Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Demokrasi Kandırmacası


evrensel-insan

Önerilen İletiler

Diktatorun kendine demokratik olarak acikladigi paketine, bakmadan once; soylemine dikkat etmek lazim.

Ana vurgu, Menderes, T.Ozal ve Erbakan'in olmasi yaninda, 1960 Askeri darbesinin de elestiricisi ve hatta diktatore gore devrinin kapanmasiydi.

Ayrica diktator, vesayetten kurtulundugundan bahsetti.

Herseyden once MILLI VESAYETIN YERINE DINI VESAYETI GETIRMEK demokratik degildir.

Sadece KENDINE DEMOKRASI GETIRMEKtir.

Ustelik dini vesayette getirilirken, SUNNI MEZHEPSEL VESAYETIN GETIRILMESInin demokrasi ile uzaktan yakindan bir iliskisi yoktur.

O yuzden de toplumumuzun hic bir sosyo-etik kesimi bu paketten memnun olmamistir.

Turklerin, turkculugu elinden alinmistir.

Kurdler, istediklerini alamamislardir

Aleviler dini mezhepsel teklestirmeye kurban gitmistir.

Kisaca buradaki demokrasi, sadece diktatorun kendince MILLI VESAYETIN ELINDEN ALINDIGI DINI VESAYETIN ONUNU ACMAK ve MILLI VESAYETIN YERINE DINI VESAYETI USTELIK MEZHEPSEL GETIRMEKTIR.

O yuzden bir zamanlar diktatore oy vermis liberaller, ikinci cumhuriyetciler, sosyalistler KISACA OYLARINI DIN YUZUNDEN DIKTATORE VERMEMIS olanlar; bugun yine "bak ne guzel, andi kaldirarak etnisitenin onunu acti" diye dusunup "yetmez ama evet" diyebilirler.

Zaten diktator de boyle kandirmacalarla iktidara gelmedi mi?

Umarim, ayni hata iki kere tekrarlanmaz. Kimse de bu kandirmacaya kanmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye "Demokratiklesme Paketi"yalani ile bir "DIN DEVLETI "olma yolunda son hizla yol almaktadir.Yurttas yerine Dindas'ligi yerlestirmeye calisan basbakan Van Üniversitesi'nde bir grup beyni yikanmis gencin "ODTÜ'yü bosver biz seninleyiz"tarzi sloganlar atmasi Van'li Hüseyin Celik'in bu üniversiteye siyasi baski yaptigi süphesini doguruyor.

 

Türbanin özgürlük maskesi arkasinda tüm alanlarda serbest birakilmasi Türkiye'nin Laiklik yolundan alinip seriata dogru yönlendirildiginin belgesidir.

 

Ne yazik ki;bu basbakan hakkinda sorusturma baslatacak ne vatansever ne de cesur bir savci yoktur.Aslinda bu görev Yargitay Bassavcisindir ancak ne hikmetse Bassavci  bu görevi ihmal etmektedir anlasiliyor ki Yargitay; Türkiye'ye ihanet edenlerin izinde yürümektedir.

 

Diger yandan soruyorum:Türkiye'ye yapilan bu ihaneti sorgulayacak savcilarin icinde bir tane TÜRK yok mudur?

AKP'nin icinde bu gidise karsi duracak tek bir TÜRK yokmudur?

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

"Hayaldi Gercek oldu"sözleri son dönemde moda haline getirilip,uykuda ve dizilerde yasamayi kendine siar edinmis olan Türk Milleti'ne hazmettirici ilac gibi yedirilmeye baslanmistir.

 

Neyin hayal neyin gercek oldugunu irdeleme gibi bir ihtiyac hissetmemek  gafleti maalesef bir uyusturucu gibi damarlara siringa edilerek koskoca bir ulus kandiriliyor.

 

"Sen Türk'üm demeyeceksin,müslümanim diyeceksin"dayatmasi Osmanli'daydi,"Türk Milleti yoktur"dayatmasi ise AKP iktidari dönemindedir.

 

Gelin hep birlikte neyin hayal neyin gercek oldugunu irdeleyelim.

 

Marmaray hayal degildi,cünkü yüzyil önce düsünülmüs,Ecevit döneminde projesi bile hazirlanmisti.Hayal olmasi icin bir projenin akla gelmemesi gerekir.Dolayisiyla MARMARAY bir hayal degildi.

Ayni sekilde Metro'da bir hayal degildi.Bunlarin hepsi düsünülen ancak finansmani mümkün olmayan projelerdi.

 

AB'ye verilen tavizler sonucu,AB fonlarindan verilen paralar o zamanlar yoktu.Cünkü o zamanlar,Türk Milleti ve Ordusu ve Emniyeti PKK Bölücü Terör Örgütü'yle mücadele ediyordu.PKK ile mücadele etmemek,Güneydogu'da Özerk bir Kürt Yönetimi,Ege'de Yunanli'ya boyun egme;Kibris'i Rum Adasi olarak kabul etme,Atatürk'ü silme,Cumhuriyeti yikma tavizlerine karsilik AB Fonlari AKP'ye akmaya basladi.

 

Bu fonlar,AKP'nin iktidarda kalmasina payanda olacak fonlardi.Metro yapacak,Marmaray yapilacak,duble yollar derken irdeleme gibi bir sorunu olmayan halk yiginlari aldatilacak,gözleri boyanacak ve AKP'ye oy verecekti ve nitekim böyle de oldu.Dini siyasetine alet ederek,kendi gibi düsünmeyenleri dislayarak,halki ikiye bölmekle kalmadi halki birbirine onlar-bunlar diye düsman etti.ISTE HAYAL OLAN buydu ve bu HAYAL GERCEK OLDU.

 

Molla Mustafa Barzani,yillar yili Genc Cumhuriyetle mücadele etti,Kürdistan hayalleri bu mücadelenin motoruydu.Ancak Türkiye Cumhuriyetini kanla kurmus olanlar bu mücadelede basarili oldular.Öyle ki Molla Mustafa Barzani Ingilizlere basvurarak "Ben artik daha fazlasini yapamiyorum,artik siz buna bir cözüm bulun"diyerek Ingilizlerden Kürdistan icin yardim talep etti.

 

Molla Mustafa Barzani'nin oglu olan bugünkü Barzani babasinin biraktigi yerden devam ederek Türkiye Cumhuriyetini bölmek icin mücadeleye basladi.Basarili olamayinca da kendini sadik bir Türk dostu olarak gösterip Türkiye Cumhuriyeti'nin himayesinde diktatör Saddam'a karsi mücadele etmeye basladi.Elinde Türk Devleti'nin pasaportunu tasiyordu,Ankara'ya gel denildiginde tipis tipis geliyor,tekmil verip gidiyordu,bunun haricinde muhataplari sadece bascavuslardi.

 

ABD'nin oyunlari ve yöneticilerin basiretsizligi sonucu yikilan Ecevit  Hükümetinden sonra AKP iktidara tasindi.AKP'nin iktidara tasinmasi belirli bir misyon geregiydi.Bu misyon yukarida da bahsettigim gibi;Türkiye Cumhuriyeti'nin sonunu hazirlamak,Laikligi sona erdirip seriati getirmek,Güneydoguda Özerk bir Kürt Devletinin kurulmasina önayak olmak,ülkede yasayan diger etnik gruplari Türk Milleti olmama yolunda azmettirmek ve ülkedeki BIRLIK VE BÜTÜNLÜGÜ bozarak kardesi kardese düsman ederken bununa adina da DEMOKRASI deme misyonuydu.

 

Atatürk'ün devrimleri tek tek silinip onun yasakladigi ve anayasada suc olan gerici hamleleri yeniden sahneye koyarak Türkiye Cumhuriyetine ihanet baltasi vuruldu.

 

Atatürk devrimleri'nin tek tek silinmesi ilk bakista ona karsi olan gücler tarafindan mümkün olabilirdi.Hayal olan bu devrimlerin silinmesinin hayata gecirilebilmesinin mümkün olamayacagiydi,cünkü herkes "BEN ATATÜRKCÜYÜM "diyordu,ancak gördük ki Hayal oldugunu sandigimiz yikimlar gercek olmaya baslamisti.

 

Muhatabi,bascavuslar olan ve ancak cagrildiginda Devlet büyükleriyle görüsebilen Türkiye Cumhuriyeti'nin ezeli düsmani Barzani;hem Kuzey Irak'ta AKP hükümeti'nin isbirligi ile bir Özerk Kürt Bölgesi kurup onun baskanligini üstleniyor hem de AKP'nin Basbakani tarafindan devlet töreni ile hem de Kürdistan'in baskenti diye söylenen Diyarbakir'da agirlaniyor.Yani Türk Bayragi'nin yaninda Barzani'nin bayragi yer aliyor.Bu görüsmenin perde arkasinda Kürdistan'in sekillendirilmesi yatmaktadir.Suriye'de de ayni sekilde bir Kürt Bölgesi olusturuldu.Sira Iran'dadir.Iste Hayal olan Türkiye'yi yöneten kadrolarin ve Türk Milleti'nin gözbebegi ordunun böyle bir isbirligini gerceklestirmis olmasidir.Iste gercek olan hayal budur.

 

Elinde bayrak olana,Atatürk posteri acana karsi AKP'nin polisi tarafindan reva görülen zulüm bir hayaldi ama gercek oldu.

Onuncu Yil Marsina Fasist bir mars deme cüretini gösterebilmek bir hayaldi gercek oldu.

Okullarda gururla okudugumuz andimiza irkci damgasini vurma cüretini gösterebilmek bir hayaldi gercek oldu.

Türk bayragi kiskirtici oldugu icin gönderden indirilsin deme cüretini gösterebilmek hayaldi gercek oldu.

Türk Milleti yoktur,millet vardir deme cüretini gösterebilmek hayaldi gercek oldu.

Bütün bu ihanet hamlelerine karsi milletimizin güvendigi Ordu'nun bu olanlari olumlu karsilamasi hayaldi GERCEK oldu.

 

Ne Marmaray ne Metro,ne duble yol ve ne de düsünülen ücüncü köprü bunlarin hicbirisi hayal degildi yapilmis veya yapiliyor olmalari da hayallerin gerceklesmesi degildir,bu slogan saf yiginlari aldatmak icin kullanilan bir slogandir.Asil hayal sandigimiz ama gercek olan gercekleri yukarida siraladim.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..   

 

Eşitlik anlayışı; herkesin düşüncelerini açıkça söylemesini
ya da hiç kimseye söylememesini değil, kendi eşitleriyle
fikir paylaşımına yönelmesini istemek olarak tarif edilir.

 

Ancak istenen eşitlik mentalitesi; var oluş kapsamındaki
diğer ve farklı anlayışların da birlikte gelişim ve değişimini
istemek olmalıdır.

 

Var oluş içerisinde insanlar, doğal olarak "insan" kavramı
anlayışında ortaktırlar ama öyle kalmaları da olanak dışıdır.
Değişik koşullar kişileri farklı seçimlere ve farklı kabullere
zorlar.

 

Sonucunda yasalar, örf ve gelenekler ile ortak ve fakat
sınırlı bir eşitlik yapısı ortaya çıkar ki, insanlar böyle bir
oluşum içinde sınıflara ayrılarak ve sınıfların kendi içindeki
yasaları da saptanıp, bu koşullar içerisinde, diğer sınıfların
yasalarına eşit olmaksızın oluşan bir eşitlik düzenidir bu.

 

Kişi; marangoz ise, bir marangoz statüsü kapsamında
kalmalı; düşünce, fikir ve bağlı eylemsel gelişimi bu sınırlar
içerisinde gelişim ve değişim geçirmelidir. Diğer sınıfların,
örneğin bir kimya mühendisinin statüsü ile kendisini eşdeğer
tutamaz ve o boyutta bir düşünce, fikir gelişimi yaşayamaz.

 

Ayrıca, sınıflar arasında oluşan farklar, rant alanlarını da
meydana getirdiğinden; sınırlar ögeleri tarafından önemle
savunulmaktadır. Bu durum ise "eşitlik" kavramının asıl
anlamına pek tabiidir ki tamamen ters bir olgudur.

 

İşte bu temel strüktür, kişilere var oluş ve zaman içinde
empoze edilmiş, artık doğal kabul edilir hale gelmiştir.

 

Herhalde bugün, bu düzene "demokrasi" diyoruz.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..   

 

Var oluş içerisinde insanlar, doğal olarak "insan" kavramı

.

.

.

Herhalde bugün, bu düzene "demokrasi" diyoruz.

 

..

"Dogal olarak" insan kavramindaki "ortakligi" aciklar misin? 

 

Siniflardogal olmayan ve insanoglu aklinin sunni olarak yarattigi ve yasama tasidigi olusumlardir. Bir marangoz sadece kendine has bilgi ve tecrubesini bu meslekte kulklanandir. Burada marangozluk toplumsal yasam ve iliskideki bir is bolumunden baska bir sey degildir.

 

Buradaki faktor meslek degil, o meslegi icra eden insanogludur. Cunku onun kendine has sosyo-etik degerleri kisilik kimlik yasam ve iliskisi ve de bunu talep eden hak v e ozgurlugu vardir. Bu baska meslekten olup ayni sosyo-etik degere sahip baska bir kisiyi de icerir. Buradaki farklilik sinifsal degil, sosyo-etik deger farkliligidir.

 

Demokrasinin ne oldugu her bir algi bilgi v.s. temelinde her bir beynin neyi temel aldigina gore degisir. Demokrasinin en guzel tanimi, toplumun hic bir sekilde sivil askeri milli dini ya da baska bir sosyo-etik vesayet icermemesi ve farklardan birinin digerlerine ustun ve hakim gelmemesi devletin ve hukumetin hakim ve ustun tum toplumu yonlendiren bir sosyo-etigi olmamasidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Dogal olarak" insan kavramindaki "ortakligi" aciklar misin? 

 

kısaca @@evrensel-insan efendim..

 

herkes "insan kelimesi" üzerinde ortak olmakta..

insan kelimesine yüklediği anlam kapsamında

-ki "kavramlaştırmış" olmaktadır-

ortaklıkları bozulmaktadır..

 

demek istedim..

 

ve bu bağlamda:

 

"democracy" kelimesinin anlamı da..

kişiye göre değişkenlik gösterir..

böylece ve gerçek anlamda..

"demokrasi" diye bi şey kalmaz..

belki "demokrasi çeşitlemeleri" ..

 

sanırım biz isteye isteye aldanıyoruz..

 

merhaba..

 

 

..

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kısaca @@evrensel-insan efendim..

.

.

.

merhaba..

 

 

..

 

..

Anladim. Sadece kavramsal bir kullanim ortakligindan bahsediyorsun, yoksa ifade ya da anlam ve icerik ortakligindan degil.

 

Zaten bu durum, insanoglunun her turlu kavrami kendi akilci cikarci ideolojik inancsal temelinde su-istismar etmesidir.

 

Buna her turlu herkesin ozlem duydugu kavramlar girer. Insanlik, esitlik, adalet, hak, ozgurluk, hukuk, sevgi, saygi, anlayis v.s.

 

Zaten emperyalist zihniyet butun bu kavramlari kendi cikari temelinde anlamlandirir ve kullanirken mesru ve mubah kilmaktadir. Kisaca bu kavramlarin kullaniminda INSANLIK VE IYI NIYET YOKTUR. Sadece cikar ve akilciligin ayrimci hakimiyeti ve ustunlugu soz konusudur.

 

Hani bir soru/cevap vardir, "kim hakli/dogru?"  yaniti "guclu olan otoritesi olan"  Iste sorun da burdadir. Cunku guc ve otorite vesayeti tek duzeligi insanoglunu nicelik yerine koymayi getirir. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

size tamamen katılıyorum sevgili @@evrensel-insan

 

ancak efendim;

sürüne sürüne..

düşe kalka da olsa

insanlığın (benim yüklediğim anlam kapsamında tabii:)

yollar farklı bile olsa

aynı hedefe doğru ve kaçınılmaz biçimde

yürüdüğünü bilmek..

 

güzel olan bu sanırım..

acı veriyor ise de..

 

merhaba..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

size tamamen katılıyorum sevgili @@evrensel-insan

 

ancak efendim;

sürüne sürüne..

düşe kalka da olsa

insanlığın (benim yüklediğim anlam kapsamında tabii:)

yollar farklı bile olsa

aynı hedefe doğru ve kaçınılmaz biçimde

yürüdüğünü bilmek..

 

güzel olan bu sanırım..

acı veriyor ise de..

 

merhaba..

Iste beynin fonksiyonu olan her turlu zihinsel ve bunun yonlendirdigi davranissal yasam ve iliskisi kurdugu duzen ve sistem ve de her turlu kurumsallasmadaki hareketini bilissel bilimsel yonlendirip yonlendirmemesinin onemi de burdan kaynaklaniyor.

 

Cunku insanoglu maalesef kendi kendine yapilandirdigi her turlu zihniyet temelinde ne kendi varliginin farkinda ne de ne olmasi gerektiginin bilincinde.

 

Kisaca ya zihnini maddeye peskes cekmis ya da baska bir guce bahsetmis.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

anladığım kadarı ile "zihin"

beynin "cobweb" bölümü ya da

programıdır..

 

içeriği ise:

 

Dread: Horror: Cobweb
Be frightened to death: ölümden korkmak.

görmek; görüş-görüntülemek;
Opinion: fikir, düşünce, kanaat, inanç,
takdir, önemseme,

 

vizyon, görme, hayal gücü, önsezi, kuruntu,
hayal gibi görmek: imagination; rüya

endişe: fear.
 

konuya bu bağlamda bakacak olursak;

hack-lenmesi/ihtiyâr ile taranması mümkün değildir.
hız ve zaman bakımından sınırsızdır.
bellek kapasitesi sınırsızdır.
ve anlaşıldığı üzere ve sadece

ve de her-şey'de etkisi olan

tek bir zihin vardır..
hiç bir ögenin/kul ya da

siber-varlığın kişisel zihni yoktur.
bütün yaşayan ögeler, bu sınırsız zihin'i kullanır,
bağlantı kurarlar.

 

ve
kimi zaman ve bazı ögeler O'nun farkına varırlar ki
belki de "sezi ya da ilhâm" olarak ifade ettiğimiz

hâl budur.

 

eğer böyle bakarsak,

yönlendiren güç kim yada ne olursa olsun

istek ve arzuları ile doymak bilmez insanın

bilerek ya da bilmeyerek

koşa koşa yöneldiği bi genel yapı-

ki bendeniz buna antik roma halkı

veya salt okur belleklerinin düşkünü

halk/avam/toplumsal güruh/tek başına

yaşamaktan korkanlar diyorum-

içerisine girmeye ve oraya uyumlanmaya

çabaladığını görmemiz mümkün olacaktır..

 

sizin söylediğiniz sözlerin ya da tasarılarınızı

ifade edişinizin farklı bi söylemini ve sunumunu

yaptım..

 

detaylarda kaybolmaz isek..

bu rallyden olumlu sonuçlar çıkarabiliriz..

sanırım:))

 

merhaba..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada onemli olan zihnin iceriginden ziyade, insanoglunun zihni determinist ve indirgemeci ideoloji ve inanclar ile, onemsizlestirmesidir.

 

Yani dogal/fenomenal zihniyet.

 

Buradabenim vermek istedigim, zihinsel zihniyetin ne oldugudur. Yani insanoglu temel ve tabanli onun her turlu vucutsal yasam ve iliskisine yon veren ve bir suru yine insanoglu eliyle yaratilmis deger veri ve tabularla bezenmis ama hic bir zaman varliginin farkina ve bilincine varilamayan, bu yuzden de kontrol edilemeyen degistirilemeyen insanoglunu MADDI ya da MANEVI kadercilige mahkum eden ve her turlu cikar temelli kullanilan bir numenal yeti. 

 

Iste devrim olarak maddi tabanli olmayan zihin tabanli olan devrim bu.

 

Yani insanoglunun kendi beynindeki hareketi kendisinin kontrolu ve degistirebilmesi, yani maddi ve manevi kaderciligi elimine etmesi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada benim vermek istedigim, zihinsel zihniyetin ne oldugudur.

Yani insanoglu temel ve tabanli onun her turlu vucutsal yasam ve

iliskisine yon veren ve bir suru yine insanoglu eliyle yaratilmis

deger veri ve tabularla bezenmis ama hic bir zaman varliginin

farkina ve bilincine varilamayan, bu yuzden de kontrol edilemeyen

degistirilemeyen insanoglunu MADDI ya da MANEVI kadercilige

mahkum eden ve her turlu cikar temelli kullanilan bir numenal yeti. 

 

 

evet tam böyle..

 

güneş tabanlı veri sistemi ya da

Quantum/nicem denilen elektromagnetik

kuşak sistemi olmakla birlikte..

(Gmail ortamı; Email değil!")

sizin deyiminizle "insanoğlu"

öylesine bu ağ'a katkıda bulunuyor ki,,

 

insanlığın tamamının üzerinde ve

çıkılması ya da aşılması nerede ise

imkânsız bi kuşağı oluşturmuşuz..

 

"yarı-saydam elektron tuzağı"

 veya

 bi başka ifade ile

"harelenme örüntüsü"

 şimdilerdeki söylemi ile:

"fonon ve foton kuşakları"

 

bakın sevgili @@evrensel-insan

 

siber-varlık diyorum insan'a..

çünkü bu noktada yani kendisinin de

çok katkıda bulunduğu bu sistem

ve organizasyon içerisinde zihni,

tamamen kontrol edilmektedir..

 

siber-varlık sürekli dinlenmekte ve

gözlenmektedir..

ve bahsini ettiğim varlık..

asla ve asla kendi uğraşıları ile

bu ağ'dan çıkamayacaktır..

 

sadece tek çıkar yol..

siber-sistemi kontrol eden oraganizasyona

baş vurmasıdır ki..

bunun için de..

 

sizin gibi "toplumsal kabul ve inançlara"

baş kaldıran..

ne olup-bittiğinin araştırmasını yapan..

ve

"doğru kanaldan yardım isteyen.. isteyebilen..

 bi "birey" olmak gerektir..

 

evet..

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Iste bu kusak, yani insanoglu evrimsel olarak degil; ama zihinsel olarak hayvan ile insan arasindaki bir ara gecis formudur. Bu insanoglunun dogal/fenomenal zihniyet ile kendi kendini icine soktugu form; zaten insanlasamama temelinde her turlu vicdani ve sosyo-psikolojik bilincli ya da bilincsiz sorunlarin da temelini teskil etmekte ve insanoglunun yasam ve iliskisini bicimlendirmektedir. 

 

Iste bu yapiyi evrimsel ya da tanrisal bir temelde "ne yapalim insanoglunun dogasi budur" seklinde bir teslimiyete ve caresizlige goturmek; Kadercilik zihniyetinden baska bir sey degildir.

 

Istebu kadercilik zihniyeti, emperyalist zihniyet olarak insanogluna her turlu bilimsel inancsal ideolojik yonlendirmelerle yaptirim olarak sunulmakta ve bu temeldeki her turlu insanlikdisi dusunce ve davranis cikar ugruna ve dogallik kisvesi altinda mesru ve mubah kilinmaya calisilmakta, insanoglu teslimiyete mahkum edilmektedir.

 

Zaten bunun algisi bilgisi ve bilinci, kisinin bir birey olarak en azindan kendi gidisatini sorgulamasini ve zihinsel degisim ve devrimini kendi istegi ve bilinci ile yapmasini getirir.

 

Cagimiz bilgi cagi ve toplumudur. Iste bu cagda bilginin temeli olan zihni algilayabilmek ve ozgur bireyi serbest dusunebilen bir birey yapabilmek, her bir bireyin kendi insiyatif ve iradesindedir. Yeterki sorunun algisina ve bilincine varsin ve kendisini dogallik kisvesi altinda, cesitli temeller ile fiziki ve fizik otesi bir mahkumiyete ve caresizlige terk etmesin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

ve işte bu söylediklerinizin becerilebilmesi için;

birey'in,

 

şey'leri.. nesneleri.. çevresinde yaşayan figürleri/

mental bakımdan ölüleri..

ya da sahne/ekranda olup-bitenleri seyrederek

onlara değer yüklemeleri..

bırakarak..

sadece ve sadece bireysel bilgi gelişimini

tamamlamak üzere bi yol.. bi sistem oluşturma

bireysel bi sistem oluşturmayı başarması gerektir..

 

bakınız..

kadercilik/fatalism dahi insanlığa öyle empose

edilmiş ki.. bu emposisyon ile.. empose edenler ile

savaşmaktan.. kendi işimize vakit ayıramıyoruz..

 

"şeytan ya da şeyatîn" i biyerlerde aramayalım..

"şey" ler..

"tan" zamanından sonra görünür hale gelir ve..

 iyonlaşma başlar..

 

her şey yada eşya, radyasyon yayar..

ısı; sonucunda "entropi" oluşturur..

ve insanlık her bakımdan "bozunur..

 

bu gün benden bu kadar..original.gif

 

not:

pek sevmezsin bu yönden bakmayı ama.

konu ile ilgili olarak.. reng olarak..

kabul et:

 

İncil: Luka:

 

Yolda giderlerken bir adam İsa’ya:

"Nereye gidersen, senin ardından geleceğim" dedi.

 

İsa da ona:

"Ardımdan gel" dedi.

 

Adam ise,

"İzin ver, önce gidip babamı gömeyim" dedi.

 

İsa ona şöyle dedi:

"Bırak ölüleri, kendi ölülerini kendileri gömsün.

 Sen gidip Tanrı’nın Egemenliğini duyur."

 

sevgili @@evrensel-insan

seni tanıdığıma sevindim..

"bi tek" bile olsan..

 

merhaba..flowers.gif

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kisaca her sey "var, ol, inan kaderciligi" yerine, "bil/bildir" temeline dayanmalidir.

 

Neyin bilinip bildirilecegi ise, zaten gozlem vermekte ve bilimsel bilissel insansal ve evrensel temelde olgu ve kavramsal bilgi olarak ortaya konmakta ve caga teknige ve bilime gelisim olarak ta yenilenmekte ve eskiler yasamini ve gecerliligini yitirmektedir.

 

Bunun aksi sadece dogma ve bu dogmaya fiziki ya da fizik otesi ideoloji inanc ve izmler ile teslim olmak ve bu teslimiyeti topluma dayatmak ve de bunu "dogallik/bilimsellik" kisvesi temeline oturtmaktir.

 

Insanoglunun insanlasmak adina kendine verecegi tek emir "bil/bildir" olmalidir. Bu da kavramsal bilgi demektir.

 

Iste bu bilginin insanoglunca insanlasma evrensellesme bilimsellesme ve bilissellewsme tartismasi ve bilginin bu temeldeki yarari/zarari o zaman tum insanligin yetisi ile tartisilip korunabilir ve yeri cagi geldigince de yenilenir. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...

e işte bu söylediklerinizin becerilebilmesi için;

birey'in,

 

şey'leri.. nesneleri.. çevresinde yaşayan figürleri/

mental bakımdan ölüleri..

ya da sahne/ekranda olup-bitenleri seyrederek

onlara değer yüklemeleri..

bırakarak..

sadece ve sadece bireysel bilgi gelişimini

tamamlamak üzere bi yol.. bi sistem oluşturma

bireysel bi sistem oluşturmayı başarması gerektir..

 

bakınız..

kadercilik/fatalism dahi insanlığa öyle empose

edilmiş ki.. bu emposisyon ile.. empose edenler ile

savaşmaktan.. kendi işimize vakit ayıramıyoruz..

 

"şeytan ya da şeyatîn" i biyerlerde aramayalım..

"şey" ler..

"tan" zamanından sonra görünür hale gelir ve..

 iyonlaşma başlar..

 

her şey yada eşya, radyasyon yayar..

ısı; sonucunda "entropi" oluşturur..

ve insanlık her bakımdan "bozunur..

 

bu gün benden bu kadar..original.gif

 

not:

pek sevmezsin bu yönden bakmayı ama.

konu ile ilgili olarak.. reng olarak..

kabul et:

 

İncil: Luka:

 

Yolda giderlerken bir adam İsa’ya:

"Nereye gidersen, senin ardından geleceğim" dedi.

 

İsa da ona:

"Ardımdan gel" dedi.

 

Adam ise,

"İzin ver, önce gidip babamı gömeyim" dedi.

 

İsa ona şöyle dedi:

"Bırak ölüleri, kendi ölülerini kendileri gömsün.

 Sen gidip Tanrı’nın Egemenliğini duyur."

 

sevgili @evrensel-insan

seni tanıdığıma sevindim..

"bi tek" bile olsan..

 

merhaba..flowers.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.