Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Sana sesleniyorum!


LaRsiE_

Önerilen İletiler

Sana sesleneceğim…

Kim olduğunu hiç bilmeden…

 

Senin kim olduğunu en çok bilerek isyankâr zambakların, çılgın nilüferlerin, dörtnala açan kiraz çiçeklerinin dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım.

 

Sarı bir hüzün, kızıl bir gurur ve siyah bir öfkeyle konuşacağım sana... Sana oklardan değil, yaydan bahsedeceğim. Gülün dikenlerinden değil gülleri ve dikenlerini doğurmaktan yorulmayan topraktan söz açacağım.

 

Yine sana sesleneceğim. Senin kim olduğunu hiç bilmeden, bilmek istemeden. Alâeddin’in sihirli lambasından çıkan cin bana gelseydi ve ne dilersen dilememi isteseydi, hiçbir şeyi elde etmeyi dilemezdim. Bir şeyden vazgeçmez isterdim sadece. Hayatta bir şeyden vazgeçmem lütfedilseydi, bedeli her şeyim olsa bile sana seslenmekten vazgeçmek isterdim. Garip değil mi? Sana seslenmekten vazgeçmediğimi bundan hoşlandığımı düşünüyorsun belki de. Oysa sana seslenmek bütün hesaplarımı gördüğüm bu dünyadaki tek geride kalmış hesap benim için. Bu dünyadaki tek yük, bu seslenişin kalbini avucumda tutabilmek. Kürek mahkûmu için kürek neyse benim için de sana seslenmek o. Bir yandan gemiyi ufka ulaştırmanın tek yolu, öbür yanda bileklerimden sızan kanların gönlümü işgale yeltendiği rotanın can suyu. Oysa ben sana küreklerden değil, gemiden bahsetmek isterdim. Atalarım bana kadınlara, gökyüzünü, gemileri ve yelkenleri anlatmayı öğrettiler. Sen; kürekleri, yağlı urganları, geceyi siyaha gömen fırtınaları öğretmeye çalışıyorsun bana. Sana ellerimle dokunarak, gözlerimler okşayarak göstermek isterdim rüzgârla şişen beyaz yelkenleri. Ama senin vaktin yoktu... Ben bunu hiç anlayamadım...

Sana sesleniyorum.

 

Ve gözlerim bileklerimden parmak uçlarına kadar toplanmış kan pıhtılarını seyrediyor. Kürekleri bırakmıyorum. ÖNCE YÜCELTTİĞİN, SONRA TERK ETTİĞİN AŞKIN ONURU İÇİN KALEMİ BİR AN OLSUN ELİMDEN BIRAKMIYORUM.

 

Benden kaçıp cennete gitmek isteseydin, seni cennetin kapısına kadar götürürdüm. Bana gelmek için seni korkutan cehennem olsaydı, cehennemle konuşurdum. Seni ona anlatabilirdim. Oysa sen, ne cenneti isteyecek kadar aşk oldun ne de cehennemi isteyecek kadar ayrılık.

 

“seni seviyorum ama” dedin “hoşça kal” diye ekledin. “Şimdi gitmeye mecburum, belki yine gelirim, umarım gelirim” son sözün oldu. Cennetin ve cehennemin dillerini, savaş naralarını ve aşk şiirlerini, gazelleri ve boleroları öğreten atalarım senin sözlerinin anlamını öğretmediler.

 

Hiçbir şey söylemen gittin!!! Ayrılığın dilsiz olduğunu ben senden öğrendim. Dilsiz olanın yaşayabileceğini sen öğrettin bana. Ve kalemime ilk defa yaban gözlerle baktım.

 

YİNE, YENİDEN, SADECE SANA SESLENECEĞİM...

MÜEBBET BİR AŞK DIŞINDA BİLDİĞİM TÜM DUYGULARI TERK EDECEĞİM...

 

Sana sesleneceğim yine. Seni sadece kuru bir sevgiyle değil derin bir hüzünle, binlerce yıllık bir gururla ve pervasız bir öfkeyle sevdiğimi duyumsuyor musun?

Mütevazi bir sevgiyle değil KÜSTAH BİR Aşk’la sevdim seni.

 

Ben Osmanlı gibi kollarımın yetişemediği bir aşkı kucaklamaya çalışırken, sen köprülerin ülkesi Venedik’teki son sancağı kışın üşümemek için şal yaptın kendine.

Neden bilmiyorum özlemin artıyor içimde. Zaman geçtikçe eksilir demiştin oysa! Atalarımın öğrettiklerine ters düşse de sana inanırım bilirsin. “Zamanla unutursun” demiştin. Niye daha derinleşiyor öyleyse? Derinleşiyor özlemin ve gönlümde bir iç savaşta dökülen kanları coşturuyor ayrılık sözlerin...

 

ÖFKELERİMİN KARARLILIĞINI AŞKA KATIK EDEREK KONUŞACAĞIM, BEDENİM BU DÜNYAYI TERK EDENE KADAR!...

 

Öyle sanıyorum ki hüzünle ve acıyla pek barışık olmadığın için benden uzun yaşayacaksın. Benden sonra kelimelerim gelecek gönlüne. Onların benden geldiğini bir tek sen bileceksin. Küstah bir aşkla seveceğim seni...

Ben savaş ve ölümle haşır neşir olan kelimeler dışındakileri unutmaya gayret edeceğim ömrümüm geri kalanında.

 

Sana sesleneceğim..

Sarı bir keder, kızıl bir kibir, siyah bir isyanla konuşacağım sana...

Senin kim olduğunu hiç bilmeden, ağlayan zambakların dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım. Senin kim olduğunu en çok bilerek kavmimin vaat ettiği tüm aşkları terk edeceğim.

Müebbet bir aşk, sarı bir hüzün, kızıl bir gurur ve siyah bir öfkeyle konuşacağım

BU DÜNYAYI TERKETME MÜJDESİ GELENE KADAR.

 

HÜZNÜ, GURURU VE ÖFKEYİ BİLSEYDİN KEŞKE...

Hüznümün beni aşan taşkınlığını, gururumun binlerce yıl önceden miras kalmış hoyratlığını, öfkelerimin hiçbir zaman sona ermeyecek, azalmayacak kararlılığını anlayabilseydin, Anlatabilirdim sana...seninle yaşanan bir aşktan sonra, ayrılığın ölüm bile olsa MAVİ BİR ÖLÜM olacağını...

 

(alıntı)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.