Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Başka söz ve yoruma gerek yok...


Ufuk_efe

Önerilen İletiler


Karadenizliyim! 


Lazca konuşma merakım hiç olmadı.
 
Ana dilde lazca isteğim olmadığı gibi.
 
 Karadeniz diye adlandırılan topraklarda hep gurbeti yaşadım.
 
 Bazen inşaatçı oldum, bazen hamal.
 
 Bazen yurt dışına göç eden emekçi.
 
 Bazen milletvekili, bazen mühendis.
 
 Patika yollarla doludur yaşadığım yer. Keçi yolu diye tabir edilen
 yolları hiç keleş ile dolaşmadım.
 
 Pusu atmadım askere, polise.
 
 Senin gibi açlığı iyi bilirim. Beraber yüklendik ülkenin en ağır yükünü.
 
 Emekçileri oynadık nesiller boyu.

 
 Sen susuzluktan yakınırken ben sellerin sürüklediği molozlar arasında
 kaybettiklerimin cesetlerini aradım.
 
 Senin adın sınır kaçakçılığıyla anılırken, ben yasa dışı silah
 kaçakçısı olarak tanındım.
 
 Silah ürettim evimin ahırında, namlu taktım oyuncak silahlara.
 
 Sen Irak, Suriye topraklarında gezinirken ben de Gürcistan
 topraklarına uzanmışım ara sıra.
 
 Bazıları bizi çok özdeş kabul eder.
 
 Lazlar Kürt'ün deniz görmüşüdür der bilirsin.
 
 Benziyor muyuz gerçekten?
 
 Hem de çok, hem de hiç!
 
 Benziyoruz; sen karnı burnunda anne adaylarını kızak ile hastanelere
 taşırken ben sırtımda taşıyorum.
 
 Benzemez miyiz?
 
 Ülkenin en ağır işlerini beraber sırtlandık.
 
 Sen beton dökerken ben duvarcılık yapıyordum. Sen duvar örerken ben
 demir döşüyordum.
 
 Sen park simsarlığı yaparken ben gazinoları haraca bağlıyordum.
 
 Benzemez miyiz?
 
 Senin çocukların ile benim çocuklarımın kaderi de aynı, aynı
 hastalıklardan kırılırlar, aynı hastalıklardan sakat kalırlar, aynı
 eğitimsizlikten mağdur olurlar.
 
 Benzemez miyiz hiç?
 
 Sana ulaşma konusunda devletin nasıl geç kaldığını iddia ediyorsan
 benim de farkım yok bilesin.
 
 Devleti hep jandarma diye bilir yörem insanı.
 
 Sizdeki gibi.
 
 Benzemez miyiz?
 
 Aynı gelenek yüzünden silahına sarılıp binleri öldürdük namus anlayışı 
 gereği.
 
 Silaha merakımız, silahı yaşamın parçası görme anlayışımız hep aynı.
 
 Benzemez miyiz?
 
 Çok benziyoruz çok.
 
 Kürtler, Lazların deniz görmemişidir!
 
 Ne kadar doğru değil mi?
 
 HİÇ BENZEMİYORUZ ASLINDA HEM DE HİÇ!
 
 Ana dil hiç sorun olmadı benim için, bahane de olmadı.
 
 Kültürel haklar gerekçesi ile hiç cana kıymadım ben.
 
 Hiç pusu atıp mayın döşemedim körpe delikanlılara, yiğitlere. vatan
 için görev yapanlara.
 
 Hiç işyeri yakmadım.
 
 Hiç kepenk kapatmadım insanların yüzüne.
 
 Hiç yollara düşüp caniliği, canileri savunmadım.
 
 Hiç Mehmetçik ile puştu bir tutmadım, yakıştıramadım vicdanıma.
 
 Hiç benzemiyoruz hiç!
 
 Çanakkale'de ben de öldüm.
 
 Yetmedi Pontus çeteleri ile mücadelede öldüm.
 
 Ruslara karşı öldüm.
 
 Yetmedi Kore'de öldüm, Kıbrıs'ta öldüm.
 
 Bunu i.ğrenç ayrılıkçılık anlayışına kılıf uydurmak için malzeme konusu 
 yapmadım.
 
 Nereden bilebilirim ki Çanakkale'de ölen atalarımın şimdilerde yapmaya
 çalışacağım ayrılıkçılığa anlayış gösterebileceklerini ki!
 
 Zafere ulaşmak için her yol mübah demedim, diyemedim.
 
 Çocuklarımı sokaklarda taş atsınlar, barikat kursunlar diye yollamadım.
 
 Bayrakları çiğnesinler, Milli Marşı söylemesinler diye öğütlemedim.
 
 Lazlığımı Türklüğümün önünde görmedim hiç bir zaman.
 
 Ben dağa çıkmadım.
 
 Ülke ülke dolaşıp vahvahlarımı anlatmadım.
 
 Bir oğlumu dağa bir oğlumu üniversiteye birini askere yollamadım.
 
 Devlete vergiden kaçıp eşkiyaya haraç vermedim. Ekmeğine yağ sürmedim.
 
 Gece dağda gündüz kurumda olmadım. Hastaneleri basmadım, okulları
 yakmadım, şantiyeleri havaya uçurmadım.

 

 

 

alıntı..

 

_____________________

 

Sen de kıyma..sen de satma ..kimseye de müsaade etme...Biz kardeşiz
 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Lazlar

 

(Lazca: "Lazi" (tekil) "Lazepe" (çoğul); Gürcüce Lazi / ლაზი veya Çani / ჭანი ; Antik Yunanca: Λάσοι (Lazi ya da Λαζαι(Laze) Güneybatı Kafkasya ve Kuzeydoğu Anadolu'da tarih boyunca varlığı bilinen bir etnik Güney Kafkasyalı halktır.

Lazca konuşan halk, Türkiye'nin kuzeydoğusunda, -tarihte Lazistan olarak adlandırılan- Doğu Karadeniz Bölgesinde, Artvin'in Hopa (Xopa), Arhavi (Arkabi), Borçka (Borçxa) ilçeleri ve Rize'nin Fındıklı (Viǯe), Ardeşen (Artaşeni), Pazar (Atina), Çamlıhemşin (Vijadibi) ilçelerinde; göçmen olarak İkizdere'nin Merkeze yakın 6 Köyünde, Güneyce beldesi,Kalkandere'nin bazı köyleri ve Erzurum'un İspir ilçesinde 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından dolayı Batum, Hopa ve Arhavi'den göç ederek yerleştikleri Gölcük, Yalova, İzmit, Bilecik, Kocaeli, Sapanca, Kocaali, Karasu, Düzce, Akyazı, Hendek, Akçakoca, Samsun, Ordu, Baruthane, Çarşamba, Vezirköprü, Ladik , Kavak, Havza gibi yerlerde yaşamaktadırlar.

Kafkasya'da Gürcistan'ın Acara Özerk Cumhuriyeti'nin Batumi kentinde ve kente bağlı Sarp, Gonio(Gönye), Kahaber, Thilnari gibi köylerde ve çok az da Ahıska, Ureki ve Abhazya'da olmak üzere 5.000 ile 32.000 Lazın yaşadığı tahmin edilmektedir. 19. yüzyıla kadar Acara ve Batum'un çevresindeki nüfusun ezici çoğunluğunu Lazlar oluşturmaktaydı. Ancak Osmanlı-Rus Savaşları'nda gerek Lazların Osmanlı'ya yardım etmeleri, gerekse muhacirlikten dolayı bölgede Laz nüfusu iyice azalmıştı. Son olarak Stalin'in 1949'da Lazları topluca Orta Asya ve Sibirya'ya sürmesi Batum'da Lazların sayısını azınlık derecesine düşürmüştür.

Çeşitli Avrupa ülkeleri ve eski Sovyetler Birliği ülkelerinde (Estonya, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya) ise ne kadar Laz yaşadığına dair kesin bir veri bulunmamakla beraber 5.000 kadar Laz yaşadığı düşünülmektedir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanlar kayıtlara Türk olarak geçmekte, Gürcistanlı Lazlar ise Stalin döneminde zorunlu tehcir gereği sürüldükleri yerlerde kayıtlara Gürcü olarak geçirilmektedirler.

Osmanlılar Lazluk'a (Laz Yurdu) girdikten sonra süreç içinde İslam dinini benimsemişlerdir. Buna rağmen Ortodoks dininden dönmek istemeyen Lazlar, kilise ve ibadet dili de olan Yunancayı benimseyerek Osmanlı tahrir defterlerine ya "Rum" olarak geçirildiklerinden Rumlaştılar ya da Lazistan'dan göç edip İç Gürcistan'a sığındığından dolayı Gürcüleştiler.


1810 yılında tüm Lazistan Sancağı'nın nüfusu 600.000'den fazla iken bunun 400.000'i Osmanlı'nın iskan politikaları yüzünden yurtlarından sürüldü. 1900'lere gelindiğinde ancak 200,000 kadar insan otokton yerinde kaldı.


1935 nüfus sayımında "İslâm Azınlık Dilleri" altında 72,000 kişi Lazca konuştuğunu belirtmişti. Bu da o zamanki Türkiye'nin %0,53'ünü oluşturmaktaydı. 1975 Türkiye köy sayımında Doğu Karadeniz bölgesinde yaklaşık 90.000 kişi, Batı Karadeniz bölgesinde 25.000 kişi[24] Milliyet gazetesinin KONDA'ya yaptırdığı ankete göre Türkiye halkının %0,28'i kendini Laz olarak tanımlamış ve 220 bin kişinin Laz olabileceği tahmin edilmiştir.

 

Habertürk gazetesinin KONSENSUS araştırma şirketine Kasım 2009-Aralık 2011 tarihleri arasında yaptırdığı “Türkiye Gündemi,Aralık 2011-2012’ye Girerken Türkiye Görünümü” başlıklı araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye'de Laz nüfusu 1.616.412 kişi ile Türk ve Kürt nüfusundan sonra 3.sırada yer almaktadır.

 

 

Ilgili etnik gruplar; Megreller, Abazlar, Gurculer ve Acaralar.

 

Diller-Lazca Turkce ve Gurcuce

 

Din-Sunni islam (Hanefi) Batum'da azinlik olarak ortodoks

 

Insan haklari ve evrensel hukuk olarak herhangi bir farkin kendinden hak ve ozgurluk talebi, mucadelesi yoksa; kimseye zorla hak ve ozgurluk talep ettirilemez.

 

Sonucta hak ve ozgurluk ihlali zaten mudaheledir. Bu her iki yonde de gecerlidir.

 

Iste emperyalist zihniyetin mikroayrimciligi ile hak ve ozgurluklerin antiayrimciligi farki da budur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  Senin çocukların ile benim çocuklarımın kaderi de aynı, aynı

 hastalıklardan kırılırlar, aynı hastalıklardan sakat kalırlar, aynı

 eğitimsizlikten mağdur olurlar.

 

"Başka söz ve yoruma gerek yok " olur mu? Peki benim bu sorularımının cevabı ne? 

 

Önce lazlara sağlanan hak ve özgürlüklerin kısıtlı olduğundan bahset, sonra da "sesini çıkarma" anlamında "kimseye de müsade etme" de..

 

Elbette hak ve özgürlükleri talep ederken cana kıyılmaz, insana zarar verilmez.

 

Ama sen hak ve özgürlüklerin için ne yaptın? Sömürücülerin sana acıyıp "hak ve özgürlük" sağlamalarını mı bekliyorsun? Daha ne kadar beklersin mesela?

 

Sömürücülerin bir eli yağda, bir eli balda iken, senin mağduriyetin senin kaderin mi?

 

Bu mağduriyetinin çözümünün yöntemi ne?

 

Insan haklari ve evrensel hukuk olarak herhangi bir farkin kendinden hak ve ozgurluk talebi, mucadelesi yoksa; kimseye zorla hak ve ozgurluk talep ettirilemez.

 

Sonucta hak ve ozgurluk ihlali zaten mudaheledir. Bu her iki yonde de gecerlidir.

 

Bir arkadaşımız da, hak ve özgürlük mutlaka talep edilmeli demiş.

 

İyi de, bu hak ve özgürlüğün sağlanması bir yerde demokratik devletlerin, onların hukukunun görevi değil mi? İlla mücadele mi gerekiyor?

 

Nasıl bir mücadele gerekiyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir arkadaşımız da, hak ve özgürlük mutlaka talep edilmeli demiş.

 

İyi de, bu hak ve özgürlüğün sağlanması bir yerde demokratik devletlerin, onların hukukunun görevi değil mi? İlla mücadele mi gerekiyor?

 

Nasıl bir mücadele gerekiyor?

Soyle dusun bir laz var ve kendini turk olarak asimiliye etmis ve "ben turkum" diyor. Iste bu durumda ona lazlik vermek, tam da emperyalist zihniyetin mesela irak'a kendi cikari icin saldirirken "biz Irak'a demokrasi ve ozgurluk getirmek icin, mudahele ediyoruz" temelli saldirisina benzer.

 

Birey olarak insan haklari evrensel hukuk ve hak ve ozgurlukleri savunmak ve korumak benim gorevimdir. Ama bunu ben lazliga, kurkluge v.s. ozellestiremem. Bu ozellestirme kendisini laz, kurd v.s. olarak kabul edenin kendi insiyatifindedir.

 

Aksi mudahele olur yani ayrimcilik. Ben farklarin farkini ortaya koyarim. Bu fark algisini kisi kendi ozelinde ali ya da almaz, bu onun insiyatifindedir.

 

Mudahele etmek, tam da ideolojik inancsal bir yanasimdir, savunmak ise insan haklari ve evrensel hukuktur.

 

Bir yerde "farklarin kaderlerini farklarin kendi tayin etme hakki ve ozgurlugu " vardir. Bunu ben onlar adina yapamam, onlar yaptiginda savunurum.

 

Yaparsam bu benim liberal politikam olur. Yani emperyalist zihniyetin kendine yonelik cikar politikasi. 

 

Aslinda bu mesaji yazdigin iyi oldu. Boylece qua felsefesi ve farklardan arinmislik bilisselligi belki daha net algilanabilir.

 

Burada verilen hak ve ozgurluk mucadelesi devlet icindir. Zaten boyle biur devlet bunu sagladiktan sonra talep edilmis edilmemis, verilmistir.

 

Bu suna benzer sen lazcayi ulke gozlem olgun olarak bolgesinde dil ogretimi olarak koyarsin, ama kimseye "git ogren" diye baski yapamazsin. Olanak ordadir, isteyen kullanir; isteyen kullanmaz. Iste burada onemli bir nokta da ulke olgusunu kendine icsellestirmek isteyen bir kisinin mesela laz olmadigi halde lazca ogrenebilme olanagidir.

 

Hindistanda 70 farkli dil konusuluyor ve bir hintli en az 10 dil ogreniyor. Bu bir zenginliktir ve devlet bu olanagi tanir. Ama kimseyi olanagi kullanma adina zorlayamazsin.

 

Yine mesela bir laz algiladigi kurd hak ve ozgurlugu icin mucadele verebilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Soyle bir ornek verelim.

 

Bizde bir deyim vardir "Aglamayan cocuga meme verilmez" diye.

 

Simdi burada "meme" hak ve ozgurlukler olsun, verecek olan da sen ol. Cocuk ta hak ve ozgurlugu alacak olan olsun. Aglamak ta "hak ve ozgurluk talebi" olsun.

 

Sorular sunlar:

 

Memeyi vermek icin COCUGU AGLATACAK MISIN? yani mudahele mi edeceksin?. yoksa;

 

COCUK KENDI AGLAYINCA MI memeyi vereceksin?

 

Hangisi?

 

Arz ve talebi ogretirsin/gosterirsin/onerirsin v.s., ama kimseyi arz ve talep etsin diye zorlayamazsin. Zorlarsan, bu mudahele olur. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sen lazcayi ulke gozlem olgun olarak bolgesinde dil ogretimi olarak koyarsin,

Efendim, bölgesinde dil öğretimi yerine tüm bölgelerde bu hakkın sağlanması daha doğru olur kanaatindeyim. Zira bu şekilde hem insanlar eşitliğe aykırı şekilde bir bölgeye mahkum edilmemiş olur hem de farklı etnik kökenden insanlar da kendisinden farklı etnik kökenlere ait dilleri öğrenme şansı bulur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Efendim, bölgesinde dil öğretimi yerine tüm bölgelerde bu hakkın sağlanması daha doğru olur kanaatindeyim. Zira bu şekilde hem insanlar eşitliğe aykırı şekilde bir bölgeye mahkum edilmemiş olur hem de farklı etnik kökenden insanlar da kendisinden farklı etnik kökenlere ait dilleri öğrenme şansı bulur.

Tabi ki. Ben burada yanit verirken, gozlemsel olarak yanit verdim. Yoksa mekan olarak tum turkiyedir.

 

Aslinda oyle arzu ederim ki, her bir ulke vatandasinin mevcut her bir dili ogrenmesini.

 

Sonucta resmi dil ortak iletisim olarask turkcedir. Yalniz bir kisi kendini en iyi sekilde ana dilinde ifade eder. O yuzden resmi dil de herkesin ana dili degildir. Bu ayni zamanda resmi dilde zorlanana ana dilini yayma olanagi tanir ve resmi dil ana dili olan da diger ana dilleri ogrenmis olur. Boylece her birimiz cok dilli oluruz. Bu ayni zamanda beyin zihin ufkunun alternatifsel olarak gelismesi ve islemesi demektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Soyle bir ornek verelim.

 

Bizde bir deyim vardir "Aglamayan cocuga meme verilmez" diye.

 

Simdi burada "meme" hak ve ozgurlukler olsun, verecek olan da sen ol. Cocuk ta hak ve ozgurlugu alacak olan olsun. Aglamak ta "hak ve ozgurluk talebi" olsun.

 

Sorular sunlar:

 

Memeyi vermek icin COCUGU AGLATACAK MISIN? yani mudahele mi edeceksin?. yoksa;

 

COCUK KENDI AGLAYINCA MI memeyi vereceksin?

 

Hangisi?

 

Arz ve talebi ogretirsin/gosterirsin/onerirsin v.s., ama kimseyi arz ve talep etsin diye zorlayamazsin. Zorlarsan, bu mudahele olur. 

 

Burada biraz felsefe yapalım.

 

Diyelim ki bazı nedenlerle meme yok, mama var.

 

Çocuk tecrübeli veya bilinçli değil. Sağlıklı gelişim için ne zaman mama yiyecek, ne tür mama yiyecek, sağlık için ne tür araçlarla mama yiyecek vs. bunlar hep bilinç ve uzmanlık sorunu.

 

Vatandaşta hukuk yada bilinç olmayabilir. En sağlıklı bilinç, hukuk, devlette değil midir? Başka deyişle uzmanlarda değil midir? -Burada sömürü zihniyetin hakim olduğu devleti kast etmiyorum. -

 

İşte buradaki hak ve özgürlük talebinin veya oluşmasının da bilinçle olması gerekmez mi? Bilinçli olmayan hak ve talep arama şekli, ya emperyalizmin işine yarayacak, ya geri tepecek, yada insanlar birbirine zarar verecektir. Şimdilerde gözüktüğü gibi. 

 

Kaldı ki bireysel bilinçlerin farklılıkları da sorun çıkaracaktır. Birisinin hak arama taktiği yakıp yıkma, diğerisininki rica, hizmet etme, diğerisininki de örgütlenme vs. olabilir. Sağlıklı olanını birey mi? Yoksa uzmalar mı(devlet) tespit etmeli/sağlamalı? Sağlıklı olan hak ve özgürlüklerin talebi evrensel kurallar değil midir?  

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada biraz felsefe yapalım.

 

Diyelim ki bazı nedenlerle meme yok, mama var.

 

Çocuk tecrübeli veya bilinçli değil. Sağlıklı gelişim için ne zaman mama yiyecek, ne tür mama yiyecek, sağlık için ne tür araçlarla mama yiyecek vs. bunlar hep bilinç ve uzmanlık sorunu.

 

Vatandaşta hukuk yada bilinç olmayabilir. En sağlıklı bilinç, hukuk, devlette değil midir? Başka deyişle uzmanlarda değil midir? -Burada sömürü zihniyetin hakim olduğu devleti kast etmiyorum. -

Tamam iste zaten hak ve ozgurluk mucadelesi demek bu mucadele sonunda bu icerikte bir devlet yapilanis ve isleyisi demektir. Basta bireyi icin var olan devlett, hic bir etnisetesi etik dini v.s. tarafi yandasi olmayan bir uniter devlet, sivil sosyal insan haklari ve evrensel hukuka bagli. 

İşte buradaki hak ve özgürlük talebinin veya oluşmasının da bilinçle olması gerekmez mi? Bilinçli olmayan hak ve talep arama şekli, ya emperyalizmin işine yarayacak, ya geri tepecek, yada insanlar birbirine zarar verecektir. Şimdilerde gözüktüğü gibi. 

Tabiki sen bu bilinci ogretim egitim ve ogrenim yetistirim olarak verirsin, ama zorlayamazsin. Zaten burada sen bir devlet olarak emperyalist zihniyetin mikroayrimciligina antiayrimcilik olarak karsilik vereceksin. Yani birlikteligin bozulmamasi adina calisacak ve egiteceksin. Bu da hak ve ozgurluklerin taninmasi ile olur. 

Kaldı ki bireysel bilinçlerin farklılıkları da sorun çıkaracaktır. Birisinin hak arama taktiği yakıp yıkma, diğerisininki rica, hizmet etme, diğerisininki de örgütlenme vs. olabilir. Sağlıklı olanını birey mi? Yoksa uzmalar mı(devlet) tespit etmeli/sağlamalı? Sağlıklı olan hak ve özgürlüklerin talebi evrensel kurallar değil midir?  

Saglikli olan devletin varligindaki ona bagli sivil her turlu kurum ve kurulusun isleyisi ve denetimidir. Devleti de denetleyen bireyleridir.

 

Zaten bu farklar oyle bir devlette bir mucadele sorunu olmaz ki! Cunku bu devlet HER TURLU ETIK DEGERI TOPLUMSALLIKTAN KURTARIP, KISISELKILIYOR. Kisinin hak ve ozgurlugunun korumasini evrensel hukuku ile sagliyor. Insan haklari temelinde.

 

Bak sana soyle bir ornek vereyim. "Ben kurdum/lazim v.s." kisinin insiyatifindedir ve hak ve ozgurlugudur. Yalniz senin ya da birinin baskasi hakkinda "sen lazsin/kurdsun" v.s. demesi o lanse etmedikce ve gerekmedikce onun adina konusmak, yani ona mudahele etmektir.

 

Soyle dusun. Sen laz oldugunu bildigin bir kisiye "sen lazsin" diyorsun, o da bu kimlik yerine kendine "ben turkum" diyor. Ne yapacaksin, ona lazligi mi zorlayacaksin? Iste bunu yapmak mudaheledir. Yani herkes kendiadina konusur ve bu saygi ile karsilanir. Sen ya da birisi baskasi adina konusamaz.

 

Iste maalesef birey bilisselligi almamis bir beynin ana sorunu bu. Seni kendi beyin duzeyince etiketler, damgalar, suclar itham eder. Zaten bu basta birey bilisselliginin olmadigini gosterir. Birey bilisselligi olan sadece kendi adina konusur ve kendi degerlerine saygi beklerken, karsisindakinin degerlerine de saygi duyar. Hak ve ozgurlukte varsa, zaten kisiler o zaman biribirlerinin etnik degerleri ile ilgilenmezler. Egerdeger ile ilgileniyorlarsa, benim gibi; o deger uzerinden kisiye yonelmeden degerin sorgulamasinielestirisini insanliga olan sorununu zararini ve rahatsizligini dile getirirler. Ama hic bir zamanda "benim dedigim tek dogru/gercek v.s. sen de boyle de/dusun/davran" demezler. 

 

Sonucta sen bilinc ve farkindalik olarak oraya bir kapi koyarsin ve kapinin insanlik icin adina onemini v.s. de anlatirsin en uc olarak kapinin kullanmasini da onerirsin, ama KIMSEYI ZORLA O KAPIYI KULLANMAYA YA DA ITE KAKA KAPIDAN GECIRMEYE CALISAMAZSIN. Iste birey bilisselligi almamis bir beynin yaptigi tam da bu yapilmamasi gerekendir.

 

Bunun en buyuk sorunu, KISININ KENDISINI SORGULAMASI YERINE; kendini baskalarina kabul ettirme mucadelesidir. Cunku kendilik bilisselligi yoktur ki kendini sorgulasin. Sadece kendini verilenler temelinde ideolojik inancsal ve bilincalti ezber ve otomatik kullanim olarak sartlamis ve bunun dogruluguna sorgusuz/sualsiz iman etmistir. Tek yapacagi da bu dogrusunu baskasina da empoze etmektir. 

 

Iste turkiye gibi birey bilisselligi olmayan toplumlarin icinde bulundugu durum budur. Bu da "biz/oteki" kutuplasmasi otekilestirme, distalama ayirma v.s. temelli tam da emperyalist zihniyetin istedigini vermektir.

 

Burada konu ve kavramin dogruluk temelinde ne olmasinin ya da degerinin onemi yoktur. Onemli olan sorun, kisinin bu kavrama kendini esir ve teslim etmis olmasi ve bunu kendi ve insanligin onune koymasi yani kendi kontrolunu kavrama vermesidir. Olmasi gereken ise kisinin kavrami kendi kontrolune almasidir ki, onu kabul red yerine; sorgulayabilsin. Kabul red kavramin karsitlik ifade catismasidir. Kavrami algilamak ise o kavramin ne oldugunu builmek ve kontrol etmek adina kullanim adina yararinin zarararinin insanlik adina sorgulanmasidir.

 

Neyse fazla kaptirdim, bu kadar yeter. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.