Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Tutku ( İftiharla Sunarım )


bozan

Önerilen İletiler

Bu dizidekiler de sana ithaf olunur... Eski bir adamın hezeyanları manasında...

 

Ne alçılı ayak parmaklarıdır, ne İzmir'in balkonlarından sarkan, güneşin saçlarını savurduğu o kadınlar, ne de haşim'in Diclenin kenarında dolaşan, hâste, leyli, kadın gölgeleri....

Ne hırçınlığı amansız, ne de bitmeyen otobüs yolculuklarının tuhaf tartışmaları içinde akan bilinmeze yolculuklar....

Ne alkolden kaybolduğunda aklın, ne çalışarak geçirdiğin ömrün ne de tutkularının bir aksi olan kelimelerin ve hiçbir şey bu kadar güçlü olamayacak....

Bu gemiler bu limandan habersiz yüzmeye devam edecek bu gökyüzünde...

Rakid havza düşen o kuru yapraklar olmasa..

Sıcaktan bunalmış Turfan'da bir akşam icray-ı hayat etmiş olmasak,,

Karizlerin büyülü sükunetinde sandal ağaçları ile dolaşmış olmasak..

Bütün bunları haykırabilirdim, herneyse bu da burada bitsin artık...

 

bozan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu nehrin akacağı bellidir.. ne noksan ne de ziyade.

Bu nehrin varacağı yer de bellidir.. ne baîd ne de garîb.

Görüp göreceğimiz bu deniz mağarası da budur ancak, bu kadar berrak bu kadar yeşil, ve bu kadar gürültülü..

Bakışlarındaki karamsarlık da böyle ölçülü olmalı...Neftî gözlerinin buyur eden sıcaklığı..

Buradan sarı başaklara uzanıyoruz, durmadan salınan başaklara, Rûz-i gârın aramgâhı olan güneşten bir parça olan bu ekinlere...

Sana olan bu sonsuz tutkumu, ipek tenlerine yazıyorum, bilmediğim, görmediğim, işitmediğim başkalarının adlarını...

Böylece bu sabah da bekliyorum, öncekilerdeki gibi.. Kimileyin yoruluyorum, doğrudur,

Fakat beklemek de sanattır biraz, bu şarkın mavi gecelerinde,

Beklemek de sanattır biraz sana olan tutkumu büyütürken...

 

bozan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Durmadan savruluyorum böylece,

İpek yoluna düşen en son kervanın izindeyim..

Harabelerde soluklanıyorum tutkunu..

Böyle doğmamıştı bu güneş üzerimize bundan önce,

Böyle esmemişti rüzgar sanki alacak gibi ruhumuzu,

Böyle bir dil duymamıştı kulaklarımız, şu gelen yabancıdan,

Tutkumuz böyle büyük olmamıştı hiçbir zaman..

 

Saçlarını arıyorum bu nîl-i ebedde,

Gölgen sarı bir fener gibi kılavuzluyor yolumuzu,

Böyle gökçek, bir görçeği görmemişti gözlerimiz..

Yavaş yavaş aydınlanırken gün ne de kararırken tün.

 

Tutkundan önce…

 

Büyük bir hücreymiş dünya,

İçine hapsolduğumuz..

Gökyüzü bir dam denizlerse duvarmış,

İçinde kaybolduğumuz

Böyleymiş hayat dediğimiz, bunu anladım..

 

bozan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öyle değerlisin demek,

Akdeniz kadar duru, yağmur kadar ince, zarif,

Okyanustayım, tutkun kadar büyük..

Bu mavide bir bilinmeze giderek

Adını tekrarlıyorum içimden,

Öyle değerlisin demek…

 

Bir pelit koyağından geçiyoruz,

Önümüzde kaliptoslar , ardımız da bir üzüm vadisi,

Tut ellerimden diyorsun gülerek,

Bir mavi rüya açılıyor önümüze,

Bütün güllerini bu şehrin, sana sunuyorlar,

Böyle değerlisin demek,

 

 

 

 

Dön artık

bozan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu dizidekiler de sana ithaf olunur... Eski bir adamın hezeyanları manasında...

 

Ne alçılı ayak parmaklarıdır, ne İzmir'in balkonlarından sarkan, güneşin saçlarını savurduğu o kadınlar, ne de haşim'in Diclenin kenarında dolaşan, hâste, leyli, kadın gölgeleri....

Ne hırçınlığı amansız, ne de bitmeyen otobüs yolculuklarının tuhaf tartışmaları içinde akan bilinmeze yolculuklar....

Ne alkolden kaybolduğunda aklın, ne çalışarak geçirdiğin ömrün ne de tutkularının bir aksi olan kelimelerin ve hiçbir şey bu kadar güçlü olamayacak....

Bu gemiler bu limandan habersiz yüzmeye devam edecek bu gökyüzünde...

Rakid havza düşen o kuru yapraklar olmasa..

Sıcaktan bunalmış Turfan'da bir akşam icray-ı hayat etmiş olmasak,,

Karizlerin büyülü sükunetinde sandal ağaçları ile dolaşmış olmasak..

Bütün bunları haykırabilirdim, herneyse bu da burada bitsin artık...

 

Bu nehrin akacağı bellidir.. ne noksan ne de ziyade.

Bu nehrin varacağı yer de bellidir.. ne baîd ne de garîb.

Görüp göreceğimiz bu deniz mağarası da budur ancak, bu kadar berrak bu kadar yeşil, ve bu kadar gürültülü..

Bakışlarındaki karamsarlık da böyle ölçülü olmalı...Neftî gözlerinin buyur eden sıcaklığı..

Buradan sarı başaklara uzanıyoruz, durmadan salınan başaklara, Rûz-i gârın aramgâhı olan güneşten bir parça olan bu ekinlere...

Sana olan bu sonsuz tutkumu, ipek tenlerine yazıyorum, bilmediğim, görmediğim, işitmediğim başkalarının adlarını...

Böylece bu sabah da bekliyorum, öncekilerdeki gibi.. Kimileyin yoruluyorum, doğrudur,

Fakat beklemek de sanattır biraz, bu şarkın mavi gecelerinde,

Beklemek de sanattır biraz sana olan tutkumu büyütürken...

 

Durmadan savruluyorum böylece,

İpek yoluna düşen en son kervanın izindeyim..

Harabelerde soluklanıyorum tutkunu..

Böyle doğmamıştı bu güneş üzerimize bundan önce,

Böyle esmemişti rüzgar sanki alacak gibi ruhumuzu,

Böyle bir dil duymamıştı kulaklarımız, şu gelen yabancıdan,

Tutkumuz böyle büyük olmamıştı hiçbir zaman..

 

Saçlarını arıyorum bu nîl-i ebedde,

Gölgen sarı bir fener gibi kılavuzluyor yolumuzu,

Böyle gökçek, bir görçeği görmemişti gözlerimiz..

Yavaş yavaş aydınlanırken gün ne de kararırken tün.

 

Tutkundan önce…

 

Büyük bir hücreymiş dünya,

İçine hapsolduğumuz..

Gökyüzü bir dam denizlerse duvarmış,

İçinde kaybolduğumuz

Böyleymiş hayat dediğimiz, bunu anladım..

 

Öyle değerlisin demek,

Akdeniz kadar duru, yağmur kadar ince, zarif,

Okyanustayım, tutkun kadar büyük..

Bu mavide bir bilinmeze giderek

Adını tekrarlıyorum içimden,

Öyle değerlisin demek…

 

Bir pelit koyağından geçiyoruz,

Önümüzde kaliptoslar , ardımız da bir üzüm vadisi,

Tut ellerimden diyorsun gülerek,

Bir mavi rüya açılıyor önümüze,

Bütün güllerini bu şehrin, sana sunuyorlar,

Böyle değerlisin demek,

 

 

 

 

Dön artık

bozan

 

 

Farklı yerlerdede değerlendireceğim..

Devam et bozan abi..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kızlar tutkuyu takip edin bence..

Bozan abinizi dinleyinde aşk nedir tutku nedir sevmek nedir edebiyat nedir görün..

Hey gidi Bozan hey...

Böyle kelimeler böyle tamlamalar böyle edebiyat ve böyle bir tutku ne görüldü nede duyuldu..

Çok güzel be Bozan abi devam..:):clover::clover::clover:

 

niye kızlar?? :) erkekler niye okumuyorlar.. :unsure::D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tek bir şey kaldı tutunmak damenine

Şimdi gökyüzü ağır ağır ağarıyor,

Şimdi zührenin altında bir faslı daha hitam ettik,

Şimdi usulca çaldık elinden bir geceyi daha feleğin,

Bu nücumun teshir ettiği mümted nîlde,

Tek bir şey kaldı tutunmak damenine....

 

Dilersen o mabede dönelim kiremit renkli,

Dilersen, o halatı çekelim mütekallis,

Dilersen müellim bir nağme aşkedelim,

Sen dilersin dönelim sahildeki evimize,

Bir tek şey kaldı tutunmak damenine...

 

 

 

hala dönmedin

bozan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bozan bu forumda ilgi ile takip ettiğim insanlardan biri, zaman zaman atışsakta :)

Ancak Sevgili Bozan yazıların çok güzel, içsel derinliği etkileyici, ama çok fazla anlamakta zorlandığım kelime var, senin yazılarını okuyup anlamak için çok sakin bir ortam gerekli birde osmanlıca sözlük... :)

Yaşımız el vermiyor bazı kelimeleri anlamaya

Sevgiler :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Olmadığında bu geceye inanmıyorum,

Teb şehri hiç varolmamıştı,

Babil kulesinde biz değildik göklenen,

Meşalelerle yakmadık İskenderiye fenerini,

Korykosta bir akşam üstü ıslatmadık ayaklarımızı,

Şarkılar söylemedik Kartaca'da

''Velimus pacem non bellum''

Olmadığında sen,

Hiçbirine inanmıyorum...

 

 

 

 

döneceğine inanmıyorum..

bozan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Bozan'ın TUTKUSUDUR bu forumun tozlu raflarında kalmasına gönlüm razı olmadı...

Bu tutku ikinci sayfalara düşemez..

Seni bekliyoruz abi...

bozan yok ben olsam aşkısı :)

Gücüm yok... Ey sevgili tükendim artık! Çek ipimi öleyim...

 

Aşk Olur Adı

 

Sen!

Ey yalnızlığımın adı, sevdanın adresi, sonsuz ahı hasretimin. Tükenmeyen hülyalarımın sahibi dil-i suzan.

Benim bitmeyen yanlızlığım, yanlızlığımın bitmeyen umutışığı. Ruhumun sahibi, yüreğimin canyoldaşı dilruba.

 

Beni diyar diyar süren gurbet ellere, seyyah edip gezdiren, hasretini çektiren ölümüne... Sonsuz acılara gark edip kanlı yaşlar döktüren gözlerimden... Gözlerindeki aşka mahkum kılan ve azat etmeyen bir ömür...

 

Çıkıp gitme zamanı şimdi yine ey yar, uzaklar düşünce bir kez yüreğe, sen düşünce hayale, ruhumu zaptetmek mümkün müdür?... Ki, gittiğim her yerde senden izler ararım, hiç bir yerde olmadığını bile bile. Olmadık zamanlarda aklıma düşersin, yaralanırım...

 

Dilimin ucuna her geldiğinde dilimi ısırırım, seni sevdiğimi haykırmamak için. Seni sevdiğimi yalnız sana söylemek için bir gün kavuştuğumda. Ne varki her yaklaştıkça uzaklaşıyorsun…

 

Ama artık anlıyorumki sana kavuşmak sonsuz bir hayal, yine de sevdamı yükleyip yüreğime, seni bulmak, sana söylemek için sevdiğimi. her sabah düşerim yollara yeniden...

 

Şimdi her seher çıkıp dağlara ismini haykırırım yankılı kayalara...

 

İlan-ı aşk ederim, dinlemeselerde beni! Duymasalarda!

“Ey dağlar, ey nehirler, ey rüzgar, ey bulutlar, ey insanlar duyduk- duymadık demeyin, ben onu seviyorum,” derim...

 

Sensiz hayat yok benim için, yaşam yok. Söz vermiştim sevdama, yaşarsam aşk için yaşarım yalnız, aşkım için... Ölürsem aşk için...

“Gönül her zaman gelmeyeni beklermiş” derler, sevdası saklı duran sevgiliyi. Gelmese de bir ömür yine beklenirmiş o sevgili…

 

Sen benim bir ömür hasretini çektiğimsin, beklediğimsin ey yar. Bütün boşluklarını seninle doldurdum ömrümün… Yazdığım bütün şiirlerde, söylediğim bütün şarkılarda sen vardın yüreğimde. Aşka dair ettiğim bütün yeminlerde sen vardın yanımda. Gelmesende bekleyeceğim...

 

…../Düşlerim dağınık şimdi, kara bulutlar kümelenip durur usuma, acılar çöreklenip yüreğime, yerden yere vurur beni olmadık zamanlarda. Ben seni sevdiğimden beri, ilmek ilmek hasret dokur ömrümün gergefine zaman... Seni ne zaman özleyip ağlasam güzelleşir yeryüzü, güzelleşir gökyüzü, ışık dolar gözlerime... Sevgiyi damıtır en derin yerinden gözlerim... Aşk olur adı...

 

Ey yar yıldızım yitikse şimdi, doğmuyorsa ve ışımıyorsa gecelerime ay. Beni terkedip başka ufuklarda parlıyorsa, almıyorsa beni kucağına bir vefalı dost gibi ve gelmiyorsa beklediğim sabah. Özlediğimde yanımda yoksan eğer, uzaklar acımasızca vuruyorsa.

Ben yine de hep seni düşlerim ışıl ışıl, seni özlerim zifiri gecelerde de olsa...

 

Şimdi her gece bir tren kalkıyorsa gönlümün istasyonundan sana doğru, elim kalkmıyorsa ve sallayamıyorsam verdiğin mendili ardından. Gözyaşlarım ateş olup düşüyorsa ve hüzün olup yakıyorsa düştüğü yeri sebep sensin.

 

Meğer ki aşk imiş beni bağlayan hayata bu güne kadar. Her soluk aldığımda sevdayı hissettiğim içinmiş, sevdayı yüreğimde ölümüne taşıdığım içinmiş ki yaşamışım... Ve savunmşum yaralı kalbimi, hicranlar içinde de olsa, savunmuşum gözyaşımı kimseye aldırmadan.

 

Bilki, tomurcuklar açmadan kuruyorsa dalımda, her bahar bir tek kan gülleri açıyorsa gülşende, ey aşk, ey sevdiğim sensin sebep...

 

Şimdi ölüme hüküm giyiyorsam her yargılandığım yerde, hüznün acılı ırmaklarında kalıyorsa hayallerim ve sonunda kırılıyorsa kalem. Bil ki sebep sensin ey aşk, ey sevgili.

 

Ben sefilliği, garipliği, çölü, kimsesizliği, sahrayı, sahrada derviş olmayı, aşka mahkum olmayı senin için seçmişim ey yar...

 

İstersen sev beni! istersen kır! Acıt, ez, öğüt, paramparça et.

Gücüm yok tükendim ey yar! Çek ipimi...

 

Söyle, ne desem son sözüm sorulup, zülfün boynuma dolandığında, Söyle ne etsem, nereye gitsem...

 

Ah! etsem, delinir mi kara bağrım? Yaralı geyikleri kurtulur mu canevimin?

 

Söyle, son sözüm sorulduğunda, tutar mı elimi aşk? Toplar mı yerlere savrulan hayallerimi? yaşatır mı anılarda?

 

Gücüm yok... Ey sevgili tükendim artık! Çek ipimi öleyim...

 

 

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kimse yok tekrar ben yazayım :)

 

Gitme Sevdamsın

 

Sen bu dağların sevda türküsüsün bahar gözlüm, denizlerin mavisi, bulutların beyazısın. Çatlamış toprağın bağrına düşen bir damla su’sun. Ne zaman bahar gelse, yağmur yağmur çiçek açar gökyüzünde sesin.

 

Ben sonbaharın yorgun yanık türküsüyüm oysa, sarıya çalar rengim, rüzgarlar estikçe savurur gider yapraklarımı uzak diyarlara.

Sonbaharda kar yağar üzerime, üşür ömrüm. Yalnızlık kocaman bir dağ olup büyür gözlerimde. Gitme sevdamsın! Gidersen rotası belli olmayan gemiler alıp götürür umutlarımı ulaşamıyacağım yerlere...

 

Sen gülüşünde baharın ilk sevincini, gözlerinde göğün uçuk mavisini taşıyorsun!.. Baharın kokusudur yeryüzüne dağılan temiz nefesin. Yaşamak bir su gibi berrak yüzünün aydınlığında, bir köy türküsü gibi içli ve hilesiz dağçiçeğim...

 

Ben seni ozanca sevdim türkünakışlım, aybakışlım, sular gibi temiz, bir rüzgar gülü gibi hilesiz. Mehtabın güzelliği, yıldızların ışıltısısın sen karlı dağlarda, rüzgarların soluğu, güneşin dostluğusun. Umut, aşk ve alın terisin sen akalınlarda. Toprağa ekilen tohum, bahara söylenen aşkşarkısısın. Ceylan gözlerin sevinci, dudakların ıslığısın türkülü ırmaklarda... Gitme ne olur.

 

Gidersen, yaşamın acılı haritasında yaralı bir kalbin, adını bilmediğim çiçekleri kanar içimde her gece... Ay suskunlaşır, yıldızlar suskunlaşır, acılar suskunlaşır, yitirir sesini yaşayanlar da ölüler gibi... Suskunluğun trendinde kan kusar yürekler sensiz. Rüzgar da esmez artık buralarda, çiçekler de açmaz, herkes boynu bükük kalır bu şehirde, çekip gider mutluluklar... Gitme ne olur.

 

Bak hüznün zifiri saçları akıyor geceye, gecenin karanlığına karışıyor hüznüm... Lanetlenmiş yalnızlıklara ah ediyor kalbim. Her gün biraz daha büyüyor içimdeki kırgınlık... Gitme... Acılar içinde olsam da yaşamı çılgınca sevdim ben. Çılgınca sevdim bu dağları, bozkırları, güneşi. En çok seni sevdim dağçiçeğim, en çok seni sevdim... Gitme ne olur.

 

Yol türküleri kederlidir nazlım, yol türküleri dertli, yol türküleri acılı. Gidersen kar yağar istasyonlara, boynu bükük bakar ardından bütün akasyalar.

 

Gitme, bir güvercin sıçaklığı gibi kal yüreğimde. Ben ki sevdamı dağlı bir çiçek gibi göğsümüm üstünde taşıdım hep, namusumun akında. Ne zaman gözlerine baksam beyaz beyaz güvercinler kanat çırpar mavilere; Güller açar ne zaman ellerimi uzatsam saçlarına, serin serin eser yeller.

 

Bu sevdayı alıp gitme benden, alıp gitme mutluluğumu gözleri türkülü kuşum; içimdeki baharı öldürüp gitme, kimsiz, kimsesiz boynu bükük bırakma türkülerimi. Körpe bir dal gibi koparma sevinçlerimi yüreğimden ne olur... Gitme sevdamsın, ateşimsin, hasretimsin… Gitme ekmeğimsin sen, suyum, havamsın… Gitme, ben sana kalbimi verdim… Kalbimi de alıp gitme…

 

 

Gitme, figan düşer denizlere sular çekilir

yağmur yağmaz vahalardan kirpiklerime

bir rüzgar hıçkırır tenhada, bir dal kırılır

boynunu büker sabah kervanları kelebekler ölür

 

gitme

bir yıldız küser göğüne, içini çeker bir çocuk

şaşırır yönünü rüzgarlar

bütün pınarların suyu çekilir

solar nazlı çiçekleri kalbimin, üzülürüm

 

gitme

öksüz kalır içimdeki imge dağları

saçlarını öpen seher yeli, çoban yıldızı

bir daha turnalar geçmez, bülbüller ötmez

çiçekler açmaz bahçemde ah be gülüm

 

gitme

içimdeki bütün vagonlar devrilir

bir kar yağar istasyonlara, üşürüm

 

gitme

bütün ormanlar ateşe verilir

kuşlarda gider bu kent de, ölürüm

 

gitme kal

menevşeler açsın dağlarda

sevince dönüşsün gökyüzü

iki çığlık arasında bırakma beni ah gülüm

yokluğuna alışamam yokluğun ölüm

 

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İşte döndün,

Seni onların ellerinden kaçırdım,

Onların düşlere düşman sözlerinden,

Seni anlamayan gözlerinden,

Bu mavi denizin dalgalarındaydı aklım,

İşte döndün,

Seni onların ellerinden aşırdım...

 

Şimdi İzmirin balkonları şenlendi,

O kadınlar her zamankinden daha mesut,

Böylece bir kere daha gün döndü,

Yağmur indi yeryüzüne, şaşırdım,

Yüreklerimizde bir başka umut,

Balkonları o şehrin SENLENDİ...

 

Ne Güzel Geldin

bozan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ağladığımda Mendilim Ol

 

Ağladığımda mendil, güldüğümde kahkaham, susadığımda su olmanı; uyuduğumda rüyalarıma girmeni, her sabah alnımdan öperek uyandırmanı istiyorum...

 

Sen canımdan öte can, damarımda kanımdın. Sevmeye, okşamaya kıyamadığım, yıllarca yüreğimde saklayıp, kimselere anlatamadığımdın ...

 

Ne zaman gözlerine baksam, menekşe gözlerinden beyaz güvercinler uçardı mavilere, güller açardı yüzünde ne zaman ellerini tutsam... Hayat bir şiir kadar güzel ve içtendi dağların eteklerinde. Irmakların dilinde söylenen türküler gibiydi sevdamiz, güneş atarken karşı yamaçlara ve pınarlara gülerken kırmızı benekli çiçekler.

 

Bilki sensiz uzak bir dağbaşı ıssızlığıyım, yoksan ürpertilerde tiril tirildir yapraklarım, seni özlemenin korkunç girdabında ve yönünü yitirmiş göçmen bir bulut olur her gece uçurumlara ağlarım...

 

Hüzün kafesteki kuşlara benzer sevdiğim, sarı sarı yapraklara sonbaharda; tütünü bitmiş bir babanın acı gülüşüne benzer, yavrusundan ayrı düşmüş bir ananın gözyaşlarına.

 

Dün yine gökyüzünün masmavi görkemi ve hayalini çizdiğim beyaz bulutlarının altında seni bekledim. Uzaklarda gülümseyen gökkuşağının renkleri içinde aradım seni, yoktun. Yokluğun, bir canavarın dişlerinde yüreğimi kemirip durdu. Yokluğun cehennemim oldu, yokluğun zifiri karanlığım, yokluğun zindanım oldu. Belki bir köşeden çıkıp gelirsin diye bütün gün seni düşleyip, gözlerim ufukta, kucağım dolu sevgi, yüreğimde binbir umutla bekledim; baharlar yeşertip hayallerimde, ölesiye bir özlemle bekledim seni, gelmedin... Seni ne kadar özlediğimi bilmiyorsun. Bilsen; dağları, tepeleri aşar, denizleri, ovaları devirip gelirdin gülüm..

 

İçim özleminle dolup taşıyor, özleminle tutuşuyor gönül bahçemin çiçekleri. Yüreğimin bütün bentleri paramparça şimdi. Söz geçiremiyorum yüreğime artık. Düşlerime de sığmıyorsun, büyüyorsun günbegün yüreğimde..

 

Biz seninle bu dünyada hesapsız, çıkarsız, yalansız sevdik birbirimizi.. Yüreğimizin bembeyaz tuvaline maviyi fonlayarak ve aşkın kıpkızıl resmini çizerek aynalara; insanları, kuşları, dağları, çiçekleri, suları da öyle sevmiştik gülüm.

 

Biz seninle bütün engellere rağmen, bitmez tükenmez bir azimle sevginin doruğuna erişmek için tırmandık hayat yokuşunu. Ve bitip tükenmeyen bir aşkla sevdik yaşamı. Biz seninle uzak dağ başlarına yazdık umutlarımızı gülüm. Denizlere, dalgalara, fırtınalara, acılara, korkulara inat, uçurumlara yazdık sevdamızı. Biz seninle kanatları sevdalı iki güvercindik mavi göklerde. Kanat çırptıkça yükseldik, yükseldikçe sevdalara avcılar düştü peşimize.

 

Zamanın acımazsızlığına, aramızdaki mesafelere, etrafımızdaki çirkinliklere, günübirlik aşklara, saldırılara, satılık sevgilere rağmen; biz yine de yüreğimiz de hiç sönmeyen bir yangınla özledik birbirimizi, en kutsal aşkla sevdik, bekledik kirletmeden umutlarımızı...

 

Senden ayrılalı günlerin, ayların, yılların nasıl geçtiğini bilemez, hesabını tutamaz oldum gülüm. Her seher uyanınca dağların esen rüzgarlarına açıyorum penceremi, o ölümüne özlediğim gül kokunu getirir diye. Bir nebze de olsa dindirir yada söndürür diye yüreğimdeki aşk ateşini... Şimdi her zamankinden daha çok çaresiz ve kimsesizim ve sana daha çok ihtiyacım var. Özlemin içerimde volkan, vucudum buzlar içindeymiş gibi titriyorum... Dışarda haziranın kırk derece sıcağı var ama ben kar altındaymışcasına üşüyorum. ..

 

Her gece menekşe rengi gözlerini demlerim hayalimde. İpek saçlarını, sevdalı gülüşlerini, inci dişlerini demlerim. Ne çok severdik yayla yollarında türküler söylemeyi gülüm; ellerimi avucunun içine alıp, başını göğsüme dayamayı. Şimdi her gece insana hayat veren ve yüreğime nakış nakış işledigim sevda sözlerin dolaşıyor kulaklarımda, paylaştığımız ümit dolu hayaller.

 

Yılmak yoktu bizim için bu yolda. Ağlamak, sızlamak, geriye dönmek hiç yoktu. Zordu, çetindi bizim sevdamız ama her şeye ve çekilen tüm acılara değerdi. Sabır diyordun. Sabrı da, ümit etmeyi de senden öğrenmiştim. Senden öğrenmiştim sevmeyi, zorluklara karşı direnmeyi. Konuşurken insanın yüzüne dosdoğru, dürüst ve namuslu bakmayı, merhameti, acımayı, insan gibi düşünmeyi senden öğrenmiştim. Senden öğrenmiştim sevdalara türkü yakmayı gülüm..

 

Şimdi Ren nehrinin kıyısında dalgın bakışlarla dalıp dalıp gidiyorum uzaklara. Gökyüzü masmavi ve saatler yorgun bir su gibi akıp gidiyor gözlerimde.. Ufka, gökmavisinin kızılla birleştiği o ince sıcak ve yumuşak çizgiye bakıyorum. Bir kuş gelip konuyor saçlarıma, yüreğimi ipekten kanatlarına sarıp sana gönderiyorum...

 

Saatler su gibi akıp gidiyor. Bir gemi yanaşıyor kıyıya, inen yolcuları izliyorum, sen yoksun. “ Kahretsin !”. diyorum.” Ne olur çıkıp gelse, sarılsa boynuma.” Bir gemi uzaklaşıyor limandan. Suların devinimleri akıyor gözlerimde, karışıp gidiyor uzaklara... Seninle suyu pırıl pırıl bir pınarın başında buluşmak, ellerini tutmak, yüreğinin sımsıcak yerinden, menekşe gözlerinden, narçiçeği dudaklarından öpmek, serin nefesini doyasıya içmek ve doyasıya içime çekmek geçiyor içimden... Sonra sarılıp, sımsıkı kucaklamak ve sevinçten havalara uçmak geçiyor ...

 

Seni düşünüyorum. Seni düşünmek gökyüzü olmak gibi bir şey bazen, ya da rotası belli olmayan bir gemiye binip, yeni iklimlere yelken açmak gibi. İnsan olmayan bir adada inip, Robinson gibi insansız bir yaşam kurmak istiyorum. Ve o adada bir ömür yalnız seni beklemek istiyorum...

 

Ağladığımda mendil, güldüğümde kahkaham, susadığımda su olmanı; uyuduğumda rüyalarıma girmeni, her sabah alnımdan öperek uyandırmanı istiyorum...

 

Upuzun köprüler kuruyorum içimdeki yolculuklara sana kavuşmak için, beyaz günlere uzanıp beyaz atlarla, sana getirsinler diye umutlarımı bulutlara yalvarıyorum.

 

Sevgiler büyütüyorum kır çiçeklerinden güneşin kanını emen. Umutlar yeşertiyorum bahar renginde al yeşil, dağlarda kar erirken ceylanlar emziriyorum, melekler uyandırırıyorum her tan ağardığında. Toplamak için bütün düş kırıklarını aynalardan, yıldızlarla selam yolluyorum sana. Ve her gece mavi bir kuş tutup avuçlarıma, dudaklarına gül ve rüzgar iliştirip sana yolluyorum gülüm

 

Her gece kuş olup sana doğru uçmak, ardında serin rüzgarlar bırakarak, dağlar, denizler, ormanlar aşıp, bir pınarın başında menekşe gözlerine konmak geçiyor içimden. Dalgın bakışlarından, sevdalı yüreğinden öpmek geçiyor. O an bütün ağaçlar diz çökmeli diyorum, özleminle kanayan yüreğime. Bütün yıldızlar göz kırpmalı mutluluklara. “Allahım bu kadar mutluluk çok.” deyip, ellerimi gökyüzüne kaldırıp ağlamalıyım. Gökler de ağlamalı benimle, bulutlar, ırmaklar, yıldızlar da ağlamalı...

 

Şunu bilmelisin ki, nerede olursam olayım, hangi iklimde kalırsam kalayım, vakti geldiğinde bir gün mutlaka, yüreğim alıp beni sana getirecektir. Ben buna bütün kalbimle inanıyorum, sen de inan bütün kalbinle. Hiç bir yol bilmesem de, gelmeye kalmasa da mecalim, geleceğim inan... Bekle...

 

Bir gün gökyüzü gülünce ve geçince üşümesi kalbimin, bütün hasretleri yükleyip rüzgarın kanatlarına, yüreğimde taşıdığım sevda aleviyle, upuzun yollardan çıkıp geleceğim sana...

 

 

Nuri CAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

TUTKU..

 

Adını sevmişim ağzımda güzel duruşunu..

Gül kırmızı nefeslerle

Mavi gecelere hece hece fısıldayışımı

Ay parlarken üstümde

Adının iksiri ile

Gümüşler kuşanan dudaklarımda

Gecenin yıldızlarıymışcasına ışıldayışını

Arının peteğe tutkusunu andıran

Sarmaşık misali dilime dolanışını

Sesimin tınısında ılık bir duygu gibi esişini

Dilimde öpülesi kımıldayışlarını sevmişim..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

YA SEN YA HİÇ

 

Evet ya sen ya hic diye başlıyorum satırlarıma

Yine seni özluyorum duyduğum özlem kucağımda

Hep seninle hayallerimi kurduğumda

Ya sen ya hiç diye baslardım

 

Gun geçtikce daha cok aşık oluyorum sana

Daha cok sıcaklık veriyorsun kanıma

Baska birsey istemem bu yeter bana

Sonsuza dek kalırım yanında

Hic,hiç aldırmadan zamana

 

Unutma....

Kelimelere siğmayacak bir sevdamın

Hiç ama hiç tükenmeyecek aşkımın

Senden baskası olmayacak bir sevgimin

Kalbimin ve sonsoz mutluluklarımın

Senin icin içimde sakladığımı unutma

 

Düsünüyorum seni resmine bakarak

Hala ellerimde ellerinin verdigi sıcaklık

Hala gozlerimde gozlerindeki parlaklık

Dudaklarımda sıcak öpüşlerin..

Hala icimde biraktığın sonsuz ferahlık

 

Ya sen ya hiç diye sevdim seni

Ben sende tanidim kendimi

Sen yoksun diye huzun sardi bedenimi

Ben yiıe kendimden gecmisim

Yine ariyorum yanlızlıkta seni,ikimizi

 

Hiç....

Hic uzulmeyecegim sen gidersen

Seninle yasadigim her an bir omre bedel

Senin için ne kadar varsa katlanacak keder

Korkma,katlanırım senin icin ölmeye

 

Doyumu olmuyor yuzune bakmanın

Sonu gelmiyor gelmeyecek sevdamın

Sen oyle birisi oldun ki hayatımın

Ve oyle bir parcası oldun ki kalbimin

Ya sen ya hic diye basladım

Ya sen yahiç

Ya sen ya hiç diye bitiriyorum

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir seher vakti, Gözlerimi açtığımda, Beni ısıtan güneşim.

Güneşe yüzümü çevirdiğimde, Parıldayan yüzüm,

Buğulu gözlerimde ışığım. Resmini gökyüzüne çizdiğim,

Yağmur yağdığında Bulutlar ardında Hasretim, özlemim.

Aşkınla beslenen yüreğim, Ruhumda sevdam.

Sesinde bir notam, Sözlerinde şarkım.

Denizlere bakınca Bulutsuz mavim,

Gözlerine bakınca Yanağımdaki kırmızım olur musun?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Acı Nedir Biliyorum

 

 

 

Kim anlattı beni sana

Elinde yüreğim varmış gibi

Görebildin mi

İçimdeki kına yeşili filizleri

Kavrayabildin mi

Kalbimdeki çırpıntılı sesin değerini

Ismarlanmadan gelendim

Tuttun mu kırılıp dökülen yorulan ellerimi

Belki de görmek istemedin

Akşamın yüzümde bıraktığı ifadeleri

Ben de caydım

Ben de yoruldum

Duygularımı kovalamaktan

Adını korku koyduğum yanıtsız sorulardan

Artık uzaktan seyredeceğim seni

Dünyanın sığnağına sığınan

Mevsimler gibi

Acı nedir biliyorum

Bu yüzden..... Bu yüzden

Artık yıldızlara bakmıyorum

Beni anlamanı da beklemiyorum

Sadece seviyorum........

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Adın Dilimin Ucunda

 

 

 

Bir yıldız kayar

Pırıltısını bırakarak gözlerime

Dile gelir sanki

Kalbimi yoklar sinsice

Bulmuşken gecenin tenhalığını

Vurur ışığını geçen günlerin pasına....

Uzatsam ellerim dokunacak ateşlere

Kirpiklerim tutuşacak

Gözlerim yanacak

Duygularım hoyratça harcanacak...

Unuttum diyorum unuttum

Düşlerim beni aramasın diye

Gözlerimi sıkıca yumsam da

Her şey geceden yana

Adın ki dilimin ucunda

Bağrımda o yara............

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.