Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

la_bohéme arkadaşımın büyük katkısıyla… (2007 YILBAŞI PARİS TATİLİM ve FOTOĞRAFLARIMLA 8 GÜNLÜK PANAROMİK PARİS RÜYASI)…


DİPNOT

Önerilen İletiler

Merhaba,

Biz de yılbaşında Pariste'ydik ve resimlere bakınca belkide bir ara omuz omuza bir yerden geçmişizdir diye düşündüm. Biz yeni yıla büyük bir hayal kırıklığına uğrayarak Zafer takına yakın bir yerde girdik, ama aklımız eiffel'de kaldı, çünkü çok istememize rağmen ulaşamdık. Şimdi çok şey kaybettim mi acaba diye her yerde bir resim, bir kayıt aramam rağmen bulamiyorum. Sizin yılbaşı tecrübelerinizi ve varsa resimlerinizi rica ediyorum. Ben foruma yeni üye oldum; fotoğraflarımı burada yayınlayabilirmiyim bilmem ama isterseni size yollayabilirim. Sevgiler...

 

Resimlerinizi gönderirseniz çok sevinirim sevgili xyl...

Çünkü değerlendirip burada yayınlamak isteriz...

 

Neyse sevgili arkadaşlar...

Size biraz Fransız Devrimi sürecinden söz etmek istiyorum; Çünkü o dönem hakkında ufacık bir bilgiye sahip olmak bile bizleri o dönemlere sürüklemeye ve dünyada önemli bir yeri olan ve Büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ü de etkileyen bir dönemin sonucunda bugünkü ülkemizi yaşıyor olmaktayız...

Hepiniz biliyorsunuz ki Napoléon dönemini dünya litaratürüne giren ve süreci hazırlayan bir tarihsel dönüm noktasıdır bu devrim...

O sıralarda 1789'da Avrupa'da beş ülke güçlü durumdadır:

Fransa, İngiltere, Avusturya, Prusya ve Rusya.

Kaldikı bu ülkeler arasında yıllar içerisinde devrim öncesinde de sonrasında da hep bir güç ve çıkar ilişkisi olmuştur; çoğunlukla da toprak üzerine kurulu bir çatışmaya dayanan, bitmek bilmeyen savaşlar söz konusudur.

Hayrıca da bu ülkeler arasında en avantajlı olanı, coğrafi yapının da etkisiyle çok geniş topraklara sahip Fransa'dır.

yönetim olarak Monarşiye karşı bir hareket olan devrim orada gerçekleşmiştir.

Bu süreç içerisinde Fransa'nın diğer devletlerle çok büyük sorunu yoktur o dönemde ve 1790 yılında meclis, Fransa'nın çıkarları doğrultusunda diğer ülkelerin özgürlüklerine dokunmayacağının yazılı olduğu bir bildiri yayınlar;

Kaldı ki o dönemin yani 1791 anayasasında da, ülkenin gücünün diğer ülkelerin özgürlüğüne karşı kullanılmayacağına dair bir madde yer alır.

Ki bu çok ilginçtir...

Çünkü anayasaya bakıldığında, Fransa'nın, diğer ülkelerin özgürlüklerini tehdit edecek şekilde savaş açmayacağı görülür;

Amaaa durum tabii ki böyle olmaz.

1792'de Fransa Avusturya'ya savaş açar ve Avusturya imparatoru, Prusya kralıyla birleşerek Fransa'ya karşı gelir.

Ve bu olay, Fransa'nın durumunu güçleştirir.

Yine 1792'de Fransa Kralı XVI. Louis ve eşi Marie Antoinette'in idam edilmesi, durumu daha da gergin ve karmaşık hale getirir.

Kaldı ki burada devrim sürecinin bu noktada doruk noktasına ulaştığını görürüz.

Her ne kadar belirgin tarih 1789 ise de aslında devrim süreci 1794'e kadar sürer.

Bu uzun bir gerilim sürecinin ardından 1795'te Prusya, 1797'de Avusturya ile anlaşmaya gidilir ve bu çatışma süreci bir süreliğine sona eriyor.

 

İşte biz de sevgil la_bohem arkadaşım ile birlikte bu döneme tanıklık eden sarayı görüntülemek istedik..

Buyrun fotoğraflarlar..

 

Öncelikle gezeceğimiz sarayın planı...

dsc0019hk6.jpg

 

Sevgili la_bohem ile sarayın kapısının önündeyiz ve içerisini görmek için ikimizde büyük bir eyecan içindeyiz çünkü ayaklanmayı ve bu sarayda olup bitecekleri şöyle bir yaşıyor olacağız...

 

(Resim göndermekte bir broblem yaşanıyor sanıyorum ve düzelir düzelmez yayında olacak...)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 65
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Ve karşımızda saray...

 

dsc0026tg4.jpg

 

Sarayın arka tarafı alabildiğince düzenle yerleştirilip serpilmiş doğal ortama hakim ve şu handaki resim bu ortamın batı yakasında kalan avuzlara ait...

dsc0032kk1.jpg

 

Bu da sarayın tam arkasında bulunan alan...

İnanılmaz zevkliymiş Napolyon inanılaz :)

Ekmek bulamazlarsa pasta yesinler demek tüm bunun içinmiş...

dsc0041xy1.jpg

 

Bu arada bu manzarada bizimde bir karemiz olsun istedik...:)

Ekmekte bulamadık, pasta da ama kendimize küçük bir karelik yer bulabildik sevgili la_bohem ile...:)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Önemli bi olay ve rahatlıkla forumda ilk diyebilirim. Net ortamını gerçek yaşama aktarmak cesaret gerektiren önemli bişi. Bunu başaran iki arkdşımız sevgili DİPNOT Abi ve sevgili la_boheme'yi kutluorum... Resimlerle ölümsüzleştirmişler. Forumda sonrasının da geleceğine inanıorum yani her forumda olduğu gibi burada da artar...

 

Bunu başaranlara sonsuz saygı ve sevgiler :clover:

 

En çok sanal alenmde gerçek dostlara ihtiyacımız var bence...

Ve bizlerde bunu sevgili la_bohem arkadaşım ile birlikte cesaretle buraya taşıdık...

Belki birşeyler değişir ümidi ile...

Ben inancımız yitirmedim...

Yoksa inancın balon olduğu bir dönemden geçiyoruz hepimiz...

Belki bir imza olur ümidi ile...

Sevgi ve saygılar ErenN...

Umarım ciddi ve tutarlı dostluklara yelken açılabilecek birebir dünyaya alternatif olur sanal halemin pandomimi...

Sevgiyle kalın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Saray hakim bir yere ve çok geniş bir alan kurulmuş bulunmaktadır...

Ve o dönemlerin mimarı ve sanatını buluşturan bu zengin yapılar estetik ve uyumun tam bir göstergesi...

Hatta debdebesine de dönüşmüş diyebiliriz...

Gizem, kuvvet, güç ve gösteri ile sanki bir tarihin derinliklerine bir masaj bırakılmış ve bugünkü halinde bile bunu sürdüren efsanevi bir yapı...

Ve bence sosyal yaşamda da her alanda etkisini sürdüren tarihsel bilinç ile toplumsal doku bana göre tam bir uyum içinde ve korunması da gelenekselleşmiş bir halda...

Belki de Fransa'yı Fransa yapan da bu olsa gerek...

 

 

Şimdide Sarayı gezelim...

 

Sarayın arka bahçesinde bulunan bir havuz

dsc0052zo2.jpg

dsc0053lp4.jpg

 

Bunlarda sarayın eykelleri…

Bunlar sadece görebildilerimiz çünkü saray bakıma alınmış olmasından dolayı diğerlerini poşet sarılmıştı…

dsc0088zg6.jpg

dsc0089bl5.jpg

dsc0090dr3.jpg

dsc0091we0.jpg

dsc0059dg7.jpg

 

Ve bu eykel de sarayın bahçesine giriş kapısının sağında ve solunda bulunmakta ve tıpatıp aynı olması dikkat çekici…

Bu iset bahçeye girişte sağ tarafta yer almaktadır..

dsc0108rk5.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ve sarayın yakından ön yüzü...

dsc0026sa4.jpg

dsc0023eu1.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

güzel resimler..

dipnot gerçekten çok şeker,esprili ve canayakın bir insan..forumda görüldüğünden daha canayakın...

özellıkle de belırteyım çok yardımsever :clover:

ve tanıdığım için ben çok mutluyum ve tanıyanlarda..

benim için özelsin dıpnot..sevgılerımle :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

güzel resimler..

dipnot gerçekten çok şeker,esprili ve canayakın bir insan..forumda görüldüğünden daha canayakın...

özellıkle de belırteyım çok yardımsever :clover:

ve tanıdığım için ben çok mutluyum ve tanıyanlarda..

benim için özelsin dıpnot..sevgılerımle :clover:

Duygu ve düşüncelerin için çok teşekkür ederim sevgili sedelina...

Eğer sizlerde en az bu düşüncelere laik olmasaydınız buluşmamız ve birbirimizi bu denli tanımamız imkansız olurdu diye düşünüyorum... :clover::)

 

Diğer taraftan Paris'ten bugün döndüm ve sevgili La_bohem her zamanki gibi yaklaşık Paris'e 20 km mesafede olan havaalana bana eşlik ederek uğurladı....

Kendisine bu tatilim boyunca minnettar kaldığımı ve çok teşekkür ettiğimi özellikle belirtmek isterim...

Kendisi hakikaten çok mükemmel bir insan...

Bize göre dili biraz sivri gelebilir ama aslında ama yüreğinin bir pamuk kadar yumuşak, tatlı ve sevgi dolu olduğunu bilmenizi isterim... :clover:

Çünkü o ülkenin insanlarının kültürel ve sosyal yapılarının çok ileride olduğunu yakından görmüş biri olarak ve sosyal yaşamın da bu döngüye uyum sağlamışlığının yüksek limitlerde olmasın vermiş olduğu olağan refleksin bir sonucu olduğunu düşünebilirsiniz...

Ki eminim hepimiz bunu zamanla anlayabileceğiz... :)

 

Diğer taraftan Paris tatilim ile ilgili birçok hanım var ve bunları elimden geldiğince bu bölümde aktarmaya çalışacağım...

Öncelikle dün ile ilgili birkaç fotoğraf...

Eyfelin tepesindeydik...

Ve gün yeni batmak üzereydi...

 

(fotoğraflar hazır olur olmaz yayınlayacağım...)

 

Şanslıydık..

Çünkü gündüz görünümü ve gece görünümü rahatlıkla yakalanmı oldu..

Tabiki bu bir şans idi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar şu lanet kuleye çıkalımmı artık...

Evet biz hazırı ve uzun bir beklemeden sonra sıra bize gelmek üzereydi ve öncelikle ödeneklerimizi hazırladık ve 3. kata 2 bilet lütfen (11,50 x 2 =23.00 Euro)... :sweatingbullets:

dsc0004er0.jpg

 

Artık çıkmaya başladık ve bu arada unutmadan asasörün aynasında yansıyan kişi sevgil la_bohem ve korkudan çığlık atmamak için elleri ile ağzını kapatıyor... :lol::lol:

dsc0008va5.jpg

 

Neyseki sevgili arkadaşım la_bohem manzarayı video kameraya alıyor ve yaklaşık 2 dakikadır yükseliyoruz...

dsc0011ha2.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İşte tepedeyiz ve inanılmaz bir manzara... :sweatingbullets:

Şehrin tüm planlı yapısı ve kendine özgü otantik yapısı daha belirgin bir şeklinde kendini tüm eybetiyle gösteriyor...

Görüldüğü gibi estetiğe bağlı kalınarak ve buna ters hemen hemen hiç kirlilik yok gibi...

Ama Paris'i ayaklarımızın altında görmemiz bizim için tarif edilemez bir mutluluktu...

Ve çok eyecanlıydık...

Aynı zamanda da garip bir endişe... :unsure::)

İşte muhteşem görüntüler (seçtiklerim)...

Birde ben bu güzel görüntülerle şehri fotoğraf makinem ile sanki yalayıp yutmak istiyordum... :wub:

dsc0027hc8.jpg

dsc0039ka7.jpg

dsc0079gl0.jpg

dsc0066fi7.jpg

 

Hava kararmaya başladı ve şehir gece için yavaş yavaş hazır...

İşte bunlarda biri de Ünlü Eyfel kulesinin tepesinden görünen ünlü şanzelize meydanı...

Buradan bana göre şehrin taçı gibi gözüküyor... ;)

dsc0090yx0.jpg

 

Bağzen de sevgili la_bohem arkadaşımın o güzel kamerasıyla çekim yapıyorum ki tabiki benim makinem ile de La_bohem etrafı fotoğraflıyordu ve bazende beni... :clover::)

 

Evet gece görüntüleri de muhteşem....

Onları da hazırlar hazırlamaz burada paylaşacağım...

Herkese sevgiler... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gece Paris bir başka..

Hele birde Ünlü Eyfel kulesindeyseniz...

Tek kelimeyle muhteşem...

Gerçekten detikleri gibi varmış ve Avrupanın belkide en romantik şehri oluveriyor birden...

Diğer taraftan Paris'te restoranlar ve kafelerde vakit geçirmek, alışveriş yapmak gibi çok güzel bir klasiği atlamamak gerekir.

 

Bana göre hayat gerçeklerle hayallerin oluşturduğu karmaşadan başka birşey değil...

Eğer bu karmaşa içerisine ne kadar maruz kalırsanız bir o kadar onun elinden birşeyler kopartıyorsunuz demektir...

 

Ve işte gece Paris...

Biraz dikkatli bakarsınız üstünde bulunduğumuz kulenin Parise sürekli çevreleyen mavi ışığını görebilirsiniz...

İşte fotoğraflar...

Haydi kolay gelsin... :)

dsc0160cs9.jpg

dsc0135pw2.jpg

 

Bu fotoğraf daha da tepesi yani camekanlı bölümün bir üstü ve tel örgü ile çevrilmiş...

Rüzgarın şiddetini sanıyorum saçlarımdan anlayabilirsiniz, ya da sevgili la_bohem den... Bakın uçmamak için kendisini zor tutuyor.. . :sorcerer: (ki sırdınızı vermediğiniz takdirde gözlerinizden sürekli yaşlar gelebiliyor) ki bu nedenden ötürü sevgili la_bohem fotoğraf makinesini sabit tutmakta oldukça zorlandı, ya da ben sabit duramadım... ;)

 

 

Karşıda fotoğrafın tam ortasında güzeken geniş bir bölge askeri alan imiş...

Fakat net bir fotoğraf ve fotoğraf makineme acilen bir tripot almam gerektiğini de fark ettim...

Çünkü bu gibi net fotoğraflar ancak tripot ile çekilir..

Yolum uzun bir yolculuktu ve yaklaşık 1454 km uzak bir yere turistik gezi yaptığımdan yükün ne kadar önemli olabileceğini tahmin edebilirsiniz... :sweatingbullets:

dsc0155zt2.jpg

 

Kulenin ışığı şehre nasıl bir güzellik kattığını ise anlatmak mümkün değil...

Fotoğrafa bakarken biraz dikkat lütfen...

Sevgi ve saygılarımla...

dsc0179va2.jpg

 

Devem edecek...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir yemek masası ve Eiffel külesi...

par304steb304ryemekmasate3.jpg

 

Bu arada resimler hazır olur olmaz....

Birçok ünlü ressam ve yazarların mahallesi Montparnasse'da önemli simgelerden biri olan Notre Dame Katedrali'ni göreceksiniz...

Ardından ise...

Avrupa'nın en büyük opera binası olan Opera Garnier ile tanıştıracağım sizi... :sorcerer:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dipnot ve boheme güzel tatilinizi sevinçle karşıladık.... :wub:

 

Çok teşekkürler sevgili Marcus..

Sevgiler... :)

 

Bu arada hiç şüphesiz biliyorum ki hepimizin kafasında Paris denince bir kaç resim hemen beliriverir.

Eiffel kulesi,

Champs Elysées,

Louvre gibi...

(Ki burada tam Da vincinin şifresinin kapak sayfasında yer alan yerdeyiz ve birden istanbul Kaduköyden bir arkaşadım ve eşi ile akşılaştık... O kadar mutluluk verici bur duygu ki anlatamam.. Ve tam yerinde...

İnanılır gibi değil..) :D

Fakat gelin görün ki ki Parise uzunca bir vakit hayırdığınızda görürsünüz ki mağaza vitrinleri,

birkaç bildik yapısı dışında başka bir Paris vardır.

Her yerde gazetelerini, kitaplarını okuyan, gözlerinde entelektüel çoşkunun sönmeyecek ışığı bulunan insanlarıyla, kafeleriyle, saraylarıyla, sanatçılarıyla, uzun ve geniş caddeleriyle görülecek bir başka Paris vardır.

Öyle bir şehirdir ki Paris arkadaşlar içine düştüğünüz anda sizi hemen sarıp sarmalar, meraklandırır. :wub:

Ancaak onu tanımak, anlamak telaşsız uzun yürüyüşleri gerektirir.

Aslında Paris insanı yanlız sokaklarında da değil kafanızın içinde de yürütür.

Yani her baktığınız yerde kafanızda binlerce sorgularla yürürsünüz... :(

Tıpkı benim gibi...

Büyü bu olsa gerek...

Şimdi fotoğraflar...

(Bu arada hemen belirteyim... 900'e yakın fotoğraf çekmişim...) :)

dsc0228fu5.jpg

dsc0153lw9.jpg

dsc0248xp4.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ve sırada ünlü Paris’in bir diğer dev yapısı var...

Bu dev yapı Paris’te ki tek tepeye 1870’lerde kurulan Sacre Coeur kilisesidir.

Burada bölge ressamlar bölgesidir. Picasso gibi birçok ünlü ressamın yaşadığı ve etkilerini bıraktıkları tepeyi gezerken 20 Rachel yolunda Sthendal, Degas, Dalida’nın da mezarlarının bulunduğu mezarlığı da gezebilirsiniz. Paris’te mezarlıklar adeta açık hava müzesi gibidir. Bu noktada Père-Lachaise mezarlığı mutlaka görülmesi gereken bir müze. Monmartre’dan aşağıya doğru Pigalle’e doğru indiğinizde Moulin Rouge ve ünlü Fransız kankan dansı görmeniz gerekenler arasındadır. Belki Toulouse Lautrec resimlerindeki hava böylece daha iyi hissedilir...

 

Ve işte Fotoğraflar..

001qt2.jpg

002qn6.jpg

003yq1.jpg

004ch0.jpg

005sb2.jpg

006lp4.jpg

 

İşte bu tepedeki kiliseden ünlü Eiffel kulesi...

007ru0.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dipnot tatiliniz mükemmel geçmiş anlaşılan...adınıza sevindim...

 

ama şöyle parisin banliyölerindede birkaç fotoğraf çekseydiniz keşke...

 

bir göz odada kalan onlarca göçmenin gözündende bir paris isterdik sizden...

belki bir sürpriziniz vardır bize...kim bilir..

 

Aslında çok haklısın sevgili adrenalin...

Bunun bilinciydeydik ve belirttiğiniz gibi banliyölerinden fotoğraf aldık.

Fakat onlarca göçmenin bir bir göz odada kaldığı konusu ise tamamıyla hayrı bir program gerektirebilecek, özel çalışılıbilek, yer ve zaman konusunun çok iyi ayarlanması gereken turden oldacağı için maalesef böyle bir çalışma yapma olanağımız olamadı...

 

Ama size başka bir süprizim var...

Sevgili Yılmaz Güney'in mezarını ziyaret etmeyi ihmal edemezdik... :):clover:

002yilmazgneyfo3.jpg

Sevgili Ahmet Kaya'da bu mezarlıkta yatıyordu ve maalesef onu bulamadak ve hava da hepey kararmıştı... :(

 

Bir üstte bahsetmiştim...

Paris’te mezarlıklar adeta açık hava müzesi gibidir. Bu noktada Père-Lachaise mezarlığı mutlaka görülmesi gereken bir müze.

Bizde bunu ihmal etmedik ve deklanşöre basmaya başladık...

İşte mezarlıkta kimlerin yattığını gösteren bir kroki...

000ao2.jpg

 

Ve buda açık hava müzesi tabirini kullandığım mezarlıklarından birkaç fotoğraf...

002ch2.jpg

003ic7.jpg

004ot3.jpg

006sg3.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Son dönemlerde birçoğunuz okumuş ve seyretmiş olmalısınız...

Dan Brown'ın dünya çapında olay yaratan romanı olan "Da Vinci Şifresi",

Biliyorsunuz kitapta adı keçen konu kısaca Harvard'da simge-bilim profesörü olan Robert Langdon bir toplantı için Paris'e gel ve bir gece, acil bir telefon alır: Louvre Müzesi'nin yaşlı küratörü müzenin içinde öldürülmüştür ve polis cesedin yanında tuhaf bir şifre bulmuştur.

İşte roman/fimk burada başlar ve Langdon, yetenekli Fransız kriptolojist Sophie Neveu ile birlikte bu şifre üzerinde çalışmaya başlar.

Kısa süre sonra izler onları Leonardo Da Vinci'nin ünlü tablosu Mona Lisa'ya götürür.

Bu garip bağlantı, onları tehlikeli bir maceranın ortasına çekecektir; :unsure:

çünkü öldürülen müze müdürü de Isaac Newton, Botticelli, Victor Hugo, Da Vinci gibi aralarında pek çok tarihre malolmuş ismin yer aldığı gizli bir kuruluş olan Sion Manastırı Derneği'nin bir üyesidir.

 

Şimdi konuya konu olan bu kitabın müze bölümünü ve o üçgen cam bölümü sizlere sunalım...

Tam bir tarih mekanı ve inanılmaz bir alan...

Ben Paris'e hergeçen gün daha da aşık oluyordum..

Ama bu öyle geçici türden değil..

Zaman içerisned anlıyorsunuz değerini ve ona olan bağlılığınızın arttığını..

 

İşte bu kitaba ait yerler ve Fotoğraf makinemize takılanlar.. :)

 

dsc0316oq6.jpg

 

Alt görüntu aynı zamanda burası Lauvre müzesinin giriş katıdırda...

dsc0254qc3.jpg

dsc0252pv4.jpg

 

Ve bize hayrıca gösteri yapan üç kuşumuz var ve çok güzel bir poz yakaladığımı biliyorum..

dsc0308of4.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fotoğraflar çok net ve çekim açısını çok iyi ayarlamışsın DİPNOT....

Sıradan bir digital kamera olmadığı belli...Dış mekanlardaki çekim

kalitesini içeride yakalıyamamışsın...Işıkla ilgili bir problem sanırım..

Yinede eline sağlık çok güzeller hepside... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tebrikler...yazılarınız ve resimleriniz sayesinde..parise gitmiş gelmiş kadar olduk..ve Fransa.. tarihinide sevdiğim bir yer...kendi de güzelmiş.... :)

Teşekkürler sevgili figgaro...

 

Fotoğraflar çok net ve çekim açısını çok iyi ayarlamışsın DİPNOT....

Sıradan bir digital kamera olmadığı belli...Dış mekanlardaki çekim

kalitesini içeride yakalıyamamışsın...Işıkla ilgili bir problem sanırım..

Yinede eline sağlık çok güzeller hepside... :clover:

 

Evet sevgili Marcus...

Dijital bir fotoğraf makinesi...

Nicon D70 ve günün en iyi fotoğr makinelerinden biri...

Ancak Tripotumu almayı unutunca gece fotoğrafları beni epey zorladı...

Ama İyi bir deneyim oldu...

Sevgi ve saygılarımla..

 

Şimdi müsadenizle kaldığım yerden devam etmek isterim..

(Malum işlerim bu günlerde oldukça yoğun...)

 

Öncelikle bir saraydan bahsetmek istiyorum sizlere ve çok ilginç tarihi ve özelliği olan bir saray bu...

Avrupa'nın en büyük sarayı olan Versailles'ten...

 

17. yüzyılda, Fransa'nın Vaux vikontu ve maliye başmüfettişi olan Nicolas Fouquet, Vaux'da, kendisi için büyük bir saray yaptırdı. Bu saraydan dolayı onu kıskanan Fransa Kralı 14.Louis, çağın ünlü mimarı Louis le Vau'ya, Fouquet'nin sarayından daha güzel ve daha muhteşem bir saray yapmasını emretti. 1668'de, 13. Louis'in av köşkünü bozmadan aynı yerde inşaata başlayan Le Vau, köşkü büyüterek çok büyük bir saray haline getirdi.

Günümüzde Avrupa'nın en büyük sarayı olan Versailles, Paris'in 25 kilometre güneydoğusunda yeralan bir saraylar ve köşkler topluluğudur. Sarayın asıl özelliği bahçesinin büyüklüğü ve güzelliğidir. Bahçesi birkaç köyü, evleri ve tarlalarıyla içine alabilecek kadar büyüktür. Bahçeye Silah Kapısı denilen yerden girilir ve önce Bakanlar avlusu denilen avluya geçilir ve sonra da saraya ulaşılır. "Devlet benim" diyen ve "Güneş Kral" ünvanını alan 14. Louis, bu devasa bahçenin korusunda avlanır, binlerce konuğunu burada ağırlardı.

 

Sarayın güzelliği, dış görüntüsünden çok içinin dekorlarındadır. 1792'ye kadar gelen her kral ve kraliçe, buraya bir şeyler eklemiş ve önceki yapılardan daha güzel olmasına çalışmışlardır. Sarayın içindeki muhteşem salonlar ve daireler Le Brun tarafından süslenmiştir. Büyük daireler eski Yunan ilahları olan Diana, Merkür, Mars, Apollon gibi isimleri taşır.

 

Sarayın en önemli dairesi, bahçenin en güzel yerine bakan "Aynalı Galeri"dir. 75 metre uzunluktaki bu salonun iki duvarı boydan boya 400 adet ayna ile kaplıdır. Salonun tavanındaki resimler Le Brun'un eseridir. 1782'de kurulan ABD ile İngiltere arasındaki anlaşma ve Birinci Dünya Savaşı sonunda, mağlup Almanya ile müttefikler arasındaki anlaşma bu salonda imzalanmıştır.

 

Versailles, Fransa'nın en ihtişamlı devrini yansıtır. Aynı zamanda ölçüsüz harcamalarla devletin iflasını simgeler.

Bugün müze olan sarayın içi ve bahçesi güzel heykellerle doludur. Fransa'nın en çok turist çeken sarayı burasıdır.

 

Veeee en ilginci ise;

Hazır olun... :)

Versailles Sarayı'nın 1300 odası olduğunu ve hiç tuvaletinin olmadığını... :lol: :lol: :lol:

 

İşte fotoğraflar...

dsc00453pu.jpg

dsc00269po.jpg

dsc00257vq.jpg

dsc00324km.jpg

dsc00352xv.jpg

dsc00395bc.jpg

dsc00233wd.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birazda sizlere Fransanın şarap kültüründen bahsetmek isterim...

Biliyorsunuz Fransızlar tarih boyunca şarap ürettiler.

Bugünün bek çok Fransız şarap üreticisinin babası da, dedesi de, onların dedeleri de şarap üreticisiydi.

Böyle bir toplumsal yapıda ise elbette geleneklerin hakim olmasını beklerdiniz.

Fakat Fransız şarapçısı geleneklerine sıkı sıkıya bağlı birisi olmak zorundaydı.

Gel gör ki yılların tecrübesi ne öğrettiyse, onlar harfi harfine uygulanmalıydı.

İşin garip tarafı da hiçbir yeni deneme, teknolojik deneyler ve bilimsel öğrenim bu geleneklerin arasına giremezdi, girmemeliydi.

Ve zaten buna gerek de yoktu! Zira Fransızlar, yüzyıllardır en iyi üzümlerin en iyi nerelerde yetişeceğini deneme-yanılma yöntemleriyle bulmuşlardı. Örneğin cabernet sauvignon üzümü en mükemmel şekliyle Bordeaux Bölgesi'nde, pinot noir üzümüyse Burgundy Bölgesi'nde yetişirdi.

Kaldıki O yüzden kimse Bordeaux'da pinot noir ya da Burgundy'de cabernet sauvignon yetiştirmeye kalkışmazdı.

Buda hangi üzümün en iyi nerede yetişeceği kavramını ön plana çıkarmaya yetiyordu, Fransızca bir sözcük olan terroir teriminde ifadesini buluyordu. Terroir, sözlük anlamı olarak, iyi bir şarabın üretilebilmesi için bir araya gelmesi gereken iklim, toprak, hava ve tarih koşullarının tümünü ifade ediyor. Yani, olağanüstü şarapların üretilebilmesine imkan veren ideal bir jeoloji (toprak yapısı), iklim ve hava koşullarıyla yüzyıllardan gelen tecrübe terroir kelimesinin içinde tanımlanıyordu. Daha Türkçe söylemek gerekirse terim "soylu toprak"ı ifade ediyordu.

Sonuç olarak iyi şarabın yapılabilmesi için gerekli olan en önemli unsurlar toprak ve içindeki mineraller olacağı için de, Fransızlara göre bu şartları dünyanın hiçbir yerinde kopyalamak mümkün olamazdı. Yani iyi şarap ancak terroir ile mümkün olabilirdi ve tanrı terroir'ı bir tek Fransızlara vermişti. Artık ne gerek vardı eğitime, çok çalışmaya, araştırmaya, teknolojiye, yaratıcılığa, deneylere? Kim Fransızlara rakip olmayı aklından bile geçirmeye cesaret edebilirdi ki?

Kimse...

fransa351araplar3055sq.jpg

fransadabirba2878zg.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili dostlar...

Biliyorsunuz ki günümüzde artık şarap bir kültürdür...

Ve en azından bu kültürden içmemiş olsanız bile birazcık birşeyler bilmekten hiç zarar gelmez inanın... :)

Gelelim şu şarap kültürüne...

Biliyorsunuz arap deyince akla gelen ülke ister istemez Fransa olmaktadır.

Hemen hemen tüm dünyaya şarap ihraç eden, kaliteli şarap dendiğinde akla ilk gelen Fransa’da şarapçılığın geçmişi şarapla az ya da çok ilgilenen herkesin dikkatini çekecek nitelikte olduğundan kimsenin kuşkusu yok ancak birçok şarapseverin tabiriyle Tanrı’nın insanlara bir armağanı olarak nitelendirilen şarabın sınıflandırılması ise ayrı bir uzmanlık alanı olabilecek kadar kapsamlı bir konu..

Ne yazıkki ülkemizde üretimi yapılan şaraplar arasında maalesef henüz böyle bir sınıflandırma yapılmasa da konu şarap meraklılarının bilgisi dahilinde olmadığıdır..

Fakat gelin görün ki biz burada biraz Fransa bölgelerinde üretilen şarapların kalitelerine göre ayrılmasındır kastımız.

Bana göre bugüne kadar yapılan en ünlü sınıflandırma Bordeaux’un 57 şatosunu derecelendiren 1855 Sınıflandırması’dır ki bu şarap daha sonra Sauternes-Barsac, Graves ve Saint-Emilion bölgeleri de sınıflandırılmıştır. En önemlisi ise en önemli diikkat çeken son tasnif, 2003 yılında Bordeaux Ticaret Odası tarafından yapılmıştır.

Şimdi sıkı durun;

Fransız şaraplarının sınıflandırılması konusunda dikkati çeken şey, tasniflerin Bordeaux’daki bölgeleri kapsamasıdır ama bana göre “Fransız Şarabı” dendiğinde de ilk akla gelen yer Bordeaux’dur ki kesinlikle katılıyorum. Çünkü Fransa tatilim boyunca denediğim birçok şarabın içerisinde belkidec oğrafi koşulları, bağcılık ve şarapçılığın bölgedeki köklü geçmişi, bölgenin bir ticaret merkezi oluşu ve yetenekli tüccarlarıyla Bordeaux’nun ünü hak edilmiş bir ünü olduğudur... :sorcerer:

Yıllardır Bordeaux’da 2000 yıldır kesintisiz olarak şarap üretilir ve İngilizler en az 1000 yıldır bu bölgenin şaraplarını tanır ve tüketir... Bordeaux’nun şarapçılıktan elde ettiği güç sadece ticaretle sınırlı kalmamış, siyasi süreçlerde de etkisi hissedilmiştir.

Tam yeri gelmişken biraz da politika...

Nasılsa kafayı bulduk.... :stuart:

Örneğin; Fransız İhtilali’nde Jakobenler kadar ünlü bir başka akım varsa o da Girondenler’dir, ki isimlerini en kuvvetli oldukları bölgeden, Bordeaux’da bulunan Gironde’dan alırlar. (Girondenler, tüccar ve işadamlarının siyasi programını, bir çeşit liberalizmi savunurdu.) Gironde, aşağıda göreceğimiz gibi, 1855 Sınıflandırması’nın da yapılmasına önayak olan bölgedir. Fransa’nın ve Dünya’nın başka bölgelerinde güzel şaraplar yapılsa da bu bölge ve şarapları her zaman örnek kabul edilir. Hem üretim, hem de ticaretin merkezi oluşu sebebiyle, Bordeaux’nun Fransa’daki sınıflandırma çalışmalarının da merkezinde olması anlaşılır bir durumdur.

Fakaaaat size nacizhane ufak bir öneri;... Bu sınıflandırmalarda dikkat çeken konu şarapların üzüm çeşidine, markasına, yıla göre değil de şatolara göre yapılıyor oluşudur. Bu konudaki Fransız hassasiyetini daha iyi anlamak için Terroir Dosyası’na da bakmanızı öneririz.

Dosya boyunca sık rastlayacağınız Fransızca “Cru” kelimesi “hasat”, “ürün” anlamına gelir.

Hepinize sevgi ve saygılarımla...

Şu han kadehimi (Bordeaux şarabını) sizlere kaldırmakta bir sakınca görmoyorum.. :clover::)

wine027ud.jpgsarap122xz.jpggravesarap25ug.gif351arapvekad305n2hp.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yaa ben bayilirim sarabaa!!!!

Neden acaba...........

Dipnot ozledim ben senin sarap secmedeki dikkat ettigin hususlari.... :stuart:

Canımsın benim sen...

Nasıl içirdim ama sana o güzelim şaraplardan... :))))

Hala KIR tarifini bekliyorum ama...

Onu hiç unutmadım...

Tabiki tarif sözünüde...

Şarap deyince KIR ve sen geliyorsun haklıma...

Çünküüüü.

KIR harika bir içki...

Sen ise inanılmaz özgür yürekli bir kadınsın... :clover::)

foto0152hc3.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DIPNOT kagit ve kalemini hazirla......

Malzemeleri veriyorum

1 sarap bardagi

biraz beyaz sarap

ve

kasis

bak ama onemli olan urun kasis....Hni icerken tadi guzeldi ya onu

guzel yapan kasis ancak sakin ayarini fazla kacirma....

Once bardaga beyaz srap koycan

cok az bir pay birak ve icine kasisden cok az ekle....

cok koyarsan tadi kacar

bir kasik kadr koy hatta daha az............

Isde o kadarr.........................

 

Kendine cookkkkk iyi bak.....

Sevgilerimle..............

 

İyide sevgili la_bohem...

Bu "kasis" denen şey de neyin nesi...

Onu ne bilen var ne de duyan buralarda...

Bir bilebilsem / bulabilsem ben ne yapacağımı çok iyi biliyorum ama... :lol:

Yardımına şimdiden çok teşekkür ederim...

 

Sende kendine iyi bak olurumu..

En azından seni sevenler için...

Sevgiyle kal... :clover: :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.