Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AB mi bizi sevmiyor yoksa biz kendimimizi mi?


incesirt53

Önerilen İletiler

AB mi bizi sevmiyor yoksa biz kendimimizi mi?

 

Avrupa Birligi'mi bizi istemiyor yoksa biz mi ülkemizi sevmiyoruzu iyice bir arastirip düsünmek gerekiyor. Evet AB üyesi 25 ülke icinde, cok acik olarak biz Türkiye'yi istemiyoruz disarda kalsin yada tam üye degilde farkli bir statü ile AB'ye baglansin diyenler cok.

 

Adalet ve Kalkinma Partisi'nin yürüttügü basarili reformlar reformlar sonucunda, 1963'teki Ankara Antlasmasindan beri Türkiye AB'nin tam üyesi olmasin diye ortaya sürülen sayisiz argümanlar artik kurumus bulunuyor. Kuruyan bu musluktan daha fazla argüman akmayinca, artik kisisel özellikler tasiyan argümanlari önümüze cikarmaya basladilar. AB'nin önde gelen siyasetcileri bile kendi duygularin sarhosu olup, rasyonelikle ve gercekle iliskisi olmayan argümanlari yazili ve görsen basin yoluyla ortaya atiyorlar; yok Türkiye AB'nin öngördügü kriterleri daha henüz yerine getirmemisde, yok Türkiye'nin sadece 5 % avrupadaymis da, yok Türkiye müslüman bir ülkeymis.............. Bunlar AB'de de Türkiye'nin tam üyeligine karsi kisi ve ülkelerin ortaya sürdügü argümanlarin sadece birkac tanesi, ve hergün yenilerini cikarmaya devam ediyorlar.

 

Bunlar tabiki bizi rahatsiz ediyor, ve icimizde AB'ye ve onun üyesi batili ülkelere karsi bir nefret duygusu dogmasina sebebiyet veriyor.

 

Fakat biran icin bu duygularimizi bir yana birakip, acaba biz ülkemizi yeterince sevdik mi diye kendimizi söyle kisa ve öz bir sekilde sorguluyalim?

 

Bir ülkenin yüksek ve sürdürülebilir bir refah düzeyine ulasmasi icin, ic ve dis dengeleri cok iyi analiz edip ona göre bir sistem üreten ve ic ve dis ekonomik gelismelere karsi hassas olmayan bir ekonomiye ihtiyaci vardir. Bunun yanisira ic ve dis politik düzenin özelliklerine ve sürekli degisen yapisina göre etkili ve halkinin büyük bir kesimi tarafarinda kabul gören politikalar üretmesi gerekir.

 

Acaba bügüne kadar basimiza gelen hükümetler bu hususlarda ne kadar basarili oldular?

 

Yeterince olmadiklari tabiki asikardir. Yillardan beri icerde süregelen politik istikrasizliga ve sorunlara (yolsuzluklara, calip-cirpanlara..........) karsi politiksiz kalmak ve disardaki sayisiz politik gelismelere yönelik bir politika üretememek, etkin bir ülke olamamak ve halkin icsizlikten ve parasizliktan akan göz yaslarini silememek bunlarin en önemli göstergesi.

 

1982 Anayasindan beri hic bir meclis bes yili tamamliyamadi. Halk her iki-üc-dört senede bir sandiga gitti, verdigi oylar hep heba edildi, istikrarsizlíklar ülkeyi dibe vurdu. Ülkenin her yerinde yolsulsuzluk ve calip-cirpmalar oldu, devletinin kasasi kurutuldu. Millet etmege muhtacken, halkin eliyle parlemontaya oturtulmus politikacilar ve zengin is adamlari yoldu, süpürdü, caldi ve cirpti ve devleti IMF ve Dünya Bankasi gibi uluslararasi kurumlara muhtac etti. Halk kirasini topliyamazken ve artik ev satin almak rüyayken, bu politikacilar ve zenginler icerde ve disarda sefa sürdüler.

 

Yillarden beri süregelen, derin gelir adaletsizligine bir türlü cözüm bulunamadi. Toplam 500-600 zenginin aylik geliri, Türkiye'deki memurlarin yaklasik yarisinin toplam aylik magisina denk düsüyor. Ülke yillardan beri makul düzeyde yatirim yapamiyor, üretemiyor, yabanci yatirim cekemiyor ve neticesinde is imkani üretemiyor. Insanlar aldiklari maasin büyük bir bölümünü kiraya, elektirige, suya ve gaza veriyor ve kalan bir avuc parayla ay sonunu getimeye calisiyorlar.

 

Recep Tayyip Erdogan önderligindeki Adalet ve Kalkinma partisi, TBMM'deki büyük cogunlugun sagladigi avantajla, yüksek vitesle göz ardi edilemiyecek politik ve ekonomik reformlar gerceklestirdi. Hassas dengelerin hala varligini korumasina ragmen hem politika hemde ekonomi daha bi olumlu daha bir umut verici. Yillardan beri basimizdan bir türlü ayrilmayan, istakrarsiz hükümetler, 700 senelik Osmanli Devletini hala hafizalarinda tasiyan ve bizi Osmanlarilarin torunlari olarak bilen devletlerin gözünde kücük düsürdü, degersiz bir ülke konumuna soktular.

 

Orta ve uzun vadede belirsizlikler olsa dahi Adalet ve Kalkinma partisiyle bir istikrar yakaladik gibi görünüyor. Deniz Baykal önderligindeki yeni CHP'nin (Türkiye'nin politik arenasindaki gerceklerle iliskili olarak Cumhuriyetin bahisi Atatürk'un CHP'siyle Baykal'in yiprattigi ve kirlettigi CHP'yi ayirmak lazim) cansizligindan ve karsi politika üretememe kisirligindan dolayi, AKP büyük olasilikla 2007'deki genel secimlerdende birinci parti olarak cikacak ve istikrarin devamini saglayacaktir.

 

Cikarilan politik ve ekonomik paketler sonucunda, ülkede yillar sonra daha olumlu bir hava seyrediyor. Enflasyon ve faizdeki düsüsler, özellikle sanayi sektöründeki canlilik ve artan Turist sayisi bu seyreden olumlu havanin en önemli faktörleri. Fakat malisef dünya petrol marketindeki, ham petrol fiyatlarinin yüksekligi ekonomik seyri olumsuz etkilemeye devam ediyor. Artik bu sorunuda, yüksek petrol talebi karsisinda petrol üretiminin dahada artmasi, Irak'taki savasin biran önce son bulunmasi, ordaki günlük saldirilarin zamanla azalmasi ve Irak hükümetinin istikrara kavusmasini umurak, cözümlenmesini bekliyecegiz.

 

AB icinde bizi sevmiyenler oldugu kadar, icimizde kendi milletini sevmeyende malisef cok. Yillardan beri gelisen ekonomik ve politik olaylar bunun en sabit göstergesi. Sevmeyenimizin ve istemeyenimizin cok olmasina ragmen, AB ile Ortalik görüsmeleri, altina imza atilan tarihte yani önümüzdeki Ekim ayinin hemen basinda basliyacaktir. Bu görüsmelerin ne kadar sürecegi belirsiz, fakat tahminlere göre 10-15 seneden önce bitmesi beklenmiyor. Eger biz bu Ortalik görüsmeleri süresi boyunca, ülkemizi yani kendi insanimizi sevmezsek, sorunlarina ve ihtiyaclarina kapi kapatirsak, icerde ve disarda etkili ve kabul edilebilir politikalar üretemezsek, bak AB bizi sevmiyor demenin ne bir anlami olur nede bir getirisi. Asil anlami olan seyin cennet ülkemizi yikanin, kirletenin ve dislatanin kendi kendimizi sevmemek oldugunu anlamamiz olur. Bunun getiriside gercekleri görüp uyanmamiz olur.

 

Ülkemizi sevin, sevin ve sevin.

 

Faik Sagkol / Salzburg Üniversitesi, Siyasal Bilimler Ögrencisi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye nin sorunları bitmez...

 

Türkiye nin sorunları bitirilmez...

 

İçimizde,dışımızda belirli güç odakları var ve bunlar ülkeyi ellerinden kaçırmamak için her şeyi yaparlar...

 

AB ye girmemizi istemiyorlar...

 

 

Bazı partilerimiz, siyasetçilerimiz sadece kendi geleceklerini düşündüğü sürece hiçbir yere varamayız...

 

Değerli görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim...

 

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sırdan bir yazı olacak ama, fikrim bu napiyim..

AB bizi ister alsın ister almasın. Ekonomik özgürlüğe ve AB uyum paketindeki demokratik seviyeye gelmemiz şart. Ama bu illaki AB ile olacak derseniz ve derlerse. Benden belli değerlerin takasını istemesinler, vermem verememmmm..!!

 

 

:clover: Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem,

Gelenin keyfi için geçmişe asla sövemem.

Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım,

Boğamazsam hiç olmazsa yanımdan kovarım.

Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam

Hele hak namına ölsem haksızlığa tapamam.

Yumuşak başlı isem kim demiş uysal koyunum?

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum.

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim,

Adam aldırma da git, diyemem aldırırım

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. M.Akif

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Her ülke ve ülkelerin bulunduğu birlikler öncelikle kendi ülkelerinin ileride yaşayabileceği kötü durumları göz önüne alarak hareket etmeleri gerekir. AB bunu yapmakta ve yapmakta da çok haklıdır bence. Çünkü AB bazı şeylere çözüm bulmuş ve aşmış durumda. Buna bağlı olarak bizim tamamen sorunlarımızı halletmeden bizden daha sorunsuz bir birliğe girmemiz onları da endişelendirir bizi de endişelendirir. Bu kaçınılmazdır… Bugün AB bizi hemen alıvermiyorsa birliğe bunun tek sebebi de bize tam anlamıyla ekonomik olsun siyasal olsun her açıdan bir kırık not vermelerinden kaynaklanmaktadır. AB bizi istediği kadar sevsin biz AB’yi istediğimiz kadar sevelim siyasal ve ekonomik çöküntülerden dolayı sevgiler politikada önemini fazlasıyla yitirir. AB’ye girmeye çalışacağımıza öncelikle bazı sorunları aşmak ve bunlara çözüm getirip ileride yaşamamamız gerektiğinin farkına varmamız gerekir. Gerçekten bunları başardığımız zaman sevgiyle ve güvenle o birliğe gireriz. Hem de karşılıklı sevgi ve güvenle…

 

Teşekkürler…

 

Sevgiler…  :clover:

11564[/snapback]

 

 

Maksat o dediğin seviyeye ulaşmaksa amenna sorun yok. Ama maksat başkaysa orada yokum. Kültürümü kimseye satamam. Teknolojide varım.. Zaten o dediğin seviyeye gelsek Ab ye gerek yok..

 

Saygılar....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ülke olarak kültür, gelenek ve görenekleri kaybedeceksek hiçbir birliğe girmeyi istemeyiz bu çok normal. Anlatmak istediğim şuydu;

 

1-) Ekonomik

 

2-) Teknolojik

 

3-) Gelişmişlik

 

gibi kavramları hayata geçirebilmek bizim amacımız olmalı. Kimse kültürümüze dil uzatamaz… Böyle bir durum olduğu anda müzakereye falanda gerek yoktur. Kralx dediğin gibi teknolojide iyi olursak AB’ye de girmeye ihtiyaç yoktur. Aslında bu tam maansıyla böyle değil. Teknolojiyi hayata geçirdik ancak dış ülkelere satamıyoruz. Bu durumda pek iç açıcı değil. Her şey beraberinde gelmeli yani ‘Teknoloji & Pazar’

 

Teşekkürler…

11678[/snapback]

 

Fikirlerine katılıyorum. Bir noktada sanırım ayrılıyoruz. Türkiyede teknoloji yok denecek seviyede. Ortada görünen teknoloji, ise tamamen dışa bağımlı.. En azından bir makina geliştirdiysek bile onu kumanda edecek elektronik devre yada otomasyon pc lerini üretemiyoruz.. Buda dışa bağımlılık demektir. Mecburen bir parça olmazsa başka bir parçayı dışardan almak zorundasın.

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ülke olarak kültür, gelenek ve görenekleri kaybedeceksek hiçbir birliğe girmeyi istemeyiz bu çok normal. Anlatmak istediğim şuydu;

 

1-) Ekonomik

 

2-) Teknolojik

 

3-) Gelişmişlik

 

gibi kavramları hayata geçirebilmek bizim amacımız olmalı. Kimse kültürümüze dil uzatamaz… Böyle bir durum olduğu anda müzakereye falanda gerek yoktur. Kralx dediğin gibi teknolojide iyi olursak AB’ye de girmeye ihtiyaç yoktur. Aslında bu tam maansıyla böyle değil. Teknolojiyi hayata geçirdik ancak dış ülkelere satamıyoruz. Bu durumda pek iç açıcı değil. Her şey beraberinde gelmeli yani ‘Teknoloji & Pazar’

 

Teşekkürler…

11678[/snapback]

 

Fikirlerine katılıyorum. Bir noktada sanırım ayrılıyoruz. Türkiyede teknoloji yok denecek seviyede. Ortada görünen teknoloji, ise tamamen dışa bağımlı.. En azından bir makina geliştirdiysek bile onu kumanda edecek elektronik devre yada otomasyon pc lerini üretemiyoruz.. Buda dışa bağımlılık demektir. Mecburen bir parça olmazsa başka bir parçayı dışardan almak zorundasın.

 

Saygılar..

11692[/snapback]

Ben bu konuda fikir ayrılığına düştüğümüzü sanmıyorum. Sana katılıyorum bu konuda… Eğer bir ürün yaptıysak onun tüm malzemelerini üretmemiz ve programlamamız gerekir. En basit örnek bir bilgisayarın Türk malı olduğunu düşünürsek içerisinde takılı olan ekran kartı, tv kartı çoğu yabancı markadır ancak ismi ‘TÜRKİYE’NİN BİLGİSAYARI’ eğer bir alanda gelişmek istiyorsak tam teşekküllü olması gerekir sana katılıyorum…

 

Sevgiler…

11718[/snapback]

 

 

Evet şimdi doğru işte. Globalleşen dünyada artık nerelerde olduğumuzu görmenin vakti geldi de geçiyor bile.

 

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:clover:
Ülke olarak kültür, gelenek ve görenekleri kaybedeceksek hiçbir birliğe girmeyi istemeyiz bu çok normal. Anlatmak istediğim şuydu;

 

1-) Ekonomik

 

2-) Teknolojik

 

3-) Gelişmişlik

 

gibi kavramları hayata geçirebilmek bizim amacımız olmalı. Kimse kültürümüze dil uzatamaz… Böyle bir durum olduğu anda müzakereye falanda gerek yoktur. Kralx dediğin gibi teknolojide iyi olursak AB’ye de girmeye ihtiyaç yoktur. Aslında bu tam maansıyla böyle değil. Teknolojiyi hayata geçirdik ancak dış ülkelere satamıyoruz. Bu durumda pek iç açıcı değil. Her şey beraberinde gelmeli yani ‘Teknoloji & Pazar’

 

Teşekkürler…

11678[/snapback]

 

Fikirlerine katılıyorum. Bir noktada sanırım ayrılıyoruz. Türkiyede teknoloji yok denecek seviyede. Ortada görünen teknoloji, ise tamamen dışa bağımlı.. En azından bir makina geliştirdiysek bile onu kumanda edecek elektronik devre yada otomasyon pc lerini üretemiyoruz.. Buda dışa bağımlılık demektir. Mecburen bir parça olmazsa başka bir parçayı dışardan almak zorundasın.

 

Saygılar..

11692[/snapback]

Ben bu konuda fikir ayrılığına düştüğümüzü sanmıyorum. Sana katılıyorum bu konuda… Eğer bir ürün yaptıysak onun tüm malzemelerini üretmemiz ve programlamamız gerekir. En basit örnek bir bilgisayarın Türk malı olduğunu düşünürsek içerisinde takılı olan ekran kartı, tv kartı çoğu yabancı markadır ancak ismi ‘TÜRKİYE’NİN BİLGİSAYARI’ eğer bir alanda gelişmek istiyorsak tam teşekküllü olması gerekir sana katılıyorum…

 

Sevgiler…

11718[/snapback]

 

 

Evet şimdi doğru işte. Globalleşen dünyada artık nerelerde olduğumuzu görmenin vakti geldi de geçiyor bile.

 

Saygılar...

11739[/snapback]

Sana bu konudada katiliyorum

 

Sevgiler...

11741[/snapback]

 

 

Aynı fikirleri paylaşmak ne güzel. Siz bu forumda karşılaştığım ender kişilerdensizin. Bir haftadır tartışmaktan balık darığına döndüm..

 

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.