Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

evrim aldatmacadan ibarettir


pozitif ivme

Önerilen İletiler

Ben o saydığın bilimlerin hangisine karşıyım da sorumun cevabı bilim dallarıymış gibi sunmuşsun.Açık ve net söylüyorum.

Psikoloji ve sosyoloji dediğin o bilimler diğer bilimler gibi olgurı inceliyor bilinenleri buluyor bilinenden hareketle sonuç çıkarıyor.İnsan psikolojisi buymuş, toplum sosyolojisi buymuş diyor.Buna da kimse bir şey demiyor zaten.İnancım araştırmalara inanma demiyor.Onları araştırma demiyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilimin din ile alıp veremediği yoktur. Dini tartışmaz, dönüp bakmaz bile...

Ancak dinin bilimle alıp veremediği çoktur. Bu yüzden işine geldiğinde bilimi kullanır, işine gelmeyince yalanlar.

Bilimin sonuçları dini sarsar çünkü.

Tarih boyu bu şekilde gelişmiştir. Din bu yüzden evrilmiştir tek tanrılı haline...

Hangi araştırmanın sonucu dini yalanlamıştır.Hem dönüp bakmaz diyorsun hem de yapılan araştırmalar sonucunda bilim dini yok etti diyorsun.Bunu bilim mi diyor sen mi diyorsun?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hangi araştırmanın sonucu dini yalanlamıştır.

 

Örneğin bugün tartışılanlar...

 

Hem dönüp bakmaz diyorsun hem de yapılan araştırmalar sonucunda bilim dini yok etti diyorsun.Bunu bilim mi diyor sen mi diyorsun?

 

Bilim yola bu şekilde çıkmaz diyorum. Sadece soru sorar. Ama bulguları dinin söylediklerinin tersidir her zaman. Şimdi anlatabildim sanırım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilim dinle uğraşamaz öyle mi?Din de büyük bir olguysa niye şu vakte kadar ispatlanmış bir teori getirmedi tamamen dinle ilgili.Bilim hayatın her yeri diyorsun insanların yaşamında büyük yer eden din olgusu bilimin dışında kalıyor, önemsemiyor garip bir mantık.Hani her şeyi çevreliyordu bilim?Yanlışlığı ispatlanana kadar inanmaya devam mı; yada ispatlandı da bu kadar dünya insanının haberi mi yok hala inanmaya devam ediyor?

SAYGILARIMLA...

 

Hala aynı şeyleri söylüyorsun.Soru soruyorum cevapları yuvarlayıp gönderiyorsun.Bilimin hangi söylediği dinin tersi?Bugünkü tartışma diyorsun kendi kafanda kurguladığın dini çürütüyorsun.Benim inandığım neyi çürüttü o araştırma. Ve o araştırma sonucu şu soruyla mı başlatılmış:Din her şey yoktan var edildi diyor.Antitez hayır yoktan varedilmedi zaten vardı.

Nedir bulunan?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hala aynı şeyleri söylüyorsun.

 

Bunu sebebi açıktır. Hala aynı şeyleri söylettiriliyorum demek ki...

 

Soru soruyorum cevapları yuvarlayıp gönderiyorsun.

 

Cevaplar açık ve nettir. Net olmayan bir şey varsa belirtin daha da anlaşılır hale getirelim...

 

Bilimin hangi söylediği dinin tersi?

 

Örneğin evrim kuramı ve yaratılış teorisi, örneğin levha tektoniği ve dünyanın 6 günde yaratıldığı, Nuh Tufanı...

 

kafanda kurguladığın dini çürütüyorsun.

 

Kafamda din mi kurgulamışım?

Biraz daha açıklarmısınız nasıl bir din kurgulamışım?

Ben dini teoriler ile bilimsel verileri karşılaştırıyoum anlaşılması bu kadar güç mü?

 

Benim inandığım neyi çürüttü o araştırma.

 

Senin neye inandığını bilmiyorum ki?

Önce neye inandığını söyle...

Bildiğim tek şey durup dururken karşı çıktığın...

 

Ve o araştırma sonucu şu soruyla mı başlatılmış:Din her şey yoktan var edildi diyor.

 

Yoktan var edildi mi? yoksa edilmedi mi? diye bir tartışma olamaz bilimde...

Yeterince açık değil mi?

Burada mühim olan bakterinin laboratuvarda üretilmesi. Canlı üretilmesi. Can vermek yani... Hani şu sadece Allaha has olan şey... İşte onun önemli adımları kaydedilmiş. Bu anlatılıyor haberde. Tabi o haberi tartışıyorsak.

 

Antitez hayır yoktan varedilmedi zaten vardı.

Nedir bulunan?

 

Bu konuda bulunan bir şey yok!

 

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bugüne kadar ne söylendiyse hepsi yalandır, hepsi aldatmacadır, hepsi bir diğerini yıkmayı amaçlamaktadır.

 

şunu çok iyi bilmekteyiz ki her iki taraf, hatta 3. ve 4. taraflar dahil, hiç kimse ilk canlıdan, günümüz canlılarına kadar geçen dönemi herkese kabul ettirecek bir netlik getirememiştir. boşa beklemeyin gelmeyecektir, nedeni ise bunu araştırıp günümüz teknolojilerini daha da ileri götürecek 1000 senemiz kalmamıştır. dünya kalacaktır ama insanlar için büyük felaketler geldi kapımıza dayandı bile...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bugüne kadar ne söylendiyse hepsi yalandır, hepsi aldatmacadır, hepsi bir diğerini yıkmayı amaçlamaktadır.

 

 

Sen doğrusunu nereden biliyorsun?

Bildiğin bir şey varsa anlat biz de öğrenelim ha?

 

 

şunu çok iyi bilmekteyiz ki her iki taraf, hatta 3. ve 4. taraflar dahil, hiç kimse ilk canlıdan, günümüz canlılarına kadar geçen dönemi herkese kabul ettirecek bir netlik getirememiştir.

 

Netlik getirememek yalan olduğunu mu gösterir?

 

boşa beklemeyin gelmeyecektir, nedeni ise bunu araştırıp günümüz teknolojilerini daha da ileri götürecek 1000 senemiz kalmamıştır. dünya kalacaktır ama insanlar için büyük felaketler geldi kapımıza dayandı bile...

 

Nereden biliyorsun?

Bildiğin bir şey varsa anlat biz de öğrenelim ha?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sazan balıklarından türetilmiş olan o güzelim renk ve şekillere sahip Japon balıklarını hepiniz bilirsiniz. Bunların ilk üretimi 1600 sene öncesine kadar gitmektedir. İlk olarak Çin'de, kaverenkli sazan balıklarından daha iyi renkte olanlarını ayırıp gitgide daha canlı ve parlak renklere sahip balıklar üretmişler. Daha sonraki işlemlerle farklı şekillere sahip balıklar da elde edilmiş...

 

Günün birinde bizim inanılmaz güzellikteki Japon balığımıza (süs balığı) kendisinin sazan balıklarından türedikleri söylenmiş... O da itiraz etmiş tabi, beğenir mi sazan balığını? "hadi canım!" demiş... Sana maymundan türediğin söylense inanırmısın? :stuart:

 

Şimdi aslında şunu söylemek istiyorum. Aslında evrimi çevremizde bile görmemiz mümkün. Teorik olarak bunun evrim kapsamına girip girmediği tartışılabilir, bu ayrı. Ama şu bir gerçek ki, canlılar değişir, farklı şekillere girebilir ve evrilir. Belki doğal yollar ile belki de insan müdehalesiyle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tübitak Bilim ve Teknik Dergisinden alıntıdır.

 

Evrimin kanıtı olarak neleri sayabiliriz?

 

Evrim, canlılığın zaman içerisindeki değişiminin göstergesidir. Dünya üzerinde yaşamış olan türlerden %99’unun, günümüzde soylarının tükendiği düşünülmektedir. Soyların tükenmesi, canlılığın evrimleşmesinin bir yoludur. Evrimin temel bileşenlerinden birisi olan “doğal seçilim”, ortam şartlarına uyum sağlayamayan veya diğer türler arasında başarısız kalan türlerin, doğa tarafından seçilime uğrayarak sayılarının azalmasını ve sonunda da ortadan kalkmalarını gerektirir.

Canlıların sahip oldukları kalıtım maddesi (DNA), canlılar arasındaki akrabalık derecesinin temel göstergesidir. Kural olarak, yakın akraba olan türlerin veya aynı atasal canlıdan evrimleşerek bugünkü halini almış olan türlerin, DNA’larındaki baz dizilimleri birbirlerine benzerdir. DNA benzerlik derecesi, türlerin birbirlerine ne denli yakın akraba olduklarının en önemli ve tartışmasız kanıtıdır. Örneğin; goriller ile aynı ortak atadan evrimleşmiş olan insanların (lütfen dikkat ediniz, gorillerden evrimleşmiş değil!!) DNA’ları, birbirlerine çarpıcı şekilde benzerlik gösterir. Bilim adamları tarafından, canlı gruplarının gen frekansları ve protein yapıları üzerinde yapılan araştırmalarda, zaman içerisinde meydana gelen evrimsel değişiklikler ortaya çıkarılmaktadır.

 

Evrim teorisine göre, dünya üzerindeki tüm yaşam formları, ortak bir atadan gelmektedir ve birbiri ile akrabadır. Evrimin en önemli iki kanıtı olarak fosilleri ve “homoloji”yi sayabiliriz.

 

Fosiller, bize günümüz öncesinde yaşamış olan canlı formları hakkında bilgiler verir ve canlılar arasındaki akrabalık derecelerinin tanımlanmasına yardımcı olur. Homoloji ise, ortak kökenlerden gelişen yapıları inceler. Sucul memeliler olan balinalarda, yürüme işlevleri olmamasına rağmen kalça kemerlerinin kalıntıları bulunur. Çok büyük bir ihtimalle bu canlılar, karasal yaşama uyum yapmış olan yürüyen memeliler ile ortak bir atadan evrimleşmiştir. Paleontologlar tarafından, daha gelişmiş arka üyelere sahip olan fosil bir balina formu (Pakicetus) bulunmuştur. Bu da, balinaların yürüyen memelilerden evrimleşmiş olmalarını teorisini doğrulayan bir kanıttır. Çünkü bu teoriye göre, eskiden yaşamış olan balinalar, atalarına daha fazla benzerlik göstermelidir.

 

Diğer bir ilginç fosil, tıpkı kuşlar gibi tüylü kanatları olan bir dinozora aittir: Archaeopteryx. Kuşlara benzer kanatları olan bu dinozorun, kuşların aksine dişlerinin olması oldukça ilginçtir. Bu durum, kuşlar ve dinozorların ortak bir atadan evrimleştiği ve kuşların, dinozorlardan arta kalan son gelişmiş örnekler olduğu şeklinde yorumlanabilir.

 

Analoji ve homoloji kavramlarını birbiriyle karıştırmamak gerekir. Analog iki organ, aynı işleve sahip olabilir ancak kökenleri farklıdır. Homolog organların ise kökenleri aynıdır. Örneğin böceklerin kanatları ile kuşların kanatları, aynı görevi görmelerine rağmen farklı kökenlerden gelişmiştir. Bu nedenle de homolog değil, analog organlardır ve kuşlar ile böcekler yakın akrabalar değillerdir. Birbiriyle yakın akraba olan türlerde, homolog organlar bulunur. Homolog organların işlevleri her zaman aynı olmayabilir. Örneğin; balinaların ön üyeleri (yüzgeçleri), yarasaların kanatları ve insanların elleri homologdur, ancak bu farklı memeli gruplarında, farklı işlevlere sahiptirler. Kuşların ve yarasaların kanatları da homologdur. Her ikisinde de bir üst kol kemiği (humerus), alt kol kemikleri (radius ve ulna), bilek kemikleri ve parmak kemikleri bulunur. Yani, aynı genetik plandan çıkmışlardır.

 

Deniz Candaş

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrimin kanıtı: 4.2 milyon yıllık fosil...

 

Afrika'da yeni ortaya çıkarılan bir fosil, insanın evrim halkalarını bir araya getiren önemli bir bulgu ortaya koydu.

 

Etiyopya'nın kuzeydoğusunda bulunan 4.2 milyon yıllık fosil, insanın atalarının bir türden diğerine nasıl büyük sıçramalar yaptığı konusundaki bilinmeyenlere ışık tutacak nitelikte.

 

Australopithecus anamensis (anam: Turkana dilinde 'göl' anlamına geliyor) fosili, insan evriminin üç temel aşamasının daha önce keşfedildiği ve 6 milyon yıla yayılan yedi insansı türün daha bulunduğu Orta Avaş'ta ortaya çıkarıldı.

 

Araştırma makalesini kaleme alan antropologlar, "zaman içinde süregiden evrim zincirini bulduk. Bu, tek bir yerde zaman içinde meydana gelen evrimin kanıtı" diyor.

 

6 MİLYON YILLIK KISA FİLM

 

'Nature' dergisinde yayımlanan makalede bilim insanları, Australopithecus türlerinin yeni olmadığını, ancak bulunduğu yerin, insana benzeyen türlerin bir aşamadan diğerine geçişini gösterdiğini yazdı.

 

Bilim insanları, bu yedi türün birbirinden bir günlük yürüyüş uzaklıkta bulunduğunu belirterek, evrimin değişik aşamalarının tek bir bölgede bulunmasının, 6 milyon yılı kapsayan kısa bir evrim filmine benzediğini kaydetti.

 

BOŞLUKLAR DOLUYOR

 

Yeni fosil, Ardipithecus ramidus ile Australopithecus anamensis arasındaki boşluğu doldurmada büyük önem taşıyor. İki türün bağlantılı olduğu teorisi, 11 yıl önce Kenya'da Australopithecus fosili bulunduğunda ortaya atılmıştı.

 

Bilim insanları, Ardipithecus ortadan kalktıktan sonra aynı yerde Australopithecus'un yeni bir tür olarak ortaya çıktığı fikrini de tamamıyla reddetmiyor.

 

İNSANIN EVRİMİ

 

» Orrorin tugenensis: 6 milyon yıl önce

» Ardipithecus ramidus: 4.4 milyon yıl önce

» Australopithecus anamensis: 4.2-3.9 milyon yıl önce

» Australopithecus afarensis: 3.6-2.9 milyon yıl önce

» Kenyanthropus platyops: 3.5-3.3 milyon yıl önce

» Australopithecus africanus: 3-2 milyon yıl önce

» Australopithecus aethiopicus: 2.7-2.3 milyon yıl önce

» Australopithecus garhi: 2.5 milyon yıl önce

» Australopithecus boisei: 2.3-1.4 milyon yıl önce

» Homo habilis: 2.3-1.6 milyon yıl önce

» Homo erectus: 1.8-0.3 milyon yıl önce

» Australopithecus robustus: 1.8-1.5 milyon yıl önce

» Homo heidelbergensis: 600-100 bin yıl önce

» Homo neanderthalensis: 250-30 bin yıl önce

» Homo sapiens: Günümüz insanı

 

Alıntıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

evet arkadaşlar bu teoriyi çürüttüm.. hemen savunduğum teze geçiyorum

 

evrim teorisine göre doğal seleksiyon sonucu kullanılmayan organ körerir ve yok olur.. peki atalarımız maymunlar olduğuna göre ağaçlara tırmanma kuyruğumuzu kullanma gibi hareketleri iyi yapıyor olmamız gerekiyor o zaman bu uzulları nasıl kaybettik..

 

çünki kullanılmayan organ körerir ve yok olur bu kurama göre... bu kadar

 

nasıl :P

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanlığın gözü evrenin ve varoluşun sırlarını aydınlatacak büyük deneyde. Temmuz ayında İsviçre’nin Cenevre kentindeki Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi’nde (CERN) yapılacak deney için 2 bin bilim adamı çalışıyor. AKŞAM büyük sırrın çözüleceği dünyanın en büyük bilimsel kuruluşuna girerek deney öncesi sürdürülen çalışmalara tanıklık etti. Bu büyük ve tarihi keşifte CERN’ün kadrolu tek Türk bilim insanı Parçacık Fiziği Uzmanı Yardımcı Doçent Doktor Bilge Demirköz yol göstericimiz oldu.

 

 

 

Dünyanın nefesini tutarak sonucunu beklediği CERN’deki deneyde, 14 yılda 8 milyar dolar harcanarak inşa edilen dünyanın en büyük parçacık çarpıştırıcısı LHC (Large Hadron Collider-Büyük Hadron Çarpıştırıcısı) ile evrenin yaradılış bulmacasındaki eksik parça yerine oturtulacak. Bu deneyde en büyüğü ATLAS olmak üzere, CMS, ALICE ve CMSD isimli 4 dev detektör kullanılacak. Bilim adamları, dünyanın en büyük parçacık çarpıştırıcısı (LHC) sayesinde evrenin oluşumuna yol açan Büyük Patlama’yı (Big Bang) laboratuar ortamında yeniden yaratacak ve Big Bang sonucunda açığa çıktığı varsayılan parçacıkların (Higgs Boson) sırrını aydınlatmaya çalışacak. Büyük patlamadan sonra ortaya çıkan bu canlı parçacıkların bir enerji alanı ile bütünleşerek madde evreninin yaradılışına neden olup olmadıkları araştırılacak. Maddeye kütlesini kazandırdığı varsayılan ve adını İngiliz fizikçi Peter Higgs’ten alan Higgs parçacığının sırrının çözülmesinin, insanı Tanrı’ya bir adım daha yaklaştıracağı iddia ediliyor.

 

Higgs Boson bazı bilim kurgu yazarları tarafından “Tanrı Maddesi” veya “Tanrı’nın Zerrecikleri” olarak isimlendiriliyor. CERN’deki bilim adamları ise bunu gerçek dışı ve fantastik buluyor. CERN’deki uzmanlara göre, bunu “Kara Madde” olarak tanımlayan ünlü yazar Greg Iles ne dediğini daha iyi bilen bir yazar.

 

HİÇ DURMADILAR

 

Edinburgh Üniversitesi teorik fizikçilerinden Peter Higgs’in 60’lı yıllarda ortaya attığı Tanrı’nın zerrecikleri (Higgs Boson), Büyük Patlama’dan sonra ortaya çıkan parçacıkların adı. Peter Higgs’e göre evren, kendisinin Higgs Alanı adını verdiği bir enerji tarafından yaratıldı. Söz konusu varoluş enerjisi, Büyük Patlama sonrası ortaya çıkan parçacıklarla etkileşime girerek “Higgs Boson” adı verilen zerreciklerin meydana gelmesine neden oldu. Bu zerrecikler maddeye kütle kazandırdı. Higgs’in bu teorisi o dönemde “Physics Letters” gibi saygın fizik dergilerinden kabul görmedi. Ama her yeni görüş veya buluş uzun süre klasik metotları takip edenler tarafından reddedildiği için bilimsel araştırmalar asla durmadı.

 

----------------------------

 

bilim kurgu filmleri gerçek olacak meselaaaa benim yeni teorim bu ÇARPIŞMA sonucunda yeni YARATIKLAR meydana gelecek ve dünyayı istila edecekler.... valla.(ÇOK CİDDİYİM) gülmeyin ama...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dünyada evrime karşı gelenlerin sayısı biliyoruz ki savunanlardan çok daha fazla.Gerçi ben savunanların da karşı gelenlerin de çoğunun pek de detaylı incelediklerini sanmıyorum bu kuramı.Nedenli ya da nedensiz,araştırmış ya da araştırmamış.

 

Ama zurnanın zırt dediği bir yer var ki,şu dinlerini ve dinsel değerlerini küçücük dünyadan hayal bile edemedikleri evrene yaymak gibi bir absürdlüğün peşinden koşan fanatik hıristiyanlar ve akıl hocası papazlarının yaptıkları.Bunlar bilim milim tanımaz,bunların zaten savundukları şey her halikarda,bilim ne derse desin,hiçbir şüphe etmeden iman ve dinlerini yaymaktır.Evrime karşı en önde,sebepsiz heyecan yaratma,galeyana getirme ve duygu sömürüsü gibi taktiklerle arslanlar gibi savaşırlar.Adam satın alırlar,adam satarlar,hedef gösterirler,politikada da eksik olmadıkları için sermayeleri de her zaman boldur bunların.Ama nedir?Din için,namus için,ahlak için.Üstelik de bunların hepsi evrenselmiş.

 

Uzun zamandır da bilime el attılar.O kadar bilimseller ki 2000 senedir İsa diye biri gerçekten yaşadı mı diye oradan buradan uydurma ispatlar toplamaya çalışıyorlar.Ama şimdi bir konu var tabi.''Evrim gerçektir,yani İsa diye biri de yoktur.''derseniz,bu İslam'a da dokunuyor.(Kişisel kanım bu konuda yahudilerin tuzunun kuru olduğudur.)Dolayısıyla hıristiyanlar ve müslümanlar her evrim kelimesi geçtiğinde bir anda kendilerini aynı safta buluveriyor.Oysa benim müslümanlara nacizane tavsiyem: Bir hıristiyan bilimden dem vurmaya başlamışsa oradan hemen kaçın,emin olun onlar söyledikleri ve yazdıklarını kökten saptırmış ve kendi dinlerine ve fantezilerine uygun bir hilkat garibesi haline getirmişlerdir.Onların yazdıklarını okuyup aklınızı kirletmeyin.Müslümanlar kendi bilimsel araştırmalarını geliştirsinler,en azından kopyalamasınlar,tamamen kendi anlayışlarını oluştursunlar bilim alanında.Ne kadar bilimsel olacağı da bu şartlar altında tartışılsın.

 

Bakın,hıristiyanların kitaplarından bizim kitaplarımıza Amerika'yı Kolomb'un keşfettiği geçmiş.Bu ne demektir?Bilim,tarih,insanlık bu mu?Utanç verici,rezilce bir anlayış!Amerika yerlilerin toprağıydı,binlerce yıl önce onlar keşfetti,Hindistan'a gideceğim diye Amerika'ya giden,yerlilere de 'indian' ismi takan hıristiyan Kolomb Efendi değil.Şimdi de aynı şey,bunlar evrim düşüncesine kara çalmaya,dünayaya kendi anlayışlarını satmaya çalışıyorlarsa bilin ki dinlerin değil,sadece hıristiyanlığın yararınadır bu.

 

Evet,evrime göre çok uzun süre kullanılmayan uzuvlar körelir.Bu yüzden papazlar insanlığın soyunun devamı için büyük bir tehlikedir.Çok uzun süre,en yukarıdakinden başlayarak bazı uzuvlarını kullanmadılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dünyada evrime karşı gelenlerin sayısı biliyoruz ki savunanlardan çok daha fazla.Gerçi ben savunanların da karşı gelenlerin de çoğunun pek de detaylı incelediklerini sanmıyorum bu kuramı.Nedenli ya da nedensiz,araştırmış ya da araştırmamış.

.

.

.

Evet,evrime göre çok uzun süre kullanılmayan uzuvlar körelir.Bu yüzden papazlar insanlığın soyunun devamı için büyük bir tehlikedir.Çok uzun süre,en yukarıdakinden başlayarak bazı uzuvlarını kullanmadılar...

Biz Hristiyanlarla sadece evrim konusunda değil,çoğu konuda aynı saftayız.Kuran ehli ile İncil ehli arasında neredeyse yok denilecek kadar bir fark vardır ya da hatta yoktur..Biz inandığımız Kitaplar ile birbirimizi tamamlayanız aslında..Hristiyan kardeşlerimle ilgili yazdıklarınızı anlamaya çalışıyorum ama nedir bu kadar önyargı dolu yazı anlamlandıramadım.Onları az çok takip ediyorum,dinlerini nasıl yaydıklarını da anlamaya çalışıyorum,değerlerine konuşmalarına bakıyorum.Siz ne derseniz deyin ben sanırım onları seviyorum,en azından bizdeki türk hristiyanları.Onlar müslümanları haklı nedenlerinden ötürü sevemese de,Allahtan düşmanını bile seveceksin emri var da İncilden anladıkları,sevgide bize yine de en yakın olarak kalabiliyorlar..Kısacası,örnek gösterdiğiniz ve tepkili olduğunuz kişilerin yaptıkları dine mal edilemez,bugün İslam ülkesi denilen yerlerde öyle uygulamalar varki insanın cihad edesi geliyor.Sorun din değildir,kültürdür çevredir siyaset çıkardır ama sorun din değildir,insanlarla dini ayıramadığınız sürece bu söylemler bitmez..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Biz Hristiyanlarla sadece evrim konusunda değil,çoğu konuda aynı saftayız.Kuran ehli ile İncil ehli arasında neredeyse yok denilecek kadar bir fark vardır ya da hatta yoktur..Biz inandığımız Kitaplar ile birbirimizi tamamlayanız aslında..Hristiyan kardeşlerimle ilgili yazdıklarınızı anlamaya çalışıyorum ama nedir bu kadar önyargı dolu yazı anlamlandıramadım.Onları az çok takip ediyorum,dinlerini nasıl yaydıklarını da anlamaya çalışıyorum,değerlerine konuşmalarına bakıyorum.Siz ne derseniz deyin ben sanırım onları seviyorum,en azından bizdeki türk hristiyanları.Onlar müslümanları haklı nedenlerinden ötürü sevemese de,Allahtan düşmanını bile seveceksin emri var da İncilden anladıkları,sevgide bize yine de en yakın olarak kalabiliyorlar..Kısacası,örnek gösterdiğiniz ve tepkili olduğunuz kişilerin yaptıkları dine mal edilemez,bugün İslam ülkesi denilen yerlerde öyle uygulamalar varki insanın cihad edesi geliyor.Sorun din değildir,kültürdür çevredir siyaset çıkardır ama sorun din değildir,insanlarla dini ayıramadığınız sürece bu söylemler bitmez..

 

 

Sizin hıristiyanları sevmenize denecek birşey yok.Ama herkesin tarih okumaya ve tarihi iyi anlamaya ihtiyacı vardır.Ben bir inançsız olarak dahi,Körfez Savaşları'nda komşumuz Irak'a atılan füzenin üzerine ''Happy Ramadan!'' yazılmasını kendime yediremiyorum.Ben tarihimi unutmuyorum,her ne düşünürsem düşüneyim.Cihad da hıristiyanların misyonerlik hareketleri de insanlığın altını dinamitleyici sonuçlara varır.

Bir hıristiyan için Muhammed bir peygamber değildir.Musa ve İsa'dan sonrasını tanımazlar.Bunu sanırım her müslüman bilir.Size önerim,bir hıristiyan ''Aynı Tanrı'ya tapıyoruz.'' diyorsa işte orada durun ve iki kere düşünün.

Hıristiyanlık için tek bir çıkarım vardır: ''Fethetmek''

İsrail'in Filistin'de yaptığı *********likleri,parasıyla harita değiştirmelerini destekleyenler budist değil.

Irak Savaşı'nı,Haçlı Seferleri'ni,Kızılderili Soykırımı'nı meydana getirenlerin hep hıristiyan olmaları sadece tesadüf demek ki.Demek ki hiçbirinde dinlerindeki onlarla aynı dinden olmayanlara karşı savaşma ve fethetme arzusunun etkisi yok.

Bunların kaynağı dinin özellikleri değilse 2000 senedir hıristiyan olmayanlarla ne için uğraştılar,dersiniz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dünyada evrime karşı gelenlerin sayısı biliyoruz ki savunanlardan çok daha fazla.

 

 

Evrim Kuramı'nın bilimsel statüsü:

Tartışmalarda sıkça ortaya konulan konulardan bir tanesi evrim kuramının bilimsel statüsüdür. Bu konu, eğitim, din, felsefe, bilim ve politika bağlamında sıkça gündeme getirilmektedir. Bu konu daha çok Amerika Birleşik Devletleri'nde Hıristiyan cemaat ve lobilerin öncülüğünde gündeme gelmektedir. Fakat diğer ülkelerde, eğitim ve politikaya uzanmaya çalışan yaratılışçı görüşlerin savunucuları tarafından da gündeme getirilmektedir. Evrim kuramını destekleyen reddedilemez kanıtlar ve neredeyse mutlak denebilecek derecede bir bilimsel konsensüs olmasına rağmen, yaratılışçı şeklinde adlandırılan çevrelerce bilim dünyasında iki kutup varmış gibi gösterilmeye çalışılır. Yaratılışçı çevreler Amerika Birleşik Devletleri'nde, toplumdan büyük oranda destek görmediği iddiası ile Evrim Kuramı'nın okullarda bilim derslerinde okutulmasına karşı çıkmaktadır. Bu konuda Amerika'da yüzbinlerce bilim insanını temsil eden bilimsel meslek kurumları ve onun yanında 72 Nobel ödülü sahibi bilim insanı Evrim Kuramı'nı destekleyen bildiriler yayınlamıştır. Buna ek olarak açılan davalarda evrim kuramının bilimsel olduğu kabul görmüş bir teori olarak kabul edilmiş ve okullarda okutulmasının devamına karar verilmiştir.

 

Bilimsel camianın büyük bölümü, biyoloji, paleontoloji, antropoloji ve diger disiplinlerdeki görüngüleri açıklayan yagane kuramın Evrim Kuramı oldugunda hemfikirdir. 1987 de yapılan bir araştırmanın sonuçlarına gore Amerika'daki doğa bilimleri alanında 500,000 bilim insanından yaklaşık %99.85'lik bir bolümünün evrim teorsini desteklediği ortaya konulmuştur. Evrim-yaratılış tartışmalarında uzman konumunda olan Brian Alters, doğa bilimleri alanlarında çalışan tüm bilim insanlarının %99.9'unun Evrim Kuramı'nı desteklediğini belirtmiştir. Benzer şekilde, dünyanın değişik ülkelerindeki bilimsel çevreler defalarca Evrim Kuramı'nın bilimsel olduğuna ilişkin bildiriler yayınlamıştır[3]. 1987 yılında Amerika'daki biliminsanları arasında yapılan bir araştırma, 480.000 bilim insanından sadece 700 bilim insanının yaratılışçı ve benzeri açıklamalara itibar ettigini, ya da Evrim Kuramı'na karşı şüphe duyduğunu göstermiştir. Ve bu 700 (%0.158) bilim insanından sadece küçük bir bölümü doğa bilimleri alanında akademik çalışma yapmaktadır [4]. Son yıllarda yapılan benzeri karşılaştırmalar, Evrim Kuramı'nı bütünü ile reddeden ya da ona karşı şüphe duyan bilim insanlarının oranının yaklaşık olarak %0.054 civarında olduğunu göstermiştir. Karşı çıkanların %75.1'i biyoloji dışındaki bilim dallarında çalışmaktadır.

 

Yaratılışçıların bilimsel konsensüs konusundaki iddialarını çürütmek icin Amerika Ulusal Bilimler Akademisinin başlatmıs olduğu Steve Projesi [5] bu konuda verilebilecek iyi bir örnektir. Bu projenin amacı, isminde sadece Steve geçen bilim insanlarının kaç tanesinin Evrim Kuramı'nı desteklediğini ortaya koymak. Ortaya çıkan liste (Steve-o-meter) çoğunluğu biyoloji dallarında çalışan bilim insanlarını sıralamakta ve her türden yaratılışçıların, akıllı tasarımcıların (Yeni Yaratılışcı) yayınlamış oldukları listeden daha kalabalık olduğunu göstermektedir. Bilimsel konular, elbette kimin listesinin daha uzun olduğu temelinde tartışılmamalıdır, fakat dünyada bilim dünyasında bir çelişkinin olmadığını, tam tersine çok güçlü bir konsensüsün olduğunu göstermesi açısından güzel ve eğlendirici bir örnek olarak kabul edilmelidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilimsel camianın büyük bölümü, biyoloji, paleontoloji, antropoloji ve diger disiplinlerdeki görüngüleri açıklayan yagane kuramın Evrim Kuramı oldugunda hemfikirdir

 

Bilim dünyası hakkında yazdıklarınız için size katılıyorum sayın Nicleno.Çoğu yeni keşfin tetikleyici unsuru da zaten evrim düşüncesidir.Sağduyulu bilimadamlarının diğerlerinden çok daha fazla sayıda olduklarına da kuşku duymuyorum.

Ancak ben yazımın başındaki ifadeyi dünyadaki genel nüfusun anlayışı ve biyolojiye bakışı için yazdım.Yani bunun içine kültürel değerler,gelenekler,eğitim düzeyi ve özellikle halkları sürüden farksız gören yöneticilerin politikaları girmektedir.

Bilim insanları ne kadar başarılı olurlarsa,ne kadar donanımlı olurlarsa olsunlar,sonuçta bulgularını dünyaya hiçbir sınırlama altında kalmadan açıklayabilmelidirler.Bir bilim insanı deneylerini yapar,kuramlarını geliştirir ve araştırmada sınır tanımaz.Ama ne yazık ki o da politikaya kurban gitme tehlikesi altındadır,bunun birçok örneği tarihte yerini almıştır.

Evrimcilerin başında gelen Richard Dawkins'in A.B.D'de bilim yapmanın gittikçe daha zor hale geldiğini belirten açıklamaları dikkate değerdir.George W.Bush'u ve Tony Blair'i inançlarını devlet politikası haline getirdiklerini irdeleyerek cesurca eleştiren bir bilim adamı olarak Dawkins yaratılışçıların açık hedefi haline getirilmiştir.Yine ne yazık ki bilime ne şekilde ne kadar para ayrılacağı politikacıların belirledikleri birşeydir.Bu politikaların eseri olarak da Dawkins'in kitaplarının yabancı dillere çevrilip bulgularının ve tezlerinin dünyaya ne oranda yayılacağı poltitkanın esiri olmuş dünya halklarının talebine ve bilim anlayışı seviyelerine bağlıdır.

Bir ortaokul öğrencisinin internette heyecanla ilk defa ''evrim'' kelimesini aradığını düşünelim.Karşısına bir bilimsel yazıya karşılık 10 tane A.Oktar'ın sağdan soldan kopyalanmış ''Evrim Aldatmacası'',''Hooop çürüttüm seniiii!'' gibi kin dolu ve evrimciliği tamamen şeytanın işi bir komplo gibi göstermeye çalışan siteleri çıktığında bu çocuğun sağlıklı bir evrim kavramına sahip olma olasılığı nedir?Bu çağımızın en güçlü araçlarından biri olan internet,bilgi kaynağı.

Belirtmek istediğim şey,birileri bilim adına uğraş verirken,birileri paralarıyla ve dünyaya adammış gibi yutturdukları kişilerle istediği gibi at oynattığı müddetçe evrime inanmayanlar çoğunlukta kalacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.