Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Neill ve ögretim yolu...


Misafir birce

Önerilen İletiler

Summerhill Londra`ya 150 kilometre uzaklikta Leiston kendinde 1921 yilinda kurulmus kücük bir yatili okulun adidir.

 

Okulun kurucusu A.S. Neill karisi ile birlikte yepyeni ve köktenci bir egitim uygulamak amaciyla bir okul acmayi tasarlamislar. Tek bir düsünceyle yola cikmislar: Okula uyan cocuklari egitmek degil, cocuklara uyan bir okul kurmak.

 

Öyle bir okul düsünün ki orada otorite, disiplin, ceza, ev ödevi, ders notu, sinif gecme ve sinav yok. Derse girip girmemek, istedigi dersi secip secmemek ögrenciye birakilmis. Belli saatlerde yatip kalkmak da yok.

 

Böyle bir yere okul adi verilir mi? Herseyin cocuklarin keyfine birakildigi bir ortamda egitim ögretim olur mu? Olursa ne denli basarili olur? Böyle bir deney ne kadar sürebilir? A.S. Neill ve karisi böyle bir okulun basarili olabilecegini ve kisa sürede dagilmayacagini kanitladilar.

 

Böyle bir okul acmak yüreklilik ister, diyenlere Neill`in verdigi yanit su: Hayir yüreklilik istemez, cocugun dogustan iyi bir yaratik olduguna inanmak yeter. Rousseau gibi cocugun dogustan iyi oldugu, toplum icinde bozuldugu ya da yolundan saptigina inanarak ise koyuluyor. Uzun yillar ögretmenlik yapan ve pisikanaliz egitimi gören Neill Rousseau ile baslayan, Pestalozzi ve Froebbel`in uygulamaya koyduklari egitim anlayisini sürdürüyor. Bu anlayisi Psikanalisin gün isigina cikardigi ruhsal gerceklerle besliyor: Insanin ruh sagligini bozan, onu mutsuz kilan sey bilinc altinda yatan ruhsal catismalardir. Bu catismalar cinsel ve saldirganlik dürtülerinin ve toplumun hos görmedigi egilimlerin cocuklukta sürekli engellenmesi ve bastirilmasiyla olusurlar. Kisiyi durmadan tedirgin eder, sucluluk duygusu yaratirlar. Böyle bir kisi bunalimlara düser. davranisi bozulur, toplum icinde uyum saglayamaz. Kisacasi mutsuz olur.

 

Neill, kendisi de psikanaliz egitimi görmüs olan hocasi Homer Lane`nin egitim yöntemlerini de özümsedikten sonra ise koyuluyor. Homer Lane`nin kurdugu ve Kücük Cumhuriyet adini verdigi suclu, suca itilmis cocuklar yurdunda basariyla uyguladigi özyönetim ilkelerini Self Government kendi okuluna aktariyor.

 

Neill cok sade ilkelerle yola cikiyor, ama bu ilkeleri tam inancla, hic sapmadan uygulamaya koyuyor. Bu ilkeler söyle özetlenebilir:

 

Her cocuk iyi dogmustur, Hristiyanligin varsaydigi gibi cocuk dogustan günahkar ve kötü degildir. Onda yasama sevinci ve gelisme gücü dogustan vardir. Egitimin amaci cocukta sakli olan gizli gücleri ortaya cikartip serpilmesini saglamaktir.

 

Cocuk üzerindeki zorlamalar, baskilar, yasaklar ve cezalar onda korku yaratir, sinmesine yolacar. Korku ise gizli veya aciktan düsmanca duygular dogurur. Sonucta ruhsal gelismesi kösteklenir. Cocuk üzerinde otorite kurmak onu sucluluk duygusuna iter. Ayiplama, yasaklama, boyun egdirme cocukta düsmanca duygularin birikimine yolacar. Cocuk boyun egme ile baskaldirma istekleri arasinda bocalar. Baskaldirma egilimi baskin cikarsa cocuk cevresiyle catismaya girer, uyumsuz olur. Sucluluk duygulari baskin cikarsa bagimsiz bir kisilik gelistirmesi engellenir. Bu nedenle egitimin temelinde özgürlük yatar. Özgürlük icinde egitilen cocuk saglikli ve mutlu olur. Özgürlük korkuyu ve nefreti yokeder. Cocuga kendi kendisi olma olanagi verir. Sinmis, tedirgin, bunalimli, kuruntular icinde ve güvensiz bir kisi olarak yetismesini önler. Bu nedenle egitimin amaci zihinle birlikte duygulari da egitmek olmalidir. Ögretmen yoluyla hic kimse yeteneginden daha ileri bir düzeye cikarilamaz. Ama dengeli ve mutlu bir kisi olarak yetistirilebilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben mutlu bir isciyi, ruh hastasi bir bilgine yeglerim diyor Neill.

 

 

 

Ama özgürlük icinde egitilirse herkes kendi yeteneginin doruguna ciktigi gibi mutlu da olur.

 

Neill, cocuk dogustan iyi dogmustur derken, onun herseyin de iyisini bildigini, kendi haline birakilirsa dogru yolu bulacagini söylemek istemiyor.

 

 

 

Cocugun yaramaz, merakli, karistirici, sorumsuz ve bencil oldugunu , bu özelliklerin cocugun dogasinda oldugunu bastan biliyor: ondan kusursuz davranis beklemiyor ama cocugun ictenlikle davrandigina inaniyor. Cocugu ele alisi tümden degisik bir yaklasimdir.

 

 

 

Cocugu özgür kilmak icin okulunda otorite, disiplin ve yasaklari kaldiriyor. Hic kuskusuz bunu söylemek kolay, uygulamak ise zordur. Bu yöntemi uygulayacak ögretmen bulmak olanaksizdir. O, ise ögretmenleri yetistirmekle basliyor.

 

 

 

Bir bakima ögretmenlerin durumu cocuklarinkinden güctür bu yolda. Cünkü cocuklari özgür birakmak icin ögretmenlerin özgürlügünü kisitlamak gerekiyor. Cocuklari dövmeyen, azarlamayan, ceza vermeyen, elestirip ayiplamayan, kisacasi cocugua saygi duyan ögretmene gereksinim vardir. Ögretmenin bu yönteme bicimsel olarak degil, gercekten uymasi, icten davranmasi, cocuga kücük, gücsüz, bilgisiz bir ......... olarak degil kendi esiti gibi davranmasi önemlidir.

 

 

 

Cocuga tam özgürlük saglanmasi, onun basibos birakilmasi anlamina gelmez. Cocugun yol göstermeye, kilavuzluga ve destege gereksinimi vardir. Ögretmenin görevi cocugun yaninda ve ona yardima hazir olmaktir. Ancak cocugu yöneltmesi, buyurmasi, söyle yap benim dedigim gibi yap dememesi gerekir.

 

 

 

Cocugun kendinden gelen yaratici egilimlerinin, dogru yaptiklarinin desteklenmesi anlamina bir yardimdir bu. Cocuga güvenme ve cabalarini destekleme, dogru yaptigini onaylama yatar bu tutumun temelinde. Cocuk kendi istegiyle yaptiklarini begenir. Buyrukla yaptiklarini severek yapmaz, buyrukla is görmeye direnir. Zorla yaptigi isler ondan calisma ve basarma zevki uyandirmaz. Kendi baslattigi isi tamamlar, buyrulan iste ise kacamak yapar.

 

 

 

Cocuga tam özgürlük tanimak, onu oldugu gibi benimseyip onaylamak hic kuskusuz ancak sevgiyle gerceklestirilir. Bu ilkelere uyuldugu sürece cocuklara ögüt vermek, vaaz etmek, cocugu bos yere övmek gerekmiyecektir. Neill`in sözünü ettigi sevgi cocugu köstekleyen, eriskinlere bagimli kilan bir sevgi degildir.

 

 

 

Cocugu bagimsizliga götüren, kendi kendini yönetme yetenegi kazandiran bir sevgidir. Eriskinlerin bencil sevgileri degil, cocugun gelisimini kolaylastirici sevgidir. Bu sevgi cocuga inanmak ve onun yaninda olmak demektir. Cocugu kucaklayip öpmek, her dedigini yapmak, onu simartmak degildir. Anlayis göstermek, dogru yaptigini onaylamaktir. Bu onayi bu anlayisi bulan cocuk sevildigini de bilir.

 

 

 

Hic kuskusuz bu ilkeleri uygulamakta sevgi yetmez. Cocugu ve cocuklugu iyi tanimak gerekir. Cocugun davranisini iyi veya kötü diye yargilamadan önce neden öyle davrandigini anlamaya calismalidir. Örnegin cocuk yalan söyleyince, Yalan söylemek ayiptir, dogru degildir gibi vaaz etmeden önce cocugu yalana zorlayan nedeni bulup cikarmak önemlidir.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neill, oyunu cocugun özgürlügünün dogal sonucu ve ayrilmaz parcasi olarak ele alir. Cocukluk deyince akla oyun gelir. Cocuk oyuna doymadan, üretici yapici hic bir ise yönelemez. Neill, oyun araciligi ile cocuga bir seyler ögretmeye veya oynarken calistirmaya da karsidir. Oyunun kendisi egiticidir ve olgunlastiricidir.

Otorite, ceza ve baskinin kalktigi, cocuklarin tam özgürlügü tattigi bu ortamda egitim, ögretim nasil yürüyor? Gercekten kuralsiz, düzensiz ve basibozuk bir ortamda ögretim olacagina inanmak cok zor. Ancak Summerhill`de yürürlükte olan baska önemli bir ilke var: Özyönetim.Cocuklar kendi kararlarini kendileri verip kendileri uyguluyorlar. Kararlarinin sorumlulugunu tasiyorlar. Eriskinlerin karismasi olmadan kendi eglencelerini ve oyunlarini oldugu gibi derslerini de kendi baslarina düzenliyorlar.

 

Cocuklar ögretmenlerinin sadece gözlemci olarak katildigi kendi genel kurullarinda , kararlar aliyorlar, kararlara uyulmasini gene kendileri denetliyorlar. Örnegin bir cocuk istedigi derse girmekte veya girmemekte özgürdür. ancak derse girdikten sonra sinifin koydugu kurallara uymakla yükümlü tutuluyor. Kurallari bozanlar gene cocuklarin kendi sectikleri bir kücük kurulca yargilaniyorlar. Bu onur kurullarinin bir özelligi var, kurullari genel kurul seciyor. Ancak herkes belli aralarla görev aliyor. Böylece cocuklarin bir birine haksizlik etmeleri önleniyor. Verilen cezalar uyarici, yapilan zarari giderici, oyuna almamak gibi yumusak cezalardir. Ancak cocuklar üzerinde gercekten etkileyici oldugu gözleniyor. Cocuk eriskinden gelen cezalara, baskilara tepki gösterebiliyor, ama kendi arkadas kümesinin disina düsmek ona güc geliyor. Bu nedenle kendini kümenin ortaklasa aldigi kararlara uymakla bagli sayiyor. Böylece eriskin baskisi olmadan toplu yasama kurallarini özümsüyor.

 

Cocuklarin bu cezalarinda ne denli egitici ve gercekci olabildikleri Neill `in verdigi örneklerden anlasiliyor. Cocuklar kendi iradeleriyle kurduklari düzeni sürdürmeye büyük özen gösteriyorlar. Oysa eriskinlerin koydugu kurallara kacamak yollardan uymamak, cignemek egilimi doguyor cocuklarda. Dis baskilarla degil, kendi iclerinden gelen bir sorumluluk duygusu kazaniyorlar. Esitlige ve isbirligine dayali bir demokratik sorumluluk anlayisi.

 

Örnegin mutfaktan yiyecek calan bir ögrenciye arkadaslari bir kac kez ceza vermisler, bir sonuc alamamislar. Aralarinda para toplayip vermisler, istedigini baska yerden alabilsin diye. Baska bir cocuk izinsiz olarak arkadasinin bisikletinin pedallerini sökmüs kendi bisikletine takmis.

 

Arkadasim bisikletini hic kullanmiyor, o yüzden aldim diye kendini savunmus. Kurul önce pedallerin parasini ödemesine karar vermis, daha sonra cocuga evinden bir aydir para gelmedigi anlasilinca aralarinda para toplayarak ona yeni pedal almislar.

 

Summerhill `de bütün cezalar bu türden ödüllendirme degil. Bunlar özel durumlarda uygulanan, cocuklarin kendi buluslari. Ancak amacina ulasan gercekci buluslar. Örnegin arkadaslarini uyku saatinde uyutmayanlara aksam eglencesini yasaklamak, esyalara yapilan zarari baska bir görevde calisarak karsilamak, toplu ugraslarin disinda tutmak en yaygin cezalar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neill, okula ilk geldiginde kabadayi ya da uyumsuz olanlarin özgürlük ortaminda grup ve özyönetim havasina kisa zamanda uyduklarini örneklerle acikliyor. Gurba uymayan, is birliginden kacan cocuk yitirecegi cok sey oldugunu görüyor.

 

Dersler sabahtan ögleye kadar sürüyor. Öglenden sonralari spor, toplu ugraslar, tiyatro sanat calismalari, müzik, isliklerde yapim ve üretimle geciyor. Bu okula baska okullarda barinamadigi icin gönderilmis cocuklar da var. Ders calismayan, gecimsiz, baskaldiran, kavgaci cocuklar.

 

 

Onlar da kisa sürede bu okulda yerlerini almislar, kendi koyduklari kurallara uyma kosuluyla diledigini yapma özgürlügünde kendilerini kaptirmislar. Derslere girmenin zorunlu olmadigini ögrenen cocuklardan aylak aylak dolasanlar olmus. Ama bir süre sonra bos oturmaktan skilip calismalara katilmislar. Önce en kolayindan en eglencelisinden baslamislar, ilgi alanlari gittikce genislemis, daha ögretici konulara atlamislar.

 

Örnegin islikte el isi yapmakla baslayan bir cocuk siniflardaki degisik havanin cekiciligine uzun süre direnememis. Genellikle bir iki hafta icinde tüm yeni gelenler okulun düzenine ayak uydurmuslar. Tek bir cocuk, okuma güclügü ceken sadece bir cocuk derslere hic girmemis. O da cok iyi mekanik ustasi olarak yetismis.

 

Neill okulunda ögretimin cocuklarin yaslarina göre geri sayilabilecegini yadsimiyor. Bunu da önemsemiyor.Egitimin amaci en genis anlamda insanin mutlulugudur, diyor.

 

Kisinin duygulari özgürlük icinde egitilirse yetenekler kendiliginden gelisecektir. Önemli olan cocugun kendi basina ögrenme, yapma ve yaratma egilimini köreltmememktir.

 

Ingiliz Egitim Bakanligi denetcilerinin 1949 yilinda Summerhill`i inceledikten sonra verdikleri rapor okulun amaclarina büyük ölcüde vardigini kanitlayan bir belgedir. Bu raporda, beklenecegi gibi ögretim düzeyinin cocuklarin yaslarina göre geri kaldigi belirtiliyor. Ancak özetle su gözlemlere yer veriliyor:

 

Okul gercekten özgürlük ilkesine göre isliyor. Cocuklarda skinti belirtisi yok. Hepsi yasam ve istek dolu. Kimse bos durmuyor, herkes en az denetimle birseylerle ugrasiyor. Okulda hosgörü ve memnunluk egemen. Arkadaslik ve birlikte calisma havasi her yerde seziliyor. Cocuklar bagimsiz, rahat ve giriskenler. Davranislari icten, herkes kendi sorumlulugunu benimsemis. Okulun genel kurulu gercekten demokratik ilkerle göre calisiyor. Bu okulda tartisma var, agiz kavgasi da var ama yumruklasma ve dögüs görülmüyor.

 

Cocularin nasil icten gelen dogrulukla davrandilarinin pek cok örnegi var. Yalniz bir tanesini söyleyelim: Komsu okul takimiyla bir spor karsilasmasi düzenlenmis. Karsi takimin en iyi oyuncusu hastalanip oyuna cikmaynca Summerhill takimi da esitlik bozulmasin diye en iyi oyuncusunu oyun disi birakmis.

 

Neill 1921 de kurdugu cadas okulunu ölünceye dek 1973 yönetti.

 

Sevgi, anlayis, özgürlük ve özyönetim ilkeleriyle egitim yapilabilecegini 52 yillik sürede özel bir okulun acik kalmis olmasi bile kanitlamaya yeter. O bir kuramci degildi. Inancla sarildigi bir kac sade ilkeye dayamisti tüm egitim felsefesini. Ama bunlari yüreklilikle, yalpa yapmadan, sagduyu ve gercekcilikle uygulamaya koymustu. Gücünü cocuga olan inancindan, gözlemlerinden ve cocuk ruhunu iyi tanimasindan aliyordu. Bu basarili deneyin baska kisilerce, baska ortamda yinelenip yinelenmeyecegi ayri bir tarisma konusudur. Bu tür egitimin, özel kisilik yapisinda, özel egitimden gecmis ögretmen ve yöneticiler olmadan bu denli basari saglayamayacagi da ileri sürülebilir. Nitekim benzer ilkelerle yola cikan pek cok ilerici ya da deneysel okullar kisa sürede kapandilar. Bir egitim mucizesi olarak nitelenen Summerhill deneyini ayni basari ile yinelemek belki olanak disidir. Böyle bir egitimin basari gizi, uyguladigi ögretim yöntemlerinde degil bu yaklasimi uygulayabilecek kisilik yapisinda ve inancta aranmalidir.

 

Ancak Summerhill deneyinden cikarilacak pek cok ders vardir. Belki sinavsiz notsuz ögretim olmaz, ama okullarda daha özgür bir ortam yaratilabilir. Cocuklarin ögrenme ve basarma istekleri köreltilmeden, yildirip sindirmeden, korkutup ..........madan egitilebilirler. En önemlisi hangi okulda okurlarsa okusunlar özyönetimle yönetilebilirler.

 

Demokrasinin ve cagdas toplumlarin aradigi özgür insani yetistirmek icin özyönetim ilkesi en temel ilke olmalidir. Otorite korkusu cekmeden sorumlu olabilen, özgürlügünü sorumluca kullanan insanlara gerceksinim var.

 

Neill`in dedigi gibi Sevgi ve özgürlük insan esenliginin yani mutlulugun anahtaridir.

 

 

yarin imtihana girecek tüm arkadaslara basarilar diliyorum... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.