Φ di-lara Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2005 ÖLÜMÜN ÖTESİNE KADAR Dün olduğu gibi, bugün ve yarın, Hep seni sevdim, seveceğim… Ölümün ötesine kadar olsa yolum, Hep seni sevdim, seveceğim… Yüreğime işledim adını senin, Değişmedi hiç kalbimdeki yerin, Sendin benim canım ve ciğerim, Hep seni sevdim, seveceğim… Nuray Lale, 30 Temmuz 2005 O GÖZLER Ah o gözler, ah o gözler, Düş mavisi bakan o gözler! Bir ajur gibi deldiler yüreğimi; Ah o gözler, ah o gözler... Ruhumun şahdağlarını Yerle bir eden o gözler... Ah o gözler, ah o gözler, Pipodan çekilen bir nefestiler... O gözler, ah o gözler, Sihirli bir ayna gibiydiler... Aklımı baştan çıkaran o gözler, İlahi bir beste gibiydiler... Nuray Lale, 03 Ağustos 2005 MAVİ GÖZLERDE BATAN GEMİM Yüreğimi sarı bir kağıda kurdaleyle sarmalayıp, Verdim mavi bakışlı bir sevgiliye… Bir şiir yazmıştım kendisine, Cevap gelmedi o günden bu güne… Kır çiçekleri gibi kokan satırlar yazmıştım ona, Titremişti kalemim, rüzgarda titreyen gelincikler gibi… Anlayamadım şimdiye kadar nedenini, Demek daha çok öğreneceklerim var benim... Bir gemi batırdım onun mavi gözlerinde, İçinde vazgeçilmez bir hazinem vardı... Rüyalarımla birlikte yitiverdi herşeyim, O denizin dibinde gömülü şimdi sevgim... Nuray Lale, 04 Ağustos 2005 YOKLUK VADİM Bir bilinmezler vadisinden geldim, Öyle derin, öyle sonsuz, Çağlar mı, asırlar mı geçti, bilmiyorum! Bildiğim bir şey varsa; Öğrendiğim her şeyden geçip, Yine bilinmezler vadime gideceğim... Varlığı yoklukta, yokluğu varlıkta aradım, Her şey yer değiştirdi, hep şaşırdım... Bir hayat yaşadım, ömürler yetmedi, Silinip, yeniden yazıldı hep kaderim... Uçurumlardan atladım, Birden yükseldiğimi gördüm, Bıraktım herşeyi, sınırsız bir güvenle doldum, Sonun en sonuna vardım, yine başa döndüm, Bir noktada karanlığa, diğerinde ışığa gömüldüm... NURAY LALE, 10. Ocak 2005 IŞIKLARDA DANS Ver elini yüreğimin yol arkadaşı, Sana ışıklarda dans etmeyi öğreteyim... Bir seyrüsefer edelim seninle, Kimseciklerin bilmediği bir yere... „Kimsiniz, nereden gelirsiniz?“ diye soran olursa, “Nehirler ülkesindeniz!“ dersin... “Hangi rüzgar getirdi, Sizi“, diye sorarlarsa, „Bir tufana tutulduk, kendi çayırımızda”, dersin. “Kayıklarımızı birbirine bağlayarak; Güç bela kurtulduk, o tufandan... Sonra kristal kayalara yazılı ulvi bir rüya gördük, Ve kalbimizi sınırsıza düşürdük... Taşkın akan çağlayanlar olduk, Rüzgardan tüy gibi elbiseler giyindik, Mevsimlere aşk şarkıları besteledik, Kuşlara suzi-nağmeler dinlettik... Milyonlarca kilometre yol aldık, Ve sonunda günlük tutulmayan bu yere vardık... Şimdi işimiz gücümüz ışıklarda dans etmek seninle... Allah’ın yarattığı her şeyledir dansımız, Ve yalnız biz varız, evren mekanımız, Sonsuz bir danstayız, bitmez hiç dansımız... NURAY LALE, 16 Temmuz 2005 ESİN PERİM Benim güzeller güzeli Esin Perim, Meryem anam, Fatma anam, Rabiam, Baş tacımsın sen benim, Bilsen seni nasıl özledim... Bazen gider, geri gelmez olursun, Hiç beklemediğim anda gelirsin sonra... Bir kelebek misali konarsın parmağıma, Kanatlarında bir kelam ve birkaç mısra... Esrik nağmeler taşırsın yüreğime, Gül yaprağı reçineli dudaklarında... Bazen geldiğini hisseder, fakat seni göremem, Kafam meşguldur o an, seni farkedemem... Hediyelerin elinde gidersin geldiğin yere, Evde yokmuş dersin, kendi kendine... Sonra bir kelime duyarım birilerinin ağzından, Ya bir mekanda, ya da bir ekranda, Senin sesini her yerde tanırım, O an buluşuruz seninle aynı frekansta... Bazen şiirimi sen yazarsın, Kıyamam o yüzden hiç bir kelimene, Değiştirmek ne haddime, Sen yeterki hep gel ziyaretime... NURAY LALE, 15 Ocak 2005 AÇIK MEKTUP Sana mısralar bırakıyorum sevgilim, Belki bir gün bir yerde rastlarsın onlara… Kim olduğumu sorma sakın kimseye, Gerçek portremi tanımaz hiçkimse… Hayal gözünle görmek istersen beni, Esmer, şakakları çıkık, topuz saçlı, Küçük ve zarif bir kadın düşün… Bir gece kadar derindir kahverengi gözlerim, Suları dinmiş bir aynadır yüreğim, Açık bir sinemadır bütün ömrüm.... Sana şiirler, senaryolar, romanlar bırakacağım, Senin için düşünüp, senin için yazacağım... Görmesen de beni, Sana ben adımı bırakacağım... Nuray Lale, 07 Ağustos 2005 ÖLÜYORUM YAŞAM SAVAŞINDA İçimde bir acayip aşk var, Dört nala giden bir ata benzer, Ne dizginlerden anlar, ne söz dinler, Kime ikram etsem, hayrete düşer… Aklım dünya seyahatına çıkmış, Evde yok fikrim, Bambaşka bir zamandayım... Kafesimin kapısını kapadım, Kuşum daha önce uçmuş… Ağladığım zamanlar vardı, Şimdi artık ağlayamıyorum… Yüzüyle gülene çok rastladım, Kalbiye seveni bulamıyorum… Hayatın dikenlerine katlandım, Gül kokar o yüzden satırlarım, Kumsalda çakıl taşları değil, Denizin dibinden mercan topladım… Bir mısrada değişiverdi hayatım, Ben unutsam, unutmuyor bilgisayarım, Dudaklarım sussa, gözlerim haykırıyor, İçimde bir hasret var, durmadan kanıyor... Ne olurdu ömür yazın gelip, Kışın giden bir göçmen kuş olsaydı... Hep kışlar yaşadım oysa; Hiç gelmedi beklenen bahar… Ölüyorum yaşam savaşında, Bir ateşi bahar ki, cehennem sıcağında... Bir güzide yapraktır ömrüm, Ebediyet yolculuğunda... Nuray Lale, 13 Ağustos 2005 İÇİMDEKİ DEPREMLER İçimde gömülü durur yüzlerde şiddetli deprem, Defalarca yıkılıp, yapıldım yeniden... Koca bir şehir değil, bir kıtayım ben, Ruhumu hiç sormayın, o bir evren!.. Yüksek basınç altında işledim ben onu, Kıratla ölçülemeyecek kadar değerli; Altın, platin, titan değil, Bambaşka bir madendir o... Bu bedende, bu ruhta, Bir kadın oturur, eşsiz güzellikte, Onu dokuyan tezgahlar, Yeryüzünde değil, göklerde... Melekler işler her gece onun ruhunu, Göz kamaştıran ipekten ipliklerle, Renk renk, desen desen, dokunmuş, Bin kadından bir tek resimdir o... Nuray Lale, 25. Ağustos 2005 " Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2007 DÜŞLERİMİN SARAYI Düşlerimde bir Sarayım var benim, Tepelerin tepesine kurulu... Doksan dokuz basamaktan çıkılır, Dört bir yönden, alimler yurdu... Bir tek doğruluk açar kapılarını, Hakikatten başka yoktur kilidi... Sır dolu duvarları Sahteliklere kapalı... Duvarlarını insan sevgisi süsler, Yiyecek, içecekler ışıktan... Saltanat sürer içine bir giren, Ebediyetin, ebediyetinden... Var ise elinde bir meşalen, Kalpten kalbe boşalan, Ve yahutta bir gerçek işalen, O zaman davetlisin, sen! .. Sihirlidir duvarları, sokakları, Göremezsin, hep maddiyat peşinde koştuysan, Gözlerinle açarsın yolları, Yaşarken çevrene ışık saçtıysan... Nuray LALE Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.