Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

CRISTOPHER CAUDWELL


İNTERLOCK

Önerilen İletiler

..

 

O Tarihte hoş bi iletişim oluşmuştu..
Hiç değiştirmeden buraya taşıyorum;

 

**

Konu: Bilim ve Sanat; Gelişmiş Kandırışı:
Gönderen: 01-Nisan-2007/Alıntı Agnia

Christopher Caudwell'in bu konudaki çikarimlari bana oldukça
ilginç ve bir o kadar da yakin geldi.

Bilimsel bir ifade kurarken, bunu gözlenebilir seylere dayandiririz.
Bu düzenlemeyi ve gözlemi yapan kisinin;
"dogru düsünen herhangi biri"
oldugu yanitini verir bilim.

Bilim adami, bu belli gözlemciye iskelenin yalnizca bir parçasi
olarak bakmaya ve gerekirse bu iskelenin kolayca sökülecegini
ve bunun binaya hiç bir kötü etkisi olmayacagini düsünmek
egilimlidir. Ama fizikteki son gelismeler göstermistir ki; bu iskele
(gözlemci) sökülüp kaldirilirsa geriye hiçbir sey kalmaz. Bina
destek yönünden mutlak olarak bu iskeleye baglidir. Bilimin bu
acaip, evrensel sahte egosu aldaticidir ama gene de gereklidir.

Yalnizca matematik bundan bagimsiz gibidir.
Sanat da ayni sekilde toplumsal egoyu simgelemek istediginde,
düzenli bir biçimde duygusal davranislar tasimak istediginde,
gerçeklige iliskin bir seyler söylemeye zorlanir. Ama temelde
yatan coskusal davranis için seçilen gerçeklige iliskin anlatim,
maddi gerçeklige iliskin olmak zorunda degildir. Tipki bilimin
"sahte egosu" sunun gerçek bir insan olmasi gerekmedigi gibi.

Sahte bir dünyadir sanat; bir yanilsamadir, öyle kabul edilmistir.
Hem bilimin sahte egosu, hem sanatin bu sahte dünyasi gereklidir;
çünkü nesne ve özne, yasantida hiç bir zaman ayri olarak degil,
bitmek bilmeyen bir savasimin çeliskisi içinde birbirine bagli olarak
bulunur. Her ikisi de daha iyi gelisebilmek için, ilk is bölümüyle
mitolojiden kopmus, ayrilmis olan bilim ve sanat, bu ayrilisin anisi
olarak kör bir yan tasirlar içlerinde.

Bilim ve sanat birbirlerine yanastirildiklari zaman tam bir somut
dünya meydana getirmez, tam bir bos dünya -içlerinden çiktiklari
insanlarin somut yasayislari ile dolunca ancak canli ve içi dolu olan -
bir soyut dünya meydana getirirler.

 

O halde bilimin ve sanatin amaci, toplumsal islevi nedir?
Neden bu sahte dünya ve sahte insan üzerine, gerçekligin soguk
ama gerçek imgesi ile insanin kendi çehresinin fantastik ama sicak
yansisi üzerine kurulmuslardir?

O halde bilimin ve sanatin amaci, toplumsal islevi nedir?

Her ikisi de toplumsal sürecin parçasi olarak dogmuslardir;
toplumsal üründürler.Toplumsal ürünün ise maddesel ya da
düsünsel bir tek eregi olabilir: Özgürlüktür bu. Hiç kuskusuz
insanin Dogayla savasiminda arayip durdugu özgürlüktür.

Sanatin kendiligindenligi nasil yorucu bir eylemin sonucu ise,
özgürlügün de kendi bedeli vardir; sonsuz uyaniklik degil ama
sonsuz emektir bu. Bilim ve sanat eyleme götüren yol
göstericilerdir.


Bilim, bireyin dis gerçekligi daha derinden, daha karmasik bir
sekilde kavramasini saglar. Daha açik ve daha genis anladigi bir
dünyada hareket edebilsin diye bireyin bilincinin algisal içerigini
degistirir.

Bilim, toplumsal bir gerçekliktir, bütün insanlarin ortak dünyasidir.
Dolayisi ile onun genisletilmesi, ayni zamanda bireyin özgürlügünün
sinirlarini daha ötelere götürür. Bilim dis gerçekligin gerekliliginin
bilincidir.

Sanat'in, yasantiya bagli düzenli coskunun dünyasi olan öteki
dünya, her seye katlanan, her seyden hoslanan ve yasantisiyla her
seyi düzenleyen toplumsal ego dünyasi, bireye yepyeni bir iç duygu
ve arzu evreni saglar. Kendilerini yasantilara uydurabilecekleri
çesitli yollari ortaya çikararak içgüdülerin ve kalbin sonsuz
gizilgücünü gösterir. Yayli sazlarin telleriyle oynar gibi iç cosku
dünyasini çalar.

Tipki kabile dansinin ritmik içe dogru dönüsünde dansa her
katilanin, bir algi dünyasini degil de, bir içgüdü ve kani kaynatan
ritm dünyasini arkadaslariyla ortaklasa bölüsmek için kendine,
kalbine, içgüdülerinin kaynagina çekilisi gibi bugün de sanatin
içgüdüsel ego dünyasi, türdeslerimizle iliski kurmak için içine
çekildigimiz genel insandir. Sanat içgüdülerin gerekliliginin bilincidir.

 

Sanatin bilimden daha çok propaganda olmadigini anlamak
önemlidir.

Bu her ikisinin de yapacak bir siyasal bir rolü olmadigi anlamina
gelmez.
Tersine, onlarin rolü, propagandaninkinden daha önde ve ondan
daha temel bir roldür; INSALARIN KAFALARINI DEGISTIRMEK..
Bunu özel bir biçimde yaparlar; insanin dis gerçeklige iliskin
görüsünü degistiren bilimsel yolun en asiri seklini, matematiksel bir
ispati alalim. Onun insani ikna ettigi söylenemez. Bir matematiksel
ispat dogru da yanlis da görülebilir; dogruysa, kendisini dis
gerçekligin bir parçasi larak kafalarimiza sokar. Yanlissa, anlamsiz
sözler olarak onu reddederiz. Ama onu kabul ediyorsak, onun
hakikiligine, gözümüzün önünde duran bir evin HAKIKILIGInden
çok inanmisiz demek degildir bu: Onu (EVI) kabul etmeyiz,
GÖRÜRÜZ.

Ayni sekilde sanatta da, Hamlet'in bunaliminin varligi, ya da
Prufrock'un dünyadan o kötü usanmisligi bizi kandirmaz. Siirin,
oyunun ya da romanin tüm duygu karmasasi bizim öznel
dünyamiza sokulur. Su ya da bu insani, su ya da bu seyi
HISSEDERIZ. Onlarin hakikiligi bir dis agrisindan daha çok
inandirmaz bizi; ama coskusal örnegin canliligi ya da toplumsal
evrenselligi bizim güzellik dedigimiz duyumun siddetiyle bildirilir.

Müzik bunun daha da çarpici bir örnegini meydana getirir.
Yani ne HAKIKAT ne de güzellik, sirf eyleme götüren klavuzlar
olmadiklari için, kandiris degillerdir.
Kandiris, bir klavuz degil, eyleme bir ikna, baska türlü olmaya, ya
da baska türlü yapmaya bir baski olmalidir.
Gerçekte Bilim ve Sanat, dilin karsit guruplaridirlar; dilde ise ana
islev olarak IKNA rolü vardir. DIL, bu kutuplari bir ayiklama araci
olarak, ilerleyen yasamin, güçlü öncüleri olarak gelistirmistir.
Sanat ve Bilim, bir kandiris olmaktan çikacak derecede GELISMIS
KANDIRISTIR. Tipki çiçegin taç yapraginda, yapraklarin normal
yaprak islevini yerine getiremiyecek kadar yaprakliktan çikip
gelismesi gibi!

 
*************
    
Gönderen: 01-Nisan-2007/Alıntı İnterlock

Merhabalar Sevgili Agnia
Sükür kavusturana

Caudwell, sadece 30 yil kadar yasamis ama bu
sürece hem katolik ögretimi ve hemde savunacak
kadar Marksist bakis açisi/felsefesi sigdirmis dahi
kitaplar yazmis bir Ingiliz düsünürü/estetikçisi'dir.

Hala Marksistler tarafindan kabul görmemis, hala
tartisilir olmakla birlikte su özelligi dikkati çekiyor;
Caudwell Illizyonlar ile Realite üzerine yaptigi
arastirma ve varmaya çalistigi sonuçlarin bu
noktada, O'nun taklid ile yaratma kuramlarinin
birbirini tamamladigi fikrine bagli bir çikisi oldugu
temel kabulü.

Anlasiliyor ki Caudwell, bu iki kavrami, bir çoklari
gibi bir birine zit iki kavram olarak kabul etmis ve
fakat ayrilmamasi gerektiginin de farkina varmistir.

Illusion; tahayyül ile tasavvur sürecinde ortaya
çikan birbirine bagli nedensel iliskiler ve uyumlu
iletisim olasiliklari ile bilisimin saglandigi ortam'in
adı olan "kavram" ise;

Reality; birey'in bu Illusion ortaminda yaptigi
gözlemler, görüs ve düsünüsleri sonucu vardigi
hükümler, fikirler; tüm bunlari eylem halinde
yasarken çevresinde olup-bitmekte olan ilgili
veya ilgisiz gibi görünen ancak bir katalizör
olarak aktif etkileyen tedirginlik ve korku verici
ivme saglayan olaylar ise;

Bu iki kavramin ve ifade ettigi, anlamlandirdigi iki
ayri ortamin, esasinda hem birbiri içinde hem birbirini
tamamlayan oldugunu görürüz.

Tümü ile kisisel görüsümdür ve sizin de bu konu
üzerindeki kisisel nazariyelerinizi bilmek ister
tekrar sevgi ve saygilarimi arz ederim.


Bir moortip versiyonu..


****************
    
Gönderen: 02-Nisan-2007/Alıntı Agnia

Merhaba ve tesekkür ederim.

Caudwell'i çok güzel tanitmissiniz. Bu konudaki fikirlerimi siz
zaten bilirsiniz, yine de günlügümden bi alinti yapacagim,
onun üzerine konusmak belki daha kolay olacaktir.

Eski yazilarimdan bir bölümü  tekrar etmeme izin verin
(bu arada "nedir dünyanin OLMAsı" yazisina da bi göz atmakta
yarar var, çünkü bunlar ayri konular degil) :
 
Sonunda Truman ufkun sonunu bulur ve disari çikmak için tüm
cesaretini takinir!
(Bahsini ettiği: The Truman Show/Film/Yazar: Andrew Niccol..)

Aslinda dogum noktasi orasidir Truman'in. Disarda ne bulacagini
film bize yani biz seyircilere daha önceden Truman'dan gizli olarak
gösterdi. Bu sebeple biz aman canim disarda ne oldugu biliniyor
diyoruz!!!
Oysa disarda ne oldugunu bilmiyoruz. Dünyanin OLMAsi bize içeriyi
tarif ettigi gibi disariyi da belletmeye çalisiyor; ahiret, baska
boyutlar, cennet/cehennem veya baska bir çok yoldan disariyi
tanimlamaya çalisiyor.

 

Yani öyle ki; tüm engelleri geçseniz, ölümü göze alacak denli
cesaretinizi takinsaniz dahi, kendinden uzaklasmaniza izin
vermemek için, DISARI/ÖTE belirlemesini olusturuyor, böylece
dogsaniz(Truman gibi,ufuktaki kapidan çikis) dahi sizi kendi çekimi
içinde tutmayi beceriyor. Dahiyane bi plan. Dehset bi kurnazlik!
Bunun kötü niyetle alakasi yok, sadece çok seviyo bizi, öylesine çok
seviyor ki, kaybolmayalim diye girtlagimizin üzerine çökmüs
durumda. Tipik anne modu!
Iste dünyanin OLMA'sı böyle bisey :)

Aslinda içeri/disari diye bisey yok, tanimli/tanimsiz var.
Tanimlanmayani anlamaya çalisirsaniz, onu tanimli haline
dönüstürürsünüz. Kimse de buna engel olmaz, isterseniz bir trilyon
yil yapin bunu, nasil olsa zaman da yok, sonsuz bir gemi içinde
giderken (gittigimiz de pek süpheli!), bi kaç katrilyon yilin ne önemi
olabilir?! :))))
 
Evet belki bir kadin oldugum için açikça söyleyemeyip (çocuklarinin
sevkini kirmak istemeyen anne modu) biraz sakinimla söylemeye
çalistigim sey; aslinda herseyin dogru ama her seyin de yanlis
oldugudur.

 

Evet bazi özel çalismalar yaparak,(meditasyon, DJ ninki gibi
büyücülük egitimi vs), dünyanin çekim alanina olan baglarinizi
genisletebilirsiniz. Bunu DJ bilesim noktasinin yerinden oynamasi
olarak tarif etmistir. Bunu yapabilenler var görüyorum, hem tarihte
hemde simdi. Ve fakat uzaklasabildiginiz, yukari ya da asagi
yaptiginiz piklerde ne göreceginiz de zaten zihninizde
hazirlanmistir. Su andaki en etkili mimar günes kültüdür.
Ve onun izini sürdüren tek tanrili dinler.

Fakat görülen odur ki, dinler ve eski felsefi açilimlarin tarifleri
insanlar için artik en azindan kullanilan dil açisindan demode
kalmaktadir. Böylece yeni "disari" versiyonlari olusturulmustur.
Son elli yildir ince ince dokunmakta olan yeni dünya görüntüleri
yine kendi zihin/gönül bileskelerimizden bize sunulmaktadir.

Burada en büyük görev, ben buna "kanal tedavisi" diyorum,
medyumlara düsmüstür. Zaten kanal bilgileri de eski dünya
mimarligindan fazla kopuk degildir, ancak söylemi gençlestirmis
ve bilimsel söylemi yanina almistir.
"Disari" hazirlandi. Su anda aktiftir.
Boyutlar tariflendi, kuantum söylemiyle sanal geçisler her
yanimizda. Gerçek geçis ise yine kendi buldugum bir terim
benzetmesiyle, kritik kütlenin asilmasini bekliyor.
Nedir kritik kütle?
Critical mass-kritik kütle:

Reaksiyonun bitmemesi için gerekli olan minimum kütle miktari.

 

Demek ki, degisim olacak ve fakat orasi disarisi degildir ve zaten
olamaz. Peki içinden çikamadigimiz Dünyanin OLMAsi gerçekte
nedir?
Cevabi hepiniz biliyorsunuz; BEN..
Ben diye bahsettiginiz (ister kötüleyin, ister yüceltin, isterse ciddiye
almayin) bisey oldugu müddetçe, sayisiz boyutlar atlayacak ancak
disariya çikamayacaksiniz. Çünkü disari diye bisey yok. O kendinizin
önüne koydugunuz taze salataliktir. Hareket ettirici!
Burada oldugunuz sürece hep duvarin arkasini hayal edersiniz ve
Dünyanin OLMAsi da hayal ettiklerinizi gerçege çevirir kapsama
alanini genisletir. Bu kurtulunmasi gereken birsey de degil, birakin
daginik kalsin :)

 

Siz bi yer aramiyorsunuz, beninizi götürecek yer ariyorsunuz.
Madde-antimadde

Ne diyor DJ amcam: (Don Juan/Castenada'dan bahs ediyor..)

Bize gereken, burnumuzun dibinde ölçüsüz erkin var olduguna bizi
ikna edecek bi ögretmendir.

Su cümledeki mana için bir degil bin kitap yazilabilir.
"Kendi içimizdeki ölçüsüz erke alanına inandirilmak için bakalim
daha ne kadar hile (kandırış!)gerekecek bize!

Inanmak ne zor biseymis!

 Diyor ki:
"Iz sürmenin ilk kurali bi savasçinin kendi izini sürmesidir.
Acimasizca, zekice, kibar bir biçimde ve sabirla izini sürer kendinin.
Iz sürmenin dört altin geregi: Acimasiz, zeki, kibar ve sabirli
Iz sürmeyi kisaca, belirli amaçlar için yeni ve özgün biçimlerde
davranmak olarak tarif ediyor. Günlük islerde insan davranislarinin
tekdüze oldugunu söyler, bu tekdüzelikten ayrilan her hangi bir
davranis tüm varligimiz üzerinde olagandisi bir etki yaratirmis. Bu
olagandisi etki büyücülerin aradigi seymis;çünkü düzenli olarak
artan bir etkiye dönüsürmüs.

Iz sürmenin bir diger adi ise "Denetimli Delilik" mis..

 
agnia

..
 
 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.