Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Yüzen adacıklar yok olurken…


Naif Karabatak

Önerilen İletiler

vatani1.jpg

 

Rahmetli dedemin bana el becerisi olarak kazandırdığı “kâğıttan gemi” yapmaktı. Önce A4 ebadındaki büyük kâğıtları katlayarak gemi yapardım, sonra işi geliştirip, minicik kâğıtlardan bile gemi yapmayı öğrendim. Bu alışkanlık, bazen o kadar ileri gider ki, herhangi bir misafirlikte, pastanede, lokantada elime geçen kağıt, adisyon fişi bile olsa gemi yapar, ödemeye de o şekilde giderdim. Kasiyerin/çocuğun yüzünde oluşan tebessüm, çocukluğumdaki sevincimi hatırlatır, farklı bir haz alırım…

 

Ah bir de leğene su doldurup kâğıttan gemimi yüzdürdüğüm zamanki mutluluğumu bulabilsem!

 

Arşimet (Archimedes), hamamda yıkanırken suyun kaldırma kuvvetini bulduğu iddia edilir. Böylece, bilime çok büyük katkısı olduğu söylenir. Hamamda bunu nasıl bulduğu, tartışılsa da, koca bilim adamı işte “buldum, buldum” diyerek peştamalına aldırmadan feryat figan etmişse vardır bir hikmeti…

 

O tarihe kadar tahtanın yüzdüğü ama demirin battığı biliniyordu. O tarihten sonra ise “her zaman aynı koşullarda, aynı sonuçlara ulaşılacağı”nı ispatlamıştı…

 

Aradan 23 koca yüzyıl geçmiş…

 

Biz suyun kaldırma kuvvetini elimizde hazır bulmuştuk ama suyun kaldırdığını batırmada ise üstümüze yoktu…

 

Çünkü biz “her zaman aynı koşullarda, aynı sonuçlara ulaşılamayacağını(!)” ispat etmiştik…

 

***

 

Dünya kurulduğundan bu yana yüzen her şey insanoğlunun ilgisini çekmiştir. Çocukluğumuzda bulduğumuz su birikintisinde çer çöp yüzdürür, sonra leğende kâğıttan yapma gemilerimizle yelken açar, uzaklara giderdik.

 

Bizim zamanımızda yoktu ama sonraları küvette plastik ördeğini yüzdüren çocuklarımız oldu.

 

Yüzen her şey gibi, yüzme de insanoğlunun “en sevdiği” faaliyetler arasında kendisine her zaman önemli bir yer buldu…

 

Yüzmeyi seviyorduk, yüzeni seviyor, yüzdürmeyi de seviyorduk…

 

Bu nedenle de, tarihin ilk zamanlarından bu yana suyun üzerine atılan tahtanın geliştirilmesiyle ömür tüketildi, koca gemiler açık denizlere doğru insanları taşıdı durdu.

 

İnandıklarımız vardı, bir de hayret ettiklerimiz…

 

Yüzen eve karşı bir merakımız vardı. Evin yüzmeyeceğine inanıyorduk çünkü ama yüzdürdük. Yüzen yatağımız, yüzen okulumuz, yüzen hastanemiz, yüzen havuzlarımız bile oldu…

 

Bir de yüzen adalarımız var…

 

Yüzen ada, karaya bağlantısı olmayan, su yüzeyinde serbest halde bulunan adalar olarak bilinir. Bunun sayısı pek fazla değil. Keşfedilmemiş var mı bilmem ama ülkemizde 22 yüzen ada olduğu tahmin ediliyor. Bunlardan birisi de Adıyaman’ın Çelikhan ilçesinde, Çat Barajını havzasında…

 

Adanın yüzmesi, bütün bunlardan daha da ilgi çekici.

 

Ada dediğin, -genellikle- dört tarafı suyla kaplı kara parçasıdır…

 

Yani yerle bağlantılıdır, yüzmesi düşünülemez…

 

Ama yüzen adalar başka…

 

Hem egzotik bir güzelliği, hem turistik bir değeri var.

 

Nazlı gelin gibi salınmasa da, yüzdüğünü bilmek, sabah bir yerde olan adayı, akşam farklı bir yerde görme şansını elde etmek, hele bir de üzerinde olduğunuzu düşlediğinizde inanılmaz bir zevk olacağına kuşku yok…

 

Hem adanın yüzmesi zor olduğundan, hem de dünyada sayısı çok az bulunduğundan “kıymetli” olarak bilinir…

 

Adıyaman’ın Çelikhan ilçesindeki hariç…

 

Günün stresinden kurtulmak, koca bir yılın sıkıntısını atmak için, Çat Barajı’nın kıyısında durup, yüzen adanın güzelliğine bakmak bile yeterli.

 

Ama bunu insanlığa çok görenler var…

 

Hem de üç beş kuruş için…

 

Çat Barajı’nda bulunan torf, ihaleye yoluyla girişimcilere verilmiş. İşletme sahipleri, yüzen adanın bulunduğu yerden iş makineleriyle torf çıkarıyor, organik toprak elde ederek, satışını yapıyorlar…

 

Onların her aldığı toprak, yüzen adanın da sonunu hazırlıyor…

 

İşin teknik yönüne bakmıyorum. Sadece nazlı gelin gibi süzülüp duran, seyreden herkesi farklı bir âleme yollayan, turistik bir getirisi olan, Çelikhan’ı dünyaya tanıtmaya aday bir yüzen adanın, üç kuruşluk torfa kurban edilmesiyle ilgileniyorum.

 

Bir çiçeği kurtarmak için inanılmaz güzel eylemler yapan çevreci dostların, Adıyaman’ı görmemesi anlaşılır gibi değil.

 

Hiç yerine günbegün yok edilen, Adıyaman’daki tüm etkili ve yetkililerin sadece seyrettiği bir katliama “dur” diyecek çevre dostları nerededir bilmiyorum…

 

Türkiye, sahil kentlerinden ibaret de değil, İstanbul ve Ankara’dan ibarette…

 

Ülkemizin dört bir yanında o kadar tarihi ve doğal güzelliklerimiz var. Bazılarını betonlaşmaya kurban veriyoruz, bazılarını para hırsına…

 

İhaleye veren kuruma üç kuruş kaldı mı bilmem ama tümden yok olması halinde, yüzen adacıkların eksikliğini hiçbir şey dolduramayacak…

 

Bürokratik zihniyet, çevreye karşı duyarlı olamıyor…

 

İnsanlara daha iyi bir çevre sunmak için görev alanlarınsa “koruma” dertleri pek yok gibi…

 

O zaman iş yine çevreci dostlara düşüyor…

 

Adıyaman’ın Çelikhan ilçesinde, bir değil, onlarca adacık, yaklaşık 78 metre derinliğindeki kökleriyle birlikte salınıp duruyor. İş makineleri ise, aldıkları torflarla, adacıkları kıyıya yaklaştırıp, sonunu hazırlıyorlar.

 

Birer birer yok olan bu güzelim adacıklar, çevreyi tahrip edenlerin elinden alınması, baraj havzasında özgürlüğüne kavuşturulması gerekiyor…

 

Yoksa üzülen sadece yüzen adalar olmaz, onu görmeyen veya seyre doymayanlar üzülür…

 

Twit’imden seçmeler

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 20 Ekim'de Adıyaman'da. Bütün yöneticilerimizi tebrik eder herhalde!

 

Naif Karabatak

14 Ekim 2011

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.