Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Doğru bilginin kaynağı akıl mı deney mi? Yoksa Kant'ın savunduğu gibi her ikisi de mi?


Altinay

Önerilen İletiler

Doğru bilginin kaynağı akıl mı deney mi? Yoksa Kant'ın savunduğu gibi her ikisi de mi?

Bilgi, gercegin ne oldugunun inanc ile dogrulanmasidir.

 

Buradaki inanc, dini anlamdaki inanc degildir.

 

Eger burda "dogru bilgi" den kasit, dogrulama ise, bu zaten inanc ile dogrulanir.

 

Yok eger tartismasiz bir bilgiden bahsediliyorsa, bunun gozlem veren kismi ve teori kismi vardir. Bu ikisinin uyumundan olgu ortaya cikar. Olgu da, bilgi olarak yanlislanabilene kadar gecerlidir.

 

Dolayisi ile bilimsel nitelikteki bir bilgi de, hem deney hem de teori vardir. Teoriyi ortaya koyan da insanoglunun soyutlamasidir.

 

"Kant'in savundugu gibi" cumlesini aciklar misin?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnanç doğru bilgi ile yanlış bilginin ortasındadır. İnanmak bilgi değildir. Varsaymaktır. O zaman kesin bilgi yoktur, varsayımsal söylemler vardır. Su varmıdır, yokmudur. Bu soruyu soramıyorsak, suyun varlığı bir bilgidir.Eğer birileri su yoktur diyorsa mantıklı açıklamaları da varsa o zaman suyun var olup olmadığı muhlaktadır ve ben o zaman suyun var olduğuna inanıyorum derim. Sonuçta suyun varlığı bir bilgi değildir. İnanç dini olsun olmasın, olduğu gibi kabul etmektir. Bilgi değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnanç doğru bilgi ile yanlış bilginin ortasındadır. İnanmak bilgi değildir. Varsaymaktır. O zaman kesin bilgi yoktur, varsayımsal söylemler vardır. Su varmıdır, yokmudur. Bu soruyu soramıyorsak, suyun varlığı bir bilgidir.Eğer birileri su yoktur diyorsa mantıklı açıklamaları da varsa o zaman suyun var olup olmadığı muhlaktadır ve ben o zaman suyun var olduğuna inanıyorum derim. Sonuçta suyun varlığı bir bilgi değildir. İnanç dini olsun olmasın, olduğu gibi kabul etmektir. Bilgi değildir.

Bilginin cesitleri ve nitelikleri vardir. Insanoglunun dile getirimi ve ortaya koyumu sadece kavramsal bilgi ile olur.

 

Inanmak fiilinin bilgi ile bir bagi yok, bilmek fiili ile bagi var. Evet, inanmak bilmek degildir. Yalniz inanmayi getiren bilginin niteligi inancsal bilgidir.

 

Bilgiler degisir yenilenir ve gelisir. Olgu tartismasiz gecerli bir bilgidir ve bilimsel bilgidir. Gozlem ile yanlislanabilene kadar da gecerli ve baglayicidir.

 

Su bir kavramdir ve gozlem veren fenomendir. Dolayisi ile fenomen olarak varligi/yoklugu tartismasi anlamsizdir. Cunku algiya verdigi gozlem tartismasizdir.

 

Uc cesit bilgi vardir. Fiziksel, sosyal ve matematiksel/mantiksal.

 

Nitelik olarak da her sey olabilir, inasncsal, ideolojik, felsefi, etik, metafizik, ontolojik, epistemolojik, hukuki, dilsel, estetik, fizik otesi, bilimsel, bilissel v.s. 

 

Inanc bir bilgi degildir, inanmak ta bilmek degildir. Yalniz inanc uzerine ve inanc nitelikli tum dile gelimler bir sosyal bilgi cesididir. Yani gnostic bilgi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

gnostisizm bilinemezciliktir. Bilemiyorum kelimesinin karşılığıdır. Bilgi kategorisine girmez. Bilgiyi deney yoluyla bilmemiz deneyciliktir.Yani suyu beş duyumuzla algılyoruz. dokunma, görme, tatma bilgimizle suyu algılıyorsak deneysel(Ampirik) olarak su vardır. Bu bilgi deneysel bilgidir. İngiliz deneyciliği olarakta bilinir. Fransız akılcılığının kurucusu ise Descardes'tir. Der ki; sıcak suyu soğuk hissedebiliyorum, düz dönen tekerleği ters dönüyor gibi görebilirim. Duyularım beni aldatıyor, bütün duyularımı beni yanılttığı için onlardan gelen bilgilere güvenemem diyor. Gözlerini kapatıyor ve bütün duyularımı reddediyorum diyor ve geriye bir tek şey kalıyor, düşüncem. Onu da reddediyorum diyor ama reddedemiyor ve sonunda  "Düşünüyorum, öyleyse varım" diyor. Bilgimizin kaynağı akıldır diyor. Kant ise bilgimiz deneyle başlar ama deneyle bitmez diyor. Deney verileri aklımızın kategorilerinde bilgiye dönüşür diyor yani Deneycilik-Akılcılık diye üçüncü bir yol seçiyor. Bilgi felsefesinin (Etimolojinin) tarihsel temel iki söylemine karşı Kant üçüncü bir söylem geliştirmiştir. Yani bilgi ağacının iki gövdesinin ortasındaki üçüncü bir gövdeyi bize göstermiştir. Olguculuk(pozitivizm), Sezgicilik( Entüisyonizm) ve benzeri gibi bir sürü akım, bilgi ağacının üç ana gövdesinin dallarıdır......

Saygılar......

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

gnostisizm bilinemezciliktir. Bilemiyorum kelimesinin karşılığıdır. Bilgi kategorisine girmez. Bilgiyi deney yoluyla bilmemiz deneyciliktir.Yani suyu beş duyumuzla algılyoruz. dokunma, görme, tatma bilgimizle suyu algılıyorsak deneysel(Ampirik) olarak su vardır. Bu bilgi deneysel bilgidir. İngiliz deneyciliği olarakta bilinir. Fransız akılcılığının kurucusu ise Descardes'tir. Der ki; sıcak suyu soğuk hissedebiliyorum, düz dönen tekerleği ters dönüyor gibi görebilirim. Duyularım beni aldatıyor, bütün duyularımı beni yanılttığı için onlardan gelen bilgilere güvenemem diyor. Gözlerini kapatıyor ve bütün duyularımı reddediyorum diyor ve geriye bir tek şey kalıyor, düşüncem. Onu da reddediyorum diyor ama reddedemiyor ve sonunda  "Düşünüyorum, öyleyse varım" diyor. Bilgimizin kaynağı akıldır diyor. Kant ise bilgimiz deneyle başlar ama deneyle bitmez diyor. Deney verileri aklımızın kategorilerinde bilgiye dönüşür diyor yani Deneycilik-Akılcılık diye üçüncü bir yol seçiyor. Bilgi felsefesinin (Etimolojinin) tarihsel temel iki söylemine karşı Kant üçüncü bir söylem geliştirmiştir. Yani bilgi ağacının iki gövdesinin ortasındaki üçüncü bir gövdeyi bize göstermiştir. Olguculuk(pozitivizm), Sezgicilik( Entüisyonizm) ve benzeri gibi bir sürü akım, bilgi ağacının üç ana gövdesinin dallarıdır......

Saygılar......

Gnostizm degil, agnostisizm bilinemezciliktir o da bilgi bazinda degil, tanri bazinda. Bilgi bazinda agnostisizm gnostic bilginin karsitidir. A-gnostic. Bilginin ne oldugu baska, nasil bilinebildigi baska konudur. Sen tam olarak neden bahsediyorsun, bilgi ve cesitlerinden mi, bilginin nasil ortaya kondugundan mi? Bilgi ve cesitlerini bir onceki mesajda acikladim. Bilginin ne oldugu ise, insanoglunun kavrami ile ozdeslesenin uzerinde turetilendir.

 

bilginin nasil direk yansi olmadigini, yansiyanin kendi kendisini ortaya koyumu degil; onun yansi olarak bir algisal turevi oldugunu matematiksel/mantiksal bilgi ile ortaya koyalim.

Once yanlis oncul (false premise) baslayalim.

Yanlis oncul; Tum bilgi ya sezgidir, ya yansidir.

Simdi de bu yanlis onculun, yanlis cikarimlarina ve sonuclarina bakalim.

Buradan uc tane yanlis sonuc cikar.

Birincisi; Metafizik (felsefenin varlik ile ilgilenen dali anlaminda), kaynagini yansidan alir. (Mntiksal Dogmatizm ve Spekulatif yapilandirmacilik (olusturmacilik)-Bilginin akilsal ufku)

Ikincisi;Zihinsel sezgiye sahibiz. (Mistisizm ve Sezgicilik)-Aklin dogruladigi soyut

Ucuncusu; Metafizige ( ontolojik taban olarak ortaya konan varlik, kesin olarak her ne ise) sahip degiliz (onun disinda baska hic bir sey, kesinlikle yok). (Empiricism, deneycilik, pozitivizm, olguculuk, objectivizm, nesnellik-Aklin dogruladigi somut.

Simdi de dogru oncullere ve dogru cikarim, sonuclara bakalim.

Birincisi; Metafizige sahibiz (Hayal gucumuz, dusuncemiz var)

Ikincisi; Sezgimiz, algisaldir. Yani yansiyani, duyu, duyum ile algilariz.

Ucuncusu; Yansisal bilgi turevlenmistir. Yani, yansi, algiya, kavrama ve yansitmaya donusturulmustur.

Bu dogru oncullerin verdigi dogru cikarim ve sonuc ise; Metafizik (hayal gucu, dusunce, kavram) kaynagini, sezgisel olmayan ilk, birinci bilgiden alir. Yani, bilgi, yansinin ilk algi ile kavrama donusturulup yansitilmis olanidir.

Bu da yapilan, gozlemsel analizve kritigin bir sonucudur.

Bu sonucun verdigi ilk onemli algi; bilginin metafizigin ontolojik ve teolojik varlik tabanlarinin kesinligini bu olarak ortaya koyan ideolojilerle bir ilgisi yoktur. Bilgi, bu temelde inancsalliktan farklilasarak, bilimsel olarak gozleme, bu gozlemin teorisine, bu teorinin test edilebilmesine ve yanlislanabilirligine baglidir.

Zaten bunun disindaki bilgi, bilimsel, bilissel degil; inancsal, dogrusal, kesin, akilsaldir.

Iste bu temelde de, hem inancsal, hem de bilimsel bilgi; insanoglunun turevidir ve yapilandirilmistir.

Bu yapilandirilmisligin da, kendi ideolojik, inancsal dogrusu ve bilimin dallarinin kendi paradigmalari temelinde bir on kabulu mevcuttur.

Ayrica, bu yapilandirilmis inancsal ve bilimsel bilginin, evrensel ayniliktaki yapi ve isleyisini de, evrensel-insan zihniyeti yapilandirilmisligin bozucusu olarak ortaya koyar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Soru aslında insan nasıl biliyor.....

Insanin nasil bildigini ortaya koyabilmek ve algilayabilmek icin, basta bilmek bilincli bilmek yani bilinenin bilisselligi ve bilginin ne oldugunu cesitlerini ve niteliklerini; herhangibir ideolojik inancsal ve izmsel kaliba sokmadan, bilimsel algilamaktan geciyor.

 

Insanin bilmezi, tamemen onun fiziki zihni ve kavramsal yetisi temelindedir.

 

Kendi de dahil her bir kendi algisina gozlem veren fenomene once bir kavram verir ve sonar da bu kavram uzerinde algi ve iliskisi ile bilgi turetir. Iste bu bilgi insanoglunun hem kendini hem de kendine gozlem veren digger algiladigi fenomenleri hakkinda kendi dili ve yetileri ile ileti ve iletisim kurmak ve onlari daha iyi ve yakindan tanimak ve de kendi bunyesinde bu bilgiyi kullanmak ve paylasmak icindir.

 

Bilgi insanoglunun bir ihtiyaci ve acligidir. Bu da ancak insanoglunun kendi varliginin madde ya da kul yapilmadan insanoglu olarak ve tum yetileri ile algilanmasi temelinde saglanir.

 

Insanoglu ancak kendini baska bir fenomen ile ozdslestirmediginde, bilmeye yonelebilir. Aksi inanc ideoloji soyut degerler ve degerlendirmeler temelli kendini baska bir degree teslimiyettir.

 

Iste bilgi ve bilmenin, insanoglunun zihinsel yetileri olan bilinc, farkindalik, sorgulama, kendi kendini control ve yonlendirebilme ve soyutlamasi ile direk bagi vardir. Bu da bilginin bilimselligi ve bilisselligi insanoglunun ise insanlasmasi ve evrensellesmesi ve basta bireysellesmesidir.

 

Bireyin 7'li niteligi; bireysel, evrensel, insansal, bilimsel, bilissel, bilgisel ve kavramsaldir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Insanin bilmezi, tamemen onun fiziki zihni ve kavramsal yetisi temelindedir." peki nasıl bir sistem çalışıyor..... örneğin gördüğümüz şey numenmidir, fenomenmidir. Numen nedir? fenomen nedir? fizik zihnimiz ve kavramsal yetimiz ne zaman devreye giriyor ya da bu devre nasıl çalışıyor.... kavram zihnimizde nasıl oluşuyor, belleğimize nasıl depolanıyor, gerektiğinde hangi uyaranla devreye giriyor, kavramsal yetimiz nasıl çalışıyor, hangi durumda işlev görüyor......

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Teşekkür ederim de fenomen ile numen arasındaki fark nedir......

Bu iki kavram ve aralarindaki fark iliski ile ilgili blog'dan bir baslik bulabilirsin.

 

Kisaca, fenomen- insanoglunun kavram ile ozdeslestirdigi insanoglu algisina (duyusal-5 duyu) gozlem verendir. Buna insanoglu da dahildir. Somuttur.

 

Numen ise, iki turludur. Bir fenomen gibi gozlem veren tabani olmayan ve sadece zihnin soyutlamasi, soyut degerleri ve soyut degerlendirmesi olan soyut kavramlar (teori, tez, formuller, sayilar, dogru, yanlis, guzel, sevgi, saygi, hak, ozgurluk, demokrasi, adalet v.s.)

 

Kisaca insanoglunun tum ideolojik inancsal izmsel etik ve estetik degerleri ve mantiksal/matematiksel bilgi.

 

Burada bir de zihnin yetileri numenal ogelerdir- dusunce, akil, hafiza, algi, bilinc, farkindalik v.s.

 

Insanoglu uclu yapidadir. Fiziki zihni ve kavramsal.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Insanin bilmezi, tamemen onun fiziki zihni ve kavramsal yetisi temelindedir." peki nasıl bir sistem çalışıyor..... örneğin gördüğümüz şey numenmidir, fenomenmidir. Numen nedir? fenomen nedir? fizik zihnimiz ve kavramsal yetimiz ne zaman devreye giriyor ya da bu devre nasıl çalışıyor.... kavramsal yetimiz nasıl çalışıyor, hangi durumda işlev görüyor......

Sistem soyle calisiyor.

 

Insanoglu bir seyi algiliyor- !? +buna "var" isareti veriyor+ bu vara kavram veriyor + bu kavrami algiladigi ile ozdeslestiriyor ve bu kavram uzerinden de bilgi turetiyor.

 

Burada onemli olan algi farki. Cunku insanoglunun iki cesit algisi var, ki bu da beyninin zihni soyutlamasindan kaynaklaniyor.

 

Duyu ile algilama- fenomen ve gozlem, somut

 

Duyum ile algilama-  numen, akil ve soyut.

 

Burada her ikisi de kavram ile ozdeslestiginden, kavramlar somut ve soyut olarak farklilasiyor. Herkesin tartismasiz duyu ile algiladigi fenomen, Sadece dogruluguna inanilarak ya da bir ideoloji izm v.s. temelinde akil ile algilanarak ne oldugu algisi v.s. tartismali numen.

 

Burada onemli olan insanoglu fiziginin yani vucudunun, beyninde yer eden bu soyut degerler temelinde hareket etmesi. Yani yasam ve iliskinin davrasnissal ve dusunsel belirleyicisi, insanoglunun kendi beynindeki soyut degerleridir. Insanoglu bunlari vucudu ile davranisi ile somuta tasir, ya da dozen ve system olarak fenomenlestirir. Yani kurallari kanunlari etik degerleri kurum ve kurumlasmasi v.s. ile.

 

Fenomenlestirmesi demek, olan fenomenlerden akil tasarimi yolu ile teknigi de kullanarak yeni bir fenomen insa etmesi demek, yani dogada olmayan- ornek; binalar, camiler, mobilyalar, araclar, gerecler, alet/edevat v.s. ve her turlu teknik cihaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Insanoglu uclu yapidadir. Fiziki zihni ve kavramsal." Dil bu üçlü yapının neresindedir.....

Hepsinde. Yalniz dili dile getiren kavramsal bilgidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

teşekkür ederim, bir şey daha sormak istiyorum.... insan zihni ile hayvan zihni arasındaki fark nedir. Örneğin maymun bizim yaptığımız neyi yapamıyor.İnsanın zihinsel farklılaşması nasıl olmuştur. Onlarda da 5 duyu var mesela, onlarda da zihin var..... biz nerede gelişim göstermişizde onlardan farklılaşmışız.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Insanoglu bir seyi algiliyor- !? +buna "var" isareti veriyor+ bu vara kavram veriyor + bu kavrami algiladigi ile ozdeslestiriyor ve bu kavram uzerinden de bilgi turetiyor."

"Insanoglu uclu yapidadir. Fiziki zihni ve kavramsal"

 

Şimdi.... insanoğlu bir şeyi algılıyor-!? ( Bu algılamayı fiziki zihinlemi yapıyor. Fiziki zihnin ilk çıkış noktası göz sinirlerinin algılamasımıdır.) Fiziki zihnimiz bu "var"a kavram veriyor. Kavram bellekte arşivleniyor, tekrar o şeyi gördüğünde " kedi" diyelim. Bellek gördüğün şey'in karşılığında "kedi" kavramını hatırlıyor ve dil "kedi" diyor. Bellek zihindeki "kedi" resmine karşı, Fiziki zihin "kedi" diyor. Zihinde oluşan "kedi" kavramı bilgi oluyor. Yani bilgilerimizin toplamı zihnimizde oluşan kavramların toplamıdır..... doğru mu anlattım......

 

"Burada onemli olan algi farki. Cunku insanoglunun iki cesit algisi var, ki bu da beyninin zihni soyutlamasindan kaynaklaniyor.

 

Duyu ile algilama- fenomen ve gozlem, somut

 

Duyum ile algilama-  numen, akil ve soyut."

 

eğer doğru anlattıysam bu "duyu ile algılama-fenomen ve gözlem, somut oluyor.

 

"Duyum ile algılama-numen, akıl ve soyut" peki duyum ile algılama bu nasıl oluyor..... göz sinirleri de bunda çıkış noktas mı, bunda nasıl bir hiyerarşi takip ediyor......

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Insanoglu uclu yapidadir. Fiziki zihni ve kavramsal." Dil bu üçlü yapının neresindedir.....

 

Hepsinde. Yalniz dili dile getiren kavramsal bilgidir.

Yani benim fiziki bir bedenim var burada dil "anlamlı tekrarlanabilen ses çıkarıyor." İkincisi zihnim hem sesle ve hem resimle koordineli çalışan bir olgu. Üçüncüsünde kavramda dile resimsel ve sessel bir karşılık veriyor. Mesela dilsiz birisi kedi resmini çizerek resimsel bir kavram ifade edebiliyor, doğru mu anlattım acaba...... kavramların karşılığında zihnimizde semboller mi oluşuyor ve zihnimizin çalışması bu sembollerin(yazı,resim, işaret) harekete geçirilmesiyle mi oluyor.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Numen ve fenomen konusunda da bilgilerimiz farklı. Mesela "kedi" diyelim, "kedi" bir numendir. Fenomen ise kedinin görüntüsüdür. Kant der ki; Numenleri biz bilemeyiz olsa olsa onların bize göründüğü şekilde fenomen olarak biliriz..... Numenler kendiliğinden şeydir. Fenomenler bizim için şeydir. Biz kendliğinden şeyleri asla bizim için şeylere çeviremeyiz, numenleri gerçek boyutuyla bilemeyiz.... sadece gördüğümüz kadarıyla fenomen olarak biliriz.... dünya fenomenler dünyasıdır ve bu bir felsefi söylemdir. Ama materyalistler böyle bir söylemi kabul etmezler, fenomen diye bir şey yoktur. Gördüğümüz her şey numendir ve gerçek boyutuyla görürüz derler.....

Ama numen ve fenomen kelimelerine ikinci anlamlar yüklenmişse ki yüklenmiş, bu birinci anlamlarının bu olduğu gerçeğini değiştirmez.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Numen ve fenomen konusunda da bilgilerimiz farklı. Mesela "kedi" diyelim, "kedi" bir numendir. Fenomen ise kedinin görüntüsüdür. Kant der ki; Numenleri biz bilemeyiz olsa olsa onların bize göründüğü şekilde fenomen olarak biliriz..... Numenler kendiliğinden şeydir. Fenomenler bizim için şeydir. Biz kendliğinden şeyleri asla bizim için şeylere çeviremeyiz, numenleri gerçek boyutuyla bilemeyiz.... sadece gördüğümüz kadarıyla fenomen olarak biliriz.... dünya fenomenler dünyasıdır ve bu bir felsefi söylemdir. Ama materyalistler böyle bir söylemi kabul etmezler, fenomen diye bir şey yoktur. Gördüğümüz her şey numendir ve gerçek boyutuyla görürüz derler.....

Ama numen ve fenomen kelimelerine ikinci anlamlar yüklenmişse ki yüklenmiş, bu birinci anlamlarının bu olduğu gerçeğini değiştirmez.....

Bes duyuya goruntu veren hersey fenomendir. Dolayisi ile kedi fenomendir ve kedi onun fenomeninin kavramsal adidir. Kedinin gozlemlenmesi ise o gozlemden cikacak teori ve olgusal temelli bilgilerdir, bunlar soyut oldugundan da numen diyebilirsin. Yani kedi fenomeninin gozlem veren fonksiyonu, davranisi ve bunun bilgiye teoriye ve olguya donusmesi.

Materyalist kurama gore tek bir toz vardir o da maddedir ve bu madde tozunun gercek varligi da nesneldir. Onlar oznelligi v e soyutu somuta ve nesnele baglarlar. Bu onlarin monist indirgemeci ve determinist bakis acisidir, idealism ise tam tersidir, yani toz monist olarak dusuncedir ve madde de dusuncenin bir urunudur.

 

Materyalistler ya da idealistler ya da metafizigin ontolojik degerlendirmesinde fenomen kesin bir temele oturtulur.

 

Bilimsel olarak ise fenomenin kesin bir temeli yoktur ve bilimin ortaya koydugu fenomenin kendisi degil; fonksiyonudur. Yani bilim varliksal degil, bilgiseldir.

 

Kisaca materyalistler fenomen=madde tekligine ilkligine ve mutlaklligina yonelirler.

 

Numernin fiziksel bir tabani yoktur, o yzden de soyuttur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

teşekkür ederim, bir şey daha sormak istiyorum.... insan zihni ile hayvan zihni arasındaki fark nedir. Örneğin maymun bizim yaptığımız neyi yapamıyor.İnsanın zihinsel farklılaşması nasıl olmuştur. Onlarda da 5 duyu var mesela, onlarda da zihin var..... biz nerede gelişim göstermişizde onlardan farklılaşmışız.....

Buradaki fark insanoglu gozleminin ve dilinin ve de kavramsal bilgisinin koydugu farktir. Yani fark insanogluna goredir.  Buradaki ana fark evrimsel gelisimdeki zihnin kullanim farkidir. Mesela maymun insanoglunun gosterdigi bir zihinsel faaliyeti yerine getirebiliyor.

 

Bizim maymundan farklilasimiz, homo ile baslar. Bu da en az 6 milyon yildir. Yani ortak atamiz, en az 7-8 milyon yil oncedir. Insanoglu evriminin dokumanini internetten bulabilirsin, bulamazsan bildir sana link vereyim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Insanoglu bir seyi algiliyor- !? +buna "var" isareti veriyor+ bu vara kavram veriyor + bu kavrami algiladigi ile ozdeslestiriyor ve bu kavram uzerinden de bilgi turetiyor."

"Insanoglu uclu yapidadir. Fiziki zihni ve kavramsal"

 

Şimdi.... insanoğlu bir şeyi algılıyor-!? ( Bu algılamayı fiziki zihinlemi yapıyor. Fiziki zihnin ilk çıkış noktası göz sinirlerinin algılamasımıdır.) Fiziki zihnimiz bu "var"a kavram veriyor. Kavram bellekte arşivleniyor, tekrar o şeyi gördüğünde " kedi" diyelim. Bellek gördüğün şey'in karşılığında "kedi" kavramını hatırlıyor ve dil "kedi" diyor. Bellek zihindeki "kedi" resmine karşı, Fiziki zihin "kedi" diyor. Zihinde oluşan "kedi" kavramı bilgi oluyor. Yani bilgilerimizin toplamı zihnimizde oluşan kavramların toplamıdır..... doğru mu anlattım......

 

"Burada onemli olan algi farki. Cunku insanoglunun iki cesit algisi var, ki bu da beyninin zihni soyutlamasindan kaynaklaniyor.

 

Duyu ile algilama- fenomen ve gozlem, somut

 

Duyum ile algilama-  numen, akil ve soyut."

 

eğer doğru anlattıysam bu "duyu ile algılama-fenomen ve gözlem, somut oluyor.

 

"Duyum ile algılama-numen, akıl ve soyut" peki duyum ile algılama bu nasıl oluyor..... göz sinirleri de bunda çıkış noktas mı, bunda nasıl bir hiyerarşi takip ediyor......

Algilama yani ilk algilama, hem fiziki hem de zihnidir. Yani !? ve verilen "var" isareti. Sonraki algilama ise kavramsal algilamadir. Yani algilanana bir kavram verilmistir.

 

Duyum ile algilama, insanoglunun aldigi !? ve var isaretinin bir somut tabani olmamasi. Ya da dolayli olmasi. Bu tabanin varliginin algilanmasi ya da bilinmesi ise sadece inancsal/ideolojik/izmsel/etik v.s. dogrulama temelindedir.

 

Mesela demokrasi, bir ortamda demokrasi oldugunu var olarak algilamak ya da yok olarak algilamak farki. 

 

Mesela bize gore Turkiye'de demokrasi yok, Diktator ve surekasina gore var.

 

Dolayisi ile duyumsal algilar, ideoloji/inanc/izm/etik v.s. ye gore  dogrulamali ve tartismalidir. Ayrica gozlemi tartismali oldugu icin de yanlislanamaz ve sadece dogrulayani baglar.

 

Mesela bir orumcegi biri gordugunde "korkunc/igrenc" baska biri "sevimli/ilginc" olarak algilayabilir. Iste bu fark dogrulamali algilamadir.

 

Ya da karanlikta biri korku duyar, baskasi duymaz. Kisaca butun soyutlar soyut deger ve degerlendirmeler, kisiye gore dogrulamali sadece dogrulayani baglayan ve yanlislanamazdir. Dolayisi ile bilimsel tabani yoktur. 

 

Buradaki bilimsel taban, diyelim bir gozlemin teorisinin test edilebilirligi ve yine gozlem ile yanlislanabilirligidir. Yani olgu.

 

Burada bes duyu devrede degildir, hisler seziler ve duyumlar devrededir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Insanoglu uclu yapidadir. Fiziki zihni ve kavramsal." Dil bu üçlü yapının neresindedir.....

 

Yani benim fiziki bir bedenim var burada dil "anlamlı tekrarlanabilen ses çıkarıyor." İkincisi zihnim hem sesle ve hem resimle koordineli çalışan bir olgu. Üçüncüsünde kavramda dile resimsel ve sessel bir karşılık veriyor. Mesela dilsiz birisi kedi resmini çizerek resimsel bir kavram ifade edebiliyor, doğru mu anlattım acaba...... kavramların karşılığında zihnimizde semboller mi oluşuyor ve zihnimizin çalışması bu sembollerin(yazı,resim, işaret) harekete geçirilmesiyle mi oluyor.....

Eger kedinin ne oldugu beyninde ve hafizasinda ise kisinin duyularindan birinin olup olmamasi fark etmez. Var isareti veriolen ile yaratilan kavram ozdeslesiyor. Yani kedi kavrami ile, kedinin verdigi fenomenal gozlem. Bundan sonar her kedi denildiginde, kavram degil; kedi fenomeninin gozlemi akla geliyor. Yani kedi kavrami kedi fenomeni ile ozdeslesiyor. Iste burada soyutlar degisiyor. Meselasen ne hissettigini birine anlatiyorsun, o ona kendi hafizasi temelinde "korku, endise, evham, panic, stress " v.s. diyebiliyor.

 

Ya da sen hissettigini kendin kavramlastiriyorsun "korkuyoryum, evham basti, stresteyim, panic atagim var" v.s. diye.

 

Iste burada soyutlar genelde sosyal icerikli oldugundan, sosyal bilimlerin konusu; tip, sosyoloji, psikoloji, psikiyatri v.s. Gerci tip her ikisini de kapsiyor, yani fiziksel ameliyat ve hissel tedavi. Buna cogu "ruhsal" der, ama buradaki ruh dindeki ruh degildir, "halet-I ruhiye" deki ruhtur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 yıl sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.