Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Amerika ve Laiklik


ramell

Önerilen İletiler

Tarih boyunca Amerikalılar son derece dindar olmuşlardır. İlk yerleşimciler Amerikayı büyük oranda dinsel nedenlerle kurmuştu. 1774 yılında toplanan ilk ulusal meclis insanların Tanrıdan af dilemeleri, yardım istemeleri için oruç günleri ve Tanrıya teşekkürlerini sunmak için şükran günleri belirledi.

 

Anayasa ise bu tür konuları içermiyor. Anayasa kesin olarak laik. Bununla birlikte onu düzenleyenler, oluşturdukları devletin, ahlak ve dine köklü biçimde sarılırsa, John Adams'ın dediği gibi "Katışıksız din ve ciddi ahlakla desteklenirse ayakta kalacağına" inanıyordu.

 

"Kilise ve devletinin ayrılması" ifadesi anayasa da yer almaz.Tarikat ve sivil otoriteden bahsedilmiştir ve aralarındaki şey "duvar" değil "çizgi" dir.

 

Amerikalılar yarattıkları cemaat, tarikat ve dinsel hareketlerin çeşitliliği açısından benzersiz bir halk olmuştur.

 

1999 yılında Al Gore şöyle diyordu, " Eğer beni başkan seçerseniz, dine dayalı organizasyonların sesleri benin yönetimimde belirlenecek politikaların bir parçası olacak."

 

1995 yılında Clinton,okul görevlilerinin öğrencilerin dua etmelerine ya da dinsel konuları tartışmalarına engel olmalarını yasaklayan bir tüzük yayınladı. Clinton'a göre anayasa, " Çocukların dinlerini okul kapısında bırakmalarını gerektirmiyordu." 2 yıl sonra yayınlanan kurallar ise şöyleydi: Müdürler bireylerin dinle ilgili dışavurumlarına saygı duyacaktı. Hristiyanlar masalarında İncil bulundurabilecek, Müslüman kadınlar başörtüsü takabilecek, Musevi çalışanlara tatil ve bayram konularında olabildiğince anlayışlı davranacaktı. Kahve molası ya da öğle yemeğinde dinle ilgili konuşmak ya da tartışmak isteyenlere hiç kimse engel olmayacaktı.

 

Bush en sevdiği politik düşünürün kim olduğu sorulduğunda şu yanıtı vermişti:" İsa; çünkü yüreğimi değiştirdi.. Yüreğinizle ve yaşamınızla İsa'ya döndüğünüzde, İsa'yı kurtarıcı olarak kabul ettiğinizde, O da yüreğinizi değiştiriyor. İşte bana da olan buydu."

 

Ramazan dolayısıyla yayınladığı bir kutlama mesajında is şöyle diyor: "Hazreti Muhammed’e Kuran’ın vahyedildiği ay olan Ramazan, Müslümanlar için yılın en kutsal ayıdır. Tefekkür, oruç ve sadaka için özel bir zamandır. Aynı zamanda manevi gelişme, ibadet ve Allah’ın bahşettiklerini ihtiyacı olanlarla paylaşma zamanıdır.Amerika, tarihimiz boyunca farklı dinlere mensup insanların katkılarıyla kutsanmıştır. Müslüman vatandaşlarımız inanç, cömertlik ve merhametleriyle milletimizin daha güçlü ve umut dolu olmasına yardım etmişlerdir.Bu Ramazan ayının, Amerika Birleşik Devletleri ve dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan bütün Müslümanlar için kutlu olmasını diliyoruz. Ramazanınız mübarek olsun."

 

Amerika'daki laik sistem dini konularda sorunlara neden olmamış aksine farklı düşünceye sahip insanların birarada birbirleriyle mücadele etmeden yaşayabilecekleri bir ortam yaratmıştır. Ve bu Birleşik Devletlerin hiçbir konuda geride kalmasına sebep olmamış tam tersine dünya lideri olmasına yardımcı olmuştur. Bu sistem Türkiye'de uygulandığında tüm sorunlar kolayca halledilecektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Paylaşımın için teşekkür ederim ramell.

Türkiye-ABD arasında 4 Temmuz 1948(onlar da bugünü doğum günü olarak kutluyorlar ya,herhalde bu da tesadüftür!) tarihinde imzalanan bir anlaşma(Marshall yardımı) maddelerinin birinde yeraltı kaynaklarımızın 50 seneden sonra kullanılabileceği bildirilmektedir.

 

Türkiye’yi her zaman yolunacak kaz gibi gören ABD için ülkemiz aynı zamanda ileri bir karakoldu. Dönemin ABD Başkanı Truman (1947) komünizme karşı Türkiye ve Yunanistan’a askeri yardım yapmayı planlamıştı. Buna geçmeden önce Truman’ı tanımamız lazım. 1946’da kurduğu CIA’yı 1947 yılında kurumlaştıran başkan Truman’dı. Dünyayı ABD çıkarları doğrultusunda yöneten, darbeler yapan, cinayetler işleyen kötülükler imparatorluğunun istihbarat örgütü CIA’nın başıydı. İşte bu Truman 400 milyon dolar olarak planladığı askeri yardımın üçte ikisini (300 Milyon Dolar) Türkiye’den hem nüfus, hem yüzölçümü küçük olan Yunanistan için ayırmıştı. Türkiye’ye düşen pay stratejik olarak önemli bir yerde olmasına rağmen 100 milyon dolardı. Dışişleri Bakanı Hasan Saka ve ABD Büyükelçisi Edwin Wilson tarafından 12 Temmuz 1946 yılında Truman Doktrini olarak bilinen antlaşma imzalanmıştı. Daha sonra bu antlaşma 4 Temmuz 1948 tarihinde Marshall yardımı adı altında pekişti. Neden bu antlaşmaya Marshall dendi ? Onuda açıklamaya çalışalım: George Catlett Marshall (1880-1959) Amerikalı general ve siyaset adamıdır. Dünyadaki cinayet ve işkence okulları vazifesi gören Fort Benning Piyade Okulu komutan yardımcılığı yapmış George Marshall, sözde komünizmi önlemek gayesiyle onaltı Avrupa ülkesine (Türkiye’de dahil) iktisadi yardım amacıyla ifade edilen “Marshall Yardımı’’nın isim babasıydı. Ne ilginçtir ki, cinayet ve işkence okulları komutanı 1953’de Nobel Barış Ödülü (!) almıştı.

 

-http://www.turksolu.org/79/ebcim79.htm-

 

5-10 sene önce İstanbul'da yapılan bir konferansta yanlış hatırlamıyorsam İTÜ Maden Fakültesinden bir öğretim üyesi,Türkiyenin yeraltı kaynaklarının 9 trilyon dolar değerinde olduğunu söylemiştir.

 

Saygılarımla,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Alıntınızı okudum ama türksolu.org'un zaten daha farklı şeyler söylemesi beklenemezdi. Eğer burada tartıştığımız konu Marshall Yardımı ve o günün koşulları olsaydı anlamlı bir tartışma mümkün olabilirdi. Ne var ki bu konu başlığı Amerika ve oradaki -adına gerçekten laiklik denilebilirse eğer- laiklik uygulamaları. Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenmek ilginç ve faydalı olacaktır.

 

...Türkiye'nin yeraltı kaynaklarının 9 trilyon dolar değerinde olduğunu söylemiştir

 

Bunun ne kadar gerçekçi bir rakam olduğu kuşkulu. Daha beş sene öncesine kadar Türkiye'nin ne denli su zengini bir ülke olduğu, on sene öncesine kadar da kendi kendine yetebilen birkaç ülkeden biri olduğu söyleniyordu. Bunlar hoş fantaziler; insan elbette doğru olmuş olmalarını umuyor ama doğru olmadıklarını öğrendik. Türkiye aslında su fakiri olma sınırında ve kendi kendine yeterli değil.

 

9 trilyon doların doğru olduğunu kabul etsek bile bunu ne kadar rantabl olduğunu da öğrenmek zorundayız. 9 trilyon dolarlık yer altı kaynağını çıkarıp işlemek 9.1 trilyon dolar gerektiriyorsa kimse zahmet edip parmağını oynatmaz.

 

Yine de Truman Doktrini hakkında birkaç kelime etmeden geçmeyeceğim:

 

Truman Doktrini totaliter rejimlere karşı özgür ülkelerin savunmasının Birleşik Amerika tarafından finanse edilmesi fikri, Amerikan dış poltikasında kesin bir dönüş, 1923'de, Batı Yarımküresi'nin Avrupa kolonizasyonuna konu olamayacağını açıklayan Monroe Doktrininin dünya çapında bir karşılığı olarak algılandı. Sovyetler Birliği bu doktrini Sovyet egemenliği altındaki topraklara ve Rus yayılmasına karşı açık bir tehdit olarak gördü. [türksolu.org'un da aynı şeyi biraz farklı bir zaviyeden aynı şekilde gördüğü belli oluyor]

 

Truman Doktrininden pasajlar okursanız Amerikan dış politikasındaki kesin dışa açılımın kaynaklarını ve bu açılımı desteklemek üzere geliştirilen Marshall Planı'nın amaçlarını daha iyi anlayabilirsiniz.

 

[Truman'ın 12 Mart 1947'de yaptığı konuşmadan- Truman Doktrini olarak anılacaktır]

 

...

 

Bilginize ve kararınıza sunmak istediğim, şimdiki durumumuzun bir safhası Türkiye ve Yunanistan ile ilgilidir.

 

Birleşik Amerika Yunan Hükumeti'nden acele mali ve ekonomik yardım talebi almıştır...

 

Bugün birçok noktalarda, özellikle kuzey sınırları boyunda, hükumet otoritesine karşı koyan komünistlerin yönettiği binlerce silahlı adamın terör hareketleriyle tehdit edilmektedir. Yalnız Birleşik Amerika yardım edebilir...

 

Kendi kendine yeten ve saygı gösteren bir demokrası olabilmek için Yunanistan yardım yardım görmek zorundadır. Bu yardımı Birleşik Amerika yapmalıdır...

 

Yunanistan'ın komşusu Türkiye de dikkatimizi çekmeye layıktır. Dünyadaki özgürlüğü seven bütün insanlar için bağımsız ve ekonomik bakımdan sağlam bir ülke olan Türkiye'nin geleceğinin Yunanistan'ın geleceğinden daha az önemli olmadığı açıktır.

 

Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu şartlar Yunanistan'ın içinde bulunduğu şartlardan epeyce değişiktir. Türkiye, Yunanistan'ı tedirgin eden tehlikelerden uzak kalmıştır. Savaş süresince Birleşik Amerika ve Büyük Biritanya Türkiye'ye malzeme yardımı yapmışlardır.

 

Bununla birlikte Türkiye şimdi yardımımıza muhtaçtır...

 

Birleşik Amerika'nın poltikasının, silahlı azınlıkların ya da dış baskıların boyun eğdirme isteklerine karşı koyan özgür ulusları desteklemek olması gerektiğine inanıyorum.

 

Özgür ulusların kendi karakterlerini kendi isteklerine göre hazırlamalarına yardım etmemiz gerektiğine inanıyorum.

 

Yardımımızı mali ve ekonomik alanlarda yapmamız gerektiğine inanıyorum. Çünkü böyle bir yardım, düzenli politik gelişmenin ve ekonomik istikrarın temeli olacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.