Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ilk 500’de iki Üniversitemiz var, ama ne demeli?


incesirt53

Önerilen İletiler

Ilk 500’de iki Üniversitemiz var, ama ne demeli?

 

Shangai Üniversitesi’nin her sene düzenli olarak Avrupa, Asya, Kuzey ve Güney Amerika ve Avusturalya’daki yüksek egitim kurumlarini icine alacak sekilde, özellikle Üniversitelere bagli fakültelerin ve enstitülerin ve o birimlerde calisan Doktorlarin, Profesörlerin ve Arastirma görevlilerin yaptiklari arastirmalar sonucu cikardiklari calismalari ve bu calismalarin bölgesel ve uluslarasi dergilerde yayinlanip yayinlanmadigini, ödünlendirilip ödünlendirilmedigini ve icerigi bakimindan gecerliligini baz alarak Dünya Üniversiteleri arasinda yaptigi siralama bu senede fazla bir degisiklik göstermedi. Amerika’daki Üniversitelerin yogunlukla siralandigi 500’lük listede, gecen sene oldugu gibi Harvard Üniversitesi birinci sirada, onu sirayla: 2. Cambridge Üniversitesi, 3. Stanford Üniversitesi, 4. Californya Üniversitesi, 5. Massachusetts Teknik Üniversitesi, 6. Californya Teknik Üniversitesi, 7. Colombia Üniversitesi, 8. Princeton Üniversitesi, 9. Chicaga Üniversitesi ve 10. Oxford Üniversitesi takip ediyor.

Tam liste icin: http://ed.sjtu.edu.cn/ranking.htm

 

Bu Dünyanin en iyi 500 Üniversitesi icinde son yüzlük dilimde ikide Türk Üniversitesi var, biri Hacettepe Üniversitesi digeride Istanbul Üniversitesi. Insan simdi haliyle kendine soruyor, gururlansak mi yoksa aglasak mi?

 

Üniversitelerin artik cok yaygin ve cok degerli tutuldugu bir dünyada, ilk 500 icinde iki Üniversitemizin yer almasi tabiki gurur vericidir. Bu siralama özellikle Hacettepe ve Istanbul Üniversitelerinde, okumus, halen okuyan ve okuyacak olan arkadaslarimiz icin daha mi anlamlidir. Bilhasse icerde ve disarda, yüksek egitim kurumlarimizin önemininden ve kalitesinden bahsedecek kisiler icin kullanilabilecek güclü ve etkili bir aractir.

 

Fakat acaba ne derece gurur vericidir ve güclü ve etkili bir aractir? Biz kendimizi gururla anlatmaya calisirken, biri cikarda sen ne diyorsun be, okadar Üniversitenin arasinda son 100’lük dilimde iki Üniversiten var, onu mu bana anlatiyorsun diye söylerse nasil bir cevap verecegiz?

 

Cevabimiz kisiye göre degisir, eger o kisi Amerikali yada ingilizse, elleri bizimkinden güclü oldugundan dolayi cevabiz buruk olur, ama eger o sahsin geldigi ülkenin üniversiteleri bizimkiler gibi son 100’lük dilimde siralaniyorsa yada o son dilimde bile yoksa, o zaman tabiki karsimizdakine karsi güclü konusabilmemiz mümkün olabilir.

 

Ancak simdi nasil bir cevap verebiliriz diye düsünmeyi birakip ise pragmatik acidan bir bakalim.

 

Listenin zirvesindeki Üniversiteler, isimleriyle degil kaliteleriyle dünyada ün yapmis yüksek ögretim kurumlaridir. Bu Üniversitelere bagli fakülte ve enstitülerdeki Doktorlar, Profosörler ve yani baslarindaki dinamik genc arastirma görevlileri, durmadan okuyup arastiran ve sürekli yeni calismalar üreten kisiler. Ürettikleri calismalar, haftada ve 2-haftada, ayda ve üc ayda bir yayinlanan, yazarlar, gazeteciler, akademisyenler, ekonomik ve politik uzmanlar ve aktif politikacilar tarafindan dikkatlice takip edilen bölgesel ve ulaslarasi bilimsel dergilerde yer buluyor ve yayinlandiklari aranla ilgili sorunlara cözüm oluyor, sorulara cevap veriyor, farkli bölgelerdeki politik ve ekonomik gelismelere isik tutuyor, yani kisacasi yayinlandigi alanla ilgilenen kisiler arasinda kabul görüyor. Tabiki bunlarin böyle olmasinin en önemli sebebi, devletin bilime, arastirmaya ve gelistirmeye verdigi yüksek degerden ve o bicilen deger neticesinde, bu alanlara akitilan maddi kaynaktandir. Devletlerin bilime, arastirmaya ve gelistirmeye ayirdiklari 5 % den 10 varan maddi kaynaklar, o ülkedeki üniversitelerin, kaliteden ödün vermeden sayilarinin artmasina, kaliteli bilim adamlarin yetistirilmesinde ve ithal edilmesine ve neticesinde de Tip, Biyoloji, Kimya, Fizik, Matematik, Bilgisaray, Elektrik ve Elektronik, Sosyoloji, Ekonomi, Tarih, Felsefe, Piskoloji, Siyasal Bilimler, Edebiyat gibi bircok alanda kaliteli arastirmalarin oturmasina, hiz kazanmasina ve pratikte kabul gören ve kullanildigi vakit etkin olan calismalarin dogmasina neden oluyor.

 

Ülkemizde ise durum malisef hicde okadar parlak degil. Bütcemizden bilime, arastirmaya ve gelistirmeye ayrilan pay yüzde birlerin altinda seyrediyor. Maddi kaynaklarin kitligindan dolayi kaliteli üniversiteler kuramiyoruz, iclerini sürekli arastiran ve üreten bilim adamlarimizla süslüyemiyoruz. Bilime, arastirmaya ve gelistirmeye soguk ülkenin dinamik üniversite mezunlari, arastirmalarini yapmak ve akademik kariyerlerini devam ettirmek icin avrupaya ve amerikaya gidiyorlar. Burda istedikleri ortami ve olanaklari bulanlar birdaha kolay kolay Türkiye'ye dönmüyor. Kendi üniversitelerimizdeki bilim adamlarimiz ise, bilime, arastirmaya ve gelistirmeye saglanan maddi kaynagin azligindan ve degeririn verilmemesinden dolayi, gerekli arastirma olanaklardan ve imkanlarindan yoksun kaliyor ve alanlarinda bölgesel ve uluslararasi bilimsel dergilerde yayinlanacak, etkin ve kabul gören calismalar üretemiyorlar.

 

Simdi,. Haccettepe ve Istanbul üniversitelerinin dünyanin en iyi 500 Üniversitesi siralamasinda, yer aldiklari son yüzlük dilimi bir daha cok kisaca irdeliyelim. Belliki bu degerli yüksek ögretim kurumlarimiz, kisitli imkanlar sonucunda bir basari elde etmislerdir. Bilime, arastirmaya ve gelistirmeye ayrilan maddi kaynagin ve o alana bahsedilen degerin diplerde olmasindan ötürü, bu degerli üniversitelerimizin bu basariyi sürdürürebilme sanslari malisef hicde yüksek degil. Su anda siralamalarda bulan iki üniversitemizin, ileriki senelerde daha yukarlara yükselmelerini ve daha fazla üniversitemizin bu listeye yüksek siralardan girmelerini umutsuzluk ortami icinde umutlu bekliyoruz.

 

Saglicakla kalin ve calismalarinizda basarilar diliyorum

 

Faik Sagkol / Salzburg Üniversitesi - Siyasal Bilimler Ögrencisi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sorun ilk başta Yök ve hükümet arasındaki çatışmadan kaynaklanıyor.Özellikle Akp'nin imam hatip liselileri üniversitelere sokma gayreti,türban sorunu karşısında takındığı tutum,üniversite rektörlükleri ve dekanlıklarına kendi siyasi düşüncesine hizmet edecek kişileri seçtirme çabalarına karşılık üniversitelerin ve yök'ün direnişi son birkaç yılda üniversitelere devletten aktarılan kaynağın büyük oranda azalmasına yol açtı.Bildiğim kadarıyla da birkaç yıldır üniversiteler yeni öğretim görevlileri almak konusunda çok büyük sorunlarla karşılaşıyorlar.

Tabi bilimsel araştırmaya ayrılabilen kaynak azlığı ve öğretim görevlileri edinme konununda karşılaşılan zorluklar Türk üniversitelerinin ancak son sıralarda yer bulmasını ve hükümetin bunu üniversite ve Yök'e karşı kıullanmasına olanak sağlıyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.