Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 .. Yedinci beden rüyalarında semboller, formlar yoktur.Var olan formsuzdur. Ses yoktur, sesi olmayan vardır;mutlak sessizlik hüküm sürer. Bu rüyalar mutlaktır vesonsuzdur.Yedi bedenin her birinin kendine özgü rüyaları vardır.Fakat rüyaların bu yedi boyutu bile, yedi tip gerçeğianlamaya engel oluşturabilir.Fiziksel bedeniniz gerçek olanı tanır ve onun rüyasınıgörür. Yemek yemeniz gerçekliktir. Fakat acıkmışkenrüyanızda yemek yediğinizi görmeniz gerçek değildir. Rüya, gerçek yiyeceğin yerine geçmiştir.Fiziksel bedenin de kendine özgü gerçeği ve rüyalarıvardır. Fiziksel beden bu iki farklı şekilde de işler vebu iki ayrı işlev birbirinden çok farklıdır.Siz merkeze yaklaştıkça ya da içine girdiğiniz bedenyükseldikçe, rüya ile gerçek birbirine daha bir yaklaşır.Tıpkı bir çemberin sınırlarından merkeze doğru uzanançizgilerin merkez noktasına doğru birbirine yaklaşmasıgibi.Benzer şekilde, fiziksel bedeni, bir çemberin üzerindedüşünürsek, onun rüyaları ile gerçekleri biribirindenson derece uzak noktalardadır.Onun rüyaları yalnızca fantezilerdir.Eterik bedende bu mesafe o kadar fazla değildir.Gerçek ile rüya birbirine yaklaşmıştır.Bu yüzden ikisini ayırmak güçleşir.Fiziksel bedende neyin rüya neyin gerçek olduğunukesinlikle bilirsiniz. Yine de eterik rüyalarda bu farkanlaşılır. Yaptığınız eterik yolculuk gerçekse, bu sizuyanıkken olur. Farkı anlamak için eterik bedendeuyanmanız gerekir.Eterik bedende uyanık kalabilmenin yolları vardır.Japa/bir mantranın tekrarlanması gibi içsel metotlardış dünya ile bağlantınızı keser. Uykuya dalarsanız,sürekli tekrarlamalar hipnotik uyku durumu yaratır.İşte o zaman rüya görmeye başlarsınız. Ancak Japasırasında uyanık kalırsanız gerçeğin de farkındasınızdemektir. Üçüncü beden astral ile bu farkı anlamakdaha güçleşir. Çünkü gerçek ile rüya birİbirine iyiceyaklaşmıştır.Yalnızca astral rüyaların değil, gerçek astral bedeninfarkına vardığınızda ise ölüm korkusunu aşarsınız. Osınırdan sonra insan, ölümsüzlüğünün farkına varır.Ama astral deneyim gerçek değil de rüya ise, o zamansizi büyük bir ölüm korkusu sarar.Gerçekle rüya arasındaki farkı kesin olarak anlamanızayarayacak olan nokta işte budur: Ölüm korkusu. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 .. Ruhun ölümsüz olduğuna kendini inandıran bir kişi astral bedende neyin gerçek ve neyin astral rüya olduğunu anlayamaz. Ölümsüzlüğe inanmamak gerekir; onu bilmek gerekir. Ama bilmeden önce kişinin bu konuda şüpheleri, ikilemleri olmalıdır. Ancak o zaman gerçekten biliyor musunuz, yoksa kendinizi mi inandırıyorsunuz, anlarsınız. Ruhun ölümsüzlüğüne inanıyorsanız, bu inancınız astral zihninize de yansır.Bu konuda rüyalar görmeye başlarsınız ama bunlar rüya olmaktan öteye geçmez. Ama inancınız yok, yalnızca -ne bulacağınızı bilmeden, önyargısız biçimde- büyük bir bilme, öğrenme ve araştırma arzunuz varsa, işte o zaman farkı kavrarsınız. Bu yüzden ruhun ölümsüzlüğünü, geçmiş yaşamlar yaşandığını inançları nedeni ile kabul edenler astral boyutta gerçeği bilemeden yalnızca rüya görürler. Dördüncü/zihinsel bedende rüya ile gerçek birbirine komşudur. Birbirlerine o denli benzerler ki onları karıştırmak çok kolaydır. Zihinsel beden gerçek kadar gerçekçi rüyalar görebilir. Böyle rüyaları oluşturmanın metotları da vardır; yoga ve tantrik metotlar ve diğerleri gibi. Yalnızlık ve karanlık içinde yaşayan, oruç tutan kişiler bu dördüncü tip zihinsel rüyaları yaratabilirler. Bunlar bizi çevreleyen gerçeklerden daha gerçek görünebilir.Dördüncü bedende zihin tümüyle yaratıcıdır. Maddesel sınırlar ve hiçbir nesnellikle kısıtlı değildir; her şeyi tam bir özgürlük içinde yaratır. Şairler, ressamlar bu dördüncü tip rüyalar içinde yaşarlar, tüm sanat eserleri dördüncü tip rüyalarda üretilir. Bu boyutta rüya görebilenler büyük sanatçılar olabilirler, ama bilen kişi olmazlar.Dördüncü bedende kişi zihnin yarattığı her şeyin tam anlamı ile farkında olmalıdır.Hiçbir şeyi yansıtmamalıdır, aksi halde yansıtmalar kaçınılmazdır.Hiçbir şeyi dilememelidir, aksi halde o dilek gerçekleşebilir; bunun için her olanak mevcuttur. Dilek gerçekleşecektir. Hatta yalnızca içsel olarak değil, dışta da gerçekleşecektir. Dördüncü bedende zihin son derece güçlüdür, son derece berraktır. Çünkü dördüncü beden zihin için en son sığınaktır.Bunun ötesinde, zihnin olmadığı boyut başlar.Zihin dördüncü bedenden kaynaklandığı için istediğiniz her şeyi yaratabilirsiniz. İnsan kendine sürekli olarak arzunun, hayal gücünün, imgelerin, guruların ve Tanrı'nın olmadığını hatırlatmak zorundadır. Aksi halde bunların tümü sizin tarafınızdan yaratılacaktır.Yaratıcı siz olursunuz!Onları görmek öyle mutluluk vericidir ki onları yaratmaktan kendinizi alıkoymak çok zordur. Sadhaka'nın/arayıcının önündeki son engel işte budur.Bunu aşabilirse daha fazla engelle karşılaşmayacaktır.Kendinizin, dördüncü bedende, yalnızca bir gözlemci/observer olduğunuzu unutmazsanız, o zaman neyin gerçek olduğunu bilirsiniz. Yoksa rüyalar görmeye devam edersiniz. Hiçbir gerçek bu rüyalarla yarışamaz.O kadar coşku duyarsınız ki, başka hiçbir coşku onunla kıyaslanamaz.Bu yüzden insan, duyulan vecd'in, mutluluğun ve ne çeşit imgeler gördüğünün sürekli farkında olmalıdır.Bir imge ortaya çıktığı an, dördüncü zihin ondan bir rüya oluşturmaya başlar.Bir imgeyi, bir diğeri izler ve rüyaya kapılırsınız.Dördüncü tip rüyalar ancak onların yalnızca bir gözlemcisi, bir tanığı olarak kalabildiğinizde önlenebilir.Gözlemci olmak çok önemlidir.Çünkü ortada bir rüya varsa siz onunla özdeşleşirsiniz.Dördüncü bedende özdeşleşmek, rüya görmekle eşit anlamdadır. Bu boyutta gerçeğe giden yol gözlemci zihinden geçer.Beşinci bedende gerçek ile rüya bir olur.Her ikilik ortadan kalkmıştır.Artık hiçbir farkındalık söz konusu değildir.Farkında değilken bile farkında olmadığınızın farkında olursunuz.Rüyalar artık gerçeğin bir yansıması olmuştur.İkisi arasında fark vardır ama ayrım yoktur.Aynadaki yansımama baktığımda ben ve yansımamaynıyız ama farklıyız.Ben gerçeğim, yansımam ise değil.Beşinci zihin çeşitli kavramlar yarattığında kendinisini tanıdığını sanabilir.Çünkü aynadaki yansımasını görmüştür.Kendini tanır ama gerçekte olduğu gibi değil, yalnızca yansımasında gördüğü gibi.Tek fark budur ama bu aynı zamanda tehlikeli bir şeydir. Tehlike; yansımanın size yeterli gelmesi ve aynada gördüğünüzü gerçek olarak kabul etmeniz olasılığıdır.Bu, beşinci beden açısından gerçek bir tehlike oluşturmaz; Altıncı beden için tehlikelidir.Kendinizi yalnızca aynada gördüyseniz, beşincinin sınırını aşıp altıncıya geçemezsiniz.Bir aynanın içinden hiçbir yere geçemezsiniz.Bu yüzden beşincide takılıp kalmış pek çok insan vardır. Sonsuz sayıda ruhun olduğunu ve her ruhun ayrı bir kişiliği olduğunu söyleyenler bu insanlardır. Kendilerini tanımış ve bilmişlerdir; ama ayna aracılığı ile, doğrudan değil.Bu ayna nereden kaynaklanıyor?Oluşturulan bazı kavramlardan:"Ben ruhum. Ölümsüz ve ebedi. Ölümün ve doğumun ötesindeyim." .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 .. Kendini ruh olarak algılamak -biliş olmadan- aynayı yaratır. Kendinizi olduğunuz gibi bilmez, kavramlarınızın aynasında gördüğünüz gibi bilirsiniz.Bunun şöyle farkına varabilirsiniz:Bilgi size bir ayna aracılığı ile geliyorsa, bu bir rüyadır. Doğrudan geliyorsa o zaman gerçektir.Tek fark budur ama bu çok önemli bir farktır, arkada bıraktığınız bedenlerle değil, henüz ulaşmanız gereken bedenlerle ilgilidir.Peki, kişi beşinci bedende rüya mı görüyor yoksa yaşadıkları gerçek mi, nasıl anlayacak?Bunun tek bir yolu var:Tüm kutsal kitapları bir kenara bırakın.Tüm felsefeleri terk edin.Ortada bir guru da olmamalı.Yoksa o guru aynanız olur.Hiçbir rehberiniz olmamalı, yoksa o rehber bir ayna haline gelir.Bu noktadan sonra tam ve mutlak bir yalnızlık vardır. Yalnızlık duygusu değil; tek başınalık.Yalnızlık duygusu hep başkaları ile,tek başınalık ise kişinin kendisi ile ilintilidir.Benimle başka hiç kimse arasında bir bağ olmadığında yalnızlık duyarım ama ben olduğumda tek başınayım.Artık kişi her anlamda tek başına olmalıdır;Ne sözcükler, ne kavramlar, ne Hıristiyanlık, ne Hinduizm olmaksızın;Buda, İsa, Krishna ve Mahavir olmaksızın.Kişi artık tek başına olmalıdır, yoksa var olan her şey bir ayna haline gelir; çok sevilen, çok değerli ama çok tehlikeli bir ayna.Tamamen yalnız olduğunuzda yansıyabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Bu yüzden beşinci beden meditasyon demektir. Bunun anlamı hiçbir zihinselliğin olmadığı mutlak yalnızlıktır, zihinsizliktir. Zihin de bir ayna olacağından ortada zihin ve düşünme olmamalıdır.Altıncı bedende ayna yoktur.Şimdi yalnız kozmik olan vardır.Siz kayboldunuz.Artık yoksunuz; rüya gören yok oldu.Ama rüya gören olmadan da rüya var olabilir.Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Bir zihin bir düşünen yoktur, bir yoktur.O zaman ne biliniyorsa, o bilinir.O, bilginiz haline gelir.Yaratılış hakkındaki mitolojiler ortaya çıkar.Gözünüzün önünden geçerler.Siz durağansınız; Her şey gelip geçmektedir.Onları yargılayacak, rüya görecek kimse yoktur.Ama olmayan bir akıl hala var.Yok edilmiş bir zihin hala var, kişisel olarak değil kozmik bütünlük olarak.Siz yoksunuz ama Brahma var.Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler.Bütün bu dünya bir rüyadır, bir Maya'dır/IllusionAma bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır.Kişisel bir rüya değildir.Rüyayı gören tümdür, siz değilsiniz.Artık tek ayırım rüyanın pozitif olup olmadığıdır.Pozitif ise bir hayaldir, bir rüyadır; Çünkü nihai bir biçimde var olan yalnız negatiftir. Her şey bu biçimsizliğin bir parçası olduğunda, her şey orijinal kaynağına döndüğünde, her şey vardır ve aynı zamanda da yoktur. Geriye kalan tek faktör pozitiftir. Aşılması gerekir! .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2013 .. İşte bu nedenle altıncı bedende pozitif kaybolursa,yedinciye girersiniz.Altıncının gerçeği yedinciye açılan kapıdır.Ortada pozitif hiçbir şey yoksa -ne mitoloji ne de bir imge- rüya terk edilmiştir.Artık yalnızca olan vardır; olduğu gibi.Artık varoluştan başka hiçbir şey yoktur.Şeyler yoktur, yalnızca kaynak vardır.Ağaç yoktur ama tohum vardır.Bu tip zihne ulaşanlar bu duruma;Tohumlu samadhi/samadhi sabeej" adını verdiler.Her şey yitirilmiştir, her şey orijinal kaynağına,kozmik tohuma dönmüştür.Ama tohumda bile rüya görmek mümkündür.Bu yüzden tohumun da yok edilmesi gerekir.Yedincide ne rüya ne de gerçek mevcuttur.Ancak rüya görmek mümkün olduğu sürece,gerçek bir şeyi görebilirsiniz.Rüya görülemiyorsa ne gerçek ne de hayal var olabilir.Bu yüzden yedinci merkezdir.Artık rüya ve gerçek bir oldular.İkisi arasında bir fark kalmadı.Hiçliği ya bilirsiniz ya da rüyasını görürsünüz ama hiçlik hep aynı kalır.Özetle, yedi tip rüya ve yedi tip gerçek vardır.Bunlar birbirinin içine sızarlar.Bu da insanın aklını son derece karıştırır.Ama bu yedisini birbirinden ayırabilirseniz,bu konuda bir kesinliğe varırsanız, sonuç çok iyi olur. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 .. Senoiler: Rüya Kabilesi Malezya'nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan Senoiler, araştırmacıların düşüncelerine göre, ruhsal sağlıklarını sahip oldukları rüya kültürüne borçlular.Dünyanın her yerinde görülen ruhsal bozukluklar, Senoi yerlilerinde kesinlikle görülmemektedirler. Bedensel sağlıkları ise ,kendileriyle hemen hemen aynı şartlarda yaşayan diğer kabilelere göre çok daha iyidir;örneğin sıtma hastalığına onlarda hiç rastlanmaz.Yuzyıllardır hiç bir cinayetin işlenmediği, hırsızlığın olmadığı bu toplumda insanlar barış, işbirliği, kardeşlik, huzur ve mutluluk içinde yaşamaktadırlar. Bu insanların nevroz ve psikozlara karşı doğal bir bağışıkları vardır.Bizler biliyoruz ki, sevgi, yardımseverlik ve barış duygusu içinde yaşayanlar,ilahi kanunlar gereği en yüksek korunma içindedirler. Bunun ne şekilde sağlanacağı idareci planların organizasyonudur. Senoi'lere, diğer kabileler hic saldırmazlar büyülü bir güce sahip olduklarını düşünüp çekinirler.Senoi'lere göre eğer rüyanızda tehlikeler içindeyseniz, dönün ve onunla yüzleşin. Eğer rüyanızda size zevk sunuluyorsa, durmayın kabul edin. Eğer biri size bir şey öğretiyorsa , onu dinleyin.Etnoloji ve psikoloji dallarında Amerika'nın önde gelen bilim adamlarından biri olan Dr.Kilton Stewart yıllarca Senoilerle birlikte yasamıştır. Ona göre bu halk öyle gariptir ki; sanki yabancı gezegenden gelmiş veya en azından yabancı bir gezegenden gelen bir haberci tarafından çok derin bir sekilde etkilenmişlerdir. Senoileri diğer kültürlerden ayıran özellik ;rüya kültürleridir. Bütün dünyaya örnek oluşturacak bir pratik rüya psikolojisi geliştirmişlerdir.Senoilerin toplam nüfusu 12.000 olarak tahmin ediliyor ve esrarengiz biçimde bu sayı aynı kalmakta devam ediyor. Geniş bir alana dağılmış bir vaziyette,dağların otluklarında, küçük gruplar halinde yaşıyorlar.Bu otlukları temizliyerek tarla haline getiriyorlar ve bir kac yıl sonra toprağın verimi kaybolunca baska yere göçüyorlar. Senoiler günde ortalama 2 saatten fazla calışmıyorlar ve her 5 yılda da göç edip yeni yerdeki yasamlarını kuruyorlar.Senoi kabilesinin günlük işleri arasında en önemli olanı görülmüş rüyaların değerlendirilmesidir.Her çekirdek aile bir tür rüya kliniği oluşturur ve klinik her sabah kahvaltıda yeniden açılır. Orada herkese gördüğü rüya sorulur.Aralarında genelde şöyle bir sohbet geçer: "Sen ne gördün bakalım ufaklık" diye sorar yaşlılardan birisi. "Korkunç bir şeydi. Otların arasında gidiyordum, aniden karşımda bir kaplan belirdi" "Ne heyecanlı, sonra ne oldu?" diye sorar yaşlı. "Korktum. Mümkün olduğu kadar hızlı bir sekilde kaçtım . Kaplan beni kovalıyordu. Tam beni yakalayacağı sırada şansım varmış ki uyandım..."Yaşlı Senoi cevap verir:"Hımm.fena değil. Fakat daha iyi olabilirdi. Bildiğin gibi rüya kaplanı gerçek bir kaplan değildir. Sana hiç bir sey yapamaz. Eger onunla tekrar karşılasacak olursan, bu söylediklerimi düşün. O zaman kıpırdamadan dur. Korkuya kapılma, onun uzerine doğru yürü. Ve hala korkun geçmemişse bizi cağır; biz onu hep birlikte kovarız. Korkuyu yenersen kaplanı da yenersin. O zaman bir daha rüyalarına girmez, en azından bir düşman olarak girmez.Bu, Senoi rüya tekniğinin ana kuralıdır: Bir düşman karşısında, bir korku karşısında hiç bir zaman geri çekilmemek. Daima karşı koymak! Düşman karşı konulmaz ise yardım çağırmak ve yardım gelene kadar dayanmak. Rüya düşmanını öldürürsen o senin arkadaşın ve yardımcın olarak tekrar dirilir.Simdi Senoilerin kâbus türünden bir rüyayı nasıl yorumladiklarına bir bakalım:Bir çocuk, bizlere pek yabancı olmayan; "boşluğa kayma veya düşme rüyası" gördüğünü söylediği zaman ona şoyle denir: "Mükemmel, bu görülebilecek en güzel rüyalardan biridir!" Fakat çocuk itiraz eder:"Bu mükemmel değildi, dehşet vericiydi. Düştüm, düştüm ve sonra yere çarpınca uyandım.." Çocuğa tekrar bir düşüş rüyası gördüğü takdirde ne yapması gerektiği anlatılır: "Bu tür rüyalar fevkalade imkanlar sağlarlar. Bir kere orada derinliğin iyi ruhları vardır. Onlar aşağıda seni beklerler ve yere yumuşak bir şekilde inmeni sağlarlar. Onlar seni tanımak, sana imparatorluklarını göstermek ve sana hediyeler vermek isterler. Fakat sen bambaşka bir şey de yapabilirsin. Bu düşüşten,süzülme uçuşuna geçebilirsin, sanki uçan bir sincap veya uçan bir kurbağa gibi;yapacağın tek şey çok uzaklara doğru süzülmektir, nereye istersen."Bu ise, bir Senoi çocuğuna aşılanan ikinci ana düşünce oluyor: Bir ruyanın negatif yanını pozitife çevirmek ve zevkli hale getirmek. Senoi rüya manipulasyonunun üçüncü ana kuralına geldik. Bunun amacı, rüya görenin yaratıcılığını geliştirmek ve aynı zamanda topluluk ile olan bağlarını kuvvetlendirmektir. Kişiden, rüyaları aracılığıyla sadece hatıralar değil, başkalarıyla paylaşabileceği hediyeler istenir. Geceden gündüze getirilebilecek ve arkadaşlarla paylaşılabilecek bir hediye ne olabilir? Bu bir şiir veya şarkı, bir dans, bir dizayn, bir resim, bir fikir ya da bir problemin çözümü olabilir.Senoi yaşantısı ilkeldir. Onlar için herşey bir ruha sahiptir. Bir Senoi için, rüyasında bir varlıkla karşılastığında bunun gercek bir ruh varlığı mı yoksa kendi tahayyül gücünün yarattığı bir şekil olduğunun hiç bir önemi yoktur. Önemli olan, onun bu karşılaşmada ne yapacağıdır.Rüya gören ile rüya varlığı arasında yakın bir bağlantı oluşursa, o zaman rüya gören kişi, onun "rehberi" olmasını ister. Her Senoinin rehberi(leri) vardır. Fakat bu rüya rehberleri, rüya görene göre üstün sayılmazlar, aksine onların çocukları olarak nitelendirilir.Toplantı odasında rüya görüşmelerinde rüya hediyeleri sunulur, görüşler belirtilir ve eleştiriler yapılır. Çalışma grupları oluştururlar. Bunlar herhangi bir rüya objesini ele alırlar ve gün boyu bunu megerçekleştirmek için çalışırlar.Tekrar bir rüya kuralına dönelim:Bir rüya düşmanı karşısnda hiç bir zaman geri çekilmemek, aksine onunla savaşmak ve eğer gerekli ise onu öldürmek, çocukların bu duygu ile yetiştirilmeleri sakıncali değil midir? Bu onların gündüzleri de saldırgan bir tutum içine girmelerine neden olmaz mı? Senoiler bilir ki,düşmanca veya tehdit edici bir rüya figuru, örneğin, kötü niyetli kaplan,genellikle rüya görenin kendi korkusu ve kendi saldırganlığından kaynaklanan bir yaratıktır. Bu nedenle, rüya düşmanını yenmek demek, kendini yenmek ve iç dünyasında korku ve saldırganlık düğümlerini çözmek demektir.Normal şartlarda batılı insanın rüya hayatı değişmezken, bir Senoi bunu geliştirir ve bu öğretim çok sistematik bir şekilde devam eder. İlk olarak çocuk nesneler ve hayvanlar üzerinde kontrol kazanmayı öğrenir, sonra bunlarla aynı seviyede olduğunu hissettiği şekiller ve en son olarak da otoriter şahıslar ve Tanrılar gelir. Bu, başka şifa öğretilerinde ve C.C.Jung'un analitik psikolojisinde gelişmenin hedefi olan kişilik'te amaçlandığı gibi, ruhsal güçlerin uyum surecidir.Yaptıkları araştırmalar sonucunda Senoi halkını tanımış olan arastırmacılar, literetürde, Senoiden daha barışsever ve demokratik bir başka halkın tanınmadığı görüşünde hemfikirdirler.Kaynak: Sevda Yücesoy Uykudaki Bilgelik Rüyalar .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 İnisiyelerin Rüyalara Bakışı:Dr. Bedri Ruhselman (1898 - 1960)Ruh ve Kâinat'tan aktarımlar:İmajinasyonun Önemi Hakkında"İmajların ruhumuzda nasıl nesnel birer değer edindiklerini incelemek hakikaten ilginçtir. Ve bu incelemenin ilerlemesi, bizi birçok yeni düşüncelere götürür.. Gündüz ruhta, şuurlu veya şuursuz, yerleşmiş olan bir imaj; yan maddi güdülerin tesiri altında, bazen olduğu gibi, bazen de sembolik sahneler içinde canlanır. Rüyalarda da hal böyledir. Ve insan bunları, kendisinin veya başkalarının imajinasyonları ürünü olduğunu düşünmeden bir realite olarak kabul eder ..""Şu halde imajinasyonunu iyi inceleyerek, onu şu veya bu yolda kullanma imkânlarını daha kolay bulmuş oluruz. Bu kazancın dünyadaki tecrübe hayatımız üzerinde büyük ve faydalı tesirleri olacaktır. Ve bu faydalardan biri de, yaptığımız işler kadar, tahayyül ettiğimiz işlerden dolayı da vicdanımıza karşı sorumlu olduğumuzu öğrenmektir ..".. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 Ergün Arıkdal (1936 - 1997)MTİA Dernek BaşkanıMakale ve Konferanslarından derleme:Metapsişik Açıdan Rüyaların Temel Sebebi:"24 saatlik zaman dilimi içinde, uyumak zorunda olduğumuz bir süre vardır; bu süre içinde de rüya görmekteyiz. Rüya safhası aşağı yukarı bir buçuk saattir. Bu, bizim bir gecede toplam rüya görme süremizdir. Halbuki siz o bir buçuk saatlik sürede gördüğünüz rüyalarınızda dünyayı yaşayabilirsiniz. Aslında insan rüya görmez, rüya ona gördürülür, Uyku pasif bir hal, irade dışı bir olaydır ve ruhsal dünyanın bize uzattığı yardım elidir.""Esasında rüyalar konusunu; şuur altı, şuur dışı ve üst şuur tarzında üç yönlü olarak açıklamamız mümkündür. Yüz yıllardan beri gelen kaynağı ve sebepleri konusunda araştırmalar yapılmakta olan rüyaların ortaya çıkışında öncelikle fizyolojik bir unsur söz konusudur. Şuuraltımızda birtakım malzemelerimiz vardır. Bunlar bize sağlığımız hakkında birtakım ihbarlarda bulunabilirler; özellikle sağlıkla ilgili rüyalarımızın birçoğu bize şuuraltımızdan aktarılır, Çünkü bedenimiz kendi mekanizmasının nasıl çalıştığının adeta farkındadır. Bu rüyalar, sembolik olsalar da örneğin 'gıdana, böbreğine dikkat et' tarzında uyarıları apaçık ifade ederler. İnsanın bedeni ile ilişkili olarak bir takım uyaranlar, şuuraltındaki bir takım mekanizmaları harekete geçirerek bize bu şekilde çeşitli haberler iletebilirler. Bu uyaranlar içinde en yakın çevremiz, toplum,dünyanın kendisi ve kozmos olabilir. Sürekli bir şekilde tesir altında bulunduğumuzdan dolayı, bu etkilerin yorumlarını rüyalar halinde görebiliriz." .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2013 .. "Birçok rüyamız şuurdışı bir merkezden, kollektif şuurdan gelebilir; insanların birbirlerine yaptığı etkiler ile çevrenin insanlar üzerine yaptığı etkiyi hissedebilmek şeklinde ortaya çıkabilirler. Bu, bir tür duyulardışı algılama ile tanışmanın şeklidir.""Bütün bunların dışında üst şuur dediğimiz, yani üstün şuur sistemlerine ait bedensiz varlıkların yapmış oldukları büyük yardımlar vardır. Bedensiz varlıkların en büyük işlevi: yaşamakta olan ve bedene bağlı bulunan varlıkların ruhsal tekâmüllerine yardım etmek; kolaylık sağlamak, hizmet etmek, yolunu açmaktır.""Rüyalar temelde plân meselesidir; bizler kendi plânımıza birçok bağlarla bağlı varlıklarız ve rüyalarımızın temel kaynağı, ruhsal plânımızın bize ilettiği birtakım temel etkilerdir. Varlık için asıl tesir kaynağı, kendi plânıdır ve varlığa kendi plânından sürekli bir biçimde bir beslenme, bir destekleme yapılır. Aslında rüya, bir süper duyulardışı algılamadır. Duyulardışı algılama;duyularımızla, onların yardımıyla elde etmediğimiz birtakım tesirleri, enformasyonları alabilmek demektir. Bu bilgiler, duyulara bağlı olmayan bir sistemden gelirler; duyuların kavrayamayacağı, duyularımızla anlayamayacağımız bir boyuttan bize aktarılan tesirlerdir.""Metapsişik açıdan, uykunun en büyük özelliği budur. Bedensel dinlenme, kasların kendine gelmesi, fiziksel enerjilerin vücut içerisindeki dağılımında dengelerin yeniden kurulması, kalbin istirahat etmesi gibi özellikler de söz konusudur ama bu sürece metapsişik açıdan bakıldığında, uyku; kendi planımızla bütün ilişkilerimizin kısa dönemler içerisinde gözden geçirilmesidir. Bu şekilde, bize planımızla bağlantımızı gözden geçirebilmemiz için sürekli bir fırsat yaratılmıştır." .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2013 .. "Aslında biz insanlar ruhsal dünyanın dışında değilizdir; mevcudiyetimiz de zaten ruhsal dünyanın içindeki bir mevcudiyettir. Çünkü ruhsal dünyadan ayrı olrak kendi varlığımızı sürdürmemiz mümkün değildir. Dünyada olmak, bedenlenmiş olmak; ruhsal dünyadan ayrılmış olmak anlamına gelmez. Nasıl ki planımızdan ayrı değilsek, ruhsal dünyamızdan da ayrı değiliz. Şu anda hepimiz, şu anki halimizle bile, ruhsal dünyanın içinde var olmaktayız. Kısaca, gerçek mevcudiyetimiz oradadır; burada ise onu temsil eden birtakım görüntüler vardır. Hayatın kendisi temelde fizikî bir yaşam değil, ruhsal bir yaşamdır. Bizler de dünyadaki bütün oluşumların ilk prototiplerini öte alemde kendi yaratıcı imajinasyonumuzla meydana getirmiş olan varlıklarız. Bugün hangi konumda bulunuyorsak, evvelce biz bunları zaten tasavvur etmişizdir. Şimdi, düşündüklerimizi yaşıyoruz.""Rüya; ister şuur altı, ister üst şuurdan olsun sürekli gelen tesirin/bilgi akışının, klişeler, imajlar haline gelmiş şekillerinden ibarettir. Rüyalarda verilen bilgi müphemdir; açık ve seçik ve aynı zamanda alışılmışın dışında bir mekanizma, rüyalarda daha belirgindir. Rüyaların büyük bir kısmı nefsani olmaktaysa, diğer büyük kısmı, o kişinin kendi şuuraltından kaynaklanmaktaysa da öyle rüyalar vardır ki, ruhsal varlıkların ikazları ve bilgi aktarışlarıyla ilişkili olan belirli bir frekansta ayarlanmış bazı yayınların bizim tarafımızdan yakalanmasından ibarettir. Başka bir deyişle, üstün şuurumuzun bize yol göstermesidir. Vicdan ve şuur bakımından bir gelişme içinde bulunuyorsak veya bu gelişmeyi hazırlayacak sürekli çabayı gösterebiliyorsak; üst şuurumuz bize birtakım yardımlarda bulunmaya başlar. Üst şuurumuzun benliğimizdeki değişiklikleri, ne durum da olduğumuzu veya nereye doğru yol almakta olduğumuzu arada bir hatırlattığı rüyalar, eğer onları doğru değerlendirebilirsek, bize çok büyük yardımlar sağlarlar. Böyle rüyalar yolumuza ışık tutarlar... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2013 .. Perisprital EnerjiDemek ki, rüyalarımızın temel sebebi ve asıl kaynağı;ruhsal planımızdan bize aktarılan çeşitli tesirlerdir.Bu tesirler, kendi ruhsal bünyemiz tarafından çeşitlikademelerden geçirilerek alınırlar.Bizler, sadece fizik bedene sahip varlıklar değiliz;fizik bedenle ruhsal özümüz arasında aracılık ederektesir alışverişinin en iyi şekilde yapılmasını sağlayanara planlar vardır.Bu ara planlar, örneğin Hindu sisteminde, astral, esiri,mantal ve kozal gibi isimler almışlardır. Temelde bunlartesir geçiren birer alandırlar. Üst üste giyilen elbiselergibi düşünülmemelidirler; frekansı yüksek bir enerjinin,titreşimi daha düşerek alçalan frekanslar halinde biryere iletilmesine benzetilebilirler.Örneğin; bu süreç, çok yüksek bir elektirik gücünün,evimize gelene kadar transformatörler aracılığıyladüşürülmesine benzer; her düşürülüş, ayrı bir araçgerektirir. Bu örnekteki gibi, enerji düşürücü her birtrafoyu; bir psişik araç, bir alan olarak düşünebiliriz.İşte astral, mantal veya kozal beden denilen olgular,aslında enerji düşürücü alanlardır.Bu kademelerin genel ismi ise "perispri" dir.Perispri, ruh varlığının madde alemine uzanmasısırasında kullandığı en büyük araçlardan biridir.Tabi ki, ruhsal enerji ile hayat enerjisi arasındakibu geçit çok marifetli bir araçtır; kendine has birşuuru vardır.Perisprital şuur aslında çok kıymetli bir şuurdur;fizik dünyada; kişisel perisprital şuurumuzunfarkına varabilsek, fizik engelleri bir anda yokederdik, herhangi bir şey artık bizim için engelolamazdı.Perisprital enerji, kendi planından almış olduğuetkileri dönüşüme tabi tutarak fizik boyuta aktarır.Artık fizik boyuta aktarıldıktan sonra, tesir, bizimbildiğimiz bazı prosedürlerden geçerek görünümlerkazanmaya başlar ve bu etki, bazen beynin yaptığıfaaliyetlerden dolayı, rüyalar halinde ortaya çıkabilir."** **İnsan maddî bedende enkarne olmuş, yani maddî bi beden kapsamında "Can" taşıyan Spirit'tir.Spirit; Bi anlamda Can; diğer bir ifade ile Enfüs'tür.Enfüs ise; İnsan varlığının ilham alan öz' üdür.İlham; esin, vahy ve bir anlamda rüya olarak te'vil edilebilir. Çünki, ilham, rüyalar aracılığı ile de insana ulaşır.İlham alan bir öz'ü, fizik bedeninde taşımakta olaninsan varlığı, bu operasyonun gerçekleştiği akışkanve görünmeyen bir ortam/belki bir okyanus ilesarmalanmıştır.İşte bu kuşatıldığı "investment", bi anlamda "peri"olarak kabul edilebilir.kişisel ** ** Kur'an Rad: 13/11 "Her bir kişi için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini/enfüs'lerinde birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez." .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2013 . Karmik DoğamızRüyalarımızın bir diğer kaynağı kendimiziz: doğrudan doğruya kendi varlığımızdan yine kendimize aktarılan rüyalarımız da vardır.Her varlık öncelikle büyük bir karmik dosyaile doğar: yapılması gereken, yapmış olduğuveya yapacağı şeylerin bütün planlarını dayanında taşır. Her birimiz oldukça arif, bilgili, tecrübeler geçirmiş varlıklarızdır.Çünkü, doğuştan ruhsal enerjiyi kullanabilen,varlıklar olduğumuzdan, belki de milyonlarcaseneden beri bu uygulamayı yapan varlıklarız. Dünyaya her doğuşumuzda maddeye dönüponun tecrübesini almak, onda bir titreşim farkı oluşturmak için kendimizi feda ediyorsak, bu uygulamaların sonuçlarında da birtakım bilgiler, birtakım olgunluklar, birtakım irfan da bizimle beraber gelir.Her varlık bu karmik dosyaya mutlaka sahiptir.Demek ki doğduğumuzda büyük bir bilgi yüküyle geliyoruz.Ancak, iç hazinemizde/enfüs'te mevcut olan buöz bilgiden ihtiyacımız olduğu oranda yararlanma hakkını henüz elde etmemiş olabiliriz: ihtiyacımız vardır ama daha henüz kullanmaya layık değilizdir. Hak verilmiştir ama kullanma yetkisi verilmemiştir. Hak: bizim o bilgiyi muhafaza etmemizdir.Bu bilgiler perisperital hafızamızda yerleşmiş, vebütün hücrelerimize kadar inmişlerdir ama bunları kullanma hakkı henüz verilmemiştir. Tıpkı bir silah satın almış ama bunu kullanma ruhsatını henüz edinmemiş oluşumuz gibidir.Bu bilgilerin bir kısmı, liyakatimiz arttığı sürece, muhakkak bir dış sebep olmaksızın ve zaman içerisinde şuur eşiğimizden atlamak suretiylearka kapıdan şuur düzeyimize girerler.Bu, rüyalardaki sembolik dünyamıza bizde olanbirikmiş birtakım bilgileri aktarabiliriz demektir. Bunlar, geçmiş yaşamın tecrübî sonuçlarındanhafızamıza kayıt edilip, saklanmış bilgileridir. . Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2013 . Rüyalar ve Şuuraltı İlişkisiUyku, varlıkların şuuraltı vasıtasıyla birbirleriyle ilişkikurmaları, birbirleriyle bilgi alıp vermeleri için de birvasıta olabilmektedir. Bu açıdan bakıldığında, bedendinlenmesi tarzında açıklanan materyalist görüşün dışında, uyku ve rüyaların metapsişik açıdan önemlibir fonksiyonu vardır.İnsanlar birbirleriyle en güzel bilgi alışverişini, uyku sırasında şuuraltıları vasıtasıyla yaparlar. Şuuraltıilişkisinin rahatça kurulabileceği şartlar uyku durumuile sağlanabilir. Çünkü şuuraltının serbest bir şekilde faaliyete geçebilmesi için şuursal mekanizmaların ve buna bağlı fonksiyonların tatil edilmesi gerekir. Ve butatilin en doğal ve en yaygın yolu da uykudur.Varlık uyuduğunda, şuur ve şuura bağlı fonksiyonlar kesildiğinden, şuuraltı iyi şekilde faaliyet halindedir.Rüyalarımızın, şuuraltı mücadelesinden meydanagelen bir aktivite halinde ortaya çıktığı, bilinen bir gerçektir. Rüyalarımızın ortaya çıkış mekanizması, şuuraltının depolanmış karşıtları ortaya çıkışındanibarettir. Ayrıca biz, dışarıdan, diğer varlıklardanalmış olduğumuz tesirlerle de birbirimizi etkileriz.Nasıl gündüz vakti davranışlarımızla, sözlerimizle,renkle, ışıkla vb. ile birbirimizi etkiliyorsak; ve buşuurlu bir olaysa ve ancak beş duyu yoluyla alınıp verilebiliyorsa, aynı şekilde, beş duyunun dışındakipsişik duyu organlarımız vasıtasıyla bu kez şuurlardeğil, şuuraltları birbirleriyle ilişkide bulunur.Bu ilişkilerin bir kısmı hatırlanır, bir kısmı hatırlanmaz. Çoğu, rüyalar halinde ve sembolik ifadeler tarzında gündüz hatırımıza gelir.Bunlar birer yorumdan ibarettir; aslında olup bitenneydi, ne alındı, ne verildi, bunun farkına varamayız. . Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2013 . Telepatik RüyalarAynı mekanizma telepatik rüyaların görülmesindede işlemektedir.İki kişi (birbirlerine yakınlıkları olması süreci dahada kolaylaştırır) aynı odada ya da ayrı odalarda uyurlarken aynı rüyaları görürler; rüyada ikisi de aynı rolün içerisindedirler, aynı sahnededirler ve uyandıklarında birbirlerinin sözlerini tamamlarlar.Telepatik rüyalar, tamamen teknik bir biçimde parapsikoloji tarafından incelenebilmektedir ve bunları metapsişik araştırma alanının dışında ele almak gerektir.Bu türden teknik olarak oluşturulmuş sembollerin, imgelerin alınıp-verildiği telepatik rüyalar vardır.Bazen değil yanınızdaki insandan, nesliniz ya da ırkınızdan dahi olmayan varlıklardan size ulaşan telepatik rüyalar da vardır.Onların elde etmiş olduğu birtakım bilgileri, sizler telepatik olarak algılarsınız. Bu türden şeyler uyku esnasında daha kolay meydana gelir."Tüm bu olaylar niçin gündüz vaktinde olmuyor da, gece vakti oluyor?" diye sorabilirsiniz.Bedenin hakimiyeti, uyku esnasında ruhsal varlık tarafından daha fazla gevşetilir. Kontrol tamamen vejetatif sisteme bırakılmıştır; bedende o sırada sadece biyolojik bir yaşam vardır. Şuursal yaşam tamamen kapanmış, şuurötesi yaşam başlamıştır. Şuurdışı yaşam, zaten sizin ruhsal dünyayla olan bağlantınızın çok kuvvetlendiği yaşam anlamına gelmektedir. .Böylece bazı rüyaları daha iyi görmek de mümkün olabilir. . Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2013 . Astral Bedenin İzlenimleriUyku sırasında ruh ve beden ilişkisindeki gevşeme;enerji açısından bir gevşemedir, ruhun bedeni canlıtutma ilişkisi devam eder. Fizik bedene enerjetikyönden akış azalır ve de daha çok, fizik bedendenönceki astral bedene kayar. Böylece astral bedeninhayatını yaşamaya başlarız.Astral bedenin izlenimleri, şuurdışı dediğimiz evreyegeçer. Gördüğümüz rüyaların çoğunluğu, çevredenya da günlük yaşamın getirdiği aktüel ve deneyselbilgi birikiminden oluşmuş ve şuuraltından daha çokastral izlenimlerimizden meydana gelir.Astral bedenden gelen etkilerin arasında, yine astralakayıtlı olan daha önceki hayatımızın bilgilerinin aktarımıda vardır. Gördüğümüz bir çok manzaranın ve klişelerin,imajların veya anlam veremediğimiz bilgilerin temelindegeçmiş hayatlarımızdan aktarılan parçalar bulunur ve oparçalar, hızla karıştırılan bir kitabın içinde gördüğümüz hoşlandığımız bir resmin gözümüzün önünden geçişi gibi,kısım kısım klişeler halinde rüyalara aktarılır.Bu hatırlatıcı rüyalar, geçmiş hayata ait yaşantılarımızı aksettirirler. İşin ilginç yanı, kendi egomuzun savunma mekanizmalarının, bu hatıraları, şimdiki zamana uygunhale getirmesidir. Bunlar, içinde yaşadığımız zamanın sembollerine çevrilirler. Bu yüzden hangilerinin şimdiki, ve hangilerinin geçmiş yaşantımıza ait izler olduğunuayırabilmemiz zordur.Ego bu noktada çok güzel bir adaptasyon yapar, çünküegonun yıkılmaması gerekir; eğer o bilgi normal şuurayansırsa insan buna dayanamayabilir, büyük bir kaosiçine girebilir.Bu nedenle gayet akılcı bir telafi mekanizması çalışır;bu nedenle bu rüyalara 'telâfi rüyaları' da denmektedir.Bu rüyalarda vicdani pişmanlıklar ve suçluluk duygularıuygun ve çok güzel semboller ve klişeler halinde ortaya çıkmaktadırlar. . Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2013 . Rüyalarda Sansür: Bir Tür Savunma MekanizmasıRüyalarımızın birçok yerinde kesilmeler, anlaşılmayan,duyulamayan sesler, mırıltılar olduğuna şahit olmuşuzdur.Birdenbire rüyamız anlaşılmaz ve acaip bir hale girmiş olur;bu şekil değiştirme rüya yapımının bir ürünüdür. Birçok rüyaiçeriğinin şok yaratacak yapıda olması onun bastırılmasınıgerekli kılmaktadır. Bu durum için verilecek bir örnek, olağanüstü durumlar sözkonusu olduğunda basın organlarının sansürlenmesi olabilir.Bakarsınız ki, elinizdeki gazetedeki bazı cümleler kaldırılmış,yerinde boşluklar bırakılmıştır. Biz, bunun sansür olduğunubiliriz; nerede boşluk varsa orada sansür kurulunun hoşunagitmeyen bir şey olduğu anlaşılır. Elbette ki siz bu sansürübeğenmezsiniz, çünkü belki de haberin en ilginç yeri orasıdır.Ama bazı durumlarda sansür kurulu cümlede atılacak bir şeybulamaz. Çünkü hangi ifadelere itiraz edileceğini bilen yazar,asıl yazmak ve duyurmak istediği bölümde bazı değişmeleryapar; ifadeyi yumuşatır, bazı referanslar verir ve de imalaryapar. Bu durumda, sayfanın üzerinde boş bırakılmış yerleryoktur, fakat ifade hayli karışık ve yuvarlanmıştır; yine dedikkatli bir okuyucunun yazarın aslında söylemek istediğinianlaması mümkündür.Rüyada açık kalan yerlerin, anlamsız, kopuk kopuk, sessiz,mırıltılı kısımların, tıpkı bu örnekteki gibi, sansüre kurban gittiklerini söyleyebiliriz. Şuuraltı düşüncelerinin içine nüfuz edebilmemiz için belirli bir direnmeyi aşmamız gerekir. Bu direnme, sansürden başka bir şey değildir ve gücü bazen az, bazen çok olabilir.Sansürün gücü; rüyadaki her unsura göre değişmektedir.Açık ve örtülü rüyaların karşılaştırılması; bazı gizli unsurlarıntamamen ortadan kaldırıldığını, bazılarının da değiştirildiğini,bazılarının görünen içeriğe değiştirilmeden, hatta daha daşiddetlendirilerek sokulduğunu göstermektedir.Sansürü doğuran eğilimler, rüyayı gören kişinin farkında olanmuhakemesinin/idrak ve yargısı ile uygulayacağı şeylerdir.Rüyadaki sansürün eğilimleri, kişinin içsel eleştiri standartları yönünden tanımlanabilir. Bu eğilimler, sürekli itiraz edilebilir yapıdadırlar; ahlâki, estetik, sosyal yönlerden kişiyi inciticitürdendirler. Düşünülmeye bile cesaret edilemezler, üstelikdüşünülse bile nefretle düşünülürler. Rüyalarda ancak bukadar çok şekil değiştirerek ifade edilebilen, sansür edilmiş arzular; rüyayı görmekte olanın egosu, her gördüğü rüyadakendini gösterdiğinden dolayıdır ki, semeresiz ve insafsız bir egoizmin ifadesidirler. . Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2013 . Aslında rüyaların yapısında hiçbir fesatlık yoktur. Aksine, bazırüyaların uygun olan arzuları tatmin etmeye ve acil bedensel ihtiyaçları yerine getirmeye yardımcı olduğunu biliyoruz. Bu rüyalarda şekil değiştirme biçimindeki sansürün pek mevcut olmamasının nedeni, buna gereksinim duyulmamasıdır; çünkü görevlerini 'ben' in estetik ve ahlâksal eğilimlerini incitmeden yaparlar.Şekil değiştirme derecesi de iki faktöre bağlıdır: Bir yandan,sansür edilmesi gereken arzu ne derece şok yaratıcı ise şekildeğiştirme o kadar şiddetli olacaktır. Öte yandan sansür etmeeğilimi de çok şiddetli olabilir.Örneğin; tutucu ve utangaç büyütülmüş bir genç kızda cinselarzuların rüyaya girmesi, şiddetli bir sansüre tabi tutulur.Rüyanın şekil değiştirmesi, tamamen sansürün işidir ve uykuesnasında bizi rahatsız eden arzularımız devamlı bu sansüretabidirler. Uykumuzu fena eden, bozuk rüyalarımızın şeklinideğiştirmemiz için, sansür işlem sistemini aktifleştirmemizeneden olan arzularımızın niçin geceleri ortaya çıktığını kesinolarak bilmiyoruz, zaten bu nedenle bunlara 'şuur altındadır'deriz. Yine de ve daha önce gördüğümüz gibi arzular sadeceşuur altında olmaktan çok daha ötedirler.Rüyaların sansür edilmesiyle ilgili olarak incelenmesi gerekenbir diğer konu da, kişideki evrim isteğinin etkinlik derecesidir.Uyku; ruh ve beden ilişkilerinin yumuşadığı devre olduğundanşuurun kararması; şuuraltı ve yüksek şuurun serbestleşmesine,evrensel tesirlerle ilişki kurmasına sebep verir. Böylece alınan tesirlerin, yardımların ve bilginin, şuura aksedip aksetmemesi, onların kişinin şuur sahasına olan yakınlıklarına bağlıdır.Bizlerin, bedensel şuur içeriğimizin, tesir kapasitesi ve niteliğibelirlidir; ancak buna uygun olan ve o seviyede olan tesirlerinoluşturduğu imajları şuurumuza aktarabiliriz.Bu imajların arasında içeriğine hemen nüfuz edemeyeceğimiz,o an için etmekte fayda olmayan, bizi hazmedemeyeceğimiz durumlar içinde bırakabilecek olanlar, ya yüksek şuur ya da idareci varlıklar tarafından sansüre uğratılabilir. İşte mevcut sansürlemenin ardından genellikle sezgisel olan bir arta kalış mevcuttur ki, bu da kişiyi, düşünmeye ve yorumlamaya sevk etmek içindir. . Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2013 . Aynen Gerçekleşen Rüyalar:Rüyalarda görülen bilgiler genellikle açık seçik bilgiler değildir; çoğu klişelerdir ve imajlardır, rüyayı gördüğümüz anda apaçıkbir şeyler bulamayabiliriz ama bizler gelişip değiştikçe verilenbilgiyi anlayabiliriz. Bu bilgi bizleri çabadan alıkoymamak içinaçık seçik verilmez. Ama apaçık rüyalar da vardır; bu durumda astral seyahat sonucunda şuuraltına aktarılan birtakım duyular ve bunların rüya halinde ortaya çıkmaları söz konusudur.Bu türden rüyalar fizik planda üç gün, beş gün sonra, ve hatta bazen sizler tamamen unuttuktan iki sene sonra aynen tekrar ederler, yaşanırlar ve siz donakalırsınız, ve 'Ben, bunları adım adım biliyorum. Rüyamda da böyle böyleydi' dersiniz. Rüyayı aynen yaşayabilirsiniz."Aslında, bu durumda rüyayı gören kişi, bir astral seyahattendaha çok durugörü durumuna girmiş gibi olur yani bu durumu yaşayan kişi, zamanı seyreden insanın hızına girer ancak bunu uyku sırasında yapar. Bunu, uyku olayı dışında, başka bir şeye konsantre olma suretiyle yapan gerçek durugörü medyomdan farkı, rüyayı gören kişinin bu sırada uyuyor olmasıdır.Bu prosedür aslında kendi var1ığırnız içinde hep işlemektedir.Bir çok şeyi, daha önceden bilebilirsiniz fakat siz bunları ancak, sadece sizin ihtiyacınıza değil, çevrenizde bulunan insanların ihtiyaçlarına da uygun olan zaman ve mekan oluştuğu zamanrüya halinde tekrar görmeye başlarsınız. Rüya aslında size biray, birkaç ay veya bir sene evvel verilmiştir, ama ancak sizin hazır olduğunuz zaman gelince size gösterilir. Rüyalar bazen eleştiri ve bazen ihtar mahiyetindedir; önceden yapılmış olanbir kayıt gibi aniden ekranımızda görünür ama aslında o çok önceden rezerve edilmiştir. O kendi bilginizdir; o sizde zaten mevcuttur. Sonradan şuur altına aktarırsınız ama bunun; sizeen gereken zamanda sadece sizin için değil, çevreniz için de uygun bir zaman-mekan birleşmesinde ve tam ortalanması gerekir. Bunlar ancak o zaman rüya olarak gözükürler; işte bu nedenle rüyalarda 'tesadüfen, rastgele gördüm' diye birşey söz konusu değildir, rüyanın görüldüğü zamanın da çokönemi vardır.Bu, toplumun içinde bulunduğu durumla da çok ilgilidir.Rüyalarda jeolojik olayları, keşifleri, depremleri veya toplumiçindeki insanları ilgilendiren olayları da görebilirsiniz. Bunlar, insanların kendi yapılarıyla alakalıdır ve bunun önüne geçmek mümkün deği1dir çünkü insan varlıığının kendi bünyesinde bu yetenekler mevcuttur. İnsan bu titreşimleri aldıkça geçmişten veya gelecekten bütün etkileri alabilir. Örneğin: Titanik faciası gelenekselleşmiştir; dünyanın birçok yerinde insanlar bu olayı önceden hissetmiştir, büyük bir geminin batışunı, ismini dahi bilmediği halde gören insanlar vardır. İşte bu nedenle, rüyaları muhakkak kayıt altına almak lazımdır. . Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 15 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 15 Aralık , 2013 . Prekognisyon RüyalarıOlayların önceden görüldüğü rüyalarda prekognisyonvardır. Önceden bilmenin temelinde, varlığın kendiplanı ile ilgili olmak üzere, kendi maddesel hayatınıngenel bir deterministik (karmik) haritası yatmaktadır.Karma terimi ile kastetmeye çalıştığımız şey, sebep-sonuç bağlantılarının sonuçlarıdır. Değişemeyecekbazı sonuçlar vardır ve bizler ancak değişemeyeceksonuçları önceden bilme konusu içerisine alabiliriz.Bu durum, çok yönlü bir çalışmanın sonucunda oluşur;söz konusu varlığın kendi özel bilgisiyle ve muhakkakki kendi planından aldığı yardımlarla ilgilidir. O varlık,zaten prekognatif olayın perisperital bilgisine sahiptir.Olay fizikte teşekkül etmeden önce, diyelim ki, astralya da esiri alemde meydana gelmiştir. Rüyayı görenkişi, bunun imajinasyonlarını bilen-gören bir varlıktırve yeryüzünde bu bilgisinin bir uygulaması olarak bir prekognisyonda bulunmuştur. Bu önceden bilişlergenellikle ani olarak ortaya çıkarlar, söz konusu kişiler herhangi bir kutsallığa, herhangi bir dini makama sahip olmayan herhangi birer insandırlar. Ancak bu önceden bilişlerin çok azı bir belgeye bağlanmıştır.Önceden biliş hali, ister birdenbire konuşulup söylensin,ister rüyada görülsün, gelecekteki bir olayı muhakeme yürütmeden bilmek olduğunu belirtrnek gerekir. Prekognisyonda herhangi bir muhakeme gücü yoktur;bu, zihnin hükmü değildir. Bu büyük bir akli sezgidir;duygusal bir sezgi değil, aklın bir sezgisi olmak üzere birdenbire ortaya çıkar, görülür veya anlatılır. Bu enerjiöyle bir taşar ki, bazı insanlar farkında olmayabilir ve ne söylediklerini çoğu kez unuturlar;ardından 'Sahi, öyle mi dedim?' derler. Onların etrafındaki insanların buna karşı uyanık olmaları ve bir zabıt tutmaları gerekir.Ancak bir de, önceden bilme konumuzun dışına çıkmasına rağmen, değişmek zorunda olan, değişebilirlik taşıyan her sebeb-sonuç bağlantısının bazı varlıklarca önce bilinmeside söz konusudur. Çok zayıf bir ihtimal gibi görünmesine rağmen olması muhtemel olanı da önceden biliş şeklinde ortaya koyan kişilere ait tarihi örnekler vardır; Tevrat'taya da İslam tarihi içerisinde din ya da tarikat büyüklerinin rüyalarında sebep ve sonuç zincirine göre mutlaka olması gerekenin olmayacağı, karma münasebetlerinin dışınataşan sonuçları ifade eden ve çok zayıf bir ihtimal olarak görünmesine rağmen aynen meydana gelebilmesi olayıile ilgili bazı ifadeler vardır. . Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 15 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 15 Aralık , 2013 . Kehanet veya prekognisyon rüyalarının çoğu, bazışeyleri hatırlatıcı rüyalardır. Aslında her iki durumdada, varlığın perisperital olarak bildiği şeyin bir kısmı,varlığın kendi bilgisinden dışarı taşımaktadır;Bu taşmalar, kendi bilgisinin sonucunda elde ettiğirüyalar tarzında ortaya çıkarlar. Bu bir bilgi iletişimidir;kendi planı da bu bilginin ortaya çıkması için o varlığayardım etmiştir. Bu yardımın nedeni fizik plana, yanibedene bağlı olma halinin unutma tarzında birtakımriskler taşımasıdır; o araç her zaman iyi bir şekilde çalışmayabilir, araya birtakım iğvalar, yan etkiler,karışık etkiler girebilir.Biliyoruz ki, durugörü medyomları eşya ile ilgili tesirleri, olguları vizyon halinde algılarlar. Psikometri medyomlarıda hem vizyon hem de hisler halinde aynı şeyin farkına varabilirler ve bir şeyin geçmişi veya geleceği hakkındabilgi sahibi olabilirler. Bu aslında bir çeşit kayıt okumadır. Yakın veya uzak bir gelecekte olacak olan bir olayın imajlıimajsız, kendiliğinden bilinmesi de prekognisyondur.Geleceğin zaman açısından uzak veya yakın olması hiç önemli değildir; vizyon halinde de olabilir, içe de doğabilir; çok güçlü bir şekilde önsezi tarzında da hissedilebilir.İşte, tüm bunlar uyku durumunda da oluşabilmektedir.Bir insanın, hiçbir endişe duymadan, şuurunda herhangibir yere itilmiş, çözümlenmemiş tortu şeklinde bir sorunuolmadan gece veya bir şekerleme esnasında rüyasında (mutlaka normal bir şekilde gece uykusuna yatmak değil, gündüz vaktinin herhangi bir zamanında ruh ve beden münasebetinin tatlı bir şekilde gevşediği an da olabilir,) birdenbire kendisiyle hiçbir ilgisi olmayan yığınla imajın gözünün önünden geçivermesi ve sahneler halinde bazıdüşüncelerin ortaya çıkması da söz konusudur. Bugünrüya laboratuarlarında yapılan çalışmalarda bu imgelerin ortaya çıkışının, uyku ile uyanıklık arasında ya da uykuya geçiş evresindeki alfa ritmiyle bir zihin eyleminin ortaya çıkışına denk geldiği anlaşılmaktadır. Zihin alfa ritmi ile çalışmaya başladığında 'duyular dışı algılama' için uygunbir ortam meydana gelmektedir.Yapılan deneylerde, bir kişinin ruh-beden bağlantısını gevşetecek bir hale geçmesi için alfa ritmine girmesi gerektiği belirlenmiştir, böylece medyomsal tezahürler ortaya çıkabilmektedir. Prekognisyon, bu gevşemeninen yoğun olduğu bu uyku durumunda çok daha kolay meydana gelebilmektedir. Böylece rüyalar aracılığıyla geleceği bildiren haberler alınabilir; zaten bu tür rüyaları gören kişinin doğasında medyomluk vardır, bu yetenek,doğal bir şekilde, rüyada ortaya çıkar.Rüyalarda görülen olayların çoğu, sembolik bir tarzda verilirler, İnsanlar bazen bunu fark edemeyebiliyorlarve yanlış yorumluyorlar. Kehanet meselesi aslında biryorum meselesidir; unutulmaması gereken nokta, rüya görüldüğü sırada uyku şuuru içerisinde bulunduğumuziçin şuurdışı bir durumun mevcut olmasıdır.Bu durumda da yorumun nasıl olacağı elbette ki pek belli olmaz.Bu, önemli bir noktadır. . Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 16 Aralık , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 16 Aralık , 2013 . Haberci RüyalarRüyalarla psişik konular bazen birbirine karıştırıla bilmektedirler;genellikle birçok vizyon, rüyet dediğimiz birçok algılamalar rüyazannedilebiliyor. Fakat haberci rüyalar üzerinde durmak lazım.Bazı rüyalarımızda muhakeme gücümüzü aşan birtakım sonuçlar,mesajlar bizlere önceden bildirilebilmektedir. Birtakım şeyleriönceden görüyoruz, anlayabiliyor ve gelecek hakkında çok güçlütahminlerin ve rastlantıların çok dışında olan birtakım sonuçlaravarabiliyoruz. Önceden bilmenin çok çeşitli varyasyonları vardır;ister doğrudan söylemek ve ister rüya tarzında olsun, orada birhabercilik, bir ihbar vardır. Bu tür rüyalara daha ziyade "habercirüyalar" denmesinin nedeni de budur. Hassas bir insan rüyasındabirtakım etki ve bildiriler alabilir ki haberci rüyaların asıl maksadıda budur ve birçok insan farkında olsun ya da olmasın bu konuylailgili rüyalar görmüşlerdir.Haberci rüyaların prekognisyon temeline dayandığını belirtmiştikama bunlar gerçek birer metapsişik vakadır. Rüyada gördüğünüzşeyin, detaylarına varıncaya dek aynı tarzda oluşması üzerindedurmamız lazım. Zamanı, anlayış bakış açımıza göre düşünecekolursak, henüz ortaya çıkmamış bir zamandaki olayları ne kadaralgılamaktayızdır?Metapsişik araştırmacı Charles Richet, prekognisyon konusundaşunları söyler:"Varılan yegane netice, önceden bilme, önsezi/precognition'un mevcut olduğu sonucudur.Bu gücün olağan dışı ve görünürdeki acayip yanını kesinlikle kabul etmemiz gerekiyor. Çünkü bu akıl almaz ve görünürdeki olağan dışılık, bilime tamamen ters düşen bir iş. Bilim böyle bir şeyi kabul etmez. Ama bunun olağan dışı, akıl almaz olduğunu kabul etmek zorundayız." Haberci rüyalarda insanın yeteneğinden çok rehber varlıklar veruhsal idareci varlıkların etkisi olduğu tahmin ediLmektedir. Bu,en son yapılan araştırmalarda daha belirginleşmiştir ve bundanböyle mesele, felsefi veya inanca bağlı bir iş olmaktan çıkmıştır.Gerçekten de haberci rüyalardaki çoğu bildiriler, bizim dışımızdabulunan bedensiz şuurların bize uyguladıkları bir takım aktarım/ilhâmlar tarzındadır; çünkü zaman ve mekânı aşan ancak onlarolmaktadırlar. Bizler zaman ve mekana bağımlı olan insanlarız,kendimizi zaman veya mekan illüzyonundan kurtarıp, bağımsızhareket edemiyoruz. Fakat, zamanın ve mekânın yanıltan/hatayaptıran bağlarından kurtulmuş, dünya zamanı ve mekanındansıyrılmış olan, fakat dünya zaman-mekanı ile istedikleri zamantesir/etki bakımından endüktif/inductive tarzda ilişki kurabilenidareci varlıklar vardır.Bu varlıklar insanların gelişimini/tümevarım süreçlerinde onlarayardımda bulunmayı üzerlerine vazife olarak almışlardır.Zaman kavramını/vision düşünün; zamanın oluşumu, bir treningeçişi gibidir. Fakat zamanı normal bir şekilde kontrol edebilen/gözlemleyebilen varlıklar için trenin burada, B noktasında ya daA noktasında oluşu arasında hiçbir fark yoktur; çünkü beyin A'yıve B'yi aynı anda görmektedir.Dolayısıyla, önceden görme/prekognisyon meselesi de, rehber varlıkların, rüyayı gören kişi ve kişilerin liyakat ve gelişimlerine uygun olarak bazı bilgileri rüya tarzında sunmalarıdır.Bazılarının trans halinden, bazılarının içinin saflığından istifadeederek bilgileri vizyonlar, kelimeler, düşünceler, hisler tarzında aktarmaktadırlar.Haberci rüyaların önemli niteliklerinden biri çok ısrarlı oluşlarıdır. Hiç farkında olmayız ama bu rüyaların üzerimizde hayli tesiri olur, hep hatırımıza gelirler; bir türlü unutamayız, kendilerini süreklibize hatırlatır dururlar. Hatta üzerinde durdukça, eğer sembolik bölümler varsa, bunlar sembolik hallerinden çıkarlar ve işin aslı görünür; rüyanın bize ne anlatmak istediğini anlarız. . Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.