Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İZMİR' in Süsü: FAYTONLAR


tülvent

Önerilen İletiler

faytoncu.jpg

 

 

İzmir’ de yaşayanlar bilir. Karşıyaka sahili, Konak Kordonboyu denince akla ilk gelen fayton sefalarıdır. Yüzyıllar boyunca günlük hayatın bir parçası olan faytonculuk, erozyona uğramış nice kültürler gibi, ancak nostaljik olan varlığını sürdürebiliyor son yıllarda.

 

 

Faytonculuk

 

 

Anadolu halkları köklü bir geçmişe sahip. Kültürel zenginliği dolu olan bir geçmiş ve bu birikimin her bir parçası kıymet taşır. Çünkü kültürleri oluşturan yapının temelinde insan emeği vardır. Tarihler öncesinden günümüze gelen faytonculuk ve fayton yapımcılığı da kültürel miraslarımız arasındadır.

 

 

Ülkenin birçok sahil ilçesinde gördüğümüz faytonculuk artık yok olma aşamasına gelmiş. İstanbul’da sadece adalarda fayton sefası yapabilirsiniz. İzmir’ de de Konak Kordonboyu ve Karşıyaka sahilinde yerli ve yabancı turistleri mistik bir havayla geziye çıkaran faytoncular bu mesleğin artık rağbet görmediğini, gittikçe tükenmekte olduğunu söylüyorlar.

 

 

Fayton ilk defa İstanbul’ a, Sultan Abdülmecit döneminde saray ve konak arabası olarak getirilmiş. Sultan Abdülaziz döneminde de faytonlar kiralanmaya başlanmış. Bu dönemlerde İstanbul’ da tek ulaşım aracı atlı binek hayvanlarıydı. Üstü açık olan faytona lando, üstü kapalı olana ise kupa denirdi. Sultan Abdülhamit döneminde kadınların faytona binmesi yasaklanmıştı. Zaman geçtikçe yörelere göre tekerlekli arabaların tipi-şekli değişmeye, gelişmeye başladı.

 

 

Fayton kelime olarak Fransızca’ dır. Phaeton (faeton) körüklü, açık binek arabası anlamını taşır. Fayton dört tekerlekli; ön tekerlekleri küçük, arka tekerlekleri büyük, tek oklu ve çift at koşulu bir araçtır. Öndeki arabacı yarı yüksekte oturur. Körük çekildiği zaman arabacı körük dışında kalır. Arabaya ön ve arka tekerleklerin çamurlukları arasına yerleştirilmiş basamakla binilir.

 

Fayton dört kişilik arabadır. İki kişinin yüzleri gidiş istikametinde arkaya sabit yere, iki kişi de onların karşısına bakan bir yere oturur. Körük bilhassa yağmurlu havalarda çekilip açılır. Bacakların ıslanmaması için de diz üstüne çekilen muşambası vardır. Körük dışında kalan arabacılar da yağmurluk giyerler. Arabacı yerinin her iki tarafında da birer fener vardır.

 

 

...

 

Faytonculuk Yok mu Oluyor?

 

 

Sonbaharda sıcak bir İzmir havası. Yağmurlar başladı başlayacak. Karşıyaka iskelesindeyiz. Burası kalabalık bir cadde. İnsanlar bir o yana bir bu yana koşuşturuyor. Vapurlar iskeleye yaklaşıyor. Binenler ve inenler, otobüs duraklarında, banklarda oturanlar, güvercin yemleyenler, fal bakan Roman kadınları, zabıtaların kovaladığı seyyar satıcılar ve faytoncular...

 

Yıllardır Karşıyaka iskelesinde bu koşuşturmacanın içinde yaşayan faytoncular... Sayıları otuzu ya bulur ya bulmaz. Rengarenk süslenmiş faytonları, püsküllü zilli beygirleriyle sabahın ilk ışıklarıyla Karşıyaka sahilinde toplanıyor ve gün kararana dek yerli ve yabancı turistleri gezintiye çıkarmak için, sahil bandı üzerinde sırasıyla bekliyorlar.

 

-Merhabalar.

-Buyur abla nereye kadar gitmek istersiniz?

 

-Hayır yolculuk değil, kültür ve sanat dergisi için bir röportaj yapmak istiyorum sizinle.

-Konu nedir abla?

 

-Konumuz unutulmaya yüz tutmuş faytonculuk.

 

Asker Metin’ e havale ediyor çocuk bizi. “Abla o size bu işin zorluklarını, güzelliklerini bir güzel anlatsın” diyor…

 

Sırasıyla dizilen renkli faytonların albenili görüntülerinin arasından ilerlerken Karşıyaka halkının Asker Metin lakabıyla tanıdığı diyaliz hastası Metin Ağabeyle tanışıyoruz. Bizi görünce şaşırıyor. Merak ediyor meseleyi. Röportaj yapmak istediğimizi söyleyince hoşuna gidiyor.

 

''Tabi konuşalım, bu mesleğin zorlukları güçlükleri o kadar çok ki. Sıkıntılarımız arasında kültürel varlığımızı unutuverdik. Sayımız gittikçe düşüyor. Ata mesleği, baba mesleği dediğimiz faytonculukta çocuklarımızı yetiştirmiyoruz artık. Bu meslek rağbet görmüyor. Kazanamıyoruz da. Siftahsız eve gittiğimiz günler oluyor. Nerde eski faytonculuk? Belediye de bizi istemiyor burada. Karşıyaka’nın düzenini biz bozuyormuşuz. Oysa Karşıyaka halkı bizi sever sayar. Gelmediğimiz günlerde “Atların zil seslerini özledik, nerelerdesiniz?” derler. 10 yaşında faytonculuğa başlamış Metin Ağabey. Babadan kalma meslek'' diyor.

 

Bir çift atın günlük 15 YTL masrafı olduğunu söylüyor. Yılda sadece 4 ay faytonculuk yapılıyormuş. Nisanda başlayıp eylülde biten bir sezon. Eskiden iyi kazanılırmış bu işten.

“Son yıllarda günlük masraflarımızı bile karşılayamıyoruz.” diyor.

 

Aynı anda Bekir Ağabey bağırıyor: “25 yıldır bu mesleğin içindeyim”

 

 

Müşteri olmadığı için herkes sırasıyla bu sohbete katılıyor. Palmiye ağacının dibine sırasıyla oturan faytoncular bu mesleğin zorluklarını anlatıyorlar. Topal Hüseyin lakaplı Hüseyin Ağabey yıllardır bu mesleğin içinde. Karacan adını verdiği beygirini çocuğu gibi okşuyor. Günlük masraflarını bile çıkartamadığı bir iş artık, faytonculuk.

 

Ramis Amca, Karşıyaka faytoncularının en yaşlısı. 40 yıldır bu mesleğin içinde olduğunu söylüyor. İzmir Buca doğumlu. Faytonculuğa başlamadan önce çok çeşitli işler yapmış. Tütün mağazalarında çalışmış, gevrek (simit) satmış, odunculuk, boyacılık yapmış. Ve kendi deyimiyle 8 yaşından bu yana ekmek kavgasının içindeymiş.

 

“Herkesin başından geçen bir derdi vardır” diyor. Ramis Amca 11,5 yıl mahpus yatmış. Kader bu, yiğidin alnına da yazılan gelir demişler. “11,5 yılım Buca, Denizli, Urla hapishanelerinde geçti.” diyor.

 

 

Detaylara girmiyor pek. Ama “namus alnımızın akıdır” diyor. Ramis amca hapishane yaşantısından sonra kendini dışarıya zor alıştırmış.

 

''Bir 10 yılım içerinin psikolojisini atmakla, dışarıya alışmakla geçti'' diyor.

- Çok zorluk çektim. Faytonculuk beni yeniden hayata bağladı. Halkla kaynaştırdı. faytonculukta insan olduğumu anladım. Atlar özgür, ben özgür. Baba mesleği dediğimiz faytonculuk artık bize ekmek vermiyor. Belediye de bizi istemiyor. O da ayrı bir mesele.

 

Hüseyin Ağabey giriyor söze:

- Bu Karşıyaka sahil caddesinde 30 faytoncuyuz. Yıllardır burada iş yaparız. Yılda sadece 4 ay yapılır bu iş.

 

Ahmet devam ediyor:

- Dönemin belediye başkanı Ahmet Piriştina bize burada bir durak verdi. Belediye değişti yerimizi kaldırdılar...

 

Ramis ağabey, taleplerimiz var belediyeden, diye söze giriyor:

- Durak istiyoruz, arabalara tarife verilsin. Beygirlerimizin temizliği ve ihtiyaçları için çeşme yapılsın. Karşıyaka’nın nostaljik bir parçasıyız. Kültürel, zengin bir yanımız var. Avrupa’ dan gelen yerli-yabancı turistler bize ilgiliyken, belediye bizim burada olmamızı istemiyor. Bizi Bostanlı sahiline göndermeye çalışıyor.

 

Çocukluğundan beri bu işi yapan Ahmet de istemiyor Bostanlı sahiline gitmeyi:

- Eskiden Bostanlı’da çay bahçeleri vardı. Güzeldi Bostanlı, şimdi daha sakin. Biz iş yapamayız orada, sakindir orası. Balık mı avlayacağız, top mu oynayacağız?

 

Ramis Amca:

- Faytonculuk öldü artık günlük 15–20 YTL kazanıyoruz. Zaman oluyor hiç kazanamıyoruz. Bu saatten sonra elimizden başka meslek de gelmez.

 

 

Faytonculuğun kültürel boyutunu düşünmek ikinci plana kalmış Karşıyaka sahilinde. “Biz geçim derdine düşmüşüz kardeşim” diyor Bekir Ağabey. Denizin karşı kıyısındaki Kordon boyunda da, faytoncuların benzer sıkıntıları varmış. Ama onlara daha avantajlı deniyor. Haftada iki kez Avrupa’dan gemiyle gelen turistler şehir turlarına çıkıyormuş.

 

 

Söyleşiden çok sonraları yine orada, faytoncuların mekanı Karşıyaka’ dayız. Önce gök gürlüyor sonra da hafif bir yağmur atıştırmaya başlıyor Karşıyaka iskelesine...

 

 

Faytoncuların sezonu kapanmış. “Artık bu aylarda iş olmaz” demişlerdi. “Bir kaç arkadaş havanın iyi olduğu günlerde gelir, takılır. Ama sezon kapandığı için iş çıkmaz pek. Yağmur sonrası romantik bir geziye çıkmak isteyen sevgililer, yolunu şaşırmış bir turist ve trafik gürültüsü stresi çekmek istemeyen Karşıyaka’ nın yerlisi yaşlı kadınlar dışında binen olmaz faytona.”

 

 

Bir faytoncu geliyor öteden. Pullu atıyla, “Karşıyaka sahili faytonsuz olmaz” der gibi, itinayla iskelenin karşısındaki bankanın önüne park ediyor...

 

 

 

dbc63f87.jpg

 

 

Ramis Amca' yı arıyoruz. Sonra sırasıyla gelen birkaç faytoncudan öğreniyoruz ki, Ramis Amca Karşıyaka Devlet Hastanesi' nde yatıyor.

 

Ziyaretine gidiyoruz. Ramis Amca' yı hastanenin göğüs hastalıkları bölümünde 210 no’ lu odada yatar buluyoruz.

 

Bizi görünce çok şaşırıyor, seviniyor. Aklının ucundan geçirmediğini söylüyor. Genel durumu iyi gözüküyor, ama ciğerlerindeki problem önemsenecek boyutta. “Uzun yıllardır hapishane koşulları kolay olmadı” diyor bir yandan.

Bir yandan da ziyaret hoşuna gidiyor.

 

Beygirlerine bakmak için hastaneden her gün kaçtığını da öğreniyoruz. Sağlığını sorduğumuzda “Ciğerlerimde leke varmış, heyet karar verecek artık nedir ne boyuttadır” diyor. Hastaneden neden kaçtığını sorduğumuzda;

 

“Sıkılıyorum yatmaktan dama gidiyorum, beygirlere bakıyorum. Arkadaşlarım var orda sohbet ediyorum akşam gelip yatıyorum” diyor.

 

“Faytonculuk öldü, artık mesleğimize hürmet eden yok. Oysa tarihten gelen bir kültüre sahip faytonculuk. Eskiden arabalar mı vardı? Faytondu arabalar, 70 senesinden sonra çoğalmaya başladı arabalar. Faytonlarsa ölmeye başladı. Geleneksel nostaljik bir durum oldu. Eskiden Karşıyaka halkı pazarına gider, dönüşüne fayton arardı. Sünnet düğünleri olurdu, nikah olurdu bizler gezilere çıkarırdık. Belediye bizi sıkıştırdıkça biz işimizden, Karşıyaka halkı da bizden soğumaya başladı. Ekmek yiyemez hale geldik. Yatta katta gözümüz yok. Baba mesleği iki ekmek alalım koltuğumuzun altına eve gidelim derdimiz o.”

 

Faytonların nerede yapıldığını sorduğumda Ramis Amca bir iç geçiriyor.

 

- Artık faytoncular gibi yapımcıların da kalmadığını anlatıyor. “Faytoncularla beraber yapımcılar da tarihe karışıyor”, diyor.

 

- Bu özel, bu sanat isteyen işi artık yapan yok gibi. Bursa Erdek’ te, Manisa Akhisar da, Denizli’ de, İstanbul’ da, Adapazarı’ nda yapılıyor. Koşumları, döşemeleri de artık yapan yok. Koca İzmir’ de nalbant da kalmadı artık. Bize buradan Menemen’ den geliyor, bir de aynı zamanda faytonculuk yapan bir arkadaşımız var, Arap Mustafa o anlıyor bu işten, o yapıyor.

 

- Fayton yapımı kolay değildir. Fayton yapımcısı zanaatçıdır, ustadır. Bu iş bilim işidir. Faytonculuk çok bilimseldir, tekerleğin çapını hesap etmek hep bilim işidir, dengesini hesap etmek kolay değildir. Biz inanmışız bu işe, ama artık faytoncular gibi yapımcılar da tarihe karışıyor.

 

 

 

Kışın geçimlerini farklı işler yaparak sağlıyor faytoncular...

Kimileri odun taşıyor, kimileri kâğıt topluyor, kimileri de ufak işler. “Zorlanıyoruz” diyorlar, “Kışın daha çok zorlanıyoruz. Ot bulamaz, yem bulamaz hale geliyoruz. Dağa salıyoruz atları, ot Allah’tan, su Allah’tan” diyor Ramis Amca. “Faytonculukta geldiğimiz son nokta maalesef budur” diyor.

 

 

Hasta ziyaretinin iyisi kısa olanıdır, ama bizim sohbetimiz uzun sürüyor. Ramis Amcayla sohbete doyum olmuyor açıkçası. Onu daha fazla yormadan bu güzel sohbeti için dergimiz adına teşekkür edip geçmiş olsun dilekleriyle kalkıyoruz Ramis Amcanın yanından.

 

 

Türkan Doğan

 

 

 

Kordon Boyu Faytonlar

 

 

 

 

Alsancak' tan çıkacaksın günbatımı Kordon' a

İmbatla hasret giderip bineceksin faytona

İzmir' in en güzelleri cilvesiyle nazıyla

Buzlu badem yiyecekler bakınırken etrafa

 

Kordon boyu faytonlar biri gelip biri gidecek

Körfez vapurlarıyla sanki dans edecek.

 

Alsancak' tan Pasaport' a bir tur atsan faytonla

Ufkunda gözüne takılır, ne güzeldir Çatalkaya

İzmir' in körfezindeki Karşıyaka vardır ya

Bir de mehtap çıkarsa şarkı olur sularda.

 

Kordon boyu faytonlar aklımdan hiç çıkmadınız ki

İzmir özledim seni gözümde tütüyorsun.

 

 

Ali KOCATEPE

 

 

 

c8d0a532.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.