Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

"Siginak" Psikolojisi


evrensel-insan

Önerilen İletiler

Insanoglu, yeryuzune geldiginden beri; dogayla mucadele ederken, canliliklarinin geregi, dogada siginmak icin dusunce uretmislerdir. Dogadan korunma temelli bu dusunce sekli; onceleri magaralar, sonralari semsiye v.s. gibi; doganin ozelliklerinden korunucu aletler gelistirmislerdir.

 

Zamanla insanoglu, dogayla yasamayi ogrendikce, ve toplumsal gelismelere paralel olarak, ayni zamanda da dogal dusuncesinin geregi; kendi arasinda veriler yaratmistir. Bu verileri kisaca; ideolojiler, teoriler, inancsallar ve dogrusallar olarak siralayabiliriz. Insanoglu bu olgulari, yaratir ve sosyal-siyasal-toplumsal birer sistem haline getirirken; hem bunlarin vericisi hemde alicisi durumunas kendini getirmistir. Iste dogumdan itibaren, bir bebege; dogdugu cografya ve onun tarihsel gecmisine paralel olarak bu veriler verilmis ve bu veriler, alan kisinin kisisel kimligini olusturan degerler haline gelmistir ve kisi bu verileri; kollamak ve onlara sahip cikmak icin yasam ve iliskisini surdurmustur.

 

Insanoglu, ta nihilizme kadar; birey bilincine ulasamadigindan; hem kendini kisisel olarak ortaya koyamamis; ya toplumun bir ferdi, yada topluma dusunce sunan tarihi bir kisilik olmustur. Iste insanoglunun, bu kisilik kimligini olusturan ve sahiplendigi soyut degerler; onun siginagidir.

 

Birey bilinci gelistikce ve insanoglu bir birey olarak kendi oz degerini ve kendi oz dusunce ve davranis degerlerini gelistirdikce; siginaga olan inanc azalmakta ve tek siginak; insanoglunun bolunmez tek uyesi olan, birey, yani kendisi olmaktadir. Iste dini, milli, etiksel, geleneksel, tarihi, kulturel ve bilimum sosyal-siyasal-toplumsal deger ve sistemleri olusturan ideolojik, teorik inancsal dogrusallarin hepsi; insanoglunun bir SIGINAGIDIR.

 

Bu siginma psikolojisinin konu ve derece derece azalmasi; kisinin, toplumsal siginagi yerine, kendi oz bireysel siginagina donusmesiyle paraleldir.

 

Birey sonucta oyle bir bilince erisirki; tum ideolojilerden, tum inancsallardan, tum dogrusallardan; insan olarak evrensel temelde arinip;toplumsal siginaga ihtiyac duymayabilir.

 

Toplumsal siginagin, ideolojik, inancsal, dogrusal, sosyal, siyasal v.s. kisaca her turlu etik ve metafizik degerleri,verileri,tabulari; ister toplumun bir kisisi, ister topluma yon veren oncusu olarak; kisi toplumsalliktan, bireysellige donustukce ve birey bilinci gelistikce, bu degerlerin de gereginin kalmadigini ve onlara ihtiyac duymamayi ogrenir.

 

Eger bir birey; bireysel olarak; herturlu toplumsal siginagin getirdigi soyut degerlerden, insansal-evrensel serbest dusunce uretebilirse, arinir ve toplumsal siginaga ihtiyac duymaz.

 

Iste, insanoglunun; once dogadan korunma ve siginma; sonrada toplumuna siginma psikolojisi ve onun her turlu soyut deger verisi; kisi bireysellesip, birey bilinci aldikca, zayiflayacak ve zamanla yok olacaktir.

 

Buradaki en onemli konu; toplumsal degerlerin siginaklarindan bir bir kurtulurken; hem kendine, hem de baskasina hem fiziksel hem de dusunsel zarar vermemek.

 

Yazi daha net algilansin diye, dardan en genisine dogru; insanoglunun gunumuzdeki "siginaklarini" siralayalim.

 

Anne rahmi, hastahane, aile evi, komsu evleri, okul, mahalle, cevre, sehir, bolge, ulke, kita, kure, dunya ve en son evren.

 

Buradaki ilginclik; siginaklarin "yok olusu" yada siginaklardan arinmadir. Aslinda bu da dogal dusuncenin dusunus duzeyi olarak; ayni sirayi takip edebilr. Ilki anne rahmidir, baba aile evi, kendi aile evine donusur, yeni komsu evleri, yeni okul, yeni mahalle, yeni cevre ve yasam ve iliskinin tarihsel getirisi temelinde de; yeni sehir, yeni ulke; hatta yeni kita ve kure olabilir. Su andaki degistirilemeyen ilk siginak dunyadir, sonra da; evren gelir.

 

Butun bu siginaklar; dusuncede de kendi soyut inancsal degerleriyle birlikte; ideolojik ve teorik degerlerini de yaratir. Anne ve annelik kavrami,cinsiyet, baba, abi, kardes, arkadas, mahalleli, hemseri, vatandas, irk, milliyet, yurtseverlik,ve en son enternasyonellik. Dini siginaklar;cami ve kabe-muslumanlar icin-kilise, havra veya genelde tanri evleri. Dini soyut degerler; hem cografyadan, hem aileden, hem toplumdan, hem ulkeden, hem de tarihi kultur, gelenek ve etiksel degerlerden olusur.

 

Gunumuzde evren en somut en genis siginak olmakla beraber; tanri da en soyut en uc siginaktir.

 

Gorundugu gibi; her somut siginaga paralel; mutlaka kavram olarak yaratilmis inancsal, ideolojik teorik dogrusalligin ortaya koydugu; soyut siginaklar vardir.

 

Iste tum "boyunduruk Tutsakligi" bu bilhassa soyut siginaklarin; alisilagelmis, otomatiklesmis ve nesilden nesile aktarilan sahipligi ve koruma mucadelesidir.

 

Kisi, bireysel bilinci aldikca ve kendi oz degerleriyle kendini olusturdukca ve kendine guveni geldikce v.s. bu siginaklarin; once somutlarinin, sonrada soyutlarinin anlami sadece kavramda ve alisilagelmis dusunce ve davranista kalir. Mucadele yonu de gitgide zayiflar. Ya da birey bilinci olarak; bireye yakin olanlar deger kazanir. Yani gunluk yasam ve iliskinin siginaklari, ya da ideolojik dogrusalliklarin getirdigi dogrularin siginaklari.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Boyunduruk Tutsakligi-Algilama

 

Algilamanin ne oldugunu biraz daha detayli anlatabilmek icin baska bir ornek

 

Insanoglu, dusuncesinin yine insanoglu eliyle evrensel temelde tutsak edilerek boyunduruga almasinin en guzel ornegi; dusuncesinin manevra yapisi yani karsitlik temelli dusunce s1i1is1k1igidir.

 

Soyle bir ornek verelim. Boyundurugu olan bir kisi-ki buradaki boyunduruk kisinin tabulari, sorgulanmayanlari ve disina cikamadigi dusunce manevrasinin karsitlik cikmazi yani bilincalti sartlanmisliginin yerlesmisligidir.

 

Tanri konusunu ele alalim burada iki tane boyunduruk vardir. Bunlardan birincisi varlik, ikincisi inanctir. Varlik boyundurugu, tanrinin varligi ikilem sabitligi ve dokunulmazligi temelinde-ki bu boyundurugu cozecek, ortadan kaldiracak olan ikilemdir-kisi ister tanrinin varligini vara ister tanrinin varligini yoka tasisin varlik kokenli tanri boyundurugundan kurtulamaz.

 

Inanc boyunduruguna gelecek olursak, tanriya inanc ikilem sabitligi ve dokunulmazligi temelinde-ki boyundurugu cozecek, ortadan kaldiracak olan ikilemdir-kisi ister tanriya inanci inanmaya, ister tanriya inanci inanmamaya tasisin inanc kokenli tanri boyundurugundan kurtulamaz.

 

Insanoglu, varsayimini ister varlik ister inanc sabit ve dokunulmaz temelde, boyunduruktan kurtulmama dusunce yapisini korudukca ve boyunduruga dokunamadan, varsayilan seyin-ki yukaridaki ornekte bu tanri idi-ikilemini bozmadan-yani onun disina cikamadan-dusuncesinin manevrasini karsitlik temelinde-ki bu da boyundurugu koruyan temellerden biridir-karsitlardan herhangi birini-digerine ters olan-dusunce olarak savunmasi-ki bu da boyundurugu koruyucu dusuncenin fonksiyonudur-ne onu boyunduruktan, ne bu boyunduruga tutsakliktan ne biribiriyle guc temelli-zorunlu yada gonullu-ikna,etme-olma savasindan kurtaramaz.

 

Insanoglu, eger insan ve insanligin evrensel temeldeki o ozlenen arzulanan ve herkese hitap edebilen o degerlerine erismek, ulasmak ve onlari dusunce ve davranisina almak ve bunu yasaminda yansitmak istiyorsa; bu kendi kendisini boyunduruk tutsagi yapan evrensel dusunce yapi ve sinirindan ve onun getirdigi cikmaz fonksiyon yapisindan kurtulmasi, arinmasi ve boyunduruksuz ve tutsak olmayan bir dusunce yapisi gelistirmesi gerekiyor.

 

Eger bunun farkina varamaz ve bunu basarma savasi vermezse, ne tutsak olmaktan ne onu tutsak yapan boyundurugundan ne bolunme ve kutuplasmaktan ne birbiri uzerinde guc ve ikna uygulamaktan ne de birbirine verdigi dusunce ve fiziksel zarardan-boyle giderse de-azinligin elinde kole yada robot olmaktan kurtulamaz.

 

O yuzden her kisi kendi oz dusuncesini sorgulama ve nedenleme temelinde-kendi boyundurugunu hissettigi olcude-boyundurugunu veren sabit ve dokunulmayan-tamamen soyut- degerlerden ve tabularindan kurtuldugu olcude boyundurugundan ve ona olan tutsakligindan kurtularak insanlasacak ve insansal dusunce ve davranisi yasaminda ve iliskilerinde ortaya koyacaktir.

 

Bu ben temelli kisinin insanoglunun tarihindeki verecegi ilk oz benligine donme-insanligin biz temeline-savasi olacaktir.

 

Kisinin kendi icin kendi kendine baslatacagi bu devrimci degisim mucadelesi, onun once kendine ait olan ve sonra tum insanliga ait olan boyundurugun farkina ve bilincine varmasiyla ve bu boyundurugun getirdigi tutsakliktan hem kisisel hem evrensel temelde kurtulma cabasiyla baslayacak ve yine kisinin kendi eliyle gelistirilecektir.

 

Maalesef bu mucadelede baska bir kisinin mudahelesi bu mucadeleye yardim yerine zarar verecek ve kisiye ters etki yapacaktir. Kisiler bu mucadelede baskalariyla fikir alisverisi yapabilirler. Sonucta yapilacak mucadelenin geregini ve uygulamasini kisinin kendisi-hicbir baski altinda kalmadan-verecektir.

 

Tabi, kendisinin bir boyundurugu oldugunu hissetmeyenler ve boyle bir tutsaklik icinde olmadigini dusunenler icin belki bu yazim bir anlam ifade etmeyecektir.

 

Cunku boyunduruk ve tutsakligi farkli algilardir. Tanriya inanc ve tanrinin varligi konusundaki, boyunduruk; tanriyi saabit ve sahiplenerek varliginin ve inancin olumlu/olumsuz her iki ucundan birine indirgeyerek sahiplenme ve bunun savunu ifadesidir.

 

Tutsaklik ise; bu indirgemeci ve determinist bilincalti sartlanmisliginin yerlesmis ve otomatiklesmis ifadesel secimidir.

 

Iste tanri onun varligi ve ona inanc boyunda boyunduruk olarak durmakta ve bilincalti olarak bilince cikmamaktadir. Bu boyundurugun verdigi farkindalik ise sadece indirgemeci ve determinist bir ifade secimidir.

 

Bu secimin verdigi savunu rahatligi, sadece boyundurugu hissettirmez. Yalniz ne tutsakligini ne de boyundurugun kendini ortadan da kaldirmaz.

 

Iste burada boyundurugun tutsakligini hissetmek bu verilen secime mahkumiyeti hissetmek ve algilamaktir. Boyundurugunun farkinin bilincine varmak ise; bu secimi veren sabit ve sahiplenilen temele insanoglunu beyninin ihtiyac duyup duymadigini sorgulamaktir.

 

Boyundurugu, boyundan cikarmak ise; tamamen bu tanri kavramini ve onun ikili vareliksal ve inancsal indirgemeci sahipolenilen secimini algilamak ve tamamen qua felsefesi, serbest dusunce ile bundan arinmak ve kurtulmaktir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kontrol Sorunu

 

Bireysel olarak; Insan olmayi ve insanlik sunmayi onleyen, en buyuk engel; control altina alma mucadelesidir.

 

Bu, ne anlama gelir? Bu, ait olan seyi kontrol altina almak demektir. Burada, dikkat edilecek en onemli nokta; uyusumdur. Nedir, bu uyusum?

 

Eger, kendine ait olani; yine kendisi kontrol altina alirsa; sorun yoktur. Ama, insanoglu; tum tarihsel yasaminda; bu uygunlugu; ta bastan bozmustur.

 

Yani, kendine ait olani; baska bir seye veya kisiye vermistir.

 

Bir, bebegin; herhangibirseyin kendine ait oldugunu; dogustan bilmesi imkansizdir. Dogal olan bu durum, baskasina o bebege ait olani kontrol altina alma yetkisi vermistir. Burada; ilk once akla, ebeveyn ve tum ailedeki; bebekten once doganlar ve bebekten once dogan cevre, ortam, ulke, milliyet, din, gelenek, gorenek, ahlak, yerlesmis yasam ve iliski sartlari v.s.

 

Yani, bir bebek kendine ait olani kendi kontrolune alamadan; bu kontrolu, kendinden once hazir olan bir guce, otoriteye, sisteme ve yururlukte olan herturlu, alisilagelmis dusunce ve davranisa teslim etmistir.

 

Burada, bir soru sormak gerekir? Peki, neden; bu hazir sistem; bu bebege; kendine ait olani control altina alma bilincini vermemistir de; bu teslim aldigi controlu devam ettirmistir?

 

Iste, bugun dunyada-her nerede olunursa olunsun-bu control altina alma mucadelesi; bir kisinin kendine ait olani kendi kontrolu altina almak istemi ile; halihazirda olan ve o kisinin kontrolunu teslim almis olan sistemin ve sistemin her turlu soyut ve somut teslim almis unsurunun, bunu o kisiye vermeme mucadelesidir.

 

Bu, mucadeledir ki; insanoglu tarihine damga vurmustur. Iste, bu kontrolu kisiden teslim almis sistem-ki bu tarihsizdir-, ilkinsanoglundan bu yanadir. Gucu, hakki, hukuku, ozgurlugu, ve bilinen bilimum sistemleri ve ideolojileri ve teorileri yaratmistir.

 

Dogan bir bebek; dogal olarak, kendine ait olanin kontrolunu, sisteme ve onun herturlu varolan yasamina birakmistir.

 

Sorumuz sudur; Bu, bebek; kendine ait olani-fiziksel bedeni ve dusunce ve davranisi-ne zaman kendi ustune alma ve kontrolunu kendi kontrol etme istemine girer?

 

Bu, bir bebegin uc yasina geldikten sonraki istemidir. Uc yasindan itibaren bir bebek; kendini ispate baslar ve yasi ilerledikce, kendine ait olanlari farkeder ve bunlari kendi kontrolu altina almak ister.

 

Peki, alabilir mi? Genelde, hayir? Neden? Basta anne-baba ve cevre; ona yasaklar koymaya, cezalar vermeye baslar. Iste, tam bu noktadan itibaren; otorite ve guc kendini gostermeye baslar.

 

Artik, bundan sonrasi ise bir mucadeledir. Ne, mucadelesi; bu kendisinden alinan controle itaat edip; etmeme mucadelesi.

 

Eger, gercekci davranir ve evrensel temelde bir tesbit yaparsak; bu otorite ve guc- baskasini itaat altina alan ve aldigi itaat altinda tutmak isteyen-basta tanri veya yaraticidir. Sonra sistemler gelir. Dini, sosyal, toplumsal, siyasal, etiksel, bilimsel, v.s. sistemler ve sonra bu sistemlerin kuruluslari ve kurulus temelleri gelir. Devlet, hukumet, polis, asker, sivil kuruluslar, sosyal, ekonomik, egitimsel kuruluslar; krallik, kolelik, feodalite, kapitalizm, demokrasi, otokrasi, oligarsi, monarsi v.s. sonra gelen; milli icerik, dini icerik, cografi icerik, ahlaki, geleneksel, goreneksel v.s. icerik. Daha sonra, toplumun degerleri, cevre, sulale, akraba ve en son aile.

 

Iste, butun bu otoritelerle mucadele ederek-uc yasindan itibaren-kendine ait olani kendi kontrolu altina almak durumundadir.

 

Yazimi; bir soruyla bitirmek istiyorum. Peki; neden, bu kontrolu, bebekten alan sistem-butunuyle-bebek kendine ait olani kendi kontrolu altina almak istedikce;ona vermez? Neden, bu teslim aldigi kontrolu, o bebek uzerinde, olene kadar surdurmek ister? Peki; dogumu ve olumu (olmek) kendi istemiyle, kendi kontrolunde olmayan bir bebegin; kendine ait olan yasam ve iliskileri, kendi kontrolundemidir? Ne, duzeyde?; bu duzey, birey olmak isteyen bir kisi icin yeterlimidir?

 

Insanoglunun sorunu ne mulkiyet sahipligi ne de emek sermaye celiskisi v.s. degildir. Insanoglunun sorunu kendine ait olan yasam ve iliskisini de kendi kontrolu altina alamama sorunudur.

 

Cunku tarihin baslangicindan beri, ilkinsanoglundan bu yana ve tarihin her doneminde, insanoglu biri kendine ait olani ona vermeyen bir sistem ile karsi karsiyadir.

 

Iste, bu sistem, bu vermeme mucadelesini devam ettirebilmek icin; otoriteye ve bu otoritenin verdigi herturlu sistemsel -somut veya soyut- guce ihtiyac duyar.

 

Bu sistemin degismeyen tek ogesi-bugune kadar-tanri ve yaraticidir. Bu sistemin en buyuk gucudur. Iste, bu tanriya verilen control altina alma gorevi; bir kisiye kadar iner.Bunu ona ve kendine veren ve bu aldigi otoriter control mekanizmasini da; yine aldigi yere geri vermeyen ve vermemek icin; herturlu, sistem yaratan-her yonuyle- insanoglununkendi onune koydugu en buyuk engelidir.Boyunduruk tutsakligidir. Butun, herseyin kokeni ve temelide, bu celiskidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Oto Control

 

Insanoglu kendi yasam ve iliski tarihinden beri, insanlasamamada oto control bilincsizligi ve farkindasizligi yasamaktadir.

 

Oto kontrolun iki yonu vardir. Birincisi mustakil var olarak olan varlik, insanoglu turu biri.

 

Digeri bu varligin turu icindeki yasam ve iliskileridir.

 

Tarih incelendiginde; oto control genelde, toplum icinde belirli bir konuda one cikanin, icinde bulundugu toplumu control altina almasiyla baslar.

 

Burada bireysel bir control yoktur, aksine o bireyin gucunun,bilgisinin, otoritesinin v.s. kisaca bir cesit ustunlugunun kontrolu vardir.

 

Bu control, hayvanlar aleminde de yasanir ve controlu ele almak icin, savaslar, mucadeleler olur. Toplumlarin gelismesiyle bu oto control, hiyerarsik bir dagilimla sahiplenilir ve kurallar, yasalar ve kurum, kuruluslarla sistemlesir ve duzen haline gelir.

 

Ondan sonrada, toplum kendi oto controlunu kendi bunyesinde saglayinca da tikir tikir isler.

 

En kucuk oto control birimi, ailedir. Sonra,akraba, sulale, cevre, toplum, millet olarak genisler.

 

Otocontrolun en onemli ozelligi erkeksel ve hiyerarsik olmasidir. Erkekler arasinda, babadan ogula v.s. aktarilir.

 

Toplum bu oto controlu kaybettigi zaman, ya da baska bir guc otorite bu oto controlu eline almak istedigi zaman; toplumsal bir kaos, karmasa, devrim, karsi devrim v.s. yasanir. Bu savaslarin sebebi, oto controla isyandan ziyade, isyan edenin kendsi aklinin inandigi dogrusunun oto controlu ele gecirme ve yonlendirme, yonetme cabasidir.

 

Oto control da, ben, bencillik, bireycilik v.s. yoktur. Sadece baskasinin controlunu ele gecirmek ve kendi controlunu baskasina vermek; ya da baskasinin controlu altinda, baskalarinin controlunu elinde tutmak vardir. Iste hiyerarsi de budur.

 

Nihilizm ile, dunya insanoglu tarihi yeni bir evreye girer. Bu da oto control isyanidir. Ama; burada ilginc olan bu kontrolsuz yukumsuzlugun, aslinda kontrolu guce, otoriteye vermesidir. Sosyal Darwinizm de de bu gorulur.

 

Buradaki oto control farki, eskiye nazaran; oto controlu eline alanin bunu baskasi adina degil;kendi adina yaptiginin bilinci ve farkindaligidir.

 

Iste bu kendinden yonlendirimli oto control, tarihte bireyci akilciligin baslangicidir. Buradaki bananecilik ise, baskasinin oto controlunu almamak olarak yansir. Yalniz baskasinin oto controlunu almayan, kendi oto controlunu baskasina verdiginin bilinc ve farkinda degildir.

 

Bireyci akilciligin, canavarligi ise; kendi controlunu bilerek ve farkinda olarak baskalarinin harcanmasina ve kullanilmasina kullanmak anlamindadir.

 

Iste bu yukumsuz oto control, hem dunyayi, hem de insanligi 19. ve 20. yuzyilda kana boyamistir ve hala da boyamaktadir.

 

Burada onemli olan ise, birey bilinci ve onun tursel self bilincidir. Yani, oto controlun, ne baskasina verilmesi, devredilmesi; ne de baskasinin oto controlunu devralma ve kendi ustune alma.

 

Iste bu hak ve ozgurluk anlayisi, bireyin hem kendi oto controlunu, hem de baskalarinin kendi oto controlunu saglar ve oto control bilinc ve farkindaligini almis bireyler de, birbirlerinin oto controllarina mudahele etmeden beraberce yasarlar.

 

Gunumuzun sorunu, bu bilinci almis bir bireyin evrensel-insan zihniyeti saygi ve vicdan algisidir.

 

Yani en buyuk tehlike, oto kontrolu baskasina verme tehlikesi ve en kolay hata da baskasinin oto kontrolunu elinden alma hatasidir.

 

Cunku, eger bir birey, bireysel bilincini, tursel selfi ile birlestirmis se; self degerleri cok yuksektir ve kolayy hata da bu yuksek self degerlere, baskalarinin kolayca oto control teslimidir.

 

Sonucta, self degerleri yuksek birey; eger oto controlunu baskasina veriyor ve bunun da bilincli rahatsizligini yasiyorsa, ortada sorun var demektir.

 

Burada kendine olan, saygisi, guveni, azmi, kararligi v.s. sinde bir sorun var demektir.

 

Bakasinin oto controlunu aldigi zamanda, bunun farkina vardigi an, ya da oto controlunu veren, bunu ona hissettirdigi an; bu oto controlu birakmasi ve kisinin almasini saglayabilmesidir.

 

Iste nihilizmin bireyci akilciliginin yukumsuz oto controlu ve toplumsal kisiliginin kendiliginden yoksun ve sadece baskalarina yonelik oto controlu; ancak birey bilinci ve farkindaliginin tursel bilinc ve farkindaliga tasinmasi ile onlenir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Oto Control neden Gereklidir?

 

Peki, oto control gerekli midir ve neden gereklidir?

 

Bunun da iki cesit cevabi vardir.

 

Birincisi; dogal zihniyet ve onun egosunun yapilanis, sekillenis ve isleyis mekanizmasinin temelini olusturur.

 

Sonucta insandisi ve insanlikdisi temelli zihniyet; oto controlu, onceleri turun controlu temelinde, daha sonra da turun kendi kendini controlu temelinde ve en sonuncusu turun bireyci akil ile bilincli ve farkindalikli controlu temelinde gelismistir.

 

Oto control; dunyanin hangi cografyasinda ve toplumunda dogarsda dogsun bir bebegin, yasam ve iliskilerini geldigi dunya ve bu dunyaya insanoglunun verdigi her turlu deger, tabu ve veriye kendini ve canini adamasi ve teslim etmesidir.

 

Toplumsal ve bireysel olarak ta, bu kendini teslim ettigi deger, tabu ve verilere de baskasini teslim almasidir.

 

Insanoglu turu ve biri, yeryuzune geldiginden beri oto controlsuz yasamamistir ve yasayamaz.

 

Ama; insanoglu turu ve birini insansal zihniyete tasiyacak oto control ise, tamamen bilincli ve farkindalikli bir oto control olacaktir.

 

Sonucta insan olmak ve insanlik sunmak; bireysel mumkun degildir. Insan olmanin ve insanlik sunmanin anlami birarada yasam ve iliski surmek durumunda olan bireylerin birbirleriyle beraber, birarada ve bir butunluk ve birlik icinde yasam ve iliskilerini getirir.

 

Bu da birey bilincli oto controlu gerekli kilar. Cunku bir birey kendi varliginin bilinc ve farkinda oldugu surece, kendi turunun ve kendi disinda kalan ve algiladigi herseyin yasam degerini algilar. Bu da kendisinin yasam ve iliskisi baskalarinin yasam ve iliskisi demektir. Bu da herkesin kendi yasam ve iliskisini kendi bilinc ve farkindaligi ile yasarken, yine ayni bilinc ve farkindalik ile baskalarinin yasam ve iliskisine de saygi gostermesidir.

 

Yani, yasamak ve yasatmak birey bilinci almis bir kisinin siaridir.

 

Ileride oyle bir dunya duzeni kurulur ve birey kendisini turune her turlu teslim edecek ve ona guvenecek bir duzeye gelir ve turu bir butun olarak her bir bireyini kucaklarsa, belki o zaman da oto controle gerek kalmaz.

 

Cunku oto kontrolun birey bilincli temeli yasam korkusu/korumasidir.

 

Birey bu korkuyu atlatir ve yasamini turune teslim edebilecek bir dunyada yasarsa, bu korkuda kalkar.

 

Ama gunumuzde oto kontrol, kisilerin yasamlarini degerlere ve kendi disindaki sisteme, baskasina teslim etme/alma kontroludur. Buna olum ve sonrasi da dahildir.

 

Bireyler, turleri icinde yasamlarini birbirlerine mudahele etmeden ve kendi oto controlleriyle yasayacak duzen ve duzeye geldigi zaman ne yasam korkusu, ne de oto control gerekliligi kalmayacaktir.

 

Cunku boyle bir duzey ve duzen; bireyin turu ile butunlestigi duzey ve duzendir.

 

Oyuzden oto controlu, hem yasamak hem de yasatmak hem korumak/kollamak hem de baskalarinkine mudahele etmemek icin kullanalim.

 

Ne controlumuzu baskasina/baskaseye v.s. verelim, ne de baskasininkini kendi kontrolumuze alalim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benlik-Bilinc Iliskisi Uzerine

 

Benlik ve bilinc kavramlari birbirlerinden farkli degerlendirilseler de, aslinda birbirlerini tamamlayan bir butundur.

 

Insanoglunu ele alalim. Insanoglu benligi, yani, dogal dusuncesinin bilincin ortaya koyabilecegi benlik; Anima temelli, yani hayvansal bir benliktir.

 

Iste aslinda insanoglu duzeyinde bilinci olmayan hayvan turunun, dogal yasam ve iliskisinin ortaya koydugu; insanoglunun ayni ortaya konulan benligi, dogal bilinci ile dile getirmesi ve dogal zihniyeti ile sekillendirmesidir.

 

Cunku hayvan ve yasaminin ve de iliskilerinin sorgulanarak, olusturulan insanoglu dogal dusuncesi, tum bu ozellikleri tasir. Bencillik, ayrimcilik, cikar, gucun getirdigi otorite ve hakimiyet, ve kendi turu icindeki ust/alt temelli yonetim ve yonlendirim.

 

Buradan da zaten, insanoglu benliginin dogal dusunce bilincinin, insan ve insanlikdisi oldugu, ustelik inancsal bir icerige sahip oldugu, insanoglunu somutu ile degil de; soyutu ile yasatip, iliski kurdurdugunu ve tum sistemlesmenin de bu icerikte bir orgutlenmeye dayandigini ve soyut temelli tabu, veri ve degerlerin, insanoglunun yasaminin onune gectigi v.s. algilanmis olur.

 

Herkesin, ozunden gelen ve cogu zaman bilince cikan, bu insan ve insanlikdisi durum, kimsenin icinde bulundugu durumdan hosnut olmadigini ortaya koyar. Herkes, kendi ideolojik inancsal dogrusu temelinde de; baskalarini kendi dogrularina ikna etme mucadelesi gosterir.

 

Eger benligimiz, insan ozumuzu yansitamiyorsa, demekki; bu benlik insana ait bir benlik degildir. Iste bu bilincin baslangici, insanogluna yeni bir benlik aramasinin ve bu benligi sorgulamasinin baslangicini getirir.

 

Evrensel insan bilinci ve farkindaligi, iste insan oz ve birey gorunumlu, bireyin bilinc, farkindalik ve ozgurluk temelli bilincini, insanin ozunu ortaya koyan ve insanoglunun dogal dusunce bilinc temelli benliginden farkli kilan insan benligi boyle ortaya cikar. Sonucta bir kisinin, dogal dusuncenin bu benlik sorununu algilamasi, her seyden once onun birey bilincine ve birey oldugunu farkindaligina varmasiyla mumkundur. Iste bu farkindalik ve bilinc, bireyin kendisinin her turlu insanligini sorgulamasi temelinde gelisir.

 

Bu da insan benliginin,birey bilinci demektir.

 

Sonucta anima temelli insanoglu benliginin dogal dusunce bilincinin siniri, bireyci akilciliktir ve burada iflas eder.

 

Iste bundan sonrasi olan cikis noktasi, yepyeni bir bilincin ve benligin aydinligidir. Bu da insanoglunun dogal dusunce bilincinin sorunsal yapilanis ve isleyisinin farkindaligi ve bilinci ile mumkundur. Cunku birey bilinci, bireyci akilcilik gibi, bireysel degil; tursel/insansaldir.

 

Insansal bilinc, bir bireyin benliginin bilincidir.

Animal bilinc ise, insanoglunun bireyci akilciligidir.

 

Iste bu yuzden, insanoglu hayvan ile insan arasi benlik/bilinc numenal yeti temelli ara gecis formudur. Cunku ne dogal benligi, ne de zihniyet bilinci; insansal degildir, anima kokenlidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 yıl sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.