Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)


DİPNOT

Önerilen İletiler

Danıştay üyelerine silahlı saldırı...

SORUN TÜRBAN...

 

Danıştay İkinci Dairesi'ne bu sabah silahlı saldırı düzenlendi. Olay sonucu aralarında Daire Başkanı Mustafa Birden'in de bulunduğu beş kişi yaralandı. Yaralılardan birinin durumu ağır.

 

Olayın ardından yakalanarak gözaltına alınan saldırganın sorgusunda, Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'türbanlı öğretmene müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söylediği belirtiliyor.

 

Yaralıların durumuna ilişkin bilgi veren Hacettepe Hastanesi Genel Direktörü Uğur Erdener, mide ve dalağından yaralanan Başkan Birden'in operasyona alındığını, hayati tehlikesinin bulunmadığını açıkladı.

 

Erdener, Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in ise başına isabet eden kurşun sonucu yaralandığını ve hayati tehlikesinin sürdüğünü belirtti.

 

Hayati tehlikesi bulunmayan diğer üç yaralının isimleri ise şöyle:

 

# Ayla Gönenç

# Ahmet Çobanoğlu

# Ayfer Özdemir

 

Dinci Vakit Gazetesi hedef göstermişti...

Danıştay'a yapılan silahlı saldırıda Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden ile Mustafa Yücel Özbilgin ağır olmak üzere 5 kişi yaralandı. Saldırının yapıldığı daire bu yılın başında Aytaç Kılınç adlı öğretmenin başörtüsü takmasıyla ilgili olumsuz karar vermişti. Anadolu'da Vakit Gazetesi, bu kararın ardından üyelerin fotoğraflarını ve isimlerin yayınlayarak "İşte o vekiller" diye manşet yapmıştı.

 

Hayrıca; Akit'in hedef gösterdiği Baro başkanı da öldürülmüştü

Yargı çevrelerine yönelik 'hedef gösterilme' olayına en çarpıcı örnek, yine türban tartışması nedeniyle 1995'te Gümüşhane'de yaşanmıştı. Türbanlı avukatların duruşmaya girmelerini yasaklayan karara imza atan dönemin Gümüşhane Baro Başkanı Ali Günday, daha sonra Vakit ismini alan Akit gazetesinin hedefi olmuştu.

Günday, hakkında günlerce süren yayınlardan sonra Osmaniyeli İzzet Kıraç adlı bir kişi tarafından türbanı yasakladığı gerekçesiyle öldürülmüştü.

http://www.digimedya.com/default.asp?NID=124629

 

Sezer: Tarihe kara leke olarak geçecek

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Danıştay 2. Dairesi üyelerine yapılan saldırıyı nefretle kınadığını belirterek, "Türk ulusunun bağımsız, özgür ve çağdaş yaşamının güvencesi olan Cumhuriyet’in değerlerine ve kurumlarına karşı düzenlenen saldırılar asla amacına ulaşamayacaktır" dedi.

Sezer, saldırı nedeniyle bir açıklama yaptı.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre, Sezer, Danıştay 2. Dairesi üyelerine toplantı yaparken gerçekleştirilen çirkin saldırıyı nefretle kınadığını bildirdi.

Sezer, şöyle devam etti:

"Cumhuriyet’in temel kurumlarından bağımsız yargının üyelerine karşı girişilen saldırı ulusumuzu derinden yaralamıştır. Yüce yargının kutsal görevini yaptığı bir anda girişilen bu saldırı Cumhuriyet tarihine kara bir leke olarak geçecektir.

Türk ulusunun bağımsız, özgür ve çağdaş yaşamının güvencesi olan Cumhuriyet’in değerlerine ve kurumlarına karşı düzenlenen saldırılar asla amacına ulaşamayacaktır.

Baskılar ve tehditler Türk yargısını yıldıramayacak, Türk yargısı anayasal görevlerini, laik ve demokratik Cumhuriyet’e bağlılıkla sürdürecektir." Ahmet Necdet Sezer, böyle üzücü olayların bir daha yaşanmamasını dileyerek, Danıştay ailesine geçmiş olsun dileğinde bulundu. Sezer, olayda yaralanan Danıştay 2. Dairesi Başkanı ve üyelerine de acil şifa dileklerini iletti.

Cumhurbaşkanı Sezer, ayrıca olay ve yaralıların durumuyla ilgili Ankara Valisi Kemal Önal’dan bilgi aldı...

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 237
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Danıştay 2'nci Dairesi'ne silahlı saldırı düzenleyen Alparslan Arslan, İstanbul Barosu'na 24760 sicil numarasıyla kayıtlı bir avukat. Aslan saldırının ardından Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulandı. Alparslan Arslan’ın hakkında bilgi veren polis yetkilileri, avukatın Bingöl’ün Kığı ilçesi Nacaklı Köyü’ne kayıtlı olduğunu ifade etti. Daha önce bir suç kaydı çıkmayan 29 yaşındaki avukatın, silaha ilişkin de bilgi vermediği bildirildi.

Emniyet yetkilileri olayda kullanılan Glock marka silahla ilgili balistik incelemenin ilk çapta temiz çıktığını belirtilirken, "Detaylı inceleme sonucu daha önce başka bir suçta kullanılıp kullanılmadığı belirlenecek. Ancak ilk belirlemede bundan önce kullanılmamış 9 milimetre çapında seri atışa sahip Glock-19 modelli bir tabancadan 9 el ateş edildiği yönünde" dediler.

 

Saldırgan Arslan'ın polise verdiği ilk ifadede türban yasağı nedeniyle hareket ettiğini söylediği öğrenildi. Arslan'ın saldırıyı dün gerçekleştirmek istediği ancak "şartlar uygun olmadığı için" bugüne ertelediği bildirildi.

 

Aslan Alpaslan'ın dün de aynı saatlerde Danıştay İkinci Daire Başkanlığı'na geldiği ve Başka Birden'in odasının kapısını zorladığı, görevlilerin polise haber vermesi üzerine burayı terkettiği öğrenildi. Danıştay Başkan Vekili Tansel Çölaşan, Arslan'ın dünkü gelişinde keşif yaptığını belirtti. Hafta sonu Ankara’ya geldiği anlaşılan Arslan’ın ifade vermekten kaçındığı belirtildi.

 

Danıştay 1. Daire Üyesi Osman Alpak, olaya ilişkin bilgi verirken, daha sonra saldırgan olduğunu öğrendiği kişiyle sabah asansörde birlikte çıktıklarını belirtti. Alpak, “Gayet şık giyimli, temiz, efendi bir görüntüsü vardı. Hatta ben, tetkik hakimi sandım. Niye selam vermedi diye de kendi kendime söylendim. Daha sonra saldırganın bu kişi olduğunu öğrendim” dedi. Danıştay 11. Daire Üyesi Ahmet Hamdi Ünlü de saldırganın merdivenlerden inerken 4. katta bir sekreterin “Ne oluyor” şeklindeki sorusuna, “Bir şey yok, bir gürültü var” karşılığını verdiğini aktardı.

"ALLAH'IN ASKERİYİM"

 

Arslan, saldırıdan önce 34 BE 0126 plakalı aracını Danıştay binasına 40 metre uzaklıkta Necatibey Caddesi'ne park etti. Danıştay binasındaki X-Ray cihazı kontrolünden avukat kimliğini göstererek geçen saldırgan, Üyelerin bulunduğu ek binaya yöneldi. 5'inci kattaki müzakere salonuna giren Arslan, "Allah'ın askeriyiz, elçiyiz. Türban davası yüzünden cezalandırılacaksınız" diyerek 11 el ateş etti.

 

Tekbir getirerek dışarı çıkan saldırgan, binadaki güvenlik görevlisi polis tarafından etkisiz hale getirildi.

 

 

Birden'in türbanlı öğretmene müdürlük yolunu kapatan Danıştay kararının altında imzası bulunuyordu. Görgü tanıkları, Alparlan Arslan'ın olayın ardından 'Allah-u ekber' ve 'Allah'ın gazabı üzerinizde olsun' şeklinde bağırdığını söyledi.

 

 

 

OLAY YERİNDE 5 KOVAN BULUNDU

 

Saldırgan, daha sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldü. Gözaltında tutulduğu Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden Terörle Mücadele Şubesi'ne getirilen saldırganın üzerinden, İstanbul Barosu'na kayıtlı, 1977 Bingöl doğumlu “Alparslan Arslan” adına düzenlenmiş avukat kimliği çıktı. Glock marka silahın kullanıldığı saldırı sonrası, olay yerinde 5 adet mermi kovanı bulunduğu öğrenildi.

 

ERBUĞA, KENDİSİNİ YERE ATARAK KURTULDU

 

Saldırıda üye Kamuran Erbuğa'nın kendisini yere atarak, yara almadan kurtulduğu öğrenildi. Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Birden, üyeler Ayla Gönenç, Mustafa Yücel Özbilgin, Ayfer Özdemir ve Kamuran Erbuğa'dan oluşan beş kişilik heyet, sabah 09.30 sıralarında gündemindeki dosyaları görüşmek üzere Danıştay ek binasının 5. katında toplandı. Tetkik hakimi Ahmet Çobanoğlu da dosyalarını anlatmak üzere toplantıya katıldı.

 

Saldırganın saat 09.45 sıralarında müzakere salonuna girerek ateş açtığı ve üyelerden Erbuğa'nın kendisini yere atarak saldırıdan kurtulduğu öğrenildi. Erbuğa'nın daha sonra saldırıyı Danıştay Başkanlığı'na bildirdiği belirtildi. Erbuğa, saldırıdan sonra “Saldırganın ateş ettiğini hatırlıyorum, başka bir şey söylediyse de ben duymadım, kendimi yere attım” diye konuştu.

 

PEKER'İN AVUKATININ YANINDA ÇALIŞTI

 

1977 doğumlu Alparslan Arslan, Bingöl'ün Kığı ilçesine bağlı Nacaklı Köyü doğumlu. 1998'de Marmara Üniversitesi Hukuk Faültesi'nden mezun olan Arslan'ın bir süre Sedat Peker'in avukatı Hakkı Kurtuluş'un yanında çalıştığı bildirildi. Daha önce yanında 6 ay staj yaptığı Ahmet Kılınç isimli avukat, Alparslan Arslan'ı "dini bütün bir genç" olarak tanımladı.

 

 

 

ARSLAN”IN HUKUK BÜROSUNDA ARAMA YAPILIYOR

 

 

Alparslan Arslan'ın Kadıköy'de görev yaptığı hukuk bürosuna polis ekipleri geldi. Kadıköy Bahariye Caddesi Akar Apartmanı'ndaki Yeditepe Hukuk ve Danışmanlık Bürosu'na gelen İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı sivil ve resmi giysili polis memurları, tüm çağrılarına rağmen kapıyı açan olmayınca bina çevresinde önlem aldı. Büroya giriş ve çıkışı kontrol altına alan polisler, muhtemelen büroda kimsenin bulunmadığını, ancak gerekirse mahkeme kararıyla içeri girilebileceğini söylediler.

 

DANIŞTAY BAŞKANI UYARMIŞTI

 

Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu geçtiğimiz hafta Danıştay'ın 138'inci kuruluş yıldönümünü nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, kimi kararlara karşı duyulan memnuniyetsizliğin, eleştiri ve yorum sınırlarını aştığını söylemiş ve karara katılan yargı mensuplarının kişisel bilgi ve fotoğraflarına gazete sayfalarında yer verilmek suretiyle 'yıpratma, hatta hedef gösterme' girişimine dönüştürüldüğü uyarısında bulunmuştu.

 

HAMZA KELEŞ SORUŞTURACAK

 

 

 

Olayı haber alan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu ile terör ve organize suçlara bakmakla görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hamza Keleş, olay yerine gittiler. Yapılan ilk incelemenin ardından, Keleş ve Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan, olayla ilgili soruşturmayı başlattı. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu ile terör suçlarına bakan Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hamza Keleş incelemelerinin ardından Danıştay'dan ayrıldı. Boyrazoğlu, gazetecilerin sorularına yanıt vermedi, soruşturmanın devam ettiğini söyledi.

 

KAMERAMAN GÖZALTINDA

 

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve beraberindeki heyetin olay sonrasında Danıştay Başkanlığını ziyareti sırasında heyetle birlikte içeri giren bir televizyon kanalının kameramanı, olay yerinden görüntü almaya başladı.

 

Emniyet görevlilerine kendisini “Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Görevlisi” olarak tanıtan kameraman, kimlik kontrolü sonucu gazeteci olduğunun anlaşılması üzerine, kasetine el konularak gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen kameraman hakkında “unvan gaspı” suçundan işlem yapıldığı bildirildi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

baskılarla ve kallesce bu saldırlarla hıc bır zaman yılmıyacak bu ulke

 

TEKBİR GETİRDİ...

 

Danıştay 2. Dairesi saat 10:00 sıralarında toplantı halindeyken 8. kattaki toplantı odasına giren ve adının Alparslan Aslan olduğu öğrenilen 28 yaşındaki saldırgan masada oturanlara 'Allahü Ekber' ve 'Allah'ın gazabı üzerinize olsun' diye bağırarak tabancasındaki 2 şarjörü boşalttı. Danıştay'da bugüne dek görülmemiş silahlı baskından sonra ortalık ana baba gününe döndü. Polis kaçmaya çalışan saldırganı Glock marka tabancasıyla yakaladı. Saldırganın Bingöl nüfusuna kayıtlı Asparslan Aslan adlı kişi olduğu, İstanbul Barosu'na bağlı olarak avukatlık yaptığı öğrenildi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Danıştay 2'nci Dairesi'ne silahlı saldırı düzenleyen Alparslan Arslan, İstanbul Barosu'na 24760 sicil numarasıyla kayıtlı bir avukat. Aslan saldırının ardından Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulandı. Alparslan Arslan’ın hakkında bilgi veren polis yetkilileri, avukatın Bingöl’ün Kığı ilçesi Nacaklı Köyü’ne kayıtlı olduğunu ifade etti. Daha önce bir suç kaydı çıkmayan 29 yaşındaki avukatın, silaha ilişkin de bilgi vermediği bildirildi.

Emniyet yetkilileri olayda kullanılan Glock marka silahla ilgili balistik incelemenin ilk çapta temiz çıktığını belirtilirken, "Detaylı inceleme sonucu daha önce başka bir suçta kullanılıp kullanılmadığı belirlenecek. Ancak ilk belirlemede bundan önce kullanılmamış 9 milimetre çapında seri atışa sahip Glock-19 modelli bir tabancadan 9 el ateş edildiği yönünde" dediler.

 

Saldırgan Arslan'ın polise verdiği ilk ifadede türban yasağı nedeniyle hareket ettiğini söylediği öğrenildi. Arslan'ın saldırıyı dün gerçekleştirmek istediği ancak "şartlar uygun olmadığı için" bugüne ertelediği bildirildi.

 

Aslan Alpaslan'ın dün de aynı saatlerde Danıştay İkinci Daire Başkanlığı'na geldiği ve Başka Birden'in odasının kapısını zorladığı, görevlilerin polise haber vermesi üzerine burayı terkettiği öğrenildi. Danıştay Başkan Vekili Tansel Çölaşan, Arslan'ın dünkü gelişinde keşif yaptığını belirtti. Hafta sonu Ankara’ya geldiği anlaşılan Arslan’ın ifade vermekten kaçındığı belirtildi.

 

Danıştay 1. Daire Üyesi Osman Alpak, olaya ilişkin bilgi verirken, daha sonra saldırgan olduğunu öğrendiği kişiyle sabah asansörde birlikte çıktıklarını belirtti. Alpak, “Gayet şık giyimli, temiz, efendi bir görüntüsü vardı. Hatta ben, tetkik hakimi sandım. Niye selam vermedi diye de kendi kendime söylendim. Daha sonra saldırganın bu kişi olduğunu öğrendim” dedi. Danıştay 11. Daire Üyesi Ahmet Hamdi Ünlü de saldırganın merdivenlerden inerken 4. katta bir sekreterin “Ne oluyor” şeklindeki sorusuna, “Bir şey yok, bir gürültü var” karşılığını verdiğini aktardı.

"ALLAH'IN ASKERİYİM"

 

Arslan, saldırıdan önce 34 BE 0126 plakalı aracını Danıştay binasına 40 metre uzaklıkta Necatibey Caddesi'ne park etti. Danıştay binasındaki X-Ray cihazı kontrolünden avukat kimliğini göstererek geçen saldırgan, Üyelerin bulunduğu ek binaya yöneldi. 5'inci kattaki müzakere salonuna giren Arslan, "Allah'ın askeriyiz, elçiyiz. Türban davası yüzünden cezalandırılacaksınız" diyerek 11 el ateş etti.

 

Tekbir getirerek dışarı çıkan saldırgan, binadaki güvenlik görevlisi polis tarafından etkisiz hale getirildi.

Birden'in türbanlı öğretmene müdürlük yolunu kapatan Danıştay kararının altında imzası bulunuyordu. Görgü tanıkları, Alparlan Arslan'ın olayın ardından 'Allah-u ekber' ve 'Allah'ın gazabı üzerinizde olsun' şeklinde bağırdığını söyledi.

...

 

SON DAKİKA!.. DANIŞTAY ÜYESİ ÖZBİLGİN VEFAT ETTİ

 

Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybetti.

 

...

 

İLK İFADELERİ...

TÜRBAN YÜZÜNDEN HEDEF ALDIM...

 

Danıştay 2'nci Dairesi üyelerine silahlı saldırı düzenleyen Alparslan Arslan,"Allah'ın askeriyiz, elçiyiz. Türban davası yüzünden cezalandırılacaksınız" diyerek 11 el ateş etti.

17 Mayıs 2006 Çarşamba 15:50

Danıştay 2'nci Dairesi'ne silahlı saldırı düzenleyen Alparslan Arslan, İstanbul Barosu'na 24760 sicil numarasıyla kayıtlı bir avukat. Aslan saldırının ardından Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulandı. Alparslan Arslan’ın hakkında bilgi veren polis yetkilileri, avukatın Bingöl’ün Kığı ilçesi Nacaklı Köyü’ne kayıtlı olduğunu ifade etti. Daha önce bir suç kaydı çıkmayan 29 yaşındaki avukatın, silaha ilişkin de bilgi vermediği bildirildi.

 

Emniyet yetkilileri olayda kullanılan Glock marka silahla ilgili balistik incelemenin ilk çapta temiz çıktığını belirtilirken, "Detaylı inceleme sonucu daha önce başka bir suçta kullanılıp kullanılmadığı belirlenecek. Ancak ilk belirlemede bundan önce kullanılmamış 9 milimetre çapında seri atışa sahip Glock-19 modelli bir tabancadan 9 el ateş edildiği yönünde" dediler.

Saldırgan Arslan'ın polise verdiği ilk ifadede türban yasağı nedeniyle hareket ettiğini söylediği öğrenildi. Arslan'ın saldırıyı dün gerçekleştirmek istediği ancak "şartlar uygun olmadığı için" bugüne ertelediği bildirildi.

 

Aslan Alpaslan'ın dün de aynı saatlerde Danıştay İkinci Daire Başkanlığı'na geldiği ve Başka Birden'in odasının kapısını zorladığı, görevlilerin polise haber vermesi üzerine burayı terkettiği öğrenildi. Danıştay Başkan Vekili Tansel Çölaşan, Arslan'ın dünkü gelişinde keşif yaptığını belirtti. Hafta sonu Ankara’ya geldiği anlaşılan Arslan’ın ifade vermekten kaçındığı belirtildi.

"ALLAH'IN ASKERİYİM"

 

Arslan, saldırıdan önce 34 BE 0126 plakalı aracını Danıştay binasına 40 metre uzaklıkta Necatibey Caddesi'ne park etti. Danıştay binasındaki X-Ray cihazı kontrolünden avukat kimliğini göstererek geçen saldırgan, Üyelerin bulunduğu ek binaya yöneldi. 5'inci kattaki müzakere salonuna giren Arslan, "Allah'ın askeriyiz, elçiyiz. Türban davası yüzünden cezalandırılacaksınız" diyerek 11 el ateş etti.

 

Tekbir getirerek dışarı çıkan saldırgan, binadaki güvenlik görevlisi polis tarafından etkisiz hale getirildi. Üzerinde 'hayalet tabanca' olarak bilinen ve X-Ray cihazında uyarı sinyali vermediği bilinen Glock marka tabanca bulundu.

 

Birden'in türbanlı öğretmene müdürlük yolunu kapatan Danıştay kararının altında imzası bulunuyordu. Görgü tanıkları, Alparlan Arslan'ın olayın ardından 'Allah-u ekber' ve 'Allah'ın gazabı üzerinizde olsun' şeklinde bağırdığını söyledi.

 

Umarım yukarıda katil yobazın ifadelerinden olayın nedenini anlamışsınızdır sevgili ahmetkaya639...

Lütfen artık Tehlikenin farkına varın...

Sevgi ve saygılarımla...

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet maalesef Türkiyeyi yöneten kisilerin Cumhuriyete düsman olduklari bir kez daha ispat edilmis oldu.AKPyönetimi Necmettin Erbakanin müridleriydiler.Erbakan amaclarina nail olamadi ve iclerinden birileri biz döndük artik Demokrat olduk bakin kravatta takiyoruz diyerek arkalarina agizlarina bir parca bal sürülmüs medya holdingi ve Avrupa birliginin yüzdelikcileri gibi calisan Isverenleride alarak bu milletin basina bela oldular.Secim meydanlarinda verdikleri sözlerin hicbirisini yerine getirmediler,peki ne yaptilar?

1-Cumhurbaskanina saldirmaya basladilar ve hala saldiriyorlar,neden?cünkü Sayin Cumhurbaskani Atatürkcüdür

2-Orduya saldirmaya devam ettiler yani hic ara vermeden

3-Atatürke karsi abuk subuk konusmaya basladilar-Necmettin Erbakan döneminden daha rahat ve pervasizca.

4-Anayasa mahkemesine ve Danistaya saldirmaya basladilar cünkü onlarda Atatürkcüdürler.

Neden Erdogan bukadar cok Avrupa birligi sevdalisidir,Kelleyi koymus Avrupa birligi icin yapmiyacagi hicbirsey yok.Neden bu kadar caba?

Gayet basit,eger Türkiye Avrupa birligine alinirsa Türkiye Avrupa birligi yasalarina uymak zorundadir.dolayisiyle Erdogan Türkiye anayasina göre degilde Avrupa anayasina uymak zorundadir.Avrupa yasasinda Atatürk reformlari yok yani kimse uymak zorunda kalmiycak.Iste sadece bir örnek vermis oldum

Danistaya yapilan saldiriyi nefretle kiniyorum,o saldiriyi yapanlarin müslüman olduklarina inanmiyorum.Ve bir yazimdada dedigim gibi,kimler oturup kalkip Türban kavgasi veriyorsa bunlar Türkiyenin düsmanlaridirlar ve asla müslüman olamazlar.Kimse Allahi kandirmaya calismasin.

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cumhuriyet dolayisiyle Türkiye cok büyük bir tehlike altindadir.Yobazlik resmen hortlamistir.Bunlarin dinle hicbir ilgisi yoktur.suna okadar eminimki birileri simdi Allaha sükür secdesi yapiyorlardir.nede olsa bir Atatürkcü öldürüldü,bundan daha büyük bir zevk olabilirmi.Düsünebiliyormusunuz,Katil müslüman bir Avukat yani okumus nerede Cumhuriyetin okulunda,Türk insaninin alin teriyle ödedigi vergilerle yapilan okullarda.Ve bu adam insanlara gözünü kirpmadan ates ediyor ben Allahin askeriyim diyor.Sanki Allahin askere hemde katil bir askere ihtiyaci varmis gibi.sizi gidi gözü dönmüs sahte müslümanlar.Siz Allahin degil olsaniz olsaniz Amerikadaki sümüklünün askeri olabilirsiniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu konuda ne dersek diyelim anlamamakta direnen arkadaşların gözü aydın olsun.Bir Atatürkçü daha katledildi.Çok MUTLU OLMUŞSUNUZDUR HERHALDE .Öyle ya vay be adamlar türban için nede güzel mücadele ediyorlar.Ama bilmiyorlar ki bu geminin içinde hepimiz varız ve batarsak birlikte batacağız.Her geçen gün daha kötüye gittiğimizin ne zaman farkına varacağız acaba........

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

Cumhuriyet, Hepinizi Boğacaktır

Çirkin Oyunun Yobaz Oyuncakları.

 

Danıştay'a yapılan ihanet saldırısında hem bir sebep hem de sonuç birlikte barınıyor. Önce sebeplere bakalım, yani görünen sebeplere. Danıştay'ın saldırıya uğrayan üyeleri 2006 yılının Şubat ayında türban ile ilgili bir karar alıyor. Ertesi gün, Akit Gazetesi 'İşte O Üyeler' manşetiyle, karanlık güçlerin isteğini yerine getiriyor ve Danıştay'ı hedef tahtasına yerleştiriyordu.

 

Danıştay Başkanlığına seçilen Sumru Çörtoğlu, 10 Mayıs'ta Başbakan Tayyip Erodğan'ın gözlerinin içine baka baka hedef haline getirildiklerini söyledi. Kasımpaşalı Başbakanımız, hedefin kim ve ne olduğunu bile sormadan Danıştay'a tepki göstermeyi tercih etti.

 

Bütün bu tartışmalar, hedef göstermeler ""birileri" için vazife idi. Yani durum'dan Vazife çıkartıldı ve çirkin saldırı gerçekleştirildi. Sebepler onla için yeterliydi.

VE SONUÇ?...

Olay, sadece Danıştay'ın aldığı karara tepki içeren bireysel bir eylem mi? Kuşkusuz değil. Yukarıda saydığımız sebepler, olayı kişisel bir saldırı çerçevesine oturtmak için özenle yaratılmış gibi görünse de, arkadaki küresel gücü gizleyemiyor. ABD'nin o zamanki Ankara büyükelçisi Edelman'ın Yüksek Seçim Kurulu Bakanı Tufan Algan'ı ziyaretiyle birlikte başbakan yapılan Tayyip Erdoğan, artık küresel gücün hedeflerinin de gerisinde kaldı. Sonuç, Türkiye'ye yeniden terörle yola getirme planının bir parçası Bunu İstanbul'da sinagog'u ve HSBC'yi bombalayarak o dönemki koşullar içinde kısmen yaptılar.

 

Şimdi yaptırdıklarıyla ulaşmaya çalıştıkları yer de aslında aynı. Farklı olan sadece, Türkiye'yi dönüştürme amacına ulaşmak için kullandıkları piyonlar, maşalar ve uşaklar. Çünkü bunun için Türkiye'nin siyasi iklimi bizzat başbakan Tayyip Erdoğan tarafından uygun hale getirilmiştir. Yurttaş kültürü yerine, mürit aidiyetiyle yetişenler, "Türkiye'yi sonu karanlık" bir yola sokmuştur.

 

Tek dileğimiz, Türkiye'nin bu yapay sonuçların içinden 1919 ruhuna dönerek çıkmasıdır.

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

işte yine aynısı arkadaşlar. hani bu forumda ağzılarını her açtıklarında "türbana özgürlük diyenler" bir tanesi saldırıyı kınamış mı ?

 

bunların özgürlük anlayışları bu kadardır.

 

Cumhuriyetin kalelerinden birine yapılan bu karanlık hain saldırıyı tüm benliğimle kınıyorum.

 

demokrasi ve özgürlüğü o karanlık beyinlerinin emellerine alet etmek isteyen yobazlarıda.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

işte yine aynısı arkadaşlar. hani bu forumda ağzılarını her açtıklarında "türbana özgürlük diyenler" bir tanesi saldırıyı kınamış mı ?

 

bunların özgürlük anlayışları bu kadardır.

 

Cumhuriyetin kalelerinden birine yapılan bu karanlık hain saldırıyı tüm benliğimle kınıyorum.

 

demokrasi ve özgürlüğü o karanlık beyinlerinin emellerine alet etmek isteyen yobazlarıda.

 

Umutluyuz Cyrano Umutluyuz,

 

Türbana özgürlük diyenlerin de Türbanını inancıyla takanlarında,

 

bu gözü kan bürümüş insan artıklarını ve onların yaptıklarını kınayacaklarından umutluyuz...

 

 

http://www.turkish-media.com/forum/index.p...ndpost&p=199214

 

 

Yukarıdaki linkini verdiğim yazıdaki anlayışla bu yapılanların farkı olmadığını anlayıpta

 

insanlığımızı hatırlayıp kınadığımız zaman vicdanlarımız temize çıkarmı bilinmez ...

 

Umutluyuz Cyrano Umutluyuz,... Kınayacaklardır eminim...Umutluyuz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***

 

Saldırıya tepki vermek

 

Televizyon canlı yayınında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın Danıştay'a yönelik silahlı saldırıyla ilgili olarak yaptığı açıklamayı dinlerken kendimi çok zorladım.

 

Zorladım, çünkü Arınç'ın açıklaması ilerledikçe kan beynime sıçrıyordu ve ben kendimi önyargılarımdan sıyırmaya uğraşıyordum.

 

Bülent Arınç, siyasi kimliği bir yana Meclis Başkanlığı koltuğunda oturan, yani bizim protokolümüzde 2 numara olan bir kişi.

 

Böyle bir kişinin bir yüksek yargı organına yönelik daha önce görülmedik bir saldırıyı kınamasından daha doğal bir şey olamaz. Ama Arınç saldırıyı kınamakla yetinmedi, sözlerine devam etti. Ve işte o sırada benim kanım beynime sıçramaya başladı.

 

Çünkü Arınç, önce konunun adli makamlara ulaştığını ve bu konuda spekülasyon yapılmaması gerektiğini söyledikten sonra kendisi doğrudan spekülasyonlar yapmaya başladı.

 

Ve bu spekülasyonlarda da ne zanlının adli ehliyeti olup olmadığı eksikti ne de başka şeyler. Arınç, Danıştay binasından çıkmak isterken polisle de çatışan ve yakalanan zanlının ne avukatı ne de bildiğimiz kadarıyla onun akrabası. O yüzden Arınç'ın ceza avukatı tepkilerini anlamak benim için gerçekten zor oldu.

 

Yanlış anlamayın, söyledikleri yanlıştı diyemem ama elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin, böylesi bir olaydan sonra devletin iki numarasının bu konulara girmesi doğru bir şey miydi?

 

Diyorum ya, önyargılarımdan kurtulmaya çalışarak yazıyorum bu satırları ama bana öyle geldi ki Arınç'ın açıklamalarının bütününde sanki 'Bu iş siyasi olarak bizim üzerimize de sıçrar mı acaba' telaşı da vardı.

 

Hoş, anamuhalefet lideri ve Danıştay Başkanı saldırıdan hükümetin sorumlu olduğunu neredeyse söylemiş durumdalar, hal böyleyken Arınç'ın sözlerini de 'normal' bulanlar mutlaka olacaktır ama ben ısrarlıyım: Suimisal misal olamaz.

 

Sözünü ettiğim türden bir telaş sadece Arınç'a özgü bir durum da değildi, belki Adalet Bakanı Cemil Çiçek dışında ilk ağızda açıklama yapan pek çok hükümet yetkilisi ve AKP'li için aynı telaş söz konusuydu.

 

Bakın, saldırıya sebep olduğu söylenen ve türbanın sokakta takılmasının bile memurların sicilini ve terfilerini etkileyebilen bir unsur olduğunu vazeden Danıştay 2. Daire kararını eleştirenler arasında ben de vardım.

 

Ancak sanıyorum benim eleştirilerimle dün Danıştay Başkanı ve kimi başka kişiler tarafından da hatırlatılan

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ve başka hükümet önde gelenlerinin eleştirileri arasında önemli bir fark vardı.

 

Özgürlükleri savunmakla belli bir özgürlükten başkasını savunmamak arasındaki farktı bu bence.

 

Ancak tabii şimdi sapla saman karışacak, Anayasa Mahkemesi veya Danıştay veya Yargıtay kararlarına karşı her eleştiri, hele hele bu kararlar laiklikle ilgiliyse 'kışkırtma' gibi, 'hedef gösterme' gibi gösterilmek istenecek.

 

Bu ülke bir demokrasiyse ve öyle kalacaksa, temel bazı konulardaki mahkeme kararları da elbette adabınca tartışılacak, eleştirilecek. Eline silah alıp beğenmediği mahkeme kararlarını yazan yüksek yargıçları öldürmeye kalkan zorba teröristler yüzünden bu en temel demokratik haklardan vazgeçilmemeli.

 

Ama diyorum ya, tartışmanın da bir adabı var. Aynen, silahlı zorbaların saldırılarına tepki vermenin bir adabı olması gerektiği gibi...

 

İsmet Berkan © RADİKAL 18/05/2006

 

***

 

 

Umutluyuz İsmet Berkan Umutluyuz,... silahlı zorbaların saldırılarına tepki vermenin adabıyla kınayacaklardır ...Umutluyuz...

 

 

 

*tna

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamlar...

 

Arkadaşlar, eylem değilse bile sonuçları sanırım bir menemen vakıasına benzeyecek. İstiklal Mahkemelerinin kurulmasını bekler oldum desem yeridir. Evet saldırıyı kınıyoruz.

 

Bunu sizin memnun olmanız için de yapmıyorum. Hadise bireysel ama hemen kollektif sonuç çıkartıyorsunuz. Eylemi gerçekleştiren bir adam ama nedense, nasılsa bütün inananlar neredeyse ateşe atılacaklar. Arkadaşlar lütfen yapmayın. Tarihte menemen vakıasını yaşadık. İstiklal Mahkemelerini yaşadık. Sonuçta özgürlük herkese gereklidir. Bugün bu cendere islamcılar için kurulursa yarın başkaları için de kurulabilir.

 

Tekrarla hadise bireyseldir. Vakıayı gerçekleştiren bir kişidir. Bütün bir islam toplumunun zan altında bırakılmasını da şiddetle kınıyorum. Tarihte buna benzer bir vakıa daha var. Yanlış hatırlamıyorsam Hüseyin Üzmez (lise öğrencisiydi o zamanlar) Ahmet Emin YALMAN'ı vurduğunda toplu tutuklamalar yaşanmıştı. Bu adamın yaptığı eylemle AKP'nin bir sorumluluğu, müslümanların bir sorumluluğu, milliyetçilerin bir sorumluluğu yoktur. Sizlere soruyorum, bir CHP'li bir AKP'liyi vursaydı bütün CHP'liler sorumlu mu tutulacaktı. CHP'li yerine siz çeşitli düşünce platformlarını, siyasi görüşleri ekleyebilirsiniz.

 

Şimdi demokrasimiz, hukukumuz, haklarımız için daha dikkatli tespitler yapmak zorundayız. Zira ortada puslu bir ortam var ve inanılmaz bir şekilde dezenformasyon mevcut. Bu sebeple hemen suçlu aramadan/bulmadan önce selim akılla hareket etmek zorundayız...

 

Ayrıca buraya bir soru ekleyeyim yeri gelmişken... Bir avukat acaba bir kişiyi, iki kişiyi öldürmekle veya vurmakla türban sorununun çözülemeyeceğini ve hatta arkasından bugünkü gibi tepkilerin geleceğini düşünemez mi? Dahası tarihimizde bizler biliyoruz ki böylesi hadiselerin akabinde islam ve islama mensuplar iyice köşeye sıkıştırılmamışlar mıdır? Bu avukat bunları bilemeleyecek kadar cahil midir?

 

Bu soruların cevapları aslında bizi doğru yola sevk edebilecek sorulardır... Tekrarla bu saldırıyı kınıyoruz...Müslümanların derdi kişilerle olmamalıdır, biz topluma bir zihniyet bahşetmenin derdindeyiz. En azından kendi adıma bunu söyleyebilirim.

 

Bizler; *(en azından kendi inançlarımızı yaşayabilmek için) hür, insani, katılımcı, eşitlikçi, yerleşik değerlere saygılı, baskıcı-tutucu olmayan demokratik bir anlayışın hakim kılındığı, özgürlüklerin baskı değil teminat altına alındığı bir yönetim tasavvurundayız. Zaten bu belirttiklerim demokrasinin işleyiş mekanizmasıdır. Zihniyet meselesi ise bu değerlerin hakim kılındığı bir toplumdur. Şiddet çözümün değil sorunun müsebbibidir.

 

 

Tekrar selamlar ile...

 

* Bazı arkadaşlar demokrasiyi niye illaki istediğimizi soruyorlardı... Evet demokrasiyi biz müslümanlar yukarta belirttiğim şey için istiyoruz. Yani ki demokrasi artık bu kadar baskının altındaki müslümanlar açısından bir çıkış kapısı olmuştur... Tolstoy'un "itiraflarım"ına benzedi. Ama burada benim bunu açıklamam bir takiyye yapmadığımı gösterir. Evet bizler kendi inançlarımızı yaşayabilmek için demokrasiyi istiyoruz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tayyip Erdoğan da kınadı!!!!!!???

Öncelikle bu saldırı hangi taraftan gelirse gelsin ,hangi saikte olursa olsun bir defa Cumhuriyetimizin en önemli kurumlarından bir tanesine ,BİRLİĞİMİZİN GÜÇ KAZANMAYABAŞLADIĞI BİR DÖNEME RASTLAMASI SEBEBİYLE ASLA TASVİP EDİLEMEZ ( ÖYLE YA BİRLİĞİ GÜÇLENSİN TAM OLARAK HER YERİ ELE GEÇİRSİNLER SIRASIMIYDI ŞİMDİ BUNUN DAVALARINA SEKTE VURMUŞ OLDU BU AVUKAT NAMZETİ)

 

 

Tayyip Erdogan'in 4 kasim konusmasindan:

 

 

AKP demokrasiye saygili olacak

 

ve hep boyle kalacaktir. Bu parti gerilim yaratacak

 

kadar salak degildir. Ilk firsatta iktidarin

 

nimetlerini halka sunacagiz. Ve bu onurun

 

tek sahibi olacagiz. Seriatin gelmesi

 

icin calistigimizi soyleyenler guc odaklarina

 

yakindir. Uzulerek soyluyorum, belki de kan-

 

dirmak icin daha yalanlar atacaklar. Siyaset kavga-

 

li olacak. Olsun varsin. Biz Muslumanlar, laik-

 

lere dusman Degiliz. Ortaligi karistiran kisi-

 

lerin hakkindan gelmesini biliriz!

 

 

 

**SIMDI DE BIRER SATIR ATLAYARAK OKUYUN, COK ILGINC DIMI????......

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim düşüncem dahada farklı...

Bence bu olay artık birilerinin bir yerden düğmeye bastığını gösteriyor,bir oyun,bir tezgah ülkemiz ciddi anlamda bir kaoso doğru sürükleniyor ve bunlar planlı programlı yapılıyor dikkat ederseniz önce Sezerin irticaya dikkat çeken konuşmaları sonra Demirelin açıklamaları geldi ardın cumhurriyet gazetesi bombalandı ve nihayetinde bu olay oldu.Birileri bir mesaj vermeye çalışıyor İslam=Terör denilmeye çalışılıyor ama ben inanmıyorum sizler inanabilirsiniz onlarında istediğide bu zaten..

Demirelin bir sözü vardı belkide hayatı boyunca söylediği tek kayda değer sözü"sistemin çarkları dönmeye başladımı önünde hiç bir parti hiç bir güç duramaz"bence sistemin çarkları dönmeye başlatıldı ve bu çarklar büyük bir ihtimalle AKP hükümeti için dönüyor istediği partiyi ülkemizde iktidara getirebilme gücüne sahip dış güçler sonra istediği gibi aynı şekilde yok etmesinide biliyor.Şimdi iktidarda muhafazakar bir parti olduğuna göre kozlarını ona göre oynayacaklardır yani onları savundukları ideallerle yıkmaya çalışıyorlar.

Dedim ya bana göre herşey planlı ve bana göre bütün olayların arkasında İran'a vurmayı düşünen Amerika var dünyada İslam dinini terörle özdeşleştirip kendini haklı gösterme gayretinde olan Amerika.

Ve tüm bunlara kanan insanlarımızı gördükçe amaçlarına ulaşmaya başladılar diye düşünüyorum ne acı bir insan suç işledi ve tüm müslümanlar mahkum oldu..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazınızda halen bir kınama göremiyorum.Tayyib başımıza kimin desteği ile geldi acaba suudi arabistanın mı ? Ayrıca işin başından beri ben ve birkaç arkadaşım bunların suni gündemler yaratılarak oluşturulduğunu ve tezgaha gelmememiz gerektiğini söylerken yazınıza ben farklı düşünüyorum diye başlamanızda çok ilginç doğrusu.Bu da yazdığımız şeyleri gelişigüzel okuduğunuzun bir göstergesi ne yazık ki.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

görünmeyen eller , görünmeyen yüzler

ve hep aynı bildik ifadeler

’Allah’ın askeriyim" diyen " kararı kendi başıma aldım" diyen bir figüran

ipleri kimin elinde bilinmez ve Cumhuriyet bilinmezliğe doğrumu gidiyor -_-

bu bilmeceleri çözecek irade hani nerde???

 

Radikal'den ;

"Türban kararını veren Danıştay'a silahlı baskın

Yargıya Türk-İslam sentezci saldırı"

 

Üniversitenin satırlı eylemcisi

Danıştay'ı kana bulayan Alparslan Aslan, 1994'te girdiği Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde, 'solculara saldıran satırlı ülkücülerden' diye biliniyor. 1977 Bingöl doğumlu Aslan, 'Kürt Apo' lakabıyla anılıyormuş. Aslan'ın yanında çalıştığı avukatlar, 'milliyetçiliği'ne vurgu yaptı. "

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***

 

Selamlar...

 

Arkadaşlar, eylem değilse bile sonuçları ... ... ... Evet saldırıyı kınıyoruz.

 

Bunu sizin memnun olmanız için de yapmıyorum.

 

Hadise bireysel ama hemen kollektif sonuç çıkartıyorsunuz. ... ... ... Arkadaşlar lütfen yapmayın.

 

Sonuçta özgürlük herkese gereklidir.

 

Bugün bu cendere islamcılar için kurulursa yarın başkaları için de kurulabilir.

-

-

-

Zira ortada puslu bir ortam var ve inanılmaz bir şekilde dezenformasyon mevcut. Bu sebeple hemen suçlu aramadan/bulmadan önce selim akılla hareket etmek zorundayız...

 

 

Ayrıca buraya bir soru ekleyeyim yeri gelmişken... Bir avukat acaba bir kişiyi, iki kişiyi öldürmekle veya vurmakla türban sorununun çözülemeyeceğini ve hatta arkasından bugünkü gibi tepkilerin geleceğini düşünemez mi? Dahası tarihimizde bizler biliyoruz ki böylesi hadiselerin akabinde islam ve islama mensuplar iyice köşeye sıkıştırılmamışlar mıdır?

Bu avukat bunları bilemeleyecek kadar cahil midir?

 

Bu soruların cevapları aslında bizi doğru yola sevk edebilecek sorulardır... Tekrarla bu saldırıyı kınıyoruz...

 

Müslümanların derdi kişilerle olmamalıdır, biz topluma bir zihniyet bahşetmenin derdindeyiz.

 

En azından kendi adıma bunu söyleyebilirim.

 

Bizler; *(en azından kendi inançlarımızı yaşayabilmek için) hür, insani, katılımcı, eşitlikçi, yerleşik değerlere saygılı, baskıcı-tutucu olmayan demokratik bir anlayışın hakim kılındığı, özgürlüklerin baskı değil teminat altına alındığı bir yönetim tasavvurundayız. Zaten bu belirttiklerim demokrasinin işleyiş mekanizmasıdır. Zihniyet meselesi ise bu değerlerin hakim kılındığı bir toplumdur.

 

Şiddet çözümün değil sorunun müsebbibidir.

 

Tekrar selamlar ile...

 

Sayın Bekir;

 

Bunu neden birilerini memnun etmek için yapıyor olasınız ki.

 

Bu bizim en doğal insani hakkımız ve vicdani sorumluluğumuz değilmidir…

 

 

Bütün bunları geçelim…Bütün bunlara kimse için değil inandığınız değerler için karşı durmak zorundasınız.

 

Çünkü; İlke olarak benimsediğiniz ve bu değerlere inanan herkesin de yanınızda olacağı..

 

“hür, insani, katılımcı, eşitlikçi, yerleşik değerlere saygılı, baskıcı-tutucu olmayan demokratik bir anlayışın hakim kılındığı,

 

özgürlüklerin baskı değil teminat altına alındığı bir yönetim tasavvurundayız.”

 

İfadesinin olmazsa olmaz gereği…

 

Evet hepimiz kendi inançlarımızı yaşayabilmek için demokrasiyi istiyoruz...

 

Zira ortada puslu bir ortam varken hep beraber el ele bu oyunu bozmak için birlikte yürümemiz gerekmiyor mu?

 

Bunu ifade eden bir görüşün sahibi ” inanılmaz bir şekilde dezenformasyon mevcut” derken,

 

“eylem değilse bile sonuçları” üzerine “bütün inananlar neredeyse ateşe atılacaklar” yaklaşımıyla

 

 

Bu eylemi gerçekleştirenlerle,

 

bütün insani değerleriyle bunun karşısında duranları,

 

aynı anlayışın içinde gösteren ifadeler kulanılması etik bir yaklaşım olmamış..

 

Ben bu yaklaşımın maksadı aşan bir durum olduğunu düşünmek istiyorum

 

Göstermek işaret etmeye çalıştığınız benim de çok iyi anladığım başka şeyler olabilir?..

 

 

Ama sizce “Yaşama hakkı en temel insan hakkıdır.” düşüncesiyle bu olaya karşı durmamız gereken yerde..

 

“Bugün bu cendere İslamcılar için kurulursa yarın başkaları için de kurulabilir.” ifadesi, yan yana uygun mudur?..

 

 

Bence,, Kaygı duymadan yapacağımız, insani karşı duruş, tepki ve kınama bizi daha anlaşılır yapabilirdi

 

 

Daha sonra yapacağımız açıklamalarla Aynı başlık altında, diğer kaygı ve görüşlerimizi ifade ederek,

 

hepimiz adına daha anlaşılır sonuc ve tesbitere daha sağlıklı ulaşamazmıydık?

 

Bahsettiğiniz “puslu ve (yanıltma haber) mevcut olan bu ortamın” açığa çıkmasında daha yararlı olmaz mıydı?

 

***

Bence Sayın Bekir;

 

Birbirimize karşı daha samimi ve dürüst olmamız gerekiyor…

 

Bence çözümsüzlüğün, ortaya çıkan bu sonuçların ve kaygıların temelinde bu yatıyor…

***

 

Sayın Bekir,

 

dezenformasyon (bilgi çarpıtma ), (yanıltma haber ) iddialarınızı biraz daha açmalı,

 

Bunları bilecek kadar cahil olmaması gereken bu avukatın ne yapmaya çalıştığını? Bize açıklamalısınız

 

Tespitlerinizin bir çok noktayı aydınlatacağını bildiğim için...

 

Sizden gelecek bu bilgi ve tespitlerinizi merakla bekliyorum, sanırım herkes de merak edecektir.

 

Silahı elinde tutanlarla mağdurların ayrımının ortaya çıkaracağını umduğum açıklamalarınızın

 

Bu puslu havayı bir parça olsun temizler umudundayım…

 

 

Ayrıca; Arkadaşlar lütfen yapmayın. dediğinize göre;

 

Nerede ve hangi yaklaşımlarımızla, bireysel olduğunu söylediğiniz bu olayda,

 

bizlerin nasıl hemen kollektif sonuçlar çıkartığımızı anlamamıza yardımcı olmanızı rica ediyorum...

 

 

Selam ve saygılarımla

 

*tna

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AKP demokrasiye saygili olacak

 

kadar salak degildir. Ilk firsatta iktidarin

 

tek sahibi olacagiz. Seriatin gelmesi

 

yakindir. Uzulerek soyluyorum, belki de kan-

 

li olacak. Olsun varsin. Biz Muslumanlar, laik-

 

lerin hakkindan gelmesini biliriz!

 

Bu gerçekten Başbakanın konuşması mıdır bilmiyorum ama, (günün mana ve önemine binaen böyle espriler yapmak hoş olmuyor ama) hakikaten harika bir iş çıkarmışlar... Bu yazıyı yazan her kimse onu tebrik etmek boynumun borcu oldu... Zeka karşısında apışıp kaldım...Yanlış anlaşılmasın cümleleri tasvip etmiyorum, işçiliğin hakkını vermek lazım..

 

Bu arada gelincik, "Yazınızda halen bir kınama göremiyorum" diye bir cümle etmişsiniz. Arkadaşım yapmayın böyle. Kınama Tayyip Erdoğan'ı, A.Aksu'yu, C.Çiçek'i, B.Arınç'ı sizin gözünüzdeki suçlu konumundan çıkardı mı? Çumhurbaşkanımız kınadığında bu güzel bir davranış olarak telakki edilirken bahsettiğim isimler bunu yaptığında takiyyeye mesnet teşkil ettiği düşünülüyor. Haddi zatında biz müslümanlar böyle bir eylemi kınasak dahi sanmıyorum ki kafanızdaki terörist, katil müslüman imajı etkisini yitirsin. Kaldı ki herkes bir eylemi kınayıp kınamamakta serbesttir.

 

Bir daha hatırlatayım, herkes kendi eyleminden sorumludur. Bu eylem neticesinde farklı farklı yerlerin suçlandırılması hukuka uygun değildir. Hakkaniyete uygun değildir. 80 öncesinde solcu ve sağcıların arasından birbirlerini vuranlar darbeden sonra ayrım yapılmadan topyekün bir kovuşturmaya tabii tutulmuşlar ve çok ağır hak ihlelleri olmuştur. Tarihimiz bir kişinin işlediği suçun onun düşüncesine mensup insanlara ceza verilerek giderilmeye çalışıldığının en önemli numunelerine sahiptir. Bu kişi sadece kendi eylemiyle ve kendisi cezalandırılmalıdır. Yok laikliğe, yok cumhuriyete topyekün bir kalkışmadan bahsetmenin saçmalamaktan başka bir anlamı yoktur. Hadise bireyseldir kollektif bir kalkışma yoktur. Bireysel vakıaların bireysel sonuçları olmalıdır. AKP'nin (bu partiye mensup değilim ve tutarsızlıklarını şiddetle eliştirdim de) suçlu olarak cezalandırılmaya çalışılması ise tamamen saçmalamaktır...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

görünmeyen eller , görünmeyen yüzler

ve hep aynı bildik ifadeler

’Allah’ın askeriyim" diyen " kararı kendi başıma aldım" diyen bir figüran

ipleri kimin elinde bilinmez ve Cumhuriyet bilinmezliğe doğrumu gidiyor -_-

bu bilmeceleri çözecek irade hani nerde???

 

 

:clover:

 

Bu saldırıyı lanetle kınıyorum!

 

Ve muhakkak ki bu saldırının arkasında belli kitlelerin parmağı var...

 

Haberlere bakıyorum birara ülkücü dediler sonra içki de içermiş dindar asla değil dediler fakat ardından Allahu Ekber diye bağırdı dediler...

 

Sizce bunlar bile ortada bir provake olayı oldugunu göstermez mi?

 

Ve hedef ise Türkiyede ki huzuru bozup kitleler arasında çatışmalar çıkarmak...

 

Umarım sağduyulu arkadaslar bu ********* oyunlara gelmezler...

 

Bilinmesi gerekiyor ki malesef ülkemizde bu tür olayların arkasından çok farklı şeyler yatıyor...

 

Ve kimileri kabul etmek istemese de bu ülkede derin devler diye birşey var!

 

Bunları unutmayıp bu oyunlara gelmemeli ve çatışma içine girmeden herkes bir olmalıdır....

 

Sevgilerle...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili şüheda

 

Söylediklerine yüzde yüz katılıyorum.çok büyük bir oyunun tam ortasında duruyoruz.ama asıl büyük oyun bu iktidarın başa gelmesiyle başladı.yani getirilmesiyle...kuralları başkalarının koyduğu bir oyun oynuyoruz.allah sonumuzu hayır etsin.

 

 

Sevgili cyrano ve gecekuşu

 

 

sizleri kaos ortamından nemalanmaya çalışan kişilere benzetiyorum.yine yanlış yapıyorsunuz.yine adres gösteriyorsunuz.türbana özgürlük diyenleri zan altında bırakarak yanlış bir kutuplaşmaya yol açıyorsunuz.ben de türbana özgürlük diyenlerin içindeyim.bu benim bu olayı desteklediğim anlamına mı geliyor?illa ki kınadığımızı sizin suratınıza karşı mı söylemeliyiz?siz karar mercii misiniz?siz derken ikinizden bahsediyorum.zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışmayın.

 

 

siz güneydoğuda devrilen fidanlarımız için birilerinden kınama bekliyor musunuz?beklemezsiniz değil mi çünkü çok saçmadır.kim isterki yiğitlerimiz orada şehit düşsün.bu olayın şehitlerimizden farkı ne?bunun için neden birilerinden kınama bekliyorsunuz?şimdi de insanları kınayanlar kınamayanlar diye mi ayıracaksınız?

 

 

ayrıca geçtiğimiz günlerde çeşitli aralıklarla trabzonda,orduda,amasyada,malatyada mhp il binaları bombalandı.biz ülkücüler olarak birilerinden kınama bekledik mi?sizin kınamamış olmanız bu olayları tasvip ettiğiniz anlamına mı geliyor?

 

 

bu olayı gerçekleştirenlerin ekmeğine yağ sürmeyin...........

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamlar...

 

Arkadaşlar, eylem değilse bile sonuçları sanırım bir menemen vakıasına benzeyecek. İstiklal Mahkemelerinin kurulmasını bekler oldum desem yeridir. Evet saldırıyı kınıyoruz.

 

Bunu sizin memnun olmanız için de yapmıyorum. Hadise bireysel ama hemen kollektif sonuç çıkartıyorsunuz. Eylemi gerçekleştiren bir adam ama nedense, nasılsa bütün inananlar neredeyse ateşe atılacaklar. Arkadaşlar lütfen yapmayın. Tarihte menemen vakıasını yaşadık. İstiklal Mahkemelerini yaşadık. Sonuçta özgürlük herkese gereklidir. Bugün bu cendere islamcılar için kurulursa yarın başkaları için de kurulabilir.

 

Tekrarla hadise bireyseldir. Vakıayı gerçekleştiren bir kişidir. Bütün bir islam toplumunun zan altında bırakılmasını da şiddetle kınıyorum. Tarihte buna benzer bir vakıa daha var. Yanlış hatırlamıyorsam Hüseyin Üzmez (lise öğrencisiydi o zamanlar) Ahmet Emin YALMAN'ı vurduğunda toplu tutuklamalar yaşanmıştı. Bu adamın yaptığı eylemle AKP'nin bir sorumluluğu, müslümanların bir sorumluluğu, milliyetçilerin bir sorumluluğu yoktur. Sizlere soruyorum, bir CHP'li bir AKP'liyi vursaydı bütün CHP'liler sorumlu mu tutulacaktı. CHP'li yerine siz çeşitli düşünce platformlarını, siyasi görüşleri ekleyebilirsiniz.

 

Şimdi demokrasimiz, hukukumuz, haklarımız için daha dikkatli tespitler yapmak zorundayız. Zira ortada puslu bir ortam var ve inanılmaz bir şekilde dezenformasyon mevcut. Bu sebeple hemen suçlu aramadan/bulmadan önce selim akılla hareket etmek zorundayız...

 

Ayrıca buraya bir soru ekleyeyim yeri gelmişken... Bir avukat acaba bir kişiyi, iki kişiyi öldürmekle veya vurmakla türban sorununun çözülemeyeceğini ve hatta arkasından bugünkü gibi tepkilerin geleceğini düşünemez mi? Dahası tarihimizde bizler biliyoruz ki böylesi hadiselerin akabinde islam ve islama mensuplar iyice köşeye sıkıştırılmamışlar mıdır? Bu avukat bunları bilemeleyecek kadar cahil midir?

 

Bu soruların cevapları aslında bizi doğru yola sevk edebilecek sorulardır... Tekrarla bu saldırıyı kınıyoruz...Müslümanların derdi kişilerle olmamalıdır, biz topluma bir zihniyet bahşetmenin derdindeyiz. En azından kendi adıma bunu söyleyebilirim.

 

Bizler; *(en azından kendi inançlarımızı yaşayabilmek için) hür, insani, katılımcı, eşitlikçi, yerleşik değerlere saygılı, baskıcı-tutucu olmayan demokratik bir anlayışın hakim kılındığı, özgürlüklerin baskı değil teminat altına alındığı bir yönetim tasavvurundayız. Zaten bu belirttiklerim demokrasinin işleyiş mekanizmasıdır. Zihniyet meselesi ise bu değerlerin hakim kılındığı bir toplumdur. Şiddet çözümün değil sorunun müsebbibidir.

Tekrar selamlar ile...

 

* Bazı arkadaşlar demokrasiyi niye illaki istediğimizi soruyorlardı... Evet demokrasiyi biz müslümanlar yukarta belirttiğim şey için istiyoruz. Yani ki demokrasi artık bu kadar baskının altındaki müslümanlar açısından bir çıkış kapısı olmuştur... Tolstoy'un "itiraflarım"ına benzedi. Ama burada benim bunu açıklamam bir takiyye yapmadığımı gösterir. Evet bizler kendi inançlarımızı yaşayabilmek için demokrasiyi istiyoruz...

 

ya sen neyi kurtarmanin pesindesin hala,yok efendim olay bireyselmiste falanmista fismanmista.yani hala cikip suralarda birseylerin savunmasini yapmaktasiniz.saldiri bireysel görünümlü olabilir ama o saldirinin arkasinda mecliste yüzde 30 larla cogunluk ikdidari olanlar vardir.o olayin arkasainda Bülent Arinc vardir.Cumhuriyetin bir numarali düsman ismi.o saldirinin ardinda kirli emellerini gerceklestiremeyen tekkeler vardir.O saldirinin arkasinda müslümanim diye Arap milliyetciliginin cigirtkanligini yapanlar vardir.Hangi demokrasi sana uymadi acaba.Sana demokrasi degil Atatürkcülük uymadigi icin sen o saldiriya kiliflar uydurmaya calisiyorsun.Saldiri Türkiyeyedir.Haincedir,bunu müslümanliga mal etmeye kalkismak yalanciliktir münafikliktir.Türklük ve Cumhuriyeet tehlike altindadir,Türkiye icten ve distan tehdit edilmektedir.Cumhuriyetin kurumlarina saldirilar yapilmaktadir,bu saldirilar bölücü örgüt PKK ve bu örgütle isbirligi yapmis olan Cumhuriyet ve Atatürk düsmani yobaz cevrelerden gelmektedir.Türkiye bunlarin üstesinden gelecektir.

Kim ki ben Türkiyede inanclarimi yasyamiyorum diyorsa maksatlidir birilerinin hesabina konusuyordur,onun hem Türklüünden hem inancliligindan süphe edilmesi gerekir.Türkiye bedevi ülkesi degildir,Türk ulusu asirlar boyu tarihe damgasini vurmustur,Alpaslandan Atatürke kadar gelen bu sürec ATATÜRKÜN vefatindan sonra Türkiyeyi icten ve distan yikmak icin firsatlar kollayan kara kalpli ve örümcek beyinlilere firsatlar ddogmustur.Hic kimse böyle ucuz bahaneleerle TÜRKIYE cumhuriyetini yikamaz.Yikmak isteyenlere bu millet sirasi geldiginde gereken tokadi vuracaktir bundan kimseninde süphesi olmasin.Bu ülke cok Tayyipler Arinclar görüp gecirdi.ama cogusuda solugu kendilerini yönlendiren ülkelerde alabildiler.onlarin yigitlikleri ancak okadardir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili bekir arkadaşım .Burada kınanması gereken zaten zihniyetin kendisidir.Eğer bu forumda benim yazdığım yazılara dikkat edersen gerek Atatürkçülük üzerinden gereksede Allah üzerinden oynanan oyunlara gelinmemesini ısrarla vurguluyorum.Bunların bir tezgah olduğunu söylüyorum.Ama TÜRBANIN T sini daha görürt görmez hemen yazılanları doğru dürüst okumaya bile tenezzül etmeden saldırıya geçen arkadaşların yorumlarını getirirken en azından "bu olayları kınıyorum "diye başlamaları gerekiyordu.Evet söylediğiniz doğru bu insanları benim gözümde suçlu olmaktan çıkarmıyor çünkü bu tip adamlar hangi partiden olursa olsun böyle şeylere çanak tutup halkın saf ve temiz duygularını istismar etmemeleri gerekiyor.Ama bu forumda en azından isterimki [-adam öldürmenin lanlı lunlu konuşmaların tüyü bitmemiş yetimlerin hakkının etrafa ve yabancılara peşkeş çekilmesini vs vs savunulacak bir tarafı yok-] ortak bir tepki verilsin.

Ama üzülerek görüyorumki farklı düşünceler olduğunda ya dinsizlikle suçlanıyoruz yada cahillik ,kişisel hakaretlerle bu çok anlamsız .Sevgili Berceste bu kınamayı bunları yazmış olmadan getirip altınada asıl amacın anlattığın gibi olduğunu yazsaydın sanırım daha samimi olurdu.

Bu ülkede bazı çevreler tarafından ne düşünülmesi isteniyorsa onu uygun komplolar hazırlanıyor ve ben bunları baştan beri söylüyorum ve bu konuda kitaplar bile tavsiye ettim sevgili berceste yazdıklarımızı tam olarak analiz edemediğin için hem sinirleniyorsun ve bunun sonucunda da tatsız tartışmalar geliyor.Gördüğün gibi çocuk değiliz neyin ne olduğunu görüyoruz ve üzülüyoruz " bu halk nasıl bu kadar cahil olabilir "diye.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Berceste bu kınamayı bunları yazmış olmadan getirip altınada asıl amacın anlattığın gibi olduğunu yazsaydın sanırım daha samimi olurdu.

 

Ne demek istediğini anlayamadım doğrusu?

 

Şayet bu konuyla alakalı olarak geç yazdığımı kastediyorsan dünden beri nette problem vardı ancak bu yazıyı yeni görebildim...

 

Öncesinde bazı tartışmalar yasamıs olabilirz ama bunları tekrar öne sürmeye gerek yok...

Ben sizi anlıyor ve anlamaya çalışıyorum sizde aynı dogrultuda hareket ettikten sonra sorun yok sanırım...

 

Sevgilerle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.