Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Tanrı Yanılgı mı?


tersinim

Önerilen İletiler

Evrim konusunda yazdıklarıyla meşhur prof. Unvanlı bir yazar Tanrı kavramının bir yanılgı olduğunu iddia eden bir kitap yazmış ve yayınlamış.

 

Bilimsel olduğu iddia edildiği halde içeriğinden alıntılar yapma izni verilmediğinden sözü edilen kitabı doğrudan eleştirme imkanımız yok.

 

Fakat konu itibariyle sessiz kalmamızda mümkün olmayacak.

 

Bu nedenle doğrudan kitaptan alıntılar yapmadan, kitabın yazarı ve içeriğinden bahsetmeden sadece anladıklarımızı yazıp buna uygun eleştirilerde bulunacağız.

 

Ne yapalım ki tanınan imkanlar bu kadarına elveriyor.

 

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.

 

Önce şunu belirtelim ki bilimin paylaşıldıkça çoğaldığını ve değerlendiğini inananlardanım. Bilimsel bir kitabın içeriği rahatlıkla paylaşılıp, eleştirilebilmeliydi.

 

Meşhur bir Arap atasözü vardır, harcanmayan para senin değildir diye.

 

Bizde bunu; paylaşılmayan ilim sahibine ait değildir şekline dönüştürebiliriz.

 

Gerçektende öyle. Paylaşılmayan, eleştirilmeyen bilimin hiç bir değeri yoktur.

 

Her ne ise….

 

= = =

 

Kitap Tanrı’ya dolaysıyla dine hedef almış.

 

Sayın yazarımıza göre din; kimi insanların aklını, bilincini özgürce kullanmasını engel olan, toplumsal baskılarla yaşatılmaya çalışılan ruhsal bir hapishanedir.

 

Yazarımıza göre dini inkar eden bir ateist her şeyden önce gerçekçidir, cesurdur ve dinin prangalı hapishanelerinden kurtulmanın görkemli bilincindedir.

 

Bu bilinç son derece görkemlidir, yücedir; çünkü bu bilince herkes ulaşamaz.

 

Dinin akıl ve mantık dışılıklarından bunalmış ruhunu kurtarmayı başarmış bir kişi rahatlıkla dengeli, ahlaklı ve mantığa dayalı fikirlerle tatmin olmuş mutlu bir ateist olabilir.

 

Sayın yazarımız bir şarkıcıdan ve şarkıdan esinlenerek dinin olmadığı bir dünyayı hayal eder.

 

Dinin olmadığı bu hayali dünyasında; ne ikiz kuleleri yıkan Müslüman teröristler, ne intihar bombacıları, ne İsa’nın katilleri suçlamasıyla suçlanan ve ceza gören Yahudiler, ne minicik bir yerini açtığı için kırbaçlanan kadınlar, ne heykelleri kırıp yıkan Talibanlar, ne de kısas uygulanarak boynu vurulan kişilerden eser vardır.

 

Bir bakıma onun bu hayali dünyasında her şey sütlimandır, kurt ve kuzu kardeş kardeş yaşamaktadır.

 

Bir ateist için dinin dünyaya yaptığı kötülükler!!!! örnek verdiklerimizden binlerce kat daha çok ve çeşitlidir.

 

Acaba öyle mi?

 

Kitabı ilgiyle okurken bir şey hemen dikkatimi çekti.

 

Sayın yazarımız dinin kötülüklerini sayıp dökerken; doğru dürüst örtünmediği için kırbaçlanan kadınları yazarken nedense çok daha büyüklerini; insan olduğumuz için utançla yüzlerimizi kızartanlarını; engizisyon mahkemelerini, zindanlarda çürütülen, diri diri yakılan insancıkları, cennetten parsel parsel arsalar satan suiistimalcileri bunlara benzer ya da benzemez Hıristiyan dinine özel nice kötülükleri nedense yazmamış.

 

Bu da sayın yazarımızın konunun temelinde bile tarafsız olmadığını, diğer dinleri bir kenara bırakıp İslam’ı hedef aldığını gösterir.

 

Sayın yazarımıza göre bütün kötülüklerin kaynağı dindir. Büyük ölçüde (açıkça yazmasa da) İslam dinidir.

 

Sayın yazarımız yazısını devam ederken aklını, vicdanını, daha da önemlisi bilimsel tarafsızlığını bir kenara bırakmış.

 

Sayın yazarımız din olgusunun kötülüklerini yazmadaki hünerini; insanları diri diri fırınlara atarak yakan, gaz odalarına gönderen, işkenceler altında inim inim inleterek canlarını alan; kadın, kız, çoluk çocuk, genç ihtiyar demeden on milyonlarca insanı ölüme gönderen, çıkardığı dünya savaşı sonucunda yüz milyonlarca insanın ölümüne neden olan, bir o kadarını da hasta ve sakat bırakan azılı bir ATEİSTİ ortaya koyup kınamada göstermemiş.

 

Sayın yazarımız masum çocukların, hastaların, elden ayaktan düşmüş ihtiyarların topluma yük oldukları kararını vererek doğal seleksiyon gereği yok edilmelerini savunan, daha da korkuncu bunu uygulayan öjenistlerin, insanları kafataslarının büyüklüğüne ya da teninin rengine göre az gelişmiş, çok gelişmiş diye ayıran kafatasçıların, ırkçıların da Tanrı tanımazların içinden çıktıklarını unutmuş görünüyor.

 

Son iki dünya savaşlarını ateizme meyilli devlet adamlarının çıkardıklarını; on milyonlarca insanın ölümlerine, bir o kadarının da sakat kalmalarına, onca acıya, gözyaşına neden olduklarını da bilmezlikten gelmeyi tercih etmiş.

 

Neden acaba?

 

Azılı tanrıtanımazların işlediği yüz kızartıcı, insanlık dışı suçlar dincilerin yaptıklarından daha mı hafifti?

 

Yoksa sayın yazarımız gerçeği arayan tarafsız bir bilim insanı değil de gözü dönmüş bir din düşmanı mıdır?

 

İyi ve de kötülerin toplumların her kesiminden çıkabileceğini prof unvanlı sayın yazarımız bilmiyor muydu?

 

Kötülüğü tek bir kesimin üzerine yıkma çabaları bir kara cahilliğin sonucu değil midir?

 

 

Devamı var.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın yazarımız dinin kötülüklerini sayıp dökerken; doğru dürüst örtünmediği için kırbaçlanan kadınları yazarken nedense çok daha büyüklerini; insan olduğumuz için utançla yüzlerimizi kızartanlarını; engizisyon mahkemelerini, zindanlarda çürütülen, diri diri yakılan insancıkları, cennetten parsel parsel arsalar satan suiistimalcileri bunlara benzer ya da benzemez Hıristiyan dinine özel nice kötülükleri nedense yazmamış.

Bu saydıklarınızın Hristiyan dinine özel olduğunu da nereden çıkarttınız.

 

İnsan olduğumuz için utançla yüzlerimizi kızartanları sayarken Yezid'i, Haccac-ı Zalim'i, Ladin'i, Saddam'ı, Taliban'ı, islami terör örgütlerini Hristiyan dinine özel mi algılıyorsunuz.

 

Engisizyon mahkemeleri, zindanlarda çürütülen, diri diri yakılan insancıkları, şeriat mahkemeleri ve uygulamalarından farklı mı buluyorsunuz.

 

Cennetten parsel parsel arsalar satan suistimalcilerin ise Hristiyanlara özel olduğunu düşünmek ise güncel haberleri dahi takip etmediğinizi gösteriyor.

Cennetten arsa sattılar 6 milyon lira vurdular!

 

5 milyon liralık vurgun yapan çetenin üyesi doktor A.C.Y.’nin mağdurları hipnotize ederek, çete liderini kimi zaman tekrar dünyaya gelen Veysel Karani, kimi zaman peygamber vekili olarak gösterdiği, “Allah için parayı ver ve kötülüklerden korun” diyerek dolandırdı. Çete, cennetten yer de vaat ediyordu.

 

Antalya polisi, Antalya’da görevli bir hakim ve doktorun dolandırıldıkları yönündeki şikayeti üzerine harekete geçti. Cumhuriyet başsavcılığıyla ortaklaşa yürütülen soruşturma kapsamında kendilerini ’peygamber vekili’, ’reenkarnasyon ile tekrar dünyaya gelen muhterem zatlar’ olarak tanıtarak dolandırıcılık yapan çete takibe alındı. 5 kişiyi yaklaşık 5 milyon TL dolandırdığı iddia edilen 3’ü kadın 6 kişi, Ankara, Hatay, Kırıkkale ve Çankırı’da düzenlenen eş zamanlı operasyonlarla yakalandı. Şebeke lideri F.K. ile birlikte eşi N.K., doktor A.C.Y. ile üç kişi gözaltına alındı. ‘Sahte peygamber’ F.K.’nin, 3 hırsızlık olayından poliste kaydının bulunduğu belirlendi.

 

Kadınlar kanıyor

 

Şebeke üyeleri, dolandırıcılıkta iki yöntem uyguluyor. Çetenin ilk yöntemi, dini konularda kısa sürede inanabilecek kadınları kurban olarak seçiyor. Çetenin kadın üyelerinin bulduğu mağdurlar, şebeke üyesi doktor A.C.Y. ile tanıştırılıyor, A.C.Y.’nin ise mağdurları hipnotize ederek, çete lideri F.K.’yi kimi zaman reenkarnasyon ile tekrar dünyaya gelen Veysel Karani, kimi zaman peygamber ya da peygamber vekili olarak gösteriyor.

 

Hakim ve doktorlar kandı

 

Aralarında hakim ve doktorların bulunduğu mağdurlara dini konularla korku verilerek, para isteniyor. Başlarına kötü bir olay geleceğini söyledikleri kişilerden, “Allah için şu kadar para ver ve başına gelecek kötülüklerden korun” diyerek para isteniyor. Mağdurlardan birinin bu sırada bir kaza sonucu bacağı kırılınca, para vermediği için böyle bir belanın başına geldiğini düşünerek para verdiği ortaya çıktı.

Şebeke üyelerinin, dini konularla fazla ilgisi olmayan kişilere ise ’Varlık Barışı’ kapsamında yurda getirdikleri yüklü miktarda paranın vergileri nedeniyle Merkez Bankası’nda olduğunu söylediği, ipoteğin kaldırılması için bu kişilerden para istediği, sözde blokenin açılmasının ardından paranın fazlasıyla ödeneceğini söyleyerek dolandırdığı belirlendi. 4 gün sorgulanan şüpheliler, adliyeye sevk edildi. Şikayetçi olan 5 kişiden 5 milyon TL’nin üzerinde para aldıkları belirlenen şüphelilerin, aynı yöntemle 100’ün üzerinde kişiyi dolandırdığı, vurgun miktarının 20 milyon TL’yi aşabileceği aktarıldı.

 

Sonra demişsiniz ki:

 

Sayın yazarımız din olgusunun kötülüklerini yazmadaki hünerini; insanları diri diri fırınlara atarak yakan, gaz odalarına gönderen, işkenceler altında inim inim inleterek canlarını alan; kadın, kız, çoluk çocuk, genç ihtiyar demeden on milyonlarca insanı ölüme gönderen, çıkardığı dünya savaşı sonucunda yüz milyonlarca insanın ölümüne neden olan, bir o kadarını da hasta ve sakat bırakan azılı bir ATEİSTİ ortaya koyup kınamada göstermemiş.

 

Sayın yazarımız masum çocukların, hastaların, elden ayaktan düşmüş ihtiyarların topluma yük oldukları kararını vererek doğal seleksiyon gereği yok edilmelerini savunan, daha da korkuncu bunu uygulayan öjenistlerin, insanları kafataslarının büyüklüğüne ya da teninin rengine göre az gelişmiş, çok gelişmiş diye ayıran kafatasçıların, ırkçıların da Tanrı tanımazların içinden çıktıklarını unutmuş görünüyor.

 

Son iki dünya savaşlarını ateizme meyilli devlet adamlarının çıkardıklarını; on milyonlarca insanın ölümlerine, bir o kadarının da sakat kalmalarına, onca acıya, gözyaşına neden olduklarını da bilmezlikten gelmeyi tercih etmiş.

 

Neden acaba?

Çünkü;

 

 

Hitler Mein Kampf (Kavgam) adlı hayatını ve görüşlerini açıkladığı kitabında; "Kendinin Yahudiler'le, Tanrı adına mücadele eden bir elçi olduğunu" yazmıştır. Reichstag konuşmasında ise "Hitler Almanyası kilise ile devlet birleştirdi. Askerlerine tanrı bizimledir yazan kemer tokaları taktırtıp, rahipler tarafından kutsal su serptirtmiştir. Devleti kiliseyle birleştirip, Almanya'yı bir Hristiyan ülkesi haline getirmiştir."

 

"Hitler seeking power, wrote in mein kampf. "... i am convinced that i am acting as the agent of our creator. by fighting off the jews. I am doing the lord's work." years later, When in power, he quoted those same words in a Reichstag speech in 1938.

 

Hitler's germany amalgamated state with church. Soldiers of the vermacht wore belt buckles inscribed with the following: "gott mit uns" (god is with us). His troops were often sprinkled with holy water by the priests. It was a real christian country whose citizens were indoctrinated by both state and church to blindly follow all authority figures, political and ecclesiastical."

 

Diğer bir makalede ise hristiyanlıktan ziyade pagan inancı üzerinde duruluyor:

 

"Hitler's references to providence and god and the ritualistic pageantry of nazism were more than likely pagan than christian. Earthly symbols of german valour and teutonic strength were to be worshipped - not the forgiving, compassionate representative of an "eastern mediterranean servant ethic imposed on credulous ancient germans by force and subterfuge" (the phrase is burleigh's own, in michael burleigh, the third reich: a new history, pan, 2001). A hitler youth marching song (grunberger, a social history) illustrates it:

 

We follow not christ, but horst wessel,

 

Away with incense and holy water,

 

The church can go hang for all we care,

 

The swastika brings salvation on earth. "

 

Kaynak 1: http://www.infidels.org/library/modern/john_murphy/religionofhitler.html

Kaynak 2: http://wiki.answers.com/Q/What_religion_did_Hitler_say_he_was_if_any

Kaynak 3: http://en.wikipedia.org/wiki/Adolf_Hitler%27s_religious_beliefs

 

Sonuç olarak Hitler, gereğinde dini, gereğinde ahlağı, gereğinde Darwin gibi bir bilim adamının bulgularını yani kısacası otoritesini sağlayabilmek için her türlü doneyi kendi lehine çarpıtarak, bozuk ahlak anlayışına destek olarak göstererek dünyayı savaşa sürükleyen ve faşizm için yaşayan ve güç hırsı olan bir akıl hastası diktatördü.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrim konusunda yazdıklarıyla meşhur prof. Unvanlı bir yazar Tanrı kavramının bir yanılgı olduğunu iddia eden bir kitap yazmış ve yayınlamış.

 

Bilimsel olduğu iddia edildiği halde içeriğinden alıntılar yapma izni verilmediğinden sözü edilen kitabı doğrudan eleştirme imkanımız yok.

 

Fakat konu itibariyle sessiz kalmamızda mümkün olmayacak.

 

Bu nedenle doğrudan kitaptan alıntılar yapmadan, kitabın yazarı ve içeriğinden bahsetmeden sadece anladıklarımızı yazıp buna uygun eleştirilerde bulunacağız.

 

Ne yapalım ki tanınan imkanlar bu kadarına elveriyor.

 

 

Bahsettiğiniz bu sayın yazarın ismini anmaktan neden çekince duyuyorsunuz?

 

Takip ettiğim kadarıyla diğer sitelere yapıştırdığınız bu yazılarınız üzerine size "kim bu yazar" sorularını "Bunu tahmin etmeniz zor değil." diyerek geçiştirmeyi tercih etmişsiniz...

 

Nedir çekinceniz, eleştiri yapmaya kalktığınıza göre okumuş olmalısınız... Okudunuz mu?..

Bırakın da objektif olabilmek adına diğer insanlarda yazarını ve kitabını öğrenip gerek duyuyorlarsa alıp okusunlar... Okusunlar ki, eleştirileriniz tek taraflı kalmasın, alıntıladığınız yerlerdeki cümlelerin öncesi ve sonrası hakkında bilgi sahibi olup sizin eleştirlerinizde ne kadar tutarlı olup olmadığınızı kavrasınlar...

 

Şimdi bu soruyu bir kez de ben sormak istiyorum...

Kimdir bu sayın yazar. Kitabının adı nedir?

Bu kitap yayınlandığı günden bu yana tüm dünyada neden Bestseller olmuştur?

Neden, Türkiye gibi okuma alışkanlığının çok az olduğu bir ülkede bile haziran 2007 ilk baskısı yapılan bu kitap bugün 21 baskıya ulaşmıştır?

 

***

Yukarıda size okudunuz mu diye sormuştum!..

 

Kitapla ilgili yaptığınız bu eleştirileri okuyunca açıkça okumamış olduğunuz kesinlikle anlaşılıyor.

Kitabın ismini duymuş ve direk ismine duymuş olduğunuz tepkiyle biraz merak edip araştırmış ardından kitabın özüyle tamamen ilgisiz bu eleştirileri sırf kitabın adına duyduğunuz antipatiyle aklınıza gelen ilk şeyleri karalamışsınız...

 

Bakın ben size kısa bir özet yapayım...

Bahsettiğiniz sayın yazar (yazarın kim olduğuyla ilgili açıklamayı siz yapmalısınız);

Yapılan bir röportajında bu kitabı neden kaleme aldığını şu şekilde açıklamıştır;

"İnanan biri hakikatin ne olduğunu söylüyor, inanmayan biri de 'Sen öyle inanıyorsan saygı duyarım' diyor. Oysa ben hakikatin ne olduğunu önemsiyorum. Bunun üzerine konuşmak istiyorum."

 

Kitabın ve yazarın bu kitapla ilgili sloganı şudur;

"Başka bir dünya mümkündür"

 

Ve bu slogandan yola çıkarak kitabında savunduğu tezlerde şunlardır;

* Ahlak, dine inananların tekelinde değildir.

*Din, hak edilmemiş bir tartışılmazlık ayrıcalığına sahiptir.

*Hakikati tarif etme tekeli dinin elinde değildir.

 

***

 

Yazınızı okuyanlara "Bu nedenle doğrudan kitaptan alıntılar yapmadan, kitabın yazarı ve içeriğinden bahsetmeden sadece anladıklarımızı yazıp buna uygun eleştirilerde bulunacağız. Ne yapalım ki tanınan imkanlar bu kadarına elveriyor." diyerek kılıflar yaratmak yerine, size tavsiyem kitabı alıp okumanız ve etik davranışları önemseyerek, kitabın yazarını, kitabın adını belirterek, eleştirilerinizi kitaptan yaptığınız alıntıların sayfa ve paragraf numaralarını vererek yapmanız.

 

Bunu, bu etik kurallar çerçevesinde yaptığınız zaman hem kitabı okumuş olacak, hemde kulaktan dolma, orada burda görüp okuduğunuz yazılara dayanarak ikinci el bilgilerle eleştiri yapılamayacağını kavramış olacaksınız...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı Yanılgı mı?-2

 

 

Sayın yazarımız söz konusu eserinde doğal olarak (eğer bir Var Edicinin varlığını en baştan inkar ederseniz otomatikman ateist-darwinci olursunuz. Bundan kurtuluşunuz yoktur.) ateist-Darwinci olduğundan onu ve getirdiği teoriyi öven, teoriyi bilimin ortaya koyduğu tek gerçek gibi gösteren cümleler kurmuş, evrimin propagandasını yapmaktan çekinmemiş.

 

Bu durum onun bilimsel tarafsızlığı konusunda oluşan şüphelerimizi bir kat daha güçlendirip koyulaştırdı.

 

Sayın yazar kaşınmış ama Darwin ve getirdiği teori hakkında oldukça geniş kapsamlı yazı dizilerimiz var. Yeterince cevap verdik. Onun için bu konuya girmeyeceğim. İsteyen bu konudaki yazılarımızı bakabilir.

 

Sayın yazarımız Tanrı varsayımının varoluşla ilgili bilimsel bir hipotez olduğuna, bununda diğerleri gibi kuşkucu bir bakış açısıyla analiz edilmesi gerektiğini ileri sürer.

 

Varoluşta Bir Yaratıcı İradenin var olduğu (yaratılışçılık) varsayımı elbette ki bilimsel bir varsayımdır. Bu varsayıma Tersinim Teorisini de ekleyebiliriz.

 

Tersinim teorisi dinsel objelerden mümkün olduğu kadar uzak durarak temel aldığı bilimsel kanıtlarla evrim teorisini can evinden vurur, yaşamsal damarlarını kökünden keser.

 

Tersinim teorisi, evrim teorisi gibi uzun süreçlere ihtiyaç duymadığından materyalizmin bilimsel temeli olarak kabul edilen deney ve gözlemlerle sınanma şartını kolaylıkla yerine getirir.

 

Evrim teorisi öngörüleri ise on milyonlarca sene gibi çok uzun süreçlere ihtiyaç duyar. Bu nedenle gözlem ve deneylerle birebir sınanması mümkün değildir.

 

Evrim teorisi savunucularının kanıt diye ortaya koyabildikleri kimi temelsiz, hayal ürünü, genelde saçma, şöyle oldu böyle oldu edebiyatına dayalı varsayımlarla; yaşam süreclerinin sonuçları olan, evrim öngörülerine uygun yorumlanmaya çalışılan, gerektiğinde sahtekarlıklara, aldatmacalara başvurulmaktan çekinilmeyen fosillerdir.

 

Evrim diye savunulan olgu gözlem ve deneylerle birebir gözlemlenemeyen, sadece uzun süreçler sonunda oluştuğu varsayılan canlılardaki pozitif yöndeki değişimler ve bu değişimleri gösterdikleri iddia edilen yaşamsal izler olmalıdır.

 

Canlıların zaman içinde değişime uğradıkları doğrudur ama bu değişim tersinim teorisinin temel varsayıma uygun olarak tersinim yönündedir.

 

Tersinim olayının doğruluğu konusunda her gün kolayca gözlemlediğimiz binlerce örnek ve kanıt vardır ama canlıların zaman içinde evrimleştiği konusunda gözlem ve deneylerle sınanabilen tek bir olgu dahi yoktur.

 

Sayın yazarımızda dahil tüm evrimcilere duyurulur.

 

Şöyle oldu böyle edebiyatına kaçmadan, kanıtlara dayanarak evrimin doğruluğunu göstersinler.

 

Tersinim olayının doğruluğu konusunda ise isteyenlere kanıtlara, akıl ve mantık çıkarımlarına uygun binlerce örnek gösterebiliriz.

 

Sonuçta şunları yazabiliriz.

 

Evrim, tersinim gibi yaratılış teorisi de Konusuyla ilgili diğer varsayımlar gibi bilimsel yöntemlerle ve tam bir tarafsızlıkla analiz edilebilir ve edilmelidir.

 

Biz buna ne karşı çıkarız, ne de gereksizliğini yazarız.

 

Nedeni ise varoluşun rastlantılarla oluştuğunu savunan materyalist-ateist görüşün; akla, mantığa, bilime uyan bir tane bile kanıtı olmadığı halde Varoluşta Bir İradenin Var Olduğu tezini savunan varsayımın binlerce, on binlerce, milyonlarca ve hatta milyarlarca kanıtının olmasıdır.

 

Varoluşta Bir İradenin var olduğunu savunan teori; karşıtı tüm teorilerle bilimsel platformlarda tam bir tarafsızlıkla kıyaslanıp analiz edilmeyi, tartışılmayı; bilim adına, gerçekleri bulma adına sevinerek kabul eder. Çünkü korkacağı, çekineceği hiç bir şey yoktur.

 

Tüm var oluş bir parça akıl, mantık, izan sahiplerine hep bir ağızdan Bir Var Edici İradenin Var olduğunu haykırır.

 

Eğer siz en baştan iki cevaplı bir sorunun cevaplarından birini arayıp sormadan; kanıtlarını görmeden gerçek (doğru) kabul ederseniz diğer cevabı yanlış kabul etmek zorunda kalırsınız.

 

Bilimsel bulguları doğru zannettiklerinizin doğrultusunda yorumlarsanız bilimsel tarafsızlığınızı yitirirsiniz.

 

Bu gün Darwinciler dolaysıyla ateistler (meşhur bir darwincinin ifade ve itiraf ettiği gibi) Bir Yaratıcı İradenin varlığını kabul etmektense en saçma, en bilim dışı varsayımları doğru kabul etme eğiliminde ve mantığındadırlar.

 

İşte sorunun özü buradadır.

 

Devamı var.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bahsettiğiniz bu sayın yazarın ismini anmaktan neden çekince duyuyorsunuz?

 

Takip ettiğim kadarıyla diğer sitelere yapıştırdığınız bu yazılarınız üzerine size "kim bu yazar" sorularını "Bunu tahmin etmeniz zor değil." diyerek geçiştirmeyi tercih etmişsiniz...

 

Nedir çekinceniz, eleştiri yapmaya kalktığınıza göre okumuş olmalısınız... Okudunuz mu?..

Bırakın da objektif olabilmek adına diğer insanlarda yazarını ve kitabını öğrenip gerek duyuyorlarsa alıp okusunlar... Okusunlar ki, eleştirileriniz tek taraflı kalmasın, alıntıladığınız yerlerdeki cümlelerin öncesi ve sonrası hakkında bilgi sahibi olup sizin eleştirlerinizde ne kadar tutarlı olup olmadığınızı kavrasınlar...

 

Şimdi bu soruyu bir kez de ben sormak istiyorum...

Kimdir bu sayın yazar. Kitabının adı nedir?

Bu kitap yayınlandığı günden bu yana tüm dünyada neden Bestseller olmuştur?

Neden, Türkiye gibi okuma alışkanlığının çok az olduğu bir ülkede bile haziran 2007 ilk baskısı yapılan bu kitap bugün 21 baskıya ulaşmıştır?

 

***

 

 

Sorunuzun cevabını yazımızın başında vermiştik. Bilimsel olduğu iddia edilen bir kitaptan alıntılar yapmayı YASAKLAMAK bizim değil, yayıncıların ve buna izin verenler ayıbıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu saydıklarınızın Hristiyan dinine özel olduğunu da nereden çıkarttınız.

 

İnsan olduğumuz için utançla yüzlerimizi kızartanları sayarken Yezid'i, Haccac-ı Zalim'i, Ladin'i, Saddam'ı, Taliban'ı, islami terör örgütlerini Hristiyan dinine özel mi algılıyorsunuz.

 

Engisizyon mahkemeleri, zindanlarda çürütülen, diri diri yakılan insancıkları, şeriat mahkemeleri ve uygulamalarından farklı mı buluyorsunuz.

 

Cennetten parsel parsel arsalar satan suistimalcilerin ise Hristiyanlara özel olduğunu düşünmek ise güncel haberleri dahi takip etmediğinizi gösteriyor.

*

**

 

Yazınızda tamamen haklısınız. Bizim söylemek istediğimiz de bu. Sayın yazarımız İSLAMCILARIN KÖTÜLÜKLERİNİ yazmayı unutmamış ama diğer dinlerin özellikle hıristiyanlığın yaptıklarını yazmayı UNUTUVERMİŞ. Bizde hıristiyanların yaptıklarını yazarak teraziyi DENGELEDİK.

 

HER YERDE, HER TOPLUMDA İYİLERİNDE KÖTÜLERİNDE OLABİLECEĞİNİ KABULLENİRSEK ÇOK DAHA RAHAT ANLAŞABİLİRİZ. Bilimsel tarafsızlıkta bunu gerektirir.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı Yanılgı mı-3

 

 

 

Sayın yazar iddialı bir şekilde eserinin; şüpheler içinde bocalayanların; zihinlerini işgal eden, ruhlarını sıkıp bunalımlara sürükleyen tüm sorularına cevap verebileceğini yazar.

 

Bir bakıma eseri okuyanlar doğruyu (gerçeği) yani ateizmi rahatlıkla bulabilecekler; çalkantılardan, ruhsal bunalımlardan kurtulup ateizmin sonsuz ve görkemli özgürlüğüne dolaysıyla huzurlu mutluluğuna ereceklerdir.

 

Yazılarımızı okuyanlar sıkça olmak üzere olmayana ergi metodunu (karşıt varsayımların geçersizliğini göstererek doğruya bulma metodunu) kullandığımızı bilirler.

 

Aynı metodu sayın yazarımızda uygulamış; din olgusunu çökerterek ateizmin doğruluğunu, gerçekliğini göstermeyi amaçlamış.

 

Olmayana ergi metodu karşıt teorilerin silahlarını kullanan, bir bakıma hedefi kalbinden vuran etkili bir metottur ama iki tarafı da keskin bir kılıç gibidir. Kolaylıkla savunduğunuz teoriye yönelebilir.

 

Bizim için karşıt görüş ve fikirler çok değerlidir. Fikir ve görüşlerimizi bilmeyerek destekleyen, nice kanıt hazinelerini içlerinde saklayan define sandıkları gibidir.

 

Bizi içtenlikle eleştirenler bu tür malzemeleri bolca sağladıkları için sağ olsunlar, var olsunlar.

 

Evrim teorisine olan eleştirilerimizde bu metodu kolaylıkla uyguladık.

 

Savunucuları teorilerini savunma uğruna öylesine akıl, mantık ve bilim dışı varsayımlar ileri sürüyorlardı ki öne sürülenlerin içinden faydalanabileceklerimizi seçmekte hiç zorlanmadık. Bir bakıma onları kendi silahlarıyla vurduk.

 

Umarım aynı beceriyi burada da gösterebilir, amansız bir din düşmanlığının bilinçsiz ifadesi olarak nitelediğimiz bu kitabın gerçek değerini (değersizliğini) gösterebiliriz.

 

= = =

 

Yazara göre şüpheler içinde bocalayanların içinde kendini yetiştirildikleri dinin kapanına kısılmış hissedenler çoğunluktadır. Bunun nedeni ise çocukluklarında dinsel yönden uygulanan beyin yıkama operasyonlarıdır.

 

Bu tür insanların dini kendi seçtiklerinden çok ailelerin empoze ettiği din ya da dinlerdir.

 

Burada ileri sürülen fikirlerin doğruluğunu ya da eğriliğini tartışmak için her şeyden önce bir suç gibi öne sürülen beyin yıkamanın ne olduğunu açıklamak gerekir.

 

Bilindiği gibi çocuklar öğrendiklerinin çoğunluğunu aile içinden ve yakın çevrelerinden öğrenirler.

 

Öğrendiklerinin içinde dinsel bilgiler olduğu gibi kendilerini hayata hazırlayacak bilgilerde bulunur.

 

Hiç kimse çocukluklara yalnız dini bilgilerin verildiğini iddia edemez. Verilenlerin içinde ateizm gibi farklı dinlerin ya da konuların bilgilerde olabilir ve olacaktır da.

 

Dindar bir baba ya da annenin çocuklarına verdiği bilgiler arasında hayata dair olanlarla birlikte dini konulularında bulunmasından daha doğal ne olabilir?

 

Aynı doğallık ateist anne ve baba içinde geçerlidir. Ateist bir anne babanın dindar bir çocuk yetiştirmesini bekleyemeyiz.

 

Ateist bir anne baba çocuklarına verdiği hayata dair bilgilerle birlikte bir din gibi gönülden inanıp destekledikleri ateist inancına ait bilgileri de verecekler, çocuklarını mümkün olduğunca bir öcü gibi görüp, nitelendirdikleri dinsel materyallerden uzak tutmaya çalışacaklardır.

 

O zaman sormak gerekir.

 

Dindar bir anne babanın çocuğuna öğrettikleri beyin yıkama oluyor da ateist bir anne babanın çocuklarına öğrettikleri beyin yıkama olmuyor mu?

 

Dini bilgiler vermeyi çocuğun beynini yıkama olarak nitelersek ateist bir anne ya da baba çocuğuna ateist bilgiler vermesini, dinsel materyallerden uzak tutmasını da bir beyin yıkama operasyonu olarak nitelememiz gerekmeyecek mi?

 

Bu mantık çocuklara verilen her bilginin bir beyin yıkama operasyonu olarak tanımlamaya neden olur.

 

Eğer şu ya da bu konuda çocuklara öğretilenler bir beyim yıkama operasyonu ise diğer bilgileri öğretmede bir beyin yıkama operasyonudur.

 

Yani….

 

Çocuklarımız ergenliğe kavuşuncaya kadar beyin yıkamadan kaçınmak için onlara hiçbir şey öğretmeyecek miyiz?

 

Sayın yazarımız beyin yıkama konusunda saçmalamış diye yazarsak fazla mı ileri gitmiş olacağız?

 

= = =

 

Sayın yazarımız çocukların ekonomik ve siyasi meselelerde nerede duracaklarını bilmediklerini; bu nedenle bu çocuklara Hıristiyan ya da Müslüman çocuklar olarak nitelemenin doğru olmayacağını yazar ki biz buna ateist çocukları da ekleyerek aynen katılırız.

 

Belki sayın prof. yazarımız bilmiyor olabilir.

 

Hedef aldığı İslam dininde çocuklara en küçük bir sorumluluk yüklenmez.

 

Ergenlik çağına (aklı başına) gelinceye kadar tüm çocuklar melekler kadar masumdurlar.

 

Zaten aklı başında hiç kimse bunun aksini iddia etmez.

 

= = =

 

Sayın yazarımız bir ateist olduğunu ve bundan gurur duyduğunu; ateist olmanın utanılacak bir şey olmadığını yazar.

 

Sayın yazarımızın (ya da başkalarının) ateist ya da dindar olmaları bizleri kesinlikle ilgilendirmez.

 

Sayın yazarımıza da bizim ya da başkalarının inançları veya inançsızlıkları ilgilendirmez ama sayın yazarımız garip bir mantıkla (inançlıları derin uykuda, kendini ve kendi gibilerini uyanıp aydınlanmış addederek) inançlıların düştüklerini zannettiği derin gaflet kuyusundan kurtarmaya, içinde bocaladıklarını derin uykudan uyandırmaya soyunmuştur.

 

Sanki tek akıl mantık sahipleri kendileridir. Kendileri dışındakiler akıl mantık kullanma, doğru yolu bulma becerisinden mahrum zavallılardır. Tabi ki gerçek bu değildir. Kendilerini akıllı zanneden nice aptallar gördük.

 

Bu konuda sayın yazarımızdan tek istek ve önerimiz gölge yapma, başka ihsan istememizdir.

 

= = =

 

Gerçekte bizleri ilgilendiren sayın yazarımızın ateizm için insanın kendi ayakları üzerinde ufka karşı dik durması gibi her zaman sağlam bir fikir özgürlüğü ve sağlıklı işleyen bir zihni işaret eden bir şeydir demesidir.

 

Gerçektende bir ateist (sayın yazarımızın tanımladığı gibi) sonsuz bir fikir özgürlüğüne, sağlıklı işleyen bir zihne sahip midir?

 

Hiç zannetmiyoruz.

 

Nedeni de Bir Yaratıcı İradenin Olmadığını İNANMANIN da bir inanç olduğudur. Hem de tıpkı bir putperestin putuna bağlılığı gibi taassuplu bir inanç.

 

Sayın yazarımızda gerçekte özgür zannettiği fikirlerini, sağlıklı işlediğini zannettiği mantığını tıpkı diğer taassup sahipleri gibi taassubunun dar ve kısıtlı hapishanelerine tıkmış, çıkmasına izin vermemektedir.

 

Bu mantık bilim insanlarını da baskı altında tutmakta, fikirlerini özgürce ifade etmekten sakındırmaktadır.

 

Nitekim ateist olduğu iddia edilen büyük bilim insanı Einstein Hublle’den önce hesaplamalar yoluyla evrenin genişlemesi gerektiğini bulduğu halde bu buluşun ateist bilim anlayışına ters geldiğini fark ettiğinden gelecek tepkilerden sakınarak ifade etmemiş, edememiştir.

 

Nitekim bu taassuba varan inanç ateistlere; bir yaratıcı iradenin varlığını kabul etmektense en akıl, mantık ve bilim dışı varsayımları kabul etmek bizim için daha kolaydır gibi saçma, akıl ve bilim dışı bir mantığa götürür.

 

Hiçbir zaman bir ateist; aklını, mantığını tıkıldığı hapishanenin daracık atmosferinden kurtararak; bilimle onaylanmış fakat ateist felsefeye ters gelen gerçekleri kabullenmez.

 

Gerçekten aklı mantığı özgür olsaydı, özgürce düşünebilseydi bilimsel bir gerçeği tereddütsüz kabullenmesi gerekecekti ama onlar bunu başaramaz.

 

Onlara göre tüm gerçekler ateist öngörülere uygun olmak zorundadır.

 

Bilimsel gerçekleri daracık bir pencereden şaşı ve miyop gözlerle bakmalarının; örneğin canlılık konusunda elle tutulur tek ateist teori olan evrimi savunurlarken; akıl, mantık ve bilim dışına kayarak sık sık saçmalamalarının bir nedeni de budur.

 

Her zaman ısrarla ve inatla söyleriz, yazarız ve savunuruz.

 

Bilim ve bilimle uğraşanlar tamamen ve kesinlikle tarafsız olmalıdır.

 

Bilime soyunan kişiler inançsal kimliklerini bir kenara bırakmalı, olguları yorumlarken sadece aklın, mantığın ve bilimin yöntemlerini kullanmalı, gerçeklere ulaşılamamışsa ilgili varsayımları kesin şekilde doğru ya da yanlış diye nitelememeli, en azından şüpheli konumunda bırakmalıdır.

 

Devamı var.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sorunuzun cevabını yazımızın başında vermiştik. Bilimsel olduğu iddia edilen bir kitaptan alıntılar yapmayı YASAKLAMAK bizim değil, yayıncıların ve buna izin verenler ayıbıdır.

 

Bu söyledikleriniz gerçeği yansıtmıyor...

Her yerde, konuyu olumlu ya da olumsuz ele alan herkes bunu yapabiliyor siz yapamıyorsunuz...?

Yine Richard Dawkinsin "Gen bencildir" kitabını alıntılayabilyorsunuz bunu hayır...

Yine Richard Dawkinsin bu başlıkta ele aldığınız "Tanrı Yanılgısı" kitabından yazarın sözüdür diye önsözden alıntı yapıyorsunuz buna izin var diğerlerine yok...

Üstelik yazarı bile bu kitabın bilimsel bir kitap olduğu iddiasında değilken siz neden bilimsel bir kitap olduğunu iddia ediyorsunuz?

 

Çelişki üzerine çelişki... Yanıtlarınız ikna etmiyor..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu söyledikleriniz gerçeği yansıtmıyor...

Her yerde, konuyu olumlu ya da olumsuz ele alan herkes bunu yapabiliyor siz yapamıyorsunuz...?

Yine Richard Dawkinsin "Gen bencildir" kitabını alıntılayabilyorsunuz bunu hayır...

Yine Richard Dawkinsin bu başlıkta ele aldığınız "Tanrı Yanılgısı" kitabından yazarın sözüdür diye önsözden alıntı yapıyorsunuz buna izin var diğerlerine yok...

Üstelik yazarı bile bu kitabın bilimsel bir kitap olduğu iddiasında değilken siz neden bilimsel bir kitap olduğunu iddia ediyorsunuz?

 

Çelişki üzerine çelişki... Yanıtlarınız ikna etmiyor..

 

kimseye ikna etmek zorunda değiliz. Söz konusu kitabın YAYINCILARI ALINTI YAPMAYI YASAKLAMIŞ.BİZDE BUNA UYDUK.Bu kadar basit.

 

Bir kaç soru sormuştuk. Yanıtlarına ne oldu?

 

Boş polemikler yerine sorularımıza cevaplar arasaydınız daha iyi olurdu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tutarlı olmak gibi bir kaygınız varsa ikna etmek zorundasınız...

Bu alıntı tartışmasının başlama nedeni de bu.

Tek taraflı kafanıza göre yapılan eleştirilerin tutarsız olacağı.

Neyi eleştirdiğinizin anlaşılması için alıntı yaparak okuyanları bilgilendirmek zorundasınız.

 

Bunu aslı olmayan bir yaklaşımın ardına sığınarak geçiştiremezsiniz.

Demek herkes eleştiri yönelttiği kısımları alıntılayarak bilgilendire biliyor bir siz bunu yapamıyorsunuz...

Bakın yayın evinin bu konudaki ifadesini biraz açayım;

" Bu kitaptaki bilgiler izinsiz çoğaltılamaz, kaynak gösterilmeden içindeki yazılar kullanılamaz " diyor...

Bu şu demektir bu kitaptan kaynağını belirterek alıntılar yapabilirsiniz!

 

Bu gerçekleri dile getirmeyi boş polemik olarak lanse etmeye çalışıp, .

İşinize gelmedimi kenarından köşesinden dolanarak yanıtlar üretiyorsunuz.

Öncelikle siz size yöneltilen sorulara soru sorarak değil,

Kenarından köşesinden dolanmadan net yanıtlar vermeyi ilke edinin.

Ardından "size soru sormuştuk" deme hakkınız olsun!

Tekrar tekrar aynı yere dönmek istemiyorum, size hangi durumlarda yanıt vermeyeceğimi vurgulamıştım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tutarlı olmak gibi bir kaygınız varsa ikna etmek zorundasınız...

Bu alıntı tartışmasının başlama nedeni de bu.

Tek taraflı kafanıza göre yapılan eleştirilerin tutarsız olacağı.

Neyi eleştirdiğinizin anlaşılması için alıntı yaparak okuyanları bilgilendirmek zorundasınız.

 

Bunu aslı olmayan bir yaklaşımın ardına sığınarak geçiştiremezsiniz.

Demek herkes eleştiri yönelttiği kısımları alıntılayarak bilgilendire biliyor bir siz bunu yapamıyorsunuz...

Bakın yayın evinin bu konudaki ifadesini biraz açayım;

" Bu kitaptaki bilgiler izinsiz çoğaltılamaz, kaynak gösterilmeden içindeki yazılar kullanılamaz " diyor...

Bu şu demektir bu kitaptan kaynağını belirterek alıntılar yapabilirsiniz!

 

Bu gerçekleri dile getirmeyi boş polemik olarak lanse etmeye çalışıp, .

İşinize gelmedimi kenarından köşesinden dolanarak yanıtlar üretiyorsunuz.

Öncelikle siz size yöneltilen sorulara soru sorarak değil,

Kenarından köşesinden dolanmadan net yanıtlar vermeyi ilke edinin.

Ardından "size soru sormuştuk" deme hakkınız olsun!

Tekrar tekrar aynı yere dönmek istemiyorum, size hangi durumlarda yanıt vermeyeceğimi vurgulamıştım...

 

 

cümlenin KISA OLMA KAYDIylasını unutmuşsunuz. YANİ BİR KAÇ KELİMESİNİ ALMAMIZA İZİN VERİLİYOR. BUDA BİZE YETMEZ.

 

Sorularıma cevap alamıyorum, Bu da herhangi bir cevabınızın olmadığını gösteriyor.

 

Buna şaşırmadık.

 

EVRİM TEOERİSİNİN BU SORULARA VEREBİLECEĞİ HERNANGİ BİR YANIT Y0KTUR.

 

EVRİM BUNLARA BENZER BİNLERCE SORUNUN ALTINDA EZİLMİŞ BİR TEORİDİR.

 

POLEMİĞE KAÇMAYAN SORULAR BEKLERİM.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EVRİM TEOERİSİNİN BU SORULARA VEREBİLECEĞİ HERNANGİ BİR YANIT Y0KTUR.

 

EVRİM BUNLARA BENZER BİNLERCE SORUNUN ALTINDA EZİLMİŞ BİR TEORİDİR.

 

aynen katiliyorum ...

 

DNA zaten iyice kavrandigi vakit is bitmis oluyor ... DNA dan baslayabilirler arastirmaya ...

 

onun haricinde en temel sorgulamalar bile evrimi zaten cikmaza sokuyor ama kafa karistiriyor, cunku toparlamaya calistikca toparlanmicak hale geliyor teori ve konu dallanip budaklaniyor ...

 

 

DNA mucizesi evrimi en temiz sekilde yikiyor ... darvin DNA ya inemedi ..

 

 

et , kemik ve kafa taslarini birbirine karistirdi ... hucreyi bile ici su dolu baloncuk olarak tarif ediyordu ... sig bir bilgi ile anca zannini ve hayal gucunu tatmin edebilirdi ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

En önemli konu "Kitabı okumanın gerekliliği" yine göz ardı edildi...

 

Kitabın içeriği hakkında bilgi sahibi olmadan sırf İsmi "Tanrı Yanılgısı" diye eleştiri de bulunmak ya da yapılan eleştirilere katılıyor olmak ne kadar tutarlı bir yaklaşım...

 

Anlatmaya çalışılan bu... Elbette kişiler değil fikirler ama kitabı okumadan fikir sahibi olamazsınız ki )

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ozu kapsayan bilgi vardir dinde ;

 

tanriyi yok sayan birsuru sey yazilabilir ; birsuru mantik ve orgusel butunluk tasarlanabilir .. kivrak izahlar yapilabilir

 

ben cok ateist kitap okudum bunu da okurum .. sorun yok .. ama sonuc degismez diye pesin yazdim (hatta okicam bu kitabi ve o sekilde saglam bi yorum yazicam insallah )

 

okumadan yazdim cunku tanriyi yok sayan cok filozof okudum , en etkili bilim adamlarini inceledim

 

benim ilgi alanimdir dini konular ; hali ile de ateist akimlar ve felsefe ...

 

 

inanmak sadece bakis acisidir ; din bakis acisini duzeltmeyi hedefler .. hepsi bu : )

 

 

 

Cenabi hak yanilgi degildir ;

 

tam anlami ile yanilgi olan seyleri Allah zannederek hareket eden kisiler vardir ..

 

kitap tanitim yazisindan bunu anlatmaya calistiklarini ama tanriya yuklendiklerini goruyorum ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ozu kapsayan bilgi vardir dinde ;

 

tanriyi yok sayan birsuru sey yazilabilir ; birsuru mantik ve orgusel butunluk tasarlanabilir .. kivrak izahlar yapilabilir

 

ben cok ateist kitap okudum bunu da okurum .. sorun yok .. ama sonuc degismez diye pesin yazdim (hatta okicam bu kitabi ve o sekilde saglam bi yorum yazicam insallah )

 

(...)

 

 

Tamam o zaman, Sevgili @@dennise ;

 

Benim de yazılanlara itirazım ortadan kalkar bu durumda...

İster ön kabullerle ister tarafsız bir gözle nasıl okursak okuyalım...

Kitabı okuduktan sonra yapılacak yazışmalar daha anlaşılır olacaktır.

 

Yazdıklarında kitaptan sayfa ve bölüm olarak alıntı ve kaynak verirsen karşılığında daha sağlıklı kabul ya da karşı yanıtlar verme şansını elde etmiş oluruz...

 

Kolay gelsin smile.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

En önemli konu "Kitabı okumanın gerekliliği" yine göz ardı edildi...

 

Kitabın içeriği hakkında bilgi sahibi olmadan sırf İsmi "Tanrı Yanılgısı" diye eleştiri de bulunmak ya da yapılan eleştirilere katılıyor olmak ne kadar tutarlı bir yaklaşım...

 

Anlatmaya çalışılan bu... Elbette kişiler değil fikirler ama kitabı okumadan fikir sahibi olamazsınız ki )

 

Sevgili gecekuşu

 

Eleştirdiğimiz kitabın ismini ve yazarını özellikle belirtmedik.

 

Muhtemelki sizde bilmiyorsunuz sadece TAHMİN EDİYORSUNUZ.

 

Kitabı okumadan eleştirdiğimiz suçlamanız bir ÖNKABUL OLMUYOR MU?

 

BİR KİTAP OKUNMADAN NASIL ELEŞTİRİLİR?

 

Bunun yol ve yöntemin ben blmiyorum.Öğrenmekte istemem.

 

Belki siz biliyorsunuzdur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili @tersinim;

 

***

Nihayet sadede geldiniz ilk olarak size bu sorulmuştu zaten,

Eleştirdiğiniz kitabın ismini ve yazarını özellikle neden belirtmek istemiyorsunuz?"

O halde neden eleştirmek gibi bir misyon üstleniyorsunuz?

Böyle olunca da ister istemez farklı algılamalar ortaya çıkıyor ve bunun sorumlusu da konuya bu şekildeki yaklaşımınız.

 

Eleştirdiğiniz yerlerin kitaptan sayfa numarası, paragraf ve bölüm olarak kaynak verin neyi eleştirdiğinizi bilelim...

Böyle yaparsanız eleştiriler yerini bulur, bizde kaynakta ki bilgilerle sizin eleştirilerinizi değerlendirip anlamaya çalışırız...

"Öğrenmek istemem" dediğiniz ilkeli yöntem budur...

Böylece kaynağa ve okuyucuya saygı duymuş işini kolaylaştırmış olursunuz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 6 ay sonra...

tanri yanilgi mi ?

 

 

tanri yanilgilari haber vererek insanlari ustunlestiren bir gucun var edicisidir .. kisi ya da sahis gibi dusunulurse bu da yanilgi olur ...

 

Allah olumu haber verir , ruhu haber verir , ruhun zamandan munezzeh bir sonsuzluga acildigini haber verir .. olumun ardindan asil hakikatin ne oldugunu hissettirir .

 

yanilgilar ise insanin gunluk yasamina dalmasi ile ve sanki sonsuza kadar burada kalacagini istemeden zannetmesi ile insani her defasinda kusatir ..

 

 

 

tanri yanilgilari temizler ...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 yıl sonra...

Tanrı Yanılgı mı?-4

 

 

     Yazar yaptığı alıntılarla büyük dinler bu gün ulaştığımız gerçekleri gündeme niçin getirmedi diye sorar.

 

    Fakat böyle bir soru saçmadır. Nedeni ise kutsal kitapların geldiği dönem insanlarının anlayabileceği şekilde olması gerekliliğidir. Kutsal kitaplarda o dönem insanlarının kavrayamayacağı bilgilerin olmaması doğal değil midir?  

 

     İnsanlar gelecekte (örneğin günümüzdeki)  ulaşacakları bilgileri içinde bulundurması gerekirdi iddiasının ucu açıktır. Bu, bin yıl sonraki, on bin yıl sonraki… bilgilerin olması gerekirdi anlamına gelir.    

 

                                                                             = = = =

 

     Yazarın dinleri yermek için alıntı yaptığı ve taşı gediğine koyma olarak nitelediği yazıyı ilkel bir din haline getirilmiş evrim kuramına (din yerine evrimi koyarak) uyduruverelim. Bakalım ne çıkacak? 

 

    Biz ateistlerin öylesine geniş, öylesine esnek EVRİM görüşleri vardır ki her nereye bakarlarsa baksınlar EVRİMİ bulacaklarından şüphe yoktur.

 

     Onlara sorduğunuzda EVRİM en büyük güçtür, EVRİM bizi en üstün halimize döndürecektir diyeceklerdir.

 

     Diğer kelimelerde olduğu gibi EVRİM kelimesini de istediğimiz anlamı verebiliriz.

 

     Eğer EVRİM her şeye yön ve şekil veren enerjidir demek isterseniz onu bir avuç kömürün, bir litre gaz yağının içinde de bulabilirsiniz.

 

     EVRİM kelimesinin tamamen yararsız olmaması için insanların anladıkları şekilde kullanmak gerekirse; her şeyi yön ve şekil veren fakat ne olduğu tam bilinmeyen, Yaratıcı İradenin yerine konulmaya, doğa içi zannedildiği halde doğaüstü nitelikler verilmeye çalışılan hayali bir güçtür.         

 

    Ne dersiniz? Akıl, mantık dışı bir şey var mı? Taş gediğine oturmamış mı?

 

Devam edeceğiz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 yıl sonra...
  • 6 ay sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.