Φ Evrim Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2014 Paylaş Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2014 Aydınlanmanın ışığını bu topraklara taşımanın bedeli | Sabahattin Ali Bu toprağın muktedirleri, ülkesini ileri götürmek isteyen, Aydınlanmanın ışığıyla, halkının kaderi sandığı o karanlığı yırtmak için çırpınıp duran aydınına hiç değer vermedi. Değer vermek şöyle dursun, söylediklerine, yazıp çizdiklerine ve hatta düşünmesine bile tahammül edemedi. Aydınlar bu ülkede ya hapislere atıldılar ya sürüldüler ya da öldürüldüler. Kaç bebekten kaç katil yaratıp kaç aydını katlettiler; bir gün tarih bu utancı da yüzlerine çarpacaktır... Aydınlanmanın ışığını bu topraklara taşımak için çırpınırken öldürelen aydınlardan biri de Sabahattin Ali’ydi.“Hayatta her şey gibi sanat da bir hizmet ve mücadeledir. Bütün insanlığı daha doğruya, daha iyiye ve daha güzele götürmek için çalışacak, hitap ettiği kimselerde bu doğru, iyi ve güzelin hasretini uyandırmak ve bunlara gidecek yolu işaret etmek isteyecektir” diyen Sabahattin Ali.“Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer! Bir gün Almanların pabucunu yalayan, ertesi gün İngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika’ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. Yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık. O da kendi cefakeş milletimizdir. (...) Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer! Bereket, zora katlanmasını bilen bu millet de namuslu” diyen Sabahattin Ali... http://www.narteks.net/saire-dair/aydinlanmanin-isigini-bu-topraklara-tasimanin-bedeli-sabahattin-ali.html 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Evrim Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2014 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2014 66 yıl önce bugün öldürülmüş. bir mezarı bile yok! Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Radya Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2014 Paylaş Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2014 Arzularım muayyen bir haddi aşıncaVe kulaklar sözlerime sağırlaşıncaBir ihtiras duyup vahşi maceralaraÇıkıyorum bulutları aşan dağlara.Tanrıların başı gibi başları diktir,Bu dağları saran sonsuz bir genişliktir,Ben de katıp vücudumu bu genişliğe,Bakıyorum aşağılarda kalan hiçliğe....Bu dağların bir rakibi varsa rüzgardır.Rüzgar burda tek başına bir hükümdardır.Burda insan duman gibi genişler, büyür.Bu dağlarda ıstıraplar, sevinçler büyür.Buralarda her düşünce sona yakındır,Burda her şey bizden uzak, ‘O’ na yakındır.Burda yoktur insanların düşündükleri,Rüzgar siler kafalardan küçüklükleri.Yanağıma çarpar geniş kanatlarını,Ve anlatır mabutların hayatlarını.Arasıra kulağını bana verdi mi,Ben de ona anlatırım kendi derdimi.‘Ey dağların dertlerini dinleyen rüzgar!Benim artık yalnız sana itimadım var.Gelmiş gibi uzaktaki bir seyyaredenYabancıyım bu gürültü dünyasına ben.Etrafımın sözlerine aklım ermedi,Etrafım da bana asla kulak vermedi.Senelerden beri hala anlaşamadık,Ben de kestim anlaşmaktan ümidi artık.Gözlerimde hakikati sezen bir nurlaEtrafımı süzüyorum biraz gururla.Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünyaEn büyük şey, en asil şey küçülür burda.Burda yalan para eden biricik iştir,Burda her şey bir yapmacık, bir gösteriştir.Kimi coşar din uğruna geberir, yalan!Kimi gider vatan için can verir, yalan!Bir filozof yetmiş eser yazar, yalandır;Bir kahraman istibdadı ezer, yalandır.Şairlerin büyük aşkı fani bir kızdır,Bu dünyada herkes sinsi, herkes cılızdır.Ne hakiki aşktan burda bir çakan vardır,Ne de onu görse dönüp bir bakan vardır,Her büyüklük cüzzam gibi dökülür burda,En muazzam ölüm bile küçülür burda.Benim kafam acayip bir dimağ taşıyor,Her dakika insanlardan uzaklaşıyor.Zaman zaman mağlup olsam bile etime,İnsan olmak dokunuyor haysiyetime.Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum,İşte rüzgar, şimdi sana sığınıyorum!Asaletin yeri yoktur gerçi hayatta,En asil şey seni buldum kainatta,Güneş gibi ne bin türlü ışığın vardır,Ne de süse, gösterişe baktığın vardır.Deniz gibi muamma yok derinliğinde,Bir ferahlık, bir saflık var serinliğinde.Bir dev gibi küçük, mızmız sesleri yersin,Allah gibi görünmeden hüküm sürersin.Düşmanıyım ben de cılız güzelliklerin,Rüzgar!Bu dağ başlarında çırpınan serinKanatların gökyüzünde akan bir seldir,Bana kudret ve cesaret veren bir eldir.Beşerlikten uzaktayım senin ülkende,Senin gibi azamete aşıkım ben de.İşte Rüzgar!Senin gibi ben de deliyim.Islıklarım senin gibi inlemelidir,Herkes beni ürpererek dinlemelidir.Rüzgar!Sana, yalnız sana benzemeliyim.'Sabahattin Ali 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.