Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kurandaki çelişkiler


haksöz

Önerilen İletiler

İnsanların birbirlerine bazı konularda katılması neden rahatsızlık verir anlayamadım. Salt savunmak için körü körüne destek olanları da çok gördük, yanlışı örtbas edenleride çok gördük. Sardunyamın da dediği gibi takım olma ruhunu anlayamadık demekki. Zaten asıl saygın olan davranış dostlarınıza sahip çıkmayı bildiğiniz gibi haksızlığa uğrayan tüm insanlara ayırım yapmaksızın sahip çıkabilmektir.

 

Bir yerde bir yanlışı düzeltmek için orada ki herkesin o yanlışa yanlış demesi gerekir. Yanlışı görmezden gelmenin kimseye bir faydası yoktur bilakis yanlışın büyümesine sebeb olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanların birbirlerine bazı konularda katılması neden rahatsızlık verir anlayamadım. Salt savunmak için körü körüne destek olanları da çok gördük, yanlışı örtbas edenleride çok gördük. Sardunyamın da dediği gibi takım olma ruhunu anlayamadık demekki. Zaten asıl saygın olan davranış dostlarınıza sahip çıkmayı bildiğiniz gibi haksızlığa uğrayan tüm insanlara ayırım yapmaksızın sahip çıkabilmektir.

 

Bir yerde bir yanlışı düzeltmek için orada ki herkesin o yanlışa yanlış demesi gerekir. Yanlışı görmezden gelmenin kimseye bir faydası yoktur bilakis yanlışın büyümesine sebeb olur.

 

Çoook güzel bi tesbit arkadaşım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanların birbirlerine bazı konularda katılması neden rahatsızlık verir anlayamadım. Salt savunmak için körü körüne destek olanları da çok gördük, yanlışı örtbas edenleride çok gördük. Sardunyamın da dediği gibi takım olma ruhunu anlayamadık demekki. Zaten asıl saygın olan davranış dostlarınıza sahip çıkmayı bildiğiniz gibi haksızlığa uğrayan tüm insanlara ayırım yapmaksızın sahip çıkabilmektir.

 

Bir yerde bir yanlışı düzeltmek için orada ki herkesin o yanlışa yanlış demesi gerekir. Yanlışı görmezden gelmenin kimseye bir faydası yoktur bilakis yanlışın büyümesine sebeb olur.

 

bi şarkı vardı,mesele sadece gururrrr :D

 

insanlarda baskınegonun verdiği bi öne çıkma budalalığı vardır..haklı çıkma çabası.

 

oysakı karşıdan bişey öğrenebıleceğine ınanmadan diyalog olmazz

 

bazıları sadece monologta işte

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Haksöz’ün tartı konusunda da bir çelişki iddiası vardı. Bunu da cevaplandırmak istiyorum. Bu konu ile ilgili yazdığım yazıyı buraya kopyalıyorum.:

 

Hesap Günü Tartı Var mı ?

 

Siteye gelen yorumlarda ve sorularda rastladığım bir çelişki iddiası da hesap günü insanların hesaba çekilmesiyle ilgili. Bu iddiaya göre ayetlerin bazısında insanların bir tartıdan geçirilecekleri, bazılarında ise tartıya tutulmayacakları söylendiği ve bunlara arasında bir çelişkinin oluştuğu. Aslında bu iddianın sebebi meallerde olan hatalardan kaynaklanmaktadır. Meallerdeki yanlış çeviriler ayetler arasında bir çelişki olduğu düşüncesini oluşturmakta.

 

Bana gelen yazıda kullanılan mealler şöyledir.

 

101- 6/9 gün kimin tartıları ağır basarsa o, hoşnut olacağı bir hayat içindedir. kimin tartıları hafif gelirse, onun anası da hâviye,dir.

 

18/105- İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık onların yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız.

 

Oysa Kehf suresinin 105. ayetindeki ifade bir çeviri hatası vardır. “kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız.” İfadesi tam çeviri değildir.

Ayetin Arapça ifadesi şöyledir. “Ve la Mukimu lehum yevmel kıyameti veznen” Buradaki mukimu ifadesi takdir etmek anlamına gelmektedir ( Kuran lügatı sayfa:409, timaş yayınları) başındaki la ifadesi olumsuz anlamı verir. Bu kişilerin bir vezni( tartıdan dolayı ölçüsü) vardır. Ayetin sonundaki veznen ifadesiyle bu belirtilmiştir. Kıyamet günü buna değer verilmeyecektir. Ayetteki ifade budur.

Yani Kehf suresindeki ayette insanların tartıya tutulmayacaklarından söz edilmez. Aksine ayetteki ifadeye bakarsanız onların vezninden ( tartısından) söz edilir. Fakat bu tartıya değer verilmeyeceği, onları bu tartının kurtarmayacağı anlatılmaktadır.

İki ayeti birlikte düşünürsek, Karia suresinde tartısı ağır basanları cennete gideceği, hafifi olanların ise cehenneme gideceğinden söz edilir. Kehf suresinde ise ayetleri inkar edenlerin, Allah ile kavuşmayı yalanlayanların, yaptıklarının boşa gideceği, onların bu dünyada yaptığı şeylerin, vezinlerin değersiz olacağı ifade edilmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Haksöz bir yazısında yaratma fiili ile ilgili yorumlar yapıp çelişki olduğu iddiasında bulunmuş. Bunun bu eleştirilerine cevap vermeye devam edelim.

 

Haksöz yazdı:

 

İhlas suresi

 

1-De ki; O Allah bir tektir.

 

Müminun 14 Sonra nutfeyi alaka yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir.

 

Saffat 125 Yaratanların en iyisini bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti

 

Bu ayetlerde görüldüğü gibi çoğul bir ifade kullanılarak ''yaratanlar''kelimesi kullanılmıştır.

 

Bir ayette tek ifade ile, başka ayetlerde ki yaratanlar ifadesi % 100 çelşikidir.Şimdi bana bu çelişkiyi çürütebilecek argümanlar getirin

 

 

Tekrar çelişki mantığını söylemek istiyorum. İki şey arasında çelişki olması için, iki şeyinde aynı konudan bahsedip farklı şeyler söylemesi gerekir. Yukarıda Haksöz’ün örnek verdiği ayetlere bakarsak. Birinde Allah’ın tek olmasından söz edilirken, diğerinde ise Allah’ın bir sıfatı olan yaratma sıfatından söz edilir. her şeyden önce iki konu birbirinden farklıdır.

Allah tektir. Onun eşi yoktur. Ondan başka ilah yoktur. Ama onun sıfatları tüm kainatta vardır. Mesela Allah Merhamet edenlerin en merhametlisidir. Merhametli olmak onun sıfatıdır. Ama tek onda merhamet yoktur. Her insan merhamet vardır. Bu Allah’ın bir tecellisidir. Mesela bir ayet olsa Allah’tan başka merhametli yoktur dense, başka bir ayette ise Allah merhamet edenlerin en merhametlisi dense bu bir çelişki olurdu. Burada ise böyle bir şey söz konusu değildir. Allah’ın yaratma sıfatı bir çok insanda ve doğa da tecelli eder. Her canlı yavrusunu dünyaya getirip, yada bir insan bir düşünceden eylem yaratabilir. Bir bina yapar bir eser yaratabilir. Bu sadece bir tecellidir. Allah ise yaratanların en iyisidir. Sizin örnek verdiğiniz ihlas suresinde de ise Allah’ın tek olduğu ifade edilmektedir. Bu iki konu aynı olmadığı için ifadeler arasında da bir çelişki söz konusu değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tekrar çelişki mantığını söylemek istiyorum. İki şey arasında çelişki olması için, iki şeyinde aynı konudan bahsedip farklı şeyler söylemesi gerekir. Yukarıda Haksöz’ün örnek verdiği ayetlere bakarsak. Birinde Allah’ın tek olmasından söz edilirken, diğerinde ise Allah’ın bir sıfatı olan yaratma sıfatından söz edilir. her şeyden önce iki konu birbirinden farklıdır.

 

Zaten çelişki diye öne sürülen bütün ayetler bu şekilde..

Yani kategori farklı...

Ellanında yazdığı gibi..

Çelişki olması için aynı konuya yönelik birbirine zıt ifadelerin yer alması gerekir..

İddaların hepsine gerekli cevapları verdik ve öyle olmadığını kanıtladık..

Bu iddalar din bilgisi zayıf arkadaşların kafasını bulandırmaktan öte gitmiyor..

Eğer cevap yazıyorsam, olurda birisi bu yanlış iddalardan etkilenir diye yazıyorum..

Değilse kafa yorulcak, vakit harcayacak iddalar değil, çünkü alenen haksız, sığ ve çok basit iddalar..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Haksöz bir yazısında yaratma fiili ile ilgili yorumlar yapıp çelişki olduğu iddiasında bulunmuş. Bunun bu eleştirilerine cevap vermeye devam edelim.

 

Haksöz yazdı:

 

İhlas suresi

 

1-De ki; O Allah bir tektir.

 

Müminun 14 Sonra nutfeyi alaka yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir.

 

Saffat 125 Yaratanların en iyisini bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti

 

Bu ayetlerde görüldüğü gibi çoğul bir ifade kullanılarak ''yaratanlar''kelimesi kullanılmıştır.

 

Bir ayette tek ifade ile, başka ayetlerde ki yaratanlar ifadesi % 100 çelşikidir.Şimdi bana bu çelişkiyi çürütebilecek argümanlar getirin

Tekrar çelişki mantığını söylemek istiyorum. İki şey arasında çelişki olması için, iki şeyinde aynı konudan bahsedip farklı şeyler söylemesi gerekir. Yukarıda Haksöz’ün örnek verdiği ayetlere bakarsak. Birinde Allah’ın tek olmasından söz edilirken, diğerinde ise Allah’ın bir sıfatı olan yaratma sıfatından söz edilir. her şeyden önce iki konu birbirinden farklıdır.

Allah tektir. Onun eşi yoktur. Ondan başka ilah yoktur. Ama onun sıfatları tüm kainatta vardır. Mesela Allah Merhamet edenlerin en merhametlisidir. Merhametli olmak onun sıfatıdır. Ama tek onda merhamet yoktur. Her insan merhamet vardır. Bu Allah’ın bir tecellisidir. Mesela bir ayet olsa Allah’tan başka merhametli yoktur dense, başka bir ayette ise Allah merhamet edenlerin en merhametlisi dense bu bir çelişki olurdu. Burada ise böyle bir şey söz konusu değildir. Allah’ın yaratma sıfatı bir çok insanda ve doğa da tecelli eder. Her canlı yavrusunu dünyaya getirip, yada bir insan bir düşünceden eylem yaratabilir. Bir bina yapar bir eser yaratabilir. Bu sadece bir tecellidir. Allah ise yaratanların en iyisidir. Sizin örnek verdiğiniz ihlas suresinde de ise Allah’ın tek olduğu ifade edilmektedir. Bu iki konu aynı olmadığı için ifadeler arasında da bir çelişki söz konusu değildir.

Sayin Kardesim,Kur'anin birtek harfi dahi degistirilememistir,Islama saldiranlar,Islami yalanlayabilmek icin,kendi veya kendileri gibi Islam karsitlarinin, bilincli ve kasitli olarak Kur'an ayetlerini degistirip sonrada bakin iste bu ayetle buayet arasinda celiski var diye yaygara koparip saniyorlarki bu metotla milyarlarca insani müslümanliktan kendi saflarina cekebileceklerdir,tabiiki azda olsa basarisiz da sayilmazlar,zayif inancli dini bilgisi yeterli olmayan bilhassa genc cocuklari para karsiligi elde edebilmektedirler.Kur'an Allahin korumasi altindadir onda celiski yoktur.olmyacaktir,ve Allah nurunu tamamlayacaktir.

 

sayygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bence ayetleri sorgulamak degistirildi anlamina gelmez!!!

daha cok ogrenme neden,nicin,gibi sorulara cevap bulmak icin eger celidki var deniliyorsa sizde

olmayan yerini gosterin sayin politika sinirlenmenin geregi yok degil mi???

 

Bence Kur'an-ı Kerimde birbiriyle alakası olmayan ayetleri sanki aynı konudan bahsediyormuş gibi farklı gösterip, çelişki diye öne sürmek pek sorgulamak sayılmaz..

Ve kimi kimle kıyas ettiğinize bakacaksınız..

Mesela Allah herhangi bir insanın ömrünü sonlandırır..

Ama aynı zamanda insan öldürmeyi kullarına yasaklar..

Şimdi bu ikisini birbiriyle kıyas edip, Allah hem öldürmeyin diyor hemde kendisi öldürüyor demenin hiç bir mantığı yoktur..

Bu sayfaya kadarki önümüze çelişki diye sürülen iddalar bu iki maddeden öte geçmemiştir..

Ve çok net bir şekilde çelişki iddalarını tek tek cevapladık, çelişki omadığını gösterdik..

Çelişki olması için aynı konuya yönelik, birbirine zıt ifadelerin yer alması gerekir..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Ahzab 40- Muhammed, sizin adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Ama Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkiyle bilendir.

Bu ayeti anlmak için bir kaç ayet gerisine bakmamız gerekiyor

Ahzab 37- Hem hatırla o vakti ki, o kendisine Allah'ın nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye: "Hanımını kendine sıkı tut ve Allah'tan kork" diyordun da nefsinde Allah'ın açacağı şeyi gizliyordun. İnsanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah kendisini saymana daha lâyıktı. Sonra Zeyd o kadından ilişiğini kestiği zaman, biz onu sana eş yaptık ki, oğulluklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada müminlere bir darlık olmasın. Allah'ın emri de yerine getirilmiştir.

 

Arap adetlerine göre bir insanın evlatlığı öz evladı gibi kabul ediliyor. Mirastan pay bile alıyor.Fakat muhammed evletlığı zeydin karısı ile evlenince ,çevreden eleştiriler geliyor ve bunun üzerine ahzap 40 iniyor ( aslında muhammed uyduruyor ayetleri)

 

Hernekadar etik açıdan uygun olmasa bile yinede işin aslı muhammedin dediği gibi.Yani muhammed hiç bir kimsenin öz babası değil tabi zeydin,de.

 

Ahzab 6 Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri, onların analarıdır. Akraba olanlar, Allah'ın Kitabına göre, (mirasçılık bakımından) birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar; ancak, dostlarınıza uygun bir vasiyet yapmanız müstesnadır. Bunlar Kitap'ta yazılı bulunmaktadır.

 

Muhammed inananların babası değilse, onun hanımları nasıl inananların anası olur. ?

 

Şimdide şu ayet bakalım

 

Mücadele 2 İçinizden zıhar yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar çirkin bir laf ve yalan söylüyorlar. Kuşkusuz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır.

 

Neymiş işin aslı. Demekki bir kadının bir erkeğin anası olabilmesi için onu doğurması gerekiyormuş. Doğrusuda budur zaten. Yani lafla peynir gemisi yürümüyormuş.Kuran lafla peynir gemisi yürütenlere ne diyor mücadele 2 de

Şüphesiz onlar çirkin bir laf ve yalan söylüyorlar.

 

Peki öyleyse ahzab 6 daki Peygamberin hanımları müminleri analarıdır şeklindeki,çirkin ve yalan söz kime ait. Allaha mı , muhammede mi ?Zira müminleri peygamberin hanımları doğurmadı.

 

yazdıklarını okudum diğer arkadaşlarında yazdıklarının bir kısmını okudum diğer arkadaşların yazdıkları hakkında şimdilik yorumda bulunmak istemiyorum bunun nedeni tamamını okumadığım için eksik ya da yanlış yorumda bulunarak onlara saygısızlık etmek istemeyişimdir

yazında kendi tabirinle Kur'an-ı Kerim'deki çelişkilerden bahsediyorsun bunun içinde bazı surelerin içinden bazı ayetleri daha doğrusu bu ayetlerin içinden de bazı cümleleri alarak yorum yapmışsın

öncelikle şunu söylemek istiyorum bu konuda gerçekten bilgili olabilirsin ama bir konuda kendimce eksik bir yönün var o da bir araştırma yapılırken paparazziler gibi konuşmanın tamamının içinden işine yarayabilecek bölümü çıkarıp insanların önüne sunmak.

yazından bir bölüm aldım. bahsi geçen sureyi internette araştırdım değişik kaynaklardan meallere baktım (öncelikle diyanet işlerinin) ve gösterdiğin şeylerin nasıl paparazzi işi olduğunu gördüm.

açıklık getirecek olursak;

 

 

Ahzab Suresi

 

 

 

 

AHZAB 1 - Ey peygamber! Allah'tan kork, kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Muhakkak ki Allah her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

AHZAB 2 - Rabbinden sana ne vahyediliyorsa onun ardınca git. Muhakkak ki Allah ne yaparsanız haberdardır.

 

AHZAB 3 - Allah'a güven, vekil olarak Allah yeter.

 

AHZAB 4 - Allah bir adam için içinde iki kalb yapmamıştır. Kendilerinden zıhar yaptığınız eşlerinizi analarınız kılmamıştır. Evlatlıklarınızı da oğullarınız kılmamıştır. O sizin ağzınızdaki lafınızdır. Allah ise hakkı söylüyor ve doğru yolu gösteriyor.

 

AHZAB 5 - Onları (evlatlıkları) babaları adına çağırın. Allah yanında o daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Bununla beraber hata ettiklerinizde üzerinize bir günah yoktur. Fakat kalblerinizin kasdettiğinde vardır. Allah, çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.

 

AHZAB 6 - Peygamber, müminlere kendi nefislerinden önce gelir. O'nun hanımları da onların analarıdır. Akraba da Allah'ın kitabında birbirlerine, diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak dostlarınıza bir maruf (uygun bir vasiyet) yapmanız müstesnâdır. Bu, kitapta yazılıdır.

 

AHZAB 7 - Unutma o peygamberlerden mîsaklarını (kesin sözlerini) aldığımız vakti! Hele senden, Nuh, İbrahim, Musa ve Meryemoğlu İsa'dan ki onlardan ağır bir mîsak (sağlam bir söz) aldık.

 

AHZAB 8 - (Bunu Allah), sadıklara sadakatlerinden sormak için yaptı. Kâfirler için ise acı verecek bir azab hazırladı.

 

AHZAB 9 - Ey iman edenler! Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Hani size ordular gelmişti de üzerlerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salıvermiştik. Allah ne yaptığınızı görüyordu.

 

AHZAB 10 - O zaman onlar, hem üstünüzden gelmişlerdi, hem aşağı tarafınızdan, ve o vakit gözler kaymış, yürekler gırtlaklara dayanmıştı. Siz Allah'a türlü türlü zanlarda bulunuyordunuz.

 

AHZAB 11 - İşte burada müminler imtihan edilmiş ve şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmışlardı.

 

AHZAB 12 - O vakit münâfıklar ve kalblerinde bir hastalık bulunanlar: "Allah ve Resulü bize bir aldanıştan başka bir vaad yapmamış." diyorlardı.

 

AHZAB 13 - O vakit bunlardan bir grup: "Ey Medine halkı! Sizin için duracak yer yok, hemen dönün." diyorlardı. Yine onlardan bir kısmı da Peygamberden izin istiyor, evlerimiz gerçekten (düşmana) açıktır." diyorlardı, halbuki açık değildi, sadece kaçmak istiyorlardı.

 

AHZAB 14 - Eğer onların her tarafından üzerlerine girilse de sonra fitne çıkarmaları istenilse derhal onu yapacaklardı. Ama onunla da pek az duracaklardı.

 

AHZAB 15 - Halbuki bundan önce Allah'a ahid vermişlerdi. Arkalarını dönmeyeceklerdi. Allah'a verilen ahid ise mesuliyetlidir, mutlaka sorulur.

 

AHZAB 16 - De ki: "Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermez. Vereceğini var saydığınız takdirde de ancak pek az faydalandırılırsınız."

 

AHZAB 17 - De ki: "Eğer Allah size bir felâket diler veya bir rahmet murad ederse, sizi Allah'tan saklamak kimin haddine?" Hem onlar kendilerine Allah'tan başka bir veli de bulamazlar, bir yardımcı da.

 

AHZAB 18 - Şüphesiz Allah, içinizden o savsaklayanları ve kardeşlerine: "Bize gelin" diyenleri biliyor. Onlar harbe pek az geliyorlardı.

 

AHZAB 19 - Size karşı kıskançlık ediyorlardı. Derken o korku hali gelince, gördün onları ki, ölümden baygınlık sarmış kimse gibi gözleri dönerek sana bakıyorlardı. O korku gidince, size keskin keskin diller sıyırdılar. Onlar hayra karşı kıskançlık ediyorlardı. İşte bunlar iman etmediler de Allah amellerini boşa çıkardı. Bu Allah'a göre önemsizdir.

 

AHZAB 20 - Onlar ahzabı (düşman birliklerini) gitmedi sanıyorlardı. Eğer o birlikler bir daha gelecek olursa, çölde bedevi Araplar içinde yer alıp, sizin haberlerinizden (başınıza geleceklerden) sormayı isterler. Onlar içinizde kalacak olsalar da pek az harb ederler.

 

AHZAB 21 - Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah'da pek güzel bir örnek vardır. Allah'a ve son güne ümit besler olup da Allah'ı çok zikreden kimseler için.

 

AHZAB 22 - Müminler, ahzabı (düşman birliklerini) gördükleri zaman: "İşte bu, Allah'ın ve Resulü'nün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resulü doğru söyledi." dediler. Bu onların imanını ve teslimiyetini artırmaktan başka bir şey yapmadı.

 

AHZAB 23 - Müminlerdendir o erler ki Allah'a verdikleri ahde sadakat gösterdiler. Kimi adağını ödedi (canını verdi), kimi de beklemektedir. Onlar, ahidlerini hiç değiştirmediler.

 

AHZAB 24 - Çünkü Allah sadıklara sadakatleriyle mükafat verecek, dilerse münafıklara da azab edecek veya tevbe nasib edecektir. Şüphe yok ki Allah çok bağışlayıcıdır. Çok merhamet edicidir.

 

AHZAB 25 - Hem Allah kâfirleri herhangi bir hayra ulaşmadan hınçlarıyle defetti. Bu şekilde Allah, müminlere savaşta kâfi geldi. Allah çok güçlüdür, çok üstündür.

 

AHZAB 26 - Hem de kitap ehlinden onlara yardım edenleri kalplerine korku düşürerek kalelerinden indirdi, siz onların bir kısmını katlediyordunuz, bir kısmını da esir alıyordunuz.

 

AHZAB 27 - (Allah) onların arazilerini, yurtlarını ve mallarını size miras kıldı. Bir de henüz ayak basmadığınız bir yeri (size miras kıldı). Allah, her şeye kâdirdir.

 

AHZAB 28 - Ey peygamber! Hanımlarına şöyle söyle: "Eğer dünya hayatını ve zinetini istiyorsanız, haydi gelin, sizi donatayım ve güzellikle bırakıp salıvereyim.

 

AHZAB 29 - Yok eğer Allah ve Resulünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, haberiniz olsun ki, Allah içinizden güzellik edenlere pek büyük bir ecir hazırlamıştır.

 

AHZAB 30 - Ey peygamberin hanımları! sizden her kim bir terbiyesizlik ederse ona azab iki kat katlanır. Bu Allah'a göre çok kolaydır.

 

AHZAB 31 - Yine sizden her kim Allah'a ve Resulü'ne boyun eğer, salih bir amel işlerse, ona da mükâfatını iki kat veririz. Hem onun için bol bir rızık hazırlamışızdır.

 

AHZAB 32 - Ey peygamberin hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer takva ile korunacaksanız, konuşurken kırıtmayın da kalbinde bir hastalık bulunan kimse tamaha düşmesin. Güzel ve dosdoğru söz söyleyin.

 

AHZAB 33 - Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor.

 

AHZAB 34 - Oturun da evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti anın. Şüphe yok ki Allah lütuf sahibidir ve her şeyden haberdardır.

 

AHZAB 35 - Şüphe yok ki müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlar, itaat eden erkeklerle itaat eden kadınlar, sadık erkeklerle sadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, mütevazi erkeklerle mütevazi kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkeklerle ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkeklerle Allah-'ı çok zikreden kadınlar var ya, işte onlar için Allah bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.

 

AHZAB 36 - Bununla beraber Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, gerek mümin bir erkek ve gerekse mümin bir kadın için, o işlerinde başka bir tercih hakkı yoktur. Her kim de Allah ve Resulüne âşi olursa açık bir sapıklık etmiş olur.

 

AHZAB 37 - Hem hatırla o vakti ki, o kendisine Allah'ın nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye: "Hanımını kendine sıkı tut ve Allah'tan kork" diyordun da nefsinde Allah'ın açacağı şeyi gizliyordun. İnsanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah kendisini saymana daha lâyıktı. Sonra Zeyd o kadından ilişiğini kestiği zaman, biz onu sana eş yaptık ki, oğulluklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada müminlere bir darlık olmasın. Allah'ın emri de yerine getirilmiştir.

 

AHZAB 38 - Peygambere Allah'ın takdir ettiği, mübah kıldığı şeyde bir darlık yoktur. Bundan önce geçen bütün peygamberler hakkında Allah'ın sünneti böyledir. Allah'ın emri ise biçilmiş bir kaderdir.

 

AHZAB 39 - Onlar, Allah'ın gönderdiklerini tebliğ ederler ve O'ndan korkarlar, Allah'tan başka kimseden korkmazlardı. Hesap görücü olarak da Allah yeter.

 

AHZAB 40 - Muhammed, sizin adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Ama Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkiyle bilendir.

 

AHZAB 41 - Ey iman edenler! Allah'ı çokça anın.

 

AHZAB 42 - Ve O'nu sabah akşam tesbih edin.

 

AHZAB 43 - Sizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için melekleri ile birlikte üzerinize rahmet ve bereket indiren O'dur ve O, müminlere çok merhametlidir.

 

AHZAB 44 - O'na kavuşacakları gün müminlere esenlik dileği selâmdır. (Allah) onlar için cömertçe bir mükafat hazırlamıştır.

 

AHZAB 45 - Ey peygamber! Biz seni hem bir şahit, hem bir müjdeci, hem bir uyarıcı olarak gönderdik.

 

AHZAB 46 - Ve hem de izniyle Allah'a bir davetçi ve nurlar saçan bir kandil (olarak gönderdik).

 

AHZAB 47 - Müminlere müjdele! Onlara Allah'tan bir mükafat vardır...

 

AHZAB 48 - Kâfirlere ve münafıklara itaat etme, onların ezalarını bırak (aldırma) da Allah'a tevekkül et. Allah vekil olarak hepsine yeter.

 

AHZAB 49 - Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâh edip de sonra onlara dokunmadan boşadığınız zaman, sizin için üzerlerinde sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. Derhal müt'alarını (mehirleri belirlenmediği takdirde yararlanacakları bir mal) verip onları güzel bir şekilde salıverin.

 

AHZAB 50 - Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

AHZAB 51 - Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini yanına alırsın. Sırasını geri bıraktığın kadınlardan dilediğini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Onların gözleri aydın olup üzülmemelerine ve kendilerine verdiğin ile hepsinin hoşnut olmalarına en elverişli olan budur. Allah kalblerinizdekini bilir. Allah her şeyi bilir ve yumuşak davranır.

 

AHZAB 52 - Bundan başka kadınlar sana helâl olmaz. Bunları başka eşlerle değiştirmek de olmaz. İsterse güzellikleri hoşuna gitsin. Ancak sahip olduğun cariyen başka. Allah her şeye gözcü bulunuyor.

 

AHZAB 53 - Ey iman edenler! Peygamberin evlerine vaktine bakmaksızın ve yemeğe izin verilmedikçe girmeyin. Fakat çağırıldığınız vakit girin. Yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Sohbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu haliniz peygambere eziyet veriyor, ama o sizden utanıyor. Fakat Allah gerçeği söylemekten utanmaz. Hem O'nun hanımlarına bir ihtiyaç soracağınız vakit de perde arkasından sorun. Böyle yapmanız hem sizin kalbleriniz ve hem de onların kalbleri için daha temizdir. Hem sizin Resulullah'a eziyet etmeye hakkınız yoktur. Ondan sonra hanımlarını da ebediyyen nikâh edemezsiniz. Çünkü bu Allah katında çok büyük bir günahtır.

 

AHZAB 54 - Siz bir şeyi açıklasanız da gizleseniz de şüphe yok ki Allah her şeyi bilmektedir.

 

AHZAB 55 - Onlar (peygamberin eşleri) için babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (kadın dostları) ve sahip oldukları köleleri hakkında bir günah yoktur. Bununla beraber (ey Peygamberin hanımları) Allah'tan korkun. Çünkü Allah her şeye şahit bulunuyor.

 

AHZAB 56 - Gerçekten Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin.

 

AHZAB 57 - Şüphesiz ki Allah'a ve Resulü'ne eziyet verenlere Allah hem dünyada, hem ahirette lânet etmiştir. Onlara aşağılayıcı bir azab hazırlamıştır.

 

AHZAB 58 - Mümin erkeklere ve mümin kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler de bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir.

 

AHZAB 59 - Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

AHZAB 60 - Andolsun ki, eğer münafıklar ve kalblerinde bir hastalık olanlar ve Medine'de dedikodu yapanlar, bu yaptıklarından vaz geçmezlerse, mutlaka seni onlara musallat ederiz. Sonra seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar.

 

AHZAB 61 - Melun olarak nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve öldürülürler.

 

AHZAB 62 - Allah'ın bundan önce geçenler hakkındaki kanunu budur. Ve sen Allah'ın kanununu değiştirmeye asla çare bulamazsın.

 

AHZAB 63 - İnsanlar sana kıyamet saaatini soruyorlar. De ki: "Onun ilmi ancak Allah'ın nezdindedir. Ne bilirsin belki kıyamet yakında olur."

 

AHZAB 64 - Şu muhakkak ki, Allah kâfirleri lânetlemiş ve onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır.

 

AHZAB 65 - (Onlar) orada ebedî kalırlar ve ne bir dost bulabilirler, ne de bir yardımcı.

 

AHZAB 66 - O gün yüzleri ateş içinde çevirilirken: "Ah keşke Allah'a itaat etseydik, peygambere itaat etseydik!" derler.

 

AHZAB 67 - Yine derler ki: "Ey Rabbimiz! Biz beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler."

 

AHZAB 68 - Ey Rabbimiz! Onlara azabın iki katını ver ve kendilerini büyük bir lânet ile lânetle."

 

AHZAB 69 - Ey iman edenler: Sizler Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın. Eziyet ettiler de Allah onu, onların söylediklerinden temize çıkardı. O, Allah yanında mevki sahibi idi.

 

AHZAB 70 - Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sağlam söz söyleyin,

 

AHZAB 71 - Ki (Allah) işlerinizi yoluna koysun ve günahlarınızı bağışlasın. Her kim Allah'a ve Resulü'ne itaat ederse, o gerçekten büyük murada ermiştir.

 

AHZAB 72 - Biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik, onlar, onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi. O gerçekten çok zalim ve çok cahildir.

 

AHZAB 73 - Çünkü Allah münafık erkeklerle münafık kadınlara, müşrik erkeklerle müşrik kadınlara azab edecek, mümin erkeklerle mümin kadınların da tevbelerini kabul edecektir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

37. ayette geçen oğulluklarının (üvey evlatlarının) ilişkisini kestiği hanımlarını nikahlamak sözü, bir müminin üvey evladının eşinden boşandıktan sonra o hanımla evlenmesinde bir mani olmadığını gösteren bir ayettir.

bunda çelişki nerededir?

Hz. Muhammedin üvey evladı Zeyd in eski eşini nikahlamasında bir sakınca olmaması bütün müminlere örnek olması içindir.

bir düşün o zamanın şartlarını savaş var ve çoğu erkek savaşta ölüyor sakatlanıyor vs. bir çok kadın dul kalıyor insanların çoğalmasının bir şekilde sağlanması açısından uygulanmış bir durum ve ayette de bunun bir sakıncasının olmadığı geçiyor. Bu neyle çelişiyor???

 

gelelim 40. ayetle 6. ayete;

 

bunların birinde gerçek anlamda babalık ikincisinde de mecaz anlamda analık kullanıldığı apaçık ortadadır.

Hz. Aişe anamız diyoruz bunu gerçekten anamız olduğu için mi söylüyoruz müminlerin anası olarak kabul ettiğimiz için söylüyoruz

 

çok güzel sureler ve ayetler seçmişsin.

allahın kitabında yazdığı gibi kuranda nice mucizeler vardır onlar hala bunları görüp iman etmezler mi?

 

en yakın zamanda diğer yazdığın bütün ayetleri de en ince ayrıntısına kadar inceleyip hem meallerde yazılanları hemde kendimce yorumlarımı yazmak istiyorum

ama şunu belirtmek isterim ki yazdığın ayetlerde hiçbir çelişki yoktur. HATTA VE HATTA İMAN ETMEK İÇİN DELİLLER VARDIR.

 

bu arada senden bir isteğim gerçek anlam ile mecaz anlam bilgilerini araştır lütfen

yazdığın yazıda bu kavramları tam olarak bilmediğin ya da bilmezlikten geldiğin görünüyor

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Enam 108 Allah'tan başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini cazip gösterdik. Sonunda dönüşleri Rablerinedir. Artık O ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir.

 

Ama kendisi bir sokak kabadayısı gibi inkarcılara söver

 

Bakara 171 kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler

Araf 179 Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da sapıktırlar. İşte asıl gafiller onlardır. *

Furkan 44 Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.

 

Tevbe 28 Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir. Şüphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir.

 

Bakara 65 İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz.

Maide 60 De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lanetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuzlar ve tağuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır.

 

Cuma 5- Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, kitaplar taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlayanların durumu ne kötüdür. Allah zalim toplumu doğru yola iletmez.

 

Araf 176 Dileseydik elbette onu bu ayetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte ayetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler

 

 

 

burada da demişsin ki allah onların taptıklarına sövmeyin diyor ama kendi sokak kabadayısı gibi sözlerini esirgemiyor.

bu çelişki midir?

çelişki nasıl olur

çelişki bir ayette sövmeyin deyip öbür ayette sövün diyorsa öyle olur o zaman dersin ki bi ayette söylenen diğerini tutmuyor

yukarıdaki yazımda mecaz ile gerçek anlam kavramlarını araştır yazmıştım şimdi de çelişkinin ne olduğunu araştır yazmak istiyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Genelde bütün müslümanların ortak inancıdır bu.Dünyada haksızlık yapanlar,kötülük yapanlar, dünyayı kana bulayanlar ahirette hesap verecekmiş,cezasını cekecekmiş. Oysaki kurana göre böyle bir şey asla söz konusu değildir.Bu inacıda bir tek şu ayete isnaden oluşturmuşlardır

 

Zilzal

 

7- Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.

8-Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir.

Ah keşke öyle olsa, kim istemez ki.

Gelelim işin aslına

Özet olarak kurana göre;bir insan istediği kadar cani olsun istediği kadar haksızlık yapsın eğer allaha şirk koşmuyorsa o affedilecektir

 

Deliller

 

Nisa 48 Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, (günahları) dilediği kimse için bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse büyük bir günah (ile) iftira etmiş olur.

 

Nisa 116 Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır.

Maide 72 Andolsun ki "Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler kafir olmuşlardır. Halbuki Mesih "Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar; artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur" demişti.

Kuranın zulüm tanımlaması, insanların birbirlerine karşı olan hukukuna riaeyet etmemek değildir. Kurana göre zulüm tamamen inançla ilgili ve sınırlıdır.Yani allaha şirk koşmak zulümdür

Lokman 13 Lokman, oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti.

 

82- İman edenler ve imanlarını zulüm ile karıştırmayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.

Hani zerre miktarı iyiliğin karşılığı görülecekti.?

Ama buna rağmen dünya dolusu iyiylik yapanlar,insanlığın menfaati için çalışanlar eğer kurana inanmıyorlarsa tüm yaptıkları iyilikler boşa gidecek ve cehenneme gireceklerdir

Maide 5 Bugün size temiz ve iyi şeyler helal kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin (yahudi, hıristiyan vb. nin) yiyeceği size helaldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helaldir. Kim inanmayı kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır. *

 

Araf 147 Halbuki ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar, yapmakta oldukları amellerden başka bir şey için mi cezalandırılırlar!

Kehf 103- De ki: Amelleri en çok boşa gidenleri size bildirelim mi?

 

104- Onların dünya hayatında çalışmaları boşa gitmiştir. Oysa onlar güzel işler yaptıklarını sanıyorlardı.

 

105- İşte onlar, Rabblerinin âyetlerini ve O'nun huzuruna çıkacaklarını inkâr etmişlerdir de bu yüzden iyilik altında yaptıkları bütün amelleri boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız

Ahzab 19 (Gelseler de) size karşı pek hasistirler. Hele korku gelip çattı mı, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korku gidince ise, mala düşkünlük göstererek sizi sivri dilleri ile incitirler. Onlar iman etmiş değillerdir; bunun için Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu, Allah'a göre kolaydır

Muhammed 1 İnkar edenlerin ve Allah yolundan alıkoyanların işlerini Allah boşa çıkarmıştır.

 

Muhammed 8 İnkar edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır

Muhammed 9 Bunun sebebi, Allah'ın indirdiğini beğenmemeleridir. Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır.

Muhammed 28 Bunun sebebi, onların Allah'ı gazaplandıran şeylerin ardınca gitmeleri ve O'nu razı edecek şeylerden hoşlanmamalarıdır. Bu yüzden Allah onların işlerini boşa çıkarmıştır.

Muhammed 32 İnkar edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Peygamber'e karşı gelenler, Allah'a hiçbir zarar veremezler. Allah onların yaptıklarını boşa çıkaracaktır. *

 

Tevbe Suresi

 

 

 

 

 

TEVBE 1 - Allah'dan ve Resulü'nden bir ültimatomdur bu, kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklere:

 

TEVBE 2 - Bundan böyle yeryüzünde dört ay daha istediğiniz gibi gezip dolaşın. Şunu da bilin ki, Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Allah kâfirleri mutlaka perişan edecektir.

 

TEVBE 3 - Ayrıca büyük hac günü Allah ve Rasulü tarafından insanlara bir ilandır ki, Allah da Resulü de müşriklerle yapılan antlaşmalara artık bağlı değildir. Eğer hemen tevbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır. Yok yine tevbeden yüz çevirirseniz biliniz ki, Allah'ı yıldıracak değilsiniz. Kâfirleri acı bir azap ile müjdele.

 

TEVBE 4 - Ancak kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size olan ahitlerinde hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinize hiçbir kimseye yardımda bulunmamış olanlar bunun dışındadır. Siz de onlarla olan antlaşmanızın hükümlerine antlaşma süresinin sonuna kadar uyunuz. Muhakkak ki, Allah müttakileri sever.

 

TEVBE 5 - Şu haram aylar bir çıktı mı artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, yakalayın, hapsedin ve bütün geçit başlarını tutun. Eğer tevbe ederler ve namaz kılıp zekatı verirlerse onları serbest bırakın. Muhakkak ki, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

 

TEVBE 6 - Eğer müşriklerden biri aman dilerse, ona aman ver. Ta ki, Allah'ın kelâmını dinlesin. Sonra onu güvenlik içinde olduğu yere kadar gönder. Çünkü bunlar gerçekten de bilgisiz bir kavimdirler.

 

TEVBE 7 - O müşriklerin Allah katında ve Resulü katında herhangi bir ahdi nasıl olabilir? Ancak Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız var ki, bunlar size karşı doğru durdukça siz de onlara doğru olun. Allah (hainlikten) sakınanları elbette sever.

 

TEVBE 8 - Onlarla nasıl sözleşme olabilir ki, sizin aleyhinize ellerine bir fırsat geçse, hakkınızda ne bir antlaşma gözetirler, ne de bir yemin. Dil ucuyla sizi hoşnud etmeye çalışırlar, fakat kalbleri o kadarına da razı olmaz. Zaten onların çoğu fasıktırlar.

 

TEVBE 9 - Allah'ın âyetlerini az bir çıkara değiştirdiler de Allah yolundan engellediler. Gerçekten de bunlar ne fena şeyler yapageldiler.

 

TEVBE 10 - Bir mümin hakkında ne bir yemin gözetirler, ne de bir antlaşma. Bunlar işte böyle haddi aşan kimselerdir.

 

TEVBE 11 - Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar, zekatı verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar. Biz âyetleri, bilen bir kavme açıklarız.

 

TEVBE 12 - Eğer verdikleri sözden sonra yeminlerini bozar ve dininize dil uzatırlarsa, o küfür öncülerini hemen öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur. Ola ki, vazgeçerler.

 

TEVBE 13 - Yeminlerini bozan, Peygamber'i yurdundan çıkarmaya azmeden ve üstelik ilk önce size saldırmaya başlayanlara karşı savaşmaz mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer mümin iseniz her şeyden önce Allah'dan korkmalısınız.

 

TEVBE 14 - Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onların cezasını versin ve ... onları rezil ve rüsvay etsin, yardımıyla sizi onlara muzaffer kılsın. Ve mümin bir kavmin yüreklerini ferahlandırsın.

 

TEVBE 15 - Ve kalblerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğine tevbeyi nasib eder. Allah her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

TEVBE 16 - Yoksa siz hep kendi halinize terk olunacağınızı mı sandınız? Allah'ın, içinizden cihad edenleri ve Allah'tan, Resulü'nden, müminlerden başka kimseye sığınmayan ve başkaca sığınacak bir yer aramayanları görmediğini mi (zannediyorsunuz)? Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

 

TEVBE 17 - Müşrikler kendi inkârlarına kendileri şahit olup dururlarken Allah'ın mescidlerini imar etmeleri mümkün değildir. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir. Ve onlar ateş içinde ebedi olarak kalacaklardır.

 

TEVBE 18 - Allah'ın mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah'dan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır.

 

TEVBE 19 - Siz hacılara su dağıtma ve Mescid-i Haram'ı imar etme işiyle Allah'a ve ahiret gününe iman edip, Allah yolunda cihad edenlerin yaptığı işi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında eşit olamazlar. Allah zalimler topluluğuna hidayet ihsan etmez.

 

TEVBE 20 - İman edip de hicret edip, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad edenler, Allah katında en büyük dereceye sahiptirler. İşte bunlar murada ermiş olan mutlu kullardır.

 

TEVBE 21 - Rab'leri, onları kendi katından bir rahmet, bir rıza ve bir cennetle müjdeler ki o cennette onlar için bitmez tükenmez nimetler vardır.

 

TEVBE 22 - Onlar orada ebedi kalırlar. Çünkü en büyük mükâfat Allah katındadır.

 

TEVBE 23 - Ey iman edenler! Eğer babalarınız ve kardeşleriniz imana karşılık küfürden hoşlanıyorlarsa, onları dost edinmeyiniz. Sizden her kim onları dost edinirse işte onlar da zalimlerin ta kendileridir.

 

TEVBE 24 - Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez.

 

TEVBE 25 - İnkâr kabul etmez bir durumdur ki, Allah size birçok yerde yardım etti. Özellikle Huneyn Günü ki, o gün kendi çokluğunuz size güven vermişti de o gün size onun bir faydası olmamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen başınıza dar gelmişti. Sonra da bozguna uğrayarak gerisin geri dönüp kaçmaya başlamıştınız.

 

TEVBE 26 - Sonra Allah, Resulünün üzerine ve müminlerin üzerine sekinetini (kalplere huzur veren rahmetini) indirdi ve gözle görmediğiniz ordular indirdi de kendisini tanımayan kâfirleri azaba uğrattı. Ve o kâfirlerin cezası işte budur.

 

TEVBE 27 - Sonra bütün bu olup bitenlerin arkasından Allah, dilediğine tevbe nasib eder. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

 

bu surenin buraya kadar eklediğim ayetlerinde apaçık görülüyor ki herşey karşılığını görecektir senin "hani herşeyin karşılığı verilecekti" sözüne cevap olarak.

 

islamda kıssasa kıssas yoktur bunu birçok müslüman bilir.

Allah birçok ayetinde tövbe edenler kurtuluşa erecektir diyor. Yürekten tövbe edenler ve yaptıklarından pişman olanlar.

sen yine burada tutmuşsun ayetin bir bölümünü almışsın bak Allah böyle böyle diyor ama diğer ayetinde cezalandırılacaktır diyor yazmışsın. Evet cezalandırılacak ama pişman olup tövbe edenlerde kurtulacak

bu çelişki değil bir AÇIKLAMA bir HEDİYEDİR

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O sadece kendisine iyi yağcılık (kulluk) yapan insanlar olmasını istediği için, insanlar savaşlarla birbirine girmiş, dünya kana bulanmış, allahın umurunda bile değildir

Hatta bunun için sürekli teşvik eder kuranın allahı

 

Nisa 84 Artık Allah yolunda öldür. Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın. Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah kafirlerin gücünü kırar (güçleriyle size zarar vermelerini önler). Allah'ın gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir

Enfal 65 Ey Peygamber! Müminleri katliama teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze (kafire) galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kafir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.

 

Bakara 244 Allah yolunda öldürün ve bilin ki Allah, her şeyi işitir ve bilir.

Tevbe 111 Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında katliam yapmak üzere satın almıştır. , öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır.

 

Tevbe 29- Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde Allah'a, ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar öldürün.

Kırmızı puntolu kısımlarda ayetlerin arapça orijinalinde KTL fiiili geçmektedir. ve anlamı ise öldürmek katliam yapmaktır. mealciler bunun farkında olduğu için ku kavramı savaş diye çevirerek bir nevi yumuşatmaya çalışmışlardır.Gerçi savaş ta aynı kapıya çıkmakla beraber, savunma dırımlarından savaşı bir nevi savunmak mümkündür.

 

Oysaki verdiğim ayetlerde ise apaçık ,müslüman olmayanarın öldürülmesi cennet karşılığında teşvik edilmektedir.

 

Diğer bir husus ise savaş kavramı arapçada; harb,tir. Dileyenler sözlüklere bakabilir.

Sırf inanıyorlar diye müslümanların katliam yapmalarına cennet ödülü, ama insanlaığın menfaati için çalışanlar sırf inanmadıkları için dünya dolusu iyilik yapsalar bile yaptıkları boşa çıkıp cehennemlik olacaklar.

İşte kuranın yüzlerce çelikilerinde biri daha

 

ne güzel ayetlerin türkçe meallerini yazmışsın ama sanırım farklı bir dilde okumuşsun ya da okumaya çalışmışsın.

Allah yolunda öldür. Bu cümle ne diyor ? daha doğrusu bu cümleden sen ne anlıyorsun? Allah yolunda öldür.

burada git allah yolunda önüne geleni kes biç taş üstünde taş omuz üstünde baş bırakma mı diyor?

burada geçen bütün ayetlerde allah yolunda öldür islamiyetin yayılmasını engelleyenlere karşı koy. müslümanlara eziyet edenlere dur demek için onlarla savaş. namusuna el uzatana savaş aç onlara boyun eğme diyor.

sen tutup önüne geleni kes onu biç bunu doğra savaş çıkar durup dururken fitne fesat yarat gibi anlamlar çıkarmışsın.

allah aşkına sen bu ayetleri hangi dilde anlamaya çalıştın?

bunlar gayet türkçe ve her insanın anlayabileceği açık bir şekilde ifade edilmiş herşey

şu ayetleri kaç kişi okumuş ve senin çıkardığın anlamı çıkaran kaç kişi var bir bak

APAÇIK YAZMAKTA İSLAMİYETİ ENGELLEMEYE ÇALIŞANLARA MÜSLÜMANLARI KATLETMEK İSTEYENLERE KARŞI SAVAŞ AÇ DİYE.

bu sadece islamiyette yok ki ya da sadece Kur'an-ı Kerim'de geçmiyor ki ya da sadece herhangi bir dinde yok ki

bu dinde de var ülkelerin politikalarında da var insanların sosyal hayatlarında da var

amerika niye ırak'a girdi sebebi neydi?

israil niye filistin e girdi? vs. vs.

allah aşkına biraz mantıklı olalım

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Evet kurandaki çelişkilere devam ediyoruz.

Al-i İmran 159 O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever

 

Şura 38 Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında istişare iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar.

 

Şimdi yukarıdaki ayetlerle çelişen ayatlere gelelim

 

Hucurat

49/1- Ey iman edenler, Allah'ın Resûlü’nün huzurunda öne geçmeyin ve Allah'tan sakının. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.

 

49/2- Ey iman edenler, kendi tezilerinizi peygamberin tez,inin üstüne çıkarmayın birbirinize bağırdığınız gibi, ona sözle bağırıp-söylemeyin; yoksa siz şuurunda değilken, amelleriniz boşa gider

49/3- Şüphesiz, Allah’ın Resûlü’nün yanında tez,lerini alçak tutanlar; işte onlar, Allah kalplerini takva için imtihan etmiştir. Onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır

Hani peygamber etrafındaki insanlara iş hususunda danışacaktı ?İnsanlar kendi tezlerini öne sürmeden nasıl iştişare olacak, açıklayabilecek bir babayiğit varsa gelsin beriye?

 

ey allahın kulu ey allahın kulu her bir ayeti yorumlayışın saptırma çaban farklı

senin gösterdiğin ayetler arasında çelişki nerede bir babayiğit olarak sen açıkla

Al-i İmran 159 O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever

 

burada gayet SAF ve AÇIK bir dille müminlere kaba katı yürekli olma iş hakkında onlara da danış sonra da allaha dayanıp güven diyor.

müminlerinde kararlarını hiçe sayma onlarında fikirlerini al diyor allah

gelelim diyer ayetlere

 

Hucurat

49/1- Ey iman edenler, Allah'ın Resûlü’nün huzurunda öne geçmeyin ve Allah'tan sakının. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.

 

49/2- Ey iman edenler, kendi tezilerinizi peygamberin tez,inin üstüne çıkarmayın birbirinize bağırdığınız gibi, ona sözle bağırıp-söylemeyin; yoksa siz şuurunda değilken, amelleriniz boşa gider

 

NE YAZIYOR YA Bİ OKU BE Bİ OKU

Allah Resulü nün huzurunda öne geçmeyin diyor Müminlerin Öncüsünün onun olduğu ve onunla yarışılmaması gerektiği yazıyor. ona kaba davranmayın bağırıp sövmeyin tezlerinizin onunkinden üstün olduğunu savunmayın diyor.

49/3- Şüphesiz, Allah’ın Resûlü’nün yanında tez,lerini alçak tutanlar; işte onlar, Allah kalplerini takva için imtihan etmiştir. Onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır

burada gayet açık bir şekilde tezlerinizi sunun ama adabıyla diye ifade etmiş

tezlerinizi allah resulünün karşısına çıkarmayın yazmıyor

 

HANİ ÇELİŞKİ ????

 

Sana Kitabı indiren O'dur. O'ndan, Kitabın anası olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.

(Al-i İmran Suresi, 7)

 

sen ve senin gibi insanlar için bile bir ayet indirilmiş

sen sadece büteşabih ayetleri alıp kendince çelişki yaratmaya çalışıyorsun. Yüce Allah herşeyi gören bilendir. senin gibi insanları da görüp bildiği için bu ayeti indirmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hello aleykum

 

Şimdiye kadar örneklerini verdiğim çelişkili olan ayetlerin aksini iddia edebilecek, çürütebilecek bir babayiğit çıkmamış çıkamazda zaten.Yapılan itirazlar; yok efendim cımbızlama imiş, yok efendim çelişki yokmuş, kuranı anlamak için bilmem hangi şartlarda indiğini bilmek lazmmmış gibi bir sürü alakası olmayan kıvırmalardan ibaret

.

.

.

Gözleri kör olsun ayeti hem fiili hem mecazi bir durumu ima etmekte. Kişinin gözleri görmez hale gelebileceği gibi, önündekini göremeyen bir kişiye söylenen ‘kör’ sözcüğü de olabilir.

Ayetten kesin anlaşılan, Haksöz, kendi başına Allah kelamını yorumlamış ve çarpıtmış olmalıdır ki, en günahkar kulunu dahi cehenneme atacağını söyleyen Allah, gılman’ı cennete cezalandıracağını söylüyor. Buradan anlıyoruz ki, kim ise peygamber sav. ın çizgisinden sapar, en büyük cezayı hak eder.

Allah, en iyisini bilendir.

 

bu düpe düz kopya çekmekten başka birşey değildir

bence senin anlayışında bir sorun var

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Haksöz bir yazısında yaratma fiili ile ilgili yorumlar yapıp çelişki olduğu iddiasında bulunmuş. Bunun bu eleştirilerine cevap vermeye devam edelim.

 

Haksöz yazdı:

 

İhlas suresi

 

1-De ki; O Allah bir tektir.

 

Müminun 14 Sonra nutfeyi alaka yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir.

 

Saffat 125 Yaratanların en iyisini bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti

 

Bu ayetlerde görüldüğü gibi çoğul bir ifade kullanılarak ''yaratanlar''kelimesi kullanılmıştır.

 

Bir ayette tek ifade ile, başka ayetlerde ki yaratanlar ifadesi % 100 çelşikidir.Şimdi bana bu çelişkiyi çürütebilecek argümanlar getirin

Tekrar çelişki mantığını söylemek istiyorum. İki şey arasında çelişki olması için, iki şeyinde aynı konudan bahsedip farklı şeyler söylemesi gerekir. Yukarıda Haksöz’ün örnek verdiği ayetlere bakarsak. Birinde Allah’ın tek olmasından söz edilirken, diğerinde ise Allah’ın bir sıfatı olan yaratma sıfatından söz edilir. her şeyden önce iki konu birbirinden farklıdır.

Allah tektir. Onun eşi yoktur. Ondan başka ilah yoktur. Ama onun sıfatları tüm kainatta vardır. Mesela Allah Merhamet edenlerin en merhametlisidir. Merhametli olmak onun sıfatıdır. Ama tek onda merhamet yoktur. Her insan merhamet vardır. Bu Allah’ın bir tecellisidir. Mesela bir ayet olsa Allah’tan başka merhametli yoktur dense, başka bir ayette ise Allah merhamet edenlerin en merhametlisi dense bu bir çelişki olurdu. Burada ise böyle bir şey söz konusu değildir. Allah’ın yaratma sıfatı bir çok insanda ve doğa da tecelli eder. Her canlı yavrusunu dünyaya getirip, yada bir insan bir düşünceden eylem yaratabilir. Bir bina yapar bir eser yaratabilir. Bu sadece bir tecellidir. Allah ise yaratanların en iyisidir. Sizin örnek verdiğiniz ihlas suresinde de ise Allah’ın tek olduğu ifade edilmektedir. Bu iki konu aynı olmadığı için ifadeler arasında da bir çelişki söz konusu değildir.

 

Maalesef kuranın tanımladığı yoktan var olma şeklindeki yaratma ile insanların bir takım eserler bir araya getirmesinin hiç bir ilgisi yok.

 

Yasin 82 Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir

 

 

Kurana göre allah kendisinden başka yaratıcı kabul etmiyor.

 

Hac 73 Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ın yanısıra yalvardıklarınızın tamamı bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de aciz, kendinden istenen de

 

46/3- Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak hak ve adı konulmuş bir ecel (belli bir süre) olarak yarattık. İnkar edenler ise, uyarıldıkları şeyden yüz çeviren(kimseler)dir.

 

46/4- De ki: "Gördünüz mü haber verin; Allah'ın yanısıra yalvardıklarınız, yerden neyi yaratmışlar, bana gösterin? Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Eğer doğru sözlüler iseniz, bundan önce bir kitap ya da bir ilim kalıntısı (veya bir eser) varsa, bana getirin."

 

Enam 101 O, göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. O'nun eşi olmadığı halde nasıl çocuğu olabilir! Her şeyi O yaratmıştır ve her şeyi hakkıyla bilen O'dur.

 

 

Araf 54 Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istiva eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir

 

 

Bitti nokta yaratmakta emretmekte ona mahsustur.

 

 

Şimdide çelişkili ayetleri yeniden yazalım

 

 

Müminun 14 Sonra nutfeyi alaka yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir.

 

Saffat 125 Yaratanların en iyisini bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti

 

 

Çelşiki hala devam ediyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ya Haksöz arkadaşım, sen hala burada mısın yaa? bi süredir yazmıyodun da? naaptın, o sürede bunları mı bulabildin? hala eski tas eski hamam... çığırtkanlık yapıyosun hala "çelişki, çelişki" diye... valla bu çelişki konusuna niye bu kadar takıldın bilmiyorum ama söylediklerimizi duymazdan geldiğin çok açık be kardeşim... ve öyle ki inandırıcılığını yitirmiş durumdasın, söyliim... insan biraz okurda, bi kere anlamaya çalışır... ma sen söylemiştin zaten, "kafama göre yorumluyorum" diye... sen kafana göre takıl o zaman buralarda...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

................

islamda kıssasa kıssas yoktur bunu birçok müslüman bilir.

Allah birçok ayetinde tövbe edenler kurtuluşa erecektir diyor. Yürekten tövbe edenler ve yaptıklarından pişman olanlar.

sen yine burada tutmuşsun ayetin bir bölümünü almışsın bak Allah böyle böyle diyor ama diğer ayetinde cezalandırılacaktır diyor yazmışsın. Evet cezalandırılacak ama pişman olup tövbe edenlerde kurtulacak

bu çelişki değil bir AÇIKLAMA bir HEDİYEDİR

 

Bakara/179

Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki korunursunuz.

 

Bakara/194

Haram ay, haram aya karşılıktır. Hürmetler kısas kuralına tabidir. O halde kim size saldırırsa, size saldırdığı gibi siz de ona saldırın, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.

 

İsrâ/33

Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.

 

İslamiyetteki kan davasına Allah'ın teşviki.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakara/179

Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki korunursunuz.

 

Bakara/194

Haram ay, haram aya karşılıktır. Hürmetler kısas kuralına tabidir. O halde kim size saldırırsa, size saldırdığı gibi siz de ona saldırın, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.

 

İsrâ/33

Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.

 

İslamiyetteki kan davasına Allah'ın teşviki.

değerli arkadaşım

 

kısasa izin verildiğini bilen hiç bir müslüman birini öldürmeye cesaret edemez. mutlaka karşılığını bulacağını bilir. Aynı zamanda haklı bir sebeb olmadıkça diye dikkat çekiliyor ancak birinin bir yakınını öldüreninde canının yanacağını bilmesi demek adam öldürmekten uzak durması demektir. Kan davasını teşvik etmek demek değildir. Hz. Muhammet Kuran'a aykırı bir söz söylememiştir veda hutbesinde kan davasını kıyamete kadar kaldırdığını söylemiş olduğuna göre Kuran nasıl kan davasını teşvik ediyor diyebilirsiniz.

 

Kuran bunu bir caydırıcılık olması açısından vermiştir. Aklı başında ve merhamet sahibi hiç kimse haksız yere can almaz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli Sardunyam,

Yukarıda alıntı yapmış olduğunuz ayetleri nasıl açıklayacaksınız öyleyse?

O ayetleri yokmu sayıyorsunuz?

 

Kuran bunu bir caydırıcılık olması açısından vermiştir. Aklı başında ve merhamet sahibi hiç kimse haksız yere can almaz.

 

Bakınız sevgili Sardunyam,

Diyelimki caydırıcılık açısından söylendi.

Haklı bir sebep olmadıkça diyor.

Diyelimki birisi gerçekten haklı, o zaman Kuran onu yinede can almaktan caydırıyormu? Yoksa teşvikmi ediyor?

 

İsrâ/33

Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir

 

Saygı ve sevgilerimle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

evrensel yani nereden ne yakalasam diye uğraşıyorsun sanki. :)

 

hayır ayetleri yok saymıyorum bunu yapamam ben Kurana iman etmişim.

 

Kısasta sizin için hayır vardır demesinin sebebini açıkladım. birini öldürmeye niyet edenin onu yapmadan önce düşünmesi gerekir ben bunu yaparsam karşılığını bulurum diye.

 

yoksa Kuran kan davasını teşvik ediyor demek haksızlıktır. tam tersine haksız yere insan öldürmeyi men ediyor. ve kısası getiriyor ki karşılığı bulmaktan çekinelim.

 

insanların başına haklı sebebler gelebilir. sağlıklı hiç bir insanın bir insanı öldürmeyi düşüneceğini sanmıyorum ama bir saldırıya uğradığımızda kendimizi korumak zorunda kaldığımızda bunu yapmanın vebali yok.

 

hukuktada nefsi müdafa var değil mi? yani hafifletici sebebler.

 

selamlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah'ın yaratması yoktan, örneksiz yaratmadır

insanda tecelli eden yaratma sıfatı ise örnekle yaratmaktadır

Allah'ın yaratmasından bahsederken örneksiz yaratmayı düşünmek gerekir

yaratanların en güzeli derken de bu ayrım vurgulanır

yani yaratanlar örnekli yaratır

ama yaratanların en güzeli örneksiz yaratandır

 

syg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Enam 32 Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttaki olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hala akıl erdiremiyor musunuz

 

Ankebut 64 Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!

 

Hadid 20 Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlat sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ziraatçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.

 

 

Muhammed 36 Doğrusu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder ve sakınırsanız Allah size mükafatınızı verir. Ve sizden mallarınızı (tamamen sarfetmenizi) istemez. *

 

 

Şimdi bu ayetlerle çelişen ayet

 

Enbiya 16 Biz yeri, göğü ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah'ın yaratması yoktan, örneksiz yaratmadır

insanda tecelli eden yaratma sıfatı ise örnekle yaratmaktadır

Allah'ın yaratmasından bahsederken örneksiz yaratmayı düşünmek gerekir

yaratanların en güzeli derken de bu ayrım vurgulanır

yani yaratanlar örnekli yaratır

ama yaratanların en güzeli örneksiz yaratandır

 

syg

 

Sayın horara,

 

Allahın yaratması,yoktan örneksiz yaratmasıdır diyorsunuz.Ve sanrım şu ayete göre bunu söylüyorsunuz.

 

Yasin 82- O'nun emri, bir şeyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da hemen oluverir.

 

Bildiğinizi varsayarak, kuranda topraktan ve sudan yaratılma ile ilgili ayetler var.Sümer tanrılarının sudan ve topraktan yaratma ile ilgili efsaneleri de var. Peki bunlara ne diyeceksiniz. Bu nasıl örneksiz yaratma ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Haksöz, size bir çok arkadaşımız gerekli cevapları vermişler bu konuda ama siz hala sadece kendinizi meşru görmekte deam ediyorsunuz ve alakasız bir şekilde mantıksız bahaneler buluyorsunuz.

 

Bende bu gerekçeler yüzünden Haksöz'e cevap vermeyi bıraktım..

Yazdığı bütün ayetleri tek tek izah etmemize rağmen geriye dönüp hayır o, o değil yada evet o, odur demedi..

Seri bir şekilde yazdı çeşitli yargılarda bulundu geçti..

Biz arkadan toparladık geldik fakat okuyan okudu okumayan okumadı..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.