Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kübra'nın Günlüğünden: Çocukların Suçu Ne?


okaner

Önerilen İletiler

17266.png

 

Kübra'nın Günlüğünden: Çocukların Suçu Ne?

 

hikaye.jpg

 

Begüm benim hem mahalleden, hem de okuldan arkadaşım. İlköğretim birinci sınıftan bu güne kadar hep beraberiz. Hayat dolu birisidir. Anne ve babası çalıştığı için maddi yönden sınıftaki birçok arkadaşımdan daha çok para harcar. Biraz da gösterişi sever. Bu huyu sınıftaki arkadaşlarımızın hoşuna gitmese de candan ve sevimli hareketleri sebebiyle sınıfta sevilir.

Son günlerde arkadaşım Begüm’ü sürekli üzgün görüyordum. Begüm’de alışık olmadığımız bir durgunluk dikkatimi çekti. Üstelik birkaç gün üst üste okula gelmeyince iyice endişe etmeye başladım. Geldiğinde ise sırasından hiç kalkmıyor, teneffüslere çıkmıyordu. Bir ara gizli gizli lavaboda ağladığını fark ettim.

 

Yanına gittim ve kendisi ile konuşmak istedim. Ancak benimle konuşmayı reddetti. Küskün gibi bir hali vardı.

 

Bu durumu okuldaki öğretmenler de fark etmiş olacak ki, rehberlik öğretmenimiz Begüm’ü odasına çağırdı. O hayat dolu arkadaşım, her geçen gün dalından koparılmış bir gül gibi soluyordu sanki.

 

Birkaç gün sonra rehberlik öğretmeni beni de odasına çağırdı.

Bana, “Begüm senin arkadaşın değil mi?”

“Evet”

“Begüm bugünlerde zor günler geçiriyor. Ona arkadaşı olarak yardım etmek ister misin?”

“Tabi ki öğretmenim, çok isterim.”

“O zaman Begüm’le eskisinden daha çok ilgilenmeni istiyorum, teneffüslerde onu dışarıya çıkarmalı, çeşitli konularda konuşmalı ve dikkatini başka yönlere çekmeye çalışmalısın.”

 

Hâlâ bir şey anlamamıştım. Begüm’ü bu kadar üzen konu neydi? Neden hayata kendisini kapatmıştı?

“Öğretmenim, Begüm’e bir şey mi olmuş? Nesi var?”

“Sana söylemedi mi? Begüm sana anlatmıştır diye düşünmüştüm. Çünkü Begüm en samimi arkadaşının sen olduğunu söylemişti. Kübracığım, nasıl söylenir bilmiyorum ama, Begüm’ün anne ve babası boşanma kararı almışlar. Begüm bu yüzden çok üzgün.”

Çok şaşırmıştım. Begüm’ün anlattığına göre, anne ve babası üniversite yıllarında uzun bir arkadaşlıktan sonra evlenmişlerdi. Maddi durumları çok iyiydi. Begüm’ü çok seviyorlardı. İlkokulun ilk yıllarında anne ve babası sabah akşam özel arabaları ile Begüm’ü okula getirmiş ve okul çıkışında ise almışlardı. Hatta bazen ben de onların arabası ile eve gitmiştim. Çok mutlu bir aile havası vardı.

 

“Öğretmenim siz anne ve babası ile görüşseniz, boşanmaktan vaz geçmezler mi?”

“Denedim. Ancak sevgi bitti dediler. Onlar yetişkin insan. Yanlış da olsa bir karar vermişler ve bu kararlarından dönmüyorlar.”

“Desenize büyüklerin hatalarının cezalarını çocuklar çekiyor.”

 

Öğretmenim benden böyle bir cevap beklemiyordu anlaşılan. Üzgün bir şekilde bana baktı, başını sallayarak onayladı.

 

Ben o günden sonra Begüm’le daha çok ilgilenmeye çalıştım. İlk zamanlar reddetse de sonra yanında olmamı kabul etti. Anne ve babasının neden ayrılmak istedikleri konusunu o anlatana kadar ben hiç açmadım. O kadar üzgündü ki, anlatırken gözlerinden yaşlar akıyor, kendisini kaybediyordu.

 

Begüm, “İlk öğrendiğimde önce anneme koştum. Ellerinden tuttum. ‘Anne, babamı sevmiyorsan beni de mi sevmiyorsun?’ dedim. ‘Tabii ki, seni seviyorum’ dedi. ‘İnsan sevdiği için fedakârlık yapamaz mı?’ dedim. Sustu. Aynı şeyi babama sordum. Cevap bile vermedi. Sonra geldi, ‘Kızım ben seni çok seviyorum’ dedi. ‘Sevmek bu mu?’ dedim. O da sustu.” diye anlattı.

O kadar üzülmüştüm ki, eve gittiğimde çok bitkindim. Çok etkilenmiştim.

 

Annem “Kızım ne oldu? Hasta mısın?” dedi.

Anneme “Hayır anne, hasta değilim. Anne sana bir şey sormak istiyorum. Söyler misin, evlilikte sevgi nedir?” dedim.

 

Annem bir an durakladı. Sonra, “Sevgi ailenin mayasıdır.” dedi.

Anneme “Peki sevgi nasıl bitmez?”

 

Annem, “Sevgi insanların birbirine saygısı, hoşgörüsü, anlayışı ve fedakârlığı ile beslenir ve hiçbir zaman bitmez.” dedi.

Aradığım cevap işte buydu, “Sevgi; saygı ve fedakârlık.”

 

Biz annemle bu konular konuşurken Begüm’ün ailesinde de güzel gelişmeler olmuştu.

 

Çünkü sabah okula gittiğimde Begüm’de bir faklılık hissettim. Yanıma oturduğunda ben sormadan büyük heyecanla “Dedem ve ninem bize geldi. Büyük olarak, annem ve babama nasihat ettiler. Faydası olduğunu düşünüyorum. Uzun süre sonra ilk defa beraber sabah kahvaltısını ailece birlikte yaptık.”

 

Begüm çok mutluydu. Anne ve babasının barışması için umut ışığı belirmişti. Ben de bu gelişmeden çok mutlu olmuştum.

 

Aile büyüklerinin devreye girmesi Begüm’ün anne ve babası üzerinde dolaşan kara bulutları dağıtmış olacaktı ki, Begüm yine eski günlerde olduğu gibi birkaç gün sonra anne ve babası tarafından okula getirilmişti. Begüm o kadar mutluydu ki, gerçekten çok güzeldi.

 

Anlaşılan Begüm’ün anne ve babası aile olmanın sorumluluğu ile aralarındaki küçük problemleri büyüklerin bilgeliğinden faydalanarak çözmüşlerdi.

 

Begüm müjdeyi ilk olarak bana verdi, “Annem ve babam barıştı. Artık ayrılmayacaklar.”

 

Çok güzel değil mi? Darısı diğer Begümlere…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.