Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

"DEMOKRASİ NEDİR"


fantastico

Önerilen İletiler

Bu bir politika bilimi mi , yoksa bir karmaşa mı ,yada bir kandırmaca mı, nedir demokrasi? Demokrasi kanun mu? yoksa yaşam biçimi mi demokrasi...Demokrasi tek taraflı bir düşünme biçimini ortaya koyabilme sanatı mı yoksa! Çelişkilerimiz ,kabullenemediklerimiz mi demokrasi ..Demokrasi nedir ?Demokrasi bizim tanımlarımıza ne kadar uyuyor..Demokrasi yoksa bir yaşam biçimi mi! Şu anki mevcut demokratik ortam,yaşam şartlarımıza kültürümüze ne kadar yakın?Demokrasi din dil ırk farkı gözetmeksizin eşit hak ve özgürlüklere sahip olmakmıdır? Bana göre demokratik olan sana göre nekadar demokrat yada değil?Değilse buna demokrasi denilirmi?Nekadar demokratım?Ne kadar demokratsınız?

 

Kısaca demokrasi nedir ... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasi halkın etkin olduğu yönetim anlayışıdır...

 

Doğal olarak da sınırlar halka göre çizilmelidir;eşitlik anlayışı vs. de buna göre belirlenebilir...

 

Misal:

Kırmızı yerine turuncu tercih eden halk arasında kırmızıya yönelmeyi şart kabul etmek saçma olur...

 

Yani karşya karşıya getirildiğimiz tanımlar aslında fazlaca yanlı;demokrasiyi çok geniş olarak ele almak mümkün...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şöyle diyeyim:Demokrasi şu an refah içindeki fazla büyük olmayan toplulukların refahı;diğerleri alışılmış devlet düzeninin devamı için ancak gösterişte kalırlar...

 

Yani demokrasi her zaman bir yerlerde olmuş olabilir;şimdi de öyle;genelde arama,bulamazsın...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fakat bunlar günümüz şartlarında geçersiz ve yetersiz kalmıyormu sence.dDemokrasi çağ dışı miyadını doldurmamışmıdır . Sen ne düşünüyorsun bu konuda.. Aydınlatırmısın

 

 

 

Saygılar..

 

demokrasi latincedeki, Demos halk ve Crasi iktidar kelimelerinin bileşimidir. Yani Halk İktidarı demektir.

 

Eğer Halkın iktidarda olmasını çağdışı buluyorsan.

 

Demokraside çağdışıdır o zaman.

 

Demokrasi bir yönetim biçimi yada rejim değildir. Demokrasi yönetim biçiminin yada rejimlerin ana kriterlerini çizen ilkeler bütünüdür.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

demokrasi latincedeki, Demos halk ve Crasi iktidar kelimelerinin bileşimidir. Yani Halk İktidarı demektir.

 

Eğer Halkın iktidarda olmasını çağdışı buluyorsan.

 

Demokraside çağdışıdır o zaman.

 

Demokrasi bir yönetim biçimi yada rejim değildir. Demokrasi yönetim biçiminin yada rejimlerin ana kriterlerini çizen ilkeler bütünüdür.

 

 

 

 

Teşekkür ederim :( aydınlattın bizi... Halk seçince iş bitiyo yani hımm :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasiyi Toplumsal huzur ve barış için yeterli bulmuyorum.Çağ dışı derken bunu kastetmiştim, Sanıyorum yanlış anlaşıldım.Yksa demokrasi yanlız seçme ve seçilme hakkında ibaret değil..Hak ,hukuk ve özgürlükler babında, ve bunların hayata geçirilmesinde sıkıntılar yaşanmıyormu sizce.Şu an Ülkemizdeki karmaşanın, yada karmaşa ortamı yaratılmak istenmesinin ana sebebi acaba yeterince demokratik olamayışımızdan mıdır?Osmanlı padişahları demokrat değilmiydiler seçimle gelmedikleri halde, Dünyaya adaleti ve insan hak ve özgürlüklerini yaymadılarmı? O zaman demokrasi sadece seçme ve seçilme hakkından ibaret değil sonucu çıkmıyormu?Aklı hür ,vicdanı hür nesiller yetiştiremiyormuyuz acaba ?

 

Sevgiler :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yukarıdaki iletimi açayım o zaman biraz...

 

Demokrasi mi olacak:

 

O zaman refah seviyesi;ekonomik düzeyi yüksek;halkı kendini geliştirmiş bir ortama ihtiyaç duyulur...

 

Yani çoğunluğa vurursak demokrat gibi gözüken bir çok devlet aslında farklı bir çok kesimi içinde barındırmanın gerektirdiği klasik otorite anlayışını yürütmektedir;hatta olabilirliğini gösterdiğimiz yapılarda bile aslında mümkün olmaz,olamaz;herkes yönetici olmayacağı gibi,özellikle gelişen teknolojiyle eskisinden daha çok etkiye açıktır...

 

Bana göre en büyük Ütopyalardan birisidir Demokrasi...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yukarıdaki iletimi açayım o zaman biraz...

 

Demokrasi mi olacak:

 

O zaman refah seviyesi;ekonomik düzeyi yüksek;halkı kendini geliştirmiş bir ortama ihtiyaç duyulur...

 

Yani çoğunluğa vurursak demokrat gibi gözüken bir çok devlet aslında farklı bir çok kesimi içinde barındırmanın gerektirdiği klasik otorite anlayışını yürütmektedir;hatta olabilirliğini gösterdiğimiz yapılarda bile aslında mümkün olmaz,olamaz;herkes yönetici olmayacağı gibi,özellikle gelişen teknolojiyle eskisinden daha çok etkiye açıktır...

 

Bana göre en büyük Ütopyalardan birisidir Demokrasi...

 

:zorro:

 

 

Evet konuyu açtın en sonunda ..Katılıyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasiyi Toplumsal huzur ve barış için yeterli bulmuyorum.Çağ dışı derken bunu kastetmiştim, Sanıyorum yanlış anlaşıldım.Yksa demokrasi yanlız seçme ve seçilme hakkında ibaret değil..Hak ,hukuk ve özgürlükler babında, ve bunların hayata geçirilmesinde sıkıntılar yaşanmıyormu sizce.Şu an Ülkemizdeki karmaşanın, yada karmaşa ortamı yaratılmak istenmesinin ana sebebi acaba yeterince demokratik olamayışımızdan mıdır?Osmanlı padişahları demokrat değilmiydiler seçimle gelmedikleri halde, Dünyaya adaleti ve insan hak ve özgürlüklerini yaymadılarmı? O zaman demokrasi sadece seçme ve seçilme hakkından ibaret değil sonucu çıkmıyormu?Aklı hür ,vicdanı hür nesiller yetiştiremiyormuyuz acaba ?

 

Sevgiler :clover:

 

:)

 

Osmanlı padişahları hakkında çok şey duydumda. Demokrat olduklarını ilk defa duyuyorum

 

Lütfen Osmanlı Fetişizmi yapmıyalım. Osmanlı çağının ileri devletlerinden birisiydi. Ancak ona sahip çıkmak onu savunmak böyle bir şey değil. Bu gün modern olan herşeyi Osmanlıda vardı diyerek, hem sanki atalarımızın rejiminden utanıyormuş gibi oluyor. Hemde tarihi çarpıtmış oluyoruz.

 

Tabiki bırak halkı, vezirin, sadrazmın bile mutlak hayat güvencesi olmadığı bir rejim demokratik değildir.

 

önce bilmen gereken, Demokrasi bir yönetim biçimi değildir. Demokrasi bir siyasal rejim değildir. Demokrasi bir yaşam tarzıda değildir.

 

Bir ülkenin yönetim biçimi, cumhuriyet te olabilir, Meşruti Monarşi de.

 

Bir ülke ne sadece Cumhuriyetle yönetiliyor diye demokratik sayılabilir. Ne de Meşruti Monarşiyle yönetilyior diye direk anti demokratik sayılabilir.

 

Şöyle ki bu gün Avrupa Birliğini oluşturan devletlerin yarıya yakını resmi olarak Krallıkla yönetilmektedir. İngiltere, Danimarka, İspanya, Norveç gibi.

 

Halkın iktidarda olması demek, seçim demek değildir sadece. Zira Demokrasinin doğduğu çağda seçimler yapılmıyordu.

 

Halkın devlet için değil, devletin halk için var olması demektir. halkın iktidarda olması.

 

Demokrasinin temel kıstası budur. Devletin yönetim biçimi yada rejimi ne olursa olsun.

 

Devletin birey karşısında sınırsız güce sahip olmaması demektir demokrasi . Bireyin can ve mal güvenliğinin yasalarla güvenceye alınması demektir. Osmanlıda da, diğer krallıklarda da. Kral yada Padişah istediği zaman bir emriyle bireyi idam ettirip malına mülküne el koyabilirdi. Yada istediği zaman halkın bir kesimini sürgüne gönderebilirdi.

 

Şimdi burada Demokrasiyi çağ dışı bulduğun nokta ne ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yam Yam'ın açtığı bir ankete katkı olsun diye binbir incelikle uğraşıp araştırdığım ancak, o başlık altındaki birkaç iletimin güme (silinme)gitmesi üzerine boşa gitmesin diye bu başlığa eklemeyi uygun bulduğum demokrasi tanımları ve özelliklerinı aşağıya aktarıyorum. Umarım bir işe yarar...

 

 

Tam olarak tanımı mevcut olmamakla birlikte ;

 

 

DEMOKRASİ: hakimiyetin halka ait olduğu bir yönetim şeklini, halkın parlemento aracılığıyla hükümetin işlerini denetlediği ve parlamenterlerin kanun çıkarmak yetkisine sahip olduğu düzen için kullanılır. (M.Kutup)

 

Mehmet Doğan (Büyük Türkçe Sözlük):Halk hakimiyetine dayandığı, halkın kendi kendiri idare etmesini esas aldığı kabul edilen , seçimli idare şekli. Halk idaresi. Serbest seçim ve gizli oyla oluşan meclis; özerk bilim kurumları, hür basın, tam inanç, düşünce, ifade, teşkilatlanma ve teşebbüs hürriyeti; teminatlı muhalefet, hukukun üstünlüğü, bağımsız adliye ve temel insan haklarını güvenceye alan siyasi rejim.

 

Bu tanımlamalar arasında Erdoğan TEZİÇ (şu anki YÖK Başkanı)'in cümleleri çok önemlidir.

Erdoğan Teziç:Şu anki YÖK Başkanı Erdoğan Teziç Hocamız Anayasa Hukuku adlı kitabında demokrasinin tanımını yapmamış ancak bir takım göndermelerde bulunmuş. “ Teknik anlamda Cumhuriyet bir devlet biçimi olarak değil, fakat bir hükümet biçimi olarak anlaşılmak gerekir. Demokrasi ile Cumhuriyet sözcüklerinin de birbirine karıştırılmaması gerekir: Cumhuriyet bir şekil, demokrasi ise bir içerik sorunudur. Çünkü, monarşik bir yönetimin demokratik olabilmesine karşılık, Cumhuriyet yönetimin pekala antidemokratik olması mümkündür. (Sayfa 142 Dipnotların sonu)

 

Bazı yazarların hükümet yerine demokrasi sözcüğünü kullanarak temsili demokrasi, yarı temsili demokrasi, yarı doğrudan demokrasi, doğrudan demokrasi ayrımı yaptıklarını, ve yine bazı yazarların bu tasnifteki “hükümet” yerine kullanılan “demokrasi” sözcüğü, etimolojik ve dar anlamı ile, halkın iktidarı ya da halkın kendi kendini yönetmesini, kısaca egemenliğin halka ait olduğu bir yönetim biçimini ifade ediyor. Bu tasnif de, egemenliğin kullanılışı bakımından yapılan bir tasniftir. Bunun düşündü, “Demokrasi” nin felsefi, siyasi ve iktisadi içeriği vardır. Giderek de “şekli demokrasi/gerçek demokrasi”; “liberal demokrasi/Marksist demokrasi” ayrımları yapılmaktadır. Bu bakımdan, ideolojik değer yargılarına bağlı “demokrasi” sözcüğü yerine, bazı kamu hukukçuları gibi (ki burada yönetim anlamında) “hükümet” sözcüğünü kullanmak belki daha yerinde sayılabilir.

 

TDK : Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, el erki, demokratlık.

SOSYAL DEMOKRASİ: Sosyal alanda emekçi toplum kesimlerinin çıkarlarının korunması ve üretimi artırmak yanında hakça bölüşümü de ön planda tutan sosyal ve siyasi akım.

ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRASİ: Bireylerin her türlü düşüncesine saygı gösteren, yasak koymayan demokrasi biçimi.

KATILIMCI DEMOKRASİ : Toplumun kişileri ve kurumlarıyla geniş katılımının sağlandığı demokratik yapılanma.

 

 

Çoğunlukçu Demokrasi(majoritarian):Belli bir zaman dilimindeki hakim aritmetik anlamdaki çoğunluk mutlak ve sınırsızdır.Rousseau bunu varsayımlarla açıklamıştır.Bu görüş Fransız Rousseau’nundur.Ona göre genel irade (Bir toplumun tümünün iradesi) mutlak ve şaşmazdır ayrıca sınırsız yetkilere sahiptir.Genel irade her zaman kamu iyiliğine önem verir.

 

 

 

Mustafa Erdoğan: Onun tanımı yaptığı nakillerde eksik gördüğü yerlere eklemeler yapmak üzerine kurulu. Mesela Abraham Lincoln’den yaptığı “Halkın halk tarafından, halk için yönetimi” ni alıntılamış ancak yönetimden kastın ne olduğunu açıklamıştır. Ardından Karl Popper’den bir alıntıda bulunmuş “ Bir devlet nasıl örgütlenmeli ki kötü yöneticiler kan dökülmeden yahut şiddet kullanmaksızın yönetimden uzaklaştırılabilsin” sorusunu veya Peter Berger’in ve demokrasinin amacının iktidardakilerin seçimle işbaşından uzaklaştırılmalarını (ve iktidarın bazı şeyleri yapmamasını) teminat altına almak olduğunu belirttiği görüşüne yer vermiştir. Daha sonra Barry Holden’in tanımı olan “Demokrasi, kamu siyesetine ilişkin önemli sorunlar hakkındaki temel belirleyici kararları bütün halkın pozitif veya negatif olarak aldığı ve almaya yetkili olduğu bir siyasal sistemdir” tanımını vermiştir. Bu tanıma da getirdiği pozitif, negatif kavramlarının içini doldurma, kamu politikasına ilişkin temel belirleyici kararlar ve son olarak da halk kavramı üzerinde durmuştur. Dediği üzre Aristo’dan bu yana “Halk” ın bir anlamı da yoksullar demekmiş. (ben bilmiyordum) Güruh, sıradan kalabalık, bazen yoksullar yerine orta sınıf olarak da kullanıyormuş. Ama demokrasi deyince Erdoğan durmuyor ve liberal demokrasiye geçerek anlatıyor. Devlet iktidarının sınırlandırılmasını esas alan bir yönetimin ipuçlarını veriyor. Liberal kelimesinin bir devletin gücünün sınır(lanması)ına işaret eder diyor.

 

Ve son kertede Demokrasi paradoksu üzerinde duruyor...Demokrasi bütün çekiciliğine rağmen korunması ve yaşatılması belki de en zor sistemdir. Ve açıklama: 1. demokrasi bir yandan görüş farklılıkları ve anlaşmazlıklar gerektirmektedir, ama öte yandan belli bir ölçüde konsensüse de ihtiyaç gösterir. 2. demokrasi hem temsile dayanmalı hem de yönetilebilirliği sağlamalıdır. 3. demokratik yönetim rızaya dayanmalıdır. Ama öte yandan etkin bir yönetim de sağlanmalıdır.

Devamla---

a-) demokrasideki en temel gerilim “ihtilaf” iye mutabakat arasındaki gerilimdir. Başka bir anlatımla, demokrasi kurumsallaşmış bir siyasal rekabet sistemidir; yarışma ve çekişme olmadan demokrasi olmaz. Ama bu çekişmenin çok yoğun ve şiddetli olması da toplumsal barışı ve siyasal istikrarı temelinden sarsar. Demek ki, demokrasi ayrılıklar, bölünmeler ve çekişmeler esası üzerine kuruludur, ama demokrasinin kalıcılığı bakımından, bunların toplumun genel tutarlılığını ve asgari bir görüş birliğini ortadan kaldıracak boyutlarda olmaması gerekir...(devamını yazmıyorum)

 

b-) başka bir gerilim “temsil” ile “yönetilebilirlik” arasında ortaya çıkmaktadır. Yani, demokrasinin halkın temsiline ve halka karşı sorumluluğa dayanması gerekir, ama onun temsili karakterinin devleti hareketsizliğe mahkum etmemesi de şarttır. Yönetilebilirlik, politikaların hızlı ve enerjik bir biçimde uygulanabilmesi için iktidarın yeteri kadar özerkleşmesini ve belli bir yerde toplanmasını zorunlu kılar. Bu ise, genellikle, yönetenlerin halka karşı sorumlu tutulabilmesi, temsil ve denetim gibi esaslarla çelişmektedir. Bu durumu siyasal partiler açısından ifade edersek; Siyasal temsil birbiriyle çelişen menfaatler adına konuşacak partilerin varlığını gerektirir. Buna karşılık yönetilebilirlik partilerin çeşitli baskı ve menfaat gruplarından bağımsız olarak hareket edebilmelerine ihtiyaç gösterir.

 

Günümüzde siyasal partilerin çıkar gruplarının sözcülerinden ibaret hale gelmeleri ve “meşru” siyasal kayırmacılık kanalları haline dönüşmeleri demokrasiyi yozlaştıran unsurlardan biridir. Bunu önlemenin başlıca yolu ise devlet gücünü, özellikle yürütmeyi sınırlamaktır. Ne var ki, devlet çok sınırlanırsa bu sefer de hükümet felce uğrayabilir.

 

c-) demokrasinin üçüncü paradoksu “rıza” ile “etkililik” arasındadır. Demokrasinin “halk tarafından yönetim” anlamına geldiğine göre, vatandaşların yöneticilerin görevlerine son verebilmeleri ve kendi rızalarına bağla olarak yönetilmeleri gerekmektedir. Yani, yönetim yönetilenlerin rızasına dayanmalıdır. Ne var ki, özellikle yeni demokrasilerde, halkın hükümetlerin performansı konusundaki görüşünün kısa vadeli olması kuvvetli ihtimaldir. Bu nedenle, genellikle hükümetler politikaları seçimleri kazanma hedefi üstüne kurmak eğilimindedirler. Bu ise çoğu zaman ekonomik açıdan etkin olmayan bir yönetim demektir.

 

 

Demiştik ki biryerlerde demokrasi bir ideal, bir ütopyadır...

Dolayısıyla demokrasiyi kaldırıp atmak onu yaşatmaktan çok daha kolay gibi geldi bana....(Şakayla karışık)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

:)

 

Osmanlı padişahları hakkında çok şey duydumda. Demokrat olduklarını ilk defa duyuyorum

 

Lütfen Osmanlı Fetişizmi yapmıyalım. Osmanlı çağının ileri devletlerinden birisiydi. Ancak ona sahip çıkmak onu savunmak böyle bir şey değil. Bu gün modern olan herşeyi Osmanlıda vardı diyerek, hem sanki atalarımızın rejiminden utanıyormuş gibi oluyor. Hemde tarihi çarpıtmış oluyoruz.

 

Tabiki bırak halkı, vezirin, sadrazmın bile mutlak hayat güvencesi olmadığı bir rejim demokratik değildir.

 

önce bilmen gereken, Demokrasi bir yönetim biçimi değildir. Demokrasi bir siyasal rejim değildir. Demokrasi bir yaşam tarzıda değildir.

 

Bir ülkenin yönetim biçimi, cumhuriyet te olabilir, Meşruti Monarşi de.

 

Bir ülke ne sadece Cumhuriyetle yönetiliyor diye demokratik sayılabilir. Ne de Meşruti Monarşiyle yönetilyior diye direk anti demokratik sayılabilir.

 

Şöyle ki bu gün Avrupa Birliğini oluşturan devletlerin yarıya yakını resmi olarak Krallıkla yönetilmektedir. İngiltere, Danimarka, İspanya, Norveç gibi.

 

Halkın iktidarda olması demek, seçim demek değildir sadece. Zira Demokrasinin doğduğu çağda seçimler yapılmıyordu.

 

Halkın devlet için değil, devletin halk için var olması demektir. halkın iktidarda olması.

 

Demokrasinin temel kıstası budur. Devletin yönetim biçimi yada rejimi ne olursa olsun.

 

Devletin birey karşısında sınırsız güce sahip olmaması demektir demokrasi . Bireyin can ve mal güvenliğinin yasalarla güvenceye alınması demektir. Osmanlıda da, diğer krallıklarda da. Kral yada Padişah istediği zaman bir emriyle bireyi idam ettirip malına mülküne el koyabilirdi. Yada istediği zaman halkın bir kesimini sürgüne gönderebilirdi.

 

Şimdi burada Demokrasiyi çağ dışı bulduğun nokta ne ?

 

 

 

Teşekür ederim ,eline sağlık Cyrano açıklamalar için..Peki demokrasi değilde bunun adı başka bişey olsa ,Yani demokrasi cümlesi insanlara inandırıcı gelmiyor artık..Senin demokrasiye olan inancını alkışlarım,keşke hae şey bu kadar kolay olsaydı.Fakat herkez demokrasiyi bu kadar güzel benimsemiyor senin gibi yada sorgulamıyor benim gibi .yA basitce demokrasi yerine mesala ??atıyorum..Frumakrasi neden olmuyor..Belkide demokrasi cümlesi çağ dışı ,Demokrasinin içeriği tamam eyvallah benimsiyoruz zaten ..İçerik aynı olsun ama ,Tabiri farklı anlatabiliyormuyum..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yam Yam'ın açtığı bir ankete katkı olsun diye binbir incelikle uğraşıp araştırdığım ancak, o başlık altındaki birkaç iletimin güme (silinme)gitmesi üzerine boşa gitmesin diye bu başlığa eklemeyi uygun bulduğum demokrasi tanımları ve özelliklerinı aşağıya aktarıyorum. Umarım bir işe yarar...

 

 

Tam olarak tanımı mevcut olmamakla birlikte ;

 

 

DEMOKRASİ: hakimiyetin halka ait olduğu bir yönetim şeklini, halkın parlemento aracılığıyla hükümetin işlerini denetlediği ve parlamenterlerin kanun çıkarmak yetkisine sahip olduğu düzen için kullanılır. (M.Kutup)

 

Mehmet Doğan (Büyük Türkçe Sözlük):Halk hakimiyetine dayandığı, halkın kendi kendiri idare etmesini esas aldığı kabul edilen , seçimli idare şekli. Halk idaresi. Serbest seçim ve gizli oyla oluşan meclis; özerk bilim kurumları, hür basın, tam inanç, düşünce, ifade, teşkilatlanma ve teşebbüs hürriyeti; teminatlı muhalefet, hukukun üstünlüğü, bağımsız adliye ve temel insan haklarını güvenceye alan siyasi rejim.

 

Bu tanımlamalar arasında Erdoğan TEZİÇ (şu anki YÖK Başkanı)'in cümleleri çok önemlidir.

Erdoğan Teziç:Şu anki YÖK Başkanı Erdoğan Teziç Hocamız Anayasa Hukuku adlı kitabında demokrasinin tanımını yapmamış ancak bir takım göndermelerde bulunmuş. “ Teknik anlamda Cumhuriyet bir devlet biçimi olarak değil, fakat bir hükümet biçimi olarak anlaşılmak gerekir. Demokrasi ile Cumhuriyet sözcüklerinin de birbirine karıştırılmaması gerekir: Cumhuriyet bir şekil, demokrasi ise bir içerik sorunudur. Çünkü, monarşik bir yönetimin demokratik olabilmesine karşılık, Cumhuriyet yönetimin pekala antidemokratik olması mümkündür. (Sayfa 142 Dipnotların sonu)

 

Bazı yazarların hükümet yerine demokrasi sözcüğünü kullanarak temsili demokrasi, yarı temsili demokrasi, yarı doğrudan demokrasi, doğrudan demokrasi ayrımı yaptıklarını, ve yine bazı yazarların bu tasnifteki “hükümet” yerine kullanılan “demokrasi” sözcüğü, etimolojik ve dar anlamı ile, halkın iktidarı ya da halkın kendi kendini yönetmesini, kısaca egemenliğin halka ait olduğu bir yönetim biçimini ifade ediyor. Bu tasnif de, egemenliğin kullanılışı bakımından yapılan bir tasniftir. Bunun düşündü, “Demokrasi” nin felsefi, siyasi ve iktisadi içeriği vardır. Giderek de “şekli demokrasi/gerçek demokrasi”; “liberal demokrasi/Marksist demokrasi” ayrımları yapılmaktadır. Bu bakımdan, ideolojik değer yargılarına bağlı “demokrasi” sözcüğü yerine, bazı kamu hukukçuları gibi (ki burada yönetim anlamında) “hükümet” sözcüğünü kullanmak belki daha yerinde sayılabilir.

 

TDK : Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, el erki, demokratlık.

SOSYAL DEMOKRASİ: Sosyal alanda emekçi toplum kesimlerinin çıkarlarının korunması ve üretimi artırmak yanında hakça bölüşümü de ön planda tutan sosyal ve siyasi akım.

ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRASİ: Bireylerin her türlü düşüncesine saygı gösteren, yasak koymayan demokrasi biçimi.

KATILIMCI DEMOKRASİ : Toplumun kişileri ve kurumlarıyla geniş katılımının sağlandığı demokratik yapılanma.

 

 

Çoğunlukçu Demokrasi(majoritarian):Belli bir zaman dilimindeki hakim aritmetik anlamdaki çoğunluk mutlak ve sınırsızdır.Rousseau bunu varsayımlarla açıklamıştır.Bu görüş Fransız Rousseau’nundur.Ona göre genel irade (Bir toplumun tümünün iradesi) mutlak ve şaşmazdır ayrıca sınırsız yetkilere sahiptir.Genel irade her zaman kamu iyiliğine önem verir.

 

 

 

Mustafa Erdoğan: Onun tanımı yaptığı nakillerde eksik gördüğü yerlere eklemeler yapmak üzerine kurulu. Mesela Abraham Lincoln’den yaptığı “Halkın halk tarafından, halk için yönetimi” ni alıntılamış ancak yönetimden kastın ne olduğunu açıklamıştır. Ardından Karl Popper’den bir alıntıda bulunmuş “ Bir devlet nasıl örgütlenmeli ki kötü yöneticiler kan dökülmeden yahut şiddet kullanmaksızın yönetimden uzaklaştırılabilsin” sorusunu veya Peter Berger’in ve demokrasinin amacının iktidardakilerin seçimle işbaşından uzaklaştırılmalarını (ve iktidarın bazı şeyleri yapmamasını) teminat altına almak olduğunu belirttiği görüşüne yer vermiştir. Daha sonra Barry Holden’in tanımı olan “Demokrasi, kamu siyesetine ilişkin önemli sorunlar hakkındaki temel belirleyici kararları bütün halkın pozitif veya negatif olarak aldığı ve almaya yetkili olduğu bir siyasal sistemdir” tanımını vermiştir. Bu tanıma da getirdiği pozitif, negatif kavramlarının içini doldurma, kamu politikasına ilişkin temel belirleyici kararlar ve son olarak da halk kavramı üzerinde durmuştur. Dediği üzre Aristo’dan bu yana “Halk” ın bir anlamı da yoksullar demekmiş. (ben bilmiyordum) Güruh, sıradan kalabalık, bazen yoksullar yerine orta sınıf olarak da kullanıyormuş. Ama demokrasi deyince Erdoğan durmuyor ve liberal demokrasiye geçerek anlatıyor. Devlet iktidarının sınırlandırılmasını esas alan bir yönetimin ipuçlarını veriyor. Liberal kelimesinin bir devletin gücünün sınır(lanması)ına işaret eder diyor.

 

Ve son kertede Demokrasi paradoksu üzerinde duruyor...Demokrasi bütün çekiciliğine rağmen korunması ve yaşatılması belki de en zor sistemdir. Ve açıklama: 1. demokrasi bir yandan görüş farklılıkları ve anlaşmazlıklar gerektirmektedir, ama öte yandan belli bir ölçüde konsensüse de ihtiyaç gösterir. 2. demokrasi hem temsile dayanmalı hem de yönetilebilirliği sağlamalıdır. 3. demokratik yönetim rızaya dayanmalıdır. Ama öte yandan etkin bir yönetim de sağlanmalıdır.

Devamla---

a-) demokrasideki en temel gerilim “ihtilaf” iye mutabakat arasındaki gerilimdir. Başka bir anlatımla, demokrasi kurumsallaşmış bir siyasal rekabet sistemidir; yarışma ve çekişme olmadan demokrasi olmaz. Ama bu çekişmenin çok yoğun ve şiddetli olması da toplumsal barışı ve siyasal istikrarı temelinden sarsar. Demek ki, demokrasi ayrılıklar, bölünmeler ve çekişmeler esası üzerine kuruludur, ama demokrasinin kalıcılığı bakımından, bunların toplumun genel tutarlılığını ve asgari bir görüş birliğini ortadan kaldıracak boyutlarda olmaması gerekir...(devamını yazmıyorum)

 

b-) başka bir gerilim “temsil” ile “yönetilebilirlik” arasında ortaya çıkmaktadır. Yani, demokrasinin halkın temsiline ve halka karşı sorumluluğa dayanması gerekir, ama onun temsili karakterinin devleti hareketsizliğe mahkum etmemesi de şarttır. Yönetilebilirlik, politikaların hızlı ve enerjik bir biçimde uygulanabilmesi için iktidarın yeteri kadar özerkleşmesini ve belli bir yerde toplanmasını zorunlu kılar. Bu ise, genellikle, yönetenlerin halka karşı sorumlu tutulabilmesi, temsil ve denetim gibi esaslarla çelişmektedir. Bu durumu siyasal partiler açısından ifade edersek; Siyasal temsil birbiriyle çelişen menfaatler adına konuşacak partilerin varlığını gerektirir. Buna karşılık yönetilebilirlik partilerin çeşitli baskı ve menfaat gruplarından bağımsız olarak hareket edebilmelerine ihtiyaç gösterir.

 

Günümüzde siyasal partilerin çıkar gruplarının sözcülerinden ibaret hale gelmeleri ve “meşru” siyasal kayırmacılık kanalları haline dönüşmeleri demokrasiyi yozlaştıran unsurlardan biridir. Bunu önlemenin başlıca yolu ise devlet gücünü, özellikle yürütmeyi sınırlamaktır. Ne var ki, devlet çok sınırlanırsa bu sefer de hükümet felce uğrayabilir.

 

c-) demokrasinin üçüncü paradoksu “rıza” ile “etkililik” arasındadır. Demokrasinin “halk tarafından yönetim” anlamına geldiğine göre, vatandaşların yöneticilerin görevlerine son verebilmeleri ve kendi rızalarına bağla olarak yönetilmeleri gerekmektedir. Yani, yönetim yönetilenlerin rızasına dayanmalıdır. Ne var ki, özellikle yeni demokrasilerde, halkın hükümetlerin performansı konusundaki görüşünün kısa vadeli olması kuvvetli ihtimaldir. Bu nedenle, genellikle hükümetler politikaları seçimleri kazanma hedefi üstüne kurmak eğilimindedirler. Bu ise çoğu zaman ekonomik açıdan etkin olmayan bir yönetim demektir.

 

 

Demiştik ki biryerlerde demokrasi bir ideal, bir ütopyadır...

Dolayısıyla demokrasiyi kaldırıp atmak onu yaşatmaktan çok daha kolay gibi geldi bana....(Şakayla karışık)

 

tEşekkür ellerine sağlık bizde zaten o kayıp ütopya yı arıyoruz.Ellerine sağlık :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasi kavramını tanımlamak bir açıdan kolay; ama uygulanışını kavrayabilmek bazıları tarafından güç olsa gerek.Demokrasinin tarihine baktığımız eski bir çağa uzanır belleklerimiz; Yunan'a yani Batı'ya; o bütün siyasal sistemlerin ortaya çıkmış olduğu diyara.Deöokrasiyi Laiklikten arı düşünemeyiz.Demokratik ülkelerde Cumhuriyet vardır ama her Cumhuriyet'te demokrasi olduğunu söyleyemeyiz.O yüzden biz diyoruz ki; Türkiye Cumhuriyeti Laik bir cumhuriyettir.Demokratik ülkelerde aklı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirilir.Kimilerine göre Demokrasi bir aldatmacadır.Masonların öğretilerine baktığımız zaman da benzer uygulamaları da görmekteyiz.Dünyanın büyük bir komplo içerisinde olduğunu düşünenler de varOlaya bu açıdan da bakılabilir tabi.Demokrasi ve laiklik "din karşıtı" bir uygulamar sistemi değildir.Ama bunların çeşitli ülkelerdeki uygulanışları da farklıdır.Bizim ülkemizdeki de çok tuhaftır.Yani Laiklik kavramını sadece "din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması" olarak görürsek o zaman bunu tam algılayamamışız demektir.Laiklik ile demokrasi bir arada tartışılır.Bazı arkadaşlarımız laiklik konusu da nerden çıktı deyip gülünç duruma düşmesinler.Ülkemizde laiklik anlayşı hakkında hem sağ hem sol kesim yanlış yapıyorlar.Siyasi pay kazanma ve yabancı hayranlığı bu konuda kafalar karıştırılmasına neden oluyor.Kim bilir belki de bunun böyle olması "Baron"ların işine yarıyordur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Teşekkür ederim Sevgili ulusal..Demokrasiyi değişik bir noktadan ele almışsın.O halde şu sonucu çıkarabilirmiyiz "demokrasi her zaman birilerinin tekelinde "diyebilirmiyiz.Yoksa bu uygulanış farklılıkları olmazdı diye düşünüyorum.

 

Türkiyedeki laiklik anlayışının da tuhaf olduğu konusunda da sevgili ulusal seninle hemfikirim.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Geçenlerde bir forumda rastladığım demokrasi tanımını paylaşayım bende...

 

Her ne kadar,olguların açıklanmasından hoşlanmasam da...

 

 

"Demokrasi,çoğunluğun dediğinin olması değildir...Çoğunluğun dışındaki azınlığın da sesini duyurabilmesidir..."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Geçenlerde bir forumda rastladığım demokrasi tanımını paylaşayım bende...

 

Her ne kadar,olguların açıklanmasından hoşlanmasam da...

 

 

"Demokrasi,çoğunluğun dediğinin olması değildir...Çoğunluğun dışındaki azınlığın da sesini duyurabilmesidir..."

 

 

 

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 7 ay sonra...

Demokrasinin önündeki gelişmelerden yola çıkarak, bu kavramın hala tartışmada kaldığı bu günlerde, hala kimilerine göre kaygı duyulan, endişeyle karşılanan ve hatta antidemokratik bir hareketle engellenmeye çalışılan bu iradeyi gerçek demokrasiyle buluşturmak üzere, buyurun sandığa.. :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasinin önündeki gelişmelerden yola çıkarak, bu kavramın hala tartışmada kaldığı bu günlerde, hala kimilerine göre kaygı duyulan, endişeyle karşılanan ve hatta antidemokratik bir hareketle engellenmeye çalışılan bu iradeyi gerçek demokrasiyle buluşturmak üzere, buyurun sandığa.. :clover:

 

Bence bir toplumun uygarlik seviyesini yukseltmesi icin kapitalis Demokrasi rejimi iflas etmis bir rejimdir. Ozellikle buyuk milletler icin. Ornegin Amerika Birlesik Devleteri ne kadar buyuk guc olursa olsun toplumsal acidan cok basarisiz ve cag disi bir ulkedir (Amerika'da yasayan biri olarak soyluyorum bunu). Hala irkciligin, esitsizligin hat safada oldugu bir super guc dusunebiliyor musunuz? Neden benim turkiye'm boyle cag disi ve sosyal acidan iflas etmis bir ulke'yi kendine ornek aliyor ben de bilemiyorum!

 

Bence kapitalist demokrasi yerine SOSYAL DEMOKRASI anlayisi, yani demokratik rejim icinde paylasimin ve insaniligine de icerilmesi Turkiye gibi bir ulkeye en uygun rejim olur. Ornekleri coktur bati Avrupa'da. Almanya, Hollanda, Fransa, vs. Ne fikirleri olursa olsun adamlarin sosyal demokrasi anlayisi sayesinde herkesin birbirine saygi gosterdigi, ve saygisizligin anayasal yaptirimlarla suc sayildigi birer toplum haline gelmisler. Ve dahasi, Devlet'in gelirleri halka esit olarak geri dagitiliyor. Egitim parasiz, saglik hizmetleri parasiz, vs. Zengin fakirden daha cok vergi oduyor. Iste Turkiye'nin boyle bir rejime ihtiyaci var.

 

Ve bir sey daha soylemek istiyorum: Eger bir halk icinde SAYGISIZLIK ve SOVENIZM artik alisilagelmis bir seyse, ne rejim olur sa olsun o halk yokolmaya ve sefalete mahkumdur. Bunu onleyemezsiniz. Zira beraber yasayabilmenin en buyuk sarti SAYGIDIR ve sovenizm/millyetcilik gibi kavramlar saygisizligin ta kendisidir...

 

taner

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli arkadaşım, Amerikada ki açlıktan, evsiz insanların yüzbinleri bulduğundan ırkçılıktan bir nebzede olsa haberdar oluyoruz, sen Sanırım Newyork ta ikamet ediyosun.. Nevyorkta gece belirli saatlerde sokağa çıkılamadığını yanlız olarak, çıkılsa bile zincir ve kesici aletlerle çıkılabildiğini çetelerin kol gezdiği bir şehir olduğunu ve dakikata bir insanın öldürüldüğünü biliyoruz..Tabiki sen bunları bizden daha iyi biliyorsundur...sANA KATILIYORUM, çok güzel söyledin toplumsal açıdan çağ dışı.. Şövenizm çağ dışı,, aMA MİLLİ DUYGULARIN BİR MİLLETİN ATAR DAMARLARI OLDUĞUNU düşünüyorum..Saygısızlık olarak kabul edemem..Ben milliyetçiliği Milli kendi duygularımdan tanımlayabiliyorum.. Bu benim herhangibir noktada olduğumu göstermez..Bana göre milliyetine ve tarihine bağlılık milliyetçiliktir..

 

dEMOKRAT yada sOSYAL dEMOKRAT olsak bile bu neyi değiştirirki, zaten bir sürü örneği var..

 

 

Senin Birde şu sözünün altına imzamı atarım"Zira beraber yasayabilmenin en buyuk sarti SAYGIDIR"

 

Saygılar dostum :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Canim kardesim,

 

Turkiye gibi cok milletli bir devlette Turk Milliyetciligi yapilirsa o zaman Turk olmayan nufusun (ki bu nufus ulkenin yarisina yaklasiyor bana sorarsaniz) tepkisini ceker. Eger cok uluslu bir devletimiz var sa (ki gercek te budur) o zaman Turk Milliyetciligi yasaklanmalidir. Eger musade ediliyorsa o zaman Kurtler, Ermeniler, Ara[plar, Cerkezler, de kalkip milliyetcilik yapma hakkina sahip olmalidirlar. HAK HAKTIR!

 

Neden kalkip TURKIYECILIK yapmayi denemiyorsun TURK MILLIYETCILIGI yerine? Her halkin kendi orfleriyle, adetleriyle gurur duymaya hakki vardir. Bunu elde edebilmeinin tek yolu asiri irkci bir miliyecilik ya da MHP gibi bir hareketin olmasina bagli degil ki!

 

Saygilar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

...sANA KATILIYORUM, çok güzel söyledin toplumsal açıdan çağ dışı.. Şövenizm çağ dışı,, aMA MİLLİ DUYGULARIN BİR MİLLETİN ATAR DAMARLARI OLDUĞUNU düşünüyorum..Saygısızlık olarak kabul edemem..Ben milliyetçiliği Milli kendi duygularımdan tanımlayabiliyorum.. Bu benim herhangibir noktada olduğumu göstermez..Bana göre milliyetine ve tarihine bağlılık milliyetçiliktir..

 

 

 

Yukarıdaki yazımdan ötürü sanırım bir yanlış anlama olmuş . düzeltiyorum; şövenizm çağdışı ama derken Milliyetçilikten bahsediyordum..Şovenizmi meşru göstermiye çalışmıyordum , tAM TERSİ ŞÖVENİZMİ kınarım,, Irkçılığada karşıyım..Ben Milliyetçilikten bahsediyordum ,yani benim milli duygularımla tanımladığım milliyetçilikten bahsediyordum..Bir Müslüman Türk genci olarak bununla gurur duyarım, ve söz söyletmem ne dinime ne ırkıma..Irkçılık yapanlarada birkaç sözüm olur..Türkiye lazıyla kürdüyle Türküyle oartak milli değerlere sahip bir millettir.Ben milliyetçilik derken ortak milli değerlerden bahsediyorum. Bu yanlış anlamayı böylece düzeltmiş olalım böylece saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim de demek istedigim buydu zaten kardesim. Eger herkes senin gibi Turk Milliyetciligi yerine Turkiye Milliyetcilig yapsaydi ve bunu benimseseydi o zaman Bu memleketteki durum boyle icler acisi olmazdi.

 

Ama maalesef cogumuz hala MHP gibi irkci hareketleri destekleyip IRKCI Milliyetcilik yolunu seciyoruz. Senin gibi Turklerle her zaman dostluga hazirim ben bir Kurt olarak.

 

Taner

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Canim kardesim,

 

Turkiye gibi cok milletli bir devlette Turk Milliyetciligi yapilirsa o zaman Turk olmayan nufusun (ki bu nufus ulkenin yarisina yaklasiyor bana sorarsaniz) tepkisini ceker. Eger cok uluslu bir devletimiz var sa (ki gercek te budur) o zaman Turk Milliyetciligi yasaklanmalidir. Eger musade ediliyorsa o zaman Kurtler, Ermeniler, Ara[plar, Cerkezler, de kalkip milliyetcilik yapma hakkina sahip olmalidirlar. HAK HAKTIR!

 

Neden kalkip TURKIYECILIK yapmayi denemiyorsun TURK MILLIYETCILIGI yerine? Her halkin kendi orfleriyle, adetleriyle gurur duymaya hakki vardir. Bunu elde edebilmeinin tek yolu asiri irkci bir miliyecilik ya da MHP gibi bir hareketin olmasina bagli degil ki!

 

Saygilar...

Bugün dünyanin hemen her ülkesinde degisik farkli kökenden gelen insanlar ve kesimler vardir ama o ülkenin adı o farkli kökenden gelenlere göre degil ülkenin adi ne ise ona göredir.Fransiz Alman Italyan halki milleti ulusu gibi.Türk milliyetciligi Türkiyenin üniter yapisinin korunmasini ister irkcilik yapmez.Atatürk bir Türk milliyetcisi idi.Türk millioyetciligini Alman veya Isvicre milliyetciligiyle es tutamazsiniz.Atatürk milliyetciligi Türkiyeye vatandaslik bagi ile bagli olan herkes Türk'tür tanimlamasidir.Bu milliyetcilikte köken yoktur.Sizin savundugunuz Kürt milliyetciligi ise Kürt kökenli insanlara ayri bir statü vererek irkciliga yöneliktir.Biz yinede Kürt kökenli yurttaslarimizin büyük bir kesiminin bu irkci yaklasima karsi olduklarina inaniyoruz pkk ise bu insanlari Türkiyenin üniter yapisina karsi kiskirtan bir terör odagidir.Fransada yasayan milyonlarca Afrika kökenli insanlar Fransiz vatandasi olmaktan gurur duymaktadirlar bunun nedeni ise o ülkeyi kendi öz vatanlari olarak kabul etmeleridir.Amac ve hedef parcalama oldugu sürece PKK ve onlarin savunuculari terör odagi ve bölücü olarak kabul edileceklerdir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.