Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

GeceKuşu

Önerilen İletiler

Evrim terminolojisinin kilit deyimleri

 

Evolution : Evrim.

Biyolojik evrimin en basit tanımı, değişerek türemedir. Bu tanım hem küçük ölçekte evrimi (yani bir popülasyonun içinde gen sıklıklarının (*) nesilden nesile değişmesini) hem de büyük ölçekte evrimi (yani aradan bir çok nesilin geçmesiyle ortak bir atadan farklı türlerin türemesini) kapsar.

 

Evrim'in tanımı : Evrim bir olgu olarak ele alınabilir, bir kuram olarak alınabilir, ya da bir süreç olarak ele alınabilir.

Bilim felsefesinde evrimin bir olgu mu yoksa bir kuram mı olduğu tartışmaları sık sık yapılır. Ama bilimsel içerikte evrim kısaca canlılardaki değişerek türeme 'sürecini' anlamlandırır. Zira bilimsel içerikte evrimin bir 'süreç' olma özelliği onun en belirgin ve önemli özelliğidir.

 

Evolve: Evrilmek :

Evrim süreci kapsamında birikimsel ve uyarlanımlı evrimsel değişimlere uğramak.

Değişimin uyarlanımlı olması çok önemli, zira (adaptation) uyarlanım olmadan evrim olmuyor.

 

Adaptation: Uyarlanım :

Bir canlının çevresine daha iyi uyum sağladığı doğal seçilimle gerçekleşen süreç.

 

Natural Selection : Değal seçilim.

Bir popülasyondaki farklı genotiplerin, o popülasyonun gen sıklıklarında değişikliklere sebep olacak biçimde farklılıklar göstererek hayatta kalması ya da üremesi.

*Sık yapılan yanlışlardan biri 'doğal seçilim'in 'doğal seçim' diye çevrilmesidir.

  • Popülasyon: Belirli bir bölgede yaşayan aynı türe ait bireyler topluluğudur.

  • Tür: Ortak bir atadan gelen çiftleştiklerinde verimli döller meydana getirebilen bireylerdir.

  • Baskın Tür: Ekosistemde en fazla bulunan tür.

  • Ekosistem: Belirli bir bölgede bulunan canlı ve cansız varlıkların oluşturduğu yapıdır.

  • Habibat: Bir organizmanın yaşadığı ve geliştiği yer.

  • Ekoton: İki ekosistemin kesiştiği yerlerdir. Canlı çeşitliliği yüksektir.

  • Süksesyon: Çevre koşulları ile baskın türün değişmesidir.

  • Komünite: Belirli bir bölgede yaşayan populasyonların tümüdür.

Mutation : Mutasyon.

Gen dizilerinde rastlanan rastgele ve kendiliginden bazal değişimlerin genetik donanımı değiştirmesi. Sık yapılan yanlışlardan biri de 'mutasyon'un 'değişim' diye çevrilmesidir.

 

Change: Değişim :

En genel tanımıyla değişim ya da herhangi bir değişiklik. İçeriğe göre anlamı değişiyor, ama çoğunlukla anlık, kendiliginden ve/veya niceliksel değişiklikleri vugulamak için kullanılıyor.

 

Variation : Çeşitlilik, varyasyon :

Çoğunlukla türlerin özelliklerinde popülasyonun bireyleri arasında gözlenen değişiklikleri ifade etmek için kullanılıyor. Türler arasındaki çeşitliliği vurgulamak için de kullanıldığı oluyor.

*Sık yapılan yanlışlardan biri 'çeşitliliğin' 'değişim' ya da 'değişiklikler' diye çevrilmesidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...

Baz : (ing. base)

DNA'nın bilgiyi kodlayan kısmı, genetik şifrenin harfleri. DNA'nın bir bölgesindeki bazların dizilimi (yani A'ların, T'lerin, G'lerin ve C'lerin dizilimi) DNA'nın ne iş yaptığını belirler. Örneğin bu DNA bölgesi bir proteini kodluyor olabilir, bir başka geni etkinleştiriyor olabilir vb... Protein kodlayan bölgelerde her üç baz çifti bir tek amino asidi kodlar. Örneğin, ATG baz dizilimi, metionin adı verilen bir amino asidi kodlar. Bir DNA ipliğinde bazlar, çiftler halinde bulunur ve karşılıklı dizilirler: A bazı T bazı ile, G bazı ise C bazı ile eşleşir.

 

Bedensel mutasyon : (ing. somatic mutation) :

Eşey hücrelerini oluşturacak olan hücreler dışındaki herhangi bir hücrede meydana gelen mutasyonlar. Örneğin, deri, kas ya da karaciğer hücrelerinde olan mutasyonlar bedensel mutasyondur. Bir sonraki nesile sadece eşey hücrelerindeki kalıtsal malzeme aktarıldığından bedensel mutasyonlar nesiden nesile geçmezler.

 

Birey oluş : (ing. ontogeny) Bkz. gelişim.

 

Biyokimya : (ing. biochemistry)

Canlıların içinde gerçekleşen ya da canlılarla ilgili olan kimyasal reaksiyonların kümesi.

 

Biyoçeşitlilik : (ing. biodiversity)

Belirli bir bölgede yaşamakta olan organizmalar arasındaki çeşitlilik ve değişkenlik. Ancak, bu terim daha özel bir biçimde de tanımlanabilir ve farklı yollarla ölçülebilir. Örneğin, bazen biyoçeşitlilik belirli bir alanda bulunan tür sayısını, bazen ise belirli bir bölgede organizmalar tarafından kullanılan farklı ekolojik nişlerin sayısını ve bazense belirli bir alandaki organizmaların sahip olduğu genetik farklılıkların miktarını ifade etmekte kullanılabilir.

 

Boğum : (ing. node)

Bir soyoluş ağacında ata soyun iki ya da daha fazla soya ayrıldığı noktalar.

 

Böcekler : (ing. insects)

Böcekler eklembacaklı hayvanların bir alt grubudur. Şu özellikleri taşırlar: vücutları baş, göğüs ve karın bölgelerine ayrılmıştır,

bir çift duyargaları, üç parçadan oluşan bir ağızları, göğüs bölgelerinde üç çift ayak, ayrıca bir veya iki çift kanatları bulunur.

Örneğin sinekler, güveler ve kınkanatlılar böcekler grubundadır.

 

Burges şisti : (Burgess Kil Taşı Yatağı)

Batı Kanada’da Kambriyen Döneme ait zengin fosil katmanları bulunur. Bu fosil yatağının özellikle değeri vardır çünkü okyanusta yaşayan birçok organizmanın nadiren fosilleşmiş yumuşak parçaları, sert kısımlar ile birlikte bu kayaların içinde korunmuştur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cins : (ing. genus)

Linneci Sınıflandırmaya göre, türün bir üstünde bulunan basamak. Örneğin, insanların cinsi Homodur. Homo cinsine dahil diğer türler arasında Homo erectus ve Homo neanderthalensis.

 

Çeşitlilik : (ing. diversity)

Yerküre’deki hayvanlardaki, bitkilerdeki ve mikrobiyal soylardaki varyasyonların ölçüsüdür. Biyolojik çeşitliliğin (biyoçeşitliliğin) farklı ölçütleri tür sayısı, soy sayısı, morfolojideki varyasyonlar ya da genetik karakteristiklerdeki varyasyonlar olabilir.

 

Çeviri : (ing. translation)

Nükleotid bazlarının meydana getirdiği bir RNA molekülünün, amino asitlerin meydana getirdiği bir proteine çevrilme sürecidir.

 

Çok ayaklılar : (ing. myriapod)

Çokayaklılar eklembacaklı hayvanların bir alt grubudur. Şu özellikleri taşırlar: baş, uzun ve tekrar eden bölmelerden oluşan bir gövde, bir çift duyarga (baştaki diğer yapıların sayısı türler arasında farklılık gösterir), gövdede çok sayıda üye, yani bacak. Bacak sayıları gerçekte 40'tan 400'e kadar uzanan kırkayaklar ile çıyanlar bu gruptandır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DNA : (ing. DNA)

Deoksiribonükleik asit, bir nesilden diğerine genetik bilgiyi taşıyan molekül.

 

DNA’nız bir insanı inşa edecek talimatları içerir. Bu talimatlar genetik şifre yoluyla DNA molekülünün yapısında yazılıdır. Şu şekilde çalışır:

Ys14_1.gif

DNA, birçok küçük birimin bir araya gelmesiyle oluşmuş uzun bir dizidir. Bu birimlerin dört temel tipi vardır: A, T, G ve C. Bu harfler birimin hangi tip bazı taşıdığını gösterir: adenin, timin, guanin ve sitozin.

 

Bu bazlardan oluşan dizi, talimatları kodlar. DNA’nızın bazı bölümleri genlerin çalışıp çalışmamasını kontrol eden merkezlerdir; bazı kısımlarının bildiğimiz kadarıyla hiçbir işlevi yoktur, bazılarının işlevi ise henüz anlaşılamamıştır. DNA’nın geriye kalan bölümleriyse uzun amino asit zincirlerinden oluşan proteinlerin yapımını sağlayan talimatları taşır. Bu proteinler bir organizmanın inşasına yardımcı olurlar.

Ys14_2.gif

DNA’nın protein şifreleyen bölümü kodonlara (bir amino asidi ifade eden üçlü baz kümelerine ya da proteini sonlandıran sinyallere) bölünebilir. Kodonlar kendilerini yapan bazlara göre tanımlanırlar – yandaki örnekte guanin, sitozin ve adenin için GCA. Hücresel mekanizma, bu talimatları ilgili amino asit (her üç baz için bir amino asit) şeritlerini düzenlemek için kullanır. GCA baz dizisine kaşılık gelen amino asit alanin amino asitidir, insanlarda bu şekilde yirmi farklı amino asit sentezlenmektedir. “Dur” kodonu yeni sentezlenmiş bir proteinin sonlandığını belirtir.

 

Tamamlanan protein daha sonra işlevini yerine getirmek için hücrenin içine salıverilir.

 

 

Dal : (ing: clade)

Ortak atadan gelen bütün soyların oluşturduğu canlılar grubu. Örneğin, kuşlar, dinozorlar, timsahlar ve bunların soyu tükenmiş akrabaları bir dal oluştururlar.

 

Bir dal, ortak bir ata ve o atadan gelen (halen yaşamakta veya yok olmuş) tüm nesilleri kapsayan bir gruplandırmadır. Çeşitli soylardan oluşan bir grubun bir dal oluşturup oluşturmadığı soyoluş kullanılarak kolayca söylenebilir. Bir kolun soyoluştan budandığını düşünün - o kolun ucundaki tüm canlılar bir dal oluşturmaktadır.

Evrim101_06_1.gif

Soyoluşun dalları iç içedir, yani birbiri içinde yuvalanmış bir hiyerarşi oluştururlar. Bir dal, binlerce tür veya sadece birkaç tane tür içerebilir. Farklı seviyelerde bazı dal örnekleri aşağıda verilmiştir. Kimi dalların daha geniş dallar içinde nasıl yuvalandığına dikkat edin.

Evrim101_06_2.gif

Buraya kadar, bir soyoluşun en uçtaki dallarını ortak atalardan türemiş soylar olarak kabul ettik. Bu “uçlar”, ağacın ne kadar detaylı çizildiğine bağlı olarak bir türün farklı popülasyonlarını, farklı türleri veya her biri birçok türden oluşan farklı dalları temsil ediyor olabilirler.

 

 

Dış grup : (ing. outgroup)

Soyoluş analizlerinde bir dalı incelerken kullanılan, söz konusu dalın dışına düşen bir soy. Tanım gereği, incelenen dala ait tüm soylar, dış gruba kıyasla birbirlerine daha yakın akrabadır. Yani dış grup, soyoluşun tabanında diğerlerinden ayrılır.

 

Dış iskelet : (ing. exoskeleton)

vücudun dışarsında bulunan destek yapı. Örneğin, eklembacaklı vücutları zırh benzeri bir dış iskelet ile desteklenmektedir.

 

Dış üreme : (ing. outbreeding)

Çok uzaktan akraba olan bireylerin çiftleşmesi.

 

Doğal seçilim : (ing. natural selection)

Bir popülasyondaki farklı genotiplerin, o popülasyonun gen sıklıklarında değişikliklere sebep olacak şekil farklılıklar göstererek hayatta kalması ya da üremesi. Doğal seçilim; mutasyon, göç ve genetik sürüklenmeyle birlikte, evrimin temel mekanizmalarından biridir.

 

Dört ayaklılar : (ing. tetrapods)

Yüzgeçler yerine sağlam bacakları olan omurgalıları içeren hayvan dalı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eklem bacaklılar : (ing. arthropod)

Büyük Arthropoda dalının her bir üyesi. Yaşayan soylar kabuklular, örümcekgiller, çıyanlar, kırkayaklar ve böcekleri içerir. Fosil soylar ise, nesli tükenmiş üçlobluları içerir. Tüm kabuklular, büyüme esnasında periyodik olarak değiştirdikleri bir dış iskelete, bölütlere ayrılmış bir vücuda ve eklemli bacaklara sahiptir. Bu özellikler eklembacaklıların sahip oldukları ortak atadan kalıtılmıştır.

 

En yalını yeğleme ilkesi : (ing. parsimony)

Bir gözlemi açıklayan farklı açıklamalar arasında en sade ve basit olanın tercih edileceği ilkesi. Soylar arasındaki evrimsel ilişkiler incelenirken, en yalını yeğleme ilkesi uyarınca, en az sayıda evrimsel değişimi gerektiren soyoluş tercih edilir.

 

Endemik : (ing. endemic)

Bir bölgeye özgü, sadece o bölgede yaşayan canlı türü.

 

Epitel doku : (ing. epithelium)

Bir canlının iç ve dış yüzeylerini kaplayan doku tabakası.

 

Evrim : (ing. evolution) Evrim (evrilmek - f.),

Kısaca, değişikliğe uğramış yeni nesil/soydur. Bu tanım küçük ölçekte evrimi (bir popülasyonda bir nesilden diğerine gen sıklığının değişmesini) ve büyük ölçekte evrimi (pek çok nesiller boyunca, farklı türlerin ortak bir atadan ortaya çıkmasını) kapsar.

 

Eşey hattı mutasyonu : (ing. germ line mutation)

Üreme hücrelerinde meydana gelen ve eşey hücreleri tarafından taşınan mutasyonlar.

 

Eşeysel seçilim : (ing. sexual selection)

Bir organizmanın üremek için eş bulması ya da çiftleşmede başarılı olması üzerine etki eden seçilim. Bu tür seçilim canlının hayatta kalmasını zorlaştırıyor gibi gözüken ama çiftleşme şansını artıran ıralar meydana getirebilir

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Farklı yurtlu türleşme : (ing. allopatric speciation)

Türleşmenin başlaması ya da tamamlanması için, gen akışına karşı dışarıdan bir engele ihtiyaç duyan (örneğin, coğrafi yalıtım gibi) türleşme çeşidi.

 

Farklı zamanlama : (ing. heterochrony)

Bir gelişimsel olayın zamanlamasındaki evrimsel değişim. Örneğin bir türün atalarına göre daha erken cinsel erginliğe erişmesi farklızamanlamadır

 

Fenotip : (ing. phenotype)

Bir organizmanın fiziksel özellikleri. Bir organizmanın morfolojisi, davranışı ya da fizyolojisinin herhangi bir yönü fenotip olarak kabul edilebilir. Fenotip, hem organizmanın kendi genlerinin hem de çevresel faktörlerin etkisi altındadır.

 

Fenotipik esneklik : (ing. phenotypic plasticity)

Bir organizmanın fenotipinde, o anda bulundukları ya da eskiden içinde bulundukları ortama bağlı değişikliklerin derecesi. Aynı genotipe sahip sahip iki organizma (örn, tek yumurta ikizleri), farklı ortamlarda büyütülecek olurlarsa, farklı fenotiplere sahip olabilirler ( örn, biri daha uzun ya da daha şişman olabilir); bu farklılıklar fenotipik esnekliği temsil eder. Tüm organizmalar belli derecede fenotipik esneklik gösterir (örn, genetik olarak tıpatıp aynı olan iki hayvandan daha fazla yiyeceğe ulaşabilen, genelde ulaşamayana göre daha ağır olacaktır), ancak bazen fenotipik esneklik, aşırı boyutta olabilir (örn, bazı balıklar yumurtadayken maruz kaldıkları sıcaklığa bağlı olarak dişi ya da erkek olabilmektedirler).

 

Fosil : (ing. fossil)

Bir canlının, jeolojik devirler boyunca saklı kalabilmiş herhangi bir parçası ya da izi (vücudun tamamı, bir parçası, yuvası, ayak izi vs...)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Geçişim : (ing. difussion)

Moleküllerin rasgele hareketinin, farklı molekül tiplerinin karışmasına, yüksek yoğunluktan düşük yoğunluğa hareket etmesine ve sonuçta eşit bir dağılım göstermesine neden olan süreç.

 

Geçiş biçimleri : (ing. transitional forms)

Bir atasal biçimden torun soy biçimlerine dönüşüm gösteren fosiller ya da organizmalar. Örneğin, balinaların ikiyaşamlı atalarından evrilmeleri ile ilgili geçiş biçimlerinin çok iyi belgelenmiş bir fosil kaydı bulunmaktadır.

 

Gelişim : (ing. development)

Bir organizmanın yaşamı boyunca geçirdiği değişimler; bir zigotun erişkin bir organizmaya dönüşmesi ve sonunda yaşlanıp ölmesinde rol alan süreçler.

 

Gen : (ing. gene)

Kalıtımın birimi. Genel olarak, fenotip üzerinde belirli bir etkisi olan bir DNA bölgesi anlamına gelir. Teknik olarak, anlatılan ve düzenleyici bölgeleri içeren bir DNA dizilimi anlamında da kullanılır.

 

Gen akışı : (ing. gene flow)

Genlerin popülasyonlar arasındaki hareketi. Gen akışı organizmaların göç etmesi ya da eşey hücrelerinin hareketi (örneğin polenlerin farklı bölgelere rüzgarla sürüklenmeleri) sonucu ortaya çıkabilir.

 

Gen anlatımı : (ing. gene expression)

Bir gende kodlu bilginin etkinleşmesidir. Bu süreçte önce gene ait DNA dizisindeki bilgi, bir RNA molekülü halinde yazılır, ardından RNA kalıp olarak kullanılarak aynı bilgi bir proteine çevrilir.

 

Gen havuzu : (ing. gene pool)

Bir popülasyondaki bütün genler (bir popülasyonda belli bir anda bütün bireylerde bulunan genlerin tamamı). Eşeyli üreme aracılığıyla bir bireyde bulunabilecek bütün genler aynı gen havuzundan gelir.

 

Gen sıklığı : (ing. gene frequency)

Bir popülasyondaki genlerin (ya da alellerin) belli bir tipten olanlarının oranı. Örneğin, bezelye bitkileri belli bir lokusta ya "sarı bezelye" ya da "yeşil bezelye" aleline sahip olabilirler. Bu yüzden, bir bezelye bitkisi popülasyonu sıfır ile 1 arasında (yani %100 oranında) sarı bezelye aleli içerecektir. Gen sıklığı, aynı zamanda alel sıklığı olarak da geçer.

 

Genç tiplilişme : (ing. paedomorphosis):

Atasal gençlik döneminin bazı özelliklerine sahip ve ancak üreme sistemi olgunlaşmış bir ergin olmak. Gençtiplilik değişimi, “çocuk tipli” bir yetişkin olan organizmanın gelişim dönemindeki bir evrimsel değişimdir.

 

Genetik sürüklenme : (ing. genetic drift)

Bir popülasyonun nesilden nesile gen sıklıklarındaki rasgele değişiklikler. Bu durum örnekleme hatasının bir sonucu olarak ortaya çıkar, bazı genotipler diğerlerine göre, "daha iyi" oldukları için değil sırf şanslı oldukları için daha fazla çoğalırlar. Bu işlem bir popülasyondaki gen sıklıklarının zamanla sürüklenmesine sebep olur. Kimi zaman bazı genler popülasyondan tamamen "dışarı sürüklenebilirler" (yani, bir genin sıklığı yalnızca şansın bir eseri olarak sıfıra düşebilir). Bir popülasyonda genetik sürüklenmenin genellikle genetik çeşitliliği azaltıcı etkisi vardır.

 

Genetik çeşitlilik : (ing. genetik variation)

Genel anlamda, popülasyon ya da tür içindeki genetik farklılıklar. Örneğin, bir lokusunda birçok farklı alel bulunduran bir popülasyonun, bu lokusta yüksek bir genetik çeşitliliğe sahip olduğu söylenebilir. Doğal seçilim yalnızca popülasyonda halihazırda bulunan alellerin görülme sıklığını artırıp azaltabildiğinden, genetik çeşitlilik doğal seçilimin işleyebilmesi için gereklidir.

 

Genom : (ing. genome)

Bir canlının taşıdığı bütün genetik bilgi.

 

Genotip : (ing. genotype)

Bir organizmanın sahip olduğu genler. Genotip bazen organizmanın bütün genomunu, bazen de belli bir lokustaki alelleri ifade etmek için kullanılır.

 

Görevdeş : (ing. analogous, analogy)

İki farklı türdeki görevdeş karakterler birbirlerine ortak atadan kalıtılma nedeniyle değil yakınsayan evrim geçirdiklerinden benzerler.

Diğer bir deyişle iki karakterin görevdeş olması için iki ayrı soyda birbirlerinden bağımsız olarak evrimleşmiş olmaları gerekir.

Bkz. kökendeş ve homoplasiyoz karakterler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 yıl sonra...

Atasal gençlik döneminin bazı özelliklerine sahip ve ancak üreme sistemi olgunlaşmış bir ergin olmak. Gençtiplilik değişimi, “çocuk tipli” bir yetişkin olan organizmanın gelişim dönemindeki bir evrimsel SK0-003  değişimdir.Bir popülasyonun nesilden nesile gen sıklıklarındaki rasgele değişiklikler. Bu durum örnekleme hatasının bir sonucu olarak ortaya çıkar, bazı genotipler diğerlerine göre, "daha iyi" oldukları için değil sırf şanslı oldukları için daha fazla çoğalırlar. Bu işlem bir popülasyondaki gen sıklıklarının zamanla sürüklenmesine sebep olur. Kimi zaman bazı genler popülasyondan tamamen "dışarı sürüklenebilirler" (yani, bir genin sıklığı yalnızca şansın bir eseri olarak sıfıra düşebilir). Bir popülasyonda genetik sürüklenmenin genellikle genetik çeşitliliği azaltıcı etkisi vardır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.