Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İcraatın İçinden...


LostsouL

Önerilen İletiler

Başbakan'a hakaret eden çocuk gözaltına alındı

 

ANKARA (ANKA)- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konvoyunun geçişi sırasında hakaret ederek el kol işareti yapan bir çocuk korumalar tarafından gözaltına alındı.

 

Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre, Başbakan'ın konvoyunun öğle saatlerinde geçişi sırasında bir çocuk tepki göstererek el kol işaretleri yaptı. Bunun üzerine konvoyun sonunda bulunan koruma polisleri Erdoğan'a hakaret ettiği belirlenen 11 yaşındaki Erdal G. adlı çocuğu gözaltına aldı.

 

Ankara Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü'ne teslim edilen G., buradan Ankara Adliyesi'ne sevk edildi. Savcılık tarafından ifadesi alınan çocuk, daha sonra yaşı gerekçesiyle serbest bırakıldı.

 

 

 

 

Anne bak..!!!! Kral Çıplak...!!!!!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 172
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Hiç düşündünüz mü?

 

Merkez bankası neden borclanma faiz oranlarını düşürmez?

Dünya üzerinde en yuksek faiz oranıyla borclanan ulke Türkiye... Yani turkiye dısardan aldıgı her bir lira icin 17 kurus faiz öduyor.Yani faiz oranı yuzde 17.... Devletimiz borclarını ödemek icin devlet bonosu yada tahvil cıkarıyor. Bİr ceşit vadeli senet yani. Bunları satıyor aldıgı nakit parayla vadesi gelen borcları ödüyor. Belirli dönemlerde hem ic piyasaya ama ağırlıklı dıs piyasaya bu sekilde borclanıyor. Borclanıp eski borclarının faizini ödüyor.

 

Bu borclanmada devlet taze para bulabilmek icin belli bir faiz oranı belirliyor. Bu oran dusuk olursa daha az para toplayabilir. Ama faiz yuksek olursa yatırımcı daha fazla kar etmek icin bu tahvilleri alır. Hukumet para politikalırıyla mevcut borcunu odemek icin surekli yeniden borclanır. Yeni borclanma faiz oranları düşerse eğer ulkenin borcları azalma eğilimi gösterir. Ama yeni borclanma faiz oranları aynı kalırsa yada yukselirse buna baglı olarak borclar artar. yani ekonomi acık verdiginde yada enflasyon yuksek oldugunda, yada ekonomideki cari acıklar yukseldiginde; devletin geri ödeme gücü azaldıgında talep bulabilmek icin faizleri yukseltir. Kar oranı yukselince yatırımcı riske girer ve bu tahvilleri alarak devlete ihtiyacı olan parayı verir.

 

Peki devlet yeni borclanmada bu faiz oranını dusuremezse aynı tutar yada arttırırsa, borclarını nasıl öder? Ödeyemez sadece belli bir faiz karsılıgında yani masraf karsılıgında vadesini uzatır. Ana borc sabit kalırken faizler yukseldiginde Ödenen faiz miktarları yani masraflar ana borcun uzerine etkilenir ve bu makas her borclanmada açılır.

 

Son 2 senedir Merkez Bankası borclanma faizlerini Yüzde 17 de tutuyor. Ondan onceki yıllarda ekonomini durumuna gore bu oran kademeli olarak asagı yada yukarı ceklirdi. genelde surekli kriz halinde oldugumuz icin hep yukarı cekildi yada sabit tutuldu.

 

Peki son iki senedir bu faiz oranları neden hala sabit tutuluyor? Hukumet neden faiz oranlarını azaltıp borclanma yükümüzü azaltmak yoluna gitmez? Yada bu kadar pembe bir tablo varken dolar duser borsa yukselir biz zenginleşirken neden borclarımıızı kapatmayı dusunmeyiz aksine daha cok borclanırız? Sayın basbakan durmadan yabancı sermaye giderse ac kalırız batarız diye konusuyordu. Bu yuzdenmi faiz oranlarını dusurmuyoruz yabancı sermaye gitmesin diyemi?

 

Bu kadar tatlı para varken yabancı sermaye gidermi? Gidip baska bir ulke bankasından ortalama yuzde 9 faizle para alıp Türkiyeye gelip bu aldıgnız parayla devlet tahvili alırsanız yuzde sekiz kar edersiniz. Sıfır zarar riski, sıfır ugras... Boyle tatlı bir para varken neden yabancı sermaye bu ulkeyi bıraksın?

 

Peki bu yuksek faiz oranını kim karsılıyor?

 

sanırım halkımız bu durumdan oldukca memnun olmalı... Borclarını ödemeyede gerek yok diyor... yabancı sermayeyle halkımız arasında tuhaf bir ilişki var... Halkımız nerdeyse zorla para veriyor karsılıksız yabancı sermaye almam demiyor... Biz buna ekonomik iyileme diyoruz.... halkımız bundan ne kadar buyuk zevk aldıgnı secimlerde gosterdi... Sanırım onumuzdeki yeni hukumet faiz oranlarını biraz daha arttıracak... O zaman onumuzdkei secimlerde kesin yuzde 80 oyla yine iktidar olurlar...

 

Ha faiz artınca borcumuz ikiye katlanır diyorsanız, hadi canım derim kimin umrunda borsa rekor kırdı ya önemli olan o....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Dünya üzerinde en zengin yerlatı ve terüstü tatlı su kaynaklarına sahip bir kac ülkeden biriyiz. Ve dunya üzerinde susuzluk çeken ve salgın hastalık tehlikesiyle karsı kasıya kalan afrika ülkelerinden sonra tek ülkeyiz...

 

Bu yaşıma geldim son on yıldır her yaz ayları geldiğinde, susuzluk yasanır ve sonraki yıllarda kuraklık olacagı söylenir. Ve her kış ayı geldiginde buyuk sehirlerimizin 30 yıllık hatta 50 yıllık su rezervi olduğu söylenir...

 

-''Biz gelmeden önce iki gunde bir sular kesiliyordu. Bizden sonra Ankara'nın 30 yıllık su ihtiyacını karsılayacak duruma geldik...!!!''

 

Sayın Gökçek 2003 yılında yaptıgı bir konusmada böyle söylemiştir.

 

Bir cok ülkeye göre büyük sayılabilecek bir yüzölcümüne ve topraklarının buyuk kısmı tarıma elverişli olan bir ulkede sulama/ su ihtiyacı nasıl giderilir?

Normal ulkelerde, ulkenin su kaynaklarının haritası cıkarılır. Suyun cok oldugu bölgelerden kurak bölgelere suyun nasıl ve en ucuz getirilecegi hesaplanır ve böylece atıl durumdaki su kullanılarak halkın ihtiyacı giderilir. Devlet Su işleri verilerine göre ulkemizdeki tatlı su kaynaklarının sadece üçte birini verimli olarak kullanabiliyoruz. Peki bu ücte iki nereye gdiyor? tabiki denize ve havaya...

 

Bugunlerde susuzluk öeken buyuk sehirlerimizde bu su kısıntıları nerden geliyor? Neden son on yıldır idari yonetimde bulunan insanlar su konusunda tek bir yatırım yapmamıslar da bugunu beklemişlerdir? Hatta bu sene basından beri kurak gecen mevsimler ve beklenen su kesintileri neden 1 ağustos sabahına kadar yapılmadı?

 

Mesela bugun 3 gün suyunu kesmek yerine dönüşümlü olarak, sene basından beri haftada birer gun sular kesilseydide bugun insanlar bu kadar zor durumda kalmasaydıda olmazmıydı?

Mademki cevredeki buyuk nehirlerden su getirilme dusunuluyordu da neden son ana kadar beklendi bu yatırımlar icin? Ve neden acılan ihalede yapılacak iş tek bir firmaya verilip suresi 8 ay tutuldu. Aynı iş altı eşit parcaya bölunseydi ve sekiz ay yerne iki ayda bitirilseydi ne olurdu?

 

Hadi diyelim kuraklık ve susuzluk son gune kadar belli değildi peki 1 agustos sabahı ankara sokaklarında su dagıtmaya baslayan binlerce tankerdemi bir anda ortaya cıktı?

 

Ankaranın her yerine alt gecit ust gecit ve kavsak yapmak yerine belediye birazda altyapıya yatırım yapsaydıda bugun bu su boruları patlamasaydı olmazmıydı? Bu susuzluk sayesinde para kazanan sirketler hangileri ve ortakları kimler?

 

İnsanları aclıkla terbiye edip sonra karsılarına bir cuval erzakla cıkıp noel babayı oynamanın buyuk prim aldıgnı ogrenen bazı siyasi partiler, beceriksizce yonettikleri bölgelerdede insanları en kötüye razı edp bir parmak bal calarak secm zamanı yine secilme hesaplarımı yapıyorlar?

 

Melih Gökçek önümüzdeki secimlerde oylarını kac kat arttıracak?

Ankarada salgın hastalık cıkıcakmıs, ankara kokuyormus, hastanelerde ameliyatlar yapılmıyormus, zehirli bir akarsudan mutfaklara su getirilecek insanlar ölmesin yada hastalanmasın diye ucretsiz kolr tabletler dagıtalacakmış... Ne büyük lutuf.... önce zehirli suları insanlara verin sonra hastalanmasınlar diye yanında ilac verin...

 

Verinbu halk nasıl olsa secim gunu yine sizi sececek... Allah size daha cok versin, bu halkada hakettigi yonetimi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Atatürk ilkeleri eğitimden çıkarılıyor

 

Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun ve altı akademisyence hazırlanan anayasa taslağının ayrıntıları netleşiyor.

 

Taslak metinde Anayasa'nın 42'nci maddesinden “Atatürk ilke ve inkılaplarına göre eğitim” esasının kaldırıldığı ortaya çıktı. Akşam gazetesinin haberine göre, maddenin Kürtçe eğitimin seçmeli ders olarak okutulmasını ve yükseköğretimde türbanın kullanılmasını sağlayacak şekilde düzenleneceği biliniyordu.

 

LAİKLİK YALNIZ KALDI

Anayasa'nın “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” başlıklı 42'nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Eğitim ve öğretim, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetiminde yapılır” maddesi, “Eğitim ve öğretim, laik ve demokratik ilkelere uygun olarak, çağdaş bilim esaslarına göre yapılır” şeklinde değiştiriliyor. Böylece, eğitimde sadece laiklik ilkesi dikkate alınıyor.

 

 

Bu yeni düzünleme cumhurbaskanı gülün önüne geldigi zaman gül bunu veto edermi? Zaten Atatürk ilke ve inkilaplarına karsı olduğunu zamanında açıklayan biri neden bunu engellesin? Peki bundan sonra Atatürke karsı olduğu bilinen insanların biraraya gelip kurduğu bir partinin cıkaracağı yasaları, sayın gül veto edermi? Yada herhangi bir kararname önüne gelirse akp tarafından hazırlanmış, yada tayyib erdogan tarafından hazırlanmıs bir yasa, etik olarak yada bu ulke menfaatlerine uymuyorsa sayın gül kalkıp bu yasayı geri cevirebilr mi?

 

Kendisini cumhurbaskanı secen adama karsı durabilir mi? Bugune kadar yıllardır birlikte oldugu insanların onune getirecegi yasaları yasa tasarılarını sizce okuma zahmenetine girer mi? Belki de tarihimiz boyunca en kolay cumhurbaskanlıgı gorevini yapcaktır kendisi. Nasıl olsa en guvendigi adamların hazırladıgı yasalar onune gelicektir. Hatta kendisinin bile kefil oldugu insanların hazırlayacagı yasalar.

 

Aylardır insanımızı kafasını türban sorunuyla mesgul edip duruyorlar. Ama asıl soru(n) bu değil. Yasama gücü elinde tutan akp kendisni denetleme gucunu elinde tutan cumhurbaskanlıgınıda ele gecirmiştir. Peki akp canının istedigi her turlu duzenlemeyi yapmaya baslarsa, mesela Atatürk ilke ve inkılaplarının milli eğitimden cıkarılması gibi, mesela Kıbrıs'taki askerlemizin geri cekilip orayı kaderine terketmek gibi, mesela eyalet sistemine gecilip güneydoguya bir eyalet kurmak gibi, mesela aponun hapisten cıkarılıp dokunulmazlık verilmesi gibi, mesela yapılan butunj devlet ihalelerinin sadece akpye yakın firma ve kuruluslara verilmesi gibi, buna kim engel olacak? abdullah gül'mü?

 

Abdullah gül sizce, abisinin onune getirip imzala dedigi bir yasayı imzalamadan geri cevirebilr mi?

 

Tüm Türk Milletinin 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu olsun...

 

Çanakkale'de kazandığımız zafer için, 'bal gibide kaybettik, bir halta yaramadı' diyebilen bir insanın bakanlık yaptığı bir hükümetin seçtiği bir cumhurbaskanı var artık. Kimbilir belki de Milli Bayramlarımızında gereksiz olduğunu söyleyip yeni bir yasayla Milli bayramlarıda tamamen kaldırabilirler. Sizce gül bu yasayı veto edebilirmi?

 

Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, tayyib erdoganın sectigi abdullah gülün cumhurbaskanlığını tanımıyorum. Hiçbiryere de gitmiyorum. Susuyorsam eğer halkımın bazı gerceklerini görüp anlayabilmesi icin geçen zamanın ders vermesini beklememdir. Çünkü zaman kimin ne kadar haklı olduğunu ortaya cıkaracaktır. Umarım hersey icin çok geç olmadan...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başbakan'a hakaret eden çocuk gözaltına alındı

 

ANKARA (ANKA)- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konvoyunun geçişi sırasında hakaret ederek el kol işareti yapan bir çocuk korumalar tarafından gözaltına alındı.

 

Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre, Başbakan'ın konvoyunun öğle saatlerinde geçişi sırasında bir çocuk tepki göstererek el kol işaretleri yaptı. Bunun üzerine konvoyun sonunda bulunan koruma polisleri Erdoğan'a hakaret ettiği belirlenen 11 yaşındaki Erdal G. adlı çocuğu gözaltına aldı.

 

Ankara Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü'ne teslim edilen G., buradan Ankara Adliyesi'ne sevk edildi. Savcılık tarafından ifadesi alınan çocuk, daha sonra yaşı gerekçesiyle serbest bırakıldı.

Anne bak..!!!! Kral Çıplak...!!!!!!!!

 

Fasist diktatörlüklerin yayilip gelismesi halkin gözünü korkutarak kücük büyük demeden cocuk yasli demeden zindanlara doldurarak iskence ile öldürterek olmustur.Demokrasiyi hazmedememis fakat tramvayi demokrasiye benzetenler icin bir cocugun el kol hareketleri bile hazimsizlik yaratir.Onun etrafini cevreleyen Fetullahci koruma gücleri ise kraldan cok kral olan hizmetcilerden farki olmayan gafillerdir.Savciya gelince,ben savci isterdimki o cocugu karsisina getrenler hakkinda sikayette bulunsun onlari cocugu korkuttuklari icin mahkemelerde süründürsünBen böyle bir savci isterdim,ama bagimli bir yargidan ancak 11 yasinda bir cocugun ifadesinin alinmasi beklenebilir.Artik cocuklardan bile korkmaktadirlar.

 

 

 

saygilarla

 

Bakin ben size su kadarini söyleyecegim;Gün gelecek Türkiyede Laiklikten bahsedenler ya iceri tikilacak yada uluorta yuhalanacaklardir.Atatürkcülere gerici gözü ile bakilacak asil gericiler yobazlar bu ülkede bütün kösebaslarini ele gecireceklerdir.Atatürk ismi mümkün olan heryerden kaldirilip silinecektir.Cünkü bu ülkenin düsmanlari Atatürkle hadlerini ögrendiler,ve o günden buyana onun ismini sildirebilmek icin mümkün olan her oyunu oynadilar.Atatürkün hadlerini bildirdikleri sadece dis düsmanlar degildi ic düsmanlarda bu hadlerini ögrenmis olanlara dahildi.onlarda aynen hadleri bildirilen dis düsmanlar gibi 50 yildir Atatürkün ismini silbilmek icin her düzenbazligi yalani dolani yaptilar,ve sonunda basardilar,bu basari Atatürkcülerin gercekanlamda Atatürkcü olamamalarindandir.Atatürkcülügün ne oldugunu bilememelerindendir.Simdi otursun olanlari düsünsünler artik,artik yazmanin cizmenin hicbir faydasida yoktur.Cumhuriyet Ahmet Necdet Sezerle sona ermistir.

 

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben varolduğum sürece Türkiye Cumruriyeti asla sona ermiyecektir. Tek basıma bile kalsam son nefesime kadar elimden geleni yaparım. Sayın Sezer bes yılda bunlara haddini fazlasıyla bildirmiştir. BUndan sonra gerekeni biz yaparız.

 

Saygılar....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başbakan'a hakaret eden çocuk gözaltına alındı

 

ANKARA (ANKA)- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konvoyunun geçişi sırasında hakaret ederek el kol işareti yapan bir çocuk korumalar tarafından gözaltına alındı.

 

Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre, Başbakan'ın konvoyunun öğle saatlerinde geçişi sırasında bir çocuk tepki göstererek el kol işaretleri yaptı. Bunun üzerine konvoyun sonunda bulunan koruma polisleri Erdoğan'a hakaret ettiği belirlenen 11 yaşındaki Erdal G. adlı çocuğu gözaltına aldı.

 

Ankara Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü'ne teslim edilen G., buradan Ankara Adliyesi'ne sevk edildi. Savcılık tarafından ifadesi alınan çocuk, daha sonra yaşı gerekçesiyle serbest bırakıldı.

Anne bak..!!!! Kral Çıplak...!!!!!!!!

 

:clover: kralın çıplak olduğunu söyleyecek büyükler arıyoruz. :unsure:

 

Ben varolduğum sürece Türkiye Cumruriyeti asla sona ermiyecektir. Tek basıma bile kalsam son nefesime kadar elimden geleni yaparım. Sayın Sezer bes yılda bunlara haddini fazlasıyla bildirmiştir. BUndan sonra gerekeni biz yaparız.

 

Saygılar....

 

yalnız olmayacaksınız. :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Gül cıkıp Cumhurbaskanının yetkilerinin kısıtlanmasının benim acımdan bir sakıncası yok dedi...

 

Sayın Gül goreve geldiginden beri kac yasayı veto etti?

Kac yasa icin şunun böyle olması gerekirdi yada boyle olabilirdi diye acıklama yaptı?

Cumhurbaskanlıgı makamını abisinin onune koyduklarını onama makamı haline getiren biri icin elindeki imza atma yada geri cevirme yetkilerinin azaltılması hatta tamamen alınması ne ifade eder ki?

 

Sizce sayın Gül gorev suresi boyunca abisinin ona imzala dedigi yasalardan kacına karsı durabilir?

Sayın Gülün o makamda durmasının yada durmamasının yani varlıgının bir anlamı var mı artık? Onu oraya atayan kişinin emrinden cıkabilir mi? Sizce bu etik olur mu? peki herhangi bir basın aracı bu konudan bahseder mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Akp yeni bir anayasa hazırlıyor. Bir komite olusturdu proffesorleriyle ve parti ust duzey yetkilileriyle kampa çekildiler. Bu çalışmadan sonra yeni anayasa meclise getirelecek ve oylamaya sunulacak.

 

Peki hic dikkat ettinizmi bu yeni hazırlanan anayasa maddeleri neden gizleniyor? Neden madde madde acıklanıp başka proffessorlerin uzmanların sivil toplum orgutlerinin fikirleri alınmıyor? Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını hazırlarken Türkiye Cumhuriyetinde baska kimsenin dusuncesisini sormamak ne kadar dogrudur?

 

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaskanı secilecegi zamanda boyle olmamısmıydı? Son dakikaya kadar tayyib erdognanın kimi sececegini kimse bilmedi. Son dakika cıkıp tayyib erdogan kardesi abdullah gülü secti. Meclis buna karsı cıktı. Genel secimlere gittiler secim vaatleri, arasında tayyib erdogan cıkıp uzlasmayla cumhurbaskanı secilecegini soyledi. Sonra ne yaptı?

Kardesi abdullah gulu cumhurbaskanı olarak atadı.

 

Simdi anayasa değişikligi olucak tayyib erdogan cıkıp acıklama yapıyor uzlasmayla bir sivil anayasa hazılayacaz diyor. Ama kapalı kapılar arasında kendi ataddıgı admlara yazdırıyor anayasayı. peki sizce uzlasma aranır mı? Yani hazırlanan anaysa halka acıklanıp her kesimden destek aranırmı?

 

Bir ay once verdigi sözü tutmayan tayyib erdogan aynı sözü yine veriyor sizce tutarmı?

 

Gecen cumhurbaskanlıgı secimlerinde muhalafet elindeki gucu kullanıp tayyib erdoganı durdurdu. Peki simdi anayasayı kendi cıkarları dogrultusunda hazırlayan ve ulke cıkarlarını ikinci plana iten bir siyasi partiyi kim durdurabilir? yada gercekten hazırlanan anayasanın uzlasmayla tüm kesimlerin destegiyle olusturulmasını kim saglayabilir?

 

Bunun tek yolu Cumhurbaskanının hazırlanan anayasayı inceleyip kararı refaranduma yani halk oylamasına götürmektir.

Peki sizce abdullah gül abisinin hazırladıgı anayasa onune gelince hayır abicim butun ulke uzlasıp bu anayasayı kabul etmeli diyebilir mi?

 

Abdullah gul bu ulke menfaatleri icin abisinin sözünden cıkarbilir mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burns: ''Türkiye ile yeni bir dönem başlıyor''

 

ABD Dışişleri Bakanlığının üç numaralı ismi Nicholas Burns, gelecek hafta başlayacağı İstanbul ve Ankara'yı kapsayan Türkiye ziyareti öncesinde Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğine ilişkin mesajlar verdi.

 

Dışişleri Bakan Yardımcısı Burns, Washington'daki düşünce kuruluşlarından Atlantik Konseyi tarafından düzenlenen ve Türkiye ile ilgilenen önemli isimlerin katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, ''Türkiye ile ilişkilerimizde önemli bir zaman. Türkiye, yeni hükümetini seçti. İlişkilerde yeni bir dönem başlıyor'' dedi.

 

GÜL VE ERDOĞAN'A DESTEK

 

Burns, "ABD, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile mükemmel ilişkilerin devam etmesini bekliyor" dedi. "Bush ve Rice'ın, Gül ve Erdoğan'ı yakından tanıdığını ve birlikte çalıştıklarını" kaydeden Burns, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan için, "Güvenilir isimler. Bize verdikleri sözleri tuttular. Daima ABD'nin iyi müttefikleri oldular. Bu ilişkileri geliştirmek için çok çalıştık" diye konuştu.

 

Toplantıda, ABD'nin eski Ankara Büyükelçilerinden ve daha önce Burns'ün görevinde bulunan Marc Grossman'ın sunduğu Burns, "Irak, İran ve Suriye'ye komşu olan Türkiye'nin, 2008 yılında ABD ile bağlantısının çok daha önemli hale geleceğini" vurguladı. Burns, ''Türkiye, Orta Doğu'daki olayları daha derin bir şekilde anlamamıza yardım edebilir. Biz iyi dinliyoruz. Ancak Türk yetkililerinin, dünyanın bu bölgesindeki stratejik zorluklara cevap verilmesinde katılımcı olmasına ihtiyacımız

var'' diye konuştu.

 

Türkiye'nin enerji koridoru olarak önemine değinen Burns, "İran ile Türkiye arasında imzalanan gaz anlaşmasından rahatsızlık duyduklarını" belirtti ve "dünyanın kesinlikle İran'ı desteklememesi, yaptırım uygulaması gerektiğini" söyledi.

 

Burns, ''Orta Doğu'da barış ve güvenliğin geleceği, başta Türkiye ve ABD olmak üzere diğer ülkelerin vereceği doğru kararlara dayanıyor'' ifadesini kullandı.

 

"ABD'nin Irak'taki tutumu yüzünden Türkiye'de Amerikan karşıtlığının arttığını" belirten Burns, "buna karşın ilişkilerde tezkere döneminin ardından yaşanan sıkıntıların artık geride kaldığı inancının hem Ankara hem de Washington'da kuvvetlendiğini" söyledi.

 

"Bölgede istikrar için şimdi karşılıklı ve ortak çıkarlara ilişkin yeni bir stratejik tartışma döneminin başlayacağını" belirten Burns, "Türkiye'nin Orta Doğu'da çok uzun bir tarihinin bulunduğunu, Tanzimat dönemiyle başlayan bir reform sürecinden geçtiğini" söyledi ve ''Türkiye, Müslüman bir toplum içindeki en başarılı laik demokrasidir.

Bunun Geniş Orta Doğu için de olumlu yankıları var'' dedi.

 

TERÖR ÖRGÜTÜ PKK

 

"ABD'nin PKK'yı terörist bir örgüt olarak tanıma pozisyonunun, eski başkanlardan baba George Bush döneminden bu yana değişmediğini" vurgulayan Burns, "Türklerin teröre verdikleri kurbanlar için yas tuttuklarını" söyledi.

 

"ABD'nin, PKK ile savaşta Türkiye ve Irak'a yardım ettiğini" belirten Burns, ''Yavaş olmakla birlikte emin bir ilerleme sağlıyoruz'' dedi. "PKK'ya karşı atılacak somut adımlara ilişkin bir mekanizmanın oluşturulduğunu" kaydeden Burns, ''Bundan 6 ay sonra Türk halkı, PKK'ya karşı somut adımlar atıldığını görmüş olacak mı?'' sorusu üzerine de ''Kesinlikle öyle umuyorum'' diye konuştu.

 

''Umarım bizim iyi niyetimizi sorgulamıyorsunuz'' diyen Burns, "PKK'nın başı Abdullah Öcalan'ın yakalanmasına ABD'nin yardım ettiğini" hatırlattı.

 

AA

 

 

Sayın Burns geldiği zaman acaba bizim Anayasamızın iceriği hakkında bize acıklamalarda bulunur mu?

Nede olsa Sayın gul ve sayın erdogan her konuda onlara karsı açık ve dürüst olmus onların sözunden cıkmamıs. Eminim Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını hazırlarken abdnin fikirleri gözönüne alınmıs ve onların onayı alınmadan hazırlanmamıstır. Bu yuzden sayın Burnse sorup Anayasamızın icerigini ögrenmemiz gerek, baska kimse bize söylemiyor cunku.

 

Belki de onumuzdeki haftaki toplantıyı beklemek gerek. Ab ulkeleriyle Sivil Anayasa bilgilendirme toplantısı yapılacak. peki neden hala biz kendi yeni Anayasamız hakkında hicbirsey bilmiyoruz? Kİmbilir belkide kuzey ıraktaki kürt gruplara yada rumlara sormalıyız. Uzun suredir bu ulkede Türkiye Cumhuriyeti Vatandasları, hukumetleri tarafından pek adam yerine konulup, önemli konularda bilgilendirilmiyorlar... Sayın Erdogan yine elimize celik comak verdi uyutuyor bizi...

 

Ama merak etmeyin abdnin sayın gule ve erdogana guveni tamam. Abdyi hic yarı yolda bırakmamıslar ve verdikleri butun sözleri tutmuslar...

 

Ve cok ilginc bir acıklama daha var. Sayın Burns pkk ile adımlar atılacakmı sorusuna umuyorum diye yanıt vermiş. Sizce hukumetimiz onumuzdeki altı ay icinde pkk konusunda somut adımlar atacakmıdır?

 

Cevap: Umuyoruz....

 

Pkknın döktüğü kanlar kurumadan yenileri dökülüyor. Ve biz hukumetimizin önlem almasını umuyoruz...

Ve cok umutluyuz cunku hukumetimiz abdye verdigi her sözü tutmus....

 

Ne Mutlu Türk'üm diyene...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sadaka sosyalizmi!

 

Bir isim takmak gerekli, bir ad vermeli. Birbirinin zıttı iki gelişmeyi “içine gülümseme de koyarak” anlatacak bir tanımlama bulmalı.

 

Ne olabilir!

 

Yaratıcılığınızı zorlayın.

 

Bir kavram kazandıralım.

 

Türkçeyi zenginleştirelim.

 

Şöyle anlatayım:

 

Ülkemiz ekonomisi 2002 yılından beri tam 22 çeyrektir büyüyor, gelişiyor, serpiliyor. İhracatımız 100 milyar dolara dayandı, ithalatımız 170 milyar dolara koşuyor, o kadar iyi gidiyoruz ki, “istikrar içinde dünyanın cari açık veren birinci ülkesi ve yabancının parasına en yüksek faizi veren memleketi” olduk. Dolar milyarderi sayımız 80 yılda; “Koç-Sabancı-Karamehmet” diye bir çırpıda sayılabilen 3 kişiyi geçememişti, son 5 yılda “dolar ağası listesine giren zengin sayımız 25” oluverdi.

 

Fakat çadır da artıyor.

 

Her yıl kabarıyor.

 

Hızla çoğalıyor.

 

Ne zaman ki ayların sultanı Ramazan’a giriyoruz, daha ilk iftar saatinden başlayarak gözlerimizin önüne fakirlik, yoksulluk, çaresizlik, garibanlık, işsizlik, aşsızlık tevekkül ve teslimiyetinden kurtulamamış; Pakistan, Hindistan, Bangladeş, Afrika’nın Kızılhaç yardımlarını kapışan Tutsi kabilesi görüntülerini hatırlatan “Ramazan çadırları” konuluyor.

 

 

***

 

Bu yıl da konuldu.

 

Geçen yıl kentlerimizde belediyelerin sevk ve idaresinde kurulan “Ramazan çadırlarında” 10 milyon yoksul, çaresiz, talihsiz, arkasız, torpilsiz, hamili kartsız, garip, gureba iftarını açarken bu yıl sayı 11 milyona ulaştı.

 

İzdiham yaşanıyor.

 

Büyük kuyruklar oluşuyor.

 

Dün bizim gazete VATAN’da iç sayfada fotoğrafları da vardı. Adana’nın 3 yoksul mahallesinin yollarının kesiştiği noktada fakir çocukları öğle vakti kuyruğa girmiş, “plastik iftar tepsisi alabilmek için” akşam namazının okunmasına kadar beklemişlerdi.

 

Buna bir ad koymalı!

 

Bu nedir?

 

Sovyet sosyalizmi; “her insana iş imkânı yaratıp, insanın insandan yardım dilenmesini yok etmek” hedefi üzerine kurulmuştu. Başaramadı, insanları votka ile uyuttu. Bizim ülkemizde 5 yılda “dolar milyarderi sayısını 25’e çıkartıp, Başbakan’ın 26 yaşındaki oğlunu gemi sahibi yapabilen Türkiye liberalizmi” yoksul, garip, aşsız, işsiz, gelirsiz, talihsiz, torpilsiz 11 milyon kişi yaratıp onları “Ramazan çadırı” ile uyutuyor. Bizimkinin adı; olsa olsa “Sadaka sosyalizmi” olur ve kavram üretme işçiliğine uyar.

 

 

***

 

Kimsesizleri, fakirleri, sahipsizleri tertemiz yataklarda yatırıp bakacak evlerin-barınakların-kurumların sayısı artırılabilir, Ramazan gelince de sadece “çok geri toplumlarda rastlanan kamu alanına çadır kurup Ramazan ayında oruç açmak için sadaka kabul etmeyi yurttaş kimliği haline dönüştürmeden” bu insanlara gizlice, kimse görmeden, reklam yapmadan, tantana etmeden, onların insanlık onurlarını zedelemeden “iftarlık-sahurluk yemek dağıtımı” yapılabilirdi. Cumhuriyet’in medeniyet ve modernleşme hedefine ancak böyle varılabilirdi.

 

Medeniyeti korumadılar.

 

5 yıl geçti!

 

Tersini başardılar.

 

Çadır sayısını artırdılar.

 

Ve dolar milyarderi sayısını!

 

Tek ülke, çift sistem.

 

Çadırlarda sadaka sosyalizmiyle, plazalarda dolar milyarderli liberalizmini birlikte büyüttüler.

 

Bunun bir adı olmalı.

 

Kişi yaptığıyla anılmalı.

 

Lider zaferiyle adlanmalı.

 

Bunlar sadaka sosyalisti!

 

Necati Doğru 15.09.2007

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cok saygıdeger akp yanlısı ve özentisi arkadaslara sormak isterdim:

-Milyonlarca açlıktan nefesi kokan, bir tas corba icin birbirini çiğneyen halkı iftar cadırları onunde toplanıp dururken yüce sayın büyük recep tayyip erdoğan hazretleri nerdeydi?

 

Tarih bilgisi iyi olan arkadaslara sormak isterdim:

Tarih boyunca hangi padişah, yada kral yada diktatör , yada daha eskilere gidelim hangi firavun kendi bir haftalık zevki icin ulkenin kaynaklarını kullanmaktan cekinmeyip, bir ilçenin yollarını kesip kapatarak, bir kaplıcanın butun calısanlarını gönderip yerine kendi adamlarını doldurarak ailesiyle bir hafta boyunca herkesten uzakta tatil yapmıstır?

 

Şimdi de din konusunda bilgili olan arkadaslara sormak istiyorum:

 

- Butun dunya tarihi boyunca hangi peygamber ibadet saatlerini kendine göre değiştirme geregi duymustur? Hangi dinde vardır bu peygamberin keyfine göre kuralların esnetilmesi yada çiğnenmesi?

 

Son soruya cevabınız öyle birşey olamaz gibiyse eğer, bir hatırlatma yapmak istiyorum. Sayın recep tayyib erdogan hazretleri icin kac defa namaz vakitleri değiştirilmiş, geciktirilmiştir?

 

Simdi butun arkadaslara sormak istiyorum:

 

-Halkını açlıkla terbiye edip, sadakaya alıstıran, halkını yönetme bicimi olarak açlığı kullanmaktan geri durmayan ve bununla gurur duyan, canı sıkıldıgı zaman krallardan ve padisahlardan bile ötede bir davranısla halkında uzerinde halkının ona verdigi kaynakları sonuna kadar sömürmekten geri durmayan, cok dindar gecinip her fırsatta bunu kendi cıkarları icin kullanan, namaz vakitlerinde bile oynama yapılmasına göz yuman belkide bilerek yapan bu adam sizce kendini ne sanıyor?

 

 

DURMAK YOK YOLA DEVAM...!!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

En yüksek faiz Türkiye'de

 

Merkez Bankası'nın uzun bir aradan sonra gittiği 0.25'lik mini indirime rağmen Türkiye'nin, yüzde 17.25'le dünyada merkez bankalarının uyguladığı gecelik faiz oranı en yüksek ülke olduğu belirlendi.

 

Hazine'nin iç borçlanma faizlerinin de buna paralel seyretmesi nedeniyle yabancı yatırımcılar portföyünü Türk devlet tahvili ve bonolarıyla doldurduğu gözleniyor. Türkiye mevcut faiz düzeyiyle; “düşük faizli piyasalardan borçlanıp, yüksek faiz veren piyasalarda değerlendirmek” anlamına gelen “carry trade”cilerin de yatırımda gözdesi durumunda.

 

Verdiği cazip faiz nedeniyle Türkiye'deki sıcak para hacmi 100 milyar dolara yaklaşırken, carry trade yapanların en fazla borçlandığı ülke olan Japonya'nın ise yüzde 0.5'le Merkez Bankası faiz oranı en düşük ülke olduğu belirlendi. Japonya Merkez Bankası'nın yarın yapacağı toplantıda, faiz oranlarında değişiklik yapması ise düşük olasılık olarak görülüyor.

 

Carry tradecilerin Türkiye'den sonra en fazla yatırım yaptığı ülkeler ise Yeni Zellanda, Brezilya, Güney Afrika ve İzlanda olarak sıralanıyor.

 

ÜLKELERE GÖRE FAİZ ORANLARI

 

ANKA'nın belirlemelerine göre Merkez Bankası gecelik faiz oranında Türkiye'yi yüzde 14.25'le İzlanda, yüzde 11.25'le Brezilya, yüzde 10'la Güney Afrika izliyor. Diğer belli başlı ekonomilerde ise söz konusu oran yüzde 10'un altında bulunuyor. Mısır'da yüzde 8.75, Yeni Zelanda'da yüzde 8.25, Hindistan ve Macaristan'da yüzde 7.75 olan söz konusu oranın, Çin'de yüzde 7.02, Hong Kong'da yüzde 6.75, Avustralya'da yüzde 6.5, İngiltere'de yüzde 5.75 olduğu belirlendi.

 

Merkez Bankası faizi Güney Kore'de yüzde 5, Norveç ve Kanada'da yüzde 4.5, Slovakya'da yüzde 4.25 olarak uygulanıyor.

 

Avrupa Merkez Bankası'nın yüzde 4 olarak uyguladığı faiz oranı, İsveç'te yüzde 3.75, Çek Cumhuriyeti'nde yüzde 3.25, Tayvan'da yüzde 2.88, İsviçre'de yüzde 2.75 düzeyinde.

 

Gecelik Faiz oranları (%)

 

Türkiye 17.25

İzlanda 14.25

Brezilya 11.25

Güney Afrika 10.00

Mısır 8.75

Yeni Zelanda 8.25

Hindistan 7.75

Macaristan 7.75

Çin 7.02

Hong Kong 6.75

Avustralya 6.50

İngiltere 5.75

FED 5.25

G.Kore 5.00

Kanada 4.50

Norveç 4.50

Slovakya 4.25

Avrupa MB 4.00

İsveç 3.75

Çek Cum. 3.25

Tayvan 2.88

İsviçre 2.75

Japonya 0.50

 

ANKA

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın cok degerli hukumetimizin en buyuk gurur kaynağı neydi hatırlıyormusunuz? hala da devam etmekte bu kaynak..

dunya uzerinde en fazla yabancı sermayenin ve paranın geldigi ulke türkiye... geliyorlar cunku ulkemize ve gucumuze guveniyorlar... bu yalana hala inanıyormusunuz? adamlar paralarını bize getiriyorlar cunku biz en yuksek faizi veriyoruz...

yani örnegin japonyadaki bir bankadan gidip yuzde 5 faizle tuketici kredisi alın, onu getirip turkiye cumhuriyeti devletine yatırın bir gecede yuzde 17 faiz alın... sonra bu parayla gidip japonyadaki borcunuzu kapatın.. aldıgınız paranın yuzde 12lik kısmı size kar olarak kalır... bu kadar kolay para kazanabilecekseniz sizde gidip o ulkeye para yatırmazmısınıs? ulkenin yoneticileri bu sıcak para akısını iyi bir durummuş gibi halkına gosterip oy toplamakta ve yeniden seçilmekte.. ama bu aradaki yuksek faiz farkını nasıl kapattıklarını hicbirzaman acıkca söylememektedir... adamlar parayla para kazansın diye biz vergi veriyoruz... ödedigmiz vergiler yuksek faiz oranı olarak yabancı sermaye sahiplerine gidiyor... düşünün kazandıgnız her liranın yarısı bir yabancının cebine faiz olarak gidiyor... bununla gurur duyuyorsunuz...

 

bunları dusunebilmek icin ekonomist yada proffesor olmaya gerek yok... insanların kafasını tuhaf rakkamlarla formullerle uyusturup duruyorlar...

 

neden kimse cıkıpta demiyor yuksek faiz vermek bu ulke icin en basit şekliyle ne anlama geliyor diye?

 

sakın sormayın yoksa yabancı sermaye urker, paralar gider, bir gecede ac kalırsınız, batarsınız.... açlıkla korkutuyorlar sizi... soru soramıyorsunuz artık... yarın taviz olarak ne vereceksiniz?

 

 

DURMAK YOK YOLA DEVAM...!!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Lostsoul yazılarınızı büyük bir keyifle takip etmekteyim.Ben de yazdığınız konulara istinaden bir kaç şey eklemek istedim.

Adamlar bizzat Türk olmadıklarını ve bundan rahatsızlık duyduklarını zamanında "biz sizin Atanız gibi veled-i zina değiliz" diyerek ve Başbakan da bunu destekleyen sözler söyleyerek ispatlamıştır zaten."Ben gürcüyüm ve musanın soyundanım"bunlar RTE ye ait sözlerdir.

Öncelikle bir ülkeyi tam olarak ele geçirmek için öncelikle o ülkenin maliye ve milli eğitim bakanlıklarını ele geçirmek gerekmektedir.Milli eğitimin üst düzeylerinde senelerce görev yapmış olan bir çok arkadaşımla yapmış olduğum sohbetlerde onların söylediği ortak tek bir şey var yukarıda söylediğim cümleyi doğrulayan:

 

-Cumhuriyet tarihinin hiç bir hükümeti Milli eğitime bu kadar müdahale edip kadrolaşmaya gitmemişti

 

Yasaların cumhurbaşkanı tarafından veto edilmiş olması inanın ki hiç bir şey ifade etmemektedir.Çünkü bütün okullara kendi görüşlerinde ki idareciler getirilmiş ve kendi görüşlerine uygun olmayan idareciler ve öğretmenler hakkında sudan sebeplerle araştırma başlatılarak ,haklarında çeşitli davalar açılma yoluyla yıldırma politikaları uygulanmaya başlanmıştır. Öyle ki ; davaları kazanıp görevine iade olan idareci ve öğretmenler yeni bahanelerle müfettişler yollanarak haklarında yeni soruşturmalar açılmaktadır.

 

Bu da sizin sormuş olduğunuz " ellerinin altında ki okullara mı yöneldiler ?" konusu hakkında sanırım bir fikir verecektir.Ama sadece bu okullar değil , dersanelerle de her yere yayılmış olup insanları bir biçimde kandırarak bunu zaten yapıyorlar senelerdir.Ve birçok insan da gelecek kaygısı olmadığı ve benim işim görülsün de gerisi beni ilgilendirmez mantığıyla bu tip oluşumlara hem çocuklarının kullanılması yoluyla hemde bedel ödeyerek katkı da bulunmaktadır.Sonuç olarak ta elleriyle nurtopu gibi cumhuriyet düşmanları yetiştirmektedirler.

Zaten niyet te o değil mi?Hazır eline fırsat geçmişken bunu kaçırmak isterler mi ?Ama hesaba katamadıkları şey bana göre; bu kadar tepki almalarıydı.Yine de ben Türkiye nin geleceğinden çok fazla umutlu olduğumu söyleyemeyeceğim.Çünkü sol partiler senelerdir birbirlerinin gözünü oyarken adamlar çizgilerinden en ufak taviz vermeden omuz omuza mücadelelerini sürdürdüler ve eğer bu durum Amerikanın işine geliyorsa -ki ılımlı islam projesini uygulama açısından geliyordur- bu ülke de hiç bir parti abd nin icazetini almadan iktidara gelemez.Yok ordu sert çıkmış şu şöyle demiş bu böyle demiş kendimizi kandırmayalım ya bir an önce uyanalım yada her tarafımız sert tepki verse ne olur ADIMIZ SÖMÜRGE olmuş.

 

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 12 Eylül 2007 tarihi itibariyle mal varlığı açıklandı.

 

Başbakanlık Basın Merkezi'nin internet sitesinde 12 Eylül 2007 tarihi itibariyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yenilenen mal beyanı şöyle:

 

''Arnavutköy-Bolluca Köyü 376 metrekare arsa (40 bin YTL), Güneysu-Dumankaya Köyü 2.000 metrekare arsa (10 bin YTL).

 

-Banka ve menkul değerler: Banka hesaplarında 1. 803.854 YTL ile 9.890 Euro (Şirket hisselerinin satış geliri, emekli ikramiyesi, emekli maaşı ve milletvekili maaşlarının toplamı),

 

-Alacaklar: 312.500 YTL

 

-Eşine ait taşınır mal bilgileri: 2006 model Wolkswagen Passat araba''

 

ÖNCEKİ MAL BEYANI

 

Başbakan Erdoğan'ın mal varlığına ilişkin bilgileri, Başbakanlık'ın internet sitesinde bir süredir yer alıyordu.

 

7 Şubat 2006 tarihi itibariyle sitede Başbakan Erdoğan'ın mal beyanı ise şunlardan oluşuyordu:

 

''Taşınmaz mal bilgileri: Arnavutköy-Bolluca Köyü 376 metrekare arsa (40 bin YTL), Güneysu-Dumankaya Köyü 2.000 metrekare arsa (10 bin YTL)

 

-Banka ve menkul değerler: Banka hesaplarında 1.361.290 YTL (Şirket hisselerinin satış geliri, emekli ikramiyesi, emekli maaşı ve milletvekili maaşlarının toplamı), nezdinde 120.000 ABD Doları.

 

Eşine ait taşınır mal bilgileri: 2006 model Wolkswagen Passat araba, muhtelif takılar (35.640 YTL).''

 

AA

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Otopark Rant Geliri, Ne Tarihi Eser Ne de Doğal Güzellik Dinliyor!!! İstanbul Büyükşehir Bld.'nden Akılalmaz Karar!!!

 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın, bir ilke daha imza atarak, içinde tarihi eser bulunan ve bu özelliği ile sit alanı ilan edilen bir arsaya, otopark yapılması için onay ruhsatı verdiği ortaya çıktı. Üsküdar'a bağlı Beylerbeyi Mahallesi, Arabacılar Sokak, 32 numara, 125 Pafta, 775 ada, 24 parselde bulunan ve Kültür ve Tabii Varlıkları Koruma Kurulu tarafından öncelikli korunması gereken tarihi eserler arasında gösterilen tarihi ev ve bahçesinde bulunan tarihi kalıntılar, önce altyapı çalışması bahanesiyle yıkıldı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah daha cok versin ne diyelim...

 

Ama bu listeye cocuklarının mal varlıklarını neden eklememişler merak ediyorum.. Yada cocuklarının girdikleri işler işlerinde aldıkları maaslar...

 

Mesela kullandıgı özel ucagı ve özel arabası neden eklenmemiş? Fiyatlarıyla birlikte....

 

Mesela iktidara geldiginden beri kendi zevki icin devletten ne kadar harcama yapmıs, ailesinin zevkleri icin... yakınları icin?

 

Durmak Yok Yola Devam...!!!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

başbakanın mal varlığı 800 milyonu aşmış tabi bu sizinde söylediğiniz gibi eksik anlatılmış.

İşte türban, işte dine endeksli anlayış ve işte sömürü. Neden daha fazla dindar adam istiyorlar çok açık değilmi?

Zenginliklerine zenginlik katarken bir zamanlar şeyhlerin önünde diz çöktükleri gibi kendilerinin önündede birileri diz çöksün diye. başbakanın gözlerinde bir garip ışıltı var bugünlerde istediğini tereyağından kıl çeker gibi kolaylıkla yerine getirmenin ve milletin hala uyuyor olmasının keyfi içinde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Floryadaki Atatürk Köşkü arazisi icine belediye tarafından kacak bina dikildi sonra aynı belediye bu binaya ruhsat verdi...

 

baska bir arazi devlet tarafından istimlak edildi park yapılacak diye, sonrasında yabancı bir firmaya satıldı simdi uzerine alısveris merkezi yapılıyor...

 

acarkent villalarıyla ilgili hala elle tutulur bir karar yok...

 

baraj göllerinini cevresindeki su havzaları imara acıldı simdilik kacak binalar yapılıyor, yakında sayın gülün de izin vermesiyle yesil alanların tamamı yerlesime acılacak.... Sezer veto etmişti artık engel kalmadı...

 

 

DURMAK YOLA DEVAM....!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türk milleti uyumuyor, Türk milleti "kavga ediyor"; bir ara "yav bu milletvekilleri de durmadan kavga ediyor be kardeşim" diye milletin bas bas bağırdığı sırada dışarı çıkıp dikkatle bakanlar ülkedeki herkesin birbiriyle kavga ettiğini görmüşlerdir, bir ara böyleydi, şimdi öyle değil şimdi o dönemde genç olup şimdi yaşlananlar hesap vermekle meşguller, vicdanları kaldırmıyor, mesela Tansu Çiller hanım ekonomide yaptıkları hataları kabul etmekle beraber sanırım şimdi biryerlerde lüks villalar yaptırmakla meşgul, kimi siyasetçimizi de kaybettik, Allah ruhlarını şadetsin, fakat bir dönem kavgayla geçti, şimdi bakıyorum da kadın erkek tartışmaları falan var, kadın ne erkek ne onu daha yeni öğreniyoruz, kadın aldatılınca ne yapsın, erkektir yapar mı desin yoksa sallasın adamı gitsin mi, kaç koca eskittin, a erkekler mastürbasyon mu yapıyorlarmış, hayret, demek hepsi yapıyorsa ihtiyaçtandır herhalde, ah kadınların da hislerini sormak lazım tabi, hay Allah yine mi kız çocuğum oldu, haydi kızlar okula, kızlar okusun mu yoksa okumasınlar mı, koca adayından çok şey mi beklemek lazım, Türk erkeği abaza, sanat nedir sanatçı nedir, hooooop öyle herkese sanatçı demeyin, yav bu da albüm yapar mı yaw ses yok, ses yok ama dinliyosun be yav, dinleme, televizyondan başka eğlencemiz yok, sen ne diyorsun, senin hayatın eğlence, işiniz gücünüz dalga geçmek be bacım, ne zaman ciddileşmişsiniz ki, hangi tarihte, al kızım şu parayı derhaneye git, al oğlum parayı istediğin bölüme ver üniversitede, dersler nasıl, büyüyünce ne olacan, yav dolmuştan da taksit taksit iniyosunuz be kardeşim, a baksana bizim oğlan üniversiteyi kazandı bi de bir bilgisayar istiyor utanmadan, yok öyle bedavaya bilgisayar hemen,

 

bir fotoğraf vardı, ölü bir yunus karaya vurmuş, birisi onunla fotoğraf çektiriyor, tamam da kardeşim yunus ölmüş

yunusları seviyorsan, doğada yaşamak istiyorsan iste, istediğini belli et

kahvelerde takılma

 

geçenlerde televizyonda syrettim, gençler jetonlu telefonu bilmiyorlar, acaba anlatan var mı onlara

 

gençlere hayat tecrübesini anlatan kaç kişi var

onları anlayıp saygı duyan, destekleyen kaç kişi var

destek hep maddi mi olur

manevi destek olmaz mı

össde soru çöz bir numara ol

olmaz

 

bir sürü zengin var, devlet hastanelerinin durumuna gidin de bir bakın

isteseler bir çok şeyi değiştirebilirler orada

 

zenginlikten ne çıkar, asıl zenginlik insanın şahsiyetinde olmalıdır diyen büyük Atatürk'ün çocukları kendi çocuklarına zengin ol paçanı kurtar bizi de kurtar diye nasıl nasihat verebilir

 

Türk milleti uyumuyor, işini biliyor gibi geldi bana

 

herkesin keyfi yerindeyse yerinde kardeşim, demekki bütün o şikayetler kavgalar herkesin kendi paçasını kurtarması içinmiş, ülkemizi düşünen çok az kişi var ne yazık ki

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İçişleri Bakanlığı'nda 377 atama

 

İçişleri Bakanlığı'nda merkez ve taşra teşkilatlarına toplam 377 vali yardımcısı ve kaymakamın yerleri değiştirildi. Bu kararname ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, mülki yönetimde en kapsamlı atamayı onaylamış oldu.

 

Resmi Gazete'nin bugün sayısında yayımlanan müşterek atama kararnamesine göre, Bolu Vali Yardımcısı Dr. İsmail Eroğlu, Tekirdağ Vali Yardımcısı Vedat Büyükersoy, Ağrı Vali Yardımcısı Dr.Adnan Çimen ile Beypazarı Kaymakamı Haluk Nadir merkeze çekildi ve bakanlık hukuk müşavirliklerine getirildi. 2005 yılında Yüksekova Kaymakamı iken Bolu Vali Yardımcılığına getirilen Mustafa Öztaş Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Şube Müdürlüğüne, Sarıgöl Kaymakamı Muhammet Kırılmaz da Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü Şube Müdürlüğüne getirildi.

 

Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanı Dr. Ömer Faruk Günay Eskişehir Vali Yardımcılığına, Personel Genel Müdür Yardımcısı Osman Akbaş İzmir Vali Yardımcılığına ve Sivil Savunma Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Ahmet Hamdi Usta da Balıkesir Vali Yardımcılığına atandı. Hukuk müşavirleri Ahmet Hikmet Şahin Mersin, Hasan Hüseyin Türkoğlu Edirne, Abdullah Acar Denizli ve Mahmut Yıldırım da Erzurum vali yardımcılıklarına atandı.

 

ANKA

 

 

Türkiye Cumhuriyeti'nin en kısa sürede en çok atamayı onaylayan cumhurbaskanı acaba kimdi?

Yangından malmı kacırıyorlar bu acele ne? Sayın gül geldigi gunden beri kac yasa ve atamayı onayladı... acaba butun atamaları inceliyor mu? yoksa abisinin emrettigi gibimi davranıyor merak ediyorum...

 

Durmak Yok Yola Devam...!!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Çiçek: Sözün bittiği noktadayız

 

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'nun yarın saat 10.00'da ilk kez Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanacağını açıkladı. "Sözün bittiği bir konuyu konuşuyoruz" diyen Çiçek, sınır ötesi operasyon da dahil olmak üzere sorunun çözümü için fayda getirecek tüm tedbirlerin alınacağını söyledi.

 

Hükümet sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. Çiçek, toplantının ana gündem maddesinin Şırnak ve Diyarbakır'da meydana gelen terör olaylarının oluşturduğunu söyleyerek olaylarda yaşamlarını kaybedenlere rahmet ve yakınlarına başsağlığı diledi.

08/10/2007

 

Olaylarda yaşamlarını kaybeden askerlerimize Allahtan rahmet yakınlarına sabır diliyorum... Şimdi bende hukumetimiz kadar iş yapmıs oldum. 2002 yılından beri iktidarda olan bir parti terör konusunda neden tek bir adım atmaz? BAşsaglıgı rahmet ve sabır dilemekten baska? Bunu sokaktaki vatandasta yapıyor hukumetin sokaktaki vatandastan ne farkı var?

 

-Askerlik yan gelip yatma yeri değil..!!!!

 

İşte sayın hukumetimiz bu işe yarar. Yakınlarını bu topraklar ugruna şehit verenlere fırca atmaya yarıyor. Kusura bakmasınlar ben bunu yapamam. Simdi anladımki hukumette olmakla sıradan vatandas olmak arasındaki fark burdan ileri geliyor.

 

Aylardan beri yazıyoruz, eleştiriyoruz olacakları aylar öncesinden söyluyoruz, bazı yazarlar, ordumuzun üst düzey mensupları, biraz olsun gelecegi gorebilen aydınlar herkez işaret etti. Sayın hukumetimiz ne yaptı? Bugün 13 gencimizi toprağa veriyoruz hukumetimizin ne kadar umrunda? Aylar once biz bunların olacagını söylemiştik simdi kime lanet okumalıyız?

 

Sayın basbakan cıkıp acıklama yaptı:

-Olaylardan üzüntü duyduk. 1 ay sonra abd ye gidip baskan busla durumu konusucam...

 

Şakamı bu? baskan bushla neyi konusucak merak ediyorum. Pkkya karsı silah kullanma iznimi isteyecek? Pkk ya karsı mucadele etmek icin busuhn eteklerinimi öpecek? Kİm sanıyor bu adma kendini Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı bu kadar aciz olabilir mi? Bİzim insanlarımız katlediliyor beyefendi bushla konusacak bir ay sonra.. ne konusacak allah askına biri bana acıklasın. Neyi konusacak? Konusacak ne kaldı? Sayın Cicek sözün bittiği yerdeyiz diyor. BUnu basbakanına soylese ya biten sözun nesini konusacak bushla?

 

Hadi diyelim bir ay sonra bushla konustu önelm aldı bir iki adım attı. Adama sormazlarmı 2002 senesinden beri aklın nerdeydi ?

 

2002 senesinden beri terör konusunda tek bir somut adım atmayarak, her fırsatta konuyu kasıyıp pkknın ekmegine yag surerek ic ve dıs politika izle, basiretsiz kişiliksiz ve korkakca bir dış politika yurut, bunu yapan adamı cumhurbaskanı olarak ata, simdi kalk abd baskanıyla konusucaz bir ay sonra.. abd baskanı seni takmıyor bile bir hafta once sana randevu bile vermedi, kapısında bekletti, simdi neyi konusacaksın... Bu kadar aciz ve zavallı bir ulkemiyiz biz?

 

meclisteki dtpliler acıklama yaptılar. Pkkya terör örgütü dersek sizden farkımız kalmaz dediler. Bir allahın kulu cıkıpta neden diyemedi, pkkya terör örgutu demez ve kabul etmezseniz sizin teröristlerden ne farkınz kalacak diye... Neden bunları hala besliyoruz, neden bunlara dokunulmazlık verdik? akp ve dtp arasındaki anlasmanın perde arkasında ne var? akp istedigi yasaları cıkarmak icin dtpden destek alıyor karsılıgında dtpye göz mü yumuyor?

 

kimlere peşkeş cekiliyoruz artık?

 

Ab ulkeleri pkkya stratejik destek verir, abd bizzat silah yardımı yapar, ırak topraklarında barındırır, akp hukumeti ırakla anlasma imzalar pkkya sıcak takip yapmayacagına dair söz verir, akp hukumeti kandil dagına ucuz elektrik ve su verir, ab ulkeleri ve abdyle birlikte barzani ve talabani akp hukumetine sonuna kadar destek verir, bu ulke halkının yuzde 47 si bu akpye oy verir....

 

Siyasi bir partiye oy vermek futbol takımı tutmaya benzemez. Siyasi parti iktidara geldiği zaman yaptığı ve yapmadıgı herseyden ona oy verenler sorumludur...

 

Hergun dökülen kanlarımız bir numaralı sorumlusu basiretsiz ve korkakca politikalarla elimizi kolumuzu baglayan kendisinden yetki isteyen ordumuzu asagılayan, kendi menfaatleri ve dusunceleri dogrultusunda icerde ve dısarda her turlu gucle ittifak olan akp partisi ve onun yandaslarıdır. Kafanızı gömdüğünüz türban cukurunda cıkarın ve gorun artık ulkeyi ne hale getirdiler...

 

Bugun pkk terörü bu kadar canımızı yakıyorsa bunun en buyuk sorumlusu akpye oy veren yuzde 47 dir... onların işine geliyor demekki tum bu politkalar gidip yine akpye oy verdiler.. BUndan sonraki secimlerde bunları hatırlayın. Bundan onceki secimlerde işinize gelmedi ac kalacaksınız diye ekonominiz batacak diye korkup bunları sectiniz. Bundan sonra da sonuclarına katlanın....

 

 

DURMAK YOK YOLA DEVAM...!!!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.