Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Darwin Yanlış Mıydı..?


editor

Önerilen İletiler

DARWIN YANLIŞ MIYDI..?

Başlıktaki soru National Geographic dergisinin Kasım 2004 sayısının kapağındaydı. Yalnızca kapağa bakmakla yetinenler, Darwin’ın Evrim Teoremi’nin yanlış olduğunu kanımsayabilirler. Amerika’nın ömenli bir bilim yayını olan National Geographic’in neden böyle bir kapak attığı değişik yorumlara açık olsa da, David Quammen’in kaleme aldığı yazı, Evrim Teoremi’nin artık kaçınılmaz bir gerçek olduğunu vurgulamaktadır. Yazarın kaleme aldıkları özetle şunlardır:

 

"Evrim’e kanıtlanmamış bir teorem olarak bakarak olup olmadığını sorgulamak yanlıştır. Dünyanın güneş etrafında dönüşü, atomların varlığı, elektrik akımı ve hemen hemen fiziksel olarak bilinen herşey birer teoremdir. Bu teoremler, olaylar izlenerek, labaraturlarda deneyler yapılarak ve doğa incelenerek kanıtlanır veya “çöplüğe” atılır. Zaten bilimin üstünlüğü de gözlemlerce kanıtlanmayan teoremlerin yerine yenilerini aramaktır.

 

Elektrik akımı, atom teoremi ve diğerleri gibi, evrim de artık kanıtlanmış bir teoremdir. Labaratuvar deneyleri, fosil kalıntıları, jeoloji, biyoloji, bio-kimya ve başka bilim dalları evrimin kaçınılmaz bir gerçek olduğunu gün geçtikçe daha güçlü bir şekilde kanıtlamaktadır. Doğada sık sık izlenen olaylar arasında tek hücreli yaratıkların kısa zamanda değişimden geçerek DDT ve penisiline karşı bağışıklık kazanmalarıdır. Canlıların bu tür “adaptasyonunu” labaratuvarda deneyen bilim adamları, bir yıldan kısa bir zaman içinde tek bir sinek cinsinden düzünelerce, akraba fakat yapıları değişik türler yaratmışlardır. Bilim adamları, bu başarıyı, değişik grupların besilerini ve çevre koşullarını değiştirmekle elde etmişlerdir. Dünyanın milyarlarca yıllık geçmişini göz önünde tuttuğumuzda, labaraturvarlarda kısa zamanda elde edilen “evrimin”, Evrim Teoremi’ni kesin olarak kanıtlayan deneyler olduğu sonucuna varırız.

 

Evrim Teoremi’nin büyük problemi, kutsal kitaplarda yazılanlara ters düşmesidir. Özellikle tek tanrılı dinler, evrenin altı gün içinde yaratıldığını ve bunun yaklaşık yedi ile onbin yıl önce gerçekleştirildiğine inanırlar. Televizyon izlerken veya mikrofonla ezan okurken elektrik teoremini sorgulamayanlar, nedense evrimi sorgular, ve evrimce anlatıldığı gibi değil de, Müslüman düşünür HY gibi, evrenin altı gün içinde yaratıldığını savunurlar. Bunu yaparken, evrimi kanıtlayan bütün delilleri yok sayarlar. Esasında Evrim Teoremi yalnızca tek tanrılı dinler için bir promlem değildir. Örneğin, Hara Krishna dininden Srila Prabhupada, yaratanın 8,400,000 canlıyı bir hamlede yaptığını savunur. Böylece reenkarnasyona birçok seçenek verimiş olur.

 

Darwin, Evrim Teoremi’nde yüzde yüz doğru olmasına rağmen, evrimin oluşundaki bazı düşünceleri, özellikle değişik türler arasındaki değişikliklerin nedenleri konusunda, yanlıştır. Bu yanlışlar Darwin’nin dehasını veya teoreminin yüceliğini etkileyecek şeyler değildir."

 

Evrimin dinle çelişkisini, en iyi şekilde dinle bağdaştıran, belkide Katolik kilisesidir. Vatikan’nın resmi politikasına göre evrim kaçınılmazdır, fakat evrimi “olsun” diye Tanrı başlatmıştır. Son zamanlarda bunun böyle olduğunu savunan birçok Katolik bilim adamı vardır. Bunlardan biyo-kimya profesörü Michael Behe “Darwin’in Kara Kutusu (Darwin’s Black Box, Touchstone, New York, N.Y. 1996) kitabında hücre oluştuktan sonra evrime inanmamanın saçmalığını yazar. Bütün belirtilere göre hücre milyarlarca yıl önce oluştuğuna göre, ve milyarlarca yıl önce tek hücreli yaratıklar dışında canlı olmadığına göre, hücrereden sonra gelen bütün yaratıkların nedeni evrimdir. Fakat Behe’ye göre, hücre tanrı tarafından yaratılmıştır ve insanlarla sonuçlanacak evrim, Tanrı’nın planlarına göre gelişmiştir.

 

Bilimsel bütün göstergelere rağmen, anketlere göre, evrenin dini kitaplarda yazıldığı gibi yaratıldığına inanların sayısı, evrime inanlarından daha çoktur. Bu Amerika için bile geçerlidir. Amerika’da bilim ile inanç son zamanlarda büyük bir savaş içindedir. Son zamanlara kadar, “aydınlanma” yolunu seçmiş görünen Amerikan yönetimi, yön değiştirmiş gibidir. Okullarda yaratılışın dini açıdan da ele alınmasını savunan kesim, yönetimden sıcak ilgi görmektedir. Esasında son Amerikan seçimini Cumhuriyetçi Bush, dini kesimin büyük katılımıyla almıştır. Bush yönetiminin seçilme uğruna “aydınlamayı” feda ettiğini söyleyenler vardır.

 

Demokrasi, bilimsel gerçeklerin, özellikle evrim gibi artık kanıtı gerçekleşmiş bir teoremin, halkın oyuna sunulmaması demek olmalıdır. Daha ileri bidiğimiz Amerika evrimi bile halkın onayına sunduktan sonra, Türkiye’de olan bitenleri yadırgamamamız gerekir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 yıl sonra...
  • Cevaplar 75
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

öncelikle size teşekkur etmeliyim.Çünkü evrim hakkında aynı görüşleri paylaşıyoruz ve bu düşüncelerinizi bize aktardıgınız için.Fakat evrim ve islamın neden hala bir arada düşünülmediğini anlamış dgilim.Allah'a inanmak gercektende onun varlıgını bilmemekten gecer.Yani o na şüpeyle yaklaşmalıyız.57/3. ayet Allah'ın hakkatini gizli oldugunu vurgular.Yani bir şeye inanmak onun varlıgı şüpeliyken olur.Yani tanrı canlıları apacık kendi yarattıgını gösterecek ve sonra bana inanın mı diyecek.Eger ole olsaydı inanç olmazdı mecburiyet olurdu bu da zaten islama ters.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hücre

 

Darwin zamanında canlı hücresinin kompleks yapısı bilinmiyordu. Bu nedenle dönemin evrimcileri, canlılığın nasıl ortaya çıktığı sorusuna "rastlantılar ve doğal olaylar" cevabını vermenin çok ikna edici olduğunu sanmışlardı. Darwin ilk hücrenin "küçük, ılık bir su birikintisinde" kolaylıkla oluşabileceğini öne sürmüştü. (bkz. Abiyogenez görüşü) Oysa canlılığın en küçük detayına kadar inen 20. yüzyıl teknolojisi, hücrenin insanoğlunun karşılaştığı en kompleks sistem olduğunu ortaya çıkardı. Bugün hücrenin içinde; enerjiyi üreten santraller, yaşam için zorunlu olan enzim ve hormonları üreten fabrikalar, üretilecek bütün ürünlerle ilgili bilgilerin kayıtlı bulunduğu bir bilgi bankası, bir bölgeden diğerine hammaddeleri ve ürünleri nakleden kompleks taşıma sistemleri, boru hatları, dışarıdan gelen hammaddeleri işe yarayacak parçalara ayrıştıran gelişmiş laboratuvar ve rafineriler, hücrenin içine alınacak veya dışına gönderilecek malzemelerin giriş-çıkış kontrollerini yapan uzmanlaşmış hücre zarı proteinleri olduğunu biliyoruz. Üstelik bu saydıklarımız, hücredeki karmaşık yapının yalnızca bir bölümüdür.

 

Evrimci bir bilim adamı olan W. H. Thorpe, "canlı hücrelerinin en basitinin sahip olduğu mekanizma bile, insanoğlunun şimdiye kadar yaptığı, hatta hayal ettiği bütün makinelerden çok daha komplekstir" diye yazar.227

 

Hücre o kadar komplekstir ki, bugün insanoğlu ulaştığı yüksek teknolojiyle bile bir hücre üretememektedir. Yapay hücre oluşturmak için yapılan tüm çalışmalar başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Evrim teorisi ise, insanoğlunun tüm bilgi ve teknoloji birikimi ile yapmayı başaramadığı bu sistemin ilkel dünyada "tesadüfen" oluştuğunu öne sürer. Bu, bir örnek vermek gerekirse, basım evindeki bir patlamayla, şans eseri bir ansiklopedinin basılıvermiş olmasından çok daha düşük bir ihtimale sahiptir.

 

Buna benzer bir başka benzetmeyi İngiliz matematikçi ve astronom Sir Fred Hoyle, 12 Kasım 1981'de Nature dergisine verdiği bir demecinde yapmıştır. Kendisi de bir materyalist olmasına rağmen Hoyle, tesadüfler sonucu canlı bir hücrenin meydana gelmesiyle, bir hurda yığınına isabet eden kasırganın savurduğu parçalarla tesadüfen bir Boeing 747 uçağının oluşması arasında bir fark olmadığını belirtir.228 Yani, hücrenin kendi kendine, rastlantılar sonucu oluşması mümkün değildir.(Yorumsuz)

 

 

 

Sanıldığı gibi yada zikredildiği gibi Evrim teorisi ıspatlanmış falan değildir..

 

 

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kralx,bilimadamlari hucrenin komplike yapisini inkar etmiyor ama zaten onlarda ilk hucrenin bugunku hucreler gibi oldugunu soylemiyolarki.Kendi kendini replika eden ilk hucre hucre bile degildi belki,mesala RNA kendi kendini kopyalayabilir ve bir hucre kadar da karmasik degildir.

Hem zaten daha once de dedigim gibi Miller deneyi bize cansiz molekullerden canlinin yapitasi aminoasitlerin laboratuvar ortaminda olustugunu ispat etti.Bilimi bu kadar inkar etmeniz niye?

Isteyen Kuran`i Kerim`de evrime isarette bulabilir.Keske muslumanlar bu gercegi zamaninda gorebilselerdi,simdi Katolik Kilisesinin bulundugu gururlu mevkide Islamiyet bulunurdu.H.yahya gibileri Allah`a yaranicam derken bizleri bilim karsiti-gerici olarak ilan ettiler.

Kas yapayim derken goz cikarmak bu olsa gerek.

 

Saygilar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BilgiEr miller deneyi diyosun, peki miller deneyindeki hileden bahsetmiosun neden! Soğuk tuzak! Neden konulduğunu sen biliosun bu tuzağın! Ama ilk canlılığın başladığı 3.8 milyar yıl önceki koşullarda bu soğuk tuzak varmıydı?

Azizilturco,Miller deneyinde hile falan yok arkadasim,o deneyde gosterilmek istenen cansiz molekullerden canlinin olusabilecegini gostermekti ve bunuda basardi.Bu konuda daha once yazdim,su linkini verdigim basligin 7. sayfasinda okuyabilirsin.

http://www.turkish-media.com/forum/index.p...pic=2203&st=120

Ve evet pekala da o gunku doga sartlarinda soguk tuzak duzeni de dogada bulunuyor olabilir ama belkide bu ilk hucre dunyada bile olusmamistir.3-4 milyar yil once tam olarak neler oldugunu bilemeyiz ama bildigimiz birsey varsa o da Miller deneyinin sonucunda cansiz bilesimlerden canlinin yapitaslarinin olustugudur.

 

Saygilar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

MİLLER DENEYİNDEKİ GERÇEK DIŞI DÜZENEKLER:

 

Deney yapıldıktan bir süre sonra, Miller'in ilkel dünya koşullarında amino asitlerin kendi kendilerine oluşabileceklerini kanıtlamak amacıyla yaptığı deneyin birçok yönden bilimsel gerçeklere uymadığı anlaşılmıştır. Bu deneyin bilimsel olarak geçersiz olduğunu gösteren noktaları ele alındığında amacın bilimsellik olmadığı kolayca görülecektir.

 

 

1. Miller'in düzeneğindeki "ilkel atmosfer" gerçekleri yansıtmıyordu. İlkel atmosferin sahip olduğu koşullar amino asitlerin ve yaşam için gerekli olan diğer yapı taşlarının oluşumuna kesinlikle izin vermez.

 

Oparin kimyasal evrim teorisin ortaya attığında, ilkel dünya atmosferinin şu andakinden çok farklı olduğunu ileri sürdü. 66 Stanley Miller de Oparin'in 1936'da kitabına aldığı bu ilkel atmosfer varsayımlarını kullanarak Kimyasal Evrim teorisine dayanak oluşturmak istedi. Bu yüzden Oparin'in öngördüğü gibi Miller, ilkel atmosferdeki amino asit üretimini taklit ederken dünyanın atmosferinin metan(CH4), amonyak(NH3) ve hidrojenden(H2) meydana geldiğini varsaydı. Ayrıca bunun yanısıra dünya atmosferinin serbest oksijen ihtiva etmediğini de ileri sürdü. Miller'in deneyini izleyen yıllarda yeni jeokimyasal kanıtlar ve bunlar doğrultusunda yapılan deneyler Oparin ve Miller'in yapmış olduğu tahminlerin doğru olmadığını açıkça ortaya çıkardı. Aksine elde edilen bütün deliller güçlü bir şekilde ilk atmosferde hüküm süren doğal gazların karbondioksit, nitrojen ve su buharı olduğunu, metan, amonyak ve hidrojen olmadığını gösteriyordu. Dünya atmosferi hakkındaki bu bilgi Miller ve benzeri deneylerin yanlış bir atmosfer düzeneği üzerine kurulduğunu gösterdi.

 

Fakat Miller bu gazları zaten özel olarak kullanmıştı. Çalışmasının amacı Oparin'in 1924 yılında ortaya attığı kimyasal evrim senaryosunu deneysel olarak ispatlamaktı. Bu yüzden Miller, deneyinin parametrelerini hazırlarken Oparin zamanında bilinen ilkel atmosfer ölçülerine göre hazırlamıştı. Amaç canlılık öncesi dünyanın atmosferini oluşturmak değil, amino asitlerin oluşması için gerekli olan atmosferi oluşturmaktı aslında. Science dergisinden Richard Kerr'in ifade ettiği gibi son 30 yılda toplanan jeolojik ve jeokimyasal kanıtların hiçbiri Miller'in kullandığı ilkel atmosfer koşullarını desteklemedi. 67 İlkel atmosfer koşullarının varlığını doğru kabul etmeye devam etmenin tek nedeninin kimyasal evrim teorisinin buna ihtiyaç duyması olduğu anlaşıldı. Çünkü Oparin ve Miller varsaydıkları ilkel atmosfer şartları amino asitlerin oluşabilmesi için gereken en uygun şartlardı. Normal şartlarda kimyasal olarak doğal bir atmosferde atmosferik gazlar arasında reaksiyonlar meydana gelmez. Reaksiyonlar meydana gelse bile bu reaksiyonlar da biyolojik yapı taşlarını meydana getirebilecek düzeyde olmazlar. Nötr bir atmosferde biyolojik yapı taşlarını oluşturmaya çalışmak yağ ile suyun ya da iki cansız kimyasalın reaksiyona girmesini beklemek gibi bir şeydir.

 

Evrimciler yıllarca ilkel atmosfer şartlarında, cansız maddelerin tesadüfen proteinleri oluşturduğunu ispatlamaya çalıştılar. Ancak bugün proteinlerin tesadüfen oluşamayacakları bilinen bir gerçektir.

Stanley Miller'ın ve onunkine benzeyen diğer deneylerde varsayılan ilkel koşullar gerçekte ilk atmosferde mevcut olmadığı için bu deneyler hayatın kökeni hakkında hiçbir bilimsel temel oluşturmazlar. Bağımsız jeokimya çalışmaları ilk atmosferde amino asitlerin oluşumuna izin vermeyecek olan kimyasal koşulların üstün geldiğini kanıtladığına göre Miller'ın deneyinin hiçbir şeyin oluşumunu temsil etmediği anlaşılır. İşte bu nedenle, laboratuardaki bu tür deneyler kimyasal evrimin gerçekleşmesinin imkansız olduğunu göstermekle kalmaz, yaşayan sistemlerin dizaynında kaçınılmaz olarak akıl sahibi bir Yaratıcı'nın varolduğunu ispatlar.

 

 

2. Amino asitlerin oluştuğu öne sürülen dönemde, atmosferde amino asitlerin tümünü parçalayacak kadar yoğunlukta oksijen bulunuyordu.

 

Bir dizi jeokimyasal çalışma bitki yaşamından önce bile önemli miktarda serbest oksijenin, volkanik gazların açığa çıkması ve su buharlaşmasındaki fotodisasyon nedeniyle mevcut olduğunu gösterdi. Yaşları 3.5 milyar yıl olarak hesaplanan taşlardaki okside olmuş demir ve uranyum birikintileri atmosferde oksijen olduğunu gösteriyordu. 68 Bütün bu bulgulardan oksijen miktarının, bu dönemde evrimcilerin iddia ettikleri gibi az miktarda olmadığı, aksine iddia ettikleri miktarının çok üstünde olduğu görüldü. Araştırmalar o dönemde dünya yüzeyinde evrimcilerin tahminlerinden 10 bin kat daha fazla ultraviyole ışını ulaştığını gösterdi. Bu yoğun ultraviyolenin atmosferdeki su buharı ve karbondioksidi ayrıştırarak oksijen ortaya çıkarması kaçınılmazdı.

 

Miller'in gözardı ettiği bu gerçek, oksijen dikkate alınmadan yapılmış olan Miller deneyini tamamen geçersiz kılıyordu. Eğer deneyde oksijen kullanılsaydı, metan; karbondioksit ve suya, amonyak ise azot ve suya dönüşecekti. Diğer taraftan, oksijenin bulunmadığı bir ortamda -henüz ozon tabakası var olmadığından- ultraviyole ışınlarına doğrudan maruz kalacak olan amino asitlerin hemen parçalanacakları da açıktı. Sonuçta ilkel dünyada oksijenin varolması da, olmaması da amino asitler için yok edici bir ortam demekti.

 

 

3. Miller, deneyinde "Soğuk Tuzak" adlı bir mekanizma kullanarak amino asitleri oluştukları anda ortamdan izole etmişti.

 

Bir an Stanley Miller'ın kullandığı ilkel gazların ilkel atmosferdeki koşullara tamamen benzediğini varsayalım. Peki o şartlar altında deneyinin sonucu gerçekten kimyasal evrimi destekler miydi? Hayır. Miller, deneylerinde amino asitler ve nükleik asit bazları gibi biyolojik yapı taşları olan moleküllerin yanısıra biyolojik olmayan maddeler de üretti. İnsan müdahelesi olmadığı takdirde bu biyolojik olmayan maddeler elde edilmiş olan diğer yararlı maddelerle reaksiyona girecekler ve sonuçta biyolojik olarak hiçbir anlam ifade etmeyen kimyasal bileşikleri oluşturacaklardı. Bu oluşumu engellemek ve kimyasal evrim teorisini bir trajedi ile sonuçlandırmamak için amino asitleri bozan ya da onları biyolojik olmayan bileşenlere çeviren bu kimyasalları ortamdan ayırdılar. Bunun için Stanley Miller deneyinde amino asitleri oluşur oluşmaz hemen diğer oluşan maddelerin ve ortamdaki diğer şartların zararlı etkilerden korumak için "Soğuk Tuzak" (cold trap) adlı bir mekanizma kullanmıştır. Çünkü aksi takdirde amino asitleri oluşturan ortam koşulları, bu molekülleri oluşmalarından hemen sonra imha edecekti.

 

Halbuki ilkel dünya koşullarında elbette Soğuk Tuzak gibi bilinçli düzenekler yoktu. Ve bu mekanizma olmadan herhangi bir çeşit amino asit elde edilse bile, bu moleküller aynı ortamda hemen parçalanacaktı. Kimyager Richard Bliss'in ifade ettiği gibi: "Bu Soğuk Tuzak mekanizması olmasa, kimyasal ürünler elektrik kaynağı tarafından yok olacaktı." 69

 

Nitekim Miller, soğuk tuzak yerleştirmeden yaptığı daha önceki deneylerde tek bir amino asit bile elde edememişti.

 

Gerçekte Miller deneyiyle evrimin, "canlılığın bilinçsiz tesadüfler sonucu ortaya çıktığı" şeklindeki iddiası da çürümüştür. Çünkü deney, amino asitlerin ancak tüm koşulları özel olarak ayarlanmış bir laboratuvar ortamında, bilinçli müdahalelerle elde edilebileceğini göstermektedir.

 

Miller deneyi, Türkiye'deki bazı kaynaklarda hala önemli bir bilimsel bulgu gibi gösterilse de, aslında evrimci otoriteler tarafından terk edilmiş durumdadır. Son yıllarda Batılı bilim dergilerinde deneyin hayatın kökenini açıklamak yönünden bir anlam ifade etmediği belirtilmektedir. Örneğin 1998'in Şubat ayında yayınlanan ünlü evrimci bilim dergisi Earth'deki "Yaşamın Potası" başlıklı makalede şu ifadeler yer alır:

 

Bugün Miller'ın senaryosu şüphelerle karşılanmaktadır. Bir nedeni, jeologların ilkel atmosferin başlıca karbondioksit ve azottan oluştuğunu kabul etmeleri. Bu gazlar ise 1953'teki deneyde (Miller deneyinde) kullanılanlardan çok daha az aktifler. Kaldı ki, Miller'ın farzettiği atmosfer var olmuş olabilseydi bile, amino asitler gibi basit molekülleri çok daha karmaşık bileşiklere, proteinler gibi polimerlere dönüştürecek gerekli kimyasal değişimler nasıl oluşabilirdi ki? Miller'ın kendisi bile, problemin bu noktasında ellerini ileri uzatıp, "bu bir sorun" diyerek şiddetle iç çekmekte, "polimerleri nasıl yapacaksınız? Bu o kadar kolay değil..."

 

Görüldüğü gibi, Miller'ın kendisi dahi bugün deneyinin, yaşamın kökenini açıklama adına bir anlam ifade etmediğinin farkındadır. National Geographic'in Mart 1998 sayısındaki, "Yeryüzündeki Yaşamın Kökeni" başlıklı makalede ise, konuyla ilgili şu satırlara yer verilir:

 

Pek çok bilim adamı bugün, ilkel atmosferin Miller'ın öne sürdüğünden farklı olduğunu tahmin ediyor. İlkel atmosferin, hidrojen, metan ve amonyaktan çok, karbondioksit ve azottan oluştuğunu düşünüyorlar. Bu ise kimyacılar için kötü haber! Karbondioksit ve azotu tepkimeye soktuklarında elde edilen organik bileşikler oldukça değersiz miktarlarda. Koca bir yüzme havuzuna atılan bir damla gıda renklendiricisiyle aynı oranda bir yoğunlukta... 71Bilim adamları, bu derece seyrek çözeltideki bir çorbada hayatın ortaya çıkmasını hayal etmeyi bile güç buluyor .

 

Kısacası ne Miller Deneyi ne de bir başka evrimci çaba, yeryüzünde hayatın nasıl oluştuğu sorusunu cevaplayamamaktadır. Tüm araştırmalar, hayatın rastlantılarla ortaya çıkmasının imkansızlığını ortaya koymakta ve böylece hayatın yaratılmış olduğunu göstermektedir. Evrimcilerin bu açık gerçeği kabul etmemeleri ise, bilime tamamen aykırı birtakım önyargılara sahip olmalarından kaynaklanır. Nitekim Miller Deneyi'ni öğrencisi Stanley Miller ile birlikte organize eden Harold Urey, bu konuda şu itirafı yapmıştır:

 

Yaşamın kökeni konusunu araştıran bizler, bu konuyu ne kadar çok incelersek inceleyelim, hayatın herhangi bir yerde evrimleşmiş olamayacak kadar kompleks olduğu sonucuna varıyoruz. (Ancak) Hepimiz bir inanç ifadesi olarak, yaşamın bu gezegenin üzerinde ölü maddeden evrimleştiğine inanıyoruz. Fakat kompleksliği o kadar büyük ki, nasıl evrimleştiğini hayal etmek bile bizim için zor. (yorumsuz)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kralx bu konuda daha once yazdim agbi,itirazlara karsilik da yazdim.Benim yazmadigim noktalarda baskalari tarafindan yazildi,yani bu itirazlar gecersiz.Kaldiki itirazlar gecerli bile olsa sonucu degistirir mi?Sonucta cansiz molekullerden canlinin yapitaslari aminoasitler olustu mu,olusmadi mi?Cevap, evet olustu.Eee daha ne?

Su basligin 7.sayfasinda bu konuda biraz daha ayrintili yazmistim,lutfen okuyun ondan sonra ne yazcaksaniz yazin.

http://www.turkish-media.com/forum/index.p...pic=2203&st=120

 

Saygilar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O kadar hileye ve i,steğe bağlı yönlendirmeye rağmen oluştu farzedelim..

Sonuç olarak birilerinin iradesiyle oluşmuştur..

Yani gene Allahın iradesi söz konusudur...

Belkide bu olay insanlarının imtihanı içindir..

İnsanların imanı değişecekmi değişmeyecekmi diye..

 

Ahir zaman kıyamet alametlerinde de, böyle olayların hattta daha gelişmiş olayların olacağı malümdür.

Hz İsa ölüleri diriltirdi, ama tabiki Allahın izniyle...

 

 

 

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 8 ay sonra...

Arkadaşlar Allah'ın selamı üstünüze olsun.Evet Darwin denilen maymunun teorisi miydi bu?evet insanlar Hz Adem'in soyundan gelmektedir.çünkü ilk yaratılan insan O'dur.Yani maymundan gelme yoktur tabi kabul eden varsa salaktır neden?çünkü insan nie kendine hayvan desinki.banane kıllı maymundan ben gurur duyduum atam ve peygamberim Hz.Adem'in soyuyum.Kardeşler bana bu teorinin bilimsel bi yanını söleyene alkış.Akılsız Darwinin uydurduğu bir proje.ahanda örneği Darwin der ki:"Gözün nasıl gördüğünü düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyorum"söz tam doğru olmayabilir ama manasını aynıdır.Darwin çok saçma bi teori içinde boğulmuştur.Düşünün Hiçbirşey yok.ve herşey atomdan zarttan zurttan kendiliğinden oluştu.Ya akıllı ve mantıklı bir kişi buna hayır kardeşim öyle şey mi olur der.Hadi oldu her insanın niye gözünün üstünde kaç burnu ortada kulaklar yerinde herkesin herşeyi aynı.darwinin anlattığına göre konuşursak birimizin burnu başka yerde birimizin ağzı başka yerde olurdu her şeyin aynı ve yerli yerinde(organlarımızın bile)olması bunun AKILLI BİR YARATICI TARAFINDAN NİZAMİ BİR ŞEKİLDE YARATILDIĞINI GÖSTERİR.Şöle diyenler Allah görünmüyo o yüzden inanmam.Yaw aklınız yok mu??Allah görünse inanmayan kalırmıydı?görünmüyor ki nimetlerinden dinyadan ibret alsınlar bana inansınlar diyor.Arkadaşlar şeytan a kanmayın bırakın evrim teorisini filan yazın googla HY indirin evrim teorisi ile ilgili kitap ve videolarını görün gerçekleri Allah'a emanet olun...

vassalamm...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar Allah'ın selamı üstünüze olsun.Evet Darwin denilen maymunun teorisi miydi bu?evet insanlar Hz Adem'in soyundan gelmektedir.çünkü ilk yaratılan insan O'dur.Yani maymundan gelme yoktur tabi kabul eden varsa salaktır neden?çünkü insan nie kendine hayvan desinki.banane kıllı maymundan ben gurur duyduum atam ve peygamberim Hz.Adem'in soyuyum.Kardeşler bana bu teorinin bilimsel bi yanını söleyene alkış.Akılsız Darwinin uydurduğu bir proje.ahanda örneği Darwin der ki:"Gözün nasıl gördüğünü düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyorum"söz tam doğru olmayabilir ama manasını aynıdır.Darwin çok saçma bi teori içinde boğulmuştur.Düşünün Hiçbirşey yok.ve herşey atomdan zarttan zurttan kendiliğinden oluştu.Ya akıllı ve mantıklı bir kişi buna hayır kardeşim öyle şey mi olur der.Hadi oldu her insanın niye gözünün üstünde kaç burnu ortada kulaklar yerinde herkesin herşeyi aynı.darwinin anlattığına göre konuşursak birimizin burnu başka yerde birimizin ağzı başka yerde olurdu her şeyin aynı ve yerli yerinde(organlarımızın bile)olması bunun AKILLI BİR YARATICI TARAFINDAN NİZAMİ BİR ŞEKİLDE YARATILDIĞINI GÖSTERİR.Şöle diyenler Allah görünmüyo o yüzden inanmam.Yaw aklınız yok mu??Allah görünse inanmayan kalırmıydı?görünmüyor ki nimetlerinden dinyadan ibret alsınlar bana inansınlar diyor.Arkadaşlar şeytan a kanmayın bırakın evrim teorisini filan yazın googla HY indirin evrim teorisi ile ilgili kitap ve videolarını görün gerçekleri Allah'a emanet olun...

vassalamm...

Arkadaşım seninki sadece kişisel egonu tatmin etmek. Sana cevabı verecek makaleyi okumadın sanırım. Onun için ben tekrar edeyim iyice oku ve anlamaya çalış...

 

"Evrim’e kanıtlanmamış bir teorem olarak bakarak olup olmadığını sorgulamak yanlıştır. Dünyanın güneş etrafında dönüşü, atomların varlığı, elektrik akımı ve hemen hemen fiziksel olarak bilinen herşey birer teoremdir. Bu teoremler, olaylar izlenerek, labaraturlarda deneyler yapılarak ve doğa incelenerek kanıtlanır veya “çöplüğe” atılır. Zaten bilimin üstünlüğü de gözlemlerce kanıtlanmayan teoremlerin yerine yenilerini aramaktır.

 

Elektrik akımı, atom teoremi ve diğerleri gibi, evrim de artık kanıtlanmış bir teoremdir. Labaratuvar deneyleri, fosil kalıntıları, jeoloji, biyoloji, bio-kimya ve başka bilim dalları evrimin kaçınılmaz bir gerçek olduğunu gün geçtikçe daha güçlü bir şekilde kanıtlamaktadır. Doğada sık sık izlenen olaylar arasında tek hücreli yaratıkların kısa zamanda değişimden geçerek DDT ve penisiline karşı bağışıklık kazanmalarıdır. Canlıların bu tür “adaptasyonunu” labaratuvarda deneyen bilim adamları, bir yıldan kısa bir zaman içinde tek bir sinek cinsinden düzünelerce, akraba fakat yapıları değişik türler yaratmışlardır. Bilim adamları, bu başarıyı, değişik grupların besilerini ve çevre koşullarını değiştirmekle elde etmişlerdir. Dünyanın milyarlarca yıllık geçmişini göz önünde tuttuğumuzda, labaraturvarlarda kısa zamanda elde edilen “evrimin”, Evrim Teoremi’ni kesin olarak kanıtlayan deneyler olduğu sonucuna varırız.

 

Evrim Teoremi’nin büyük problemi, kutsal kitaplarda yazılanlara ters düşmesidir. Özellikle tek tanrılı dinler, evrenin altı gün içinde yaratıldığını ve bunun yaklaşık yedi ile onbin yıl önce gerçekleştirildiğine inanırlar. Televizyon izlerken veya mikrofonla ezan okurken elektrik teoremini sorgulamayanlar, nedense evrimi sorgular, ve evrimce anlatıldığı gibi değil de, Müslüman düşünür Hasan Yahya gibi, evrenin altı gün içinde yaratıldığını savunurlar. Bunu yaparken, evrimi kanıtlayan bütün delilleri yok sayarlar. Esasında Evrim Teoremi yalnızca tek tanrılı dinler için bir problem değildir. Örneğin, Hara Krishna dininden Srila Prabhupada, yaratanın 8,400,000 canlıyı bir hamlede yaptığını savunur. Böylece reenkarnasyona birçok seçenek verimiş olur.

 

Darwin, Evrim Teoremi’nde yüzde yüz doğru olmasına rağmen, evrimin oluşundaki bazı düşünceleri, özellikle değişik türler arasındaki değişikliklerin nedenleri konusunda, yanlıştır. Bu yanlışlar Darwin’nin dehasını veya teoreminin yüceliğini etkileyecek şeyler değildir."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrim Teoremi

Çok omik bir şekide teori teorem halini almış..:)

İlginç bir gelişme..

Bakınız..

Sözlük anlamlarıyla teori ve teorem..

 

Teori:

Kuram, nazariye: Alışılmış kalıpların çok dışında yeni fikir akımları..

 

Teorem:

1-Kanıtlanabilen bilimsel önerme.

2-Mantıksal usa vurma ile kanıtlanan önermenin veya özelliğin bildirimi

 

Bana bir tane evrim kanıtı getirin, evrim'in teorem olduğunu kabul edeceğim..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrim Teoremi’nin büyük problemi, kutsal kitaplarda yazılanlara ters düşmesidir. Özellikle tek tanrılı dinler, evrenin altı gün içinde yaratıldığını ve bunun yaklaşık yedi ile onbin yıl önce gerçekleştirildiğine inanırlar. Televizyon izlerken veya mikrofonla ezan okurken elektrik teoremini sorgulamayanlar, nedense evrimi sorgular, ve evrimce anlatıldığı gibi değil de, Müslüman düşünür Hasan Yahya gibi, evrenin altı gün içinde yaratıldığını savunurlar. Bunu yaparken, evrimi kanıtlayan bütün delilleri yok sayarlar. Esasında Evrim Teoremi yalnızca tek tanrılı dinler için bir promlem değildir. Örneğin, Hara Krishna dininden Srila Prabhupada, yaratanın 8,400,000 canlıyı bir hamlede yaptığını savunur. Böylece reenkarnasyona birçok seçenek verimiş olur.

 

 

Bu nasıl bir baştan savmalıktır anlayamadım. Bir makalede adına yer verilen ve eleştirilen adamın ismine bakın...Ben evrim konusundaki tüm cehaletimi kabul edebilirim...Hiç bir şey bilmiyorum derim...Hatta başka bir başlık altında inancım dogma olsa bile kabul edeceğimi ve bundan fevkalade memnun olduğumu belirttim. O halde tüm cehaletimle soruyorum...Kim bu Hasan Yahya,,, bir kişi bana söylesin... Benim bildiğim bir adı Adnan Oktar olan diğer adı HY olan bir zattan bahsediliyor değil mi bu makalade...Veya ondan bahsedilmesi gerekmiyor muydu...

 

Ben birşey sorayım evrimci arkadaşlara merak ettim... Evrim ölümü nasıl yaratmıştır...Veya canlılığı...Yani ki evrim de gitgide komplek canlılar mevcutlaşıyorken niye hala ölüyoruz...

 

Bunu ayrı başlık altında açmayı düşünüyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Buyrun arkadaşım " national geographic " safsatalarının gerçek yüzü...Eğer gerçekten bilimle yakından ilgileniyorsanız bu kaynaktaki masallara tek tek cevap istiyorum..Siz bu masalların bir tanesini yayınlıyorsunuz emin olun biz bu masallara yıllarca tek tek anında cevap veriyoruz ve vereceğiz...Selam ve Sevgilerle...Buyrun arkadaşlar masalların cevapları.... -url=http://www.netcevap.org/ara.php- <<<< (siteye girince arama yapmak bölümüne " national geographic " yazın)...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öncelikle xlark tades'e çok teşekkür ederim. Bizlere zekanın önemini gösterdiği için.. Her insanın zeka seviyesi farklıdır. İnsan eğer insan ise asla aptal olmaz. Özellikle Türkiye'de inançlı bir insan olmak ayıp hale gelmiştir. Ne olduğu belirsiz bir sürü yabancının peşine hiç sorgusuz sualsiz takılıp gidiyoruz. Özünü kaybetmiş. daha doğrusu kendi özümüz olan manevi bir çok değeri görmezden gelip, bunları yok etmeye çalışan insan kılığındaki yaratıkların peşinde kuyruk gibi dolanmaktayız. Tek sebebi bize modern, aydın, çağdaş denilsin. Ama üzerinde yaşadığımız bu topraklar nasıl Anavatan'ımız oldu hiç düşünmüyoruz. Bu Vatan'ın evlatlarının Ataları. bu Yurdu inancını satarak kazanmadı. Tam aksine sahip çıktığı değerler o insanları yüceltti.

BilgiER'in yazılarından hangi inanca mensup olduğunu anlayamadım. İslamiyet derken kendini de dahil ediyor mu etmiyor mu, eğer İslam dinine mensup bahtiyar bir kişi ise ne demek İslam, Katoliklerin olduğu yerde olurdu. Müslüman değilse diyecek bir şeyim yok...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

öncelikle size teşekkur etmeliyim.Çünkü evrim hakkında aynı görüşleri paylaşıyoruz ve bu düşüncelerinizi bize aktardıgınız için.Fakat evrim ve islamın neden hala bir arada düşünülmediğini anlamış dgilim.Allah'a inanmak gercektende onun varlıgını bilmemekten gecer.Yani o na şüpeyle yaklaşmalıyız.57/3. ayet Allah'ın hakkatini gizli oldugunu vurgular.Yani bir şeye inanmak onun varlıgı şüpeliyken olur.Yani tanrı canlıları apacık kendi yarattıgını gösterecek ve sonra bana inanın mı diyecek.Eger ole olsaydı inanç olmazdı mecburiyet olurdu bu da zaten islama ters.

kutsal kitaplardaki herbir kavram evrenseldir ve zamanın bir boyutuna bakar

ademiyet dönemi:insanın hayvanlıktan çıkıp medenileştiği dönem artık sürü halinde yaşamayıp kendilerine evler yaptıkları dönem

nuh dönemi:ilk resul nuhtur,hadiste var bu konuda.innsanlığın ilk vahiyle müşerref olduğu dönem

bu kavramlar ve bu evrensel mesajlar anlaşılmayıp adeta tarihi birer metin gibi anlaşıldığında dindarlar evrimi reddetmek ehli bilimde dini reddetmek gibi bir saçmalığa düşüyor

halbuki evrim allahın yaradış modelidir

onu yaratma sanatı kur-anda geçtiği üzere tedrici bir şekilde olur,birden ani ve defi bir surette olmaz,o ancak evrimin daha hızlandığı dönemde olur,yani artık madden musibetlerlr türleri eğitmek gerekmez

çünkü zaten insan maddeten gelişeceği kadar gelişmiştir

ewrimi hiçbir zaman islam ve diğer din ler reddetmemiştir

hatta temsili, bir şekilde ewrim tevratın tekvin babında vs.kuranın bazı ayetleriyle anlatılmıştır

adem ise insanlığın şahsi manevisidir,arketiptir.

muhyiiddini ibni arabiden bediüzzaman said nursiye kadar tüm ehli hakikat bu gerçeği biliyordu.hatta kitaplarında işlemişlerdi.şu anda reddetmeye çalışan ************ teist olarak görüyorum,onlara asla müslüman ve ehli tevhid diyemem.selam ve hürmetler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kutsal kitaplardaki herbir kavram evrenseldir ve zamanın bir boyutuna bakar

ademiyet dönemi:insanın hayvanlıktan çıkıp medenileştiği dönem artık sürü halinde yaşamayıp kendilerine evler yaptıkları dönem

nuh dönemi:ilk resul nuhtur,hadiste var bu konuda.innsanlığın ilk vahiyle müşerref olduğu dönem

bu kavramlar ve bu evrensel mesajlar anlaşılmayıp adeta tarihi birer metin gibi anlaşıldığında dindarlar evrimi reddetmek ehli bilimde dini reddetmek gibi bir saçmalığa düşüyor

halbuki evrim allahın yaradış modelidir

onu yaratma sanatı kur-anda geçtiği üzere tedrici bir şekilde olur,birden ani ve defi bir surette olmaz,o ancak evrimin daha hızlandığı dönemde olur,yani artık madden musibetlerlr türleri eğitmek gerekmez

çünkü zaten insan maddeten gelişeceği kadar gelişmiştir

ewrimi hiçbir zaman islam ve diğer din ler reddetmemiştir

hatta temsili, bir şekilde ewrim tevratın tekvin babında vs.kuranın bazı ayetleriyle anlatılmıştır

adem ise insanlığın şahsi manevisidir,arketiptir.

muhyiiddini ibni arabiden bediüzzaman said nursiye kadar tüm ehli hakikat bu gerçeği biliyordu.hatta kitaplarında işlemişlerdi.şu anda reddetmeye çalışan ************ teist olarak görüyorum,onlara asla müslüman ve ehli tevhid diyemem.selam ve hürmetler

 

Gerçekten güzel bir yaklaşım.

 

Süleyman Ateş, müslümanların evrim teorisine hristiyanlardan etkilenerek karşı çıktıklarını söyler.

 

Hristiyan okulları teori yazıldığından beri karşı olmuştur. Onların karşı olması normaldir. Çünkü Hristiyanlık Tanrıyı bir insan olarak kabul eder. Senin tanrın insansa sen onun evrim geçirdiğini kabul etmezsin tabiiki.

 

Ancak Hristiyan okullarının evrime karşı çıkmak için ürettiği saçmalıklar. İtibar görmemiş. Dünya bilim çevrelerinde dikkate alınmamıştır. En sonunda Papa da evrim teorisini kabul etmiş ve resmi açıklamasında " yaratılış evrim teorisinde anlatıldığı gibidir" demiştir.

 

Dünyanın tek islam üniversitesi El- Ezher inde alanında kabul ettiği tek teori Evrim Teorisidir.

 

Ancak ülkemizdede, bilim adamlarına yada ilgili dalların öğrencilerine değilde. Bu konu hakkında hiç bir şey okumamış insanlara teoriyi çarpıtarak, teorinin iddia etmediklerini teori iddia ediyormuş gibi göstererek ( insan maymundan gelmiştir gibi) Hristiyan okulların evrim karşıtı argümanlarını türkçeye çevirtip. Kendi kitabıymış gibi basarak. Evrim Teorisinden bir öcü yaratma çabaları vardır.

 

Oysa dünyada, alanında kabul edilen tek teori Evrim Teorisidir.

 

Evrim Teorisini çürüttük vs diye yazılan çizilen şeylerin hiç biride . Dünyada var olan herhangi bir üniversite tarafından bu güne kadar kabul edilmeyi bırak. Ciddiye bile alınmamıştır.

 

Bilimsel gerçeklerden öcü yarattığımız sürece. Daha çok ağlarız müslüman ülkeler neden geri kalıyor diye.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ya bise soracam hep evrim dersiniz dersiniz dee. bu sorularimi yanitlayin bakalim.

 

Neden Maymun dan İnsan Türüyorda İnsan dan Maynmun Türemiyor? Bunu Kim Duzenlemis ki Hep Böyle Devam Ediyor?

 

Suanda Neden Maymunlar Belirli Evrim Süreclerin den Gecmiyorda Maymun Maymun Olarak Kaliyor?

 

ve Evrimde Cinsiyet Meselesi Nasil Ortaya Cikti?

 

ve bir cok evrimci neden Evrim inancinin %0 dan daha asagi oldugunu savundugu halde hala da o yoldan dönmüyor?

 

bide Darwin eskiden Maymunlarla cokmu oynuyordu :D

 

yav hala Arabiye ve Said Nursiye Evrimci diyen bazi arakadaslar var yav siz kaçtane Arabi okudunuz da adama ifitira atiyorsunuz yav. ben Arabiyi ve Said Nursiyide okudum ha Said Nursinin böyle birsey yazmadigini kundak daki bebek bile bilir. ama Arabi meselesine gelince Arabiyi anlamak öyle kolay is mi saniyorsunuz? en buyuk alimler bile Arabinin sözlerini tefsir etmeye calismis. siz simdi cikar Mevlana ve Hatta dahada ileri gidip Rabbani ye Muhammed Bakibillah a Naks-i Bendiye ve Abdul Kadir-i Geylani Hazretlerine kadar hepsini evrimci yaparsiniz. Arabinin su sözü size yeter.

 

" BİZDEN OLMAYAN KİTAPLARİMİZİ OKUMASİN"

 

ki adim gibi eminim okudugunuzda yok. Arabi okuyan suanda Evrim Teorisne inanmayi birakin Maddeye bile inanmazdi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gerçekten güzel bir yaklaşım.

 

Süleyman Ateş, müslümanların evrim teorisine hristiyanlardan etkilenerek karşı çıktıklarını söyler.

 

Hristiyan okulları teori yazıldığından beri karşı olmuştur. Onların karşı olması normaldir. Çünkü Hristiyanlık Tanrıyı bir insan olarak kabul eder. Senin tanrın insansa sen onun evrim geçirdiğini kabul etmezsin tabiiki.

 

Ancak Hristiyan okullarının evrime karşı çıkmak için ürettiği saçmalıklar. İtibar görmemiş. Dünya bilim çevrelerinde dikkate alınmamıştır. En sonunda Papa da evrim teorisini kabul etmiş ve resmi açıklamasında " yaratılış evrim teorisinde anlatıldığı gibidir" demiştir.

 

Dünyanın tek islam üniversitesi El- Ezher inde alanında kabul ettiği tek teori Evrim Teorisidir.

 

Ancak ülkemizdede, bilim adamlarına yada ilgili dalların öğrencilerine değilde. Bu konu hakkında hiç bir şey okumamış insanlara teoriyi çarpıtarak, teorinin iddia etmediklerini teori iddia ediyormuş gibi göstererek ( insan maymundan gelmiştir gibi) Hristiyan okulların evrim karşıtı argümanlarını türkçeye çevirtip. Kendi kitabıymış gibi basarak. Evrim Teorisinden bir öcü yaratma çabaları vardır.

 

Oysa dünyada, alanında kabul edilen tek teori Evrim Teorisidir.

 

Evrim Teorisini çürüttük vs diye yazılan çizilen şeylerin hiç biride . Dünyada var olan herhangi bir üniversite tarafından bu güne kadar kabul edilmeyi bırak. Ciddiye bile alınmamıştır.

 

Bilimsel gerçeklerden öcü yarattığımız sürece. Daha çok ağlarız müslüman ülkeler neden geri kalıyor diye.

:clover::clover:

lakin bir noktayı açıklamadan geçemeyeceğim,hristiyanlar ortaçağdan beri bilimle hep ters düşmekle birlikte onlar allahı insan olarak algılamazlar,eşyanın arkasında eşyayı çeviren bir ruh olarak görürler,daha çok teşbihçilerdir.ama hristiyanların yaptığı hiçbir yanlış incii entesere etmez.incilde baba-oğul-kutsal ruh

kainattaki üçlü yapıya bakar,oğul derken incil .bu arabi ve ibranice lisanlarda baba rab anlamınadır,oğul ise ürün demektir

yani burdaki münasebetin biyolojik bir münasebet olmadığını herkesin anlaması lazımdır diye düşünüyorum

inşaallah vahyin keyfiyeti diye yakında yeni bir başlık açacağım orda n bazı hakikatler daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum

selametle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ya bise soracam hep evrim dersiniz dersiniz dee. bu sorularimi yanitlayin bakalim.

 

Neden Maymun dan İnsan Türüyorda İnsan dan Maynmun Türemiyor? Bunu Kim Duzenlemis ki Hep Böyle Devam Ediyor?

 

Suanda Neden Maymunlar Belirli Evrim Süreclerin den Gecmiyorda Maymun Maymun Olarak Kaliyor?

 

ve Evrimde Cinsiyet Meselesi Nasil Ortaya Cikti?

 

ve bir cok evrimci neden Evrim inancinin %0 dan daha asagi oldugunu savundugu halde hala da o yoldan dönmüyor?

 

bide Darwin eskiden Maymunlarla cokmu oynuyordu :D

 

yav hala Arabiye ve Said Nursiye Evrimci diyen bazi arakadaslar var yav siz kaçtane Arabi okudunuz da adama ifitira atiyorsunuz yav. ben Arabiyi ve Said Nursiyide okudum ha Said Nursinin böyle birsey yazmadigini kundak daki bebek bile bilir. ama Arabi meselesine gelince Arabiyi anlamak öyle kolay is mi saniyorsunuz? en buyuk alimler bile Arabinin sözlerini tefsir etmeye calismis. siz simdi cikar Mevlana ve Hatta dahada ileri gidip Rabbani ye Muhammed Bakibillah a Naks-i Bendiye ve Abdul Kadir-i Geylani Hazretlerine kadar hepsini evrimci yaparsiniz. Arabinin su sözü size yeter.

 

" BİZDEN OLMAYAN KİTAPLARİMİZİ OKUMASİN"

 

ki adim gibi eminim okudugunuzda yok. Arabi okuyan suanda Evrim Teorisne inanmayi birakin Maddeye bile inanmazdi.

sevgili kardeşim

senin ne arabiyi nede bediüzzamanı anladığını sanmıyorum

tekamül nedir bilirmisin?evrimin arapçası

eğer sen birebir kelime olarak ewrim diye baktıysan bulamazsın :D

bak kaygusuz abdal ne diyor;

bu adem dedikleri

el ayakla baş değil

adem manaya derler

suret ile kaşdeğil

ibni arbiden birebir evrime karşı olduğunu kendi kitabından sayfa nosunu vererek,açıklarmısın?

ve eğer bediüzzamanı okudunsa 16.sözü ve sair nmice sözleri atlayarakmı okudun?

bak üstad ne diyorinsan için"hayvanatın en acizi"sanırım 23.sözdü

zaten eskiler insan için"hayvanı natık "demişler

ewrim allahın yaradış modelidir

siz kabul etmesenizde ewrim vardır kabul etsenizde ewrim vardır

hala bu asırda neredeyse ispatlanmış bir hakikati reddderek nereye varacağınızı inanın bilmiyorum

gerçekten bilmiyorum,ehli bilim nazarında komik bir duruma düşüyorsunuz,islamın öz malını ateistlere kaptırdığınız yetmiyor

birde kainata bakarken takmışsınız bir at gözlüğü onunla bakıyor evrimi göremiyorsunuz

siz hiç meyvelerin kurtlandığına şahit oldunuz mu yada ağzı kapalı bir kapta bir pirincin vede bulgurun

nasıl cansız görünen şey ler canlanıyor demi

nebat mertebesinden hayvaniyet mertebesine geçiliyor

neyse sonra yine birşeyler yazarım

selametle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ya bise soracam hep evrim dersiniz dersiniz dee. bu sorularimi yanitlayin bakalim.

 

Neden Maymun dan İnsan Türüyorda İnsan dan Maynmun Türemiyor? Bunu Kim Duzenlemis ki Hep Böyle Devam Ediyor?

 

Suanda Neden Maymunlar Belirli Evrim Süreclerin den Gecmiyorda Maymun Maymun Olarak Kaliyor?

 

ve Evrimde Cinsiyet Meselesi Nasil Ortaya Cikti?

 

ve bir cok evrimci neden Evrim inancinin %0 dan daha asagi oldugunu savundugu halde hala da o yoldan dönmüyor?

 

bide Darwin eskiden Maymunlarla cokmu oynuyordu :D

 

 

 

EVRİM TEORİSİ İNSAN MAYMUNDAN TÜREMİŞTİR DEMEZ.

 

insanlara neyi okuyup neyi okumayacaklarını söylemeden önce. Kendin teorinin ne söyleyip ne söylemediğini bir oku istersen.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yokya söylemesmis peki sen homo serilerinden haberin varmi? onlar nasildi en basta ve nasil bir degisiklik gecirdi? bunlari inkar edip evrimi savunmak acayip geldi bana ki zaten Evrimi bilmediginiz için savunuyorsunuz.... buda beni sasirtiyorya neyse.

 

arkadaşım uzaatma istersen.

 

Bak tekrar söylüyorum " Evrim Teorisi insanın atası maymundur, yada insan maymundan türedi vs" demez.

 

Dediğini iddia ediyorsan. Yaparsın alıntını, kaynağını bilmemneni gösterirsin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.