Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ateist Ahlakı


democrossian

Önerilen İletiler

İnsanların en yaygın dogmatik saplantılarından birisi, dinsiz ahlakın olamayacağı düşüncesidir. Ahlakın ancak allaha inanmakla sağlanabileceği savunulur. Halbuki gerçek bunun tam tersidir. Din tersine ahlaksızlıklara kılıf hazırlamak için çok rahatlıkla, yaygın ve kolaylıkla, pervasızca kullanılabilmektedir.

 

Üstelik bunun nedeni, dinin özünde ahlakın kaynağı oluşu; ama kötüye kullanımı filan değildir. Bizzat din öğretisi insanları ebediyen bağdaşmayacak bir ayrıma, ötekileştirmeye tabi tutmaktadır. Bu ayrım sonsuza kadar bağdaşmayacak bir ayrım olunca, dine inanan bir kişinin dinine inanmayan kişileri ötekileştirmemesi, onların her türlü insanlık haklarından mahrum bırakılmasında bir sakınca görmesi olanaksızdır.

 

Bununla da kalmaz. Din sadece kendisine inanmayanlara ayrım uygulamakla kalmıyor. Kendisine inananları da tam olarak inanmamak veya sahte biçimde inanmakla suçlayarak onları da bölüyor ve düşmanlaştırıyor.

 

Böylece dinin insanları ayrıştırması, düşmanlaştırması ve ötekileştirmesinin bir sınırı olmuyor. Bu ayrım ne ebediyen bağdaşabilir özellikte, ne de tek bir inanç biçimi ile sınırlı. Teorik olarak dünyada insan sayısı kadar inanç biçimi olabilir. İnsanları tektipleştirmek, inanç kalıplarına sokmak insanlığa yapılacak en faşist baskıdır. O halde din her insanı bir diğer insana düşman etme kapasitesine sahiptir. Bu kapasite başka hiçbir etkende dinde olduğu kadar yüksek değildir. Çünkü dinin öngördüğü ayrım sonsuza kadar. İnanırlarına sonsuz cennet, inanmayanlara sonsuz cehennem öngörüyor. Dolayısıyla bu ayrımı ortadan kaldırmanın yolunu tümüyle kapatıyor. Başka hiçbir öngörü bu kadar ayrıştırıcı olamıyor.

 

Peki ateist ahlak nasıl olur? Ateizm dinin ayrıştırıcılığını ortadan kaldırmakla zaten ahlakın önündeki en ciddi engeli kaldırır. İnsanları ebediyen bağdaşmayacak ayrımcılık dogmasından kurtarması başlı başına ahlakın kaynağıdır. Fakat bununla kalmaz. Bununla kalsa dinden başka dogmaları, örneğin ırkçılığı bertaraf edemezdi.

 

Tüm dogmaları bertaraf etmek için bilime başvurmak gerekir. Dini devreden çıkarmak zaten otomatik olarak bilimi devreye sokar. Çünkü bilgiyi dogmatik kaynaklardan almayacaksak başka ne yol var, insan aklından almak.

 

İnsan aklı ise şunu kesin olarak bilir: İyilik de kötülük de yayılan, yansıyan ve geri dönen şeylerdir. İyilik yaptıysak bu döner dolaşır, yansır, bize geri döner. Kötülük yaptıysak bu da döner dolaşır, yansır, bize geri döner. İnsan sosyal bir canlı olduğu için bu gerçeği kesin biçimde kavrar.

 

İnsan sadece kendi iyiliğini de istemekle kalmaz. Önce çocuklarını, sonra yakınlarını, sonra toplumunun da iyiliğini düşünür. Bunlar doğal duygulardır. Hayvanlar bile böyledir. Korkak tavuk civcivleri için tilkiye saldırır. O yüzden insan kendi ölümünden sonra bile çocuklarının iyi bir dünyada yaşamasını ister. Yaptığı iyilik ve kötülüklerin kendi ölümünden sonra bile çocuklarına yansıyacağını bilir.

 

Ahlakın kaynağı bu bilinçtir. Din kesinlikle ahlakın kaynağı olmadığı gibi din, ötekileştirme, düşmanlaştırma aracı olduğu için ahlakın kaynağı olamayacağı gibi, ahlaksızlığa yol açmanın baş aracıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Ahlaskin ne oldugunun tum isanoglunu kapsayan ortak bir tanimi anlam ve icerigi yoktur. Dolayis ile Ahlakin bilimsel bir tabani yoktur.

 

Buradaki bilimsellik ancak etik temelli ahlaki yonlendirim ve yaptirimlarin toplumlari sosyo-psikolojik olarak nasil etkiledigi ve nasil bir arada yasatabildigi konusudur.

 

Ahlak bir degerdir ve tabani fiziksel degil; zihinseldir. Herhangi bir sekilde ahlaka "budur/bu degildir" diye bir indirgemeci determinizm koymak, toplumu tek bir nitelige sosyo-etik ve sosyo-psikolojik nitelik farkini gale almadan nicelik olarak yonlendirmektir ki, bu da ancak guc otorite ve baski zoruyla olur.

 

Ahlakin zoraki saglanmasi da etik degildir. Herhangi bir ideolojik inancsal durusun bir ahlaki olmaz, ahlak toplumsal olarak toplumun sosyal iliskisinin bir urunudur.

 

Din ya da herhangibir politik izm; ahlaki sadece kendi politik/ideolojik cikari olarak ve duygu somurusu olarak kullanabilir.

 

Su anda diktatorun yaptigi gibi. Bu da zaten toplumu ayirmak, boilmek otekilestirmek v.s. anlamina gelir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dinin içerisinden mistik ögeleri çıkarınca zaten geriye ahlak ögeleri kalıyor. Toplumlar da, ahlakın kaynağının net olarak belirlenmediğindendir ki, ahlakın kaynağının din olduğunu kabullenmişler.

 

Bu durumda, ahlakın bir diğer anlamı olan toplumsal davranışın kaynağının ne olması gerektiğini net olarak belirlemek gerekiyor. Ahlakın kaynağı için din gösterildiği gibi, kimi zaman da bilim, hukuk, toplum töreleri ve ebeveynler gösterilmiştir.

 

Geçmişte Albert BAYER'in "bilim ahlakı" isimli bir kitabını okumuştum. Daha sonra düşündüm ki bilim insanlara ahlak önermiyor. Ama mantıksal olarak ta, ahlakın kaynağının da her konuda olduğu gibi bilim olması gerekiyor.

 

O halde ahlakı bilimin içinden nasıl alıp çıkaracağız? Yoksa birey adına yine otorite, "bilim ahlakı" diye bize dayatma bir ahlak mı sunacak? Zira ne pozitif bilimler, ne sosyal bilimler ne de formel(mantık) bilimleri ahlak önermiyor.

 

Bunu tartşalım..

 

Peki, ateist ahlakı nasıl olmalı? Yani bir birey ahlakı olmalı mı? Olacaksa eğer nasıl olmalı?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrensel-insan zihniyeti ahlakin kaynagini zihinsel olarak algiliyor ve zihinsel insanlasma devrimi olarak degerlendiriyor.

 

Burada ahlakin onemi iliski temelindeoldugu icin de, toplumsaldan ziyade sosyal, etik ve psikolojik tabana oturuyor.

 

Kisaca yasam ve iliskideki ahlaki evrensel hukuk insan haklari ve bireyin hak ve ozgurlugunun saygisi, yani farkin farkina varmak ve her bir farki algilamak bir farkin diger fark uzerindeki hakimiyetine de izin vermemek olarak her turlu farkin saygi ile birlikte yasami ve vicdan yani kendine ve baskasina zarar vermemek olarak algiliyor.

 

Bunun disinda bilimsel temeli her hangibir iliskinin insanogluna verecegi zarar, mesela kan bagi gibi.

 

Bunun disinda iki yetiskinin her ikiside razi oldugu olcude aralarindaki her turlu iliski onlarin hak ve ozgurlugu oluyor.

 

Burada bir konuda yetiskin ile cocuk iliskisi. Ya da bir yetiskinin diger yetiskini onun rizasi olmadan zorlamasi.

 

Bu temelde de cocuklari dindeki gibi bilimsel ve bilissel hazir olmadan, cinsi iliskiye sokmamak.  Yani pedofili ve subyancilik yasagi.

 

Ayrica boyle bir durumda cocugu suclu bulmamak.

 

Ateizm, teolojik olarak tanrinin varligi konusunda olumsuz bir bakis acisidir. Bilimsel bir yani yoktur. Cunku aklin yarattigi tanri ve tanrilastirma bilimsel degildir.

 

Buradaki birey ahlaki iliski olarak sosyal ahlaktir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ateizm zaten bir felsefedir. Bilimsel olması gibi bir şart zaten yok. İnsanlık kültürü bilimden ibaret değildir. İnsanlık kültürü belli başlı üç kültür alanı üretmiştir: Bunlardan en zayıfı dindir. Daha güçlü olanı felsefedir ve en güçlü olanı bilimdir. 

 

Bu alanlara sanat, spor, oyun gibi eklemeler yapılabilir. 

 

Ateizmin bilimsel dayanakları ise elbette vardır. Felsefe elbette bilimden veri alır. Bilim ile felsefe arasında sağlam köprüler vardır. Felsefe ile din arasında da köprüler vardır. Ama din ile bilim arasında hiç bir köprü ve alışveriş yoktur. 

 

Bu bakımdan felsefe insanlık kültüründe bilimden sonra çok önemli bir yeri vardır. Bilim somut verilerle çalıştığı için vardığı sonuçlar da somuttur. Hakkında somut veri üretemediğimiz olgular hakkında felsefeyi kullanırız. 

 

Felsefi kuramlar somut verilere dayanmadığı için bağlayıcı değildir. Felsefi akımları ideoloji haline getirmek ve devletin yapılandırılmasında kullanılmasını önermek mümkün değildir. Dini olduğu gibi felsefi inançlar da kişisellikten çıkarılıp toplumsallaştırılamaz. Yasa yapımında, devletin yapılandırılmasında baz alınamaz. 

 

Tüm felsefi akımların ahlaksal önerileri vardır. Ahlak da felsefenin tekelinde olamaz. Din de ahlaksal önermelerde bulunur, bilim de etik bilimini elbette geliştirir. Fakat ne dinsel, ne felsefi ahlak önermeleri hiç kimseyi bağlamaz. Sadece inanç sahibini bağlar. Bilimsel etik kurallar ise somut oldukları için bağlayıcıdır.

 

Ahlak deyince sadece cinsel konuları anlamak çok dar ve kısır bir bakış açısıdır. Bu kadar dar bir pencereden bakarak ahlak hakkında konuşmak dar görüşlülük olur.

 

Benim dini inancım yoktur. Felsefi inancım vardır. Bu inanç sadece beni bağlar. Başka kimseyi bağlamasını öneremem. Ana felsefem ateizm değil, determinizm. Ateizm dine, tanrı inancına bakışım hakkındaki felsefemdir. Genel değildir. Teizm olmasa ateizm de olmaz. O yüzden temel inanç olarak ele alınması doğru olmaz. Determinizm ise, indeterminizm kanıtı bulunamadığı sürece geçerlidir ve çok kapsamlı, kapsayıcı bir felsefedir. 

 

Determinizm tüm evreni kapsamakla kalmaz, evrenin de başlangıçlı ve sonlu bir varlık olduğunu bilerek çok daha geniş kapsamlara ulaşır. Evreni determinizmin yönettiğini söylemekle kalmaz, evreni determinizmin yarattığını ve evrenin determinizm sürecinin sadece küçücük bir parçası olduğunu söyler. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felsefenin ideolojisini inancini dogrularini mutlaklarini v.s. bilime tasiyip, felsefi bilim yapmak baskadir; bilimin bilimselligi ve bilisselligi temelinde felsefeyi bilime tasiyip, bilimsel felsefe baskadir.

 

Ayrica senin determinizmin , bilimsel olmayan ve gozlem vermeyen olgu olmayan degerler iceriyor mu?

 

Ilklik, teklik, mutlaklik, herseylik v.s. temelli.

 

Ayrica izafiyet teorisinin, uncertainty yani kesinlesmemisligi gozlemsel yanlislanabilirligi determinizm ile nasil acikliyorsun?

 

"Evreni determinizm yonetiyor" derken determinizme bir akil mi yoksa bir amac mi v.s. yukluyorsun?

 

Evren yaratildi mi? Yaratani kim/ne ve bunun icin elinde ki bilimsel kanit nedir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felsefi bilim ve bilimsel felsefe diye bir şeyler yoktur. Bilim ve felsefe arasında köprüler, geçişler vardır ama birbirlerinden tümüyle bağımsız çalışan alanlardır. İkisi de birbirinin işleyişine kesinlikle müdahalede bulunamaz. Bu bağımsızlıklar herhangi bir yönde ihlal edilirse insanlık kültürü havaya uçurulmuş olur. 

 

Ha ama her şeyin bir felsefesi olduğu gibi bilimin de bir felsefesi vardır. Bilim, tüm felsefi önermeler içinden determinizmi felsefesi olarak benimsemiş ve o yönde çalışmaktadır. Heisenberg gibi indeterminist bilime geçişi önerenler elbette yok değil. Fakat ne Heisenberg, ne başkası indeterminist bir kanıt ortaya koyabilmiş değildir. 

 

Determinizm bir felsefe olduğuna göre, gözlem yapılamayan, deneyimlenemeyen konularda fikir yürütür. Bilimin determinizmi felsefesi olarak kabul etmesi buna aykırı değildir. Bilim, gözlemlenebilen ve deneyimlenebilen somut olgular üzerinde determinizmi uygular. Yani örneğin bir otun toprakta bitmesinin nedenselliğini araştırır. Bitki neden yeşildir, gökyüzü niye mavidir, kan niye kırmızıdır, bunların nedenselliklerini, yani determinist yasaları bulur. 

 

Evren niye var, evrenden önce ne vardı, sonra ne olacak gibi konularda bilim somut veriye ulaşamadığı zaman konu felsefi alan içine girer. Örneğin paralel evrenler, kabarcık evrenler gibi çoklu evren kuramları şimdilik kaydıyla da olsa bilimsel değil, felsefi kuramlardır. Bilim her zaman felsefi alan içindeki bir konu hakkında somut verilere ulaşıp o konuyu felsefeden alıp kendine maledebilir.

 

İzafiyet teorisinin determinizmle çelişen bir yanı yoktur. Tersine ışık hızı gibi determinist yasalar içerir. İndeterminist kanıt bulma iddiası olan teori, kuantumdur. Henüz bulunamadı. 

 

Determinizmde amaç yoktur. Gerekircilik vardır. Nedenler sonuçları gerektirir ve bu, zincirleme olarak tüm varlığı örer. Örneğin bizim şartlarımız değişmedikçe, hiç bir gün, güneşin batıdan doğduğunu görme şansımız yoktur. Güneşin batıdan doğmasının da nedenleri olması gerekir. Şartlar değişirse bunu görebiliriz. Örneğin dünyamıza göre ters dönen bir gezegene gideriz.

 

Determinizmde bizim gibi evrilmiş akıldan başka bir ilk akıl kesinlikle yoktur. Bu, determinizmin olmazsa olmaz kesin kuralıdır. 

 

Evrenin yaratılmasını söylememin, şu an yazdığım iletiyi yaratmamdan, veya yeryüzünden buharlaşan suyun bulutları yaratmasından, bir heykeltraşın heykelini yaratmasından, bir bülbülün bir melodi yaratmasından hiç bir farkı yok. Sözcüklere dinin yüklediği anlamlarla kısıtlı değiliz. Din bu sözcükleri insanlık kültüründen çalıp, onlara dogmatik anlamlar yükledi. Bu sözcükleri dinden geri alıp dogma esaretinden kurtarmalı ve insanlık kültürüne iade etmeliyiz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Felsefi bilim ve bilimsel felsefe diye bir şeyler yoktur. Bilim ve felsefe arasında köprüler, geçişler vardır ama birbirlerinden tümüyle bağımsız çalışan alanlardır. İkisi de birbirinin işleyişine kesinlikle müdahalede bulunamaz. Bu bağımsızlıklar herhangi bir yönde ihlal edilirse insanlık kültürü havaya uçurulmuş olur. 

 

Demekki bilimsel felsefe diye bir sey duymadin? Felsefeyi niteleyen sifatlar arasinda birisidir bilimsellik. Cunku o yoksa inancsal ideolojik olarak kalir felsefe. Bilimsel felsefe, yapilandirmaci epistemolojidir. Yani constructive epistemoloji. Buradan da felsefenin bilim tabaninin metafizik ve varlik oldugu degil; bilgi oldugu ortaya cikar.

 

 

 

Ha ama her şeyin bir felsefesi olduğu gibi bilimin de bir felsefesi vardır. Bilim, tüm felsefi önermeler içinden determinizmi felsefesi olarak benimsemiş ve o yönde çalışmaktadır. Heisenberg gibi indeterminist bilime geçişi önerenler elbette yok değil. Fakat ne Heisenberg, ne başkası indeterminist bir kanıt ortaya koyabilmiş değildir. 

 

Hayiir, bilimsel yontem determinizmi degil OLGUSAL GECERLILIK VE GOZLEMSEL YANLISLANABILIRLIGE dayanir. Yani ne supheci ne de kesinlikci bir tabani yoktur. Olgusal gecerlilik gozlemsel olarak yanlislanabilene kadar gecerlidir.

 

 

 

Determinizm bir felsefe olduğuna göre, gözlem yapılamayan, deneyimlenemeyen konularda fikir yürütür. Bilimin determinizmi felsefesi olarak kabul etmesi buna aykırı değildir. Bilim, gözlemlenebilen ve deneyimlenebilen somut olgular üzerinde determinizmi uygular. Yani örneğin bir otun toprakta bitmesinin nedenselliğini araştırır. Bitki neden yeşildir, gökyüzü niye mavidir, kan niye kırmızıdır, bunların nedenselliklerini, yani determinist yasaları bulur. 

 

Yurutulen fikrin bilimsel bir teorik icerigi olabilmesi icin; mantiksal olabilirlik olanagi bulunmasi ve teorisinin test edilebilmesi gerekir. Kisaca inanclar ve ideolojiler ve her turlu degerleri bilimsel degildir. Nedensellik ile determinizm ayni seyler degildir. Determinizm kesinlik icerir mutlak icerir ve her ikisi de gozlem vermez ve bilimsel degildir. Ayrica kesinlik bilimselligin onunu tikar yani ispat eder ama gelistirmez. Bilimi inanca ve ideolojiye tasir.

 

 

 

Evren niye var, evrenden önce ne vardı, sonra ne olacak gibi konularda bilim somut veriye ulaşamadığı zaman konu felsefi alan içine girer. Örneğin paralel evrenler, kabarcık evrenler gibi çoklu evren kuramları şimdilik kaydıyla da olsa bilimsel değil, felsefi kuramlardır. Bilim her zaman felsefi alan içindeki bir konu hakkında somut verilere ulaşıp o konuyu felsefeden alıp kendine maledebilir.

 

Evet, ama yanitlar bilimsel olmaz. Sadece spekulatif bir akil yurutumu olur.

 

 

Bence modern bilimi biraz arastir. Postmodernizmi de.

 

 

 

Determinizmde amaç yoktur. Gerekircilik vardır. Nedenler sonuçları gerektirir ve bu, zincirleme olarak tüm varlığı örer. Örneğin bizim şartlarımız değişmedikçe, hiç bir gün, güneşin batıdan doğduğunu görme şansımız yoktur. Güneşin batıdan doğmasının da nedenleri olması gerekir. Şartlar değişirse bunu görebiliriz. Örneğin dünyamıza göre ters dönen bir gezegene gideriz.

 

Bir seyin gerekir olduguna kim/ne neye/kime gore karar verir? Zincirleme iliskiler gerekircilikten degil; herseyin biribirine bagli ve etkilesim icinde oldugundandir. Yani bir sey gerektigi icin yoktur, oldugu icin vardir. Mantiksal olabilirlik olasiligi gerekircilikten degil; ya oldugundan ya da olma olasiligi oldugundan vardir. Gunesin dogudan dogmasi bir gozlemdir. Gunes gerektigi icin dogudan dogmaz, dogudan diogdugu icin dogar. Yani gunesin "Ben dogudan dogmak gereksinimi duyuyorum" gibi bir algisi/gereksinimi  yoktur.

 

 

 

Determinizmde bizim gibi evrilmiş akıldan başka bir ilk akıl kesinlikle yoktur. Bu, determinizmin olmazsa olmaz kesin kuralıdır.

 

Evrimsel surecte ve bugun insanoglu disinda baska bir turde akil olmadigini mi soyluyorsun? Neye dayanarak? 

 

 

 

Evrenin yaratılmasını söylememin, şu an yazdığım iletiyi yaratmamdan, veya yeryüzünden buharlaşan suyun bulutları yaratmasından, bir heykeltraşın heykelini yaratmasından, bir bülbülün bir melodi yaratmasından hiç bir farkı yok. Sözcüklere dinin yüklediği anlamlarla kısıtlı değiliz. Din bu sözcükleri insanlık kültüründen çalıp, onlara dogmatik anlamlar yükledi. Bu sözcükleri dinden geri alıp dogma esaretinden kurtarmalı ve insanlık kültürüne iade etmeliyiz.

 

Evren daimi olarak gozlem veren bir fenomendir ve insanoglu urunu olan zamandan da bagimsizdir. Hic bir sey hic bir seyi yaratmaz. Yaratim "yoktan var etmek" demektir. Hersey biribirine zincirleme olarak bagli ve etkilesim icinde bir degisim, donusum, baskalasim ve olusum dongusel sureci yasar ve bu surec zamansizdir. Zaman sadece bu surecin evrelerini olcmek ve belirlemek icin insanolgluinun kullandigi bir olcumdur. Ayni big bang gibi. Yaratim sadece ve sadece insanoglunun beyninin yetisi olan soyutlama ozelligidir. Yani tum soyutlar yaratimdir. Ayrica bir fenomeni baska bir fenomene donusturmek teinsanoglunun tasarimidir. Bu temelde epistemolojik olarak insanoglundan baska, yaratici, tasarlayici, planlayici, programlayici, amaci olan v.s. baska bir tur ya da guc henuz gozlemlenmemistir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felsefe bilimsel olamaz. Bilim de felsefi olamaz. Ayrı alanlardır. Epistemoloji bunu ihlal etmez. Felsefe bilime elbette önerilerde bulunacak. Zaten görevi bu. 

 

Determinizm de "tamam ben bu olayı çözdüm, kesinleşti, başka da bir çözümü yoktur" demez. Gömülü, gizli, ulaşılamamış, erişilememiş nedenler daima vardır ve olacaktır. Araştırmanın sonu olmadığı için hiç bir olgu yüzde yüz zaten kesinleşemez. Hatta determinizm, kendini ortadan kaldıracak indeterminist kanıtları da araştırır. 

 

Gerekirliği nedenler yaratır. Nedenlerin gerektirdiği sonuç, ortaya çıkar.

 

Yoktan var edilme diye bir şey olmadığı için, yaratmanın yoktan var etme demek olduğu, dinlerin uydurmasıdır. Ben şu anda bir ileti yarattım. Yolluyorum... 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Asagidaki linklere bir goz at istersen;

 

http://www.turkish-media.com/forum/topic/292336-kendiliginden-yaratilis-zihniyeti/

 

http://www.turkish-media.com/forum/topic/290770-yaratilis-ve-yaratis-farki-etken-ve-edilgenlik/

 

http://www.turkish-media.com/forum/topic/290867-suphecilik-ve-kesinlikten-arinmis-bilimsel-yanasim/

 

http://www.turkish-media.com/forum/topic/291771-inancsal-bilissel-determinizm-kararlilikbelirlilik/

 

Felsefe bilimsel olur. Cunku bilimselligin ne oldugu bellidir ve felsefe bu belli olanin temelinde olusturulur.

 

Bilim de felsefi olur. Klasik bilim felsefidir. Yani varliga metafizige ve onun indirgemeci determinist ideolojilerine ve inanclarina dayanir. Buradaki sorun, bilime spekulasyonu, inanci tasimak vebilimi inanc ve ideoloji ile bulamaktir.

 

Dedigim gibi bilimde bilimsel olarak kesinlik yoktur, gecerlilik ve yanlislanabilirlik vardir. Yani olgu gozlemile yanlislanana kadar gecerli ve baglayicidir tartisma disidir.

 

Ornek atomun bolunmez en kucuk parca olmasi olgusu, atom parcalanana kadar gecerli olmus ve bu olgu atom parcalandiktan sonra gecerliligini yitirmistir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felsefe elbette bilimin anasıdır. Bu bir şey göstermez. Felsefe olmadan zaten hiç bir kültürel olgu olmaz. 

 

Zaten bilime ideoloji bulaştırmamak için bilim ve felsefe birbirlerinden bağımsız çalışırlar. Bu bağımsızlığın nedeni ve gerekçesi zaten tam olarak bu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bazı arkadaşlar bilimsel davrandıklarını iddia ederek yoktan var edilme diye birşey yoktur diyorlar..En sağlam bilimsel kanallarından bir tanesi olan National Geopraphic ise sizin dediğiniz tam tersini söylemektedir..Ve hatta Stephen Hawking bile yoktan yaratılışın fizik kurallarına uygun bir şekilde olduğunu iddia etmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

http://www.youtube.com/watch?v=ZFoGDmjVGCY

 

National yani tarafsız bilim kanallarından bir tanesinde senin dediğinin aksini demektedir buyur izle.

 

Evreni Tanrı mı yarattı belgeselini izlemişsindir muhakkak..Oradada Hawking yoktan yaratılışı açıklamıştı farkındaysan..Bu bahsettiklerim bilimsel olan şeyler,Hy yada herhangi bir tarikata ait belgeler değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

insan bilimsel yonde kendini gelistirdikce ; ahlakinda da bir incelik olusmaya baslicaktir ;

 

merak edicektir ; detayin da detayini kesvettikce hayrete dusucektir ,, eger bilimi icten gelen bir ilgi ile takip ediyorsa

 

bu sartlar altinda bireyin

elbette ki ahlaken de olumsuz yonde gelismesi dusunulemez ..

 

 

 

darvinizmin bilim kabul edildigi yillarda nasil ki Sosyal darvinizm insanlara guclu olmayi , zayifin ezilecegini kaba tabirle ''dusene vurulucak'' oldugunun temellerini atti ise ;

 

 

gercek bilimin DArvinizmi curutmesi ile bilim yeni ve pozitif bir sekil almistir ..

 

 

 

bilim, bir insanin terbiye duzeyine direk etki etmicek olsa da uzun vadece bilimin cesitli kollari insanin ruhunu dengeleyen bir etki mutlaka birakicaktir ..

 

fizik, kimya, biyoloji , matematik , tarih, sosyoloji , astronomi , genetik , teknolojik bilimler vs her daldan pay edinen kisi elbette ki cahillikten siyrilicaktir ..

 

 

ama Darvinizm vs ideolojilerden kurtulmus hakiki bilimden bahsediyorum ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Video izlemeyi sevmem. Vakit kaybı... Somut anlatım isterim. Hawking ise tanrıya gerek olmadığını söyledi. Gerek olduğunu söylese de beni ilgilendirmez. Tanrı olamayacağı için yoktur.

 

 

Video değil belgesel..İzlersen somut anlatımlarının orada anlatılmış olduğunu görebilirsin,Hawking Tanrıya gerek yoktur derken aynı zamanda yoktan yaratılışıda anlattı hatta zamanın başlangıcını Tanrının olmadığının kanıtı olarak sunmuştur..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok belgesel var. Nitelikli olan çok az. Hepsini izlemeye kalkarsak işi buluruz. Ben belgesel hastasıyım ama ne izleyeceğimi bilirim. Tanrının olmadığının kanıtı zamanın başlangıcı olması değildir. Zamanın başlangıcı olması olanaksız. Durduk yerde zaman niye çalışmaya başlasın? Niye başka zaman değil de o başladığı zaman çalışmaya karar vermiş? Zaman ve mekan sonsuzdur. Çünkü sınır koyamazsınız.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bazı arkadaşlar bilimsel davrandıklarını iddia ederek yoktan var edilme diye birşey yoktur diyorlar..En sağlam bilimsel kanallarından bir tanesi olan National Geopraphic ise sizin dediğiniz tam tersini söylemektedir..Ve hatta Stephen Hawking bile yoktan yaratılışın fizik kurallarına uygun bir şekilde olduğunu iddia etmiştir.

Sen, "yoktan var edilme" denince ne algiliyorsun?

 

Yok nedir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

National yani tarafsız bilim kanallarından bir tanesinde senin dediğinin aksini demektedir buyur izle.

 

Evreni Tanrı mı yarattı belgeselini izlemişsindir muhakkak..Oradada Hawking yoktan yaratılışı açıklamıştı farkındaysan..Bu bahsettiklerim bilimsel olan şeyler,Hy yada herhangi bir tarikata ait belgeler değil.

S.Hawking'in "yoktan yaratilis" diye bir kullanimi yok.

 

Ayrica onun bu konudaki tanri ile ilgili soylemleri kisisel soylemleeridir, ne bilimi baglar ne de bilimseldir.

 

http://www.turkish-media.com/forum/topic/292336-kendiliginden-yaratilis-zihniyeti/

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

S.Hawking'in "yoktan yaratilis" diye bir kullanimi yok.

 

Ayrica onun bu konudaki tanri ile ilgili soylemleri kisisel soylemleeridir, ne bilimi baglar ne de bilimseldir.

 

http://www.turkish-media.com/forum/topic/292336-kendiliginden-yaratilis-zihniyeti/

 

 

Hayır ben Tanrı hakkındaki görüşlerini demedim..Evreni Tanrı mı yarattı belgeselini izleyen herkes iyi bilirki Hawking yoktan yaratılışı fizik kurallarına uygun olduğunu belirterek anlatmıştır..Ve hatta Tanrının yani dinlerdeki gibi bir Tanrının olmadığınıda zamanın başlangıcına dayanarak söylemiştir.Final kısmında bu dile getirilmiştir unuttuysanız tekrar izleyin

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.