Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ilk aleviler(hz. ali şiası) kimlerdir


mufaddal

Önerilen İletiler

Selamün aleyküm Aleviliğin ortaya çıkış her zaman tartışma konusu olmuştur aleviler-şiiler Aleviliğin çıkış noktasının Resulullahın Hz. Ali sevgisinden kaynaklandığını iddia ederken ehli sünnet kesimi ise Abdullah ibni sebe adında bir Yahudi dönme tarafından Hz. Ali’nin halife olması ve Müslümanların onun taraftarı olması gerektiği iddiaları sonucu ortaya çıktığını iddia ederler şimdi bu konuda kesin bir yargıya varabilmek için “Gökyüzünde yıldız gibidirler onlara uyan sapıtmaz” denilen Sahabei Resulullah’ın (S.a. ve ehlibeytihi ve selem) en sadık sahabelerinin bu konudaki yaklaşımlarını ve onların Alevilikle örtüşen davranışlarının ışığında İlk Alevilerin kim olduklarını bulmaya çalışalım. Önemli not : Bu yazılarda sadece ve sadece ehli sünnet büyüklerinin eserlerinden alıntılar yapılmış hiçbir şii alimin eserinden alıntı yapılmamıştır……

 

SELMAN-I FARİSİ

 

Selman Farisi hazretlerinin İslam tarihindeki yeri tartışmasız yüksektir. Onun üstün nitalikleri her iki kesim tarafından onaylanmıştır. Onun hakkında hz. Peygamberin ünlü hadisi yaygındır. “Selman, bizim Ehli-beyttendir”..Bu hadisi İbni Sad (tabakat) kitabında 4/83’te, ibni Hişam (siyret) kitabında 3/78’de, Hayrettin Zerkeli (Alam ) kitabında 3/112 ne (ELmücid) sözlük kitabının Ansiklopedi bölümünde (selman) maddesinde ve daha bir çok kitaplarda yazılmıştır. İbni Abdilber (istiap) kitabında (Selman) maddesinde şöyle bir hadis yazıyor… :” Allahu teala sebdiği dört kişiyi sevmem için bana emir verdi, onlar Ali, Selman, Mikdat ve Ebuzer’dir” der….Bu hadisi şerifi Ebu Naim (hilye) kitabında 1/190 da yine yazmıştır ve daha sonra şu şekilde bir hadis yazıyo: cennet dört kişiyi özlemiştir: “Ali, Mikdat, Ammar ve Selman”… Yine (İstiap)kitabında 2/59 da şöyle bir hadis var: “Din yıldızlarda olsaydı Selman yine kavuşurdu”.. Kitabın aynı sayfasında : HZ. Ali’ye Selmanı sormuşlar, demişki: “Selman ilmin ilk ve sonun öğrendi. Kurumayan bir deryadır . O bizim Ehli-beyttendir”…. Selman hazretlerinin faziletleri tartışılmaz bir gerçektir. İbni ebil hadid Şerh kitabında 2/131 de Ebu Bekir Cevheri’nin (Sekiyfe) kitabından aldığı şöyle bir rivayet var: “ Selman ve medine’li ansarlar Peygamberden sonra Ali’ye biat etmek istiyorlardı. Ebubekir’e biat edilince Selman: yaşlıyı buldunuz ama, Peygamberin ehlibeytini dışladınız, onlara verseydiniz size iki kişi muhalif çıkmaz ve hilafetin hayrını görürdünüz” dedi… Bir de “ensabül eşraf) kitabında 1/59 da Ebubekire biat edilince Selman Farisi hazretleri Farsça olarak şöyle demiş: “Gerdaz ve na gerdaz” ( veya gardez Farsça bilenler düzeltsin lütfen) Bu sözcüklerin anlamı şöyleymiş: “Yaptınız ama yapamadınız” Sonra Arapça olarak eklemiş: “Ali’ye biat etselerdi üstlerinden ve ayaklarından bereketler fışkırırdı”….

Bundan anlaşılıyor ki, Selman Farisi hazretleri Alevi idi hem de İlk Alevilerin başı sayılırdı. Ancak yalnız Sakiyfe de kendini gösterebilirdi. Allahu Teala onu eğer Şura’ya kadar yaşatsaydı elbette daha büyük rolu olacaktı….

 

MİKDAT BİN ESVED

Mikdat: Mikdat bin Amru, Kinde kabilesindendir. Tüm tarihçilerin sözbirliğiyle islamınını ilan eden ilk yedi kişiden biridir. Bedir, Uhud, Hendek ve bütün İslam savaşlarında bulunmuş sayılı savaşçılarındandır. Bedir savaşında bütün İslam askerleri yaya idi yalnız kendisi atlıydı. İşte onun için “Allah yolunda ilk at koşturan Mikdat’tır” denildi. İbni Sad (tabakat) kitabında 3/162 de Tarık bin Abdullah adında bir sahabe şöyle diyor: “ ben Mikdat’ın bir faziletine tanık oldum, o benim olsa tüm dünya malına değişmezdim. Şöyle, hz. Peygamber düşmanların karşı durumlarından yakınırken kendisi “ Ey Allahın peygamberi” dedi, “ biz sana İsrailoğulları hz. Musa’ya dedikleri gibi: Sen Allah’la beraber git savaş, biz burada oturuyoruz” demeyiz. Biz istediğin savaşta sağında, solunda, önünde, arkanda her an çarpışmaya hazırız” dedi ve hz. Peygamberin güldüğünü fark ettim. Yine (Tabakat) kitabında olduğu gibi İbni Hacer Askalani (İsabe) kitabında İbni Abdilber( istiap) kitabında ve Mikdat’ın tercümesi bulunan her kitapta şu ünlü ortak hadis vardır “Allah bana dört kişiyi sevmemi emretti” ve Mikdat’ı da sayıyor….uzun lafın kısası, tüm tarihi biyografi kitaplarında Mikdat için en ufak bir leke kesinlikle yoktur. Mikdat hazretleri yine Alevi ve dediğim gibi ilk Alevilerdendi.

Mikdat 33 hicri yılında vefat etti (Şura) olayını yaşamış ve orada Aleviliğini ilan etmişti. İbnül-esir tarihinde 3/37 de Ömer’in Şura olayıyla ilgili bölümde şöyle yazıyor: Altılardan, hakkından feragat edip hakem görevini üstlenen A(b)durrahman Bin Avf, Muhacirin ve Ensarın ileri gelenlerini topladı, onların fikrini almak istedi… Ammar bin Yasir, “Müslümanlar arasında ihtilaf çıkmamasını istiyorsan Ali’ye biat et” dedi….. Mikdat “Ammar doğru söyledi, Ali’ye biat edersen hepimiz kabul ederiz” dedi… Buy arada Abdullah bin ebi Serh: Osman’a biat edersen kabul ederiz”, dedi. Abdullah bin rebia “ doğru söyledin” diye ibni Ebi Serh’i onayladı. O zaman Ammar kendisine “ Sen ne zaman İslam dostu oldun” diyerek tersledi.. Bu sefer Haşimilerle, Emeviler arasında söz düellosu oldu, Sad bin Ebi vakkas ki O da osmanı isteyen Kureyşlilerden, fırsatı değerlendirmek için A(b)durrahman’a “Bir an önce bitir fitne büyümesin” dedi… Osman’a biat edildikten sonra Ammar dedi ki: “Ey İnsanlar: Cenabı Allah peygamberi bize ihsan etti, diniyle bizi güçlendirdi. Siz bu hilafeti Peygamberin Ehlibeytinden neden çıkardınız? O zaman Mahzum kabilesinden biri “ Ey Ammar haddini bil, sen kureyşin işine neden karşıyorsun? Dedi. Mikdat A(b)durrahman’a “Ey Abdurrahman” dedi “ Allah’a yemin ederim ki, sen öyle adamdan yüz çevirdin ki o hakka göre hareket eden ve hakkı koruyandır” ve sonra şunları ekledi. Ben burada Ehli-beyt’e yapılan haksızlık kadar büyük haksızlık görmedim. Kureyş ne yapıyor? Öyle bir adamı dışladılar ki, hayatımda ondan daha bilgili, onun kadar hakkın yanında olan kimse bilmiyorum Allah’a yemin ederim ki bu iş için adam bulsam………”

 

EBUZER ELGİFFARİ

Ebuzer Guffari: Ebuzer, islamı ilk kabul edenlerdendir. Onun sahabeler arasındaki yeri bellidir.<Peygamberin yanında tertemiz bir sohbetle onur kazananlardandır. İbni hacer Askalani< (İsabe) kitabında 4/63 te şöyle diyor: “Hz. Peygamber Ebuzer’i gördüğü zaman onunla ilgilenir, görmediği zamanlarda kendisini sorardı.”. Aynı Cilt 64 te şu ünlü hadisi yazıyor, Hz. Peygamber “ne göklerin altında ne de yerin üstünde Ebuzer’dan daha dürüst bir insan yoktur”. Bu hadis o kadar yaygındır ki, tüm tarih ve ansiklopedi kitaplarında yazılmıştır.. Hz. Peygamberin kendisine karşı sevgi ve ilgilenme derecesini belirleyen şu rivayet yine aynı kitap ve aynı sayfada diyor ki: Peygamber hazretleri Tebük seferine çıktığı zaman şiddetli sıcaklar vardı. Bu yüzden imanı zayıf olanların çoğu katılmadı… Sahabeler “ ya resulullah filan, filan, gelmedi” dedikleri zaman “ Bırakın onda hayır varsa gelir, yoksa ondan kurtulmuş olursunuz” derdi…. Ebuzer geride kalmıştı, zira bindiği deve zayıftı kafileye yetişemedi. Sonra ondan ümidi kesmiş üzerindeki eşyalarını sırtına almış ve yola düşmüştü. Sahabelerden birisi “ya Resulullah” dedi: “ Uzaktan yayan oalarak birisi geliyor” dedi. Hz. Peygamber “İnşallah Ebuzer” dedi, yaklaşınca “evet ebuzer” dediler. Hakkında hadis bulunan aklayıcı, övücü, temiz, lekesiz ilk alevi olan Ebuzer yine guffari idi..YALANCILARIN UYDURDUKLARINA GÖRE BİR YAHUDİ PARÇASINDAN ETKİLENEREK DEĞİL, HZ. PEYGAMBERİN UYARMA VE ARACILIĞIYLA ALEVİ OLDU..Ebuzer İbni Ebil hadit şerh kitabında 2/261 de Ebu rafi’in şöyle bir rivayeti var: “Ebuzer’i görmek için Osman tarafından sürgün edildiği (Rebeze’ye) kadar geldi yanımda başka adamlar vardı, bize dedi ki: Bir kargaşalık olacak. Siz o zaman Ali bin Ebi talip yanında olun yolundan ayrılmayın, Çünkü hz. Peygamber’in ona şöyle söylediğini işittim: Ey Ali bana ilk inanan iman eden sensin, kıyamet gününde benimle ilk buluşan sensin, büyük Sıddık sensin hak ile batıl arasında ayırd eden Faruk sensin , müminlerin emiri sensin, mal ise kafirlerin emiridir , sen kardeşim vezirim, benden sonra en üstün olan sensin, borcu mu ödersin, verdiğim sözleri yerine getirirsin”… Uzun lafın kısası , yine peygamberin sayılı sahabelerinden olan bu zat Ali’nin dostlarından olmakla yine ilk Alevilerdendi…

 

AMMAR BİN YASİR

Ammar bin Yasir: Yine ilk Müslümanlardan olan Ammar bin yasir tüm İslam tarihçileri tarafından övgüler kazanan bir zattır…Düşmanları bile onun dokunulmazlığını zedeleyecek bir şeyler söylemeye cesaret edemediler. Aişe “ Ammar’dan başka herkesi eleştirebilirim”demişti..

İbni hacer (İsabe) kitabında 3/512 de diyor ki: halit ibnül velit bir gün Ammar’la çekişti ve kendisine ağır şeyler söyledi.. Ammar halid’i hz. Peygambere şikayet etti, Halit gelince başını kaldırıp ona baktı ve “Ammarın düşmanı, Allahın düşmanıdır Ammardan kim nefret ederse Allah eder” dedi… Aynı sayfada başka bir hadis var şöyle “Ammar aktır, Aklanmıştır; iliklerine kadar iman doludur…” (Ammar hakkında bunlara benzer çok hadisler var ve bütün bunlardan sonra şu ünlü hadis yeter.. Peygamber şöyle demiş: “ Ammar’ı Zalim gurup öldürecek” ..

Bu hadisi Ammarın ismiyle beraber hemen hemen her yerde okumak mümkün, zira her iki grup tarafından rivayet edilen çok yaygın bir hadistir..

Şimdi Ammar bin Yasir’i tanıtlarken Alevi olduğunu kanıtlamış olduk.. onun Alevi olduğuna en büyük kanıt Sıffın savaşında Ali’nin yanında şehit olmasıdır. Fakat utanmazlar, Peygamberimizin sevgili sahabesi olan bu temiz ve dürüst adamın Yahudi Abdullah bin sebe’nin kışkırtmasıyla fitneye karıştığını iddia ederler. Onlar uydurmalarını sürdürsünler biz diğer Alevi öndelerini tanıyalım..

 

 

HUZEYFE İBNUL YEMANİ:

Huzeyfel ibnul yemen (aps) Kabilesinden olup bir antlaşma gereğince ansar kabilelerinden olan Eşheli’lere katılan bir aileden gelmiştir İbni Abdilber (İstiap) kitabında ve ibni Hacer Askalani (İsabe) kitabında Huzeyfe maddesinde onun büyük sahabeden olduğunu yazıyorlar ve HZ. Peygamberin sırdaşı diye kendisine özel bir unvan veriyorlar bu özel unvan tüm kitaplarda yaygındır, Hz. Peygamberin sırdaşı deyince akla Huzeyfe hazretleri gelir.. Zira Peygamber hazretleri kendisine gizli olan çok şeyler söylemiş ve kimsenin bilmediği “münafıkların” isimlerini teker teker kendisine söylemiştir.. Rivayetlere göre ikinci halife “Ömer” kendisine bir sefer sormuş “ Bu gizli isimler arasında benim ismim var mı?” diye sormuş Huzeyfe de “hayır” demiştir…

Bu gibi rivayetler, hayali dokunulmazlıkların kabusu altında olanlar için Elbette çok zor gelir.. fakat gerçek gerçektir. Daha önce dediğimiz gibi gerçekler çok zaman acı olur Hattabın oğlu Ömer kendini “Ömercilerden” daha iyi bilir, Öyleyse Hz. Peygambere karşı yaptığı Peygambere karşı yaptıkları hiç unutulur mu??? Elbette hayır, onun için peygamber hz.lerinin sırrını çok iyi bilen Huzeyfe’den çok korkardı.. Bu Acı gerçekler bizzat Ömercilerin rivayetiyle 1400 yıldan beri tazelenip korunmaktadır…

Allah’a hesap vermenin ne kadar zor olduğunu birkaç kez kendisi dile getirmiştir. Örneğin Ölümle karşı karşıya kaldığı zaman Kuranı Keride kıyamet gününde Allaha hesap vermenin ne kadar zor olduğunu bildiren ayetler doğrultusunda yakınarak sözler söylemiştir. Bu Ayetlerden rad suresinin 18. ayetinde: “Allah’ın emirlerine göre hareket edenler ahirette iyi karşılık görürler, itaat etmeyenler ise, yeryüzünde olan malların tamamı ve bir misli daha kendilerinin olsa ahiret azabından kurtulmak için fidye olarak verirler” Ali İmran suresinin 91. ayetiyse; “Kafir olup kafir olarak ölenlerden birisi , kurtulmak için dünya dolusu altını fidye olarak verse bile kendisinden kabul edilmeyecektir” Ömer tehdit edici bu ayetlerin kavramına göre çok sözler söylemiştir. Bu çeşit sözlerden birkaç örnekverelim.: Muhammed bin Sad (Tabakat) kitabında 3/360 da şöyle diyor: “Hattab’ın oğlu Ömer ölmek üzereyken, yanına Abdullah bin Abbas (r.a.) girdi ve kendisini teselli etmek için övücü sözler söylemeye başladı..” Peygamberin sohbetiyle müşerref oldun, hilafet dönemlerinde adaletler yürüttün , iyilikler yaptın, Peygamberden aldığın emaneti hakkıyla yerine getirdin, senin yerin kuşkusuz cennettir”. Gibi sözlerle müjdeledi. Ömer, İbni Abbas’a dedi ki: “beni cennetle müjdeliyorsun ama ; Allah’a yemin ederim ki, bütün bu dünya ve içindeki mallar benim olsa önümdeki zor geçidi geçebilmek için feda ederim, hilafet makamında yaptığım iyiliklere gelince yine Allah’a yemin ederim bu dünyadan başa baş çıkabilsem başka hiçbir sevap istemem”. Yine aynı kitap ve aynı cilt 352 de şöyle bir rivayet yazıyor: Hattab’ın oğlu Ömer ölmeden az önce sahabelerden birisi kendisine “inancım kuşkusuz ki, inşallah vücuduna ateş değmeyecek” dedi. Ömer bu sözleri söyleyen adama biraz baktı ve dedi ki: “senin bundaki bilgilerin çok az, ben ise, bütün dünya malı benim olsa hepsini o günün zorluğundan korunmak için fidye verirdim”.. Ömer’in buna benzer sözleri çeşitli kanallarla rivayet edilir. Yine aynı kitapta 360 ta şöyle bir rivayet var: Başı oğlu Abdullah’ın dizindeydi, oğluna “yanağımı yere koy” dedi, koydu. “Allah beni affetmezse vay halime”dedi. Aynı sayfada; yerden bir saman çöpü aldı ve “Keşke ben böyle çöp olsaydım, keşke doğmasaydım, keşke Annam beni doğurmasaydı, keşke hiçbir şey olmasaydım” dedi. Sayfa 361 de yanına kızı Hafsa girdi ve “ Ey Peygamber sahabesi, Ey Peygamberin kayın pederi, Ey Emirelmüminin” diye özel ünvanlar dizerek babasına ağıtlar söylemeye başladı, oğlu Abdullah’a “Beni oturt” diye emir verdi ve kızına dedi ki: “ senin bu tür sözler söylemeni yasaklıyorum, gözyaşlarına hükmedemem ama,: bir ölünün üzerine kendisinde bulunmayan iyilikler uydurarak ağlanırsa o kimsenin gözünü melekler çarpar” dedi…. Bu gibi sözlerin rivayeti yalnız (Tabakat) kitabında değil, Sünni alimlerin bir çok eserlerinde çeşitli kanal ve ayrı ayrı sözlerle yazılmıştır. Mesela Ebu Naim Asfahani (Hilye) kitabında Ömer’in menkibe ve iyiliklerini sayarken1/52 de< şöyle diyor: “Hattab’ın oğlu Ömer ölürken dedi ki: “ Allah’a yemin ederim, dünya dolusu altınım olsa Allah’ın gazabından kurtulmak için fidye olarak verirdim”…

Aynı sayfada yine övgü ve özel nitelemelere özgü bölümünde adeta utanç dolu şöyle sözler söylediğini yazıyor: “keşki ailemde bir koyun olarak doğsaydım, iyi beslenip semirgen bir duruma gelince onların ziyaretine gelen aziz konuklarına beni boğazlayıp etlerimi yemiş ve yedirmiş olsalar ta ki, dışkı olarak çıksaydım ve insan olmasaydım”…. Sözün kısası. Ömer makamına yakışacak bir güven içinde dünyadan ayrılmadı, tam tersine güvensiz ve korku içinde ayrıldı.. Bu rivayetler Ömercilerin kitaplarında yazılıyor, ancak zavallılar, bu tür sözlerin tevazu türünden olduğunu sanıyorlar.. Biz de alçakgönüllülük diyelim ama , herhalde yaptığı sayısız kötü davranışlarından korkarak onları göz önüne getirmiş ve içgüdü ile bu sözleri söylemiştir….. Her neyse Ömer yaptığı sayısız hatalar kendisini telaşlandırdı ve güvensiz bir duruma getirip böyle enteresan sözler söyletti O yakışıksız hataların en büyüğü kuşkusuz hz. Peygambere karşı muhalif cephe kurmaktır… Belirtmek istediği yoldan bile bile kaydı ve başkalarını kaydırdı, sevgili peygamberini susturdu, üzdü üzgün olarak dünyadan ayrılmasına neden oldu…. Bu acı gerçekler, kendisini seven sayan ve zaman zaman beşerüstü bir aşamaya yükselten Sünni alimlerin ifadesine dayanır.. Bu korku ve telaşların en büyük şahidi Huzeyfe’ye “Gizli münafıklar arasında benim ismim var mı?” diye sormasıdır…

Hz. Peygamberin sırküpü olan Huzeyfe hazretleri ileri gelen sahabelerden olmakla beraber de yine ilk Alevilerden sayılır, şöyle: İbnül Esir ( Tarih) kitabında 36 hicri yılına ait özetleme bölümünde diyor ki: “ Bu yılda Huzeyfe ibnül Yemani Osman’ın ölümünden 40 gün sonra vefat etti. Cemel savaşını görmeye ömrü yetmedi, ancak: Oğulları Sait ve Safvan’a Ali’ye biat edip onun yanında olmaları için vasiyet bıraktı Oğullarının ikisi de Ali’nin yanında (Sıffin) savaşında öldüler” diyor. Bu ifade olduğu gibi İbni Abdilber (İstiap) kitabında Huzeyfe maddesinde yazılmıştır. Başka bir eserde şöyle yazar: Birisi Huzeyfe ‘ye sormuş “ Bu fitne içinde kimin yanında olmamı tavsiye edersin?” Huzeyfe “ Ammar bin yasir’in bulunduğu grubu tut” demiş, adam: “Ama Ammar bin Yasir Ali’den ayrılmaz” diye cevap verince Huzeyfe gülmüş ve “yemin ederim ki Ali Ammar’dan üstündür” demiş….

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 6 ay sonra...

Ben bir aleviyim ama şu aralarda alevi olmaktan nefret etmeye başladım çünkü aleviler devamlı komünist ismi ile yan yana geliyor ve bir bütün olarak gösteriliyor bu nedenle ben artık bir alevi degilim ben MÜSLÜMAN IM TÜRKÜM ATATÜRK ÜN YOLUNDAN ALLAHIN DİNİ İLE İLERLEMEYE DEVAM EDERİM...SAYGILAR..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 10 ay sonra...
Ben bir aleviyim ama şu aralarda alevi olmaktan nefret etmeye başladım çünkü aleviler devamlı komünist ismi ile yan yana geliyor ve bir bütün olarak gösteriliyor bu nedenle ben artık bir alevi degilim ben MÜSLÜMAN IM TÜRKÜM ATATÜRK ÜN YOLUNDAN ALLAHIN DİNİ İLE İLERLEMEYE DEVAM EDERİM...SAYGILAR..

 

Senin bir Alevi olduğunu hiç sanmıyorum..Alevi inancı ve kültürüyle yoğrulmış bir insan senin gibi düşünüp Aleviliğinden asla nefret etmez..***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...
Selamün aleyküm Aleviliğin ortaya çıkış her zaman tartışma konusu olmuştur aleviler-şiiler Aleviliğin çıkış noktasının Resulullahın Hz. Ali sevgisinden kaynaklandığını iddia ederken ehli sünnet kesimi ise Abdullah ibni sebe adında bir Yahudi dönme tarafından Hz. Ali’nin halife olması ve Müslümanların onun taraftarı olması gerektiği iddiaları sonucu ortaya çıktığını iddia ederler şimdi bu konuda kesin bir yargıya varabilmek için “Gökyüzünde yıldız gibidirler onlara ................................................................................

ırküpü olan Huzeyfe hazretleri ileri gelen sahabelerden olmakla beraber de yine ilk Alevilerden sayılır, şöyle: İbnül Esir ( Tarih) kitabında 36 hicri yılına ait özetleme bölümünde diyor ki: “ Bu yılda Huzeyfe ibnül Yemani Osman’ın ölümünden 40 gün sonra vefat etti. Cemel savaşını görmeye ömrü yetmedi, ancak: Oğulları Sait ve Safvan’a Ali’ye biat edip onun yanında olmaları için vasiyet bıraktı Oğullarının ikisi de Ali’nin yanında (Sıffin) savaşında öldüler” diyor. Bu ifade olduğu gibi İbni Abdilber (İstiap) kitabında Huzeyfe maddesinde yazılmıştır. Başka bir eserde şöyle yazar: Birisi Huzeyfe ‘ye sormuş “ Bu fitne içinde kimin yanında olmamı tavsiye edersin?” Huzeyfe “ Ammar bin yasir’in bulunduğu grubu tut” demiş, adam: “Ama Ammar bin Yasir Ali’den ayrılmaz” diye cevap verince Huzeyfe gülmüş ve “yemin ederim ki Ali Ammar’dan üstündür” demiş….

 

 

ARkadaş ellerine sağlık sağdan soldan bulduklarını yazmış. lakin sahih bir kaynak dahi belirtmemiş.

Asıl adım Selman Faris. İsmini aldığım Sahabinin hayatını en ince detayına kadar okudum ama yukarıda arkadaşın yazdığı tek bir sözüne ya da davranışına rastlamadım.

 

alevi ile sûnni ayrımı gibi sunu konuları körüklemekten öteye gitmeyen yukarıdaki safsata dolu yazıdan dolayı arkadaşı ıslah olmaya davet ediyor ve bu halleri geçinceye kadar da kınıyorum.

 

Hz Ali (r.a) efendimiz, Resulullah (s.a.v.) efendimizden çok övgüler almıştır. Kendisine çok yakın görmüştür. Musa a.s. ile Harun a.s. benzetmesinde bulunmuştur.

 

Aynı şekilde Resulullah Efendimiz, Ebu Bekir a.s. Efendimiz içinde "Peygamberlerden sonra GÜneşin üzerine en eftal doğup battığı kişi Ebu Bekir'dir." diyerek onun seviyesinide belli etmektedir.

 

Hz Osman r.a. Efendimiz, Resulullah'(s.a.v.)ın yanına geldiğinde Efendimiz oturuşunu düzeltir toparlanırdı. Zira Hz. Osman'ın(r.a.) hayasını çok kereler övmüş ve hatta O'na iki kızını eş etmiştir.

 

Hz. Ömer (r.a.)Efendimizin, Resulullah(s.a.v.) Efendimize olan yakınlığını anlatmaya gerek yoktur sanırım. Hz. Ömer r.a. iman etmeden önce Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Allah c.c. dan iki Ömer'den birisinin imanını - biatını istemiştir. İkinci Ömer'in Ebu Cehil olduğunu pek çok kaynaktan görüyoruz. Allah Teala, Peygamber Efendimizin s.a.v. duasına Hz. Ömer bin Hattab'ın biatı ile karşılık vermiş. Yani Hak Teala o'nu seçmiştir. Diğeri ise bedir savasına öldürülmüştür.

 

 

İşte dört büyük Halife, dört büyük seçilmiş.

 

Sizler hala bunların arasında ihtilafın olduğunu söyleyerek, yukarıda yazıldığı gibi aslı astarı olmayan safsatalar sarfederek. Resulullah'ın ve bu dört büyük mübareğin ruhaniyetini rahatsız ediyorsunuz.

 

Evet doğrudur. Hz Ebubekir efendimiz hilafeti aldığında Hz. Ali ile arasınd aproblem oluşmuştur. ama bu problem iki ay gibi bir müddet sonra çözülmüş ve Resulullah zamanındaki gibi birbirlerine kenetlenmişlerdir.

 

 

ben şahsen Alevi değilim. Adım Selman Faris olmasına rağmen. Ama; Eğer Alevilik Hz. Ali Efendimizi sevmek ise, benden daha büyük alevi de yoktur. Çünkü biz Hz Ali'yi yukarıda yazılan safasatarl gibi riyakarca değil, O nun Murtaza(kendisinden razı olunan) sıfatıyla seviyoruz.

 

Yüce Rabbim bu büyük dört Halife ve diğer ashabın mekanı neresi ise benimde mekanımı orası etsin.(amin)

 

Biliniz ki; REsulullah efendimiz ashabını kötüleyenin kendisinide inciteceğini belirtmiştir defalarca.

 

Allah Hidayet NAsip Etsin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 7 yıl sonra...
  • 2 yıl sonra...
Misafir Şii Sunni Kardeştir

Evet doğrudur. Hz Ebubekir efendimiz hilafeti aldığında Hz. Ali ile arasınd aproblem oluşmuştur. ama bu problem iki ay gibi bir müddet sonra çözülmüş ve Resulullah zamanındaki gibi birbirlerine kenetlenmişlerdir.

 

 

Akıl var Mantık var,kardeşlerim Hz. Alinin sifatlarini az cok hepimiz biliriz.

Peki soruyorum o zaman Hz. Ali estauzubillah Gurur mu yapti saltanat veya taht mı peşinde idi ??

Bir sorgulayin niye acaba aralari acıldı niye zorla biat alinmaya gelindi evine.

Niye kapısı ateşe verildi niye fedek bağları hz. Fatimanin elinden zorla alındı,bu akkılla gidersek haşa hz. Peygamber

Haksız yere mi beytul maldan kızına bağişladi fedek'i.

Evet doğrudur, yaklaşik 6 ay gibi, hz. Fatimanin vefatından sonra yine bir araya gelmişlerdir, Ama bu sadece yeni kurulan Islam devletini bekleyen icten ebu sufyan diştan bizans tehlikesini önlemek icin, tıpkı hz. Hasanin hintin oğlu muavviye l.a. ile yaptiği anlaşma gibi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hz.Ali hiçbir halifeye biat etmemiş. hilafet savaşları Hz. Ali ve tüm ailesi öldürülene kadar da devam etmiş.

üç beş ay sonra barıştılar falan filan gibi şeylerin tarihsel gerçekliği yok maalesef.

Hz.Ali kendi döneminin yoksullarını temsil eder, fakirdir, mülksüzdür.

zaten tüm bu hilafet savaşlarının temelinde de gene sınıf savaşı vardır.

bir lokma bir hırka diyenlere, ihtiyaçtan fazlasını paylaşacaksınız diyenlere karşı zenginliğini korumak isteyenlerin acımasız, kanlı savaşı.

İhsan Eliaçık, Yaşar Nuri Öztürk gibi objektif  Sünni İslam hocalarından da okunabilir. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.