Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

GERCEKTE TANRI YOKTUR


Romantik_Sovaylye

Önerilen İletiler

Geçmişte bizden ileri uygarlık olduğu da efsanedir.

 

 

 

iste Darvinizmle gelen ufkun kapanmasi boyle olmaktadir ..

 

 

cunku once tesaduften sonra da maymundan baskalasma ile meydana gelen bir 'insanlik' tarifi, gecmis medeniyetleri yorimlarken bundan daha ileriye gidemeyecektir ..

 

 

elbette mantikli bir bakis acisi gibi dursa da ama ilkeli mantik var burda .. bilim kurgu filmlerindeki hayali olaylari bi sekilde bilimsel bir temele iliskilendirmeye dahali bir ilkeli senaryo var darvinizmim propogandasinda ...

 

ama bilim darvinizmin karanlik dunyasina hergecen gun bir tokat daha atiyor malesef ..

 

burada bir kisi bile maymundan gelmis olduguna inanacak pervasizlikta degil ; savunuculari bile smile.png

 

 

 

 

 

 

 

 

Lewontin-1024x731.jpg

 

 

Harvard Üniversitesi'nden ünlü bir genetikçi ve evrimci olan Richard Lewontin, "önce materyalist, sonra bilim adamı" olduğunu şöyle itiraf etmektedir:

Bizim materyalizme olan bir inancımız var, 'a priori' (önceden kabul edilmiş, doğru varsayılmış) bir inanç bu. Bizi dünyaya materyalist bir açıklama getirmeye zorlayan şey, bilimin yöntemleri ve kuralları değil. Aksine, materyalizme olan a priori bağlılığımız nedeniyle, dünyaya materyalist bir açıklama getiren araştırma yöntemlerini ve kavramları kurguluyoruz. Materyalizm mutlak doğru olduğuna göre de, İlahi bir açıklamanın sahneye girmesine izin veremeyiz."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Darwinizme inanılmaz. Darwinizm bilinir. Veya bilinmez, bilim yoksunu olunur. Darwinizmi bilmek, bilimi bilmektir. Darwinizm telkin de edilmez, öğrenilir. Öğrenmeyen bilimden habersiz kalır. 

 

İlkel atalarımız milyonlarca yıl boyunca ne giyinmeyi bildiler, ne de avuçları içine aldıkları bir taşın ucunu sivriltmekten başka bir şey icat edebildiler. Milyonlarca yıl böyle geçti. Son bir kaç yüz bin yılda hayvan postlarını giyecek olarak kullanmayı akıl edebildiler. Kullandıkları avuçiçi baltalara ağaçtan bir sap bağlamayı da ancak bundan sonra akıl edebildiler. Sonra taşı sopanın ucuna dik bağlayıp mızrağı icat ettiler. Okun icadı öyle yakındır ki, insanlık tarihinde dün sayılır. Metallerin keşfi ise çok daha yakındır. Şurda beşbin yıl öncesine kadar ciddi bir metal kullanımı yoktu. Dört bin yıl önce demiri, gökten tanrının insanlara hediye olarak indirdiği, kutsal bir metal sanıldı. Ona sahip olmak tanrısal bir güç kabul edildi. Hitit kralı, Kadeş barış antlaşmasını yaptığı Mısır firavununa hediye olarak ne altın, ne gümüş değil, demir gönderdi. En kutsal, en tanrısal ve en değerli metal olarak. Bununla Hitit kralı, tanrının hediyesine mazhar bir kral olduğunu vurguluyor, bana bir daha bulaşacağında iki kez düşün demek istiyordu.  

 

Geçmişte bizden ileri bir teknoloji kesinlikle olmamıştır. İnsanlığın doğru dürüst teknoloji diyeceğimiz bir şeylere sahip olması zaten beş bin yıllık bir geçmiş. Ondan önce zaten taş devri. Beş bin yılda da hemen hiç bir şey kaybolmaz. Olsa bulunurdu. Ötzi bile bulundu, beş bin yıllık bir insan. Hiç çürümemiş. Buzulun içinde bulundu. 39 bin yıllık mamut bulundu, hiç çürümemiş. O da buzul içinde bulundu... 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

aranızda 950 yıl yaşayan canlı türünü ispatlayabilen varmı?...NEANDERTALLERİN bile ömrünün 120 ile 180 yıl olduğu söylenmektedir..buda şu sonucu ortaya çıkarır..insanoğlunun evrimi milyonlarca yıldan  beri sürmektedir..zaten dikkat ederseniz dine inanalar sanki sözleşmişler gibi hep aynı kelimeleri yıllardan beri kullanıp insanoğlunu uyutmayı başarmışlardır.bu demek deyildirki bundan sonra böyle olacaktır..yani kıssadan hisse,,dine inananlar,,araştırmayı ve geliştirmeyi TEK bir kaynaktan aldığı sürece,,bilim hep bir adım önde olacaktır,,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ortada bir sürü var ama her nedense küçücük bir ispatı bile olmayan asılsız FANTASTİK MASALARDAN BAŞKA BİR ŞEY DEYİLDİR..ASLINDA,,,kitapta şunlar unutulmuş sanırım ,he ,,tanrının varlığının kanıtlanmasının imkansız olduğu,,tanrının,,SADECE KENDİNE GÜCÜ YETMİYECEĞİ,,TANRININ,,KENDİNE GÖRE GÜÇLERİNİN ASLINDA SINIRLI OLUP OLMADIĞIDIR??????

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Geçmişte bizden ileri bir teknoloji kesinlikle olmamıştır.

 

bu senin kendi yorumun

 

Ötzi bile bulundu, beş bin yıllık bir insan. Hiç çürümemiş.

 

haberi goster de ben de akabinde cikan haberi gosterim ;

 

Buzulun içinde bulundu. 39 bin yıllık mamut bulundu, hiç çürümemiş. O da buzul içinde bulundu...

 

 

kanit ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

evrimciler gecmise yolculugu ilkellestirdikten sonra 0 noktasini tam anlami ile bir tesadufe baglayarak isin icinden cikmak derdindedirler ..

 

ewrimciler bu yonden cok dar bir goruse sahiptirler ..

 

mesela gunumuzde jeolojik olarak bir deprem kusagi baslasa - insanlarin cogunu helak etse geri kalan insanlar ise hayatta kalma mucadelesi verseler

 

4-5 kusak sonra depremler dursa - tum medeniyetin yeniden baslayacagini kestiremezler : ))  cunku tas ustunde tas kalmayacak ve teknolojinin ulastigi bilgi birikimi korunsa bile tum o bilgileri isleyecek kapasitede insanlar ve teknik gereklerden yoksun bir sekilde yeniden ilkel bir ilerleme baslayacaktir ..

 

tarih kavimlerin helaklari ile doludur - yani bolgesel ve kuresel dogal afetlerle .. kavim helakinda sadece insanlar degil ; mimariden , bilgi birikimine kadar hersey adeta geri alinir .. cunku verilen bir nimettir ve geri alinabilecegini Allah dogal bir sekilde gostertir ..

 

ama dedigim gibi - ewrimciler olaylari ilkellestirip 0 noktasini ise bir tesadufe yorarak insanlarin ufkunu da kapatirlar -

 

din ise ufku acar .. Kuranda eski medeniyetlerin daha ileri olduguna dair ayetler vardir ..

 

artik kacis yok smile.png) inancli insanlar artik sahneye cikmaya hazirlaniyorlar smile.png)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nasıl ki Yunan mitolojisine inanıp Prometeus ateşi tanrılar dağından çaldı diyemezsek, bu bir mitoloji ve efsaneyse, Arap mitolojisi olan Kurana bakıp da Muhammed Burak'a binip mescidi Aksa'ya gitti geldi, Ay'ı yardı filan diyemeyiz. Bu da Arap mitolojisi. Arap mitolojisini anlatan da Kuran'dır. Bu da aynı Yunan mitolojisi gibi gerçek dışıdır. Mitoloji Yunan'ın olunca yalan, Arab'ın olunca gerçek olmaz. Aralarında hiç fark yoktur. Sadece biri başka bir milletin mitolojisi, öbürü başka bir milletin mitolojisi. 

 

Türk mitolojisine bakıp dağları erittiler, Ergenekon'dan çıktılar, kurt da yol gösterdi denemez. Bu da mitolojik efsanedir. Roma mitolojisine bakıp Romulus'u kurt emzirdi büyüttü diyemeyiz. Bu da mitolojik efsanedir. 

 

İşte tüm bunlar gibi, Nuh'un 950 sene yaşadığı da gerçek dışı bir Arap mitolojik efsanesidir.  

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

950 yıl yaşayan insanlar ispatlanamaz çünkü tamamen yok olmuşlardır. Kuran'da Nuh peygamberin 950 yıl yaşadığı geçer bu sebeple inançlı biri için ayetin inkarı mümkün değildir.

 

 

bu hesaba gore eski insanlarin maymun olduklari nasil ispatlaniyor ? biggrin.png

acik bir kanit mi gostermislerdir ?

 

yoksa hayali bir bilim kurgu ile ilkeli mantik mi yaptilar ?

 

 

ispat ?

 

tabi sozum evrim teorisini destekleyenleredir sana degil ..

 

 

bu arada 950 yil yasayan insanlarin ispatlanamamasi diye bisey bilimsel bir platform icin imkansiz degil sadece biraz erken bir teshistir .

 

Kurandaki 200 den fazla ayet bilimin isiginda onaylanmis olmasi tarafsiz bir degerlendirme ile elbette ki esgecilemez - Kuranda uzun yasayan insanlar bir patent olarak durmaktadir - elbette ileri yuzyillarin bilimsel duzeyine bir gondermedir ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dünyada insanlık din kadar ufuk daraltıcı başka bir etken icat edememiştir. Din, "şu niye şöyle, bu niye böyle" sorularının önünü kesmek için en etkili araçtır. Kuran'da eski kavimlerin çok soru sordukları için helak olduklarından bahisle, soru soranlar tehdit edilir. (*) Hatta İblis'in isyan gerekçesi, aslında soru sormak olarak gösterir. "Beni ateşten, onu topraktan yarattın" demek, aslında "üstün olan aşağı olana niye secde ediyormuş?" diye sormak anlamına gelir. 

 

Öykü doğru olsa, İblis son derece haklı olurdu. Her şeyden önce, niye secde? "Sen kendin değil misin kendinden başka kimseye secde etmeyi yasaklayan?" diye sormazlar mı? Sorarlar. Sorunca da "siz çok soru sordunuz, helak olacaksınız" olur.

 

Din tehditle, baskıyla insanları sindirip susturmaktan başka bir şey değildir. Bir durup düşünün. "Tanrı kendinden başka kimseye secdeyi yasakladığı halde, niye İblis'e kendinden başkasına secdeyi emretmiş madem?" diye sormanın sakıncalı olduğu, sormanın cehennemde yanmakla sonuçlanacağı tehdidi yapılan bir olgudan bahsediyoruz. Bu olgu düşünce, inanç özgürlüğü ile en küçük şekilde bağdaşabilir mi? 

 

Bağdaşmayacağı çok çok açık. O halde bu olgunun insanlığın aşması, yok etmesi gereken en büyük sorun olduğu da apaçık. İnsanlık bu olgudan kurtulmaya en birinci önceliği vermelidir.

 

(*) Kuran 5/101

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nasıl ki Yunan mitolojisine inanıp Prometeus ateşi tanrılar dağından çaldı diyemezsek, bu bir mitoloji ve efsaneyse, Arap mitolojisi olan Kurana bakıp da Muhammed Burak'a binip mescidi Aksa'ya gitti geldi, Ay'ı yardı filan diyemeyiz. Bu da Arap mitolojisi. Arap mitolojisini anlatan da Kuran'dır. Bu da aynı Yunan mitolojisi gibi gerçek dışıdır. Mitoloji Yunan'ın olunca yalan, Arab'ın olunca gerçek olmaz. Aralarında hiç fark yoktur. Sadece biri başka bir milletin mitolojisi, öbürü başka bir milletin mitolojisi. 

 

Türk mitolojisine bakıp dağları erittiler, Ergenekon'dan çıktılar, kurt da yol gösterdi denemez. Bu da mitolojik efsanedir. Roma mitolojisine bakıp Romulus'u kurt emzirdi büyüttü diyemeyiz. Bu da mitolojik efsanedir. 

 

İşte tüm bunlar gibi, Nuh'un 950 sene yaşadığı da gerçek dışı bir Arap mitolojik efsanesidir.  

 Arap mitolojisi mi? Bunu da ilk kez duyuyorum. Muhammed ayı yarmadı, öyle görünmesini sağladı. Bu insan beyninin sınırları anlaşıldıkça öğrenilebilecek birşeydir. David Copperfield kendini ortadan ikiye bölmüş gösteriyor ya da suyun üzerinde yürüyor. Normal bir insan beyin gücünü kullanarak bunu başarabiliyor da Muhammed Peygamber mi başaramayacak? Peygamber de normaldi fakat beyin gücünü bizlerden çok daha iyi kullanabiliyordu. O gösterilerde siz sihirbazlık yapılıyor sanıyorsunuz galiba böyle algılanması isteniyor aslında fakat buradaki olay beyin dalgaları ile bir imaj oluşturmak ve bunu görünür kılmaktır.

 

Kuran arap mitolojisi değildir. Nuh peygamber altın çağ insanıydı bu sebeple uzun yaşadı. Bizler demir çağ insanıyız ömürler daha kısadır. Dağları erittiler demir çağa girişi anlatır. Mitolojileri düz metin gibi okursanız masal zannedersiniz. Mitolojilerin dilini anlatan kitaplar okumalı ve dillerini öğrenmelisiniz. Mitoloji dili tüm dünyada aynıdır. Bu konuda uzman kişilerin kitaplarını okuyabilirsiniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tanriya X deyin

 

ve

 

''raslantilarin nedenleri vardir'' sozunu bu X e uyarlayin ; ))

 

 

iste kendi tanminiz ,,,

 

 

anonim olmus bir X tanrisini tarif etmekle orumcek agina karisir insan - cirpindikca da daha cok dolanir ...

 

 

 

Tanri insan fitratinda degildir - insani meydana getirebilmis bir gucun kendisidir .. bilinc degildir -bilinci ortaya cikarmis bir gucun de kendisi olmalidir ..

 

 

tanriyi tarif ederken insan kendi gibi bir insan fitrati dusunur bilinc altindan ve kendi bilincini o bilince ustun kilar .. tanrinin tuzagina ilk tuzagina dusuverir ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  Allah'ın Kuran'daki niteliklerine, daha doğrusu kişilik özelliklerine bir bakalım. Yani insana kişilik olarak ne kadar benzediğini, insani zaaflar taşıdığını; asla yüce,yüksek ve eşsiz olmadığını Kuran verileriyle kısaca inceleyelim.

 

 

Kuran'ın Allah'ı o dönem insanının bakış açısını yansıtmaktadır. Sevgiden yoksun bir cinselliğin yaşandığı bir dönem olduğundan bakış açısı itibariyle bekardır. Kadınların aşağılanıyor olması nedeniyle erkektir. Sıradan insanlar gibi kızar, tehdit eder, polemiğe girer, yemin eder ve armağan vaadeder.

 

 

Köleci dönem ilkelliği nedeni ile, işkenceye toplu kıyımlara başvurmaktan çekinmez. Yaptığı vahşeti, bir meziyetmiş gibi, ballandıra ballandıra anlatır. Etraftan delil isterken, kendi iddialarına delil gösterme gereği duymaz. En ufak bir kuşkuya dahi tahammülsüzdür, hemen cehennem ile tehdit eder. Çabuk öfkelenmek gibi zaafları vardır.

 

Köleci dönemde ortaya çıktığından, kendisine kulluk (kölelik) edilmesine, kendine yağ çekilmesine bayılır. Sabırsızdır. Masal anlatmayı ve temelsiz konuşmayı çok sever. İnsanlara bilgi vermek gibi bir huyu ise hiç yoktur. (verdikleri ise ipe sapa gelmez, akla aykırı şeylerdir.) Keyfiyeti had safhadadır; dilediğini saptırır, dilediğini yola getirir.

 

 

Eskiden keyfine diyecek yoktu; insanlar cahil olduklarından (gerçi inanırlar simdi eğitimli mi?), bütün doğal olayları sahiplenirdi; yağmur yağdırır, ayı ve güneşi hareket ettirirdi. Çünkü gerçeği bilmezlerdi ki karşı çıksınlar!. (Şimdi biliyorlar da, sanki karşı mı çıkıyorlar) Durup durup insanlara din ve kitap gönderir, bunun ne gerekçesini, ne de mantığını açıklamaz. Bunlara ilave olarak, örneğin Enfal-64'de 'benim yardımım sana ve müminlere yeter' der ama kendine inananlar hep sefalet içindedir, gelişmiş bir İslam ülkesi yoktur. Ayrıca Müslümanlar bir savaş kazandığında, Enfal-17'de söylediği gibi; 'onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü' der, ama Müslümanlar savaş kaybettiğinde, ölen müslümanları kimin öldürdüğünü söylemez.

 

 

 

Kısaca kimseyi sıkmadan ayetlerle de konuya ışık tutmaya çalışalım;

 

 

keyfiyette ne kadar ölçüsüz olduğunu, insanların inanmasını nasıl engellediğini Bakara-6, Bakara-7, Bakara-20, Bakara-105 ve daha nice sayısız Sure ve Ayet'te bıkmadan söyler durur. İnanmayanlardan dolayı sorumlu olan kendisidir, fakat cehennemi de hazirdir. Bu insanlar orada cezalandırılacaktır;

 

 

A'raf-179 ''And olsun ki, biz cinlerin ve ınsanların çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır ama, anlamazlar. Gözleri vardır, o gözlerle görmezler. Kulakları vardır, o kulaklarla duymazlar. Onlar hayvanlara benzerler. Hatta onlar daha da sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir.'

 

 

(Yani önce Cehennemi yaratmış, sonrada bu cehennem için insanları!!? İnanmayanları da kendisi yaratmamış mıydı?)

 

 

Furkan-31'de '...Biz her Peygambere günahkarlardan böyle düşmanlar oluşturduk (peyda ettik)...' der ve Peygamberlerinin işini kolaylaştıracağına zorlaştırır.

 

 

Oysa ki ol dediğinde her şey olmaz mı? Olur, olur ama nedense o hiç bir zaman meşhur "ol'u" göstermez. (Hep dilindedir) Peygamberlerine üstteki Ayette söylediği gibi zorluk çıkartır. Yoksa herkesin bir anda hidayete ermesini istememekte midir?

 

 

Şuara-4 'Biz dilersek, gökten bir mucize indiririz ve ona boyun eğip kalırlar' der.

 

Mucize yapabileceği konusunda övünür ama, mucizeler bir türlü inmez. Zaten hiç kimse mucize falan görmemiş, göreceği de yoktur.

 

 

Hadid-22'de 'Yeryüzüne ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce o, kitapta bulunmasin'

 

 

derken insanlık için tüm belaları önceden yarattığını ve bunları insanların üzerine saldığını itiraf eder. Yani ikinci dünya savaşına ve 50 milyon insanın ölmesine neden olan Hitler de, Allah'ın bir musibetidir. (Ayrıca "herhangi bir musibet yoktur ki, biz yaratmadan önce kitapta olmasın" der. Der ama, bu bizim bildiğimiz hiç bir kitapta yazmaz. Gerçekten yazmış olsa okuyup önlem almaz mıydık?)

 

 

Kuran'da Allah tıpkı bir insan gibi öc alıcıdır. Ne ilahi ve ulu bir yaklaşım!!!

 

Önce yarat, sonra öc al... Duhan-16 '.. onları çarptıkça çarpacağımız gün, öcümüzü süphesiz alırız..' Zuhruf-25 '.. Bunun üzerine biz de onlardan öc aldık..'

 

 

Övünmek ve övülmek en hoşlandığı şeydir. Her fırsatta yineler; Casiye-36 'Övülmek göklerin rabbi, yerin rabbi, ve alemlerin rabbi Allah içindir.'

 

Fakat onu övmezseniz vay halinize; Kalem-16 'Onların havada olan burnunu yakında yere sürteceğiz.'

 

 

Tuzak kurmayı, aynen insanlar gibi çok sever. Tuzakçı bir tanrıdır; Kalem-45 'Doğrusu benim tuzağım sağlamdır.' (Ayrica A'raf-97-98-99)

 

Bu tuzağı av hayvanları için kurmuyor elbette... Tuzağı kuracak, insanlar tuzağa düşecek, sonra "vay sen misin tuzağa düşen" haydi doğru cehenneme...

 

 

Enam-62'de '... O hesap görenlerin en süratlisidir.' diye palavra atarken, Mekke'lilerin ettiği alaylar karşısında ise; Hacc-47 'Senden başlarına acele azap getirmeni istiyorlar, Allah sözünden asla caymayacaktir. Rabbinin katında bir gün saydıklarınızdan bin yıl gibidir.' diye kıvırmaya başlar. (Aynen insanlar gibi...)

 

 

İnsan gibi acizliğini gizleyemez, sıkıştığı noktada beddua eder;

 

Buruc-27 '... canı çıksın..',

 

Kiyamet-34-35 'Sana yazıklar olsun, yazıklar. Daha ne olsun, sana yazıklar olsun yazıklar.' Abese-18 '... canı çıksın o insanın o ne nankördür..',

 

Maide-64 'Yahudiler, Allah'ın eli sıkıdır dediler, dediklerinden ötürü elleri bağlansın, lanet olsun, onun iki eli de açıktır, nasıl isterse sarf eder.'

 

A be yüce tanrı; millet senin varlığının gerçek olduğunu görmek için, senden bir şeyler görmek istiyor, sen beddua ediyorsun. Oluyor mu böyle?

 

 

Maide-3 '... benden korkun, bugün size dininizi bütünledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak size İslamiyeti beğendim...'

 

Peki önceden Yahudiliği, sonradan Hristiyanlığı beğenmemiş miydin? Ne oldu da fikrin değişti? Hem o dinler de senin değil mi? Ona şu dini, buna bu dini, Arap'a da Müslümanlığı seçerek, kararsız ve karıştırıcı bir Tanrılık sana, yüce ve tek bir Allah'a yakışıyor mu?

 

En garip ve sorgulanması gereken noktalardan biri de evrensel ve tüm zamanları kapsadığı iddia edilen Kuran'ın ve Allah'ının sürekli olarak peygamberin eşlerini tehdit etmesidir. Muhammed de bu ayetleri karılarına gösterip " bakın Allah size uslu durun diyor ona göre" tarzında yaklaşımlarda bulunmasına yol açmış olsa gerek. Hangi mantık kutsal bir kitapta şu ayetlerin olmasını makul karşılayabilir?:

 

Tahrim Suresi 5. ayet: "Ey Peygamber’in eşleri! Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona; sizden daha iyi olan, kendini Allah’a veren, inanan, boyun eğen, tevbe eden, kulluk eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir."

 

AHZAB 50.Ey Peygamber! Biz sana şu hanımları helal kıldık: Mehirlerini verdiğin eşlerin, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunanlar, amcalarının, halalarının, dayılarının, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret edenler. Peygamber kendisiyle evlenmek istediğinde, kendisini Peygamber’e hibe eden mümin bir kadını da öteki müminlere değil, yalnız sana özgü olmak üzere helal kıldık. Onlara eşleri ve elleri altındakiler hakkında neler farz kıldığımızı biz biliriz. Sana bir zorluk olmasın diyedir bu...Allah Gafur’dur, Rahim’dir.

 

En komik ve bariz olanlardan biri de Muhammed'in evine gelen Araplar evde çok vakit geçirmekteydiler. Muhammed de karizmayı çizdirmemek adına onlara gitmelerini gerektiğini söyleyemiyordu peki ne mi oldu? Allah ayet gönderdi ! :

 

AHZAB 53.Ayet: Ey inananlar! Peygamber’in evlerine, yemeğe çağırılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin; fakat davet edilseniz girin ve yemeği yiyince, dağılın. Sohbet etmek için de girip oturmayın. Bu haliniz Peygamber’i üzüyor, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber’in eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin gönülleriniz de, onların gönülleri de daha temiz kalır. Bundan sonra ne Allah’ın Peygamber’ini üzmeniz ve ne de O’nun eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Doğrusu bu, Allah katında büyük şeydir.

 

Az önce de söz ettik "ol" deyince oldurma özelliği olan bir Allah sürekli olarak kitapta beddua eder. Ebu Leheb adında Muhammed'e inanmayan ve muhalif bir adama da şöyle beddua ediyor : 

 

Leheb-1-2-3-4-5 'Ebu Leheb'in iki eli kurusun. Kendisi de yok olsun! Malı da kazandığı da kendisine fayda vermez. O alev alev yanan bir ateşe atılacaktır. Karısı da boynunda bir ip olduğu halde, o alevleri çıkaran odunların hamalı olacaktır.'

 

Koskoca Allah bir zerre bile olmayan zavallı bir kul ile uğraşıyor. Bir kelamda onu yok edip mahvetmiyor ve beddua ediyor. Bence çok ayıp ediyor, çünkü Ebu Leheb ile Allah'ın sıkleti birbirine uymaz. Arada önemli bir sıklet farkı var...

 

Buraya yazabileceğimiz daha onlarca bu tarz sığ ve olası bir tanrıya ait olamayacak sözler mevcut.Sonuç olarak görüldüğü gibi Kuran'ın Allah'ı, açıkça insani nitelikler taşımaktadır. İlahi bir güç değildir. O da İnsanlar tarafından uydurulmuş hayal mahsulü bir tanrıdır. Kuran da bunu, kendi cümleleriyle tasdik etmektedir. Kuran'ın Türkçe'sini okuyup biraz da dönemin olaylarını araştırırsanız en basitinden bir deist olma ihtimaliniz artar. Artık fazla söze gerek yok, her şey açık ve ortada, Kuran ilahi sözler değil, ilkel o dönem insanının sahip olduğu, olabileceği bilgi ve düşünceler çerçevesinde, insan yapısına uygun ve zayıf bir kitaptır.Allah'ın Kuran'daki niteliklerine, daha doğrusu kişilik özelliklerine bir bakalım. Yani insana kişilik olarak ne kadar benzediğini, insani zaaflar taşıdığını; asla yüce,yüksek ve eşsiz olmadığını Kuran verileriyle kısaca inceleyelim.

 

 

Kuran'ın Allah'ı o dönem insanının bakış açısını yansıtmaktadır. Sevgiden yoksun bir cinselliğin yaşandığı bir dönem olduğundan bakış açısı itibariyle bekardır. Kadınların aşağılanıyor olması nedeniyle erkektir. Sıradan insanlar gibi kızar, tehdit eder, polemiğe girer, yemin eder ve armağan vaadeder.

 

 

Köleci dönem ilkelliği nedeni ile, işkenceye toplu kıyımlara başvurmaktan çekinmez. Yaptığı vahşeti, bir meziyetmiş gibi, ballandıra ballandıra anlatır. Etraftan delil isterken, kendi iddialarına delil gösterme gereği duymaz. En ufak bir kuşkuya dahi tahammülsüzdür, hemen cehennem ile tehdit eder. Çabuk öfkelenmek gibi zaafları vardır.

 

Köleci dönemde ortaya çıktığından, kendisine kulluk (kölelik) edilmesine, kendine yağ çekilmesine bayılır. Sabırsızdır. Masal anlatmayı ve temelsiz konuşmayı çok sever. İnsanlara bilgi vermek gibi bir huyu ise hiç yoktur. (verdikleri ise ipe sapa gelmez, akla aykırı şeylerdir.) Keyfiyeti had safhadadır; dilediğini saptırır, dilediğini yola getirir.

 

 

Eskiden keyfine diyecek yoktu; insanlar cahil olduklarından (gerçi inanırlar simdi eğitimli mi?), bütün doğal olayları sahiplenirdi; yağmur yağdırır, ayı ve güneşi hareket ettirirdi. Çünkü gerçeği bilmezlerdi ki karşı çıksınlar!. (Şimdi biliyorlar da, sanki karşı mı çıkıyorlar) Durup durup insanlara din ve kitap gönderir, bunun ne gerekçesini, ne de mantığını açıklamaz. Bunlara ilave olarak, örneğin Enfal-64'de 'benim yardımım sana ve müminlere yeter' der ama kendine inananlar hep sefalet içindedir, gelişmiş bir İslam ülkesi yoktur. Ayrıca Müslümanlar bir savaş kazandığında, Enfal-17'de söylediği gibi; 'onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü' der, ama Müslümanlar savaş kaybettiğinde, ölen müslümanları kimin öldürdüğünü söylemez.

 

 

 

Kısaca kimseyi sıkmadan ayetlerle de konuya ışık tutmaya çalışalım;

 

 

keyfiyette ne kadar ölçüsüz olduğunu, insanların inanmasını nasıl engellediğini Bakara-6, Bakara-7, Bakara-20, Bakara-105 ve daha nice sayısız Sure ve Ayet'te bıkmadan söyler durur. İnanmayanlardan dolayı sorumlu olan kendisidir, fakat cehennemi de hazirdir. Bu insanlar orada cezalandırılacaktır;

 

 

A'raf-179 ''And olsun ki, biz cinlerin ve ınsanların çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır ama, anlamazlar. Gözleri vardır, o gözlerle görmezler. Kulakları vardır, o kulaklarla duymazlar. Onlar hayvanlara benzerler. Hatta onlar daha da sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir.'

 

 

(Yani önce Cehennemi yaratmış, sonrada bu cehennem için insanları!!? İnanmayanları da kendisi yaratmamış mıydı?)

 

 

Furkan-31'de '...Biz her Peygambere günahkarlardan böyle düşmanlar oluşturduk (peyda ettik)...' der ve Peygamberlerinin işini kolaylaştıracağına zorlaştırır.

 

 

Oysa ki ol dediğinde her şey olmaz mı? Olur, olur ama nedense o hiç bir zaman meşhur "ol'u" göstermez. (Hep dilindedir) Peygamberlerine üstteki Ayette söylediği gibi zorluk çıkartır. Yoksa herkesin bir anda hidayete ermesini istememekte midir?

 

 

Şuara-4 'Biz dilersek, gökten bir mucize indiririz ve ona boyun eğip kalırlar' der.

 

Mucize yapabileceği konusunda övünür ama, mucizeler bir türlü inmez. Zaten hiç kimse mucize falan görmemiş, göreceği de yoktur.

 

 

Hadid-22'de 'Yeryüzüne ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce o, kitapta bulunmasin'

 

 

derken insanlık için tüm belaları önceden yarattığını ve bunları insanların üzerine saldığını itiraf eder. Yani ikinci dünya savaşına ve 50 milyon insanın ölmesine neden olan Hitler de, Allah'ın bir musibetidir. (Ayrıca "herhangi bir musibet yoktur ki, biz yaratmadan önce kitapta olmasın" der. Der ama, bu bizim bildiğimiz hiç bir kitapta yazmaz. Gerçekten yazmış olsa okuyup önlem almaz mıydık?)

 

 

Kuran'da Allah tıpkı bir insan gibi öc alıcıdır. Ne ilahi ve ulu bir yaklaşım!!!

 

Önce yarat, sonra öc al... Duhan-16 '.. onları çarptıkça çarpacağımız gün, öcümüzü süphesiz alırız..' Zuhruf-25 '.. Bunun üzerine biz de onlardan öc aldık..'

 

 

Övünmek ve övülmek en hoşlandığı şeydir. Her fırsatta yineler; Casiye-36 'Övülmek göklerin rabbi, yerin rabbi, ve alemlerin rabbi Allah içindir.'

 

Fakat onu övmezseniz vay halinize; Kalem-16 'Onların havada olan burnunu yakında yere sürteceğiz.'

 

 

Tuzak kurmayı, aynen insanlar gibi çok sever. Tuzakçı bir tanrıdır; Kalem-45 'Doğrusu benim tuzağım sağlamdır.' (Ayrica A'raf-97-98-99)

 

Bu tuzağı av hayvanları için kurmuyor elbette... Tuzağı kuracak, insanlar tuzağa düşecek, sonra "vay sen misin tuzağa düşen" haydi doğru cehenneme...

 

 

Enam-62'de '... O hesap görenlerin en süratlisidir.' diye palavra atarken, Mekke'lilerin ettiği alaylar karşısında ise; Hacc-47 'Senden başlarına acele azap getirmeni istiyorlar, Allah sözünden asla caymayacaktir. Rabbinin katında bir gün saydıklarınızdan bin yıl gibidir.' diye kıvırmaya başlar. (Aynen insanlar gibi...)

 

 

İnsan gibi acizliğini gizleyemez, sıkıştığı noktada beddua eder;

 

Buruc-27 '... canı çıksın..',

 

Kiyamet-34-35 'Sana yazıklar olsun, yazıklar. Daha ne olsun, sana yazıklar olsun yazıklar.' Abese-18 '... canı çıksın o insanın o ne nankördür..',

 

Maide-64 'Yahudiler, Allah'ın eli sıkıdır dediler, dediklerinden ötürü elleri bağlansın, lanet olsun, onun iki eli de açıktır, nasıl isterse sarf eder.'

 

A be yüce tanrı; millet senin varlığının gerçek olduğunu görmek için, senden bir şeyler görmek istiyor, sen beddua ediyorsun. Oluyor mu böyle?

 

 

Maide-3 '... benden korkun, bugün size dininizi bütünledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak size İslamiyeti beğendim...'

 

Peki önceden Yahudiliği, sonradan Hristiyanlığı beğenmemiş miydin? Ne oldu da fikrin değişti? Hem o dinler de senin değil mi? Ona şu dini, buna bu dini, Arap'a da Müslümanlığı seçerek, kararsız ve karıştırıcı bir Tanrılık sana, yüce ve tek bir Allah'a yakışıyor mu?

 

En garip ve sorgulanması gereken noktalardan biri de evrensel ve tüm zamanları kapsadığı iddia edilen Kuran'ın ve Allah'ının sürekli olarak peygamberin eşlerini tehdit etmesidir. Muhammed de bu ayetleri karılarına gösterip " bakın Allah size uslu durun diyor ona göre" tarzında yaklaşımlarda bulunmasına yol açmış olsa gerek. Hangi mantık kutsal bir kitapta şu ayetlerin olmasını makul karşılayabilir?:

 

Tahrim Suresi 5. ayet: "Ey Peygamber’in eşleri! Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona; sizden daha iyi olan, kendini Allah’a veren, inanan, boyun eğen, tevbe eden, kulluk eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir."

 

AHZAB 50.Ey Peygamber! Biz sana şu hanımları helal kıldık: Mehirlerini verdiğin eşlerin, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunanlar, amcalarının, halalarının, dayılarının, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret edenler. Peygamber kendisiyle evlenmek istediğinde, kendisini Peygamber’e hibe eden mümin bir kadını da öteki müminlere değil, yalnız sana özgü olmak üzere helal kıldık. Onlara eşleri ve elleri altındakiler hakkında neler farz kıldığımızı biz biliriz. Sana bir zorluk olmasın diyedir bu...Allah Gafur’dur, Rahim’dir.

 

En komik ve bariz olanlardan biri de Muhammed'in evine gelen Araplar evde çok vakit geçirmekteydiler. Muhammed de karizmayı çizdirmemek adına onlara gitmelerini gerektiğini söyleyemiyordu peki ne mi oldu? Allah ayet gönderdi ! :

 

AHZAB 53.Ayet: Ey inananlar! Peygamber’in evlerine, yemeğe çağırılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin; fakat davet edilseniz girin ve yemeği yiyince, dağılın. Sohbet etmek için de girip oturmayın. Bu haliniz Peygamber’i üzüyor, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber’in eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin gönülleriniz de, onların gönülleri de daha temiz kalır. Bundan sonra ne Allah’ın Peygamber’ini üzmeniz ve ne de O’nun eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Doğrusu bu, Allah katında büyük şeydir.

 

Az önce de söz ettik "ol" deyince oldurma özelliği olan bir Allah sürekli olarak kitapta beddua eder. Ebu Leheb adında Muhammed'e inanmayan ve muhalif bir adama da şöyle beddua ediyor : 

 

Leheb-1-2-3-4-5 'Ebu Leheb'in iki eli kurusun. Kendisi de yok olsun! Malı da kazandığı da kendisine fayda vermez. O alev alev yanan bir ateşe atılacaktır. Karısı da boynunda bir ip olduğu halde, o alevleri çıkaran odunların hamalı olacaktır.'

 

Koskoca Allah bir zerre bile olmayan zavallı bir kul ile uğraşıyor. Bir kelamda onu yok edip mahvetmiyor ve beddua ediyor. Bence çok ayıp ediyor, çünkü Ebu Leheb ile Allah'ın sıkleti birbirine uymaz. Arada önemli bir sıklet farkı var...

 

Buraya yazabileceğimiz daha onlarca bu tarz sığ ve olası bir tanrıya ait olamayacak sözler mevcut.Sonuç olarak görüldüğü gibi Kuran'ın Allah'ı, açıkça insani nitelikler taşımaktadır. İlahi bir güç değildir. O da İnsanlar tarafından uydurulmuş hayal mahsulü bir tanrıdır. Kuran da bunu, kendi cümleleriyle tasdik etmektedir. Kuran'ın Türkçe'sini okuyup biraz da dönemin olaylarını araştırırsanız en basitinden bir deist olma ihtimaliniz artar. Artık fazla söze gerek yok, her şey açık ve ortada, Kuran ilahi sözler değil, ilkel o dönem insanının sahip olduğu, olabileceği bilgi ve düşünceler çerçevesinde, insan yapısına uygun ve zayıf bir kitaptır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

950 yıl yaşayan insanlar ispatlanamaz çünkü tamamen yok olmuşlardır. Kuran'da Nuh peygamberin 950 yıl yaşadığı geçer bu sebeple inançlı biri için ayetin inkarı mümkün değildir.

fosil kayıtlarını ne çabukta unuttun ???

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş



Görsel: Herto fosili


Ancak daha sonra 1967′de bulunan bu ilk fosiller üzerinde 17 Şubat 2005 tarihinde daha modern yöntemlerle (potasyum-argon yöntemi ile) tekrar bir çalışma yapıldı. Bu yeni yapılan araştırmaya göreyse aslında Kibish’de bulunan bu ilk fosillerin 130.000 değil, bundan daha eski yani 190.000 (+/- 5000 yıl) yaşında olduğu ortaya çıktı. Böylece anatomik olarak modern insanın yaşı daha da eskiye, gelinen 2005 yılında 190.000 yılına kadar gitmiş oldu. Bu çalışma Avustralya’daki Canberra Australian National Üniversitesinden Ian McDougall ile New York Eyaleti Stony Brook Üniversitesinden antropolog John Fleagle tarafından Şubat 2005 yılında Nature dergisinde de yayınlandı.

Bu fosiller modern Homo sapiens’e ait şimdiye kadar tüm Dünyada bulunmuş olan en eski fosil kalıntılardır. Bunun yanında Çin’de 1978 yılında bulunan Dali fosili 209.000 yıl yaşında olup bu fosilin Homo sapiens’e mi yoksa Homo erectus’a mı ait olduğu belirlik kazanmamıştır. Eğer bu fosilin Homo sapiens türüne ait olduğu kesinleşirse bu durumda en eski insan en az 209.000 yıl yaşında olacaktı....ALINTIDIR..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 gösterilerde siz sihirbazlık yapılıyor sanıyorsunuz 

 

Bunu bana mı söylüyorsunuz? Çok ilginç. Sihir diye bir şeyin olmadığını söyleyeceğimi bilmeniz gerekirdi. Bu da aynı mevzu. Kurana bakarsanız Harut ve Marut diye iki melek insanlara sihir öğretesiymiş. İşte bu da Arap mitolojisi. Böyle bir şey elbette yok. Ne meleği, ne sihiri? Bunlar tümüyle mitoloji. Tabii her milletin mitolojisi olduğu gibi Arapların da var. Bunda şaşıracak, ilk kez duyacak ne var hiç anlamadım. 

 

David'in yaptığı ise elbette ilüzyon. Yani göz aldatma. Beyin dalgasıyla filan bir ilgisi yok. Muhammed bir ilüzyonistti derseniz buna en başta müslümanlar karşı çıkar. İyi o zaman David de peygamberliğini ilan etsin bari! Onca "mucize" gösteriyor!

 

Mitolojiyi madem o kadar iyi biliyorsanız, Medusa'nın gözlerine bakan taş olurmuş. Bunu düz okumayıp nasıl okuyalım sizce, bir açıklayabilir misiniz? 

 

Mitoloji mitolojidir. Düz de okusanız eğri de okusanız mitolojidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@@democrossian

 

Sorularınızın bilimsel cevabını bu başlıkta paylaştım. Medusa'nın gözlerine bakan taş olurmuşun anlamı ise; Medusa dünyasal güzellikleri temsil eden çok güzel bir kızdır fakat bir semboldür. Dünyasal güzelliklere gereğinden fazla değer veren ve hırs yapan kişi dünyanın hırsları içinde boğulur ve öz benliğini kaybeder.

 

İlizyon ayrı şey mentalizm ayrı şey mitoloji ayrı şey büyü ayrı şey maji ayrı şey v.s. tüm kavramların anlamları bambaşka birbirine karıştırmayınız.

 

Kuran mitoloji değil yaratıcının kitabıdır. Arap toplumuna inmesi onu Arap mitolojisi yapmaz. Mitolojiler arasında Arap mitolojisi yoktur.

 

http://www.turkish-media.com/forum/topic/311690-telekinezi-nedir/?do=findComment&comment=1046643

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Medusa dünyasal güzellikleri temsil eden çok güzel bir kızdır 

 

Tam tersine... Medusa saçları yılanlardan oluşan çok korkunç bir karakter... Öyle ona aşık olmak filan şöyle dursun, öldürmek için uğraşıyor herkes ama gözlerine bir an baktıkları anda taşa dönüştüklerinden başaramıyorlar. 

 

Peki bu mitoloji yazarları niye doğru düzgün "güzelliğe tapmayın, kişiliğinizi kaybedersiniz" diyecekleri yerde bir ton masal anlatmışlar? Öyle sembolizme yorarak her işin içinden çıkamazsınız. Bu tarz yorumu alışkanlık haline getirmek ortada insanlık kültürü diye bir şey bırakmaz. "Dünya güneşin etrafında dönüyor" demek "dünya bir pervanedir, ama kanatları görünmezdir, güneş hakikat nurudur, ısıyı allah yaratmaktadır, gece gündüzü de, bunlar güneşle ilgili değildir" gibi bir sürü anlamsız, bilim dışı, insanda beyin dumuru yaratan, hezeyan üreten hastalıklı hayallere yol açar.     

 

Sembolizm, bülbülün güle aşık olduğu gibi hepimizin açıkça ne denmek istendiğini anladığımız benzetimlerde anlamlıdır. Bülbül tabii ki güle değil, eşine aşıktır. Şarkılarını eşine söyler. Doğadaki ahenk ve bütünleşmeyi anlatmak için güle aşık denir. Bunu da herkes açıkça anlar. Bence en güzel gül ve bülbül masalı, büyük ölümsüz yazar Oscar Wilde'ın gül ve bülbül masalıdır. Bunun sembolizm olduğunu herkes apaçık bilir. Bunda en küçük kuşku olamaz.

 

Ama işte Arap mitolojisini gerçek olarak algılamanın insanları nereye sürüklediğini görüyoruz. Kendisi gibi inanmayana kin, nefret duymaya kadar gidiyor. Örneklerini her gün apaçık görüyoruz. İnanç suçu gibi akıl dışı bir suç yaratmak ve bu suçla insan cezalandırmak, dine has bir insanlık dejenerasyonudur. 

 

Emperyalistler bu din belasını başımıza sarmak ve bizi birbirimize öldürtmek için dini kullanmakta sınır tanımıyorlar. Böl parçala ve yut taktiğinin baş aracı dindir. İnsanlık dinden daha ayrıştırıcı, düşmanlaştırıcı bir bölücülük icat edemedi. En keskin bölücü dindir. Çünkü insanları ebedi olduğunu, hiç bağdaşmayacağını iddia ettiği bir ayrıma tabi tutar. Üstelik bunu iyice derinleştirir, birine sonsuz zevkler, birine insanlık dışı sadistçe işkenceler öngörür. İnsanlığı bundan daha derin bölecek bir araç biliyor musunuz? Yoktur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Medusa çok güzel bir kız iken Athena'nın laneti ile saçlarının yılana dönüşüğü söylenir fakat aslında Medusa çok güzel bir kızdır. Burada Medusa hakkındaki söylenceleri tartışmak yerine anlatmak istediğime odaklanmalısınız.

 

Mitleri yazan kişiler, herkesin herşeyi öğrenmesini istiyor olsaydı açıkça yazardı. Neden buna gerek duydukları ortada; sadece aklı eren gerçekleri anlasın ve öğrensin.

İdrak her insanda aynı düzeyde olmadığı için idrak düzeyine göre mitolojik anlatımlar kat kat açılır ve bir çok katmandan oluşur. İdrak seviyesine göre herkes aynı anlatımları göremez. Mitolojik dil evrenseldir fakat her sembolün birden çok anlamı vardır. Sembollerin ilk anlamları mitolojik dilin temelini oluşturur.

 

Arap mitolojisi diye bir şey yoktur. Din belası insanların oluşturduğu bir durumdur. Dinler insanların başına bela olsun diye gönderilmedi fakat dinleri insanları bölmek için kullanan kişiler olduğu da inkar edilemez. Arapların inançlarını niye örnek alıyorsunuz ki? Başkalarının inançlarından size ne? Bir topluma bakıp dini ona göre değerlendirmek taraflı bir bakış açısıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

aklı eren gerçekleri anlasın ve öğrensin.

@@cell,

 

Gerçeğin gerçekliği nasıl anlaşılır konusunu konuşmuştuk. Gerçeği tanımlamanın yolu salt akıl/mantık değildir. Gerçeği anlamanın, öğrenmenin yolu metodludur.

 

Mitolojiler gerçek değildir. Üstelik her toplum kültürün mitolojisi de vardır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Medusa kimdir,Medusanın hikayesi

Medusa, Yunan Mitolojisinde, Phorcys ve Ceto'nun kızıydı ve yeraltı canavarı anlamına gelen bir Gorgondu. Medusa'nın gözlerine direkt olarak bakanlar taşa dönüşürdü. Medusa'nın kafası kahraman Perseus tarafından kesildi ve daha sonra Perseus, kafayı kalkanının üzerine koyan tanrıça Athena'ya verene kadar Medusa'nın kafasını silah olarak kullandı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

medusa, yaşamına çok güzel bir genç kız olarak başlamıştır. o kadar güzeldir ki tanrıçaların kıskançlığını üzerinde toplamış, tanrıları da peşinde koşturmuştur. tanrıça athena ( zeus'un en çok sevdiği kızı) onu çok kıskanmaktadır özellikle. denizlerin tanrısı poseidon ise medusa'ya hayrandır. başı öylesine dönmüştür ki bir gün athena'nın tapınağında medusa'ya zorla sahip olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşlar lütfen kendinize gelirmisiniz??? bugün herkes bilir ,zeus kızdığı zaman, yıldırım oklarını , göndermediğini ,herkes bilir,bırakın bu fantastik masallarıda asıl konumuza geri dönelim lütfen konu MECRA DIŞINA TAŞMAYA  BAŞLADI FARKINDAMISINIZ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

aranızda hayatın gerçek anlamını bilen varmı?aranızda piramitlerinin,aslında çok fazla gizemlerle ve sırlarla dolu olduğunu bilen varmı?aranızda gerçek aşka inanan varmı???aranızda gerçek,, aşk olmadan.. ben, evlenmem diyen varmı??

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Her toplumun mitolojisi oluyor da Arapların mitolojisi niye olmuyor hiç anlayamadım. Kura'da anlatılan tüm olmayacak mantık dışı hikayeler Arap mitolojisidir. O kadar çok mantık dışı olmayacak şeyler anlatılır ki, Yunan mitolojisini hiç aratmaz. Arap mitolojisinin birileri gerçek olduğuna inanıyor diye de mitoloji olmaktan çıkmaz. 

 

Bu sembolik anlatım iddiaları ise beni hiç bir şekilde ikna etmiyor. Bu çok tutarsız bir iddia. Ne demek herkesin her şeyi bilmesini isteselerdi açık söylerlerdi? Geçiciliğe değer vermeyin demenin herkesin bilmesinde sakınca olan yanı nedir? Bunu herkese açıkça söylesen kıyamet mi kopar? Ne demek bilgiyi gizlemek? Atom bombasının yapılış tarifi mi de herkes bilsin istemiyorsun?

 

Böyle bir gerekçeye asla sığınılamaz. Her milletin mitolojisine sadece mitoloji olarak bakıldığı, o kadar değer verildiği için insanlık kültürü diye bir şey oluşturmuşlar. Sadece Arab'ın mitolojisi hâla gerçek sanıldığı için insanlık kültürüne katkı neredeyse sıfır... Mezhep savaşı, terör, bölücülük, ayrımcılık, ötekileştirme, "benim gibi inanmayana ölüm" anlayışından başka hiç bir şey üretemiyor!  

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.