AB-D Usulü Demokrasi ve Özgürlük!

[Φ irinçköl]

Bender! / Hüsnü MAHALLİ

Bender Bin Sultan, bu coğrafyanın belki de en tehlikeli adamı. 22 yıl süre ile ülkesi Suudi Arabistan’ın Washington’daki büyükelçisiydi. ABD’de tanımadığı kimse yok.

ABD’nin dünyadaki tüm pis işlerine finans sağlıyordu.

BOP ile birlikte 2005’de ülkesine döndü ve kendisi için kurulan Ulusal Güvenlik Konseyi’nin başına getirildi.

Bu yetmedi geçen yıl istihbaratın başına geçirildi.

Son bir yılda bölgede gelişen her şeyden o sorumlu..

Irak’ta hızla yaygınlaşan katliamlar, Suudilerin Mısır’daki darbeyi desteklemesi, Katar’da iktidar değişimi, 7 Temmuz’da Suriyeli muhaliflerin başına Suudi yanlısı Ahmet Carba’nın getirilişi, Lübnan’da Hizbullah karşıtı cephenin provoke edilmesi ve Suriye’de mezhep savaşının körüklenmesi..

Ve daha neler neler!!

Suudi Arabistan ve Katar, bölgede Vahabi mezhebi ile yönetilen iki ülke.. Suudi Arabistan bağnaz, Katar ise biraz daha yumuşak tarafını temsil ediyor. Mısır’da Müslüman Kardeşlerin iktidardan düşürülmesi ve Katarlı Şeyhin iktidarı zorunlu olarak oğluna devretmesi ile bağnazlar kazanmış gibi görünüyor.

Yani Bender..

Kaide ve Taliban’ı kuran, Irak’ın işgali ve orada akan kanın sorumlularından biri olan, şimdi de Suriye’de ve oradan da tüm bölgede mezhep ve etnik savaşı körükleyen zat.

Böyle bir savaş, Bender ve onun temsil ettiği Vahabi mezhebinin ve onun arkasındaki emperyalist ve Siyonist güçlerin işine gelir.

Çünkü böyle bir savaş; Irak’tan sonra Suriye, Lübnan, İran ve Türkiye’de insanların birbirini kırmasını sağlayacaktır..

Bender bunu çok iyi becerir. Bender ve temsil ettiği çağdışı, bağnaz ve ilkel anlayış Türkiye ve Türklerden tarih boyunca nefret etmiş ve edecektir.

Son örnek Mısır..

Suriye’de ‘demokrasi uğruna’ mücadele eden tüm teröristlere destek veren Bender bu konuda Türkiye ile işbirliği yaparken, Mısır’da demokrasi ile iktidara gelen ve Erdoğan’ın en önemli müttefiki Müslüman Kardeşler’den kurtulmak için elinden gelen her şeyi yaptı, yapıyor.

Ama öncesinde Bender’in Suriye işini çözmesi gerekiyor.

İşte bu nedenle Bender kişisel olarak yönetmeye başladığı Suriye’deki tüm radikal İslamcı gruplara sınırsız destek vererek onlardan Alevilere karşı kanlı katliamlar yapmalarını istiyor. Son 4 günde Lazkiye’nin köylerinde yaşanan katliamlar bunun en somut kanıtıdır. Nusra ve benzeri törör örgütlerine yeni silahlar veren ve onlara milyonlarca dolar akıtan Bender mümkün olan en kısa zamanda Suriye’de bir Alevi-Sünni savaşının başlatılması için inanılmaz şeyler yapıyor.

Irak’tan sonra böyle bir düşmanlığı ve kanlı kırımı gerçekleştirmeyi planlayan Bender Lüban’ı da unutmuyor. Lübnan’da her an bir Şii- Sünni kapışması için inanılmaz pis oyunlar tezgahlıyor. Bender bu coğrafyada hiç kimseye acımayacaktır.

Osmanlı mirasçısı Türkiye’ye ise asla..

İran ise baş düşman ..

Şu anda Suriye’nin doğusunda süregelen PYD ile Nusra, ‘ÖSO’ ve Kaide’ci gruplar arasındaki kanlı çatışmalarda hep Bender’in parmağı vardır. Bender’in Suriye muhalefetinin başına getirdiği Ahmet Carba bu bölgede barınan ve Irak, Kuveyt, Ürdün ve Suudi Arabistan’da 3 milyon kadar mensubu bulunan Şammar aşiretinden.

Yani oyun çok büyük .

Bender, ABD ve Tel Aviv’deki dostları adına bu coğrafyayı perişan etmek için her şeyi yapacaktır.

Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Yaşayanlar mutlaka görecektir.

Bender bunu başarmak zorundadır.

Yoksa Ömer Süleyman ile aynı kaderi paylaşır.

Ömer'in, Mısır İstihbarat Şefi ve 30 yıl ABD ile İsrail’in dostu olarak bu coğrafyanın tüm pisliklerinde payı vardı. Mübarek devrilmeden önce onu yardımcısı olarak atadı ama askerler darbe yapınca yeni makamına oturamadı. Sonrasında bir gün grip olunca tedavi olmak için ABD’ye gitti ama gül ağacından yapılmış kaliteli bir tabut içinde döndü.

Eceli ile öldüğü söylendi.

Hem de tüm sırları ile birlikte..

Ruhunu ABD’ye satan herkes gibi.
 

http://www.guncelmeydan.com/pano/bender-husnu-mahalli-t35312.html

[Φ Canraşit]

Hüsnü Mahalli'nin tespitleri çok yerinde ve manidar.

 

2. Mahmut döneminde bu Vahabi( Selefi ) Mezhebinin kurucusunun Osmanlı'ya başlattığı isyanı bastıran ve onun oğullarını yakalayıp İstanbul'a gönderip astıran, şu komedi dizisindeki hayali karakterlerin gerçekte yaşamış olanları olan Mısır Hidivi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın Komutanları İbrahim ve Tosun Paşalardır.

 

2.Dünya savaşında bu mezhebi tekrar canlandıran ve Osmanlı'ya karşı kullanıp, Arabistanı Osmanlı'dan koparan ise, İngiliz Casus-Provokatör LAWRENCE'dir.

 

İşin tuhafı, Osmanlı " ecdadı " ile övünen RTE'nin bugün, İngilizlerle işbirliği yapıp Osmanlı'ya isyan eden bu mezhebin mensuplarının uzantısı ABD işbirlikçisi  Vahabi Suud hanedanı ile aynı cephede yer almasıdır.

 

Daha da tuhaf olan, Mısırda Mısri'yi önce ABD ve Selefilerle ile birlikte aynı safta destekleyenlerin, Mısri'nin ABD planına aykırı davranması sonucu darbe ile düşürülmesine tepki göstermeleridir.

 

Burada, ABD'nin OD  politikası ile senkron tutturabilmek söz konusudur.  Selefiler ( Vahabiler ) bu senkronu tutturmuş görünüyorlar ama bizim RTE biraz ofsayta düşmüş görünüyor ya da iç politika malzemesi olarak bu olayı kullanmak daha çok işine geliyor olabilir, tabii o da ABD'nin izniyle.

[Φ sarıgöl]

 

 

2.Dünya savaşında bu mezhebi tekrar canlandıran ve Osmanlı'ya karşı kullanıp, Arabistanı Osmanlı'dan koparan ise, İngiliz Casus-Provokatör LAWRENCE'dir.

 

1. Dünya savaşı..

 

Recep Tayyip Erdoğan'ın,suud ile aynı çizgide olduğunu sanmıyorum,misal;  Erdoğan'ın Mısırdaki laik'lik üzerine konuşması.

[Φ Canraşit]

1. Dünya savaşı..

 

Recep Tayyip Erdoğan'ın,suud ile aynı çizgide olduğunu sanmıyorum,misal;  Erdoğan'ın Mısırdaki laik'lik üzerine konuşması.

 

Düzeltme için teşekkür ederim.

 

Bu fotoğrafta RTE ile Suud Kralı halının aynı çizgisi üzerindeler.

 

 

Şaka tabii. 

 

RTE ile Suud Hanedanı'nın aynı siyasi çizgide olması başkadır, aynı siyasi cephede / safta olması başka bir şeydir. Benim yazdığım 2.sidir.

 

Yoksa, kimse Rusya, Çin, İran'ın aynı siyasi çizgide olduğunu söyleyemez ama aynı safta yer tuttuklarını söyleyebilir. Çünkü, görünen gerçek budur.

 

O nedenle Osmanlı " ecdadı " ile övünen RTE, aynı " ecdad "ın başına bela olmuş Vahabi Şeyhlerinin çizgisel torunları Suud Kralları ile ele ele tutuşması çelişkidir. Hele Mısır'da aynı mezhebin temsilcileri Mısri'ye yapılan darbenin arkasındayken.

 

RTE'nin Mısır'daki kendi çapındaki Laiklik vurgusu, iktidara gelen " Müslüman Kardeşler "in radikal çizgisini Ilımlı İslam siyasi modeline çekmek için bir uyarıdır.

 

Zaten, RTE'nin öngördüğü model örnek alınmayınca darbe geldi dolaylı olarak ABD'den.

[Φ sarıgöl]

Şonuçta;Tayyip Erdoğan'ın önerdiği diye bir şey yok, olay "nefsi mudafa" dır ve batının ikiyüzlülüğünün meydana çıkmasıdır..

[Φ Canraşit]

O nedenle Osmanlı " ecdadı " ile övünen RTE, aynı " ecdad "ın başına bela olmuş Vahabi Şeyhlerinin çizgisel torunları Suud Kralları ile ele ele tutuşması çelişkidir.

ikiyüzlülüğünün meydana çıkmasıdır..

[Φ sarıgöl]

 

 

 

Başbakan Erdoğan, bizim de bazı medya gruplarımız bunu gizleme gayretinde olup, hatta Müslüman Kardeşlerin silah kullandığına dair yalan haberler uydurulmuştur. Daha sonra tepki alınca internet sitelerinden bunu düşürmüşlerdir. Bu bir talihsizliktir,açıklamasını yaptı. 

Erdoğan, bu sözleri Hürriyet gazetesinde çıkan bir haberden dolayı kullandı. 

Hürriyet gazetesi Mısır'da yaşanan katliamla ilgili ilginç bir habere imza attı. Hürriyet'in bugünkü sayısının 41. sayfasında kullandığı bir fotoğrafta darbe yanlısı sivil polisleri, Müslüman Kardeşler üyesi gibi gösterdi. Haber dünden itibaren hurriyet.com.tr'de de yayınlandı. Ancak site, gelen tepkilerin ardından bu haberi yayından kaldırdı.

 

 

Recep Tayyip Erdoğan bayağı dayanıklı imiş,bazıları içerden,bazıları dışardan ama,o hala dimdik ayakta,bravo doğrusu.

[Φ Canraşit]

Burada, ABD'nin OD  politikası ile senkron tutturabilmek söz konusudur.  Selefiler ( Vahabiler ) bu senkronu tutturmuş görünüyorlar ama bizim RTE biraz ofsayta düşmüş görünüyor ya da iç politika malzemesi olarak bu olayı kullanmak daha çok işine geliyor olabilir, tabii o da ABD'nin izniyle.

Doğan Medyası da bundan muaf değil.