Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kurandaki çelişkiler


haksöz

Önerilen İletiler

İsra 111. Ve kulil hamdü lillahillezı lem yettehız veleden ve lem yekün lehu şerıkün fil mülki ve lem yekün lehu veliyyün minez zülli ve kebbirhü tekbıra

 

İsra 111 Ve de ki: "Övgü, ALLAH'adır. O çocuk edinmemiştir, yönetimde ortağı ve zillettten ötürü de bir veliside yoktur." O'nu alabildiğine Yücelt

 

Meallerde veli dost manasında kullanılsada bu anlam yanlıştır.Dost anlamında kullanılar kavram

halil dir

 

Nisa 125. Ve men ahsenü dınem mimmen esleme vechehu lillahi ve hüve muhsinüv vettebea millete ibrahıme hanıfa vetetehazellahü ibrahıme halila

 

125- İyilik yaparak kendisini Allah'a teslim eden ve İbrahim'in dinine dosdoğru olarak tâbi olan kimseden, din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah, İbrahim'i dost edinmişti.

 

Veli, velayet yaptırım gücüne sahip olan bir kavramdır. Bunun içinde zaten cocukların 18 yaşına kadar hukuken söz sahibi, anne ve babasına veli denir

 

Yunus 62. E la inne evliyaellahi la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun

 

Yunus 62- Dikkat! Allah'ın velileri üzerine ne korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar

 

Hani allahın velisi yoktu. Demekki varmış.İşte apaçık bir çelişki daha

 

Arkadaşım, çok küçüksün yaaa... Bakın, diyorum ki, Kur'an-ın indirildiği zamanki Arapça ile, bugünkü arapça arasında Nüans farklılıkları vardır. bakın, eğer, bugün kullandığımız bir kelimenin, ogün ne manada olduğunu bilmezseniz, böyle saçma yanlışlara kapılırsınız. öncelikle ayetleri açıklamak bu kadar da basit değildir. iki örnek verip "ahanda bu çelişkidir" diyemezsiniz...

 

Veli, kavramı sizin dediğiniz manadadır, ancak, Arapça Dil-biliminde toplam 12 tane Bab vardır. ve bir kelimeyi, hangi bab'a koyarsanız, o bab'ın yükümlü olduğu anlama göre anlam değiştirir... mesela "HMD" kökü "Övgü" anlamına gelir. bunu "Mufa'al" babına koyarsanız "Muhammed" olur ve anlamı "Kendisi Övgüye Layık Olan Kimse" manasına gelir. "Ef'al" babına koyarsanız "Ahmed" olur ve anlamı "Övülen kimse" manasına gelir...

 

yada "veled" kelimesi "çocuk" manasından biraz daha nüans farkı ile "Doğurulan İnsan" manasına gelir "Mefil" kalıbına koyarsanız "meVLiD" olur ve "Doğum" manasına gelir. "fail" babınma koyarsanız "(Doğmuş) Erkek Çocuk" manasına gelir. "fail-et" babına koyarsanız "(Doğmuş) Kız Çocuk" manasına gelir... ayette işaret ettiğim gibi, "Doğmış Çocuk Edinmemiştir" derken, Hz. İsa kastedilmiştir.

 

daha başka ise; "Veli" kelimesini "ef'al" babına koyarsanız "Evliya" olur ve "veli"den farklı bir anlama sahip olur. o anlamı da İslam tarihinde "Evliya" manasına gelen anlamdır ki, "Evliya" adı ile adlandırdığımız kimselerin, "Allah'a Bakmakla Yükümlü" kimseler değil, "Allah'a Dost Olmuş, Allah Aşkı Duymuş Kimseler" olduğunu çok çok iyi biliyoruz...

 

Bakın; İsra 111'de "Veli" kelimesi, "veliyyün" olarak geçmektedir. Yani, kök halinde kullanılmış olan bu kelime, manasına gelmektedir. yani, "bir çocuğa bakmakla yükümlü olan kimse" anlamındadır. ve İslam İnancının temeli olarak, Allah'a bakmakla yükümlü bir kimsenin olmadığını, O'nun doğmadığını ve doğurmadığını çok çok iyi bilmeniz gerekmektedir. Ayet bununla ilgilidir ve Allah'ın doğrulmadığını ve doğmadığını belirtir...

 

Ancak Yunus 62'de bu kelime bir bab'a sokularak "evliyaellahi" yani "Evliya" olarak kullanılmıştır. Bu Bab, "Veli" kelimesine farklı bir anlam yüklemekte, ve "Ebeveyn" manasında çıkarmaktadır. burada sahip olduğu anlam "Allah'a Yakın Olanlar" manasıdır... burada ise Ayet'in Anlamı tam olarak şöyle olmaktadır:

Yunus 62- Dikkat! Allah'ın EVLİYALARI (Allah'a yakın olanlar, Allah aşkı duyanlar, Allah dostu olanlar) üzerine ne korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar.

yani bu ayette ise, Allah'ı Sevenler, Onun yolunda gidenler, Allah'la olanlar (Allah'ın yolunda olanlar) kastedilmiştir...

 

Görüldüğü ve herzaman dediğimiz gibi, ayetleri yorumlamak için, önce iki ayet birbiriyle ilişkili mi değil mi ona bakmak lazımdır... burada görüldüğü gibi bu iki ayet, ne anlamca, ne yapı olarak, ne bab olarak, ne konu olarak birbirleri ile alakalı değillerdir. Dediğimiz gibi, ayetleri yorumlamak daha nice bilgi gerektirir. benim yukarıda sizi çürüten örneğim bile çok yüzeysel kaldı aslında. iki ayetin bulundukları surelerde tam olarak açıklanmalı idi aslında. ve burada bu ayetleri açıklarken Arapların anlayışları ve Arapların yaşayışları göz önünde bulundurulmalı idi... çünkü her toplumun idraki farklı farklıdır. ancak yukarıda verdiğim örnekler özdür... Bakın diyoruz ki, Ayet yorumlamak çok kolay bir iş değildir. öncelikle çok iyi arapça bilmeniz gerekmektedir... yüzeysel bilerek yorumlamanız çok abes kaçmış arkadaşım... çünkü yüzeysel bilmese idiniz, Arapçadaki Babları ve "Veli" kelimesinin hangi babda ne manaya geldiğinin çok iyi bilir ve Ayetin ne manaya geldiğini daha iyi anlardınız. ancak siz işn kolayına kaçtınız ve daha Arapçanın A'sını bilmeden, bazı yerlerden aldığınız basit bilgileri yorumladınız... oysa bu iş böyle yapılmaz arkadaşım...

 

arkadaşım, senin verdiğin her örneği çok çok basit olarak çürütebilirim. hep diyosun ya, "Var mı çürütebilecek olan?" var arkadaşım, hiiç merak etme... ancak senin söylediklerin çok basit ve çok temelsiz şeyler. yani bunları ispat etmeye bile lüzum yoktur... dediğim gibi, sen daha Dini Bir Araştırma nasıl yapılır onu bilmiyorsun... o yüzden seni ciddiya almaya ve her söylediğinin peşine düşmeye hiç gerek yoktur. anladığım kadarıyla, bir şekilde İslama düşmansın ve bunu yapılabilecek en saçma şekilde meydana getiriyosun... yani bu yazıyı okuyan arkadaşlarım, umarım öz olarak ne demek istediğmi anlamışlardır... ve arkadaşım söylediğin ve iddia ettiğin şeyler uğraşmaya bile değmez, bence bunda sonra şerefli bir hareket yap ve böyle iddialarla gelme bari...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir €L€KTRO_777

Sayın €L€KTRO_777,

 

Tavsiyene uydum. (inanki)

Karanlıkta yalnız kaldım. (herkesten uzak)

Ve vicdanımın sesini dinledim uzun uzun. (İki saat (okumaktan vakit ayırdım.))

Söyledikleri, söylediğin gibi gerçekten yalan değildi.

Bundan böyle tavsiyene sık sık uyacağım faydalı çıkarımlar elde ediyorum. Teşekkür ederim. Sana borçluyum.

 

Neler mi söyledi vicdanım ?;

 

"Doğru insan olman için her şeyden önce sorgulamalısın."

(En başta da kendini,duruşunu,eylemini,Tüm bunlara kaynaklık eden düşüncelerini)

 

"Doğru insan olman için başta ideolojin olmak üzere , özeleştirini sürekli kıl."

 

"Doğru insan olman için inançlı olma. Biraz kuşkucu yanın olsun.

İnançler durağandır. Gelişen teknolojiyle uyumlu kültürlere ayak uyduramazsın."

 

"Doğru olmak için insan sevgin şart, vazgeçmeyeceksin."

 

"Çıkarlarının zedeleneceğini bilsen bile adil olmak zorundasın."

 

"Aydın ve özgürlükten yana olmalısın."

 

"Yaşamındaki talihsizliğinin diyetini topluma ödetmeyi düşünmeyeceksin."

 

"Emeğin ve emeğinin değerini bilmelisin."

 

"Yeri geldiğinde nefsinin dayatmalarına karşı çıkıp , insan'ı kullanmayacaksın."

 

"Doğru insan kendi huzurunu , toplumun iyiliğine feda edendir."

 

"Doğru insan, farklı düşünen ve inananlarla ortak insani değerlerde buluşandır."

 

"Yöntemin asla şiddet ve kıyıcılık olmamalıdır."

 

"Doğru insan gerçeklik karşısında romantik körlükte ısrar etmeyendir."

 

"Doğru insan koşullar gerektiğinde egemen gücünden vazgeçmesini de bilmelidir."

 

"Doğru insan tüm insanlığın inanç ve kimliğine en az kendisininki kadar saygı duyandır."

 

"Doğru olmayı inançlardaki gibi ödüllenmek için değil, insani değerlerin için kabullenmelisin."

dedi.

 

 

bilimselci tavsiyeme uyduğun için öncelikle teşekkür etmek isterim.

 

demişsin.inan zaman zaman insanın aklına din konusundada herşey gelebiliyor.

ben bu noktada eğer kafama takılan bir nokta olursa oturup düşünürüm.dini kitapları araştırırım.

eğer bir dine inanıyorsam zaten onunla ilgili her noktayı aydınlatmak isterim..aydınlatamamışsam zaten şüphe duyardım.

müslüman olmayan bir insana biz ilk başta alacağı mükafatları bahsederiz.kötülük karşısında alacağı cezalardanda bahsederiz.ama insan islam a girdikten sonra daha önce kendi yaptığı şeylerden zaten pişman olmuştur.cezalardan fazla yapacağı iyilikleri düşünür. asıl mevzuya gelelim.

insan ilk başta alacağı mükafatlar için ALLAH ın rızasını kazanmaya çalışır.sonra öyle bir noktaya gelir ki

ALLAH aşkıyla öyle bir yanarki ne cenneti ne cehennemi düşünür.yalnız ALLAH a kavuşmak ister.

Mevlana ölürken başında ağlayanlara niye ağlıyorsunuz?benim bugün kavuşma günüm demiştir.

Yunus Emre de şiiriyle çok güzel ifade etmiştir.

Bana Seni Gerek Seni

 

 

Aşkın aldı benden beni

Bana seni gerek seni

Ben yanarım dün ü günü

Bana seni gerek seni

 

 

 

Ne varlığa sevinirim

Ne yokluğa yerinirim

Aşkın ile avunurum

Bana seni gerek seni

 

Aşkın âşıklar öldürür

Aşk denizine daldırır

Teselli ile doldurur

Bana seni gerek seni

 

Aşkın şarabından içem

Mecnun olup dağa düşem

Sensin dün ü gün endişem

Bana seni gerek seni

 

Sufilere sohbet gerek

Ahilere ahret gerek

Mecnunlara Leyla gerek

Bana seni gerek seni

 

Cennet cennet dedikleri

Birkaç köşkle birkaç huri

Sen istiyene ver gil anı

 

Bana seni gerek seni

 

 

Eğer beni öldüreler

Külüm göğe savuralar

Toprağım orda çağıra

Bana seni gerek seni

 

Yunus'durur benim adım

Gün geçtikçe artar odum

İki cihanda maksûdum

Bana seni gerek seni

 

Yunus Emre

 

yani bizler bu yaptıklarımızı ne ceza ne mükafatı düşünen var.(gerçek müslüman olanlar)

İslamiyette bahsedilen cezalar ise bizleri kötülük yapmamamız için uyarmak amaçlı.

Herhangibir anayasa da bile ceza ve mükafatlar vardır.ikisinden biri olmasa olmaz.

diyelim ki KURAN-I kerimde hiç cezalardan bahsedilmeseydi?

o zaman ne olacaktı?herhangibir dinden olsun başkalarına eziyet eden insanlara ceza verilmesin mi?

hem bu cezalar aynı zamanda eziyet gördüğünde müslümanlara dayanma gücü vermiştir.

birisi bana vursa benim elim kolum bağlı olsa KURAN-I kerimde cezalardan bahsedilmemiş olsa ben bana vuran adamdan hakkmı alabileceğimi bilemezdim.adaletsiz dünya derdim.

ama şimdi ne oluyo?

ben bana birisi vursa bile benim gönlüm razı olmadıkça o adam ALLAH a ömrü boyunca yalvarsa ALLAH o hak benim değil diyor.yani insana o kadar değer veriyor.

biz buna kul hakkı diyoruz.

diyer yaptığın tüm günahları ALLAH a tövbe edersen kabul ediyor.

biz sana kendimize inandırırsak sana şöyle diyim.

ALLAH güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlı olma mükafatı veriyor

şimdi soruyorum sana :

sen bizi kendine inandırırsan ne gibi bi manevi haz ve mükafat alacaksın?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DÜZELTME!!!

 

düzeltmelerimi aşşağıya işaretledim

 

 

İsra 111. Ve kulil hamdü lillahillezı lem yettehız veleden ve lem yekün lehu şerıkün fil mülki ve lem yekün lehu veliyyün minez zülli ve kebbirhü tekbıra

 

İsra 111 Ve de ki: "Övgü, ALLAH'adır. O çocuk edinmemiştir, yönetimde ortağı ve zillettten ötürü de bir veliside yoktur." O'nu alabildiğine Yücelt

 

Meallerde veli dost manasında kullanılsada bu anlam yanlıştır.Dost anlamında kullanılar kavram

halil dir

 

Nisa 125. Ve men ahsenü dınem mimmen esleme vechehu lillahi ve hüve muhsinüv vettebea millete ibrahıme hanıfa vetetehazellahü ibrahıme halila

 

125- İyilik yaparak kendisini Allah'a teslim eden ve İbrahim'in dinine dosdoğru olarak tâbi olan kimseden, din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah, İbrahim'i dost edinmişti.

 

Veli, velayet yaptırım gücüne sahip olan bir kavramdır. Bunun içinde zaten cocukların 18 yaşına kadar hukuken söz sahibi, anne ve babasına veli denir

 

Yunus 62. E la inne evliyaellahi la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun

 

Yunus 62- Dikkat! Allah'ın velileri üzerine ne korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar

 

Hani allahın velisi yoktu. Demekki varmış.İşte apaçık bir çelişki daha

 

 

Arkadaşım, çok küçüksün yaaa... Bakın, diyorum ki, Kur'an-ın indirildiği zamanki Arapça ile, bugünkü arapça arasında Nüans farklılıkları vardır. bakın, eğer, bugün kullandığımız bir kelimenin, ogün ne manada olduğunu bilmezseniz, böyle saçma yanlışlara kapılırsınız. öncelikle ayetleri açıklamak bu kadar da basit değildir. iki örnek verip "ahanda bu çelişkidir" diyemezsiniz...

 

Veli, kavramı sizin dediğiniz manadadır, ancak, Arapça Dil-biliminde toplam 12 tane Bab vardır. ve bir kelimeyi, hangi bab'a koyarsanız, o bab'ın yükümlü olduğu anlama göre anlam değiştirir... mesela "HMD" kökü "Övgü" anlamına gelir. bunu "Mufa'al" babına koyarsanız "Muhammed" olur ve anlamı "Kendisi Övgüye Layık Olan Kimse" manasına gelir. "Ef'al" babına koyarsanız "Ahmed" olur ve anlamı "Övülen kimse" manasına gelir...

 

yada "veled" kelimesi "çocuk" manasından biraz bir nüans farkı ile "Doğurulan İnsan" manasına gelir "Mefil" kalıbına koyarsanız "meVLiD" olur ve "Doğum" manasına gelir. "fail" babına koyarsanız "Velid" olur "(Doğmuş) Erkek Çocuk" manasına gelir. "fail-et" babına koyarsanız "Velide" olur "(Doğmuş) Kız Çocuk" manasına gelir... ayette işaret ettiğim gibi, "Bir İnsandan Doğmuş Çocuk Edinmemiştir (ve Edinmeyecektir)" denilmiş, Hz. İsa kastedilmiştir. Yani ayet Allah'ın Tek olduğu ve Doğmadığı, Doğrulmadığı ile ilgilidir.

 

daha başka ise; "Veli" kelimesini "ef'al" babına koyarsanız "Evliya" olur ve "veli"den farklı bir anlama sahip olur. o anlamı da İslam Tarihinde "Evliya" manasına gelen anlamdır ki, "Evliya" adı ile adlandırdığımız kimselerin, "Allah'a Bakmakla Yükümlü" kimseler değil, "Allah'a Dost Olmuş, Allah Aşkı Duymuş Kimseler" olduğunu çok çok iyi biliyoruz...

 

Bakın; İsra 111'de "Veli" kelimesi, "veliyyün" olarak geçmektedir. Yani, kök halinde kullanılmış olan bu kelime, "EBEVEYN" manasına gelmektedir. yani, "bir çocuğa bakmakla yükümlü olan kimse" anlamındadır. ve İslam İnancının temeli olarak, Allah'a bakmakla yükümlü bir kimsenin olmadığını, O'nun doğmadığını ve doğurmadığını çok çok iyi bilmeniz gerekmektedir. Ayet bununla ilgilidir ve Allah'ın doğrulmadığını ve doğmadığını belirtir...

 

Ancak Yunus 62'de bu kelime bir bab'a sokularak "EVLİYAellahi" yani "Evliya" olarak kullanılmıştır. Bu Bab, "Veli" kelimesine farklı bir anlam yüklemekte, ve "Ebeveyn" manasında çıkarmaktadır. burada sahip olduğu anlam "Allah'a Yakın Olanlar, Keramet Sahibi Olanlar, Erenler" manasıdır... burada ise Ayet'in Anlamı tam olarak şöyle olmaktadır:

Yunus 62- Dikkat! Allah'ın EVLİYALARI (Allah'a yakın olanlar, Allah aşkı duyanlar, Allah dostu olanlar, Allah'ın Erenleri) üzerine ne korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar.

yani bu ayette ise, Allah'ı Sevenler, Onun yolunda gidenler, Allah'la olanlar (Allah'ın yolunda olanlar) kastedilmiştir...

 

Görüldüğü ve herzaman dediğimiz gibi, ayetleri yorumlamak için, önce iki ayet birbiriyle ilişkili mi değil mi ona bakmak lazımdır... burada görüldüğü gibi bu iki ayet, ne anlamca, ne yapı olarak, ne bab olarak, ne konu olarak birbirleri ile alakalı değillerdir. Dediğimiz gibi, ayetleri yorumlamak daha nice bilgi gerektirir. benim yukarıda sizi çürüten örneğim bile çok yüzeysel kaldı aslında. iki ayetin bulundukları surelerde tam olarak açıklanmalı idi aslında. ve burada bu ayetleri açıklarken Arapların anlayışları ve Arapların yaşayışları göz önünde bulundurulmalı idi... çünkü her toplumun idraki farklı farklıdır. ancak yukarıda verdiğim örnekler özdür... Bakın diyoruz ki, Ayet yorumlamak çok kolay bir iş değildir. öncelikle çok iyi arapça bilmeniz gerekmektedir... yüzeysel bilerek yorumlamanız çok abes kaçmış arkadaşım... çünkü yüzeysel bilmese idiniz, Arapçadaki Babları ve "Veli" kelimesinin hangi babda ne manaya geldiğinin çok iyi bilir ve Ayetin ne manaya geldiğini daha iyi anlardınız. ancak siz işn kolayına kaçtınız ve daha Arapçanın A'sını bilmeden, bazı yerlerden aldığınız basit bilgileri yorumladınız... oysa bu iş böyle yapılmaz arkadaşım...

 

arkadaşım, senin verdiğin her örneği çok çok basit olarak çürütebilirim. hep diyosun ya, "Var mı çürütebilecek olan?" var arkadaşım, hiiç merak etme... ancak senin söylediklerin çok basit ve çok temelsiz şeyler. yani bunları ispat etmeye bile lüzum yoktur... dediğim gibi, sen daha Dini Bir Araştırma nasıl yapılır onu bilmiyorsun... o yüzden seni ciddiya almaya ve her söylediğinin peşine düşmeye hiç gerek yoktur. anladığım kadarıyla, bir şekilde İslama düşmansın ve bunu yapılabilecek en saçma şekilde meydana getiriyosun... yani bu yazıyı okuyan arkadaşlarım, umarım öz olarak ne demek istediğmi anlamışlardır... ve arkadaşım söylediğin ve iddia ettiğin şeyler uğraşmaya bile değmez, bence bunda sonra şerefli bir hareket yap ve böyle iddialarla gelme bari...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ve şu da vardır ki:

 

"EvliyaEllahi": "Allahı'a daha Yakın Olanlar, Allah Aşkı İçinde Olanlar, Allah'ın keramet sahibleri" manasına gelir. bu kelimenin, Allah'ın Velisi manasına gelebilmesi için, "Allah'ı Niteleyerek" şöyle kullanılması gerekirdi; "Evliya-yı etfal"... "Evliya-yı Etfal": "Çocukların Velileri" manasına gelir ve çoğul bir anlama sahiptir ve ancak ve ancak sadece insanlar için kullanılır bu tanımlama ve özel bir anlama sahiptir... örnek olarak şöyle diyebiliriz: "İlkokul çocuklarının velileri..." gibi bir kullanım için geçerlidir ancak arapçada.... Kur'an-da Allah'ı niteleyen böyle bir kullanım kesinlikle yoktur. Dediğimiz gibi, bu Nüans farklılıklarının iyice ve çok iyi bir şekilde bilinmesi gerekmektedir. Ancak sizin bundan zerre kadar haberiniz bile yok....

 

Gördüğümüz gibi sayın "Haksöz", sadece iki ayetin gerçek manasını, en kabataslak şekilde açıklayabilmek için ne kadar bilgi ve ne kadar çok ayrıtıya dikkat edebilmek gerekiyor... Ancak siz, benim yaptığımın zerresini dahi yapamazsınız, çünkü ne Din-Bilimsel araştırmanın nasıl yapılabileceğini biliyorsunuz, ne Arapça, ne de Tarih biliyorsunuz. Ya başkalarının yaptığı çok basit ve kötü tesbitleri buraya Kopyala/Yapıştır yapmaktan öteye gidemiyorsunuz ya da siz zaten bu işten hiiiç anlamıyorsunuz... Ancak hiç bir Profesyonel ve Akıllı Din-Bilimci, müslüman olmasa dahi, bu hatalara düşmemektedir. Oysa ki siz Amatör bile değilsiniz bu işte... ne sizin yıllarca Kur'an okuduğunuza inanıyorum, ne de zamanında Müslüman olduğunuza. çünkü Arapça bilerek Kur'an okuyan hiç bir insan, sizin düştüğünüz hatalara kesinlikle düşmez...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Valla pes yani..

Haksöz, sadece kendi yadıklarınımı görüyorsun..

Ne demek itiraz eden çıkmamış..

Madem bir iddada bulundun, kim ne yazmış bir bak..

Çelişki var dediğin iddana cevap alttadır..

Hadi bakalım bu kez sen itiraz et neresine edeceksin..

İkinci bölümde zilzal suresinin son iki ayetini alarak, diğer ayetlerle karşılaştırma yapmışsın..

İddan şudur..; Allah-u Teala işlenen şer ve iyinin karşılığını zerre miktarıda olsa verecektir derken diğer ayetlerde yanlızca şirk koşmayı affetmicektir diyerek, bir tarafta karşılık göreceğini bir tarafta ise çilişerek, affedeceğini yanlızca şirki affetmiceni yazdığını, dolayısıyla çeliştiğini söylemektesin..

Oysa işin aslı şudur..

Zilzal suresinin son iki ayetini bilinçli olarak bir üst ayetten kopararak yazmışsın..

Oysa bir üst ayette..

"O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük fırlayıp-çıkarlar." ayeti kerimesi geçmektedir..

Ve davam eden iki ayettede...

"Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür."

"Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür."

Buyrulmaktadır..

Burada ceza yada mükafat işlenmemektedir..

Ayetlerin akışı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; mahşer yerinde toplanan insanlara amellerini hakkıyle görsünler, defterleriyle, ölçüleriyle hesaplarına vakıf olsunlar diye işledikleri tek tek gösterilecektir...

Yani sayfa sayfa dünyadaki işledikleri şeyler insanlara gösterilecektir..

Oysa sen "görür" kelimesinde cezayı yada mükafatı görür olarak anlamışsın..

Görüldüğü üzere çelişkinin "ç" si bile yoktur..

Evet şimdi itirazını bekliyorum..

Bunuda görmüceksen artık yazmıcam..

Yada diğer arkadaşlara sesleniyorum şu yapılan incelemede çelişki varmı yokmu..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hello aleykum

 

Şimdiye kadar örneklerini verdiğim çelişkili olan ayetlerin aksini iddia edebilecek, çürütebilecek bir babayiğit çıkmamış çıkamazda zaten.Yapılan itirazlar; yok efendim cımbızlama imiş, yok efendim çelişki yokmuş, kuranı anlamak için bilmem hangi şartlarda indiğini bilmek lazmmmış gibi bir sürü alakası olmayan kıvırmalardan ibaret

 

.

.

.

Gözleri kör olsun ayeti hem fiili hem mecazi bir durumu ima etmekte. Kişinin gözleri görmez hale gelebileceği gibi, önündekini göremeyen bir kişiye söylenen ‘kör’ sözcüğü de olabilir.

Ayetten kesin anlaşılan, Haksöz, kendi başına Allah kelamını yorumlamış ve çarpıtmış olmalıdır ki, en günahkar kulunu dahi cehenneme atacağını söyleyen Allah, gılman’ı cennete cezalandıracağını söylüyor. Buradan anlıyoruz ki, kim ise peygamber sav. ın çizgisinden sapar, en büyük cezayı hak eder.

Allah, en iyisini bilendir.

 

HAKSÖZ NİCKLİ VATANDAŞA DUYURULUR

 

1_ kuranın benzeri olsun diye yazdığın şeyler tamamen hakaret içeren terbiyesizce laf yığınları.

ve ben onları tenkit etmeyi geçiyorum aynen sana iade ediyorum.

2_burada yazılan hiç bir karşıt fikri okumadığın her halinden belli oluyor.

3_laflarını kopyalayıp yapıştırdığın kişininde Iq seviyesi ortada.

4_kuranın ayetlerini okuyan herkes senin ne saçmaladığını anlayacaktır.

5_ayrıca tartışmak istediğin neyse kendin yazarak yap bunu kopyalama , çünkü sen tutmuş okuduğun saçma bir kitabı kopy edip duruyorsun ne diyeceksen onu de.ama sen de.!!!konu dağılıyor.

6_ortaya tek bir konu getir bırak ağız tadıyla çürütelim.senin sayende katılım azalıyor.korktuğun için işi laf salatasına döküyorsun.

 

vesselam...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar bu şekilde tepki ve itirazi haksöz kabul etmiyor...

Bu tepkileri bizim imanımız tepkisi olarak nitelendiriyor..

O yüzden yukarda çelişki diye nitelendirdiği ayetleri tek tek analiz edip, çelişki olmadığını teknik olrak göstermemiz daha isabetli olacaktır..

Bu şekilde bir çalışma herkesin gözü önünde bulunulan iddanın nasıl çürütüldüğünü net olarak ortaya koyar..

Ama yaptığımız çalışmaların ısrarla okunmadığını görüyorum ve üzülüyorum..

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Sedat bence bu tip insanları kaale bile almaya değmez pantehaa gayet net ve güzel bir şekilde açıklamış sağolsun ve gereken cevabı kendisine vermiş ama vatandaş okumayıp hala bozuk plak gibi aynı şeyleri tekrar etmekte kararlı ise yapılacak hiç bir şey yoktur sende bilirsin ki sabit fikirler küçük beyinlerde bulunur daha önce yaptığımız gibi yazdıklarını görmeyeceğiz yorumlamayacağız çünkü ciddiye alındığı hissine kapılan arkadaş şımarıp ağzını bozmaya başlıyor ve buna meydan vermemek en güzeli.

Sevgilerimle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili suheda..

Bizim haksöz'e inanmayacağımız, devenin iğne deliğinden geçemiyeceği kadar garantidir..

Ama tek meselem, bazı arkadaşların bu tip iddalara kanması ihtimalinin olmasıdır..

Değilse bana en küçük bir tesiri olamaz..

Bu yüzden madem teknik bir iddayla karşımıza çıkıyor, bende teknik bir şekilde iddasına cevap veriyorum..

Sende biliyorsunki yazdığı ayetlerde gerçekten çelişki yok, bunu açık seçik ıspat ettik, tek yapılması gereken okumak..

 

Sevgilerimle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Valla pes yani..

Haksöz, sadece kendi yadıklarınımı görüyorsun..

Ne demek itiraz eden çıkmamış..

Madem bir iddada bulundun, kim ne yazmış bir bak..

Çelişki var dediğin iddana cevap alttadır..

Hadi bakalım bu kez sen itiraz et neresine edeceksin..

İkinci bölümde zilzal suresinin son iki ayetini alarak, diğer ayetlerle karşılaştırma yapmışsın..

İddan şudur..; Allah-u Teala işlenen şer ve iyinin karşılığını zerre miktarıda olsa verecektir derken diğer ayetlerde yanlızca şirk koşmayı affetmicektir diyerek, bir tarafta karşılık göreceğini bir tarafta ise çilişerek, affedeceğini yanlızca şirki affetmiceni yazdığını, dolayısıyla çeliştiğini söylemektesin..

Oysa işin aslı şudur..

Zilzal suresinin son iki ayetini bilinçli olarak bir üst ayetten kopararak yazmışsın..

Oysa bir üst ayette..

"O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük fırlayıp-çıkarlar." ayeti kerimesi geçmektedir..

Ve davam eden iki ayettede...

"Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür."

"Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür."

Buyrulmaktadır..

Burada ceza yada mükafat işlenmemektedir..

Ayetlerin akışı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; mahşer yerinde toplanan insanlara amellerini hakkıyle görsünler, defterleriyle, ölçüleriyle hesaplarına vakıf olsunlar diye işledikleri tek tek gösterilecektir...

Yani sayfa sayfa dünyadaki işledikleri şeyler insanlara gösterilecektir..

Oysa sen "görür" kelimesinde cezayı yada mükafatı görür olarak anlamışsın..

Görüldüğü üzere çelişkinin "ç" si bile yoktur..

Evet şimdi itirazını bekliyorum..

Bunuda görmüceksen artık yazmıcam..

Yada diğer arkadaşlara sesleniyorum şu yapılan incelemede çelişki varmı yokmu..

 

Sevgili arkadaşım bu iletinde açıkça kasten yapılan bir hatayı yakalayıp göstermişsin bunu karşındaki insanın anlamaması mümkün değildir eğer anlamıyorsa anlamak istemediğindendir yada kapasitesi almıyordur bu kadar açık,bu insanlara daha ne yapmak lazım ki kasıtlarını görsünler maksat farklı niyet farklı ne söylersek söyleyelim anlamaycaktır hatta dediğin gibi okumayacaktır bile çünkü derdi gerçeği öğrenmek değil bu tip insanlar dine fitne fesad karıştırmak için varlar hep olmuşlardır ama bilmezler ki yapmaya çalıştıkları şey o kadar basit bir eski oyundur ki hiç kimse bu oyuna kanmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir €L€KTRO_777

Sevgili arkadaşım bu iletinde açıkça kasten yapılan bir hatayı yakalayıp göstermişsin bunu karşındaki insanın anlamaması mümkün değildir eğer anlamıyorsa anlamak istemediğindendir yada kapasitesi almıyordur bu kadar açık,bu insanlara daha ne yapmak lazım ki kasıtlarını görsünler maksat farklı niyet farklı ne söylersek söyleyelim anlamaycaktır hatta dediğin gibi okumayacaktır bile çünkü derdi gerçeği öğrenmek değil bu tip insanlar dine fitne fesad karıştırmak için varlar hep olmuşlardır ama bilmezler ki yapmaya çalıştıkları şey o kadar basit bir eski oyundur ki hiç kimse bu oyuna kanmaz.

 

tamamen haklısın :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BEN diyeceğimi dedim haksöz nickli , vatandaşa gel adam gibi tek tek konu getir çürütelim ...

 

*eğer yazılanları okumamakta ısrarlıysan............

*tek tek konu getirmeyip, sayfalarca daha biri bitmeden kasden başka konular açacaksan.......

*hakaret etmeye devam edeceksen............

 

 

İŞİN TADINI İYİCE KAÇIRMADAN BIRAK ÇIK BU FORMDAN

 

Burdan site yöneticilerine sesleniyorum...tartışma etiğini ihlal ediyor...işi tamamen hakarete döküyor bu vatandaş....ilgilenin lütfen!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili suheda..

Bizim haksöz'e inanmayacağımız, devenin iğne deliğinden geçemiyeceği kadar garantidir..

Ama tek meselem, bazı arkadaşların bu tip iddalara kanması ihtimalinin olmasıdır..

Değilse bana en küçük bir tesiri olamaz..

Bu yüzden madem teknik bir iddayla karşımıza çıkıyor, bende teknik bir şekilde iddasına cevap veriyorum..

Sende biliyorsunki yazdığı ayetlerde gerçekten çelişki yok, bunu açık seçik ıspat ettik, tek yapılması gereken okumak..

 

Sevgilerimle...

 

Bravo kıral bak farkında olmadan sende, kuranın tanrı sözü değil muhammedin uydurması olduğunu isbat etmişsin

 

 

demişsin ki

 

devenin iğne deliğinden geçemiyeceği kadar

 

Bu cümleyi şu ayete isnaden kullandın

 

40. İnnellezıne kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın

 

 

Araf 40 Bizim ayetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız

 

Her toplumun kendine özgü deyimleri vardır. Araplar; bir şeyin asla olmayacağını belirtmek anlamında ''halat iğne ipliğinden geçinceye kadar'' deyimini kullanırlardı. ( Beni kuranın indiği toplumun örflerini bilmemekle dolayısıyla kuranı da anlamamakla suçlayan himyata,ya ithaf olunur)

 

Peki araf 40 taki hata kime ait?Size göre sonsuz ve sınırsız bilgi sahibi olan allah bu kadar basit bir hata yaparmı ? Devenin ne işi var orda.Açıkça belliki muhammedin sekreterleri cumel yerine cemel ( halat yerine deve yazmışlar)

 

Eğer şayet kuranın aslı harekesidir,dolayısıyla CML kelimesini cumel diye okumakta mümkün diye itiraz etmeye kalkarsanız bu seferde şu ayete ters düşersiniz

 

Hicr 15/9- Hiç şüphesiz, zikri Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz.

 

 

İki ihtimal var

 

Ya allah arapların bu deyiminden bile habersiz, onun için çok basit bir hata yapıyor ve halat yerine deve kelimesi kullanmış

 

 

Yada allah halat kelimesi kullandı fakat bu kelime sonraları birileri tarafından deve diye değiştirildi. Ama bu seferde allah verdiği sözü tutamamış oluyor

 

 

 

Beni

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

MEZHEPLER İNSANLARI BÖLÜCÜ KURUMLARDIR....

 

 

bu başlıkla haksöz nickli vatandaş formun yukarıda ismini yazdığım sayfasında mezhepleri

tenkit ediyor ve kurana uymadığını anlatıyor...

*****

Bu konuya bakmanızı istirham ediyorum... haksöz nickli vatandaşın maksadının anlaşılmasına yardımcı olacaktır.

 

tamamen tezat gidip orda müslüman kılığına bürünüp mezhepleri tartışıyor , mezhep imamlarını

kurana iftira etmekle suçluyor, burada Allahın kitabı kurana hakaret ediyor...

 

...vatandaş ipliğini pazara sürdüm hadi iyi alış verişler...

 

vesselam...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BEN diyeceğimi dedim haksöz nickli , vatandaşa gel adam gibi tek tek konu getir çürütelim ...

 

*eğer yazılanları okumamakta ısrarlıysan............

*tek tek konu getirmeyip, sayfalarca daha biri bitmeden kasden başka konular açacaksan.......

*hakaret etmeye devam edeceksen............

İŞİN TADINI İYİCE KAÇIRMADAN BIRAK ÇIK BU FORMDAN

 

Burdan site yöneticilerine sesleniyorum...tartışma etiğini ihlal ediyor...işi tamamen hakarete döküyor bu vatandaş....ilgilenin lütfen!!!

 

 

Konu belli kurandaki çelişkiler. Ben konunun dışına çıkmış değilim. Daha başka konu belirtmeye gerek yok.

Hani ne oldu o muhteşem arapçanız ve kuran bilginiz kifaye etmiyormu ki yöneticilerin eteğine sığınmaya kalkmışsnız.

 

Hakaret ettiğim bir tek kelime gösteremezsiniz ,kurandakilerden fazla olarak. Hem sizin kitabınız demiyormu kısas diye

 

Muhammed; hangi hakla bana ve benim gibi inanmayanlara eşekler maymunlar,köpekler,domuzlar,sapıklar, hayvanlar diye hakaret ediyor.İlkönce bu hakaretleri kitabınızdan silin sonra konuşun.

 

Muhammed canının çektiği gibi sövüp sayacak ve bunlar evrensel erdem sayılacak öylemi ? Sizin kitabınız demiyormu bunun benzeri bir kitap getirsinler diye.

 

Bende getirdim işte.Niye kızıyorsunuz.Ne alaksı var hakaretle.Bu nasıl bir pehlivanlıktır ki hem meydan okuyor hemde cevap verenlere kitabımıza hakeret edliyor diye veryansın ediyorsnuz. İnsan meydan okumadan önce 10 defa düşünür değilmi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

MEZHEPLER İNSANLARI BÖLÜCÜ KURUMLARDIR....

 

 

bu başlıkla haksöz nickli vatandaş formun yukarıda ismini yazdığım sayfasında mezhepleri

tenkit ediyor ve kurana uymadığını anlatıyor...

*****

Bu konuya bakmanızı istirham ediyorum... haksöz nickli vatandaşın maksadının anlaşılmasına yardımcı olacaktır.

 

tamamen tezat gidip orda müslüman kılığına bürünüp mezhepleri tartışıyor , mezhep imamlarını

kurana iftira etmekle suçluyor, burada Allahın kitabı kurana hakaret ediyor...

 

...vatandaş ipliğini pazara sürdüm hadi iyi alış verişler...

 

vesselam...

 

 

Keh keh keh keh. Bula bula bunumu buldun.Ben o başlığı yazdığım sıralarda senin gibi bir müslümandım.Ancak şimdi elhamdulillah kuranın muhamedin uydurması olduğunu hatta ve hatta tüm dinlerin beşer ürünü olduklarını anladığım için hiç bir dine inanmıyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İhlas suresi

 

1-De ki; O Allah bir tektir.

 

2-Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir )

 

3-Doğurmadı ve doğurulmadı

 

4-O 'na bir denk de olmadı.

 

Birinci ayetle çelişen ayetler

 

Müminun 14 Sonra nutfeyi alaka yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir.

 

Saffat 125 Yaratanların en iyisini bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti

 

Bu ayetlerde görüldüğü gibi çoğul bir ifade kullanılarak ''yaratanlar''kelimesi kullanılmıştır.Allah açıkça bir çok yaratıcının varlığını kabul etmekle beraber en güzelinin kendisi olduğunu söylemektedir

 

 

Hani Allah tek,ti

 

İkinci ayetle çelişen ayetler

 

 

Muhammed 7 Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.

 

Mealciler bu çelişkinin farkında oldukları için ayete parantezlerle ilave yapmak zorunda kalmışlardır.Oysaki ayetin metninde allahın dinine gibi bir ifade yoktur, açıkça allaha yardım ederseniz demektedir.

 

Bakara 245- Kimdir o adam ki Allah'a güzel bir borç versin de Allah da ona birçok katlarını ödesin. Allah darlık da verir, genişlik de verir. Hepiniz de O'na döndürülüp götürüleceksiniz.

 

Bir taraftan samed yani hiç bir şeye ihtiyacı olmayan allah; nasıl olurda yarattığı insanlardan yardım talebinde, borç talebinde bulunabilir

 

Hani onun hiç bir şeye ihtiyacı yoktu

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

YÜKSEKLİK ARTTIKÇA GÖĞSÜN DARALMASI

 

İnsan yaşayabilmek için oksijen ve hava basıncına ihtiyaç duyar. Soluk almamız ise havadaki oksijenin, akciğerlerimizdeki hava keseciklerine girmesiyle mümkün olur. Ancak yükseklere çıktıkça, Dünya'nın atmosferi inceldiği için atmosfer basıncı, dolayısıyla da kan dolaşımına giren oksijen miktarı düşer. Bunun sonucunda nefes almak zorlaşır. Akciğerin hava kesecikleri daralıp büzülürken, göğüste boğuluyormuş ve nefes alamıyormuş gibi bir his oluşur.

 

 

Eğer kandaki oksijen vücudun ihtiyacı olandan daha az olursa, vücutta birtakım rahatsızlıklar ortaya çıkar. Aşırı yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı ve muhakemenin bozulması gibi belirtiler yaşanır. Belli bir yüksekliğe ulaşıldığında ise insan için nefes almak artık imkansız hale gelir.181 Dolayısıyla bizim böyle bir yükseklikte yaşayabilmemiz için oksijen desteğine ve özel giysilere ihtiyacımız olur.

 

Deniz seviyesinin 5.000-7.500 m yukarısında olan bir kişi, nefes alma güçlüğü nedeniyle bayılarak komaya girebilir. Bu yüzden uçaklarda nefes almak için oksijen donanımı da mevcuttur. Uçaklar deniz seviyesinin 9.000-10.000 m yukarısında uçarken kabinde hava basıncını düzenleyen özel sistemler vardır.

 

"Anoksiya" olarak bilinen rahatsızlık da vücut dokularına oksijenin gitmemesinden kaynaklanır. Bu oksijen eksikliği, 3.000-4.500 m yükseklikte meydana gelir. Kimi insanlar böyle bir ortamda bilinçlerini bile kaybedebilirler, ancak hemen oksijen takviyesi yapıldığında hayatları kurtulabilir.

 

Aşağıdaki ayette yapılan benzetmede bu fiziksel gerçeğe -yüksekliğin artmasıyla göğüste meydana gelen değişime- şöyle işaret edilmektedir:

 

Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam'a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir. (Enam Suresi, 125)

 

Dikkat edilirse ilmi sonsuz Allah bir konuyu izah ederken aynı konunun içinde çok daha farklı yerlerede işaret ediyor.buna anlatımda icaz denir.uslubu çok vecizdir yani bir metinde aynı konunun içinde farklı konularıda bünyesine alıp hiç birini dağıtmadan çok harika ifade ediyor...

vesselam...

 

181. http://www.rwjhamilton.org/Atoz/Encycloped...cle/000133.asp; Medical Encyclopedia, Robert Wood Johnson University Hospital Hamilton

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam'a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir. (Enam Suresi, 125)

 

Çok teşekkürler arkadşım yeni bir şey daha öğrenmiş oldum..:)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

daha başka ise; "Veli" kelimesini "ef'al" babına koyarsanız "Evliya" olur ve "veli"den farklı bir anlama sahip olur. o anlamı da İslam tarihinde "Evliya" manasına gelen anlamdır ki, "Evliya" adı ile adlandırdığımız kimselerin, "Allah'a Bakmakla Yükümlü" kimseler değil, "Allah'a Dost Olmuş, Allah Aşkı Duymuş Kimseler" olduğunu çok çok iyi biliyoruz...

 

Sen gitte bu saçmalıları beş yaşındaki çocuklara yuttur.Gören bakanda vay canına be bu adam arapça uzmanı haksöz demekki yanlış anlıyor diyecek.

 

evliya,veli kelimesinin çoğuludur ve farklı hiç bir anlamı yoktur. Ok mi.Yalancıyı allah çarpsın mı :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bravo kıral bak farkında olmadan sende, kuranın tanrı sözü değil muhammedin uydurması olduğunu isbat etmişsin

demişsin ki

 

devenin iğne deliğinden geçemiyeceği kadar

 

Bu cümleyi şu ayete isnaden kullandın

 

40. İnnellezıne kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın

Araf 40 Bizim ayetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız

 

Her toplumun kendine özgü deyimleri vardır. Araplar; bir şeyin asla olmayacağını belirtmek anlamında ''halat iğne ipliğinden geçinceye kadar'' deyimini kullanırlardı. ( Beni kuranın indiği toplumun örflerini bilmemekle dolayısıyla kuranı da anlamamakla suçlayan himyata,ya ithaf olunur)

 

Peki araf 40 taki hata kime ait?Size göre sonsuz ve sınırsız bilgi sahibi olan allah bu kadar basit bir hata yaparmı ? Devenin ne işi var orda.Açıkça belliki muhammedin sekreterleri cumel yerine cemel ( halat yerine deve yazmışlar)

 

Eğer şayet kuranın aslı harekesidir,dolayısıyla CML kelimesini cumel diye okumakta mümkün diye itiraz etmeye kalkarsanız bu seferde şu ayete ters düşersiniz

 

Hicr 15/9- Hiç şüphesiz, zikri Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz.

İki ihtimal var

 

Ya allah arapların bu deyiminden bile habersiz, onun için çok basit bir hata yapıyor ve halat yerine deve kelimesi kullanmış

Yada allah halat kelimesi kullandı fakat bu kelime sonraları birileri tarafından deve diye değiştirildi. Ama bu seferde allah verdiği sözü tutamamış oluyor

Beni

 

Arkadaşım, Senin Kur'an-ı hala anlamadığını iddia ediyorum... ve bunda git gide imanım kadar emin olmaya başladım... öncelikle, söylediğin şeyin "Allah'ın Vahyettiği" çelişki olmadığını söylemek istiyorum... çünkü bahsettiğin şey, Kur'an-ın okuma farklılığıdır... bununla ilgili olarak önce bir yazı sunacağım, daha sonra kendi tesbitlerimi verip, sana ççççok güzel ve yine cevap veremeyeceğin bir kapak göndereceğim... sana da çok güzel bir kapak olur o... diğer önceki, cevap veremediğin yazım gibi...

 

OKUMA FARKLILIKLARININ KURAN YORUMLARINA ETKİSİ

 

 

Yazımızın başlığından da anlaşılacağı üzere kıraat (okuma) farklılıkları ayetlere farklı anlamlar vermeyi de beraberinde getiriyor. Daha önceki yazılarımızda Arapça’nın bazı özelliklerinden bahsetmiştik. Bu yazımızda; Türkçe’de “hareke” olarak bilinen ve “üstün, esre, ötre” şeklinde adlandırılan işaretlerin üzerinde duracağız. Bilindiği gibi bu işaretler Arapça’da yoktur, günümüz Arapça’sında da yoktur. Kuran’da da olmamasına rağmen –özellikle yabancıların- yanlış okumalarını engellemek için işaretler iyi niyetli bir çabanın sonucu olarak günümüz Mushaflarına konmuştur. Ancak bu iyi niyetli çaba, bir okuyuşu, dolayısıyla da bir anlamı dayatmaktadır, yani işareti (harekeyi) koyanın anladığını anlamamız gerektiğini. Birkaç örnekle bunu açıklamaya çalışalım;

 

5 Maide Suresi 6. Ayeti Kuran okuyucularının Abdest/Gusül Ayeti olarak bildikleri bir ayettir. Bu ayetin kilit noktası “ercül” (ayaklar) kelimesidir. Bu kelime ercül(E)küm ve ercül(İ)küm şeklinde okunabiliyor. Yani üstün’le (ercülEküm) ya da esre’yle (ercülİküm). Üstün’lü okunduğunda ayetin başındaki “gasele” (yıkamak) fiiliyle irtibatı söz konusu iken, esre’li okunduğunda “meseha” (sıvazlamak/meshetmek) fiiliyle irtibatlandırılır. Üstün’lü okunduğu zaman ayakların (ercül) yıkanması, esre’li okunduğu zaman da ayakların sıvazlanması/meshedilmesi gerektiği anlamı çıkmaktadır. Bir çok müfessir “doğru okuma”nın esre’li, yani ayakların meshedilmesi/sıvazlanması şeklinde olduğunu söylese de yaygın okuyuş ayakların yıkanması şeklinde yorumlanacak üstün’lü okuyuştur. Rivayetler de Allah Rasulü’nün abdest alırken bazen ayaklarını yıkadığını bazen de sıvazladığını/meshettiğini belirtmektedir.

 

Hareke’lendirme suretiyle anlam değişikliğine bir başka örnek de 11 Hud 46 ayetidir. Bu ayetin iki farklı çevirisini vererek irdeleyeceğiz:

---11:46 (Allah:) "Ey Nûh!" dedi, "O senin ailenden sayılmazdı; çünkü iyi ve doğru olmayan bir şey yaptı o. Ayrıca hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şey isteme Benden: böylece, sana cahillerden olmamanı öğütlüyorum".

---11:46 Dedi ki: "Ey Nuh, o senin ailenden olamaz. Bilmediğin bir konuda benden istekte bulunman erdemli bir tavır değildir. Cahillerden olmamanı sana öğütlerim."

İlk çeviride Nuh Peygamber’in oğlunun davranışı kınanırken ikinci çeviride Nuh Peygamber’in davranışı kınanmıştır. Bu ayette sadece bir okuyuş sonucunda iki farklı anlam çıkarmak mümkün. Şöyle ki; “doğru olmayan davranış” Nuh Peygamber’in oğluna aittir, zira ayetin başında “O senin ailenden olamaz” deniyor. Yani Nuh Peygamber’in oğlu yanlış davranışı yüzünden aileden kopmuştur. Eski tabirle artık sadece “bel oğludur, yol oğlu değil”

Yine “doğru olmayan davranış” Nuh Peygamber’e aittir, zira ayetin sonunda “bilmediği bir konuda istekte bulunduğu için cahilce davranışı” kınanmaktadır. Bu ayetteki farklı iki yorumu farklı iki okumayla ifadeye koymak da mümkün. Ayetteki “innehu AMELÜN gayri salihin” ifadesi “innehü AMİLE gayri salihin” şeklindeki okunduğunda, -ki çevirisi “o yanlış bir (iş) yaptı”- erdemli olmayan davranışı yapan Nuh Peygamber’in oğludur. Özetle, yaygın kıraat olan “innehü AMELÜN gayri salihin” ifadesindeki “yanlış davranış” Nuh Peygamber’in oğluna atfedilmek istenirse ayetteki ifade “innehü AMİLE gayri salihin” şeklinde okunacaktır. Aksi taktirde yaygın kıraat (innehü AMELÜN gayri salihin) Nuh Peygamber’in bizzat kendisine de atfedilebilme imkanı tanımaktadır.

 

Farklı okumayla anlam farklılığına uğrayan bir başka ayet de 91 Şems 15 ayetidir. Ayetin başındaki “hafe” fiilinin farklı okunması yoluyla fiilin öznesi değişmektedir. Ayetteki ifade “ve la YEHAFU ukbaha” şeklinde okunduğunda çeviri “O (Allah) sonuçtan korkmaz/korkmuyor” olurken, “ve la YUHAFU ukbaha” okuyuşuyla çevirideki özne önceki ayetlere atıfla Semud Kavmi olur. 11. Ayetten itibaren ayetleri hatırlayacak olursak,

---91:11 SEMÛD (kavmi,) kaba bir küstahlıkla (bu) hakikati yalan saydı;

---91:12 içlerinden en onulmaz azgınları, (zulüm yapmak için) ileri atılırken,

---91:13 Allah'ın Elçisi onlara: "Şu dişi deve Allah'ındır, öyleyse bırakın suyunu içsin (ve ona bir zarar vermeyin)!" demişti.

---91:14 Ama onlar Elçi'yi (hiçe sayıp) yalanladılar ve deveyi vahşîce boğazladılar; bunun üzerine Rableri, bu günahları yüzünden onları yıkıma uğrattı ve tümünü birden yok etti:

Tüm bu ayetleri bir bütün içinde değerlendirip 15. Ayete gelindiğinde “korkmayanın” -tenzihçi yaklaşım neticesinde- hiçbir şeyden korkmamasından dolayı Allah olduğu ilk anda akla gelebilir. Ancak –farklı okumanın avantajıyla da- Allah’tan ve başlarına geleceklerden “korkmadığı” için Elçi’yi yalanlayıp deveyi kesen Semud da olabilir. Yaygın okuyuş “YEHAFU” (Allah’ın korkmadığı) olmasına rağmen, ayetin bağlamına “YUHAFU” (Semud’un korkmadığı) okuyuşu daha uygun düşmektedir.

 

Birinci örneğimiz c-m-l harf kökleri üzerine olacaktır. Türevleri Kuran’da 11 kez geçen bu harf kökleri 7. Araf Suresi 40. ve 77 Murselat Suresi 33. ayetlerinde farklı okumayla farklı anlam kazanmaktadır. 7. Araf Suresi 40. ayetine göz atacak olursak;

 

“ GERÇEK ŞU Kİ, Ayetlerimizi yalanlamaya kalkışan ve onlara tepeden bakan kimselere göğün kapıları açılmayacaktır; ve onlar, halatın iğne deliğinden geçebilmesinden daha kolay giremeyecekler cennete. Günaha gömülüp gidenleri Biz işte böyle cezalandırırız.” ( 7:40)

“ Ayetlerimizi inkar edenlere ve onlara karşı büyüklük taslayanlara göğün kapısı açılmaz ve deve iğne deliğinden geçmedikçe de cennete girmezler. Suçluları böyle cezalandırırız.” (7:40)

 

İlk çeviride “halat” olarak çevirilen kelime “CüMMeL” şeklindeki okuyuştan kaynaklanmaktadır. İkinci çeviride ise kelimeye “deve” anlamını veren okuyuş “CeMeL” okuyuşudur. Yaygın okuma “cemel/deve ” şeklindeki okuyuş olmasına rağmen İbni Abbas’ın kelimeyi “cümmel yani halat” şeklinde okuduğu rivayet olunur. Bu okuyuşu tercih etmesindeki sebebi de “Allah’ın iğnenin deliğinden geçen deve biçimindeki münasebetsiz bir benzetmeyi dilemeyeceği, deve ve iğne deliği arasında hiçbir anlamlı ilişki bulunmadığı, buna rağmen halatla iğne deliği arasında oldukça anlamlı bir ilişki bulunduğu” şeklinde açıklar.

 

Cemel şeklinde okuyup çeviriyi de deve olarak ifadeye koyanlardan bir kısmının dayanağı da İncil(ler)’deki benzer ayetlerdir. “Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği’ne girmesinden daha kolaydır” Matta 19:24. Benzer hatta aynı ifadeler Markos 10:25 ve Luka 18:25 ayetlerinde de mevcuttur.

 

C-M-L Harf köklerine ilişkin farklı bir okuyuş da 77 Murselat 33 ayetindedir. Bu ayette geçen “CiMaLet (veya “cimalât”) ya da “CüMMaLet (veya “cümmalât”) şeklindeki okuyuş farklılıkları 7. Araf Suresi 40. ayetiyle ilişkilidir. “CiMaLet” (veya “cimalât”) şeklinde okuyanlar kelimenin “CeMeL” kelimesinin çoğulu olduğunu, dolayısıyla da çevirinin “develer” şeklinde olması gerektiğini söylerlerken, “CüMMaLet” (veya “cümmalât”) şeklinde okuyanlar ise kelimenin “CüMMeL” kelimesinin çoğulu olduğunu ve çevirinin “halatlar” şeklinde olması gerektiğini belirtirler. İki farklı okuyuşun çevirilerine örnek olarak aşağıdaki çeviriler gösterilebilir.

 

“77:33 kızgın dev halatlar gibi!”

“77:33 (Rengi de) Sarı deve gibi.”

“77:33 O kıvılcım sanki sarımtırak bir halat / bir deve kervanı / bakırdan bir ip gibidir.”

 

Diğer kıraat farklılığına bir örnek de 54. Kamer Suresi 3. ayetinde göze çarpmaktadır. “...ve küllÜ emrin müsteqIrrun” şeklindeki okuyuş “her iş bir karara bağlanmıştır” çevirisiyle ifade edilirken, “... ve küllE emrin müsteqArrun” şeklindeki okuyuş da ayetin başındaki metinle ilişkilendirilip “her işte istikrarlı davranıcıdırlar / direticidirler” diye çevrilir. Şöyle ki; ayetin başında “yalanladılar ve kendi arzularına uydular...” (ve kezzebu vettebeu’ ehvaehum) ifadesi yer almaktadır. Bu açıklamalardan sonra iki farklı okuyuşa örnek olarak şu çevirileri verebiliriz;

“54:3 Yalanladılar, kendi heves ve kuruntularına uydular. Oysaki her iş karara bağlanmıştır.”

“54:3 Yalanladılar, kendi arzularına uydular, (yalanlamakta ve kendi arzularına uymakta) istikrarlı davranıcıdırlar / direticidirler.”

 

Bu yazımızdaki son örnek de 57 Hadid Suresi 18. ayeti üzerine olacaktır. Ayetin başındaki iki kelime; yaygın okuyuşla “muSSaDDiqın ve muSSaDDiqat” şeklindedir. Bu şekilde anlam “sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar” olmaktadır. Kelimelerin aslı “mutesaddıq ve mutesaddiqat” iken bir dil kuralı gereği “mussaddıq ve mussaddiqat” haline gelmektedir. Oysa bir başka kıraate göre bu kelimeler “muSaDiqın ve muSaDiqat” şeklinde, yani “sad ve dal” harflerinin şeddesiz haliyle okunabilir. Bu şekilde anlam “doğrulayan erkekler ve doğrulayan kadınlar” olacaktır. Hemen şunu belirtelim ki; son iki örnekteki her farklı okuyuş ayetlerin bağlamıyla (siyak-sibak) ilgilidir, dolayısıyla kıraat farklılıklarındaki tercihler birbirinden –çok da- uzak değillerdir.

Gerek Arapça’nın gramer özelliği gerekse esnek Kuran ifadeleri mütercimlerin / müfessirlerin işini epeyce zorlaştırmış, ama aynı oranda da -seçenek çokluğuyla- kolaylaştırmıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bravo pantea

 

OKUMA FARKLILIKLARININ KURAN YORUMLARINA ETKİSİ

başlığı altında bir sürü yazı çiziklemisiin.Benimle uğraşırken farkında olmadan kuranın evrensel bir kitap olmadığını sadece arapları ilgilendiren, sadece arap örf ve adetlerine göre dizayn edilmiş bir kitap olduğunu kanıtlamış oldun.

 

Tebrikler

 

Niye farklı okunuyor efendim. Allahtan olan ve evrensel olduğu idia edilen bir kitaba yakışırmı bu kadar farklılık

 

 

 

Bu yüksek mühendıs matematık ustadı yaratıcı bakıyorkı dünyada insanlar cok sapkınlasmışlar.Dogal olarak yaratıcıdan beklenen o dur kı müdahale etmek.

 

Mantık kurgusu su ana kadar mükemmel tanrı mudahale edıyor.Insanlar ıcınden sectıgı ozel yarattıgı ınsanlara dıgerlerını uyarma gorevı verıyor.Verırkende ınsanların bu uyarıcılara ınanmıyacagını cok iyi bildiğinden onlara bazı mucızeler göstrerebilme ımkanıda sunuyor.

 

Buraya kadarda hersey mukemmel bu anlatılanlar zaten tanrının çok zekı ve akıllı oldugunun ıspatı bızlere.

 

Şimdi bu tanrı denen yaratıcı peygamberlerıne inanmayan insanlara bir sürü mucıze gosterıyor ve insanlar akın akın peygamberlerın yoluna gırmeye baslıyor.Hersey mukemmel.Fakat nedense peygamber oldukten sonra bozguncu bır kavım gelerek dini yokedıyor.

 

 

Tanrı yine bır insan seçip ona yenı bır kitap verıyor bozguncuları helak edıyor.Herkez yıne dogru yolu bulup allahın ıstedıklerını yapıyor.Hemde bu sefer daha saglam sekılde cunku oncekı kavımlerın sapkınlastıktan sonra nasıl helak edildiği bu yenı dınde anlatıyor ve ınsanlarda bılıyor zaten bır kavım nasıl yokoldu.

 

Fakat bu insanlar nasıl maldır ben cozemedım bu peygamber oldukten sonra yıne sapkınlasıp puta okuze inege tapıyolar.**** bunlar ne ******.Apacık mucızelr gormelerıne ragmen tanrı apacık kıtap ındırmesıne ragmen hangı cesaretle bu kıtabı değiştırıyolar.

 

Tanrı yıne yılmıyo onun amacı ınsanları kurtarmak hemen bı peygamber ve kıtap daha.....

 

Sımdı mantıksızlık burada baslıyo 120000kere peygamber yolluyosun bu kadar ustun zekan var hepsı sapıyo neden hala aynı yere peygamber yollamaya devam edıyosun?

 

başka kıtada yasayan ınsanlar yokmu?

 

İşletme okuyanlar kul olmasına ragmen çok iyi bilirlerki bır kımse verılen görevı yapamıyosa hemen degıstırılır.Yenı gelen de aynı gorevı yapamıyosa oda degıstırılır.baktın 10 tane profesyonel daha once ısınde basarılı olan ınsanlar basarısız oluyor o zaman yaptıgın ısın yanlıs olup olmadıgın ıdusunursun.Ve yaptıgın ıs kolunda pıyasa kosullarında aramaya baslarsın.

 

Pekı allah cc. bu zekasıyla bu bolgede verılen dınlerın 120000 peygamberle bıle yürütülmediğini görüp nasıl aynı bolgede ısrarcı kalır?

 

Isletmecıyse hemen baska bolgeye verılen dını daha ıyı yurutecek kımseler vermesı lazım degılmı bu tanrının?

 

Hadı dıyelım ısrar ettı bı bıldıgı var en son hak dın kuranı ındırdı.Cok guzel muhtesem.

Bu kuran denen kıtap butun ınsanlıgıa ındırılmıs ve son yol gosterıcıdır.Muhtesem.Bravo bır tanrı ancak boyle super bır kıtap indirebilir.

 

sımdı seytanın avukatlıgını yapıyorum.

kuran ındıgınde ınsanlar kıtalar arası seyahat yapabılıyo olsun.kuranın bır tanesı guney amerıkaya gıtmıs olsun bırı avusturalyaya brırde avrupaya bu ınsanlar bu kıtabı alıp okumaya baslasınalr.

 

Hıç bıri serefım uzerıne yemın ederım musluman olmazlardı.Cunku kuran arap yarım adasında gecen mucızeler orf adet ler hakkında dar kapsamlı sadece o ınsanlara hıtap eden kötü yazılmıs bır kıtap.İcınde ınsanoglunu ilgilendiren şeyler yok.

 

Bakınız dıyelım bır asteklı kuranı aldı ve okuyor .Bu kıtap ınsanlar ıcın degılmı ?neden sadece arapların anladıgı ve onların gecmısınde olan seyler vear bu kıtapta?

 

Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd.1

 

2. Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır.

 

3. Hani o Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı.

 

4. O şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.”

 

5,6. “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!”

 

7. (Allah şöyle dedi:) “Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.”

 

8. Zekeriyya, “Rabbim!” “Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?”

 

9. (Vahiy meleği) dedi ki: “Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: “Bu bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım.”2

 

10. Zekeriyya, “Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına)bir işaret ver”, dedi. Allah da, “Senin işaretin, sapasağlam olduğun halde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır” dedi.

 

11. Derken Zekeriya ibadet yerinden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara “Sabah akşam Allah’ı tespih edin” diye işaret etti.3

 

 

 

bu yazılarda asteklere dogru yol gosterıcı ne var?bır asteklı bu yazılanlardan ne anlar?apacık sacmalık demezmı?

 

 

avrupalı ınsanda diyelım bu ayetlerı okuyor onlar ıcın bu sozler ne ıfade eder?

 

 

 

Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay haline!

 

 

3. O, malının, kendisini ebedileştirdiğini sanır.

 

4. Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.

 

5. Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin?

 

6,7. O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.

 

8,9. Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları halde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.

 

bu ayet bır avruplı ıcın ne anlama gelır?

 

aborjınlerın en bılgılısıde kuranı aldı ve okumaya basladı...

Bismillahirrahmânirrahîm

 

 

1. Ey örtünüp bürünen (Peygamber)!1

 

2,3. Kalk, birazı hariç olmak üzere geceyi; yarısını ibadetle geçir. Yahut bundan biraz eksilt.

 

4. Yahut buna biraz ekle. Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku.

 

5. Şüphesiz biz sana (sorumluluğu) ağır bir söz vahy edeceğiz.

 

6. Şüphesiz gece ibadetinin etkisi daha fazla, (bu ibadetteki) sözler (Kur’an ve dua okuyuşlar) ise daha düzgün ve açıktır.

 

7. Çünkü gündüzün sana uzun bir meşguliyet vardır.

 

8. Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O’na yönel.

 

9. O, doğunun da batının da Rabbidir. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Öyle ise onu vekil edin.

 

10. Onların söylediklerine sabret ve onlardan güzellikle ayrıl.

 

11. Nimet içinde yüzen o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver.

 

12,13. Çünkü bizim yanımızda (kâfirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır, boğazdan zor geçen yiyecekler vardır ve elem dolu bir azap vardır.

 

14. Yerin ve dağların sarsılacağı ve dağların akıp giden kum yığını olacağı günü (kıyameti) hatırla.

 

15. (Ey Mekkeliler!) Şüphesiz biz size üzerinize şahitlik edecek bir peygamber gönderdik. Nitekim, Firavun’a da bir peygamber göndermiştik.

 

16. Ama Firavun o peygambere isyan etti, biz de onu ağır ve çetin bir şekilde yakalayıverdik.

 

17. Hal böyle iken inkar ederseniz, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çevirecek olan bir günden (kıyametten) nasıl korunursunuz?

 

18. O günle gök (bile) yarılır, Allah’ın vadi gerçekleşir.

 

19. Şüphesiz bunlar bir öğüttür. Kim dilerse Rabbine ulaştıran bir yol tutar.

 

 

Sımdı bu ınsanların dogru yolu bulması ıcın ındırılmıs bır kıtap boyle olaylarımı anlatır.Aborjınlıye ne kı fıravundan bılmem neden?

 

 

 

Sımdı soruyorum bu kıtap apacık yolgosterıcımıdır?

Yol gosterıcılık ıcın evrensellık gerekmezmı?

Bu kıtabı yazan tanrı bu kadar zekaya sahıpken nasıl oluyorda sadece arap yarımadasına hıtap eden o gunku kosulları anlatan peygamberın alıcagı kızları musayı fıravunu anlatan dıger ınsanlarla hıc bır ılgısı olmnayan bır kıtap yollar?

 

Allah neden kuranı kerımın bır tanesını asteklere kendı dılınde yollamaz?

Yoksa yollasa asteklerın bu kıtaptan bı ********* anlamıyacagını bıldıgı ıcınmı?

Pekı bu nasıl ınsanlıgın kurtulus kıtabı bu kıtabı hıc dınle alakası olmayan bır ınsanın elıne versen bu kıtabı okuduktan sonra bırakın musluman olmayı ******* gulmezmı?

 

Soruyorum bu nasıl bır yaratıcı zekası?

 

BU NASIL EVRENSEL BIR KITAP?

Arap yarımadasının tarıhını efsanelerını bılmeyen bır kısı kurandan hıc bır sey anlayamaz.

Buda gosterırkı kuranı kerım sadece arapları kandırmak ıcın yazılmıs ve sadece onları ılgılendıren bır kıtap.

 

Bır allah bu gün bıle gecerlı olan dogruları evrensel gerceklerı neden kıtabında apacık yazmaz?

Mesela dunyanın yuvarlak olusu ,evrenın buyuklugu gıbı.

 

 

kul yapımı wındoows bıle yazıldıktan 2 sene sonra tüm dünyayı ele gecırdı.

 

ıste evrensellık böyle bısey herkez ıçin aynı seyı ıfade etmek.

bır seyın her uygulandıgı yerde aynı sonucu alması.

bıll gates bunu basarabılıyorken allah nasıl basaramaz?

 

boyle bır yaratıcı olabılırmı?

bır kıtap yazmaktan acız....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.