∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2015 Paylaş Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2015 Toplumumuzun neden dusunce uretmedigini ve dusunce/dusunme ile delilik arasinda nasil bag kurdugunu aciklayan nedenlerden biri de, tarihi olarak "dusunen adam" heykelinin, neden "akil hastahanesi" nin bahcesinde oldugu. Bugün dünyanın birçok ülkesinde, Rodin'in 'Düşünen Adam' heykelinin kopyaları bulunmaktadır. Ve bu kopyalar, bulundukları her ülkede; müze, sanat galerileri ve üniversiteler gibi birçok önemli yapıya değer katmaktadır. (Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi) Hal böyleyken insanın aklına şu soru takılıveriyor: Peki o zaman biz, heykeli akıl hastanesinin bahçesine niçin koyduk? Merak edenler için hikayesi şöyle: Rodin’in “Düşünen Adam” heykelinin kopyasının akıl hastanesinin bahçesine dikilmesi fikri, 1950’li yıllarda başhekimlik yapan Fahri Celal Göktulga’dan çıkmış. 1953 yılında bir dergide heykelin fotoğrafını gören Başhekim Göktulga, heykelin yapımı için orada yatan hastalardan heykeltıraş Kemal Künmat’a ricada bulunmuş. Aslında güzel sanatlar mezunu olmayan Künmat, salt eli yatkın olduğu için heykeli yapmayı kabul etmiş. Ancak Künmat, heykelin bitmesine az kala ‘Ben paramı isterim.’ demeye başlamış. İstediği miktar ise 40 bin liraymış. Başhekim maaşının 400 lira olduğu günlerde zaten ‘heykel ödeneği’ olmadığı için Künmat’ın talebi geri çevrilmiş. Bunun üzerine sinirlenen Künmat; heykelin elini çenesine koyduğu kolunu yapmadan işi öylece bırakmış. Hastane yönetimi ne yapacakları hususunda kara kara düşünürken, depresyon tedavisi için hastaneye yatan Yüzbaşı Mehmet Pişdar, imdada yetişerek; heykelin kolunu tamamlayabileceğini söylemiş. Heykeli tamamlayınca da, mükafat olarak hastaneden taburcu edilmiş. Heykelin tamamlanmasından sonra, hastane başhekimine ‘Neden bahçeye düşünen adam heykeli dikildiği’ hakkında sorular soran gazeteciler ise şu cevabı almış: “Hastane dışındakilerin durumu içerdekilerden daha kötü. Bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor.” Ancak heykel o günden sonra gazetelerde çıkan tüm ‘Dikkat! Tımarhaneden azılı ve tehlikeli bir deli kaçtı, aramızda dolaşıyor.’ şeklindeki haberlerin öznesi durumuna gelmiş. Ve böylece, düşünmek ile akıl hastalığı arasındaki eşsiz bağlantı, istemeden de olsa kurulmuş... Bu saçma bağlantı ne yazık ki birçok Yeşilçam filminde de sıkça işlenmiştir. Ve bu sayede toplum hafızasında, 'düşünmek' ile Bakırköy arasındaki bağlantı daha da güçlü bir hale gelmiştir. Rodin’in en önemli eserlerinden biri olan 'Düşünen Adam'ın ülkemizdeki serüveni ne yazık ki bu şekilde gelişmiş.. Ancak heykeli, bir üniversitenin bahçesine ya da şehrin önemli bir noktasına taşımak gibi bir alternatif de halen mevcut. Dunyanin baska hic bir yerinde, "dusunen adam" hastahane ya da akilhastahanesinde degildir. (Fransa: Paris'te kendi adını taşıyan müzenin bahçesinde.) Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.