Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İlim Bakanından Tarihsel Savuru


evrensel-insan

Önerilen İletiler

Ilim ve dini taktik bakani, aciklamis "dunyanin yuvarlak oldugunu ilk muslumanlar duyurdu"

 

Bilindigi gibi ayni bakan, yolsuzluk kasetlerinin montaj oldugunu da "hisleri" ile anladigini aciklamisti.

 

Simdi sormak gerekiyor, madem muslumanlar boyle bir bulus yapti, neden Kuran'da hala "dunya duzdur" yaziyor.

 

Eger Kuran'a gore "dunya duz" ise, o zaman bu bulus "Kuran'in Allah'ina sirk kosmak ve karsi gelmek" olmuyor mu?

 

Ya da bu muslumanlar neden, Kuran temelinde "cezalandirilmamis"

 

Galile'nin "dunya yuvarlaktir ve donuyor" dedikten sonra basina ne geldigini tarih acikliyor.

 

Daha gecenlerde Iran'da dini bir yetkili "dunya duzdur ve donmuyor" diye bir aciklama yapmadi mi?

 

Peki bu cumhurun basi diktatorunu taklit eden (bilindigi gibi o da "Amerika'yi ilk defa muslumanlar kesfetmistir. Amerika kesf edildiginde Cuba'da bir cami oldugu soylenmistir" demistir.)  ilim bakaninin neden boyle bir aciklama yaptigini nassil degerlendiriyorsunuz.

 

"Bu ne lahana tursusu, bu ne perhiz."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kurandaki ayetleri Ateistler veya Islam karsiti cevreler hep kasitli olarak yanlis anlamlar yükleyerek yorumlamis ve "bakin Kuranda nasil celiskiler var" seklinde .Kendi inacsizliklarini inananlari yanlis seylere inaniyorsunuz seklinde ifadelerle savunmayi hüner saymislardir.

 

Kuranda dünyanin düz oldugunu yazan hicbir ayet yoktur ancak Kuranda yazili ayetleri kendi bilgileri ile yorumlamaya calisanlar icin celiskiler hep olacaktir.Celiskiler Kuranda degil onu yorumlayanlarin kendi kafalarindadir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayin evrensel insan gercekten cok merak ettim Kuranin hangi sahifesinde veya hangi ayetinde bu sizin iddianiz yer aliyor lütfen bize ayrintili bilgi verinde bizde yararlanalim.

 

saygilarla

Sen istersen aksini gosteren bir ayet goster.

 

Uc ibrahimi dinin algisina gore "dunya duzdur ve okuzun boynuzunda durur" algisi her zaman yaygindir.

 

Eger oyle olmasa Galile ceza almazdi.

 

Sen istersen once dunyanin duz olmadiginin nerede aciklandigini soyle. Cunku kuran doneminde olan inanc zaten dunyanin diuz olmasi uzerine idi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kurandaki ayetleri Ateistler veya Islam karsiti cevreler hep kasitli olarak yanlis anlamlar yükleyerek yorumlamis ve "bakin Kuranda nasil celiskiler var" seklinde .Kendi inacsizliklarini inananlari yanlis seylere inaniyorsunuz seklinde ifadelerle savunmayi hüner saymislardir.

 

Kuranda dünyanin düz oldugunu yazan hicbir ayet yoktur ancak Kuranda yazili ayetleri kendi bilgileri ile yorumlamaya calisanlar icin celiskiler hep olacaktir.Celiskiler Kuranda degil onu yorumlayanlarin kendi kafalarindadir.

 

saygilarla

Peki ne yaziyor, dunya ile ilgili?

 

Getir ayetleri ve acikla.

 

Gerçekte ise İslami uygulamalar düz Dünya modeline göre düzenlenmişdir. İslamda ki ibadetlerin doğru düzgün uygulanması için Dünyanın düz olması gereklidir.

Hûd-114 “Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın kısmında namazı ikame et. Muhakkak ki haseneler (kazanılan dereceler), seyyiati (kaybedilen dereceleri) giderir. İşte bu, zikredenler için bir öğüttür.”

İsrâ-78 “Güneşin dönmesinden, gecenin kararmasına kadar namaz kıl. Fecrin Kur’ân’ını (fecr vakti okunan Kur’ân’ı) ikame et (yerine getir)! Çünkü fecrin Kur’ân’ı şahitlidir.”

İsrâ-79 “Gecenin bir kısmında uyan ve sana özel nafile (ilâve) olarak O’nunla (Kur’ân’la) teheccüd namazı kıl! Rabbinin seni Makam-ı Mahmut’a beas etmesi (ulaştırması) yakındır.”

Ayetlerde görüldüğü gibi Kuran’da Namaz ibadeti Güneş ışığı baz alınarak düzenlenmiş bu nedenlede Kutuplara yakın bölgelerde yaşayan bir Müslüman’ın Kuran’nın hükümlerine uygun günde 5 vakit namaz kılması mümkün değildir. Kutuplarda Altı ay içinde bir kere akşam bir kere de sabah olacaktır.Yani Altı ayda birer kez sabah ve akşam namazı kılınabilir. Özetle Kuran’da yazan namaz hükümleri Küre şeklindeki Dünya yüzeyinin tamamında uygulanamaz. Bu hüküm ancak düz Dünya modelinde doğru olarak uygulanabilir.

Bakara-149 “Nereden yola çıkarsan (namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Bu talimat elbette sana Rabbinden gelen gerçek bir emirdir. (Biliniz ki,) Allah yaptıklarınızdan habersiz

değildir.”

Gene ayette görüldüğü gibi Namaz kılanların Kabeye dönerek namazlarını kılması istenir. Oysa Dünya küre şeklinde olduğundan kabeye dönülemez. Mekkeye çok yakın yerler harici Nereye dönerseniz dönünün sonuçta önünüzde uzay boşluğu olacak, Gerçekte ne Kabe, neden önceki kıble Kudüs karşında olmayacktır. Kabe’ye yada ilk kıble Kudüs e dönerek ibadet etmeye çalışmak o devirlerde Dünyanın düz olarak bilindiğinin ve Kuran’nın da bu mantıkla yazıldığının kanıtıdır.

BAKARA-187 “……… Fecr vaktinde beyaz iplik, siyah iplikten tebeyyün edinceye (size belli oluncaya, gündüzün aydınlığı, gecenin karanlığından sıyrılıncaya) kadar yeyin ve için. Sonra orucu geceye kadar tamamlayın. ……….”

Dünyanın düz olduğu düşünülerek düzenlenen bir İslam emri de oruçtur. Mekke çevresinde olduğu gibi her yerde gece gündüz eşit düşünülerek nasıl oruç tutulacağı belirlenmiştir. Kutuplarda altı ay gece altı ay gündüz olduğu için Kurandaki ilgili ayete göre orucun başlaması ve bitmesi mümkün değildir. Dünyanın yuvarlak olduğu bilinseydi kutup bölgelerine yakın yaşayan insanların açlıktan öleceği bilinirdi. Tabi ki Kuran’nın bütün namaz, oruç ve Kible olarak Mekkeye dönülmesi gerektiği hükümlerini gözardı ederek; Bir Müslüman Oralarda (kutup bölgeleri) ve Dünyanın genelinde Namaz kılabilir, Kabeye dönülebilir ve oruçda tutulabilir ama tam olarak kurana uyulamadığı için yapılan bütün bu ibadetlerin gerçekte dinsel bir anlamı kalmayacaktır.

Bütün bunlara ilave Kuran’da da Dünya düz olarak tarif edilmektedir. Kuran’da Dünyanın yayılıp döşendiği yazmakta, yayılıp döşenen bu Kuran Dünyasının doğu ve batı sınırlarının olduğu, iyice uzaklaşılırsa bu sınırlara varılabileceği ve Bu kenarlardan aşağıya düşmeden geçebilmek için büyük güç lazım geldiği ayette anlatılmaktadır.

Rahman-33. “Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz.”

Kurana göre Güneş belli bir yol üzerinde gider. Güneş doğudan doğar ve Uzunca bir yol izleyerek batıdan batardı. Buyüzden Arapların dünyası iki yönlüydü. Sadece iki yönü olan bir Dünya yuvarlak olmaz. Sadece bu iki yönün ve kenarların kuranda yazılı olması Dünyanın döşek gibi düz düşünüldüğünün kutupların bilinmediğinin kanıtıdır. Bu anlayışı yansıtan başka ayetlerde vardır.

Şuara-28 “Musa devamla şöyle söyledi: «Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir.”

Yine bu ayete göre, biri doğuda, diğeri batıda iki sınır bölgesi vardır. Tanrı Allah da bu sınırlar arasında kalan herşeyin ilahıdır. Bu da, “dünyanın en doğusu” ve “dünyanın en batısı” olduğuna inanıldığını ortaya koymaktadır.

Kehf-86 “Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıklı bir su gözesinde batar buldu.Orada bir kavim gördü. “Ey Zülkarneyn! Ya cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın” dedik.”

Kehf-90 “Güneşin doğduğu yere ulaştığı zaman onu (güneşi), ondan (güneşten) korunacak bir örtü yapmadığımız bir kavmin üzerine doğarken buldu.”

Bu iki ayete göre de gün içinde Güneşimiz, Dünya’nın bir ucunda doğuyor, gök kubbe boyunca yükseliyor ve diğer ucunda da batıyor. Yani Kurana göre Dünyamızda “Güneşin doğduğu ve battı uçlar mevcut. Dünyanın bu uclarına kadar giden olursa (Zülkarneyn gibi) Güneş’in doğduğu ve battığı noktaları görebiliyor, hatta Güneş’i “kara bir balçıkta” batarken izleyebiliyor. Bu ifadeden Kuran ve islamın Dünya yı tepsi veya döşek gibi düz sandığı net olarak anlaşılmaktadır.

Şems-6 “Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun”

Kuranda hiçbir yerde “Dünya yuvarlaktır” “Dünya Güneşin etrafında dönmektedir “diye de bir cümle bulamazsınız. Yayıp döşedik cümlesi yazar. Dünya yuvarlaktır cümlesini yazmaz. Nedense!

Kasas-2 “Bunlar apaçık kitabın ayetleridir”

Enam-3 “Kitapta biz, hiçbir şeyi eksik bırakmadık…”

Kuran’da herkes anlasın diye hiçbir şeyi eksik bırakılmadı ve apaçık kitabın ayetleridir diye yazar. Oysa mealciler pekçok ayeti içindeki akıl dışı ve bilim dışı şeyleri görmeyelim diye gerçek anlamından farklı meal ederler. Diğer yandan Müslüman insan dürüst ve ahlaklı olur şeklinde hikayeler anlatıp, iyi ahlakın Müslümanlıktan kazanılan bir özellikmiş gibi bahsederler.

Oysa enbaşta kendileri doğruluk ve dürüstlük gibi erdemleri kuranı meal ederken gözardı etmektedirler. Bir çok mealde kelimelere olduğundan farklı anlamlar vererek, kuranın çağdışı, akıl dışı ve bilim dışı yönlerini gizlemekteler. Bu meal hilelerine dayanarak da dindarlar; Evrenle, gezegenlerle ve Dünyanın yuvarlaklığıyla ilgili içinde birşeyler bulabilirmiyiz diye meal hilelerinin de yardımıyla çabalamaktadırlar

Nekadar meal numarası yapılırsa yapılsın Kuran’da ki düz Dünya ve dünya merkezli evren anlayışı gizlenemez haldedir. Bu konuya ve “Meal numaraları ile Kuranda ki açıklar kapatılıyor” iddamıza birkaç örnekle açıklık getirelim;

Gâşiye-20 “Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!” diyanet çevirisi böyledir.

Gelin şimdi de Gâşiye suresi 20. ayetinin Arapcasına bakalım; “Ve ilel ardı keyfe sutıhat.” burada geçen “sutıhat” kelimesi “yayıp-döşedi” şeklinde çevrilmiş. Halbuki, kelimenin Türkçe tam karşılığı ise “satıh yapılmış, düzleştirilmiş” şeklinde olmalıydı. Ayette bulunan kelimelerin Türkçe karşılıkları;

1.ve ilâ el ardı: ve arza, yeryüzüne

2.keyfe: nasıl

3.sutıhat: satıh yapılmış, düzleştirilmiş

Ayetin gerçek meali ise “Ve yeryüzüne, nasıl düzleştirilmiş (bakmıyorlar mı)?” olmalıydı. Neden yirmi küsûr mealde ilgili kelime “yayıp-döşedi” diye meal edilir? Bakınız Nâziat 30 şöyle der.

Nâziat-30 “Bundan sonra da yeryüzünü döşedi.” Arapçası: “Vel arda ba’de zâlike dehâhâ.”

1.ve el arda: ve arz, yeryüzü

2.ba’de: sonra

3.zâlike: bu

4.dehâ-hâ: onu yayıp döşedi

Görüleceği üzere “Dehâ-ha” kelimesi “yayıp-döşemek” olarak çevriliyor. Yâni ilgili kelimenin ilk/esas anlamı bu. Oysa Gaşiye suresi 20 ayette kullanılan “Sutıhat” kelimesi ise “Düzleştirmek” anlamına gelmektedir ve ayet meal edilirken düzleştirilmiş olarak kullanılması gerekirdi.

Ey mealciler ve tefsirciler; madem samimi olarak inanıyorsunuz neden inandığınız ve tapındığınız Tanrı Allah’ın “düzleştirdi” dediği yeri “yayıp döşedi” diye çeviri cambazlığı ile farklı anlam veriyorsunuz? Bu inandığınız Tanrının açık inkarı değilmidir? Tefsir farklılıklarına bakalım;

Nâziât Suresi 30. Ayet Eski Tefsirleri:

Taberi, İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet ediyor: “Kabe, dünya yaratılmadan iki bin sene önce su üzerinde dört direk üzerine kuruldu. Sonra yeryüzü kabenin altından yayıldı” [Hasen. Taberi (3/61, 24/208)]

Katade dedi ki: “Bundan sonra da yeryüzünü yaydı” dehâhâ; yayıp sermek demektir. [Hasen. Taberi (24/210)]

Nâziât Suresi 30. Ayet Yeni Tefsiri:

Prof. Dr. Süleyman Ateş şöyle diyor: “Hasılı dahv döşemek, düzeltmek demek ise de sadece basit bir döşemek ve düzeltmek değil, yuvarlak olarak düzeltmek, döşemek anlamını verir ki bu ayetten Yeryüzünün yuvarlak yaratıldığı anlamı çıkar.” (Yüce Kuran’ın Çağdaş Tefsiri, Süleyman Ateş, cilt 10, sy 308)

Bazı ilahiyatcılar tefsiler arasında ki bu farklılığı, “İslam ulemâsı, ortaçağın hâkim kültürü nedeniyle, Dünya’nın düz olduğuna dâir, Kur’andan delil getirme çabası içindeydiler” şeklinde açıklama çabasına girmektedir oysa ayetlerin gerçek anlamlarından farklı meal edilmesi geçmiş tefsirlerin Kurana göre doğru olduğunu ortaya koymaktadır.

Arapçada bir kelimenin dört beş farklı anlamından faydalanarak, teknolojik gelişmelere göre âyetlerin anlamları ile oynamak ve “Bak gördünüz mü, Kur’an bunu 1400 sene evvel bildirilmiş” şeklindeki ‘Mûcize’ üretmenin amacı nedir? Bu kendini ve çevreyi kandırmak değilmidir?

Mâlûm Kur’an’ın yazıldığı dönem ortaçağdır ve o dönemde insanlar dünyayı düz olarak biliyorlardı. Eğer bu telâşınız bir ‘açık kapama’ ameliyesi ise, Kur’andaki hatâları kapatmaya çabalarken; mantık olarak inandığın tanrıdan da şüpe ettiğini ortaya koymuş olmuyormusun? Eğer Tanrı Allaha samimi olarak inanmış olsaydın onun sözlerini değiştirme ihtiyacıda duymazdın.

Kuran’da Dünyanın düz tasvir edildiği diğer ayetlere bakalım

Zariyat-47 “Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.”

Zariyat-48 “Yeri de biz döşedik. Biz ne güzel döşeyiciyiz.”

Kaf-7 “Yeryüzünü de yaydık ve orada sabit dağlar yerleştirdik. Orada her türden iç açıcı çift bitkiler bitirdik.”

Rad-3 “O, yeri yayıp döşeyen, orada dağlar, nehirler meydana getiren, orada her türlü meyveden (erkekli-dişili) iki eş yaratandır. O, geceyi gündüze bürüyor. Şüphesiz bunlarda, düşünen bir kavim için (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır.”

Bu ayetlerde “yerin” döşendiği, yani bir döşek gibi serildiği, yayıldığı anlatılmaktadır. Ayetlere önyargısız bakanlar bu cümlelerden “Kuran’da Dünya’nın düz tarif edilmiş” sonucuna ulaşacaktır. Aynı anlayış diğer bazı ayetlerde de ifade edilmiştir.

İlkel çağların Evren ve Dünya anlayışından başka Bir şey olmayan Kuran’daki anlatımlarda Dünya uçsuz bucaksız uzayda herhangi bir gök cismi değil, aksine evrenin merkezidir. Üstelik Dünya’nın üst tarafı “7 kat Göklerden” alttarafı da benzeri şekilde “7 kat Yerlerden” oluşan döşek gibi yayılıp, uzatılmış ve üstü döşenmiş düz bir yüzey olduğu sanılıyordu. Arabistan’da yaşayan 7.yy insanı için dünya “düz” görünür. Girintileri ve çıkıntıları olabilir, fakat uzatılmış ve yayılmış düz bir yüzey olduğu düşünülürdü..

Kuranda yaydık döşedik yazarak çünkü İslam ve kurana göre dünya yuvarlak olmadığı gibi tam düz de değildir. Bunun neden böyle düşünüldüğünü Taha 106-107 ayetleriyle açıklamak kolaydır.

Taha-106 “Onların yerlerini dümdüz, boş bir alan hâlinde bırakacaktır.”

Taha-107 “Orada hiçbir çukur, hiçbir tümsek göremeyeceksin.”

Yukarıdaki ayetler kıyamet gününde yeryüzünün nasıl olacağını anlatır. Bu ayetlerde görüleceği üzere Dağlar, Tümsekler ve çukurlar yok olacak ve Dünya dümdüz olacaktır. Görüldüğü gibi Kuranda Dünya düz yazmasını engelleyen çukurlar ve tümseklerin olmasıdır. “Dünyayı döşek gibi yaydık” sözü Dünyanın şeklini ”düz” den daha iyi anlatabildiği için tercih edilmiştir. Çünkü döşek tam dümdüz değil biraz pürüzlü yüzeye sahiptir. İnişleri, çıkışları vardır. Örneğin Dağlar yeri çadır gibi sabitlemek için çakılmış kazık görevi yapmaktadır.

NEBE-6,7 “Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?”

Hicr-19 “Yeri uzatıp yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik ,yine orada miktarı ve ölçüsü belirli şeyler bitirdik.”

Söylenmek istenen yatak gibi düz olan Dünyanın sabitlenmesi işlemidir. Kurana göre dağların görevi yayılıp düzleştirilen döşeğin (yer yüzünün) dürülmesini önlemektir.

Lokman-10 “O, gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı, sizi sarsmasın diye yere de ulu dağlar koydu ve orada her çeşit canlıyı yaydı. Biz gökyüzünden su indirip, orada her faydalı nebattan çift çift bitirdik.”

Araplar, gezgin tüccar hayatı yaşadığından, halı, döşek gibi düz şeylerin sert hava koşullarında hareket edebileceğine dikkat etmişlerdir. Dolayısıyla bu cisimler, bir yere sabitlenmeli, saplanmalı ki sarsılmasın ve dürülüp bozulmasın.

Bilimsel gerçeklerse Kuran’ın söylediğinin tam tersidir. Biliyoruz ki, Dünya; zaten yayılmış haldeki maddenin kütle çekimi etkisi ile biraraya gelmesinden oluşmuştur. Yani aslında dünya “yayılmamış” tam aksine bir araya toplanmıştır. Dünyadan yani yeryüzünden bakıldığında heryer dümdüz bir tepsi gibi görünecektir elbet. Dikkat ederseniz zaten bütün kutsal kitaplar yeryüzünden bakışla anlatılmış, dolayısıyla dünyada düzdür demişlerdir.

Tekvir-1, 2 “Güneş, dürüldüğü zaman, Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman,”

Dünyanın düz olarak düşünülmesini bir kenara bırakırsak Kuranda ve İslamda güneşin küre şeklinde olabileceği de düşünülememiştir. Defterini dürmek diye bir deyim vardır. Güneş küre olarak bilinse nasıl güneşin dürülmesinden söz edilebilir. Ancak düz yüzeyi olan nesneler dürülebilir. Dürüm yapılabilir. Siz hiç Top’unu dürdüm dendiğini duydunuz mu? Yufka dürülür. Halı dürülür. Döşek dürülür. Top dürülemez. Gök kubbe dürülemez. Ancak düz yer dürülüp yayılıp döşenebilir. Güneşin bile düz olduğunu düşünen İslam ve Kuranın Dünyayı yuvarlak olarak görebilir mi?

Suudi Arabistan’ın baş müftülerinden Şeyh Abdül Aziz Bin Baz’ın fetvası şöyle: “Kim dünyanın yuvarlak olduğunu iddia ederse küfür ve delalete düşmüş olur. Çünkü bu iddia hem Allah’ın, hem Kuran’ın, hem Peygamber’in reddidir. Bunu iddia eden kişi tövbeye davet edilir. Ederse ne ala! Aksi takdirde kafir ve dinden dönmüş bir kişi olarak öldürülür. Eğer ileri sürdükleri gibi Dünya dönüyor olsaydı ülkeler, dağlar, ağaçlar, nehirler, denizler bir kararda kalmazdı. İnsanlar batıdaki ülkelerin doğuya, doğudaki ülkelerin batıya kaydığını görürlerdi. Kıble’nin yeri değişir, insanlar kıbleyi tayin edemezlerdi” (Kaynak: “Dünya’nın Sakin Güneş’in Hareketli Olduğuna ve Gezegenlere Çıkmanın İmkansızlığına Dair Akli ve Hissi Deliller”adlı kitabı.1975)

Müslüman halk ve İslamcılarda bundan farklı düşünmüyorlardı. Bunu yadırgamıyoruz yerçekimi denen kanunu bilmeyen her insan aynı şekilde düşünür. Yerçekimini bilmeyen insanlar. Dünya yuvarlak olursa Dünyanın alt tarafında olanlarının düşmeleri gerekir diye düşüneceklerdir. Böyle düşünülmesi gayet doğaldır. Bilimle uğraşmayan insanların düşüncesi bu şekildedir.

Kuran’da yazan tüm bu ayetlerden çıkarılacak sonuç;

Dünyanın düz bir şekilde yayıldığını, Gökyüzünün düz bir sayfa kağıdı gibi dürülebileceğini, Göklerin (veya evrenin) yükseltildiğini, Güneşin doğduğu ve battığı “belirli iki nokta” olduğunu ve En doğu vede en batı arasında kalan yerin “en büyük uzaklık” olduğunu anlatmaktadır. Bütün bu anlatımlar küre şeklinde bir Dünyada ve günümüz astronomi bilminin ortaya koyduğu Evren gerçekleri ile açıklamak mümkün değildir. Bu ayetlerin mantıklı açıklaması ise Kuran’da Dünya merkezli Evren ve düz Dünya modelinin anlatıldığıdır.Gerçekte ise İslami uygulamalar düz Dünya modeline göre düzenlenmişdir. İslamda ki ibadetlerin doğru düzgün uygulanması için Dünyanın düz olması gereklidir.

Hûd-114 “Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın kısmında namazı ikame et. Muhakkak ki haseneler (kazanılan dereceler), seyyiati (kaybedilen dereceleri) giderir. İşte bu, zikredenler için bir öğüttür.”

İsrâ-78 “Güneşin dönmesinden, gecenin kararmasına kadar namaz kıl. Fecrin Kur’ân’ını (fecr vakti okunan Kur’ân’ı) ikame et (yerine getir)! Çünkü fecrin Kur’ân’ı şahitlidir.”

İsrâ-79 “Gecenin bir kısmında uyan ve sana özel nafile (ilâve) olarak O’nunla (Kur’ân’la) teheccüd namazı kıl! Rabbinin seni Makam-ı Mahmut’a beas etmesi (ulaştırması) yakındır.”

Ayetlerde görüldüğü gibi Kuran’da Namaz ibadeti Güneş ışığı baz alınarak düzenlenmiş bu nedenlede Kutuplara yakın bölgelerde yaşayan bir Müslüman’ın Kuran’nın hükümlerine uygun günde 5 vakit namaz kılması mümkün değildir. Kutuplarda Altı ay içinde bir kere akşam bir kere de sabah olacaktır.Yani Altı ayda birer kez sabah ve akşam namazı kılınabilir. Özetle Kuran’da yazan namaz hükümleri Küre şeklindeki Dünya yüzeyinin tamamında uygulanamaz. Bu hüküm ancak düz Dünya modelinde doğru olarak uygulanabilir.

Bakara-149 “Nereden yola çıkarsan (namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Bu talimat elbette sana Rabbinden gelen gerçek bir emirdir. (Biliniz ki,) Allah yaptıklarınızdan habersiz

değildir.”

Gene ayette görüldüğü gibi Namaz kılanların Kabeye dönerek namazlarını kılması istenir. Oysa Dünya küre şeklinde olduğundan kabeye dönülemez. Mekkeye çok yakın yerler harici Nereye dönerseniz dönünün sonuçta önünüzde uzay boşluğu olacak, Gerçekte ne Kabe, neden önceki kıble Kudüs karşında olmayacktır. Kabe’ye yada ilk kıble Kudüs e dönerek ibadet etmeye çalışmak o devirlerde Dünyanın düz olarak bilindiğinin ve Kuran’nın da bu mantıkla yazıldığının kanıtıdır.

BAKARA-187 “……… Fecr vaktinde beyaz iplik, siyah iplikten tebeyyün edinceye (size belli oluncaya, gündüzün aydınlığı, gecenin karanlığından sıyrılıncaya) kadar yeyin ve için. Sonra orucu geceye kadar tamamlayın. ……….”

Dünyanın düz olduğu düşünülerek düzenlenen bir İslam emri de oruçtur. Mekke çevresinde olduğu gibi her yerde gece gündüz eşit düşünülerek nasıl oruç tutulacağı belirlenmiştir. Kutuplarda altı ay gece altı ay gündüz olduğu için Kurandaki ilgili ayete göre orucun başlaması ve bitmesi mümkün değildir. Dünyanın yuvarlak olduğu bilinseydi kutup bölgelerine yakın yaşayan insanların açlıktan öleceği bilinirdi. Tabi ki Kuran’nın bütün namaz, oruç ve Kible olarak Mekkeye dönülmesi gerektiği hükümlerini gözardı ederek; Bir Müslüman Oralarda (kutup bölgeleri) ve Dünyanın genelinde Namaz kılabilir, Kabeye dönülebilir ve oruçda tutulabilir ama tam olarak kurana uyulamadığı için yapılan bütün bu ibadetlerin gerçekte dinsel bir anlamı kalmayacaktır.

Bütün bunlara ilave Kuran’da da Dünya düz olarak tarif edilmektedir. Kuran’da Dünyanın yayılıp döşendiği yazmakta, yayılıp döşenen bu Kuran Dünyasının doğu ve batı sınırlarının olduğu, iyice uzaklaşılırsa bu sınırlara varılabileceği ve Bu kenarlardan aşağıya düşmeden geçebilmek için büyük güç lazım geldiği ayette anlatılmaktadır.

Rahman-33. “Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz.”

Kurana göre Güneş belli bir yol üzerinde gider. Güneş doğudan doğar ve Uzunca bir yol izleyerek batıdan batardı. Buyüzden Arapların dünyası iki yönlüydü. Sadece iki yönü olan bir Dünya yuvarlak olmaz. Sadece bu iki yönün ve kenarların kuranda yazılı olması Dünyanın döşek gibi düz düşünüldüğünün kutupların bilinmediğinin kanıtıdır. Bu anlayışı yansıtan başka ayetlerde vardır.

Şuara-28 “Musa devamla şöyle söyledi: «Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir.”

Yine bu ayete göre, biri doğuda, diğeri batıda iki sınır bölgesi vardır. Tanrı Allah da bu sınırlar arasında kalan herşeyin ilahıdır. Bu da, “dünyanın en doğusu” ve “dünyanın en batısı” olduğuna inanıldığını ortaya koymaktadır.

Kehf-86 “Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıklı bir su gözesinde batar buldu.Orada bir kavim gördü. “Ey Zülkarneyn! Ya cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın” dedik.”

Kehf-90 “Güneşin doğduğu yere ulaştığı zaman onu (güneşi), ondan (güneşten) korunacak bir örtü yapmadığımız bir kavmin üzerine doğarken buldu.”

Bu iki ayete göre de gün içinde Güneşimiz, Dünya’nın bir ucunda doğuyor, gök kubbe boyunca yükseliyor ve diğer ucunda da batıyor. Yani Kurana göre Dünyamızda “Güneşin doğduğu ve battı uçlar mevcut. Dünyanın bu uclarına kadar giden olursa (Zülkarneyn gibi) Güneş’in doğduğu ve battığı noktaları görebiliyor, hatta Güneş’i “kara bir balçıkta” batarken izleyebiliyor. Bu ifadeden Kuran ve islamın Dünya yı tepsi veya döşek gibi düz sandığı net olarak anlaşılmaktadır.

Şems-6 “Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun”

Kuranda hiçbir yerde “Dünya yuvarlaktır” “Dünya Güneşin etrafında dönmektedir “diye de bir cümle bulamazsınız. Yayıp döşedik cümlesi yazar. Dünya yuvarlaktır cümlesini yazmaz. Nedense!

Kasas-2 “Bunlar apaçık kitabın ayetleridir”

Enam-3 “Kitapta biz, hiçbir şeyi eksik bırakmadık…”

Kuran’da herkes anlasın diye hiçbir şeyi eksik bırakılmadı ve apaçık kitabın ayetleridir diye yazar. Oysa mealciler pekçok ayeti içindeki akıl dışı ve bilim dışı şeyleri görmeyelim diye gerçek anlamından farklı meal ederler. Diğer yandan Müslüman insan dürüst ve ahlaklı olur şeklinde hikayeler anlatıp, iyi ahlakın Müslümanlıktan kazanılan bir özellikmiş gibi bahsederler.

Oysa enbaşta kendileri doğruluk ve dürüstlük gibi erdemleri kuranı meal ederken gözardı etmektedirler. Bir çok mealde kelimelere olduğundan farklı anlamlar vererek, kuranın çağdışı, akıl dışı ve bilim dışı yönlerini gizlemekteler. Bu meal hilelerine dayanarak da dindarlar; Evrenle, gezegenlerle ve Dünyanın yuvarlaklığıyla ilgili içinde birşeyler bulabilirmiyiz diye meal hilelerinin de yardımıyla çabalamaktadırlar

Nekadar meal numarası yapılırsa yapılsın Kuran’da ki düz Dünya ve dünya merkezli evren anlayışı gizlenemez haldedir. Bu konuya ve “Meal numaraları ile Kuranda ki açıklar kapatılıyor” iddamıza birkaç örnekle açıklık getirelim;

Gâşiye-20 “Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!” diyanet çevirisi böyledir.

Gelin şimdi de Gâşiye suresi 20. ayetinin Arapcasına bakalım; “Ve ilel ardı keyfe sutıhat.” burada geçen “sutıhat” kelimesi “yayıp-döşedi” şeklinde çevrilmiş. Halbuki, kelimenin Türkçe tam karşılığı ise “satıh yapılmış, düzleştirilmiş” şeklinde olmalıydı. Ayette bulunan kelimelerin Türkçe karşılıkları;

1.ve ilâ el ardı: ve arza, yeryüzüne

2.keyfe: nasıl

3.sutıhat: satıh yapılmış, düzleştirilmiş

Ayetin gerçek meali ise “Ve yeryüzüne, nasıl düzleştirilmiş (bakmıyorlar mı)?” olmalıydı. Neden yirmi küsûr mealde ilgili kelime “yayıp-döşedi” diye meal edilir? Bakınız Nâziat 30 şöyle der.

Nâziat-30 “Bundan sonra da yeryüzünü döşedi.” Arapçası: “Vel arda ba’de zâlike dehâhâ.”

1.ve el arda: ve arz, yeryüzü

2.ba’de: sonra

3.zâlike: bu

4.dehâ-hâ: onu yayıp döşedi

Görüleceği üzere “Dehâ-ha” kelimesi “yayıp-döşemek” olarak çevriliyor. Yâni ilgili kelimenin ilk/esas anlamı bu. Oysa Gaşiye suresi 20 ayette kullanılan “Sutıhat” kelimesi ise “Düzleştirmek” anlamına gelmektedir ve ayet meal edilirken düzleştirilmiş olarak kullanılması gerekirdi.

Ey mealciler ve tefsirciler; madem samimi olarak inanıyorsunuz neden inandığınız ve tapındığınız Tanrı Allah’ın “düzleştirdi” dediği yeri “yayıp döşedi” diye çeviri cambazlığı ile farklı anlam veriyorsunuz? Bu inandığınız Tanrının açık inkarı değilmidir? Tefsir farklılıklarına bakalım;

Nâziât Suresi 30. Ayet Eski Tefsirleri:

Taberi, İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet ediyor: “Kabe, dünya yaratılmadan iki bin sene önce su üzerinde dört direk üzerine kuruldu. Sonra yeryüzü kabenin altından yayıldı” [Hasen. Taberi (3/61, 24/208)]

Katade dedi ki: “Bundan sonra da yeryüzünü yaydı” dehâhâ; yayıp sermek demektir. [Hasen. Taberi (24/210)]

Nâziât Suresi 30. Ayet Yeni Tefsiri:

Prof. Dr. Süleyman Ateş şöyle diyor: “Hasılı dahv döşemek, düzeltmek demek ise de sadece basit bir döşemek ve düzeltmek değil, yuvarlak olarak düzeltmek, döşemek anlamını verir ki bu ayetten Yeryüzünün yuvarlak yaratıldığı anlamı çıkar.” (Yüce Kuran’ın Çağdaş Tefsiri, Süleyman Ateş, cilt 10, sy 308)

Bazı ilahiyatcılar tefsiler arasında ki bu farklılığı, “İslam ulemâsı, ortaçağın hâkim kültürü nedeniyle, Dünya’nın düz olduğuna dâir, Kur’andan delil getirme çabası içindeydiler” şeklinde açıklama çabasına girmektedir oysa ayetlerin gerçek anlamlarından farklı meal edilmesi geçmiş tefsirlerin Kurana göre doğru olduğunu ortaya koymaktadır.

Arapçada bir kelimenin dört beş farklı anlamından faydalanarak, teknolojik gelişmelere göre âyetlerin anlamları ile oynamak ve “Bak gördünüz mü, Kur’an bunu 1400 sene evvel bildirilmiş” şeklindeki ‘Mûcize’ üretmenin amacı nedir? Bu kendini ve çevreyi kandırmak değilmidir?

Mâlûm Kur’an’ın yazıldığı dönem ortaçağdır ve o dönemde insanlar dünyayı düz olarak biliyorlardı. Eğer bu telâşınız bir ‘açık kapama’ ameliyesi ise, Kur’andaki hatâları kapatmaya çabalarken; mantık olarak inandığın tanrıdan da şüpe ettiğini ortaya koymuş olmuyormusun? Eğer Tanrı Allaha samimi olarak inanmış olsaydın onun sözlerini değiştirme ihtiyacıda duymazdın.

Kuran’da Dünyanın düz tasvir edildiği diğer ayetlere bakalım

Zariyat-47 “Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.”

Zariyat-48 “Yeri de biz döşedik. Biz ne güzel döşeyiciyiz.”

Kaf-7 “Yeryüzünü de yaydık ve orada sabit dağlar yerleştirdik. Orada her türden iç açıcı çift bitkiler bitirdik.”

Rad-3 “O, yeri yayıp döşeyen, orada dağlar, nehirler meydana getiren, orada her türlü meyveden (erkekli-dişili) iki eş yaratandır. O, geceyi gündüze bürüyor. Şüphesiz bunlarda, düşünen bir kavim için (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır.”

Bu ayetlerde “yerin” döşendiği, yani bir döşek gibi serildiği, yayıldığı anlatılmaktadır. Ayetlere önyargısız bakanlar bu cümlelerden “Kuran’da Dünya’nın düz tarif edilmiş” sonucuna ulaşacaktır. Aynı anlayış diğer bazı ayetlerde de ifade edilmiştir.

İlkel çağların Evren ve Dünya anlayışından başka Bir şey olmayan Kuran’daki anlatımlarda Dünya uçsuz bucaksız uzayda herhangi bir gök cismi değil, aksine evrenin merkezidir. Üstelik Dünya’nın üst tarafı “7 kat Göklerden” alttarafı da benzeri şekilde “7 kat Yerlerden” oluşan döşek gibi yayılıp, uzatılmış ve üstü döşenmiş düz bir yüzey olduğu sanılıyordu. Arabistan’da yaşayan 7.yy insanı için dünya “düz” görünür. Girintileri ve çıkıntıları olabilir, fakat uzatılmış ve yayılmış düz bir yüzey olduğu düşünülürdü..

Kuranda yaydık döşedik yazarak çünkü İslam ve kurana göre dünya yuvarlak olmadığı gibi tam düz de değildir. Bunun neden böyle düşünüldüğünü Taha 106-107 ayetleriyle açıklamak kolaydır.

Taha-106 “Onların yerlerini dümdüz, boş bir alan hâlinde bırakacaktır.”

Taha-107 “Orada hiçbir çukur, hiçbir tümsek göremeyeceksin.”

Yukarıdaki ayetler kıyamet gününde yeryüzünün nasıl olacağını anlatır. Bu ayetlerde görüleceği üzere Dağlar, Tümsekler ve çukurlar yok olacak ve Dünya dümdüz olacaktır. Görüldüğü gibi Kuranda Dünya düz yazmasını engelleyen çukurlar ve tümseklerin olmasıdır. “Dünyayı döşek gibi yaydık” sözü Dünyanın şeklini ”düz” den daha iyi anlatabildiği için tercih edilmiştir. Çünkü döşek tam dümdüz değil biraz pürüzlü yüzeye sahiptir. İnişleri, çıkışları vardır. Örneğin Dağlar yeri çadır gibi sabitlemek için çakılmış kazık görevi yapmaktadır.

NEBE-6,7 “Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?”

Hicr-19 “Yeri uzatıp yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik ,yine orada miktarı ve ölçüsü belirli şeyler bitirdik.”

Söylenmek istenen yatak gibi düz olan Dünyanın sabitlenmesi işlemidir. Kurana göre dağların görevi yayılıp düzleştirilen döşeğin (yer yüzünün) dürülmesini önlemektir.

Lokman-10 “O, gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı, sizi sarsmasın diye yere de ulu dağlar koydu ve orada her çeşit canlıyı yaydı. Biz gökyüzünden su indirip, orada her faydalı nebattan çift çift bitirdik.”

Araplar, gezgin tüccar hayatı yaşadığından, halı, döşek gibi düz şeylerin sert hava koşullarında hareket edebileceğine dikkat etmişlerdir. Dolayısıyla bu cisimler, bir yere sabitlenmeli, saplanmalı ki sarsılmasın ve dürülüp bozulmasın.

 

Devami var.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilimsel gerçeklerse Kuran’ın söylediğinin tam tersidir. Biliyoruz ki, Dünya; zaten yayılmış haldeki maddenin kütle çekimi etkisi ile biraraya gelmesinden oluşmuştur. Yani aslında dünya “yayılmamış” tam aksine bir araya toplanmıştır. Dünyadan yani yeryüzünden bakıldığında heryer dümdüz bir tepsi gibi görünecektir elbet. Dikkat ederseniz zaten bütün kutsal kitaplar yeryüzünden bakışla anlatılmış, dolayısıyla dünyada düzdür demişlerdir.

Tekvir-1, 2 “Güneş, dürüldüğü zaman, Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman,”

Dünyanın düz olarak düşünülmesini bir kenara bırakırsak Kuranda ve İslamda güneşin küre şeklinde olabileceği de düşünülememiştir. Defterini dürmek diye bir deyim vardır. Güneş küre olarak bilinse nasıl güneşin dürülmesinden söz edilebilir. Ancak düz yüzeyi olan nesneler dürülebilir. Dürüm yapılabilir. Siz hiç Top’unu dürdüm dendiğini duydunuz mu? Yufka dürülür. Halı dürülür. Döşek dürülür. Top dürülemez. Gök kubbe dürülemez. Ancak düz yer dürülüp yayılıp döşenebilir. Güneşin bile düz olduğunu düşünen İslam ve Kuranın Dünyayı yuvarlak olarak görebilir mi?

Suudi Arabistan’ın baş müftülerinden Şeyh Abdül Aziz Bin Baz’ın fetvası şöyle: “Kim dünyanın yuvarlak olduğunu iddia ederse küfür ve delalete düşmüş olur. Çünkü bu iddia hem Allah’ın, hem Kuran’ın, hem Peygamber’in reddidir. Bunu iddia eden kişi tövbeye davet edilir. Ederse ne ala! Aksi takdirde kafir ve dinden dönmüş bir kişi olarak öldürülür. Eğer ileri sürdükleri gibi Dünya dönüyor olsaydı ülkeler, dağlar, ağaçlar, nehirler, denizler bir kararda kalmazdı. İnsanlar batıdaki ülkelerin doğuya, doğudaki ülkelerin batıya kaydığını görürlerdi. Kıble’nin yeri değişir, insanlar kıbleyi tayin edemezlerdi” (Kaynak: “Dünya’nın Sakin Güneş’in Hareketli Olduğuna ve Gezegenlere Çıkmanın İmkansızlığına Dair Akli ve Hissi Deliller”adlı kitabı.1975)

Müslüman halk ve İslamcılarda bundan farklı düşünmüyorlardı. Bunu yadırgamıyoruz yerçekimi denen kanunu bilmeyen her insan aynı şekilde düşünür. Yerçekimini bilmeyen insanlar. Dünya yuvarlak olursa Dünyanın alt tarafında olanlarının düşmeleri gerekir diye düşüneceklerdir. Böyle düşünülmesi gayet doğaldır. Bilimle uğraşmayan insanların düşüncesi bu şekildedir.

Kuran’da yazan tüm bu ayetlerden çıkarılacak sonuç;

Dünyanın düz bir şekilde yayıldığını, Gökyüzünün düz bir sayfa kağıdı gibi dürülebileceğini, Göklerin (veya evrenin) yükseltildiğini, Güneşin doğduğu ve battığı “belirli iki nokta” olduğunu ve En doğu vede en batı arasında kalan yerin “en büyük uzaklık” olduğunu anlatmaktadır. Bütün bu anlatımlar küre şeklinde bir Dünyada ve günümüz astronomi bilminin ortaya koyduğu Evren gerçekleri ile açıklamak mümkün değildir. Bu ayetlerin mantıklı açıklaması ise Kuran’da Dünya merkezli Evren ve düz Dünya modelinin anlatıldığıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tüm alintilariniz yanlislarla dolu tercümelerdir.Ve hicbirisinin gecerliligi yoktur.Ben öyle sizin gibi sahifeler dolusu yazmiyacagim Kuranda dünyanin düz oldugu anlaminda hicbir ayet yoktur bunu kim iddia ediyorsa veya etmisse yanlistir.

 

Ve Evren'i(Gök'ü)kuvvetimizle kurduk,muhakkak ki onu genisletmekteyiz. 51-Zariyat Suresi 47

 

Geceyi,gündüzü,Günes'i ve Ay'i yaratan O'dur,Her biri bir yörüngede yüzüp giderler. 21-Enbiya Suresi 33

 

Ayette yörünge diye cevrilen kelimenin Arapcasi "FELEK"tir.Bu kelimeyle yildizlarin,gezegenlerin hareket ettigi yörünge belirtilmektedir.

 

Tekrar ediyorum,Ateistlerin cevirileri, kasten yüklenmis ve carpitilmis anlamlarla Kuranin icindekileri karartamazsiniz.Kuranda dünyanin düz oldugu ile ilgili tek bir ayet yoktur.Yani her nedense bugün yüzlerce bilim adaminin bulamadigi bu iddiayi birileri buluyor ve sözümona Kurani celiskilerle dolu gösterme cabasina giriyorlar

 

Incil veya Tevrattada dünyanin düz oldugu anlaminda bir anlatim yoktur.Galileo'da aynen Islamda oldugu gibi bagnaz din adamlarinin kurbani olmustur.Ayrica hiristiyanlik 1000 yil boyunca Platonculugun etkisinde kalmistir.Yunan Felsefesinde dünyanin düz oldugu ifade edilir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tüm alintilariniz yanlislarla dolu tercümelerdir.Ve hicbirisinin gecerliligi yoktur.Ben öyle sizin gibi sahifeler dolusu yazmiyacagim Kuranda dünyanin düz oldugu anlaminda hicbir ayet yoktur bunu kim iddia ediyorsa veya etmisse yanlistir.

 

Ve Evren'i(Gök'ü)kuvvetimizle kurduk,muhakkak ki onu genisletmekteyiz. 51-Zariyat Suresi 47

 

Geceyi,gündüzü,Günes'i ve Ay'i yaratan O'dur,Her biri bir yörüngede yüzüp giderler. 21-Enbiya Suresi 33

 

Ayette yörünge diye cevrilen kelimenin Arapcasi "FELEK"tir.Bu kelimeyle yildizlarin,gezegenlerin hareket ettigi yörünge belirtilmektedir.

 

Tekrar ediyorum,Ateistlerin cevirileri, kasten yüklenmis ve carpitilmis anlamlarla Kuranin icindekileri karartamazsiniz.Kuranda dünyanin düz oldugu ile ilgili tek bir ayet yoktur.Yani her nedense bugün yüzlerce bilim adaminin bulamadigi bu iddiayi birileri buluyor ve sözümona Kurani celiskilerle dolu gösterme cabasina giriyorlar

 

Incil veya Tevrattada dünyanin düz oldugu anlaminda bir anlatim yoktur.Galileo'da aynen Islamda oldugu gibi bagnaz din adamlarinin kurbani olmustur.Ayrica hiristiyanlik 1000 yil boyunca Platonculugun etkisinde kalmistir.Yunan Felsefesinde dünyanin düz oldugu ifade edilir.

 

saygilarla

Kusura bakma da, yaptigin demogojiden baska bir sey degil.

 

Bir seye sadece anlamsiz karsi cikiyorsun.

 

Sen acikla o zaman ayetleri.

 

Sonucta bir seye sabit kafa ile ve ezber ile ve de onyargili suclama ile karsi cikmak, sadece demogojiden baska bir sey degildir. 

 

O yuzden karsi cikagina, sen de kuran'dan ornekler ver.

 

Yoksa sadece savunmak icin savunu yapmak ve anlamsiz bir seye ustelik suclayarak on yargi etiketleri ile karsi cikmak, kimseye bir sey kazandirmaz.

 

Yok eger diktatorun gibi sende tarihi yeniden kesfetmek ve yazmak derdinde isen, onu da acikla ki; bilelim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben acikladim iki ayetle koca bir sahife bos seyler yazipta zaman öldürme geregi duymadim ayrica benim yazdiklarim demagoji degil bilimsel gerceklerdir.Siz Kurani kendi anlayisiniza göre yorumlayamazsiniz önce Arapcanin inceliklerini bilmeniz gerekir ki Kuranda Arapca bir kitaptir.O zaman Arapcayi iyice ögrenip bu iddialarinizi devam ettirin.

 

Sana sadece iki örnek verecegim bu örneklerde eger seni ikna etmezse artik bu konuyu tartismanin bir geregi kalmaz cünkü sabitlenen fikirlerle mücadele etmek gereksizdir.

 

Iki Arapca kelime: DEHAVNAHA ve BESATNAHA

DEHAVNA UDHUVVE kökünden gelir ve (devekusu yumurtasi manasina gelir yani geometrik olarak elips anlamindadir.

Besatna yaymak genisletmek dösemek anlamina gelir.

Bu ik kelimeyi yani iki anlami birlestirdigimizde  bu cümle "yeri yuvarlak bir satih olarak yayip genislettik "anlami cikar ortaya.

 

Mehd=Besik

Satih=düz satih

Firas =Sergi gibi ifadelerden yerin düz bir tepsi gibi oldugu seklinde anlamlar cikmistir bu anlayis daha önceden var olan Yunan Felsefesinin bir uzantisidir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben acikladim iki ayetle koca bir sahife bos seyler yazipta zaman öldürme geregi duymadim ayrica benim yazdiklarim demagoji degil bilimsel gerceklerdir.Siz Kurani kendi anlayisiniza göre

.

.

.

saygilarla

Kelimeler onemli degildir, nerede ve neye yonelik kullanildiklari onemlidir.

 

Siz tam ayetleri verin, ben bakar yanitlarim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Madem kurani yazan, biliyordu; dunyanin yuvarlak oldugunu.

 

Herkesin anlayacagi bir dil ile o devrin arapcasi ile yazamazmiydi "dunya yuvarlaktir" diye?

 

Bak bilimsel yanit burda:

 

Dünya'nın ekseni etrafında dönüşünün sonuçları

 

1. Dünya, Güneş çevresinde elips yörünge üzerinde batıdan doğuya doğru döner. Bu hareketini 365 gün 6 saatte tamamlar. Böylece bir yıl oluşur. Ekvator düzlemi, Güneş etrafında döndüğü elipsin düzlemine oturmaz.

 

Aralarında (23° 27') lık bir açı vardır. Bu yüzden Dünya'nın çeşitli yerleri, çeşitli zamanlarda güneş ışınlarını değişik açılarla alırlar. Böylece ortaya çıkan farklı ısınma nedeniyle mevsimler > oluşur.

 

İşte bir yıl içinde mevsimlerin birbirini izlemesi, kutuplar ekseninin yörünge düzlemine eğik olmasından ileri gelmektedir. Eğer bu eğiklik olmasaydı Dünya Güneş ışınlarını hep aynı şekilde alacak, yani Ekvator'a daima dik, kutuplara ise daima çok eğik gelecekti. Bu yüzden de mevsimler olmayacaktı.

 

21 Haziranda Güneş ekvatorun 23°27' kuzeyindeki Yengeç Dönencesine tam dik gelir. Bu tarihte Kuzey Yarımkürede yaz, Güney Yarımkürede kış hüküm sürmektedir.

 

23 Eylülde Güneş ışınları bu kez Ekvatora dik gelir. Bu tarihte Güney Yarımkürede ilkbahar, Kuzey Yarımkürede sonbahar başlamıştır.

 

21 aralıkta Güneş ışınları ekvatorun 23°27' güneyindeki Oğlak Dönencesine tam dik gelir. Bu sırada Güney Yarımkürede yaz, Kuzey Yarımkürede kış hüküm sürer.

 

Güneş ışınları bundan sonra tekrar kuzeye doğru çıkmaya başlar ve 21 Martta yine Ekvatora tam dik gelir. Bu tarihte Güney Yarımkürede sonbahar, Kuzey Yarımkürede ilkbahar başlar. Dünya bu hareketi sırasında 2 Ocakta Güneş'e en yakın, 2 Temmuzda ise en uzaktır.

 

2. Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki batıdan doğuya doğru bir tam dönüşü 24 saatte tamamlanır. Buna bir Gün denir.

 

Bu dönüş sırasında Dünya'nın bir kısmı güneş ışınlarını alır, bir kısmı alamaz. Alan yerlerde gündüz, alamayan yerlerde gece hüküm sürer.

 

Gece ve gündüz süreleri her zaman birbirine eşit değildir. Yaz aylarında gündüzler uzun, kış aylarında ise geceler uzundur. 21 Mart ve 23 Eylül günlerinde gece ile gündüz zamanları eşittir.

 

Iste bu dunyanin nasil dondugunun bilimsel yanitidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kurani yazan dünyanin düz oldugunu yazmadi elips oldugunu yazdi daha ne yazacakti ki?Ayrica yukaridaki iletilerim de ayetlerden bazilarini verdim bir daha okuyun isterseniz.Ayrica Kurani yazan;dünyayi genisletiyoruz diye yazmis senin bilim adamlarin bunu daha yüzyil olmadi kesfedeli.Lütfen biraz objektif olmayi deneyin.

 

Bir tarafta ne felsefe ne de fizikle ugrasmis cöldeki "muhammed",diger tarafta felsefenin fizigin ünlü düsünürlerinin iddialari:iste aristo,iste Prolemy,iste Giordano Bruno,iste Telessio Patricci,iste Galileo Galilei,iste Isaak Nevton,dünya tarihinin bu ne büyük dehalari gözlemleriyle,formülsel ugraslariyla Evren'in sinirli ,sonlu  veya sonsuz oldugunu iddia etmisler fakat hicbiri genisleyen dinamik  Evren modelini cizememislerdir.Ancak 20.Yüzilda Edwin Hubble gelismis teleskopuyla tüm yildiz kümelerinin hizla birbirinden uzaklastigini tespit etmis böylece genisleyen Evren modeli dogrulanmistir.

 

Evren'in genisledigi ilk kez 1900'lü yillarda ortaya atilmistir,1900'lü yillardan önce Kuran disinda bu iddiayi ortaya koyan tek bir kaynak yoktur.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kurani yazan dünyanin düz oldugunu yazmadi elips oldugunu yazdi daha ne yazacakti ki?Ayrica yukaridaki iletilerim de ayetlerden bazilarini verdim bir daha okuyun isterseniz.Ayrica Kurani yazan;dünyayi genisletiyoruz diye yazmis senin bilim adamlarin bunu daha yüzyil olmadi kesfedeli.Lütfen biraz objektif olmayi deneyin.

 

Bir tarafta ne felsefe ne de fizikle ugrasmis cöldeki "muhammed",diger tarafta felsefenin fizigin ünlü düsünürlerinin iddialari:iste aristo,iste Prolemy,iste Giordano Bruno,iste Telessio Patricci,iste Galileo Galilei,iste Isaak Nevton,dünya tarihinin bu ne büyük dehalari gözlemleriyle,formülsel ugraslariyla Evren'in sinirli ,sonlu  veya sonsuz oldugunu iddia etmisler fakat hicbiri genisleyen dinamik  Evren modelini cizememislerdir.Ancak 20.Yüzilda Edwin Hubble gelismis teleskopuyla tüm yildiz kümelerinin hizla birbirinden uzaklastigini tespit etmis böylece genisleyen Evren modeli dogrulanmistir.

 

Evren'in genisledigi ilk kez 1900'lü yillarda ortaya atilmistir,1900'lü yillardan önce Kuran disinda bu iddiayi ortaya koyan tek bir kaynak yoktur.

 

saygilarla

Elips kelime ve kavramini merak ettim, nerde yaziyor ve bu kelimenin o devrin arapcasindaki karsiligi nedir?

 

Dinamik evren modelini, kuran mi cizmis? 

 

Bir de evrenin genisledigi?

 

Kusura bakmayin ama cok guzel uyarliyor, pardon uyduruyorsunuz.

 

Aslinda normaldir, rehberiniz yaptiginiz bir seyde mutlaka aradiginizi bulmaniz gerekir, bulamazsaniz zaten rehberiniz de yapamazsiniz, degil mi?

 

O yuzden istediginiz cumleye kendi aklibnizin inandigi olcude istediginiz anlami yuklersiniz.

 

Dikkat edin de Allah'iniza sirk kosmayin.

 

Cunku kuran "kalb ile iman dil ile ikrar" I ancak Kabul eder. Sizin ya da baskasinin kendine dogrulayarak inandigini degil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Elips kelime ve kavramini merak ettim, nerde yaziyor ve bu kelimenin o devrin arapcasindaki karsiligi nedir?

.

.

.

Cunku kuran "kalb ile iman dil ile ikrar" I ancak Kabul eder. Sizin ya da baskasinin kendine dogrulayarak inandigini degil.

yazdiklarimi okursaniz sorunuzun yanitini orada bulursunuz yani elipsin nerede yazdigini belli ki okumadan hemen cürütme teknigi kullaniyorsunuz.

Biz aklimizin inandigi ölcüde degil yine sizin bilim adami diye yere göge sigdiramadiklarimizin aciklamalarindan o anlami ögreniyoruz yani biz bilimsel acidan Kurani acikliyoruz.Sizin icin hikaye olabilir ama bilim icin degil.Allahamiza sirk kosmuyoruz cünkü onu inkar etmiyor onun söylediklerini sizlere ögretmeye calisiyoruz.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yazdiklarimi okursaniz sorunuzun yanitini orada bulursunuz yani elipsin nerede yazdigini belli ki okumadan hemen cürütme teknigi kullaniyorsunuz.

Biz aklimizin inandigi ölcüde degil yine sizin bilim adami diye yere göge sigdiramadiklarimizin aciklamalarindan o anlami ögreniyoruz yani biz bilimsel acidan Kurani acikliyoruz.Sizin icin hikaye olabilir ama bilim icin degil.Allahamiza sirk kosmuyoruz cünkü onu inkar etmiyor onun söylediklerini sizlere ögretmeye calisiyoruz.

 

saygilarla

Kusura bakma da kimse kimseden ogrenemez. Herkes kendisi kuran'i okur ve kendi beyin duzeyi ile yorumlar.

 

Sonucta herkesin algisi kendi duzeyincedir.

 

Sirk kosmak Allah'i inkar etmek degil, Kuran'da yazan ile ilgili kendi yorumunu dile getirmektir. "Kalb ile iman dil ile ikrar" seni sadece aktarici yapar, yorumcu yapmaz. Eger yorum yapiyorsan, bu senin kisisel degerlendirmen olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben yorum yapmiyorum ki bilim adamlarinin söylediklerini buraya aktariyorum o zaman sizinde bilim diye buraya aktardiklariniz kendi yorumlarinizdir sadece sizin görüslerinizi yansitir.

 

Bu konu benim icin kapanmistir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben yorum yapmiyorum ki bilim adamlarinin söylediklerini buraya aktariyorum o zaman sizinde bilim diye buraya aktardiklariniz kendi yorumlarinizdir sadece sizin görüslerinizi yansitir.

 

Bu konu benim icin kapanmistir.

 

saygilarla

Ben de senin adina kapatayim, o zaman.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.