Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Şiir Defterimden Seçmeler


KiRaZ

Önerilen İletiler

Yüz Yıla Mahkum - Ümit Yaşar Oğuzcan

 

Sende karlı dağların serinliği

sende mayıs rüzgarlarının ılıklığı var

sen denizlerimde bir büyük dalgasın

ben senin sonsuzluğunda bir kum tanesi

sen bir tanyerisin renkli camlar gibi

ben her sabah senin şafaklarında uyanıyorum

seni kimseler bilmeyecek benden başka

kimseler bilemeyecek seni sevdiğimi

ona yanıyorum..

Hiç bir şey beni kurtaramaz artık

jüri karar verdi suçluyum

işte ellerime kelepçe vurdular

alıp götürüyorlar beni

güneşe ve gökyüzüne son defa bakıyorum

zaman bir ateş oluyor yüreğime düşen

kendimi kadere ve sana bırakıyorum

yüz yıl sana mahkumum ben..

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 9 ay sonra...

Az Yaşadıksa Da

 

Ben kibriti çaktığım zaman

Her şey kırmızıydı yüzün olarak

Ben kibriti çaktığım zaman

Çünkü her yüz bir memlekettir

 

Ben sigaramı yaktığım zaman

Çünkü her sigara bir kelimedir

Ben sigaramı yaktığım zaman

Güz günleriydi bir şarkı olarak

 

Bir güvercin ben öldüğüm zaman

Nice hüzünlerden yaprak yaprak

Bir güvercin ben öldüğüm zaman

Cemal Süreya

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Biriken bütün rüzgarlar işte orada, o deniz kasabasında o çok köpekli, çok rüzgarlı yerde patladı.

İkimizi aynı gökyüzüne baktıran, neydi o, ışık söndü. Sustum.

Sustum. Sustum. Sustum.

Bütün aşkların sonunda yaptığım gibi,

konuşmak hiçbir şeyi, hiçbir şeye ulaştırmıyordu.

Biliyordum.

 

 

Birhan Keskin

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Soluk Soluğa -1

 

Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı

Ama atıldı yine de serüvenlere

Vakti olmadı acıların hesabını tutmaya

Durup beklemeye, geri dönmelere vakti olmadı.

 

Yangınlarla geçti ömrü ve hep yalnızdı

- ki onlar daima birer yalnızdılar

 

Nerde doğmuştu ve ne zaman kopup

Gitmişti o kentten anımsamıyor artık

Hangi sokaktaydı ilk sevgili ve hala

Sürüp gider mi ilk öpüşmenin esrikliği

Gizlice buluşmaya gelen ve ölürcesine

Korkular geçiren o kız nerededir şimdi

Sensiz olursam yaşayamam diyen

O liseli kız hangi kentte kaldı

Ve o sarışın

O afeti devran bekler mi hala

Atlas yataklara sererek yaşamanın anlamını

 

Üşüten bir acıydı belki her ayrılık

Her yolculuk yangınların başladığı yereydi

Ama vakti olmadı hesabını tutmaya

Aşkların, ayrılıkların ve acıların

 

İstese de kalamazdı vakti gelince

Geyik sesleri yankılanınca yamaçlarda

Yürek burkulması ve hüzün ve keder

Aralıksız doldururdu acıların bohçasını

Dudaklarında öpüşlerin gül esmerliği

İçinde kıpırdanıp durur ufuk çizgisi

Ay bile soğuktur o zaman

Bir buz parçasıdır

Çaresiz çıkılacaktır o yolculuklara

Ki bir ömrün karşılığıdır serüvenler

 

Biraz da serüvendi yaşamak

Belki yatkındı büyük yolculuklara

Ki serüvenler daima büyük aşklar

Ve büyük yolculuklarla başlar

 

Anıları aşkları ve bir kenti

Bırakıp gidebilirdi apansız

Apansız başlardı yolculuklar

Hangi saatinde olursa günün

Ve hep kar yağardı nedense

Durmadan kar yağardı yol boyunca

Ve nasılsa yok olup giderdi hüzün

Kent görünmez olunca arkada

Ne bir veda sözcüğü dökülürdü dudaklarından

Ne de dönüp bakardı geriye bir kez olsun

 

 

Ne zaman yollara düşse biterdi acılar

Gül yüzlü sular fışkırırdı toprağın karnından

Kavaklarsa oynak bir çingene kızı

Her kıpırdanışında açılıverir uzun ince bacakları

 

Mekan tutmak ve her akşam aynı ufukta

Güneşin batışını seyretmek ölümdür biraz

Ölümdür biraz hep aynı yatakta

Aynı kadınla sevişerek sabaha varmak

Kitapları hep aynı raflara sıralamak

Aynı eşyayı kullanmak eskimektir biraz

Soluk soluğa yaşamalı insan

Her sabah yeni bir şeyler görebilmeli

Ve cehenneme dönse de bir ömür

Mutlaka bir şeyler değişmeli her/gün

 

Ey o büyük yolculukların ürperten heyecanı

Okyanus dalgalarının sesleriyle dol bu ömre

Ölüme ve aşka durmadan kement atan

Serüvenlerle geçsin yaşamak

 

Buz tutmuş bir dünya ortasında

Yollara düşerdi o hep aynı ıslıkla

Önünde dağlar, uçurumlar

Sarsılan gök, yarılan toprak

Çelik uğultularla burgaçlanırken

Yaşamak işte öylesine kucaklardı onu

Ve her nasılsa keklik sekişli

Bir aşkın sevinci dolardı yüreğine

Çıkarıp atardı o zaman deli bir ırmağa

Ne kalmışsa bir önceki serüvenden

 

Soluk soluğa yaşadı kentleri, aşkları

Bağlanacak kadar kalmadı hiçbirinde

Pervasız bir acemi, bir çılgın

Soyu tükenen bir bilgeydi belki de...

 

O yalnız kaybetmesini öğrendi ömründe

Avucundan dökülen kum taneleriydi her şey

Ne bir serseriydi ne de yılgın bir savaşçı

Ama kendi kafasıyla düşünen ve hakkında

Ölüm fermanları çıkartılan biriydi belki

Sevince deli gibi severdi

Pervasız severdi sevince

Dövüşmek ancak ona yakışırdı

Ona yakışırdı aşklar ve yolculuklar

Yoktu bağlandığı herhangi bir şey

Bulutlar gibi çekilip giderdi seslerin arasından

 

Ne bilir ömrün değerini bir çılgın

Yalnızca kendini yaşamayı nereden bilebilir

Ve başarısız eylemler çağında o

Kaçabilir mi binlerce kez ölmekten

 

Yerleşik yargıları olmadı hiç

Kurmadı güzel gelecek düşleri

Nerede bir yangın, nerede tehlike

O mutlaka oradaydı birdenbire

Dinsizdi, özgür sayılırdı belki

Ama bağlanmazdı özgürlüğe de

Hiçbir yerde yeterinden çok kalmadı

Beklemedi anılar sarnıcının dolmasını

Şikayetsiz yaşadı yaşadığı her günü

Yoktu yüreğinde pişmanlıkların izi

 

Ayrıntıların izi kalmamış artık

Üst üste yaşanmakta ayrılıklar

Ve bir bulut gibi sıyrılıp gidilmiştir

Dağların, denizlerin üzerinden

 

Geride kalan ne varsa soluktur şimdi

Titreyen kandiller gibi sönmek üzeredir

O eski konaklar gibidir anılar

Gül bahçeleri, sessiz koru ve orman

Belki sağanak boşanır apansız

Yüzyıllık bir yağmur başlar

Ve sinsi bir hastalığa dönmeden alışkanlıklar

Yok olup gider her şey, belki kül olur

 

Hırçın bir okyanustur yürek

Dar gelir ufuk ve mutluluklar çevreni

Anılarsa birer çıban izidir

Yaşanmaz onların ölgün gölgesinde

 

Durgun bir su gibi aktı mı yaşamak

Ve zaman uysal bir kısrak gibi dinginleşti mi

Anısız kalınmıyor artık ne yapılsa

Kuşatıyor yolları, aşkı ve ömrü

Bekleyişleri kemiren çakal sesleri

Oysa bütün köprüler yakılmalı ayrılık vakti

Ve herhangi bir şeyle eşit olmaksızın

Yollara düşülmeli habersiz ve sessiz

Çürük bir diş gibi kanırtıp kentleri

Dünyanın ağzını kanlar içinde bırakmalı

 

 

Bir ömrün olgunlaştıramayacağı

acemilikler toplamı ve bir çılgın

boyun eğmedi kendine bile

seçme zorunda kalmadı yaşamayı

 

nasıl bağlanmadıysa yere ve zamana

bağlanmadı kendine de ömür boyu

dağlara tırmana atlar gibi

soluk soluğa yaşamak istedi dünyayı

bir şahin gibi bulutlara kurdu

dumanlı sevdaların yörük çadırını

sıradan bir gezgin değildi hiç

dövüşür gibi yaşadı yolculukları

belki korkusuz sayılmazdı büsbütün

korkardı korkulara düşmekten zaman zaman

 

ve bütün gemileri yakıp

yollara düşerdi o hep aynı ıslıkla

mutlu muydu, hiç düşünmedi böyle şeyleri

umutlardansa nefret etti daima

 

 

hep yanıldı ve yenilgilere uğradı

ama atıldı yine de serüvenlere

 

pervasız bir acemi

soyu tükenen bir bilgeydi belki de

 

Ama bir şey vardı yine de

Başarısız ihtilallerden kendine kalan

-Ahmet Telli

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kışındır

 

şimdi bu kışa girişin bir hüznü müdür, o mudur acaba

bu iri iri sevmekler, denizi o eski mühür, o mudur acaba

 

mavi isterse mavi kalsın ister ölümle değişsin kendini

ellerim bu hüzünde her şeye karşı kırgın, kaba saba

 

çocuklar vardı çarşıya indiğimde hemen hemen günsonu

ellerini verdin tuttum, tamam ağzını da ver bir daha

 

durup durup yüceltiyorsun şu korkak şafağımı

incelmiş bir mor olarak çıkıyorum böylece her sabaha

 

şimdi bu hüzün nedir sanki, kara kazağım sırtımda

işte bir duman, bizi tüten, işte bir duman ki kapkara

 

kışa nasıl başlanır bahçelerde, çiçekler nasıl başlarsa

bir balıkçı denizin dibine öyle başlar her defa

 

şimdi bu kışa girişin hüznü müdür, o mudur

benim her duygum biraz hüzün gibidir. Mesela

 

Turgut Uyar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.