Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

RUHSAL MESAJLAR..


Önerilen İletiler

..

 

MAVİ ÜLKE- 1

 

Nisan 1912'de Titanik, okyanusun sularına

gömüldüğü zaman öte âleme geçen W.T Stead

bu faciaden 15 gün sonra, Amerika'nın bilinen

medyomlarından Etta Wriedt aracılığı ile, kızıyla

irtibata geçti. Bu bağlantı çok uzun zaman devam

etti. Öte âlem ile bir çok bilgiler alındı.

 

O tarihte bu tebliğler, Nasb's Magazine'de

yayımlanmıştır.

 

Türkiye'de bu bilgiler MTİA tarafından 1984

yılında küçük bir kitap halinde sunuldu.

 

İzinsiz olarak tamamen iktibas edilmesi yasak

olduğu için zaman zaman tebliğlerden pasajlar

aktaracağım.

 

***

 

Çarpışma halindeki geminin görünüşü hiç de hoş

bir manzara değildi. İsteksiz olarak vücutlarıyla

hamle yapan zavallı insanlar için her şey boştu.

Durum yürekler acısıydı. Böylece herkes toplanıncaya,

herkes hazır oluncaya kadar bekledik ve..

.."başka bir diyara" göçtük.

 

Bu garip bir yolculuktu. Tahmin ettiğimden de daha

garipti. Trafik sür'atinde dikey olarak havaya

yükseliyor gibi idik. Büyük bir platformdaymışız gibi

tümümüz hareket halindeydik, bu platformdan dev

kuvveti ve sür'atiyle havaya fırladık, ama emniyetsizlik

duygusu söz konusu bile değildi, hepimiz bir düzen

içindeydik.

 

Yolculuğumuzun ne kadar devam ettiğini ve dünyadan

ne kadar uzakta olduğumuzu bilmiyordum ki bir yere

ulaştık. Bu varış çok mübarekti; tıpkı Hindistan

semalarında yürüyor gibiydim, burada her yer parlak

ve güzeldi.

 

Kendimize gelmiş, kendimizle gurur duyuyorduk.

Her taraf ışıl ışıl nur gibi parlıyordu.

Her şey dünyadaki gibi fiziksel ve maddeseldi.

 

Dünyevî yaşantımızda sevdiğimiz bir çok eski arkadaş

ve akrabalar bizi karşılıyordu. Bu talihsiz gemiden bir

bütün olarak gelen bizler, ayrılıyorduk; her birimiz

uzun bir yolculuk yapan arkadaşlık grubundan

olmamıza rağmen tekrar birer serbest kişiler haline

dönüştük.

...

 

Bu yaşantım sanki eskisinin devamı, hiç kopukluk

olmamış gibi ancak böyle olduğundan hiç te emin

değilim.

 

Kendimi iki arkadaşımla birlikte buldum. Bunlardan

biri babamdı. Bana yardım etmek için benimle gelmişti

ve genellikle bana, etrafı tanıtıyordu.

 

Ölüme dönüşü kabul ettikten sonra, meş'um

tecrübemiz yok olmuştu. İçimizde bedbaht yoktu

diyemem, bir çoğu bedbahttı, çünkü onlar;

"iki dünyanın yakınlığını anlamamışlardı."

 

Ancak imkânlarının ne olduğunu bilenler için

"eve haber iletmeden bu yeni ülkeden bir parça

zevk alalım" hissi hakimdi.

 

Söyliyeceklerimin, bu konuya eğilmemiş kişiler

üzerinde gülünç bir tesir bırakacağını biliyorum,

yine de buna aldırış etmeyeceğim.

Tebessüm edecek bir şey bulacakları için memnunum,

bu onlar üzerinde bir intiba uyandıracak fakat onların

göçüş vakti geldiğinde, bahsini edeceğim şartlar içinde

kendilerini o zaman tanımış olacaklar.

 

Bu tür şüpheciliğe ben yalnızca,

"Pekalâ arkadaşım sen gücenme,"

demekle yetiniyorum.

 

Aklıma acayip bir şey geldi.

Evvelce giyindiğim gibi aynen giyinmiştim, elbiselerimi

beraber getirdiğim için bu bana biraz tuhaf gelmişti!

 

Babam da bildim bileli ne giyiyorsa onları giyiyordu;

her şey, herkes yeryüzündeki gibi görünüyordu.

 

Beni etkileyen diğer bir şey de ülkenin genellikle

renkli oluşuydu. Ve hakim olan renk şüphesiz olarak

maviydi, hafif gölgeli mavi..

Bütün insanların, evlerin v.s.' lerin mavi olduğunu

söylemiyorum ancak genel intıba MAVİ BİR ÜLKE idi.

 

konu devam edecek..

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

MAVİ ÜLKE- 2

 

Babama mavilikten bahsettim;

"görünüşe göre öyledir," diye tasdik etti.

Işıklarda hakim renk mavi idi.

Zihnin dinlenmesi için gerçekten burası

şahane bir yerdi.

Belki bazıları "deli saçması diyebilir,"

Yeryüzünde şu veya bu şekilde, özellikle

hastalık için iyi gelen yerler yok mudur?

Sağ duyunuzu kullanın.

 

Ölümden sonra ilk adım çok küçük olacaktır.

İnsanlıktan mükemmel bir dindarlığa gitmiyorsunuz!

Durum hiç te böyle değil;

Tümü gelişmeye ve yeniliğe yönelik insanlarla

ve ülkelerle oluyor.

 

Yarınki dünyanız,

bugünkü dünyanızın tamamlayıcısıdır.

 

Bu ülkede garip bir toplumduk;

her renk ve durumda, her ırk ve büyüklükte

insanlar vardı.

Tümü serbestçe birlikte gitti.

Fekat herbiri yalnızca kendinden sorumlu.

Yeryüzündeki kötü bir şey, burası için gerekli

bir şey oluyor, her ikisi de gerek toplum ve gerekse

bireysel olarak iyi.

Bu ülkede bunlarsız gelişme ve buluş olmuyor.

 

Bunun sonucu olarak, bu insanlar arasında genel

bir barış vardı;

bu barış kendi kendine merkezleşmedikçe

oluşamıyordu.

Kimse kimseye bakmıyordu, herkes kendini temsil

ediyor ve başkalarından hemen hemen habersizdi.

 

..bulunduğumuz yerde deniz vardı, arkadaşlarla

birlikte sahile yürüyüşe çıktık.

Burası huzur dolu sevimli bir yerdi.

Sağınızda dev yapılı binalar vardı, sol tarafınız

denizdi.

Her taraf nur gibi parlak ve mavi atmosfer yine

hissediliyordu.

..

 

Yeryüzü bir yere sıkıştırılmak istendiği takdirde

dünyanın neye benzeyebileceğini düşünürseniz

diyelim ki bütün halkıyla, bütün iklimi, bütün

manzarası, bütün binaları ve hayvanlar ile

İngiltere büyüklüğünde olsun.

Buna göre her halde bu yer hakkında bir fikre

varabilirsiniz.

Bu gerçek dışı bir rüya gibi oluyor, ancak bana

itimat ediniz ki bu yalnızca yabancı bir memlekette

bulunuyormuşsunuz gibi çok enteresandı.

 

Derinliklerine inmeden bu yeni ülkenin tarifini

yapmak istiyorum.

 

Üzerinde büyük bir kubbesi bulunan daire şeklindeki

büyük bir binaya vardık.

Genel görünüşünde ayaklar üzerine oturtulmuş bir

kubbe, yani büyük kolonla takviye edilmiş büyük bir

kubbe daire şeklinde, fakat çok büyük, bunun iç kısmında

tatlı bir mavilik vardı.

Fantazi bir yapıt hali yoktu, sadece güzel bir bina idi.

Yeryüzündeyken böyle peri hikâyesi gibi bir şey

düşünemezsiniz.

Hâkim renk yine mavi idi, bu bana bir enerji hissi veriyordu

ve derhal yazmak istiyordum.

Bu anda bir şair olmak ve kendimi kalemimle ifade etmek

isterdim.

 

Burada bir müddet kaldık.

Dünyada bulunmayıp burada bulunan şeyler dikkatimi

çekmiyordu.

Yemek ve içmek gibi ihtiyaçlar görünmüyordu.

Hemen oracıkta oluveriyordu, azar azar yiyorduk ve

bu ihtiyaçtan fazla bir itiyattı.

Bu atmosferden kendimize enerji ve güç çekiyorduk.

Ben bunu renk ve havaya hamlediyordum..

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

45258.jpg

 

MAVİ ÜLKE- 3

 

Buradaki şartlar dünyevi şartlara yakındı, yapı itibariyle

de yeryüzündekilere benzer bir görünümü vardı.

Aynî ve değişik gayelerde kullanılan diğer binalar vardı.

(Her birinden fazla sayıda)

 

Bu yapıtlar tam olarak birbirine benzemiyordu,

dış görünüş itibariyle büyük değişiklikler arzediyordu.

Yüksek ve büyük binalar daha ziyade müze ve galeri

veya büyük otellere benziyor.

Fakat fantezi değil, özelliksiz.

 

Burası için her şey temin edilmişe benziyor.

Bu ülkedeki başlıca iş, dünyevi bağlantılarından ayrılma

üzüntüsü ve kederinden kurtulmaktır.

Bundan dolayı, burada ruhlara dünyadaki en neşeli anlarını

geçici olarak duymaları için izin verilir.

Burada güçlenmek için, teşvik için her türlü gösteri oyunu

bulunmaktadır.

İnsanın yeryüzüne has ne ilgisi olursa olsun onu burada

izleyebilmekte ve onlardan faydalanabilmektedir.

Burada her türlü fikir ve her türlü fiziksel zevkler tatmin

olabilmektedir, çünkü buraya yeni göç eden ruh, kendini

buraya göre hazırlamak zorundadır.

 

Her türlü atletizm, müzik ve kitap okumak için tahsis

olunan yerler bulunmaktadır.

Ata binebilir, denizde yüzebilirsiniz.

Ölüm söz konusu değildir, sadece yapmacık bir özelliği

vardır.

Tüm bu imkânlardan istifade edilecek fakat bir süre sonra

ilgi azalacak, otomatik olarak başka şeylere yönelmeler

olacaktır.

Tamamen terk değil, daha seyrek olarak devam edecektir.

 

Diğer yandan, meselâ, zamanını müzikle geçiren bir kimse

müziğe olan ilgi ve yeteneğinin tedricen arttığını görecektir,

çünkü müzik bu ülkenin malıdır.

Kitap okumayı sevenler yeni buldukları geniş imkânlarla

 

kendilerini mükemmelen tatmin etmiş olacaklardır.

Burada bilgi sınırsızdır, paha biçilmez eserler mevcuttur.

 

Yeryüzündeki tek amacı işini başarıya ulaştırmak olan iş

adamları burada bu imkânları bulabileceklerdir.

Bu gibi kimseler şirketlerle temas kurarak dünyada iken

tahayyül ettikleri şeyleri burada gerçekleştirebileceklerdir.

Bütün bunların bu şekilde olmasının yalnızca bir nedeni var.

Herkeze istenen imkânları sağlamak.

 

Buraya ulaşım ekseriya üzüntülü olduğundan, üzüntü de

başarısızlıkla sonuçlandığından, insanlar arzu etmedikçe

hiçbir şey zorla empoze edilmemektedir.

Burada zorla gelişme yoktur.

Bu yöntem kimseye uygulanmaz.

Böylece yaradılış projesi veya planına göre Yüce Tanrı

herkesin yeryüzündeki ana ilgi ve isteklerini tertip ederek,

teçhiz etmiştir.

Herkes özlem duyduğu şeylere kavuşur.

Doyma haline gelir.

Böylece gelişimine devam eder.

Bir kimse ilgi duyduğu bir şeyden diğerine geçebilir.

(yeryüzünde buna zihin işi deniliyor.)

Kafa işi kategorisine dahil ilgi ve hevesler burada devam

ederek büyür ve aynı düzeyde gelişme gösterir..

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

MAVİ ÜLKE- 4

 

Bu Mavi Ada'da herkes arkada bıraktığı eviyle, olaylarla

temas halindedir.

Evvela, yapılan herhangi bir şey olmamakla beraber

bilahare yardımcı ve rahatlatıcı olan herşey saflaştırma

safhasından geçer.

Evvela, geride bırakılan yaşantı ile yakinen temas etmek

mümkündür, fekat bir müddet sonra, yeryüzüne olan bu

yakınlığa karşı bir tepki baş gösterir, bu tepki yeryüzünün

bertaraf edilmesi işleminde kaybolduğu zaman, beden

içgüdüsü başlar.

Her iki halde de bu değişik bir seyir ve değişik bir zamanı

icab ettirirmektedir.

 

Bu Ülke, ve bu Ülke yapıtları, bunların kullanışı hakkında

böyle bilgi vermeye çalışırken, A yapıtı şu ve bu işler için,

B yapıtı şu ve bu işler için diye bir sıralama yapmadım;

ancak konuşma diliyle, ümid ederim bu Ülke ve bu Ülkenin

özellikleri hakkında genel bir bilgi verebildim ve durumu

açıklayabildim.

 

Yani belirli bir müddet sonra yeryzüne ait her şey bizi

artık terk ediyor.

Bu müddet şahsın ilgi ve istidadına göre uzun veya kısa

olabiliyor.

 

Bir atleti ele alalım: Bu atlet oynamayı, koşmayı, fiziki

gücünü ve adele egzersizlerini seven bir atlet.

Bu atlet bütün bunları burada da sevecek ve daha fazla

sevecek; çünkü onu burada daha zevkli ve yorgunluktan

ari, ve tam bir zevk içinde sevecek.

Fakat bir müddet sonra onun bütün bu takdir ve sevgisi

değişecek, severek yaptığı bu sporu artık sevmeyecek

anlamında değil, fekat sevdiği bu sporun daha değişik

bir şekliyle uğraşacak.

Bu öyle bir form ve şekil olacak ki, hareketler ile dolu

olup, bundan çok büyük bir haz duyacak, yani fiziki

işlerle hiç bir alakası olmayan bir türü ile uğraşacak.

 

Kafaca daha uyanık olacak ve uğraşıdan azami zihni

bir haz duyacaktır, bu uğraş veya etüdler ona bütün

usulleriyle, seyahat yoluyla sunulacaktır.

Her türlü hareket, yeryüzündeki hareketlerden tamıyla

farklıdır ve yeryüzünün bu eski atleti yeni çevresindeki

düzeye indiğinde buradaki hayatın eskisine nazaran

değişik olduğunu, fikren ilgisinin arttığını idrak edecektir.

Bu izahlar açık değil mi?

O halde bunu her tip şahsa aynı yöntemle uygulayabiliriz.

 

W.T.STEAD

Tebliğ Tarihi: 1849 - 1912

Ruh ve Madde Yayınları

Yarış Matbaası

İstanbul, 1984

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

MAVİ ÜLKE- 5

 

İÇSEL HAYAT:

 

Yeryüzündeki hayatımızda:

"şunu yapmayın, bunu yapmayın"

ile ilgili bir çok tartışma ve iddialar mevcuttur.

Günlük zevklerimizin bir çoğundan neye çekimser

kalalım, niçin dümdüz, yavan bir hayat yaşayalım?

 

İnsanlar kendi işlerini veya kendi mesleklerini engelliyor

ve tatlı dakikaların tadını çıkaramıyor, gerçi insanlar bu

düşünceyi açıkça doğrulayamıyor, fakat kendi kendilerine

doğrudur diyebiliyor.

 

Neden 'şu veya bu yapılmamalı' sözüne bir mana veremiyor.

Doğrusu şu veya bu işi biraz köstekler diye düşünür.

 

HEPSİ CEHALETTEN:

 

Bir neden vardır; bu neden, sağduyu yolu ile kolayca

bulunabilir.

Ben bunu: "Sonuca varma cesaretsizliği.."

diye vasıflandırıyorum.

 

Dünyevi hayat bozuluyor.

Yaradılış planının tümü büyük bir titizlikle hazırlanmış

olup ferdi gelişme ve ilerlemelere matuftur.

Yöntemler akıllıca vaz edilmiştir.

Herkes içgüdü ile bu yöntemlere ne zaman riayet ettiğini

ve ne zaman riayet etmediğini bilir.

Kendilerini ikaz eden polise ihtiyaçları yoktur.

Böyle bir hareketin yapılması gerektiğine kendi kendine

karar verebilir, aynı zamanda kendi şuuru ile bu hareketin

yönlere uygun olup olmadığını da idrak eder.

 

Yeryüzünde yaşayan hiçbir kimse kalkıp da

'ben gerçekten bahsetmiyorum'

demez.

 

Bunların çoğu doğru ve yanlış açısından nazar-ı dikkate

alınmıyor, ancak,

'Ben bundan istifade edebilir miyim?"

açısından değerlendiriliyor.

 

Yeryüzündeki herkes ayırım yapıyor.

Bu ayırımı hayatlarındaki iyi ve kötü ölçülere göre yapıyor

demiyorum, iyiyi ve kötüyü onlar namına içgüdüleri ayırım

yapıyor, bu elde olmayan bir şey, aksi iddia edilemez.

 

İşin kötü tarafı büyük bir çoğunluk kazanç ihtirası, sosyal

şöhret ve herhangi bir menfaat itiyadı baskısı altında yaptığı

hareketin mahiyetini nazar-ı itibara almadan menfaatini ön

plana alır ki çok yazık.

 

Dahası var, değerlendirmeyi müteakkib safhadan, yani başkası

yönünden bakıldığında, yürekler acısı..

 

Fakirin gelişmemiş bencilliği kendi sıkıntı ve üzüntüsünü

 

hazırlıyor ve yalnızca cehennem ateşinde yanmak değil

aynı zamanda kendi kendine zihisel işkence de yapıyor.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

MAVİ ÜLKE- 6

 

Materyalizasyon; Realizasyon:

 

İnsanın kendi veya ruhu zihnindedir.

Tamamen fiziki bir şekilde yoklandığında,

ilim adamlarının meşgul olduğu gibi,

insan vücudunun en fazla tampon* edilen

organı beyindir.

 

Beyin hakkında çok şeyler biliriz,

fakat tamamı hakkında asla.

 

Ruhun gövdesi ve aleti olarak bilinen beyinin

alıngan, karmaşık ve şaşırtıcı iş yapan bir özelliği

vardır.

Bütün hareketlerimizin üretim merkezi zihindir,

fakat her düşüncenin ve hareketin kaydedildiği

yerin zihin olduğunu pek bilmezsiniz.

 

Bir yerden bir şey satın alıp da bedelini derhal

ödemediğiniz zaman büyük iş-merkezinde

devam eden ayruıntılı iş planını bilmeyiz.

 

Biraz sonra gönderilecek hesap pusulası öncesi

kayıtları ve bunun birçok ellerden geçişini bilmeyiz;

hesabı ödedikten sonra hepsini unutursunuz,

fakat kayıt makinası unutmaz.

Beyin de böyledir, bir hareket veya düşünce,

özelliği ne olursa olsun devamlı olarak kaydedilir.

 

O halde şimdi beni dikkatle dinleyiniz:

 

Zihin ve bunun işi -düşünce- öyle bir kuvvettir ki

yeryüzündeki her şeyi yaratır ve idare eder.

O halde zihin fiziksel veya materyel olmaktan

ziyade ruhsaldır.

Bunu hepimiz biliriz.

Her yapıt inşa edilmeden önce zihinseldir,

tasavvuridir.

 

Düşünce kendini muhtelif tiplere bölmüştür.

Sizce pek önemsenmeyen gelecek yemek

öğününün düşüncesi vardır, yapıcı ve yıkıcı

düşünceler vardır.

Bunlar çok önemlidir.

Tamamen kişisel düşünceler vardır,

bu düşünceler bazen faydalı bazen de tersine,

zararlı olur.

Düşüncenin tüm önemli şekilleri yapıcı ve yıkıcıdır.

Diğerleri öğünlerimizle, giyeceklerimizle,

görünüşümüzle, sevdiğimiz bir şeyle ilgilidir.

Bu düşünceler yapıcı düşüncenin akışını engellemediği

sürece önemli sayılmaz.

Yapıcı düşünceler engellendiği takdirde,

yapıcı düşüncebnin karakteri değişerek,

yıkıcı bir hal alır.

Yıkıcı düşüncenin mataryel olarak şekillenmesi,

dünyanın en büyük ızdırap ve kaderinin tezahürüne

sebeb olur ve bu toplam olarak artar.

Bu artış, insanlık bir bütün veya fert olarak,

bu düşünceyi anlayıncaya kadar artmakta devam

eder ve böylece yapıcı düşüncenin bilinçte belirmesine

sebeb olur.

 

*Tampon: Cushion: Excellent Igo:

-Excellent Embed Govern Mental Organism System.

-Mükemmel Embed Zihin Yönetim Organizması;

-Organization.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

MAVİ ÜLKE- 7

 

 

Hayatın ilk safhasındaki insanların karşılaştıkları güçlükler daha

ziyade direkt olarak yanlış düşünüşten ileri gelmektedir.

İnsanların doğuştan itibaren muhtelif durumlara yerleştirildiğini

gayet iyi biliyorum. Bazılarının karamsarlığı ve güçlükleri ana

ve babalarından intikal etmiştir, bunların hayattaki yükü fazla

ve neşeleri daha iyi şartlarla doğanlara oranla daha azdır.

 

Bu farkları ve şartları kabul ettikten sonra bir adam düşünün

hayatı meşakkatle geçiyor, diğer birini düşünün hayatı rahat

olarak geçiyor. Aynı fikre göre güç şartlar altında büyüyen bir

adam bu şartların tesiriyle bir düşünce hengamesine itilerek

bu şartları benimser. Bu onun elinde değildir. Çünkü onun

mizacını değiştirecek herhangi bir atılım yoktur. Kendisine

yardımcı olacak materyali zaman zaman bulabilir fekat kafaca

pratikte yardımı pek az olarak bulacağından uzun yaşamını

dezavantajla sürdürmek zorundadır.

Çünki cahildir, anlayamaz ve bu şeyleri öğrenmek için fırsatlar

da eline pek geçmez. Düşüncesiyle işlerini kolaylaştıracağı

yerde güçleştirir.

Netice olarak işlerinin bir çoğunu göremez hale gelir.

 

Rahat bir şekilde yaşayan diğer adamın hiç üzüntüsü yoktur.

Tamamen aynı şeyleri yapar, fikren aynı yolda yürür, fakat bir

müddet sonra durgunluk başgösterir. Gerek zihni durgunluğu

olan ve gerekse dezavantajlı olan kimselerle aynı akıbete

uğrarlar ve her ikisi de ömrünün geri kalan kısmını pasif bir

düşünceye çeviremez.

 

Keskin zekalı insanlar kafalarını kullanarak materyel kazanır

ve yıkıcı düşüncelerini yapıcı düşüncelere dönüştürürler.

Bunlar sözü edilen diğer iki kişi gibi değildir yani negatif yöne

sapmazlar ve çok canlı, çok tetik ve pozitifdirler. Yıkıcı olan

düşüncelerini derhal yapıcı düşünce haline dönüştürebilirler.

Bir düşüncenin ne olursa olsun bu düşünce kafanıza girip ve

kafanızdan çıktıktığı vakit bir iş tamamlanmış olur. Fiziksel

davranışınız ile düşünceniz bu işi uyumlu olarak yapabilir

veya yapamaz. Buradaki davranışınızın size ne kazandırdığı

nokta-i nazarından önemi olmayabilir. Ancak bir defa bu fikir

icra safhasına getirildikten sonra siz aktif olarak bunu takip

edebilir veya etmeyebilirsiniz ve bunun tepkisini görür veya

görmeyebilirsiniz.

Burada binlerce saçma düşünceden bahsetmeyeceğim

fakat bütün bunlar insanın şahsiyet belirtilerini ortaya koyar.

 

Günlük bütün düşünceleri kontrol etmek imkansız bir şeydir

diyeceksiniz, evet ben de buna itiraz etmiyorum ancak bir

gerçeği kabul ettiğiniz takdirde ve ben ne dersem diyeyim,

zihni hareketlerinizi sıkı sıkıya kontrol edin.

Bu kontrol etmeye değer.

Bunu kabul etmek güç olabilir.

Çünki bu gerçekten herkes için deruni ve kişisel bir şeydir.

 

Yeryüzündeyken birbirinizin düşüncelerini bilemezsiniz.

İşte bundan dolayı bu bölüme "içsel hayat" başlığını verdim.

Bilgiyi tatbik ettiğiniz müddetçe, bize bu bilgiyi vermekle

yükümlü olan şahsa şükranlık duyarız.

 

Fakat bir bilgiyi işiten ve bilenler bu bilgiye göre hareket

etmedikleri takdirde, bir gün bundan dolayı ortaya çıkacak

başarısızlıktan dolayı bilgi veren kimseleri kınayacaklardır.

 

Bir kimsenin, başkalarının bildiği bir şeyden başarısızlığa

uğramasının çok acı olduğunu idrak etmesi gerekir.

 

Bu konu üzerinde ve iç dünyanızla başbaşa kalarak biraz

düşünmelisiniz..

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ruh-ve-madde-191x300.jpg

 

"İnsana şah damarından yakın, onu saran, çevreleyen,

toparlayan, yakîn olan, Allah'ın ilmidir; Zat'ı değil.

 

Şaşırmış olanlar ise, insana yakîn olan Allah'ın Zatı'dır

derler. Yaratıklar, Yaradan'ın varlığını gösteren birer

alâmetten ibarettir; isimlerinin büyüklüğünü bildiren

birer ayna gibidirler."

 

"Zan içinde olan kişilerin, 'Allah bende tecelli etti, bende

göründü.' şeklindeki hezeyanlarının esası şudur: Hangi

yolda gidiyorsa, o yolun bir tarafında başka bir dalgaya

yakalanıyor, tesir altına giriyor ve o tesirlerle etrafında

birtakım ışıklar, nurlar görüyor. 'Tamam, gördüm.' diyor.

Hiç bir şey gördüğü yok! Daha henüz yolun yarısına bile

gelememiş.

 

Buna karşılık gerçek sufîler de diyor ki: 'Allah' ta mahlûk

sıfatları yoktur ki, O'nda görülsün!' Ancak, Allah'ın beşerî

sıfatları varsa sende görülür, fakat böyle sıfatları yoksa

sende nasıl tecelli edebilir? Ve sen nasıl anlarsın bunu?

Yani, neyinle kavrayabilirsin? İster trans halinde, ister

vecd içerisinde, ne halde olursan ol, sen bir insansın ve

sıfatlardan anlarsın, bir şeyi bir şeye benzeterek, kıyas

yaparak anlarsın. Peki, o halde nasıl oldu anlayıverdin

Allah'ın sende tecelli ettiğini?

 

Sufîler şöyle diyor:

'Mekânı olmadığından yeri de yoktur;

yeri olmadığı için senin kalbinde de tecelli edemez.

Mahlûklara benzemeyeni, mahlûkların dışında aramak

gerekir.

Yeri olmayanı, madde-mekân dışında aramak gerekir.

İnsanın içinde de, dışında da görülen O değildir.'

 

Ergün Arıkdal

Ruh ve Madde

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

46548981_tn30_0.jpg

 

Ebu Zer rivayet ediyor; Allah razı olsun.

 

Peygamberimiz(sav) şöyle buyuruyorlar:

 

"Kıyamet gününde biri getirilir, küçük günahları kendisine

gösterilsin diye emir verilir. Büyük günahları ondan sak-

lanır. Ona, 'filân gün şu işi yaptın; filân zaman şöyle işle-

din' denir. O da bunları inkâr etmez, ikrar eder. Çünkü o

zat büyüklerden şefkatli biri idi. Büyük günahların gelme-

sini düşünür. Allah isteseydi o da gelirdi. Bunun üzerine

bir emir gelir, 'Bütün günahları sevaba çevrilsin" denir.

Bunu görünce o günahkâr adam, sevap almak arzusuyla;

'benim bir günahım daha vardı, onu burada göremiyorum'

der.

 

Ebu Zer, 'Peygamber Efendimiz bu son sözü söylerken

tebessüm etti, yan dişlerini gördüm' diyor.

Bundan sonra Peygamber efendimiz şu Âyet-i Krime'yi

okudu:

"İşte bunlar, kötülükleri, Allah tarafından iyiliğe çevrilmiş

olanlardır.'

 

Bu adamdaki şefkat hâli, yakîn/tam iman sırlarındandır.

Allah'ın sultanlık ilmi bu yoldan gelir. Allah, bu şefkat ve

iman ve irfan sahiplerinin kalbini kötülüklerden alıkoyar."

 

Bu Hadis-i Şerif'in derin manâsı vardır.

Hakkın büyük kereminden haber verir.

Bunu dil anlatamaz, ancak arifler irfan yoluyla anlarlar.

Bu hâlde ******ler yollarını şaşırır ve Allah'tan korkanların

korkusu artar. Hak yolda muvaffak olanlar bu duygunun

etkisi altında erişmiş olurlar.

 

Efendiler, eğer bir kimse ehl-i marifetin diliyle konuşmak

isterse, söz edebini bilmesi lâzım. İşin inceliklerini yalnız

ehline açması icab eder.

Bir Hak yolcusuna gücünden fazla vazife verilmez.

Ama ehlinden de söz esirgemek olmaz.

İrfan sahiplerine marifet diliyle konuşmak gerek.

Günahlarından sâf olanlara ve Hak tecelliye ermişlere de

öyle konuşmalı.

Muhabbet ehline sevgiden , aşktan; zâhidlere ise kendi

âlemlerinden lâf etmeli.

Bununla beraber her sınıf için ve her mertebe sahibi için

yerine göre konuşmalı ve akıllarına göre sözün özünü

söylemeli.

 

Allah-ü Tealâ Hazretleri, irfan sahiplerine her bir çeşitten

konuşma yollarını öğretmiştir. Hak, hakikat zuhur ettikçe

herşey yerini bulur.

 

İrfan sahibi, ilâhî tecelli karşısında şaşırmamalı; o anda

sözcüye gereken, işitenin, dinleyicinin aklına göre hitab

etmektir, aksi halde fitne çıkar. Çünkü insanlar işin dışı

ile olur, işin hakikatini bilmeyi terkederler. Asıl söylenen

sözün maksadını anlamak güçlüğüne katlanmazlar.

Ariflerin ince, düşündürücü, manâlı sözlerini değerlendir-

mek zahmetine katlanmazlar.

Onların sözleri lâhutîdir, işaretleri kudsîdir; her anlattıkları

ezelîdir.

Bu sebeble dinleyici için bir lâmba, sonsuz bir aydınlatıcı

olmalıdır. Ve her şeyi dış cephesiyle değil, biraz hâl diliyle

anlamaya çalışmalıdır.

Hâl dilinin, sözden daha çok anlaşıldığını söylerler.

Şunu da diyelim ki, hâlin asıl sahibini unutup, hâlle kalan,

hâl âlemine eremez ve Celâl sahibinden mahcub kalır.

 

Acaba arifin dehşetli hâlinden daha zoru olur mu?

Halinden konuşacak olsa, helâk olur.

Sussa içi yanar.

Kalbine bir şey gelse, dili tutulur.

Kalbi huzurdan ayrılsa, sözü çoğalır.

 

Zünnun:

"Hiç bir cemâat içinde gafletle konuşulamaz.

Bir şartla olur ki, kalb karanlığına razı olmakla" dedi.

"Bazıları, 'arifin sükûtu hikmet, sözü nimettir' dediler.

Bazıları ise şöyle diyor:

'Marifet sahipleri arasında irfandan dem vurmak,

marifete ermek sayılmaz'.

Bu böyle olunca, dünya ehli yanında konuşmak nasıl

olur?

İşte bu sebepten insanlarla konuştuğum zaman, önce

Allah'a çağırdım; ondan sonra konuştum."

 

Bir kimsede marifetin tadı, Allah'ın iyiliğini görme hissi,

Allah'ın nimetine karşı şükür duygusu, Hakkın yakınlığı

lezzeti; ayrılma korkusu; sohbet birliği; ihlâs; hidayet

yolunu bulmanın çığırı yoksa, o kişi ile marifet ehlinin

diliyle konuşulamaz.

Şayet konuşmak icab ederse, gücünün üzerinde birşey

demek doğru olmaz.

Çünkü, ihtiyaç sahibini geri çevirmek yerinde olmadığı

gibi, gaflet ehlini haliyle bırakmak da doğru değildir.

 

Bir kişi bilgi sahibine gitti;

"Bana iyi söz söyle" dedi.

 

Bilgi sahibi, ona şöyle cevap verdi:

"Bana göre sen, pislik içerisine düşmüş, her tarafı pise

belendikten sonra kokucu dükkânına giden, 'Bana koku

ver!' diyen gibisin. Kokucu ona şöyle diyor: 'Git sabun

al. Kendini ve elbiseni yıka. Sonra gel koku sürün.'

Ben de sana şöyle diyorum: 'Sen nefsini günah kirine

batırmışsın. Git hasret sabunu al, nedamet kilini bul,

tevbe ve dönüş suyunu ara. Dışını havf suyu ile temizle,

ümit ile cürüm pisliklerini gider. Beğenilmez şeylerden

beri ol. Sonra zühd ve takvâ hamamına git, doğruluk ve

safiyet suyuyla kendini yıka. Ondan sonra seni marifet

kokusu ile bezeyeyim." dedi.

 

Bazı kimseler, ariflere şöyle dediler:

"Ben, sizin sözünüzü anlayamıyorum."

Bunu üzerine,

"Dilsize ancak annesi söz anlatabilir.

İsa dilini dilsiz bilemez," dedi.

 

Ey ilâhî hikmete sahip olan zat:

Tabib gibi ol.

İlâcı yerinde kullan.

Nasihatın faydalı olacağı yerde konuş.

Hikmeti bilgisizlerin önüne serme, sen de onlar gibi

cahil olursun.

Ehlini bulunca da saklama, sonra zalim olursun.

Öyle her yerde içini açma, sonra utanırsın.

 

Zünnun anlatıyor:

"Bir gün siyah zat gördüm. Kâbe-i Muazzama'nın etrafını

tavaf ediyordu. Bu hâlinde sözü, 'Sen..Sen..' oluyordu.

Başka bir şey söylediği yoktu.

Hayli baktım, sonra yanına yaklaştım;

'Bu sözle ne kast ediyorsun?' dedim.

 

Bu sorum üzerine şu şiiri okumaya başladı:

 

'Sevgililer arasında sırlar olur, söylenmez.

Kalem yazamaz, yazı gösteremez; hikâye edemez.

O sırrı ateş karşılar, ünsiyet yerinde tutar.

O nurdur, bazen haber verir,

kimin ki gönlünden atar.

Şevkim vardır, başka eş istemem hoş,

Bunlar gizli sırlardır,

İstersin ama, ümidin boş."

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

SPIRAL YOL VE İÇSEL AYDINLANMA

 

 

Öyle sanılıyor ki yapılan her hareket ve iyi davranış

ve vicdan sesini dinleyerek verilen her karar insanı

geliştirir, tekâmül yolunda ilerletir. Ayrıca kuvvetli

inanç uğrunda yapılan ameller de buna eklenebilir.

 

Tekâmülün yönü hakkında gerçek bir bilginin sahibi

olabilmemiz için kendimize iyice bakmamız gerekir.

Kendimizi iyice tanımak demektir bu ve iç yapımızın

işleyiş mekanizmasını iyi bilmekle, tanımakla ancak

nasıl tekâmül edebileceğimiz hakkındaki bir bilgiye

ulaşabiliriz. Bu işleyiş mekanizmasının da kanunları,

ilkeleri, kaderi-kazası vardır ve gene onun düzeni ile

alâkalı bir metodoloji/yöntem/prosedürü de vardır.

 

Davranışlar, hareketler ve birlikte ortaya çıkan irade

gücü bir "SONUÇ-OLAY" dır ve insana ait içsel işleyiş

mekanizmasının bir bakımdan matematiksel sonucu

gibi ele alınabilirler. Alınmakta olan etkinin -görünür

ya da görünmez tertipte olsun- cevabı olarak ortaya

çıkan canlılık olayları, ilke olarak maddeseldir ve çok

büyük oranda otomatik olarak / irade dışı bir sürece

bağlı gerçekleşir.

 

Tekâmül/evrimin olgusu, "SPIRAL BİR YOL" izleyerek

gerçekleşir. Az farkla hep aynı olaylar realize olur ve

mekanik yaşamın yörüngesinden nadir hallerde çıkılır.

Çok uzun devreler/cycle sonunda-tekrar doğuşlar ile-

oluşan şuurlu bilgi vasıtasıyla "İÇSEL AYDINLANMA";

şuur uyanışı, savfet günü ortaya çıkar/varlık kazanır;

Bu tekâmüldür.

 

Tekâmül, ip gibi/linear sürüp giden bir olgu/fenomen

değil aksine nerede ve ne zaman ortaya çıkacağı belli

olmayan parlamalar şeklinde beliren bir olgudur. İşte

bu yüzden, insanlar ve toplumlar aşırı zorluklar içinde

ve acı çekerek gelişirler.

 

Mükerrer/tekrarlı olaylar, tecrübeler ve gözlemler aynı

izlenimlerin sadece şiddet/yeğinliğini artırmaya yarar.

İnsanın ve toplumunun uyanışı/aydınlanmasına vesile

olan şuurlanmaya/vicdana/idraklenmeye değil..

 

Hayatın tümü, "SPIRAL HAREKET" in niteliğine bağlı bir

gelişimin amacına ulaşması için, İlâhi Kudret'in tertibi/

konsepti/tasarımıdır..

 

Ergün Arıkdal

Mart-1986

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tao-te-ching-1.jpg

 

 

YÜCE AKLIN ERDEMİ

Tao Te Ching

 

 

1. tao'nun anlamı

 

en güzel öğreti bile tao'nun kendisi değildir.

en güzel isim bile onu tanımlamakta yetersizdir.

tao kelimeler olmadan deneyimlenebilir

ve bir isim olmadan bilinebilir.

 

kişinin hayatını tao'ya göre idaresi

kişinin hayatını pişmalıklar olmadan yönetmesidir;

kişinin içindeki bu potansiyeli anlamak

herkesin yararınadır.

 

kişinin hayatını bu şekilde yaşaması için

kelimeler ve isimler gerekmez ama,

tarif etmek için kelimeler ve isimler kullanılır ki

hakında konuşmakta olduğumuz yolu,

bireyin yaşamayı seçmek isteyebileceği

diğer yollarla karıştırmadan

daha iyi açıklayabilelim.

 

taonun görünümleri

bilgi, entelektüel düşünce ve kelimeler sayesinde bilinir,

ama bu tür entelektüel bir amaç olmadan

taonun kendisini tecrübe edebilmeliyiz.

 

bilgi ve tecrübe gerçektir,

ama gerçek, karmaşıklık yaratıyor gibi görünen

bir çok biçime sahiptir.

 

uygun yöntemleri kullanarak

kendimizi

bu karmaşıklık bariyerlerinin ötesine uzatır

ve tao'yu böyle tecrübe ederiz.

 

2. karşılaştırmaların gitmesine izin vermek

 

tao'nun kendisini bilemeyiz,

ne de özelliklerini doğrudan görebiliriz,

fakat bu bildirdiklerini

yalnızca farklılaştırma sayesinde görebiliriz.

 

bu yüzden, güzel görünen şey,

güzelliği olmayan şey ile

karşılaştırıldığında güzeldir;

becerikli kabul edilen bir hareket,

beceriksiz görünen bir diğeri ile

karşılaştırmalı olarak böyle kabul edilir.

 

bir insanın sahip olduğunu bildiği şey

sahip olmadığı şey sayesinde bilinir,

ve onun zor kabul ettiği şey,

kolayca yapabildikleri yüzünden ona öyle görünür.

bir şey karşılaştırmalı olarak

kısa olanla karşılaştırıldığında uzun görünür.

bir şey yüksektir çünkü başka bir şey alçaktır;

sessizlik sadece ses kesildiğinde bilinir,

ve yol gösteren

sadece takip edenler tarafından öyle görünür.

karşılaştırmalı olarak,

tao ile uyum içinde olan bilge kişinin

karşılaştırmalara ihtiyacı yoktur,

ve yaptığı zaman bilir ki

karşılaştırmalar yargılamalardır,

ve en az yapana göre,

ve duruma göre

olduğu kadar yapılmış olan

yargıya da görelidirler.

 

tecrübeleri vasıtasıyla

bilge kişi, her şeyin değiştiğinden habedar olur,

ve önderlik ediyor gibi görünen kişi,

başka bir durumda izleyici olabilir.

bu nedenle o hiç bir şey yapmaz,

yol göstermez ya da izlemez.

istemsiz olarak yaptığı

hiç bir şey büyük ya da küçük,

zor ya da kolayca yapılmış değildir.

görevi bittiğinde kolayca bırakır;

bir takdir beklemediği için kötülenemez de.

böylece öğretisi sonsuza dek sürer

ve kendisi en çok itibar edilenler içinde tutulur.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

3. övgü beklemeden

 

aynı zamanda bilge de olan yetenekli kişi

alçakgönüllülüğünü koruyarak

rekabeti azaltır.

 

çok şeye sahip olan

ama sahip oldukları ile övünmeyen insan

(günaha) teşviği azaltır ve hırsızlığı azaltır

 

4. tao dipsiz kuyusu

 

tao'nun doğasında

biteviye kullanılsa da,

kendini sürekli yenilemek var.

ne taşmak, ne de tam boşalmak...

içindekilerin bir kadehten

dökülmesi gibi toprağa...

 

bu yüzdendir ki,

tao enerjisi harcamakla suçlanamaz.

henüz benliğini tam dolduramamış olanları

kaynağı sonsuz ana sütüyle besler.

enerjinin bir parçası olabilmeleri için

hep yanıbaşlarında bekler.

gereğinden fazla zorlarsan,

en müthiş bıçak bile körleşecek.

en iyi şekilde su verilmiş çelikten kılıçlar da,

kayalar karşısında parçalanıp gidecek.

kesmeye kalkarsan yüreğin iplerini,

yürek bile yalancı kesilecek.

çaresizlik ona aslında hiçbir işe yaramayan,

akordsuz yalanlar söyletecek.

 

işinin ehli kılıç ustalarının

tecrübeyle biledikleri

keskin kılıçlar gibi,

bilgelik de akılla birleşip

sağduyulu zekayı ışıldatacak.

sabır en dolaşık ipleri bile düğümlerden kurtaracak,

çözümsüz görünen bütün sorunlar da

bir bir çözülecek.

 

hepimiz birlik ve beraberlik içinde yaşayabiliriz

aklı selim önderlerle beraber.

hangimiz varlığımızın

bizden daha parlak bir kardeşin gölgesinde

farkına varmak isteriz ki...

 

sadece kazanca yönelik değil,

anlamak ve anlatmak için çalışanlar

farkındalığa varacak.

tao bir sır olmaktan çıkacak.

 

5. niyetsiz akış (iyi kötü)

 

tabiat kasıtlı hareket etmez,

bu yüzden de cömert olması beklenemeyeceği gibi,

hiçbir varlığa karşı bir kötü niyetinden de söz edilemez.

 

bu bağlamda tao da aynen tabiat gibidir;

desek de,

aslında

tabiat tao'nun takipçisidir.

 

bilge kişinin insanca edimlerinde bile

kasıt aranmaz bu nedenle.

böylesine bir bilinçle hareket etmesinde

ahlakçılık gözetmeyen kaygısız bir yanı vardır.

 

bilge; sukunetini korur.

sözler ya da düşüncelerden etkilenmez onun huzuru,

hele ki yapmacıklı davranışlar, uzağından bile geçemez...

aynen dostlarına davrandığı gibi,

içinden geldiği gibidir tüm davranışları da.

 

tutkudan arınmanın yoludur bu bilge için,

enerjiyi de biriktirmenin.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

 

6. tamamlanmak

 

zihin de en az

korunaklı ve doğurgan bir vadi kadar

sakin ve derin.

 

enerji ve sükunetin

her ikisi de şekilsiz geçtikleri gibi

duyusuz ya da akıl olmadan da bulunabilir ya,

oysa her ikisi de,

çevresiz gelir doğadan..

 

akıl meditatif durumda

varoluşta farklılaşmaktan vazgeçmeye başlar.

olsa da olmasa da...

olabileceğinden ya da dönüşemeyeceğinden vaz geçer.

ne kadar da hoş bu

çünkü

farklı olmaktansa

bir olmak çok daha keyifli.

 

7. ışığı saklamak

 

tao yolunda yaşarken,

kendinin farkında olmak gerekli değildir,

bu yaşam biçiminde öz vardır,

ve aynı zamanda yoktur,

ne bir varlık

ne de bir yokluk olarak

algınanır.

 

bilge kişi benliğini bulmak için çabalamaz,

kendini algı ve düşünceye gösteren,

bulunabilecek her şeyi (zaten) bildiği için

benliğin kendisi ile yan yana olanı, hiçliktir.

 

aklın parlak ışığını saklayarak

bilge kişi kendi benliği ile beraber olmaya devam eder

onun farkında olmayı kesip ardında bırakarak.

 

bağlantısız, kendi dış dünyası ile birleşmiştir,

benliksiz olarak tamamlanmıştır;

bu şekilde benliği güvencededir.

 

8. suyun yolu

 

büyük iyiliğin su gibi olduğu söylenir,

bilinçli bir çaba sarf etmeden yaşamı destekler,

beslenme sağlayarak doğal olarak akar,

arzulu insanın reddettiği

yerlerde bile bulunur.

 

bu şekliyle

tao'nun kendisi gibidir.

 

su gibi bilge kişi de alçak gönüllü bir yerde yaşar;

meditasyon içinde, arzusuz;

düşüncelilikte derin

ilişkilerinde sevecendir.

tao insanına konuşmasında içtenlik rehberlik eder,

bir lider olarak adildir.

yönetimde amacı yeterliliktir,

ve süratin doğru olmasını temin eder.

 

kendi çıkarına davranmadığı,

ne de gereksiz çatışmaya yol açmadığı için,

doğru olarak değerlendirilir

yoldaşlarına karşı davranışlarında.

 

9. aşırılıklar olmadan

 

kolaydır fincanı tutmak

taşacak kadar doldurulmadığında.

 

bıçak daha verimlidir

dayanabileceğinden çok tavlanmazsa.

 

altın ve yeşimi korumak daha kolaydır

itidalle sahip olunursa.

 

ünvan peşinde koşan kişi,

kendi düşüşünü davet eder.

 

bilge kişi sessizce çalışır

ne övgü ne de şöhret arayarak;

yaptığını doğal bir kolaylıkla bitirir

ve sonra dinlenir.

tao'nun doğası ve yolu budur.

 

10. kara aynayı temizlemek

 

birliği sağlamak erdemlidir,

düşüncenin iç dünyası birdir

eylemler ve şeylerden oluşan

dış dünya ile.

 

bilge kişi

uyuyan bir bebek gibi nefes alarak

bunların ayrılığından kaçınır

ve bu sayede uyumu sağlar.

 

o zihninin karanlık aynasını temizler,

öyle ki (artık) maksat olmadan yansıtır.

o kendini plansızca idare eder

insaları severek ve onlara karışmayarak.

 

o sahip olmadan geliştirir,

bu şekilde verim sağlar,

değişen gereksinimler karşısında

açık fikirli olur

ve arzu duymadan yaratır.

 

geriden yöneterek

yapılması gerekene

icabet ederek,

mistik duruma

ulaşmış olduğu söylenir.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

11. var olmamanın yararlılığı

 

otuz kiriş bir tekeri oluşturabilir ama

göbeğindeki boşluktur

tekere işlevsellik veren.

 

çömlekçinin attığı* kil değildir

kaba kullanışlılığını veren

ama şeklin içindeki boşluktur

kabın yapıldığı.

 

kapı olmadan bir odaya girilemez

ve pencereler olmadan karanlıktır.

 

işte budur var olmamanın yararlılığı.

 

12. arzuların bastırılması

 

görüş ile renkler görülebilir,

ama çok fazla renk bizi kör eder.

sesin tınılarını yakalıyoruz

çok fazla ses bizi sağır edebilir,

ve çok fazla lezzet *tadımızı öldürür.

spor için avlanıldığında ve zevk için kovalandığında,

zihin kolayca karışabilir.

kendi için hazineler toplayan kişi

daha kolay tedirgin olur.

 

bilge kişi ihtiyaçlarını tatmin eder,

algısal ihtirasları yerine.

 

13. sakin ve hareketsiz

 

sıradan insan onur arar, onursuzluk değil,

başarıya sevinir ve başarısızlıktan tiksinir,

ölümden korkarken hayatı sever.

bilge kişi bunları kabul etmez,

böylelikle hayatını basitçe yaşar.

 

sıradan insan kendini evrenin

merkezi yapmanın yolunu arar;

bilge kişinin evreni onun merkezindedir.

dünyayı sever ve sakin kalır

başkalarını endişendiren şeyler karşısında.

tevazu ile davranır, ne hareket eder ne ettirilir,

ve böylece her şeyin korunmasında güvenilebilir.

 

14. gizemi deneyimlemek

 

tao soyuttur,

ve bu sebepten bir forma* sahip değildir,

ne yükselirken parlaktır,

ne de batarken karanlık,

elle tutulamaz ve ses çıkarmaz.

 

formsuz ya da suretsiz, varlıksız,

formsuzluğun formu, tanımların ötesindedir,

tarif edilemez,

ve anlayışımızın ötesindedir.

hiç bir isimle çağrılamaz.

 

önünde durduğunuzda bir başlangıcı yoktur;

takip edildiğinde bile bir sonu yoktur.

an itibarı ile (gerçekliği) vardır; şu ana uygulayın,

onu iyi takip edin ve başlangıcına ulaşın.

 

15. insanın içindeki tao'nun tezahürü

 

eskilerin bilgesi bilgili ve akıllıydı;

kaledeki bir adam gibi, büyük dikkat gösterirdi,

tetikte, kavrayışlı ve uyanıktı.

 

kendisi için hiç bir şey arzu etmeden,

ve değişim adına değişim için

hiç bir arzuya sahip olmadığınan,

eylemlerinin anlaşılması güçtü.

 

uyanık olduğundan tehlike konusunda korkuya

sahip değildi;

mukabeleye hazır olduğundan korkuya ihtiyacı

yoktu.

 

ziyaret eden bir misafir gibi kibar,

ve bir bahar zamanı buzu gibi esnekti.

istekleri olmadığından şiddetli arzu tarafından dokunulmamıştı.

 

kavrayışı ve gizemli,

bilgisinin ölçülemez derinliği,

başkalarının onun mütereddit olduğunu düşünmesine

sebep olurdu.

 

kalbi saftı, kesilmemiş bir yeşim gibi,

çamurlu suyu

kendi haline bırakarak temizlerdi.

 

sakin ve aktif kalarak

yenilenme gereksinimi azaltılır.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

16. köke geri dönmek

 

sadece oluşun yoluyla

bulunabilir olmayış.

 

toplum

doğal akış durumundan

kaos gibi görünen şeye değiştiğinde,

üstün insanın içsel dünyası

düzenli ve barış içinde kalır.

durağan kalarak benliği bağlantısızdır,

topluma geri dönüşünde yardımcı olur

doğanın ve barışın yoluna doğru (gitmesine).

anlayışın değeri açıkça görülebilir

kaos sona erdiğinde.

 

tao ile bir olmak barış içinde olmaktır,

ve onunla çatışma halinde olmak

kaosa ve bozulmaya* götürür.

 

tao'nun tutarlılığı bilindiğinde,

zihin onun değişim durumlarına açıktır.

 

tao ile bir olduğundan

bilge kişi artniyet taşımaz

takipçilerine karşı.

eğer insanların lideri olarak kabul edilirse

yüksek itibar görür.

 

tüm hayatı boyunca,

oluşta ve olmayışta

tao onu korur.

 

17. istisnai liderlik

 

sadece en iyinin var olduğunu,

ondan sonra gelenin görülerek methedildiğini,

ve bir sonrakinin hakir görüldüğünü ve ondan korkulduğunu

bilerek;

insan sonsuz olanı kavrayamaz.

 

bilge, başkalarının onun kriterlerini

kendilerininmiş gibi kullanmasını beklemez.

 

yönlendirilenler, ancak bilge liderin varlığını bilir.

o, gereksiz söz söylemeden hareket eder,

öyle ki, insanlar

"kendiliğinden oldu" der.

 

18. ahlakin çürümesi

 

tao'nun yolu unutulduğunda,

iyiliğin ve ahlakın öğretilmesi gerekir;

insanlar bilgelik ve iyilik taslamayı öğrenir.

 

halk baskı altında olduğunda

sadık rahiplerin sıkça görülmesi gibi;

ebeveynlere hürmet ve sadakat,

ancak çekişme ve sürtüşme sonrası

insanların yaşamında sıkça ortaya çıkar.

 

 

19. doğallığa geri dönüş

 

kişinin sadece kendi hayatını yaşaması,

potansiyelini fark etmesi,

kutsanmayı arzulamaktan

daha iyidir.

 

evlada yakışan hürmet ve sevgiyle yaşayan kişinin,

ahlaki eğitime ihtiyacı yoktur.

 

kurnazlık ve çıkar terkedildiği zaman,

hırsızlık ve sahtekarlık ortadan kalkacaktır,

fakat ahlak ve nezaket ve hatta hikmet

kendi içlerinde yetersizdir.

 

çok daha iyidir basitliğini görmek

ham ipeğin güzelliğinin ve

işlenmemiş taşın;

kişinin kendisiyle bir olmasından

ve kardeşiyle bir olmasından.

çok daha iyidir

kişinin tao ile bir olması,

bensizliğini** geliştirmesi,

arzularını bastırması,

isteği kaldırması

merhametli olmaktan.

 

20. sıradan insandan farklı olmak

 

bilge kişi sıkça kıskanılır

çünkü diğerleri bilmez

her ne kadar tao tarafından besleniyor olsa da,

onlar gibi o da ölümlüdür.

 

bilgeliği arayan kişiye öğüt güzelce verilmiştir

akademik yolları bırakması,

ve çabalamaya son vermesi.

bundan sonra öğrenecektir evet ve hayırın

sadece idrak ile farklılaştığını.

 

bilge kişinin avnatajınadır

diğerlerinin korktuklarından korkmaması,

fakat diğerlerinin avantajınadır

ziyafetten kam almak,

ya da yürüyüşe gitmek, engellerden kurtulup,

baharın yüksek bahçelerinin arasında.

 

bilge kişi bir bulut gibi sürüklenir,

belirli bir yeri olmadan.

yeni doğmuş bir bebeğin gülümseden öncesi gibi,

iletişimi aramaz.

gereksindiklerinden fazlasına sahip

olanların gözlerinde,

bilge kişinin hiç bir şeyi yoktur, ve o bir aptaldır,

sadece tao'nun doğduğu şeylere kıymet verir.

 

bilge kişi ikircikli gibi görünebilir,

ne parlak ne de açık olduğundan,

ve kendisine, bazen

hem anlayışsız ve zayıf, kafası karışmış ve utangaç

görünür.

gece içinde bir okyanus gibi,

durgun ve sessizdir

ama bir kış rüzgarı kadar nüfuz edicidir.

 

20. sıradan insandan farklı olmak

 

bilge kişi çoğu zaman kıskanılır

çünkü diğerleri bilmez ki

tao tarafından büyütüldüğü halde

o da, onlar gibi, ölümlüdür.

 

bilgeliği arayanlara verilen tavsiye,

nazari yolları bırakmaları

ve çabalamaya son vermeleridir.

ancak o zaman evet ve hayır'ın ayrımlandıktan sonra

ayırdına varıldığını öğrenirler.

 

bilge kişinin menfaatinedir

diğerlerinin korktuklarından korkmaması,

ama diğerlerinin menfaatinedir

ziyafetten zevk alabilmeleri,

veya yürüyüşe çıkabilmeleri, bir mani olmadan,

taraçalanmış kırlarında baharın.

 

bilge kişi bulutlar gibi sürüklenir,

belli bir yeri olmadan.

daha gülümseye başlamamış,

yeni doğmuş bir bebek gibi

kendini ifade etmeye çalışmaz.

gözlerinde

ihtiyacı olandan fazlasına sahip olanların,

ışığı vardır.

bilge kişi çulsuzdur, ve bir ahmaktır,

sadece tao'nun doğduğu şeye kıymet verir.

 

bilge kişi muğlaktır,

ne parlak ne de saf olmadığı için,

ve kendisine, bazen

hem donuk ve güçsüz,

hem de aklı karışmış ve utangaç gözükür.

geceleyin okyanus gibi,

huzurlu ve dingindir,

ama aynı anda kış rüzgarı gibi yakıcıdır.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bilgeliği arayan kişiye öğüt güzelce verilmiştir

akademik yolları bırakması,

ve çabalamaya son vermesi.

bundan sonra öğrenecektir evet ve hayırın

sadece idrak ile farklılaştığını.[/font]]

 

ben hatayı burada yapıyorum dimi..blush.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

merhaba efendim..

erken uyanmışsınız..83.gif

ilk rücu' gününüz mübarek olsun.. dilerim..

 

efendim..

bendeniz.. fetva ya da hüküm merci' değilim ki..

fekat her kişi..

kendisini herkesten daha iyi bilir..86.gif

kulak ve gözünü tıkayıp..

sorunlarını ötelemeye çalışsa da..

 

bülent ortaçgil seviyorsunuz..

"şık lâtife" yi de bilirsiniz..

sevgiler ..6.gif

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

21. tao’nun özünü bulmak

 

en buyuk erdem tao’yu izlemektir;

nasıl da başarır! hesapsız kitapsız.

 

tao’nun özü karanlik ve gizemlidir,

ne görüntüsü ne biçimi vardir.

yine de varolmayışından

bulunur görüntü ve biçim.

tao’nun özü derin ve dipsizdir,

yine de bilmeye çalışmamakla bilinebilir belki.

 

22. butunlugu korumak icin boyun egmek

 

boyun eg ve butunlugu koru.

egilmek dik olmaktir;

bos olmaksa dolu.

 

az seyi olanlarin kazanacak cok seyi vardir,

ancak cok seyi olanlar

mal mulk yuzunden yanilabilirler.

 

bilge her seyi icine alani kucaklar;

kendinin farkinda degildir, bu yuzden de parlar;

kendini savunmayarak ayricalik kazanir;

sohret pesinde kosmayarak ikrar gorur;

yanlis iddialarda bulunmadigindan tereddut etmez;

kavgaci olmadigindan kimseyle arasi bozulmaz.

 

bu yuzdendir ki eskilerin bilgeleri sunu demistir,

 

"boyun eg ve butunlugu koru;

yekpare ol, her sey sana gelecektir."

 

23. değiştirilemeyeni kabullenmek

 

doğanın yolu az söylemektir;

yüksek rüzgarlar sakinleşir

akışın yön değiştirmesiyle,

ve ender olarak sürerler tüm sabah,

ne de sağanak tüm gün devam eder.

bu nedenle, konuşurken

ayrıca hatırlayın

sessiz ve sakin olmayı.

doğal yolu takip eden kişi

herzaman tao ile bir olan kişidir.

faziletli olan kişi fazileti deneyimleyebilir,

fakat doğal yolu kaybeden kişi

kendini kolayca kaybedebilir.

tao ile bir olan kişi

doğa ile bir olan kişidir,

ve fazilet faziletli olan kişi için vardır.

değiştirelemeyeni kabullenmek

arzunun geçip gitmesine izin vermektir.

başkalarına güven duymayan kişinin

kendisine de güvenilmemelidir.

 

24. aşırılık

 

doğal sınırının ötesine

uzanan kişi,

sağlamca duramaz

yerin üstünde;

tıpkı

kaynaklarının ötesinde

bir hızla seyahet edenin

temposunu koruyamayacağı gibi.

böbürlenen kişi

aydınlanmamıştır,

ve kerameti kendinden menkul kişi

saygı görmez

değerli insanlardan;

böylece, hiç bir şey kazanmaz,

ve itibarı lekelenir.

çabalamak,

böbürlenmek ve tepeden bakmak*

gereksiz özellikler olduğundan

bilge kişi bunları aşırılıklar olarak görür

ve onlara ihtiyaç duymaz.

 

25. tao'nun yaratıcı prensibi

 

yaratıcı prensip birleştirir

iç ve dış dünyaları.

Zamana ya da mekana bağlı değildir,

herzaman durağan fakat hareket halindedir;

bu sebeple tüm şeyleri yaratır,

ve bu yüzden

"yaratıcı ve tam" olarak isimlendirilir;

hareketi ve akışı sonsuzluğa uzanır.

tao'yu büyük olarak tanımlarız;

evreni büyük olarak tanımlarız;

doğayı da büyük olarak tanımlarız,

ve insanın kendi de büyüktür.

İnsanın yasaları doğa yasalarını izlemelidir,

doğanın,

tao'yu izleyen

evrensel yasayı takip ederken,

fizik yasalarını oluşturması gibi.

 

26. orta noktada olmak

 

doğal yol bilge kişinin yoludur,

ikamet ederken hizmet etmek,

kendi içinde derinlerde merkezini bulmaktır,

evde ya da seyahat halindeyken.

uzaklara seyahat etse bile,

o ayrı değildir

kendi gerçek doğasından.

doğal güzelliğin farkındalığını korurken,

o hale kendi amacını unutmaz.

büyük bir malikanede ikamet ediyor olsa bile,

basitlik onun rehberi olarak kalır,

tamamen farkında olduğundan, onu kaybederse

köklerinin de yok olacağından.

bu suretle rahatsız* değildir

doğal yolu kaybetmemek için.

benzeri şekilde insanların lideri de

rolünde ciddiyetsiz ne de rahatsız değildir,

çünkü bunlar kaybına sebep olur

liderliğin köklerinin.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

27. tao'yu izlemek

 

bilge kişi doğal yolu izler,

kendisinden gerekli olanı* yaparak.

tecrübeli bir iz sürücü gibi

hiç bir iz bırakmaz;

iyi bir hatip gibi, konuşması akıcıdır;

hata yapmaz, böylece çeteleye ihtiyaç duymaz;

kilide ihtiyaç duymayan iyi bir kapı gibi,

kendisinden gerektiğinde açıktır,

ve diğer zamanlarda kapalı;

iyi bir bağ gibi, güvenilirdir,

sınırlara ihtiyaç duymadan.

faziletin örnekten büyüyeceğini bilerek,

(ki) bu bilge kişinin öğretim yoludur,

durup dinleyen hiç kimseyi geri çevirmez*.

böylece, bilge kişinin tecrübesinden,

herkes öğrenebilir ve yarar sağlayabilir.

öğretmen ve öğrenci arasında karşılıklı doğal bir saygı vardır,

zira, saygı olmadan, karışıklık olur.

 

28. bütünlüğü unutmamak

 

yaratıcılığı geliştirirken,

algılamayı* da besleyin.

bir cocuğunkine benzer zihni unutmayın,

su* gibi akan.

herhangi bir şeyi dikkate alırken,

karşıtını kaybetmeyin.

sonluyu düşünürken,

sonsuzluğu unutmayın.

onurlu davranın ama alçakgönüllülüğü koruyun.

tao'nun yoluna uygun davranarak

başkaları için bir örnek olun.

bütünlüğünü koruyarak

iç ve dış dünyaların,

gerçek kişilik sürdürülebilir,

ve iç dünya verimli hale getirilir.

 

29. eylemsizlik

 

dis dunya narindir,

onun dogalligina burnunu sokan

kendine zarar vermeyi goze alir.

onu yakalamaya calisan

boylece yitiriverir.

her sey degisir, dogaldir;

bazen zamanindan ileri, bazen de geri olmaktan.

zamanlar vardir nefes almanin bile

zor olabildigi,

ne var ki dogal olan kolaydir.

kisi kimi zaman guclu,

kimi zaman zayiftir,

kimi zaman hasta

kimi zaman birinci

bazen de takipci.

bilge ugrasmaz

dunyayi zorbalikla degistirmeye,

zira bilir ki zorbaligin sonucu yine zorbaliktir.

uclardan ve asiriliklardan uzak durur,

ama tuzu kuru da olmaz.

 

30. şiddete karşı bir ihtar

 

tao'nun yolunda rehberlik ederken,

kuvvet kullanımından nefret et,

direnişe ve kuvvet kaybına yol açtığından,

tao'nun iyi takip edilmediğini gösterir.

sonuçlara ulaş fakat şiddet yoluyla değil,

doğal yola aykırı olduğu

ve hem diğerlerine hem de kişinin benliğine zarar verdiğinden.

büyük bir savaşın canlanışında hasat yok edilir,

ve bir ordunun uyanışında tarlalarda yabani otlar büyür.

bilge lider sonuçlara ulaşır,

ama onlarla şan kazanmaz;

zaferleri ile gururlanmaz,

ve onlarla böbürlenmez.

bilir ki böbürlenmek doğal yol değildir,

ve bilir ki yola karşı giden kişi,

çabalarında başarısız olacaktır.

 

31. barışı sürdürmek

 

savaş silahları korkunun araçlarıdır,

ve tao'yu takip edenler tarafından tiksinilirler.

doğal yolu takip eden bir lider,

onlara katlanmaz.

savaşçı kral sağına doğru eğilir,

generallerinin nasihatlarının geldiği yöne,

fakat barışçı kral soluna bakar,

barış zamanı danışmanının oturduğu yere.

ne zaman baksa sola, barış zamanıdır,

ve sağa, üzüntü zamanı.

savaş silahları korkunun araçlarıdır,

ve tercih edilmezler,

onları sadece başka bir seçenek olmadığında kullanan

bilge kişiler tarafından,

barış ve huzurun kalplerine aziz olduğu,

ve zaferin onlara sevinç getirmediği.

zaferde sevinmek öldürmekten zevk almaktır;

öldürmekten zevk almak öze sahip olmamaktır.

savaşı yönetmek bir cenazeyi yönetmek gibidir,

insanlar öldürüldüğünde, bu bir matem zamanıdır.

işte bu nedenden zafer kazanılan bir savaş bile

sevinç duymadan incelenmelidir.

 

32. eğer tao gözlenebilseydi

 

tao sonsuzdur, ama şöhretli değildir;

işlenmemiş bir taş gibi, kıymeti küçük görülür,

insan için değeri tüm ölçülerin ötesinde olduğu halde.

tanımlanabilir olsaydı, kullanılabilirdi

anlaşmazlıkları ve tao'nun yolunu

öğretmek gereksinimini ortadan kaldırmak için;

tüm insanlar tao'nun barışını kabul eder;

tatlı çiğ dünyayı beslemek için inerdi*.

tao bölündüğünde,

o zaman ihtiyaç vardır isimlere,

çünkü, oyulmuş* taş gibi

parçaları artık görünür olurdu.

zamanında durdurarak

eziyet etmeyi ve çatışmayı

didişme boşa çıkarılır, ve tehlikeden kaçınılır.

insanlar bundan sonra tao'nun bilgeliğini arar,

tıpkı tüm nehirlerin büyük denize dökülmesi gibi.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

33. güç olmadan: yok olmadan

 

bilgi genellikle

başkalarını bilmenin sonucudur,

fakat uyanmış insan,

işlenmemiş taşı görmüştür.

diğerleri güç ile ustalaşmış olabilir,

ancak kişinin kendi benliğinde ustalaşması

tao'yu gerektirir.

birçok maddi şeyi olan kişi,

zengin olarak tanımlanabilir,

ama sahip olduklarının yeterli olduğunu bilen kişi,

ve tao ile birlikte olan,

maddi şeylere yeterince sahip olmuş olabilir,

ve ayrıca kendi özüne de sahiptir.

iradenin gücü sebat getirebilir;

ama dayanmak için sükünete sahip olmak

tüm günler için korunmadır.

fikirleri dünyada kalan kişi

tüm zamanlar için mevcuttur.

 

34. çabalamadan

 

istisnasız tüm şeyler,

doğal yola uygun davranmalıdır,

kendi amacını sessizce

ve hak iddia etmeden gerçekleyen.

doğal düzenin bir tezahürü olmak,

herhangi bir şeyin yöneticisi olmak değildir,

fakat onlara yaşam verenin kaynağı kalmaktır.

görülemez; bir amacı yoktur,

fakat tüm doğal şeyler onun varlığına güvenir.

tüm şeyler ona döndüğünde,

o onları köleleştirmez,

öyle görülmezdir ki, büyüklüğü galip gelir.

kendine tao'yu model alan,

bilge olan kişi, çabalamaz,

fakat başardığı ile yetinir.

 

35. iyiliksever ev sahibi

 

bilge kişi tao ile birlikte davranır,

barışın burada bulunduğunu bildiğinden.

aranıyor olması da bu sebepledir.

konuklar, iyiliksever ev sahibi tarafından sağlanan

iyi müzik ve yemeğin tadını çıkarırken,

tao'nun tanımı şekilsizmiş gibi görünür,

duyulamaz ve görülemez olduğundan.

ancak ne zaman ki yemek ve müzik sona erer,

tao'nun tadı baki kalmaya devam eder.

 

36. üstesinden gelmek

 

büyüyen şeyler aynı zamanda küçülebilir;

güçlü olan, bir gün güçsüzleşir;

yüreği kabaran, sonra kederlenir;

ve her insanın vermeye olduğu kadar,

almaya da ihtiyacı vardır;

bu tao'nun yöntemidir.

en büyük balık gölün dibinde yaşar,

ve bir ülkenin en iyi silahları

kuytuda kilitli tutulmalıdır.

uysal ve nazik olan,

sert ve güçlünün üstesinden gelebilir.

 

37. liderliğin uygulanması

 

doğanın yolu planlı değildir,

buna rağmen gereken hiç bir şey

yapılmadan bırakılmaz.

doğayı izlemekte olan, bilge lider bunu bilir,

ve arzuyu nesnellikle değiştirir,

böylece, aksi halde harcanacak olan bu

boşa harcanmamış enerjiyi korur.

bilge lider bilir ki

eylemleri

zorlama enerji kullanılmadan olmalıdır,

o bilir ki fazlası

hala gerekmektedir,

zira ayrıca bilir ki

bir maksada sahip olmaksızın

planlı bir amacı olmadan

hareket etmelidir.

bir amaca yönelmeden hareket etmek

kendini bir yöne zorlamadan hareket etmektir

doğanın yaptığı da

tao'nun yolu da budur.

 

38. ululuğa ilişkin

 

gerçekten iyi bir insan

yaptığı iyiliklerden bihaberdir.

bir budalaysa, tam tersine,

sürekli iyi olmaya çabalamalıdır.

iyi bir insan az şey veya hiç bir şey

yapmıyor gibi görülür

ama gene de hiçbir şeyi yapılmamış bırakmaz.

budala her zaman gayret eder,

gene de çoğu şeyi yarım bırakır.

gerçekten bilge ve alçakgönüllü olan

yapılacak iş bırakmaz,

ancak kendi ülkesinin kanunlarına göre hareket ederek

işleri yarım bırakabilir.

bir işi halletmek isteyen terbiyeci

kollarını sıvar ve şiddet uygular.

bilinen yoldan sapıldığında iyilik baki kalabilir,

ve iyilik unutulduğunda nezaket hala var olabilir.

öyle olur ki, insanlar birbirine nazik davranmadığı halde

adalet hala yaşar,

kaybolsa bile adetleri kalır.

bununla birlikte, adet

bir dogma olarak yerine getirilebilir,

ve bir karışıklığın, hatta bir kehanetin başlangıcı olabilir

ve bunlar tao'nun çiçekli tuzakları

ve büyük bir akılsızlığın başlangıcıdır.

gerçekten ulu olan yüzeyde değil,

onun altında yatanda yaşar.

derler ki, ilgisi çiçekten çok meyveyedir.

herkes aradığının ne olabileceğine karar vermelidir,

yaz olgunluğuna daha önce ulaşan çiçekli tuzak mı,

yoksa altındaki meyve mi.

 

39. yeterlilik ve dinginlik

 

tao adı verilen prensipten;

gökyüzü, yeryüzü ve yaratıcılık tektir,

gökyüzü berrak, yeryüzü sağlamdır,

ve iç(sel) dünyanın ruhu tamdır.

toprağın hükümdarı bütün olduğunda,

ülke de güçlüdür, canlı ve iyidir,

ve insanlar yeterlidir

dünyevi ihtiyaçlarını karşılamakta.

gündüz zamanı gökyüzü karanlık olduğunda

ve gece gibi kapandığında,

ülke ve onun insanları

muhakkak ki çok acı çekeceklerdir.

dünyayı dolduran çiğin sağlamlığı

ona onun yaşamını veriri;

iç(sel) dünyanın enerjisi

onun gücünün eksilmesini engeller;

onun doluluğu kurumasını engeller.

tüm şeylerin gelişmesi

onların ölümünü engeller.

liderin işleri

nüfusun refahını sağlamalıdır.

bunun için denir ki;

 

.."alçakgönüllülük köküdür

..büyük asaletin;

..alçak, bir temel oluşturur

..büyük için;

..ve prensler kendilerinin

..değerinin az olduğunu düşünürler."

 

bundan dolayı her biri tevazuya güvenir;

çok fazla başarı sahibi olmanın bir avantajı yoktur,

yeşim çanlar gibi yüksek sesler çıkarmayın,

ne de taş ziller gibi takırdamayın.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

40. varlık ile yokluk

 

doğanın işleyişi

döngüseldir ve geri dönüşlüdür.

doğanın yolu teslimiyettir

çünkü kendini teslim etmek olmak demektir.

her nesne varlıktan gelir

varlık ise yokluktan gelir.

 

41. benzerlik ve farklılık

 

tao'yu dinlemede,

arif olan öğrencinin işi çalışkanlıktır;

vasat öğrenci hatırına geldikçe bu çalışkanlığa katılır;

akılsızınki ise bunlara gülmektir.

ama aklımızdan çıkarmayalım ki

ani kahkahalar olmazsa,

o iş doğal olmaz.

o yüzden derler ki:

"an olur aydınlık bile göze karanlık görünür;

ilerleme göze gerileme görünür;

kolaylık göze zorluk görünür,

ve değer de göze boş, yetersiz, güçsüz görünür;

an olur pak olan göze kirli görünür;

ve hatta gerçek göze yalan görünür,

ve karenin köşeleri varmış görünür;

büyük itibar fayda etmez olur,

en tiz nota işitilemez olur;

biçimli göze biçimsiz görünür,

ve doğanın yolu insanın görüş alanından çıkmış olur".

işte bu anlarda dahi,

her şeyin gereğinin yapılabileceğinden,

umudunu kesmez doğa.

 

42. tao'nun dönüşümleri

 

tao, adından önce de vardı,

ki adından zıtları türeyip,

üç kısma ayrıldı

ve sonra da pek çok isme.

bunlar birbiriyle kavuşurlar,

kendi içlerinde uyuşurlar,

ve böylece bir olmakla

insanın iç dünyasını oluştururlar.

hiç kimse başkasının gözüne

değersiz görünmek istemez,

ancak bilge önder kendini öyle tarif eder

çünkü bilir ki kişi yenilerek yenebilir

ve yenerek yenilebilir,

ve bilir ki şiddet yanlısı kişi

asla eceliyle ölmez.

 

43. tao'yla bir oluş

 

sertin üstesinden ancak

ona boyun eğip sulhe getirerek

yumuşak gelir.

içine hiçbir nesne girmeyen

boşluğun olmadığı yerlerde bile.

işte bunlar ile anlaşılır

doğanın yolunun değeri.

arif olan eksiksiz anlar

sözsüz öğretinin de olabileceğini

ve eylemlerin kendini geliştirmeyi

istemeden yapılması gerektiğini.

 

44. yeterlilik

 

kanaatkar kişi bilir kendinin

şöhretten bile değerli olduğunu,

ve böylelikle alçakgönüllü kalır.

kendinden çok servetine

bağlı olan kişi ise

çok daha fazla zarar eder.

durmasını bilen belki kaybeder,

ama selamette kalır.

 

45. değişimler

 

geçmişe bakınca, kendi zamanında

kusursuz görünen başarılar,

noksan ve bozuk görünebilir

ama bu demek değildir ki o başarıların

faydası sürmedi.

bir zaman dolu görünen

sonradan boş görünebilir

yine de henüz tükenmemiştir.

bir defasında doğru görünen

bir dahakinde eğri görünebilir;

zeka aptallık görünebilir,

güzel söz söyleyiş patavatsızlık görünebilir;

hareket soğuğu alt edebilir,

durağanlık da sıcağı,

ama hareketteki durağanlık

tao'nun yoludur.

 

46. arzuyu ve hırsı yumuşatmak

 

doğanın yolune dikkat edildiğinde,

tüm şeyler kendi fonksiyonlarına uygun hareket ederler;

atlar arabaları çeker ve sabanın önünden giderler.

fakat doğanın yoluna dikkat edilmediğinde

atlar çarpışma ve savaş için yetiştirilirler.

arzu ve istek hoşnutsuzluğa sebep olur iken

yeterliliği bilen kişi

ihtiyacına daha kolay sahip olur.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

47. uzakları keşfetmek

 

tao seyahat etmeden de

bilinip gözlenebilir;

göklerde olan biten de

pencereden bakmadan görülebilir.

ne kadar* uzağa gidilirse

o kadar* az olur bilinen.

ondandır bilge kişinin bakmadan her şeyi görmesi,

ve kendini geliştirme kaygısı olmadan çalışarak,

tao'nun bütünlüğünü keşfetmesi.

 

48. bilgiyi unutmak

 

bilgiyi izlerken

eldekilere her gün yenisi eklenir.

ama tao'nun yolunu izlerken,

eldekiler azalır;

daha az çabalanır,

ta ki çabalama kalmasın.

gayret dizginlenmezse

hiç bir iş yarım kalmaz;

doğa'nın yolu

değişim tasarlayarak değil

nesneleri kendi gidişine bırakarak hüküm sürer.

 

49. duyumsamanın erdemi

 

bilge kişi kendine önem vermez,

ama başkalarının ihtiyaçlarını duyumsar.

erdemin büyük bağlılık gerektirdiğini

ve kendinin buna sahip olup herkese karşı iyi olduğunu bilerek;

başkaları ne yaparsa yapsın,

bilge onların ihtiyaçlarına göre davranır.

o alçakgönüllü ve utangaçtır,

böylelikle diğerlerinin kafasını karıştırır.

onlar ki onu onu çocukmuş gibi görürler,

bazı zaman onun sözlerine kulak verirler.

 

50. hayata bicilen paha

 

insanlara bakarken gorebiliriz belki

dogum ve olumun icice oldugunu uzamda,

ucte biri hayati izler, ucte biri olumu,

ve oylece dogumdan olume naklolanlar

da gorduklerimizin ucte biri.

tao’nun yolunu takip eden,

azgin hayvanlardan korkmadan yol alir,

kavga gurultuden ise etkilenmez,

cunku direnis gostermez.

evren bu dunyanin merkezidir,

dolayisiyla tao’nun icinde yasayanin

ic dunyasinda

yoktur hicbir yer

olumun girebilecegi.

 

51. tao'nun gıdası

 

tüm maddiyat

mutlak olan ilkeden ortaya çıkar;

o ilke ki doğanın yoludur.

her canlıyı var oluş oluşturur,

ve çevresi şekillendirir,

erdemle güzelce beslenirse büyür;

yokluktan varlığa doğru.

doğadaki her şey tao'yu sayar,

onun erdemine itibar eder,

yine de tao'nun beklentisi yoktur,

itibar ya da saygıdan yana.

doğanın yolunun erdemi

herşeyin ondan doğmuş olmasında;

herşeyi onun besleyip onun rahat ettirmesindedir;

onları zarardan esirgeyerek,

geliştirir korur ve onlara özen gösterir.

tao yaratır ama saygınlık istemez,

ve yol gösterir ama karışmaz.

 

52. öze dönmek

 

tao'nun erdemi kendi doğal yolunu yönetir.

nitekim, her kim onunla bir olursa,

yaşayan her şeyle bir,

ölüm korkusundan da arık olur.

böbürlenmek ve oraya buraya koşuşturmak,

huzur dolu yaşamın zevkini yok eder.

yaşamın arzusunun olmadığını bilen için,

arzu sahibi olmayıp

böbürlenmeyi gereksinmeyen için

yaşam çok daha tatminkardır.

önemsiz ve küçüğü görmeyi öğren,

bilgelikle yetiş ve iç dünyanı geliştir,

ki onda gerileme olmaz,

savaşmaya çalışma ki,

zarardan korunasın.

 

53. kanıt

 

nefsin tao'yu bırakmak istediğinde,

onu aklından çıkar, tao'ya devam et.

mahkemeler süsle dolduğunda,

tarlalar yabani otla dolar,

tahıl ambarları ise boşalır.

ne yanında kılıç taşımak,

ne çok süslenmek,

ne de tok iken hala

yiyip içmek doğanın yoludur.

kullanabileceğinden çoğuna sahip olan kimse

onu iyi kullanabilecek olanı ondan mahrum etmektedir.

 

54. iç dünyayı işlemek

 

kökü sıkı olan,

kolayca yerden sökülmez;

tıpkı sıkıca kavrananın,

elden kolayca kaymaması gibi.

eğer kişi onu içinde işlerse,

tao'nun erdemi gerçek olur;

ailece sevilirse yayılır;

tüm köyde sevilirse büyür;

ve bir ulus severse, bereketli olur.

evrensel olarak gerçek olduğunda,

erdem tüm insanlarda olur.

her nesne tao nazarında birer küçük evrendir;

dünya kainatın küçük evreni,

ulus dünyanın küçük evreni,

köy ulusun küçük evreni;

aile köyün küçük evreni,

ve bedeni kişinin ailesinin küçük evrenidir;

tek bir hücresinden galaksiye kadar.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

55. gizemli erdem

 

erdemli kişi yeni doğmuş bir çocuk gibidir,

doğanın yolunda olup tao'nun yolundan dem vuranların

yapacağı saldırılar ona dokunmaz.

yeni doğmuş çocuğun kemikleri yumuşaktır,

kasları bükülgendir ama kavrayışı sağlamdır;

yaratıcılık ve yenilikçilikten doğduğunu bilmese de

o bir bütündür.

doğanın yolu çocuğun içindedir,

onun için tüm gün bağırsa bile,

ne sesi kısılır ne boğazı kurur.

kalıcılıktan uyum doğar,

uyumdan da aydınlanma.

oradan oraya koşuşturmak bilgece değildir.

soluğu tutmak bedeni gerer;

çok enerji sarf ederse

kişi tükenir,

çünkü bu doğal olan yol değildir.

tao'ya ters düşen

doğal yıllarını yaşamaz.

 

56. erdemli pasiflik

 

doğal yolu bilenlerin

böbürlenmeye ihtiyacı yoktur,

sadece çok az bilenler

sıkça duyulurken;

(böylece) bilge kişi çok az söyler,

o da eğer bir şey söylerse.

bir uyarıcı talep etmediğinden

keskinliğini iyi yumaşatır,

karmaşığı basite indirger,

pırıltısını sönük görünecek şekilde saklar;

tozu yatıştırır,

tüm doğal şeylerle birlik halinde iken.

aydınlanmaya* ulaşmış kişi

(bunu yapmak için çabalamadan)

arkadaş edinmekle ilgilenmez,

ne de düşman kazanmakla;

iy ya da kötü ile, övgü ya da suçlama ile.

bu tür bir tarafsızlık insanın en üst halidir.

 

57. sadeleştirme

 

insanlar doğal adalet ile yönetilmeli,

ve savaş açılacaksa strateji ve taktikler kullanılmalıdır.

kendini bilmek için,

kişi kurnazca hareket etmemelidir.

yasa ve yasakların sayısı ne kadar çoksa,

orada yaşayan insanlar o derece yoksuldur.

çarpışme ve savaşta silahlar ne kadar keskinse,

ülkeyi kuşatan sorunlar o derece büyüktür.

insanlar ne kadar kurnazca yönetilirlerse

o kadar tuhaf şeyler olur ülkede.

kurallar ve düzenlemeler ne kadar sertse,

hırsızlık yapacakların sayısı o kadar yüksek olur.

bu sebeple bilge kişi çabalamaz

reform yapacağım diye,

ama insanlara zihnin barışını öğretir,

hayatlarından zevk almalarını sağlamak için.

ihtirasları olmadığından o ne yaparsa doğaldır.

kendine yeterlilik öğrettiğinden

onu takip eden insanlar

güzel ve sade bir hayata dönerler.

 

58. koşullara göre dönüşümler

 

yöneticinin eli hafif olduğunda,

insanlar didinmez,

fakat ülke katı yönetildiği zaman,

insanlar hilekarlıkla büyür.

bilge kişinin hareketleri keskindir,

ama hiç bir zaman kesici değildir,

sivridirler ama hiç bir zaman delici değil,

doğrudandırlar ama zorlamasız,

ve kontrolsuz değildirler,

parlaktırlar ama kör etmezler.

budur bilge kişinin eylemi,

çünkü o bilir ki

nerede mutluluk varsa,

orada sefalet ve ızdırap da vardır;

nerede bulunursa dürüstlük,

orada sahtekarlık için fırsat vardır,

ve insanlar aldatılabilirler.

bilge kişi bilir ki hiç kimse önceden söyleyemez

şu an geleceğin ne sakladığını.

 

59. tao'yu korumak

 

kendini ilerletme kaygısı yerine

kendine hakim olma kaygısıyla hareket ederek

önderlik etmek ve

içtenlikle başkalarıyla ilgilenmek mümkündür.

bu, erdemle hareket ederek

ve eksik bir iş bırakmayarak olur.

kökü açık görüşlüğe dayanan

erdemli ve sağlam bir temel

iyi önderliğin ve

hem uzun hem de güçlü yaşamanın ön şartıdır.

erdemi sınır bilmeyen kişi

önderliğe en uygun olandır.

tıpkı kabuk, ağacını koruduğu gibi

dalınçı hayatında uygulaması sayesinde

onun kökleri derinde,

ve hayatı korumadadır.

 

60. yönetmek

 

bir ülkeyi yönetmek için

en küçük balığı kızartırmışçasına

itinayla hareket etmek gerekir.

eğer eylemler doğal yoldan yaklaşır

ve gerçekleşirse

kötülüğün gücü azalır,

böylelikle hem yöneten hem yönetilen

eşit derecede korunur.

birinin erdemi öbürünü tazeleyeceğinden

birbirleri için zararlı şeyler düşünmeyeceklerdir.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

61. alçakgönüllük

 

tıpkı zengin ve bayındır toprak gibi

büyük bir ülke de kabul edici ve sakindir.

incelik sahibi kişi sakinliği ve ona yöneleni

kabul etmesi sayesinde

güçlünün üstesinden gelir.

bir ülke başka bir ülkeyi

diğer ülkeye yol vererek yenebilir;

küçük bir ülke büyüğe teslim olup

silahsızken bile onu yenebilir.

yenenin muradı teslimiyet olmalı;

ancak teslimiyetle karşı tarafın üstesinden gelinir.

bayındır bir ulus kaynaklarını tam olarak kullanmak için

daha kalabalık olmaya ihtiyaç duyabilirken

böylesi doğal serveti olmayan ülke

halkının gereksinimlerini karşılamaya ihtiyaç duyabilir.

birlik içinde hareket ederek her ikisi de

ihtiyaçlarına kavuşabilir.

 

62. hazineyi paylaşmak

 

her şeyin kaynağı tao'dadır.

o iyi için bir hazine

muhtaçlar için bir sığınaktır.

ünvanı övgüyle satın almak mümkünse de

saygınlık iyi iş başararak kazanılır.

tao'yu bulmamış diye

hiç kimseden umudu kesmemek gerekir.

armağanlar gönderilen kutlu günlerde

kısrak ya da elmas yerine

tao'nun öğretisini gönderin.

doğanın yolunu ilk keşfettiğimizde

biz, kabahatlerimizin geçmişte yani

ait oldukları yerde kaldıklarını öğrendiğimiz için mutlu

bir hazine bulduğumuzun

farkına vardığımız için ise çok mutluyuz.

 

63. başlamak ve tamamlamak

 

tasarlamadan hareket et;

doğal bir şekilde çalış ve tatsızın tadını al;

küçüğü büyüt; azı çok kıl

ve acıyı itinayla ödüllendir.

karmaşıktaki basiti ara

ve küçük nesnelerde büyüklüğe er.

zor işlerin bile kolaylıkla yapılması

ve büyük eylemlerin küçük işlerden oluşması

doğanın yoludur.

bilge kişi büyüklüğe küçük işler misliyle katlanınca erer.

kolayca verilen sözler en kolayca dönülenlerdir

ve yeterince itinalı hareket etmemek

ardından felaket gelmesine yol açar.

bilge kişi sorunlarla ortaya çıktıkları gibi yüzleşir,

bu sayede sorunlar ona sıkıntı olmaz.

 

64. gizemden ayrılmamak

 

sorunlar ortaya çıkmadan önce

kabul edilip ele alınırsa

daha başlamadan kargaşanın önüne geçilebilir,

o sayede huzur korunabilir.

kırılganı incitmek kolaydır,

küçüğü saçmak da.

koca ağaçlar en küçük budaklardan biter;

sekili bir bahçe bir küp topraktan çıkar,

ve uçsuz bucaksız yolculuklar

ilk adımı atmakla başlar.

yapacaklarını kafasında kuran, kendi amacını yok eder;

bir şeye sarılan, onu yitirmeye mahkumdur.

bilge kişi kafasında yenmeyi kurmaz ki

yenilsin,

bir şeye sarılmaz ki

yitirsin.

bitirmek üzereyken bozgun kolaydır,

onun için sadece başlangıçta değil,

sonuna kadar itinayı elden bırakma.

bilge kişi fikirlere sarılmanın değil

arzularında özgür olmanın peşindedir.

bilge kişi kaybolanları geri getirir

ve tao'yu bulmalarına yardım eder.

 

65. erdemli yönetim

 

zorla öğretmenin

tao'ya ters olduğunu bildikleri için

ilk bilgeler tao'nun yolunu

öğretmeyi tasarlamadılar.

devletin önünde iki yol vardır.

ilki saman altından su yürüten kurnaz olup

halkı aldatmayı tasarlamaktır.

böyle yönetilirse,

halk kurnazlaşır,

ve yöneteni aldatmayı tasarlar.

ülkeyi yönetmenin ikinci yolu,

öyle içten pazarlıklı olmadan yönetmektir.

erdemle yönetildikleri için

böyle yönetilenler gerçekten mutlu olur,

erdemli yönetim herkese karşı adildir

ve böylece birliği sağlar.

 

66. arkadan önderlik etmek

 

ırmağın ve akıntının hakimi denizdir,

çünkü hepsinden alçaktadır.

öğretmenin öğrencilerine yol göstermesinin en iyi yolu

önde gitmelerine izin vermektir.

yöneten bir bilge olduğunda

halk baskı hissetmez;

kendilerini iyi yöneteni destekler

ve ondan hiç bıkmazlar.

kendisine rakip çıkacak diye korkan

kimsenin rekabetine karşı koyamaz.

 

67. üç kıymetli özellik

 

doğanın yolundan gidenler

üç özellikleriyle başkalarından ayrılırlar:

çok merhametlidirler, çok tutumludurlar

ve kimseyle yarışmayacak kadar yiğittirler.

yiğitlikten merhamet doğar;

tutumluluktan ise cömertlik;

alçakgönüllülük arkadan önderlik etme isteği doğurur.

merhametten uzak durup

sadece kahramanlığı övmek,

tutumlu olmayıp bencillik etmek

hastaların işidir.

alçakgönüllülük bilmeyip

hep birinci olmaya çalışanlar hastadır.

gerçek kahramanlık ve

çok güçlü savunma sadece

merhamet sahiplerinde görülebilir.

insanlığı koruyup esirgemenin

yolu merhametten geçer

çünkü yaradan yenilgi yüzü göstermeyeceklerini

merhamet silahıyla donatır.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

 

68. ihtirassızlık

 

yararlı bir savaşçı

ne hiç yoktan kızgınlıkla

ne de öldürme arzusuyla hareket eder.

yenen kinci olmamalıdır.

efendilik tevazu ister.

eğer barış ve birlik diliyorsak

hasımlarımıza yaklaşımımız

üstünlük arzusundan arınmış olmalı

ve çekişme olmadan uygulanmalıdır.

 

69. gizemli tao'nun kullanılışı

 

tartışmalar kavgacılık yapmak yerine

beklemeyi bilerek,

üstüne gitmek yerine geri çekilerek kazanılabilir.

büyük savaşlar

kıpırdadığını belli etmeden

ve gizlediği gücünü koruyarak

hareket etmek,

saldırmadan ele geçirmek

silahtan başka şeyler kuşanmak

sayesinde kazanılabilir.

savaştıklarını

küçük görme

çünkü bu, en değerli varlığını

yitirmene yol açabilir.

zayıf olan

bunu unutmadan savaşırsa

her şeye rağmen kazanabilir.

 

70. gizli kimlik

 

bilge kişinin söylediği sözler basit,

yaptığı işler kolay da olsa

kendine bilge diyenlerin söz ve işleri arasında

azınlık kalır.

bilgenin yolunu bulmak sıradan insan için

zordur çünkü bilgenin sözleri ezeli geçmişten gelir

yaptıkları ise doğal işlerdir.

bilge'nin yolunu bulanlar

az ve seyrektir

ama bilgeye dürüstlükle davrananları

bilge ve tao ödüllendirir.

o kişi bilgenin şık görünmediğini

güzel değil kaba giysiler giydiğini bilir.

bilgenin beklentisi insanların

onun yolunu anlaması değildir

çünkü bilgenin mücevheri kalbinde saklıdır.

 

71. hasta olmamak

 

bilgisizliğini bilmek

kişiliğin gücünü gösterir

ama bilgeliği bilmemek güçsüzlüğe delalettir.

hastalık hastası olmak da sağlığa alamettir.

onun içindir ki bilge kişi giderek hastalık hastası olur

ta ki hastalık hastası olmak onu hasta etsin,

işte o zaman hastalıktan kurtulur.

 

72. kendini sevmek

 

bilge kişi huşu ve isabetle hareket eder.

başkaların evine çatkapı gidip

onları rahatsız etmez,

istenmedikçe bir işe karışmaz,

meğerki başkalarına zarar versinler.

işte o zaman bilgeye başvurulur.

bilge kendini bilse de

belli etmez;

kendine saygısı vardır ama kibri yoktur

çünkü o, gereksinmediği şeye

sahip olmama yeteneği geliştirmiştir.

 

73. yeterlikle hareket etmek

 

tutkulu bir kahraman

ya öldürür ya öldürülür

ama hem cesur hem de sakin bir insan

kendi canını da başkalarınınkini de koruyabilir.

bir canı korumanın neden yeğ olduğunu

hiç kimse kesin bir şekilde söyleyemez.

erdemin yolu gayretkeşlik tasarlamadan

hareket etmektir,

ki tasarlamadığı halde üstün gelir.

erdemin yolu nadir konuşur ve asla soru sormaz

ancak soru sorulmadan yanıt olarak verilir.

onun her ihtiyacı tamam edilir

ve o hep kolay gelir

çünkü bu yol insanın anlayamayacağı

kendi planını takip eder.

o ağını hem derin hem de geniş örer

ve geniş aralıklı olduğu halde, geçen herşey ona takılır.

 

74. tao'yu yerinden etmek

 

insanlar ölümden korkmaz olursa

ölüm tehdidinden de korkmaz olur.

ülkede erken ölüm yaygınlaşırsa,

ve ölüm ceza olarak dağıtılırsa

insanları kanunu çiğnemekten korkmaz olur.

böylesi bir ülkedeki cellat olmak

tahtayı kesmeye çalışırken

kendi elini kesen

beceriksiz bir marangoz olmaya benzer.

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.