Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TÜRKİYE TURİZMİNDE GELİŞME PERSPEKTİFLERİ


wherthus

Önerilen İletiler

DÜNYADA VE AKDENİZDE DURUM

 

Teknolojik gelişmeler ile birlikte globalleşen dünya çapında, turizm sektörünün yıldızı her yerde giderek parlamaktadır. Dünya küçülmekte, sosyo-ekonomik gelişimler gerçekleşmekte ve potansiyel turistler giderek artan tempo ve hacimlerde pazara katılmaktadırlar. Dün İsrail, bugün Rusya, yarın Çin... bu duruma yakın tarihten örnekler.

 

Menzil dışı diğer kıta ve ülkeleri kapsam dışı bırakarak bölgemize baktığımızda "Batı ülkeleri"nin yıllardır gözbebeği olan Akdeniz'deki Türkiye'nin avantajlı potansiyeline kimsenin itirazı yok. Fakat Akdeniz'de oluşan turizm pastasından son 40-50 yıldır kaymak yiyen İspanya, İtalya, Yunanistan hala Pazar paylarını korurlarken, ancak son 20 yıldır bu pazara girebilen Türkiye, pastanın tadına henüz yeni bakmaya başladı.

 

Herkes yıllardır 30-40 milyon turist ağırlarken, ülkemiz şu dönemde 10 milyon seviyesine erişebilmekle pek mutlu olabiliyor. Türkiye ise turizmini geliştirmekte 20-30 yılını kaybetmiş olarak, aynı cazip pastaya soyunan Mısır, Tunus, Fas, Cezayir gibi yeni rakipler ile çekişme ortamında payımızı almaya çalışıyoruz.

 

SON 30 YILA BİR BAKIŞ

 

1970'li yıllarda ele alınarak geliştirilmesi gündeme ancak gelebilen Türkiye Turizmi, gerek kamu tarafından gerekli ivmenin verilemeyişi, gerekse de özel kesimin sektöre ısınamayışı nedeniyle 10-15 yıllık bir dönem süresince hareketlenememiştir. Bu durumun en açık göstergesi olan belgeli yatak kapasitesi, 65'te 15, 70'te 30, 75'te 45.000 düzeyindedir.

 

Tüm vasıfsız yataklarla birlikte 130.000 olarak hesaplanan 1975 yılı Türkiye yatak kapasitesinin karşısında, aynı yıl İtalya'nın 4 milyon, İspanya'nın 1.4 milyon, Yunanistan'ın 300.000 yatağı vardı. 1975'te Türkiye 1 milyon turiste henüz ulaşmaya çalışırken, İspanya 18, İtalya 13, Yunanistan 2 milyon turist rakamları ile oynamaktaydı.

 

Bu duruma paralel olarak turizm geliri rakamları da Türkiye'nin 200 milyon dolar seviyesi karşısında, İspanya'nın 3.2 milyar, İtalya'nın 2.7 milyar, Yunanistan'ın 500 milyon dolar seviyeli payları giderek artmaktaydı. Ancak 1980'li yıllarda hareketlenmeye başlayan nitelikli yatak kapasitesi 1987'de 100.000, 1990'da 175.000 ve 1995'te 275.000 seviyesine gelebilmiştir.

 

Son beş yıl içinde de artış hızı yavaşlayan yatak kapasitesi, 310.000'e ulaşmış olarak 2000 yılını 10 milyon turist seviyelerinde yaşamaktayız. İçinde bulunduğumuz hacimsel kesit, İspanya'nın 1960, İtalya'nın 1965 yıllarının dilimleridir.

 

SEKTÖRDE DURUM DEĞERLENDİRMESİ

 

Turizme geç başladık ve çok zaman kaybederek ısındık, fakat bugün pastanın tadını almaya başlayarak kaçırdıklarımızı telafi edebilecek hale gelmiş durumdayız. Eksiklerimizi gidererek geçmişten de dersler alınarak hareket edilebildiği takdirde, Türkiye'nin potansiyeli ve hak ettiği dilimler, önümüzdeki 3-5 yıl içinde kazanılabilir ve daha da hızlanarak artırılabilir.

 

Zira ülkenin henüz pazara yeterince çıkarılamamış ve yıpranmamış çok değerli doğal ve kültürel değerleri bulunmaktadır. En büyük eksiğimiz ve dezavantajımız olan tanıtma ve pazarlama gibi bir konuyu da etkin bir koz haline dönüştürebilme şansımız gündemdedir.

 

Turizm sektörünün çok yönlü karakteri, hizmet yaygınlığını da beraberinde getirmekte, alt sektörlerin sayısını artırmaktadır. Bir yelpazenin kanatları misali, tüm alt sektörlerin randımanlı olarak devrede bulunmaması ve birbirine destek vermemesi halinde, bütünü ve ülkesel çıkarlar doğrudan yara almaktadır. Bu nedenle her sektör için gerekli olan makro ve mikro politikalar, hedefler, stratejiler, organizasyon olarak uyumlu çalışma ortamları, turizmde daha da öncelikli ve kritik bir hale gelmekte.

 

Bugüne kadar her türlü vesile ile turizmin önemi, faydaları ve hassasiyeti her düzeyde gündeme gelmiş olmasına rağmen, sektörün hayati olarak ihtiyaç duyduğu kararlılık ve örgütsel işlerlik bir türlü yerine oturtulamamış, süreklilik ve tutarlılık kazandırılamamıştır. Bu noktada ortaya çıkan çıplak gerçek; bir yandan kamu yönetiminin yıllardır gerektiği gibi sektöre sahip çıkamayışı, diğer yandan da özel sektör kurumlarının henüz yeterince örgütsel işlerliğe ve ekonomik işbirliği ortamına kavuşamamış olmasıdır.

 

Son 15 yıldır sektörün temel tıkanıklığı olan TANITMA-PAZARLAMA lokması yutulamadığı için, hem gelişmenin duraklaması, hem de fiyat ve kalitenin düşmesi gibi bir kısır döngüye girilmiştir. Oysa öncelikle yapılması gereken, gerekli her türlü tedbiri acilen alarak bu tıkanıklığı sektörel olarak çözmek ve gelişimin önünü açmak olmalıdır. Bu aşamada ise çok önemli bir soru gündeme gelmekte. "Turizmi düze çıkarmak için hangi kurum veya otorite liderlik yapacaktır?" Fakat, artık kesinlik kazanan durum, daha fazla gecikilmeksizin bu formulün bulunarak uygulamaya sokulmaması halinde yaşanan bocalamanın sürüp gideceğidir.

 

Gözüken en akılcı yol, kamunun hedef ve tarifleri oluşturarak çizeceği bir "turizm devlet politikası" çerçevesinde, ilgili alt sektörlerin kamu ve özel kesimin ortak ülke çıkarlarında ve asgari müştereklerde bağdaştırılarak harekete geçirilebilmesidir. Bu yapılamadığı takdirde, özel sektörün bir şekilde bu rolü üstlenebilmesi ve kamu desteğini de sağlayacak modellerle makro adımların atılması gibi zor ve zaman alıcı bir süreç, kaçınılmaz ve tek alternatif olarak geriye kalmaktadır.

 

MAKRO SORUNLAR;

 

- Turizmde uzun vadeli ve istikrarlı Devlet Politikası modeli kurulması

- Sektörde yönlendirici ve düzenleyici otorite boşluğunun giderilmesi

- Ülkesel tanıtma ve imaj oluşturma ihtiyacının süreklilikle çözümü

- Pazarlama (tur operatörü) alt sektörü temel sorunları

- Taşıma (charter) alt sektörü temel sorunları

- Sektörel örgütlenme ve eşgüdüm eksikleri

- Genel turizm bilinci ve kamuoyu yaratılması, halk eğitimi

- Yerel yönetimlerin aktif olarak sektöre desteği

- Turistik belediyeler sorunlarına kalıcı çözümler getirilmesi

- İç ve dış turizm dengelerinin geliştirilmesi

- Uluslar arası pazarlardaki gelişmelerin izlenerek politika üretimi

- Sektörün finansal sorunlarına etkin destek sağlanması

- Turizmin 12 aya yayılması için yaygın tedbirler

- İmar sorunlarında turizme makro özen ve öncelik tanınması

- Altyapı projelerinde gelişime ayak uydurulması

 

MİKRO SORUNLAR

 

- Profesyonellik ve kurumsallaşma sorunlarına öncelik verilmesi

- Modern işletmecilik teknikleri ve teknoloji kullanımının özendirilmesi

- Çevreye duyarlı yatırım ve işletmecilik modellerinin teşviki

- İşletmelerde ve hizmetlerde standartlaşma getirilmesi

- Mesleki sertifikasyon modelinin yaygın olarak uygulanması

- İnsan kaynaklarına önem ve özen gösterilmesi

- Sektörel ve işbaşı eğitiminin yaygınlaştırılması

- Yatırım rantablitesi hesabında gerçekçi davranılması

- Müşteri odaklı çalışma ve sorunlarının asgariye indirilmesi

- Profesyonel pazarlama ve satış teknikleri uygulanması

- Toplam kalite yönetimi modellerinin teşvik edilmesi

- Yerel yönetimlerle bölgesel kalkınmaya dönük işbirliği

- Yöresel tanıtma amaçlı ortak projeler geliştirilmesi

- Yöresel eğlence ve kültürel altyapının turizme dönük desteklenmesi

- Fiyat ve kalite dengelerinin bozulmaması için özel tedbirler

 

NE YAPMALI ?

 

İçinde bulunduğumuz kesitte, turizmin yararları ve geliştiği takdirde ülke olarak neler sağlayabileceği konularında herkes yeterli bilgiye sahip. Eksik olan, turizm sektörünün neden önünün tıkandığı ve nasıl düze çıkabileceğinin analizini yaparak uygulanabilir modeller üretilmesi için kolların sıvanması. Bunun için de konunun uzmanları ve gerçekten hizmete soyunan ilgili ve yetkililerin bir şekilde bir araya gelerek çözüm önerileri ve hareket planlarını acilen geliştirmeleri akılcı yol olarak gözükmekte.

 

Turizm Şurası ve benzeri çalışmaların yıllardır yapılmakta olmasına rağmen yakınma ve tavsiye niteliğinde olan söz konusu çabaları bir adım öteye götürebilmek konuya bambaşka bir çehre getirebilir. Çözüm önerileri ve uygulanabilir modeller, örneğin- kanun ve kararname, yönetmelik taslakları, kaynak yaratma modelleri, etkileşim ve yardımlaşma projeleri gibi somut çalışmalar üretilerek sektöre mal edilebilmesi ve kamusal çıkarlar ile bağdaştırılarak ortaya konabilmesine kimsenin itirazı olmasa gerek.

 

Bu modelin uygulanabilmesi için kimin nasıl bir başlangıç yapması gerektiği konusunda ise çeşitli alternatifler üretilebilir. Bir kamu kuruluşu veya üniversiteler tarafından başlatılabilecek böylesi bir çaba, bir özel sektör kuruluşu tarafından ödüllü araştırma-öneri yarışması haline de getirilebilir. Bu konuda atılabilecek her türlü adımın kıvranmak ve yakınmaktan öteye somut faydalar getireceği kuşkusuzdur. Gündeme şeffaf olarak gelerek uygulanmayan çözümler, en azından kamuoyuna mal olarak baskı unsuru yaratacak ve turizmde toplumsal bilinci geliştirme yönünde çok önemli yararlar sağlayabilecektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.