Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2012 .. MAVİ ÜLKE- 1 Nisan 1912'de Titanik, okyanusun sularına gömüldüğü zaman öte âleme geçen W.T Stead bu faciaden 15 gün sonra, Amerika'nın bilinen medyomlarından Etta Wriedt aracılığı ile, kızıyla irtibata geçti. Bu bağlantı çok uzun zaman devam etti. Öte âlem ile bir çok bilgiler alındı. O tarihte bu tebliğler, Nasb's Magazine'de yayımlanmıştır. Türkiye'de bu bilgiler MTİA tarafından 1984 yılında küçük bir kitap halinde sunuldu. İzinsiz olarak tamamen iktibas edilmesi yasak olduğu için zaman zaman tebliğlerden pasajlar aktaracağım. *** Çarpışma halindeki geminin görünüşü hiç de hoş bir manzara değildi. İsteksiz olarak vücutlarıyla hamle yapan zavallı insanlar için her şey boştu. Durum yürekler acısıydı. Böylece herkes toplanıncaya, herkes hazır oluncaya kadar bekledik ve.. .."başka bir diyara" göçtük. Bu garip bir yolculuktu. Tahmin ettiğimden de daha garipti. Trafik sür'atinde dikey olarak havaya yükseliyor gibi idik. Büyük bir platformdaymışız gibi tümümüz hareket halindeydik, bu platformdan dev kuvveti ve sür'atiyle havaya fırladık, ama emniyetsizlik duygusu söz konusu bile değildi, hepimiz bir düzen içindeydik. Yolculuğumuzun ne kadar devam ettiğini ve dünyadan ne kadar uzakta olduğumuzu bilmiyordum ki bir yere ulaştık. Bu varış çok mübarekti; tıpkı Hindistan semalarında yürüyor gibiydim, burada her yer parlak ve güzeldi. Kendimize gelmiş, kendimizle gurur duyuyorduk. Her taraf ışıl ışıl nur gibi parlıyordu. Her şey dünyadaki gibi fiziksel ve maddeseldi. Dünyevî yaşantımızda sevdiğimiz bir çok eski arkadaş ve akrabalar bizi karşılıyordu. Bu talihsiz gemiden bir bütün olarak gelen bizler, ayrılıyorduk; her birimiz uzun bir yolculuk yapan arkadaşlık grubundan olmamıza rağmen tekrar birer serbest kişiler haline dönüştük. ... Bu yaşantım sanki eskisinin devamı, hiç kopukluk olmamış gibi ancak böyle olduğundan hiç te emin değilim. Kendimi iki arkadaşımla birlikte buldum. Bunlardan biri babamdı. Bana yardım etmek için benimle gelmişti ve genellikle bana, etrafı tanıtıyordu. Ölüme dönüşü kabul ettikten sonra, meş'um tecrübemiz yok olmuştu. İçimizde bedbaht yoktu diyemem, bir çoğu bedbahttı, çünkü onlar; "iki dünyanın yakınlığını anlamamışlardı." Ancak imkânlarının ne olduğunu bilenler için "eve haber iletmeden bu yeni ülkeden bir parça zevk alalım" hissi hakimdi. Söyliyeceklerimin, bu konuya eğilmemiş kişiler üzerinde gülünç bir tesir bırakacağını biliyorum, yine de buna aldırış etmeyeceğim. Tebessüm edecek bir şey bulacakları için memnunum, bu onlar üzerinde bir intiba uyandıracak fakat onların göçüş vakti geldiğinde, bahsini edeceğim şartlar içinde kendilerini o zaman tanımış olacaklar. Bu tür şüpheciliğe ben yalnızca, "Pekalâ arkadaşım sen gücenme," demekle yetiniyorum. Aklıma acayip bir şey geldi. Evvelce giyindiğim gibi aynen giyinmiştim, elbiselerimi beraber getirdiğim için bu bana biraz tuhaf gelmişti! Babam da bildim bileli ne giyiyorsa onları giyiyordu; her şey, herkes yeryüzündeki gibi görünüyordu. Beni etkileyen diğer bir şey de ülkenin genellikle renkli oluşuydu. Ve hakim olan renk şüphesiz olarak maviydi, hafif gölgeli mavi.. Bütün insanların, evlerin v.s.' lerin mavi olduğunu söylemiyorum ancak genel intıba MAVİ BİR ÜLKE idi. konu devam edecek.. .. 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2012 .. MAVİ ÜLKE- 2 Babama mavilikten bahsettim; "görünüşe göre öyledir," diye tasdik etti. Işıklarda hakim renk mavi idi. Zihnin dinlenmesi için gerçekten burası şahane bir yerdi. Belki bazıları "deli saçması diyebilir," Yeryüzünde şu veya bu şekilde, özellikle hastalık için iyi gelen yerler yok mudur? Sağ duyunuzu kullanın. Ölümden sonra ilk adım çok küçük olacaktır. İnsanlıktan mükemmel bir dindarlığa gitmiyorsunuz! Durum hiç te böyle değil; Tümü gelişmeye ve yeniliğe yönelik insanlarla ve ülkelerle oluyor. Yarınki dünyanız, bugünkü dünyanızın tamamlayıcısıdır. Bu ülkede garip bir toplumduk; her renk ve durumda, her ırk ve büyüklükte insanlar vardı. Tümü serbestçe birlikte gitti. Fekat herbiri yalnızca kendinden sorumlu. Yeryüzündeki kötü bir şey, burası için gerekli bir şey oluyor, her ikisi de gerek toplum ve gerekse bireysel olarak iyi. Bu ülkede bunlarsız gelişme ve buluş olmuyor. Bunun sonucu olarak, bu insanlar arasında genel bir barış vardı; bu barış kendi kendine merkezleşmedikçe oluşamıyordu. Kimse kimseye bakmıyordu, herkes kendini temsil ediyor ve başkalarından hemen hemen habersizdi. ..bulunduğumuz yerde deniz vardı, arkadaşlarla birlikte sahile yürüyüşe çıktık. Burası huzur dolu sevimli bir yerdi. Sağınızda dev yapılı binalar vardı, sol tarafınız denizdi. Her taraf nur gibi parlak ve mavi atmosfer yine hissediliyordu. .. Yeryüzü bir yere sıkıştırılmak istendiği takdirde dünyanın neye benzeyebileceğini düşünürseniz diyelim ki bütün halkıyla, bütün iklimi, bütün manzarası, bütün binaları ve hayvanlar ile İngiltere büyüklüğünde olsun. Buna göre her halde bu yer hakkında bir fikre varabilirsiniz. Bu gerçek dışı bir rüya gibi oluyor, ancak bana itimat ediniz ki bu yalnızca yabancı bir memlekette bulunuyormuşsunuz gibi çok enteresandı. Derinliklerine inmeden bu yeni ülkenin tarifini yapmak istiyorum. Üzerinde büyük bir kubbesi bulunan daire şeklindeki büyük bir binaya vardık. Genel görünüşünde ayaklar üzerine oturtulmuş bir kubbe, yani büyük kolonla takviye edilmiş büyük bir kubbe daire şeklinde, fakat çok büyük, bunun iç kısmında tatlı bir mavilik vardı. Fantazi bir yapıt hali yoktu, sadece güzel bir bina idi. Yeryüzündeyken böyle peri hikâyesi gibi bir şey düşünemezsiniz. Hâkim renk yine mavi idi, bu bana bir enerji hissi veriyordu ve derhal yazmak istiyordum. Bu anda bir şair olmak ve kendimi kalemimle ifade etmek isterdim. Burada bir müddet kaldık. Dünyada bulunmayıp burada bulunan şeyler dikkatimi çekmiyordu. Yemek ve içmek gibi ihtiyaçlar görünmüyordu. Hemen oracıkta oluveriyordu, azar azar yiyorduk ve bu ihtiyaçtan fazla bir itiyattı. Bu atmosferden kendimize enerji ve güç çekiyorduk. Ben bunu renk ve havaya hamlediyordum.. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2012 .. MAVİ ÜLKE- 3 Buradaki şartlar dünyevi şartlara yakındı, yapı itibariyle de yeryüzündekilere benzer bir görünümü vardı. Aynî ve değişik gayelerde kullanılan diğer binalar vardı. (Her birinden fazla sayıda) Bu yapıtlar tam olarak birbirine benzemiyordu, dış görünüş itibariyle büyük değişiklikler arzediyordu. Yüksek ve büyük binalar daha ziyade müze ve galeri veya büyük otellere benziyor. Fakat fantezi değil, özelliksiz. Burası için her şey temin edilmişe benziyor. Bu ülkedeki başlıca iş, dünyevi bağlantılarından ayrılma üzüntüsü ve kederinden kurtulmaktır. Bundan dolayı, burada ruhlara dünyadaki en neşeli anlarını geçici olarak duymaları için izin verilir. Burada güçlenmek için, teşvik için her türlü gösteri oyunu bulunmaktadır. İnsanın yeryüzüne has ne ilgisi olursa olsun onu burada izleyebilmekte ve onlardan faydalanabilmektedir. Burada her türlü fikir ve her türlü fiziksel zevkler tatmin olabilmektedir, çünkü buraya yeni göç eden ruh, kendini buraya göre hazırlamak zorundadır. Her türlü atletizm, müzik ve kitap okumak için tahsis olunan yerler bulunmaktadır. Ata binebilir, denizde yüzebilirsiniz. Ölüm söz konusu değildir, sadece yapmacık bir özelliği vardır. Tüm bu imkânlardan istifade edilecek fakat bir süre sonra ilgi azalacak, otomatik olarak başka şeylere yönelmeler olacaktır. Tamamen terk değil, daha seyrek olarak devam edecektir. Diğer yandan, meselâ, zamanını müzikle geçiren bir kimse müziğe olan ilgi ve yeteneğinin tedricen arttığını görecektir, çünkü müzik bu ülkenin malıdır. Kitap okumayı sevenler yeni buldukları geniş imkânlarla kendilerini mükemmelen tatmin etmiş olacaklardır. Burada bilgi sınırsızdır, paha biçilmez eserler mevcuttur. Yeryüzündeki tek amacı işini başarıya ulaştırmak olan iş adamları burada bu imkânları bulabileceklerdir. Bu gibi kimseler şirketlerle temas kurarak dünyada iken tahayyül ettikleri şeyleri burada gerçekleştirebileceklerdir. Bütün bunların bu şekilde olmasının yalnızca bir nedeni var. Herkeze istenen imkânları sağlamak. Buraya ulaşım ekseriya üzüntülü olduğundan, üzüntü de başarısızlıkla sonuçlandığından, insanlar arzu etmedikçe hiçbir şey zorla empoze edilmemektedir. Burada zorla gelişme yoktur. Bu yöntem kimseye uygulanmaz. Böylece yaradılış projesi veya planına göre Yüce Tanrı herkesin yeryüzündeki ana ilgi ve isteklerini tertip ederek, teçhiz etmiştir. Herkes özlem duyduğu şeylere kavuşur. Doyma haline gelir. Böylece gelişimine devam eder. Bir kimse ilgi duyduğu bir şeyden diğerine geçebilir. (yeryüzünde buna zihin işi deniliyor.) Kafa işi kategorisine dahil ilgi ve hevesler burada devam ederek büyür ve aynı düzeyde gelişme gösterir.. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2012 .. MAVİ ÜLKE- 4 Bu Mavi Ada'da herkes arkada bıraktığı eviyle, olaylarla temas halindedir. Evvela, yapılan herhangi bir şey olmamakla beraber bilahare yardımcı ve rahatlatıcı olan herşey saflaştırma safhasından geçer. Evvela, geride bırakılan yaşantı ile yakinen temas etmek mümkündür, fekat bir müddet sonra, yeryüzüne olan bu yakınlığa karşı bir tepki baş gösterir, bu tepki yeryüzünün bertaraf edilmesi işleminde kaybolduğu zaman, beden içgüdüsü başlar. Her iki halde de bu değişik bir seyir ve değişik bir zamanı icab ettirirmektedir. Bu Ülke, ve bu Ülke yapıtları, bunların kullanışı hakkında böyle bilgi vermeye çalışırken, A yapıtı şu ve bu işler için, B yapıtı şu ve bu işler için diye bir sıralama yapmadım; ancak konuşma diliyle, ümid ederim bu Ülke ve bu Ülkenin özellikleri hakkında genel bir bilgi verebildim ve durumu açıklayabildim. Yani belirli bir müddet sonra yeryzüne ait her şey bizi artık terk ediyor. Bu müddet şahsın ilgi ve istidadına göre uzun veya kısa olabiliyor. Bir atleti ele alalım: Bu atlet oynamayı, koşmayı, fiziki gücünü ve adele egzersizlerini seven bir atlet. Bu atlet bütün bunları burada da sevecek ve daha fazla sevecek; çünkü onu burada daha zevkli ve yorgunluktan ari, ve tam bir zevk içinde sevecek. Fakat bir müddet sonra onun bütün bu takdir ve sevgisi değişecek, severek yaptığı bu sporu artık sevmeyecek anlamında değil, fekat sevdiği bu sporun daha değişik bir şekliyle uğraşacak. Bu öyle bir form ve şekil olacak ki, hareketler ile dolu olup, bundan çok büyük bir haz duyacak, yani fiziki işlerle hiç bir alakası olmayan bir türü ile uğraşacak. Kafaca daha uyanık olacak ve uğraşıdan azami zihni bir haz duyacaktır, bu uğraş veya etüdler ona bütün usulleriyle, seyahat yoluyla sunulacaktır. Her türlü hareket, yeryüzündeki hareketlerden tamıyla farklıdır ve yeryüzünün bu eski atleti yeni çevresindeki düzeye indiğinde buradaki hayatın eskisine nazaran değişik olduğunu, fikren ilgisinin arttığını idrak edecektir. Bu izahlar açık değil mi? O halde bunu her tip şahsa aynı yöntemle uygulayabiliriz. W.T.STEAD Tebliğ Tarihi: 1849 - 1912 Ruh ve Madde Yayınları Yarış Matbaası İstanbul, 1984 .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2012 .. MAVİ ÜLKE- 5 İÇSEL HAYAT: Yeryüzündeki hayatımızda: "şunu yapmayın, bunu yapmayın" ile ilgili bir çok tartışma ve iddialar mevcuttur. Günlük zevklerimizin bir çoğundan neye çekimser kalalım, niçin dümdüz, yavan bir hayat yaşayalım? İnsanlar kendi işlerini veya kendi mesleklerini engelliyor ve tatlı dakikaların tadını çıkaramıyor, gerçi insanlar bu düşünceyi açıkça doğrulayamıyor, fakat kendi kendilerine doğrudur diyebiliyor. Neden 'şu veya bu yapılmamalı' sözüne bir mana veremiyor. Doğrusu şu veya bu işi biraz köstekler diye düşünür. HEPSİ CEHALETTEN: Bir neden vardır; bu neden, sağduyu yolu ile kolayca bulunabilir. Ben bunu: "Sonuca varma cesaretsizliği.." diye vasıflandırıyorum. Dünyevi hayat bozuluyor. Yaradılış planının tümü büyük bir titizlikle hazırlanmış olup ferdi gelişme ve ilerlemelere matuftur. Yöntemler akıllıca vaz edilmiştir. Herkes içgüdü ile bu yöntemlere ne zaman riayet ettiğini ve ne zaman riayet etmediğini bilir. Kendilerini ikaz eden polise ihtiyaçları yoktur. Böyle bir hareketin yapılması gerektiğine kendi kendine karar verebilir, aynı zamanda kendi şuuru ile bu hareketin yönlere uygun olup olmadığını da idrak eder. Yeryüzünde yaşayan hiçbir kimse kalkıp da 'ben gerçekten bahsetmiyorum' demez. Bunların çoğu doğru ve yanlış açısından nazar-ı dikkate alınmıyor, ancak, 'Ben bundan istifade edebilir miyim?" açısından değerlendiriliyor. Yeryüzündeki herkes ayırım yapıyor. Bu ayırımı hayatlarındaki iyi ve kötü ölçülere göre yapıyor demiyorum, iyiyi ve kötüyü onlar namına içgüdüleri ayırım yapıyor, bu elde olmayan bir şey, aksi iddia edilemez. İşin kötü tarafı büyük bir çoğunluk kazanç ihtirası, sosyal şöhret ve herhangi bir menfaat itiyadı baskısı altında yaptığı hareketin mahiyetini nazar-ı itibara almadan menfaatini ön plana alır ki çok yazık. Dahası var, değerlendirmeyi müteakkib safhadan, yani başkası yönünden bakıldığında, yürekler acısı.. Fakirin gelişmemiş bencilliği kendi sıkıntı ve üzüntüsünü hazırlıyor ve yalnızca cehennem ateşinde yanmak değil aynı zamanda kendi kendine zihisel işkence de yapıyor. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 9 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 9 Temmuz , 2012 .. MAVİ ÜLKE- 6 Materyalizasyon; Realizasyon: İnsanın kendi veya ruhu zihnindedir. Tamamen fiziki bir şekilde yoklandığında, ilim adamlarının meşgul olduğu gibi, insan vücudunun en fazla tampon* edilen organı beyindir. Beyin hakkında çok şeyler biliriz, fakat tamamı hakkında asla. Ruhun gövdesi ve aleti olarak bilinen beyinin alıngan, karmaşık ve şaşırtıcı iş yapan bir özelliği vardır. Bütün hareketlerimizin üretim merkezi zihindir, fakat her düşüncenin ve hareketin kaydedildiği yerin zihin olduğunu pek bilmezsiniz. Bir yerden bir şey satın alıp da bedelini derhal ödemediğiniz zaman büyük iş-merkezinde devam eden ayruıntılı iş planını bilmeyiz. Biraz sonra gönderilecek hesap pusulası öncesi kayıtları ve bunun birçok ellerden geçişini bilmeyiz; hesabı ödedikten sonra hepsini unutursunuz, fakat kayıt makinası unutmaz. Beyin de böyledir, bir hareket veya düşünce, özelliği ne olursa olsun devamlı olarak kaydedilir. O halde şimdi beni dikkatle dinleyiniz: Zihin ve bunun işi -düşünce- öyle bir kuvvettir ki yeryüzündeki her şeyi yaratır ve idare eder. O halde zihin fiziksel veya materyel olmaktan ziyade ruhsaldır. Bunu hepimiz biliriz. Her yapıt inşa edilmeden önce zihinseldir, tasavvuridir. Düşünce kendini muhtelif tiplere bölmüştür. Sizce pek önemsenmeyen gelecek yemek öğününün düşüncesi vardır, yapıcı ve yıkıcı düşünceler vardır. Bunlar çok önemlidir. Tamamen kişisel düşünceler vardır, bu düşünceler bazen faydalı bazen de tersine, zararlı olur. Düşüncenin tüm önemli şekilleri yapıcı ve yıkıcıdır. Diğerleri öğünlerimizle, giyeceklerimizle, görünüşümüzle, sevdiğimiz bir şeyle ilgilidir. Bu düşünceler yapıcı düşüncenin akışını engellemediği sürece önemli sayılmaz. Yapıcı düşünceler engellendiği takdirde, yapıcı düşüncebnin karakteri değişerek, yıkıcı bir hal alır. Yıkıcı düşüncenin mataryel olarak şekillenmesi, dünyanın en büyük ızdırap ve kaderinin tezahürüne sebeb olur ve bu toplam olarak artar. Bu artış, insanlık bir bütün veya fert olarak, bu düşünceyi anlayıncaya kadar artmakta devam eder ve böylece yapıcı düşüncenin bilinçte belirmesine sebeb olur. *Tampon: Cushion: Excellent Igo: -Excellent Embed Govern Mental Organism System. -Mükemmel Embed Zihin Yönetim Organizması; -Organization. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 9 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 9 Temmuz , 2012 .. MAVİ ÜLKE- 7 Hayatın ilk safhasındaki insanların karşılaştıkları güçlükler daha ziyade direkt olarak yanlış düşünüşten ileri gelmektedir. İnsanların doğuştan itibaren muhtelif durumlara yerleştirildiğini gayet iyi biliyorum. Bazılarının karamsarlığı ve güçlükleri ana ve babalarından intikal etmiştir, bunların hayattaki yükü fazla ve neşeleri daha iyi şartlarla doğanlara oranla daha azdır. Bu farkları ve şartları kabul ettikten sonra bir adam düşünün hayatı meşakkatle geçiyor, diğer birini düşünün hayatı rahat olarak geçiyor. Aynı fikre göre güç şartlar altında büyüyen bir adam bu şartların tesiriyle bir düşünce hengamesine itilerek bu şartları benimser. Bu onun elinde değildir. Çünkü onun mizacını değiştirecek herhangi bir atılım yoktur. Kendisine yardımcı olacak materyali zaman zaman bulabilir fekat kafaca pratikte yardımı pek az olarak bulacağından uzun yaşamını dezavantajla sürdürmek zorundadır. Çünki cahildir, anlayamaz ve bu şeyleri öğrenmek için fırsatlar da eline pek geçmez. Düşüncesiyle işlerini kolaylaştıracağı yerde güçleştirir. Netice olarak işlerinin bir çoğunu göremez hale gelir. Rahat bir şekilde yaşayan diğer adamın hiç üzüntüsü yoktur. Tamamen aynı şeyleri yapar, fikren aynı yolda yürür, fakat bir müddet sonra durgunluk başgösterir. Gerek zihni durgunluğu olan ve gerekse dezavantajlı olan kimselerle aynı akıbete uğrarlar ve her ikisi de ömrünün geri kalan kısmını pasif bir düşünceye çeviremez. Keskin zekalı insanlar kafalarını kullanarak materyel kazanır ve yıkıcı düşüncelerini yapıcı düşüncelere dönüştürürler. Bunlar sözü edilen diğer iki kişi gibi değildir yani negatif yöne sapmazlar ve çok canlı, çok tetik ve pozitifdirler. Yıkıcı olan düşüncelerini derhal yapıcı düşünce haline dönüştürebilirler. Bir düşüncenin ne olursa olsun bu düşünce kafanıza girip ve kafanızdan çıktıktığı vakit bir iş tamamlanmış olur. Fiziksel davranışınız ile düşünceniz bu işi uyumlu olarak yapabilir veya yapamaz. Buradaki davranışınızın size ne kazandırdığı nokta-i nazarından önemi olmayabilir. Ancak bir defa bu fikir icra safhasına getirildikten sonra siz aktif olarak bunu takip edebilir veya etmeyebilirsiniz ve bunun tepkisini görür veya görmeyebilirsiniz. Burada binlerce saçma düşünceden bahsetmeyeceğim fakat bütün bunlar insanın şahsiyet belirtilerini ortaya koyar. Günlük bütün düşünceleri kontrol etmek imkansız bir şeydir diyeceksiniz, evet ben de buna itiraz etmiyorum ancak bir gerçeği kabul ettiğiniz takdirde ve ben ne dersem diyeyim, zihni hareketlerinizi sıkı sıkıya kontrol edin. Bu kontrol etmeye değer. Bunu kabul etmek güç olabilir. Çünki bu gerçekten herkes için deruni ve kişisel bir şeydir. Yeryüzündeyken birbirinizin düşüncelerini bilemezsiniz. İşte bundan dolayı bu bölüme "içsel hayat" başlığını verdim. Bilgiyi tatbik ettiğiniz müddetçe, bize bu bilgiyi vermekle yükümlü olan şahsa şükranlık duyarız. Fakat bir bilgiyi işiten ve bilenler bu bilgiye göre hareket etmedikleri takdirde, bir gün bundan dolayı ortaya çıkacak başarısızlıktan dolayı bilgi veren kimseleri kınayacaklardır. Bir kimsenin, başkalarının bildiği bir şeyden başarısızlığa uğramasının çok acı olduğunu idrak etmesi gerekir. Bu konu üzerinde ve iç dünyanızla başbaşa kalarak biraz düşünmelisiniz.. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2012 "İnsana şah damarından yakın, onu saran, çevreleyen, toparlayan, yakîn olan, Allah'ın ilmidir; Zat'ı değil. Şaşırmış olanlar ise, insana yakîn olan Allah'ın Zatı'dır derler. Yaratıklar, Yaradan'ın varlığını gösteren birer alâmetten ibarettir; isimlerinin büyüklüğünü bildiren birer ayna gibidirler." "Zan içinde olan kişilerin, 'Allah bende tecelli etti, bende göründü.' şeklindeki hezeyanlarının esası şudur: Hangi yolda gidiyorsa, o yolun bir tarafında başka bir dalgaya yakalanıyor, tesir altına giriyor ve o tesirlerle etrafında birtakım ışıklar, nurlar görüyor. 'Tamam, gördüm.' diyor. Hiç bir şey gördüğü yok! Daha henüz yolun yarısına bile gelememiş. Buna karşılık gerçek sufîler de diyor ki: 'Allah' ta mahlûk sıfatları yoktur ki, O'nda görülsün!' Ancak, Allah'ın beşerî sıfatları varsa sende görülür, fakat böyle sıfatları yoksa sende nasıl tecelli edebilir? Ve sen nasıl anlarsın bunu? Yani, neyinle kavrayabilirsin? İster trans halinde, ister vecd içerisinde, ne halde olursan ol, sen bir insansın ve sıfatlardan anlarsın, bir şeyi bir şeye benzeterek, kıyas yaparak anlarsın. Peki, o halde nasıl oldu anlayıverdin Allah'ın sende tecelli ettiğini? Sufîler şöyle diyor: 'Mekânı olmadığından yeri de yoktur; yeri olmadığı için senin kalbinde de tecelli edemez. Mahlûklara benzemeyeni, mahlûkların dışında aramak gerekir. Yeri olmayanı, madde-mekân dışında aramak gerekir. İnsanın içinde de, dışında da görülen O değildir.' Ergün Arıkdal Ruh ve Madde .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2012 .. Ebu Zer rivayet ediyor; Allah razı olsun. Peygamberimiz(sav) şöyle buyuruyorlar: "Kıyamet gününde biri getirilir, küçük günahları kendisine gösterilsin diye emir verilir. Büyük günahları ondan sak- lanır. Ona, 'filân gün şu işi yaptın; filân zaman şöyle işle- din' denir. O da bunları inkâr etmez, ikrar eder. Çünkü o zat büyüklerden şefkatli biri idi. Büyük günahların gelme- sini düşünür. Allah isteseydi o da gelirdi. Bunun üzerine bir emir gelir, 'Bütün günahları sevaba çevrilsin" denir. Bunu görünce o günahkâr adam, sevap almak arzusuyla; 'benim bir günahım daha vardı, onu burada göremiyorum' der. Ebu Zer, 'Peygamber Efendimiz bu son sözü söylerken tebessüm etti, yan dişlerini gördüm' diyor. Bundan sonra Peygamber efendimiz şu Âyet-i Krime'yi okudu: "İşte bunlar, kötülükleri, Allah tarafından iyiliğe çevrilmiş olanlardır.' Bu adamdaki şefkat hâli, yakîn/tam iman sırlarındandır. Allah'ın sultanlık ilmi bu yoldan gelir. Allah, bu şefkat ve iman ve irfan sahiplerinin kalbini kötülüklerden alıkoyar." Bu Hadis-i Şerif'in derin manâsı vardır. Hakkın büyük kereminden haber verir. Bunu dil anlatamaz, ancak arifler irfan yoluyla anlarlar. Bu hâlde ******ler yollarını şaşırır ve Allah'tan korkanların korkusu artar. Hak yolda muvaffak olanlar bu duygunun etkisi altında erişmiş olurlar. Efendiler, eğer bir kimse ehl-i marifetin diliyle konuşmak isterse, söz edebini bilmesi lâzım. İşin inceliklerini yalnız ehline açması icab eder. Bir Hak yolcusuna gücünden fazla vazife verilmez. Ama ehlinden de söz esirgemek olmaz. İrfan sahiplerine marifet diliyle konuşmak gerek. Günahlarından sâf olanlara ve Hak tecelliye ermişlere de öyle konuşmalı. Muhabbet ehline sevgiden , aşktan; zâhidlere ise kendi âlemlerinden lâf etmeli. Bununla beraber her sınıf için ve her mertebe sahibi için yerine göre konuşmalı ve akıllarına göre sözün özünü söylemeli. Allah-ü Tealâ Hazretleri, irfan sahiplerine her bir çeşitten konuşma yollarını öğretmiştir. Hak, hakikat zuhur ettikçe herşey yerini bulur. İrfan sahibi, ilâhî tecelli karşısında şaşırmamalı; o anda sözcüye gereken, işitenin, dinleyicinin aklına göre hitab etmektir, aksi halde fitne çıkar. Çünkü insanlar işin dışı ile olur, işin hakikatini bilmeyi terkederler. Asıl söylenen sözün maksadını anlamak güçlüğüne katlanmazlar. Ariflerin ince, düşündürücü, manâlı sözlerini değerlendir- mek zahmetine katlanmazlar. Onların sözleri lâhutîdir, işaretleri kudsîdir; her anlattıkları ezelîdir. Bu sebeble dinleyici için bir lâmba, sonsuz bir aydınlatıcı olmalıdır. Ve her şeyi dış cephesiyle değil, biraz hâl diliyle anlamaya çalışmalıdır. Hâl dilinin, sözden daha çok anlaşıldığını söylerler. Şunu da diyelim ki, hâlin asıl sahibini unutup, hâlle kalan, hâl âlemine eremez ve Celâl sahibinden mahcub kalır. Acaba arifin dehşetli hâlinden daha zoru olur mu? Halinden konuşacak olsa, helâk olur. Sussa içi yanar. Kalbine bir şey gelse, dili tutulur. Kalbi huzurdan ayrılsa, sözü çoğalır. Zünnun: "Hiç bir cemâat içinde gafletle konuşulamaz. Bir şartla olur ki, kalb karanlığına razı olmakla" dedi. "Bazıları, 'arifin sükûtu hikmet, sözü nimettir' dediler. Bazıları ise şöyle diyor: 'Marifet sahipleri arasında irfandan dem vurmak, marifete ermek sayılmaz'. Bu böyle olunca, dünya ehli yanında konuşmak nasıl olur? İşte bu sebepten insanlarla konuştuğum zaman, önce Allah'a çağırdım; ondan sonra konuştum." Bir kimsede marifetin tadı, Allah'ın iyiliğini görme hissi, Allah'ın nimetine karşı şükür duygusu, Hakkın yakınlığı lezzeti; ayrılma korkusu; sohbet birliği; ihlâs; hidayet yolunu bulmanın çığırı yoksa, o kişi ile marifet ehlinin diliyle konuşulamaz. Şayet konuşmak icab ederse, gücünün üzerinde birşey demek doğru olmaz. Çünkü, ihtiyaç sahibini geri çevirmek yerinde olmadığı gibi, gaflet ehlini haliyle bırakmak da doğru değildir. Bir kişi bilgi sahibine gitti; "Bana iyi söz söyle" dedi. Bilgi sahibi, ona şöyle cevap verdi: "Bana göre sen, pislik içerisine düşmüş, her tarafı pise belendikten sonra kokucu dükkânına giden, 'Bana koku ver!' diyen gibisin. Kokucu ona şöyle diyor: 'Git sabun al. Kendini ve elbiseni yıka. Sonra gel koku sürün.' Ben de sana şöyle diyorum: 'Sen nefsini günah kirine batırmışsın. Git hasret sabunu al, nedamet kilini bul, tevbe ve dönüş suyunu ara. Dışını havf suyu ile temizle, ümit ile cürüm pisliklerini gider. Beğenilmez şeylerden beri ol. Sonra zühd ve takvâ hamamına git, doğruluk ve safiyet suyuyla kendini yıka. Ondan sonra seni marifet kokusu ile bezeyeyim." dedi. Bazı kimseler, ariflere şöyle dediler: "Ben, sizin sözünüzü anlayamıyorum." Bunu üzerine, "Dilsize ancak annesi söz anlatabilir. İsa dilini dilsiz bilemez," dedi. Ey ilâhî hikmete sahip olan zat: Tabib gibi ol. İlâcı yerinde kullan. Nasihatın faydalı olacağı yerde konuş. Hikmeti bilgisizlerin önüne serme, sen de onlar gibi cahil olursun. Ehlini bulunca da saklama, sonra zalim olursun. Öyle her yerde içini açma, sonra utanırsın. Zünnun anlatıyor: "Bir gün siyah zat gördüm. Kâbe-i Muazzama'nın etrafını tavaf ediyordu. Bu hâlinde sözü, 'Sen..Sen..' oluyordu. Başka bir şey söylediği yoktu. Hayli baktım, sonra yanına yaklaştım; 'Bu sözle ne kast ediyorsun?' dedim. Bu sorum üzerine şu şiiri okumaya başladı: 'Sevgililer arasında sırlar olur, söylenmez. Kalem yazamaz, yazı gösteremez; hikâye edemez. O sırrı ateş karşılar, ünsiyet yerinde tutar. O nurdur, bazen haber verir, kimin ki gönlünden atar. Şevkim vardır, başka eş istemem hoş, Bunlar gizli sırlardır, İstersin ama, ümidin boş." .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2012 .. SPIRAL YOL VE İÇSEL AYDINLANMA Öyle sanılıyor ki yapılan her hareket ve iyi davranış ve vicdan sesini dinleyerek verilen her karar insanı geliştirir, tekâmül yolunda ilerletir. Ayrıca kuvvetli inanç uğrunda yapılan ameller de buna eklenebilir. Tekâmülün yönü hakkında gerçek bir bilginin sahibi olabilmemiz için kendimize iyice bakmamız gerekir. Kendimizi iyice tanımak demektir bu ve iç yapımızın işleyiş mekanizmasını iyi bilmekle, tanımakla ancak nasıl tekâmül edebileceğimiz hakkındaki bir bilgiye ulaşabiliriz. Bu işleyiş mekanizmasının da kanunları, ilkeleri, kaderi-kazası vardır ve gene onun düzeni ile alâkalı bir metodoloji/yöntem/prosedürü de vardır. Davranışlar, hareketler ve birlikte ortaya çıkan irade gücü bir "SONUÇ-OLAY" dır ve insana ait içsel işleyiş mekanizmasının bir bakımdan matematiksel sonucu gibi ele alınabilirler. Alınmakta olan etkinin -görünür ya da görünmez tertipte olsun- cevabı olarak ortaya çıkan canlılık olayları, ilke olarak maddeseldir ve çok büyük oranda otomatik olarak / irade dışı bir sürece bağlı gerçekleşir. Tekâmül/evrimin olgusu, "SPIRAL BİR YOL" izleyerek gerçekleşir. Az farkla hep aynı olaylar realize olur ve mekanik yaşamın yörüngesinden nadir hallerde çıkılır. Çok uzun devreler/cycle sonunda-tekrar doğuşlar ile- oluşan şuurlu bilgi vasıtasıyla "İÇSEL AYDINLANMA"; şuur uyanışı, savfet günü ortaya çıkar/varlık kazanır; Bu tekâmüldür. Tekâmül, ip gibi/linear sürüp giden bir olgu/fenomen değil aksine nerede ve ne zaman ortaya çıkacağı belli olmayan parlamalar şeklinde beliren bir olgudur. İşte bu yüzden, insanlar ve toplumlar aşırı zorluklar içinde ve acı çekerek gelişirler. Mükerrer/tekrarlı olaylar, tecrübeler ve gözlemler aynı izlenimlerin sadece şiddet/yeğinliğini artırmaya yarar. İnsanın ve toplumunun uyanışı/aydınlanmasına vesile olan şuurlanmaya/vicdana/idraklenmeye değil.. Hayatın tümü, "SPIRAL HAREKET" in niteliğine bağlı bir gelişimin amacına ulaşması için, İlâhi Kudret'in tertibi/ konsepti/tasarımıdır.. Ergün Arıkdal Mart-1986 .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 16 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 16 Temmuz , 2012 YÜCE AKLIN ERDEMİ Tao Te Ching 1. tao'nun anlamı en güzel öğreti bile tao'nun kendisi değildir. en güzel isim bile onu tanımlamakta yetersizdir. tao kelimeler olmadan deneyimlenebilir ve bir isim olmadan bilinebilir. kişinin hayatını tao'ya göre idaresi kişinin hayatını pişmalıklar olmadan yönetmesidir; kişinin içindeki bu potansiyeli anlamak herkesin yararınadır. kişinin hayatını bu şekilde yaşaması için kelimeler ve isimler gerekmez ama, tarif etmek için kelimeler ve isimler kullanılır ki hakında konuşmakta olduğumuz yolu, bireyin yaşamayı seçmek isteyebileceği diğer yollarla karıştırmadan daha iyi açıklayabilelim. taonun görünümleri bilgi, entelektüel düşünce ve kelimeler sayesinde bilinir, ama bu tür entelektüel bir amaç olmadan taonun kendisini tecrübe edebilmeliyiz. bilgi ve tecrübe gerçektir, ama gerçek, karmaşıklık yaratıyor gibi görünen bir çok biçime sahiptir. uygun yöntemleri kullanarak kendimizi bu karmaşıklık bariyerlerinin ötesine uzatır ve tao'yu böyle tecrübe ederiz. 2. karşılaştırmaların gitmesine izin vermek tao'nun kendisini bilemeyiz, ne de özelliklerini doğrudan görebiliriz, fakat bu bildirdiklerini yalnızca farklılaştırma sayesinde görebiliriz. bu yüzden, güzel görünen şey, güzelliği olmayan şey ile karşılaştırıldığında güzeldir; becerikli kabul edilen bir hareket, beceriksiz görünen bir diğeri ile karşılaştırmalı olarak böyle kabul edilir. bir insanın sahip olduğunu bildiği şey sahip olmadığı şey sayesinde bilinir, ve onun zor kabul ettiği şey, kolayca yapabildikleri yüzünden ona öyle görünür. bir şey karşılaştırmalı olarak kısa olanla karşılaştırıldığında uzun görünür. bir şey yüksektir çünkü başka bir şey alçaktır; sessizlik sadece ses kesildiğinde bilinir, ve yol gösteren sadece takip edenler tarafından öyle görünür. karşılaştırmalı olarak, tao ile uyum içinde olan bilge kişinin karşılaştırmalara ihtiyacı yoktur, ve yaptığı zaman bilir ki karşılaştırmalar yargılamalardır, ve en az yapana göre, ve duruma göre olduğu kadar yapılmış olan yargıya da görelidirler. tecrübeleri vasıtasıyla bilge kişi, her şeyin değiştiğinden habedar olur, ve önderlik ediyor gibi görünen kişi, başka bir durumda izleyici olabilir. bu nedenle o hiç bir şey yapmaz, yol göstermez ya da izlemez. istemsiz olarak yaptığı hiç bir şey büyük ya da küçük, zor ya da kolayca yapılmış değildir. görevi bittiğinde kolayca bırakır; bir takdir beklemediği için kötülenemez de. böylece öğretisi sonsuza dek sürer ve kendisi en çok itibar edilenler içinde tutulur. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2012 .. 3. övgü beklemeden aynı zamanda bilge de olan yetenekli kişi alçakgönüllülüğünü koruyarak rekabeti azaltır. çok şeye sahip olan ama sahip oldukları ile övünmeyen insan (günaha) teşviği azaltır ve hırsızlığı azaltır 4. tao dipsiz kuyusu tao'nun doğasında biteviye kullanılsa da, kendini sürekli yenilemek var. ne taşmak, ne de tam boşalmak... içindekilerin bir kadehten dökülmesi gibi toprağa... bu yüzdendir ki, tao enerjisi harcamakla suçlanamaz. henüz benliğini tam dolduramamış olanları kaynağı sonsuz ana sütüyle besler. enerjinin bir parçası olabilmeleri için hep yanıbaşlarında bekler. gereğinden fazla zorlarsan, en müthiş bıçak bile körleşecek. en iyi şekilde su verilmiş çelikten kılıçlar da, kayalar karşısında parçalanıp gidecek. kesmeye kalkarsan yüreğin iplerini, yürek bile yalancı kesilecek. çaresizlik ona aslında hiçbir işe yaramayan, akordsuz yalanlar söyletecek. işinin ehli kılıç ustalarının tecrübeyle biledikleri keskin kılıçlar gibi, bilgelik de akılla birleşip sağduyulu zekayı ışıldatacak. sabır en dolaşık ipleri bile düğümlerden kurtaracak, çözümsüz görünen bütün sorunlar da bir bir çözülecek. hepimiz birlik ve beraberlik içinde yaşayabiliriz aklı selim önderlerle beraber. hangimiz varlığımızın bizden daha parlak bir kardeşin gölgesinde farkına varmak isteriz ki... sadece kazanca yönelik değil, anlamak ve anlatmak için çalışanlar farkındalığa varacak. tao bir sır olmaktan çıkacak. 5. niyetsiz akış (iyi kötü) tabiat kasıtlı hareket etmez, bu yüzden de cömert olması beklenemeyeceği gibi, hiçbir varlığa karşı bir kötü niyetinden de söz edilemez. bu bağlamda tao da aynen tabiat gibidir; desek de, aslında tabiat tao'nun takipçisidir. bilge kişinin insanca edimlerinde bile kasıt aranmaz bu nedenle. böylesine bir bilinçle hareket etmesinde ahlakçılık gözetmeyen kaygısız bir yanı vardır. bilge; sukunetini korur. sözler ya da düşüncelerden etkilenmez onun huzuru, hele ki yapmacıklı davranışlar, uzağından bile geçemez... aynen dostlarına davrandığı gibi, içinden geldiği gibidir tüm davranışları da. tutkudan arınmanın yoludur bu bilge için, enerjiyi de biriktirmenin. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2012 .. 6. tamamlanmak zihin de en az korunaklı ve doğurgan bir vadi kadar sakin ve derin. enerji ve sükunetin her ikisi de şekilsiz geçtikleri gibi duyusuz ya da akıl olmadan da bulunabilir ya, oysa her ikisi de, çevresiz gelir doğadan.. akıl meditatif durumda varoluşta farklılaşmaktan vazgeçmeye başlar. olsa da olmasa da... olabileceğinden ya da dönüşemeyeceğinden vaz geçer. ne kadar da hoş bu çünkü farklı olmaktansa bir olmak çok daha keyifli. 7. ışığı saklamak tao yolunda yaşarken, kendinin farkında olmak gerekli değildir, bu yaşam biçiminde öz vardır, ve aynı zamanda yoktur, ne bir varlık ne de bir yokluk olarak algınanır. bilge kişi benliğini bulmak için çabalamaz, kendini algı ve düşünceye gösteren, bulunabilecek her şeyi (zaten) bildiği için benliğin kendisi ile yan yana olanı, hiçliktir. aklın parlak ışığını saklayarak bilge kişi kendi benliği ile beraber olmaya devam eder onun farkında olmayı kesip ardında bırakarak. bağlantısız, kendi dış dünyası ile birleşmiştir, benliksiz olarak tamamlanmıştır; bu şekilde benliği güvencededir. 8. suyun yolu büyük iyiliğin su gibi olduğu söylenir, bilinçli bir çaba sarf etmeden yaşamı destekler, beslenme sağlayarak doğal olarak akar, arzulu insanın reddettiği yerlerde bile bulunur. bu şekliyle tao'nun kendisi gibidir. su gibi bilge kişi de alçak gönüllü bir yerde yaşar; meditasyon içinde, arzusuz; düşüncelilikte derin ilişkilerinde sevecendir. tao insanına konuşmasında içtenlik rehberlik eder, bir lider olarak adildir. yönetimde amacı yeterliliktir, ve süratin doğru olmasını temin eder. kendi çıkarına davranmadığı, ne de gereksiz çatışmaya yol açmadığı için, doğru olarak değerlendirilir yoldaşlarına karşı davranışlarında. 9. aşırılıklar olmadan kolaydır fincanı tutmak taşacak kadar doldurulmadığında. bıçak daha verimlidir dayanabileceğinden çok tavlanmazsa. altın ve yeşimi korumak daha kolaydır itidalle sahip olunursa. ünvan peşinde koşan kişi, kendi düşüşünü davet eder. bilge kişi sessizce çalışır ne övgü ne de şöhret arayarak; yaptığını doğal bir kolaylıkla bitirir ve sonra dinlenir. tao'nun doğası ve yolu budur. 10. kara aynayı temizlemek birliği sağlamak erdemlidir, düşüncenin iç dünyası birdir eylemler ve şeylerden oluşan dış dünya ile. bilge kişi uyuyan bir bebek gibi nefes alarak bunların ayrılığından kaçınır ve bu sayede uyumu sağlar. o zihninin karanlık aynasını temizler, öyle ki (artık) maksat olmadan yansıtır. o kendini plansızca idare eder insaları severek ve onlara karışmayarak. o sahip olmadan geliştirir, bu şekilde verim sağlar, değişen gereksinimler karşısında açık fikirli olur ve arzu duymadan yaratır. geriden yöneterek yapılması gerekene icabet ederek, mistik duruma ulaşmış olduğu söylenir. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 19 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 19 Temmuz , 2012 .. 11. var olmamanın yararlılığı otuz kiriş bir tekeri oluşturabilir ama göbeğindeki boşluktur tekere işlevsellik veren. çömlekçinin attığı* kil değildir kaba kullanışlılığını veren ama şeklin içindeki boşluktur kabın yapıldığı. kapı olmadan bir odaya girilemez ve pencereler olmadan karanlıktır. işte budur var olmamanın yararlılığı. 12. arzuların bastırılması görüş ile renkler görülebilir, ama çok fazla renk bizi kör eder. sesin tınılarını yakalıyoruz çok fazla ses bizi sağır edebilir, ve çok fazla lezzet *tadımızı öldürür. spor için avlanıldığında ve zevk için kovalandığında, zihin kolayca karışabilir. kendi için hazineler toplayan kişi daha kolay tedirgin olur. bilge kişi ihtiyaçlarını tatmin eder, algısal ihtirasları yerine. 13. sakin ve hareketsiz sıradan insan onur arar, onursuzluk değil, başarıya sevinir ve başarısızlıktan tiksinir, ölümden korkarken hayatı sever. bilge kişi bunları kabul etmez, böylelikle hayatını basitçe yaşar. sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. dünyayı sever ve sakin kalır başkalarını endişendiren şeyler karşısında. tevazu ile davranır, ne hareket eder ne ettirilir, ve böylece her şeyin korunmasında güvenilebilir. 14. gizemi deneyimlemek tao soyuttur, ve bu sebepten bir forma* sahip değildir, ne yükselirken parlaktır, ne de batarken karanlık, elle tutulamaz ve ses çıkarmaz. formsuz ya da suretsiz, varlıksız, formsuzluğun formu, tanımların ötesindedir, tarif edilemez, ve anlayışımızın ötesindedir. hiç bir isimle çağrılamaz. önünde durduğunuzda bir başlangıcı yoktur; takip edildiğinde bile bir sonu yoktur. an itibarı ile (gerçekliği) vardır; şu ana uygulayın, onu iyi takip edin ve başlangıcına ulaşın. 15. insanın içindeki tao'nun tezahürü eskilerin bilgesi bilgili ve akıllıydı; kaledeki bir adam gibi, büyük dikkat gösterirdi, tetikte, kavrayışlı ve uyanıktı. kendisi için hiç bir şey arzu etmeden, ve değişim adına değişim için hiç bir arzuya sahip olmadığınan, eylemlerinin anlaşılması güçtü. uyanık olduğundan tehlike konusunda korkuya sahip değildi; mukabeleye hazır olduğundan korkuya ihtiyacı yoktu. ziyaret eden bir misafir gibi kibar, ve bir bahar zamanı buzu gibi esnekti. istekleri olmadığından şiddetli arzu tarafından dokunulmamıştı. kavrayışı ve gizemli, bilgisinin ölçülemez derinliği, başkalarının onun mütereddit olduğunu düşünmesine sebep olurdu. kalbi saftı, kesilmemiş bir yeşim gibi, çamurlu suyu kendi haline bırakarak temizlerdi. sakin ve aktif kalarak yenilenme gereksinimi azaltılır. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 .. 16. köke geri dönmek sadece oluşun yoluyla bulunabilir olmayış. toplum doğal akış durumundan kaos gibi görünen şeye değiştiğinde, üstün insanın içsel dünyası düzenli ve barış içinde kalır. durağan kalarak benliği bağlantısızdır, topluma geri dönüşünde yardımcı olur doğanın ve barışın yoluna doğru (gitmesine). anlayışın değeri açıkça görülebilir kaos sona erdiğinde. tao ile bir olmak barış içinde olmaktır, ve onunla çatışma halinde olmak kaosa ve bozulmaya* götürür. tao'nun tutarlılığı bilindiğinde, zihin onun değişim durumlarına açıktır. tao ile bir olduğundan bilge kişi artniyet taşımaz takipçilerine karşı. eğer insanların lideri olarak kabul edilirse yüksek itibar görür. tüm hayatı boyunca, oluşta ve olmayışta tao onu korur. 17. istisnai liderlik sadece en iyinin var olduğunu, ondan sonra gelenin görülerek methedildiğini, ve bir sonrakinin hakir görüldüğünü ve ondan korkulduğunu bilerek; insan sonsuz olanı kavrayamaz. bilge, başkalarının onun kriterlerini kendilerininmiş gibi kullanmasını beklemez. yönlendirilenler, ancak bilge liderin varlığını bilir. o, gereksiz söz söylemeden hareket eder, öyle ki, insanlar "kendiliğinden oldu" der. 18. ahlakin çürümesi tao'nun yolu unutulduğunda, iyiliğin ve ahlakın öğretilmesi gerekir; insanlar bilgelik ve iyilik taslamayı öğrenir. halk baskı altında olduğunda sadık rahiplerin sıkça görülmesi gibi; ebeveynlere hürmet ve sadakat, ancak çekişme ve sürtüşme sonrası insanların yaşamında sıkça ortaya çıkar. 19. doğallığa geri dönüş kişinin sadece kendi hayatını yaşaması, potansiyelini fark etmesi, kutsanmayı arzulamaktan daha iyidir. evlada yakışan hürmet ve sevgiyle yaşayan kişinin, ahlaki eğitime ihtiyacı yoktur. kurnazlık ve çıkar terkedildiği zaman, hırsızlık ve sahtekarlık ortadan kalkacaktır, fakat ahlak ve nezaket ve hatta hikmet kendi içlerinde yetersizdir. çok daha iyidir basitliğini görmek ham ipeğin güzelliğinin ve işlenmemiş taşın; kişinin kendisiyle bir olmasından ve kardeşiyle bir olmasından. çok daha iyidir kişinin tao ile bir olması, bensizliğini** geliştirmesi, arzularını bastırması, isteği kaldırması merhametli olmaktan. 20. sıradan insandan farklı olmak bilge kişi sıkça kıskanılır çünkü diğerleri bilmez her ne kadar tao tarafından besleniyor olsa da, onlar gibi o da ölümlüdür. bilgeliği arayan kişiye öğüt güzelce verilmiştir akademik yolları bırakması, ve çabalamaya son vermesi. bundan sonra öğrenecektir evet ve hayırın sadece idrak ile farklılaştığını. bilge kişinin avnatajınadır diğerlerinin korktuklarından korkmaması, fakat diğerlerinin avantajınadır ziyafetten kam almak, ya da yürüyüşe gitmek, engellerden kurtulup, baharın yüksek bahçelerinin arasında. bilge kişi bir bulut gibi sürüklenir, belirli bir yeri olmadan. yeni doğmuş bir bebeğin gülümseden öncesi gibi, iletişimi aramaz. gereksindiklerinden fazlasına sahip olanların gözlerinde, bilge kişinin hiç bir şeyi yoktur, ve o bir aptaldır, sadece tao'nun doğduğu şeylere kıymet verir. bilge kişi ikircikli gibi görünebilir, ne parlak ne de açık olduğundan, ve kendisine, bazen hem anlayışsız ve zayıf, kafası karışmış ve utangaç görünür. gece içinde bir okyanus gibi, durgun ve sessizdir ama bir kış rüzgarı kadar nüfuz edicidir. 20. sıradan insandan farklı olmak bilge kişi çoğu zaman kıskanılır çünkü diğerleri bilmez ki tao tarafından büyütüldüğü halde o da, onlar gibi, ölümlüdür. bilgeliği arayanlara verilen tavsiye, nazari yolları bırakmaları ve çabalamaya son vermeleridir. ancak o zaman evet ve hayır'ın ayrımlandıktan sonra ayırdına varıldığını öğrenirler. bilge kişinin menfaatinedir diğerlerinin korktuklarından korkmaması, ama diğerlerinin menfaatinedir ziyafetten zevk alabilmeleri, veya yürüyüşe çıkabilmeleri, bir mani olmadan, taraçalanmış kırlarında baharın. bilge kişi bulutlar gibi sürüklenir, belli bir yeri olmadan. daha gülümseye başlamamış, yeni doğmuş bir bebek gibi kendini ifade etmeye çalışmaz. gözlerinde ihtiyacı olandan fazlasına sahip olanların, ışığı vardır. bilge kişi çulsuzdur, ve bir ahmaktır, sadece tao'nun doğduğu şeye kıymet verir. bilge kişi muğlaktır, ne parlak ne de saf olmadığı için, ve kendisine, bazen hem donuk ve güçsüz, hem de aklı karışmış ve utangaç gözükür. geceleyin okyanus gibi, huzurlu ve dingindir, ama aynı anda kış rüzgarı gibi yakıcıdır. .. 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Radya Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 bilgeliği arayan kişiye öğüt güzelce verilmiştirakademik yolları bırakması, ve çabalamaya son vermesi. bundan sonra öğrenecektir evet ve hayırın sadece idrak ile farklılaştığını.[/font]] ben hatayı burada yapıyorum dimi.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 .. merhaba efendim.. erken uyanmışsınız.. ilk rücu' gününüz mübarek olsun.. dilerim.. efendim.. bendeniz.. fetva ya da hüküm merci' değilim ki.. fekat her kişi.. kendisini herkesten daha iyi bilir.. kulak ve gözünü tıkayıp.. sorunlarını ötelemeye çalışsa da.. bülent ortaçgil seviyorsunuz.. "şık lâtife" yi de bilirsiniz.. sevgiler .. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2012 .. 21. tao’nun özünü bulmak en buyuk erdem tao’yu izlemektir; nasıl da başarır! hesapsız kitapsız. tao’nun özü karanlik ve gizemlidir, ne görüntüsü ne biçimi vardir. yine de varolmayışından bulunur görüntü ve biçim. tao’nun özü derin ve dipsizdir, yine de bilmeye çalışmamakla bilinebilir belki. 22. butunlugu korumak icin boyun egmek boyun eg ve butunlugu koru. egilmek dik olmaktir; bos olmaksa dolu. az seyi olanlarin kazanacak cok seyi vardir, ancak cok seyi olanlar mal mulk yuzunden yanilabilirler. bilge her seyi icine alani kucaklar; kendinin farkinda degildir, bu yuzden de parlar; kendini savunmayarak ayricalik kazanir; sohret pesinde kosmayarak ikrar gorur; yanlis iddialarda bulunmadigindan tereddut etmez; kavgaci olmadigindan kimseyle arasi bozulmaz. bu yuzdendir ki eskilerin bilgeleri sunu demistir, "boyun eg ve butunlugu koru; yekpare ol, her sey sana gelecektir." 23. değiştirilemeyeni kabullenmek doğanın yolu az söylemektir; yüksek rüzgarlar sakinleşir akışın yön değiştirmesiyle, ve ender olarak sürerler tüm sabah, ne de sağanak tüm gün devam eder. bu nedenle, konuşurken ayrıca hatırlayın sessiz ve sakin olmayı. doğal yolu takip eden kişi herzaman tao ile bir olan kişidir. faziletli olan kişi fazileti deneyimleyebilir, fakat doğal yolu kaybeden kişi kendini kolayca kaybedebilir. tao ile bir olan kişi doğa ile bir olan kişidir, ve fazilet faziletli olan kişi için vardır. değiştirelemeyeni kabullenmek arzunun geçip gitmesine izin vermektir. başkalarına güven duymayan kişinin kendisine de güvenilmemelidir. 24. aşırılık doğal sınırının ötesine uzanan kişi, sağlamca duramaz yerin üstünde; tıpkı kaynaklarının ötesinde bir hızla seyahet edenin temposunu koruyamayacağı gibi. böbürlenen kişi aydınlanmamıştır, ve kerameti kendinden menkul kişi saygı görmez değerli insanlardan; böylece, hiç bir şey kazanmaz, ve itibarı lekelenir. çabalamak, böbürlenmek ve tepeden bakmak* gereksiz özellikler olduğundan bilge kişi bunları aşırılıklar olarak görür ve onlara ihtiyaç duymaz. 25. tao'nun yaratıcı prensibi yaratıcı prensip birleştirir iç ve dış dünyaları. Zamana ya da mekana bağlı değildir, herzaman durağan fakat hareket halindedir; bu sebeple tüm şeyleri yaratır, ve bu yüzden "yaratıcı ve tam" olarak isimlendirilir; hareketi ve akışı sonsuzluğa uzanır. tao'yu büyük olarak tanımlarız; evreni büyük olarak tanımlarız; doğayı da büyük olarak tanımlarız, ve insanın kendi de büyüktür. İnsanın yasaları doğa yasalarını izlemelidir, doğanın, tao'yu izleyen evrensel yasayı takip ederken, fizik yasalarını oluşturması gibi. 26. orta noktada olmak doğal yol bilge kişinin yoludur, ikamet ederken hizmet etmek, kendi içinde derinlerde merkezini bulmaktır, evde ya da seyahat halindeyken. uzaklara seyahat etse bile, o ayrı değildir kendi gerçek doğasından. doğal güzelliğin farkındalığını korurken, o hale kendi amacını unutmaz. büyük bir malikanede ikamet ediyor olsa bile, basitlik onun rehberi olarak kalır, tamamen farkında olduğundan, onu kaybederse köklerinin de yok olacağından. bu suretle rahatsız* değildir doğal yolu kaybetmemek için. benzeri şekilde insanların lideri de rolünde ciddiyetsiz ne de rahatsız değildir, çünkü bunlar kaybına sebep olur liderliğin köklerinin. .. 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2012 .. 27. tao'yu izlemek bilge kişi doğal yolu izler, kendisinden gerekli olanı* yaparak. tecrübeli bir iz sürücü gibi hiç bir iz bırakmaz; iyi bir hatip gibi, konuşması akıcıdır; hata yapmaz, böylece çeteleye ihtiyaç duymaz; kilide ihtiyaç duymayan iyi bir kapı gibi, kendisinden gerektiğinde açıktır, ve diğer zamanlarda kapalı; iyi bir bağ gibi, güvenilirdir, sınırlara ihtiyaç duymadan. faziletin örnekten büyüyeceğini bilerek, (ki) bu bilge kişinin öğretim yoludur, durup dinleyen hiç kimseyi geri çevirmez*. böylece, bilge kişinin tecrübesinden, herkes öğrenebilir ve yarar sağlayabilir. öğretmen ve öğrenci arasında karşılıklı doğal bir saygı vardır, zira, saygı olmadan, karışıklık olur. 28. bütünlüğü unutmamak yaratıcılığı geliştirirken, algılamayı* da besleyin. bir cocuğunkine benzer zihni unutmayın, su* gibi akan. herhangi bir şeyi dikkate alırken, karşıtını kaybetmeyin. sonluyu düşünürken, sonsuzluğu unutmayın. onurlu davranın ama alçakgönüllülüğü koruyun. tao'nun yoluna uygun davranarak başkaları için bir örnek olun. bütünlüğünü koruyarak iç ve dış dünyaların, gerçek kişilik sürdürülebilir, ve iç dünya verimli hale getirilir. 29. eylemsizlik dis dunya narindir, onun dogalligina burnunu sokan kendine zarar vermeyi goze alir. onu yakalamaya calisan boylece yitiriverir. her sey degisir, dogaldir; bazen zamanindan ileri, bazen de geri olmaktan. zamanlar vardir nefes almanin bile zor olabildigi, ne var ki dogal olan kolaydir. kisi kimi zaman guclu, kimi zaman zayiftir, kimi zaman hasta kimi zaman birinci bazen de takipci. bilge ugrasmaz dunyayi zorbalikla degistirmeye, zira bilir ki zorbaligin sonucu yine zorbaliktir. uclardan ve asiriliklardan uzak durur, ama tuzu kuru da olmaz. 30. şiddete karşı bir ihtar tao'nun yolunda rehberlik ederken, kuvvet kullanımından nefret et, direnişe ve kuvvet kaybına yol açtığından, tao'nun iyi takip edilmediğini gösterir. sonuçlara ulaş fakat şiddet yoluyla değil, doğal yola aykırı olduğu ve hem diğerlerine hem de kişinin benliğine zarar verdiğinden. büyük bir savaşın canlanışında hasat yok edilir, ve bir ordunun uyanışında tarlalarda yabani otlar büyür. bilge lider sonuçlara ulaşır, ama onlarla şan kazanmaz; zaferleri ile gururlanmaz, ve onlarla böbürlenmez. bilir ki böbürlenmek doğal yol değildir, ve bilir ki yola karşı giden kişi, çabalarında başarısız olacaktır. 31. barışı sürdürmek savaş silahları korkunun araçlarıdır, ve tao'yu takip edenler tarafından tiksinilirler. doğal yolu takip eden bir lider, onlara katlanmaz. savaşçı kral sağına doğru eğilir, generallerinin nasihatlarının geldiği yöne, fakat barışçı kral soluna bakar, barış zamanı danışmanının oturduğu yere. ne zaman baksa sola, barış zamanıdır, ve sağa, üzüntü zamanı. savaş silahları korkunun araçlarıdır, ve tercih edilmezler, onları sadece başka bir seçenek olmadığında kullanan bilge kişiler tarafından, barış ve huzurun kalplerine aziz olduğu, ve zaferin onlara sevinç getirmediği. zaferde sevinmek öldürmekten zevk almaktır; öldürmekten zevk almak öze sahip olmamaktır. savaşı yönetmek bir cenazeyi yönetmek gibidir, insanlar öldürüldüğünde, bu bir matem zamanıdır. işte bu nedenden zafer kazanılan bir savaş bile sevinç duymadan incelenmelidir. 32. eğer tao gözlenebilseydi tao sonsuzdur, ama şöhretli değildir; işlenmemiş bir taş gibi, kıymeti küçük görülür, insan için değeri tüm ölçülerin ötesinde olduğu halde. tanımlanabilir olsaydı, kullanılabilirdi anlaşmazlıkları ve tao'nun yolunu öğretmek gereksinimini ortadan kaldırmak için; tüm insanlar tao'nun barışını kabul eder; tatlı çiğ dünyayı beslemek için inerdi*. tao bölündüğünde, o zaman ihtiyaç vardır isimlere, çünkü, oyulmuş* taş gibi parçaları artık görünür olurdu. zamanında durdurarak eziyet etmeyi ve çatışmayı didişme boşa çıkarılır, ve tehlikeden kaçınılır. insanlar bundan sonra tao'nun bilgeliğini arar, tıpkı tüm nehirlerin büyük denize dökülmesi gibi. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2012 .. 33. güç olmadan: yok olmadan bilgi genellikle başkalarını bilmenin sonucudur, fakat uyanmış insan, işlenmemiş taşı görmüştür. diğerleri güç ile ustalaşmış olabilir, ancak kişinin kendi benliğinde ustalaşması tao'yu gerektirir. birçok maddi şeyi olan kişi, zengin olarak tanımlanabilir, ama sahip olduklarının yeterli olduğunu bilen kişi, ve tao ile birlikte olan, maddi şeylere yeterince sahip olmuş olabilir, ve ayrıca kendi özüne de sahiptir. iradenin gücü sebat getirebilir; ama dayanmak için sükünete sahip olmak tüm günler için korunmadır. fikirleri dünyada kalan kişi tüm zamanlar için mevcuttur. 34. çabalamadan istisnasız tüm şeyler, doğal yola uygun davranmalıdır, kendi amacını sessizce ve hak iddia etmeden gerçekleyen. doğal düzenin bir tezahürü olmak, herhangi bir şeyin yöneticisi olmak değildir, fakat onlara yaşam verenin kaynağı kalmaktır. görülemez; bir amacı yoktur, fakat tüm doğal şeyler onun varlığına güvenir. tüm şeyler ona döndüğünde, o onları köleleştirmez, öyle görülmezdir ki, büyüklüğü galip gelir. kendine tao'yu model alan, bilge olan kişi, çabalamaz, fakat başardığı ile yetinir. 35. iyiliksever ev sahibi bilge kişi tao ile birlikte davranır, barışın burada bulunduğunu bildiğinden. aranıyor olması da bu sebepledir. konuklar, iyiliksever ev sahibi tarafından sağlanan iyi müzik ve yemeğin tadını çıkarırken, tao'nun tanımı şekilsizmiş gibi görünür, duyulamaz ve görülemez olduğundan. ancak ne zaman ki yemek ve müzik sona erer, tao'nun tadı baki kalmaya devam eder. 36. üstesinden gelmek büyüyen şeyler aynı zamanda küçülebilir; güçlü olan, bir gün güçsüzleşir; yüreği kabaran, sonra kederlenir; ve her insanın vermeye olduğu kadar, almaya da ihtiyacı vardır; bu tao'nun yöntemidir. en büyük balık gölün dibinde yaşar, ve bir ülkenin en iyi silahları kuytuda kilitli tutulmalıdır. uysal ve nazik olan, sert ve güçlünün üstesinden gelebilir. 37. liderliğin uygulanması doğanın yolu planlı değildir, buna rağmen gereken hiç bir şey yapılmadan bırakılmaz. doğayı izlemekte olan, bilge lider bunu bilir, ve arzuyu nesnellikle değiştirir, böylece, aksi halde harcanacak olan bu boşa harcanmamış enerjiyi korur. bilge lider bilir ki eylemleri zorlama enerji kullanılmadan olmalıdır, o bilir ki fazlası hala gerekmektedir, zira ayrıca bilir ki bir maksada sahip olmaksızın planlı bir amacı olmadan hareket etmelidir. bir amaca yönelmeden hareket etmek kendini bir yöne zorlamadan hareket etmektir doğanın yaptığı da tao'nun yolu da budur. 38. ululuğa ilişkin gerçekten iyi bir insan yaptığı iyiliklerden bihaberdir. bir budalaysa, tam tersine, sürekli iyi olmaya çabalamalıdır. iyi bir insan az şey veya hiç bir şey yapmıyor gibi görülür ama gene de hiçbir şeyi yapılmamış bırakmaz. budala her zaman gayret eder, gene de çoğu şeyi yarım bırakır. gerçekten bilge ve alçakgönüllü olan yapılacak iş bırakmaz, ancak kendi ülkesinin kanunlarına göre hareket ederek işleri yarım bırakabilir. bir işi halletmek isteyen terbiyeci kollarını sıvar ve şiddet uygular. bilinen yoldan sapıldığında iyilik baki kalabilir, ve iyilik unutulduğunda nezaket hala var olabilir. öyle olur ki, insanlar birbirine nazik davranmadığı halde adalet hala yaşar, kaybolsa bile adetleri kalır. bununla birlikte, adet bir dogma olarak yerine getirilebilir, ve bir karışıklığın, hatta bir kehanetin başlangıcı olabilir ve bunlar tao'nun çiçekli tuzakları ve büyük bir akılsızlığın başlangıcıdır. gerçekten ulu olan yüzeyde değil, onun altında yatanda yaşar. derler ki, ilgisi çiçekten çok meyveyedir. herkes aradığının ne olabileceğine karar vermelidir, yaz olgunluğuna daha önce ulaşan çiçekli tuzak mı, yoksa altındaki meyve mi. 39. yeterlilik ve dinginlik tao adı verilen prensipten; gökyüzü, yeryüzü ve yaratıcılık tektir, gökyüzü berrak, yeryüzü sağlamdır, ve iç(sel) dünyanın ruhu tamdır. toprağın hükümdarı bütün olduğunda, ülke de güçlüdür, canlı ve iyidir, ve insanlar yeterlidir dünyevi ihtiyaçlarını karşılamakta. gündüz zamanı gökyüzü karanlık olduğunda ve gece gibi kapandığında, ülke ve onun insanları muhakkak ki çok acı çekeceklerdir. dünyayı dolduran çiğin sağlamlığı ona onun yaşamını veriri; iç(sel) dünyanın enerjisi onun gücünün eksilmesini engeller; onun doluluğu kurumasını engeller. tüm şeylerin gelişmesi onların ölümünü engeller. liderin işleri nüfusun refahını sağlamalıdır. bunun için denir ki; .."alçakgönüllülük köküdür ..büyük asaletin; ..alçak, bir temel oluşturur ..büyük için; ..ve prensler kendilerinin ..değerinin az olduğunu düşünürler." bundan dolayı her biri tevazuya güvenir; çok fazla başarı sahibi olmanın bir avantajı yoktur, yeşim çanlar gibi yüksek sesler çıkarmayın, ne de taş ziller gibi takırdamayın. .. 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2012 .. 40. varlık ile yokluk doğanın işleyişi döngüseldir ve geri dönüşlüdür. doğanın yolu teslimiyettir çünkü kendini teslim etmek olmak demektir. her nesne varlıktan gelir varlık ise yokluktan gelir. 41. benzerlik ve farklılık tao'yu dinlemede, arif olan öğrencinin işi çalışkanlıktır; vasat öğrenci hatırına geldikçe bu çalışkanlığa katılır; akılsızınki ise bunlara gülmektir. ama aklımızdan çıkarmayalım ki ani kahkahalar olmazsa, o iş doğal olmaz. o yüzden derler ki: "an olur aydınlık bile göze karanlık görünür; ilerleme göze gerileme görünür; kolaylık göze zorluk görünür, ve değer de göze boş, yetersiz, güçsüz görünür; an olur pak olan göze kirli görünür; ve hatta gerçek göze yalan görünür, ve karenin köşeleri varmış görünür; büyük itibar fayda etmez olur, en tiz nota işitilemez olur; biçimli göze biçimsiz görünür, ve doğanın yolu insanın görüş alanından çıkmış olur". işte bu anlarda dahi, her şeyin gereğinin yapılabileceğinden, umudunu kesmez doğa. 42. tao'nun dönüşümleri tao, adından önce de vardı, ki adından zıtları türeyip, üç kısma ayrıldı ve sonra da pek çok isme. bunlar birbiriyle kavuşurlar, kendi içlerinde uyuşurlar, ve böylece bir olmakla insanın iç dünyasını oluştururlar. hiç kimse başkasının gözüne değersiz görünmek istemez, ancak bilge önder kendini öyle tarif eder çünkü bilir ki kişi yenilerek yenebilir ve yenerek yenilebilir, ve bilir ki şiddet yanlısı kişi asla eceliyle ölmez. 43. tao'yla bir oluş sertin üstesinden ancak ona boyun eğip sulhe getirerek yumuşak gelir. içine hiçbir nesne girmeyen boşluğun olmadığı yerlerde bile. işte bunlar ile anlaşılır doğanın yolunun değeri. arif olan eksiksiz anlar sözsüz öğretinin de olabileceğini ve eylemlerin kendini geliştirmeyi istemeden yapılması gerektiğini. 44. yeterlilik kanaatkar kişi bilir kendinin şöhretten bile değerli olduğunu, ve böylelikle alçakgönüllü kalır. kendinden çok servetine bağlı olan kişi ise çok daha fazla zarar eder. durmasını bilen belki kaybeder, ama selamette kalır. 45. değişimler geçmişe bakınca, kendi zamanında kusursuz görünen başarılar, noksan ve bozuk görünebilir ama bu demek değildir ki o başarıların faydası sürmedi. bir zaman dolu görünen sonradan boş görünebilir yine de henüz tükenmemiştir. bir defasında doğru görünen bir dahakinde eğri görünebilir; zeka aptallık görünebilir, güzel söz söyleyiş patavatsızlık görünebilir; hareket soğuğu alt edebilir, durağanlık da sıcağı, ama hareketteki durağanlık tao'nun yoludur. 46. arzuyu ve hırsı yumuşatmak doğanın yolune dikkat edildiğinde, tüm şeyler kendi fonksiyonlarına uygun hareket ederler; atlar arabaları çeker ve sabanın önünden giderler. fakat doğanın yoluna dikkat edilmediğinde atlar çarpışma ve savaş için yetiştirilirler. arzu ve istek hoşnutsuzluğa sebep olur iken yeterliliği bilen kişi ihtiyacına daha kolay sahip olur. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2012 .. 47. uzakları keşfetmek tao seyahat etmeden de bilinip gözlenebilir; göklerde olan biten de pencereden bakmadan görülebilir. ne kadar* uzağa gidilirse o kadar* az olur bilinen. ondandır bilge kişinin bakmadan her şeyi görmesi, ve kendini geliştirme kaygısı olmadan çalışarak, tao'nun bütünlüğünü keşfetmesi. 48. bilgiyi unutmak bilgiyi izlerken eldekilere her gün yenisi eklenir. ama tao'nun yolunu izlerken, eldekiler azalır; daha az çabalanır, ta ki çabalama kalmasın. gayret dizginlenmezse hiç bir iş yarım kalmaz; doğa'nın yolu değişim tasarlayarak değil nesneleri kendi gidişine bırakarak hüküm sürer. 49. duyumsamanın erdemi bilge kişi kendine önem vermez, ama başkalarının ihtiyaçlarını duyumsar. erdemin büyük bağlılık gerektirdiğini ve kendinin buna sahip olup herkese karşı iyi olduğunu bilerek; başkaları ne yaparsa yapsın, bilge onların ihtiyaçlarına göre davranır. o alçakgönüllü ve utangaçtır, böylelikle diğerlerinin kafasını karıştırır. onlar ki onu onu çocukmuş gibi görürler, bazı zaman onun sözlerine kulak verirler. 50. hayata bicilen paha insanlara bakarken gorebiliriz belki dogum ve olumun icice oldugunu uzamda, ucte biri hayati izler, ucte biri olumu, ve oylece dogumdan olume naklolanlar da gorduklerimizin ucte biri. tao’nun yolunu takip eden, azgin hayvanlardan korkmadan yol alir, kavga gurultuden ise etkilenmez, cunku direnis gostermez. evren bu dunyanin merkezidir, dolayisiyla tao’nun icinde yasayanin ic dunyasinda yoktur hicbir yer olumun girebilecegi. 51. tao'nun gıdası tüm maddiyat mutlak olan ilkeden ortaya çıkar; o ilke ki doğanın yoludur. her canlıyı var oluş oluşturur, ve çevresi şekillendirir, erdemle güzelce beslenirse büyür; yokluktan varlığa doğru. doğadaki her şey tao'yu sayar, onun erdemine itibar eder, yine de tao'nun beklentisi yoktur, itibar ya da saygıdan yana. doğanın yolunun erdemi herşeyin ondan doğmuş olmasında; herşeyi onun besleyip onun rahat ettirmesindedir; onları zarardan esirgeyerek, geliştirir korur ve onlara özen gösterir. tao yaratır ama saygınlık istemez, ve yol gösterir ama karışmaz. 52. öze dönmek tao'nun erdemi kendi doğal yolunu yönetir. nitekim, her kim onunla bir olursa, yaşayan her şeyle bir, ölüm korkusundan da arık olur. böbürlenmek ve oraya buraya koşuşturmak, huzur dolu yaşamın zevkini yok eder. yaşamın arzusunun olmadığını bilen için, arzu sahibi olmayıp böbürlenmeyi gereksinmeyen için yaşam çok daha tatminkardır. önemsiz ve küçüğü görmeyi öğren, bilgelikle yetiş ve iç dünyanı geliştir, ki onda gerileme olmaz, savaşmaya çalışma ki, zarardan korunasın. 53. kanıt nefsin tao'yu bırakmak istediğinde, onu aklından çıkar, tao'ya devam et. mahkemeler süsle dolduğunda, tarlalar yabani otla dolar, tahıl ambarları ise boşalır. ne yanında kılıç taşımak, ne çok süslenmek, ne de tok iken hala yiyip içmek doğanın yoludur. kullanabileceğinden çoğuna sahip olan kimse onu iyi kullanabilecek olanı ondan mahrum etmektedir. 54. iç dünyayı işlemek kökü sıkı olan, kolayca yerden sökülmez; tıpkı sıkıca kavrananın, elden kolayca kaymaması gibi. eğer kişi onu içinde işlerse, tao'nun erdemi gerçek olur; ailece sevilirse yayılır; tüm köyde sevilirse büyür; ve bir ulus severse, bereketli olur. evrensel olarak gerçek olduğunda, erdem tüm insanlarda olur. her nesne tao nazarında birer küçük evrendir; dünya kainatın küçük evreni, ulus dünyanın küçük evreni, köy ulusun küçük evreni; aile köyün küçük evreni, ve bedeni kişinin ailesinin küçük evrenidir; tek bir hücresinden galaksiye kadar. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2012 .. 55. gizemli erdem erdemli kişi yeni doğmuş bir çocuk gibidir, doğanın yolunda olup tao'nun yolundan dem vuranların yapacağı saldırılar ona dokunmaz. yeni doğmuş çocuğun kemikleri yumuşaktır, kasları bükülgendir ama kavrayışı sağlamdır; yaratıcılık ve yenilikçilikten doğduğunu bilmese de o bir bütündür. doğanın yolu çocuğun içindedir, onun için tüm gün bağırsa bile, ne sesi kısılır ne boğazı kurur. kalıcılıktan uyum doğar, uyumdan da aydınlanma. oradan oraya koşuşturmak bilgece değildir. soluğu tutmak bedeni gerer; çok enerji sarf ederse kişi tükenir, çünkü bu doğal olan yol değildir. tao'ya ters düşen doğal yıllarını yaşamaz. 56. erdemli pasiflik doğal yolu bilenlerin böbürlenmeye ihtiyacı yoktur, sadece çok az bilenler sıkça duyulurken; (böylece) bilge kişi çok az söyler, o da eğer bir şey söylerse. bir uyarıcı talep etmediğinden keskinliğini iyi yumaşatır, karmaşığı basite indirger, pırıltısını sönük görünecek şekilde saklar; tozu yatıştırır, tüm doğal şeylerle birlik halinde iken. aydınlanmaya* ulaşmış kişi (bunu yapmak için çabalamadan) arkadaş edinmekle ilgilenmez, ne de düşman kazanmakla; iy ya da kötü ile, övgü ya da suçlama ile. bu tür bir tarafsızlık insanın en üst halidir. 57. sadeleştirme insanlar doğal adalet ile yönetilmeli, ve savaş açılacaksa strateji ve taktikler kullanılmalıdır. kendini bilmek için, kişi kurnazca hareket etmemelidir. yasa ve yasakların sayısı ne kadar çoksa, orada yaşayan insanlar o derece yoksuldur. çarpışme ve savaşta silahlar ne kadar keskinse, ülkeyi kuşatan sorunlar o derece büyüktür. insanlar ne kadar kurnazca yönetilirlerse o kadar tuhaf şeyler olur ülkede. kurallar ve düzenlemeler ne kadar sertse, hırsızlık yapacakların sayısı o kadar yüksek olur. bu sebeple bilge kişi çabalamaz reform yapacağım diye, ama insanlara zihnin barışını öğretir, hayatlarından zevk almalarını sağlamak için. ihtirasları olmadığından o ne yaparsa doğaldır. kendine yeterlilik öğrettiğinden onu takip eden insanlar güzel ve sade bir hayata dönerler. 58. koşullara göre dönüşümler yöneticinin eli hafif olduğunda, insanlar didinmez, fakat ülke katı yönetildiği zaman, insanlar hilekarlıkla büyür. bilge kişinin hareketleri keskindir, ama hiç bir zaman kesici değildir, sivridirler ama hiç bir zaman delici değil, doğrudandırlar ama zorlamasız, ve kontrolsuz değildirler, parlaktırlar ama kör etmezler. budur bilge kişinin eylemi, çünkü o bilir ki nerede mutluluk varsa, orada sefalet ve ızdırap da vardır; nerede bulunursa dürüstlük, orada sahtekarlık için fırsat vardır, ve insanlar aldatılabilirler. bilge kişi bilir ki hiç kimse önceden söyleyemez şu an geleceğin ne sakladığını. 59. tao'yu korumak kendini ilerletme kaygısı yerine kendine hakim olma kaygısıyla hareket ederek önderlik etmek ve içtenlikle başkalarıyla ilgilenmek mümkündür. bu, erdemle hareket ederek ve eksik bir iş bırakmayarak olur. kökü açık görüşlüğe dayanan erdemli ve sağlam bir temel iyi önderliğin ve hem uzun hem de güçlü yaşamanın ön şartıdır. erdemi sınır bilmeyen kişi önderliğe en uygun olandır. tıpkı kabuk, ağacını koruduğu gibi dalınçı hayatında uygulaması sayesinde onun kökleri derinde, ve hayatı korumadadır. 60. yönetmek bir ülkeyi yönetmek için en küçük balığı kızartırmışçasına itinayla hareket etmek gerekir. eğer eylemler doğal yoldan yaklaşır ve gerçekleşirse kötülüğün gücü azalır, böylelikle hem yöneten hem yönetilen eşit derecede korunur. birinin erdemi öbürünü tazeleyeceğinden birbirleri için zararlı şeyler düşünmeyeceklerdir. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2012 .. 61. alçakgönüllük tıpkı zengin ve bayındır toprak gibi büyük bir ülke de kabul edici ve sakindir. incelik sahibi kişi sakinliği ve ona yöneleni kabul etmesi sayesinde güçlünün üstesinden gelir. bir ülke başka bir ülkeyi diğer ülkeye yol vererek yenebilir; küçük bir ülke büyüğe teslim olup silahsızken bile onu yenebilir. yenenin muradı teslimiyet olmalı; ancak teslimiyetle karşı tarafın üstesinden gelinir. bayındır bir ulus kaynaklarını tam olarak kullanmak için daha kalabalık olmaya ihtiyaç duyabilirken böylesi doğal serveti olmayan ülke halkının gereksinimlerini karşılamaya ihtiyaç duyabilir. birlik içinde hareket ederek her ikisi de ihtiyaçlarına kavuşabilir. 62. hazineyi paylaşmak her şeyin kaynağı tao'dadır. o iyi için bir hazine muhtaçlar için bir sığınaktır. ünvanı övgüyle satın almak mümkünse de saygınlık iyi iş başararak kazanılır. tao'yu bulmamış diye hiç kimseden umudu kesmemek gerekir. armağanlar gönderilen kutlu günlerde kısrak ya da elmas yerine tao'nun öğretisini gönderin. doğanın yolunu ilk keşfettiğimizde biz, kabahatlerimizin geçmişte yani ait oldukları yerde kaldıklarını öğrendiğimiz için mutlu bir hazine bulduğumuzun farkına vardığımız için ise çok mutluyuz. 63. başlamak ve tamamlamak tasarlamadan hareket et; doğal bir şekilde çalış ve tatsızın tadını al; küçüğü büyüt; azı çok kıl ve acıyı itinayla ödüllendir. karmaşıktaki basiti ara ve küçük nesnelerde büyüklüğe er. zor işlerin bile kolaylıkla yapılması ve büyük eylemlerin küçük işlerden oluşması doğanın yoludur. bilge kişi büyüklüğe küçük işler misliyle katlanınca erer. kolayca verilen sözler en kolayca dönülenlerdir ve yeterince itinalı hareket etmemek ardından felaket gelmesine yol açar. bilge kişi sorunlarla ortaya çıktıkları gibi yüzleşir, bu sayede sorunlar ona sıkıntı olmaz. 64. gizemden ayrılmamak sorunlar ortaya çıkmadan önce kabul edilip ele alınırsa daha başlamadan kargaşanın önüne geçilebilir, o sayede huzur korunabilir. kırılganı incitmek kolaydır, küçüğü saçmak da. koca ağaçlar en küçük budaklardan biter; sekili bir bahçe bir küp topraktan çıkar, ve uçsuz bucaksız yolculuklar ilk adımı atmakla başlar. yapacaklarını kafasında kuran, kendi amacını yok eder; bir şeye sarılan, onu yitirmeye mahkumdur. bilge kişi kafasında yenmeyi kurmaz ki yenilsin, bir şeye sarılmaz ki yitirsin. bitirmek üzereyken bozgun kolaydır, onun için sadece başlangıçta değil, sonuna kadar itinayı elden bırakma. bilge kişi fikirlere sarılmanın değil arzularında özgür olmanın peşindedir. bilge kişi kaybolanları geri getirir ve tao'yu bulmalarına yardım eder. 65. erdemli yönetim zorla öğretmenin tao'ya ters olduğunu bildikleri için ilk bilgeler tao'nun yolunu öğretmeyi tasarlamadılar. devletin önünde iki yol vardır. ilki saman altından su yürüten kurnaz olup halkı aldatmayı tasarlamaktır. böyle yönetilirse, halk kurnazlaşır, ve yöneteni aldatmayı tasarlar. ülkeyi yönetmenin ikinci yolu, öyle içten pazarlıklı olmadan yönetmektir. erdemle yönetildikleri için böyle yönetilenler gerçekten mutlu olur, erdemli yönetim herkese karşı adildir ve böylece birliği sağlar. 66. arkadan önderlik etmek ırmağın ve akıntının hakimi denizdir, çünkü hepsinden alçaktadır. öğretmenin öğrencilerine yol göstermesinin en iyi yolu önde gitmelerine izin vermektir. yöneten bir bilge olduğunda halk baskı hissetmez; kendilerini iyi yöneteni destekler ve ondan hiç bıkmazlar. kendisine rakip çıkacak diye korkan kimsenin rekabetine karşı koyamaz. 67. üç kıymetli özellik doğanın yolundan gidenler üç özellikleriyle başkalarından ayrılırlar: çok merhametlidirler, çok tutumludurlar ve kimseyle yarışmayacak kadar yiğittirler. yiğitlikten merhamet doğar; tutumluluktan ise cömertlik; alçakgönüllülük arkadan önderlik etme isteği doğurur. merhametten uzak durup sadece kahramanlığı övmek, tutumlu olmayıp bencillik etmek hastaların işidir. alçakgönüllülük bilmeyip hep birinci olmaya çalışanlar hastadır. gerçek kahramanlık ve çok güçlü savunma sadece merhamet sahiplerinde görülebilir. insanlığı koruyup esirgemenin yolu merhametten geçer çünkü yaradan yenilgi yüzü göstermeyeceklerini merhamet silahıyla donatır. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 27 Temmuz , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 27 Temmuz , 2012 .. 68. ihtirassızlık yararlı bir savaşçı ne hiç yoktan kızgınlıkla ne de öldürme arzusuyla hareket eder. yenen kinci olmamalıdır. efendilik tevazu ister. eğer barış ve birlik diliyorsak hasımlarımıza yaklaşımımız üstünlük arzusundan arınmış olmalı ve çekişme olmadan uygulanmalıdır. 69. gizemli tao'nun kullanılışı tartışmalar kavgacılık yapmak yerine beklemeyi bilerek, üstüne gitmek yerine geri çekilerek kazanılabilir. büyük savaşlar kıpırdadığını belli etmeden ve gizlediği gücünü koruyarak hareket etmek, saldırmadan ele geçirmek silahtan başka şeyler kuşanmak sayesinde kazanılabilir. savaştıklarını küçük görme çünkü bu, en değerli varlığını yitirmene yol açabilir. zayıf olan bunu unutmadan savaşırsa her şeye rağmen kazanabilir. 70. gizli kimlik bilge kişinin söylediği sözler basit, yaptığı işler kolay da olsa kendine bilge diyenlerin söz ve işleri arasında azınlık kalır. bilgenin yolunu bulmak sıradan insan için zordur çünkü bilgenin sözleri ezeli geçmişten gelir yaptıkları ise doğal işlerdir. bilge'nin yolunu bulanlar az ve seyrektir ama bilgeye dürüstlükle davrananları bilge ve tao ödüllendirir. o kişi bilgenin şık görünmediğini güzel değil kaba giysiler giydiğini bilir. bilgenin beklentisi insanların onun yolunu anlaması değildir çünkü bilgenin mücevheri kalbinde saklıdır. 71. hasta olmamak bilgisizliğini bilmek kişiliğin gücünü gösterir ama bilgeliği bilmemek güçsüzlüğe delalettir. hastalık hastası olmak da sağlığa alamettir. onun içindir ki bilge kişi giderek hastalık hastası olur ta ki hastalık hastası olmak onu hasta etsin, işte o zaman hastalıktan kurtulur. 72. kendini sevmek bilge kişi huşu ve isabetle hareket eder. başkaların evine çatkapı gidip onları rahatsız etmez, istenmedikçe bir işe karışmaz, meğerki başkalarına zarar versinler. işte o zaman bilgeye başvurulur. bilge kendini bilse de belli etmez; kendine saygısı vardır ama kibri yoktur çünkü o, gereksinmediği şeye sahip olmama yeteneği geliştirmiştir. 73. yeterlikle hareket etmek tutkulu bir kahraman ya öldürür ya öldürülür ama hem cesur hem de sakin bir insan kendi canını da başkalarınınkini de koruyabilir. bir canı korumanın neden yeğ olduğunu hiç kimse kesin bir şekilde söyleyemez. erdemin yolu gayretkeşlik tasarlamadan hareket etmektir, ki tasarlamadığı halde üstün gelir. erdemin yolu nadir konuşur ve asla soru sormaz ancak soru sorulmadan yanıt olarak verilir. onun her ihtiyacı tamam edilir ve o hep kolay gelir çünkü bu yol insanın anlayamayacağı kendi planını takip eder. o ağını hem derin hem de geniş örer ve geniş aralıklı olduğu halde, geçen herşey ona takılır. 74. tao'yu yerinden etmek insanlar ölümden korkmaz olursa ölüm tehdidinden de korkmaz olur. ülkede erken ölüm yaygınlaşırsa, ve ölüm ceza olarak dağıtılırsa insanları kanunu çiğnemekten korkmaz olur. böylesi bir ülkedeki cellat olmak tahtayı kesmeye çalışırken kendi elini kesen beceriksiz bir marangoz olmaya benzer. .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.