MUHAMMED SURESİ 4. AYETTE "BOYUNLARINI VURUN" KELİMESİ GEÇMEZ

[Φ episkop]

MUHAMMED SURESİ 4. AYETTE "BOYUNLARINI VURUN" KELİMESİ GEÇMEZ

Öyleyse, inkâr edenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları ‘iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da’ artık bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak veya bir fidye (karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin)… (Muhammed Suresi, 4)

Pek çok ateist, IŞİD’in yaptığı katliamlarda yukarıda yer alan ayetin hükmünü yerine getirdiğini, IŞİD’in sahip olduğu fikri yapınınMüslümanların gerçek düşüncesini ortaya koyduğunu iddia etmektedir. İslam’ın, inkar edenlerin boynunu vurmayı emreden adeta bir vahşet dini olduğunuiddia eden ateistler büyük bir yanılgı içindedirler. Çünkü ayetin doğru tercümesi yapıldığında gerçeğin, bambaşka olduğu anlaşılmaktadır.
Ayette geçen ve ‘’BOYUN’’olarak çevrilen kelime ”RİKAB’’ tır. RKB kökünden gelen bu kelime ‘’gözetlemek, denetlemek, korumak, bekçilik yapmak’’ manaları taşır. Nitekim Allah’ın isimlerinden biri ”Er Rakib” dir. Bu isim, Allah’ın sürekli gözetleyen, koruyan ve kontrol altında tutan olduğunu ifade eder. 

Yine RKB kökünden türeyen ‘”Rakabe” kelimeside Kuran’da yer almaktadır. (28:18), (28:21), (44:59), (11:93), (5:117), (50:18), (4:1)

İnternetten yapılacak kısa bir araştırma ile, ‘’Rakabe’’ kelimesinin bütün Kuran çevrilerinde‘’gözetleyen’’manasında kullanıldığı herkes tarafından görülebilir.
Ancak ne hikmetse bazıKuran çevirmenleri, Muhammed Suresi 4. ayette geçen aynı kelimeyi ‘’boyun’’ olarak çevirmişlerdir. 
Oysa boyun kelimesi Arapça’da “A’nâk” kelimesi ile ifade edilir. Bu kelimenin Kuran’da geçtiği ayetler ise şunlardır: (17:29), (17:13), (8:12), (34:33), (38:33), (13:5), (26:4), (36:8), (40:71)

Bu bilgilerin ardından ayetin doğru tercümesini şu şekilde yapabiliriz:

Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınızda onların gözetleme/komuta merkezlerini vurun. Sonunda üstün geldiğinizde onları esir alın; onları ya karşılıksız veya fidye karşılığında salın. Savaş durumu kalkıncaya kadar bunu uygulayın… (Muhammed Suresi, 4)

Ayette, düşmanların boyunlarının kesilmesi ile hiçbir anlatım yoktur. Bu ayetin manasını delillere rağmen çarpıtmaya devam edenler, İslam’ı değil, kendi samimiyetlerini ve vicdanlarını sorgulamalıdırlar. (Allah en doğrusunu bilir)
Sonuç olarak;

İslam’da savaş, “Kendilerine zulmedilmesi dolayısıyla, onlara karşı savaş açılana (Müminlere, savaşma) izni verildi.” (Hac Suresi, 39) ayeti gereği, sadece saldırı olursa, savunma amaçlı yapılabilir. 

“Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez.” (Bakara Suresi, 190) ayetinde de belirtildiği gibi, Müslümanlarla savaşanlara karşı savaş haktır. Ama aşırı gidilmesi yasaktır. Ve savaş ortamı oluştuğunda taraflar ölmemek için birbirlerini öldürürler. Öldürmeden saldırganı etkisiz hale getirmenin adı da esir almaktır. Savaş sonrası esirler de karşılıklı veya karşılıksız serbest bırakılır.

IŞİD’in yaptığı katliamın kaynağı Kuran değildir. İşid bu katliamları uydurma sözde hadislere dayanarak yapmaktadır. IŞİD, Müslümanım diyenlerin kafasını kesmektedir. Oysa Allah ayette; “Kim bir mümini kasıtlı olarak öldürürse cezası, içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazaplanmış, onu lanetlemiş ve ona büyük bir azap hazırlamıştır.’‘ (Nisa Suresi, 93) demektedir. ”IŞİD’ciler gerçek müslümanlardır” diyenler, konuyu bu ayetler üzerinden değerlendirmelidirler.

[Φ episkop]

mantikli dusunursek ; 

 

 

Ayet; aslinda savas stratejisi vermektedir - savasi komuta eden kisiyi etkisiz hale getirip savasi en kisa sekilde dagitmak kasti vardir ...

 

 

 

yoksa savasin kizistigi bir halde seri hareket edilirken herkesin boynunun vurulmasi dusunulemez, cunku buna zaman ve hal musade etmez .. 

[Φ episkop]

ayetin dogrusu ;

 

Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınızda onların gözetleme/komuta merkezlerini vurun. Sonunda üstün geldiğinizde onları esir alın; onları ya karşılıksız veya fidye karşılığında salın. Savaş durumu kalkıncaya kadar bunu uygulayın… (Muhammed Suresi, 4)

 

 

ayetin sapitilmisi ;

 

Öyleyse, inkâr edenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları ‘iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da’ artık bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak veya bir fidye (karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin)… (Muhammed Suresi, 4)

 

 

herzaman soledigimi yine soluyorum ; 

 

Kurani elestirebilme kapisini Allah kapatmistir - Elestirenler ise once onu saptirir ve icinden cikilamaz hale getirir sonra da saptirilmis halini elestirerek kamuoyunu yaniltmaya calisirlar 

[Misafir Benden İçerü]

Doğru haklısın, Ana dili gibi Arapça bilen, Araplardan, Hizbullah'tan, İŞİD'den, El Kaide'den, El Nusra'dan, Boko Haram'dan çok çok daha iyi arapça biliyorsun ya o yüzden BOYUN kelimesinin aslında '' gözetlemek'' anlamına geldiğini söyleyebiliyorsun...

 

Yani yukarıda yazdığım kişilerden ve yüzlerce Kuran'ı Kerim Mealcisinden çok daha iyi ARAPÇA biliyorsun.... Yada ne bileyim, mealcilerin hepsi ATEİST... Zaten size kalsa beyni olan ve sorgulayan herkes ATEİST...

 

Ben ATEİST değilim kardeşim ama, içinde  sadece ALLAH aşkı olan bir insanım... Tıpkı Yunus, Hacı Bektaş, Mevlana gibi... Onlar Kuran'ı Kerimdeki tuhaflıkları sezmişler ve sadece ALLAH aşkını dile getirmişlerdir... Hiçbirisinin kitaplarında Kurandan ayetler bulamazsın.... 

 

Kuran'ı Kerim de yazdığı gibi... Size anlayasınız diye Arapça olarak apaçık ayetler indirdim..... Yani kelimelerimi değiştirmeye çalışmayın beni sinir etmeyin... Kendi kafanıza göre DİN uydurmayın diyor... Ne diyorsam o diyor....

 

Ve İŞİD, Boko Haram, Hizbullah, El Kaide, hepsi ama hepsi Kuran'ı Kerimde ne yazıyorsa onu uyguluyor, bu kadar basit.

 

9/TEVBE-29: Kâtilûllezîne lâ yu’minûne billâhi ve lâ bil yevmil âhıri ve lâ yuharrimûne mâ harramallâhu ve resûluhu ve lâ yedînûne dînel hakkı minellezîne ûtûl kitâbe hattâ yu’tûl cizyete an yedin ve hum sâgirûn(sâgirûne).
Kitap verilenlerden, Allah’a ve yevm’il âhire (Allah’a ulaşma gününe) inanmayan kimselerle ve Allah’ın ve O’nun Resûl’ünün haram ettiğini haram etmeyenlerle ve hak dîni, dîn edinmeyenlerle, onlar küçük düşüp, cizyeyi elleriyle verinceye kadar savaşın.

9/TEVBE-73: Yâ eyyuhân nebiyyu câhidil kuffâra vel munâfikîne vagluz aleyhim, ve me’vâhum cehennem(cehennemu), ve bi’sel masîr(masîru).
Ey nebî (peygamber)! Münafıklarla ve kâfirlerle cihad et (savaş). Ve onlara sert (katı) davran. Ve onların barınacağı yer cehennemdir ve gidilen yer (dönüş yeri), ne kötü.

 

Burada da SAVAŞMA SEVİŞ diyor değil mi?

[Φ episkop]

Anlatayim ; 

 

Burada da SAVAŞMA SEVİŞ diyor değil mi?

 

 

savasmak her devrin hukukuna gore yapilir - fiziksel de olur - ruhsal da - subliminal de olur - psikolojik te olur - ilim kiliciyla da olur

 

savasmak olarak tabir edilen kelime Cehd' dir .. 

 

yani ''mucadele etmek'' anlami daha agir basan bir izahtir .. bunu kan akitmak olarak ele alan kisilere bakilmaz .. 

 

 

 

 

ayetleri de yorumlayayim ; 

 

Ey nebî (peygamber)! Münafıklarla ve kâfirlerle cihad et (savaş). Ve onlara sert (katı) davran. Ve onların barınacağı yer cehennemdir ve gidilen yer (dönüş yeri), ne kötü. (Kuran)

 

 

Ewt mucadele et diyor - Muslumanlar ilk vahiyden itibarez zaten mucadelelerine baslamislardir - ama kilic kusanilarak verilen mucadele sadece birkac tanedir gerisi ilimle fenle irfanla tefekkurle ve iknadaki hikmetle verilen bir savastir .. aksi taktirde 20 yilda en az 200 savas yapilmaliydi ama bakiyoruz gonulleri fetetme ile yapilan cihad daha agir basiyor .. Allah guzel ahlaki daha cok begeniyor ..

 

 

 

biraz dusunelim

 

 

 

 

 

 

 

 

baska bir ayette Hz. Suleymanin savas taktiginden de bahseder - 

Hz, Suleyman dunyanin en guclu ordularina sahipti ve istese cok kolay fetihler yapardi

 

Ama sebe melikesini adeta tavlayarak bir siyasi manevra yaptigini goruyoruz .. yani kiliclar cekilmiyor ve olasi bir savasa yonelmeleri durumunda darmadagin edici ordularini uzerine salicagini soluyor .. yani caydirma kasti ile guclenmek daha onemlidir .. 

 

Kurandaki butun kisas ayetleri aslinda caydirmaya yoneliktir ve evrensel olarak bundan daha dogal bisey olamaz da ..

 

''kendine yapilmasini istemedigin seyi yapma'' ozlu sozunun hayata gecirilmis halidir Kisas

[Φ episkop]

Ey nebî (peygamber)! Münafıklarla ve kâfirlerle cihad et (savaş). Ve onlara sert (katı) davran. Ve onların barınacağı yer cehennemdir ve gidilen yer (dönüş yeri), ne kötü. (Kuran)

 

 

Ewt mucadele et diyor - Muslumanlar daha ilk vahiyden itibarez zaten mucadelelerine baslamislardir - ama kilic kusanilarak verilen mucadele sadece birkac tanedir  gerisi ilimle fenle irfanla tefekkurle ve ikna etmede aklin katmanlarina ilimle inilerek verilen bir savastir ki bu savas daha cok sabir ister ! daha zordur ! .. aksi taktirde 20 yilda en az 200 savas yapilmaliydi ama bakiyoruz gonulleri fetetme ile yapilan cihad daha agir basiyor .. Allah guzel ahlaki daha cok begeniyor ..

 

 

 

simdi baska bisey var

 

Kurandaki savas ayetleri ile guzel ahlak ayetlerini cikarirsak eger ; 

 

guzel ahlak ayetleri savas ayetlerinden cok daha fazla cikicaktir 

 

Kuranin MAtematiginden de anlasilacagi gibi savasmak meselesine kafayi takarken cook daha fazla olan guzelahlak meselesini bi cirpida es geciyor isek Kuranin genel anlamdaki dengesini de bozmus oluruz !

 

 

Kuran noksansizdir ve dengesi de korunmustur - savasmak ayetleri o dengeyi hakkiyla koruyan ve zulme ve bozguna ugrayanin hakkina birakilir - bundan baskasi belli sartlar olusmadan Kurandan savas ilan edemez 

[Misafir Zonk]

Peki komuta merkezini Sineklikle mi vuracaklar? Neyle etkisiz hale getirecekler paket laatiğiyle baldırlarına mı vuracaklar?