Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

evrim aldatmacadan ibarettir


pozitif ivme

Önerilen İletiler

pr.dr. albert einsteini bilmeyenler olabilir ama bilenlere onun bir sözünü yolluyorum:evrim aldatmacadan ibarettir. çünkü evrimciler tüm deneylerinde soğuk tuzak adı verilen yöntemi uyguluyorlardı.prof miller birdeneyinde bu hileye başvurdu.(bilmeyenlere cevap albert einstainden)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 11 ay sonra...
pr.dr. albert einsteini bilmeyenler olabilir ama bilenlere onun bir sözünü yolluyorum:evrim aldatmacadan ibarettir. çünkü evrimciler tüm deneylerinde soğuk tuzak adı verilen yöntemi uyguluyorlardı.prof miller birdeneyinde bu hileye başvurdu.(bilmeyenlere cevap albert einstainden)

 

Soğuk tuzak derken??? :unsure:

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

pr.dr. albert einsteini bilmeyenler olabilir ama bilenlere onun bir sözünü yolluyorum:evrim aldatmacadan ibarettir. çünkü evrimciler tüm deneylerinde soğuk tuzak adı verilen yöntemi uyguluyorlardı.prof miller birdeneyinde bu hileye başvurdu.(bilmeyenlere cevap albert einstainden)

 

Kaynak nedir ? dini siteler mi ?

 

ben bulamadım böyle bir yorum bilimsel kaynaklardan

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Einstein'in evrimi olumsuzlayan bir tek sozu yoktur. Yalniz onda surekli olarak mahiyetini belirleyemedigi bir tanri inanci vardi. O yuzden de kendisini ateist olarak kabul etmemistir. Einstein'in elestirdigi sey "tesaduf"lerdir. "Tanri zar atmaz" demistir. (God does not play dice)

 

"Ben Spinoza'nin tanrisina, kendisini varligin duzenli uyumu icinde gosteren tanriya inaniyorum. Evrenin kaderini cizen ve insanoglunun davranislariyla ugrasan degil." Bu ve benzer sozleriyle Einstein, varliklar arasindaki duzen ve uyumun bir rastlanti sonucu olusamayacagini belirtmistir. Ama ozellikle "Tanri zar atmaz" sozu evrim karsitligi olarak sunulmak istenmis. Oysa ilgisi yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Einstein'in evrimi olumsuzlayan bir tek sozu yoktur. Yalniz onda surekli olarak mahiyetini belirleyemedigi bir tanri inanci vardi. O yuzden de kendisini ateist olarak kabul etmemistir. Einstein'in elestirdigi sey "tesaduf"lerdir. "Tanri zar atmaz" demistir. (God does not play dice)

 

"Ben Spinoza'nin tanrisina, kendisini varligin duzenli uyumu icinde gosteren tanriya inaniyorum. Evrenin kaderini cizen ve insanoglunun davranislariyla ugrasan degil." Bu ve benzer sozleriyle Einstein, varliklar arasindaki duzen ve uyumun bir rastlanti sonucu olusamayacagini belirtmistir. Ama ozellikle "Tanri zar atmaz" sozu evrim karsitligi olarak sunulmak istenmis. Oysa ilgisi yok.

bilim bilimdir.ve bağımsızdır. hiç bir doğma kabul etmez.

 

bilim adamı da neden niçin diye sormak zorundadır ve benim inancım böyle o zaman böyle olmalı diyerek o defteri kapatmaz.kapatrısa da o bilim olmaz.

burda sorun dincilerin bilimin nedenselliğini ve dinler üzeri olduğunu kabullenememeleri. eisteinin inancından kime ne illa inançlı olmak zorunda mı bu adam. o onun bileceği iş.sanane .Allah mısın yargılıyosun.

ayrıca da bilimde evrim diye bişey vardır.

 

yoksa o zaman neden 3.000 yıl nce bulunan insan iskeletlerinde 20 yaş dişleri yok?

(çünkü insanın evrimi gereği sonradan gelişti)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Einstein'in evrimi olumsuzlayan bir tek sozu yoktur. Yalniz onda surekli olarak mahiyetini belirleyemedigi bir tanri inanci vardi. O yuzden de kendisini ateist olarak kabul etmemistir. Einstein'in elestirdigi sey "tesaduf"lerdir. "Tanri zar atmaz" demistir. (God does not play dice)

 

"Ben Spinoza'nin tanrisina, kendisini varligin duzenli uyumu icinde gosteren tanriya inaniyorum. Evrenin kaderini cizen ve insanoglunun davranislariyla ugrasan degil." Bu ve benzer sozleriyle Einstein, varliklar arasindaki duzen ve uyumun bir rastlanti sonucu olusamayacagini belirtmistir. Ama ozellikle "Tanri zar atmaz" sozu evrim karsitligi olarak sunulmak istenmis. Oysa ilgisi yok.

 

Oktay Sinanoğlu bir programında maddiyatla maneviyatın bilim adamında birleşebileceğini ve hatta birleşmesi gerektiğini söylerken Einstein'ın Yahudi Tasavvufu hakkında kitabı olduğunu da söylemişti...

 

Saygılar...

 

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bilimde Tanrı inancı rahatlıkla olabilir ve bilim Tanrıya ulaşmak için çabalayabilir. Tanrı bir iddia bir varsayım olduğu için bilimin konusu dahilindedir ama hakkında hiçbir veri olmadığı için inceleyemez. İncelenemeyen şey incelenemeyecek anlamı taşımadığı için bilim sadece rafa kaldırmıştır, bir gün bir belirtisi olur ve bilim rahatlıkla bunu konu edebilir.

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bilimde Tanrı inancı rahatlıkla olabilir ve bilim Tanrıya ulaşmak için çabalayabilir. Tanrı bir iddia bir varsayım olduğu için bilimin konusu dahilindedir ama hakkında hiçbir veri olmadığı için inceleyemez. İncelenemeyen şey incelenemeyecek anlamı taşımadığı için bilim sadece rafa kaldırmıştır, bir gün bir belirtisi olur ve bilim rahatlıkla bunu konu edebilir.

 

saygılar

bilimde benim inancım böyle o zaman sonuç bu denmez.......bilim adamı inançlı olsa bile o inançlarını laboratuara girerken kapının dışnda bırakmak zorundadır.çünkü o laboraturda fizik kanunları geçerlidir.mucizeler,tesadüfler ve dogmalar yoktur bilimde.

 

bilim delil olmayan hiç bir şeyi kabul etmez. .bırakın bu dinle bilimi yaklaştırma çabasını.bunların hepsi tuzak.insanları pozitif bilimlerden uzaklaştırmak sadece dine yaklaştırmak ve herşeyi Kuranla açıklamalarını istiyorsunuz.islam dünyası bilimi dinler üstü kabul etmediği için, pozitif bilimlerden nefret ettiği için bilimde geri kaldı ve bilimsel bilgi ve üretene mahkum oldu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunu büyük bir saygısızlık olarak görüyorum, ve konuyu irdeleme gereği duymuyorum size cevap olarak

 

Düşünceler fikirler karşısında aşağılayıcı bir tavır takınmamak lazım, yanlış olabilirim belki ama size düşen yanlışımı göstermenizdi aşağılamak değil

 

SAYGILAR

ben de sizin yazılarınızı ilkçağdan beri bugune kadar tüm bilim tarihindeki bilim insanlarının çabalarına emekelrine saygısızlık olarak görüyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bilimde benim inancım böyle o zaman sonuç bu denmez.......

 

Yazımı dikkatli okursanız böyle bir şey söylemediğimi anlarsınız.

 

 

.......bilim adamı inançlı olsa bile o inançlarını laboratuara girerken kapının dışnda bırakmak zorundadır, çünkü o laboraturda fizik kanunları geçerlidir.mucizeler,tesadüfler ve dogmalar yoktur bilimde.

 

Yazımı dikkatli okursanız, bilimin "veri" olmadan hiçbirşeyi incelemeyeceğinden bahsettiğimi anlarsınız

 

bilim delil olmayan hiç bir şeyi kabul etmez.

 

Yazımı dikkatli olursanız, bilim delil olmasa bile bir şeyi kabul eder gibi bir fikirde olmadığımı anlarsınız

 

insanları pozitif bilimlerden uzaklaştırmak sadece dine yaklaştırmak ve herşeyi Kuranla açıklamalarını istiyorsunuz

 

Yazılarımı dikkatli okursanız, dinlere inanmadığımı tamamen mantıığımın dışında olduğunu anlarsınız

 

islam dünyası bilimi dinler üstü kabul etmediği için, pozitif bilimlerden nefret ettiği için bilimde geri kaldı ve bilimsel bilgi ve üretene mahkum oldu.

 

Felsefik olarak, din herşeyin üstündedir zaten, çünkü herşeyi yaratan bir varlığın olduğu iddiasındadır, bu nedenle bilim dinden üstün tutulamaz sadece dine ışık tutan bir araç olarak değerlendirilebilir.

 

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felsefik olarak, din herşeyin üstündedir zaten, çünkü herşeyi yaratan bir varlığın olduğu iddiasındadır, bu nedenle bilim dinden üstün tutulamaz sadece dine ışık tutan bir araç olarak değerlendirilebilir.

saygılar

 

Ve zaten din dediğimizde temel hayat görüşünü oluşturur; insan bundan bağımsız ilerleyemez...

 

Sanırım burada çok önemli bir ortak noktamız var...

 

Arkadaşların sorunu da sanırım bilimin kendi iç disiplini ile sistemli araştırma sonrası tümele ulaşma arayışını karıştırmaları...

 

Saygılar...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bu söylediğiniz şey yüzünden bilimle din tezat anlayışlar içerir.ikisi kendi içinde ayrı ayrı değerledirilmeldiir diyoruz.

Birbirleriyle tezat oluşturamazlar çünkü bilim aşağıdadır ve kendi iç disipliniyle elde edilen bulgular içerden dışarıya doğru taşınır; adata hücra zarı görevi gören değelendirmeler ve kuramlar da feslefe ile bağlantı kısmıdır, sonrasında felsefe tümele dair doğru düşünme eylemi gerçekleştirir hepsini içine alansa dindir; ama dediğimizi gibi geçişler adeta hücre zarı gibi seçici geçirgen sınırlardan olur...

 

Yani ben bilimin gerçeğe ulaşması için sistematik araştırmasını tabi ki kendi disiplini ile bir çocuk saflığıyla yürütüp genel yargılara varmak ve hayata adapte etmekte de felsefeden yararlanacağını ve hepsinin temelinde de insan olduğu için insandan gelen hayat görüşü yani dini görüş olduğunu düşünüyorum...

 

Ortada bir tezat yok, ortada günümüz zihniyetinin kavramları kendi potasında eritme çabasından doğan karmaşa var...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birbirleriyle tezat oluşturamazlar çünkü bilim aşağıdadır ve kendi iç disipliniyle elde edilen bulgular içerden dışarıya doğru taşınır; adata hücra zarı görevi gören değelendirmeler ve kuramlar da feslefe ile bağlantı kısmıdır, sonrasında felsefe tümele dair doğru düşünme eylemi gerçekleştirir hepsini içine alansa dindir; ama dediğimizi gibi geçişler adeta hücre zarı gibi seçici geçirgen sınırlardan olur...

 

Yani ben bilimin gerçeğe ulaşması için sistematik araştırmasını tabi ki kendi disiplini ile bir çocuk saflığıyla yürütüp genel yargılara varmak ve hayata adapte etmekte de felsefeden yararlanacağını ve hepsinin temelinde de insan olduğu için insandan gelen hayat görüşü yani dini görüş olduğunu düşünüyorum...

 

Ortada bir tezat yok, ortada günümüz zihniyetinin kavramları kendi potasında eritme çabasından doğan karmaşa var...

 

:zorro:

anladığım kadarıyla kavram kargaşası yaşıyoruz.bilimin ''kendi iç disipliniyle''(kastedilen sanırım bilimin gözlem ve deney metodları kullanması veya objektifliği neyse ikiside aynı sonuca bağlanıyo zaten)elde ettiği bulguları felsefe ye aktarmaz.çünkü felsefenin bu bulgulara ihtiyacı yoktur.çünkü felsefe de esas amaç sonuca gitmek değildir sonuca giderken üzerinden geçilen süreçtir.sonuçlara ulaşmak,oluşan sonuçları yeniden bulgu olarak kullanmak bilimin işidir.(bu paragraftan bilimle felsefenin bağlantısız olduğu anlaşılmasın)

dini görüş ise bambaşka bi mevzu.din bir hayat görüşüdür doğru,ama insan bu hayat görüşünü nasıl elde eder?doğuştan mı? hayır.dini görüş elbetteki sosyal çevreden büyük ölçüde etkilenir.neyse dağıtmayalım bi dünya görüşü olan inançlı kişi herşeyden bağımsız bir biçimde kabul etmemiştir.sizin söylediğiniz şöyle bi sonuca bağlanırdı.(herkes bir şekilde doğuştan vb. bir dine mensup olur bu dini anlayışı oluşurken hiçbir çevre şartından etkilenmez.bilimsel çalışmalar günlük hayatı kolaylaştırır,insan ömrünü uzatır vs.ama bilim neticede dine bağlıdır çünkü tümünü kapsayan dindir.)kaldı ki bu da bir dogma olurdu.ve doğruluğunu sınayamazdık.neticede insanın başlangıçta hiçbir dogmayla işe başlamamalı bilimsel objektifliği ilke edinmeli buna göre bi ölçmeli biçmeli sonra bi yargıya varmalı.baya dağıldı konu kusura bakmayın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

anladığım kadarıyla kavram kargaşası yaşıyoruz.bilimin ''kendi iç disipliniyle''(kastedilen sanırım bilimin gözlem ve deney metodları kullanması veya objektifliği neyse ikiside aynı sonuca bağlanıyo zaten)elde ettiği bulguları felsefe ye aktarmaz.çünkü felsefenin bu bulgulara ihtiyacı yoktur.çünkü felsefe de esas amaç sonuca gitmek değildir sonuca giderken üzerinden geçilen süreçtir.sonuçlara ulaşmak,oluşan sonuçları yeniden bulgu olarak kullanmak bilimin işidir.(bu paragraftan bilimle felsefenin bağlantısız olduğu anlaşılmasın)

dini görüş ise bambaşka bi mevzu.din bir hayat görüşüdür doğru,ama insan bu hayat görüşünü nasıl elde eder?doğuştan mı? hayır.dini görüş elbetteki sosyal çevreden büyük ölçüde etkilenir.neyse dağıtmayalım bi dünya görüşü olan inançlı kişi herşeyden bağımsız bir biçimde kabul etmemiştir.sizin söylediğiniz şöyle bi sonuca bağlanırdı.(herkes bir şekilde doğuştan vb. bir dine mensup olur bu dini anlayışı oluşurken hiçbir çevre şartından etkilenmez.bilimsel çalışmalar günlük hayatı kolaylaştırır,insan ömrünü uzatır vs.ama bilim neticede dine bağlıdır çünkü tümünü kapsayan dindir.)kaldı ki bu da bir dogma olurdu.ve doğruluğunu sınayamazdık.neticede insanın başlangıçta hiçbir dogmayla işe başlamamalı bilimsel objektifliği ilke edinmeli buna göre bi ölçmeli biçmeli sonra bi yargıya varmalı.baya dağıldı konu kusura bakmayın.

 

Kavram kargaşası falan yaşamıyorum, şimdi de sizin değindiklerinizi kendi görüşümle irdeleyeceğim...

 

1)Öncelikle dini görüş oluşumu birbiriyle bağımlı bağımsız pek çok etkenle açıklanabilir; salt kalıtımsal olmadığı gibi salt çevreyle de oluşmaz; öyle ki niceleri şarapçı oğlu hacı olur, nicelere hacı oğlu şarapçı olur...

 

2)Felsefe nedir???Felsefe neden bilimin atasıdır???Felsefe=Bilgi sevgisi.Ve yine doğa filozofları da günümüzdeki bilim-teknik anlayışının temelleridir.Felsefe tümele ulaşırken gözlenebilenin bilgisini bir kenara bırakamaz ve yine gözlenebilir olanın bilgisi de asla öylece kalıp bir işe yarayamaz, kuramları ben bilimden felsefeye geçiş olarak alıyorum çünkü katkılar oradan başlıyor bir kere...

 

3)Bilim sonuca varışı ancak teknikle yapabilir ki bu dahi içinde eksik taşır, felsefe asla amaçsız olamaz ki tarih hiçbir şey sunmayanları filozof yazmaz, kurduğunuz araç-amaç bağı yanlıştır ya da eksiktir...

 

4)Dini görüşü öyle ele almışsınız ki adeta nüfus cüzdanı yazısına dönmüş;hayır; din içerdedir ve biz ne yaparsak yapalım dışarı taşar bizimle; bu dogma mı oluşturur diyorsunuz, dogma akıl yoluyla sorgulanamayacak olandır; o zaman kendisini sorgulamayan en hazin dogma öyküsünü yaşıyordur, gerisinde zaten aklın ulaşamayacakları da varken ilk basamağı geçememiştir daha; yani din dogma falan getirmez, dogma ile varolanlar yüreğine inememiş olanlardır, kitaplı dinlerin sunduğu dogma iddia edilenler ise ya hayat disiplini ile ilgilidir(ki aslında evrensel gerçekliktir) ya da zaten aklın yetmedikleridir...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

************** konu felsefeye ve dine kaydırılmış. Bu konuyu açıklığa kavuşturmak gerekiyor.

 

İnsan felsefeden soyutlanamaz. Evrim, mevrim... Bir şekilde diğer canlılardan çok daha gelişkin bir beyne sahibiz ve varlığın, zamanın, benliğimizin, başka benliklerin bilincine varabiliyoruz. Bu yüzden düşünebiliyoruz.

 

O halde temelde felsefe var.

 

Düşünürken iki yöntem kullanıyoruz: Ya dogmatik düşünüyoruz (ki ilk insanlar böyle düşünmeye başlamışlardı) ya da bir mantık silsilesi kurarak bu disiplin çerçevesinde düşünüyoruz.

 

Dogmatik düşünce bazı peşin kabuller varsayar ve her varsayımını bu peşin kabuller üzerine kurar. Din bu şekilde ortaya çıkmıştır. Yani en başa bir atama yaparak, bir ilk neden varsayarak her açıklamayı bu ilk açıklamaya dayandırma yöntemi. Basit, kestirme ve yanlış sonuçlara çok açık bir yaklaşım tarzıdır. Ayrıca tembel ve açıkgöz işidir. Bir çok yanlış, saplantı, dogma, efsane, çatışma, akla hayale gelmeyecek ******* üretme potansiyeli çok yüksektir. Bu üretimlerini de korumak için tabular, korkular, baskılar ve kutsallıklar türetir.

 

Bir mantıksal yöntem kurmak ve tüm çabalarını bu sistematik içinde yürütmek ise zor bir sistematik, çaba ve özveri gerektirir. Tabii zeka da gerektirir ama, zekanın herkeste bulunduğunu varsayarak böyle bir ayrım yapmıyorum. Zekanın yansımaları çok farklı olabilir, o yüzden kriter olarak kabul edilmesi çok göreceli olabilir. Sonuçta bilim yavaş ilerleyen ama ayağını yere sağlam basan bir mekanizmadır. Bir yukarı konulacak basamak titizlikle değerlendirilir, çürük bir basamağa basıp çıkmaya izin verilmez. Hiç bir dogma ve peşin kabule yer verilmez.

 

Bu yavaş işleyişi nedeniyle bazen yetersiz kalır. Bu yüzden insanlar dinin kestirme sonuçlarına ihtiyaç duyarlar. Din yok edip etkisiz kılınacak bir argüman değildir. İnsanların her zaman kestirme çıkışlara ihtiyaçları vardır, olacaktır.

 

Yani temel çıkış noktası felsefedir. Felsefenin iki ürünü olmuştur: Asıl ürünü bilim, yan ürünü dindir. Akılcılık, bir sürecin tüm ürünlerini değerlendirmektir. Dini hayatın dışına çıkarmakta ne yarar, ne de gerek vardır. Dinsizlikten bir yarar sağlandığı hiç görülmemiştir.

 

Sıklıkla yapılan bir yanlış, bilimle teknolojiyi karıştırmaktır. Teknoloji tüm insanlık değerlerinin denetimi altındadır. Teknolojiyi kısıtlayabilir, hatta yasaklayabilirsiniz. Bilim ise önüne, üzerine, herhangi biçimde öncel olarak bir kayıt altına alınıp sınırlanamaz. Bu yapılırsa göç eder. Dünyada göç edeceği hiç bir yer kalmazsa karanlık çağlar geri dönmüş olur. Bu olmayacak diye bir güvencemiz de yok tabii, bilim ne kutsal bir tanrı, ne doğaüstü bir güç! Nasıl bir insan aklını kaybedip deli olabiliyorsa, tüm insanlık da gerçeklik algısını kaybedip karanlık çağlara dönebilir.

 

Zaten bilimsel yöntemi de bunun olmaması için savunuyoruz ve dogmalardan korumaya çalışıyoruz. Din bilimi denetleyemez ve yanlışlayamaz, fakat bilim her zaman dini denetler ve gereğinde yanlışlayabilir.

 

Sonuç olarak: Dini ve bilimsel verileri ayrı ele alın, bağdaştırma veya zıtlaştırma çabasına girmeyin. Bilimi temel alın ama, dinin sunduğu kestirmelerden de yararlanın. Basit bir örnek vereyim: Sekizinci kata çıkmış ve her an atlayacak birine yerçekimi ivmesi hakkında bilgi verip yere çakılma hızını hesaplayıp fizyolojisinin bu çarpmaya vereceği biyolojik tepkileri anlatmak yararsızdır. Ona hayatının bir anlamı olduğundan ve sorunların aşılamaz olmadığından bahsetmek gerekir ve hayatın anlamı hakkında dinden yardım almak son derece yararlı olabilir...

 

NOT: Bilimin kısıtlanabilirliği hakkında tek tartışma, canlılar üzerinde yapılan deneylerdir. Deney, bilimin bir parçası olduğu için bunu gözardı edemeyiz. Her şeyin bir yumuşak karnı vardır, bilimin tartışılabilen yönü de bu.)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yönetime sitemim var. Kelime ve cümlelerimin yerine ***** işareti koymak elbette sansürdür.

 

Eğer başlıkta "pr. dr albert einstain" yazıyorsa, bu başlığı eleştirmem kadar doğal bir şey olamaz. Tabii ki yorum yazmaya mecbur değilim. "Madem beğenmiyorsan yazma" diye bir şey mi var? Beğenmediğimi belirtmeye de hakkım yok mu?

 

Bu yazının neresini beğenebileceğini kestirmek güç zaten. "Pir doktor albert einstain" mi demek oluyor, kim bu einstain, üstelik özel isim bile değil herhalde, küçük harflerle başlamış. Olsa olsa Albert Einstein olsa gerek...

 

Üstelik "evrimcilerin soğuk tuzak kullandıkları" genellemesinin hiç bir anlamı yok, Miller deneyinde oluşan moleküllerin bozunmaması için soğuk tuzak kullanmıştır.

 

Yani arkadaşımız kusura bakmasın ama, pek "pozitif ivme" verememiş. Fazlasıyla negatif ivmeli bir yazı olmuş.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Din başlangıçtan beri vardır, her şeyi kapsar; felsefe daha iyi anlamak ve kapanmış kapıları açabilmek için yola koyulmuştur, sistematik araştırma kendi disiplini ile bilimi meydana getirmiştir...

 

Dine felsefenin yan ürünü diyebilmek için ondan altta bulunması gerekir ki felsefe doğrudan hayat disiplini vb. öğütleri içinde taşıyamaz, ancak üzerinde düşünebilir, felsefe hayata dair sonuç üretemez, yolları açar ve yürümeye çalışır...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İşte Ali kardeşim, "peşin kabul" derken tam da sizin bu söylediklerinizden bahsediyoruz. Siz bu söylediklerinizin böyle olduğunu bilmiyorsunuz, sadece böyle olduğuna inanıyorsunuz. Fakat bilim bu inandıklarınızı doğrulamıyor, bir kısmını da yanlışlıyor.

 

Felsefe yöntem üretir, bilim de sonuç üretir. Sizi yanıltan, bilimin kanıtlara basa basa ilerlemek zorunda olduğu için yavaş işlemesi. Siz bu yavaş işleyişi tatmin edici bulmuyor ve kestirmeden sonuç üretmek istiyorsunuz. Sizi suçlamıyorum, bu da bir yöntemdir. Daha etkili olduğu yerler elbette ki vardır.

 

Sizin inancınıza göre Allah insanları zaten ibadet etsinler diye yarattığı için, elbette dini esas alacaksınız, çünkü bu inanca göre din daha insan yokken vardı. Bu varsayıma göre, felsefe de ancak dini doğrulamak için düşünme aracı olacaktır, çünkü kendi öncesinde var olan bir şeyi reddetme şansı olamayacaktır. Felsefe bu konumda olunca, bilimin zaten hiç şansı yok, din ne diyorsa ancak onun niye öyle dediğinin hikmetlerini keşfetmekle görevli olabilir.

 

Bilimin içinden baktığımızda, bu inancınızı çürütmenin bir yolu yok. Ancak, zaten kimseye bir şeyin olmadığını kanıtlama görevi yüklenemez. Örneğin bir adama "filan bankayı senin soyduğuna inanıyoruz, soymadığını kanıtla, yoksa hapse girersin" denemez. Ancak banka içinde parmak izi gibi bir delil bulunarak suçlanabilir. Bilim de sizin inancınızı çürütmekle yükümlü değil.

 

Ancak bilimsel bulgular bir kanı oluşmasına yardım edebilir. İnsanın yeryüzünde en erken bir milyon yıl önce ortaya çıktığı biliniyor. Bundan önceki (üç, dört milyon yıllık insan fosilleri var) insanları hadi saymayalım. Bunların ne derece insan sayılabileceğinden emin değiliz çünkü. Fakat bir milyon yıl süre içinde ancak 60 bin yıl önceki insanların ölülerini gömmeye ve birtakım törenler düzenlediklerine dair bulgular var. Yazı ve teknolojik buluş diyebileceğimiz tekerlek, ok, demir aletler filan birkaç bin yıllarla ifade edilebilecek kadar yeni bu süreç içinde. Bu insan cennetten her şeyi biliyor olarak gelmiş bir Adem ile Havva'nın nesli gibi gözükmüyor.

 

Ancak bilimden korkmaya gerek yok. Bilim neyi kanıtlarsa kanıtlasın, inanç yok olmayacaktır. Diyelim bilim yapay canlı yapmayı başardı, canlı yarattık yâni. "İşte bakın, yaratma Allah'a mahsus değilmiş, biz de yarattık, o halde Allah yok" denebilecek mi? Hayır. Böyle diyenlere inananlar şu soruyu soracak: "Siz bunu kaç bin yılda geliştirdiğiniz teknolojiyle başardınız. Peki ilk canlı teknoloji yokken nasıl ortaya çıktı? Demek canlılık bir tasarım gerektiriyormuş, o halde yaratıcı var!"

 

Bilim kesinlikle ateist bir dünya yaratmayı amaçlamıyor, bunu bilmelisiniz. Bunu ancak felsefede belli ekoller yapmak isteyebilir. Diyalektik materyalizm örneğin. Felsefeye de sınır konulamaz, dilediğini düşünür. Zaten felsefe birbirinin tam zıttını savunan ekollerle doludur. Bana sorarsanız en kapsayıcı felsefe determinizmdir. Buna karşı da indeterminizm ortaya atılır fakat ben indeterminizmin determinizme antitez olacak güçte olduğunu düşünmüyorum. Bu ak denen bir şeye "hayır kara" demek gibi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...
pr.dr. albert einsteini bilmeyenler olabilir ama bilenlere onun bir sözünü yolluyorum:evrim aldatmacadan ibarettir. çünkü evrimciler tüm deneylerinde soğuk tuzak adı verilen yöntemi uyguluyorlardı.prof miller birdeneyinde bu hileye başvurdu.(bilmeyenlere cevap albert einstainden)

 

Bunu ben de ilk kez duyuyorum ve eminim dini temeli olan bir kaynaktan türemiştir. Bu denli büyük bir bilim adamı, (ki yaptıklarına baktığımız zaman dini çoktan aştığını görüyoruz) evrim teorisine bu şekilde saldıramaz. Eğer doğruysa, aklıma gelen tek şey, evrim çalışan insanların kullandıkları yöntemlere bir eleştiri yaptığı olabilir. Evrimi ezip geçmek değil yani. O denli zeki bir insan hepimizden daha iyi kavrayabilmiştir heralde evrimi, canlıları dünyayı vs. vs..

Kaynak gösterilseydi çok iyi olacaktı...

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

Bilim hayatın her alanını doldurabilecek bir yapımıdır?Hayatın neresindedir?Sosyal bir hayat,insani ilşkiler, duygular adına ne söyleyip bu alanda hangi boşluğu dolduruyor?Bilim insan yaşamını tümüyle kapsayan bir olgu mu yoksa var olandan sonuçlar çıkaran var olanı ortaya koyan bir şey midir?İnsanın ruh yönü hayatında ne kadar etkilidir?Bu anlamda her doğruyu bilim sunuyorsa sevgi,cesaret,birliktelik,asabiyet v.b. duyguları hangi anlamda çözümleyip neye göre doğru demekte,hangi gerçek menevi bakış açısını geliştirmektedir?

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayatın neresindedir?

 

Heryerindedir...

 

Sosyal bir hayat,insani ilşkiler, duygular adına ne söyleyip bu alanda hangi boşluğu dolduruyor?

 

Psikoloji ve sosyoloji de bir bilimdir.

 

Bilim insan yaşamını tümüyle kapsayan bir olgu mu yoksa var olandan sonuçlar çıkaran var olanı ortaya koyan bir şey midir?

 

Varolmayanla bilim uğraşmaz. Uğraşamaz.

 

İnsanın ruh yönü hayatında ne kadar etkilidir?Bu anlamda her doğruyu bilim sunuyorsa sevgi,cesaret,birliktelik,asabiyet v.b. duyguları hangi anlamda çözümleyip neye göre doğru demekte,hangi gerçek menevi bakış açısını geliştirmektedir?

 

Psikoloji ve sosyoloji....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilim dinin yalan olduğunu mu ispatladı?Bilimsel düşünmek için dinsiz mi olmak gerekir?Bir dine inananlar bilimle mi savaşıyor?Din bilimle uğraşma mı diyor?Ben inançlı biriyim ve de bilimin bulduğu hiçbir şeye bu olamaz dinim böyle demiyor demedim.Dinim de bulunanlara inanma hiç demiyor.Yer çekimi kanunu yok, suyun kaldırma kuvveti yok,dünya dönmüyor demiyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilim dinin yalan olduğunu mu ispatladı?Bilimsel düşünmek için dinsiz mi olmak gerekir?Bir dine inananlar bilimle mi savaşıyor?Din bilimle uğraşma mı diyor?Ben inançlı biriyim ve de bilimin bulduğu hiçbir şeye bu olamaz dinim böyle demiyor demedim.Dinim de bulunanlara inanma hiç demiyor.Yer çekimi kanunu yok, suyun kaldırma kuvveti yok,dünya dönmüyor demiyor...

 

Bilimin din ile alıp veremediği yoktur. Dini tartışmaz, dönüp bakmaz bile...

Ancak dinin bilimle alıp veremediği çoktur. Bu yüzden işine geldiğinde bilimi kullanır, işine gelmeyince yalanlar.

Bilimin sonuçları dini sarsar çünkü.

Tarih boyu bu şekilde gelişmiştir. Din bu yüzden evrilmiştir tek tanrılı haline...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.