Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Komünizm nedir?Neden komünist olunur?


HSNKLC

Önerilen İletiler

Merhaba..Sundugun kıtap ve fılozof önerılerı için çok teşekkür ederim i'tezele..Neyi okumam gerektiği konusunda fikir sahibi oldum gibi.. Ben pamukkale üni' nde öğrenciyim. Siz? Tekrar teşekkürler bu arada..

 

 

Yardımcı olabildiysek ne mutlu bize. istanbul ünv. Ancak üzülerek söylüyorum, bugün felsefe mezunlarının da ünv.lerde verilen felsefe derslerin de ''felsefe'' ile uzaktan yakından alakası yok. Bunu ya fark etmişsindir ya da farkedeceksin ki, felsefe öğretimi bir yere kadar yeterli olur gerisi bizlerin tercihleridir. Bizilere öğretilenler yöntemden ileri gitmez, bu yöntemlerden uygun olanları seçip, daha önelisi geliştirip, en önemlisi yaşatmaktır. Felsefe yaşatmaktır çünkü.

 

Saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet Komünizm dendimi aklimiza gelenler sunlardir,PKK,PJAK,bugünkü devrimciler dünkü devrimciler,bölücüler,Türk devleti nin düsmanlari,Türk ordusunun düsmanlari,taseronlar vs vs.Evet Komünistler kapitalist emperyalizme karsidirlar cünkü kendileride emperyalisttir,degilseler taseron olurlar,basariya ulasmak icin.Komünizm Fasizm iki uclu degnektir ikiside diktatörlüktür,birisi palikarya diktatörlügü digeri fasist diktatörlük.Birde dincilik vardir aynen bugün Türkiyede oldugu gibi.

Komünizm öyle söylendigi gibi insana deger veren bir rejim olsaydi inanin ki Komünizm coktan insanlarin kalplerinde kazinmisti,Komünizm diye yönetilen ülkelerin insanlarinin aci dolu hayatlarini Sovyetlerin dagilmasindan sonra gördük,kimse demesinki gercek Komünizm hic olmadi,olsaydida ona benzeyeninden farkli olmayacakti.Komünist ülkeler insanlarin özgürce nefes almalarini bile rejim adina yasaklamistir.INSANCA BIR YASAM ANCAK INSANCA BIR SISTEMLE OLUR ki bunun adida komünizm olamaz.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

Öncelikle Arkadaşlar, Hepinize Merhaba...

 

Şans Eseri Google'da gördüm konuyu ve neler yazdıklarınızı merak ederek geldim. İnanın ki, İNsanların düşüncelerine "saçma" demeyi hiç sevmem ama yazıları şöyle bir okuyunca, birden aklımdan şu sözcükler geçti; Neler Saçmalıyor Bunlar?

 

Hiçbir insan, ne Ben, Ne de bir başkası, Kapitalist Kültürün içerisinde yaşarken, Komünist Kültürün gerektirdiklerini yorumlayamaz. Çünkü Komünist Kültüre geçebilmek için, Sosyalist Kültürün Yer etmesi ve başarılı olması gerekmektedir.

Neyse, Bunun başlangıçta bunu söyledikten sonra, yorumlayacaım şeylere madde madde değinmek istiyorum...

 

Öncelikle Şu ÖZel Mülkiyer Sorularına cevap vermek istiyorum;

 

Özel Mülkiyeti Reddetmek demek, insanın hiç bir özel eşyası olmaz demek değildir... Zaten böyle olmasıda beklenemez. Genel Anlamda Şöyle Anlatayım size; Türkiye Komünizmle yönetiliyor ise, KOÇ şirketi Koç Ailesine, geliride KOÇ ortaklarına ait değildir. Aynı Şekilde, Benim kendime ait bir Tiyatro Salonum veya Sinemam olamaz. Devlet Açar ve İNsanlar ÜCretsiz olarak yararlanır....

 

2. Şu Dinsiz meselesinin, tarihini irdelemek istiyorum...

 

Sosyalizm/Komünizm akımı Rusya'da etkili olduğu zaman, İnsanlar Çar'ın altında eziliyorlardı. Zaten insanlarda bunun için hemen Sosyalist/Komünist kültür daha hızlı yer etmiştir. İşte Bu dönemde, bu düşünceden etkilenenler Çar'ın Etkisi altındaki her şeyi kendilerinden uzak tutmaya çalışıyor, onlara olanca kuvvetleriyle karşı koyuyorlardu.O dönemde Ortadoks Kilisede Çar'a destek vermekte ve insanları sömürmekteydi. İşte bundan dolayıda Kiliseye karşıda tavır alındı. Ve Asıl Materyalist Sosyalist/Komünistler bu dönemde ortaya çıktı...

 

Ha!, Peki bu Dünya'ya nasıl yayıldı derseniz, o da şöyle oldu. Şimdi Liberalistler ve Sosyalistler/Komünistler arasında soğuk savaş başladığında, Muhafazakar kesim, kesin olarka taraf seçmemişti. İşte Akıllı davranan Liberalistler, Sosyalistlerin/Komünislerin DİNSİZLİĞİNİ öne sürerek, Kalan insanları kendi tarafına çekti....

İşte ŞU an bile Sosyalistlerin/Komünistlerin Ateist Veya AGNOSTİK olmalarının nedeni budur...

3. Şimdi de, şu Evler Arabalar Meselesini ile Eşit Kazanç meselesine açıklık getirelim...

Bir kere Eşit Kazanç diye bir şey Komünizmde yoktur. Tam Anlamıyla, "İhtiyacı olduğu kadar" kazanç vardır.

Ayrıca devlet, Birine Bir araba verdi diye, başkasına da bir arabada vermez. Bunu yazan arkadaşı bu konuda uyarmak isterim. Örnekledirmede bir hata yapmış ve başkalarınında kafasını karıştırmıştır. Çünkü, Bu Tip şeyler, İnsanların Birikimleri sonucu alınır. Bakın Buraya Parantez açıyorum, İNSANLARIN BİRİKİMLERİ vardır. Yani bazı arkadaşların bahsettiği gibi Devlet sana böyle şeyler vermez.

 

Ve Yine Ayrıca Demem Gerekiyor ki; Sevgili Arkadaşım HSNKLC,

Peki mesela adamın biri boğaz kenarında ev istiyor ona nasıl muamele yapılıyor ?Yani devlet yurtdaşlarına neye göre ev,araba veriyor?Yani tüm evlerin eşit olduğunu düşünemeyiz değil mi?Konumları farklı olacaktır..Biri boğaz manzaralıyken diğeri bodrum katında olabilir değil mi?Peki kim nerede oturacak nasıl ve neye göre belirleniyor?

 

Sorunu ağzım açık okudum:)

Devlet, Canın sıkılıpta Hadi ben ev istiyorum dediğinde, sana ev bulmakla yükümlü değildir. Olur mu Öyle Şey?

Komünizm, Uzaydan Dünya'ya gelipte, birden uygulanan bir sistem değildir. Birşeylerin devamıdır. Evin Deniz kenarındaysa, istediğin sürece öyle yaşarsın, değilse kalkar, boş olan evlere gidersin.Yok eğer evin kötü bir yerdeyse ve Gerekiyorsa Devlet, yeni yaşama alanı açar, bu şekilde sürer gider. Yoksa Komünizm sistemi, Her insanın, Her istediğini yapacağı bir sistem değildir....

4. Komünizm:2 ineğiniz varsa devlet ikisini de alır ve size bir madalya verir.

 

Böyle Birşey Yoktur. Öncelikle, Sen Devlete İNeğini değil, İneğin ÜRünlerini verirsin, Oda ortaya çıkan ürünlerden sana ve başkalarına verir. Haa, Oldu ki, İNeğini senden aldı mı? Madalya Vermez, İNeğin Sütünden, Etinden verir...

 

 

5.Bir devlet ya da özel teşebbüs olmazsa fabrika ve benzeri gibi üretim alanları olmaz organize edilemez. Böyle olunca da insan yaşamına katkı sağlayan ürünler üretilemez. Beceriksiz olanlarımız sandalye bile yapmaktan aciz olur...

 

Olur MU Öyle şey be Bahar? Üretim alanlarının olmaması zaten düşünülemez. Komünizmde ÜRetim alanı vardır ancak, Kişilere ait değildir. Ayrıca Mimarlığa yetenekli birini Bilgisayarın başına, Doktorluğa yeteneği olan birinide Bina Planlarının başına oturmaz kimse...

 

Herkesin eşit olduğu ve ihtiyacını karşıladığı bir dünya olması mümkün değildir. Teoride güzeldir ama fiiliyatta mümkün değildir. Çünkü ihtiyacını karşılayabilen hiçkimse daha fazlası için insan refahını dahada arttırmak için ek bir çaba harcamaz. Gelişme durağan olur...

 

Burda İnsan refanı dediğin şeye, kendi refahıda dahildir. Ya Şimdiler de Olan BENİM REFAHIM düşüncesi, Komünizm de, BENİM, SENİN VE ONUN REFAHI halini alır...

 

Hadi bir şekilde koordine olundu insanlık yararına üretim yapılacak diyelim. Herkes hakettiği ya da aldığı eğitim/öğretime pozisyonlarda olamaz. Çünkü kimse pis işleri yapmak istemez, herkes müdür olmak masa başından yönetmek ister. Koordine edici bir yönetim zaten olmadığı içinde kimin hakeden kimin haketmeyen kesim olduğuna kimse karar veremez ve koordine olunamaz.

 

İşte en başta dediğim şey, Kapitalist Toplumdan, Komünist Toplumu Yorumlamak... Komünist kültüre erişmiş bir toplumda, PİS İŞ diye bir iş ayrımı olmaz.... En az başarılı olanlar bu görevlerde yer alır. Bak Başarısız demiyorum, en az başarılılar diyorum Bunu da unutma...

Herkesin eşit ve ihtiyacını karşılayabildiği bir ortamda rekabette olmaz. Çünkü zorlayıcı bir etki olmadan kimse (belki çok az sayıda insan o da sadece kişisel tatmini uğruna) yeni şeyler keşfetmek yaşam koşullarını iyileştirmek için ek bir çabaya girişmez. Düşünsenize hiç bir şeye ihtiyacınız yok, yaşayacak kadar geçiniyorsunuz ve rutin bir işiniz var... Bu işin üzerine kim daha fazlasını yapiim diye kendini zorlarki? Bu durumda gelişme duracak ve yaşam standartını arttıracak gelişmeler yavaşlayacak belki de duracaktır...

 

Haklılık Payın yok değil, ama kesin olarak bu düşüncede katılayamacağım. Çünkü,

1. si, araştırma yapmak şimdiki zamanımızdan daha kolay olacak...

2. si, Ödüllendirme Sistemi Getirilebilir...

3. sü ve en önemlisi, bu sistemde yetenekli gençlerin harcanması daha da zor olacak..

Ama Görebildiğin gibi bende kesin olarak birşey söyleyemiyorum. Çünkü "O anları" yaşamadan, "O anlar" hakkında düşünce üretemem... Nitekim, Zaman değiştikçe, uygulanacak şeylerde değişebilir. Sonuçta Değişim, Sosyalizmin/Komünizmin Temelinde de vardır.....

Lütfen komünizmi savunanlar fiili yaşamdan örnekler vererek bir şeyler anlatsınlar, kitaplar bilimsel çalışmalar v.s. teorik kaynaklardan alıntı karmaşık cümleler ve herkesin aklının ermeyeceği kelimeler kullanarak ahkam kesmeyelim.

 

Öncelikle, Komünizmi savunanlar, örnek vererek açıklayamazlar. Çünkü örnek gösterebilecekleri bir an yok. Hiç yaşanmamış ve yakın bir süreçtede yaşanması imkansız...

 

Adı üzerinde işte, komünizm; daha herkesin anlayabileceği eşit şartlarda kavrayabileceği bir anlatım bile yapamıyorsunuz ki, daha en başında anlayan anlamayan kavgası bir aşağılama bir ayrımcılık var.

ve

kitaplar bilimsel çalışmalar v.s. teorik kaynaklardan alıntı karmaşık cümleler ve herkesin aklının ermeyeceği kelimeler kullanarak ahkam kesmeyelim.

ve

Kapitalizmde sermayesi olanlar proleterleri ezerken, sizin yaptığınız da (kültürel birikimi, aklı, zekası olanlar) bu alanda kendini daha az geliştirenleri ezmekten farkı yok...

 

Bu yazına Tüm kalbimle katılıyorum... Böyle yapan insanlara, Kendini birşey zanneden, çok bilmiş insanlar demeyi tercih ediyorum. Çünkü ideolojinin bile ortaya çıkışı bu tür konuşmaları reddediyor. Bu tür şeyler insanların gerçektende kafalarını karıştırıyor ve anlatılanları anlamalarını zorlaştırıyor. En Basidinden, Benim de böyle bir arkadaşım var, bana sosyalizmle ilgili birşey anlattığı zaman, -Ki ben Sosyalistim- hiç bir şey anlamıyorum. O bilgilerin hiçbiri uygulanabilecek birşey değil. Tamam, insan savunduğu ideolojinin Felsefesinide bilmeli ama bunu Pratikte kullanmalı. Hem böyle yapmıyorlar, hemde "Ah neden böyle yapadık, Şöyle yapamadık" diyorlar, Daha kendilerini anlatmayı başaramıyorlar...

Komünizm (daha çok ta sosyalizm) tembel işidir, rekabetten çekinenlerin, kendine güveni olmayanların yaşamını güvence altına almaya çalışma çabasıdır. Aslında komünizm bu gibi kişiler için daha zordur. Çünkü yaşamlarında tamamen kendileri sorumlu olacaklardır. Eğer başaramazlarsa ellerinden tutup kaldıracak bir koordinatör bulamayacakları için silineceklerdir.

Önceki yazınıza olmulu bakmama rağmen bu yazınızı Şiddetle kınıyorum....... Kattiyen Böyle birşey yoktur ve olamaz. Çünkü Zaten Sosyalizmi veya Komünizmi gewtirmek bile ÇAlışma İster, hele hele bu ideoloji ile yaşamak, Tamamen insanın böyle olmasını engeller...

 

Düşüncelerime karşı olumlu/olumsuz eleştiri yapacak kişilerin teorik bilgi ötesinde niteliklere sahip kişiler olmasını rica ederim.

 

Eh, yazılarımı Yukarda yazdım. Nasıl bulursun bilmem artık :)

 

Yazım Çok Uzun olduğu için, şimdi yazmıyorum ama bir daha ki sefere, Bu konuyla ilgili hikayelerimi, anılarımıda sizlerle paylaşmak isterim.....

Hepinize İYi Akşamlar Arkadaşlar...

Güzel Tartışmalar Umudu ile, Hoşçakalın....

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Arkadaşım size ne komünizm nedir, ne değildir? İnsanlar size hesap vermek zorunda mı? Yani bu soruyu sorarken bizleri küçümsüyor ve bir tür sınav mı yapıyorsunuz. Yok bilmiyorsanız da gidin paranıza kıyın bir kaç kitap alıp araştırın ne olduğunu öğrenin. Herkes beleş bilgi peşinde. Eğer bilginin ne kadar zor kazanıldığının farkında olsaydınız, karşınızdakilerin bunu elde etmek için ne kadar emek sarf ettiğini bilirdiniz. Hadi söyleyin öğreneyim, oh be bu ne rahat umarsız tavırdır. Yok öyle yağma bu emeğin bedelini gözden çıkaracaksın, bu zihniyet herşeyi devletten bedava bekleyen ama kendi hiç bir şey yapmayan zihniyetin ta kendisidir. Cık cık, yani hayatta en tahammül edemediğim şey bu; EMEĞE SAYGISIZLIK! Onun için burada bir daha lütfen sade kendi çıkarlarınız için hareket etmeden önce bir oturup düşünün ve ona göre soru sorun...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KOMÜNİZM NEDİR?

*Komünizm satmak ya da almak değildir,

*Komünizm paylaşmaktır.

*Komünizm insanları milletlerine, dinlerine, renklerine göre ayırmak

değildir,

*Komünizm farklılıkları zenginlik olarak görüp beraberce yaşamaktır.

*Komünizm savaş değildir,

*Komünizm tüm dünyada barıştır.

*Komünizm çalışmadan, ter dökmeden kazanmak değildir,

*Komünizm her insanın emeği kadar kazanmasıdır.

*Komünizm zenginlerin mahkemelerinde fakirlerin yargılanması

değildir,

*Komünizm herkese eşit adalettir.

*Komünizm yoksul diye insanların hastane kapılarında, zenginlerin

ise hastane süitlerinde yaşamaları değildir.

*Komünizm her insana eşit sağlık imkânı sunulmasıdır.

*Komünizm fakirin okula gitmek için 10km yürümesi ya da baba

parasıyla okumak değildir.

*Komünizm her insana eşit eğitim olanakları sunmaktır.

*Komünizm hayata baba bursuyla gelip, çalışmadan yaşayabilmek

değildir.

*Komünizm çalışmasını engelleyecek bir sağlık sorunu vs. vs.

olmadığı sürece çalışıp yaşamaktır.

*Komünizm sadece zenginlerin eğlenmesi değildir.

*Komünizm halkın isteklerine göre kurulan eğlence

Mekânlarında(diskodan tiyatroya, sinemadan ortaoyununa vs.)

herkesin eğlenebilmesidir.

*Komünizm orduya milyar dolarlar harcanması değildir.

*Komünizm önceliği insan olan bir ideolojidir.

*Komünizm etnik kökene ya da dine göre kıyak geçmek değildir.

*Komünizm her insana eşit yaklaşmaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...
Peki mesela adamın biri boğaz kenarında ev istiyor ona nasıl muamele yapılıyor ?Yani devlet yurtdaşlarına neye göre ev,araba veriyor?Yani tüm evlerin eşit olduğunu düşünemeyiz değil mi?Konumları farklı olacaktır..Biri boğaz manzaralıyken diğeri bodrum katında olabilir değil mi?Peki kim nerede oturacak nasıl ve neye göre belirleniyor?

 

aşağıyı iyi oku ve araştır

 

 

************** sen hiç Hugo Rafael Chavez , Evo Morales ve ya Mahmud Ahmedinejad isimlerini duydun mu bak bunlar dışa kapalı bi ekonomiye sahip ülke için savaşıorlar ve kendi başlarına dünyanın en büyük devletlerine kafa tutuorlar 1. si venezuella 2. si bolivia 3. sü iran da mükemmel işler yapıorlar sana bişi söliim mi bu ülkeler de devrim hareketi var devrimin manasını da tam olarak öğren bu yüzdendir ki dünyada şu yüzyılda ismini duyacağın en büyük liderler olacaklardır. gelelim senin soruna sen bi kere ********** iyi biliosundur ama kendine ve ya burdaki diğer kişilere itiraf edemiosundur. bu adamların ülkesinde millet vekilleri dönüp te biz 7 milyar maaşla geçinemioruz bize 12 milyar verin demiorlar. şunu anlamalısınızki her zaman ''istem deil sistem le yönetilmelisin''( giresun üniversitesi yard. doç. nazım kuruca) işte o ev mezusu da sisteme göre halledilio bizimki gibi dönüpte zengin mahallesi fakir mahallesi yok çünkü sistemli bir şekilde hareket edilior bizde bir zengin götünü sağlama almış kişiler büyük yerlerde tanıdıkları olan kişiler ne sölerse o oluyor işte adamlar bunun önüne geçmeye çalışıyorlar işte komünizm böyler bir şey hak ve adalet sistemi dir eğer sen komünizmi sscb nin komünizmi ile karıştırdıysan vay haline sen daha çok kitap okumalısın belki o zaman anlarsın neden ben TeK_YoL_DevRimM diyorum ve bir sürü insan aynı şeyi söylüyor DENİZ GEZMİŞ'in savunmasında sölediği bi söz var '' ve ben 24 yaşımdayken kendimi Türkiyenin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum'' diye belki sana biraz devleti için eşitlik için halkı için çalışmanın ne olduğunu anlatır. . .

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

Komünizm ******** Her Görüldüğü yerde Ezilmelidir !

 

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

 

 

"Biz ne bolşeviğiz ne de komünist;ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü, biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız."

 

-Mustafa Kemal Atatürk-

 

Atatürk, millet realitesinin ve milliyetçiliğin temel unsurlarını red ve inkar eden Marksizm'in ve komünizmin kesinlikle karşısındadır. Ülkeyi felakete sürükleyecek, sınıflara bölecek, menfaat gruplarını çatışmaya sokacak bu ideolojilerin her zaman karşısında yer almıştır. Atatürk'ün başlattığı Türk Devrimi doğuşundan itibaren bu tehlikelerle karşılaşmış, Bolşevik liderler, Türkiye'de komünist köylü hareketin yapılmasını sürekli teşvik ve tahrik etmişlerdir. Komünistler, Türkiye'de milli ve bağımsız bir devletin kurulmasını istememişlerdir. Sosyal Hariciye Komiseri Çiçerin, daha 13 Eylül 1919'da, Sivas Kongresi sıralarında, Türk köylüsünün komünist olmayan idarecilere karşı isyan etmesini tavsiye ederek, Türk hareketine karşı davranış ve anlayışını göstermiştir.

 

Komünizmin Türk Devrimi için sakıncalı ve tehlikeli olduğunu, Büyük Atatürk çeşitli vesilelerle değişik zamanlarda ifade etmiştir. Sivas Kongresi'nden hemen sonra, Amerikalı General Harbord'a verilen 27 Eylül 1919 tarihli muhtırada Mustafa Kemal Paşa, Milli Harekat'ın amacını anlatmış ve komünizmle ilgili görüşlerini şöyle dile getirmiştir:

 

"Bolşeviklere gelince, bizim memleketimizde bu doktrinin hiçbir şekilde bir yeri olamaz. Dinimiz, adetlerimiz ve aynı zamanda sosyal bünyemiz tamamiyle böyle bir fikrin yerleşmesine müsait değildir. Türkiye'de ne büyük kapitalistler, ne de milyonlarca zanaatkar ve işçi vardır. Diğer taraftan zirai bir problemimiz yoktur. Son olarak, sosyal bakımdan dini prensiplerimiz bolşevizmi benimsemekten bizi uzak tutmaktadır." (Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, IV., 1917-1938, Ankara, 1964, s.78)

 

Ayrıca Atatürk, çeşitli zamanlarda komünizmi tehlikeli gördüğünü ve hiçbir zaman bu karanlık sisteme geçit vermeyeceğini ifade etmiştir. Atatürk'ün bu konudaki bir sözü şöyledir:

 

6 Şubat 1921'de,

 

"Komünizm içtimai bir meseledir. Memleketimizin hali, memleketimizin içtimai şeraiti, dini ve milli ananelerinin kuvvetli, Rusya'daki komünizmin bizce tatbikine müsait olmadığı kanaatini teyit eder bir mahiyettedir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. III, 2. Baskı, s .20)

 

2 Kasım 1922'de,

 

"Şurası unutulmamalı ki, bu tarz-ı idare, bir bolşevik sistemi değildir. Çünkü, biz ne bolşevizim ne de komünist; ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü, biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız. Hülasa, bizim şekl-i hükümetimiz tam bir demokrat hükümetidir ve lisanımızda bu hükümet halk hükümeti diye yad edilir." (Ag.e, c .3, 2. Baskı, s. 20)

 

21 Haziran 1935'te,

 

"Türkiye'de bolşeviklik olmayacaktır. Çünkü, Türk Hükümeti'nin ilk gayesi halka hürriyet ve saadet verme, askerlerimize olduğu kadar, sivil halkımıza da iyi bakmaktır." (A.g.e., c. 3, 2. Baskı, s. 99)

 

Son derece ileri görüşlü bir insan olan Atatürk'ün her zaman olduğu gibi bu düşüncesinde de yanılmadığı açık bir gerçektir.

 

Nitekim, Rus yöneticilerin bu rejimi uyguladıkları ilk yıllarda, kendi vatandaşlarına bile nasıl zalimce davrandıkları bilinmektedir. Kitleler halinde Rus halkının katledildiği gerçeği, tüm dünyanın şahit olduğu bir olaydır. Lenin ve onu izleyen komünist yöneticiler, SSCB'ni meydana getiren milletlere bolluk, refah ve güzel bir yaşam vaad etmiş, ancak sözlerinde durmamışlardır. İnsanlara güzel bir hayat getireceği iddiasıyla ortaya çıkan bu sistem, uygulandığı ülkelerin halklarına ölüm, esaret ve sefaletten başka bir şey getirmemiştir.

 

Bütün bu olayları yakından izlemiş olan Atatürk, 1932 yılında Amerikalı subay Mac Arthur'la yaptığı bir konuşmada komünizmle ilgili düşüncelerini bütün açıklığıyla şöyle ifade etmiştir:

 

"Bugün Avrupa'nın doğusunda bütün uygarlıkları ve hatta bütün insanlığı tehdit eden yeni bir güç belirmiştir. Bütün maddi ve manevi imkanlarını top yekün bir şekilde, dünya ihtilali gayesi uğruna, seferber eden bu korkunç kuvvet, üstelik Avrupalılar ve Amerikalılarca henüz malum olmayan, yepyeni siyasal metodlar tatbik etmekte ve rakiplerinin en küçük hatalarından bile mükemmelen istifade etmesini bilmektedir. Avrupa'da çıkacak bir savaşın başlıca galibi ne İngiltere, ne Fransa, ne de Almanya'dır. Sadece bolşevizmdir. Rusya'nın yakın komşusu ve bu memleketle en çok savaşmış bir millet olarak biz Türkler, orada cereyan eden olayları yakından izliyor ve tehlikeyi bütün çıplaklığıyla görüyoruz. Uyanan Doğu milletlerinin düşünce yapılarını mükemmelen sömüren, onların milli ihtiraslarını okşayan ve kinleri tahrik etmesini bilen bolşevikler, yalnız Avrupa'yı değil, Asya'yı da tehdit eden başlıca kuvvet halini almışlardır." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 3, s. 94-95)

 

Büyük Önder Atatürk Ali Fuat Cebesoy'a yazdığı mektupta komünizm tehlikesine karşı Türk Milleti adına duyduğu endişeyi şöyle dile getirmiştir:

 

"Komünistliğin memleketimizde değil, henüz Rusya'da bile tatbik kabiliyeti hakkında açık kanaatler hasıl olamadığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber içerden ve dışardan çeşitli maksatlarla bu akımın memleketimizi içine girmekte olduğu ve buna karşı akla uygun tedbir alınmadığı takdirde milletin pek çok muhtaç olduğu birlik ve sükununu bozan durumların ortaya çıkması da imkan dairesinde görülmüştü. ..." (31 Ekim 1920, SD, IV, s. 360-361, Ali Fuat Cebesoy'a yazdığı mektuptan)

 

Atatürk, tüm dünyayı tehdit eden bu tehlikeye karşı, milletin düşüncelerinde ve sosyal kurumlarda uygulanacak yöntemleri çözüm olarak görmektedir. Bu tehlikeye karşı öngördüğü değişiklikleri ise kendi sözleriyle şöyle özetlemek mümkündür:

 

"Rusya hariç olmak üzere bütün dünyada, her kişi menfaat ve zararı kendine ait olmak üzere hayatını düzenler. Yalnız her kişiye çalışmalarında yeni yasal vasıtalar ve haklar verilir." (Medeni Bilgiler ve M. K. Atatürk'ün El Yazıları, Afet İnan, s. 68)

 

"Devlet bireyin yerini alamaz, fakat, bireyin gelişme ve kalkınması için genel koşulları göz önünde bulundurmalıdır. Devlet eliyle yapılacak işler, bireyin büyük kar getirmediğinden dolayı yapmayacağı işler veya milli çıkarlar için gerekli olan ekonomik işleri kapsar. Özgürlüklerin ve yurt bağımsızlığının sağlanması ve korunması ile iç işlerinin düzenlenmesi nasıl devletin görevi ise, devlet vatandaşların öğretimi, eğitimi, sağlığıyla ilgilenmek zorundadır. Devlet, memleketin asayiş ve savunması için yollarla, demir yolları ile, telgrafla, telefonla, memleketin hayvanlarıyla, her türlü taşıtlarıyla, milletin genel servetiyle yakından ilgilidir. Memleket yönetiminde ve savunmasında, bu saydıklarımız, toptan, tüfekten, her türlü silahtan daha önemlidir. ... Özel çıkarlar çoğunlukla, genel çıkarlarla tezat halinde bulunur. Bir de, özel çıkarlar, en nihayet rekabete dayanır. Oysa, yalnız bununla ekonomik düzen kurulamaz. Bu kanıda olanlar kendilerini, bir serap karşısında, aldatılmaya terk edenlerdir. ...Bir de, ferdin kişisel çalışmaları, ekonomik kalkınmanın esas kaynağı olarak kalmalıdır. Ferdin inkişafına (gelişme) mani olmamak bilhassa iktisadi sahadaki özgürlük ve teşebbüsler önünde devletin kendi faaliyeti ile bir engel yaratmaması demokrasi prensibinin önemli esasıdır. (Medeni Bilgiler ve M. K. Atatürk'ün El Yazıları, Afet İnan, s. 46-47)

 

Türkiye'ye sosyal, ekonomik ve kültürel yön vermeyi hedefleyen Atatürk, hedefini gerçekleştirmede komünizmi, halkı için büyük bir tehlike olması dışında farklı bir şekilde değerlendirmemiştir. Çünkü, bu kuramda fert yok, devlet vardı. O, "Ferdin hakkı ferde, devletin payı devlete" diyordu. Ne ferdi yutan devlet, ne devleti sömüren fert olmalıydı. Bu nedenle devletçilik ilkesini esas aldı.

 

Bu düşüncelerinin aksi yani komünizmin uygulanması halkın özgürlüğünün alınması, ülkenin kalkınma yerine yok olma sürecine girmesi demekti. Bu nedenlerledir ki, Atatürk komünizmi aziz Türk Milleti için büyük bir tehlike olarak görmüştür. Komünizmin hiçbir şekilde, hayatını adadığı vatanına girmesini istemeyen Atatürk Milleti'ni bu büyük tehlikeye karşı uyarmıştır. Yüce Atatürk'ün, "Komünizm, Türk Dünyası'nın en büyük tehlikesidir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir." (Faruk Şükrü Yersel, Eskişehir Gazetesi, 1926) sözlerinde Türk Milleti'ne yaptığı uyarı açıktır. Bu nedenle Türk Milleti, komünizmi en büyük düşman bilmeyi ve gördüğü her yerde ezmeyi, Türklüğe karşı manevi bir sorumluluk olarak kabul etmektedir.

 

Kaldı ki, Türk Milleti'nin üstün zekasının bilincinde olan Atatürk, komünizmin Türkiye'de hiçbir zaman başarılı olamayacağını, bizzat defalarca ifade etmiştir. Örneğin, 1935 yılında yaptığı bir konuşmada "Türkiye hiçbir zaman bolşevik olmayacaktır. Çünkü Türk Hükümeti'nin ilk amacı halka özgürlük ve mutluluk vermek, askerlerimize olduğu kadar sivil halka da iyi bakmaktır." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 3, s. 99) ifadelerini kullanmıştır.

 

Atatürk başka konuşmalarında da komünizme karşı olan kesin kararını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Aynı zamanda Büyük Önder komünizmi, faşizm ve Nazizm'le birlikte şu sözleriyle değerlendirerek bu konulardaki düşüncelerini de şöyle dile getirmektedir:

 

"Biz büyük savaşlar görmüş, büyük bir milletiz.. Ama savaşçı değil, barışçı felsefeyi benimsemiş bir milletiz. ... Kendimizi dünyadan soyutlayamayız. Dünya nimetlerinin emperyalist ülkeler tarafından zaman zaman pervasızca paylaşıldığını ve bu paylaşma esnasında gelişmemiş ülkelerin tarihten silindiğini hafızalardan silmek kadar gaflet olamaz. Dünyanın bugünkü durumu hiç de parlak görünmüyor. Her ülke, gençliğini bir başka ideolojiye sahip olarak yetiştirme gayreti içinde. İtalya faşizm ideolojisine dört elle sarılmış. Bu ülkenin diktatörü olan Mussolini ülkesinin sekiz milyon faşist gencinin süngüsü üzerinde yaşadığını haykırıp duruyor... Almanya'da Hitler'in yaratarak geliştirmekte olduğu Nazilik de faşizmin bir başka, bir büyük tehkileli benzeridir. Hitler bir ırkçıdır. Dikkat buyurunuz, milliyetçi demiyorum, ırkçıdır diyorum. Alman ırkını en üstün ırk olarak gören bir mecnundur. Tekmil Alman gençliğini peşine takmış, onlara bu ideali aşılamıştır. Moskova'da oynanan oyun ise bir başka türlüdür. Stalin yalnız kendi gençliğine değil, dünya gençliğine komünistlik ideolojisini aşılamaya çalışıyor. Komünistlik propagandasının, fukarası ve cahili çok ülkelerde ne kolay taraftar topladığı ise ortada bir gerçektir." (Atatürk'ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti, Sabiha Gökçen, s.155)

 

"... Hayır. Ne komünizm ne de faşizm... Bu iki ideoloji de memleketimizin, ulusumuzun gerçeklerine karakterine asla uymaz. Şunu da hemen ilave edeyim ki, ne faşizmin ne de Nazizm'in sonu yoktur." (Atatürk'ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti, Sabiha Gökçen, s.159)

 

Bu sözlerden de açıkça anlaşıldığı üzere, Atatürk açık beyanlarıyla komünizmi "en büyük düşman" ilan etmiştir. Faşizmin de komünizmin de Türk Milleti içinde barınamayacağına dikkat çekmiştir. Milletine, komünist veya faşist olmamayı, bu eğilimleri her görüldüğü yerde ezmeyi ve komünist yayılmacılığa karşı Misak-ı Milli sınırlarını korumayı vasiyet etmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Komünizm ******** Her Görüldüğü yerde Ezilmelidir !

 

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

 

 

"Biz ne bolşeviğiz ne de komünist;ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü, biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız."

 

-Mustafa Kemal Atatürk-

 

Atatürk, millet realitesinin ve milliyetçiliğin temel unsurlarını red ve inkar eden Marksizm'in ve komünizmin kesinlikle karşısındadır. Ülkeyi felakete sürükleyecek, sınıflara bölecek, menfaat gruplarını çatışmaya sokacak bu ideolojilerin her zaman karşısında yer almıştır. Atatürk'ün başlattığı Türk Devrimi doğuşundan itibaren bu tehlikelerle karşılaşmış, Bolşevik liderler, Türkiye'de komünist köylü hareketin yapılmasını sürekli teşvik ve tahrik etmişlerdir. Komünistler, Türkiye'de milli ve bağımsız bir devletin kurulmasını istememişlerdir. Sosyal Hariciye Komiseri Çiçerin, daha 13 Eylül 1919'da, Sivas Kongresi sıralarında, Türk köylüsünün komünist olmayan idarecilere karşı isyan etmesini tavsiye ederek, Türk hareketine karşı davranış ve anlayışını göstermiştir.

 

Komünizmin Türk Devrimi için sakıncalı ve tehlikeli olduğunu, Büyük Atatürk çeşitli vesilelerle değişik zamanlarda ifade etmiştir. Sivas Kongresi'nden hemen sonra, Amerikalı General Harbord'a verilen 27 Eylül 1919 tarihli muhtırada Mustafa Kemal Paşa, Milli Harekat'ın amacını anlatmış ve komünizmle ilgili görüşlerini şöyle dile getirmiştir:

 

"Bolşeviklere gelince, bizim memleketimizde bu doktrinin hiçbir şekilde bir yeri olamaz. Dinimiz, adetlerimiz ve aynı zamanda sosyal bünyemiz tamamiyle böyle bir fikrin yerleşmesine müsait değildir. Türkiye'de ne büyük kapitalistler, ne de milyonlarca zanaatkar ve işçi vardır. Diğer taraftan zirai bir problemimiz yoktur. Son olarak, sosyal bakımdan dini prensiplerimiz bolşevizmi benimsemekten bizi uzak tutmaktadır." (Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, IV., 1917-1938, Ankara, 1964, s.78)

 

Ayrıca Atatürk, çeşitli zamanlarda komünizmi tehlikeli gördüğünü ve hiçbir zaman bu karanlık sisteme geçit vermeyeceğini ifade etmiştir. Atatürk'ün bu konudaki bir sözü şöyledir:

 

6 Şubat 1921'de,

 

"Komünizm içtimai bir meseledir. Memleketimizin hali, memleketimizin içtimai şeraiti, dini ve milli ananelerinin kuvvetli, Rusya'daki komünizmin bizce tatbikine müsait olmadığı kanaatini teyit eder bir mahiyettedir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. III, 2. Baskı, s .20)

 

2 Kasım 1922'de,

 

"Şurası unutulmamalı ki, bu tarz-ı idare, bir bolşevik sistemi değildir. Çünkü, biz ne bolşevizim ne de komünist; ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü, biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız. Hülasa, bizim şekl-i hükümetimiz tam bir demokrat hükümetidir ve lisanımızda bu hükümet halk hükümeti diye yad edilir." (Ag.e, c .3, 2. Baskı, s. 20)

 

21 Haziran 1935'te,

 

"Türkiye'de bolşeviklik olmayacaktır. Çünkü, Türk Hükümeti'nin ilk gayesi halka hürriyet ve saadet verme, askerlerimize olduğu kadar, sivil halkımıza da iyi bakmaktır." (A.g.e., c. 3, 2. Baskı, s. 99)

 

Son derece ileri görüşlü bir insan olan Atatürk'ün her zaman olduğu gibi bu düşüncesinde de yanılmadığı açık bir gerçektir.

 

Nitekim, Rus yöneticilerin bu rejimi uyguladıkları ilk yıllarda, kendi vatandaşlarına bile nasıl zalimce davrandıkları bilinmektedir. Kitleler halinde Rus halkının katledildiği gerçeği, tüm dünyanın şahit olduğu bir olaydır. Lenin ve onu izleyen komünist yöneticiler, SSCB'ni meydana getiren milletlere bolluk, refah ve güzel bir yaşam vaad etmiş, ancak sözlerinde durmamışlardır. İnsanlara güzel bir hayat getireceği iddiasıyla ortaya çıkan bu sistem, uygulandığı ülkelerin halklarına ölüm, esaret ve sefaletten başka bir şey getirmemiştir.

 

Bütün bu olayları yakından izlemiş olan Atatürk, 1932 yılında Amerikalı subay Mac Arthur'la yaptığı bir konuşmada komünizmle ilgili düşüncelerini bütün açıklığıyla şöyle ifade etmiştir:

 

"Bugün Avrupa'nın doğusunda bütün uygarlıkları ve hatta bütün insanlığı tehdit eden yeni bir güç belirmiştir. Bütün maddi ve manevi imkanlarını top yekün bir şekilde, dünya ihtilali gayesi uğruna, seferber eden bu korkunç kuvvet, üstelik Avrupalılar ve Amerikalılarca henüz malum olmayan, yepyeni siyasal metodlar tatbik etmekte ve rakiplerinin en küçük hatalarından bile mükemmelen istifade etmesini bilmektedir. Avrupa'da çıkacak bir savaşın başlıca galibi ne İngiltere, ne Fransa, ne de Almanya'dır. Sadece bolşevizmdir. Rusya'nın yakın komşusu ve bu memleketle en çok savaşmış bir millet olarak biz Türkler, orada cereyan eden olayları yakından izliyor ve tehlikeyi bütün çıplaklığıyla görüyoruz. Uyanan Doğu milletlerinin düşünce yapılarını mükemmelen sömüren, onların milli ihtiraslarını okşayan ve kinleri tahrik etmesini bilen bolşevikler, yalnız Avrupa'yı değil, Asya'yı da tehdit eden başlıca kuvvet halini almışlardır." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 3, s. 94-95)

 

Büyük Önder Atatürk Ali Fuat Cebesoy'a yazdığı mektupta komünizm tehlikesine karşı Türk Milleti adına duyduğu endişeyi şöyle dile getirmiştir:

 

"Komünistliğin memleketimizde değil, henüz Rusya'da bile tatbik kabiliyeti hakkında açık kanaatler hasıl olamadığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber içerden ve dışardan çeşitli maksatlarla bu akımın memleketimizi içine girmekte olduğu ve buna karşı akla uygun tedbir alınmadığı takdirde milletin pek çok muhtaç olduğu birlik ve sükununu bozan durumların ortaya çıkması da imkan dairesinde görülmüştü. ..." (31 Ekim 1920, SD, IV, s. 360-361, Ali Fuat Cebesoy'a yazdığı mektuptan)

 

Atatürk, tüm dünyayı tehdit eden bu tehlikeye karşı, milletin düşüncelerinde ve sosyal kurumlarda uygulanacak yöntemleri çözüm olarak görmektedir. Bu tehlikeye karşı öngördüğü değişiklikleri ise kendi sözleriyle şöyle özetlemek mümkündür:

 

"Rusya hariç olmak üzere bütün dünyada, her kişi menfaat ve zararı kendine ait olmak üzere hayatını düzenler. Yalnız her kişiye çalışmalarında yeni yasal vasıtalar ve haklar verilir." (Medeni Bilgiler ve M. K. Atatürk'ün El Yazıları, Afet İnan, s. 68)

 

"Devlet bireyin yerini alamaz, fakat, bireyin gelişme ve kalkınması için genel koşulları göz önünde bulundurmalıdır. Devlet eliyle yapılacak işler, bireyin büyük kar getirmediğinden dolayı yapmayacağı işler veya milli çıkarlar için gerekli olan ekonomik işleri kapsar. Özgürlüklerin ve yurt bağımsızlığının sağlanması ve korunması ile iç işlerinin düzenlenmesi nasıl devletin görevi ise, devlet vatandaşların öğretimi, eğitimi, sağlığıyla ilgilenmek zorundadır. Devlet, memleketin asayiş ve savunması için yollarla, demir yolları ile, telgrafla, telefonla, memleketin hayvanlarıyla, her türlü taşıtlarıyla, milletin genel servetiyle yakından ilgilidir. Memleket yönetiminde ve savunmasında, bu saydıklarımız, toptan, tüfekten, her türlü silahtan daha önemlidir. ... Özel çıkarlar çoğunlukla, genel çıkarlarla tezat halinde bulunur. Bir de, özel çıkarlar, en nihayet rekabete dayanır. Oysa, yalnız bununla ekonomik düzen kurulamaz. Bu kanıda olanlar kendilerini, bir serap karşısında, aldatılmaya terk edenlerdir. ...Bir de, ferdin kişisel çalışmaları, ekonomik kalkınmanın esas kaynağı olarak kalmalıdır. Ferdin inkişafına (gelişme) mani olmamak bilhassa iktisadi sahadaki özgürlük ve teşebbüsler önünde devletin kendi faaliyeti ile bir engel yaratmaması demokrasi prensibinin önemli esasıdır. (Medeni Bilgiler ve M. K. Atatürk'ün El Yazıları, Afet İnan, s. 46-47)

 

Türkiye'ye sosyal, ekonomik ve kültürel yön vermeyi hedefleyen Atatürk, hedefini gerçekleştirmede komünizmi, halkı için büyük bir tehlike olması dışında farklı bir şekilde değerlendirmemiştir. Çünkü, bu kuramda fert yok, devlet vardı. O, "Ferdin hakkı ferde, devletin payı devlete" diyordu. Ne ferdi yutan devlet, ne devleti sömüren fert olmalıydı. Bu nedenle devletçilik ilkesini esas aldı.

 

Bu düşüncelerinin aksi yani komünizmin uygulanması halkın özgürlüğünün alınması, ülkenin kalkınma yerine yok olma sürecine girmesi demekti. Bu nedenlerledir ki, Atatürk komünizmi aziz Türk Milleti için büyük bir tehlike olarak görmüştür. Komünizmin hiçbir şekilde, hayatını adadığı vatanına girmesini istemeyen Atatürk Milleti'ni bu büyük tehlikeye karşı uyarmıştır. Yüce Atatürk'ün, "Komünizm, Türk Dünyası'nın en büyük tehlikesidir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir." (Faruk Şükrü Yersel, Eskişehir Gazetesi, 1926) sözlerinde Türk Milleti'ne yaptığı uyarı açıktır. Bu nedenle Türk Milleti, komünizmi en büyük düşman bilmeyi ve gördüğü her yerde ezmeyi, Türklüğe karşı manevi bir sorumluluk olarak kabul etmektedir.

 

Kaldı ki, Türk Milleti'nin üstün zekasının bilincinde olan Atatürk, komünizmin Türkiye'de hiçbir zaman başarılı olamayacağını, bizzat defalarca ifade etmiştir. Örneğin, 1935 yılında yaptığı bir konuşmada "Türkiye hiçbir zaman bolşevik olmayacaktır. Çünkü Türk Hükümeti'nin ilk amacı halka özgürlük ve mutluluk vermek, askerlerimize olduğu kadar sivil halka da iyi bakmaktır." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 3, s. 99) ifadelerini kullanmıştır.

 

Atatürk başka konuşmalarında da komünizme karşı olan kesin kararını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Aynı zamanda Büyük Önder komünizmi, faşizm ve Nazizm'le birlikte şu sözleriyle değerlendirerek bu konulardaki düşüncelerini de şöyle dile getirmektedir:

 

"Biz büyük savaşlar görmüş, büyük bir milletiz.. Ama savaşçı değil, barışçı felsefeyi benimsemiş bir milletiz. ... Kendimizi dünyadan soyutlayamayız. Dünya nimetlerinin emperyalist ülkeler tarafından zaman zaman pervasızca paylaşıldığını ve bu paylaşma esnasında gelişmemiş ülkelerin tarihten silindiğini hafızalardan silmek kadar gaflet olamaz. Dünyanın bugünkü durumu hiç de parlak görünmüyor. Her ülke, gençliğini bir başka ideolojiye sahip olarak yetiştirme gayreti içinde. İtalya faşizm ideolojisine dört elle sarılmış. Bu ülkenin diktatörü olan Mussolini ülkesinin sekiz milyon faşist gencinin süngüsü üzerinde yaşadığını haykırıp duruyor... Almanya'da Hitler'in yaratarak geliştirmekte olduğu Nazilik de faşizmin bir başka, bir büyük tehkileli benzeridir. Hitler bir ırkçıdır. Dikkat buyurunuz, milliyetçi demiyorum, ırkçıdır diyorum. Alman ırkını en üstün ırk olarak gören bir mecnundur. Tekmil Alman gençliğini peşine takmış, onlara bu ideali aşılamıştır. Moskova'da oynanan oyun ise bir başka türlüdür. Stalin yalnız kendi gençliğine değil, dünya gençliğine komünistlik ideolojisini aşılamaya çalışıyor. Komünistlik propagandasının, fukarası ve cahili çok ülkelerde ne kolay taraftar topladığı ise ortada bir gerçektir." (Atatürk'ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti, Sabiha Gökçen, s.155)

 

"... Hayır. Ne komünizm ne de faşizm... Bu iki ideoloji de memleketimizin, ulusumuzun gerçeklerine karakterine asla uymaz. Şunu da hemen ilave edeyim ki, ne faşizmin ne de Nazizm'in sonu yoktur." (Atatürk'ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti, Sabiha Gökçen, s.159)

 

Bu sözlerden de açıkça anlaşıldığı üzere, Atatürk açık beyanlarıyla komünizmi "en büyük düşman" ilan etmiştir. Faşizmin de komünizmin de Türk Milleti içinde barınamayacağına dikkat çekmiştir. Milletine, komünist veya faşist olmamayı, bu eğilimleri her görüldüğü yerde ezmeyi ve komünist yayılmacılığa karşı Misak-ı Milli sınırlarını korumayı vasiyet etmiştir.

 

 

Mustafa Kemal'in Sosyalistler Hakkında İzlediği Politika Çıkar Politikasından İbarettir. Kurtuluş Savaşı Yıllarında Sosyalistleri Dost Olarak Göstermiş ve Onlardan Yardım isteğinde bile bulunmuş, Hatta ve Hatta Kapitalistlere Karşı İşbilriği Yapmaya çağırmıiştır. Türkiye Cumhuriyeti Kurulduktan Sonra da Tüh-kaka Politikasına girişmiştir...

 

Marksizm'in karşısında Olduğu Millyetçilik, Milletini Sevme ve Milli Şuurla Hareket Etme Mahabından Uzakta Olup, Şovenizme uzanan yoldaki Milliyetçiliğe Karşıdır. Yani Milliyetçiliğe İdeoloji Olarak Karşıdır. Yoksa Her İnsanda Milliyetçi Bir Duygu vardır ve Bu Duygu Doğuştan Gelir ve ya Büyüme aşamasında kazanılır. Millet Realitesinden Ne anladığınızı Bilmiyorum ama Reailteyi, - Gerçeklik- anlamı ile kullandı iseniz, Marks ve Lenin Millet Gerçeğini İnkâr Etmemiştir. Marksizm/Leninizme göre Milletin Farklılıkları, Milletlerin Zenginliğidir ve Bunu Hiçbir zaman inkâr etmemişlerdir. Buna Kanıt Ulusların Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkıdır.

 

Sivasla İlgili anlattıklarınızın Tahrilsel bir gerçekliği bulunmamaktadır. Nasyonel Sosyalistlerin, Sosyalizmi karalamalarından İbarettir. Çünkü Sovyet Rusya, Daima Kapitalist Devletlere Karşı Mücadelenin Yanındadır. Zaten İnsanları Yanıltan bu tür Yanlış Önermelerdir...

 

Ayrıca Ziari Problemin Olup-Olmamasının belirtilmesi yanlış ve gereksizdir. Çünkü Sosyalizm Sadece Kırlardan Şehirlere Değil, Aynı zamanda Şehirlende de Kırlara Yayılabilir. Bu da, Sosyalizm'in Tam Olarak anlaşılamadığının Göstergesidir. Zaten Atatürk'ün Sosyalizm/Komünizmi anlama Şansı Yoktur. Çünkü Marks ve Engels İle Ortaya Çıkan Düşünceler Lenin Tarafından Geliştirilmiş ve sürekli Bir devinim içerisinde gelişmiştir. Yani Tarihsel Olarak Atatürk'ün Sosyalizm/Komünizmi Tanıması imkansızdır...

 

Rus Yöneticilerin Zalim Davranışlarından Bahsetmiş, Verdikleri Sözü Tutmamakla ve Ülkeleri Sefalete Götürmekle itham etmişsiniz. Hatta Daha da ileri giderek Halkların Katledildiğini ileri sürmüşsünüz. Eğer Varsa, Böyle Bir Olayı Örnek Gösterebilir misiniz?

 

Lütfen Bilmediğiniz Konularda Düşünceler İleri Sürmeyiniz. Sovyetler Dağıldıktan Sonra Türkiye'ye Göç Eden İNsanlardan Birçok Tanıdığım Var. Hepside, Kapitalistlerin Oyunlarına Uymaktan, Sizin Söylediğiniz gibi düşüncelere inanıp ayrılmaktan ötürü ekonomilerinin, İthala-İhracat Dengelerinin Bozulmasından şikayetçiler...

 

Lenin ve Sonrakiler Demişsiniz, Sovyet Tarihinde Sosyalizm Bozulmadığı Dönemlerde Sadece Stalin'in Diktatör Uygulamaları Vardır. Ancak Bununda Yaşağını Dönemle Olan İlgisi Dikkate Alınmalıdır. Hitler Karşısında Aski Birinin Dayanması İmkansızdır ve Dayanamamıştırda. Bugün Avrupa Ve Pek Çok Ülke Kızılorduya Pek Çok ŞEy Borçludur. Çünkü Adolf'un Erlerini Kızılordu Durdurmuştur. Büyük İhtimalle Dediğiniz Ekonomik Sarsıntılar Bu Dönemde Görülmüştür. Eğer Ekonomik Bilginiz Varsa, Ekonomik Sasıntıların Sebebini Açıklayabilirim... Belirtmeniz Yeterli...

 

Aynı Şekilde İBu Sözüm, iktisadi Olarakta Yüklenmeleriniz İçinde Geçerli. Şuan Cvp Vermiyorum... Çünkü İktisadi Bilgi Düzeyinizi Bilmiyorum. Sakın Bu Sözümü Aşşağılama Olarak Algılamayın. Çünkü Öyle Bİr söz değil. Sadece Demek İstediğim, Yazacağım yazının iktidasi Bİlginizde Doğru Orantılı Olduğudur...

 

NoT: Bilip Bilmeden Komünizm'im Görüldüğü Yerde Ezilmesinden Bahsetmişsiniz. Peki Komünizm Nedir? Neden Ezilmelidir? Peki Ezilmeliyse, Benimsenmesi Gereken Sistem Ne/Nasıl Olmalıdır? Komünizm Çağımızda Görülebilir mi? Geçmişte Görülmüş Örnekleri Var mıdır?

 

Konu Hakkındaki Kendi Düşüncelerini Yazarsanız Sevinirim...

Çünkü Sürekli Alıntı Yaptığınız Atatürk Bile Düşüncelerinin Dogmatik Olmadığını Söylemiştir. Günün Gençliği Başkalarının Düşünceleri Kendine Mâl Etmek Yerine, Kendi Düşüncelerini Geliştiremediğ sürece Gerek Türkiye'nin, Gerekse Dünya'nın İleri Gitmesi Beklenemez...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Komünizm ve Sosyalizm biribirine karistirilmamasi gereken iki ayri kavram ve rejimdir.

 

Sosyalizm'in esasi,milli menfaatler icin gerekli üretim vasitalarinin hukuki ve demokratik yollardan devletlestirilmesi ve herkesin emeginin karsiligi kadar gelir elde etmesidir.

Komünizm,kanun ve nizama dayanmadan bireyin rizasina aykiri olarak her seyi devletlestiren bir diktatörlüktür ve Fasizm kadar tehlikelidir.

 

Komünizmin cesitli tarifleri vardir.Bu konu üzerinde duranlar,komünizmi degisik yönlerinden alip incelemisler veya bir yönünü alip kendi inanclarina göre degerlendirmislerdir.Siyasi alanda olsun,ekonomik alanda olsunher sinif halk komünizmi kendi cikarlarina uygun geldigi gibi tanimlar inanmak istedigi seylerin komünizmde olduguna kendini nandirmaya calisir.Kisacasi insanoglu inanmak istedigi seye inanir.Bu sebeple,körü körüne belirli bir fikri savunma yoluyla bir ideolojiyi tanitmaktansa bu konudaki cesitli görüsleri,bu görüslerin her biri icin yapilan elestirileri ve bu ideolojinin dogusunu gelismesini bilmek daha dogrudur.

 

Cok dar anlamda Komünizm "her türlü varliga ortak sahip olunmasi"anlamina gelir.Daha genis bir aciklama ise komünizmin,"kapitalizmi ortadan kaldirip her türlü malin müstereken sahip olunacagi,ekonomik faaliyetlerin toplum tarafindan planlanip kontrol edilecegi ve gelir dagiliminin-herkesten verebilecegi kadar alip,herkese ihtiyaci kadar vermek-prensibi üzerine kurulacagi bir toplum yaratma arzusu oldugudur.

 

Komünizm ilk defa 1840 lardan sonra Fransa'da kullanilmaya baslandi.Fakat Komünizme esas teskil eden "Sahsi servet bütün sosyal düzensizligin kaynagidir"seklindeki görüs,bu tarihten cok daha önce de mevcuttu.Bilhassa köylü sinifi az gelirli vatandaslar bu duruma düsmelerine sebep olarak bazi az sayidaki kisinin sahsi varlik sahibi olmalarina baglarlar ve bunlarin ortadan kaldirilmasi ile kendi durumlarinin düzelecegine inaniyorlardi.Fakat bu tedavi caresini bir doktrin haline getirmeyi ve ona bir isim vermeyi kimse düsünmemisti.

 

Komünizmi pasif bir düsünce olmaktan kurtarip tatbik sahasina koyan ve ilk defa ihtilal fikrini komünizmle beraber kullanan Fransiz düsünürü "BABEUF"olmustu.1790 da Fransiz Hükümetine karsi basarisiz bir ihtilal tesebbüsünde bulunan BABEUF,neticedeGIYOTINDE can verdi ama fikirleri ve metodlari basta AUGUSTE BLANQUI olmak üzere bircok kimse tarafindan benimsendi.1836-1839 yillari arasinda Paris'te gizli cemiyetler kuruldu ve "KOMÜNIZM"bir ideoloji olarak ortaya cikti.Bu arada Blanqui ve arkdaslari Fransa'da iscileri teskilatlandirip hükümeti devirmeyi,cumhuriyetci ve komünist bir idare kurmayi tasarliyorlardi.

 

Modern Komünizmin esaslarini ilk ortaya koyan Karl Marx ve Friedrich Engels oldu.Müstereken yazdiklari "Komünist Manifestosu"nda ve daha sonraki eserlerinde komünizmin ana hatlarini tespit eden Marx ve Engels,materyalist düsünceyi,Hegel'in tarihsel gelisim nazariyesini,Ricardo'nun "emegin degeri"teorisini,Fransiz utopik sosyalistlerinin kapitalizme yönelttikleri elestirileri ve Blanqui'nin ihtilalci taktiklerini bir araya getirerek yeni bir doktrin yaratmis oldular.

 

Kapitalime karsi proletarya diktatörlügü kurmaya calisan ilk baslarda cazip ve fakir dostu görünen Komünizm Lenin'in Marx'in fikirlerini tatbik sahasina koyma girisimleriyle basarili olma belirtileri gösterirken Lenin'in ölümü üzerine yönetimi eline geciren STALIN komünizme kendinden bircok sey ilave ederek amacindan saptirmis ve siddet taktikleriyle dünya komünizmi fikrini bir kenara birakip önce Rusya'yi zemin olarak alip dünya ihtilalini gerceklestirmeyi düsündü.Ama sonunda bu calismalar insanlari kölelestirmekten öteye gecememistir.

 

Komünizm bir dogmadir.Sinif farkini yokedecegiz dedigi halde isci sinifini üstün tutmus idareyi onlara vermis karsi olanlari ise siddetle ortadan kaldirmistir.

Komünizm asiri derecede zora dayanir,taviz vermeyi bir büyüklükkarsi tarafin verdigi tavizleri ise bir zaafiyet olarak kabul eder.

Isci sinifinin doktatörlügü aslinda komünist partisinin ve liderlerinin zora dayanan idaresinden baska birsey degildir,bu da kisiin özgürlügünü yok eder.

 

Komünizm Kapitalizmin cökmeye mahkum oldugunu ileri sürer,eger durum hakikaten böyle ise ve kapitalizm nasil olsa mahvolacagina göre ihtilale ne lüzum vardi?

 

Komünizm siyasi bir diktatörlüktür.

 

Zora ve baskiya dayanan bir siyasi düzen icinde sadece bir tek siyasi partiye hak tanimistir,o da Komünist partisidir.

 

özetlersek Komünizm insan haklarina saygisi olmayan bir siyasi düzendir.

 

 

 

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Komünizm ve Sosyalizm biribirine karistirilmamasi gereken iki ayri kavram ve rejimdir.

.

.

.

Zora ve baskiya dayanan bir siyasi düzen icinde sadece bir tek siyasi partiye hak tanimistir,o da Komünist partisidir.

 

özetlersek Komünizm insan haklarina saygisi olmayan bir siyasi düzendir.

 

saygilarla

 

 

Merhaba,

Sosyalizm Hakkındaki açıklamanıza katılabilmeme rağmen, Komünizm ile ilgili açıklamanıza pekte katılabildiğim Söylenemez.

Birincisi, Sosyalizm'de Büyük çapta devletleşen üretim araçları ile Kültürel Etkinlik Yapıtlarının, Komünizmde de Kişi Rızasına aykırı olarak Bir Kez

Daha Devletleştirilmesi Söz konusu Olamaz. Zaten Komünizm Herşeyin Birden Devletleştirilmesi ile gelebilecek Bir Sistem olmadığı için Sosyalizmde devletleştirilemeyenin zaman içerisinde devletleştirilmesi ile meydana gelir. İşte Bunun içindir ki Kişi Rızasına aykırı olması Beklemenez...

 

Evet, Komünizm Bir Diktatörlüktür. Lakin, Kapitalist Anlamdaki Diktatörlük Kavramı İle Komünist Anlamdaki Diktatörlük Kavramı Bir Değildir. Komünizmde Diktatörlük, Bir Kişinin Herkesi Yönetmesi Değil, İşçi sınıfının Herkesi Yönetmesidir.

Şimdi ilk Sorun Şudur.;Hani Sınıflar Kalkacaktı?

Siz Kahvaltı Sofrasına Oturduğunuzda, Tüm Çeşitleri Kaldıracağım Diyerek Hepsini Kaldırabilirsiniz ama Bir Tek bile olsa, Yinecek Bir şey Bırakırsınız. Çünkü O Kahvaltı Sofrasıdır...

 

İkinci Sorunda Şudur; Madem İşçi Sınıfı Egemenliği Var, Eşitlik Nerede?

Sistemin Varolabilmesi için Asıl amaçlardan biri istihdam alanlarını arttırarak herkese iş sağlamak ve patron kavrayışını ortadan kaldırmak olduğu için zaten doğal olarak Herkes işçi statüsüne dahildir. Dolayısı ile Yöneten ile Yönetilen Aynıdır. Zaten Bundan Dolayı da Sistemin oturması ile Devletim Sönümlenmeye Başladığı Savunulur. Ancak Kapitalist Düzen İçerisinde Komünizmle İlgili Kesin Yargılara Varmak Pek Doğru Değildir...

 

 

 

" Cok dar anlamda Komünizm "her türlü varliga ortak sahip olunmasi"anlamina gelir."

 

Şeklindeki Düşüncelerinizde Yanlıştır. Çünkü Ne Kadar İndirgenirse İndirgensiz ,Komünizmde Ortadan Kalkan Şey Özel Mülkiyettir. Ancak İnsanın Kendi Malı Olması Kavramı [ Mülkiyet Demiyorum, Çünkü Bazı Yerlerde Özel Mülkiyet İle Mülk Bir tutulabiliyor] Halen devam Etmektedir. Bu da Her türlü Şeye Ortak Olunması Anlamınn Yanlışlığını Gösterir. Kaba Bir Tabirle, Benim Senin Karına Olan Ortaklığım Söz Konusu Olabilir mi? Tabii ki dee Hayır! [bunu Örnek Vermemin Sebebi, Komüzinmi Karalamak İsteyen İnsanların Böyle Örnekler Ortaya Atabilmesidir. Ne Kadar da Akıl Almaz şey Değil mi?]

 

Yukarıdaki Komünizm Tarihini Baz Alırsak, Bizim Anlattığımız Komünizm, Komünizm Değil, Başka Birşeydir. Eğer Benim Söylediğim Şey Komünizm ise;

Fransa'da Uygulanması Söz Konusu Bile Olamaz. Çünkü Dünya Tarihine Komünizme geçebilen Bir Devlet Yoktur. En İleri Uç Sosyalizm Olmuştur. Zaten Karl Ve Friedirick'in Manifesetosu Bilr 1848'de Çıkmıştır. Yani Fransa'da Komünizme Benzer bir sistem Uygulanmış Olsa Bile Bunun Komünizm Olması Olanaksızdır. Ayrıca Temellerini Komünist Temellerden aldığıda Tarihsel Bir Yanlıştır. Bir Hatta Daha eklmem Gerekirse şunu da Söylerim ki, İdeolojik Millyetçilik Akımının Hüküm Sürdüğü Bir Yer Komünist Rejimin Uygulanması Beklenemez...

 

Eğer Sizin Komünizm ise, Benim Söylediklerim Başka BirşeyDir. Çünkü Günümüzde Komünizm Kavramı [ Günümüzdeki Komünizm Derken 21.Yüzyıl Komünizmi ve Sosyalizmini Kastetmek İstemiyorum...] Temelleri Karl ve Friedirick'e Dayalıdır. Onların Düşüncelerini Modern Komünizm Olarak Yorumlarsak, Ben Şimdiye Kadar Hep Modern Komünizm İle ilgili Şeyler Yazdım ve Aslında Modern Olarak KAbul etmiyorum. Eğer aksini Söyler İsenizde, Sizin Bahsettiğiniz Komünist Temelleri Bilmediğimi Açıkça İtiraf Etmem Gerekir.

 

 

Kapitalizm Yıkılacağı Hakkındaki Düşünceler Hem Haklı, Hemde Haksızdır. Çünkü, Kapitalizm'in Yıkılma Sahfası, Aslında Yeni Pazar Açma İmkanı Kalmaması, Artı Malların Artması ve Buna Dayalı Olarakta Sermayenin Karşılığının Gelmemesine Dayanır. Ancak Geçmişte Yanılgıya Düşünülen Nokta Şudur Ki, Dünya Üzerinde Pazar Dağılımı Son Bulduğu Halde, Savaş Ve Benzeri Olaylarla Pazar İçerisinde "Küçük Pazarcıklar" Açma İmkanları vardır. Ve Bugün Kapitalizm'in Ayakta Kalmasının Sebeplerinden Biri Budur..

 

Sorunuza İşe Şu Cevap verilebilir;

 

 

Siz Bir Apartmana Yaşıyorsunuz. Fırıncının Çırağı Her Gün Saat 8.30'da Ekmeleri Getiriyor. Ama Şans O ki, Siz Birgün Saat 6.30 Kalktığınız ve 7.00'e Doğru Çok acıktınız. Ekmeğinize Yok. Peki Siz, Saat 8.30'a Kadar Ekmeğin Gelmesini mi Beklersiniz, Yoksa Komşulardan Veya Fırıncıların Birinden Ekmek Almaya mı Giderseniz?

 

Eğer 8.30'a Kadar Beklerim Derseniz İhtilâle Gerek Yoktur. Lakin, Gidip Ekmek alırım Derseniz Sorum Şu;

Zaten Ekmek Gelecekti, Neden Aldınız ki?

 

NoT;Fırıncının Saat 7.00 Ekmek Yapmış Olduğu Varsayılmalıdır...

 

Son Cümlelerinizde Değidiğiniz Yanlışlıklar Tarihle Yapılmıştır. Ancak Bu, Komünist veya Sosyalist Düşüncenin Hatası Değil, Uygulanış Hatasıdır...

 

Saygılarla,

ONuR_KaNH

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Komünizm,1800'lü yillarda degil kökü ilk caglara kadar uzanan ve degisik adlar altinda kullanilmistir,Komünizm veya kamulculuk yeni birsey degildir,ne varki ilkel kamulculuk,ütopyaci kamulculuk modern kamulculuk birbirinden ayrilmalidir.Aile yapisinda bile bu düzeni bulabiliriz.Ailenin bütün bireyleri kendi yeteneklerince calisir ve bunu paylasirlar.Hic calismayan büyükbaba ile oula gitmeyen cocuk kendi gereksinimlerini ailenin calisan üyeleriyle esitce giderir.

Antik cag Yunan düsünürü Hesiodos'dan beri Platon,Thomas More,Campenella,Bacon,Andrea,Harrington,Morelly,Cabet ve daha baskalari gibi sayisiz düsünürler cesitli bicimlerde bu ilkel düzenin özlemini dile getirmislerdir.Kamulculuk (KOMÜNIZM)

deyimi,XIX.yüzyilda,toplumculugun gelismesiyle,dogal olarak gerceklesecek olan toplumculugun üst asamasi olarak tanimlanmis ve bu Marksci anlam ilkel toplumlarin ortaklasaciliklarini dile getiren Ilkel kamulculuk örneginden esinlenerek cesitli toplum düzenleri düsleyen ütopyaci kamulculuk'tan bilimdisi savlarla toplumu düzenlemeye calisan kaba kamulculuktan kesin olarak ayrilmistir.

 

Komünizm,hem teori,hem de pratik olarak elde edilmesi,gerceklesmesi imkansiz bir hayat tarzidir.Marks ve Lenin'in teorilerini kurarken ileri sürdükleri öngörüslerin hemen hemen hic biri gerceklesmemistir,ve bu hayat tarzinin gerceklesmesi icin yapilan calismalarda yüzbinlerce insan hayatini kaybetmistir.

 

Komünist parti gayet dar bir zümreden secilenlerle meydana gelmis olup halki hicbir sekilde temsil etmemistir.

 

Egitim,bir propaganda,dünya capinda bir doktrin asilama araci haline getirilmistir.

 

Komünizm harp sonrasi,ekonomik ve sosyal cöküntüler neticesi ortaya cikmistir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Komünizm,1800'lü

.......

Komünizm harp sonrasi,ekonomik ve sosyal cöküntüler neticesi ortaya cikmistir.

 

 

saygilarla

 

 

 

Hımm...

Evet, Gerçektende Komünizm'in Tarihini Çok Öncelere Kadar Bağlamak Mümkünmüş.

 

Benzer Yaşayış ve Bölüşümünün "Klan" Zamanına Kadar Dayanmasını Bilmeme Rağmen, Bu Dönemleri Komüzim'in İlkel Aşamaları Olarak Görmek Yerine, Daha Doğrusu Komünizm Tarihine Dahil Etmek yerine; Tarihini Marx ve Engels'e dayamış, yani "Moder Komünizm" Olarak Tanımladığınız Kavramın Tarihi İle Sınırlı Tutmuşum. Bu da Aslında Anlattığım Komünizm'in, Modern Komünizm'den İbaret Olduğunu Gösteriyor. Günümüzde Her Ne Kadar Komünizm KAvramı, Modern Komünizmi İfade etmek için Kullanılsa da Ötesini de Bilmek Gerekli Tabii...

Daha Öncelere Dair Bir Bilgim Olmadığı için Üzülerek Söylüyorum Ki Sizle Komüzinm Tarihi Hakkında Tartışamayacağım...

Gerekli Bilgileri Edindiğim Zaman Konuşmamıza Devam Etmek ve Yeni Bilgiler Paylaşarak Birbirimizi Aydınlatmak Üzere,

Hoşçakalın....

 

 

NoT: Tabii Geçmiş Hakkında bilmemek Bazı Şeylerin Yanlış Olduğunu da Söylememi Engellemiyor... :)

 

1) Kapitalist Düzen İçerisinde Komünizm'in Gerçekleşip-Gerçekleşmeme İhtimaline ilişkin Birşey Söyleyemeyiz. Çünkü, Komünist Düzene Geçiş Hakkında Yargılara Varabilmek için, Konuya Sosyalist Düzen İçerisinden Bakmamız Gerekir. Kapitalist Düzen İçerisinden Verilen Kararlar, Bizi Kolayca Yanılgılara Götürebilir...

Ayrıca, Öngörüşlerin Hiçbiri Gerçekleşmedi Demek, Aslında Çok Katı bir Yargıdır. Onlara Göre Önce Sosyalizm'in Oturması, Sonra Komünizm'in Gelmesi Gerekliydi. Ancak Sosyalist Düzen Oturamadığı İçin Tabii ki de Komünizme Yönelik Görüşlerin Gerçekleşmesi Diye Bir Şey Söz Konusu Olamadı..

 

2) S.S.C.B'de Oluşan Yönetim Bozuklukları, Sosyalist-Komünist Düşüncenin Bozukluğundan Değil, Uygulama Biçiminden Kaynaklanmaktadır. Teoriyi Pratiğe Dökerken Yapılan hatalar Teorinin Değil, Onu Hayata Geçirenlerin Hatasıdır. Ancak Bu Hata-Hatalar Zincirinde Bir Suçlu Aramakta Yanlış Olacaktır. Çünkü Tecrübesizlik En Büyük Düşmanlardan Biridir... Tabii Birde Tecrübesitlik Basit Hatalarla Birleşince....

 

Saygılarla,

ONuR_KaNH

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...
Arkadaşlar Deniz Gezmiş ve THKO hakkında Bazı Sorularım olacak size burdan sormak istedim..!!THKO Lideri Deniz Gezmiş Ve THKO örgütü Ataist Midir ? Komünistler Allaha inanır mı ? ilgilenen arkadaşlardan cevap bekliyorum

 

Materyalizm, varlık felsefesinin (ontoloji) ürünüdür, komünizm siyaset felsefesinin ürünüdür.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar Deniz Gezmiş ve THKO hakkında Bazı Sorularım olacak size burdan sormak istedim..!!THKO Lideri Deniz Gezmiş Ve THKO örgütü Ataist Midir ? Komünistler Allaha inanır mı ? ilgilenen arkadaşlardan cevap bekliyorum

 

Sosyalistlerin ilgi alanı, insan yararına olan herşeydir. Sömürü olgusudur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar Deniz Gezmiş ve THKO hakkında Bazı Sorularım olacak size burdan sormak istedim..!!THKO Lideri Deniz Gezmiş Ve THKO örgütü Ataist Midir ? Komünistler Allaha inanır mı ? ilgilenen arkadaşlardan cevap bekliyorum

 

Değerli arkadaşım,sorduğunuz sorular basit değil.Çıkarımları da basit olmasa gerek.

 

Benim için GEZMİŞ ve ülke gerçeğinde sol görüş gerçekten özel bir yere sahiptir.

 

Küçüklüğümde basit insanlarla kafir olan komünistler daha sonrasında kafirleşen tüm sol görüşler(!)....

 

Sonrası...sonrasında "kavramın" kendisi ile belirlenen bir duruş.

 

Arkadaşım,bana sorarsan komünizm şudur yada budur.

 

Kişisel düşüncem ile açıklarım sana.

 

yada şu kafirdir gibi basit bir cümle ile bitiririm.

 

bence siz kaynaklara dönün önce.Bir Marx'ı okuyun mesela...yada ona zıt olan farklılığı.

 

Önce komünizme dönelim ki,sonra Gezmiş'i anlayalım.Bakın,ben sosyalist değilim,savunma ve yerme amacıyla yazmadım bunları,sadece düşündüklerim...saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar Deniz Gezmiş ve THKO hakkında Bazı Sorularım olacak size burdan sormak istedim..!!THKO Lideri Deniz Gezmiş Ve THKO örgütü Ataist Midir ? Komünistler Allaha inanır mı ? ilgilenen arkadaşlardan cevap bekliyorum

 

Merhaba Arkadaşım,

 

Öncelikle Söylemem Gerekir ki Sosyalizm ve Komünizm Gibi Kapsamlı Bir Sisteme İnanan İnsanaları Öyledir veya Böyledir Diye Kesin Olarak Ayıramayız. Çünkü Düşünceler Günün Şartlarına Göre Yorumlanır ve Gerekirse Değiştirilir. Bu da Düşüncelerde Farklı Alt Grupları Oluşturur.Şimdi Alt Gruplara Girmeden Şunları Söyleceğim...

 

İlk Olarak Sosyalizm ve Komünizmin Temelleri Ele Alarak Düşünelim;

 

Marksizmin Temelinde Materyalizm Olduğu Bir Gerçektir. Ancak Bu, Tüm Sosyalist ve Komünistlerin "Anti-Din"ci Olduğunu Göstermez. Lenin Kendi Ağzından Dine Karşı Olmalarının Sebebini, Dinin Bir Afyon Olarak Kullanılmasından Ötürüdür. Ancak Dini Propaganda Amacı ile Kullanıldığında Etkilenmeyen, Çünkü Bunun Sömürünün Bir Parçası Olduğunu Bildikten, Dini Tamamen Manevi Rahatlama ve Huzuru Bulma Yolunda Kullandıktan Sonra Dinin Kimseye Zararı Olmayacağı Açıktır.

 

Nitekim, Şunu Sana Garanti Ederim Ki,

Şu an Türkiye'deki Sosyalist ve Komünistlerin Yarısına Yakını belkide Daha Bile FAzlası Belli Bir Dine Mensup İnsanlardır.

Hem Zaten Mevcut Sistemler İçinde Gerek İslamiyete, Gerek Hristiyanlığa vs. Dinlere En Uygun İktisadi Sistemdir...

 

Sonuç Olarak Sana Şunu Söyleyebilirim Ki,

 

Dinsiz Yakıştırması, İnsanları Sosyalizme, Komünizme Uzak Tutmak İçin Yapılan Bir Uygulamadır.

Birçok Arkadaşım, Sosyalizmi Benimsemelerine Rağmen, Biz Sosyalist Olursak Dinimizden vazgeçmek Zorundayız gibi Düşüncelere Bile Düştüler.

Düşünün Artık Siz Propagandanın Ne Kadar Etkili Olduğunu...

 

NoT: Şimdilik Kısaca Geçtim. Gerekirse, Biraz Daha Açar, Kapsamlı Anlatmaya Çalışırım. Belirtmen Yeterli...

 

Saygılarla,

ONuR_KaNH

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Öncelikle Söylemem Gerekir ki Sosyalizm ve Komünizm Gibi Kapsamlı Bir Sisteme İnanan İnsanaları Öyledir veya Böyledir Diye Kesin Olarak Ayıramayız. Çünkü Düşünceler Günün Şartlarına Göre Yorumlanır ve Gerekirse Değiştirilir. Bu da Düşüncelerde Farklı Alt Grupları Oluşturur.Şimdi Alt Gruplara Girmeden Şunları Söyleceğim...

 

ONuR_KaNH

 

Değerli forumdaşım,

 

Çok teşekkür ederim.Çok doğru bir tespitte bulunmuşsunuz.Din,düşünce...adına ne verirsek verelim;tüm kavramlar zaman ve coğrafya ile kabuk değiştirir.

 

Mesela bizim ülkemiz de ki sol.

 

Sol kavramı,bizim ülkemiz de kimi zaman Materyalizm kimi zaman komünizm kimi zaman aykırılık ama çoğu zaman "eşitlik"tir.

 

Bir ifadeniz vardı,"bu ülkede ki sol'un aynı zamanda dindar da olabileceği..." gibi bir anlamda.

 

Haklısınız,çok haklısınız.

 

Birgün üniversitede ki arkadaşlarımızla kantinde otururken sol görüşlü arkadaşlar bir sunum için bizden yardım istediler.Bir arkadaşımız,seve seve onlara yardım etti.Döndüğünde yorgunluğuna aldırmaksızın,tabir yerindeyse bağırarak,aynen şunu söyledi;

 

"Ya seviyorum ben bu materyalistleri"

 

Diğer arkadaşım,tüm "materyalistler"i "bölücü" sandığından alaycı bir ifade ile,"kim ki bu materyalistler" diye sordu.

 

Cevap;

 

"onlar eşitliği savunuyor"

 

işte buyrun,biz de ki düşüncelerin aynada ki görüntüsü.

 

buna cehalet mi denir ihtiyaç mı öncelik mi?

 

ben tüm bunları,hatta sayamadıklarımı alır,toplamında sadece yine "aynada ki görüntü" derim.

 

evet,bu ülke de "sol" eşitliktir çoğu kişi için,komünizm ya eşitliktir yada vatan hainliği.

 

çünkü,biz böyle bir toplumuz.

 

"din,afyondur" söylenen ve yoruma açık.Dini afyon olarak sunan yada dini red eden anlayışa dönüştüren "istenilen"...tüm bunlara rağmen,dini ve sol görüşü bütünleştiren bir Türkiye.

 

Yanılmıyorsam,Ahmet Hakan'dı."Ben müslüman bir solcuyum" diyen.

 

Eleştirilere verdiği yanıtlarda şunun altını çizerdi ısrarla;

 

"bu dinin eksikliği değil benim kendimi ifade biçimim" diyordu.

 

işte böyle bir toplum,kavramı kendine dönüştüren,kendince yorumlayan hatta değiştiren...

 

onun için yine kaynak derim.

 

bu arada "eşitlik" ve "sol" un yanyana olması aynı zamanda ülkemizin siyasi-toplumsal yapısını çok iyi açıklar.Yani eşitlik kavramını sahiplenen,bedel ödeyen bir "sol" halk için her zaman daha özeldir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nitekim, Şunu Sana Garanti Ederim Ki,

Şu an Türkiye'deki Sosyalist ve Komünistlerin Yarısına Yakını belkide Daha Bile FAzlası Belli Bir Dine Mensup İnsanlardır.

Hem Zaten Mevcut Sistemler İçinde Gerek İslamiyete, Gerek Hristiyanlığa vs. Dinlere En Uygun İktisadi Sistemdir...

 

Sonuç Olarak Sana Şunu Söyleyebilirim Ki,

 

Dinsiz Yakıştırması, İnsanları Sosyalizme, Komünizme Uzak Tutmak İçin Yapılan Bir Uygulamadır.

Birçok Arkadaşım, Sosyalizmi Benimsemelerine Rağmen, Biz Sosyalist Olursak Dinimizden vazgeçmek Zorundayız gibi Düşüncelere Bile Düştüler.

Düşünün Artık Siz Propagandanın Ne Kadar Etkili Olduğunu...

 

Sn.ONuR_KaNH, bu düşüncelerinizde haklısınız. İzninizle ben de Müslüman Sosyalistlerden birkaç örnek vermek isterim.

 

Bugün Türkiyede, kendisini Müslüman Sosyalist olarak tanımlayan insanlar vardır. Örnek olarak Saadet partili Mehmet Bekaroğlunu, Halkın Yükselişi partisi genel başkanı Y.Nuri Öztürk'ü verebilirim.

 

Sovyetler Birliğinden örnek vermek gerekirse, ilk aklıma gelen yanılmıyorsam Başkırdistanlı Sultan Galiyev...Bolşevik devrimin 4 büyüğünden biri :) ...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli forumdaşım

...

...

...

 

Merhaba Mavi Olmayan Gökyüzü,

 

Ben Teşekkür Ederiyorum Yaklaşımlarınızdan Ötürü. Artık İnsanlar İnanmadıkları Düşünceleri Bırakın Anlamaya Çalışmayı, Hemencecik Karalayarak Yaklaşıyorlar...

 

Geçenlerde, Şeyh Nazım'ın Yazısınında İçinde Bulunduğu Bir Dizi Yaz Okudum.

İnanır Mısınız Komünistlerin Ne Dinsizliğini Bırakmışlar, Ne Bölücülüğünü, Ne de Hainliğini.

Utanmasalar "Katli Vaciptir" Diyecekler. Gerçi Alttan Alttanda Demiyorlar Değil Hani :)

 

Neyse, İzninizle Bir Konuya Daha Değineceğim,

Gerçi Yeri Tam Olarak Burası Olmasada, Yine de Sağ-Sol Kullanımı Geçince Belirtmek İstedim...

 

Ülkemizde,

Sosyalistlere de Komünistlere de Sosyal Demokratlara da Atatürkçülere de Sol Deniyorsa, Bu İşin İçinde Bir İş Vardır Diye Düşünmek Lazım...

Şayet Ben, Bir Sosyalist Olmama Rağmen, Asla Üzerime Bir "Sol" Yakıştırmasını Kabul Etmedim...

 

Hem Zaten,

Sosyalistler/Komünistler Arasında Reformist, Revizyonist Gibi Kelimeler Bile Kızgınlık Yaratırken, Hakaret Sayılırken,

Onları Sosyal Demokratlarla Aynı Kefeye Koymak de Neyin Nesi Sormak Lazım Kendimize

 

Bu Sebepten Ötürü,

Birde Sosyalistleri "Sol" Bağlantısı İle Sosyal Demokratlar Üzerinden Aşşağılamak, En Yanlışı da Bu Olsa Gerek...

 

Saygılarla,

ONuR_KaNH

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Merhaba Arkadaşım,

 

Öncelikle Söylemem Gerekir ki Sosyalizm ve Komünizm Gibi Kapsamlı Bir Sisteme İnanan İnsanaları Öyledir veya Böyledir Diye Kesin Olarak Ayıramayız. Çünkü Düşünceler Günün Şartlarına Göre Yorumlanır ve Gerekirse Değiştirilir. Bu da Düşüncelerde Farklı Alt Grupları Oluşturur.Şimdi Alt Gruplara Girmeden Şunları Söyleceğim...

 

İlk Olarak Sosyalizm ve Komünizmin Temelleri Ele Alarak Düşünelim;

 

Marksizmin Temelinde Materyalizm Olduğu Bir Gerçektir. Ancak Bu, Tüm Sosyalist ve Komünistlerin "Anti-Din"ci Olduğunu Göstermez. Lenin Kendi Ağzından Dine Karşı Olmalarının Sebebini, Dinin Bir Afyon Olarak Kullanılmasından Ötürüdür. Ancak Dini Propaganda Amacı ile Kullanıldığında Etkilenmeyen, Çünkü Bunun Sömürünün Bir Parçası Olduğunu Bildikten, Dini Tamamen Manevi Rahatlama ve Huzuru Bulma Yolunda Kullandıktan Sonra Dinin Kimseye Zararı Olmayacağı Açıktır.

 

Nitekim, Şunu Sana Garanti Ederim Ki,

Şu an Türkiye'deki Sosyalist ve Komünistlerin Yarısına Yakını belkide Daha Bile FAzlası Belli Bir Dine Mensup İnsanlardır.

Hem Zaten Mevcut Sistemler İçinde Gerek İslamiyete, Gerek Hristiyanlığa vs. Dinlere En Uygun İktisadi Sistemdir...

 

Sonuç Olarak Sana Şunu Söyleyebilirim Ki,

 

Dinsiz Yakıştırması, İnsanları Sosyalizme, Komünizme Uzak Tutmak İçin Yapılan Bir Uygulamadır.

Birçok Arkadaşım, Sosyalizmi Benimsemelerine Rağmen, Biz Sosyalist Olursak Dinimizden vazgeçmek Zorundayız gibi Düşüncelere Bile Düştüler.

Düşünün Artık Siz Propagandanın Ne Kadar Etkili Olduğunu...

 

NoT: Şimdilik Kısaca Geçtim. Gerekirse, Biraz Daha Açar, Kapsamlı Anlatmaya Çalışırım. Belirtmen Yeterli...

 

Saygılarla,

ONuR_KaNH

 

Din karsitligi SSCB'de bir baski araci olarak kullanilmis,din adamlari tutuklanmis,sindirilmis ve insanlara bir korku sendromu uygulanmistir.Komünist bir ülke olan Küba'da böyle bir baski ólmamistir.

 

Biz de de Komünizmi halk gözünde kötülemek amaciyla Komüstlerin dinsiz olduklari savi islenmistir hep.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...
Merhaba Mavi Olmayan Gökyüzü,

 

Ben Teşekkür Ederiyorum Yaklaşımlarınızdan Ötürü. Artık İnsanlar İnanmadıkları Düşünceleri Bırakın Anlamaya Çalışmayı, Hemencecik Karalayarak Yaklaşıyorlar...

 

...............

 

Bu Sebepten Ötürü,

Birde Sosyalistleri "Sol" Bağlantısı İle Sosyal Demokratlar Üzerinden Aşşağılamak, En Yanlışı da Bu Olsa Gerek...

 

Saygılarla,

ONuR_KaNH

 

Değerli dostum,

 

Söz konusu kavramlar oldu mu,çoğu zaman susmayı yeğlerim.Kavramın kendisi yoktur çoğu zaman insanın dilinde.Zaman ve mekan,insanla beraber kavramları kendine dönüştürüyor.

 

Sorun dönüşen kavramlar değil.Bu bir kavramın kaderidir.Sorun,karıştırılan kavramlar.

 

Sosyal demokrat-sosyalist-komünist,liberal,şovenist,milliyetçi vs gibi kavramlar maalesef kavram kargaşasının en bariz örnekleridir.

 

Sosyalizmin ne olduğunu bilmeden,sosyalistim diyen o kadar çok kişi var ki.Bu biraz bir gölün derinliği bilmeden(hesap etmeden demiyorum) göle yüzmek için kendini bırakmaya benzer.

 

Geçenler de tanıdığım bir arkadaşa şaka olsun diye,"ben bir kapitalistim" demiştim.Bana kapitalist ne oluyor deyince,diğer bir arkadaşım "hümanist" gibi birşeyler söylemişti.

 

Bunu söyleyen arkadaşımız,Gazi Üniversitesinden mezun bir öğretmendi.

 

Artık gerisini siz tahmin edin.

 

Bizler gerçekten cahil bir toplumuz.Bilginin sınırlarını bırakın zorlamayı,ezberlerle düşmanlıklar yaratıyoruz.İnsanların canını yakıyoruz.

 

Sivas'ta insanlar diri diri yanarken,yine "dinsiz onlar" etiketi vardı.Kendi gibi düşünmeyenleri düşman ilan edip,onları canından etme telaşı vardır.

 

Sosyal demokratlar,sol görüşlü kişilerdir desek yalan,değil desek yalan.Kimin ne olduğu belli değil.Bizler söylemlerimize göre düşünceler ediniyoruz.

 

Düşünce ile belirlenen bir söylem değil,söylemlerle belirlenen bir düşünce.

 

Buna da hergün,her iktidarda şahit oluyoruz.

 

Bir ara sevgili köşe yazarlarımız(!) bu sosyal demokratlığın sınırlarını kendilerince çok tartıştılar,sonuç sıfır.

 

Onlar da ne olduklarına karar veremediler daha.

 

Politika,güzel bir örnek vermiş.Benim bu örnekte anladığım,kavramın ülkelere göre olan değişimi.

 

Rus edebiyatında "sosyalimz" var olan rejime başkaldırıdır.

 

Sosyalist bir ülke,bu başkaldırıyı kavramın araçlarıyla kendi nefretine dönüştüğü an kaybetti.1984 adlı bir romanda "sosyalizm" yine kendi araçlarıyla yerden yere vuruldu.

 

Ama şunu da ifade edeğim,kendi ülkemde "sosyalizm" hiçbir zaman anlaşılmadı.Kimbilir,belki de toplum gerçeğinde sosyalizm kavramına yer yoktuu.

 

Ve yine ekleyeyim ki,bu ülkede en büyük bedeli "Komünisttir,vatan hainidir" ezberleriyle düşman ilan edilen sol görüşlü insanlarımız ödedi.Dikkat edin,sosyalist demedim....sadece sol görüşlü.

 

Tolstoy'muydu yoksa Gorki mi,şimdi tam olarak anımsamıyorum.Romanda bir sosyalistin,sosyalist olma nedeni çok çarpıcı bir şekilde anlatılmıştı.Şöyle bir ibare vardı;

 

"ben arkadaşlarım daraağıcında öldürülürken sosyalist olmaya karar verdim."

 

saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...
  • 1 ay sonra...
Geçen gün lisede aynı sırayı paylaştığım dostumun yakın bir zamanda komünist olduğunu

öğrendim..Bu beni inanılmaz etkiledi.İnsan neden bu zamanda komünist olur ki?Neden böyle birşeye

gereksinim duyar?Veya neyi düşünerek komünist olur?Ben buna anlam veremedim.Tamam bazı düşünceleri savunuyor olabilirler ama onlar o düşündüklerini savununca ne değişecek.Hayatının bundan sonraki kısmını komünist olarak sürdürmek ona ne kazandıracak?Bu dostuma msn'de ulaştım ve yazışmaya başladık...

Tüm bu soruları aynen ona sordum ama tahmin edildiği gibi tatmin edici cevaplar alamadım...

Daha sonra komünizmi araştırmaya başladım.Kurucusu Karl Marks 'mış.Çarpıcı şeylerle karşılaştım.Ama şu bir kesin.Hiçbir ulus komünizm rejiminden memnun değil..Bu rejimle yönetilende yönetilmeyende..Bu rejime karşı olanlar zamanında sorgusuz sualsiz öldürülmüşler.Şimdi bile dünyada komünizmle yönetilen ülkeler var.Mesela küba.Derinlemesine incelemedim bu konuyu.sadece merak ettiğim şu.Neden çok önceden çıkan bir izm'in şu an ki hayatımızda bazı insanların savunduğu düşünce yığını haline geldiği...

Nedir amaçları?Ne yapmak istiyorlar?... [/size]

 

Yaziyi okuyamayacaginiza eminim ama ben yinede bir sansimi deneyim :)

1917 yilinda muthis bir devrimle sosyal siniflarin yok olmasi on plana cikarildi. Marx'in da kitabinda belirttigi gibi, dunyadaki bu haksizliklarin tek sebebi var olan iki antagonist sinif. Bu sinif ayriligi yok olmadikca asla insanlar arasinda bir esitlik saglanamaz.

Buradan yola cikarak. Kominist rejimi aslinda baslangicta hictte kotu bir rejim degildi. Lenin doneminde en guzel yillariydi. Stalin'in basa gecmesi komunist rejimden su anda insanlarin nefretle konusmasina sebep oldu. Okudugum bir yerde, Lenin olmeden once Stalin'e dikat etmelerini soylemis. Ve hatta Stalin'in basa gecme olayini nasil donme dolaplarla geldigide okumustum.

 

Stalin, insanlari sosyal siniflarin kalkacagina, esitlik olacagina, ve kapitalizmin yok olacagina oyle cok inandirdiki, bu yeni akimi duyan insanlar bu ideolojiye dusunmeden sarildilar. Tabi zamanla " komunizm " denilen bu rejim totaliter bir rejim haline geldi. O oldurmelerde oradan geliyor. Rejime isyan edenlerin hepsini Stalin Goulag'lara yolluyor. Tabi bunlari Stalin'in olumunden sonra Khroutchtchev serbest birakacak.

 

Rejim en sonunda 1917 yilina benzer bir devrimle tarihten siliniyor (1991)....

Yani su anda aslinda komunist diye bir rejim tam anlamiyla kaldi denilemez. Cin'de var ama oda serbest pazar uyguluyor. Sinirlarini aciyor. Ihracatlarinin cogunu Amerika ve Avrupa'ya yapiyor. Yani teoride komunist ama pratikte kapitalizm soz konusu. Kuba'ya gelince, Fidel Castro'nun koydugu yasaklarin cogu artik cignenmeye baslaniyor. Ulkeye elektronik esyalar giriyor.

 

Son olarak, Turkiye soguk savas doneminde daha cok kapitalistlerin yanindaydi. Belki bundandir ulke insanlari komunistleri cani olarak goruyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.