Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kuran-ı Kerim'de Evrim Teoirisi Var Mı? Mevlana'nın Bakış Açısı


Canraşit

Önerilen İletiler

Dikkat edilirse ben alıntının neden yapıldığını değil, alıntıyı sorguladım. Alıntıdaki iddia ise Kuran'da evrimin olduğuydu. Ben alıntıya cevap verdim. Söze "sayın Ateş" diye başladığım orada duruyor, tekrar bakılsın... Tartışmaların niye illa kişiselleştirildiğine bir anlam veremiyorum. Alıntılanan yazıda Sayın Ateş Kuran'da evrim var diyor, ben yok diyorum. Bu kadar apaçık bir konuda anlamayacak ne olduğuna doğrusu şaşırdım. Ben Sayın Ateş'e cevap yazıyorum, biri çıkıp ben öyle demedim diyorsa bu işte aşırı alınganlık var, kişiselleştirme çabası var... 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben Sayın Ateş'e cevap yazıyorum, biri çıkıp ben öyle demedim diyorsa bu işte aşırı alınganlık var, kişiselleştirme çabası var... 

 

Efendim, işte ben de aynısını söylüyorum. Muhatabı sizin zihniyetiniz olmayan bir iddiaya cevap yetiştirmek aşırı alınganlık ve savunma çabası olmuştu.

 

Zaten, burada sorgulanan genel kabul olarak Kuran'da Mucize var diyen Dindarların, neden, Evrimi de bu Mucizelere katmadıklarıydı.

 

Bu başlıkta da Kuran'da evrim var diyen çıkmadığına göre ve konu da zaten neden çıkmadığı iken, sizin " konu açıklığa kavuştu " demeniz anlamsızdı. Zira, bizim tartıştığımız başka bir şeyken, siz kendi kendinize başka bir şey tartışıyormuşsunuz demek.original.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hz. Mevlânâ

 

Evrimden söz etmesi Celaleddin Rumi'yi hazret yapmaz. Mevlana, yani efendimiz hiç yapmaz. Hazretler ve efendilerle başım hoş değildir. Feriştahı olsa kimse efendim olamaz. Hazret diye bir kimse de yoktur. Bunlar sömürü, aldatma, köleleştirme için uydurulmuş efsanelerdir. Kişileri ululamakla elimize hiç bir şey geçmez, aksine çok zararlı çıkarız. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrimden söz etmesi Celaleddin Rumi'yi hazret yapmaz. Mevlana, yani efendimiz hiç yapmaz. Hazretler ve efendilerle başım hoş değildir. Feriştahı olsa kimse efendim olamaz. Hazret diye bir kimse de yoktur. Bunlar sömürü, aldatma, köleleştirme için uydurulmuş efsanelerdir. Kişileri ululamakla elimize hiç bir şey geçmez, aksine çok zararlı çıkarız. 

 

Alıntı olduğunun farkındasınız değil mi ? original.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Alıntı olduğunun farkındasınız değil mi ? original.gif

 

İlla ki, tabi... tongue.png   Yine ve her zaman...

 

 

Muhatabı sizin zihniyetiniz olmayan bir iddiaya cevap 

 

Ne demek yahu? Koskoca bu ülkede Diyanet başkanlığı yapmış, meal yazmış, görüşü sorulan ve çıkıp görüş açıklayan bir ilahiyatçı bir iddia ortaya atıyor. İddiaya seyirci kalmam, yanıt vermemem gerektiği de nerden çıkıyor? Hiç bu kadar tuhaf bir iddiaya muhatap olmamıştım çoktandır!

 

Celaleddin Rumi, Moğol ajanı olduğu konusunda iddialar ortaya atılmış ve bu iddiaya sağlam kanıtlar gösterilmiş birisidir. Hazret, efendi filan kesinlikle değildir. 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne demek yahu? Koskoca bu ülkede Diyanet başkanlığı yapmış, meal yazmış, görüşü sorulan ve çıkıp görüş açıklayan bir ilahiyatçı bir iddia ortaya atıyor. İddiaya seyirci kalmam, yanıt vermemem gerektiği de nerden çıkıyor? Hiç bu kadar tuhaf bir iddiaya muhatap olmamıştım çoktandır!

 

Yanıt vermemeniz gerektiğini söylemiş değilim. Yanıt vermenizin nedeninin aşırı alınganlık ve savunma ihtiyacı olduğunu söylüyorum. " Aman hemen çürüteyim de yoksa Evrim'in kuran'da var olduğu sanılır ve Kuran'a inanılmaya başlanır " telaşı olduğu çok belli. Aşırı olması zaten burada. Çünkü, zaten bırakın Kuran'da olmasını, Evrimi yani Bilimsel bir olgu ve bu olguyu açıklayan teoriyi kabul eden Müslüman sayısı bile oldukça azken bu telaş nereden kaynaklanıyor ? Aşırı alınganlık ve savunma ihtiyacından elbette. Kaldı ki S.Ateş de net bir şey söylemiş değilken. original.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Celaleddin Rumi, Moğol ajanı olduğu konusunda iddialar ortaya atılmış ve bu iddiaya sağlam kanıtlar gösterilmiş birisidir. Hazret, efendi filan kesinlikle değildir. 

 

 Argumentum ad hominem: Bir argümanın doğruluğunun, argümanı geliştiren şahsın kişiliği ile ilgisi olduğu savı. "

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Merhaba,

 

Mevlana’nın sözleri Darwinist evrimci çerçeveden bakılınca farklı yorumlanmış :

  • Ben cemadattandım…  öldüm,  yetişip gelişen bir varlık nebat oldum. Nebatken öldüm hayvan suretinde zuhur ettim.
  • Hayvanlıktan da geçtim, hayvanken de öldüm de insan oldum. Artık ölüp de yok olmaktan ne korkayım. [Mevlana, Mesnevi, çev., Veled Çelebi İzbudak, cilt: III, beyit no: 3901-3902] (Cemadat: cansız varlıklar. Nebat: bitkiler)

Mevlana burada doğum öncesi evreleri anlatmaktadır. Sözünün tamamını almazsak Mevlana'yı evrimci gibi göstermek mümkündür. Çünkü evrim teorisine göre topraktan geldik toprağa döneceğiz.

 

Halbuki Sûfi Yolu'na göre insan olarak Allah'tan gelmişizdir ve gene Allah'a döneceğiz. Nitekim Mevlana yukarıdaki mısralarından sonra şöyle devam eder:

  • Bir hamle daha edeyim, insanken öleyim de melekler alemine geçip kol kanat açayım.
  • Melek olduktan sonra da ırmağa atlamak, melek sıfatını da terk etmek gerek. “Her şey fanidir, helak olur… ancak onun hakikati bakidir.”
  • Bir kere daha melekken kurban olur da vehme gelmiyen yok mu… işte o olurum.
  • Yok olurum, suretlerin hepsini terk ederim de erganun gibi “biz mutlaka geri dönenleriz, ona ulaşanlarız” derim. (Mevlana, Mesnevi, çev., Veled Çelebi İzbudak, cilt: III, beyit no: 3903-3906)

 

Şöyle de ifade edebeliriz: Sufilere göre evrende ne var ise, insanda ondan bir parça vardır. Bu nedenle insan,

  • bir yönüyle maddemsi,
  • bir yönüyle bitkimsi,
  • bir yönüyle hayvansı
  • bir yönüyle şeytansı
  • bir yönüle meleksi bir varlıktır.

Ancak sûfîlere göre insanı insan yapan insanı diğer varlıklardan farklı ve üstün kılan, ruhunun “Rabbani bir nefha: İlahi bir nefes” oluşudur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mevlana burada doğum öncesi evreleri anlatmaktadır. Sözünün tamamını almazsak Mevlana'yı evrimci gibi göstermek mümkündür.

 

Ama alıntıladığım Metin ol değildi. Şu idi : 

 

"

 İnsanoğlu önce cansız varlıklarda gözüktü,

Sonra cansız varlıklardan bitkilere geçti.

Yıllarca o fidanlardan bir fidan gibi yaşadı,

Çok farklı olan cansız halinden  habersiz;

Bitki halden hayvanî hale geçince,

Bitki halinden hiçbirşey hatırlamadı,

Bitkiler âlemine duyduğu meyilden başka…

Bilhassa ilkbahar ve çiçeklerin açtığı zamanda,

Yavruların annelerine olan meyilleri gibi,

Ve anne göğsüne olan meyillerin sebebini anlamadan…

Yine biliyorsunuz ki ulu Yaratıcı,

İnsanoğlunu hayvan vaziyetinden insan vaziyetine çıkardı.

Böylece insan iklimden iklime geçti,

Şimdiki gibi akıl, irfan ve kudret sahibi oluncaya kadar.

Evvelki akıllarından hiçbir hatırası yoktur,

Şu andaki akıl durumu da değişecektir… "

 

Buna bir alıntı açıklama bulmanız gerekir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir argümanın doğruluğunun, argümanı geliştiren şahsın kişiliği ile ilgisi olduğu savı. "

 

Ben böyle bir savlama yapmadım. Celaleddin Rumi'nin yanlışladığım bir argümanı olmadı ki? Hazret ve efendi olmadığını söyledim. Yok eğer Celaleddin "ben sizin efendinizim, ben hazretim" demişse o başka. Ama burada böyle bir argüman aktarılmadı ondan.

 

Demek ad hominem filan yapmamışım. Ben ne söylediğimi bilirim. Kimseyi temelsiz suçlamam. Açığımı bulmak için daha fazla çaba gerek...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mevlana’nın sözleri Darwinist evrimci çerçeveden bakılınca farklı yorumlanmış 

 

Düşündüm de, haklı olabilirsiniz. Farsça bilmediğim için, Celaleddin Rumi'nin sözlerinin Türkçeye tercüme edilirken kasıtlı olarak evrimci biçimde formatlanmış olması olasılığının ne derece geçerli olabildiğini bilmiyorum. Ama bu yönde ciddi kuşkularım var. Böyle çevirenin görüşü ile şekillenmiş çok çeviri görüyoruz. Çeviren, kendi düşüncesine göre tercüme yapıyor.

 

Celaleddin Rumi'nin evrim gerçeğini anlamış olması bana pek inandırıcı gelmiyor. Bana da halden hâle geçişi anlatmış aslında gibi geldi. Celaleddin Rumi'de bilimsel bir bakış olmasını hiç hayalimde canlandıramadım. Bu kadar mistik bir kişinin bilimden anlaması bana çok zor görünüyor. Çok fazla mistik biri...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben böyle bir savlama yapmadım. Celaleddin Rumi'nin yanlışladığım bir argümanı olmadı ki? Hazret ve efendi olmadığını söyledim. Yok eğer Celaleddin "ben sizin efendinizim, ben hazretim" demişse o başka. Ama burada böyle bir argüman aktarılmadı ondan.

 

Demek ad hominem filan yapmamışım. Ben ne söylediğimi bilirim. Kimseyi temelsiz suçlamam. Açığımı bulmak için daha fazla çaba gerek...

Rumi'nin argümanı felsefesidir. İddialar bu felsefeyi Moğol işgaline direnişi zayıflatmak amacıyla geliştirdiği üzerine olduğu için ve onu Hazret, Mevlana yapan da bu felsefesi ( argümanı ) olduğuna göre burada yapılan Ad Hominemdir.

 

Ayrıca şu da var :

 

" Bu kadar mistik bir kişinin bilimden anlaması bana çok zor görünüyor. Çok fazla mistik biri... "

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Ben hazret'im, ben sizin efendinizim" diyen bir felsefe de hiç duymamıştım! İyiymiş! laughing.gif

 

Hoş, ne Celaleddin, ne felsefesi hiç umrumda değil, küçük insanların küçük işleri ilgimi çekmez. Ama böyle iddialarda bulunmuş, mevlana sıfatını kendisi kendisine vermişse bilmek isterim doğrusu. Kendisinden "mevlana hazretleri olarak beeen" diye söz etmişse bunu öğrenmek ilginç olur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hala anlaşılmadıysa bir de şöyle anlatmayı deneyeyim :

 

1- Rumi'ye Mevlana, Hazret denilmesini sağlayan Felsefesidir.

 

2- Bu felsefeye katılmayanların katılmayışlarının nedeni olarak öne sürdükleri argüman onun Moğol Ajanı olması ve dolayısıyla Moğol çıkarları için bir felsefe üretmiş olduğudur. Bu bir Ad Hominemdir.

 

3- Yine dolayısıyla, " Zaten Mogol ajanıdır, ona Mevlana Hazret denilemez " demek de Ad Hominem yapmaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bana ne Celaleddin'in felsefesinden? laughing.gif Hiç ilgilenmedim. Hiç bir felsefe kimseyi efendimiz yapmaz. Hazret de yapmaz. Ben nereden bileyim neye dayanarak hazret diyor, efendimiz diyorlar? Felsefesinden dolayı mı diyorlar, fesinden dolayı mı, ben onu bilmem ve hiç ilgilenmem. Hazret diye bir kimse yoktur ve hiç olmamıştır. Hiç kimse efendimiz değildir ve hiç olmamıştır. Bu tasavvuf masallarına susam tanesi kadar değer vermem. 

 

Tekrar ediyorum: Eğer burada Celaleddin'den "ben hazretim, efendinizim" diye bir alıntı olsa, söylediğim ad hominem olurdu. Benim eleştirim efendimiz hazretleri diyene. Bunu Celaleddin dese reddi kolay. Başkaları ona deyince mevzu başka oluyor.

 

Bu sefer de anlaşılmadıysa artık, Ahfeş olmaya kalkışamam... 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

original.gif Efendim, bu mantığa göre Nazi Almanyası'ndaki Fizikten, Bilimden anlamayan bir Hans, ABD'ye kaçıp, Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarının yapım ekibinde yer alan ünlü Fizikçi Oppenheimer'ı, yalnızca karşı tarafa yardım etti diye Bilim Adamı saymaz.

 

Oysa, onu Bilim Adamı yapan fizikteki çalışmalarıdır. Onu Bilim adamı saymamak için fizikteki çalışmalarının değersiz olduğunu gösterebilmek gerekir. Yoksa, yalnızca karşı tarafa yardım etti diye onu Bilim Adamı saymamanın adı " Ad Hominem " safsatasıdır.

 

Şimdi, şu cümleyi tekrar bir yazalım :

 

Celaleddin Rumi, Moğol ajanı olduğu konusunda iddialar ortaya atılmış ve bu iddiaya sağlam kanıtlar gösterilmiş birisidir. Hazret, efendi filan kesinlikle değildir.  "

 

Ve Oppenheimer'e Hans'ın bakış açısıyla uyarlayalım.

 

" Oppenheimer, düşmana ( ABD ) yardım etmiş birisidir. Bilim Adamı filan kesinlikle değildir.  "

 

İşte AD HOMİNEM !

 

Bilakis bunu görememek ancak Ahfeş'le açıklanabilir. wink.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ahfeş'in arkadaşı bile allame oldu, bu tarafta tık yok! laughing.gif

 

Bilim adamı, olunabilecek bir şeydir. Dünyada hazreti efendimiz diye bir kimse zaten hiç olmamıştır, yoktur.

 

Ahhhhfeş ah! laughing.gif

 

Sanırım bu kadar eğlence yeter... Doğru düzgün argümanları olan birisi aklı başında bir şeyler yazıncaya kadar demagoglarla muhatap olmayacağım... Herhalde bir aklı başında birisi düzgün bir şey yazacaktır. original.gif

 

Zaten zulmü, işkenceyi, adaletsizliği savunmaktan hiç utanıp sıkılmayan bir kişi ile muhatap olmak bile gereksiz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Ama alıntıladığım Metin ol değildi. Şu idi : 

 

"

 İnsanoğlu önce cansız varlıklarda gözüktü,

Sonra cansız varlıklardan bitkilere geçti.

Yıllarca o fidanlardan bir fidan gibi yaşadı,

Çok farklı olan cansız halinden  habersiz;

Bitki halden hayvanî hale geçince,

Bitki halinden hiçbirşey hatırlamadı,

Bitkiler âlemine duyduğu meyilden başka…

Bilhassa ilkbahar ve çiçeklerin açtığı zamanda,

Yavruların annelerine olan meyilleri gibi,

Ve anne göğsüne olan meyillerin sebebini anlamadan…

Yine biliyorsunuz ki ulu Yaratıcı,

İnsanoğlunu hayvan vaziyetinden insan vaziyetine çıkardı.

Böylece insan iklimden iklime geçti,

Şimdiki gibi akıl, irfan ve kudret sahibi oluncaya kadar.

Evvelki akıllarından hiçbir hatırası yoktur,

Şu andaki akıl durumu da değişecektir… "

 

Buna bir alıntı açıklama bulmanız gerekir.

 

Evrim teorisi bilimsel bir gerçektir ve Mevlana'nin buna işaret etmiş olması çok da şaşılacak birşey değildir. Evrimleşme tanrının var olmadığı anlamına gelmez. Kuran'da evrim teorisi hakkında net bir ayet yoktur fakat Mevlana gibi gönül gözü açık kişilerin, eşyanın tabiatı diye ifade ettikleri gibi bir çok bilinmeyeni biliyor oldukları fakat açıkça değil de örtülü ifade ettikleri bilinmektedir. Neden örtülü derseniz? Çünkü bazı bilgileri açıkça ifade etmek hem edebe aykırıdır hem de bazı insanların anlaması mümkün olmadığı için yanlış durumlara, yanlış anlaşılmalara sebep olur tıpkı Hallac-ı Mansur'da olduğu gibi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrim teorisi hangi kanıtlarla bilimsel bir gerçektir? Mevlana o devirde hangi bilimsel çalışmaya dayandırmış olabilir? tamamen Allah aşkı, Allah'n yüceliğini ve doğum öncesi evreleri betimlemiştir.

Darwin bile sonradan kendi teorisini ispatlayamamanın sancılarıyla gitmiştir.

 

"Evrim teorisinin iddia ettiği senaryonun yaşanmamış olduğunun en açık göstergesi fosil kayıtlarıdır."

Evrim teorisinin bilim dışı iddiasına göre bütün canlılar birbirlerinden türemişlerdir. Önceden var olan bir canlı türü, zamanla bir diğerine dönüşmüş ve bütün türler bu şekilde ortaya çıkmışlardır. Teoriye göre bu dönüşüm yüz milyonlarca yıl süren uzun bir zaman dilimini kapsamış ve kademe kademe ilerlemiştir.

Bu durumda, iddia edilen uzun dönüşüm süreci içinde sayısız "ara türler"in oluşmuş ve yaşamış olmaları gerekir.

Örneğin geçmişte, balık özelliklerini taşımalarına rağmen, bir yandan da bazı sürüngen özellikleri kazanmış olan yarı balık-yarı sürüngen canlılar yaşamış olmalıdır. Ya da sürüngen özelliklerini taşırken, bir yandan da bazı kuş özellikleri kazanmış sürüngen-kuşlar ortaya çıkmış olmalıdır. Bunlar, bir geçiş sürecinde oldukları için de, sakat, eksik, kusurlu canlılar olmalıdır. Evrimciler geçmişte yaşamış olduklarına inandıkları bu hayali varlıklara "ara-geçiş formu" adını verirler.

Eğer gerçekten bu tür canlılar geçmişte yaşamışlarsa bunların sayılarının ve çeşitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olması gerekir. Ve bu ucube canlıların kalıntılarına mutlaka fosil kayıtlarında rastlanması gerekir. Darwin, Türlerin Kökeni'nde bunu şöyle açıklamıştır:

Eğer teorim doğruysa, türleri birbirine bağlayan sayısız ara-geçiş çeşitleri mutlaka yaşamış olmalıdır... Bunların yaşamış olduklarının kanıtları da sadece fosil kalıntıları arasında bulunabilir. (Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press, 1964, s. 179)

Ancak bu satırları yazan Darwin, bu ara formların fosillerinin bir türlü bulunamadığının da farkındaydı. Bunun teorisi için büyük bir açmaz oluşturduğunu görüyordu. Bu yüzden, Türlerin Kökeni kitabının "Teorinin Zorlukları" (Difficulties on Theory) adlı bölümünde şöyle yazmıştı:

Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden bütün doğa bir karmaşa halinde değil de, tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Sayısız ara geçiş formu olmalı, fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında gömülü olarak bulamıyoruz... Niçin her jeolojik yapı ve her tabaka böyle bağlantılarla dolu değil? Jeoloji iyi derecelendirilmiş bir süreç ortaya çıkarmamaktadır ve belki de bu benim teorime karşı ileri sürülecek en büyük itiraz olacaktır. (Charles Darwin, The Origin of Species, s. 172, 280)

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrimleşme tanrının var olmadığı anlamına gelmez. 

 

İşte bakın bu cümle son derece doğru. Ben katılmıyorum bu argümana ama, en azından ortaya atılabilecek bir argüman. Benim katılmamam, böyle bir şey söylenemez dememi gerektirmez. Bir teist bu argümanı elbette ortaya atabilir. Neden mi? Şundan: Canlıların genetik sistemi hep aynı mı? Aynı. Kromozom sayısını ve gen programları değişince canlı değişiyor mu? Evet. O halde bir teist diyebilir ki, tanrı önce maymunu yaratmıştı. Sonra oturdu, bir gen mühendisliği tasarımı yaptı, maymunu insana dönüştürecek bütün genetik programları hazırladı. Sonra bu programları dişi bir maymunun yumurta hücresi ile erkek bir maymunun sperm hücresine yazdı. Sonra bu iki maymunu çiftleştirdi. Maymunlar değişik bir yavruları olunca çok şaşırdılar ama evlat işte, atılmaz. Baktılar, büyüttüler. Zaten maymunu da böyle üretmişti. İşte örneğin köpeklerin genetiğini yeniden tasarlamıştı. 

 

Bakın bu argümanı ben ortaya atmıyorum, böyle bir şey elbette olmadı, çünkü tanrı yoktur. Ama bir teist böyle diyebilir diyorum. Peki niye demiyor, niye illa diretiyorlar evrim karşıtlığında?

 

Aslında böyle diyenler var. Hem de çok. Türkiye müslümanlarında bile var, ben tanıyorum. Uzun uzun da özel sohbet ettim, tanınmış ünlü kişilerden var. Ayrıca Vatikan evrimi resmen tanıdı ve tanrının işi olduğunu belirtti. Peki inatla inkar etmekte diretenler kim?

 

Evangelistler... Bunlar nedense aşırı tutucular. Dinozorların uydurma olduğunda, evrenin altı bin mi yedi bin mi öyle bir şey yaşında olduğunda ve evrimin yalan olduğunda acayip bir inatla diretiyorlar. Bu nasıl bir inat, nasıl bir tutuculuk, kimse anlayamıyor. 

 

Bir de evangelistler ne derse aynısını elemanlarına tercüme ettirip kendisi yazmış gibi yayınlayan raporlu şahıs var. Bir de nur cemaati var, evangelistlerle zaten siyaseten de işbirliği içindeler. Bu iki grup, evangelistler ne derse allahtan gelmiş gibi harfiyen uyguluyorlar. Denize düşmüşler, yılana sarılmışlar. 

 

İşte evrim karşıtları bunlar ve bunların dediklerine bakanlar. Halbuki söylediğiniz gibi evrim tanrı yok anlamına gelemiyor. Yani evrimle tanrının olmadığı kanıtlanamıyor. Tanrının olmadığını kanıtlamanın yolu felsefidir, bilimsel değildir. Tanrının olup olmadığı sorunu zaten bilim konusu değil, felsefe konusudur. 

 

Felsefe ise bağlayıcı olmadığı için, tanrının olmadığını felsefe yoluyla kanıtlamak, kimseyi bağlamaz. "Ben kanıtladım yok, bundan sonra tanrıya inanmak yasaklanmıştır" diyemez kimse. İnanç özgürlüğü temel insan haklarının en önemlilerindendir. Yaşam hakkından sonra gelir. Kimse inanç özgürlüğünü kısıtlayamaz. Yaparsa insanlığa ihanet etmiştir. 

 

Fakat inanç özgürlüğü şu yönden eksik: Tanrıya inananlara her türlü serbestlik veriliyor, kolaylık tanınıyor, korunuyor, kayırılıyor. Kulaklarımızı delecek derecede hoparlörlerle tanrının var olduğunu ilan etmelerine izin veriliyor. Ateistlere ise tanrının olmadığını hoparlörle bağırma hakkı verilmiyor. Zorluk çıkarılıyor, işe alınmıyor, dışlanıyor, baskı yapılıyor. Hatta öldürülüyor. Yaşam hakkı bile tanınmıyor.

 

O yüzden inanç özgürlüğü sadece tanrıya inananlara var, inanmayanlara inanç özgürlüğü haram kılınıyor. Bu, insanlığın geri kaldığı en büyük handikapı. Tabii bu İslam ülkelerinde felaket boyutlarında. İnanç özgürlüğünün sözü bile edilemez durumda. Başta insanlık ateizme tam ve kesin özgürlüğünü verecek, İslam ülkelerine de zorla inanç özgürlüğünü kabul ettirecek. BM bu konuda yaptırım kararı alacak. İnanç özgürlüğü olmayan tüm ülkeler ağır yaptırımlara tabi tutulacak. Bu da işe yaramazsa savaş açılacak ve inanç özgürlüğünü tanımaya zorlanacaklar.  

 

İnanç özgürlüğü olmadan insan olunamayacağı için bu zorunlu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.