Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Türkiyede Faşizm


ultrAs

Önerilen İletiler

Diğer başlık malesef kavram kargaşasına ve bilgi sınamasına döndü.Kendine ispatlama çabası biraz daha ön plana cıkmış...

 

-Benim öğrenmek istediğim bu konu üstünde kafa yoranlar; Türkiyedeki durum hakkında ne düşünüyosunuz?

Düşündüklerinizle kalıyor musunuz ya da bunları hayata geçirmek için hiç çaba gösteriyor musunuz?

 

Elini taşın altına koymak isteyenler veya çoktan harekete geçenler; atılacak adımalrın tartışılması daha doğru olmaz mı?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 yıl sonra...

Faşizm diye bir şey yoktur. Bütün bunlar antifaşizan söylemlerin kendisine bir tür hedef gösterme ihtiyacından doğmuştur. Yani antifaşizm varsa faşizm de var olmalıdır gibi sığ bir yaklaşımın sonucudur. Yoktur kardeşim faşizm falan diye bir şey, hiç ben faşistim diyen birini gördünüz mü lütfen söyleyin. Bunu iddia edenler sadece Antifaşistler, örneğin komünistlerdir. Dolayısı ile burada olmayan bir şeyin de tartışılmasını yanlış buluyor sizleri daha düzeyli tartışmalara davet ediyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

Evet Türkiyede maalesef Türklere karşı FAŞİST GENOSİT uygulanmaktadır.İllegal kanlı bir terör örgütü ve buna bağlı dtp adı altındaki sözümona siyasal parti kanalıyla Türk vatandaşlarına sistematik bir soy kırımı uygulanmaktadır.

Ermeni soykırımının da detaylı incelenmesi halinde anılan zümrenin bu konuda bir hayli sabıkalı dönemlerden geçtiği görülecektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Faşizm diye bir şey yoktur. Bütün bunlar antifaşizan söylemlerin kendisine bir tür hedef gösterme ihtiyacından doğmuştur. Yani antifaşizm varsa faşizm de var olmalıdır gibi sığ bir yaklaşımın sonucudur. Yoktur kardeşim faşizm falan diye bir şey, hiç ben faşistim diyen birini gördünüz mü lütfen söyleyin. Bunu iddia edenler sadece Antifaşistler, örneğin komünistlerdir. Dolayısı ile burada olmayan bir şeyin de tartışılmasını yanlış buluyor sizleri daha düzeyli tartışmalara davet ediyorum.

Hitler ve yandaslari, Mussolini ve yandaslari, Piniche tve yandaslari, Güney afrikada bir zamanlar iktidarda olan ve siyahlara zulüm yapan siyasi akim ve destekcileri, Ispanya'da ve dünyanin bir cok ülkesinde fasist rejimi uygulayanlar ve destekcileri ne zaman evet biz fasistik dediler???? Su anki Almanya'da NPD denilen fasist parti bile fasist oldugunu inkar diyor. Fasistler her zaman kimliklerini acikca söylemezler, cünki niyetleri ortaya cikar. Onlar zaten halki aldatarak siyaset yaparlar. Yani fasiszim Antifasitlerin bulusu veya kendilerinin varligi icin ortaya attiklari bir laf degil. Antifastlik fasizme karsi olmaktan dogmustur.

Saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir Değil Öyle
Hitler ve yandaslari, Mussolini ve yandaslari, Piniche tve yandaslari, Güney afrikada bir zamanlar iktidarda olan ve siyahlara zulüm yapan siyasi akim ve destekcileri, Ispanya'da ve dünyanin bir cok ülkesinde fasist rejimi uygulayanlar ve destekcileri ne zaman evet biz fasistik dediler???? Su anki Almanya'da NPD denilen fasist parti bile fasist oldugunu inkar diyor. Fasistler her zaman kimliklerini acikca söylemezler, cünki niyetleri ortaya cikar. Onlar zaten halki aldatarak siyaset yaparlar. Yani fasiszim Antifasitlerin bulusu veya kendilerinin varligi icin ortaya attiklari bir laf degil. Antifastlik fasizme karsi olmaktan dogmustur.

Saygilar

Sizin de dediğiniz gibi, Faşistler Faşistim demediğine göre, onlara bunu diyenler faşist olmayanlardır. Örneğin ben birine portakalsın desem, o da değilim öyle dese, bu onun portakal olduğunu benim söylüyor olmam demek olur. Adam portakal olduğuna inanmıyor ve kendini portakal olarak görmüyorsa, kendine göre portakal değildir. Faşist dediğiniz de faşist olduğuna inanmadığına göre, bu antifaşizan bir söylemden öteye gitmez.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sizin de dediğiniz gibi, Faşistler Faşistim demediğine göre, onlara bunu diyenler faşist olmayanlardır. Örneğin ben birine portakalsın desem, o da değilim öyle dese, bu onun portakal olduğunu benim söylüyor olmam demek olur. Adam portakal olduğuna inanmıyor ve kendini portakal olarak görmüyorsa, kendine göre portakal değildir. Faşist dediğiniz de faşist olduğuna inanmadığına göre, bu antifaşizan bir söylemden öteye gitmez.

 

Nasıl ki barış savaş ile varoluyorsa;faşizm de antifaşizm ile varolur.Karanlığı görmeden aydınlığı görmek olanaksızdır.Faşizm vardır;faşist olanlar kabul etmesede!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir Değil Öyle
Nasıl ki barış savaş ile varoluyorsa;faşizm de antifaşizm ile varolur.Karanlığı görmeden aydınlığı görmek olanaksızdır.Faşizm vardır;faşist olanlar kabul etmesede!

Örneğin Hitler aslında nasyonel sosyalistti. Pinochet ise kapitalist pazar liberalizmi uygulamış bir diktatördür. Onlar başkalarınca faşist olarak değerlendirilmişlerdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Örneğin Hitler aslında nasyonel sosyalistti. Pinochet ise kapitalist pazar liberalizmi uygulamış bir diktatördür. Onlar başkalarınca faşist olarak değerlendirilmişlerdir.

 

Adolf Hitler ile temsiliyet alanı bulan nasyonelsosyalizm,antikomünist olan yaklaşımıyla,aşırı milliyetçiliği de içine alan bir egemen sistemler bütünüdür.

 

Ki öyle olduğunu kabul etsek de,bugün faşizm antifaşizm ile var olan olsa da, zıtlık içerisinde ki yeri belirginleştiren olur;yok eden değil!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sizin de dediğiniz gibi, Faşistler Faşistim demediğine göre, onlara bunu diyenler faşist olmayanlardır. Örneğin ben birine portakalsın desem, o da değilim öyle dese, bu onun portakal olduğunu benim söylüyor olmam demek olur. Adam portakal olduğuna inanmıyor ve kendini portakal olarak görmüyorsa, kendine göre portakal değildir. Faşist dediğiniz de faşist olduğuna inanmadığına göre, bu antifaşizan bir söylemden öteye gitmez.

Onlarin kabul edip etmemeliri önemli degil, önemli olan bizlerin onlari iyi tanimamiz. Alman halki fasizmin ne oldugunu hem kendisi yasadi hemde diger uluslardan insanlarin yasamasina sebeb oldu. Önceden Hitler'in fasit oldugunu görselerdi katliamlar ve soykirimi yasanmayacakti. Bizde ülkemizdeki fasitleri tanimazsak ve onlari demokrat gözüyle görürsek basimiza gelecekleri düsünmek bile istemem dogrusu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İtalya’da Faşizm;

 

İtalya savaştan kısa bir süre sonra faşist bir yönetim altına girdi.Bunun nedenlerini,ekonomik çıkmaz,siyasal partilerin zayıflığı,doyumsuz grupların etkinliği ve sol kanat içindeki bölünme olarak sıralayabiliriz.İtalya’nın büyük bir Akdeniz ve Balkan ülkesi olmasını isteyen milliyetçi gruplar,İtalya’nın barış antlaşmalarında çok az şey aldığını,haksızlıklara uğradığını öne sürdüler.Onlara göre Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun yıkılması,İtalya’ya güvenliği açısından çok bir şey kazandırmamıştı.Bu devletin yerine Yugoslavya’nın kuruluşu,İtalya’ya yönelik bir müttefik planı idi.Bu milşiyetçi gruplar, İtalya’ya yeni bir “ruh” sağlayacak genç ve enerjik bir önder aramaya başladılar.İtalya’da faşist hareket 1919 yılında Fascio di Combattimento adlı örgütün kurulmasıyla örgütlendi.Bu örgüt hemen bir yıl sonra ulusal Faşist Partisi adıyla parti haline geldi ve o yıl yapılan seçimlerde 35 milletvekili çıkardı.Parti 1922 yılına kadar güçlendi ve Kral Vittorio Emmanuelle,partinin başkanı olan,eskinin sosyalisti ama şimdinin faşisti Benito Mussolini’ye başbakanlığı vermek zorunda kaldı.İktidarı mutlak bir biçimde eline geçiren Mussolini,çok kısa bir süre içinde İtalya’da birliği sağladı,muhalefeti ortadan kaldırdı.Amacı,eski Roma İmparatorluğu’nu yeniden kurmak ve İtalya’yı Avrupa’nın başat güçleri arasına sokmaktı.Bu anlayışla hareket eden Mussolini,Balkanlar ile Afrika’da genişleme yolunu tutacaktır.Nasyonel Sosyalist Almanya ile sıkı işbirliği ve dostluk,Avrupa’da kara bulutların birikmesine ve kanlı bir savaşa neden olacaktı.

 

 

Almanya’da Nasyonal Sosyalizm;

 

I. Dünya Savaşı sonunda İtalya’da liberal demokratik düzeni yıkarak,yerine totaliter yönetim kuran Mussolini’nin Faşist Partisi,Avrupa ve dünyanın başka ülkelerinde de kopya edilen bir model ortaya çıkarmıştır.Almanya’da Nasyonal Sosyalizm’in ortaya çıkışını hazırlayan ortam ile İtalya’da Faşizmin içinde belirdiği ortam arasında büyük benzerlikler vardır.Bu dönemde Almanya toplumsal siyasal ve ekonomik sıkıntılar içinde bulunuyordu.I. Dünya Savaşı’ndan yenik bir ülke olarak çıkmış,İmparator II. Wilhelm ülkeden kaçmıştı.Hükümet,savaş sonrası bir ülkenin sorunları karşısında yetersiz kalıyordu.Yenik bir ülkede,işsizlik sorunu,yüksek enflasyon demokratik ilkelerin üretim biçiminin yürümesini sağlayamıyordu. Bu bakımdan toplumsal koşullar İtalya’daki durumun tekrarı gibiydi.Almanya’da savaş bitince “Alman İşçi Partisi” diye yeni bir siyasal parti kurulmuş ve bu kuruluşa gerçek mesleği boyacılık ve dekorasyonculuk olan Adolf Hitler adlı bir kişi girmişti.Çok geçmeden Hitler,partide etkili olmuş ve partinin adını Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi olarak değiştirmişti.Almanların ulusal duygusundan yararlanmayı bilen Hitler,Versailles Antlaşması’na karşı çıkarak,Almanların ulusal gururlarını okşayarak ve Yahudi düşmanlığını körükleyerek gittikçe daha çok yanda kazanmış ve 1932 yılkında Hinderburg’la cumhurbaşkanlığı seçiminde boy ölçüşecek kadar güçlenmişti.30 Ocak 1933’te Hinderburg Hitler’i Başbakan olarak atadı.Hitler’in dış siyasası üç aşamada gelişmiştir.Birincisi,Versailles zincirlerinin kırılması,İkincisi “Eine Volk”, “Eine Reich” Bir millet bir devlet ilkesinin gerçekleştirilmesi,yani Almanya’nın sınırları dışında yaşayan tüm Almanların birleştirilmesi ve tek devlet altında toplanması;Üçüncüsü ise “Lebensraum” Yaşam Alanı.Bu Nazi Alman emperyalizminin yeni adı idi.Hitler Almanların yaşamadığı birçok ülkeyi kendi sınırlarına katmak istemektedir.Hitler’in bu emelleri “Versailles Sistemi”ne dayanan anti-revizyonist tüm ülkelerde endişe ile karşılanmıştır.

 

Japonya’da Militarizm;

 

Faşizm, totaliter bir rejim olarak İtalya ve Almanya’nın dışında İspanya’dan Portekiz’e, oradan Brezilya ve Arjantin’e,Macaristan,Romanya,Bulgaristan ve Türkiye’ye dek uzanan dünyanın birçok ülkesinde,her toplumun kendi toplumsal ve siyasal geleneğine uygun bir biçimde göze çarpan siyasal hareketler yaratmış,bu ülke rejimlerini derinden etkilemiştir.

Bu akım,1931-45 yılları arasında Japonya’nın liberal-demokratik siyasal gelişmesine ara vererek,ordunun egemen olduğu bir diktatörlük olarak ortaya çıkmış ve Pasifik Savaşı sonunda,bu ülkenin yenilmesiyle birlikte son bulmuştur.

Japonya XVII. ve XVIII. yüzyıllarda Avrupalılara kapamakla birlikte ekonomik alanda güçlenmeye devam etti.Merkantilist bir siyasa izleyerek,merkezi devlet güçlendirildi.1905 Rus-Japon savaşı’nın başarısı,Doğu Asya’daki yayılma yolları üzerindeki en büyük engeli ortadan kaldırıyor,Kore’nin Japon yönetimine geçmesini,oradan da Mançurya ve Çin’e doğru genişleme olanağını veriyordu.Japonya’nın toplum yapısında demokratik ve liberal gelişmeler sürmekte,orta sınıf güçlenip,siyasal sürece büyük ölçüde katılmasını kolaylaştıran,genel oy hakkı gibi siyasal yenileşmeler uygulamaya konuyordu.Bu gelişmelere ek olarak,1927 yılında Japon sanayisinde başlayan bunalım,1929 Dünya Ekonomik Buhranı ile,Japonya’nın iç ekonomik yapısını temelinden sarsan bir boyuta ulaştı.Özel sermayeye karşı çıkılmaya açıkça devlet sosyalizmi savunulmaya başlandı.Japon militarizminin oluşmasında,Kita İkki adlı bir fanatik Japonun yazmış olduğu “Japonya’nın Yeniden Kuruluşu” adlı bir kitap oldukça etkili olmuştur.Bu kitapta savunulan temel tez;Japonya’nın ulusal kültürüne,tarihine sahip çıkarak,Japonya’yı tek lider İmparatorun tam diktatoryası altında yeniden kurulması gerektiğidir.Japon ordusu içinde etkili olan bu görüş sayesinde,Japonya görünürde demokratik temellere dayanmakla birlikte,militarizmin egemen olduğu totaliter bir devlet yapısına dönüşmüştü.

Kısaca bu şekilde özetleyebileceğimiz Mihver devletlerinin ideolojileri,uygun ortamın bulunmasıyla fiiliyata geçmiş ve İtalya-Habeşistan Savaşı,İspanya İç Savaşı ile yeni bir ivme kazanırken;Hitler’in Avusturya ve Çekoslovakya’yı;Mussolini’nin Arnavutluk’u işgal etmeleri ile iyice içinden çıkılmaz bir duruma geliyor;sonunda,1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’ya saldırısı ile de,tüm dünyayı saracak İkinci Dünya Savaşı başlamış oluyordu.(alıntı)

 

İkinci dünya savaşında ki arenada yer alan siyasal sistemleri biraz da bu bilgiler ışığında görmekte fayda var.Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Fasizme göre insanlarin haklari devletin onlara verdiklerinden ibarettir.Vatandaslarin canida malida devletindir.Fasizmde vatandas devlet yararina calisir.Devlet,milletin ve onun her bir ferdinin hayatinin tümünü yönetir.

Tek bir parti idareyi eline gecirir.Bu parti askeri disipline tabidir.

Devlet bir sefin elindedir.

Fasizm Italyada gelismistir,Mussolini'nin 1929 da kilise ile birlesmesi ile Fasizm Italyada tam manasiyla gelismis oldu.

Fasizm ve Komünizmin benze yanlari ikisinide dikta rejimi olmasidir ve bu rejimler bir yigin bunalimlara tepki olarak dogmustur.Ikiside totaliterdir,biri devletin digeri proletaryanin diktatörlüdür.Komünisler bi dünya ihtilalinuin pesinde görünürken Fasistler ise bir ulusun dünya egemenligini veya en azindan bir bölgede emperyalist üstünlük saglamayi düsünürler.Fasizmde milliyetcilik kavrami yoktur nasyonal sosyalizm ise asiri milliyetci ve irkci bir sistemdir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sizin de dediğiniz gibi, Faşistler Faşistim demediğine göre, onlara bunu diyenler faşist olmayanlardır. Örneğin ben birine portakalsın desem, o da değilim öyle dese, bu onun portakal olduğunu benim söylüyor olmam demek olur. Adam portakal olduğuna inanmıyor ve kendini portakal olarak görmüyorsa, kendine göre portakal değildir. Faşist dediğiniz de faşist olduğuna inanmadığına göre, bu antifaşizan bir söylemden öteye gitmez.

 

cezaevlerindede ben suçluyum diyen hiçkimse yoktur :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fasizme göre insanlarin haklari devletin onlara verdiklerinden ibarettir.Vatandaslarin canida malida devletindir.Fasizmde vatandas devlet yararina calisir.Devlet,milletin ve onun her bir ferdinin hayatinin tümünü yönetir.

Tek bir parti idareyi eline gecirir.Bu parti askeri disipline tabidir.

Devlet bir sefin elindedir.

Fasizm Italyada gelismistir,Mussolini'nin 1929 da kilise ile birlesmesi ile Fasizm Italyada tam manasiyla gelismis oldu.

Fasizm ve Komünizmin benze yanlari ikisinide dikta rejimi olmasidir ve bu rejimler bir yigin bunalimlara tepki olarak dogmustur.Ikiside totaliterdir,biri devletin digeri proletaryanin diktatörlüdür.Komünisler bi dünya ihtilalinuin pesinde görünürken Fasistler ise bir ulusun dünya egemenligini veya en azindan bir bölgede emperyalist üstünlük saglamayi düsünürler.Fasizmde milliyetcilik kavrami yoktur nasyonal sosyalizm ise asiri milliyetci ve irkci bir sistemdir.

 

 

saygilarla

Haddim olmayarak!

1-Evet insan hakkı devletin verdiğiyle ifade bulur buna pozitif hukuk alanı diyoruz.

Dahası olayı bu kadar sığlaştırırsak devletmi bireymi diye en son soruyla karşılaşırız.Bu durumda devlet garantisi ve koruması altında ne kadar hak ve hürriyet varsa bireyin gücüyle orantılı olarak kullanılacak.Yani gücü olmayanın hakkıda olmayacaktır.

Biraz daha geliştirelim taki Max Weberin toqwillenin sorduğu soruya kadar Çoğunluğun diktası problemine gelelim ve demokrasinin hastalıklarınn en vehim olanına inelim.Ve diyelimki Demokrasi azınlıkların haklarını korumak içindir.(Bu ben en çok oy aldım iktidarda ben muktedirde ben olmalıyım diyenlere göre saçma gelebilir.)Ancak radikal demokrasi kuramlarının hepsi bir çeşit sorgulama süreciyle oluşan ortak iradeden bahseder.

Şimdi bunların oluşması malesef bilinç düzeyine bağlıdır.Yine başa dönüyoruz neden?Aslında uç noktalardaki uygulamalarına FAŞİST devlet dediğiniz (ki ben buna hukuk sistemi diyorum) bu hassas dengenin yegane unsurudur.Diğer tarafı ayrışma ve sosyal kopmadır.Ulus devletin sorgulanmasını küresel ekonomik gelişime bağlayanlar burada yanıldılar.Bunu yapan insann egosudur.İşte bu noktada bireyin taleplerinin(bireysel anlamda kast ediliyor etnik-dinsel yada-sosyal tabaka olarak değil) Yani devlet ne kadar volkgeist ne kadar kollektif ve ne kadar liberal olacağına karar verirken sizin şu ifadelerinize göre cevap verirsek ne kadar faşist olacağına veya ne kadar faşizimden uzak duracağına karar vermek durumunda.

Buna en yakın ve canlı örnek için rte nin seçim kampanyasına bakınız.Ne demişti bir muhalif partinin sloganı için : Ya sev ya terket kabul edilemez!

Şimdi ne diyor Ya sev ya terket.

Ben şaşırmadım bu gayet doğal çünkü Aşilyusun topuğu görülmüştür devlet bekasının sorgulanmasına kadar giden bir süreçte refleksif bir tepkidir bu...Doğaldır.

Sizler kendi düşüncenize göre Faşizmi hakaret sayabilirsiniz.Ama unutmayın Almanya -İtalya tarihlerinin en büyük gelişimini sizin beğenmediğiniz o sistemle gerçekleştirdi ve bu gün (nisbeten) refah sahipleridir.Ancak bu fidanları dikenler FAŞİSTLERDİR.

Mühim olan devlet bekasını korurken ortaya mağdur çıkarmamaktır vebunu yaparkende bireysel özgürlükleri alabildiğine koruyabilmek farklılıklara-çoğulculuğa (Pluralizm) varlık alanı oluşturmaktır.

Denge elbette ifrat ve tefrit arasında bir yerdedir ancak İfrat veya tefritin bizzatihi üzerinde olamaz.Siz hiçbir ulusu KOLLEKTİF yaşamak istediği için suçlayamazsınız.Suçlarsanız ne olur hiç birşey olmaz amam sizler hala Sovyetler ile Hitler Almanyasının aslında aynı sistemi uyguladıklarını anlayamazsınız.Anlayamazsanız çözüm üretemezsiniz.Burda böyle saçmalar durursunuz.

Yani yüzde yüz yerli kara sömürgecilerine fırsat yaratan LİBERAL kerensky hükümetinin bir krizi FAŞİST LENİN'İ RUSYADA

Ve yine liberal WEİMAR almanyasının başarısızlığıda FAŞİST HİTLERİ(SİZE GÖRE BANA GÖRE SOSYALİST) ALMANYADA iktidar yapmıştır.Yani liberaller kaosu yaratanlar olmuştur.Faşistlerin gelişi ise sosyo ekonomik semptomlardır.De facto reflexlerdir.

Mesajım az daha uğraşın az daha zorlayın göreceksiniz ya lübnana yada faşist rusyaya veya almanyaya dönüşecektir bu ülke.O zamanda şunu söyleyecek liboşlar ya biz onların 100 yıl önceki krizlerini daha yeni yaşıyoruz.Buda doğaldır çünkü her türün EVRİMİ farklı zamanlarda olgunlaşıyor.Dönüşüm meselesi.....

Sevgiler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fasizm kaba güce dayanan ve kapitalizmi yikilmaktan koruyan bir diktatörlük rejimi olarak cesitli ülkelerde cesitli bicimlerde ortaya cikmistir.Mussolini bunu bir krallik rejimi icinde gerceklestiriken,Hitler ulusal toplumculuk(nasyonal sosyalizm)adi altinda uygulamis,General Franko'da Ispanya'da demokrasi perdesi altinda uygulamistir.Uygulamalarin cesitliligi Fasizmin kaba güce dayanan bir diktatörlük olma karakterini degistirmemistir.Fasimde düsünce özgürlügügüde yoktur.Diktatörden baska türlü düsünmek yasaktir.1922 yilinda Mussolini bunu söyle acikliyor;*Bizden özgürlük degil ekmek isteniyor ekmek..*ne varki özgürlükle ekmegin kökten iliskisini kavrayamamis olmak fasizmi hem Italyada hemde Almanyada cökertmistir.

 

Milyonlarca insanin hayatina malolacak ideolojik savaslar Fasist liderler tarafindan planlandi,evet endüstri alaninda fidanlari dikenler fasistler olmustur ama o dikilen fidanlar milyonlarca masum insanin hayatina maloldu ise hicbir yarari olmamis demektir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...
Haddim olmayarak!

1-Evet insan hakkı devletin verdiğiyle ifade bulur buna pozitif hukuk alanı diyoruz.

Dahası olayı bu kadar sığlaştırırsak devletmi bireymi diye en son soruyla karşılaşırız.Bu durumda devlet garantisi ve koruması altında ne kadar hak ve hürriyet varsa bireyin gücüyle orantılı olarak kullanılacak.Yani gücü olmayanın hakkıda olmayacaktır.

Biraz daha geliştirelim taki Max Weberin toqwillenin sorduğu soruya kadar Çoğunluğun diktası problemine gelelim ve demokrasinin hastalıklarınn en vehim olanına inelim.Ve diyelimki Demokrasi azınlıkların haklarını korumak içindir.(Bu ben en çok oy aldım iktidarda ben muktedirde ben olmalıyım diyenlere göre saçma gelebilir.)Ancak radikal demokrasi kuramlarının hepsi bir çeşit sorgulama süreciyle oluşan ortak iradeden bahseder.

Şimdi bunların oluşması malesef bilinç düzeyine bağlıdır.Yine başa dönüyoruz neden?Aslında uç noktalardaki uygulamalarına FAŞİST devlet dediğiniz (ki ben buna hukuk sistemi diyorum) bu hassas dengenin yegane unsurudur.Diğer tarafı ayrışma ve sosyal kopmadır.Ulus devletin sorgulanmasını küresel ekonomik gelişime bağlayanlar burada yanıldılar.Bunu yapan insann egosudur.İşte bu noktada bireyin taleplerinin(bireysel anlamda kast ediliyor etnik-dinsel yada-sosyal tabaka olarak değil) Yani devlet ne kadar volkgeist ne kadar kollektif ve ne kadar liberal olacağına karar verirken sizin şu ifadelerinize göre cevap verirsek ne kadar faşist olacağına veya ne kadar faşizimden uzak duracağına karar vermek durumunda.

 

İlk önce "insan hakkı" devletin verdiğiyle ifade bulmaz. İnsan hakları evrensel normlardır. Anlamları evrensel kabulle oluşmuştur. Bir devletin insan hakları kapsamında olan hakları verip vermemesi, o hakların insan hakkı olup olmadığını belirlemez. Sadece o devletin insan haklarının neresinde durduğunu belirler.

 

Demokrasi azınlık haklarının korumasından da ibaret değildir. Demokrasi siyasal alanda, halk iktidarıdır. Halkın yönetimde söz sahibi olmasıdır. Devletin halk üstünde, halkın devlet hakkında sahip olduğu yetki ve otoriteden daha fazla yetki ve otoriteye sahip olaması demektir. Devletin halktan daha güçlü olamaması demektir. Demokrasi bireylerden oluşan toplumların çoğunluğu oluşturan ortak kanaatleriyle kendini yönetmesi, aynı zamanda çoğunluğun kanaatinin, bireyin kannati ve kişisel dokunulmazlığına müdahele edememesi demektir.

 

Yine demokrasi de, ne kadar volkgeist ne kadar kollektif ( kollektif olmayan devlet yoktur) ne kadar liberal olacağına devlet karar veremez. Toplum karar verir. ve hangi kadroların istediği şekilde devleti ve ülkeyi yöneteceğini düşünüyorsa onu devleti yönetmesi için atar.

 

Ve halktan yetkiyi alanların, yetkileri de sınırsız,süresiz olmaz.

 

 

Sizler kendi düşüncenize göre Faşizmi hakaret sayabilirsiniz.Ama unutmayın Almanya -İtalya tarihlerinin en büyük gelişimini sizin beğenmediğiniz o sistemle gerçekleştirdi ve bu gün (nisbeten) refah sahipleridir.Ancak bu fidanları dikenler FAŞİSTLERDİR.

 

Faşitler, Almanya ve İtalya'da ki fidanları dikenler değil yolanlardır.

Almanya'da eğer Hitler iktidara gelmeseydi. Muhtemelen dünya Abd'de ki başkanlık seçiminin sonucunu değil, Almanya'da ki başkanlık seçiminin sonucunu merak eder olurdu. Her uluslararası konuda "acaba ABD'nin tavrı ne olur" değil "Acaba Almanya'nın tavrı ne olur" diye düşünürdü. Dünya da bilimin dili bugün ingilizce değil, Almanca olurdu.

Bismarck dehasının yarattığı ormanı, fidanlarla beraber çınarlarıda baltayla kökünden kesmekten ibarettir Hitler'in yaptığı. Hangi gelişim ? Almanları dünyada avantajlı kılan, eğitim ve bilim alanında ki köklü temeli, bilim adamlarını, ırklarına, görüşlerine, kendilerinin ve akrabalarının siyasi eğilimlerine göre sınıflandırıp. Dünyaca ünlü kalp cerrahlarını toplama kamplarında tuvalet temizletmeye, astrofizikçileri ülkeden kaçmaya zorlayarak. Alman düşün hayatının zenginliği yüzlerce aydını kurşuna dizerek. Alman üniversitelerini, eşsiz bilim yuvalarından , meslek eğitim merkezlerine çevirerek mi ?

 

Almanya'dan sağ olarak kaçabilen bilimadamlarını dünya ülkeleri havada yakalamıştır. ABD uzay programını, Nazi Almanya'sından kaçan bilim adamlarına borçludur. Türkiye'de bugün en iyi üniversiteleri olarak sayılan üniversitelerin başarısında, Almanya'dan kaçıp Türkiye'ye gelen profesörlerin büyük payı vardır.

 

Hitler, Bismarck'ın yarattığı Alman askeri sanayiini geliştirmiştir. Almanya'nın bilim dehasını önce bilim adamlarını ırkı ve siyasi ayrımlara göre sınıflandırarak parçalamış. Ardından salt askeri teknolojiye endekslemiştir. Sanayiisini savaşa endekslemiştir. Alman ordusunun savaşın ilk evresinde gerçekleştirdiği işgallerin getirdiği zenginlik, savaşın kaybıyla gitmiş. Yerine, insanların yiyecek ekmek bulamadığı, fabrikalarında çalışacak teknisyeni, mühendisini geçtim genç işçi bile olmayan, günlük gıda ihtiyacının bile, İngiltere ve ABD'de gelen nakliyelerle karşılandığı bir ülkeye dönüşmüştür.

 

Hitler'in Almanya'ya kazandırdığı yegane şey. Alman kadınlarının toplu halde tecavüze uğraması. Almanya'nın ikiye bölünmesi. İngiltere ve ABD'den gelecek yardımlara muhtaç olması. Prusya tarihi boyunca güçlü ordusuyla adından bahsettirirken bir daha dünyada muteber bir orduya sahip olamaması. Bilimde, sanatta, felsefe de düne kadar Almanya'ya öğrenci göndererek kendini geliştirmeye çalışan ülkelerin gerisinde kalmasıdır. Yıkımdır, felakettir.

 

Eğer, Sovyetler Birliği ve, Sovyetlerin batıya açılımı korkusu olmasaydı. İngitlere ve ABD bırakalım Batı Almanya'yı geliştirmek ve tekrar güçlendirmek için uğraşmayı. Yugoslavya'dan beter hale getirirlerdi. Doğu ve Batı Almanya, sosyalizm ile kapitalizmin, nato ittifakı ile, varşova paktının, "bakın biz daha iyiyiz, hayır biz daha iyiyiz" arenası haline gelmeseydi. Bugün Almanya ne halde olurdu ?

 

İtalya'ya değinmek bile istemiyorum. Mussolini, askeri anlamda bile başarı sağlayamadı. Mussolini'nin İtalya'yı getirdiği nokta. Bir deniz uçağı alabilmek için. İtalyan diplomatların , Nazi Almanyası kurmaylarının poposunda dolandığı hale geldi. İtalyan Ordusu, ikinci dünya savaşında müttefikler için egzersiz yaptıkları kum torbasına dönüştü. Yeni geliştirdikleri tüfekleri, uçakları, tankları İtalyan ordusunun üstünde deniyorlardı.

 

 

Mühim olan devlet bekasını korurken ortaya mağdur çıkarmamaktır vebunu yaparkende bireysel özgürlükleri alabildiğine koruyabilmek farklılıklara-çoğulculuğa (Pluralizm) varlık alanı oluşturmaktır.

Denge elbette ifrat ve tefrit arasında bir yerdedir ancak İfrat veya tefritin bizzatihi üzerinde olamaz.Siz hiçbir ulusu KOLLEKTİF yaşamak istediği için suçlayamazsınız.Suçlarsanız ne olur hiç birşey olmaz amam sizler hala Sovyetler ile Hitler Almanyasının aslında aynı sistemi uyguladıklarını anlayamazsınız.Anlayamazsanız çözüm üretemezsiniz.Burda böyle saçmalar durursunuz.

 

Sosyalizm ile faşizm arasında en temel ekonomik benzerlikler bile yoktur. Hitler partisinin ismini neden "Nasyonal Sosyalist" yaptığını "kavgam" kitabında detaylı olarak anlatır. Dünyanın en büyük sosyalist ve komünist partilerine sahip. Dünyanın en örgütlü işçi kesimine sahip Almanya'da, işçilere aşina ve dikkat çekici gelmesi için isim olarak "nasyonal sosyalist" ismini almış. Renk olarak ta "kırmızı" rengi kullanmıştır. Hitler'in anlatımıyla "Berlin sokaklarında işçiler duvarda gördükleri afişlerden yalnızca kırmızı renkte olanları okurlardı" Sosyalist ve komünist partilerin kullandığı renk olan "kırmızı" yı seçmiş. İsim olarakta "nasyonal sosyalist" ismini almıştır. Bu tabi Hitler'in fikri değil, propaganda uzmanı Goebbels'in fikridir.

 

Hitler Almanyası'nda işadamları ve tröstler Almanya tarihi boyunca hiç sahip olmadıkları akdar imtiyaz ve ayrıcalığa sahip olmuştur. İşadamlarını Koruma Kanunu ile, Alman yasalarından bile yarı bağımsız hale gelmişlerdir. Alman İşadamları, Nazi subaylarının amiri konumundadır.

 

Hitler iktidara yürürken, Alman işadamlarına verdiği söz ve taahütler sayesinde sınırsız maddi destek görmüştür.

 

 

Yani yüzde yüz yerli kara sömürgecilerine fırsat yaratan LİBERAL kerensky hükümetinin bir krizi FAŞİST LENİN'İ RUSYADA

 

Lenin mi faşist ? Lenin Rusya tarihi boyunca ilk defa Rusya'yı oluşturan her milletten insanın söz sahibi olabileceği bir ülke yarattı. Kendisinden sonra gelenlerin mahfetmediği halinyle.

 

İsmin Alpnoyan, bugün bu ismin yaygın olduğu, "efendim, amirim" kelimeleri yerine "noyanım" kelimesinin kullanıldığı Türki Cumhuriyet'lere bak. Moskova'da, petersburg'da yıkılan kaldırılan Lenin heykellerine. Bu ülkelerde dokunulmamıştır. Azerbaycan'da, Türkmenistan'da, Kırgızistan'da, Kazakistan'da, Özbekistan'da Lenin heykelleri dikildikleri yerlerde durmaktadır. Çünkü Lenin kafkas Türklerinin gözünde bir kahramandır.

 

Rusya tarihinde, kafkasların Rusya'da ezik tebaa değil, herkesle eşit söz sahibi yurttaşlar olarak kaldıkları tek dönem. Lenin dönemidir. Lenin ve Galiyev'in kafkaslar için sahip olduğu anlam ve değer bakidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Faşizm de iki ana düşünce ağır basıyor. Sosyalist devrim korkusu ve liberalizmin sorunlara çözüm getiremeyişi

Faşizm özgürlüklerin ve demokrasinin düşmanıdır. Hal böyle olunca Kişisel haklar yoktur . Olan haklar devletin çıkarları ile çelişmediği ölçüde vardır. Aslında deyim yerinde ise hak değil bireyin devlete karşı ödevleri söz konusudur.. Faşizm bir seçkinler ideolojisidir. Özgürlük yerine otorite ve disiplin, eşitlik yerine hiyerarşi, nicelik yerine nitelik . Bireye hiç bir özgürlük tanınmıyor " herşey devlet için; devletin dışında hiç bir şey" ilke ve özgürlükten, demokrasiden anlaşılan bu

 

 

 

 

Faşizmde ırkçılık ve miliyetçilik önemli bir yer tutar. Milliyetçilik gerici ve saldırgandır bu italyan faşizminde vücut bulmuştur. Irkçılık ise alman faşizminde üstün olan kuzey aryen ırkı aşağı olan yahudiler ve diğer renkli ırklardır.

Mussolini ve Hitlerin ölümüyle faşizmin tariihe gömüldüğü söylense de bu doğru değildir.Faşizme yapılan savaştan ve faşizmin yenilgiye uğratılmasından sonra 1945-1946-1947 yılları arasında neo-faşist örgütler kurulmaya başlanması dikkat çekicidir. Neo faşizmin uyguldığı strateji terör stratejisidir. En gözde eylemleri de şöyle özetlenebilir.:

 

Politik cinayetler ve bombalı silahlı saldırılardır. Bu eylemlerin boyutları isebu durumla mücadele edenlerin yaptıkarı ile ters orantılı olarak gelişir. Bir de güvenlik eylemlerine yardım şeklinde her türlü ilerici eylemin "yasal gerekçelerle ve zorla sabote edilmesi"dir.

 

Ülkemizde de bunun örnekleri açık ve net biçimde görünmekte ve gittiğimiz noktanın faşist diktatörlük olduğu ortaya çıkmaktadır. Faşist fikirlere özgürlük verildiğinde de ortaya çıkacak sonucun ne olduğu da açıkça görülmektedir. Çünkü faşizm sosyal demokrat iktidarların koltukları altında güçlenirler ve büyürler. Almanya ve Avusturya buna iyi birer örnektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.