Φ gloria Gönderi tarihi: 20 Mayıs , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Mayıs , 2012 GODOT'YU BEKLERKEN -Alıntılar- Estragon: Neyin var senin? Vladimir: Hiçbir şey... Estragon: Ben gidiyorum. Vladimir: Ben de. Estragon: Uzun süredir uyuyor muydun? Vladimir: Bilmiyorum. (Sessizlik) Estragon: Nereye gideceğiz? Vladimir: Uzağa değil... Estragon: Ah evet, hadi burdan uzağa gidelim. Vladimir: Gidemeyiz. Estragon: Niçin? Vladimir: Yarın dönmek zorundayız. Estragon: Niçin? Vladimir: Godot’yu beklemek için... Estragon: Ha! (Sessizlik) Gelmedi mi? Vladimir: Hayır. Estragon: Artık çok geç. Vladimir: Evet, gece oldu. Estragon: Ya onu ekersek? (Bir an) Onu ekersek? Vladimir: Cezalandırır bizi. (Sessizlik. Ağaca bakar. Ağaç dışında herşey ölü.) Estragon: (Ağaca bakarak) Ne bu? Vladimir: Ağaç... Estragon: Evet ama ne ağacı? Vladimir: Bilmiyorum... Söğüt. (Estragon Vladimir’i ağaca çeker. Önünde hareketsiz dururlar. Sessizlik.) Estragon: Neden kendimizi asmıyoruz? Vladimir: Neyle? Estragon: Hiç ipin yok mu? Vladimir: Hayır. Estragon: Öyleyse asamayız. (Sessizlik.) Vladimir: Hadi gidelim. Estragon: Bir dakika, kemerim var. Vladimir: Çok kısa o... Estragon: Ayaklarıma asılırsın. Vladimir: Peki benimkilere kim asılacak? Estragon: Doğru. Vladimir: Yine de göster bakalım. (Estragon, pantolonunu tutan bağı çözer, pantolonu ona göre çok büyük olduğundan ayak bileklerine düşer. Bağa bakarlar.) İdare eder. Ama yeterince sağlam mı? Estragon: Şimdi görürüz. Tut. (İkisi de bağın bir ucunu tutup çekerler. Kopar. Düşecek gibi olurlar.) Vladimir: Küfretmeye bile değmez. (Sessizlik.) Estragon: Yarın dönmemiz gerekir mi diyorsun? Vladimir: Evet. Estragon: O zaman sağlam bir ip getirebiliriz. Vladimir: Evet. (Sessizlik.) Estragon: Didi Vladimir: Evet. Estragon: Ben böyle devam edemeyeceğim. Vladimir: Demek böyle düşünüyorsun. Estragon: Ayrılalım mı? Bizim için daha iyi olabilir. Vladimir: Yarın kendimizi asacağız. (Bir an.) Tabi Godot gelmezse.. Estragon: Peki ya gelirse? Vladimir: Kurtuluruz. (Vladimir Lucky’nin şapkasını çıkarır, içine dikkatle bakar, içinde elini gezdirir, sallar, üstüne vurur, tekrar giyer.) Estragon: Ee? Gidiyor muyuz? Vladimir: Pantolonunu çek. Estragon: Ne? Vladimir: Pantolonunu çek. Estragon: Pantolonumu indirmemi mi istiyorsun? Vladimir: Pantolonunu ÇEK. Estragon: (Pantolonunun düşmüş olduğunu fark ederek.) Doğru. (Pantolonunu çeker.) Vladimir: Ee? Gidiyor muyuz? Estragon: Evet, hadi gidelim... (Kımıldamazlar.) Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ gloria Gönderi tarihi: 20 Mayıs , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 20 Mayıs , 2012 "Godot bugün gelmedi; ama yarın mutlaka gelecek." Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ gloria Gönderi tarihi: 20 Mayıs , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 20 Mayıs , 2012 Vladimir: Burada vaktimizi ziyan etmeyelim. (Bir an telaşla.) Fırsat çıkmışken bir şeyler yapalım! Her gün bize ihtiyaç duyan biri çıkmaz. Yo yo, şahsen bize ihtiyaç duyulduğunu söylüyor değilim. Başkaları belki çok daha fazla yarar işe. Kulaklarımızda hala çınlayan imdat çığlıkları bütün insanlığa dönük! Ama burada, zamanın bu noktasında insanlık biziz. Hoşumuza gitsin gitmesin. Bunun değerini bilelim, çok geç olmadan! Hadi gidip, bir kere olsun acımasız kaderin bize sunduğu bu görevi hakkıyla yerine getirelim. Ne dersin? (Estragon bir şey demez.) Kollarımızı kavuşturup durumun eğrisini doğrusunu ölçüp biçerken de türümüzü onurlandırdığımız doğrudur. Kaplan kaplanın yardımına hiç düşünmeden koşar ya da balta girmemiş ormanların derinliklerinde kaybolur. Ama mesele bu değil. Burada ne yapmaktayız, işte bütün mesele bu. Ne mutlu bize ki, yanıtını biliyoruz. Evet bu muazzam karşılığın içinde açık seçik olan bir şey var: Godot'yu bekliyoruz... Estragon: Ha! Pozzo: İmdat! Vladimir: Ya da gecenin olmasını. (Bir an.) Biz randevumuza sadık kaldık, evet, bu kadar. Aziz değiliz, ama sözümüzde durduk. Kaç kişi bu olaya bizim gibi yaklaşabilir. Estragon: Milyarlarca. Vladimir: Öyle mi dersin? Estragon: Bilmem. Vladimir: Belki de haklısın. Pozzo: İmdat! Vladimir: Bütün bildiğim şu: saatler geçmek bilmez ve bu koşullarda bizi, vakit geçirmek için türlü türlü nasıl desem- ilk bakışta makul gözüken, ama zamanla monotonluğa dönüşecek oyunlara başvurmaya zorlar. Böylece aklımızı kaybetmekten kurtulduğumuzu söyleyebilirsin. Kuşkusuz doğru. Ama aklımız uzun süredir dipsiz derinliklerin bitimsiz gecelerinde dolanıp durmuyor mu zaten? Bazen bunu soruyorum kendime. Akıl yürütüşümü takip edebiliyor musun? Estragon: (Hikmet yumurtlarcasına) Hepimiz deli doğarız. Bazılarımız öyle kalır. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ gloria Gönderi tarihi: 20 Mayıs , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 20 Mayıs , 2012 "Ömrümce, kendime, Vladimir, makul ol, henüz her şeyi denemiş değilsin, deyip karşı koymuştum o fikre. Sürdürüyordum mücadelemi." "Sanki bir sensin acı çeken! Ben insan değilim çünkü! Yerimde olmanı çok isterdim. Neler derdin kim bilir!" "Dünyadaki gözyaşı miktarı sabittir. Ağlamaya başlayan biri için, bir yerlerde bir başkası keser ağlamayı. Aynı şey gülmek için de geçerlidir..." Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ profit Gönderi tarihi: 20 Mayıs , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Mayıs , 2012 Beklediğimiz ölüm mü, kendi bahanelerimiz mi? Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.