Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Milgram Deneyi


irinçköl

Önerilen İletiler

Milgram deneyi, insanların erk (otorite) sahibi bir kişi veya kurumun isteklerine, kendi vicdani değerleriyle çelişmesine rağmen itaatetmeye ne ölçüde istekli olduklarını ölçme amacını güden bir deneyler dizisinin genel adıdır. Deneyi gerçekleştiren Yale Üniversitesipsikologlarından Stanley Milgram, bu araştırmasını ilk olarak 1963'te Anormal ve Sosyal Psikoloji Dergisi (İng.: Journal of Abnormal and Social Psychology[1] dergisindeki makalesiyle tanıtmış ve bulgularını 1974'te yayımladığı Otoriteye İtaat: Deneysel bir Bakış (İng.: Obedience to Authority; An Experimental View)[2] isimli kitabında daha derinlemesine incelemiştir.

Deneyler nazi savaş suçlusu Adolf Eichmann'ın Kudüs'te yargılanmaya başlamasından üç ay sonra, Temmuz 1961'de başladı. Milgram,deneyleri şu soruya cevap aramak üzere geliştirmişti: "Eichmann ve Yahudi Soykırımında yer alan yüzbinlerce yardakçısı sadece onlara verilen görevi yerine getiriyor olabilir miydi? Onların hepsi yardakçılık suçuyla suçlanabilir miydi?"[3]
Milgram ulaştığı sonuçları 1974 tarihli makalesi "İtaatin Tehlikeleri"nde (İng.: The Perils of Obedience) özetledi:


İtaatin hukuksal ve felsefesel açılardan devasa önemi bulunmaktadır, ancak bunlar çoğu insanın somut durumlarda nasıl davrandığı konusunda fazla bilgi vermez. Yale Üniversitesinde sıradan bir insanın sadece bir deney bilimcisinden aldığı emirle başka bir insana ne kadar acı çektireceğini ölçmek için basit bir deney düzenledim. Katılan deneklerin güçlü vicdani duyguları ile saf otoriteyi çeliştirdim, ve kurbanların acı dolu çığlıklarının eşliğinde genellikle otorite kazandı. Yetişkin insanların, bir erk makamının komutası doğrultusunda her şeyi göze almakta gösterdikleri aşırı isteklilik, çalışmamızın acilen açıklama gerektiren en önemli bulgusudur.
Sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yoketme işleminin bir parçası olabilmekteler. Ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görüldü.[4]

Yazının devamı için :
Milgram deneyi - Vikipedi
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet efendim, bu deney SÜPER EGO ( Vicdan ) ve ID ( İçgüdü ) çatışmasını ölçmeye yönelik bir deney.

 

Maalesef bir çok durumda ID baskın çıkıyor.

 

Bunun nedeni ise, değerlerin ( Vicdan ) içselleştirilememiş olması. Yalnızca ego düzeyinde otorite nedeniyle var olduğu sanılması. Sorgulanmadan kabul edilmiş olması.

 

Konu ile ilgili şu başlık da yararlı olur zannederim:

 

VİCDAN NEDİR ?

 

http://www.turkish-media.com/forum/topic/310889-vicdan-nedir/

 

Paylaşım için teşekkür ederim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gezi direnişiyle ilgili olarak polisin kastı aşan müdahalelerinin,  sırf   "emir kulluğu" ile açıklanıp açıklanamayacağı konusunda kafa yorarken bu deney karşıma çıktı. Polisin müdahale biçimine ışık tutar diye paylaşmak gereği duydum.  Emri yerine getirmek  önemli ama  bunun da sınırları olmak zorunda.

 

Örneğin biber gazı atmak otoritenin emridir ama bunu insanların kafasına gözüne  hedef alarak atmanın bir tercih olduğunu düşünüyorum. Sanırım bu da sizin dediğiniz gibi bazı şeyleri içselleştirememekten kaynaklanan bir durum. Konuya ilginiz için ben teşekkür ederim

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Örneğin biber gazı atmak otoritenin emridir ama bunu insanların kafasına gözüne  hedef alarak atmanın bir tercih olduğunu düşünüyorum. Sanırım bu da sizin dediğiniz gibi bazı şeyleri içselleştirememekten kaynaklanan bir durum.

Gezi olaylarındaki bazı polis memur ve amirlerinin tutumu böyle bir masumiyetle açıklanamaz kanaatindeyim.

 

Zira, " bunlar dinsiz, bunlar gomonis, bunlar anarşik " refleksi de ve kadınlara karşı bastırılmış cinselliğin dışa vurumu da var işin içinde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu tür bir deneyle  alakalı  güzel bir film

 

http://www.full-hd-film-izle.com/2013/05/the-experiment-deney-turkce-dublaj-izle.html

 

 

Paul Scheuring’in yönettiği 2010 Hollywood yapımı filmin adı The Experiment. Film daha önce Alman Das Experiment adlı filmin yeniden çekimi olduğu bilgisini de eklemeden geçmeyeyim. Filmin konusu kısaca şöyle: Bir deneyde görevlendirilmek üzere yüksek ücretle çalışacak “denek”ler arandığı şeklindeki gazete ilanına işsiz ve para kazanmak isteyen kişiler başvurur. Deneyin konusu hakkında bilgi yoktur, fakat başvruracak kişilerin sağlık sorunlarının olmaması gerekmektedir. Sonuçta belirtilen adrese başvuran kişilerden 26 erkek denek seçilir ve bir toplantı salonunda ilk kez birbirlerini görürler. Bu noktadan sonra deneyin konusunu öğrenirler: İşe alınan kişiler sahte bir hapishane ortamında mahkum ve gardiyan olmak üzere iki “grup”a ayrılarak “bilimsel” bir araştırma yapılacaktır. Filmin ilerleyen sahnelerinde aşama aşama artan dehşeti izleriz. Neden? Tamamen bambaşka dünyalarda yaşayan, işsiz-güçsüz toplumda yeri ve rolü olmayan bu insanlar önce sadece para kazanma arzusu ile bu projenin içine girmişlerken, kısa bir süre içinde bir “grup”un üyeleri haline gelirler. Mahkum ya da gardiyan statü ve rol sahibi olurlar. Çok kısa bir zaman içinde rol ve statülerinin sahte olduğunu unutarak bu rol ve statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini geliştirirler. Proje öncesinin işsiz-güçsüz bireyleri gardiyan oldukları zaman çok zalim bir şekilde “gardiyanlık” yapmaya başlarlar. Otorite yerini baskı, giderek zulüme bırakır. Bu koşullarda mahkumlar önce karşı koyarlar, sonra şiddet ve isyan başlar. Elde silahların olduğu bu tehlikeli oyun bir kişinin ölmesiyle durdurulur. İşin ilginç yanı senaryonun gerçek bir olaydan alınmış olmasıdır. Projenin yürütücüsü olan profesörün tutuklandığı şeklinde bir yazıyla film biter.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@@irinçköl bu filmin Das Experiment yani Alman versiyonunu izledim ve illa izlenecekse o versiyonun izlenmesini tavsiye ederim. Bu filmi izledikten sonra şöyle düşünmüştüm: üniforma nedir, ne işe yarar? Şimdi günümüz Türkiyesi'nde de aynı şeyi düşünüyorum. Evet üniforma nedir ve ne işe yarar? 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Gezi direnişiyle ilgili olarak polisin kastı aşan müdahalelerinin,  sırf   "emir kulluğu" ile açıklanıp açıklanamayacağı konusunda kafa yorarken bu deney karşıma çıktı. Polisin müdahale biçimine ışık tutar diye paylaşmak gereği duydum.  Emri yerine getirmek  önemli ama  bunun da sınırları olmak zorunda.
 
Örneğin biber gazı atmak otoritenin emridir ama bunu insanların kafasına gözüne  hedef alarak atmanın bir tercih olduğunu düşünüyorum. Sanırım bu da sizin dediğiniz gibi bazı şeyleri içselleştirememekten kaynaklanan bir durum. Konuya ilginiz için ben teşekkür ederim

 

Polis isterse kanuni olarak verilen insandisi ve vicdandisi saldiri emrini uygulamaz. Bunu uyguluyorsa, polisin masum gosterilmesi ve gorulmesi olanakli degildir.

 

En azindan AIHM bile biber gazindan devleti suclu bulmusken.

 

Burada bir sorun da suclu bulunanin sucu isleyen polis degil de devlet olmasi ya da sucu isleyen polisi devletin korumasi.

 

Islenen suc kisisel ama degerlendirilmesi devlet. Celiski burdadir. 

 

Ayni celiski futbolda yasanir. Seyirci yuzunden kulup zarar gorur.

 

Buradaki carpik mantigi algilamak cok onemlidir. Cunku algilanmazsa "yapanin yanina yaptigi kar kalir"

 

Turkiye'de olan da budur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu baslikta konu vicdan degil core faith denilen bilincalti biat ve itaatin temelidir.

 

Vicdan bilinc isidir. Duygu ve akil onu yonlendirdiginde de hic bir degeri yoktur.

 

Madem vicdan degerlendirelim.

 

Kisiyi infaz eden cellat

Kisiye iskence yapan sadist

Tecavuz eden sapik

Kalem kiran hakim

Birisini savasta olduren asker

 

Bu ve benzeri orneklericogaltmak mumkundur.

 

Burada "kisinin kendi vicdan degerleri ile celismesi" ne kim ve nasil karar veriyor?

Bunu kisi mi acikliyor.

 

Ya tore/namus/kan davasi cinayetleri ve bunlari isleyenler?

Ya insanogluna kiyan Mafia tipi orgutler?

Ya seri katiller?

Lincler, katliamlar soy kirimlar?

 

 

Evet vicdan nerde?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Polis isterse kanuni olarak verilen insandisi ve vicdandisi saldiri emrini uygulamaz. Bunu uyguluyorsa, polisin masum gosterilmesi ve gorulmesi olanakli degildir.

 

En azindan AIHM bile biber gazindan devleti suclu bulmusken.

 

Burada bir sorun da suclu bulunanin sucu isleyen polis degil de devlet olmasi ya da sucu isleyen polisi devletin korumasi.

 

Islenen suc kisisel ama degerlendirilmesi devlet. Celiski burdadir. 

 

Ayni celiski futbolda yasanir. Seyirci yuzunden kulup zarar gorur.

 

Buradaki carpik mantigi algilamak cok onemlidir. Cunku algilanmazsa "yapanin yanina yaptigi kar kalir"

 

Turkiye'de olan da budur.

 

Sn evrensel-insan , polis verilen, kanuna uygun olmayan emri uygulamak zorunda değildir.

 

Bunu polis sendikası da defalarca söyledi. "Size verilen kanunsuz emri uygulamayın .Bu amirlerinize  isyan değildir" dedi.

 

Polislerin olaylara müdahale de biber gazı kullanma yetkisi vardır.Polisin biber gazı kullanımında uyması gereken belirli şartlar var. Bu da Emniyet Teşkilatı’nın hazırladığı ‘Göz Yaşartıcı Gaz Silahları ve Mühimmatları Kullanım Talimatı’nda belirlenmiş. Buna göre, biber gazı uygulamasında dikkat edilmesi gereken dört husus var: ‘Eğitim, mesafe, dozaj ve gazdan arınma.’ Yani gazı kullanacak kişinin öncelikle eğitim alması şart. Hangi durumlarda kullanılır, mekân, hava şartları, gazın muhtemel etkileri ve limiti gibi pek çok konunun bilinmesi gerekiyor. En iyi eğitim, görevlinin bizzat gaza maruz kalmasıyla sağlanıyor. Dünyada ve Türkiye’de genel olarak eğitim bu şekilde veriliyor. Kullanım tekniği ve mesafe, gazın etkisinde en belirleyici etken. Mesafenin yakınlığı gaza maruz kalanın yaralanmasına, uzaklığı gazın etkisinin düşmesine yol açıyor. Elle yüzün kapatılması bile gazın etkisini değiştirebiliyor. Biber gazı kullanımında en uygun mesafe 45-50 metre olarak belirtiliyor. Ancak duruma göre 150 metreye kadar gaz kullanılabiliyor.  

 

AİHM nin verdiği karar da biber gazı kullanmaktan değil , bu gazın uygun kullanılmamasından dolayıdır. Ve Türk yasal mevzuatının gözden geçirilmesini isteyerek tazminata hükmetmiştir.

 

Biber gazı uygulama emri kanunsuz bir emir değildir. Ancak bunun yakın mesafeden insanları hedef alarak kullanılması yasadışıdır. Verilen emir bu yönde ise polisin bunu uygulamaması esas olmalı. Yok eğer biber gazı uygula emrini kendi tercihi olarak böyle uyguluyorsa ortada büyük bir sorun var demektir. Benim de sorum bu yönde polisin bu tavrının altında ne yatmakta?     

 

Bir video vardı 3 tane polis -yüzleri sansürlenmiş olarak -röportaj veriyor .Bulabilirsem ekleyeceğim buraya.

 

İddialar : Şehir dışından İstanbul' a bir sürü çevik kuvvet takviyesi var. Getirilen polislere ne polis evleri ne de polis kolejlerinin yurtları açılmamış ,hepsi sokakta yatıyorlar ve kurtlu kumanyalar veriliyor. Kendilerine verilen emirler telsizle veriliyor. Telsiz de -yanlış hatırlıyor olabilirim- 9.kanal diye bir kanaldan usulsüz emirlerin verildiği söyleniyor.Bu kanalın dinlenmesi ve kaydı mümkün değilmiş. Öyle ki bu kanaldan polislerin ,sivil polisler vasıtasıyla kendilerine taş attırılıp müdahaleyi haklı hale getirmeye çalışan emirlerin bile verildiği söyleniyor. Bu kanalın dinlenmesi ve kaydı da mümkün olmadığından , müdahalede bulunan polislerin "biz emir aldık yaptık " deme şansları da yok.

 

Başlık konsu deneyde psikolojik olarak insanların bir şeylere  ikna edilmesi var ve karşılığı alacakları para %66 varan oranlarda sonunu getiriyorlar bu deneyin.

 

Yine altta eklediğim the experiment filminde de 14.000 dolar karşılığında ve bir tek kırmızı düğmeyle ne hale gelebildikleri görülüyor.

 

Polis nasıl bu hale geliyor? Nasıl bu kadar vahşi müdahalelerde bulunuyor.?  Belki evdelerinde, yakın çevrelerinde çok iyi insanlar.

 

Örneğin benim şahit olduğum bir olay var. Ben de direnişçilerden biriyim taksim ve beşiktaşta müdahalelerin en yoğun olduğu dönemlerde direniyordum. Bir polise şahit oldum belki yarım saat kırkbeş dakika önündeki demirleri copuyla dövüyor ve şöyle söyleniyordu :

 

Sıkıyoruz sıkıyoruz daha beter geliyorlar daha ne yapacağız ?

 

Polis masum değil ama nasıl bu hale geldiler?

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn evrensel-insan , polis verilen, kanuna uygun olmayan emri uygulamak zorunda değildir.

 

Bunu polis sendikası da defalarca söyledi. "Size verilen kanunsuz emri uygulamayın .Bu amirlerinize  isyan değildir" dedi.

 

 

Sıkıyoruz sıkıyoruz daha beter geliyorlar daha ne yapacağız ?

 

Polis masum değil ama nasıl bu hale geldiler?

 

 

Evet konu kullanilan malzemenin icerigi degil; kullanilis sekli.

 

Yani diyelim polislere "biber gazini/gaz bombasini direk kisileri nisan alarak kullanin" diye bir emir gelse dahi, polis bunu uygulamak zorunda degildir.

 

Burada amac direnenleri uyarmak ve onlari dagitmak icin yapilan eylemdir.

 

Bu da "direk kisilere nisan alan" bir eylem degildir.

 

Ben bir baslikta polisin saldirisinin insanlik sucu uygulamalarini liste olarak siraladim.

 

Son sorunuza gelince psikolojik baski soz konusu.

 

Bu da isi kaybetme, cezalandirilma v.s. korkusunu getiriyor.

 

Ayrica yogun suregelen gorev ve normalin disindaki gorev ve de yasam sartlari da ister istemez, polisi biktiriyor.

 

Burada "ne yaptiginin bilincinde olmama" "bir an evvel direnisi bastirma" "amirin gozune girme" v.s. gibi faktorler, soz konusu olabilir.

 

Tabi birde buna polisin her turlu insanlikve vicdandisi uygulamasini af edici bir yargi sistemi de, onlara "oh rahatim, ne istersem yaparim" dusuncesini getiriyor.

 

Boylece normal insanliklarindan cikiyorlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu baslikta konu vicdan degil core faith denilen bilincalti biat ve itaatin temelidir.

 

Vicdan bilinc isidir.

dogal olarak bilinen degerler ve uygulamalar bile bilinc ya da core faith imani ile karsiya alinabilir.

 

Vicdan bilinc isidir. Duygu ve akil onu yonlendirdiginde de hic bir degeri yoktur.

Yani, Vicdanı duygu ve akil onu yonlendirdiginde değersiz bir Vicdan olur ama yine de adı Vicdandır.

 

 

Madem vicdan degerlendirelim.

 

Kisiyi infaz eden cellat

Kalem kiran hakim

Birisini savasta olduren asker

Ya tore/namus/kan davasi cinayetleri ve bunlari isleyenler?

 

Bu ve benzeri orneklericogaltmak mumkundur.

 

Burada "kisinin kendi vicdan degerleri ile celismesi" ne kim ve nasil karar veriyor?

Bunu kisi mi acikliyor.

Vicdanı ile Cüzdanı arasında kaldığını söyleyen Hakimler,

Öç alma içgüdüsünü Töre ile meşrulaştıran “ töre böyle emretti “ diyen Katiller,

Yabancı Düşmanlığını ( yaşama iç güdüsü ) kahramanlık ile meşrulaştıran “ savaş hali “ diyen Askerler,

Eve ekmek götürme derdini ( yaşama içgüdüsü ) Otorite ile meşrulaştıran “ kanunun kestiği parmak acımaz “ diyen Cellatlar.

 

 

Kisiye iskence yapan sadist

Tecavuz eden sapik

Ya insanogluna kiyan Mafia tipi orgutler?

Ya seri katiller?

Lincler, katliamlar soy kirimlar?

Doğuştan ayna nöronları bulunmayan Vicdanı gelişmemiş / hiç olmayan anti sosyal kişilik bozukluğu olanlar, toplumsal histeriye kapılıp toplumsal onay almışlık ile hareket edenler,

vicdan rahatlatmak için yansıtma-rasyonalizasyon savunma mekanizmasını kullananlar vs. vs.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Yani, Vicdanı duygu ve akil onu yonlendirdiginde değersiz bir Vicdan olur ama yine de adı Vicdandır.

 

Degildir, onun adi core faith dir.
 

 

 

Doğuştan ayna nöronları bulunmayan Vicdanı gelişmemiş / hiç olmayan anti sosyal kişilik bozukluğu olanlar, toplumsal histeriye kapılıp toplumsal onay almışlık ile hareket edenler,

vicdan rahatlatmak için yansıtma-rasyonalizasyon savunma mekanizmasını kullananlar vs. vs.

 

Ayna noronlari fiziksel degil mi, nasil oluyorda bazilarinda bulunuyor da, bazilarinda bulunmuyor? Vicdan "rahatligi/azabi" sadece kisinin kendi algisi bilgisi ve vicdani ne olarak degerlendirdigidir.

 

Insanoglu kendince her bir hatasi noksani v.s. icin mutlaka bir neden ve bahane bulur. Bunlar da core faith temelinde ve kisinin yasam ve iliski temelindedir.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@@evrensel-insan'a katılıyorum. Vicdan bir bilinç düzeyidir, doğru ile yanlış arasında net bir fark görebilenlerde vicdan devreye girer. Yukarda saydığınız eylemleri yapan kişiler bu davranışların yanlış olduğunun bilincinde, idrakinde değillerdir. Yanlış olduğunun söylenmesi başkadır kişinin bunu idrak etmesi başkadır.

 

Yanlış herkese göre değişir fakat bu bahsi geçen eylemlerde başkalarına zarar verildiği çok nettir fakat kişi bunun idrakinde olmadığı için bu eylemleri yapmaktan çekince duymaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Degildir, onun adi core faith dir.

original.gif 

 

Öncelikle Türkçe dil bilgisi ve mantık. Çünkü; cümle;

 

Vicdan bilinc isidir. Duygu ve akil onu yonlendirdiginde de hic bir degeri yoktur.

Vicdan bilinc isidir. Duygu ve akil onu ( vicdanı ) yonlendirdiginde de hic bir degeri yoktur. Budur.

 

Yani; Vicdanı duygu ve akil onu yonlendirdiginde değersiz bir Vicdan olur ama yine de adı Vicdandır denilmiş ama bu iddia, yukarıdaki “ benim vicdan algimda, core faith vicdan degildir. “ cümlesi ile tekzip edilmiş.

 

 

Ayna noronlari fiziksel degil mi, nasil oluyorda bazilarinda bulunuyor da, bazilarinda bulunmuyor?

Vicdan duygusu, doğuştan değil, doğuştan var olan ayna nöronlar sayesinde doğuştan sonra gelişen / öğrenilen / yapılanan bir duygu olup, tam tersine olarak ayna nöronların doğuşta var olmaması / az olması ve buna bağlı olarak doğuştan sonra Vicdanın gelişememesi sonucu oluşan Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğunda görülmeyen bir duygudur.

 

 

Vicdan "rahatligi/azabi" sadece kisinin kendi algisi bilgisi ve vicdani ne olarak degerlendirdigidir.

İster kendi algısı, bilgisi ve vicdanı ne olarak değerlendiği, isterse ona öğretilen değerlere göre değerlendirdiği, öyle ya da böyle bu değerlendirmelerin sonucu Vicdan Azabına veya Vicdan Rahatlamasına sebep olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Öncelikle Türkçe dil bilgisi ve mantık. Çünkü; cümle;
 


Vicdan bilinc isidir. Duygu ve akil onu ( vicdanı ) yonlendirdiginde de hic bir degeri yoktur. Budur.

 

Ayni seyleri farkli basliklarda tekrarlamana gerek yok. Ben yanitimi diger baslikta verdim. Yalniz dur, sen illa kendini kendince hakli gosterene kadsar devam edeceksin degil mi?
 

 

Yani; Vicdanı duygu ve akil onu yonlendirdiginde değersiz bir Vicdan olur ama yine de adı Vicdandır denilmiş ama bu iddia, yukarıdaki “ benim vicdan algimda, core faith vicdan degildir. “ cümlesi ile tekzip edilmiş.
Vicdan duygusu, doğuştan değil, doğuştan var olan ayna nöronlar sayesinde doğuştan sonra gelişen / öğrenilen / yapılanan bir duygu olup, tam tersine olarak ayna nöronların doğuşta var olmaması / az olması ve buna bağlı olarak doğuştan sonra Vicdanın gelişememesi sonucu oluşan Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğunda görülmeyen bir duygudur.

 

Sorumun yaniti bu degil. Yanit vereceksen soruyu bir daha iyi oku.


 

 

İster kendi algısı, bilgisi ve vicdanı ne olarak değerlendiği, isterse ona öğretilen değerlere göre değerlendirdiği, öyle ya da böyle bu değerlendirmelerin sonucu Vicdan Azabına veya Vicdan Rahatlamasına sebep olur.

 

Iste burada vicdanin ne olarak algilandigi onemlidir. Cunku sonucta azap ve rahatlik biribirine zit degerlerdir.

 

Ayrica daha once kendi bilgince bosuna tartistigin icin "core faith" in turkce karsiligini sana birakiyorum. Bakalim nasil turkceye cevireceksin?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Iste burada vicdanin ne olarak algilandigi onemlidir. Cunku sonucta azap ve rahatlik biribirine zit degerlerdir.

Vicdan bir degerdir. Dolayisiyle degerin olmamasi vicdanin da olmamasi demektir. Yani vicdan bir deger olarak yok ise, baska sekilde zaten var olamaz.

Vicdan bilinc isidir. Duygu ve akil onu yonlendirdiginde de hic bir degeri yoktur.

Mesela, duygu da bir değerdir. Değersiz duygu vardır, değerli duygu vardır. Yani; kişiye göre değişir.

 

Bir duygu değersiz bulunduğunda, yalnızca onu değersiz bulan kişiye göre yok olur. Herkese göre değil. O duyguyu onu değersiz bulan kişi yok saysa da o duygu kavram olarak da algı olarak da vardır.

 

Yani; “ Vicdan bilinc isidir. Duygu ve akil onu ( vicdanı ) yonlendirdiginde de hic bir degeri yoktur. “ demek, Vicdanı duygu ve akil onu yonlendirdiginde değersiz bir Vicdan olur ama yine de adı Vicdandır demektir.

 

Aksini iddia etmek Qua Felsefesine aykırı davranmaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Mesela, duygu da bir değerdir. Değersiz duygu vardır, değerli duygu vardır. Yani; kişiye göre değişir.

 

Bir duygu değersiz bulunduğunda, yalnızca onu değersiz bulan kişiye göre yok olur. Herkese göre değil. O duyguyu onu değersiz bulan kişi yok saysa da o duygu kavram olarak da algı olarak da vardır.

 

Yani; “ Vicdan bilinc isidir. Duygu ve akil onu ( vicdanı ) yonlendirdiginde de hic bir degeri yoktur. “ demek, Vicdanı duygu ve akil onu yonlendirdiginde değersiz bir Vicdan olur ama yine de adı Vicdandır demektir.

 

Aksini iddia etmek Qua Felsefesine aykırı davranmaktır.

 

Neden ayni seyleri farkli basliklarda yaziyorsun?

 

Bir seyi sen bir daha yazinca ne oluyor ki!

 

Ben bunu bir onceki baslikta acikladim ve bir daha acikliyorum.

 

Core faith de vicdan da degerdir. Biri birinden farkli degerlerdir. Vicdanin olmadigi yerde core faith vardir.

 

Ayrica qu a felsefesini hic algiladigini zannetmiyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Core faith'i olan kişi olayları kendi core faith'ine göre değerlendirme yapar. Beğenmesek de bu da bir vicdandır.

Hayir bu bir vicdan degildir. Sadece bilincaltina yerlesmis ogrenilmisi otomatikman alisilagelmis olarak uygulamaktir. Bilmeyi de bilinci de icermez.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bazı insan ve hayvanlar nasıl kolsuz, bacaksız, kulaksız vs. doğuyorsa, bu da böyle oluyor.

Peki tip birincisi;

 

Bunun kisi uzerindeki etkisini

Ikincisi olup olmadigini bilebiliyor mu?

 

Yukarda saydiklarin ozurluluktur. Ayna noronsuz dogmakta bir ozurluluk mu?

 

Degilse, neden degil?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet, söyledim ya bunu; Anti Sosyal Kişilik bozukluğu ( psikopatlık )

 

Ve bunun tedavisi de yok.

Bilemem ama; tum core faithe iman etmislerde de ayni sorun var.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.