Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kurandaki çelişkiler


haksöz

Önerilen İletiler

Arılara VAHY eden dayıyada ''tibet''ede vahy eder.. Kabul kapılarını ardına kadar aç..

Hayata bakış için durduğun yeri sıkça değiştir.. Kameran değişik açılardan görüntü alsın.. :)

 

Düşün ve kendi FİKRİNİ üret.. Düşünmeyenin fikri olmaz.. Sonrada düşüncenden doğan fikirlerini paylaş..

Referansların hayatın içinden yaşadıkların olsun.. Doğru ve kesin sonuçlardır bu yaşadıklarımız..

Kutsal kitapları yanlış bulmak için değil doğru bulduklarını uygulamak için araştır.. :)

 

Din nedir sorusuna verilen cevap..NASİHATTİR olmuş.. Yani hayatı güzelleştiren ve kolaylaştıran TAVSİYELER.. Bundan ibarettir Dinler.. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konu başlığını açan haksöz ün yazısın okuyunca aklıma daha önceki yıllarda sayın Hulki CEVİZOĞLU nun programına tel ile katılan adını hatırlayamadığım bir ilahyatçı Türk bürokratlara İslam üzerine seminerler veren ve daha sonra Victor Hugo nun romanından esinlenip Hıristiyanlığı seçtiğini söyleyerek, kendine yakın Müslümanları Hıristiyanlığa davet eden ilahiyatçı prf. Hatırladım.

 

Bu tür insanlar günümüzde çokça mevcut, Yok efendim ben eskiden inanıyordum da şimdi böyle oldu, yok çelişki gördüm, yok Victor Hugo romanından etkilendim hikâyeleri ….

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevenyearsintibet

 

Arılar polenleri sadece çiçeklerden değil mevye ağaçlarındaki meyve tomurcuklarından da toplarlar burada kastedilen meyve buna işarettir.

 

İnsanın yaratılışı konusuna gelirsek Kuran'ın tamamında yaratılışla ilgili ayetler vardır en uzun ve en detaylısın ise Hac suresi 5. ayettir

 

Hac - 5

Ey insanlar! Öldükten sonra tekrar dirilmekten şüphede iseniz bilin ki, ne olduğunuzu size açıklamak için, Biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan, sonra da yapısı belli belirsiz bir mudga'dan yarattıkki size kudretimizi gösterelim. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız; sonra sizi çocuk olarak çıkartırız, böylece yetişip erginlik çağına varırsınız. Kiminiz öldürülür, kiminiz de ömrünün en fena zamanına ulaştırılır ki, bilirken birşey bilmez olur.

Alaka: Rahim duvarına asılı duran tutunan madde, embriyo (embriyo spermle döllenmiş yumurtadan oluşan zigotun mitozla bölünerek çok hücreli canlı halini alması)

Mudga: Bir çiğnem et, cenin

 

Yumurtanın varlığında habersiz olan yok siz öyle anladıysanız amenna.

 

Katır meselesine gelince, nadirde olsa katırların doğum yaptığı bilen bir gerçek, ayrıca katırlarda erkek ve dişi olmak üzere çift cinsiyet olarak doğabilirler, unutulan birşey yok anlayacağınız.

 

Kuran'ın akıl ve bilim dışı olduğunu bu ayetlerle savunuyorsanız vay halinize. Biraz daha okuyup araştırın belki daha tartışılabilir bir şeyler bulabilirsiniz :)

 

paylastığınız bilgiler icin tesekkurler, 15 gunluk bır tatıldeyım, hayırlısıyla ondan sonra tekrar yazmaya devam edecegım ama durmak yok okumaya devam.

 

sevgılı tebu yazdıgınız seylerın arapcalarına da bakacagım. sanırsam alakanın arapca karasılgı yapısan, yapıskan bırsey. ama tabı sız onu zıgot veya embıryo olarak cevırıyorsunuz o ayrı. sımdılık selamlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

paylastığınız bilgiler icin tesekkurler, 15 gunluk bır tatıldeyım, hayırlısıyla ondan sonra tekrar yazmaya devam edecegım ama durmak yok okumaya devam.

 

sevgılı tebu yazdıgınız seylerın arapcalarına da bakacagım. sanırsam alakanın arapca karasılgı yapısan, yapıskan bırsey. ama tabı sız onu zıgot veya embıryo olarak cevırıyorsunuz o ayrı. sımdılık selamlar

 

Öncelikle rica ederim. Çeviri konusuna gelirsek bu benim yorumum değil, embriyo rahim duvarına asılı bir şekilde durur. Alaka'nın arapça türkçe karşılığı ise asılıp tutunan şey demektir. Sizce bu embriyo değilde başka bir şey olabilir mi? Mümkün olmasa gerek ki, meallerde genel olarak alaka yada embriyo diye tercüme edilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamün Aleyküm

 

Öncelikle birde dinimiz adına yorum yapan bu konuyu açan ve bu gibi konuları açan arkadaşlara güzel cevaplar verdiğiniz için tüm Müslüman kardeşlerime çok teşekkür ediyorum.Ben yıllarca ateist forumlarında yeri geldiğinde kendim bile dinimi sorgulayarak tarafsız tartıştım.Sohbet ettim.Ama şunu söylemeliyimki bu tip konuların bukadar uzaması bile gereksiz.Çünkü siz ne anlatırsanız anlatın ne örnek verirseniz verin bu zihniyetteki insanlar hiç bir zaman gerçeği anlamıyorlar çünkü işlerine gelmiyor.Genelde bu arkadaşlar kendilerine ateist lakabını veriyorlar ve dinin para ve menfaat çıkarlı birer araç olarak kullanıldığını söyleyip binlerce din olduğunu söylüyorlar.Oysakı kendileride ateist deist feist şusist musist gib sonuna hep ist getirmek şartıyla çeşitli saçmalıklar üretmişler :)

 

Ben bu arkadaş gibi onlarcasına sorular sordum ama emin olun ne zaman soru sorsam soruyla karşılık alıyorum.Çünkü yanıtları yok.Bana bir soru soruyorlar hadi açıkla gibisine açıklıyorum ve bir çocuğun bile çok rahat anlıyacağı sade bir dille açıklıyorum ama hemen başka bir soruya atlıyorlar.Demek istediğim bu tip insanlar dinimize kutsal kitaplarımıza ve Allah'a küfürler ederek dalgacı bir tavır takınarak müslüman insanların onlara küfürle karşılık vermelerini istiyorlarki müslümanlar küfür ediyor bakın işte diye göstertmeye çalışıyorlar çok şükürki burada öyle insanlar yok.Tekrar hepinize çok teşekkür ediyorum.İyi forumlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 5 ay sonra...

Hazreti Peygamber'in vefatından sonra yalancı peygamber Müseylime üzerine yürüyen sahabe orduları Yemame'ye ulaştığında iki ordu arasında kıyasıya bir mücadele başlar. Hazreti Ebubekir tarafından görevlendirilen sahabelerin başında 'Allah'ın kılıcı' Halid ibni Velid, bulunmaktadır. Akşama doğru Müseylime, askerleriyle birlikte yüksek duvarlarla çevrili bir bahçeye sığınır. Ancak ölümden kurtulamaz. Müseylimetü'l Kezzab gailesi atlatılmıştır, ama Müslüman ordusu iki binden ziyade şehid vermiştir. Üstelik şehidler arasında en az 70 hafız-ı kurra da bulunmaktadır. Bu hadise üzerine Hazreti Ömer, Halife-i Müslimîn Ebubekir'e (r.anhüm) giderek kurraların şehadetinden duyduğu üzüntüyü ve böyle giderse bazı ayetlerin zayi olacağı hususundaki endişesini dile getirir. Kur'an ayetlerinin iki kapak arasında toplanmasını teklif eder. 23 senelik vahiy müddetince bir taraftan ezberlenen, bir taraftan da hurma dalları, ince taşlar, kürek kemikleri, deri, kumaş, tahta, çömlek parçaları gibi mevcut malzemeler üzerine kaydedilen ayetler, o zamana kadar bir araya toplanmamıştır. Fakat bazı sahabelerin kendileri için yazdıkları derlemeler vardır.

 

Hazreti Ebubekir, Resulullah'ın yapmadığı bir şeyi yapmaktan çekindiği için teklife ilk başlarda uzak kalır. Hazreti Ömer'in ısrarı devam edince vahiy katiplerinden, aynı zamanda da hafız olan Zeyd ibni Sabit'i çağırır. Zeyd (ra), Hazreti Ebubekir'in tavsiyesi üzerine (sanki kendisi Kur'an'ın Resulullah'ın vefatından önce Cebrail Aleyhisselam'la mukabele ettiği halini ezberden bilmiyormuş gibi) halka ilan eder, iki şahit eşliğinde getirilen yazılı ayetleri kayda geçirir. Böylece ashabın üzerinde ittifak ettiği tam bir mushaf meydana getirilir. Hazreti Ebubekir'in vefatından sonra bu mushaf, müminlerin annelerinden Hafsa validemizde (r.anhâ) emanet kalır.

 

Azerbaycan ve Ermenistan'ın fethi sırasında Şamlı ve Iraklı askerler arasında Kur'an okuyuş farklılıkları yüzünden ihtilaf çıkar. Bu sırada hilafet makamında Hazreti Osman (ra) bulunmaktadır. Hazreti Osman, yine Zeyd bin Sabit başkanlığında bir komisyon oluşturarak Hafsa validemizdeki mushaftan istifade yeni nüshalar hazırlatıp Mekke, Kûfe, Basra, Şam gibi büyük merkezlere gönderir. Bir nüshayı Medine'de muhafaza eder. Ashabın kendileri için derledikleri tam olmayan nüshaların ise ileride karışıklığa sebep olmaması için imha edilmesini ister. Günümüzde Topkapı Sarayı'nda, Türk ve İslam Eserleri Müze-si'nde, Kahire'de, Londra British Library'de, St. Petersburg'da, Paris Biblioetheque Natio-nale'de Hazreti Osman'a nisbet edilen mushaflar bulunuyor. Bunlardan bazılarının bizzat Hazreti Osman'ın okuduğu 'imam mushaf' olduğu ve şehadeti sırasında üzerine kanının aktığı iddia ediliyor. Kur'an tarihi, mushafların imlası ve kıraat ilmi açısından önem taşıyan, ancak muhafaza edildikleri yerlerde ilim adamlarının ulaşma imkanı çok fazla bulunmayan bu mushaflar, eski Diyanet İşleri Başkanı Dr. Tayyar Altıkulaç'ın gayretleri ile birer birer yayımlanarak İslâm âlemine arz ediliyor. Daha önce Topkapı mushafı İslam Tarih Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) tarafından, Türk ve İslam Eserleri Müzesi mushafı İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) tarafından yayımlanmıştı. Son olarak da Kahire'de el-Meşhedü'l-Hüseynî'de muhafaza edilen Hazreti Osman mushafı IRCICA tarafından basıldı.

 

İki cilt halinde basılan eserde, Kûfî hatlı orijinal mushafın tıpkıbasımı, ayetlerin günümüz Arap yazısıyla okunuşları ve Hazreti Osman'a nisbet edilen diğer nüshalarla arasındaki imla farkları bir arada veriliyor. Giriş bölümünde de Arap yazısının gelişimi, ilk mushafın hazırlanması, Hazreti Osman mushafları ile Hazreti Ali'ye nisbet edilen mushaf nüshaları hakkında geniş bilgiler yer alıyor.

 

Tayyar Altıkulaç, 1969 yılında Kahire'ye gittiğinde el-Meşhedü'l-Hüseynî'de muhafaza edilen mushafı da görmek istemiş, ancak buna muvaffak olamamış. Yıllar sonra Topkapı mushafı üzerinde çalışmalara başladığında o dönemde IRCICA Genel Sekreteri olan Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Mısır hükümeti nezdinde yaptığı girişimlerle mushafın çekimlerine ulaşmış. Deri üzerine 57x68 cm ebadında, 80 kg ağırlığındaki mushaf, 1.087 varaktan ibaret. Tayyar Altıkulaç, kadim mushaflar üzerinde yaptığı incelemelerde hiçbirinin Hazreti Osman tarafından yazdırılan mushaflardan olmadığı, ancak onlardan çoğaltılan ilk nüshalar oldukları neticesine varmış. Altıkulaç, Kahire'deki mushafın da Hazreti Osman tarafından Kûfe'ye gönderilen mushaftan çoğaltıldığını söylüyor. Altıkulaç'a göre ilk kez harf harf ele alınıp incelenen Kahire mushafının en önemli özelliği, bugün okuduğumuz Kur'an-ı Kerim'in orjinalliği konusunda aynen Topkapı ve Türk ve İslâm Eserleri Müzesi mushafları gibi bütün insanlığa verdiği mesaj. Altıkulaç, "Bu mushaf da gösteriyor ki, Kur'an-ı Kerim sadece hafızların okuyuşları ile değil, gerçekten yazısı ile de korunmuştur ve on dört asır önce nazil olup yazıldığı gibi elimizdedir(yani su anki günümüz gelismis arap yazisiyla deyil orjinal haliyle). Bu mushaflar bu gerçeğin tartışmasız şahitleridir. Nübüvvet kaynağından çıktığı berraklığı ile bugünlere ulaşan ve bu niteliğinin sonsuz sayıda sesli ve yazılı şahitleriyle tüm insanlığın hep gündeminde olan bu mukaddes sisteme inananlara gıpta etmek, onların tükenmek bilmeyen hazlarına imrenmek tabiidir." diyor.

 

20. yüzyılın başlarına dek hakim olan görüş, evrenin sonsuz boyutlara sahip olduğu, sonsuzdan beri var olduğu ve sonsuza kadar da var olacağı şeklindeydi. "Statik (durağan) evren modeli" adı verilen bu anlayışa göre, evren için herhangi bir başlangıç veya son söz konusu değildi. Materyalist felsefenin de temelini oluşturan bu görüş, evreni sabit, durağan ve değişmez bir maddeler bütünü olarak kabul ederken, bir Yaratıcının varlığını da reddediyordu. Oysa 20. yüzyılda gelişen bilim ve teknoloji, materyalistlere zemin sağlayan durağan evren modeli gibi ilkel anlayışları kökünden yıkmıştır. 21. yüzyılın başlarında olduğumuz şu dönemde, evrenin bir başlangıcı olduğu, yok iken bir anda büyük bir patlamayla var olduğu modern fizik tarafından pek çok deney, gözlem ve hesapla ispatlanmış durumdadır. Ayrıca, evrenin, materyalistlerin iddia ettikleri gibi sabit ve durağan olmadığı, tam tersine sürekli bir hareket ve değişim içinde olduğu, genişlediği de saptanmıştır. Bugün bu gerçekler bütün bilim dünyası tarafından kabul edilmektedir. Kuran-ı Kerim'de evrenin ortaya çıkışı şöyle açıklanır:O gökleri ve yeri yoktan var edendir... (Enam Suresi, 101)Kuran'da verilen bu bilgi, çağdaş bilimin bulgularıyla tam bir uyum içindedir. Başta da belirttiğimiz gibi astrofiziğin ulaştığı kesin sonuç, tüm evrenin madde ve zaman boyutlarıyla birlikte, bir sıfır anında, büyük bir patlamayla var olduğudur. "Büyük Patlama", orijinal adıyla "Big Bang" teorisi, tüm evrenin yaklaşık 15 milyar yıl önce tek bir noktanın patlamasıyla yokluktan meydana geldiğini kanıtlamıştır. Big Bang'den önce madde diye bir şey yoktur. Maddenin, enerjinin, hatta zamanın dahi bulunmadığı, tamamen metafizik olarak tanımlanabilecek bir yokluk ortamında, madde, enerji ve zaman bir anda yaratılmıştır. Modern fiziğin ortaya koyduğu bu büyük gerçek, Kuran'da bize 1400 yıl önceden haber verilmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

öncelikle bu kadar ön yargılı bir yazı beni şaşırttı.bari savunduğun düşünceyi gerçekçi temellere dayandır .yazdığın kuran taklit edilebilir tarzındaki düşüncen ve bu bazda verdiğin örnekler tam anlamıyla konuya hakim olmadığını net şekilde ortaya koyuyor.kuran taklit edilemez.kuran arap dili edebiyatına göre yazılmış ve bu bağlamda en mükemmel kalıplara sahip benzeri ortaya konamamış bir kutsal kitaptır.sen kuranın mealine bakıp cümleler kurmaya çalışmışşın.gerçek yapıt orjinaldir kuran indirildiğinde içindeki ayetlerin anlam mana bütünlük ve edebi açıdan ne kadar yeni ve muazzam olduğu aşikardır.senin yaptığın neye benziyor biliyormusun ilkokulda resim yapmaya çalışan bir öğrencinin güzel bir resmi yapamayacağını anlayınca onun üstüne kopya sayfası koyup üstünden kalem geçirip ben güzel bir resim yaptım demesi gibidir.ama aslında yaptığı resim değildir.kaldıki kuran arapçadır.gerçekten benzeri yapılabilse bunca asır niye bu yönde çalışmalar yapan insanlar ele avuca gelir bir sonuca varamadı ozaman.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

ENAM 108.Allah'tan başka yalvarıp-yakardıklarına (taptıklarına) sövmeyin; sonra onlar da haddi aşarak bilmeksizin Allah'a söverler. İşte böyle, Biz her ümmete yaptıklarını süslü (çekici) gösterdik, sonra onların son varışları Rablerinedir. O, yapmakta olduklarını onlara haber verecektir.

 

güzel kardeşlerim ALLAH(C.C.)bu ayetinde incelikle sanat örnegi bir lutfündan bahsetmiştir.Bu ayette yalvarıp yakardıklarına küfretmeyin demiştir.SİZ onların inandığına küfretmeyin ki onlarda sizin inandığınıza(rabbinize)küfretmesin,hata etmesinler,demiştir.Diğer ayetlerde ise Allah dogrudan kafirlere yüklenmiştir.İnandıklarına degil.

BU AYRIMA DİKKAT ÇEKMEK İSTEDİM.

 

KURAN-I KERİM BÜYÜK KİTAPTIR,ANLAMAKİÇİN OKUYUN,ALDATMAK İÇİN DEĞİL.

 

ALLAHA ŞÜKÜRLER OLSUN(AMİN)

 

Buna çelişki diyen arkadaş günah içindedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Adam ALLAHA,KURANA,PEYGAMBERE,MELEKLERE VS..inanmıyorsa bu ne demek?Şirk demektir.Şirk koşan insandan mümin olurmu?OLMAZ...yaptığım iyilikler mükafaatlandırlacaktı hani diye soruyor.Allaha inanmıyorsun ama iyilik yaptım diyorsun.Yahu inanmıyan insan iyilik ne demek bilirmi?Ahireti düşünüyorsun ama inanmıyorsun,böyle saçmalık olurmu? Allah noksan sıfatlardan münezzehtir,günaha girmeyin.İnanacaksın ki ALLAH (C.C)görendir,bilendir.O inanlara karşılığını verir.Müminlerin şefaatçiside efendimiz HZ.muhammed(S.A.V)'dir.

 

Hasbinallahü ve nimel vekil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Adam ALLAHA,KURANA,PEYGAMBERE,MELEKLERE VS..inanmıyorsa bu ne demek?Şirk demektir.Şirk koşan insandan mümin olurmu?OLMAZ...yaptığım iyilikler mükafaatlandırlacaktı hani diye soruyor.Allaha inanmıyorsun ama iyilik yaptım diyorsun.Yahu inanmıyan insan iyilik ne demek bilirmi?Ahireti düşünüyorsun ama inanmıyorsun,böyle saçmalık olurmu? Allah noksan sıfatlardan münezzehtir,günaha girmeyin.İnanacaksın ki ALLAH (C.C)görendir,bilendir.O inanlara karşılığını verir.Müminlerin şefaatçiside efendimiz HZ.muhammed(S.A.V)'dir.

 

Hasbinallahü ve nimel vekil.

 

Bu altini cizdigim sozlerinizi aciklarmisiniz, lutfen?

 

Dunya nufusunun %80 i Musluman degiller. Yani, sizin Kuran'da ki Allaha ve peygamberinize inanmiyorlar. Onlara ne olacak, dersiniz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Buna çelişki diyen arkadaş günah içindedir.

 

Bu günahlardan kurtulmak için Cuma günü sabah namazının sünnetinden sonra üç kere bu duayı okurlarsa;

 

"Estağfirullahellez'i lâ ilâhe illâ hû, el'Hayyel'Kayyume ve etûbü ileyh."

 

Allah onlari affeder.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu altini cizdigim sozlerinizi aciklarmisiniz, lutfen?

 

Dunya nufusunun %80 i Musluman degiller. Yani, sizin Kuran'da ki Allaha ve peygamberinize inanmiyorlar. Onlara ne olacak, dersiniz?

 

İnanmayan ve şirk koşanlar'a güzel ayetler...

Andolsun, sana ve senden öncekilere vahyolundu (ki): "Eğer şirk koşacak olursan, şüphesiz amellerin boşa çıkacak ve elbette sen, hüsrana uğrayanlardan olacaksın (39/65)

 

De ki: "Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter O, göklerde ve yerde olanı bilir Batıla inanan ve Allah'ı inkâr edenler ise, işte onlar hüsrana uğrayanlardır" (29/52)

 

Tevbe suresi 29:''Kâtilûllezîne lâ yu’minûne billâhi ve lâ bil yevmil âhıri ve lâ yuharrimûne mâ harremallâhu ve resûluhu ve lâ yedînûne dînel hakkı minellezîne ûtûl kitâbe hattâ yu’tûl cizyete an yedin ve hum sâgirûn(sâgirûne).''(O kendilerine kitab verilenlerden oldukları halde ne Allaha ne Âhıret gününe inanmıyan, Allahın ve Resulünün haram ettiğini haram tanımıyan, ve hak dinini din edinmiyen kimselere küçülmüş oldukları halde elden cizye verecekleri hale kadar harbedin)

 

Bu ayetlerdede görüldüğü üzere şirk koşmanın ve inançsızlığın hüsrana uğrayanlardan ettiğini görüyoruz,bununla ilgili bir çok ayet daha vardır.

 

“Şüphesiz ki Allah, adaleti, iyilik yapmayı ve akrabaya yardım etmeyi emreder. Çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt verir.” NAHL 90.AYET

 

İyilik ALLAH(C.C) tarafından açıkça emrediliyor ve her cuma hutbesinde insanlara Nahl suresi 90.ayet hatırlatılır.

 

 

Dünya nüfusunda belli bir oranda bulunan ve müslüman olmayanlara ne olacağını şüphesiz ALLAH(C.C)bilir.Bizler sadece inanmayan ve şirk koşanlara gönderilen ayetleri okuduk ve formumuza yazdık.En iyi bilen ALLAH(C.C)'DİR.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Dünya nüfusunda belli bir oranda bulunan ve müslüman olmayanlara ne olacağını şüphesiz ALLAH(C.C)bilir.Bizler sadece inanmayan ve şirk koşanlara gönderilen ayetleri okuduk ve formumuza yazdık.En iyi bilen ALLAH(C.C)'DİR.

Vallah bana ayetlerle cevap vermissiniz. Ben sizin kendi dusuncelerinizi bekliyordum. Siz Kur'an da Allahin sozunu okudunuz. Suphesiz anladiniz. Bu anlayisiniz ile, Dunya nufusunun gayri-Muslumanlarina, yani toplam %80'ine ne olacak diye sordum. Cevabinizi anlamadim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Konu başlığını açan haksöz ilginç bir çalışma yapmış bence, sıradan bir insan zekası ve kavrayışıyla, kuranda çelişkili gibi görünen noktaları yazmış, tabi ki kendi fikirleridir fakat yazısında çok fazla objektiflikten uzaklaşmış diyemiyorum. En azından bu listeyi çıkarabilmek için kendini müslüman olarak gören insanların %60-70 inden daha fazla kuranı okuduğu kesin. Gerçekten de Müslümanların çok büyük kısmı kuranın mealini doğru düzgün okumuyor bile. İyi üniversitelerden mezun muhafazakar arkadaşlarıma bile bazen kurandaki en beğendiğiniz ayet nedir diye sorduğumda, önce 5- 10 sn trene bakar gibi bana bakıyorlar, sonra biraz uyanık olanları, ya şimdi hangisini söylesem ki diye gevelemeye başlıyorlar.. Valla utanılacak şey… İnsanlar toplanıp evlerde hüşuu içinde mevlüd okuyor ama ne anlama geldiğini bile bilmiyorlar. Türkçesini bilmedikleri halde bir sürü arapça dua biliyoruz , namazda söylenen arapça duaların bile anlamını kaç kişi biliyor. Dini insanlardan uzaklaştırıyorlar mealini okutmuyorlar, yorum yaptırmıyorlar, her farklı yorum yapana dinsiz damgası vuruyorlar, böyle bir ortamda çelişkileri çıkarmak cesaret işi gerçekten. Belki net ortamında olmasa kimse cesaret bile edemezdi buna..

 

Aslında önemli olan Kurandaki çelişkiden çok bence bu yazıya cevap olarak yazılan yazıların hiçbirinin mantıklı bir açıklama yapamamasının yanında haksözün kişiliğine saygısızlık yapacak şekilde hakaretler ima eden laflarla dolu yazılar olmasıdır,

Hatta şöyle bile diyebiliriz ki:bence bugün tüm Müslüman ülkelerin böyle geri durumda olmalarının nedenleri:

1) dinlerini bilmemek merak etmemek araştırmamak

2) araştıran farklı yorum yapanları dinsiz ilan etmek yani hoşgörüsüzlük

3) ve en önemlisi araştırmadıkları farklılıkları hoşgörüsüzlükle susturmaya kalktıkları bu din anlayışları ile birde ülkeleri yönetmeye kalkışmak yani laik olmamak

İşte büyük önder bazı şeyleri fark edip hiç olmazsa laikliği tam zamanında getirmiş de o sayede diğer müslüman ülkelerden biraz farkımız olabilmişiz.. Allah ondan razı olsun..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Sungur, tam da işte bu yüzden Atatürk ilkeleri yok edilmeye çalışılıyor, ta ki Türkiye de diğer halkı müslüman ülkeler gibi emperyalist çizmelerin altında paspas olabilsin diye...

 

Baktılar tüm halkı müslüman ülkelerde istedikleri ciriti atıyorlar. Türkiye'de de atmıyor değiller ama o kadar rahat değil...

 

Bu işin çaresine de bakıyorlar şimdi...

 

Ha, bir de İran'da at oynatamıyorlar, o yüzden "ılımlı" İslam siparişi veriyorlar.

 

İran ve Türkiye... Bu iki ucu törpülediler mi, al sana ılımlı, tam dil damak arası, tadından yenmez bir BOP!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

Vallah bana ayetlerle cevap vermissiniz. Ben sizin kendi dusuncelerinizi bekliyordum. Siz Kur'an da Allahin sozunu okudunuz. Suphesiz anladiniz. Bu anlayisiniz ile, Dunya nufusunun gayri-Muslumanlarina, yani toplam %80'ine ne olacak diye sordum. Cevabinizi anlamadim.

 

 

Allah(C.C) inkar edenlerin günahını affedermi bilemem,ama bu sureyi okuyup inananlar,bu duayı ederler.Ayetlerle açıklamak bir nevi delildir.Allah (c.c)nin varlığının açıkça ispatı ve delilidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 yıl sonra...

-bi kere ayetler tek tek öle cımbızla çekilip şu şöle bu böle deyip makyaj yapıllmaz. öncelikle ayetler nerde inmiş ne zaman inmiş ve hangi olayda inmiş gibi ölçeklere vurursun aksi halde gider böle duvara vurursun. 

-arapça bildiğini söylüyosun tabi biz cahillerin yanında pek bi mağrifet duruyo, arapça bimen, tamam işi kaptın al kuranı başla şifreleri çözmeyemi gelir sence. benim ingilizce bilmem ingilizce şiir şarkı yazmam bunları söylemem yada o kültüre ait olmam manasına mı gelir o zaman her arap, tefsir imine sahip adamlar uçuş modunda öylemi, saçmalık arapça bilen nice alim ciltcilt neden tefsir yazmış sen hangi ilmine güvenip 3 sayfalık yaziyorsun

-kuranı kerimeki bi ayet kafana takılabilir bu senin eksikliğindir kuranın değil. kuran sana onca açık kapı, onca delil sunarken 600 sayfalı kitaptan sözüm onan 10 sayfalık palavra çıkarman seni ,aman aman mı kılıyo

-ayrıca kuranı kerim hadislerle bir bütündür neden birlikte inceleme ilmini gösteremiyon o büyüüük ilmin nerede

-sana desemki islam hakkında yazılmış tüm eseleri tek tek yaz desem o faydasız ömrün biterde o eserleri yazman bitmez . okadar çok eser varken okadar çok açıklama tesbit ve ilim varken senin palavralarını bu kadar açıklamaya değmez. aslında yazılacak söylenecek çokta millet cahil değil artık gönlü söylüyo yazıları söylemesede ne diyelim ya Allah hidayet versin yada azrail gerçeği göstersin

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 yıl sonra...

Sayın €L€KTRO_777,

.

.

.

"Doğru olmayı inançlardaki gibi ödüllenmek için değil, insani değerlerin için kabullenmelisin."

dedi.

 

Yazdıklarını çok beğendim. Özellikle de " "Yaşamındaki talihsizliğinin diyetini topluma ödetmeyi düşünmeyeceksin."" cümlesini. Allah Razı Olsun:)smile.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

Öncelikle ayetleri cımbızla almayalım, bütüne bakalım gibi sözler demiyorum.. Tam aksine ayetin anlamı mucize olduğundan her biri Haktır. ama sizin bilimsel olmadığınız .. sadece sosyolojik olarak çarpıtmalarla  konuya baktığınız açık.. zaten ben bugüne kadar inanmayan bir ateist , kominist veya bunlara benzer insanlardan bilmsel değil çoğunlukla hep sosyal eleştiriler gördüm kurana karşı.. örneğin Peygamber (a.s) 'ın ya eşleri .. ya ona güya özel inen ayetler vb. kullanılarak bir yere varılmaya çalışılıyo... 

 

Gelelim  meseleye.. Zilzal suresi ile ilgili olandan başlayalım.. Ne demişsin...

 

Genelde bütün müslümanların ortak inancıdır bu.Dünyada haksızlık yapanlar,kötülük yapanlar, dünyayı kana bulayanlar ahirette hesap verecekmiş,cezasını cekecekmiş. Oysaki kurana göre böyle bir şey asla söz konusu değildir.Bu inacıda bir tek şu ayete isnaden oluşturmuşlardır

Zilzal

7- Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.
8-Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir.


Ah keşke öyle olsa, kim istemez ki.


Gelelim işin aslına "  

Özet olarak kurana göre;bir insan istediği kadar cani olsun istediği kadar haksızlık yapsın eğer allaha şirk koşmuyorsa o affedilecektir

Deliller

Nisa 48 Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; 
bundan başkasını, (günahları) dilediği kimse için bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse büyük bir günah (ile) iftira etmiş olur.

Nisa 116 Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; 
ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır.

   

 

Dilbilimi denen bi şey var.. eğer gidip bir yabancı dil öğrenmeye kalkıştıysan sana öğretecek kişinin öncelikle hiç bir dilin tam anlamıyla çevirisinin ve anlamının (özellikle edebiyatta) yeterli olamayacağını ..anlatılmak istenen konunun  özünü  o dille ilgili edebiyatı ve kelime anlamlarını bilmeden doğru bir şekilde anlayamayacağını söyleyeceğini bilmen gerekir.. Ben arapçaya göre çok basit bir dil sayılan  ingilizceyi öğrenmeye çalışırken bile ilk bunu duymuştum.. Öyle olsaydı herhalde üniversitelerde Fen Edebiyat fakülteleri kurulmaz ve bir dili öğrenecek olan talebeye de öncelikle o dilin edebiyatı öğretilmezdi.. Tabii Arapça olarak gönderilen Kuran'ında bir dili ve Fasih arapça denilen deyimlerin .ve diğer dille ilgili hususların öğretildiği bir dilbilimi var.. Dolayısıyla İslam Alimleri Hadisler ışığında Kuranın manalarını anlayabilmek amacıyla tefsir ilmini geliştirmişlerdi.. Sizin gerici dediğiniz Osmanlıda,  Arapça öğretilmesinin sebebi tamamen Kuranın diline olan hayranlık ve insanların gerçeği olduğu gibi .. anlamlar sulandırılmadan ve bozulmadan doğru bir şekilde anlayabilmeleri içindi.. (ee şeytanın işi yok tabi..demogoji ile fitne sokacak) Neyse uzatmayalım Zilzal suresinin ilmi tefsirine bakalım ( ne de olsa hayatta en hakiki mürşit ilimdir. )

 

Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla                

1- Yer, o şiddetli sarsıntıyla sarsıldığı,(1)
2- Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı,(2)
3- Ve insan: "buna ne oluyor?" dediği zaman;(3)
4- O gün (yer) , haberlerini anlatacaktır.(4)

5- Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir.
6- O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin(5) diye, bölük bölük fırlayıp-çıkarlar.(6)
7- Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onu görür;
8- Kim de zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, o da onu görür.(7)

 

6. Bunun iki anlamı olabilir. Birisi, "onlara amelleri gösterilecektir" şeklindedir. Yani herbirisine dünyada ne yaptığı gösterilecektir. İkincisi "onların amellerinin karşılığı gösterilecek" şeklindedir. Bu mana da olabilir. Ancak Allah, "onların amellerinin karşılığını göstereceğiz" değil, "onların amellerini göstereceğiz" demiştir.  Eğer Allah, onların amellerinin karşılığını gösterecek olsaydı "onların amellerinin karşılığını göstereceğiz" derdi. Bundan dolayı birinci mana  kabule şayandır.

Özellikle Kur'an'ın birçok yerinde, kâfir ve mü'min, salih ve fasık, itaatkâr ve asinin her birine kendi amel defterinin muhakkak verileceği tasrih edilmiştir. (Mesela bkz. Hakka 19-25, İnşikak 7-10) Bu da gösteriyor ki, bir kimseye amelini göstermekle onun amel defterini ona havale etmek arasında bir fark yoktur.

 

Hakka 19  İşte o vakit, kitabı kendisine sağından verilen kimse der ki: “Gelin, kitabımı okuyun!” 

Hakka 20  “Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum.”

 

Hakka 25.Kitabı kendisine sol tarafından verilen ise şöyle der: “Keşke kitabım bana verilmeseydi.”

 

HAKKA 26 Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim.”

 

 

İSLAMİYETTE insan hataya meyillidir..(bilimsel olarak gerçekte de böyledir.).  günah işler müslüman dahi olsa .. 

 

Bu ayetin salt anlamı şudur: İnsan zerre kadar iyilik veya zerre kadar kötülük yapmışsa, onun amel defterinde kayıtlı olarak bulunacağı ve insanın onu göreceğidir.

 

Yine demişsin ki 

Kuranın zulüm tanımlaması, insanların birbirlerine karşı olan hukukuna riaeyet etmemek değildir. Kurana göre zulüm tamamen inançla ilgili ve sınırlıdır.Yani Allah a şirk koşmak zulümdür

Lokman 13 Lokman, oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma!
 Doğrusu şirk, büyük bir zulümdürdemişti.

82-
 İman edenler ve imanlarını zulüm ile karıştırmayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.

Hani zerre miktarı iyiliğin karşılığı görülecekti.?

 

Ama buna rağmen dünya dolusu iyiylik yapanlar,insanlığın menfaati için çalışanlar eğer kurana inanmıyorlarsa tüm yaptıkları iyilikler boşa gidecek ve cehenneme gireceklerdir.. 

 

Bak arkadaşım sana bu olayı matematikle anlatacağım.. İnanmayan insan direk eksi sonsuzdan başlıyor hesaba .. İslamiyette bir insan müslüman da olsa kafir de olsa iyilikleri ve kötülükleri bir defterde kaydedilir.. ve kişinin hesabı sevap günah dengesine göre görülür.. yani eksileri ile artıları hesap edilir.. yine bir müslümanın fazileti ..muteberliği sevap ve günahları ile ölçülür.. şimdi önce bizim tarafımızdan bak  

 

Hiç kimse kendi ameliyle cennete girmez.”

“Sen de mi ya Resulallah!” dediklerinde de,

“Evet ben de; meğer ki Rabbim beni rahmetinin kucağına almış olsun.”(Buharî, Rikak,18; Müslim, Münafikîn, 71-73).

yani neymiş insanın namaz kılması oruç tutması onu cennete götürmüyor.. İslama göre cennet tamamen Allahın hediyesi ve rahmeti .. sen onu çalışarak kazanamıyorsun.. Tıpkı bu dünyadaki yaşamınıda çalışıp kazanmadan elde ettiğin gibi.. Sana verilen bedenin için kime ücret ödedin.. yani biz eksi sonsuzla başladık .. 

 

Yazıya devam edeceğim... 

 

Birincisi, kafir, müşrik ve münafıkların amelleri (yani iyi sayılan ameller) zayi edilmiştir. Ahirette onlara mükafattan hiçbir pay verilmeyecektir. Eğer bir mükafatları varsa da bu dünyada verilmiştir. Mesela bkz. A'raf 147, Tevbe 17, 67'den 69'a kadar, Hud 15-16, İbrahim 18, Kehf 104-105, Nur 39, Furkan 23, Ahzab 10, Zümer 65, Ahkaf 20.
İkincisi, kötülüğün cezası, yapılan kötülük kadar verilecektir. Ama iyiliğin karşılığı, yaptığından daha fazla verilecektir. Hatta bazı yerlerde her iyiliğin karşılığının on kat verileceği açıklanmıştır. Bazı yerlerde de Allah'ın, ne kadar isterse o kadar vereceği buyurulmuştur. Bkz. Bakara 261, En'am 160, Yunus 26-27, Nur 38, Kasas 84, Sebe 37, Mü'min 40.
Üçüncüsü, Mü'min eğer büyük günahlardan sakınırsa küçük günahları affedilecektir. Nisa 31, Şura 37, Necm 32.
Dördüncüsü, salih mü'minden hafif hesap sorulacaktır. Onun kötülüklerine göz yumulacaktır. Yaptığı en iyi amellere göre mükafaat verilecektir. Ankebut 7, Zümer 35, Ahkaf 16, İnşikak 8.
Bu konu hakkındaki hadislerde de ifade açıktır. İnşikak suresinin tefsirinde Kıyamet gününün hafif ve zor hesabı hakkında açıklama yaparak Rasulullah'tan Hadis nakletmiştik. (Bkz. İnşikak an: 6) Enes'ten şöyle rivayet edilmiştir: "Bir defasında Ebubekir Sıddık, Rasulullah ile birlikte yemek yiyordu. O esnada bu ayet nazil oldu. Hz. Ebubekir yemekten el çekerek şöyle dedi: Ya Rasulallah! Ben, benden sadır olan zerre kadar kötülüğün de karşılığını görecek miyim? Rasulullah şöyle buyurdu: "Ey Ebubekir! Dünyada hoşunuza gitmeyen olaylarla karşı karşıya geliyorsunuz. Onlar senden sadır olan küçük kötülüklere cezadır. Senin zerre kadar iyiliğin ahirete saklanır." (İbn Cerir, İbn Ebi Hatim, Taberanî el-Evsat'ta, Beyhakî Şu'ab'ta, İbnü'l Münzir, Hakim, İbn Merduye, Abd b. Humeyd) Rasulullah, Ebu Eyyub el Ensarî'ye bu ayet hakkında şöyle buyuruyordu. "Sizden kim iyi bir iş yaparsa onun mükafatı ahirettedir. Kötü bir iş yaparsa o, bu dünyada musibetler ve hastalıklar şeklinde cezasını çekecektir." (İbn Merduye) Katade, Enes yoluyla Rasulullah'tan şu hadisi nakletmiştir: "Allah bir mü'mine zulmetmez. Bu dünyada iyiliklerinin karşılığı olarak onu rızıklandırır. Ahirette de mükafat verir. Kafire, iyiliklerinin karşılığını bu dünyada verir. Kıyamet günü onun hesabından iyilik kalmayacaktır." (İbn Cerir, Mesruk) Hz. Aişe'nin Rasulullah'a şöyle sorduğunu nakleder: "Abdullah bin Cûd'an cahiliye zamanında sıla-i rahim eder, miskinlere yemek yedirir ve misafirperverlik yapardı, esirleri kurtarırdı.
Bütün bunlar onun için ahirette faydalı olacak mı? Rasulullah buyurdu: Hayır! O, ölüme kadar hiçbir zaman Rabb'im ceza günü hatalarımı affet dememiştir" (İbn Cerir) . Cahiliye döneminde iyilik yapmış ancak ölüme kadar küfr ve şirk üzeri kalmış bazıları için de Rasulullah aynı cevabı vermiştir. Ancak Rasulullah'ın bazı sözlerinden şu anlaşılmaktadır: İyilik, kafirleri cehennem azabından kurtaramaz, fakat cehennemde ona, zalim, fasid ve kafirlere olduğu gibi şedid azab verilmeyecektir. Mesela bir hadise göre, Hatim Tayy'a cömertliği dolayısıyla hafif azab verilecektir.
Bu ayet insanı önemli bir gerçek hakkında uyarmaktadır. O gerçek şudur: Her küçük iyiliğin bir ağırlığı ve değeri vardır. Aynı şey kötülük için de geçerlidir. Onlar hesaplanacaklardır, onun için onlardan ****** olmamalı, küçük iyiliği terketmemelidir. Bunlar toplandığında daha büyük bir iyilik olurlar. Küçük kötülükleri de irtikap etmemelidir. Çünkü küçük kötülükler de birikebilir. Aynı şey, pek çok hadiste şu şekildedir: Buharî ve Müslim'de Adiyy b. Hatem'den şu rivayet menkuldür: "Rasulullah buyurdu ki; cehennem ateşinden sakının. Hurmanın bir parçasıyla bile olsa, güzel bir sözle bile olsa." Yine Adiyy b. Hatem'den sahih bir rivayette Rasulullah şöyle demiştir: "Hiçbir iyiliği hakir görmeyin, bir kimseye bir kap su bile verseniz, veya bir kardeşinizi güler yüzle bile karşılasanız." Buharî'de Ebu Hureyre'den şöyle mervidir. Rasulullah kadınlara hitaben şöyle buyurdu: "Ey Müslüman hanımlar, bir kimse komşusuna gönderdiği en küçük bir şeyi bile hakir görmesin, bir keçinin ayağı bile olsa." Ahmed, Neseî ve İbn Mace'de Hz. Aişe'den şöyle bir rivayet vardır: Rasulullah şöyle buyurdu: "Ey Aişe, küçük günah zannettiklerinizden de sakının. Çünkü Allah (c.c.) onlardan da hesap soracak." Müsned-i Ahmed'de Hz. Abdullah b. Mesud'dan şöyle bir rivayet vardır: Rasulullah buyurdu: "Dikkat edin! Küçük günahlardan da sakının, çünkü birikirlerse bir insanı helak ederler." (Büyük günah ile küçük günah arasındaki farkı anlamak için bkz. Nisa an: 53, Necm an: 32) .
ZİLZAL SURESİNİN SONU

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birincisi:Allah (eger gönderdiyse)Kur'an'i herkes Arapca ögrensin diye Arapca göndermedi,peygamber Arap oldugu icin Arapca gönderdi ve dedi ki:"Anlayasin diye sana Kur'an'i kendi dilinde yani Arapca gönderdik.Bunun anlami;herkesin Arapca ögrenmesi degil herkesin kendi dilinde Kur'an'i ögrenmesidir.

 

Osmanli gerici olmadigi icin halkin yüzde 95'i okuma yazma bilmiyordu yani cahildi.O sizin cok bilmis Cumhuriyet düsmanlarinin dedigi gibi:Harf devrimi ile halk bir gecede CAHIL OLMADI.Cünkü halk zaten cahildi.

 

Kur'an'in anlasilmasina gelince:Eger kendilerine din adami süsü verenler.A cemaatine,B Tarikatina hos görünmek icin degilde Kur'an'i insanlar icin gercek anlamda acikladiklarinda herkes onu anlar.

 

Hadislere gelince;Peygamber ayetle sabit oldugu üzere,Allahin emirlerini yani dinini insanlara bildirmek görevine sahipti,yani kendiliginden Kur'an disi hicbir kelam yapma izni yoktu.Bu su demektir:Peygamberin insanlara Allahin dininden bahsederken Kuran disinda hicbir ögüt veremez hicbir görüs bildiremez.Görüyoruz ki Allah ta basindan bu yana dinin carpitilmasini,yozlastirilmasini önlemek icin böyle bir tedbir almistir.Ancak Allahin dininin yanisira birde HADIS DIN'i olusturuldu.Kurandan bahsetmek yerine peygamberin sözleri insanlara aktariliyor ve bu aktarilan sözlerin arasinda sayisiz sözler var ki din ve imanla hicbir ilgisi yok.yani hicbiri peygamber sözü degildir.Kuranla ilgisi yoktur.Bu da sirktir.Müslümanlar din adamlari eliyle sirke batmislardir.Bugün eger Islam alemi acinacak bir durumdaysa bunda bütün vebal dini insanlara adam gibi anlatmamis olan sözde din adamlarinindir.

 

Ne zaman ki bir ilahiyatci cikiyor;Kuran'in bugün yasanan müslümanlikla hicbir ilgisi yoktur diyorsa hemen damgayi yiyor :ZINDIK

Bugün yasanan müslümanlik Kuranda olmayan müslümanliktir.Yani sirk doludur.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...
  • 4 ay sonra...

Beni sonsuz yaşama götür sana inanayım. Götüremiyorsan insanları düşüncelerinle öldürme... kız cocuklarının suçu neydi diri diri topraga gömdünüz demesin. KIZ ve ERKEK nedemek acaba, bilmiyormusun. Birileri rasgele harfleri bulmus kelime yapmış cumle kurmuş, bir harfi ögrenenlerden birisi de demiski 40 yıl köle olurum... Ben sana bir degil sekiz harfin manasını söyleyeyim bakınız simdi.. KIz; olgunlasMAMIŞ ruh olsun... ERKEK ;olgunlaşmış ruh olsun... git simdi NISA(Kadınlar) suresini tekrar oku. Ben senden bir 320 yıl bana köle olmanı istemiyorum.. git kendini kurtar kardesim.. benim dinim ( ruhumu olgunlaştırma yolum) bana seninki sanadır.sana bir uyarıcı gelmedimi? Ruh sebest kalıp o hızda dünyada kalırsan bu yazıyı hatırlayacaksın bizde şahit olarak ( hatırlayacaksın ya) orda oluruz belki..selametle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...
Misafir gercegi arayis

Allahin yemin etmesi.kafa karistirici.inanan inanir..oylesine kudretli yaratici niye yemin ederki..aciklamalari okudum ve pek mantikli gelmedi..bir yaratici oldugu kesin..ya cevirilerde bir hata var.cunku allah kusursuzdur..kardan bahsetse suan dunyadaki tum insanlar musluman olurdu.kar bir mucizedir nakisli 6 gen.yada parmak izlerinden bahsetse yine tum dunya musluman olurdu..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 yıl sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.