Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Cognitive Science, Bilissel Bilim (metafizik/Varlik-Epistemoloji/Bilgi Farki


evrensel-insan

Önerilen İletiler

Evrende, epistemolojik olarak yani gunumuze kadar bilinen tek ve alternatifsiz numenal yeti (beynin fonksiyonunu saglayan ve goruntu vermeyen dusunce, akil, zeka, zihniyet, hafiza, algi,yansima, yansitma v.s. temelli yetiler) bildirim, belirtim, bilgi temelli ortaya koyum olarak insanoglu fenomenine aittir.

 

Yarin bir gun baska bir canli turu insanoglu ile dialog kurabildigi zaman, belki de insanogluna bir rakip olacaktir.

 

Herseyden once fenomen ile numen farkini felsefe tarihi olarak ortaya koyalim. Bu iki kavram da E.Kant'a aittir ve ondan once tarihte boyle bir ayrim yoktur.

 

E. Kant yaptigi aciklamalariyla, insanoglu tarihinde ilk defa bilim ile felsefenin alanini fenomen ve numen olarak farklilastirmis ve o tarihten sonra, bilim ve bilimsellik alan olarak fenomeni ve onun gozlemini kendine alan secmistir.

 

Kant' ne yazikki o tarihlerde numeni tanriya bahsetmistir.

 

Popper temelli ve epistemolojinin her konuda gelisimi ile bilgi on plana cikmis ve beynin fonksiyonu olan numenal yeti ile, bu yetinin ortaya koydugu degerler farki; felsefe ve bilimi bir daha farklilastirmistir.

 

Gunumuzde bilim ve bilimsellik bilgi ve kokeni olarak goruntu veren fenomenin gozlemi, teorisi, teori testi, olgusu ve yanlislanabilirligi temelinde ilerlerken; felsefe fenomenin neoldugunu metafizik/ontolojik/teolojik varlik olarak ideoloji ve inanclariyla ortaya koyarak tartismasina devam etmektedir.

 

Bu temelde baslica bilinen ve tartisan ideolojiler; materyalizm, idealizm, pozitivizm, objektivizm, subjektivizm ve isimcilik varlik temelinde gercek varligin ne oldugunu, hangisinin ilk v.s. oldugunu, degismez, kesin v.s. oldugunu gerceklik temelinde aralarinda tartismaktadir.

 

Bu tartisma ontolojinin iki farkli alaninda, substantional existance, yani mustakil var olan varlik ve real existance, gercek varlik temelinde ve teoloji olarak ta tanrinin varligi temelinde tartisilmaktadir.

 

Bilim ve bilimsellik bu tartismalarin disindadir ve goruntu veren ve yansiyani gozlemledigi icin de, gozlem vermeyen ve numenal yetinin bir urunu olan tanri konusunu alanina almaz.

 

Yalniz, numenal yetinin ne oldugu ve her turlu gozleme gelmeyen algisi ve yansisi, bilissellik olarak bilimin konusudur.

 

Buradaki felsefeve bilim farkini da cok iyi algilamak gerekir. Bilimin alani, numenal yetidir. Felsefe ise bu yetinin ortaya koydugu tanri dahil her turlu goruntu vermeyen algiyi ayni varligi tartistigi gibi tartisir.

 

Iste bu tartisma da, metafizik varlik felsefesi olarak, fizik otesi temelindedir, yani doga ustu, dunya otesi, mistisizm, bilim kurgu, efsane, mitoloji ve bilimum ruhsal ve zihinsel aklin ortaya attigi SOYUT KAVRAMLAR.

 

Iste epistemolojik gozlem; hem metafizigin varlik felsefesi, hem de fizik otesi felsefesi temelinde bu felsefenin bunyesinde ve icinde yer almadan bir tarafi savunmadan, bir tarafa karsi olmadan sadece disaridan bakis acisi ve notr alginin qua felsefesi ile bu kavramlarin, dini felsefelerin, tanrisal yanasimlarin insanoglu yasam ve iliskisi temelindeki uygulamali duzen ve sistemlerini gozlem olarak, sosyal, psikolojik, siyasi v.s. temelli etik yonlendirim ve yaptirimlar temelinde gozleme alir ve bu gozlemi analitik, kritik, olarak sorunlari ile ortaya koyar.

 

Iste bilimi ve bilimselligi epistemolojik olarak kendine taban edilmis bir serbest dusunurun hic bir inanca, ideolojiye, etige v.s. bagli kalmadan yaptigi gozlem budur.

 

Oyuzden felsefenin fenomenal ve numenal olarak icinde yer alarak kendi arasindaki yaptigi tartisma ile, bilim ve bilimselligin epistemoloji olarak fenomen ve numenal yetinin yansisini ve etkisini gozlemlemesi ve gozlemini bir teori ve test edrek olgulastiran bir icerikte ortaya koymasinin farki budur.

 

Felsefe fenomeni ve numeni varlik olarak her turlu tartisirken, onun hakkinda akilci ideolojik inanclar olumlu/olumsuz ortaya atarken; bilim ve bilimsellik epistemoloji temelinde sadece gozlemi ve yansiyi dile getirir ve olgulastirmaya yonelir.

 

O yuzden fenomenin ne oldugunu felsefi tartismak baskadir, fenomeni gozlemlemek ve gozlemi bildirmek baskadir.

 

O yuzden numeni tanrisal olarak olumlu/olumsuz varlik ve inancsal/ideolojik temelde felsefi tartismak baskadir, insanoglunun numenal yetisinin her turlu yasamsal ve iliskisel duzensel/sistemsel, etik (milli, dini, ahlaki, sosyal, siyasi, toplumsal, geleneksel,toresel v.s.) yansisini gozlemlemek ve dile getirmek baskadir.

 

Iste felsefe ile bilim arasindaki bu fark; inancsallik ile bilimsellik farki, metafizik (varlik ve fizik otesi, ontoloji, teoloji) ile epistemoloji (bilgi, bilim, bilissellik, farkindalik, bilinc) farkidir.

 

En onemli ve algisi kolay kolay saglanamayan fark ise, felsefenin insandisi temeline karsilik, epistemolojinin insan temeli ve felsefenin varlik temeline karsilik, bilimin bilgi temeli farkidir.

 

Diger bir farkta felsefe tartisma ile bilimsel gozlemin dile gelim farkidir.

 

Bu arada, kant'in tanriya bahsettigi numeni, ozneyi, kimi v.s, bilissel bilim beynin bir fonksiyonu olan numenal yeti ve bu yetinin ortaya koydugu olarak insanogluna vermistir.

 

Yani tanri, insanoglunun numenal yetisinin kavram olarak ortaya attigi ve sistemlestirdigi, duzen ve metafizik etik haline getirdigi bir kavramsal tartismadir. Ya bu tartisma da felsefe olarak yer alirsiniz, yada bu tartismayi epistemolojik olarak qua felsefesi ile disaridan ve notr algilayarak gozlemlersiniz ve insanogluna getirdigi her turlu sorun ve olumsuzluklari dile getirirsiniz, secim herkesin kendi secimi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cognitivizm/noncognitivizm-Kavrami Beyinde Sahiplenme/Bulundurma

 

Cognitive science, yani bilissel bilim; bilindigi gibi beynin numenal yetisinin islendigi bilim dalidir. Menthal philosophy bunyesindeki bu dal; beynin her turlu numenal yeti kullaniminin gozlemini yapmaktadir.

 

Bilissellik, farkindalik ve farkindalik bilinci ile paralel bir olgudur.

 

Daha once de aciklandigi gibi, bir kavramin ya da beyinde dogumdan itibaren verilen ya da kisinin kendi kendine beynine kasyit ettigi bir degerin, verinin ve tabunun kisinin bilinc duzeyine gore kullanim/paylasimi soz konusudur. Bunun bilincalti duzeyi ve farkindasizlik yani noncognitive duzeyi, kisinin bilissel olmadigi sadece otomatik, alisilagelmis ve yerlesmislik temelli beyin kullanimina isaret eder.

 

Iste anlama ve algi farkinin bilisselligi de burada ortaya cikar. Cunku buradaki bahsedilen algi, suursal bir algidan ziyade, bilincli ve farkindalikli olan cognitive algidir.

 

Eger bir beyin duzeyi bu cognitive algiya ulasamamissa, bu algiya ulasmis bir beynin dile getirdiklerini, cognitive olarak algilayamaz, sadece non cognitive olarak anlar.

 

Anlama vealgi farkini soyle ortaya koyabiliriz. Anlamak, genelde dile gelenin dile getirence degilde, dile geleni dinleyence/okuyanca uygulanan bir algidir.

 

Yani, anlamak; dile gelen bir seyin, okuyanca/dinleyence kendi her turlu numenal duzeyi temelince kendi pozitif degerlerine paralel olarak "dogru/yanlis, iyi/kotu, guzel/cirkin" v.s. temelli degerlendirmeye tabi tutalarak, dinleyenin/okuyanin dinledigine/okuduguna verdigi anlama degeridir. Burada aslinda dile getirenin hic bir rolu yoktur, cunku; dile getirenin vermek istedsigi ya da algilanmasini istedigi yerine; sadece okuyanin/dinleyenin kendi duzey anlama algisinin kendi adina degerlendirmesi vardir.

 

Burada aslinda olmasi gereken, cognitive algi; dinleyenin/okuyanin dinledigi, okudugunu verildigi sekilde, kendi degerlerinden bagimsiz ve mukayesesiz, verileni verildigi gibi algilama duzeyidir. Iste bu algi cognitive algidir, yani algilayan "senin bu dediklerin ile sunu vermek istedigini algiladim" temelli yuksuzve yorumsuz algidir.

 

Bu alginin en onemli tarafi, iki farkli kisinin birbirlerini daha yakindan tanimak ve birbirlerinin dusunce duzeylerinin farkina varmak acisindan ve aralarinda gececek her turlu numenal iliskinin sagliugi, uygunlugu, tutarliligi ve her turlu alis verisi acisindan onemlidir.

 

Sonucta anlamanin verdigi noncognitive algi da, sadece dinleyenin/okuyasnin kendi duzeyinin mudahelesi ve degerlendirmesi mevcuttur. Yani karsi taraf taninmaktan ziyade, sadece degerlerle degerlendirilmek icin dinlenir/okunur.

 

Bu konu aslinda psikoloji de ve her turlu psikolojik yanasimda mentalitenin temel konusudur ve menthal saglik cognitivity temelinde olur. Tabi, bilincli, bilissel ve farkina vararak olacaksa.

 

Iste bu temelde dogumdan itibaren verilen ya da kisinin kendi kendine aldigi, her turlu kavramsal deger, veri ve tabunun iki ana algisi vardir. Birincisi "to own it in mind" yani zihinde sahiplenme, ikincisi de "to have it in mind" yani, zihinde bulundurma, bilgisine, bilincine farkindaligina sahip olma.

 

Iste ancak ikincisi, kavram algisi olarak cognitivedir. Cunku eger kavram zihinde sahiplenilirse, onunla kurulan baga, kisi kendini teslim eder ve o kavram ugruna leyhte aleyhte mucadele eder ve o kavramin her turlu verilisini yasaminda olumlu/olumsuz olarak uygular.

 

 

Eger kavram zihinde bulundurulursa ve kavram degil de, bilgisi, bilinc ve farkindaligi sahiplenilirse, kisi o kavrami kendi kontrol eder, ortaya koyar ve kavrami yasaminda sadece o da kendince gerekli gordugun de kullanir ve paylasir. Bu bir yerde kavrama teslim olmamak ve kavrami olumlu/olumsuz bir mucadele olarak yasam ve iliskiye tasimamaktir.

 

Dedigim gibi konu onemlidir. Iste burada soylenecek son bir durum. Ikinci durumda bir zihin duzeyine ermis bir beynin dile getirdiklerini, birinci duzeydeki bir beynin cognitive algilamasi, hemen hemen imkansizdir. Cunku ortada zihinin bilincli ve farkindalikli bilissel algi farki vardir.

 

O yuzden biri sizi bir konuda algilayamiyorsa, yani kendi degerleri ile anlamaya calisiyor ve size sadece kendi degerlerini ustelik sizin adiniza size sunuyorsa, sizin dile getirdiklerinizi cognitive olarak algilamamis ve ortada bir noncognitivizm sao konusu demektir.

 

Hangi konu/kavramsal degerin, verinin, tabunun cognition temelinde gozlem verecegi, herbeynin kendince kavramsal degere verdigi onem/ilgi ve etki ile belirlenirken; ayni zamanda kavramsal bilgi, bilinc ve farkindalkik ile de belirlenir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Noncognitivizm-Farkindasizlik/Bilissel Olmama Durumu

 

Bugun noncognitivizm, yani farkindasizlik ve bilincsizlik bilimsel olarak cognitive science'da yani bilissel bilim de olgulasmis durumdadir. Bunu algilayabilmek icin bir ornek veriyorum. Diyelim bir kisi lise mezunu ve bu kisiyi diyelim ucak muhendisligi doktora toplantilarindan birine davet ediyorsunuz. Toplanti sonunda kisi size"bu neyin toplantisi yahu, ben hic bir sey anlamadim." diyor. Iste burada lise mezunu olan kisinin non gognitivizmi soz konusudur, yani kisi o toplantida konusulanlari algilayacak, bilince, farkindaliga, beyin numenal yeti duzeyine v.s. erismemistir. Burada kisini beyinsel ve fiziksel olarak bir sorunu yoktur ve "salak" ta "geri zekali" da v.s. degildir. Sadece bu duzeyde bir toplantida konusulanlari algilayacak kadar, bilgi, tahsil, egitim, ogretim, birikim, bilinc ve farkindalik duzeyine erismemistir. Bu su demektir. Konuda ornek verilen lise mezunu ya da yetiskin baska biri, eger bu toplantida bulunanlar gibi konu hakkinda kendini yetistirseydi, tahsil yapsaydi, bilgi, bilinc, birikim sahibi olsaydi; iste o zaman bu toplantidan o da bir seyler anlar ve hatta orada kendi beyin duzeyinde bulunan bilgi ve dusunceyi dile getirirdi.

 

Noncognitivizm, bilimsel olarak gozlem veren, teorisi test edilmis ve olgu olmus bir algi cesididir. Buradan su sonuc cikar, eger bir kisi okudugu ya da kendisine soylenen bir seyi verildigi gibi algiliyamiyorsa ve bir sey anlamyor, soylenenlerden ya da okuduklarindan bir anlam cikaramiyorsa, o kisi adina orada o konuda/kavramda bir noncognitivizm sozkonusudur. Burada kisi okudugunu ya da dinledigini "suclayacagina" kendini sorgulamali ve eger hakikatan soylenen ve okunani algilamak istiyorsa da, konu/kavram hakkinda kendini yetistirmeli, bilgi edinmeli ya da olanak varsa okudugunu yazarina, soyleneni soyleyene kendi algisinca verilenin verildigi gibi algilanmasi adina kendi algisinca sorular yoneltmeli ve algilamaya calismalidir.

 

Iste buradan yine emperyalist zihniyetin "bilimsel" olarak yeni bir cikari ve yonlendirimi ortayas cikar. Bu da kisileri iq eq v.s. testlerle kontrol edip, bu testler sonucu beyinlerin gelecekte onunu kesme olayidir. Mesela 16 yasinda ya da daha erken yasta boyle bir test sonucu ya da kisinin derslerinden aldigi not sonucu, kisinin gelecegini sanki bu durum kalici imis gibi degerlendirerek yonlendirir. Halbuki hic bir beyin sabit degildir ve buradaki noncognitivizm aldatmacasini da iyi algilamak gerekir. Bir gencin diyelim 12-13 yasinda ortaya koydugu ders notlari ve imtihan notlari ile diyelim fen derslerindeki basarisi, bu algi sorunu mumkun kilinmaz ve kisi tamamen farkli bir yere yonlendirilerek fen egitimi temelli tahsil olanaginin onu kapatilir. Iste bu kafatasi irkciligidir. Sonucta burada bir noncognitivizm ya da kalici bir noncognitivizm yoktur.

 

Cunku bu bahsedilen genc, diyelim delikanlilik ya da bir gonul meselesinden derslere onem vermeye bilir, ya da okumanin ve bir tahsil edinmenin yasamdaki onemini algilayamayabilir. Yalniz bu durum hem kalici degildir, hem de noncognitivizm degildir. Cunku birincisi kalici noncognitivizm yoktur, ikincisi noncognitivizm olabilmesi icin beynin bilimsel yas ve algida olma durumu soz konusudur. Dolayisiyle butun bunlari degerlendirmeye koymadan kisinin gelecekte onunu kapatmak, onu o basarisizliga kalici mahkum etmek v.s. kafatasi irkciligidir. Sonucta o genc belki seneye, ya da iki sene sonra basarisiz oldugu diyelim fen de gereken basariyi saglayabilir.

 

Iste noncognitivizm, beyinin fiziksel yapisi ile bagli degildir ve bunu boyle kabul etmek irkciliktir. Ayrica noncognitivizmin kisi eliyle konu ve kavramina gore ortadan kaldirilmasi her zaman numenal yetisini her yonuyle, yani bilgi, bilinc, birikim, deneyim, egitim, ogretim v.s. yoluyla gelistirmesi ya da kendi kendini sorgulayarak bilgi sahibi olmasi mumkundur ve tek gecerli yoldur.

 

Noncognitivizmin diger bir yonu de yas ve yetiskinlik ile paraleldir. Gunumuzde evlilik ve cinsel iliski yasi bilimsel ve hukuksal olarak dunya da 16'dan baslar. Eger bir kisi bu yastan kucuk olarak istegi ile bile olsa bir cinsel iliskiye girdiginde bundan sorumlu tutulamaz ve onun ile cinsel iliskiye giren yetiskin cocuk seks istismari ve tecavuzden ceza alir. Iste burada bu 16 yasindan kucuk kisi icin cinsel iliski konusunda noncognitivizm gecerli degildir. Cunku bu cinsel iliskiyi algilayacak cognition henuz kendisinde yesermemistir. Yani cinsel iliskinin ne oldugu, sonuclari, hijyen yonu v.s. vucut olarak gelismis olsa bile beyin olarak gelismemistir.

 

Tum bu aciklamalardan sonra her yetiskinin bir konu ve kavramdaki noncognitivizmi hem kalici degildir, hem de giderilmez degildir ve tamamen kisinin kendisinin bu konudaki her turlu kendini yetistirmesine baglidir. Noncognitivizmi kalici kilmak, eger fiziksel bir beyin ozurlulugu yoksa, irkciliktir. Yine ayni sekilde konu ve kavramina gore cognitionin olusmasi yas olarak ortada yoksa, o kisi noncognitive degildir ve yaptigi eylemden sorgulanamaz, suclanamaz.

 

Iste burada aciklandigi gibi, normal bir beynin bir konudaki ya da kavramdaki noncognitivizmi, ne "salaklik/geri zekalilik" v.s. degil; sadece o konu ve kavrami algilayacak numenal yetiye erismemis olmaktir. Bunun da cozumu eger kisi isterse, kendisini o konu ve kavramda egiterek, bilgilenerek v.s. bu noncognitivizm den kurtulur. Cunku noncognitivizm hem bir yas hem de bir numenal yeti bilgi, bilinc, farkindalik, birikim, egitim, ogretim ve kendini yetistirim konusudur.

 

Ne bir hastaliktir, ne de bir suctur. Sadece kisinin kendi beyin duzeyince bir konu/kavramdaki algilama yonunun yeterli bilgi, bilinc, farkindalik, birikim v.s. olarak kendine kazandirmamis olmasidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilimsel Cognitivizm ve Teolojik/Metafizik Noncognitivizm Farki

 

Cognition, cognitivity temelli farkindalik ve bilissellik temelli kavramlarin dusunce fiili "to comprehend" e dayanir. To comprehend mastar hali olarak; kavramak, anlamak, idrak etmek, algılamak, -i anlamak, bilincine varmak, -i kavramak, demektir. Bunun ismi de comprehensiondur.

 

Noncognitivizmin, bir acidan ifade olarak bilisselsizlik ve farkindasizlik temelli aciklamasi daha once yapilmisti. Burada noncognitivizmin, bilincli ve farkinda olarak idrak edilmemesi, kavranmamasi aciklanacak.

 

Her seyden once bir beyin, bazi seyleri bilincli ve farkinda olarak algilayabiliyorsa ve kavraya biliyorsa, otomatikman bu kavrama ve algi ile bazi seylerinden kavranmasinin ve idrak edilmesinin mumkun olmadigini ve bunun mantik ve anlam disi oldugunu da ortaya koyar.

 

Bu daha once aciklanan, bilincine erilmemis ve farkina varilmamis icerikli noncognitivizmin tamamen tersidir. Cunku burada bilincli ve farkinda olarak uygulanan bir noncognitivizm vardir.

 

Iste boyle bir noncognitivizm, ilk basta bu bilinci ve farkindaligi kilan bir cognitivizm ile baslar.

 

Buradaki konumuz ve kavrama, idrak etme, algilama v.s. olarak bilimselligin bilisselligi, farkindaligi, kavranmasi, algilanmasidir.

 

Bir serbest dusunur, iki turlu serbest dusunurdur. Biri bireysel serbest dusuncesi oma, digeri de serbest dusunurluk. Genel anlasmdaki serbest dusunurluk bu site de aciklandi ve dusuncenin dogma, otorite ve alisilagelmis inanclar disinda bilime, mantiga ve nedensellige dayandigi soylenmisti.

 

Bireyin serbest dusuncesi olmasi ise ozel ve bireye aittir. Yani birey bilim disinda metafizik/teolojik dusunmez.

 

Iste basligin konusu da budur. Bu ne demektir?

 

Teolojik olarak tanrinin varliginin tartismasi bir serbest dusuncesi olan adina, teolojik noncognitivizmdir. Yani tanri kavrami algilanacak, idrak edilecek, kavranacak ve anlam ifade edecek bir kavram degildir.

 

Iste bu zihniyet, teolojik noncognitivizmdir. Yani tanri kavramini varliga ve inanca tasimanin bir anlami yoktur, cunku bu kavram idrak edilemez. Yani bu kavrami kabul ve/veya red etmek anlamsizdir.

 

Iste bu temelde teolojik noncognitivizm; ateizmin anti mucadelesinden farklilasir, nonteizm olur. Burada ignostisizm pasif kalir. Nedeni de bu tanri kavrami ile ilgilenmemesidir. Yani bu anlamsizkavramdan banane der.

 

Yalniz evrensel-insan zihniyeti dahil, serbest duusunurlugun bu konudaki hem bireysel hem de genel icerigi, aktiflik icermektedir.

 

Iste bu aktiflik bu anlamsiz tanri kavraminin inancsal/varliksal ifade var/yok ve inanc inan/inanma tarafkarligi ve polemigi yerine; qua felsefei ile bu kavramin; insanoglu yasamindaki her turlu yasam, iliski, duzen, sistem ve kurumsallasmadaki numenal insanlastiramama sorunlarini ortaya koyar. Analitik ve kritik olarak bu teolojik noncognitive tanri kavraminin insanogluna yasattigi her turlu sorunun resmini verir ve dile getirir.

 

Aslinda buradaki noncognitivizm, bilincli ve farkinda olarak her turlu "fizik otesi" doga ustulugu, dunya otesiligi, mistisizmi, mitolojiyi,yaratilis masallari ve efsanelerini, her turlu bu daldaki kahramanlari, insanoglu ustu tum dile gelenleri v.s. de anlamsiz bulma anlamindadir.

 

Iste boyle bir teolojik/metafizik noncognitivizm bilinc ve farkindaliginin bas sarti bilimsel/epistemolojik/bilissel cognitivizmin bilincli ve farkinda olarak saglanmis ve erisilmis olmasidir.

 

Bir yerde ateizmin, bu anlamsiz tanri kavramini red edisi, sanki boyle bir kavram idrak edilirmis te, red edilebilir iceriginde algilanir. Bu da bu algidaki disbelief temelli ve anti teizm temelli ateizmin, bilimsel cognitivizm bilinc ve farkindaligina beyin olarak henuz ulasamadigi ve bilimsel noncognitivizm yasadigi anlamindadir.

 

Genelde klasik bilimin bilimselligi materyalizm ve ontolojiye dayandigindan ve ispat, kesinlik, sabit icerdiginden; modern bilimin supheci ve kesinlikci olmayan ustelik yanlislanabilir olan bilimsel idrakini henuz kavrayamamis olmasidir.

 

Umarim 21. yuzyilimizda beyinlerin en saglikli ve zinde olma acisindan buyuk bir oneme sahip olan bu baslik ve yazi; verildigi gibi algilanir.

 

Buradaki algidan kasit; noncognitivizmin cognitive ve noncognitive olma farkidir. Cunku cognitive noncognitivizm cagdas iken; noncognitive noncognitivizm cagin gerisindedir.

 

Iste buradaki cagdaslik algisi da serbest dusunurlugun, hem genel hem de ozel icerigini idrak edebilmek ve bilimsel cognitiviteye cagdas olarak bilinc ve farkindalik ile erebilmekten gecer.

 

yaziyi, daha bir comprehensible, yani idrak edilebilir kilmak adina, soyle bir ornek vermek uygun duser.

 

Bugun dunyadaki cesitli tanrilara, dinli ya da dinsiz inanc besleyenler ve buradan teolojik varligin aklin dogruladigi inanca yonelenler acisindan, soyle bir cumle kurulabilir "tamam iste zaten tanri insanoglu beyni ile idrak edilemez." iste burada dile gelen noncognitivizm bilincsiz ve farkindasiz bir noncognitivizmdir. Cunku bu noncognitivizm tanrili olarak kendi de bir insanoglu turunun biri oldugu halde,hem insanoglu varliginin farkina ve bilincine varamamakta hem de insanoglunu kendi dahil bir insanoglu disi ve ustu guce teslim etmekte ve boyle bir guc karsisinda da kendini ve turunu caresiz ve beyin numenal yetisi olarak sinirli, bagimli ve gucsuz ilan etmektedir.

 

Halbuki serbest dusunurlugun teolojik noncognitiviziminde, tanri kavraminin mantiksizligi, anlamsizligi vurgulanmakta ve bu kavram ile ilgili her turlu anlasm ve icerigin ve kurulacak her turlu olumlu/olumsuz bagin da bosa zaman kaybi, beyni bosubosuna yorma, anlamsiz bir polemik, kisir dongu tartismasi ve bilimsel cognitivizm acisindan da bilimselligin disinda kaldiginin bilinc ve farkindaligini vurgulamaktadir.

 

Iste bu iki tanrisal noncognitivizm farki, qua felsefesi ile algilanirsa; yukaridaki yazinin da algilanmasi, beynin comprehensible, yani kavranabilir, algilanabilir, idrak edilebilir duzeyindeki bilinc ve farkindaliga erdiginin bir isaretidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.