Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

  1. Gün

01:30

1.

 

Tuhaf bir koku alıyordu. Çürümüş elma ya da buna benzer hafif yanık kokusu. Bir süre gözlerini bilgisayar ekranıyla aydınlanmış yarı karanlık odada gezdirdikten sonra karşısındaki monitöre odaklandı. Uzanıp klavyesinin yanında duran, geçen öğretmenler gününde öğrencilerinden birinin hediye ettiği, metal kaplamalı kalemi eline aldı. Metalin serinliğini parmak uçlarında hissettikten sonra elini sağ tarafına doğru uzatıp kalemi boşluğa bıraktı. Nerdeyse aynı anda elindeki serinliğin kaybolmasıyla birlikte, kalemin halıya çarparken çıkardığı sesi duydu. Karanlığın içinde bunu görememişti ama zaten görmesine de gerek yoktu. Duyduğu sesten kalemin halının üzerine düştüğünü anlamıştı. Kalem de, yerçekimi de, halı da görevini yapmıştı. Basit komut satırlarına sahip bir kalem, halı ve yerçekimi tamda programlandıkları şekilde davranmışlardı. Bu zincirleme reaksiyonu anlamaya çalıştı. Etrafındaki her nesne görevlendirilmişti sanki. En küçük atomların bir araya gelip maddeyi oluşturması, o maddenin bir görev üstlenmesi ve diğer maddelerle etkileşime girip yeni bir programın parçası olması. Ve insan aklının bunu algılaması. Özüne inmeye çalışıyordu. En temeline… Proton ve nötronlar.. Artı ve eksi kutuplar. En temel kural buydu belki de. Bir ve Sıfır!

Sandalyesini biraz geri çekip öne doğru eğilirken vücudundaki kanın yüzüne toplandığını, elmacık kemiklerine ve gözbebeklerine baskı yaptığını hissetti. Karanlığın içinde el yordamıyla kalemi ararken parmak uçlarını halının pürüzlü yüzeyinde gezdirip kalemi buldu ve yeniden doğruldu. Yine o soğuk his. Baş parmağı ve işaret parmağının arasında tuttuğu metal parçası, yıllar önce daha küçük bir çocukken oynadığı plastik arabanın telini anımsattı. Gülümsedi, derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini kapatıp parmaklarını hafifçe araladı ve kalemin düşmesine izin verdi. O an için kalemin halıya çarpma sesini duyduğunu hayal etti. Gözlerini açtı. Şimdi görmesi gerekiyordu çünkü bir yanlışlık vardı. Uzun zamandır izlemeyi planladığın filmi izlerken, bir bardak çay almak için yerinden kalkmadan önce sahneleri kaçırmamak için kumandanın durdurma tuşuna basarsın ve ekrandaki hareketli kare o anda donuverirdi. Ekrandaki oyuncunun ağzı açık kalır, koluyla yanlışlıkla çarptığı bardak masanın kösesinden düşerken içindeki su sıçramaya başlar ve bütün damlalar, bardak öylece kalır. Şaşkındı. Ahşap masayla aynı hizada boşlukta duran bir kalem. Bir şaka mıydı bu? Usta illüzyonistlerin numarasının inandırıcılığını arttırmak için yaptıkları gibi ama bir yandan da ürkerek elini kalemin etrafında gezdirdi. Görünmez bir iple boşluğa bağlıydı sanki. Bir an için ipi gördüğüne yemin bile edebilirdi ama dokunamadı. Dokunamıyorsa gerçek değildir! Bir ürperti hissetti, ensesinden sırtına doğru inen ter damlasının soğukluğu… Bu ancak filmlerde ve kitaplarda olurdu ya da en azından sıradan insanların başına gelmezdi. Genel kabul görmüş tabulardan öğretildiği kadarıyla doğaüstü güçlerle kuşatılmamıştı. Şehir efsaneleri abartılarla yüklenmiş sıradan olaylardır diye aklından geçirdi ama hala o metal kalem havada öylece duruyordu. O an aklından fotoğraf makinası geçti. O anı belgelendirmek, hayalle gerçek arasında bir çizgi çekmek… Hareket edemiyordu. Sihirli bir an… Sihir dediğimiz göz aldanması değil miydi? Bu da bir çeşit yanılgıysa? Nefes bile almıyordu. Seslenip içeride uyuyan sevgilisini çağırmayı düşündü. Bir tanık daha istiyordu. Aklını kaçırmadığına, bunun bir hayal ürünü olmadığına kendisini inandırabilmesi için bir tanık! Ya kalem görevini hatırlayıp yere düşerse?

 

Doğa kanunlarından birinde sorun var diye aklından geçirdi. Bad coment or file name ! Komutlarda bir karışıklık oldu ve program hata verdi. Yerçekimi o an çekmekten uzaktı. Kalem ağırlığını kaybetmiş, düşme görevini yerine getirememişti. Ya bu bir yanılgıysa. Aslında kalem çoktan yere düştü, karanlık olduğu için gözleri bu bilgiyi beynine iletemedi, çarpma sesi ise kulak boşluğunda kayboldu… Peki, bu havada duran nesne neyin nesiydi?

-Tatlım sen daha uyumadın mı?

Yeni uyanmış olmaktan hafif çatallaşmış bu sese karşılık, istemsizce başını çevirdi. O an kalemin halıya çarpınca çıkardığı hışırtıyı duydu. Büyü bozuldu. Öpülmüş bir kurbağa yüzü aklından geçti. Masallarla büyümemişti ama her çocuk hayalini kurmuştur o anın diye iç geçirdi.

-Tamam, bebeğim birazdan yatıyorum.

Uzanıp bilgisayarının faresini kontrol ederek bilgisayarı kapattı. Monitörün düğmesine basıp küçük yeşil ışığın sönmesini beklerken yerde duran kalemi gördü. Sandalyesinden kalkıp kalemi yerden alıp masaya bıraktı. Az önceki tuhaflıktan o kadar çabuk sıyrılmıştı ki kendisi bile şaşırdı buna.

 

Güzel siyah saçlı kadının yanına uzanıp kokusunu içine çekti. Düşünmemek için elinden geleni yapıyordu, öyle yorgundu ki yeni hipotezler üretip sonuçlara varmak için. Bu yaşadığıyla ilgili nasıl bir mantıklı açıklama olabilirdi? Olsaydı bile bunu kavrayıp açıklayacağı an, bu an değildi…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.