Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Toplumsal Kisilik ve Kendine Gore Yonlendirme Aliskanligi


evrensel-insan

Önerilen İletiler

Daha once de belirttigim gibi; ulkemizde, birey yetistirme, egitim-ogretim ve yerlesmis sistemi olmadigindan; aldigi verilerle yetisen, buyuyen bir kisi; toplumun belirli bir kesiminin ideolojik inancsal, etiksel dogrulariyla, buyumekte ve yetismektedir.

 

Hal boyle olunca da, kisisel bir yetisim olmamakta; ulkemizde ancak toplumsal kisilik olusmaktadir. Bu toplumsal kisilikler, kutuplasarak ve biribirlerini, kendi toplumsal dogrularina yonlendirmeye ikna etmekle sanki yukumludurler.

 

Bunun iki olumsuz etkisi vardir. Birincisi, toplumsal kisilige sahip kisi; hic bir zaman kendi dogrularini degerlendirmemekte ve kendi tarafi toplum yapisinin bu dogrularini sahiplenmekte ve sabitlemektedir.

 

Bunun en buyuk zarari; birey yetisimini, olusumunu ve bilincini onlemesi; kisilerin kendine oz degerleri kendi kisisel iradesi yerine, toplumun belirlemesidir.

 

Bu da; kisinin, sadece toplum ile paralel bir dusunce ve davranis gelistirmesini ve kendi kisisel dusunce ve davranisi gelistirememesini saglar.

 

21. yuzyilda; tamamen bir kisinin kendi ayaklari uzerinde durabilmesine ters bir olusumdur, bu olgu.

 

Isin diger bir yonude; aynaya bakmayi bilemeyen ya da aynanin varligindan bihaber; toplumsal kisilik, tum yonlendirmesini, kendi disindaki; baska bir kisiye ve genelde de kisiligine yonelerek dusunur ve davranir.

 

"soyle yap, boyle davran, bunu yanlis dedin/yaptin, dogrusu bu, neden boyle diyorsun/yapiyorsun? bunu diyemezsin/yapamazsin, sen busun, boyle dusunuyorsun," v.s. temelli kisiyi yonlendirici bir konuma koyar kendisini.

 

Bunun da en buyuk zarari; kendisinin birey olma bilincini almasini onledigi gibi; bu tip bir yonlendirmeye yonelik mudahele ile, baskalarinin da birey olmasini onler.

 

Aslinda tum bunlar; tarihler boyu gelen; alisilagelmis, otomatiklesmis ve yerlesmis; dusunce ve davranisin bir urunudur. Dolayisiyle, burada bu toplumsal kisiligi uygulayan kisilerin, herhangibir "sucu" da yoktur.

 

Cunku toplum ancak boyle kutuplasarak ve biz-oteki olarak ayrisarak aralarinda dogru mucadelesi vermektedirler. Cunku bu dogrular, kisilerin degil; hangi toplumsal yapiya ait ise kisi; o toplumsal yapinin dogrularidir.

 

Iste bu nedenlerden dolayi; her yonlu, birey olma yetistirimi, ulkemizde onlenmekte, bireysel hak ve ozgurlukler; politik bir ideolojik inancsal dogruya, ya da dogrular arasi mucadeleye alet edilmekte; bilgi alisverisi, bilinclenme, v.s. nin yerini; toplumsal kisiliklerin; kendi dogrusal tartismalarla; birbirlerini kendi dogrularina cekme mucadelesi surmekte, bu da; her seyden once; dusunceler arasi bir mucadele yerine ve mantiksal bir yanasim yerine; kisilerin, dogrulari arasi bir mucadeleye donusmekte, kisilerin birbirinin kisilik degerlerine yonelmekte ve duygusal bir; kisilik surtusmesine yol acmaktadir.

 

Bu da nihayi sonucta; kisilerin, birbirlerini kendilerini tanitim yerine; karsi tarafin etiketlenmesine, kisinin kendini daha ortaya koymadan; karsi tarafin onun adina getirdigi pesin hukum ve onyargili suclamasina muhatap olmaktadir.

 

Bilemiyorum ama; ulkenin aydinlari, elit kismi v.s. olarak; bu 18. ve 19. yuzyil aliskanligindan artik kurtulunmasi gerekiyor.

 

Aksi, ne bir hak ve ozgurluk, ne bir birlik ve beraberlik, ne bir ortak yanasim; sadece bir politik ideolojik inancsal dogrunun, digeri uzerindeki hakimiyeti; toplumsal kutuplasma, biz-oteki mucadelesi ve damgalamasi; etiketleme ve zaman ve secim ile el degistiren topliumsal iktidar ve muhalefet cekismesinden baska bir adim ilerleyemeyiz.

 

Bence, ilk hedefimiz; toplumsal kisiligimizi; insan ozlu ve mumkunse evrensel, yani ayrimci olmayan bireysel kisilige dondurmemiz ve bu bilinc icin kendi kendimizi ve degerlerimizi nedenlememiz-sorgulamamiz ve kendi degerlerimizi kendi oz irademizle olusturmamiz gerekiyor.

 

Kendimiz disinda kalan baska kisilerle de iliskimizi; onlari taniyarak ve onlarin kendilerini nasil ortaya koyuyorsa, oyle algilayarak ve mudahele yerine; biribirimizin bilgisini, bilincini, deneyini ve gozlemini bir birimizin ustune katarak dusunmemiz ve davranmamiz gerekiyor. En azindan, su andan itibaren baslayarak.

 

Cagmizda demokrasiden, haktan ve hukuk devletinden bahsedebilmek icin, o ulkede yasiyan halk dedigimiz kesim bireysellestirerek, bir birey bilinci tasimali ve bilinc sayesinde hak ve ozgurluklerini koruyabilmelidir. Bu da toplumda, bireylerin olusturduklari ve haklarini ariyabilecegi sivil kuruluslarin ortaya cikmasiyla mumkundur.

 

Eger bir ulkede, birey degilde ailenin bir ferdi, toplumun bir ferdi, halktan biri, abisinin kardesi, babasinin oglu, ve saire varsa, birey yoktur. Dolayisiyla olmayan birey, ne hak ve ozgurluklerinden haberdardir, nede bulundugu toplumda dusunduklerini rahatca ifade edebilmek hakkina sayiptir. Ya baba baskisi ya mahalle baskisa ya okul baskisi ya din baskisi ya milliyet baskisi, ve buna benzer topluma yerlesik bilimum baskilarla buyur. Ya o baskilara boyun eyer, yada isyan eder. Iste 87 yildir, Turkiye'yi idare edenler, devlet eli ile ve kendi istedikleri dogrultusunda toplum yandas ve vatandas yetistirdiklerinden, birey yetistirememislerdir.

 

Ne zaman Turkiye birey yetistirmeye karar verir, ve o yetistirdigi bireye taniyacaga hak ve ozgurluklerin hukukunu yaratir, iste o zaman bireyi hur, bireysel haklarini rahatca savunabilen, bunu bir isyan veya bas kaldiris degilde bir bilinc temelinde yapan bir toplum olusur, iste bu toplumun bireyleri kendi bireysel goruslerini rahatca nasil savunabiliyorsa, karsisindaki bireyinde karsi goruslerini saygiyla karsilamayi ogrenir. Boylece bireyler arasinda saygi dayanismasi baslar, ve hicbir birey kendisine ogretilen, vede empose edilen toplumun deger yargilarini, ahlakini, dini ve milli anlayisini biribirine kabul ettirmeye calismaz. Boylece toplumun icindeki bireyler bir mozaik cesitliligi icinde ve bilincli bir sekilde birbirlerini algiliyarak, birbirlerine saygi duyarak bereberce yasamayi ogrenirler.

 

Kisaca, 87 yildir, Turkiye'nin idare sekline ne denilirse denilirsin, ne tartisilirsa tartisilsin, ana sorunu birey ve bireyin bilinci olan bireysel hak ve ozgurlukler, ve devletin gorevi olan bunu koruyucu hukukun temelindeki sivil toplum orgutlerini yaratamamasidir.

 

Insanoglu birinin toplumsal olmasi baskadir, kendi dusuncesi yerine toplumun dusuncesini uygulamasi baskadir.

 

Toplumsal kisilik, bir kisinin bulundugu cografya ve toplumda ona dogumdan itibaren verilen her turlu etik (milli,dini, ahlaki, toresel, ananevi, sosyal, siyasal, toplumsal v.s.) degeri, veriyi ve tabuyu oldugu gibi uygulayip, ya da uygulamayip, uygulamayana, ya da uygulayana karsi toplumsal kutuplasmak, taraf olmak ve biz/oteki ayrimciligi yaratmaktir.

 

Toplumsal kisilige sahip bir kisi, verilen degerleri sorgulamadan, ne oldugunu algilamadan ve ustelik yasaminin da onune koyarak bu degerler icin yasayan ve aklini inandirdigi bu degerlere dogru temelinde baskalarini da cekmeye calisan ve kendi inandigi dogrulari, baskalarina empoze eden, baski kuran ve mudahele eden, dusunce ve davranisa ship kisinin kisiligidir.

 

Bireysel kisilik ise (birey bilinci ile karistirilmamalidir), kisinin genelde kendi varliginin ve kendine kendi iradesiyle kabul ettigi degerlerin savunucusu olandir, topluma ve etrafina ters dusebilir, ama bu onu etkilemez. Cunku onun icin kendi dusunce ve davranisi onemlidir ve hak ve ozgurluklerinin bilincinde ve farkindadir.

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Bir Kisiyi, Bireysellestirmeyen "Fren" "Korku"

 

Insanoglunun duyumu ile algilayip, kavramlastirarak yansittigi, bir soyut ta korkudur.

 

Korkunun bir kisinin dusuncsine cikmasinin bir kac nedeni vardir. Bu konuya deginmeden once, korkunun nerden kaynaklandigina bakmak gerekir. Korkunun en buyuk kaynagi bilgisizlik, caresizlik, ne yapacagini bilmeme, ve savunuya gecmektir. Bunu giderecek olanda her turlu koruma ve korunma altinda oldugunu hissetmektir.

 

Bilgisizlikden gelen korkunun iki turlu cozum secimi vardir. Ya bilgilenirsin, ya da inanirsin. Cunku bu ikiside cevapsiz kalan sorularin cevaplanmasini saglayan eylemlerdir.

 

Korkunun insanogluna yansiyan iki farkli ucu; birincisi, kendisini fiziksel koruma, ikincisi ise korunmadir.

 

Fiziksel koruma; olumden baslayarak, yasam ve iliskilerdeki her turlu fiziki mudaheleye karsi kendini korumadir.

 

Korunma ise; kisinin kendi disindaki dunya da kendini emin hissetmesidir. Bunun cesitli yollari vardir. Aile, devlet ve kurumlari, kurallar ve hukuk v.s.

 

Insanoglu sosyal bir hayvandir. Bu temelde; kendisini emin hissedecegi tek yer; yasam ve iliskisini surdugu toplumudur.

 

Buradaki ilk korku, yalnizlik, distalanma, yabancilasma, onemsenmeme v.s. temellitoplum disina "itilme" korkusudur.

 

Bu korkunun duzeyi, icerigi, derecesi v.s. her kisinin kendine ait bilgi, bilinc, birikim temelinde degiskenlik gosterir.

 

Yalniz bu korku, kisinin direk degil; dolayli korkusudur ve psikolojiktir. En onemli sorunu da, diger korkulara nazaran; kisinin birey bilinci almasini, ilerlemesini, gelismesini, degismesini v.s. engelleyen korku olmasidir.

 

Bir kisi; kendine ozel dusunce ve davranisi temelinde, toplumda "sivrilir", ya da topluma "ters duser" ya da toplumu "karsisina alir" v.s. duzeye gelince, bu korku baslar.

 

Soyle dusunelim. Bir yerde yasiyorsunuz ve herkes monoton, alisilagelmis, yerlesmis tabulariyla bir yasam suruyor ve siz bir konuda dusunce ve davranisiyla, toplumun bu monotonluguna "ters dusmeye" basliyorsunuz ve toplum bunu size hissettirmeye ve kendine gore uygulamalariyla sizi bir cesit "uyarmaya" basliyor. Ne yaparsiniz? Bu dusunce ve davranisiniza devam mi edersiniz, yoksa toplumun bu uyarisini dikkate alip, dusunce ve davranisiniza toplumun istedigi yonde "ceki duzen mi verirsiniz?

 

Iste bir kisinin boyle bir ikileme herhangi bir konuda dusmesi ve bu ikilemden kendine gore nasil "cikacagi" tamamen onun bir karari olacaktir.

 

Iste burada iki farkli bilinc farkli yol cizer. Eger ksi, hala toplumsal bir kisilik ve totoliter bir yasam ve iliski suruyorsa; mutlaka kendi dusunce ve davranislarini "frenleyecek" onlara "ceki/duzen" verecek ve boylece cikisi arayacaktir. Iste ilk psikolojik sorun da burda baslar. Cunku kisi, bu yaptiginin gerekcesini kendine kabul ettiremez ve yaptigindan bir cesit rahatsizlik duyarsa; iste bu psikolojik bir sorundur. Cunku kisi artik, kendi dusunce ve davranislarini degil de; sadece toplumun ondan istedigi sekilde bir yasam surmektedir. Bu kisi bu psikolojik sorununu cozene kadar da, bu ikircimli dusunce ve davranisi yasar. Ya bunu kendine kabul ettirebilir, ya da kabul ettiremeyip, normal kisilik ozelliklerine zarar verir ve konu zihinsel bir psikolojik icerik kazanir.

 

Ote yandan bir kisi eger birey bilincini almis ve kendini toplum icinde kendi dusunce ve davranisiyla oldugu gibi kabul ettirebilecek; bilgi, bilinc, birikim, gozlem, deneyim ve oz guven, ozsaygi oz direnc v.s. temelli oz karakterini guclendirmis ve ne yaptiginin ne dediginin bilincinde ve bunu savunabilecek bilgi ve birikimde ise; iste o zaman o kisinin yaptigi veya yapacagi; toplumun istedigi gibi biri olmak degil;topluma kendisini oldugu gibi kabul ettirmektir.

 

Bu kisi, basta saydigimiz "yalnizlik, distalanma, onemsenmeme, kendini ortaya koyamama, algilanamama, yaancilasma" v.s. temelli duyumlarin birini ya da birkacinida yasayabilir ve yasamasi da buyuk olasidir.

 

Iste her turlu oz saglam ve guclulugu de bu duyumlari aldiginda lazimdir. Kendi kendine yetebilecek bir bilince ulasmis olmasi buradaki kilit duzeydir.

 

Iste boyle bir duzeye gelmis bir birey bilincinin, kendini topluma kabul ettirme korkusu kalmaz cunku, bilirki; toplum onu kabul etmeyecek; o topluma kendini kabul ettirecektir.

 

Sonucta bir kisi, hem birdir hemde turunun bir parcasidir. Ama sonucta, bir bir olarak "korkusuz/endisesiz" bir yasami yoksa; iliskilerinde de bu korkusuzluk/endisesizligi yansitamaz.

 

Sonucta "boyle dersem anlamazlar, karsi cikarlar, kizarlar, terslerler" v.s. temelli bir dusunce; belki kisiyi topumunda rahat yasatir ama; bu fren kisinin kendi kendine zarar verir.

 

Oyuzden bir kisi once birey bilincinin birey ozgurlugunun bilgi, bilinc, birikimini saglamali ki; kendi saglamliginin topluma da bir faydasi olsun.

 

Eger bir kisinin kendisi boyle direk degil de; dolayli korkudan dolayi, kendi dusunce ve davranis ozgurlugune bir fren bir kisitlama getiriyorsa; bilmelidir ki, kendine zarar verenin; sonucta baskasina da bir faydasi olmaz. Belki tek kari toplumun icinde tutunmaktir ama; ne toplumda bir yeri olur, ne de kendine oz bir dusunce ve davranisi.

 

O yuzden secim sizin. Korkulariniz ve endiseleriniz yuzunden dusunce ve davranis ozgurlugunuzu topluma uygun frenleyecek ve kisitlayacakmisiniz?, yoksa birey bilinci ile; tum dusunce ve davranis ozgurlugunuz ve onun topluma ters dusen duzeyiyle kendinizi topluma kabul mu ettireceksiniz?

 

Unutmayin ki, sadece ikinci yol; sizin surekli bir sekilde, bilgilenmeniz, bilinclenmeniz, yenilenmeniz, ilerlemeniz ve gelismenizin yoludur.

 

Birinci yol ise; basta kendinizi psikolojik rahatsizliga sokma ve bu rahatsizligi baskalarina da empoze etme yoludur. Yani siin icin topluma ters gelenlerin dusunulup, davranilmasi; yapilmamasi gereken seyler olacak ve siz iliskide olduklariniza ayni kendinizi farenlediginiz ve kisitladiginiz gibi ve de bunun farkinda ve bilincinde olmadan; frenleme ve kisitlama getirecek, ustelik bu yaptiginizinda yararli bir sey oldugu dusunccesini kendinize bahane edeceksiniz.

 

"Bu dusunce/davranisi, toplum kaldirmaz; o yuzden uygulamamaliyim ve kimsenin de uygulamasina musade etmemeliyim, uygulamak isteyenleri de uyarmaliyim" Iste bu icerikteki korku/endise dusuncei, hem sizin gelisim ve bilinclenim freniniz, hem de iliskide olduklariniza "iyi niyetli" verdiginiz zarardir.

 

Zaten boyle bir mudahele, genelde birey bilincini almis kisilerden de karsilik gorur.

 

Tabi bu karsiligi onleyen geleneksel dusuncelerde yok degildir "buyugume karsi gelmeyeyim, o bu konuda benim iyiligimi istiyor, o benden daha bilgili/tecrubeli, dedigi dogru, hakli," v.s. temelli gelisimi frenleyici yerlesmis dusuncelerdir.

 

Oyuzden korku ve endiselerimizi sorgulayalim, kaynagini bulalim ve hem kendi hem de iliskide olduklarimizin sagligi ve selameti icin; bu "yersiz" korku ve endiselerimizden kurtulmaya, birey ozgurlugumuzu bilincli olarak yasamaya gayret edelim. Tabi ki bilinclenmek, gelismek, ilerlemek ve gelisen dunya ve dusunceye ayak uydurmak istiyorsak; yok tutucu ve muhafazakar ve geleneklerimize s1k1 s1k1 bagliysak, o zaman isimiz imkansiz ve bu imkansizi zora cevirmek icinde "kendini kendin yapma" bilinci dusunceye cikmali.

 

aslinda buradan toplumsal kisiligin oldugu yani devleti icin var olan toplumlarda, toplumu her turlu yonlendirmek ve yaptirima sokmanin temeli, suru psikolojisi ve korku felsefesidir.

 

Bunu en guzel su atasozu aciklar "suruden ayrilani kurt kapar" Iste bu atasozu bile, birey bilinci onundeki en buyuk engeldir.

 

 

 

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birey ve Birey Bilinci Uzerine

 

 

 

Ben/Birey/Bencillik, Bagi/Farki ve Fark Algisi;

 

Genelde birbiri ile, kavram anlam, ifade ve icerik olarak "karistirilan bu uc kelimenin, aciklanmasi; kendi aralarindaki farklarin farkina varilmasi, Tarihte yapilan, Darwin'in "guclu olan ayakta kalir" aciklanmasinin, ters algilanip; sosyal Darwinizmi ve hatta fasizmi yaratmasinin sonucunu, bir yerde onlemek icin; Dawkins'in "Gen bencildir" aciklamasini ve Ayn Rand'in "Ben" aciklamasini ve Nihilizmin Birey aciklamalarini, cok iyi algilamak ve Darwin'de dusulen yanlis algilamasina dusulmemek gerekiyor. Cunku bir insanoglunun yaptigi bir aciklama, hele hele yanlis ve ters algi ile degerlendirilip, kitlesellesince; toplumsal insandisi ve insanlikdisi dusunce ve davranislar kacinilmaz oluyor.

 

He seyden once, bu uc kelimenin birlestigi ortak bir yapiyi ortaya koymak gerekir. Bu yapi, mustakil var olan varlik olarak dogan bir yapidir.

 

Her bebek, tabulu rasa olarak, yani 0 dusunce ile dogar. Dogan bir bebegin neden agladigi, onun mustakil var olan varlik olarak yasamini devam ettirmesinin bir isaretidir. Yani, bir mustakil var olan varlik, yasamak icin dogar. Iste dogan bir mustakil var olan varligin, beslenmesi en basta onun yasamasinin geregidir. Yine bir bebek, mustakil var olan varligi bu yasamsal anlamda bir rahatsizlik duyarsa, aglar. Mesela, genirmek istediginde, yani gaz cikariminda, altini kirlettiginde, susadiginda, aciktiginda, bir yerinde agri hissettiginde v.s.. Iste bebegin, mustakil var olan varlik olarak; yasamsal rahatsizligini dile getirmesi ve bunun giderilmesi; bebegin bencil, birey, bireyci, ve ben sahibi oldugu anlamina gelmez. Istersek, mustakil var olarak dogan bir canlinin, bu yapisini, dogal/evrimsel yasami olarak telaffuz edebiliriz.

 

Eger biz bu duruma "bencillik kavrami eklersek, bebegini yasatmak icin, ona karsiliksiz bakan annesinin, ya da baska canlilarin baska bir canliya karsiliksiz yasatma yardimini aciklayamayiz.

 

Dolayisi ile, mustakil var olarak dogan bir canlinin yasamini surdurmesi ve yasamini surdurmek icin rahatsizlikarini dile getirmesi, beslenmesi v.s. bir bencillik degil;dogumun yasamidir.

 

Yukarida basligi olusturan uc kelime de, insanoglu mustakil var olarak dogan varligi adina, yasamda ogrenilen, anlam ve icerik yuklenen soyutlama eliyle, soyut/somutlastirilan kavramlardir.

 

Bu uc kelime de, insanoglu tarihi acisindan nihilizm sonrasi, felsefe ve psikoloji de anlam ve icerik kazanmistir.

 

Peki nihilizm oncesi, ben/birey ve bencillik yok muydu? Bunu soyle aciklayabiliriz.

 

Birincisi, mustakil var olan varligin dogarak yasamini surdurmesinin bencillik olmadigini belirtmistik.

 

Soyle bir soru soralim. Eger bir mustakil var olan varlik, dogumuyla birlikte yasamini surdurmek icin yasiyorsa; nasil oluyorda, toplumsal olarak bir etiksel ve metafizik ideolojik inancsal dogru icin canini feda edebiliyor, nasil oluyorda yasaminin onune etiksel, metafizik inancsallari koyabiliyor?

 

Iste bu sorular bile, mustakil var olan varligin, ne kendi mustakil varliginin bilincinde oldugunu, ne yasamin onemini algiladigini, ne de kendi yasamini kendisinin yasayip, yonlendirdigini acikliyor.

 

Cunku eger oyle olsaydi, hic bir mustakil var olan varlik; kendi yasamini, kendisine verilen bu etiksel ve metafizik inancsal degerler icin feda etmezdi.

 

Iste, insanoglunun bu toplumsal yasam olarak ortaya attigi bu etiksel ve metafizik inancsallar eliyle kurulan duzenler, sistemler v.s. olamazdi.

 

Dolayisi ile, insanoglu nihilizme kadar; sadece kendisini dil olarak ortaya koyabilmek icin, 3. tekil sahis zamiri "ben" i kullanmistir. Tum yaptigi da, kendi turu arasinda, yine kendi yarattigi bu etiksel ve metafizik ideolojik inancsallar ugruna arasinda dogru savasi vermis, kendisini bu degerlerle yonetmis ve yonlendirmistir.

 

Yani nihilizm oncesi, bilincli ve farkindalikli olarak, ne bir ben, ne bir bencillik, ne de bir birey bilinci yoktur.

 

Simdi gelelim, bu uc kelimenin, nihilizm sonrasi nasil bir anlam ve icerik farki kazandigina.

 

Eger, mustakil var olan varligin, dogumu, yasamak ise; bu bencillik degildir.

 

Peki bencillik nedir? Bencillik, mustakil var olan bir varligin, bilincli olarak baska bir varligin yasamina, mudahelesi ve kendi cikari icin baska bir varligi kullanmasidir.

 

Yalniz, buradaki, cikar; etiksel veya metafizigin getirdigi ideolojik inancsal dogrularin, dogrular arasi savasimi degil; direk, ben'in kendi bireysel cikaridir.

 

Sonucta, etiksel ve metafizik degerler icin dogruluk savasimi veren, zaten bu savasim adina, yasamini ikinci plana almistir ve ne beni, ne de bir birey olmasinin bilincinde ve farkinda degildir. Oyuzden de bencillik soz konusu degildir.

 

Oyuzden herseyden once, bir kisi, ben ve birey bilinbcini almis olmali ve farkinda olarak bencillik yapmalidir. Yani mustakil var olan varliginin hem bilincinde, hemde farkindadir. Dolayisiyle, bu mustakil var olan varligi, yani ben'i kendi yasatacak ve kendi yasamina yon verecek bilinc ve farkindaliga sahiptir. Iste bir mustakil var olan varligin, bu bilinc ve farkindaligi, benin bireyselligidir.

 

Bencilllik ise; benin bireyselliginin farkinda ve bilincinde olan bir birin; sirf kendi beni ve bireysel cikari icin, baskasinin ben ve birini kendi beninin bireyselligine alet etmesi, kullanmasi ve kendi beni icin, "herseyi mubah" kilmasidir, yani bireyci akilciliktir.

 

Iste bu temelde, mustakil olan varligin, ben ve birey bilinci; onun bencil oldugu anlamina degil; sadece kendi benini bireysel olarak kendi yasattigi anlamina gelir. Kendi dusunce ve davranisiyla. Iste bu bilinc ve farkindaligin, sirf bir cikar ugruna, baska benlere mudahelesi, yani onlarin hak ve ozgurluklerini, kendi bireysel beni icin, kullanmasi ve harcamasi, bencilliktir ve bireyci akilciliktir.

 

Iste bu temelde "genin bencilligi" ve Ayn Rand'in "Ben" i cok iyi algilanmalidir. Tum bunlar, ayrica, ego, super ego, alter ego, v.s. temelli insanoglu algi gelistirimini icerik olarak ta ne oldugunu algilamaya yardimcidir.

 

Birey bilincinin, iste bu baska benlere mudahele etmeme bilinci ise olmasi gereken evrensel insansalliktir.

 

Birey bilinci almis bir kisi, kendi hak ve ozgurluklerini savundugu kadar, baskalarinin da hak ve ozgurlugunu savunur. Cunku bilirki, kendi hak ve ozgurlugunun korunmasi ve islerligi, baska hak ve ozgurluklerin de korunmasini ve islerligini getirir.

 

Zaten ortada bir mudahele, karisma, empoze, baski v.s. varsa; bu birey bilinci degil,toplumsal kisilik bilincidir.

 

Sonucta bir birey, hak ve ozgurlukleri savunurken, bunlar insan hak ve ozgurlukleridir ve her bir bireyin kendine ait degersel, verisel ve tabusal hak ve ozgurlugu vardir ve farklidir.

 

Bir inanirin dini hak ve ozgurlugu kadar, bir dinsizin hak ve ozgurlugu aynidir. Cunku bu hak ve ozgurlukler biribirine zit olarak gorunse de, insan hak ve ozgurlukleridir ve evrensel hukuk temelinde bireyin dokunulmazlaridir. Biribirlerine mudahele edilmesin diye de sivil kurum ve kuruluslar bu guvenceyi saglamak icin ve haksizliga ugrayan bireyi savunmak ve ona yol gostermek icin vardir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birey;Kendi oz iradesi,bilinci,anlayisi,dusun cesi v.s ile hic birbaski altinda kalmadan ve baska birilerinin sozcusu olmadan,dusunduklerini yazi veya konusma yoluyla nakleden ve kendisinden baska hic kimseye hesap verme zorunda olmayan,herhangi bir toplumun vatandasi.

 

Bireycilik;"ben"ideolojisi.Kendinden baska bir bireye hak tanimayan hep kendi dusundukleri ve yaptiklarinin -"ustun dogru,guzel,iyi v.s.-positif oldugunu savunan ve bireysel cikari icin yapmiyacagi sey olmayan bencil,egoist,megoleman,"kendi ni begenmis"bireyin felsefesi.Sadece akilcidir,vicdani ve saygisal yonu yoktur

 

vatandas,birey ve insan fiziksel tanimlardir.

 

Bireycilik ayni insanlik gibi dusuncesel tanimdir ve bir ideolojiyi-Nihilizm felsefesini- temsil eder.

 

Vatandas devleti ve ulkesi icin, birey kendi icin,insan da her kes icin yasar.

 

Bireyin en buyuk celiskisi vatandaslik,bireycilik ve insanlik dusuncesel yapilari arasinda "sikisip kalmis "olmasidir.

 

Vatandasin bireycilik yonu kendisini,insanlik yonu devletini,ulkesini temsil eder.

Malesef Turkiye topraklarinda "kendi"bilinci henuz yerlesmemistir.Genelde her vatandas, ya babasinin,oglu-kizi,ya amcasinin/dayisinin yegeni v.s. dir

 

Bir birey baska bireylerle iliskideyken bireysel davranir.Bireyci olan birey ise baska bireylerle sadece onlara kendi dogrularini kabul ettirmek icin iliskiye gecer.

 

Bireysellik bir bireyin toplum icinde kendini ortaya koyusudur.Bireycilik ise "yalniz ben"ideolojisidir.Bencildir kendi cikarina yoneliktir,hegomonyacidir,dikt atordur ve kendinden baska goruse yasam hakki tanimamaktir amaci."Her seyi en iyi ben bilirim,ben yaparim"felsefesidir.

 

Eger bir birey herhangi bir taraf olacaksa bu taraf insan ve insanlik tarafidir.bu taraf oyle bir taraftirki hem kendine hem de baskasina zarar vermez her bireyi o bireyin farklariyla algilar ve kabullenir ve herhangi birey "yoldan cikmissa" onu insani dusuncenin yuceligiyle ve onu incitmeden egitebilir.Konu ortaya atilmis fikirlere karsi cikmak yada kabullenmek degil "acaba bufikir insan ve insanliga zararli mi ne yonde zarar li bu zarardan bu fikir nasil arindirilir? "sorusunu sormak ve cevaplamaktir.

 

Insan eger sifat takmadan degerlendirilirse beni,bizi,otekini hep icinde tasir.Kim kime gore kimin oteki oldugunu saptiyabilir?Bence kahirlanmak yada ofke duymak bir cozum degil bir caresizliktir.

 

Eger "biz"dogruysak "oteki" yanlissa- ki dogru yanlisi bulmanin olcutu nedir?- ozaman dogruya dusen gorev yanlisi distalamak degil aksine ona yanlisini anlatmak ve dogruya yonlendirmektir.

 

Eger bir "oteki varsa bu aslinda biziz.Olcut nedir bence olcut hayata,yasama gececek dusuncenin bireye,topluma ve insanliga zarar verip vermedigidir.Ben in icindeki biz ve oteki ayrilmaz bir butundur.Onemli olan benin bencil olmamasi oteki ile birlikte bizi kucaklayabilmesidir.Cunku her benin hem bizi hemde otekisi vardir.

 

Birey olmak demek, bireysel hak ve ozgurluklerini ezdirmeden savunmak,bireysel hak ve ozgurluklerin ne oldugunu bilmek ve onu savunabilmenin bilincine varmis olmak.

 

Tabi ki butun bunlarin olabilmesi icin bireyin okuyarak,fikir ureterek,dusunerek bilgilenmesi gerekir.

 

Yalniz bu yeterli degildir,cunku Turkiye'de devlet politikalari eliyle vatandas yetistirilmektedir.Birey yerine yetisen vatandas toplumun bir ferdi olarak kalir ta ki soyle veya boyle kamuoyunda meshur olana kadar.

 

Turkiye'de bugun dogan bir bebek ailenin,cevrenin,toplumun,topl um degerlerinin,gelenek ve goreneklerin,torelerin v.b. kendisine verdigiyle buyur.Belirli bir yasa geldiginde bir ikilem yasar.Bu ikilem:

1)ya kendisine verilenleri harfiyen uygular

2)ya da verilenlerin bazilarina karsi cikarak mucadeleye girer.

Iste Turkiye'de dogan bebek boyle buyur.

 

"Birey olmak" ise bir vatandasin buyurken kendisine verilenleri kabul-red ikilemi yerine"bu benden yapmami istenilen seyler nedir?,neden yapmam isteniyor?,bunlar bana bir yarar getirirmi? v.b. sorularla herseyi sorgulama-nedenselleme yapmaktir.

 

Iste bu bir vatandasin guclenmesini,kendine has fikirlerle yasamasini,kendini tanimasini,yeri geldiginde herkese ve herseye karsi kendini ve kendi dusuncelerini savunabilmesini,toplum icinde "saygideger"bir yer alabilmesini ve baska vatandaslara karismak onlari yonlendirmek yerine onlari daha iyi tanimayi ve algilamayi,her vatandasin ortaya attigi goruse ve davranisa once saygi gostermeyi sonra da gerekli gorulurse yorum yapmayi ve birey olmanin tadina vardiktan sonra bunun getirecegi degisiklikleri tatmayi ve her vatandasin tatmasi icin caba gostermeyi v.b. getirir.

 

Yalniz buradaki en buyuk tehlike "batinin ve cagdas" ulkelerin bireylerinin icine dustugu tehlikedir.Onlarin birey olma anlayisi "bireyci olma"ya donusmustur.Yani bencil,egoist,sadece kendini dusunen ve sadece kendi dusunduklerini ve yaptiklarini dogru sayan"en buyuk,en guclu,en bilgili,en dogru v.s benim"anlayisidir.

 

Iste Turkiye'nin o ozledigi yarinlara kavusabilmesi icin vatandastan bireye terfi etmesi gerekir tabii bireyci olmamasi kaydiyla.

 

Olaya ben penceresinden degil, insan penceresinden bakmalidir.Kalldiki oteki "yanlissa" biz in gorevi otekiye insanligiyla "dogruyu" gostermektir. Onu otekilestirmek yerine, icsellestirmektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bireysel Hak ve Ozgurlukler Ile; Bireyin Hak ve Ozgurlugu, Farki

 

Bugune kadar, yukaridaki baslikta belirtilen farka ve bu farkin farkina varma bilincine deginmemistim. Bunun ana nedeni; ulkemizde ne bir birey egitiminin, ne de bir birey anlayisinin, ne de bir birey bilincinin olmamasiydi.

 

Ulkemizdeki vatandaslarin ve kisilerin genelde yetistirilme ve egitilme sekli; toplumsaldir. Dolayisi ile, bir kisi; toplum ile birlikte vardir, toplumsal kisilige sahiptir. Toplumsal degerler tasir ve toplumsal degerlerin dogruluk savasini verir.

 

Bu yuzden baskasina, empoze, baski ve yonetim ve yonlendirim uygular. Bu uygulamayi one cikaranlarinda; mutlaka, bir veya kendine gore uyumlu ideolojik inancsal dogrulari vardir. Bu dogrulari da; herkesin almasi icin mucadele eder.

 

Ama; gercekte; bu mucadele tek dogrulu degildir. Cunku baska ideolojik inancsal dogrular da vardir ve boylece kisi eliyle, toplumsal dogruluk savasi baslar.

 

Bunu dinde de, milliyetcilikte de, ahlak ve etikte de, gelenek, gorenek, torede de, egitim-ogretimde de, ve herturlu ailesel yetistirimde de, v.s. gorebiliriz.

 

Bu temelde bakildiginda; iste kisisel hak ve ozgurlukler, aslinda toplumsaldir. Kisiden ziyade; belirli bir toplumsal yerlesmis, alisilagelmis, sabitlenmis ve sahiplenilmis bir toplulugun, halk kitlesinin, partinin, ideolojik inancsal dogrularin bir urunudur.

 

Kisi bu hak ve ozgurlukleri; icinde bulundugu toplumun toplu bir istemi olarak sunar, yani toplumun bir cesit o hak ve ozgurluklerdeki sozcusudur. Oyuzden de; terim olarak, kisiseli kullandim, bireyseli degil. Cunku kisi toplumun bir ferdidir.

 

Birey ise; bireysel olarak; kendi dusunce ve davranisiyla kendini topluma kabul ettirendir. Yani toplumsal olmak yerine; kisiligini bireysel olarak ortaya koyandir.

 

Iste bu temeldeki bireysel hak ve ozgurlukler, toplumsal bir icerik icermez. Ama ulkemizde, birey olmadigindan ve bireysel bilinc temelli hak ve ozgurlukler olmadigindan; kisilerin ortaya koydugu hak ve ozgurlukler, toplumsal olarak ortaya konur ve oyle algilanir.

 

Bir ornek verirsek; Turkiye de, turban takma hak ve ozgurlugu isteyen bir kisinin, istemi; tamamen toplumsal bir istem olarak algilanir ve kisi de birey olmadigindan bu algi dogrulanabilir ve bu istemin arkasinda her turlu sosyal-siyasal-toplumsal bir ideolojik inancsal dogru ortaya konusunun algisi vardir.

 

Halbuki gelismis ve birey yetistiren ulkelerde; boyle bir istem; tamamen bireysel hak ve ozgurluk olarak algilanir ve hic bir toplumsal algiyi dolayisiyle, ideolojik inancsal dogruyu icermez. Sadece kisinin kisiligini ve kimligini olusturan bir somut deger olarak algilanir ve firtinalar kopmaz.

 

Cunku bunun hem hukuk guvencesi vardir, hem de devlet bireyi icin vardir. Ulkemizdeki gibi; vatandas devlet icin yoktur.

 

Eger bu temelde; kisiselligin toplumsalligi ile; bireyselligin tekligi algilanirsa, iste o zaman ancak; bireyin hak ve ozgurlugunun, bireysel hak ve ozgurluklerden farki da algilanir.

 

Cunku sonucta bir bireyin bireysel hak ve ozgurlukleri, baska bireyler tarafindan, saygi ile karsilanir ve desteklenir. Cunku, destekleyen de; sesini duyurabilmek icin; kendi bireysel hak ve ozgurlugunu alma mucadelesinde destege ihtiyac duyacaktir. Bu yonuyle; bireysel hak ve ozgurlukler, bireyler arasi farklarin farkina varma ve farklari koruma dayanismasina donusur.

 

Bireyin hak ve ozgurlugu ise; tamamen bireyseldir ve toplumsal hic bir yani yoktur, destek te istemez. Tum istedigi; kendi istedigi gibi yasayabilmek ve iliski kurabilmektir. Bunun topluma ters gelisi veya yanlisligi soz konusu degildir.

 

Iste bu temelde; milli kokeninin uygulama hak ve ozgurlugunu isteyen bir bireyin; bireysel hak ve ozgurluguyle; bir bireyin; bu konudaki dusunce ve davranisini, ne kadar ters veya algilanamaz olursa olsun; tabi ki baska bireyin hak ve ozgurlugune dokunmadan ortaya koyabilmesidir.

 

Burada istenen destek-kostek degil; sadece kendi dusunce ve davranisini; serbestce ve hic bir engelle ve karsi cikisla karsilanmadan ortaya koyabilmektir.

 

Kisaca; kisisel hak ve ozgurlukler, toplumun bir kismi icindir ve toplumsaldir. Bireysel hak ve ozgurlukler, bireyseldir, fakat toplum desteklidir. Bireyin hak ve ozgurlugu ise; tamamen bireysel ve bireyin hangi konuda olursa olsun, toplumun tepki veya etkisini goz onune almadan, dusunce ve davranisini; kendi gorusu ve yansisi olarak ortaya koymaktir.

 

Ama, bunlarin hicbiri; bireyci akilciligin; guce, iktidara, otoriteye, cikara v.s. yonelik; baska kisi, birey veya toplumlari kendi dogrusuna zorla veya gucle kabul ettirilmesiyle; yani dikta ve zorakilikle ve bencillik, bananecilik ve egoizm ile asla karistirilmamalidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Azınlık, Kimlik (milli/vatani kokensel) Korku Felsefesi ve Suru Psikolojisi Uzerine

 

AZINLIK:Bir ulkede yasayan o ulkenin toplumuna disaridan, sonradan katilmis o ulkenin tabasi olmayan bireylerin zaman icinde sayilari artarak o ulkede belirli bir sosyal, siyasal, ekonomik, sanatsal,kokensel, milli,dini, kulturel v.s. guce erismis, kimileri o ulkenin tabasina gecmis ama koken olarak kendi kimligini yasaminda ve dusunce ve davranislarinda, kurdugu aile yapisinda, sosyal ilskilerinde kendi yapisina dair yaptigi hizmet ve calismalarinda, o yapiyi kollayan ve koruyan calismalar ve girisimlerinde koruyan bireylerin ortak toplulugudur.

 

Bu topluluk ses getirdikce o ulkenin devlet ve hukumeti bu toplulugun rahati ve geleneklerini devam ettirebilmeleri icin onlara her turlu ekonomik acilim saglar.

Britanya'dan ornek verecek olursak burada yasayan ve turkce konusabilen, turk adetlerini ve yasamini devam ettiren ama bireysel bazda kendini Turk,Kurt,Ermeni, v.s. kokenli ( milliyet acisindan),musliman,alevi v.s. kokenli (dini acidan) ve bazilarida british tabasina gecmis hatta burada dogup buyumus bir topluluk var.ISTE BU TOPLULUK BUYUK BRITANYA COGRAFYASINDA YASAYAN AZINLIKTIR.ingilizcesi;ETHNIC GROUP.

 

Bu nun gibi Britanya'da yasayan AFRIKA KOKENLI,HINT KOKKENLI,BENGALDES KOKENLI,V.S.(saymakla bitmez) ethnic grouplar var.

BUYUK BRITANYA 'da YASAYAN BU GURUPLARIN BIREYLERI; INGILIZLER,ISKOCYALILAR,IRLANDALILAR,GALLERLILER LE,YANI ULKENIN YERLILERIYLE HEM BIREYSEL HEMDE TOPLUMSAL TEMELDE SAYGI CERCEVESINDE IC ICE YASIYORLAR.

 

Bunun Britanya ulkesinin birlik ve butunlugune zarar verici hic bir yani yok.Bu birlik ve beraberligi saglayan yuce kelime biliyormusunuz nedir ,dostlar?Bu sihirli kelime: ANTI-AYRIMCILIK'tir.

 

Iste boyle bir mozaigi bir arada saygi temelinde yasatan sey;KOKENI NE OLURSA OLSUN,HER BIR BIREYIN "AYRIMCILIK YAPMAMA"sinda yatar ve bu britanya'nin hem egitiminin,hem hukuksal, sosyal,siyasal her turlu toplumsal ve toplumlar arasi iliskilerin yapisinin temelini olusturur.Britanya toplulugunun bir butun altinda yasamasini saglar.

 

KIMLIK:kimlik bir bireyin tamamen bir bireysel secimi,kendine verdigi milli-dini kokensel bir addir.Her birey kendisine istedigi milli- dini kokensel adi verebilir(bu genelde o bireyin ailesinden, sulalesinden, cevresinden gelen koken korunmuslugunun o kokene ait yasam bicimini devan ettirme gerekliligi veya arzusunun v.s yansimasi ve devamidir.) bu bir bireyin bireysel hak ve ozgurlugudur.Butun bireyler nasil kendilerine bireysel milli-dini kokensel ad verme hakkina sahipse,ayni zamanda bir bireyin hem bu milli-dini kokensel adini korumasi hemde baska bireylerin (baska bir milli-dini kokenden de olsa) milli-dini kokensel adlarina saygi gostermesi ise onun ozgurlugudur.Bu farkli milli-dini kokensel hak ve ozgurlukler bireylerin birbirlerini saygi temelinde karsilamasini ve ayni temelde beraberce yasamasini saglar.

 

ISTE BIREYSEL HAK VE OZGURLUKLERIN TEMELI BUDUR.MILLI-DINI KOKENSEL ADLAR TARTISILMAZ,SAYGIYLA KARSILANIR.DEVLETIN GOREVI DE BU BIREYSEL HAK VE OZGURLUKLERI HUKUKI TEMELE OTURTMAK VE BU TEMELI YASAMA,YURUTME VE YARGIDA KORUMAK VE TOPLUMUN SOSYAL,SIYASAL,EKONOMIK v.b. YAPISINDA KURDUGU DESTEKLEDIGI ve EKONOMIK OLARAK DESTEKLEDIGI SIVIL TOPLUM KURULUSLARI ELIYLE UYGULAMAKTIR.

TURKIYE'DE "AZINLIK SORUNU" yoktur,cunku, TURKIYE’DE AZINLIK YOKTUR.Turkiyede yerlesik olarak yasayan hic bir milli-dini kokensel toplum(alevi,kurt,ermeni v.s.) sonradan Turkiye topraklarina katilmamistir.Osmanlidan (tarihsel acidan daha da eski) kalma hep bir arada hep beraber yasama kulturune sahiptir. O yuzden birbirlerinden koparilamaz ve ilki, asli bu denemez.

 

Turkiye cografi sinirlari bunyesinde yasayan bu karma toplulugu, icinde koparilamayacak olcude her turlu mill-dini kokensel cesitliligi iceren cok kokenli bir toplumsal yapidir.bu hic kimsenin ozel bir istemi degil tarihsel gecmisin ortaya koydugu karsi cikilamaz bir gercegidir.Aslinda bu gercek orta dogunun da bir gercegidir.Tam soylemek gerekirse bu karma eski Osmanli Imparatorlugu sinirlari icinde yasayan bugunki irili ufakli tum ulkeler icin gecerlidir.Hepimizin belkide (istesek-istemesek) Ortak ve tarihin gercegi olarak yansiyan bir osmanli milli-dini kokensel ortakligi mevcut. Bu belkide hic bir milli-dini kokene dayanan digger cografyalarda yasayan topluluklarda olmayan bize has bir ozellik.

 

Her birimize bireysel olarak verilen bu tarihi mirasin kiymetini bilelim.Bu mirasin yetistirdigi dusunce ve davranislarimizin sonsuz zenginligini hem kendimize hem de baska bireylere yansitalim.Bunun temeli ve iceriginde dusunce uretip davranalim.Bakin ozaman bizden hic umulmadik duzeyde ne filozoflar,bilim adamlari,sanatcilar,v.s. cikacak ve dunyaya nasil bir yenilmez hazneye sahip oldugumuzu gosterecek.

 

Ama maalesef Turkiyede kimlik sorunu vardir.Umarim bu da zamanla vatandaslarimizin birey olma bilincini aldigi olcude ve biribirlerinin kimlik adlarina (milli yada dini) saygi gostermeyi ogrendikleri olcude bu da ortadan kalkar.Yeterki bireyler olarak kendimizi egitelim,gelistirelim,en onemlisi birarada birbirimizi kirmadan,kisisel satasmalara yonelmeden,birbirimizi bagrimiza basarak ve kabullenerek biribirimize"ad takmayarak,etiketlemeyerek"yasamayi becerelim.

Iste boyle bir toplum olursak ne uniter yapimiz bozulur ne de bizi (ic veya dis) herhangi bir guc yenebilir.Hatta ben inaniyorumki dusunce de ozgurlugune kavusursa ulkemiz dunyanin sayili ulkeleri arasinda yerini alir.

 

KORKU FELSEFESI; Turkiye’nin belki de ana sorunu dusunce ozgurlugu olmama sorunudur.Korku temelinde konan bu yasak,Turkiye’nin onundeki en buyuk engeldir.Cunku serbest dusunup,dusuncesini davranislarina yansitamayan bir vatandasin,dusunce uretip kendisini birey olma yolunda asmasi ve yenilemesi cok zordur.Etrafinda her turlu bilgiden yoksun korku felsefesiyle (hem korkmak-hem korkutmak)ve bunun temelinde 84 yildir suregelen cesitli idarelerin eliyle vatandaslar yetistirilmektedir.Bu korku felsefesi toplumun her dalinda yerlesiktir (milli-dini kokensel temelde).Sanki milli-dini kokenini aciklayan bir vatandas ayrimcilik yapmistir.Asil ayrimcilik o vatandasa bireysel hak ve ozgurluklerini tanimayan korku felsefesidir.Korku felsefesi bugun toplumun hem ust hem de alt yapisinda yerlesiktir.Ulkenin ic ve dis iliskilerindeki izlenen yolda acikca gorulmektedir. Her vatandas her turlu korkusunu bu felsefenin temeline inerek nedenler-sorgularsa okadar bu felsefeden arinir ve yerine ne dedigini ne yaptigini bilen bilgili ve kararli bireye birakir.Boyle bireyler cogaldikca da ulke genelinde korku felsefesi tartisilmaya baslar.Bu felsefeden toplum tamamen arininca da iste o zaman dusunme ve ifade ozgurlugu toplumda bir daha geri gitmemecesine yerini alir.

 

Korku felsefesinin (korkma-korkutma) temeli zaten baskiya,siddete,sindirmeye v.s. dayanir.Ama bilmezlerki dusunce fiziksel bir varlik degildir soyuttur ele gelmez,bes duyuyla hissedilmez o yuzden NE KORKAR NE DE KORKUTULUR,

 

Korku felsefesinin -ki ortacag felsefesidir,feodal duzene aittir-sonucta Fransiz devrimi onunde nasil boyun egdigini unutmamak gerekir,hele hele 21 inci yuzyilda bireyin one ciktigi tarihte toplumlari sindirmek-eger o toplum vatandaslik duygusalligindan kurtulmussa-her bireyi ayri ayri korkutmakla esdegerdir.Bunada korku felsefesinin dusunu yetmez.

 

Sonucta korku felsefesi de tek kaynaktan yani bir bireyci akilli birey tarafindan yonetilir ve yonlendirilir.

 

Suru psikolojisi bir diger adiyla cemaat bir anlamiyla feodal devirde ki feodal aga yapisidir.Toplumlar suru psikolojisinden kurtulmak icin vatandasliktan birey olmaya terfi etmeleri gerekir.Vatandas,bireysel temelde hak ve ozgurluk mucadalesi verdikce bilinclenecek,bilinclenen vatandas bireysel yapi kazanacak yani suru dagildikca ve ortada suru kalmayinca bu psikoloji de bu psikolojiyi kullanarak yoneten ve yonlendirenlerde ortadan kalkacak.Iste amerikan idealizminin elde etmek istedigi ulkelere uyguladigi budur.

 

BUNU ONLEMENIN EN GUZEL YOLU HER BIRIN VATANDASTAN BIREYE TERFISI-KI BUNU HER BIRIN KENDISI YAPMASI GEREKIR-VE KENDISINI YONETENIN BU DIREKTIFTEN SIYRILMASINI SAGLAMAKTIR.

 

Genellikle amerikan idealizmi bu felsefeyi eski o buyuk osmanli topraklarinda (BOP ve Esbaskan) ve musluman ulkelerde yapmaktadir.Cunku bu dedigim yerler bu psikolojiyle tarih yasamistir.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.