Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

NURİ CAN ( Şiirleri )


AsiMeLek

Önerilen İletiler

Ömrüm Vay

 

Mevsim bahar

dağlar kar

suların coşup taştığı zamandır ey gönül

morgüllerin açtığı zaman

 

şimdi anılar hüzünkar

şimdi anılar brindar

ah birde şu kahreden gurbet ki,

sarı bir sancıdır kanayan yarama

ben hangi yerde kaldım

hangi derde

ağır yaralı bu yürekle

bir başıma ve alabildiğine yorgun

hangi istasyon saklar beni artık

son trende kalktı

ömrüm vay

 

Yüreğime acılar elkoydu ey hayat

kendi ellerine küsmüş mahkumum ben

zaman akmayan durgun bir su şimdi

kalbim hüzün hüzün sevda

sevda sevda hüzün

dalgasız denizler gibi kalbim

 

martım yaralı, martımın kanadı kırık

kanatları öksüz

martım sırılsıklam aşık

dikiş tutar mı bir daha

ihanetin açtığı yara

ümitler yeşerir mi kimsesiz limanlarda

 

şimdi ben kime giderim ey dünya

kime anlatırım acıyan yanlarımı

kim dinler kalbimin kırık sesini artık

hangi çiçeğin yaprağına gizlerim gözyaşlarımı

ömrüm vay

 

 

 

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 168
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Ey Gül

 

Yaralı yavru bir ceylandır bakışın

hüznün yamacında ürkek ve tedirgin

avcılar peşinde ömrümüzün

hayat ki ihanet dolu ey gül

hayat ki acımasız.

ister tuz bas yarana

ister dağla acını

dinmez sızı

 

Gül açar dağlarda

bir kez gülsen oysa

ışık olur gözlerin yayılır evrene

renk olur ısıtır içimizi

sevda olur dolar gönüllere

 

Yüreklere de kar yağar ah gül

buz tutar bakışlar dalgın sularda

yangınlar içinde de olsa insan

üşür bazan

ihanet görmüşse sevdiklerinden

 

Dünya ki bir değirmen ey gül

öğütür her gece hayalleri

ve ardına bakmadan

savrulup gider uzak iklimlere

dönmemek üzre....

 

Gözlerin vurulmuş bir ceylan yavrusu ey gül

bakışın güvercin

sorma ırmaklar nereye gider

kuşlar nereye

yaşam nereye gider

ölüm nereye

acının dili yok

suskunluğu hangi kalem yazar

haydi ekle yüreğini yüreğime

tutuşturalım bir ucundan

içimize batan bu hayatı...

 

 

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir Gurbet Masalı

 

Sokaklara Kar YağardıGeceleri sokaklara kar yağardı

üşürdük

bir hüzün çökerdi odamıza

kapanıp içimize ağlardık

ağlardım…………………

ağlardı…………….

ağlardık geceler boyu

ıslanırdı pencereler

ıslanırdı yalnızlığımız

ıslanırdı geceler

 

ıslanırdı bütün şehir

nem kokardı, is kokardı

özlem kokardı

gurbet kuşları dönerdi başımızda

cama yaslayıp başımızı

boynu bükük karanfiller gibi bakardık

dalardım.....................

dalardı ................................

dalardık anılara

uzaklarda türküler çalardı kulaklarımıza

hasretlik çekerdik ölesiye

yüreğimize bir ateş düşerdi

yangın olup yeryüzünü yakardık

ben

Urfa’lı Mustafa

ve Maraş'lı Ali

 

gözlerimizde biraz duman

biraz dalgınlık olurdu hep

susardım……

susardı................

susardık kan kusardık

susardı sokaklarda sarhoşlar

içimiz kan ağlardı

soranlara yok bir şeyimiz

iyiyiz derdik

ben

Urfa’lı Mustafa

ve Maraş'lı Ali

 

bütün gece yatağa uzanıp

tavana dikerdik gözlerimizi

bakardım…………

bakardı............................

bakardık puslu ve ıslak

sokaklara gözlerimiz yağardı

ölesiye sılamızı özlerdik

yüreğimiz acırdı

gözlerimiz acırdı

uyuyamazdık

kalkıp sokaklara düşerdik

gezerdik sahipsiz kediler gibi

gezerdim.........

gezerdi .................................

gezerdik sabahlara kadar

sonra uyumadan işe giderdik

 

her gece sazımdaki hüzün olurdu gurbet

yüreğimizdeki sızı

gözlerimize yağmur diye düşerdi

acıları alır içimize saklardık

bir ben bilirdim.................

bir onlar ...............................

bir biz bilirdik ayrılık nedir, özlem nedir

 

çocukluğumuzu yaşardık masalsı düşlerde

her bayram yeni papuçlar giyer

koşardık ninemize

biz ona doğru koştukça

o uzaklaşırdı

bi -türlü yetişemezdik

 

hep bir gün dönceğiz umuduydu

içimizde sakladığımız

başımızı yastığa gömüp

gizli gizli ağladığımız

sıla özlemiyle doldurup içimizi

duvarlarla paylaştığımız

hep döneceğiz umuduydu

bunca kahrı yaşadığımız

 

rüzgar eserdi geceler boyu

trenler geçerdi

her iniltide yapraklar üşürdü içimizde

yağmur düşerdi gözlerimize

usanırdım………

usanırdı………

ıslanırdık…….

her gece böyle yalnız, uykusuz

bir hüzün çiçeği kırılırdı düşlerimizde

bir kardelen boy verirdi susuz

boynu kırık bir gelinciğin

sızlayışını duyardık yüreğimizde

 

ömür gelip geçerdi

mevsimler gelip geçerdi

fırtınaler eserdi içimizde

esen fırtınalar yüreğimizi delip geçerdi

 

hasret istasyonunda

yolcusuz kalmış

terkedilmiş bir tren gibi dururdu kalbimiz

beklerdim……………………..

beklerdi……………….

beklerdik geceler boyu

ne gelen olurdu ne giden

yalnız, çileli ve kederli

susuz, uykusuz ve dertli

beklerdik

 

kuşlar uçup giderdi uzak diyarlara

kuş olup uçardık ardından

alıp götürsünler diye

sonbahar rüzgarları estiğinde

yaprak olur savrulurduk

kar olur yüksek dağlara ağardık

oturup yüreğimizin kıyısına

ince ince yağardık

 

rüzgar olup eserdik doruklarda

sel olup akardık dünyanın öbür ucuna

bahar gelmezdi……..

acı dinmezdi…………

kuşlar sevinmezdi……..

ve biz ölür ölür dirilirdik her gece

kimse bilmezdi

ağlardım…………..

ağlardı…………..

ağlardık geceler boyu

silmezdik gözlerimizde akan yaşları

silmezdik ki kirpiklerimiz nemli kalsın

silmezdim ki ıslak gözlerimizde,

soluk yanaklarımızdaki izden anlaşılsın

gurbet ellerde bir ömür çektiklerimiz

 

ömrümüz gelip geçerdi

trenler gelip geçerdi

biz yılları sayardık

yıllar ömrümüzü

durmazdı kanaması kalbimizin bir türlü

beklediğimiz o an gelmezdi

ben

Urfa’lı Mustafa

ve Maraş'lı Ali

 

kısacık bu hayatta

alıp onca acıları sırtımıza

upuzun bir yolda

hiç yorulmayacak gibi koştuk

sonuç bir avuç toprak

bir bedenlik kefen

 

şimdi ne Urfa’lı Mustafa var

ne de Maraş'lı Ali

sıra bizde

 

şimdi anlıyorum ki sıla bir aşk

özlem bir rüya

kavuşmak bir hayalmiş…….

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hoşçakal Gönlümün Nazlısı

 

Gidiyorum buralardan yalınayak ve üzgün

önümdeki uçurumlara aldırmadan

varsın hayallerim kurduğum yerde kalsın

o gerçekleşmeyen hayallerim.

ardımda yaralı bir yürek

kederli bir ömür

ve yoksul anılar bırakarak

çekip gidiyorum sevdiğim

hoşçakal gönlümün nazlısı, bağrımın sızısı

hoşçakal

 

gidiyorum başım önümde, gözümde nem

duramam artık ey aşk, ey sevdiğim

hüzne ve kedere boğulduğum bu şehirde

duramam

hiç bir anı kabul etmiyor beni

bedenim buz gibi soğuk

yüreğim param parça keder

kış kadar soğuk ellerim

ardımda yoksul bir sevda

ve bana ait ne varsa

bırakıp gidiyorum sevdiğim

hoşça kal anlımın yazısı, kaderimin küskünü

hoşçakal

 

bütün yaprakları dökülmüş

dalları kırılmış bir ağaç gibi hıçkırarak

ve bırakarak ardımdan sırtımı yasladığım

çınar ağacını yaslı

meçhule giden acılar yüklü bir gemide

uğuldayan rüzgarlara sarıp sesimi

şarkıların sustuğu, aşkların vurulduğu

limanlara gidiyorum sevdiğim

hoşça kal kırık sazım, sevdamın yaralı türküsü

hoşçakal

 

bir yıldız daha kaymadan gözlerimden

yüreğimden bir arzu daha sönmeden

gidiyorum ey aşk, ey sevdiğim

bir daha yağmamalı bu ihanet yağmurları

ağlamamalı bu yürek bir daha

bir acıyı, başka bir acıyla sarıp

alıp dağların ve yıldızların gölgesini

yüzümde kış, bakışlarımda kar

yorgun akan bir ırmak misali

kimsesiz sokaklara bırakıp yanlızlığımı

gidiyorum sevdiğim

hoşça kal gecelerimin yıldızı, karlı dağların yalnız kızı

hoşça kal

 

bütün borçlarını ödedim bu sokakların, alacağımı aldım

geri dönmez bir mevsimdeyim artık, duramam ey aşk

bu şehre sığamam bu hüzünle

yoksa acılar üşütür beni

kar kavurur anılarımı

donar bakışlarım

üşürüm... üşürüm ey aşk

 

sorma nereye, hangi dağın ardına?

ne kadar uzağa varır yolum?

kim yoldaş olur bana ?

dönüp gelir miyim yine bahar geldiğinde ?

çiçek açtığında mor dağlar

sorma

 

sazımdaki hüznü

içimdeki sızıyı

boynu bükük karanfilimi

ve yüreğimin yangınını bırakıp rüzgarlara

sırılsıklam yalnızlığımı alıp yanıma gidiyorum

hoşça kal bağrımın ateşi, kalbimin ahı, mühür gözlü yar

hoşçakal

 

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gülsem Gül İncinir

 

Gittin,

gidişin

yarama tuz basılmış acı

gidişin

karlı kış gecesi

gidişin

dağbaşı ıssızlığı

çiçeksiz, renksiz

ve uğul uğul bir rüzgar başımda

 

Gittin öyle apansız

hayaller birikti gözlerime ıpıslak

büyüdü gitgide yalnızlığım

yıldızlarda terketti beni, ay da küs

ardında yalnızca anılar kaldı

Kırık dökük

boynu bükük anılar

 

Yoksun işte

gözlerin yok

ellerin yok

kar yağıyor anılara

üşüyor hayat

 

Her gece

ırmaklara salıyorum gözlerimi

denizler ortasında,

kaybolmuş bir sandal gibi

binlerce kıyıya çarpa çarpa

öylesine yitik, öylesine çaresiz

öylesine perişan yaşıyorum…

 

Sen bu şehirde bulutlarla gittin

zifiri geceydi,yağmur yağıyordu

bütün sokaklar ağlıyordu

gittin işte, gidiş o gidiş

bir daha dönmedin

bu yürek yara şimdi, bu hayal kırık

ömrüm sokaklarda bir yaprak artık

gelme, öyle yorgunumki…

zemheri karlarını bekle…

 

Gözlerimde bir sessiz gözyaşı

bekler öylesi

dağ sevdalı

rüzgara hasret bir ince dal aşkına.

gülsem gül incinir

ağlasam dal

gelme, seni çok özledim…

nisan yağmurlarını bekle…

 

Ben ki, unutulmuş gökyüzü masalıyım

uzak iklimlerin güz çiçeği

ve ben hala o gözleri sürgün

hüzün bakışlı çocuğum

öylesine sessiz, öylesine dilsiz.

ne analar kucaklıyor beni artık

ne de hasret kokan ıssız geceler

 

Bir gün tarih düşülürse

çizilirse aşkın miladı

yapraklar düşerse, kuşlar göçerse

ve sen dönersen

kilitlenirse gözlerim gözlerine

işte asıl o zaman ölürüm ben...

işte asıl o zaman ölür...

işte asıl o zaman…

işte asıl o...

 

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Seher Yeli

 

Çekip gittin

çiçeklerin döllendiği bir mevsim.

bir daha

dönmedin geri...

 

yarısı sende kaldı kalbimin

yarısı bende ezgili...

 

ah! Seher yeli...

 

 

bir bulut gibi

nehirler gibi

akıp gitti saçların elimden

bir yanım yaslı hazanda kaldı

bir yanım deli boranda

savrulup gitti ömrümün gazeli...

 

gülüşün bir çiçekti

güğümlenirdi içimde her bahar

gittin

hayallerimde gitti

kar yağdı kirpiklerime

umutlarıma ağrılar birikti

 

gittin

güz geldi

yitirdi sevincini ağaçlar

ardında sarı yapraklar ve hüzün kaldı

bulutlar arasında kaybolan ay gibi

yitirdim seni

denizler suskun

maviler küs

gökyüzü yaralı şimdi

gittin

deprem olur her gece denizlerde

başını taşlara vurur dalgalar

 

gittin

göçüp gitti ardından

gönlümün kuşları uzak diyarlara

bir yanı aşk acısı kıyılarımın bir yanı özlem

şimdi yokluğundur içime yağan her gece suların ötesinde

 

şimdi su gibi yudum yudum

şimdi hava gibi nefes nefes

seni özlerim karşı kıyılarda...

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Merhaba!

 

Merhaba!

doğan gün

dalucları tomurcuklar

dağların esen rüzgarı

sıvırcık kuşlarının sevinci bahar

güneşe koşan çocuklar

bahardalım

merhaba !

 

Merhaba !

sevgi düşüm

utangaç gülüşüm

ilk yaşam çığlığı

gelin duvağı

türkü tadındaki yaşam

yürekteki sevda, gözlerdeki ışıltı

dudaktaki şarkı,

özlemi çekilen yarınlar

İçerdekiler dışardakiler

hasreti kanayan dostlar

merhaba !

 

Merhaba !

ağaçta göveren dal

güllerin güne gülüşü

yerdeki çiy, gökteki ay

yağmurun çimlere dökülüşü

salkım-saçak bulut

Güzel umut

yedi iklim dört mevsim

evrenin renk renk cümbüşü

günüm, günaydınım, gülaydınım

merhaba

 

Merhaba!

ey dostluk, iyilik, güzellik

insanlık,merhamet, barış

sevgiye susayan yürek

yanakta gözyaşı ıslağı

dudakta kanayan şiir

kalbe dolan aşk

ey sevda yolcuları

sevgi bostanı gönlüm

merhaba

 

Merhaba !

güneşle beslediğim

sevgiyle süslediğim

gönlümün sultanı yar

dostluk diyarı ülkem

sevgi bahçem, duygu pınarım

hasretim, asyam, anadolum

yüreğim, sevdam, yenigelinim

merhaba

 

 

Nuri CAN

1980 Caferli

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne zaman bir Anadolu köyüne düşse yolum

 

Ne zaman bir Anadolu köyüne düşse yolum

yüreğim burkulur

susuk kumullu alnımdan öper bir anne

bilmediğim ayetler çizer elleri gökyüzüne

anlamadığım dualar kanar dudaklarında

Ne zaman bir Anadolu köyüne düşse yolum

kar düşer ömrümün üşüyen dilimlerine

bacası duman duman tüten,

sobası yanar çocukluğumun

ısınır içimin mor türküleri

büyür nazlı bir çiçeğin uykularında

 

kuşlar uçar gönül penceremden

yüreğimden sevdalar geçer

bir sonbahar rüzgarının kanatlarında

çekip gider ağlayarak,

düşlerin yağmurunda sevdalı bir çocuk

 

Ne zaman bir Anadolu köyüne düşse yolum

oturup yüreğimin avlusuna dağ sedalı bir gelin ağlar

bir düşünce dalgası vurur kıyılarıma

vurdukça ıslanır gözlerim

terkedilmiş evler, kilitlenmiş kapılar

ve duvarlarda yalnızca ihanet lekeleri kalmış

sevdalar ki, hep aşınmış gül takviminin yapraklarında

acıya sürgün kesilmiş tüm sokaklar

 

şimdi baktığım her anı bir gönül yarası

her sessizlik bir çığlık, her çiçek bir yara

ah sevdiğim ne kadar insan varsa göçüp gitmiş uzaklara

hangi suya baksam bir nehiri kanıyor gözlerim

hangi yola çıksam bir tren kalkıyor

 

ey umudumun küçük nazlı çocuğu

çiçekler getir bana koparmadan

sevinçler getir güneşli bahçelerden

nicedir ki bir özlemin bulutundayım

bir depremin uçurumunda

yıldızlar topla bana

yıldızlar topla mavi gecelerden

 

sen ki sevdalı yanımdın benim

gönlümün ısınağı, korkularımın sığınağıydın

düşlere kar yağınca ve sarınca yolları duman

bırakma ellerimi n’olur, kapama gözlerini

üşür taşralı soluğum

 

1977 Caferli

Nuri Can

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir Güle Sığdır Beni

 

Bir garip yolcuyum

uzak

çok uzaklardan geldim asırlar ötesinden

ellerim boş boynum bükük

yorgunum

koynumda ayrılık türküleri

dudağımda özlem özlem şiirler var

 

aç pencereni

sana demet demet hasret

bulut bulut yağmur getirdim gözlerimden

 

bir mecnunum

saçlarımda çöl rüzgarları esiyor

yüreğimde leyli yollar

tanımadığın memleketlerden

bilmediğin kentlerden geldim

yüküm ağır

yorgunum

 

bir göçmen kuşum

göğünü yitirmiş kelebek

bir kanadım aşk dolu

bir kanadım hasret

 

bülbülüm

gönlünün altın kafesine tutsak

bir kanadım ateşler içinde

bir kanadım gülistan

 

düşsüzüm

düşlerine al beni

soluksuz sevişmelerine sakla

bin yıl hasretini çektim

bir güle sığdır beni

 

 

Nuri Can

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Göçmen Kuşlar

 

Yönünü yitirmiş göçmen kuşlar gibi

uçtuk zehir zemberek yol bilmeden, dil bilmeden

tanımadığımız ormanlarda kaybolduk

çırpındıkça açılıp kanadı yaralarımız

kirli dumanların dalgalarında

 

kimsesiz limanlarda nazlı umutlar yeşerttik

köprüler kurduk bir yalnızlıktan bir yalnızlığa

taa…iliklerimize işledi yalnızlığın ve ayrılığın acısı

bir yol bulup dönemedik

 

geçip gitti yıllar

gençliğimizi fabrikalara bırakarak

ve uzatarak her soluğu bin defa

çalışıp durduk hasta dermansız

 

ne geçen günlerin farkına vardık

ne de değişen mevsimlerin

ekmeğimiz terimizle ıslandı

umudumuz gözyaşımızla

kader türkülerine sığınıp kaldık

dertli başımızla

 

her vardiya bir ah düştü yüreğimize

hasretler büyüttük gözlerimizde duman duman

uzanıp kaldık gurbet yataklarına yorgun

her sabah kurulan saatin zillini bekledik

geceyi güne, günü geceye ekledik

 

unutulmuş garip ezgiler gibi

ezilip kaldık yoksul anılar cenderesinde

bir yanımız buram buram memleket

bir yanımız çile çile gurbet ele gömüldü

sesini yitirmiş küskün çağlayanlarla

akıp gitti ömrümüz yaşlı gözlerimizde

 

hayellerimiz yel, çocuklarımız el oldu

kara kafalarımız ak, ak kafalar kel oldu

biz kimiz, nereden geldik, yurdumuz neresi

nerde kaldı gençliğimizin ve umudumuzun adresi

 

oysa sararmış her yaprağın bile bir tanımı var

bir anlamı var dalında düşen her çıkrığın

 

kime nasıl anlatırız halimizi ey dünya

 

 

 

Nuri Can

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Göçmen İşçiler Ağıdı

 

Sırtımızda eski bir ceket

Kırık bir bavul elimizde

Yürürüz izinde acıların

Yüreğimizin üstüne basa basa

 

Başımız eğik, bağrımız ezik

gözümüzde yaş, gönlümüzde yas

sarıp gurbet yorganlarına umudu

kör bir geçim uğruna düşeriz yollara

 

hicranı gözlerimize doluyarak

ve suluyarak yüreğimizde hüznü

yürürüz biçare acılı acılı

yürürüz can çekişe çekişe

 

tutunacak dal ararız, dinleyecek dost

ağlamak ve anlatmak için dünyaya kederimizi

 

ayrılık boranında korlaşır bağrımız

zorlaşır gülmemiz

solur da solur sevdamız yüreğimizde kımıl kımıl

 

dağlarca acılarla ve de sancılarla

yürürüz ritminde yürek atışımızın

yürürüz ritminde nefes alışımızın

yürürüz bitik un-ufak ola ola

onca yiğitliğimize bakmadan

 

hasrettir önümüzde sıra sıra

yol yol ayrılıktır

dağ dağ acıdır gidilen

gurbettir, derttir, mihnettir

sineye çekilen dizi dizi

 

Ne yana vursak

üstümüze kararır hava

şimşeklenir gökyüzü bıçak bıçak

bulutlar yığılır kalır gözlerimize

her kirpiğimizde bir deniz çalkalanır.

nereye varsak,

bağrımıza saplanır ayrılığın oku

devriliriz bir ihtiyar çınar gibi ağır ağır

garipliğimiz kuşatır dört bir yandan

bağlanır elimiz kolumuz

nereye varsak sarpa sarar yolumuz

 

hasret kalırız bir dost gülüşüne

hasret kalırız bir dost öpüşüne

düğün dernek kurar acılar içerimizde

çiçeklere kar düşer

umutları yel alır

ardımızda nice kimsesiz ölüler kalır

ölülerki bizim ölüler,

nasıl ki bu acılar bizimse

 

bir yanı buruk olur çırpınır yüreğimizde

bir yanı yaş olur süzülür gözlerimizde

akar

akar

akar

dökülür çile denizlerine

gurbet rüzgarlarınca acılı ıslak

 

tufan kopmuş yel savurmuş gayrı

oflamak vız gelir gönül fırtınamıza

umudumuz ekmeğimiz,

acımız kederimiz

bir kara sevdamızdır yenemediğimiz

 

gözyaşlarını saklama benden

kaçırma gözlerini gözlerimden

oy kurban olduğum

derincene bak

bu nasıl yazıdır ki

gözyaşlarımız

kemend olurda boğar bizi

ve ardına bakmadan,

siler gider izini umudumuzun

çıplak ağrılarla bağrımızı eze eze

taa… alnımızın çizgilerine yansır acısı.

ağrılar toprağında ağıt yakarak

bir yitik umutda yitip gitmişiz

gayrı dert filiz sürmüştür,

hüznümüzün tablosunda

bir direnç olmuştur bizde yaşamak

o artık karanlık bir gecede diş diş

ak yorgana geçirilmiş sancı

katmer katmer ülserdir midemizde

bir yara ki ayrılığın

bir yara ki yoksulluğun yarasıdır

oy kurbanım

 

toprak toprak koktuğumuz

nadas nadas süslediğimiz

ve de köy köy, ülke ülke

boynumuzu büke büke

ezgilere işlediğimiz

bir yarısı Türkiye’ de

bir yarısı yaban ellerde söylenen

eğin ağıdı türkülerimiz

…………………….

bilmem bu yürek nasıl dayanır

derdini kalem olup yazmaya

dil olup söylemeye

oy kurbanım oy

oyy da oy….

 

 

 

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kederli Bir Türküdür Kimliğin

 

Sen benim

dilini bilmediğin yadellere

yolladığım işçimsin

bulman için nasibini el kapılarında

 

sen benim

tırnaklarınla umudunu

kır toprağa eken çiftçimsin

bir avuç mahsula çok şükür ederek

 

sen benim

alınterim, emeğim

öpüp başıma koyduğum ekmeğimsin

kadınım erkeğim

gelinim kızım

yüreğimde taşıdığım sızımsın

kimselere anlatamadığım derdim

yıllarca yolunu beklediğimsin

 

taa... şuramda

ismini veremediğim boşluğum

yokluğum, yoksulluğumsun

 

bilirim

bütün sevdiklerinden uzak

kederli bir türküdür kimliğin

yüreğinin içinde taşırsın hep

pasaport yerine sınırlarda

 

Nuri CAN

1971 Amsterdam

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yüreğim Dağlarda Kaldı

 

Bir dağ başında olmalıydık şimdi seninle

uzanıp çimenlerin üstüne

şiirler okumalıydık mavi ırmaklara

öpüp güneşi alnından sevdiğimizin

sisler aralanınca çekip gitmeliydik

 

şimdi bir dağ başında olmalıydık seninle

oturup bir gönül sofrasına,

dostluğa kadehler kaldırıp

içimizdeki yangını bölüşmeliydik

bir pınarın soğuk buğusuna daldırıp ağzımızı,

çatlayan dudaklarımızla hayatı öpmeliydik

sular aydınlanınca çekip gitmeliydik

 

bir dağ başında olmalıydık şimdi seninle

türküler söylemeliydik esen yellere

unutup acıyı, ayrılığı, gurbeti

hasreti içimizin yangınına gömmeliydik

kapılar kapanınca karanlığa

yollar aydınlanınca çekip gitmelidik

 

bir dağ başında olmalıydık şimdi seninle

ıssızda bağrını döven bir ırmak gibi

dizleri kanamış bir çocuk gibi doyasıya ağlamalıydık

çıkarsız dostluklar, kirlenmemiş sevgiler

ve dünyadaki tüm güzel şeyler adına

çirkinliklere, çirkefliklere dayanmalıydık

obalar sıralanınca karşı sırtlara

gün aydınlanınca çekip gitmeliydik

 

sen gülünce ne güzelde gülümserdi beyaz gül

nasıl da sevinçle gelirdi dağlara bahar

dallar tomurcuklanır, kuşlar öter, sular çağıldar

muştular bölüşmeye koşardı ardından çocuklar

bir kervan alıp giderdi başını bilinmeyen diyarlara

 

şimdi ne yana baksam gözlerin doluyor usuma ah

gelincikleri okşuyor ellerin

gülüşün ki, çiçeklerin bir başka adıydı karlı yamaçlarda

yitik bir mevsimin kıyısında kaldı anılarımız

savrulmuş ömrümüzün her yaprağında bir şiir sarardı

 

şimdi yoksun, rüzgarlar seni üşür, türküler seni söyler

her bahar gelişinde bir çiçek büker boynunu

bir menekşede açar gözlerin

büyür yüreğimin kıvrımlarında

sular ağıtlarla çağlayıp gider

 

mavi ne de çok yakışırdı gülüşüne ah kardeşim

en çok da papatyalar yıkıldı gidişine

bir de alnı munzur işlemeli kızlar

 

şimdi hangi ırmak soğutur yürek yangınımı

hangi dağ bölüşür acımı, hangi pınar, hangi bahar

efkarımı hangi rüzgar dindirir

ırmağım sendin pınarım sen, dağım rüzgarım sen, baharım sen

 

 

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sizin Hiç Anneniz Öldü mü?

 

Sizin Hiç Anneniz Öldü mü? Benim Öldü

 

Kalk anam kalk, Allah aşkına kalk

Bak mevsim umut mevsimi

papatya mevsimi, gül mevsimi

mevsim bahar

dağlar kar

suların coşup taştığı zamandır

 

kalk yarasına merhem olduğum kalk

ben geldim uyan da bir bak

yatma öyle sessiz, öyle nefessiz n’olur

yatma öyle çaresiz

aç gözlerini yaşadığını bileyim

gülersen güleyim

ağlarsan gözyaşını sileyim

oynat kirpiklerini bulutlar uçsun gözlerinde

bahar yağmurları yıkasın saçlarını

ölmek gerekiyorsa ben öleyim...

 

kalk anam

allah aşkına kalk

ben geldim bak

kime bu nazın, kime bu küsün

bu inat niye

konuş benimle, allah aşkına konuş

yatma öyle sessiz, öyle nefessiz kurban olduğum

bir ses ver, bir nefes

yaşadığını bileyim

 

kalk anam kalk

allah aşkına kalk

ben geldim uyanda bir bak

saklandığımız kovuklarda

şidetli yağmurlar yağsın yine

rüzgarlar essin, fırtınalar kopsun, şimşekler çaksın

koynuna al beni, sarıl sımsıkı

başımı göğsüne yaslayayım

yeneyim bütün korkularımı

ve sen beni hiç bırakma, bıkma n'olur

 

koynuna al yine, sarıl sımsıkı, üşüyorum

korkuyorum yıldızlar uykuya yattığında

tut elimden güneşe götür beni

saçları sümbül anam, yanağı gül anam

sayki, küçük bir çocuğum daha hiç büyümedim

şimdi ben ne yaparım, nereye giderim

kime gösteririm kanayan dizlerimi

 

uyan anam bak sümbül vakti, gül vakti

bin hayat tomurcuğu umuda kızarır dallarda

usul, ağır, yorgun uyuyor bedenin

ah ne kadarda güzelsin anam

uyan kurban olduğum uyan bak rüzgar vakti dağlarda

 

tut elimden kırlara gidelim

beyaz papatyalar toplayayım sana

düşersen yalnız kalırım

gidersen öksüz

taşıyamaz yüreğimin ağrısını hiç bir beden

 

kalk allah aşkına kalk

böyle yapayalnız boynu bükük koma beni

senin sıcaklığından ayrı, sevginden uzak

kime koşarım, nasıl yaşarım böyle bir başıma

teninin kokusunu özledim anne, sımsıcak nefesini

yavrum diyen o nazlı yumuşacık sesini

hadi uyan canyoldaşım, gözbebeğim

sarı gülüm, altın kalplim, iyilik meleğim

gözlerime acılar yağdıran

kalk ki, yine sana türküler söyleyeyim

 

Ey dağlar taşlı dağlar

başı telaşlı dağlar

ben anamı yitirdim

gözlerim yaşlı dağlar

 

bağların gülü kaldı

gamlı bülbülü kaldı

ah komşular komşular

ben annemi yitirdim

boynum bükülü kaldı

 

kalk anam kalk allah aşkına kalk

bu yürek nasıl dayanır

derdini kalem olup yazmaya, dil olup söylemeye

sana sarılmayı özledim, nazlanıp darılmayı

kanayan gözlerimde sızılar akıyor bak

kırmızı yağmurlar yağıyor üzerime

ıslanıyor sensíz kalan yanım

hadi uyan yüreğini öptüğüm

koma beni buralarda yalnız

bırakıp gitme

yıkılırım

bir kez değil, her gün bin kez ölürüm

 

Sarılki

kokun sinsin tenime anne

sevgin işlesin yüreğime

bu yalancı dünyada kimim varki senden başka

gözlerimden öpecek, üstümü örtecek

karanlık soğuk gecelerde

 

kalk anam allah aşkına kalk

karanlık çöküyor bak goncagül sevinçler üstüne

boynunu büküyor yaşam

yaralı ceylanlar meliyor uzak dağbaşlarında

turnalar da geçmiyor artık

kalk allah aşkına kalk

sen bir maral ol, ben ceylan

dağlar gökkuşağı olsun, ovalar seyran

 

Sarıl sımsıkı tenim ol, beni bırakma

tut ellerimi benimle ağla, benimle yan

benimle uyu, benimle uyan

birlikte çıkalım dağlara bak yayla zamanı

ben munzur suyu olayım, sen teyran

sen nisan ol, ben haziran...

ben küçük bir pınar, sen çağlayan

akıp gidelim koyun koyuna

 

Sen yoksan kurur kurnalar

dereler susuz, koyunlar kuzusuz kalır

melemez bir daha ardından koyunlar

kan süzülür kirpiklerden yüreklere

keklikler de ötmez bir daha, turnalar da geçmez buralardan

bir daha koşamam çayır kuşlarıyla, yarışamam deli sularla

bastırıp göğsüme acılarımı küserim yaşama

 

kalk anam kalk allah aşkına kalk

bulutlarda ağlıyor bak

kalk şiirler dizilsin yollara, türküler dizilsin

eğilsin önünde kavak ağaçları akakasyalar

çiçekler dursun selama

yaşamın adı sensin, senin adın yaşam

düşersen omuzuma

üşürsen yüreğime yaslan

tut ellerimi sevinçlere yürüyellim ana

nasıl taşıdıysan beni dokuz ay karnında

ben sırtımda taşıyayım seni bir ömür

 

.......

ah nazlı anam

uzansam

dokunabilir miyim? yüreğindeki incinmişliklere

durdurabilir miyim? zamanı

gözlerinin içindeki yaşları öpebilir miyim?

anlayabilir miyim? yaşamı ve ölümü

anlatabilir miyim? acının dayanılmazlığını

yaşamın umursamazlığını

kim dinler beni

 

ey benim dağ dağ kalbime gömdüğüm nazlım

benki, düşleri ıssız nehirlere akan o küçük çocuğum daha

kar yağıyor, rüzgar uğultuları dışarda

al sıcaklığına sar beni, üşüyorum

ya gece, gecede üşür mü anne

kimsesiz kalınca

bırakıp gitme n’olur

.........

ben başımı nasıl taşlara çalmazım dağlar oy

gözyaşımı nasıl çaylara salmazım dağlar oy

ah komşular komşular hele deyin

ya ben nasıl, ya ben nasıl ağlamazım dağlar oy...

 

 

Sizin hiç anneniz öldü mü? Benim öldü

 

 

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yorgun Yolcu

 

Eskil sokaklarında anıların

dolaşıyorum, öksüz bir çocuk gibi

yüreğimde kırık bir dal sızısı

ve soluk ürpertisi bir yaprağın

 

bir dost izi arıyorum, kirlenmemiş bir bakış

çocukluğumun ince sızısından kalma

alıp götürmek için uzak bir kıyıya

 

uzak dağ doruklarına bakıyorum

daha uyanmamış sabah, bahar ve yaz uyanmamış

ah… güz yağmurları iniyor, acılar ve ihanetler üstüne

çırılçıplak ve sevgisiz kalmış bir şiirim

kimsesiz bir kış sokağında

 

ah! gülen gözleri menekşelerin, munzur bakışlı ceren

geçtiğim tüm kıyılara kırık gözyaşlarımı bırakıyorum

ince duygularımı

toplasam avuçlarım kanar

 

baharlara geç kalmış, yorgun ve yaralı bir yolcuyum

heybemde türküleri unutulmuş bir şafağın yalnızlığı

hüznün ıslattığı kirpiklerimde bütün yağmurların adı gözyaşı,

 

dalgalarını dalgınlığında saklayıp

acılarını içine gömen bir denizim ben

yüreğime gecenin hıçkırıklarını

ve hüznün ince ezgilerini toplayıp

geçtiğim bütün kıyılara gözyaşı yağdırıyorum

 

uzak diyarlara hasret taşıyan göçmen bir kuşum ben

durmadan acılara ayrılıklara vurup kanatlarımı

şiirler topluyorum kirpikleri kırık bir gecenin teninde

 

sevdalı bir ırmak ol, gözleri mavili bir kuş

alıp götür beni insanın ayak basmadığı kıyılara

melamet yağmurları yağmadan üzerime

yoksa boğulur giderim hayatın bu sığ sularında

 

ben ki herkese gül sunan, gül bağışlayan

herkesten gül isteyen sevdalı bir çocuğum

erken vurulmuş gençliğine ağıt yakıp

bırakıp gönlünü bir çiğdem ile dağ arasında

durmadan üşürüm hayatın bu kirli sahnesinde

 

ey sevdamın nar çiçeği, ey iki gözü iki damla hasret çiçeğim

say ki günahsız bir çocuğum daha

ümitlerden uzak, hayallerden uzak nasıl yaşarım

 

gönlümü hangi seherlere bırakıp giderim sen yoksan

uçsuz bucaksız bir uçurumun kıyısında

sen yoksan bilki hayat yok benim için

dünya yok, sevda, dostluk, umut yok

boğulur giderim hayatın kirli sularında

 

şimdi yorgunum her akşam

her sabah dağlara bakıp seni aramaktan

 

 

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hasret çiçeğim

 

 

Yağmurlar düşerken körpe bağına

Süzülür damlalar gül yaprağına

Takılıp gurbetin hüzün ağına

Bir sen mi solarsın hasret çiçeğim

 

Sarıp dikenlere gönül acını

İndirme başından ümit tacını

Rüzgarda savrulan ipek saçını

Bir sen mi yolarsın hasret çiçeğim

 

Eserken başında bahar yelleri

Okşarsın hasretle açan gülleri

Andıkça geldiğin ırak yerleri

Bir sen mi dolarsın hasret çiçeğim

 

Seller feryad eder dağlar ses verir

Bir ömre bir sevda sanma az gelir

Şimdi her gönülde bir ah yükselir

Bir sen mi ağlarsın hasret çiçeğim

 

Denizler dalgalı alınlar sisli

Yollar sıra sıra engel dizili

Herkesin ateşi içinden gizli

Bir sen mi yanarsın hasret çiçeğim

 

Coşkun akan seldim duruldu kalbim

Gurbet eller gezdim yoruldu kalbim

Aşkın hançeriyle vuruldu kalbim

Bir sen mi kanarsın hasret çiçeğim

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hasret Çırası

 

Ne zaman akşam olsa bir hüzün çöker

İçimde bin özlem beslenir durur

Bilirim ne yapsam ulaşmaz sesim

Yüreğim çaresiz seslenir durur

 

Her gece kahırla anarken seni

Bir hasret çıkmazı kucaklar beni

Uzayan raylarda ömür treni

Gözlerde bir bulut izlenir durur

 

Yetmiyor hayale kollar sarışım

Gidenler dönmüyor ah garip başım

Her gece yastığa akarken yaşım

Taş duvarlar bile hislenir durur

 

Ah edip ağlama ey deli gönül

Gözyaşı verdiğin bana tek ödül

Arzular bağında kopardığın gül

Her dem hicran ile süslenir durur

 

Deva bulmaz artık gönül yarası

Bilirim silinmez alın karası

Ümitle yaktığım sevda çırası

Hasret konağında islenir durur

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ah Anadolum

 

Yükledin yükümü gurbet ellere

Dur diyen olmadı ah anadolum

Kor düştü yanıyor bak yüreklere

Su veren kalmadı vah anadolum

 

Dalımda bir heybe gözyaşı dolu

Uzadıkça uzar gurbetin yolu

İstersen ardımda çalma davulu

Gidenler dönmüyor ah anadolum

 

Dağların başına duman sis çökmüş

Her geçen bu yolda gözyaşı dökmüş

Bakarım yavrular boynunu bükmüş

Gitmek zor geliyor ah anadolum

 

Çekeriz çileyi çekeriz kahrı

Adımız garibe çıkmıştır gayrı

Anadan babadan bacıdan ayrı

İçimiz kanıyor ah anadolum

 

Kimi zevk peşinde sefaya dalmış

Kimisi yokluktan derten bunalmış

kimi sakat kimi arada kalmış

Yoksulluk ar geliyor vah anadolum

 

Hainler maskeyi yüzüne çekmiş

Doğrunun gözleri ırmakmış selmiş

Yiğitler namerde boynunu eğmiş

Gücümüz yetmiyor ah anadolum

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gez Garip Garip

 

Vurup omuzuna tahta bavulu

Varıp gurbet eli gez garip garip

Yollara düşüp de gözler buğulu

İlet haberini tez garip garip

 

Varsın yaban eller mekanın olsun

Sılanın hasreti bağrına dolsun

Anadan babadan bacıdan yoksun

Oturup derdini yaz garip garip

 

Her akşam dönünce yurda yönünü

Hasretle hicranla doldur özünü

Kalbine çevirip yaşlı gözünü

Çilenin selinde yüz garip garip

 

Ay geçsin yıl geçsin uzansın ara

Hasretin yol olsun karlı dağlara

Aktıkça gözyaşın akan sulara

Kalsın yanağında iz garip garip

 

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yanmaz mı İçim

 

Bir türkü duyduğumda yanmaz mı içim

Hasret doluşmaz mı yaşlı gözüme

Aklıma düşünce vatanım evim

Çiçekler ağlamaz mı bakıp yüzüme

Yolmaz mı saçını gülüm sümbülüm

 

Munzur yaylasında sabah serince

Keklikler ötmez mi yeller esince

Eğilip suyundan içtiğim çeşme

Aklıma düşmez mi bahar gelince

Yolmaz mı saçını gülüm sümbülüm

 

Amanıda be hey dağlar amanı

Dağılmaz başımın gamlı dumanı

Rüzgar olup mor dağlara esmem mi

Her bahar mevsimi yayla zamanı

Yolmaz mı saçını gülüm sümbülüm

 

 

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yanmaz mı İçim

 

Bir türkü duyduğumda yanmaz mı içim

Hasret doluşmaz mı yaşlı gözüme

Aklıma düşünce vatanım evim

Çiçekler ağlamaz mı bakıp yüzüme

Yolmaz mı saçını gülüm sümbülüm

 

Munzur yaylasında sabah serince

Keklikler ötmez mi yeller esince

Eğilip suyundan içtiğim çeşme

Aklıma düşmez mi bahar gelince

Yolmaz mı saçını gülüm sümbülüm

 

Amanıda be hey dağlar amanı

Dağılmaz başımın gamlı dumanı

Rüzgar olup mor dağlara esmem mi

Her bahar mevsimi yayla zamanı

Yolmaz mı saçını gülüm sümbülüm

 

 

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgi Yağmurum Ol

 

Günüm güneşim ol, ısınacağım

Ümit duvarım ol, yaslanacağım

Sevgi yağmurum ol, ıslanacağım

Gül kokun bir ömür tenimde kalsın

 

Sen uykuysan ben gördügün düş olam

Sen yuvaysan ben bir yavru kuş olam

Ağlar isen yanağında yaş olam

Gözlerin bir ömür gözümde kalsın

 

Gel sevgilim ol benim, düş kaçağım

Göğsüne başımı yaslayacağım

Kalbimin içinde saklayacağım

Özlemin bir ömür gönlümde kalsın

 

Bir dünya sun bana tutunacağım

Gönlümü sevginle avutacağım

Bütün ihanetleri unutacağım

Ellerin bir ömür elimde kalsın

 

Sevgi mırıldayan nehirler gibi

Derin uykularda şehirler gibi

İsminki dualar şiirler gibi

Ölünceye kadar dilimde kalsın

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mehtabım Olsan

 

Karanlık gecede mehtabım olsan

Süzülsen o hayal sessizliğinle

Dilinde nağmeler elinde keman

Okşasan ruhumu güzel sesinle

 

Özge canım olsan gönül yoldaşım

Bir ömür dizinde dinlense başım

Akarsa uğruna aksın gözyaşım

Yakarsa ateşler yaksın elinle

 

Bir daha sönmesin içimde közün

Bir daha çalmasın kapımı hüzün

Çiçekler açtırsa gülünce yüzün

Dağılsa efkarım gül nefesinle

 

Kimse okşamasın al yanağını

Öpmesin başkası gül dudağını

Bana bağışlasan gönül bağını

Sevgiden bir yuva kursak seninle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ayım Güneşim OL

 

Dönderme yüzünü kurban olaym

Sen ol bu dünyada güneşim ayım

Yalnız ben seveyim, ben okşayayım

Gezmesin bir başka el saçlarında

 

Kalbimin içidir en güzel yerin

Tutmasın bir başka eli ellerin

Gözlerin gözümde bak derin derin

Kaybolup gideyim bakışlarında

 

Yüce dağ başına yağan karlarca

Seyrine dalayım senin yıllarca

Gönül ırmağında coşan sularca

Bin huzur bulayım akışlarında

 

Süsenim sümbülüm reyhancasına

Kekliğim maralım ceylancasına

Tamburum cümbüşüm kemancasına

Şarkılar derleyim ağaçlarında

 

Tanrıya dilenen dilekler gibi

Cennet de dolanan melekler gibi

Sevda dağındaki çiçekler gibi

Bir ömür kalayım yamaçlarında

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir Ömür Seninle

 

Bir ömür seninle başbaşa kalsak

Hayatı beraber koşsak ne olur

Bütün yıldızları bir bir dolaşsak

Zamanı beraber aşsak ne olur

 

Şarkılar söylesek aşkın dilinden

Nağmeler dinlesek seher yelinden

Bahar yağmuruyla duygu selinden

Gönül ırmağına taşsak ne olur

 

Dudaktan dudağa bir şiir gibi

Gönülden gönüle bir nehir gibi

Yıldızlara hasret bir şehir gibi

Derin uykulara dalsak ne olur

 

Kuşlar gibi geçip tüm hudutlardan

Selamlar iletsek ak bulutlardan

Kovup elemleri şen duygulardan

Sonsuz mutlulukla coşsak ne olur

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.