgü örmek için bakır tığ kullanıyorlardıda, neden bıçakları taştandı.

 

Kısacası, HY m.ö 550 binli yıllardan bahsetmiyor. Bu zevatın iddiası M.Ö 10.000 li yıllarda insanların taşlara şekil verecek çelik teknolojisine sahip oldukları. Ancak ne hikmetse bu çelik teknolojisine sahip adamlar. mızraklarını ve bıçaklarınıda madenden yapmamışlar :)

 

ayrıca denmişki Taşa taşla şekil verilemez, daha sert bir şey lazım. o halde maden kullanmışlar. Yahu hiçmi aklınıza gelmiyor. Bu gün demire, çeliğe taşla en ince şekiller verilmiyormu. Hiçmi taşlama işlemini duymadınız. Çelik bıçaklar taşla bilenmiyor mu ? Yani HY mantığına göre, bu gün taşla demire çeliğe şekil verilebilirken. taşla taşa şekil verilemezmiş. İlla demir çelik lazımmış. Bilimselcinin dediği gibi HY ve arkadaşları, hayatlarında sahildeki çakıl taşlarından başka taş bilmedikleri için. Karbon bileşenli taşlarıda duymamaları normal :)

 

Bu günün modern demir çelik teknolojisinde dahi metallare taşla şekil verilir. taşla kesilirler. En basiti bir torna tezgahının başına gidin. Torna bıçağının ucundaki malzemenin ne olduğuna bakın. elmastır. Karbon bileşenli taşlarla değil sadece taşa dünyanın en sert cisimlerine bile şekil verebilirsiniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşım tekrar söylüyorum, önce savunduğun yazıyı bir oku. H.Y 600 bin yıl öncesi dönemden bahsetmiyor.

 

Cyrona nalatamadım heralde arkadaşım ben kimseyi savunmuyorum..

Herkesin yazısı kendine..

Kendi oluşturduğum mantıkla hareket ediyorum..

Sen ikidebir savunduğun adamı oku diyorsun..

Yukarıya iki madde yazdım, o maddelerin o adamla ne alakası var..

Oku karıştır bakalım o mantığı kulanmışmı..

Ben sıfırdan mantık üretiyorum ve tekrar yazıyorum bırakın şimdi H.Y falan yav..

Bakın konu o adam yada o adamın fikirleri değil..

Belki topicte o adamında ismi geçmiş olabilir ama şimdi tamamen kendi mantığımızla tartışalım diyorum...

Maddeleri tekrar yazıyorum..

 

1. Durum kazı yapılan bölgeye göre değişir.. İlkel aletlerin bulunması, o dönem insanlarının hepsinin ilkel yaşadıkları anlamına gelmez.. Daha gelişmiş yaşayan insanların yaşadığı bölgede kazı çalışmaları yapılmamış olabilir..

 

2.Taş devrinin teorik başlama tarihi M.Ö 600 bin dir.. Bu kadar yıllık bir zaman diliminde bakır yada demir korozyon ve değişik kimyasal tepkimelerle toprağa karışacaktır..

 

Sanırım bu kez anlaşıldı...

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tekrar söylüyorum. Daha gelişmiş yaşıyan insanların varlığına dair herhangi bir veri, ipucu, bulgu vs var mı yok.

 

eldeki deliller insanların ilkel yaşadığını gösteriyor.

 

Bu gün dünyanın her bölgesinde, kazı yapılmış her bölgesinde insanların izlerine rastlanmıştır. Bunların arasında insanların o çağlarda bilinen daha teknolojik yada daha ileri bir yaşam sürdüklerine dair herhangi bir veri, bulgu vs yoktur.

 

500,000 yıl önce insanlar cep telefonu kullanıyor olabilirler demek ne kadar akla yatkınsa, beşyüzbin yıl önce insanlar demir çelik teknolojisi kullanıyor olabilirler demekte o akdar akla yatkındır.

 

Taş devrinin başlangıcı -600,000 dir. ama insanların taşdevrinden çıktıları çağda bile hala demir çelik kullanmıyorlarsa, bundan önce kullanıyor olabilirlerde vs demek hiç mantıklı değildir.

 

kısacası, insanların taş devrinde demir çelik teknolojisine sahip olduklarına dair elde hiçbir bulgu, örnek, veri vs yoktur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tekrar söylüyorum. Daha gelişmiş yaşıyan insanların varlığına dair herhangi bir veri, ipucu, bulgu vs var mı yok.
Evet bende bunu söylüyorum..

Delil yok diye o devrin bütün insanları ilkel sayılamaz..

Yukardaki iki maddeyide bu yüzden örnek verdim..

Eldeki deliller insanların ilkel yaşadıklarını gösteriyor diyorsunuz..

Yine o iki maddeyle ilintili..

Bu gün dünyanın her bölgesinde, kazı yapılmış her bölgesinde insanların izlerine rastlanmıştır. Bunların arasında insanların o çağlarda bilinen daha teknolojik yada daha ileri bir yaşam sürdüklerine dair herhangi bir veri, bulgu vs yoktur

Bence henüz dünyanın 100 de 0.001 i bile kazılamamıştır..

Yaşanılabilir yerler diyeceğinizi tahmin ediyorum, bununda bilinmesinde kesin bir kanıt yada işaretler yoktur..

Bugün hiç ummadığını bir yerde geçmişte bir uygarlığın izlerine rastlıyorsunuz..

Çöl de olsa dağın zirveside olsa, ovada olsa bu böyledir..

100 delik orandan okyanusları ve denizleri hariç tutuyorum, gerçi bir zamanlar deniz olmayan yerlerde bugün denizler var, hadi onlarıda dahil edelim, bu rakam 100 de 0,000001 lere gider sanırım..

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet bende bunu söylüyorum..

Delil yok diye o devrin bütün insanları ilkel sayılamaz..

Yukardaki iki maddeyide bu yüzden örnek verdim..

Eldeki deliller insanların ilkel yaşadıklarını gösteriyor diyorsunuz..

Yine o iki maddeyle ilintili..

 

Bence henüz dünyanın 100 de 0.001 i bile kazılamamıştır..

Yaşanılabilir yerler diyeceğinizi tahmin ediyorum, bununda bilinmesinde kesin bir kanıt yada işaretler yoktur..

Bugün hiç ummadığını bir yerde geçmişte bir uygarlığın izlerine rastlıyorsunuz..

Çöl de olsa dağın zirveside olsa, ovada olsa bu böyledir..

100 delik orandan okyanusları ve denizleri hariç tutuyorum, gerçi bir zamanlar deniz olmayan yerlerde bugün denizler var, hadi onlarıda dahil edelim, bu rakam 100 de 0,000001 lere gider sanırım..

 

Saygılar..

 

Hayır öyle değil. maden aramıyorsun, altın aramıyorsun kazı yapıp. insanların izlerini arıyorsun. insan kültürleri yaşandığı noktada şehirde, kabile toprağında kalan sonrada kaybolan kültürler değildir.

 

sen şeymi sanıyorsun. mesela amasya ilkel yaşarken, malatyanın gelişkin yaşıyor olabileceğini.

 

afrikanın bir kabilesi gelişkin yaşarken diğer kabilesinin ilkel yaşadığınımı sanıyorsun tarihte. öyle değil. insanlar aynı coğrafya üzerinde, aynı gelişkinlikte yaşamışlardır aşağı yukarı. kavimler göçüne kıtaların keşfine kadar. Bu da ancak yakın tarih sayılabilir, antropoloji açısından.

 

Yani amerika kıtasında, neresinde kazı yaparsan yap, azteklerden mayalardan, çok daha geri yada çok daha ileri yaşamış insan izleri bulamazsın. Avustralya kıtasının her yerinde, yerliler birbirine yakın şekilde yaşar.

 

 

güney afrika coğrafyasının neresinde inceleme yaparsan yap. coğrafyanın diğer bölgelerinde elde ettiğin bulgulara yakın bulgular elde edersin.

 

Bu avrupa içinde böyledir, asya içinde böyledir.

 

insan kültürleri dar çerçevede sınırlı kalan olgular değildir.

 

Dünyanın heryerinde insanların izlerini aramak, her metre karesini kazmak değildir. Bir kavim tarihte ileri bir yaşam sürseydi, bunun etkileri geniş bir coğrafyaya yayılırdı. onunla sınırlı kalmazdı.

 

insanlar ateşi bulduktan sonra, bu sadece onların yaşadığı kabilede mi kaldı. İnsanlar tekerliği bulduktan sonra bu onların yaşadığı kabilede mi kaldı. Tarıma geçiş, karasabanın icadı vs vs.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu konuda iki önemli gerçeği göz ardı etmemeliyiz..

Bahsedilen tarik çok çok eski..

Azteklerle mayalar bile dün gibi kalır..

Örneğin Mayaların sonu M:S 150 e kadar dayanır..

Bahsettiğimiz tarih, belki üzerinde dağların katmanlaştığı, belki denizler altında kaldığı, çok eski devirlerdir..

Amasya ilkel yaşarkan Aalatya glişmiş yaşayabilir..

Günümüzdende örnek verdim..

Afrika ormanlarında bir çok kabile vardır..

Avustralyada bile vardır, örneğin aborjinler..

Konun özü aslında şu..

Eritilmiş maddelerin ömrü azdır..

Kaya gibi maddelerden eritilmeden yapılan araçların ömrü uzundur.

Yani konunun ana mantığı budur..

Bu çerçevede değerlendirmeliyiz..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

....

Çok eskiden var olmuş uygarlıklar olabilir.

Uzaydan gelenler kabataş'lılara alet vermiş olabilirler.

Bunlar varsayım.

Kanıtlanana kadar varsayım olarak kalır.

----

 

Kanıtlanan olay ise, o taş aletlerin taşlarla yapılabildiği. Dikkat edilirse, kesici aletlerin keskin yerleri bilenerek değil, ufak vuruşlarla, taştan kıymıklar attırılarak kesici hale sokulmuş. Bilim adamları bugün aynı yöntemlerle, sadece taşı taşa vurarak benzer kesici aletler yaptılar. Kısaca, taşların, taşlarla vurula vurula o şekle sokulabildiği kanıtlandı.

 

Sen burada "kafandaki bir inanç" için bilimin vardığı sonuçları inatla reddediyorsun.

 

HY nın ileri sürdüğü "insanların hiçbir zaman ilkel olmadılar" tezinin yanlış olduğunu görmemek için çeşitli varsayımlar ileri sürüyorsun.

 

Kendini kandırıyorsun.

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.